09 Ağustos 2017

MEZHEPLERE GÖRE ABDEST

  


 MEZHEPLERE GÖRE




SÜNNİ MEZHEPLERDE ABDEST
Sünni Mezheplerce ittifak edilen abdestin farzları şunlardır:



1. Yüzün yıkanması
2. Ellerin dirseklerle birlikte yıkanması
3. Başın meshedilmesi
4. Topuklarla beraber ayakların yıkanması
Ayakları yıkamanın delili:
Gittiğimiz yolculukların birinde Peygamber (S) geride kal­mıştı da sonra bize yetişmiş idi. 
O sırada namaz vakti girmişti. 
Biz de abdest alıyorduk. 
Ayaklarımızı, mesh eder gibi, az su ile yıkama­ğa başladık. 
Peygamber bu hâli görünce en yüksek sesiyle iki yâhud üç kerre: 
"Cehennem'de yanacak ökçelere yazık!" diye nida etti .
Buhari,ilim:3



Sünni mezheplerce abdestin ihtilaf edilen farzları:
1. Niyet: 
Hanefiler dışında diğer mezheplerde farzdır.
2. Tertip (sıra) ile yapma: 
Hanefiler ve Malikilere göre sünneti müekkededir. 
Şafii ve Hanbelilere göre ise abdestte farzdır, ancak gusülde farz değildir.
3. Müvalat veya Vila' (Ara vermeden yapmak): 
Hanefi ve Şafiilere göre sünnettir. 
Maliki ve Hanbelilere göre abdestte farzdır, ancak gusülde farz değildir.

4. Elle hafif ovma: 
Malikilere göre farz diğer mezheplere göre sünnettir.
ŞİA’DA ABDEST:



Peygamberimizin soyundan ve Nûr sîmâlardan Muhammed Bâkır hazretleri, Resûlullâh efendimizin abdest alışını fiilî olarak şöyle tarîf ettiler; “ İmâm, su dolu bir kap istedi. Önce ellerini yıkadı, sonra kabdan bir avuç su aldı, onunla yüzünün üst tarafından aşağıya doğru çekerek yüzünü yıkadı. Sonra bir avuç su alıp, dirsekten parmak uçlarına kadar sağ kolunu yıkadı. Sol kolunu da aynı şekilde yıkadı. Sonra, elindeki kalan ıslaklık ile başının ön tarafından bir kısmını meshetti., yine ellerinin ıslaklığı ile parmak uçlarından kaab kemiklerine (bilek hizasına) kadar ayaklarını meshetti.”( Furû-u Kâfî: c:3 sh: 24..., İstibsâr: c:1 sh: 57...vb.)



Abdestin farzları yedidir:

1 - Niyet.

2 - Yüzü yıkamak.

3 - Dirseklerle birlikte elleri yıkamak.

4 - Başı meshetmek.

5 - Ayakları meshetmek.

6 - Tertîp.

7 - Muvâlât.


Yüzü yıkama yukarıdan aşağıya (alından çeneye) doğru olmalıdır. Aşağıdan yukarı doğru yıkanırsa, abdest geçersiz olur.


Eller dirseklerden aşağıya doğru parmak uçlarına kadar yıkanmalıdır. Elden dirseklere doğru yıkanırsa abdest geçersizdir.

Mesh; yüz ve dirseklerle birlikte eller yıkandıktan sonra, eldeki geriye kalan ıslaklık ile yapılmalıdır.



Baş mesh edildikten sonra, sağ eldeki kalan ıslaklık ile sağ ayak, sol eldeki ıslaklık ile de sol ayak, parmak uçlarından ayağın üstündeki şişkinliğe (kaab kemiği-bilek hizasına) kadar mesh edilmelidir. Daha da iyisi bilekteki eklem yerlerine kadar mesh etmektir.


Çorap, mest, ayakkabı ve benzeri şeyler üzerine mesh edilmez. Ancak, şiddetli soğuk, yırtıcı hayvan tehlikesi ve bazı zaruri hallerde bu şeyler üzerine mesh vermekte bir sakınca yoktur.


“Hz. Enes, ayaklarını mesh ettiği zaman onları ıslatırdı. Yine Hz. Enes’in ; “Kur’ân meshi indirdi, sünnet yıkamayı getirdi” dediği rivayet edilir. İkrime, İbni Abbas’ın; “Abdest iki yıkama, iki meshtir.” dediğini nakleder. Hz. Ali de; “Allâh’ın Resûlü ayakkabı içinde bulunan ayaklarına su serpti, onları ovuşturdu.” demiştir. İbni Ömer, Alkame, Ebu Cafer Muhammed b. Ali, Hasan Basrî, Cabir, İbni Zeyd ve Mücâhidin de böyle dediği rivâyet edilir.( Taberî: Tefsir-i Taberî: c: 6 sh: sh: 80-82,)


Tertib: Abdestte, yıkama ve meshetme, Kur’ân-ı Kerîm’de beyân edildiği ve Resûlullâh’ın tatbîk ettiği sırayla yerine getirilmelidir. Önce, yüz, sonra dirseklerle birlikte sağ kol, sonra sol kol yıkanır, sonra başın meshi ve son olarak da ayakların meshi yapılır. Unutma veya kasıtlı olarak bu sıraya uyulmadığı taktirde abdest geçersiz olur, ve yeniden alınmalıdır.


Muvâlât; abdest alırken organların kurumadan birbiri ardınca yıkanıp, mesh edilmesidir. Ve bu şekilde abdest almak farzdır.( Malikî ve Hanbelîlere göre de muvâlat farzdır).


