09 Ağustos 2017

NAMAZ




FARZ NAMAZLAR:

Sünni mezheplerde:

Farz namazlar 5 vakit namaz ile cuma ve cenaze namazıdır.

Vakit namazların farzları:

1-Sabah namazı : 2 rekat farz.
2-Öğle namazı: 4 rekat farz,
3-İkindi namazı: 4 rekat farz.
4-Akşam namazı: 3 rekat farz
5-Yatsı namazı: 4 rekat farz,

Cuma namazı:
4 rekat sünnet ,2 rekat farz, 4 rekat son sünnet.

Cenaze namazı:
Cenaze namazı farzı kifayedir.Farzı kifaye ise bir toplulukta belli sayıda kişi yapınca diğerlerinin üzerinden sorumluluğun kalktığı farzlardır.cenazeyi yıkamak,gömmek gibi...

Vakit namaz sünnetleri:
1-Sabah namazı :2 rekat ilk sünnet
2-Öğle namazı:4 rekat ilk sünnet,,2 rekat son sünnet.
3-İkindi namazı:4 rekat ilk sünnet,
4-Akşam namazı: 2 rekat son sünnet.
5-Yatsı namazı:4 rekat farzdan önce ilk sünnet,,2 rekat farzdan sonra son sünnet.



NAMAZIN ŞARTLARI

Namazın İçindeki Farzlar:
1) İftitah Tekbiri: Namaza başlarken tekbir almak demektir.
2) Kıyam: Namazda ayakta durmak demektir.
3) Kıraat: Namazda ayakta iken biraz Kur'an okumaktır.
4) Rükû': Namazda eğilmektir.
5) Sücûd: Rükû'dan sonra ayaklar, dizler ve ellerle beraber alnı yere koymaktır.
6) Ka'de-i Ahîre: Namazın sonunda "Ettehiyyatü" okuyacak kadar oturmak demektir. 

Namazın Dışındaki Farzlar
1) Hadesten Taharet: Abdest almak, gerekli hallerde gusül yapmaktır.
2) Necasetten Taharet: Namaz kılacak kişinin, bedeninde, üzerindeki elbisede ve namaz kılacağı yerde pislik varsa bunları temizlemektir.
3) Setr-i Avret: Namaz kılacak kişinin vücudunda örtünmesi gereken yerleri örtmesi demektir.
Erkekler için en az: Göbek ile diz kapağı arası mahrem bölgedir (dizkapağı dahil).
Kadınlar için: Yüz, el ve ayaklardan başka vücudunun her tarafını örtmeleri gerekir.
4) İstikbal-i Kıble: Namazı kıbleye dönerek kılmaktır. Kıble, Mekke şehrindeki kutsal bina olan Kâbe yönüdür. Kâbe, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından yapılmıştır.
5) Vakit: Namazları kendi vakitleri içinde kılmaktır.Vakti gelmeden bir namazı kılmak caiz değildir.
6) Niyet: Hangi namazı kıldığını bilmek ve kalbinde hatırlamaktır. Niyetin dil ile söylenmesi sünnettir.

MEKRUH VAKİTLER (Namaz kılınmayacak vakitler)
Mekruh vakitler iki kısımdır. Bir kısmında hiçbir namaz kılınmaz, bir kısmında ise özellikle nâfile namaz kılınmaz, kazâ namazı kılınabilir.


Hiçbir namazın kılınamayacağı üç mekruh vakit şunlardır:
1. Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman (şürûk zamanı ki bu yaklaşık 40-45 dakika civarındadır).
2. Güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman (vakt-i istivâ).
3. Güneşin batma zamanı (gurûb). Gurup vakti, güneşin sararıp veya kızarıp artık gözleri kırpıştırmadan rahatlıkla bakılacak hale geldiği vakittir. Bu vakitte sadece, o günün ikindi namazının farzı kılınabilir.

Nâfile namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler:
1. Fecrin doğmasından sonra sabah namazının sünneti dışında nâfile namaz kılınmaz.
2. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar,
3. İkindi namazını kıldıktan sonra güneş batıncaya kadar,
4. Akşam namazının farzından önce,
5. Bayram namazlarından önce, ne evde ne camide,
6. Bayram namazlarından sonra, camide,
7. Arafat ve Müzdelife cem‘leri arasında,
8. Farz namazın vaktinin daralması durumunda,
9. Farza durulmak üzere kamet getirilirken (Sabah namazının sünneti bundan müstesnadır).
10. Cuma günü hatibin minbere çıkmasından cuma namazı sona erinceye kadar nâfile namaz kılınmaz.



Şia’da:

Altı çeşit farz namaz vardır:

1-Günlük beş vakit namazlar.
2-Âyât namazı: Ay ve güneş tutulması, zelzele, korkutucu gök gürlemesi ve
şimşek çakması durumunda kılınan namaz.
3-Cenâze namazı: Ölü için bir duâ ve Allâh’tan af dilemektir.
4-Kabe’yi tavaftaki farz namaz.
5-Büyük oğul üzerine farz olan, ölmüş anne ve babasının, kazâya kalmış farz namazları.
6-Nezir, yemîn, ahd ve benzeri sebeplerden dolayı farz olan namaz.

Şia’da farz vakit namazlar:

Dört rekat öğle namazı,
Dört rekat ikindi namazı,
Üç rekat akşam namazı,
Dört rekat yatsı namazı
İki rekat sabah namazı, toplam on yedi rekat olur.

Sünnetler:
Günlük sünnet namazlar ise otuz dört rekattır.
Sabah namazının sünneti iki rekattır, vitir namazından sonra kılınır.
Öğle namazının sünneti sekiz rekattır, öğle namazından önce kılınır.
İkindi namazının sünneti sekiz rekattır, öğle namazından sonra ve ikindi namazından önce kılınır.
Akşam namazının sünneti dört rekattır, akşam namazından sonra kılınır; seferde ve mukim halinde terk edilmez.
Yatsı namazının sünneti, yatsı namazından sonra iki rekat olarak ottuk yerde kılınır ve bir rekat yerine geçer.
Gece namazı sekiz rekattır, seher vakti kılınır. Gece namazından sonra kılınan şef namazı iki rekat, vitir namazı da bir rekattır.

Not: İranda 3 vakit ezan okunup  5 vakit namaz kılınmaktadır.Sabah ,öğle ve akşam ezan okunmakta.İkindi ve yatsı ezanları okunmuyor.(Yavuz Donat)

NAMAZIN KILINIŞI
HANEFİ'DE NAMAZIN KILINIŞI:

Namazın farz ve vâciplerine, sünnet ve âdâbına uygun şekilde kılınışına ilmihal dilinde "sıfâtü's-salât" denilir. Namaz kılacak kişi abdestli ve kıbleye yönelik olarak durup ellerini kaldırır ve niyet ederek Allahüekber der, ellerini bağlar. Sübhâneke'llâhümme ve bihamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke velâ ilâhe gayrük der. İmama uymuş (muktedî) değilse, Eûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Bismillâhi'r-rahmâni'r-rahîm der ve Fâtiha'yı okur. Fâtiha'nın bitiminde âmin der, besmelesiz olarak bir sûre veya birkaç âyet okur (zamm-ı sûre). Ardından Allahüekber diyerek rükûa gider. En az üç kere Sübhâne rabbiye'l-azîm dedikten sonra Semiallâhü limen hamideh diyerek doğrulur ve Rabbenâ lekel-hamd der. Ardından Allahüekber diyerek secdeye gider. Bedensel bir engeli yoksa yere önce dizlerini, sonra ellerini ve sonra yüzünü koyar, kıyama dönerken de bunun aksini yapar. Secdede en az üç kere Sübhâne rabbiye'l-a‘lâ dedikten sonra yine Allahüekber diyerek ara oturuşu (celse) yapar, sonra yine Allahüekber diyerek ikinci secdeye gider ve yine üç kere Sübhâne rabbiye'l-a‘lâ dedikten sonra Allahüekber diyerek ikinci rek‘ata kalkar. 

