17 Ağustos 2017

TRUMAN DOKTRİNİ VE MARSHALL PLANI



TRUMAN DOKTRİNİ VE MARSHALL PLANI

Harry S. Truman Kimdir?


Harry S. Truman (d. 8 Mayıs 1884 – ö. 26 Aralık 1972), Amerika Birleşik Devletleri’nin 33. başkanıdır. Göreve 1945 yılında o zamanki başkan olan Franklin D. Roosevelt’in görev başında ölmesi sonucu başkan yardımcısıyken gelmiştir. Başkanlığa geldiğinde II. Dünya Savaşı’nın son ayları yaşanıyordu. Truman 1945 yılının Ağustos ayında savaşı daha çabuk kazanmak gerekçesiyle Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılması kararını verdi. Ayrıca 1948 yılında İsrail’in kurulmasını destekledi.
II. Dünya Savaşı bittikten sonra SSCB ve ABD arasında bir kutuplaşma ortamı doğdu. Batı Avrupa ülkeleri 1949 yılında ABD’nin başını çektiği NATO örgütünü kurdular. Doğu Avrupa ülkeleri ise SSCB’nin başını çektiği Varşova Paktı’nı oluşturdular. Böylece Truman zamanında Soğuk Savaş başlamış oldu.
1950 yılında ikiye bölünmüş olan Kore yarımadasında SSCB ve Çin destekli Kuzey Kore kuvvetleri Güney Kore’ye saldırarak büyük bir bölümünü işgal ettiler. Amerika Birleşik Devletleri Güney Kore’yi desteklemek için savaşa girdi. Yeni kurulmuş olan Birleşmiş Milletler’e üye olan 15 ülke de ABD’nin yanı sıra savaşa katıldılar. Türkiye bu 15 ülke arasında 5.000’i aşkın askeriyle 4. büyük katılımı oluşturdu. Kore Savaşı Truman’ın geri kalan başkanlığı sürecinde devam etti. Savaş kayıpları devam ettikçe halkın desteğini kaybettiği kanısına vardı. 1952 yılındaki başkanlık seçimlerinden adaylığını geri çekti ve 1953 yılında başkanlığa veda etti.
Truman, SSCB ve yanlısı olan ülkelere karşı ne pahasına olursa olsun mücadele edilmesine gerektiği ilkesine inanıyordu. Bu ilkeye Truman Doktrini adı verildi. Bu amaçla Truman, Dışişleri Bakanı General George C. Marshall ile birlikte II. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Avrupa ülkelerinin ekonomik durumunu düzeltmek amacıyla Marshall Planı denilen bir yardım paketi geliştirdi. Aynı amaçla 1947 yılında Yunanistan’la birlikte Türkiye’ye de 400 milyon dolarlık bir askeri ve ekonomik yardımı öngören ilk Amerikan yardımını başlattı.[
 Truman Doktrini
Truman Doktrini, 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman tarafından sözde Sovyet tehdidine karşı hazırlanmış plandır.Truman Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri’nin uluslararası politikasının değiştiğini ve Sovyet karşıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiştir. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri “komünizm tehdidi” altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır.
Sovyetler Birliği’nin genişleme ve etkisini çevredeki ülkelere yaymasından rahatsız olan ABD Başkanı Harry Truman, Komünizmle mücadele eden hükümetleri destekleme ve “containment” (bastırma) politikasını devreye soktu. Öncelikle Yunanistan’da komünistlerin, merkezi hükümete karşı güçlenmesini engellemek için Yunanistan’ın merkezi hükümetine 300 milyon dolarlık mali yardım ve II. Dünya Savaşında kullanılmış silahları hibe etti. Bu destek neticesinde Yunanistan’da komünistlerin zayıflama süreci başladı.Aynı zamanda Türkiye’nin de aynı “tehdit” altında olmasından dolayı ABD, Türkiye’ye 100 milyon dolarlık mali yardım ve askeri malzeme tedariki sağladı. Sovyetler Birliği’nin Türkiye’deki boğazlarda ve Kars bölgesinde hak iddia etmesinden dolayı “Batılılaşma” hedeflerinin de etkisiyle Türkiye Hükümeti, ABD ile müttefik olma yolunu seçti.Bu doktrinin yürürlüğe girmesiyle Soğuk Savaş tam olarak başlamış oldu. Ayrıca II. Dünya savaşında Britanya’nın zayıflamasından dolayı ön Asya ve Ortadoğu da “boşluğu” ABD doldurma görevini üstlenmiştir. Sovyetler Birliği’nin batıdaki sınırları bu şekilde netleşmiş oldu. Bu doktrinin işlemesi Marshall Planı’nın da hazırlayıcısı ve temel kaynağı oldu.