Abdestte yüzü ve elleri bir kez yıkamak farz, iki kez yıkamak müstehap, üç kez ve daha fazlası haramdır.(Ayetullah Sistani)


Mesh etmek için elin içinde ıslaklık kalmamışsa, dışarıdaki su ile el ıslatılarak mesh edilmez; bu durumda sakalında bulunan rutubetle elini ıslatarak mesh etmelidir. Sakaldan başka bir yerden ıslaklık alıp mesh etmek sakıncalıdır.


Çorap ve ayakkabı üzerinden mesh etmek batıldır; ama şiddetli soğuk, hırsız ve yırtıcı havyan tehlikesi ve benzeri şeyler nedeniyle ayakkabı ve çorabını çıkaramazsa çorap ve ayakkabısının üzerinden mesh etmeli ve teyemmüm de almalıdır.


İnsan abdestin bozulup bozulmadığından şüpheye düşerse, bozulmadığını kabul eder.


Abdest alıp almadığı hususunda şüpheye düşen kimse, abdest almalıdır.


Abdestin sünnetleri :

Abdest almaya başlarken besmele çekmek, uykudan uyanılmış ya da küçük abdestten gelinmişse en az bir kere, büyük abdest yapılmışsa en az iki kere elleri yıkamak, üç kere ağıza su vermek (mazmaza), üç kere burma su vermek (istinşâk), yıkama ve mesh esnâsında dualar okumak, misvaklanmak (dişleri fırçalamak), abdestin sünnetlerinden bazılarıdır.


Güzeller güzeli Hazreti Peygamberimiz (s.a.a.) adâbına uygun olarak nasıl abdest alırız?


Evvela; “Bismillâhirrahmânirrahîm.” der, ellerimizi yıkamaya başlarız. Kalben abdest almaya niyetlenir, dil ile de; “Yâ Rabbi! Sana yakın olmak ve rızâna ulaşmak amacıyla abdest alıyorum.” deriz. Üç kere ağzımıza su verir, mümkün ise dişlerimizi fırçalarız. Üç kere burnumuza su verir, gerekirse sümkürür ve pisliği gideririz. Yüzümüzü yukarıdan aşağıya doğru en az bir, en fazla iki kere yıkarız. Sağ kolumuzu dirsekten aşağıya doğru ellerimizle birlikte parmak uçlarına kadar bir ya da iki kere yıkarız. Sol kolumuzu da aynı şekilde yıkadıktan sonra, suyla ilişiğimizi keser, elimizin ıslaklığı ile başımızın alına doğru olan kısmını bir kez mesh ederiz. Yine elimizdeki mevcut ıslaklık ile, sağ elle sağ ayağı, sol elle de sol ayağı parmak uçlarından ayak üzerindeki üst şişkinliğe yahut bileklere kadar meshederiz.


ABDESTİ BOZAN ŞEYLER (şia )

Enbiyâlar şâhından (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt’indiğer kutlu sîmâlarından nakledilen hadîs-i şerîfler ve rivâyetlere göre abdesti bozan şeyler şunlardır:


●Bevl-idrar.

●Ğait-dışkı.

●Yellenmek.

●Gözün görmeyeceği, kulağın duymayacağı bir şekilde uyumak. Ancak, göz görmez ama kulak duyarsa abdest bozulmaz.

●Delilik, sarhoşluk ve baygınlık gibi aklın yitirildiği durumlar.

●Kadınların kendilerine has halleri.

●Gusül abdesti almayı gerektiren haller.



İmâm Muhammed Bâkır buyurdular; “Bir kimsenin eşini öpmesi, ona dokunması veya avret mahallini ellemesi ile abdesti bozulmaz.” (Furû-u Kâfî: c: 3 sh: 37, İstibsâr: c:1 sh: 84, 86, 87, 95 )


İmâm Cafer Sâdık buyurdular; “Burun kanaması, kan aldırmak ve benzeri bir şekilde kan akması ile abdest bozulmaz.”


İmâm Cafer Sâdık buyurdular; “Meziy veya vediy gelmesi ile abdest bozulmaz. Onlar, tükürük ve balgam mesâbesindedirler.”


Ehl-i Beyt öğretilerinde cenâze namazı ölü için bir duâdır. Bilindiği anlamda bir namaz gibi değerlendirilmemektedir. Dolayısıyla, bu namaz görüntülü duâda, abdest almak farz değil, sünnet ve güzel bir davranıştır.



ABDESTİ BOZAN DURUMLAR (hanefi)

1. İdrar ve dışkı yollarından idrar, dışkı, meni, mezi, kan gibi bir necâsetin, herhangi bir sıvının veya maddenin çıkması, yellenmek.


2. Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin veya herhangi bir maddenin çıkması. Ağızdan çıkan akıcı haldeki kan, tükürükten fazla veya ona eşit ise abdesti bozar. Vücuttan çıkan kan akmadığı veya çıktığı yerin çevresine dağılmadığı sürece abdesti bozmaz. Yaradan çıkan irin ve sarı su da böyledir. Çıktığı yerin dışına kendiliğinden dağılmayan bu sıvıların silinmesi halinde de abdest bozulmaz. Şâfiî ve Mâlikîlere göre idrar ve dışkı yolları hariç vücuttan çıkan kan ve benzeri sıvı maddeler abdesti bozmaz.


