Hz. Hızır, Kehf Suresi Ve İstanbul.
SORU: Birisi çıkıp dese ki; "Bizim Kutsal metinlerimizde BALIK" kelimesi daha çok geçiyor, o nedenle İstanbul bizim hakkımız derse ne yapacaksınız?
Bu mudur Kur'an yorumlamak? Neyi amaçlıyorsunuz demezler mi? A.Dursun
Cifir (Fransızca: Chifrée - Şifre), Ğaybatın’dan, “Misal Âlemi İlmine” indirgenmiştir. Aşağıda okuyacaklarınız; Cifir ilmi denen açıklamaların yansımalarıdır.Altta size sunulan yazıdan evvel küçük bir kaç açıklama olacağına inandığım bir alıntı daha vereyim.
Kur’an’daki misallerden âlimlerce alınır. Dolayısıyla, “Gizli Bilimler Öğretisi”dir (Kryptology). Ancak Numeroloji ve
EBCED ile aynı değildir. Bu üç terim HAVAS ilmidir. Cifir ise, Kur’an üstü Levh-i Mahfuz ilmidir. Cifir ile HAVAS’ı birleştiren
arayüz “LEDÜN” ilmidir (Kehf Suresi, Hızır konusu).
İlgisini çekenlere detaylar için...
Ayrıca iddialarla ilgili bazı ayetlere bakalım.
KEHF SURESİ : 65 Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.
KEHF SURESİ : 66 Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk/bir bilgi öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?"
KEHF SURESİ : 77 Yine yola koyuldular. Biraz sonra bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Orada, yıkılmayı bekleyen bir duvara rastladılar; genç adam tuttu onu onardı. Mûsa "İsteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın." dedi.
KEHF SURESİ : 82 "Ve duvar. Duvar, o kentte yaşayan iki yetim oğlanındı. Altında, oğlanlara ait bir define vardı. Oğlanların babası da hayır ve barış seven bir kimse olarak yaşamıştı. Rabbin istedi ki, o çocuklar ergenliklerine ulaşsınlar da Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendi buyruğumun sonucu olarak yapmadım. İşte senin sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin içyüzü budur."
A'RAF SURESI: 163 Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk.
NAHL SURESİ : 92 Yeminleri bozmada, ipliğini kuvvetle büktükten sonra bozup parçalayan karı gibi olmayın. Bir topluluk ötekinden daha zengin ve kalabalık çıktığı için yeminlerinizi aranızda bir hile aracı yapıyorsunuz. Allah sizi bununla imtihan ediyor; ihtilafa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size açık bir biçimde elbette gösterecektir. (NOT:Burada karı anlamına vurgu olduğu için verilmiştir.
Konuyla direkt irtibatı yoktur. Kadınları aşağılamanın nasıl olduğu görülsün diye verilmiştir)
KEHF SURESİ : 61 Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.
KEHF SURESİ : 63 Genç adam dedi: "Bak sen şu işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin içinde acaip bir biçimde yolunu tuttu."
SAFFAT SURESİ : 142 Derken, kendisini balık yutmuştu. O kendi kendini kınayıp duruyordu.
*********************
Hz. Hızır, Kehf Suresi Ve İstanbul.
Oktan Keleş'in Melami Savaşları Kitabı'nda (sh.321-327) Hz. Hızır ve İstanbul'un Sırları....
Kaynak: netpano.com
05 Mayıs 2010 Çarşamba
Marmara İstanbul haritasına bakıldığında kara parçasının yarım balık şekliolduğu açıkça görülür.
Balığın kafası –burun kısmı Kız Kulesi'ne bakar.
İki denizin birleştiği yerde bize bir şeyler oluyor.
Tüm bunlar Kur'an'ın şifresi değildir. Kur'an apaçık indirilmiştir.
Şifre kitabı değildir
Kehf Suresi'ndeki iki denizin birleştiği yer İstanbul Boğazı'dır.
Kehf Suresi'nde Musa (as) ve yol arkadaşı Yuşa (as) Yaradan'ın katından ilim verdiği kulunu (Hz.Hızır'ı) görmek için yola çıkarlar.
Musa (as):
-Gerekirse hiç dinlenmeden yürüyeceğim,iki denizin birleştiği yere varacağım der.
Yanlarına azık,yiyecek olarak kurutulmuş balık alırlar. Aldıkları balık Hz.Hızır ile karşılaşmaları için bir işaret olacaktır.Balık bir mucize eseri canlanacaktır.
Canlandığı yerde Hızır (as) olacaktır.Epey yürürler.
Musa (as) yol arkadaşına yemek için balığı getirmesini ve acıktıklarını söyler. Yuşa (as):
-Balık canlandı. Kıyıya sığındığımızda şaşılacak bir şekilde denizde yol tuttu ve gitti der.
Musa (as):
-İşte o şahıs oradaydı der ve birlikte izlerini takip ederek geriye; balığın canlandığı yere varırlar.