Doktrin’in Nedenleri

Temel Nedenler


Almanya’nın çöküşü, II. Dünya Savaşı boyunca bastırılmış düşmanlıkları tekrar su yüzüne çıkardı. Almanya’ya karşı Sovyetler ile ittifak kurmuş olan Amerika ve İngiltere, Bolşevik Devrimi’nin ilk günlerinden beri komünizme düşman idiler. Hatta başta İngiltere olmak üzere İtilaf Devletleri, Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra Bolşeviklerle mücadele eden Çarlık yanlısı Rusları desteklemiş ve bu amaçla Vladivostok, Murmansk ve Archangelsk limanlarına asker çıkarmışlardı.
Amerika’nın Japonya’ya attığı atom bombaları Japonya’nın teslimiyetini sağlarken aynı zamanda Amerika’nın askeri üstünlüğünü de vurguladı. Bu iki saldırıyı Sovyetler’e yönelmiş bir tehdit olarak algılayan Stalin, Batı ile arasında kendisine bağlı uydu devletler kurarak bir “tampon bölge” oluşturmak istiyordu. Bu ilke Sovyetler’in savaş sonrasında Doğu Avrupa politikasının temelini oluşturmuştur.
Bu amaçla Sovyetler’in komünist ideolojiyi yaymaya çalışması ve Doğu Avrupa’da komünist uydu-devletler kurmaya başlaması Amerika’da büyük korkuya yol açmıştı. Bu sebeple 1947 yılından başlayarak Amerika dış politikasının esası komünizm ile mücadele olmuştur.

Hızlandırıcı Nedenler


Truman Doktrini’ni hızlandıran başlıca neden, Sovyetler’in güneye doğru yayılmasıdır. Yunanistan’da komünist gerillalarla zayıf merkezi hükümet arasında başlayan iç savaş, Truman Doktrini’nin ilan edilmesini hızlandırmıştır. Ayrıca Stalin şefliğindeki Sovyetler Birliği’nin, Lenin zamanında imzaladığı Brest Litovsk Barış Antlaşması ve Moskova Antlaşması hükümlerine rağmen Türkiye’den Sarıkamış, Kars, Ardahan ve Artvin vilayetlerini ve İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında askeri üsler kurmak istemesi ve bu amaçla Türkiye’ye baskı yapması, diğer hızlandırıcı nedendir.

İlanı


Başkan Truman, 12 Mart 1947’de Kongre’de kendi adıyla anılacak bu doktrini açıkladı. Truman’a göre Amerika, komünizm ile silahlı mücadele veren ve dış ülkelerin baskısı altında bulunan devletlere mali ve askeri yardım yapmalıydı(Burada kastedilen ülkeler Yunanistan ve Türkiye’dir). Bu amaçla Kongre’den 400 milyon dolar kullanma izni istedi. Kongre’nin 22 Mayıs’ta bu isteğini kabul etmesi üzerine Türkiye’ye 100 milyon, Yunanistan’a ise 300 milyon dolar yardım yapıldı.[2]

Sonuçları


Truman Doktrini’nin en önemli sonucu, Yunan İç Savaşı’nın seyrini değiştirip, merkezi hükümetin komünistleri yenmesini sağlamış olmasıdır. Böylece Soğuk Savaş’taki ilk silahlı mücadelelerden birinden Batı Bloğu kazanarak çıkmış oluyordu.
Diğer önemli bir sonuç ise, aldığı yardım sayesinde Türkiye’nin Sovyetler’e karşı kendini daha rahat hissetmesidir. Ayrıca bu yardım Türkiye ile Batı Bloğu arasındaki ilişkileri iyileştirmiş ve Türkiye’nin NATO’ya girmesini sağlayacak sürece katkıda bulunmuştur.
Truman Doktrini, kendisinden sonra gelecek olan Marshall Planı’na öncülük etmiş ve doktrinin başarısı Marshall Planı’nın hazırlayıcısı olmuştur.[4]
Bu doktrinin yürürlüğe girmesiyle Soğuk Savaş tam olarak başlamış oldu. Ayrıca II. Dünya savaşında Britanya’nın zayıflamasından dolayı ön Asya ve Ortadoğu da “boşluğu” ABD doldurma görevini üstlenmiştir.Sovyetler Birliği’nin batıdaki sınırları bu şekilde netleşmiş oldu. 