3. Ağız dolusu kusmak. Kusulan şey ister yemek, ister safra veya kan olsun, abdest bozulur.


4. Bayılma, delirme, sarhoş olma, uyuma gibi şuurun kontrolüne engel olan durumlar. Uyku dışındaki şuur kaybına yol açan durumların süresi ve o esnada kişinin konumu ne olursa olsun abdest bozulur.


5. Namazda yakındaki şahısların duyabileceği şekilde sesli olarak gülmek. Hanefîlere göre rükûlu ve secdeli namazda sesli gülme abdesti de bozar. Diğer mezhepler ise sadece namazın bozulacağı görüşündedir.


6. Mazeret halinin sona ermesi. Su bulamadığı için teyemmüm eden kimse suyu bulunca, mest üzerine mesh yapan kimsenin -yolcu olanlara üç, yolcu olmayanlara bir gün olarak tanınan- mesh süresi dolunca, özürlü kimse için de namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur.


7. Bir kimse abdest aldığını kesin olarak bilse de abdestinin bozulup bozulmadığında tereddüt etse, Mâlikîler'e göre abdesti bozulmuş olur, diğer üç mezhebe göre ise bu durumda abdest bozulmuş sayılmaz.


8. Ağlamak, gözden yaş gelmesi, kabuk bağlamış bir yaranın kabuğunun kan çıkmaksızın düşmesi, tükürük ve sümüğe az miktarda kan karışması, ağız dolusu olmayan kusma, ısırılan elma, ayva gibi sert bir meyve veya kullanılan misvak-diş fırçası üzerindeki akıcılığı olmayan kan (diş eti kanaması hariç), sivrisinek, pire gibi haşeratın emdiği kan, namazda uyuklama, namazda sessiz gülme, tırnak kesme, tıraş olma kural olarak abdesti bozmaz.


ABDEST ALIRKEN AYAKLAR YIKANMALI MI , MESH Mİ EDİLMELİ?


1- Ayaklara meshetmek farzdır; bu, İmamiyye (Şia) ve İbn Abbas'ın görüşüdür.

2- Ayakları yıkamak farzdır;  Ehl-i Sünnet imamlarının görüşüdür.

3- Mükellef ayakları yıkamak ve meshetmek arasından muhayyerdir; Razî ve diğerlerinin naklettiklerine göre Muhammed b. Cerir-i Taberi ve Hasan-i Basri bu görüşü kabul etmişlerdir.(Tefsir-i Kebir, c. 11, s. 166.)

4- Ayakları hem yıkamak ve hem de meshetmek (ikisini cemetmek) farzdır; Zeydilerden olan Davud b. Ali-i Zahiri ve Nasır-ı Hak bunu gerekli görmüşlerdir.(Tefsir-i Kebir, c. 11, s. 166.)


GÜLMEK ABDESTİ BOZAR MI?

Hanefîler'e göre rükûlu ve secdeli namazda sesli gülme abdesti bozar.

Diğer mezhepler ise sadece namazın bozulacağı görüşündedir.


DOKUNMAK ,OYNAŞMAK  ABDESTİ  BOZAR MI?:

 Hanefîlere göre erkekle kadının tenlerinin birbirine değmesi ile abdest bozulmasa da çıplak olarak veya arada bedenlerin sıcaklığının hissedilmesini engelleyecek bir giysi bulunmaksızın erkek ve kadının aşırı derecede şehevî teması, oynaşma ve kucaklaşması abdesti bozar. Hanefî fakihlerinin çoğunluğu temasın aşırılığında erkeğin cinsel organının sertleşmesini ölçü alırken, İmam Muhammed mezi gibi bir yaşlık çıkmadıkça abdestin bozulmayacağı görüşündedir.


Delil:

"Yahut da kadınlara dokunmuşsanız..." (Nisa, 4/43) 

Bu âyet-i kerimede geçen "lems (dokunmak)" in hakikati iki tenin birbirine değmesidir. Burada geçen lems (dokunmak)ten kasıt cimadır.


Hz. Aişe: "Peygamber (asm) hanımlarından birisini öper, sonra da abdest almaksızın namaz kılardı."Ebu Dâvud, Neseî ve Ahmed.


"Rasulullah (asm) ben onun önünde bir cenaze gibi boylu boyunca yatmış olduğum hâlde namaz kılardı. Vitir kılmak isteyince ayağıyla bana dokunurdu." Neseî 


Hz. Aişe: "Bir gece Rasulullah (asm)'ı yatağında bulamadım. Onu aramaya koyuldum. Kendisi mescitte ayaklarını (secdede iken) dikmiş olduğu hâlde ayaklarının iç tarafına elimi değdirdim. O ise şöyle diyordu: 'Allah'ım! Gazabından rızana, cezalandırmandan esenliğine, senden sana sığınırım. Seni öğmekle sayıp bitiremem. Sen kendini nasıl öğdüysen öylesin.' Müslim ve Tirmizî 




Resulullah (sav) abdest aldıktan sonra kadınlarına elini dokundurur, yeniden abdest almadan da namaz kılardı.» TABERİ C5 S 105


Aişe: Yemîn olsun, ben kendisi ile kıblesi arasında yatmış olduğum hâlde Rasûlullah'ın namaz kılar olduğunu kat'î olarak bilmişimdir. Secde­ye varmak istediği zaman eliyle ayaklarımı dürterdi de ben ayakları­mı geriye çekip büzerdim .Buhari,Namaz:108



Şâfiîlere göre erkek ve kadının tenlerinin birbirine değmesi abdesti bozar.[Mahrem, yani kişiye nikâhlanması ebediyen haram olan bir kadına dokunmak veya onu ellemek abdesti bozmaz. Kan bağı, süt bağı ve hısımlılık bağlarından ötürü bazı kadınların nikâhı ebediyen insana haram olabilir. (Anne, kız kardeş, teyze, hala, kayınvalide, sütana ve süt bacısı gibi.) Bunlara dokunmakla abdest bozulmaz.]