İkinci rek‘at da birinci rek‘at gibidir. Şu kadar ki ikinci rek‘atta elleri kaldırma, Sübhâneke ve eûzü yoktur. Ayağa kalkınca el bağlayıp besmele ile Fâtiha'yı okur ve âmin dedikten sonra Fâtiha'ya bir sûre veya birkaç âyet ekler. Daha sonra birinci rek‘atta olduğu gibi rükû ve secdeleri yapar. İkinci secdeden sonra ka‘de yapıp et-Tahiyyâtü lillâhi ve's-salavâtü ve't-tayyibât. es-Selâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahi's-sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh der. Kılacağı namazın rek‘at sayısı ikiden fazla ise bu “ilk oturuş” (ka‘de-i ûlâ) olur. Bu oturuşta Tahiyyât'a bir şey eklenmez ve Allahüekber diyerek üçüncü rek‘ata kalkılır. Kalkacağı zaman ellerini dizleri üzerine getirir, öyle kalkar. Kıyamda el bağlayıp besmele ile Fâtiha'yı okur ve âmin der. Bundan sonra yapılacak şeyler namazın farz olup olmamasına göre küçük değişiklikler gösterir: 

a) Bu kıldığı farz namaz ise Fâtiha'dan sonra sûre veya âyet okumayıp rükûa varır. Secdelerden sonra, eğer varsa dördüncü rek‘ata kalkar, dördüncü rek‘at da üçüncü rek‘at gibidir. Dördüncü rek‘at yoksa ikinci secdeden sonra oturur (son oturuş=ka‘de-i ahîre). 

b) Kıldığı namaz farz değilse, farklı olarak üçüncü rek‘atın Fâtiha'sına âmin dedikten sonra, bir sûre veya birkaç âyet okur. Sonra rükûa ve secdeye varır. Dördüncü rek‘at, üçüncü rek‘at gibidir. Dördüncü rek‘atın secdeleri yapılınca oturulur. Bu oturuş, üç rek‘atlı namazların üçüncü rek‘atının ve iki rek‘atlı namazların ikinci rek‘atının bitiminde yapılan oturuş gibi, son oturuş (ka‘de-i ahîre) adını alır. Son oturuşta Tahiyyât'tan sonra salavat ve dualar okunur, ardından selâm verilir. 

ŞAFİİ'DE NAMAZIN KILINIŞI:

Şafii mezhebinde de Hanefi de olduğu gibi namazların rukunları aynıdır. Lakin namazların içeriğinde Hanefi mezhebinden farklı bazı yerler vardır ki biz bunu sabah namazını örnek vererek izah edeceğiz. Sabah namazının 2 rekat sünneti 2 de farzı olmak üzere 4 rekat kılınır. şöyleki:

Namazın dışındaki şartlar yerine getirildikten sonra Namaza niyet edilir sonra İhram tekbiri (Hanefi de İftitah) alınır. Hanefi olanlar Sübhaneke duasını okuduğu gibi Şafiler de Veccehtü duasını okurlar dua budur:

"veccehtu vechiye lillezi fataressemavati velarde haniyfen müslimen ve ma ene minel müşvikiyne. İnne salatiy ve nüsûkiy ve mahyaye ve mematiy lillahi rabbil âlemiyn. La şeriyke lehü ve bizalike umirtu ve ene minel müslimiyn."

Manası: "Şüphesiz ki ben yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim. Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hiç bir ortağı olmayan alemlerin rabbı Allah'ındır. Ben ancak bununla emrolundum ve ben müslümanlardanım."

Dua bittikten sonra Euzu besmele okunur ve fatihaya geçilir.

Teveccüh olarak bilinen veccehtu duası farz ve nafile namazların evvelinde fatihaya başlamadan önce okumak müstehaptir.

İhram tekbirinden sonra veccehtu duası okumadan Euzubillahi mineşşeytanirracim veya ihram tekbirinden sonra fatiha suresine başlanmışsa artık başa dönüp veccehtu duasını okumak uygun değildir.

Cenaze namazlarında ve vaktinin dar olduğu namazlarda vecehtu duası okunmaz.

Dua bittikten sonra Euzubillahi mineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim Fatiha okunur (amin denir eğer sessiz kılınan öğle ikindi gibi namazsa amin sessiz okunur sabah akşam gibi sesli okunan namazlarda amin sesli okunur) kısa bir sure, ayet zammı sure okunur. Rukua gitmeden tekrar allahu ekber denilerek ihram tekbiri alınır ve rukua gidilir rukuda tesbihleri 3,5,7 veya 9 defa okur rukudan doğrulunca da yine İhram tekbiri alır. Sonra secdeye gidilip secdeler yapılır ikinci rekata kalkılır besmele fatiha zammı sure okunur ihram tekbiri alınarak rukua gidilir birinci rekatta olduğu gibi secdeler yapılır ve tahiyyata oturulur teverrük oturuşuyla. Sonra tahiyyat duası okunur dua budur: 'Ettehiyatu Elmubareketu Essalavatu Etteyyibatu lillahi. Esselamu âleyke eyyuhennebiyyu ve rahmetullahi ve bereketuhu. Esselamu âleyna ve âla ibadillahissalihine. Eşhedu enla ilahe illallahu ve eşhedu enne Muhammeden Resulullah.

Manası:"Tahiyyatlar, bereketler, salavatlar ve güzel şeyler Allah'ındır. Ey nebi! Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Bize salih kulların üzerine de selam olsun. Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın resulüdür.

Tahiyyat duasından sonra Efendimize salat okunur ve peşinden selam verilir:
Allahümme salli âla seyyidina Muhammedin ve âla ali seyyidina Muhammed. Kema salleyte âla İbrahime ve âla ali İbrahime fil âlemine inneke hamidun mecid.

Manası:Allahım! İbrahim'e ve aline salat ettiğin gibi Muhammed'e ve aline salat et. İbrahim ve aline bereket verdiğin gibi Muhammed'e ve aline de bereket ver. Şüphesiz sen kendisine çok hamdedilen ve methedilensin.