Truman Doktrini ve Türkiye


Haziran 1947’de Harvard Üniversitesinde bir konuşma yapan ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, Avrupa ekonomilerini tekrar kalkındırmak için çok geniş kapsamlı bir program önerdi.
kinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği günlerde SSCB ile ABD ve müttefikleri arasında başlayan sürtüşme ve çekişme, daha sonraki yıllarda ortaya çıkacak olan Soğuk Savaş’ın işaretini veriyordu. SSCB’nin Doğu ve Orta Avrupa’daki etkinliğinin yanı sıra Türkiye ve Yunanistan da aynı devletin açık tehditleri karşısında kalmışlardı.
Türkiye İkinci Dünya Savaşı sırasında hem İngiltere’den, hem de “Ödünç Verme ve Kiralama Yasası” çerçevesinde ABD’den askeri yardım almıştı. Fakat savaşın sona ermesiyle ABD yardımı sona ermiş ve salt İngiltere’nin yapmakta olduğu askeri yardım, Türkiye için yeterli olmaktan çok uzak kalmıştı. Zira Türkiye elindeki önemli döviz ve altın stokuna karşın, çok kalabalık bir orduyu elde tutma zorunluluğu nedeniyle, dış desteğe gereksinim duymaktaydı.Yardım bir yana, bu dönemde Türkiye’nin talep ettiği düşük vadeli 300 milyon dolarlık kredi bile sağlanamamıştı.
İngiltere 21 Şubat 1947’de ABD, Yunanistan ve Türkiye’ye gönderdiği bir yazıyla bu iki devlete yapmakta olduğu askeri yardımı sürdüremeyeceğini resmen açıkladı. Bu açıklama her üç devlet için de son derece önemli sonuçlara yol açabilecek bir açıklama idi. Türkiye ve Yunanistan için SSCB emelleri karşısında hiçbir destek kalmaması anlamına gelen bu yazı, ABD için bu bölgeyi SSCB’ye bırakıp bırakmama konusunda bir karar verilmesini zorunlu kılmaktaydı.
ABD Başkanı Truman 12 Mart 1947’de Kongre’de yaptığı bir konuşma ile ABD’nin tutumunu ve alınması planlanan önlemleri açıkladı. Başkan Truman’ın ABD Kongresi’nde okunan mesajı ve bu mesaj çerçevesinde alınan önlemler ve verilen askeri yardım “Truman Doktrini” olarak anılmaktadır.
Başkan Truman mesajında Türkiye ve Yunanistan’ın uluslararası denge, bölge ve bölge dengesi açısından önemini vurguladıktan sonra, bu devletlere yardım edilmemesinin doğurabileceği sonuçları açıklamakta ve bu iki devlete 400 milyon dolarlık askeri yardım yapmak ve her iki devlet ile ABD arasıda askeri ve sivil personel mübadelesiyle yeni teknikleri öğretebilmek konusunda yetki istemekteydi.
Bu çerçeve içinde hazırlanan “Türkiye ve Yunanistan’a Yardım Yasası” ABD Senatosu’nda 22 Nisan 1947 tarihinde, Temsilciler Meclisi’nde de 9 Mayıs 1947 tarihinde kabul edildi ve 22 Mayıs 1947’de Başkan Truman tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.
İkinci Dünya Savaşı sonunda Yunanistan’da komünistlerle iç savaş baş göstermiş, Türkiye de 1945 ve 1946 döneminde Rusya’nın Kars ve Ardahan üzerindeki toprak ve Boğazlarda üs elde etme istekleri ile karşılaşmıştı. Savaş sonrası dünyası diğer bazı bölgelerde de sıcak savaşı izleyen bir soğuk savaş durumuna girmekteydi.
Bu atmosfer içinde, 1947 Mart’ında ABD Başkanı Truman, Kongreden Türkiye ve Yunanistan’a askeri yardım için 400 milyon dolarlık bir ödenek istedi ve bunu elde etti. Böylece, yeni bir “Amerikan Yardımı” dönemi başlamıştır. Nitekim birkaç ay sonra da, Dışişleri Bakanı Marshall Avrupa ülkelerinin savaşta tahrip olan ve zayıflayan ekonomilerini güçlendirmek amacıyla “Marshall Planı” adıyla anılan yeni yardım kararını açıklamış ve Avrupa Kalkınma Programı (European Recovery Program) olarak da anılan yeni yardım sistemi kurularak Türkiye de dahil birçok Batı Avrupa ülkesine ekonomik yardım başlamıştır.
Truman Doktrini ile yapılan 400 milyon dolarlık yardımdan Türkiye, Yunanistan’dan daha az bir yardım almıştır (100 Milyon Dolar).