Ölüye dokunmak da canlı gibidir.


Mâlikî ve Hanbelîlere göre ise temastan cinsel haz duyulması halinde abdest bozulur.(Bu kişinin erkek ve dişi olması farkezmez)


HANGİ TÜR CİNSEL YAKINLAŞMA ABDESTİ BOZAR?


Hanefîler'e göre erkekle kadının tenlerinin birbirine değmesi ile abdest bozulmasa da çıplak olarak veya arada bedenlerin sıcaklığının hissedilmesini engelleyecek bir giysi bulunmaksızın erkek ve kadının aşırı derecede şehevî teması, oynaşma ve kucaklaşması abdesti bozar. Hanefî fakihlerinin çoğunluğu temasın aşırılığında erkeğin cinsel organının sertleşmesini ölçü alırken, İmam Muhammed mezi gibi bir yaşlık çıkmadıkça abdestin bozulmayacağı görüşündedir.


Şâfiîler'e göre erkek ve kadının tenlerinin birbirine değmesi,


Mâlikî ve Hanbelîler'e göre ise temastan cinsel haz duyulması halinde abdest bozulur.


İmâm Cafer Sâdık buyurdular; “Meziy veya vediy gelmesi ile abdest bozulmaz. Onlar, tükürük ve balgam mesâbesindedirler.”


Şia: Cinsel ilişki hâlinde, sünnet yeri kadar bir kısım veya daha fazlası dâhil olursa, kadına olsun veya [neuzu billah=Allah'a sığınırız] erkeğe, önden olsun veya arkadan, bulûğ çağına ermiş olsunlar veya ermemiş olsunlar meni gelmese bile, her ikisi de cünüp olur.Cinsel ilişkide sünnet yerine kadar bir kısmın dâhil olup olmadığında şüpheye düşülürse, gusül farz olmaz.(HUMEYNİ)


CİNSEL ORGANINA DOKUNMAK ABDESTİ BOZAR MI?


HANEFİ
ŞAFİİ
MALİKİ
HANBELİ
CAFERİ
HAYIR
EVET
EVET
EVET




Hanefîlerin dışındaki üç mezhebe göre bir kimsenin kendi cinsel organına temas da abdesti bozar.


Delil:

Resûlullah (asm) namazdayken penisini elleyen bir erkeğin durumu hakkında sorulduğunda şu cevabı vermiştir:

“O, senin vücudundaki bir parça etten başka bir şey değildir.” (Tirmizi, Nesai)


Delil:

“Kim penisini ellerse abdest alsın.” (Ebu Davud, Nesai)


'Kim cinsel organına dokunursa abdest alsın. Hangi hanım cinsel organına dokunursa abdest alsın" (Ahmed bin Hanbel. 2/223; Beyhakî, 'el-Kübrâ' 1/132. 'Sahih Li-Gayrihi' bir senetle rivayet edilmiştir.)


"Erkeklik organına dokunan kimse abdest alıncaya kadar namaz kılamaz.Tirmizi, Tahârah, 77; Nesei, Gusl ve’t-Teyemmum, 4443; Ahmed b. Hanbel, Müs. Kabâil, 26032

Delil:


Yukarıdaki hadis senet itibariyle zayıftır.Talk bin Ali (radiyal-lâhu anh)'ın hadisini delil göstermişlerdir. 'Kişinin kendi organına dokunması durumunda abdest olması gerekir mi?' diye sorduğunda Rasulullah {sallallâhu aleyhi ve sellem); «hayır, o senden bir parçadır»dedi.(Bu hadisi Ibn Hibbân, Sahihinde rivayet etmiştir. İmam Tirmîzî, 'bu ko­nuyla İlgili rivayetler arasında en güzeli budur' demiştir. Bkz. Abdurrah-mân el-Cezîrî, el-Mezahibu'UErba'a, 1/76. (Çev.)



SAÇA DOKUNMAK:


Mâlikîlere göre: Erkek, kadının saçına lezzet kasdiyle dokunur veya lezzet kasdiyle olmaksızın dokunur da lezzet duyarsa abdesti bozulur. Çünkü saçların lezzet verdikleri tartışma götürmez bir şekilde kesindir. Ama kadınlar, kendi saçlarıyla erkeklere dokunacak olurlarsa kendilerinin abdestleri bozulmaz. Çünkü onlar, bundan bir şey hissetmezler.


Hanbelî ve Şâfiîlerse, saça dokunmanın abdesti bozmayacağı görüşündedirler.


Hanefi: Her türlü dokunak abdesti bozmaz.


ÖLÜYE DOKUNMAK:


İmam Mâlik, İmam Şafiî'nin arkadaşları ölüyü yıkayanın guslünün  müstehab ol­duğuna kaildirler.Delil:

“Ölüyü yıkayacak olursanız sizin için gusletmek sözkonusu değildir! Çünkü ölünüz necis değildir! Ellerinizi yıkamanız size yeterlidir.”Hâkim 1/386, Beyhaki 3/398

Not: Şafilerde kadına dokunmak abdesti bozduğu için ölü kadına/erkeğe dokunmak da abdesti bozar.Ölü eğer mahremi ise abdesti bozulmaz.


Hanbeli:  Yıkarken abdest bozulur. (Ölüye dokunulduğu için değil ,cinsel organa dokunulduğu için.)