Sabah namazının farzında bir husus vardır ki sadece sabah namazının farzına mahsustur. Sabah namazının farzında kunut okumak; şöyleki:

Farzda da Yukarda anlatıldığı gibi birinci rekatı tamamladıktan sonra ikinci rekatın Rukusun dan kalkılınca eller dua ederken ki gibi avuç içleri yukarı bakacak şekilde kaldırılır ve hedeyt duası (kunut) okunur bu dua eller açıkken normal dua eder gibi okunur: 

"Allahümmehdini fiymen hedeyte. Ve â finiy fimen âfeyte. Ve teyelle¬tti fimen tevelleyte. ve barikliy fıyma â'tayte. ve kıniy şerre ma kadayte. Feinneke takdiy vela yukda âleyke. ve innehu la yezillü men valeyte. vela yeîzzü men âdeyte. Tebarekte Rabbena ve teâleyte.
Felekel hamdu âla ma kadayte. Estağfirüke ve etuvbu ileyke. Ve sallallahu âla seyyiddina Muhammedin ve âla alihi ve sahbihi ve sellem

Manası:
"Ey Allahım hidayete erdirdiğin kişilerden bana da hidayet ver. Verdiğin afiyetlerden beni afiyette kıl. Koruduğun şeyin şerrinden beni de koru.
Sen hükmedensin kimse sana hükmedemez. Senin dost edindiğin kimse zelil olamaz. Senin düşman olduğun aziz olamaz. Sen yücesin. Ey rabbimiz sen büyüksün.
Hükmettiğine karşılık hamd sana mahsustur. Ey Allahım senden mağfiret diler sana yöneliriz. Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, ehline ve ashabına salat ve selam eyle."

Kunutun birinci kısmı duadır. Cemaatle namaz kılmıyorsa imam bu kısmı okuyunca cemaatin sadece dinlemesi ve amin demesi sünnettir. Diğer iki bolüm ise zikir, övgü ve salavat olduğu için cemaatin de imamla beraber okuması sünnettir. (Şafi bir imama uyan Hanefi böyle bir durumda hiçbir şey okumaz sukut eder). (Bu Kunut, Malikî'lere göre müstahab, Şafiî'lere göre sünnettir.)

Dua bittikten sonra direk Allahu ekber diyilerek secdeye varılır ve namaz yukarda anlattığım gibi tamamlanır. Kunut sabah namazlarının farzında ve ramazanın son on gününün vitirlerinde okumak şafide eb’ad sünnetlerdendir. Eb’ad sünnetleri namazın cüzleri (parçaları) olan sünnetlerdir. Bu çeşit sünnetlerin terkedilmesi halinde secde-i sehiv yapılması sünnettir. Bir kısım sünnetler daha vardır ki bunlara hey’et denir. Hey’etlerin terkinde, sehiv secdesi gerekmez. Zaten bu iki sünnet arasındaki fark da budur. Eb’ad sünnetleri sevap itibarıyla hey’etlerden daha üstündür.

Delil:
Peygamber (ya­ralanıp dişi kırılınca) sabah namazının son rek'atinde başını rukûdan kaldırıp: "Rabbena ve leke'l-hamd" der, bunun ardından da:
— "Allah'ım, fulâna ve fulâna la'net eyle!" derdi.
Bunun üzerine Azîz ve Celîl Allah: "(Kulların) işinden hiçbirşey sana âid değildir. Allah ya onların tevbesini kabul eder, yâhud onla­rı, kendileri zâlimler oldukları için azâblandınr" (Âlu Imrân: 128) âyeti­ni indirdi .Buhari,İltisam:17

NAMAZDAKİ SÜNNET ÇEŞİTLERİ (Eb’ad ve Heyat sünnetleri)(şafii'de)

Namazın Ebâdı Olan Sünnetler:
Namaza girdikten sonraki sünnetler ikidir:

1- Birinci teşehhüd (Ettehiyyat).
2- Sabah namazında ve Ramazan’ın ikinci yarısında vitir namazında kunut duası okumak.

Eb’ad sünnetleri namazın cüzleri (parçaları) olan sünnetlerdir. Bu çeşit sünnetlerin terkedilmesi halinde secde-i sehiv yapılması sünnettir. Bir kısım sünnetler daha vardır ki bunlara hey’et denir. Hey’etlerin terkinde, sehiv secdesi gerekmez. Zaten bu iki sünnet arasındaki fark da budur. Eb’ad sünnetleri sevap itibarıyla hey’etlerden daha üstündür.

Birinci teşehhüd: Sonrasında selam olmayan ettehiyattır ki öğlen, ikindi, akşam ve yatsı namazının farzında ikinci rekatta oturup okunan ettehiyatlardır. Bunun delili olarak, Abdullah bin Buneyni şöyle diyor:

“Resuli Ekrem öğlen namazında bize iki rekat kıldırdı. Sonra birinci teşehhüd için oturmadan kalktı, cemaat O’na uyarak, kalktı, namazını tamamladığı zaman biz O’nun selam vermesini beklerken, selam vermeden önce tekbir aldı ve oturduğu halde, yanılmaktan ötürü iki secde yaptı, sonra selam verdi. ” Başka bir hadisi şerifte Resuli Ekrem (s.a.v):

“Namazın ortasında oturduğun zaman önce tuma’nine yaparak otur. Sonra sol ayağını yay, sonra teşehhüd oku.” buyurmuştur. 

Sabah namazında kunut: Bunun delili Ebu Hureyre (r.a)’ın rivayet ettiği şu hadisi şeriftir. Peygamber (s.a.v) sabah namazının iknci rekatında başını rükudan kaldırdığı zaman ellerini kaldırıp kunut duasını okudu.

Hişam Muhammed bin Şirin’den rivayete göre Ubey bin Ka’b onlara Ramazanda imamlık yaptı. Ramazanın son yarısında kunut duası okurdu. Kunut dua olduğu için ellerin iç kısımları göğe doğru olup eller kaldırılmalıdır.

Namazın Hey'etleri:
Namazın hey'atı sayılan sünnetler on beş tanedir:

1- İftitah tekbirinde, rükuya giderken ve kalkarken elleri kaldırmak.
2- Kıyamda sağ eli sol elin üzerine koymak.
3- (iftitah tekbiri aldıktan sonra) 'veccehtü'yü okumak.
4- Eûzu Besmele çekmek.
5- Sesli okunması gereken yerde sesli okumak.
6- Sessiz okunması gereken yerde sessiz okumak.
7- (Fatiha bitince) 'Amin' demek.
8- Fatiha'dan sonra bir sure okumak.

Namazın hey'etleri için deliller:
1. İhram tekbiri alırken, rükuya giderken ve rüku'dan kalkarken elleri kaldırmak.
İbni Ömer şöyle demiştir: "Allah Resulü namaza durduğu zaman, el¬lerini omuzları hizasına kaldırır, sonra tekbir alırdı. rükuya gitmek istediği zaman da, rükudan kalktığı zaman da böyle yapardı. Fakat, secdeye gittiğinde ve secdeden kalktığında böyle yapmazdı." 

Eller kaldırıldığı zaman ayaları kıble tarafına doğru açmak en uygundur. Baş parmakları da kulakların memesinin hizasına getirmektir.

2. Kıyamda iken sağ eli, sol elin üzerine koymak. Vail bin Hıcr şöyle rivayet eder: "Hz. Peygamber namaza başladığı zaman ellerini kaldırıp tekbir alır. Sonra sağ elini sol bileği üzerine koyardı".

