19 Temmuz 2018

Kader hakkında konuşmak doğru mu?

Gözyaşlarımın bak farkı var mı çağlayanlardan...

Çözülme zülfüne ey dil-rübâ dil bağlayanlardan 
Kaçınma âteş-i aşkınla bağrın dağlayanlardan 
Düşer mi ictinâb etmek senin için ağlayanlardan 
Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan 

Gelüb vakt-i bahar âlem saf â-yı gül-şen ettikçe 
Nevâ-yı bülbülü gûş-i gül-i ra'nâ işittikçe 
Uyub ahbâba sen de seyr-i Sa'd-âbâd'a gittikçe 
Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan 

Senin bir reng-i zîbân var ki gül-berg-i izârında 
Bulunmaz gül-sitân-ı âlemin bâğ-ı baharında 
Otur ihrama ârâm et biraz havzın kenarında 
Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan 

Hevâ-yı perçeminle başka bir hâlet olur serde 
Yeni başdan misâl-i Vâsıf uğratdın beni derde 
Gamınla gerçi çokdan ağlarım amma bugünlerde 
Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan


Zülfüne kalplerini bağlayan insanlardan çözülme (uzaklaşma) ey gönül alan sevgili. Aşkının ateşiyle bağrını dağlayanlardan kaçma. Senin için ağlayanlardan uzaklaşmak sana yakışır mı? Gözyaşlarımın bak farkı var mı çağlayanlardan?

Bahar vakti gelip, herkes gül bahçesinde sefa sürdükçe, bülbüllerin nağmesini hoş güllerin kulları işittikçe, dostlarla birlikte sen de Sadabad’a* gittikçe, gözyaşlarımın bak farkı var mı çağlayanlardan…

Senin öyle süslü bir rengin var gül yaprağı yanağında. Ki bulunmaz dünyanın hiçbir gül bahçesinde, baharında, bağında.. Giyip çarfaşını otur, eğlen biraz suyun kenarında. Gözyaşlarımın bak farkı var mı çağlayanlardan..

Perçeminin arzusuyla insan bambaşka bir hâle bürünür. Yine Vasıf gibi uğrattın beni derde.. Gamınla gerçi çoktan beri ağlarım ama bugünlerde gözyaşlarımın bak farkı var mı çağlayanlardan…

Sadabad, Kağıthane deresinden Haliç'e uzanan yerlere deniyor. Eskiden orası müthiş bir manzara ve yeşillik mekânı imiş, haftasonları bütün şehir oraya gezmeye, pikniğe gidermiş.

Kader hakkında konuşmak doğru mu?

Peygamber Efendimiz (asv) hadislerinde şöyle buyurmuştur:
“Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın.”1
“Kader hakkında fazla konuşmayın, çünkü sizden evvelkilerin çoğu ondan kaybetmiştir.”2
Ancak bu gibi hadis-i şerifler bizi kader meselesini konuşmaktan ve bu meseleyi anlamaya çalışmaktan men etmemektedir. Zira bu hadiste anlatılmak istenen farklı bir şeydir. Şöyle ki; kader ikiye ayrılır:

1. İnsanın kendi iradesiyle ilgili olan kısım,

2. İnsanın iradesinin karışmadığı, onun irade ve kuvveti dışında meydana gelen hadiseler… 
Bir insanın erkek veya kadın olması, dünyaya geldiği zaman dilimi, doğduğu ve yaşadığı belde, anne ve babasının kim olacağı, güzel veya çirkin olması gibi hususlar, bu ikinci kısma misal olarak verilebilir. 
Bu ve benzeri meselelerdeki ilahi takdirin sırrını anlamaya çalışmak,
“Niçin Allah bunu böyle yapmış?” diye düşünmek; insan için hem manasız bir kayıptır, hem de onu helake götürebilecek bir sebeptir. 
Zira bunun neticesinde, kadere yani ilahi takdire, ilahi hikmet ve rahmete isyan gelebilir. 
Bu sırlar ahirette, adalet gününde bütün incelikleri ile görünecektir. 
İşte Peygamber Efendimiz (asv)’in
“Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın.”
hadisiyle bizi uğraşmaktan menettiği kader; insan iradesinin karışmadığı bu kısım kaderdir. 
Yoksa kaderin birinci kısmı üzerinde ehil olanların düşünce ve fikirleri hem güzeldir hem de tefekkürî bir ibadettir. 
Akaid âlimleri de kaderin bu kısmına büyük mesai sarfetmişler ve eserler yazmışlardır.

1 Alâuddin Aliyyül’l İbn-i Hüsameddin el-Hindi, Kenzü’l Ummâl, 1.cilt, s,132
2 Tirmizî, Kader, 1

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...