Türkiye’ye Yapılacak Yardımlar Hakkında Anlaşma


Türkiye Hükümeti, Türkiye’nin hürriyetini ve bağımsızlığını korumak için ihtiyacı olan güvenlik kuvvetlerinin takviyesini temin ve aynı zamanda ekonomisinin istikrarını muhafazaya devam maksadıyla Birleşik Devletler Hükümetinin yardımını istediğinden; ve Birleşik Devletler Kongresi, 22 Mayıs 1947 tarihinde tasdik edilen kanun ile, Birleşik Devletler Başkanına, Türkiye’ye her iki memleketin egemen bağımsızlığına ve güvenliğine uygun şartlar dairesinde, böyle bir yardımda bulunmak yetkisini verdiğinden; ve Türkiye Hükümeti ile Birleşik Devletler Hükümeti, böyle bir yardım yapılmasının Birleşmiş Milletler Antlaşmasının esas gayelerine ulaşmayı sağlayacağı gibi münasebetlerinde hayırlı bir devre açarak Türk ve Amerikan Milletleri arasındaki dostluk bağlarını daha çok takviye edeceğine kani bulunduklarından; Bu maksatla kendi hükümetleri tarafından usulü dairesinde verilmiş yetkileri haiz olan ve aşağıda imzası bulunan zevat su hususları kararlaştırmışlardır :

Madde – 1


Birleşik Devletler Hükümeti, Birleşik Devletler Başkanının 22 Mayıs 1947 tarihinde tasdik edilen Kongre Kanunu ve bunu değiştiren veya buna ek kanunlar hükümleri gereğince yapılmasına müsaade edebileceği yardımı Türkiye Hükümetine sağlayacaktır. Türkiye Hükümeti bu kabil herhangi bir yardımı bu anlaşma hükümleri gereğince fiilen kullanacaktır.

Madde – 2


Birleşik Devletler Başkanı tarafından bu maksatla tayin edilen bir Türkiye Misyonu Şefi bu anlaşma gereğince sağlanacak yardıma müteallik meselelerde Birleşik Devletler Hükümetini temsil edecektir. Misyon Şefi bu anlaşma gereğince peyderpey yapılacak olan muayyen yardımın kayıt ve şartlarını Türkiye Hükümeti temsilcileriyle danışarak tespit edecektir. Ancak yapılacak bu muayyen yardımın mali şartları, peyderpey, iki Hükümetin
mutabakatı ile evvelden tespit edilecektir. Misyon Şefi, Türkiye Hükümetine, bu anlaşma gereğince sağlanan yardımın gayelerinin elde edilmesine yarayabilecek malumatı ve teknik yardımı sağlayacaktır.
Türkiye Hükümeti yapılan yardımı tahsis edilmiş bulunduğu gayeler uğrunda kullanılacaktır. Sorumluluklarının icrası sırasında görevini serbestçe yapabilmesini mümkün kılmak için, bu Hükümet, Misyon Sefine ve temsilcilerine, yapılan yardımın kullanılışı ve ilerleyişi hakkında rapor, malumat ve müşahede seklinde isteyebileceği her türlü kolaylık ve yardımı sağlayacaktır.

Madde – 3


Türkiye Hükümeti ile Birleşik Devletler Hükümeti, Türk ve Birleşik Devletler Milletlerine bu anlaşma gereğince
yapılan yardım hususunda tam bilgi temini için işbirliği yapacaklardır.
Bu maksatla ve iki memleketin güvenliği ile kabili telif olduğu nispette:

  1. Birleşik Devletler basın ve radyo temsilcilerine, bu yardımın kullanılışını serbestçe müşahede etmelerine ve bu müşahedelerini tam olarak bildirmelerine müsaade edilecektir; ve
  2. Türkiye Hükümeti bu yardımın amacı, kaynağı, mahiyeti, genişliği, miktar ve ilerleyişi
    hakkında Türkiye’de tam ve devamlı yayın yapacaktır.