3. Veccehtu. İhram tekbirinden sonra veccehtu okunur.
Hz. Ali'nin rivayetine göre Hz. Peygamber namazı ikamede veccehtu ile başlardı.

4. Euzü Besmele çekmek. Veccehtudan sonra. Eüzubillahi mineşşeytanirracim demektir.
Bunun delili şu ayeti kerimedir:

"Kur’an okuduğu zaman recmedilmiş (kovulmuş) şeytandan Allah'a sığın." (Nahl: 16/98)

5-6- Kur’an'dan okunması gerekeni sesli okunması gereken yerde sesli okumak, sessiz okunması gereken yerde de sessiz okumak. Sabah, akşam ve yatsı namazlarının farzlarının ilk iki rekatında, cuma namazı, bayram, Ay tutulması, yağmur, teravih ve Ramazan’da kılınan vitir namazlarında cehri (açık) okumak sünnettir. Bunların dışında kalan diğer namazlarda kıraatin gizli okunması sahabelerden nakledilmiştir. Delili şu hadisi şeriftir:

Ebu Hureyre (r.a) şöyle demiştir:

"Her namazda Kur’an okunur. Rasulullah (s.a.v)'ın açık okuyup bize duyurduklarını biz de sizlere o yerlerde duyuruyoruz. Bizden gizlice okudukları yerleri biz de sizlerden gizli okuyuruz." 

7- Fatiha 'dan sonra 'amin' demek.

Aminin kelime anlamı "Allahım duamızı kabul et " demektir.

"Veleddallin" dedikten sonra 'amin' demek sünnettir. Kılınan namazda fatiha sesli okunuyorsa 'amin' de sesli okunacaktır. Sessiz okunuyorsa 'amin' kelimesi de sessiz okunacaktır. İmamın arkasında kılınan namaz¬da kıraatler cehri (yüksek sesle) okunuyorsa 'amin' kelimesinin yüksek sesle söylenmesi sünnettir.

Bunun delili: Ebu Hureyre (r.a) şöyle demiştir:

Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki:

'İmam amin dediği zaman arkasından siz de amin deyiniz. Çünkü her kimin amin demesi meleklerin amin demesine uyarsa geçmiş günahları affolunur" 

8- Fatihadan sonra bir sure okumak.
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir:

"......Onun arkasında namaz kıldığımda öğlen namazının birinci ve ikinci rekatlarını uzatırdı. Üçüncü ve dördüncü rekatlarını hafif tutardı. İkindi namazında hafif, akşam namazında mufassal denilen surelerden okurdu. Yatsı namazında şems ve benzeri sureleri, sabah namazında da uzun sureleri okurdu." 

9- Kalkma, oturma ve eğilmelerde tekbir getirmek.
10- Rüku'dan kalkarken "Semiâllahu limen hamide rabbena lekel hamd" demek.
11- Rüku ve secdelerde tesbih yapmak.
12- Oturmalarda ellerini uylukların üzerine koymak. Ettehiyatta sol elini tamamiyle yatırır, sağ elini ise yumar sadece işaret parmağını uzatır.
13- Bütün oturuşlarda iftiraş etmek.
14- Son oturuşta teverrük etmek.
15- İkinci selamı vermek.

9- Rüku' ve secdelerden kalkmalarda, oturmada ve eğilmelerde tekbir almak.Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayete göre Hz. Peygamber namaz kıldığında ayakta iken ihram tekbiri alırdı. Sonra rüku'a giderken tekbir alırdı. Sonra ayağa kalkarken 'Rabbena lekel hamd" derdi. Sonra secdeye giderken tekbir alırdı. 

10- Rüku'dan kalkarken, 'semiallahu limen hamide...' geçen hadiste ifade edilmiştir.
11- Rüku' ve secdelerde tesbih yapmak.
Rüku' a giderken de 'sübhane rabbiye a'la' demektir. Beş, yedi ve dokuz defa'da getirilebilir.

12- Oturuşta elleri dizlerin üzerine koymak. İbni Ömer şöyle rivayet eder: "Hz. Peygamber namazda oturunca ellerini dizleri üzerine koyardı. Sağ elinin işaret parmağını kaldırırdı. Onunla Allah'ın bir olduğuna işaret ederdi. Sol elini de parmaklarını uzatarak sol dizi üzerine koyardı." 

13.-14- İftiraş ve teverûk. Ebu Humeydi şöyle der: "Ben Hz. Peygamberin namaz kılışını hepinizden daha iyi hatırlıyorum. Hz. Peygamber ikinci rekatın sonunda sağ ayağını dikip sol ayağı üzerinde oturdu. Son oturuşta sol ayağını sağ ayağının altından çıkarıp sağ ayağını da dikerek mak'adı üzerinde oturdu." 

İkinci rek'attaki oturuş iftiraş, son oturuştaki oturuş da teverrûktur.

15- İkinci selamı vermek. Namazda birinci selamı vermek rükündür. İkinci selam ise sünnettir.
Abdullah İbni Mes'ud şöyle anlatıyor:

"Hz. Peygamber yanağının beyazlığı arkadan görüneceği şekilde sağ ve soluna "Esselamu aleyküm ve rahmetullah, esselamu aleyküm ve rahmetullah" diye selam verirdi. 

Eltehiyatta rükün olan salavat-ı şerifenin akabinde Rasullullahın ehli beytine de salavat getirmek ve dua etmek de sünnettir.


ŞAFİİ MEZHEBİNE GÖRE SABAH NAMAZININ FARZININ KILINIŞI:


video



ŞİA DA NAMAZ:



ŞİA'DA NAMAZIN KILINIŞI:

Namaz öncesi âlemlerin Rabbi olan Allâh’a yakınlık kastı ile güzel bir şekilde abdest alınır. Sonra, kılınacak namaz vakti girdiğinde, temiz ve üzerinde namaz kılınması münâsip olan bir şeyin üstünde, namaza başlamak üzere kıbleye yönelinir. Üzerinde durulan yaygı, secde edilmesi câiz olmayan kumaş ve benzeri şeylerden îmâl edilmiş bir seccâde veya halı ve benzeri bir şey ise, secde mahalline, alnımıza gelecek şekilde topraktan yapılmış bir mühür (secde toprağı), düz taş, tahta, hasır ve kağıt parçası gibi temiz bir şey konulur.

