23 Eylül 2017

Aşure günün gerçekleri


Aşure günün gerçekleri

Değerli Canlar sizlere aşure gününü anlatmadan, sizlere aşure kelimesi nereden geldiğini kısaca değinmek isterim. Mezopotamya bölgesinde çeşitli uygarlıklar gelip geçmiştir bunlardan en önemlileri Asur ve Babil uygarlıkları dır.
Asur Devleti'nin merkezi olan Ninova; Dicle nehrinin karşısında ve doğu yönünde, Musul'un yanıbaşındadır. Ninova şehrini kuran Ninova veya Ninos, Asurluların hükümdarı olup 52 sene hükümran olmuştur. Asur Devleti yaklaşık 1300 yıl varlığını sürdürmüştür..



Tevrata, İnçil’de ve Hazreti Muhammed (SAS) hadislerinden anlıyoruzki
Eski Asur devleti, şimdiki İrak’ın sınırlarında olan bir Hükümdarlık’mış. Hz. Hüseyin’nin kerbela vakasının döneminde ise Yezid lanetinin Asur sınırlarında olan Halifeliğin ve Kerbela Çöl’ü, bu sınırlar içinde olması, Tevrat’ın ,İnçil’in ve Hadislerin Kerbela olayına ve bu bölgeye işaret etmesi, kendine özgü olan bir vaka’dır,Aşure günün’ kendine mahsus olan Hazreti Hüseyin’nin Kerbelullah’nın kerbela olayının yasını belirten bir gündür, aynı zamanda yöresini belirten bir bölgedir.
Tevrat’a ve İnçil-i Şerif’de, Hz. İbrahim (S.A) ve diğer Peygamberlerde Kerbela olay ile ilgili ve Hz. Hüseyinin örnek tavrı ile ilgili Peygamberlere Allah’ı Tala tarafından vahi gelmiştir.
Tevrata bildirilen kerbela vakası ( Ninova )


