25 Temmuz 2018

KIYAMETİN KOPMASI



KIYAMETİN KOPMASI

Yeni yapılan bilimsel bir araştırmaya göre 3 ila 4 milyar yıl öncesine kadar Ay’ın atmosferi vardı. Fakat yoğun volkanik patlamalar gazların atmosferden kurtulmasına neden oldu. Araştırma Earth and Planetary Science Letters dergisinde yayınlandı. 

Ay’ın yüzeyine teleskopla bakarsanız, karanlık volkanik bazalt yüzeyleri ve dev çarpışma tabanlarını gözleyebilirsiniz. Bu bazalt denizlerine maria denir, Ay’ın iç kısımları patladığında halen sıcaktı ve magmatik buharlar çıkarıyor. Akan lavlar yüzlerce kilometreler uzunluğundaydı. 

Apollo uzay aracının ay yüzeyinden aldığı numuneler , magmanın karbon dioksit , su, kükürt ve diğer uçucu maddeleri taşıdığını gösteriyor. 

Yeni yapılan araştırmada NASA Marshal Uzay Uçuş Merkezi’nden baş bilim insanı Dr. Debra H. Needh am,lavlardan çıkan bu gazların Ay’da toplanarak geçici bir atmosfer oluşturduğunu ortaya koydu. 

Bu atmosfer 3.5 milyar yıl önce en büyük kalınlığa ulaşmış ve uzayda yok olup gitmeden önce 70 milyon yıl boyunca direnmişti. 
3,5 ila 3,8 milyar yıl önce Serenitatis ve Imbrium lav tabanları en fazla gazı üretiyordu. 

Apollo 15 ve 17 görevlerinde astronotlar bu lav denizlerini keşfederek, numune toplamışlardı. İşte bu numuneler gazlara ilişkin kanıt niteliğindeydi. Needham ve Kring’in bu analizlerinin gelecek keşi fleri için önemli etkileri olacağı belirtiliyor. Bu analizlerde uçucu kaynaklarının soğuk atmosferde hapsolarak, ayın kutuplarında kalıcı gölgeli bölümler bırakabileceği düşünülüyor. 

Uçucular buzlu yataklarda hapsolmuş ise, ay operasyonlarında astronotlara hava ve yakıt sağlayabilir. Bu proje Kring liderliğinde, LPI - Johnson Uzay Merkezi ve NASA’nın Güneş Sistemi Keşif Araştırması Sanal Enstitüsü (Solar System Exploration Research Virtual Institute) tarafından desteklenmektedir. 

Ayrıca Needham’da LPI’de eski bir doktora sonrası araştırmacıdır. Yeni yapılan bilimsel bir araştırmaya göre 3 ila 4 milyar yıl öncesine kadar Ay’ın atmosferi vardı. 

Fakat yoğun volkanik patlamalar gazların atmosferden kurtulmasına neden oldu. Araştırma Earth and Planetary Science Letters dergisinde yayınlandı. 

Ay’ın yüzeyine teleskopla bakarsanız, karanlık volkanik bazalt yüzeyleri ve dev çarpışma tabanlarını gözleyebilirsiniz. Bu bazalt denizlerine maria denir, 

Ay’ın iç kısımları patladığında halen sıcaktı ve magmatik buharlar çıkarıyor. Akan lavlar yüzlerce kilometreler uzunluğundaydı. Apollo uzay aracının ay yüzeyinden aldığı numuneler , magmanın karbon dioksit , su, kükürt ve diğer uçucu maddeleri taşıdığını gösteriyor. 

Yeni yapılan araştırmada NASA Marshal Uzay Uçuş Merkezi’nden baş bilim insanı Dr. Debra H. Needham,lavlardan çıkan bu gazların Ay’da toplanarak geçici bir atmosfer oluşturduğunu ortaya koydu. 

Bu atmosfer 3.5 milyar yıl önce en büyük kalınlığa ulaşmış ve uzayda yok olup gitmeden önce 70 milyon yıl boyunca direnmişti. 3,5 ila 3,8 milyar yıl önce Serenitatis ve Imbrium lav tabanları en fazla gazı üretiyordu. 

Apollo 15 ve 17 görevlerinde astronotlar bu lav denizlerini keşfederek, numune toplamışlardı. İşte bu numuneler gazlara ilişkin kanıt niteliğindeydi. Needham ve Kring’in bu analizlerinin gelecek keşifleri için önemli etkileri olacağı belirtiliyor. 

Bu analizlerde uçucu kaynaklarının soğuk atmosferde hapsolarak, ayın kutuplarında kalıcı gölgeli bölümler bırakabileceği düşünülüyor. Uçucular buzlu yataklarda hapsolmuş ise, ay operasyonlarında astronotlara hava ve yakıt sağlayabilir. 

Bu proje Kring liderliğinde, LPI - Johnson Uzay Merkezi ve NASA’nın Güneş Sistemi Keşif Araştırması Sanal Enstitüsü (Solar System Exploration Research Virtual Institute) tarafından desteklenmektedir. 

Ayrıca Needham’da LPI’de eski bir doktora sonrası araştırmacıdır. "Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)’ın inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam’a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye’cüc ve Me’cücün zuhurudur. 