Madde – 4


Bu anlaşma gereğince Türkiye Hükümeti tarafından elde edilen her madde, hizmet veya malumatın emniyetini sağlamak azminde bulunan ve bunda aynı derecede menfaattar olan Türkiye ve Birleşik Devletler Hükümetleri, bedelmusavere, bu uğurda diğer Hükümetin lüzumlu addedebileceği tedbirleri, karşılıklı olarak, alacaklardır. Türkiye Hükümeti, Birleşik Devletler Hükümetinin muvafakati olmadan, bu neviden hiçbir madde veya malumatın mülkiyet veya zilyetliğini devretmeyeceği gibi, aynı muvafakat olmadan Türkiye Hükümetinin Subay, memur veya ajan sıfatını haiz bulunmayan bir kimse tarafından bu maddelerin veya malumatın bu sıfatı olmayan bir kimseye açıklanmasına ve bu maddeler ve bu malumatın verdirdikleri gayeden başka bir gayede kullanılmasına müsaade etmeyecektir.

Madde – 5


Türkiye Hükümeti bu anlaşma gereğince verilen herhangi bir ikraz, Kredi, hibe veya diğer şekillerdeki yardımların hasılatının hiçbir kısmını diğer herhangi yabancı bir devlet tarafından kendisine verilmiş olan herhangi bir ikrazın resülmal veya faizin tediyesinde kullanılmayacaktır.

Madde – 6


Bu anlaşma gereğince yapılmasına müsaade olunan yardım kısmen veya tamamen:

  1. Türkiye Hükümeti talep ederse;
  2. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (bu hususta Birleşik Devletler herhangi bir vetonun kullanılmasına nazarı itibara almayacaktır) veya Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun, Birleşmiş Milletler tarafından alınan tedbir veya yapılan yardım neticesinde, bu anlaşma mucibince Birleşik Devletler Hükümeti tarafından yapılan yardımın devamını lüzumsuz veya gayrı matlup addetmesi halinde; ve
  3. Yukarda anılan Kongre kanununun 5 inci bölümünde musarrah diğer herhangi bir vaziyette veya Birleşik Devletler Başkanının yardımının kesilmesini Birleşik Devletlerin menfaatlerine uygun görmesi halinde; nihayet bulacaktır.

Madde – 7


Bu anlaşma bugünden itibaren yürürlüğe girecek ve her iki Hükümet tarafından
tespit edilecek tarihe kadar yürürlükte kalacaktır.

Madde – 8


Bu anlaşma Birleşmiş Milletler nezdinde tescil edilecektir.
Türk ve İngiliz dillerinde, iki nüsha olarak Ankara’da 12 Temmuz 1947 tarihinde
yapılmıştır.
(İmza edenler):
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına : HASAN SAKA
Amerika Birleşik Devletler Hükümeti adına : EDWIN C. WILSON [7]

Marshall Planı


Marshall Planı; buna katılmak isteyen her Avrupa ülkesine Amerikan mali yardımı, malzeme ve makinesini içeriyordu. Türkiye dahil, 16 Avrupa ülkesinin üyeleri 22 Eylül’de Amerika’ya sunulmak üzere bir Avrupa Ekonomik Kalkınma Programı hazırladılar. Bu program üzerine Amerika 3 Nisan 1948’de Dış Yardım Kanunu’nu çıkardı. Amerika bu kanuna dayanarak daha ilk yılında 16’lara (İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç, Danimarka ve İsveç) 6 milyar dolarlık bir ekonomik yardım yaptı. Bu yardım ileriki yıllarda 12 milyar dolara ulaştı. Marshall planı, Sovyetler ve onun uydularına da açık olmakla birlikte, Doğu Bloğu üyeleri buna katılmak istemediler. Marshall yardımları sonucunda ve üç yıllık bir süre içinde Avrupa’daki sanayi üretimi savaş öncesine oranla % 25, tarımsal üretim ise % 14’lük bir artış gösterdi. Dış Yardım Kanununun çıkması üzerine 16 Avrupa ülkesi, 16 Nisan 1948’de Avrupa Ekonomik işbirliği Teşkilatı’nı kurdular.
Marshall Planına karşılık Sovyetler de uyduları arasındaki ekonomik ilişkileri ve işbirliğini sıkılaştırmak için, Sovyet Dışişleri Bakanı’nın adına gönderme yapan Molotof Planı ikili ticaret düzenini kurdular. Zira, Çekoslovakya başta olmak üzere bazı uydu ülkeler Marshall Planı’na katılmak için büyük istek göstermişti. 1948 Şubat’ındaki Çekoslovak darbesinde bunun büyük etkisi vardır.
NOT: Truman 33.Derece Masondu. Atom Bombalarının Japonya’ya atılma emrini vermiş, 
Dresden’de 250 Bin sivil Almanı katlettirmiş. İsrail’in kurulmasını sağlatmıştır.
Dünyada ki tüm Masonlar için Efsanevi Başkandır.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...