Can dostlarım Kerbela vakası derin bir olay`dir, kısa vadede olsa gerçekler ortaya çıkmıştır, Hakk ve Batıl birbirine karşı, karşıya gelmiş ve batıl düşünceye yani bin kere yezide lanet olsun kendini belirtmiştir ve sömürüden yana olarak halkını sömürmiş ve Ehlibeyt’e ve hakk yoluna karşı çıkmıştır.
Hiç bir zaman Peygamberler ve Veliler kendi çıkarları için müçadele vermemişlerdir, her zaman ezilen halkın ve halkların çıkarlarını ön plana alarak, hakk’ın yolunda can pahasınada olsa onun müçadelesini vermişlerdir. 
Hz. Hüseyin Kerbelullah muaviye lanetinin ölümünden sonra, yezit lanetine biat etmesi mümkünmüdür? Tabiki hayır.
Hz. Hüseyin Kerbelullah geleçeğin ve Hakk yolunun teyminatını hazırlamıştır ve teyminatı kerbela’da ( Ninova’da ) Dostlarının, Çoçuklarının ve kendi canını Kıyaçak kadar Hakk’ın yolunda kurban olmuştur.
Haziret-i Ali İbni Musa Rıza’dan nakledildiğine göre: İbrahim, İsmail yerine koçu kurban ederken mübarek hatırına şu geldi:
- Oğlumu kurban etmek için karar vermekle iyi bir sevap kazandım ben!
O zaman Hazret-i Vacibül-vücud’dan nida duyuldu:
- Ey Halil! Bütün yaratılmışlar arasında kimi fazla seversin?
Hz. İbrahim arzeyledi:
- Ya Rabbi! Sana malumdur. Hazret-i Muhammed’i ki, Hazret-i Muhammed efdal -ı mahlukat ( yaratılmış bulunanların en üstünü) dür.
Hitap geldi:
- Muhammed evladını mı çok seversin, yoksa kendi evladını mı?
İbrahim arzetti: 
- Onun evladını! 
Nida geldi:
- Ey Halil ! Onun sevgili evladını Kerbela’da şehid ederler!
İbrahim de bu vak’ayı duyunca üzüldü, kederlere düştü.
Nida geldi:
- Ey İbrahim! Kerbela mazlumu için, bu kadar üzüntünün sevabı, oğlun İsamil’i kurban etmenin sevabından daha da fazladır! 
(Fuzuli -Ermişlerin Bahcesinden Kerbela Şehitleri sayfa: 46-47 )
Burda anlıyoruzki Hazret-i Hüseyin’nin göz göre, göre çoçuklarını kurban vermesi Hakk yolunda Hakk için ve Ehlibeyt’in var olan Kuran-ı Kerimin adaletin ve Şeriat-ı ( Kanunların ) için ve Hakk’ın birliği, ayreten gönül kalbimizin birliği ve dirliği için geleçek müçadelemizde Hz. Hüseyin Kerbelullah’ı müçadelesini kendimize ışık tutarak ve matemini bir adaletin ve Hakk yolundaki var olan kendi ilk nefsimize karşı devrim yaparak Hakikata varma müçadelesini vererek adaletin nasıl dağıtımını ugulanacağı konusunda marifleşmek lazimki, kerbela mücadelesinde olduğu gibi, o sevaba nasib olabilmek için.
Yukardaki haritada görmekteyizki M.Ö 8 ve 7yy’da Asur Devleti şimdiki zamanımızdaki aşağı yukarı İrak devletini sınırlarını andırmaktadır ve bu sınırlar içinde ve Kerbela çölünde, o zaman ki Ninova şehiri, şimdi Kerbela şehiri ismi değiştirilerek bulunmaktadır. 
Kerbela vakası ile ilgili Allah’ı Tala, İncil’i Şerif’ten ve Tevratan bizlere bildirmesi en doğal olan bir alâmet bir Yüçe olan Varlığın kerameti değilmidir ve olamaz mı?
Hazret-i İsa peygamber ruhullah, yazıcılar ile ve ferisilernen bir sohbetinde.
İncil’i Şerif’ten Matta 12.Bab 38. ayeten – 41. ayete kadar
38.-ayet: O zaman yazıcılar ve Ferisilerden bazıları: Muallim, senden bir alâmet görmek isteriz, diye cevap verdiler. 
39.-ayet: İsa da cevap verip onlara dedi: Kötü ve zina işleyici nesil bir alâmet arar; ona Yunus peygamberin alâmetinden başka bir alâmet verilmiyecektir. 
38. – 39. ayetlerin Açıklaması: 
Yazıcılar ve Ferisilerden ( Zenginlerden ) itikatsızlık belirlenmiştir Hz. İsa’ya karşı ve Hz. İsa onları bu belirsizlik içinde bırakarak ve kızarak Yunus peygamberi anlatarak geleçekteki Hırıstiyan ve İslam alemlerine bir alâmet veya bir keramet diye biliriz, yada Şanı Yüce Tanrının bizler tarafından Hz. İsa’nın Ruhulullah ve bir peygamber olduğunu tastıklamamızı istemektedir, çünkü bu alâmet İslamiyetin doğuşun’dan sonra olacak olan bir alâmet’dir ve bu keramet 2000 yıl sonra şimdiki profosörlere, bilim adamlarına ve dünya halklarına sunmaktadır Yüçe Tanrım.
40.-ayet: Çünkü nasıl Yunus üç gün üç geçe iri balığın karnında kaldı ise, İnsanoğlu da üç gün üç geçe yerin bağrında öyle kalaçaktır.