Ebû Hanife ve arkadaşlarına göre,  ölüyü yıkayanın guslünün ne vacib ne de müstehabdır.


Şia:

Ölü insanın soğumuş ve yıkanılmamış bedenine dokunan yani kendi bedeninin bir kısmını ona dokunduran kimsenin üzerine, gusül farz olur. Hatta tırnak veya kemiği ölünün tırnak veya kemiğine dokunursa gusletmelidir.Tümü soğumamış bir ölünün bedeninin soğumuş kısmına bile dokunulsa, gusül farz olmaz.

Çocuğun cenazesine ve hatta dört aylık düşük çocuğa dokunulduğunda ölüye dokunma guslü farz olur. Dört ayı dolmadan ölenlere gerekmez.

Üç kez yıkanması biten ölüye dokunmakla, gusül farz olmaz. Dokunulabilir.



Delil:

Kim bir ölüyü yıkarsa gusletsin! Kim onu taşırsa, abdest alsın!”

Ebu Davud 2/62, 63, Tirmizi 2/132, İbni Hibban 751, Tayalisi 2314, Ahmed 2/280, 433, 454, 472

Not: İbni Mâce bu rivayeti naklederken "abdest" lâfzını zikretmemiştir. Ebû Dâvud ise, "bunun hükmü kaldırılmıştır" demiştir.Bazı ilim adamları ise, hadisin manâsı şudur:


"Ölüyü taşımak ve teşyi' etmek isteyen, onun namazını kılmak için abdest alsın..."


Not: bunun Tevrattan dinimize yayıldığı iddası da vardır.

Şöyle ki:

“Her hangi bir insan ölüsüne dokunan yedi gün murdar (pis, necis) olacaktır; ‘12’ üçüncü günde ve yedinci günde kendisini onunla tathir edecek (yıkanıp temizleyecek); ve tahir (temiz) olacak; fakat üçüncü günde ve yedinci günde kendisini tathir (temiz) etmezse, tahir olmayacak. ‘13’ Bir ölüye, her hangi bir insan cesedine dokunan ve kendisini tathir etmeyen adam Rabbin meskenini murdar eder; ve o can İsrail’den atılacaktır; onun murdarlığı daha kendisindedir.”

“ ‘14’ Şeriat şudur: çadırda bir adam öldüğü zaman; çadıra giren her adam, ve çadırda olan herkes yedi gün murdar olacaktır. ‘15’ Ve üzerinde örtüsü bağlı olmayan her açık kap murdar olacaktır. ‘16’ Ve kırda kılıçla öldürülmüş olana, yahut bir ölüye, yahut insan kemiğine, yahut kabre kim dokunursa yedi gün murdar olacak. ‘17’ Ve murdar adam için, yanmış suç takdimesi külünden alacaklar; ve onun üzerine bir kaba akar su konulacak; ‘18’ ve tahir bir adam zufa otunu alıp suya batıracak, ve çadır üzerine, ve bütün kaplar üzerine, ve orada olan adamlar üzerine ve kemiğe, yahut öldürülmüş adama, yahut ölüye, yahut kabre dokunan üzerine serpecek; ‘19’ ve tahir adam murdar adam üzerine üçüncü günde ve yedinci günde serpecek; ve yedinci günde onu tathir edecek; ve esvabını yıkayacak, ve suda yıkanacak, ve akşamlayın tahir olacaktır.” (Kitabı Mukaddes, Kitabı Mukaddes Şirketi, 1991 Baskısı, Tevrat, sayılar. Bab 19 sayfa 155.) 


UYKU :

Hanbelîler: Uykunun bizzat kendisi abdesti bozar demişlerdir. Uyku, çok kısa süreli olmadığı takdirde mak'adın içinden bir şey çıkmayacak şekilde bir şeye dayayıp emniyete alırsa dahi abdesti bozulur.



Şafiilere göre: Uyumakta olan kişi, mak'adını sağlam bir yere oturtmadığı takdirde, mak'adından abdest bozucu bir şeyin çıkmadığından emin olsa bile yine de abdesti bozulur.



Hanefîler: Şafiî ve Hanbelîlere muhalefet ederek dediler ki: Sahîh olan görüşe göre uyku, abdesti bozmaz. Ancak üç durumda abdesti bozar: 

1. Yan tarafa uzanarak uyumak. 

2. Sırt üstü uzanarak uyumak. 

3. Uyluklardan birinin üzerine durarak uyumak.
Uyku halinde ise, kişinin farkında olmadan abdestinin bozulmuş olması ihtimalinin derecesi ölçü alınır. Bu sebeple yatarak derin uykuya dalma abdesti bozar, uyku ile uyanıklık arasındaki hal ise bozmaz. Oturduğu yerden uyuklamada oturuşun şekli kadar bu kimsenin durumu, abdestin bozulma ihtimalinin kuvvet derecesi de önemlidir. Bundan dolayı tereddütlü durumlarda abdest alınması tavsiye edilir.


 Delil:
“Abdest, ancak uzanarak uyuyan kimseye vacip olur. Zira uzanma hâlinde mafsallar gevşer.” (Ebu Davud) 



Malikilere göre: Uyku, ağır olduktan sonra kısa sürsün uzun sürsün, kişi uzanmış olsun oturmuş olsun, secde hâlinde olsun ayakta dursun, abdesti bozar. Bunun yanında kısa da sürse uzun da sürse, hafif uyku abdesti bozmaz. Ancak uzun süren hafif uykudan sonra abdest almak menduptur. 