Not:
İmamiyye, mutlak olarak temiz toprağa secde etmeyi vâcip bilir. Halıya, kilime, yünden, pamuktan örülmüş yaygılara, hele ipek seccâdeye secdeyi caiz bilmez. Temiz toprağa secde imkânı bulunmazsa topraktan bitmiş, fakat yenmesi, giyilmesi âdet olmayan temiz bir şeye, çimene, çayıra, cilalı ve buyalı olmamak şartıyla tahtaya, taşa, hasıra, kağıda secde câizdir.
Şeyh Sadûk, Hişâm b. Hakem’in , İmâm Ca’fer’ü Sâdık’a (A.M.) nelere secde etmenin câiz olduğunu, nelere secde edilemeyeceğini sorduğunu. İmâm’ın (A.M.) << Ancak toprağa ve topraktan biten, fakat yenmeyen ve giyilmeyen şeylere câizdir >> buyurduklarını rivayet eder; Hişam, bunun sebebini sorunca << Secde, üstün ve ulu Allâh’a huzu,dur, yenilen, içilen şeylere secde edilemez. Dünya evlâdı, yediklerine giydiklerine kul olmuşlardır; Secde edense, secde kıldıkça üstün ve ulu Allâh’a kulluktadır; kulun, düzeniyle dünya evladını kandıran şeye, dünyâ evladının ma’butlarına baş koyması, secde etmesi câiz olamaz >> cevabını vermişlerdir.” ( Tarih boyunca İslâm mezhepleri ve Şiilik, Yazan Abdulbâkıy Gölpınarlı, Der Yayınları, İstanbul 1987 baskısı, sayfa 614-615. )

Namazın farzı kılınacaksa, ayakta durularak, düzgün ve açık ifadelerle ve arada her hangi bir söz konuşulmadan hareketsiz bir halde kâmet getirilir.Hangi vaktin namazı kılınacaksa o namaz için Allâh’a yakınlık amacıyla kalben niyet edilir. Mümkün ise dil ile de örneğin; “Bugünün öğle namazının dört rekatlık farzını Allâh rızâsı için kılmaya niyet ettim.” şeklinde,niyet ifade edilir.

Sâkin ve hareketsiz bir vaziyette kıyamda (ayakta) durulur. Namaza giriş tekbîri olan “Allâhu Ekber” cümlesini söylemek üzere eller yüz hizâsına kadar kaldırılarak tekbîr getirilir. Ve eller, esas duruştaki bir askerin duruşu gibi hazır ol vaziyetinde olacak şekilde yanlara salınır. Eûzübesmele; yani “Eûzübillâhimineşşeytânirracîm.Bismillâhirrahmânirrahîm.” çekilerek Fâtiha sûresi (Hamd sûresi) okunur.

Sûre; her âyetin sonunda, âyetin sonuna gelindiğini belirtecek bir süre miktarı durularak tane-tane ve düzgün bir şekilde okunmalıdır. Sûrenin sonunda “Elhamdu lillâhi Rabbil âlemîn” denilir ve besmele çekilerek tam bir sûre okumak üzere zamm-ı sûreye başlanır. Bu sûre de düzgün bir kırâat ile ve sükûnetle okunduktan sonra, eller yüz-kulak hizâsına kaldırılarak tekbîr getirilir ve rükûya gidilir. Rükûda gereken zikir ve salavât okunduktan sonra yavaşça doğrulunarak “Semiallâhu limen hamideh, elhamdu lillâhi Rabbil âlemîn.” denilir. Beden sâkinleştikten sonra hareketsiz halde tekbîr getirilerek secdeye gidilir. Secdede zikirler ve salavât okunduktan sonra, doğrulunarak “Allâhu Ekber” denilir. Tekrar tekbîr getirilerek ikinci secdeye varılır, zikir ve salavâttan sonra doğrulunarak hafifçe oturulur. Ve sâkin bir halde iken tekbîr getirilerek ikinci rekatı kılmak üzere ayağa kalkılır.İkinci rekatta da eûzübesmele ile Fâtiha ve zamm-ı sûre okunur.Rükûya gitmeden evvel tekbîr getirilerek eller bitişik vaziyette, avuç içi yukarı gelecek şekilde yüz hizâsına kadar kaldırılır ve kunût tutulur. Gereken duâ, zikir ve salavâtlar istenilen lisanla okunduktan sonra tekbîr getirilerek rükûya gidilir.

İlk rekatta yapıldığı gibi ameller yerine getirilir ve ikinci secdeden sonra “teşehhüde” oturulur. Beden sakin bir durumda iken teşehhüd okunur. Namaz iki rekatlık bir namaz ise (Sabah namazı ve sünnet namazları gibi), teşehhüdün peşinden baş hafifçe doğrultularak kıbleye doğru “selâm” verilir. Ve nihâyet, eller sünnet olduğu üzere üç kez tekbîr getirilerek yüz hizâsına kadar kaldırılır ve namazdan çıkılmış olur.

Üç rekatlı bir namazda ise, ikinci rekatın teşehhüdünden sonra, selâm verilmez. Tekbîr getirilerek veya “Bihavlillâhi ve kuvvetihi ekûmu ve ekudu”denilerek üçüncü rekata kalkılır. Kıyamda ya bir kez“Fâtiha” veya “Tesbîhâtı erbea”denilen zikir üç kez okunarak rükû ve secdeler yerine getirilir. İkinci rekatın sonunda ifade edildiği şekilde namaza son verilir.

Dört rekatlı namazda da, üçüncü rekattan sonra tekrar doğrulunarak hafifçe oturulur ve sâkin bir halde tekbîr getirilerek son rekata kalkılır. Üçüncü rekattaki gibi gereken ameller yerine getirilir. Rükû ve secdeden sonra teşehhüd, selâm ve üç tekbîr ile namazdan çıkılmış olur.

Ehl-i Beyt’e bağlı bir Müslüman kılmış olduğu namazların akabinde,Hz. Peygamberin Hz. Fâtıma anamıza tavsiye ettiği ve Sünnî Müslüman kardeşlerimizin de titizlikle yerine getirmeye çalıştıkları “Tesbîhâtı”, (Otuz dört(34) kez Allâhu Ekber, otuz üç (33) kez Elhamdu lillâh, otuz üç (33) kez deSübhânallâh) ve mümkün olduğu kadar Kur’ân-ı Kerîm ve meâlini, ve her namazın arkasından okunulması özellikle tavsiye edilen duâları okumalı, hâcet ve ihtiyaçlarını, şükür ve niyazlarını ifâde eden yakarışlarını yapmalıdır. Çünkü kulluğun özü duâdır. Duâ; müminin silâhı ve belalara karşı bir kalkanıdır. Fikir, zikir ve şükür mümin olmanın nişânesidir.

Şia'da Birinci Rekat



Namazın birinci rekâtı şunlardan ibarettir:
1- Tekbiret-ul İhram (iftitah tekbiri, yani namaza başlarken “Allah-u Ekber” demek).
2- Niyet.
3- Kıraat (Fatiha ve herhangi bir sureyi tam olarak okumak).
4- Rükû ve zikri.
5- İki secde ve zikri.

İFTİTAH TEKBİRİ (TEKBİRET-ÜL İHRAM) 
Namaza, “Allah-u Ekber” söylenerek başlanır. Namaza başlarken “Allah-u Ekber” söylemek, Allah’tan başka her şeyden koparak Allah’a yönelmek anlamındadır.
“Allah-u Ekber”, Allah’ın yüce olduğunu ilân etmek ve Allah dışındaki diğer bütün yalancı güçlerden uzak durmak demektir. Bu tekbirle namaza girilir ve bazı işleri yapmak insana haram olur.

NİYET
Namaza başlarken hangi namazı kıldığımızın, örneğin öğle namazı mı, ikindi namazı mı kıldığımızın farkında olmamız gerekir ve onu sadece yüce Allah’ın emrini yerine getirmek amacıyla kılmalıyız. İşte namazın asıl parçalarından sayılan bu amele “niyet” denir. Niyet ettikten sonra açıklanacak olan namazı bozan şeylerden sakınmak gerekir.