41.-ayet: Nineve (Ninova; yani Kerbela ) ahalisi hüküm günü bu nesil ile beraber kalkıp onu mahkûm edecekler; çünkü onlar Yunusun vazi ile tövbe ettiler; ve işte, Yunustan daha büyüğü buradadır.
40.- 41.ayetlerin Açıklanmsı:
Esasen üç gün, üç geçe yer bağrı mağaradan yatan torunları Ninova’da şehit olan nesil sahibi (İnsanoğlu) Ahdi Ahir peygamberi Hazreti Muhammed olduğu İnçil-i Şerif’in yukarda Matta de gösterilmiştir ki üç gün, üç geçe yer bağrında, yani Mekke’den, Medine’ye göç eden mağarada yatan Hazreti Muhammed ve Ninovadan şehit edilmekle hüküm günü şehitler günahında mahkum olacak olanda aşur günü kıralı yezit ve tabi olanlardır.
Tevrat ve İncil’de bildirilen Kerbela Vakası (Ninova) değerli Pirimizin Halil Öztoprak’ın değerli kitap’ından :
Kuran’da Hikmet - Tarih’te Hakikat 
Kuran’da Hikmet – İncil’de Hakikat
Yolun Hakikat’ını bizlere bildirerek mücedid’lik görevini yerine getirmiştir, yüce Mevlam pirimizin rahmetini bol, bol eylesin.
Yezidin yolunu takip eden niçe kendine alim diyen ama sadece yalanlarnan kendini avutan Sunni alimler ve Diyanet Başkanların aşağıdaki yazının iki şıkın aynısını Televziyonlarda, İnternetlerde, Kitaplarda ve çeşitli yayınlarda, sanki gerçekmiş gibi ortaya atmaktalar.
Bunun bir örneğini alınıtı olarak kendileri Vikipedi, özgür ansiklopedisinde yazmışlar, kendilerinçe Hz. Hüseyin’in ve Ehlibeyt'in hakk yolunu kapatmaya çalışmaktalar, kendilerinçe dindar İslam olarak kendilerini tanıtmaktalar ve topluma başka bir intibar vererek kendilerinin; bakın biz Aşure’nin asıl intibasını biliyoruz ve aramızdaki fark yoktur, aşağıdaki birinçi ve ikinçi şıkları sayarak aslında böyledir diye, bizleri aldatmak istemektedirler. 
1-Aşure, orijinali "Aşura", Arapça’da 10 manasına gelen "aşara" kelimesinden türemiştir. Türkçe'ye ise Arapça'dan geçmiştir. Sözcüğün Sâmî diller arasında ortak bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, sözcük (ve gün) Musevilik inancında Büyük Kefaret Günü için kullanılmıştır[1]. Hüseyin ibn Ali ve beraberindeki 72 müslüman hicri 61. senesinin Muharrem ayının onuncu gününde (10 Aralık 680) Halife Yezid'in emriyle günlerce aç ve susuz bırakıldıktan sonra öldürüldükleri için o güne “Aşura Günü“ denilmiştir.
2-Bunun dışında Aşure Günü'nde gerçekleştiğine inanlan, İslamiyet açısından mutlu edici şeyler de mevcuttur. Bunlar; Âdem peygamberin işlediği zelleden (hata veya sürçme) sonra ettiği tövbenin kabulü, Nuh peygamberin gemisinin tufandan kurtulması, Yunus peygamberin bir balığın karnından çıkması, İbrahim peygamberin ateşte yanmaması, İdris peygamberin diri olarak göğe yükseltilmesi (çıkarılması), Yakub peygamberin oğlu Yusuf peygambere kavuşması, Eyyub peygamberin hastalıklarının geçip iyileşmesi, Musa peygamberin Kızıldeniz'den geçip İsrailoğulları'nı Firavun'dan kurtarması, İsa peygamberin doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi (çıkarılması). (Alınıtı Vikipedi, özgür ansiklopedisi)
Bu olayların Aşure Günü gerçekleştiğine dair İslam dininin kutsal kitabı olan Kur'an'da bir ifade bulunmaz.     Yazan: Fakiri Fukara
Kerbelâ'nın ve Aşure'nin gerçekleri
Kerbela ve Aşure konusunda İslam bilginleri, kendileri vakıf olduklarını ve çeşitli bakış açılardan tarih masasında irdelemeye çalışmaktalar. Bu değerli bilginlerimiz, birde kendileri T.C'nin
Diyanetin'de çalışıyorlarsa gelde o zaman irdelenen tarih masasına bak, hangi sapık gerçekleri kendilerinçe doğru olup Allah'tan korkmadan, zavalı Sünni toplum içinde ve onların beyinlerinin derinliklerinde, kayıt etirmeye çalışmaktalar.
Çarerkan Dergah'ından siz değerli Çanlara ve o yüçe Hüdah'nın (Allahu Tala'nın) sevgisini kalblerinizde ve ruhunuzda taşıyan tüm taliblerimize selam olsun. 
Tarih masasına koymadan önçe, Kuran-ı Kerim'in Bakara Süresin'de 41'nçi Ayetin'de şöyle bizi uyarmaktadır.
Elinzdekini (Tevrat'ın) tasdık ediçi olarak  indirdiğime (Kuran'a ) iman edin. Sakın