Hz.Hızır orada bulunmaktadır. Bundan sonra Musa (as) ve Hızır (as) üç hadise yaşar:
İSTANBUL AHİR ZAMANINA ŞİFRE:
1- İki denizin birleştiği yer= İSTANBUL.
2- Kurutulmuş balık yemek için olan işaret = Bu yer HALİÇ'tir.
*Ahir zamanda adeta kurutulmuş, insan eliyle bataklık hâlini almıştı.
İş yerleri, fabrika atıkları –aş; yani yemek.
*Haliç'te yaşam durmuş, hiçbir balık yaşamamaktaydı. Yani canlı balık yoktu.
Ancak
*Aynı Haliç ahir zamanda –2000'li yıllarda- temizlenerek tekrar canlandı. Hayata kavuştu. Balıklar Haliç'te hayat buldu.Yani tekrar canlandı.
*Bu canlanma, bütün şehrin canlanmasının sembolü oldu.
*İstanbul 2000'li yıllarda çok büyük bir canlılığa kavuştu.
*Kültür başşehri İstanbul'un önemi her sahada artmaya başladı.
*Bütün dünya İstanbul'da oldu.
Ahir zamanda bu balık; yani İstanbul yine canlandı.
Ve daha da canlanacak.
3- Musa (as) ve Yuşa (as) bugünkü Kız Kulesi'nin kayalıklarına sığınmışlardı.Yuşa (as) Kehf Suresi 63.Ayet'te :
[YARDIMCISI] : " OLACAK ŞEY Mİ BU?" DEDİ, "O KAYANIN YANINDA DİNLENMEK İÇİN DURDUĞUMUZDA, NASIL OLDUYSA, BALIĞI UNUTMUŞUM. BUNU OLSA OLSA BANA ŞEYTAN UNUTTURMUŞ OLACAK! TUHAF ŞEY, NASIL DA YOL BULUP SUYA ULAŞTI!"
61.AYETTE DE :
HER İKİSİ İKİ DENİZİN BİRLEŞTİĞİ YERE VARINCA BALIKLARINI UNUTTULAR. BALIK DENİZDE BİR YOL TUTUP GİTMİŞTİ.
4- Ahir zamanın İstanbul'una bir işaret de balığın oturdukları kayadan canlanıp şaşılacak şekilde bir yol tutup gitmesidir ki bu da bugün Üsküdar'da Kız Kulesi yanından, bu kayalıklardan, denizin dibinden bir " tüp geçit "in yol tutup karşıya haritadaki balığın kafasına gitmesidir.
Yani ,Ahir zamanda ilk defa İstanbul'da Üsküdar'da denizin dibinden Ayetteki yol tutan balık gibi bir yol gitmektedir.
5- Musa (as) ve Yuşa (as) önce Haliç'e, bugünkü Eyyub el Ensarî Hazretlerinin bulunduğu yere gelmişlerdi. İlk balığın burada canlandığını öğrenmişti Musa (as); ama buradan tekrar geriye, karşıya, Üsküdar'a, bu kayalıklara; yani Kız Kulesi'nin bugünkü yerine gelmişlerdi ve Hz.Hızır'ı o zaman görmüştü Musa (as).
6- Hz.Eyyub el Ensarî fetih için İstanbul'a, bu noktaya gelmiş;fakat nasip olmamıştı. İstanbul'da bugünkü Eyüp ilçesi ve Türbe İstanbul haritasındaki balığın tam kafasında; yani beynindeki noktadadır.
7- Kehf Suresi'nde Musa (as) ile Hz.Hızır'ın yaşadığı üç hadiseden İstanbul'a ait olan işareti:
Duvarın örülme hadisesi:
77. Ayet:
YİNE YÜRÜDÜLER. NİHAYET BİR KÖY HALKINA VARIP ONLARDAN YİYECEK İSTEDİLER. ANCAK KÖY HALKI ONLARI MİSAFİR ETMEKTEN KAÇINDILAR. DERKEN ORADA YIKILMAK ÜZERE OLAN BİR DUVARLA KARŞILAŞTILAR. (HIZIR) HEMEN ONU DOĞRULTTU. MUSA (AS): " DİLESEYDİN ELBET BUNA KARŞI BİR ÜCRET ALIRDIN DEDİ."
82.Ayette bu hadisenin açıklamasını Hızır (as) şöyle yapar:
DUVARA GELİNCE ŞEHİRDE İKİ YETİM ÇOCUĞUN İDİ. ALTINDA ONLARA AİT BİR HAZİNE VARDI. BABALARI İSE İYİ BİRİYDİ. RABBİN İSTEDİ Kİ O İKİ ÇOCUK GÜÇLÜ ÇAĞLARINA ERİŞSİNLER VE RABBİNDEN BİR RAHMET OLARAK HAZİNELERİ ÇIKARSINLAR. BUNU KENDİLİĞİMDEN YAPMADIM. İŞTE HAKKINDA SABREDEMEDİĞİN ŞEYLERİN İÇ YÜZÜ.