Tekbir getirirken elleri kulak hizasına kadar kaldırmak müstehaptır. (Elleri kulak memesine değdirmek ve öylece tutmak Ehlibeyt mektebine göre doğru bir amel değildir. Doğru olan elleri kulak hizasına kadar kaldırıp Allah-u Ekber diyerek elleri tekrar aşağı indirmektir. Yani eller kalkar kalmaz Allah-u Ekber denmeli ve eller öylece yukarıda bekletilmemelidir.)

KIRAAT
“Allah-u Ekber” söylenerek namaza başlandıktan sonra ilk önce Fatiha suresi okunur:

Fatiha Suresi
Bismillahirrahmanirrahîm.
Fatiha’dan Sonra Tam Bir Sure Okunmalıdır
Fatiha suresi okunduktan sonra Kur’an-ı Kerim’in herhangi bir suresi tam olarak okunmalıdır. Burada Ehlibeyt mektebi ile ehli sünnet mektebi arasında bir fark bulunmaktadır. O da şudur ki Şia’da Kur’andan tam bir sure okunmalıdır. Ayet veya ayetler yeterli değildir. Örneğin, İhlas suresi, Asr Suresi, Kevser Suresi, Kadir Suresi okunabilir. Ancak genel olarak birinci rekatta Fatiha’dan sonra kadir suresi ikinci rekatta ise ihlas suresi tavsiye edilmiştir.

Ör:İhlas Suresi:

Kıraatle İlgili Birkaç Hüküm:
1- Erkekler sabah, akşam ve yatsı namazlarında, birinci ve ikinci rekâtta Fatiha ve sureyi sesli, öğle ve ikindi namazında ise sessiz okumalıdırlar. Ama kadınlar sesli kılınması gereken yerleri sessiz okuyabilirler. (eğer namaz esnasında namahrem biri varsa sessiz kılmaları farzdır.)



2- Namazın birinci ve ikinci rekâtında Fatiha suresi ve peşinden herhangi bir sure tam olarak okunmalıdır. Üçüncü ve dördüncü rekâtta ise Fatiha suresi okunabileceği gibi tesbihat-ı erbaa da okunabilir.

3- Namazda kasıtlı olarak sesli okunması gereken yerleri sessiz ve sessiz okunması gereken yerleri sesli okumak caiz değildir. Ancak yanlışlıkla okunursa, sakıncası yoktur.



4- Üç ve Dört rekatlı (öğle, ikindi ve yatsı namazlarının üçüncü ve dördüncü rekatlarında) tesbihat-ı erbaa ve tesbihat-ı erbaa’nın yerine okunan Fatiha suresi sessiz okunmalıdır.

5- Sessiz okunması gereken (öğle ve ikindi) namazlarda birinci ve ikinci rekâtta “besmele”yi sesli okumak müstehaptır.

RÜKÛ
Kıraattan sonra insanın, elleri diz kapaklarına değecek kadar eğilmesi ve en az bir defa:
“Subhane rabbiyel ‘azîmi ve bi-hamdih” 
Veya en az üç defa “Subhanallah” demesi gerekir.

Rükuuyla İlgili Birkaç Hüküm:
1- Rükû zikri okunurken beden hareketsiz olmalı.
2- Namazın her rekâtında sadece bir rükû yapılır.

SECDE
Daha sonra rükûdan tamamen doğrulduktan sonra secdeye gidilir ve bedenin yedi organının (alın, iki elin içi, iki diz kapakları, iki ayağın baş parmakları) yere temas etmesi farzdır. Ve en az bir defa:
“Subhane rebbiyel e‘’lâ ve bi-hemdih”
Veya en az üç defa “Subhanellah” denir. İkinci secdenin bitişiyle namazın birinci rekâtı da bitmiş olur.

Secdeyle İlgili Birkaç Hüküm:
1- Namazın her rekatında iki secde yapılır.
2- Birinci secdeden sonra tam olarak oturulur ve sonra ikinci secdeye gidilir.
3- Secde edilen yerle ayakların bırakıldığı yer bir hizada olmalıdır. Ancak biri diğerinden dört bitişik parmağı geçmeyecek miktarda yüksek veya alçak olursa, sakıncası yoktur.
4- Secde hâlinde vücut istikrar bulmalıdır.
5- İkinci secde bittikten sonra diğer rekatlar için ayağa hemen kalkılmamalıdır. Burada da Ehlibeyt mektebi ile Sünniler arsında farklılık vardır. Ehli sünnete göre ikinci secdeden sonra tam oturulup beden istikrar bulmadan ve sabitlenmeden hemen ayağa kalkılır. Ancak Şia mektebinde tam olarak oturulur ve beden istikrar bulup sabitlendikten sonra ikinci rekat için ayağa kalkılır. Ve bu şekilde yapmak farzdır.

Üzerine Secde Edilen Şeyin Şartları:
1- Üzerine secde edilen şey; toprak, taş, çakıl gibi yer denebilecek veya yerden üreyip de yenilmeyecek ve giyilmeyecek bitkilerden olmalıdır.
2- Üzerine secde edilen şey pak olmalıdır.
3- Üzerine secde edilen şey sabit olmalıdır.

Secdeyle İlgili Birkaç Nokta:
1- Genellikle Caferiler arasında yaygın olan topraktan yapılmış namaz mühürü, gerçekte namaz kılan kişinin namaz kılarken alnını bırakmak için yanında taşıdığı temiz topraktır.
2- Namazda secdeye giderken alnı, İmam Hüseyin’in (ona selâm olsun) mezarının toprağından yapılmış veya Kerbela toprağından elde edilmiş toprağa bırakmak daha iyidir.
3- Allah’tan başkası için secde yapmak haramdır. Çünkü secde insanın ibadet ve kulluk hâlidir; ibadet ve kulluk ise sadece Allah’a yapılır.

İkinci Rekat
Birinci rekât bittikten sonra namazın şekli bozulmadan veya namaz amellerine ara verilmeden ayağa kalkılır ve tekrar birinci rekâtta olduğu gibi Fatiha sûresi ve Kur’an surelerinden herhangi bir sure tam olarak okunur.

KUNUT
Tüm namazların ikinci rekatında Fatiha ve Kur’an surelerinden herhangi biri tam olarak okunduktan sonra rükûya gidilmeden önce ellerin yüz hizasına kaldırılması, avuçların göğe doğru açılarak yanyana tutulup dua edilmesi müstehaptır; bu amelin adına “kunut” denir. Kunutta baş parmak dışındaki parmakların birbirine bitiştirilmesi ve avuçların içine bakılması müstehaptır.

Kunutta şu dua okunabilir:
- Rebbenâ âtina fid-dunya haseneten ve fil-ahireti haseneten – ve kinâ ‘ezâb-en nâr.[Bakara suresi, 201.ayet]
Anlamı:
“Rabbimiz dünyada da iyilik ve güzellik ver bize, ahirette de iyilik ve güzellik ver ve bizi ateşin azabından koru.”

Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: “Namazının kunutu uzun olan kişinin kıyamette hesaba çekilişi kolay olur.”