onu inkar edenlerin ilki olmayın! Ayetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden

( benim azabımdan) korkun.
41. Ayet'in açıklaması: Tevratan – Kuran-ı Kerim'e kadar Şeriat çizgisini devam etiğini ve içinde kapsadığını ve tasdık etiğini ve İnsanların şeriat çizgisinin devam etirmesini ve Kuran'ın yolunda gitmesini uyarmaktdır.
Mürşidi olmıyan bir toplumun, nereye kadar kendi imanını koruya bilir ve İmanı olmıyan bir Yezid gibi bir Emevi Halifesi karşısında kendine Müslüman diyen bir Küfe halkı nasıl kendini koruya bilir. Bunu fark eden Küfe eşrafı ve uluları Hz. Hüseyin'e biata hazırlanarak harekata geçmişlerdir.
Fuzuli Kerbela Şehitleri kitabında şöyle yazmıştır:
Hz. Hüseyin, Yezit'e biat etmediğinden dolay Küfe'de, Hazret-i Hüseyin taraftarları, Huyaa'lı Süleyman-ı Merd'in evinde toplanıp şu karara vardılar ki, Hazret-i Hüseyin'e yardım etmek ve ona arka olmak gerektir. Böylece kendisine sadakatlerini bildirsinler ve onun yanında Dünya veAhiret makamlarını bulsunlar.


Küfe eşrafı ve uluları güvendikleri yetmiş kimseyi ayırdılar. Aralarında Sedat oğlu Rüfaa, Müzahir oğlu Habip, Eş'as oğlu Mehmet vardı. Kadı'nın huzurunda yemin ederek el birliği ettiler ki, Peygamberlik ve Velilik hanedanına dostluk yolunda mallarını ve canlarını fedadan çekinmeyeceklerdir ve Ali oğlu Hüseyin'den başkasının hükümünü Küfe'de yürütmeyeceklerdir, diye Mektup yazıldı ve gönderildi.
Fuzuli Kerbela Şehitleri kitabında M. Faruk Gürtunca yazmıştır 279 S.
Değerli Canlar biz bu madi çemberli dünya'da Hazret-i Hüseyin'nin kerbela çölünde vermiş olduğu mücadelyi, bu ana kadar hiç görülmemiş, Hakk yolunda olan bu fedakarlık.
Hz. Hüseyin Çedin'den gelen Hakk ve Hakikat için mücadele kendisinde nurlaşdı ve zulüm, nefret tohumlarını dağıtan Emevi ve Yezid lanetlerinden halkı kurtarmak için, Halifelik için değil Hakikat'ın mücadelesine girişmiştir. 
Bu Hakikat mücadelesi Tevrat'a ve İnçil'i Şerif'de Ninov'a (yani Kerbela) olaylarını anlatıyor ve bu zulüme katlanan Hz. Hüseyin'nin intikamının unutulmiyaçağının haberçisidir.
Değerli Canlar bilinki bu dünya'da iyi olduğu gibi, yanlışın ve fehsatında kol gezdiği bir yerdir. Bu dünya bir deneme yeridir ve insanlar kendi madi dünyasından ayrılıp, manevi dünyasına girmesi için'de mahkemesini kurması gerekmektedir.
Hz. Hüseyin Kerbelalullah, Yüçe Mevlamın o'na vermiş olduğu emaneti, yani koyunlarını bir Çoban gibi kurtlardan koruması için görevlendirmiştir ve fedakarlık istemiştir ve Yüçe Allah'ın İmamet'i ortaya çıkmıştır ve o'nun hakikat'ı var olan kötü nefslere, iblise ve Emevi'lere lanet olsun onlara karşı, yani 70 bin kişilik orduya karşı 72 kişiyle Hakikat mücadelesini kazanmıştır.
Hz. Hüseyin 10.Muharrem'de Şehit olması ile iligili sadeçe Peygamberimizin Hadislerin'de yazmamaktadır. Kerbela zulmünü anlatan ve destekleyen kitabı mukkades eski ahit Hz. Musa (a.s) Tevratı' nın 881'nçi sayfasında ve Nahum (a.s) bölümünde birinçi Bap'ta yazmaktadır.
Ninova ( kerbela ) zülmünün içir rabbin yezit'den alacak intikamını ve öldürüp neslinin ailesi esir götürülen üç gün, üç geçe yer bağrında yatan ahti ahir peygamberin torunlarının şehitlik vakasını şöyle vahi olunçağını asırlarça önçe Nahum Peygamber şöyleki bildirmiştir:
Kitabı Mukaddes'de (Tevratı'nın) 881'nçi Sayf. Bab1'de şöyleki kerbela'da olan zülmü şöyle bildirmistir Hz. Nahum (a.s):
1 Nineve'nin (Ninova'nın veya Kerbela'nın) yükü el koşlu Nahum'un rüyeti kitabın'da bildirmiştir.
2 Rab kıskanç ve öç alan Allah'tır. Rab öç alır ve gazapla doludur. Rab hasımlarından öç alır ve düşmanlarına kin tutar.
3 Rab geç öfkelenir ve kuvvetle büyüktür ve suçluyu hiç suçsuz çıkartmaz. Rabbin yolu kasırgada ve fırtınadadır. Bulutlar onun ayağının tozudur.
Açıklama: Hz. Nahum (a.s) evvel alınacak Ninova yani kerbela zulmünün intikamını alınaçağı Hz. Nahum tarafından söylendikten sonra Resulullah'ın Ehlibeyt'ine yapılaçak olan zulmü keza Hz.Musa (a.s) tevrat'ından aynen bildirmiştir.
Kitabı mukaddesin Tevrat'ı Şerif'in Hz. Nahum (a.s) 2'nçi Bab'ın 2 ayetinde Ninova'nın vaki olaçak zulmünü devamını şöyle anlatıyor:
2 Çünkü Rab Yakubun övündüğü şeyi İsrail'in öğün şey gibi eski haline getiriyor çünkü soygunçular onları soydular ve onların asma çıbıklarını soydular.
3 Yiğitlerinin kalkanı kızıl edildi zorlu erler allar giyindiler. Hazırlığı gününde cenk arabaları çeliklerin alevi ile parlıyor ve mızraklar sallanıyor.
4 Cenk arabaları deli gibi sokaklarda koşmakta ve meydanlardanda öteye beriye saldırmakta görünmüşler sanki meşaleler şimşekler gibi seğirtmedeler.
5 Büyük adamlarını anıyorlar yürüyüşlerinde sürçüyorlar onun çadırına seğirdiyorlar ve siperler hazırlanıyor.
Açıklama: Ninova'da Hz.Hüseyin'in 72 akraba ve arkadaşları kalkanları ile kana bulanıp şehit olarak al kana buladılar. (Halil Öztoprak, toplu eserlerinden.S. 151-156)