8 - Bu Ayetin İstanbul ahir zamanına dönük işareti:
Bugün İstanbul şehri surlarıyla, yıkılmakta olan imaretleriyle onarılarak, ayağa dikilmektedir. Birçok kişi -özellikle surları- "Niye onarıyorsunuz? Bırakın yıkılsın. Restore ediyorsunuz. O zaman bunların atalarının şimdiki torunlarından para alın, ücretini alın."diyor. Tıpkı Musa (as)'nın Hızır (as)'la onardığı duvar gibi.
İŞARETLERİN YORUMU:
9- Artık ahir zamanda Haliç canlanmış,dolayısıyla balık; yani İstanbul canlanmış.
*Tekrar Hz.Hızır sahnede.
*Kız Kulesi ,asırlarca bir gizem. Çeşitli efsanelerle örtülmüş ve unutturulmuş.
*Ahir zamanda Türk Milleti o iki yetim çocuk gibi tekrar güçlü çağlarına erişecek ve dünya, kutsal emanetlerin (duvar altındaki hazineye işaret) bulunduğu İstanbul'dan yönetilecek.
*Dünya İslam hakimiyetine kavuşacak.
*Definelere hakim olunacak.
*Tüm bu gizli bilgileri tıpkı 63. Ayette Yuşa (as)'ın dediği gibi bugün de şeytan ve yandaşları tarafından unutturulmaya çalışılıyor, unutturuluyor, kamufle ediliyor. Ama birileri hatırlıyor.
*İstanbul Boğazı'nın dibi didik didik araştırılıyor. Çok sırlara vakıf olunuyor; ama gizleniyor.
*Tüp geçitte birçok medeniyetin tünelleri ve kalıntıları bulundu; ama unutturuldu ve gizlendi.
*Uzaydan Marmara'nın fotoğrafları çok özel teknik çekimlerle, Nasa raporlarında "Tıpkı balık gibi." ifadeleriyle bahsedildi.
*"Nuh'un gemisi" olarak kodlanan bu raporlar daha sonra imha edildi.
*Belli noktalardan bu çekimler yasak.
*Çok açık ve zahirden bile çok net görülebilir; ama şeytanlar unutturuyor, yok ediyor.
İSTANBUL BUGÜN TÜRK MİLLETİNİN ELİNDE VE KIYAMETE KADAR DA ÖYLE OLACAK.
1782 Cibali yangınında Fatih'in Türbesi de kasten Şeytanîler ve şer cephesi tarafından yakılmıştı.
18.asrın sonunda da Büyük İstanbul Depreminde tamamen yıkılmıştı; yani şer cephesi depremi kamufle ederek yıkmıştı. 3.Mustafa onarmıştı. Bugün de aynı planlar var ve hatta Fatih'in naşını çalmak planları dahilinde. Kısacası bu şehirde şeytan da hüküm sürmek istiyor. Artık dünyada her şey gözler önünde oluyor. En basiti erovizyon şarkı yarışmasında şeytan kılıklılar birinci oldu. Bu tüm dünyada çeşitli yorumlara sebep oldu.
Evet. Dünyada her alanda Rahman ve şeytan taraftarlarının savaşı var:
Hak ve Batıl.
Biz nerdeyiz acaba?
Ama müjde Dünya'ya:
İstanbul canlandı.
İki denizin birleştiği yerde bize bir şeyler oluyor.
Tüm bunlar Kur'an'ın şifresi değildir. Kur'an apaçık indirilmiştir,şifre kitabı değildir.
Bunlar, İSTANBUL'UN ŞİFRESİDİR.
Kehf Suresi bize bir şeyler söylüyor:
Musa (as) ve Yuşa (as) bu yolculukta yalnız değildi. Şeytan da yanlarındaydı. Her hayrın yanında ve o hayra mani olmak için. Ona göre akıllı olmak lazım.
(Bu görüntü uzaydan özel bir teknikle bakıldığında tam bir balıktır. Normal haritalarda da rahatça görülebilir.)
NOT :Melami Savaşları Kitabı Kasım 2006 yılında yayınlanmıştır...
HÛD SURESI: 38 Gemiyi yapıyordu. Toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay ediyorlardı. Dedi ki Nûh "Bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay edeceğiz. Tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi."
HÛD SURESI: 42 Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."
MÜMİNUN SURESİ : 27 Bunun üzerine biz, Nûh'a şöyle vahyettik: "Gözlerimizin önünde ve vahyimize uygun olarak gemiyi yap. Emrimiz gelip tandır kaynayınca, ailenle birlikte her türden iki çifti gemiye sok. İçlerinden, haklarında daha önce hüküm verilmiş olanları dışta bırak. Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle boğulacaklardır."
ANKEBUT SURESİ : 15 Biz, Nûh'u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık.