14 Ekim 2017

SÜMER'DEN İSLAM'A CİN VE ŞEYTAN KÜLTÜ

SÜMER'DEN İSLAM'A CİN VE ŞEYTAN KÜLTÜ


ÖNSÖZ
Eski bir Türk İslam düşünürünün bir kehaneti vardır. O kehanet şöyledir; “Kıyamete yakın bir adam çıkacak ve bütün dinlerin bozulmuş yerlerini ortaya dökecek. Ve bu adam dinsiz olacak. Ondan sonra gerçek İslam ortaya çıkacak, bütün dünya Müslüman olacak ve uzun yıllar yeryüzü barış içinde yaşayacak”.  Bu düşünürü okuyucular bulsun diye yazmadım.

Dindar bir insan dinin bütün kelamlarını kutsal saydığı için onu eleştirip bozulmuş yerlerini ortaya dökemeyeceğine göre böyle bir hizmeti dinsiz birisinden başkasının yapması zaten beklenemez.

Bu işi yeryüzünde yapan bugün binlerce insan vardır. Ben de beş yıldır bu konuda yazmaktayım.
Benim bu işi kendime görev addetmekteki amacım ise sömürgeci batılı devletlerin ülkemizde ve öteki hedef ülkelerde en küçük ırki ve dini farklılıkları terör yapılanması haline getirmesine karşı bir çalışmadır.

Siz, terör örgütüne katılan insanların kurşuna karşı giden, insani şartlarda yaşamayı terk edip hayvanlar gibi dağlarda pislik, yokluk içinde yaşayan, cahil, nobran, kaba saba, kandırılmış aldatılmış insanlar olduklarını düşünüyorsanız size iki cevabım olacaktır;

1-Siz hiç terörist görmemişsiniz!
2-Terör örgütü sempatizanı ya da örgüte adam kazandırmakla görevli olan entelektüel kadrolarla hiç karşılaşmamış ve tartışmamışsınız demektir.

Özellikle kaçırılarak örgüte katılmış olanlar başlangıçta bu tanıma uyabilirler. Ama katılımlarından birkaç ay sonra bu kişilerin her birisi aşırı politize edilmiş siyasi militanlar haline gelirler ve onların sorularını sizler değil, o televizyonlardan işkembe-i kübradan konuşan doktora ve mastırsız profları ve emekli paşaları bırakın doktoralı ve mastırlı olanları dahi cevaplayamazlar. 

Çünkü onları amaçları doğrultusunda kullanmak isteyen istihbarat örgütleri onları öyle bir donatır ki, konuştukları samimi bir insanı iki saatte örgütlemeyi tamamlayabilirler.

Böyle ikna edici kültürel donanıma sahip oldukları yüzündendir ki devletin her kademesinde işbirlikçileri daima vardır.

Ülkemizin terör örgütüne dış istihbarat örgütleri Yahudilik, Zerdüştlük ve Hıristiyanlık aşılamaktadırlar. Bu örgütün içindeki en akıllıları ve vatandaşlığa kazandırılabilecek en hayırlıları ise dinsiz olanlarıdır.

Ayrıca televizyon kanallarından “kendi söylediğine kendi inanmayan", din bezirganı bir takım sakallı, yedi bin yıllık Keldani Arap ruhban kıyafetleri giyen cübbelilerle terörü önleyeceğini sananlar sadece ahmaklardır. Terör örgütü içinde dine inananlar veya Müslümanlar azınlıkta olduğu gibi, “Müslüman’ım” diyen insanları %90’ı siyasi, toplumsal baskılar yüzünden “evet” demektedirler. Artık "gerçek anlamda" dine kimse inanmıyor. 

Din Ortadoğu ve dünya için bir model değildir ve hiçbir şeyi önleyecek ikna gücü de yoktur. Devlet eliyle dayatılan dogmalardan ibaret, modası geçmiş bir orta çağ kültüdür. Sadece "mezhep kavgalarına" yani "dini teröre" alet olabilir ve öyledir de. 

Bu yayınlanmamış (yayınlayabilecek yayınevi olduğu inancında değilim) kitabımı ve kitabımın konusunda yazdığım diğer yazılarım ırki ve dini bölücülük fikirlerinin “ülkücüsü” edilmiş ve terör örgütüne katılmış veya sıradan vatandaş iken misyoner faaliyetleri ile din değiştirmek zorunda kalmış insanlarımızı birleştirmek amacındadır. Bu kitabım emperyalizmin bölücülük siyasetinin tek reçetesidir. Başka bir reçete de yoktur.
Yalnız devletler de duruşlarında samimi ve adil olmak zorundadırlar. Yoksa böyle gider.
Saygılarımla!
Alaeddin Yavuz
Bu kitabın telif hakları ©/ adilyargic/adilyargicc/keykubat/Alaeddin Yavuz'a aittir. Copyright © of this article is belong to adilyargic/adilyargicc/keykubat/Alaeddin Yavuz.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...