Kunuttan sonra birinci rekâtta olduğu gibi rükûya gidilir ve sonra secde yapılır.

Not: Cuma namazında iki kunut okunması müstehaptır. Bu kunutların birisi namazın birinci rekâtında rükûdan önce, diğeri ise namazın ikinci rekâtında rükûdan sonra okunur.

Kunutla İlgili Birkaç Hüküm:
1- Cemaat namazı dışında kunutu yüksek sesle okumak müstehaptır.
2- Kunutta okunan duanın Arapça olması gerekmez; herhangi bir dille okunabilir.

Delil:  Bknz: Şafilerin kılışı

TEŞEHHÜT
Namazın ikinci ve son rekatında iki secdeden sonra oturularak teşehhüt okunur:
- Eşhedu en lâ ilâhe illallâhu vehdehu lâ şerîke leh
- Ve eşhedu enne Muhemmeden ‘abduhu ve resûluh
- Allahumme salli ‘ale Muhemmedin ve âl-i Muhemmed

Anlamı:
- Şehadet ederim ki, Allah’tan başka kulluğa layık bir ilâh yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur.
- Şehadet ederim ki, Hz. Muhammed (Allah ona ve Ehlibeyti’ne rahmet etsin) O’nun kulu ve elçisidir.
- Allah’ım! Hz. Muhammed ve Ehlibeyti’ne rahmet et.


Teşehhütten sonra namazın ikinci rekâtı da biter. Eğer sabah namazı gibi iki rekât olan bir namaz kılınıyorsa, teşehhütten sonra selâm verilerek namaz bitirilir.

SELAM
Namazın son rekatında teşehhütten sonra selâm verilir. Selâm şöyle okunur:
- Es-selâmu ‘aleyke eyyuhen-nebiyyu ve rahme-tullâhi ve berekâtuh
- Es-selâmu ‘aleynâ ve ‘ale ‘ibâdillâh-is sâlihîn
- Es-selâmu ‘aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuh.

Anlamı:
- Selâm olsun sana ey Allah’ın peygamberi; Allah’ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun.
- Selâm olsun bize ve Allah’ın iyi kullarına.
- Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri siz müminlerin üzerine olsun.

Üçüncü rekat  (TESBİHAT-I ERBAA)

Eğer akşam namazı gibi üç rekât olan bir namaz kılınıyorsa, ikinci rekâtta teşehhüt okunduktan sonra selâm verilmeksizin üçüncü rekât için ayağa kalkılır. Namazın üçüncü rekâtı da ikinci rekât gibidir. Ancak üçüncü rekâtta bir sure okunmaz; sadece bir defa Fatiha suresi veya üç defa tesbihat-ı erbaa zikri okunur. Sonra rükûya gidilir. Daha sonra secde yapılır. İki secdeden sonra oturulur teşehhüt ve selâm okunur ve böylece namaz bitmiş olur.

Tesbihat-ı Erbaa:
Namazın üçüncü rekatında rükûya gidilmeden önce bir defa Fatiha suresi veya üç defa tesbihat-ı erbaa okunmalıdır. Tesbihat-ı erbaa şöyledir:

- Subhanallahi
- Velhamdu lillahi
- Vela ilâhe illallahu
- Vallahu ekber

Anlamı:
- Yüce Allah pak ve münezzehtir.
- Bütün övgüler O’na mahsustur.
- Allah’tan başka kulluğa layık ilâh yoktur.
- O vasfedenlerin vasfından yücedir.

Dördüncü Rekât


Eğer öğlen, ikindi ve yatsı namazı gibi dört rekât olan bir namaz kılınıyorsa, üçüncü rekâtın iki secdesinden sonra teşehhüt ve selâm okunmadan dördüncü rekât için ayağa kalkılır. Üçüncü rekatta olduğu gibi Fatiha suresi veya üç defa tesbihat-ı erbaa okunduktan sonra rükû ve iki secde yapılır ve iki secdeden sonra oturularak teşehhüt ve selâm okunur ve böylece namaz bitmiş olur.

Hatırlatma
1- Namaz “Allah-u Ekber”le başlar “selâm”la biter.
2- “Teşehhüt” namazın ikinci rekâtında ve son rekatında iki secdeden sonra okunur.
3- “Selâm” namazın bitişi olduğundan sadece namazın son rekâtında okunur.


ŞİA'DA SABAH NAMAZI KILINIŞI (2 REKATLI NAMAZLAR)-1
 video

ŞİA'DA SABAH NAMAZI KILINIŞI (2 REKATLI NAMAZLAR)-2



 video

ŞİA'DA AKŞAM NAMAZI KILINIŞI (3 REKATLI NAMAZ)


 video


ŞİA'DA ÖĞLE ,İKİNDİ ,YATSI NAMAZI KILINIŞI (4 REKATLI NAMAZLAR)


video


VAHHABİ MEZHEBİNE GÖRE NAMAZIN KILINIŞI:




















NAMAZLARIN VAKTİ

Sabah Namazı
Sabah namazının vakti, fecr-i sadık'ın doğuşu ile başlar, güneşin doğuşuna kadar devam eder. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sabah namazının vakti, fecrin doğuşundan başlar, güneşin çıkış za­manına kadar devam eder.




Resim: 1  Fecr vakti henüz olmadı.
Fecri kazib.
Yalancı fecr










Resim:2 Fecri sadık (yemeyi kes ,namaza başla – siyah ve beyaz çizgi olarak ayrılabiliyor)






Resim:3  Güneş doğdu sabah namazının vakti bitti.

Öğle Namazı

Güneş tam tepemize gelip, gölge, doğu tarafına uzanmaya başladığı vakitten itibaren -güneş tepe noktasında iken var olan gölge müstesna- her şeyin gölgesinin bir veya iki misli oluncaya kadar devam eden zamandır.İlk görüş cumhurun , ikinci görüş imamı azamındır.

 Şia : Öğle namazının vakti, her şeyin gölgesinin kendi boyuna ulaştığı zamana kadar devam eder. Zeval gölgesi de bu gölgeye dahildir.

İkindi  Namazı

Öğle namazının vaktinin çıktığı zamandan, güneşin batışına kadar olan zamandır. Yani her şeyin gölgesi bir veya iki katı olunca öğle namazının vakti çıkar, ikindi namazının vakti girer ve güneş batıncaya kadar devam eder.


İkindi namazını güneş ışınlarının sararmakta olduğu sıralara kadar geciktirmemeli, kerahet vaktine bırakmamalıdır.

İkindi namazı kerahet vaktine kadar geciktirilmişse, namaz kazaya bırakılmaz, sünneti terk edilerek sadece farzı kılınır. Hattâ güneş batmadan evvel iftitah tekbiri alınarak ikindinin farzına durulsa, namazda iken güneş batsa, bu bile sahih olur. Namaz kazaya kalmış olmaz, vaktinde edâ edilmiş sayılır. Bu ikindi namazına has bir durumdur.