Tevrat'ı Şerif'in Hz. Nahum (a.s) 2'nçi Bab'ın 7. ayetinde Ninova'nın vaki olaçak zulmünü devamını şöyle anlatıyor:
Onları çıplak götürdüler güvercinler gibi sızladıkları dahi pek tabiidir.
Açıklama: Kırk tane kadın korku içinde yarı çıplak edip Şam'a götürürken her kadının önü sıra sevdiği başları mızrağa takıp götürdüler. O sırada gün tutulup yıldızlar göründüğünü, Kenzil Mesahip 415'nçi sayfasında yazılı. (Halil Öztoprak, toplu eserlerinden S. 151-156).
Tevrat'ı Şerif'in Hz. Nahum (a.s) 2'nçi Bab'ın 8. ayetinde Ninova'nın vaki olaçak zulmünü devamını şöyle anlatıyor:
Ve eski günlerden beri Ninova suların havuzu gibi idi, fakat onlar kaçmaktalar. Durun, durun diye çağırıyorlar, yüzünü çeviren yok.


Açıklama: Eskiden beri nahun akan Fırat havuz gibi göllenip dururken Hz. Hüseyin çadırındaki çocuklarına su getirmek için Ninova'nın (kerbela'nın) havuz gibi göllenen Fırat suyuna varıp ok yağmurlarına tutulanlara alay edilerek kaçmayın durun diye çağırıldığı halde dudakları susuzluktan kuruyup yüzünü sudan tarafa çevirmeyip döndüklerini kerbela tarihi gibi malum olay Hz. Hüseyin hakında yazmaktadır.
Tevrat'ı Şerif'in Hz. Nahum (a.s) 2'nçi Bab'ın 9. ayetinde Ninova'nın vaki olaçak zulmünü devamını şöyle anlatıyor:
Gümüşü yağma edin, altını yağma edin, çünkü yığın mallara, her çeşit değerli eşyanın zenginliğine sonu yok. 
Açıklama: Hz. Nahum, Hz. Hüseyin'nin çadırlarını yağma için İbni Ziyad ve Ömer melunlarının emir verdiğini ve hatunların gümüş ve altunlarını yağma edip, o gün görmiyen bayanların her çeşit değerli ve sonsuz eşyalarını ve Hz. Hüseyin'in ve beraberindeki zengin hazinesinin yağma edildiğini 