MENİ LEZZETSİZ ÇIKARSA:


Mâlikîler: Alışılmamış lezzette çıkan menî guslü gerektirmeyip sadece abdesti bozar demişlerdir. 

Üç mezhep İmamı bu görüşe karşı olup kişinin sıcak suya girdiğinde lezzetlenip menîsinin akmasını da buna örnek olarak göstermişlerdir. 


Şâfiîler: Lezzetli ve lezzetsiz olarak çıkan menî guslü icâb ettirir demişlerdir. 



DEVE ETİ YEMEK ABDESTİ BOZAR MI?

HANEFİ
ŞAFİİ
MALİKİ
HANBELİ
CAFERİ
HAYIR
HAYIR
HAYIR
EVET




Delil:

Berâ bin Azib radiyallahu anh anlatıyor; Rasulullah (sallallâ­hu aleyhi ve sellem); 'deve eti (yediğinizde) abdest alınız; koyun eti (yediğinizde) almayınız buyurdu.( Ebû Dâvûd, 184; Tirmîzî, 81; İbni Mâce, 494; vdğ.)

Berâ' b. Âzib (r.a.)'den yapılan rivayette demiştir ki:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den deve etinden dolayı abdest (gerekip gerekmiyeceği) soruldu. "Deve etinden dolayı abdest alın!" diye buyurdu. Koyun, keçi etinden soruldu. "Onlardan dolayı ab­dest almayın!" buyurdu. Deve ağılında namaz kılmaktan soruldu. "Orada namaz kılmayın; çünkü oralar şeytanlardan (pek boş de­ğil)dir." buyurdu. Koyun keçi ağılında namaz kılmaktan soruldu, "Oralarda namaz kılın; çünkü koyun keçi berekettir." buyurdu.

Not: İmam Nevevî; 'her ne kadar âlim­lerin çoğunluğu farklı görüşlerde iseler de, deve eti yendiğinde abdest bozulur diyenlerin delili daha kuvvetlidir' demiştir.


Delil:

Abdullah ibn Abbâs'tan haber verdi (o şöyle demiştir): Ra-sûlullah (S) koyun küreği yedi, sonra abdest almadan namaz kıldırdı.Buhari, Temizlik :53




ABDESTTE ŞÜPHE, ABDESTİ BOZAR MI?

Bir kimse abdest aldığını kesin olarak bilse de abdestinin bozulup bozulmadığında tereddüt etse, Mâlikîler'e göre abdesti bozulmuş olur, diğer üç mezhebe göre ise bu durumda abdest bozulmuş sayılmaz.


BAŞA MESHİN ÖLÇÜSÜ NE KADARDIR?

Maliki ve Hanbeliler ihtiyaten başın tamamının meshedilmesinin farz olduğuna hükmetmişlerdir.

Hanefiler, Resulullah (sav)'in fiiliyatını -O, başının ön kısmına meshederdi— dayanarak başın dörtte birinin meshedilmesinin farz olduğu­na hükmetmişlerdir.

Şafiler ise başın birkaç kılının meshedilmesi dahi kafidir derler.



YARALI ORGAN İLE ABDEST

Eğer hastalık bazı azalarda ve abdest azalarına çoğu sağlam ise sağlam uzuvlar yıkanır. Hasta veya yaralı uzuvlar meshedilir. Teyemmüm caiz olmaz. Şayet azaların çoğu yaralı ise İmam-ı Azam (ro)'a göre te­yemmüm etmesi caizdir


İmam Şafii (ra)ye göre ise uzuvların sağlam taraflarını yıkar, yaralı olan yerlere şu vurmayarak teyemmüm eder.

İmam Malik (ra)'e göre ise abdest azalarında yara ister az, ister çok olsun farketmez, hastanın teyemmüm etmesi caizdir!


MESH
Mest Üzerine Mesh
Dinimizin ibadetlerde kolaylığı tercih etmiş olması sebebiyle, ayaklara mest vb. giyildiğinde, abdest için bunun çıkarılması ve ayağın yıkanması istenmeyip mestin üzerine mesh yapma câiz görülmüştür. Mest deri ve benzeri maddelerden ayaklara giymek maksadıyla yapılan, ayakları topuklarla birlikte örten, içine su geçirmeyecek veya yere konduğunda kendi kendine dik durabilecek bir ayakkabı çeşididir. Ayakları aynı şekilde örten çizme, potin, kendisiyle yol yürünebilecek dayanıklılıkta çorap ve boğazlı terlikler ve benzerleri de Hanefîlere göre mest hükmündedir. Devamlı olarak yerle temas halindeki çizme ve ayakkabılara mesh etmek yeterli olmayıp altında veya üzerindeki necis maddelerin de temizlenmesi gerekir.

