YOLCU
Haberin var gönül yaramdan sanki ey yolcu,
Yükselen her inilti sinenden bir kıvılcım saçıyor.
Yoksa geçti duvarın üzerinden bu ateşim de,
Döküldü mü gönül eteklerine bir yolcunun?
Yoksa haber mi aldın yalnızlık gamımdan da,
Ağıt yakarsın gam ortağım gibi gece yarısı?
Yoksa aşk gülşeninden mi geldin ey sarhoş bülbül,
Yok böyle can yakan inilti hiçbir insanda?
Benim ahımdan eğer böyle perişan olduysan,
Neden yok dilberimde bu ahtan bir eser?
Söyle gönlünü kaptırmış gece yolcusu neden yok huzurun?
Kimin yolunda böyle siperlerdesin gece yarısı?
Sen ey güzel sesli kuş tutsaksın benim gibi,
Ağlıyorsun, yorgunsun, perişansın bak kolun kanadın yok.
Geçiyor senin de gecen feryad ve figanla,
Sen de arzusundasın, ötsün diye bülbülün.
Doldurdun sırları içine de yoksa ondan mı böyle feryadın
Ondan mı haykırırsın gamını her köşede her mecliste?
Yavaş geç biraz nolur, ey gece yolcusu bu mahalleden
Merhemi çünkü nağmelerin bir ciğer yarasının
Gecenin sessizliğinde, kendi karanlığında ve yalnızlık çölünde
Rahat tut gönlünü korkma hiç tehlikeden
Duvar ve kapı değil yolda gördüğün her şey
Ne gören gözler var bak duvarlar arkasında
Yoldaşın bir gönül var bak burda söyler aynı nağmeyi
Sade feryat, inilti yok ki başka hüneri
Anlat seni hikayemi gamımın bu iniltili nağmelerinle
Menzilinden geçersen sen eğer sevgilinin
Sor ona: “ey uykulara dalan, bu gece yarısı kim
Hatırlayarak seni kapatmış uykunun yollarını yaşlı gözlerle”?
Sor: “Ey uykulara dalan, öldürdü beni gam, anla Allah aşkına
Yok senin aşkından başka benim bir günahım”
Pervin-i Bamdad