Hz. Nahum Tevrat'da vaki olacağını tarihde sanki yaşamış gibi yazmıştır.
Tevrat'ı Şerif'in Hz. Nahum (a.s) 2'nçi Bab'ın 10. ayetinde Ninova'nın vaki olaçak zulmünü devamını şöyle anlatıyor:
Boşluk ıssızlık yürek eriyor. Ve dizler birbirine çarpıyor, ve bütün bellerde ağrı var, ve hepsinin yüzü solmuş.

Açıklama: Ve günlerce gidilmekle arkası gelmiyen boşluk ve ıssızlık olan ( Ninova) yani Kerbela çölünün kimsesizliğinden korkunç kalan Hz. Hüseyin ehli beyitinin eriyip çarpan yüreklerini ve bellerinin kırıldığını, Hz. Hüseyin´nin şehit olduğu ve yüzlerinin solduğunu vakkadan olduğu gibi Tevrat yazıyor.
Tevrat'ı Şerif'in Hz. Nahum (a.s) 2'nçi Bab'ın 11.ve 12. ayetinde Ninova'nın vaki olaçak zulmünü devamını şöyle anlatıyor:
11. Aslanların idi, ve genç aslanların avlarının yedikleri yer nerede o yerdeki. Aslanla dişisi ve aslan yavrusu gezmekde idiler ve onları korkutan yoktur.
12. Aslan kendi yavrularına yetecek kadarını paraladı, ve dişi aslanların için boğardı, ve mağaralarını av ile, inlerine şikarla doldurdu.
Açıklama: ( VE ESEDULLAHULGALİP) yani' Allah'ın yenilmez ve galip olan aslan adını alan Hz Ali'nin Yahudiler zaferinde güçlü bir pehlivan ve ordular hücumundan korkmayıp Medine şehrine getirilen dolu ganimetlerin evladının başında geçecek olan Ninova vakkasının beyanatında bulunmuştur.
Eski ismi ile Ninova vakkası veya Nineve felahketi şimdiki ismi ile Kerbela vakkası adı ile bilinen ve kerbela çölünde Ehlibeyt'in kanı yerlere dökülen ve canı çöl toprağına serilen, Hz. Muhammed'in sevdiği tornunu ve Allah'u Tala'nın tüm insan alemine emanet bırakmış olduğu Ehlibeyt'in bir ferdinini Mürşidini ve 3. İmamı'nı şehit ederek Hühda'nın hakkikatına saldırılmış ve niçe insanları çehnem tutsağına Yezid laneti Şeytan'nın rehberi olmuş ve kara koyun misali, Mürşit'siz koyunları veya imanı zayıf olanları mezbehaneye veya cehnem yolunda önderlik ve rehberlik etmiştir.
Bütün bu olaylar Tevrat'a ve İncil'de insanlara bildirilmiştir ve Dinayet'in paralı Dini sünni Başkanları ve ne amaçladıkları belli olan, bu emevi tohumları ve Yezi'din yolundan katiyeten ayrılmak istemeyen ve onun felsefesini ve Kuran-ı Kerim'in içeriğini saptıran bir Türkiye Çumuhriyetin"nin bir yüzkarasıdır,  Dinayet  ve İmam Hatip okulları bu değerlendirme içerisine ala biliriz.
Bu Kurumun derhal yok edilmesi ve onun yerine Ehlibeyt'in hakikatını nüfus tutması gerekmektedir ve bunun gerçekleşmesi içinde tüm toplum genel bir eyitimden geçmesi ve hayat ibadetini, yani Dört kapı 40 Makamı hayatımızın içinde yer verip uygulamamız lazım olduğu kanat getirilmiştir.
Yazan: Fakiri Fukara

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...