Abdest alırken mestin üzerinde elin üç parmağı kadar yerin elin ıslaklığıyla bir defa mesh edilmesi gerekir ve yeterli olur. Bunun için mestin abdestli olarak giyilmiş, mestin ayağın abdestte yıkanması gereken yerlerini tamamen kaplamış, ayrıca dayanıklı ve sağlam bir maddeden yapılmış olması aranır. Mest ile yaklaşık 6 kilometre yürünebilmesi veya bırakıldığında dik durabilmesi bu dayanıklılık ve sağlamlığın ölçüsü olarak zikredilir. Mestin topuktan aşağı kısmında, altında veya üstünde ayak parmaklardan üçü girecek şekilde bir deliğin, yarık veya yırtığın bulunmaması, mestin içine su almaması da gerekir. Üzerine deri kaplanmış veya altlarına pençe vurulmuş çorap üzerine mesh edilebilir. Hanefî fakihlerinden Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed, altına pençe vurulmuş olması şartını aramaksızın kalın ve içini göstermeyen dayanıklı keçe ve yün çoraplar üzerine, bir grup fakih ise bu şartlar da aramayarak çorap üzerine mesh edilebileceği görüşündedir

Üzerine mesh edilen mestin ayaktan çıkması veya çıkarılması, mestin içine giren suyun bir ayağın yarıdan fazlasını ıslatması, mesh süresinin sona ermesi meshi bozar. Mest üzerine meshin süresi, yolcu olmayanlar için bir gün bir gece (24 saat), yolcular için üç gün üç gecedir (72 saat). Bu süre, mestin abdestli olarak giyilmesinden sonra ilk hadesten yani abdesti bozan ilk durumdan başlar. Bu süre dolduktan sonra, ayaklar su ile yıkanarak abdest alınıp gerekiyorsa mest tekrar giyilmelidir. Öte yandan, ayaklarını yıkamak suretiyle abdestli olan kimsenin bu abdesti devam ettiği sürece mestleri çıkarıp giymesiyle abdesti bozulmaz. Mestlerin üzerine mesh etmek suretiyle abdestli olup mestlerini çıkaran kimse, sadece ayaklarını yıkayarak abdestini tamamlayabilir.

Sargı Üzerine Mesh
Üzerinde sargı bulunan bir organın abdest alırken su ile yıkanması sağlık açısından zararlı ise, bu sargı çözülmeyip üzerinin mesh edilmesiyle yetinilir.



GUSÜL-BOY ABDESTİ

Vücûdun tamamını bir güzel yıkayıp temizlemek manasına gelen gusül; Allâh’ın Kitâbında; “...cünüp iseniz temizlenin...” [Maide (5): 6] buyurması ve bu temizliğin nasıl yapılacağının da Kâinâtın efendisi Hz. Muhammed (s.a.a.) tarafından açıklanması ile emredilmiş, bir tür bedenî temizliktir.

GUSÜL'ÜN FARZLARI


Gusül abdesti; kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Gusül'ün farzları:

Hanefiye ve Hanbeliye göre:
1) Mazmaza (Ağıza su vermek),
2) İştinşak (Buruna su vermek),
3) Bütün bedeni yıkamaktır.
Not: Hanefî ve Hanbelî mezhebinde ağız ve burnun içi gusülde bedenin dış kısmından sayılmıştır. Mâlikî ve Şâfiîler ile Şîa'dan Ca`ferîler'e göre ağız ve burnun içini yıkamak sünnettir.

Şafiye göre:
1. Beden yıkanmaya başlandığında niyet etmektir.
2. Bedeni deri ve kıllar dahil olmak üzere suyu kılların dipleri­ne ulaştırmak ve yıkamaktır.

Not: Gusülde niyet Hanefîler'e göre sünnet, diğer mezheplere göre farzdır. Mâlikîler'e göre vücudu ovalamak ve ve gusül işlemlerinin arasını açmamak da guslün farzlarındandır.

Şia’ya göre :
1-Niyet etmek.
2-Kuru bir yer kalmayacak şekilde bütün bedeni yıkamak.
3-Tertîbe riâyet etmek: Yani önce baş ve boyunu, sonra vücudun sağ tarafını, sonra da sol tarafını yıkamak suretiyle bütün bedeni yıkamak.

GUSLÜN SEBEPLERİ 
Sünni mezheplerde :
1.Cünüplük  :Meni gelmesi ile olur.Cinsel organların iç içe teması halinde de meni gelmese bile gusül gerekir.
2.Doğum :Kan gelmeden olabilecek doğumlarda da gusül gerekir.
3.Hayız  ve  Nifas (Lohusahk) kanının kesilmesi :Adet kanı ve doğumdan sonra gelen kan için gusül gerekir.
4.Ölüm :Ölü yıkanırken ölüye  gusül abdesti aldırılır.

Şiada:
1 - Cenâbet guslü.
2 - Hayız guslü.
3 - Nifâs (lohusalık) guslü.
4 - İstihâze guslü.( Hayız ve lohusalık kanı hâricinde, kadından çıkan her türlü kan istihâze
kanıdır.)
5 - Ölüye değme guslü.
6 - Ölü guslü.
7 - Yemîn ve benzeri sebeplerle farz olan gusüller.(Kişinin gusl almaya yemin etmesi)



CÜNÜP OLAN BİR KİMSEYE YAPILMASI HARÂM OLAN ŞEYLER

1. Bedeninden her hangi bir yerini Kur’ân’ın yazısına, Allâh’ın ismine, Peygamberlerin isimlerine değdirmesi.
2. Mescidü’l Harâm’a ve Peygamberimizin  mescidine (bir kapıdan girip diğerinden çıkılsa bile) girmesi.
3. Diğer mescitlerde sebepsiz ve mazeretsiz olarak oturması, mescide bir şey bırakması.
4. Tilâvet secdesi yapması
5. Ezbere de olsa kuran okuması

Bu kimseler dua ve zikir maksadıyla besmele çekip Fâtiha, İhlâs, Âyetü'l-kürsî gibi sûre ve âyetleri okuyabilirler. Cünüp kimsenin bu halini herhangi bir farz namazın ifası vaktine kadar geciktirmesi ve bu arada yeme içme de dahil beşerî ve sosyal faaliyetlerini sürdürmesi fıkhen câiz ise de bir an önce cünüplükten kurtulması, bunun için de ilk fırsatta boy abdesti alması, değilse cinsel organını, el ve ağzını yıkaması tavsiye edilmiştir.