Denildi ki : “Ya Resulallah, Ye’cüc ve Me’cuc nedir?” Buyurduki: Yec’cüc ve Me’cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etraf ında, kendi sulbünden gelme bin tane göz görmedikçe ölmez. 

Bunlar Adem evladıdır. Ve dünyanın harab olmasına çalışırlar. 
 Geldiklerinde Fırat ve Dicle’den içerler. Taberiye gölünü kuruturlar. Beyt’i Makdise vardıklarında ise şöyle derler: “ Dünya halkını tamamen öldürdük. 

Şimdi de göktekilerini öldürelim. ” Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış alarak geri dönerler. Bunun üzerine: “Semadakileri de öldürdük” derler. O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar. 

Allah, İsa (a .s)’a şöyle vahyeder: “Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et.” Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de “amin” derler. Bunun üzerine Allah Ye’cüc ve Me’cücün üzerlerine “hegaf” denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir. 

Bu kurtçuklar onları Şam’dan Şark’a kadar sarar ve böylece Ye’cüc ile Mec’ücün hepsi ölürler. Öyleki, onların cifelerinden arz kokar. O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı yıkar. 

İşte ondan sonra güneşin garbten doğma vakti gelir." (Hadis-i Şerif, Ramuz el eHadis, Hz. İsa -15) Şimdi biraz daha açalım: "Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)’ın (ruh ve beden olarak yükseltildiği sema katından tekrar dünyamıza) inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam’a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). 

Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye’cüc ve Me’cücün zuhurudur. 
Denildi ki : “Ya Resulallah, Ye’cüc ve Me’cuc nedir?” Buyurdu ki: Yec’cüc ve Me’cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etrafında, kendi sulbünden/kendi evladından gelme bin tane göz görmedikçe ölmez.

(Onlardan biri kendi evladından dünyaya gelen binlerce torunlarını görecek kadar uzun yaşarlar ya da kısa sürede sık ve hızlı ürerler/çoğalırlar.) Bunlar Adem evladıdır(Semada dolaşabilen cinlerden ya da meleklerden değillerdir. 

 Onlar da bizler gibi insandır. Ama başka gezegenlerin başka Ademlerinin evlatlarıdır.). Ve dünyanın harab olmasına çalışırlar(Bizim dünyamıza ve dünya insanlarına düşmandırlar). 

 Geldiklerinde Fırat ve Dicle’den içerler. Taberiye gölünü kuruturlar (Ya kendileri ya geldikleri vasıtaları ya da hem kendileri hem de vasıtaları çok fazla suya muhtaçtırlar).  
Beyt’i Makdise(Mescid-i Aksa) vardıklarında ise şöyle derler: “ Dünya halkını tamamen öldürdük. Şimdi de göktekilerini öldürelim. ” 

 Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış olarak geri dönerler. Bunun üzerine: “ Semadakileri de öldürdük ” derler. 

O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar (Hz. İsa, kendisinden önce çok büyük mücadeleler ile Müslümanları kuvvetlendiren ve teşkilatlandıran Hz. Mehdi'nin ve ordusunun başına geçecektir. 

Yeniden peygamberlik vazifesi ile gelmeyecek ve sadece müslümanlara komutanlık ve idarecilik yapacaktır). Allah, İsa (a.s)’a şöyle vahyeder: “Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et.” Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de “amin” derler. 

Bunun üzerine Allah Ye’cüc ve Me’cücün üzerlerine “hegaf” denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir(Allah her şeyi sebeplerle yaratmayı murat eder. 

Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Mehdi'nin ordusu Deccal küfrünü yıktıktan, dünyanın idaresini ellerine aldıktan ve dünyadaki biyolojik silahlar dahil yüksek teknolojiyi ellerine aldıktan sonra, Ye'cüc ve Me'cüc isimli dünya dışı ve gayr-i müslim iki insan ırkı dünyamıza saldıracaklar). 

 Bu kurtçuklar onları Şam’dan Şark’a kadar sarar ve böylece Ye’cü c ile Mec’ücün hepsi ölürler. Öyle ki, onların cifelerinden (leşlerinden) arz kokar. 

O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı/yeryüzünü yıkar. 

 İşte ondan sonra güneşin garbten/batıdan doğma vakti gelir (Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin idare ettiği Müslümanlar dünyanın hemen her yerinde idare sahibi olurlar, fen ve teknoloji akılların almayacağı kadar çok gelişir, semada Kur'an ayetlerinin indirildiği yerler, Kur'an'da haber verilen başka mucizeler de keşfedilir ve o vakitten sonra iman edenlerin imanları kabul olmaz. 

Zira gaybe iman ortadan kalkar. Görmeden iman edilmesi gereken şeyler görülebilir olur Muhtemelen farklı ışık boyutlarında yaşayan cinler ve melekler bile bir takım teknik aletler ile görülebilir hale gelir. 

Kısa süreli ve cennet misali bir dünya hayatı yaşanır. 
 Başka gezegenlerdeki müslüman insanlarla da bir araya gelinir ki Kur'an ayetlerinde buna işaret var, sonra o başka müslüman insan ırkları ile başka gezegenler de feth edilir ve ardından da kıyamet kopar." (Hadis-i Şerif, Ramuz el eHadis, Hz. İsa -15)

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...