ADEM VE ŞEYTAN’IN ÇOCUKLARI
Dünya tarihi, insanların, hayvanların varlıklarını sürdürebilmek için sürekli mücadeleyle geçmiş. İnsan; beslenme barınma ve güvenlik için beyinsel özelliklerini geliştirmiştir. Bazen aklıyla, bazen içlerinde bazılarının dünya dışı varlıklardan aldığını söylediği düşüncelerle yaşamını düzenlemeye geliştirmeye çaba sarfetmiştir.
Büyük Patlama’dan günümüze kadar geçen zamanda meydana gelen temel olaylardan, canlıların ortaya çıkışından, evrim kuramından, insanın ortaya çıkışından ve gelecekte bizi bekleyen tehlikeler, insanın ilgi alanıdır. İlk insanın ortaya çıkışı, Adem ile Havva’nın olup olmadığı ve insanların bizden önceki türlerden evrilerek türeyip türemediği, bilimsel deneylere ve kanıtlara dayandırmak çabası sürerken, gerçeklerin ne olduğu farklı bakış ve yaklaşımlara konu edilmektedir.
Adem’in çocuklarının gerçeği anlama, bilme, öğrenme alanları; Dinler, ideolojiler, felsefi akımlar olurken, İblis’in çocuklarının aldatmasına, yönlendirmesine maruz kalmışlardır. Öylesine ki; ilk insanlar olarak varsayıma dayalı öngörülerde bulunmuştur. İyilik ve kötülük kaynağı olarak da yaratıcısı Tanrı ve karşısında ise Adem’i niye yarattın ona biat etmem diyen iblis algılanmış. Adem ile İblis’in çocukları arası savaş her alanda sürmüştür.
Adem’in çocukları, iyiliği, dürüstlüğü, hakkı, adaleti, paylaşımı, aklı öne alırken bilimle gerçekler dünyasını algılarken, İblis’in çocukları; hertürlü kötülüğün fesadın yetenekleriyle donanmıştır. Tanrı Ademi yaratınca adem ve isyan eden iblis farklı adlarla kabullenilmiştir.
Zaman içinde her gelen uyarıcı da görüş ve düşüncelerine inanan insanlar ayrışmış. Ancak iblisin çocukları aynı özeliklerini devam ettirmişlerdir. Adem’in çocukları; akılla, bilimle, sanatla özgür düşünmeyi, sorgulamayı, bilgiyi esas alırken, İblis’in çocukları; Adem’in çocuklarının en zayıf yanlarını etki altına almıştır.
Dinin dogmalarını hurafeleri gerçekmiş gibi yansıtarak, dünyevi serveti, yalanı, dolanı, talanı, aldatmayı, vahşeti, katliamları telkin eder. İblis’in çocukları ile Adem’in çocukları arasında sonu gelmez çatışma devam ediyor. İblis’in çocukları; fesatlık tohumlarını sürekli ekmektedirler. Bilim; önce özgür düşünmeyi, kuşku duymayı, sorgulamayı, eleştirmeyi özümlemiş , kimliğinin bilincinde, özgür bireyi gerektirir. Akılcı yetkin birey; Adem’in çocuğunun olduğunun bilincedir. İblisin çocuklarından temelde bu nokta ayrışır.
Akılcı yetkin birey; kendi kimliğini bir topluluk içinde tanımlamak zorunda olmayan bireydir. Kendi kimliğinin farkındadır. Özgür düşünebilir, sorumlulukla yaşamını düzenleyebilir. İblis’in kültürü vardır. Bu kültür genellikle dinci çevrelerde yer edinmiştir. İblisçi geleneksel kültür, insanları düşünceler ve dogmalarla bağlamış biat kültürüdür.
İblisçi düşüncenin oluşturduğu kültür; özgür bireyi onaylamaz, kendini dini kavramları kabul eden ama ona göre düşünmeyen ve yaşamayan, tanımlayan bireyi olumlar. Bu kültürde birey, başkalarına benzemeye çalışır. Onların yaptığını yaparak kendini silikleştirir, toplulukla var olmaya çalışır.
Topluluk kimlikleri de böyle güçlenir, yaygınlaşır ve olumlanır. İblis’in çocukları; doğru bildiklerini söylemez söyleyemez, özgür düşünmez özgür düşünemez, hatta özel yaşamlarını bile istedikleri gibi düzenleyemez, biata zoranırlar. Adem’in çocukları olan akılcı yetkin birey ise bağımsızdır.
Kimseye yaranmaya çalışmaz. Açık sözlüdür. Doğru bildiklerini söylemekten kaçınmaz. O halde; insanlara, Adem’in çocukları mı yoksa İblis’in çocukları mı diye bakarsak; kim kimdir daha iyi anlamış olmaz mıyız? Günün Sözü: İnsanın algısı, akıl, bilim ve sanata yönelmesiyle gelişir.
21 Haziran 2014-ANKARA