TEYEMMÜM
"Eğer cünüb iseniz yıkanınız ve eğer hasta veya yolculukta iseniz, yahut biriniz ayak yolundan gelmiş ise veya kadınlara dokunmuşsanız ve bu durumlarda su bulamazsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edi­niz"Maide :5/6

Suyu temin etme veya kullanma imkânının bulunmadığı durumlarda büyük ve küçük hükmî kirliliği gidermek maksadıyla, temiz toprak veya yer kabuğundan sayılan bir maddeye sürülen ellerle yüzü ve iki kolu mesh etmekten ibaret hükmî temizlik demektir. Adı geçen şeylerin bulunmaması halinde elbise veya yaygı-halı-kilim üzerindeki toz ile de teyemmüm yapılabilir. Bu da mümkün olmadığı takdirde çamura teyemmüm yapılabilir.

Abdest ve gusül normal durumlarda su ile yapılan ve maddî temizlenme özelliği de taşıyan hükmî bir temizlik iken teyemmüm istisnaî hallerde başvurulan, abdest ve gusül yerine geçen (bedel) sembolik bir işlemdir.

TEYEMMÜMÜN SEBEPLERİ
1. Abdest veya gusle yetecek miktarda suyun bulunmaması.
2. Suyu kullanmayı engelleyen fiilî bir durumun veya suyu kullanmamak için dinen geçerli bir mazeretin/engelin bulunması.

TEYEMMÜMÜN FARZLARI
1. Niyet etmek.
2. Yüzü ve kolları da dirseklerle beraber mesh etmek.( önce eli temiz bir toprağa vurduktan sonra yüzü , ikinci sefer toprağa vurup sol eli sağ kolu, sağ eli sol kolu dirseklerle beraber mesh etmelidir.

TEYEMMÜMÜM BOZAN DURUMLAR

Abdesti bozan şeyler, abdest karşılığı alınan teyemmümü, guslü bozan şeyler de gusül karşılığı yapılan teyemmümü bozar.

Teyemmüm yapmayı gerekli kılan haller ortadan kalktığı anda derhal abdest veya gerekiyorsa gusül yerine getirilmelidir.


BOY ABDESTİ ALIRKEN AĞZA BURNA SU VERMELİ Mİ?

Maliki ve Şafiilere göre boy abdesti alırken ağız ve burna su vermek; farz değildir.

Hanbeli ve Hanefilere göre ise ağza ve burna su vermek farzdır,


Maliki ve Şafillerin delilleri:


Sahabilerden bir gurup Resulullah (sav)'ın meclisinde guslün usulünü tartışıyorlardı. Herkes nasıl guslettiğini beyan etti. O sırada Resulullah (sav), «Ben guslederken tepeden aşağıya üç defa su döktüm mü gusletmiş olurum.» buyurdu. Resulullah (sav)'ın bu sözü boy abdesti alırken ağız ve burna su vermenin farz olmadığını göstermektedir. Eğer farz olsaydı şüphesiz Resulullah ağız ve burnuna su verdiğini de söylerdi.


Hanbeli ve Hanefiler şöyle derler:


Resulullah (sav)'ın hadisinden maksat, boy abdesti aldıktan sonra birçok sahabinin de anladığı gibi namaz abdesti almanın farz olma­dığıdır. Çünkü Resulullah (sav) bu hadisi ile yalnız guslün farz olduğunu beyan etmiştir. Fıkıh ıstılahında taharet-i suğra (namaz abdesti)nin taharet-i kübra (boy abdesti) içinde olduğunu bildirmektedir. Yani boy abdesti aldıktan sonra namaz abdesti almak farz değildir, sünnettir.


Şia: Hayır


TEYEMMÜMDE ELLERİN VE KOLLARIN MESHİ

Maliki ve Hanbelilere göre: yüz ile bileklere kadar ellerdir.


Hanefi ve Şafiilere göre :

«Ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün» âyetindeki «eller» kelimesinden maksat uzvun hepsidir. Teyemmüm abdest yerine alındığı için abdestte nasıl eller dirseklere kadar yıkanıyorsa teyemmümde de dirseklere ka­dar meshedilmesl farzdır. Çünkü yıkamak asıl, teyemmüm ise aslın yerine geçen bedeldir. Bedel asıla muhalif olamaz.


İkinci delilleri de Cabir. bin Abdullah'dan mervi hadistir. Resulullah (sav), «Teyemmüm iki darptır. Darbin biri yüz için, diğeri ise bileklerin dir­seklerle beraber mesh i içindir.» buyurmuştur.


Maliki ve Hanbelilerİn delilleri:

Bunlara göre elden maksat bilekten aşağı ve üzerinde beş parmak bulunan uzuvdur. Dolayısıyla teyemmümde ellerin dirseklere kadar değil bileklere kadar meshedilmesl farzdır. Çünkü Allah (cc). «Erkek hırsızla ka­dın hırsızın ellerini kesin...» âyetinde elin bileğe kadar kesilmesini emret­miştir. Bu hususta bütün alimler ittifak etmişlerdir. Mademki hırsızlık ce­zasında el, bileğe kadar kesiliyor, teyemmüm de de elin bileğe kadar mes-hedilmesi kafidir


Şa'bi (ra)'den rivayet edilen görüşe göre ise yalnız ellerin içinin meshedil­mesi farzdır. Bazı hadis alimleri de bu görüşle hükmetmişlerdir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...