Şia’ya göre öğle ve ikindi vakti  ve cem(namazları birleştirme) olayı:
Öğle ve ikindi namazlarının her birinin husûsi ve müşterek vakitleri  vardır. Öğle namazının husûsi vakti; öğle namazını kılma vakti girdikten itibâren, bir öğle namazı kılınacak kadar vaktin geçmesi kadardır. İkindi namazının husûsi vakti ise; akşam namazı kılma vaktinin girmesine bir ikindi namazı kılacak kadar kalan vakittir. Bu iki vakit arasındaki geniş zaman dilimi ise, iki namazın, ayrı-ayrı kametler getirilerek bir biri peşinden kılınabileceği vakittir. Bu şekilde iki namazı ortak vakitlerinde kılmaya “cem-i salâteyn” “iki namazı cem etme” denir ki, bu uygulama, hem Peygamber efendimiz ve hem de Ehl-i Beyt İmâmları tarafından tatbîk edilmiştir.

İmâm Cafer Sâdık’ın naklettiğine göre; “Resûlullâh , öğle ve ikindi namazlarını birbiri peşinden öğle namazı vakti girdiğinde cemaatle îfâ etmişlerdir. Yine aynı şekilde akşam ve yatsı namazlarını da güneş batıp akşam namazı vakti girdikten sonra birbiri peşisıra kılmışlardır. Bu şekilde namaz kılmaları için, yolculuk, korku, aşırı sıcak ya da soğuk, yağmur ve benzeri hiç bir sebep de yoktu. Peygamberimiz Efendimiz böyle namaz kılmakla ümmetine vaktin geniş olduğuna dâir bir kolaylık öğretiyorlardı.”

İmâm Muhammed Bâkır da buyurdular; “Güneşin gölgenin en kısa olduğu an olan tepe noktasına ulaşıp, batıya meylettiği ve gölgenin uzamaya başladığı anda öğle, ve hemen arkasından da ikindi namazının vakti girmiş olur. Güneş batıp akşam olduğunda ise, akşam namazının ve hemen arkasından da yatsı namazının vakti girmiş olur.”

Sahâbeden Muaz b. Cebel’den (r.a.) nakledilmiştir. Hz. Muaz diyor ki;“Hz. Peygamber ile Tebük’e gitmek için yola çıkmıştık. Peygamberimiz yolculuk esnâsında öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsı amazlarını birleştirerek (cem ederek) kılıyor, kıldırıyordu.”

İbn-i Abbas’dan (r.a.) rivâyet edilmiştir. O der ki; “Hazreti Peygamber korkulacak bir durum olmadığı ve seferde de (yolculukta) bulunmadığı halde öğle ile ikindi,akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek kıldırmıştır.”




Yine İbn-i Abbas (r.a.)’dan nakledilmiştir. O diyor ki; “Peygamberimiz Medîne’de korkulacak bir durum olmadığı, yağmur da yağmadığı halde öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsı namazlarını cem etmiştir.” “Râvi diyor ki; İbn-i Abbas’a; ‘Hz. Peygamber niçin böyle yaptı?’ diye sordum. İbn-i Abbas (r.a.); ‘Ümmetini güçlüğe-zorluğa sokmamak için’ diye cevap verdi.”



Akşam  Namazı

Akşam namazının vakti, güneşin batmasıyla başlar, kırmızı şafak kay­bolup batı tarafında eseri kalmayıncaya kadar devam eder. Kırmızı şafak, güneş ışınlarından kalan noktalardır, güneş battığında doğu tarafında gö­rülür. Sonra karanlık onu batıya doğru kaydırır. Karanlık yeryüzünü kap­layıp batı ufkuna uzandığında, kırmızı şafağın eseri ortadan kalktığında akşam namazının vakti sona ermiş, yatsı namazının vakti girmiş demektir. Vakitleri bildiren hadîs buna delâlet eder. Zira Hz. Peygamber şöyle demiştir:”Akşam namazının vakti, kızıllık düşünceye kadardır.”

Şia’da: Akşam güneşin batmasından sonra, doğu tarafında görülen kızıllığın kaybolduğu andan itibaren akşam ve yatsı namazlarının vakti girmiş olur.Akşam ve yatsı namazlarının da özel ve ortak vakitleri vardır. Akşam  namazının özel vakti akşam namazı girdiği andan itibâren üç rekatlık bir namaz kılacak bir zaman geçinceye kadardır. Yatsı namazının özel vakti de gecenin yarısına dört rekatlık bir namaz kılınacak kadar bir zamanın kaldığı süredir. Bu iki özel (husûsi) vakit arasında kalan geniş zaman dilimleri ise,akşam ile yatsı namazlarının müşterek kılınabilecekleri vakitlerdir.

Not: Güneş gözlenirken kırılma açısı da hesap edilmelidir.Henüz batmamış görünen güneş ufukta gerçekte batmış olabilir.





Yatsı  Namazı
Yatsı namazının vakti, akşamın sona ermesiyle başlar (batı ufkunda kırmızı şafağın kaybolduğu an)  , fecr-i sadık'ın doğuşuna kadar devam eder. Fakat en muhtar görüşe göre, gecenin üçte birinden daha fazla ertelenmemelidir.





SABAH NAMAZI ERKEN Mİ , GEÇ Mİ KILINMALI:

Sabah namazını, vaktin evvelinde mi yoksa güneşin doğuşuna yakın bir zamanda mı kılmak gerektiği hakkında İslâm âlimleri, değişik hadisleri ölçü alarak, farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Meselâ, Hz. Aişe'nin rivayet ettiği "Rasûlüllah sabah namazını kılarlardı da, mü'minlerden kadınlar "mırt' denen örtüleriyle kapanarak hazır bulunurlar; sonra evlerine dönerlerdi ki, onları kimse tanıyamazdı." hadisini yorumlayan Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî alimleri, kadınların tanınmamasının nedeni olarak karanlığın koyuluğunu kabul ederler; bundan dolayı da sabah namazının efdal vaktinin, karanlığın hakim olduğu ilk vakit olduğu kanaatine varırlar.

Hanefiler ise, kadınların tanınmamalarının nedeni olarak karanlığı değil, onların bütün vücutlarını kapatmalarını gösterir; bundan dolayı da güneşin doğmasına yakın olan alaca karanlıkta kılınmasının daha faziletli olduğunu kabul ederler. Hanefileri destekler nitelikteki bir diğer hadis de şöyledir: Ebu Berze bildiriyor:"Hz. Peygamber (s.a.s) sabah namazını her birimiz yanında oturanı tanıyacak kadar aydınlık olduğu zaman kıldırır, bu namazda altmıştan yüz ayete kadar okurdu..." (Tecrîd-i Sarih, Tercümesi, II, 485).

Ancak, hadis-i şerifte dikkat edilmesi gereken bir nokta, altmış ila yüz ayetin okunduğu sabah namazının güneş doğmadan önce tamamlanabilmesi için Hanefilerin dışındaki üç fıkıh ekolünün görüşüne uygun olan karanlıkta başlanması gerekir. Bir başka hadiste de yine Hz. Peygamber (sav)'in sabah namazını karanlıkta kıldırdığı rivayet edilmektedir.

NAMAZ  KILMANIN  MEKRUH  OLDUĞU  VAKİTLER

Namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğu vakitler şunlardır:
1.  Cuma günü hariç, güneş tam tepedeyken ve sabah namazından sonra güneş bir mızrak boyu yükselinceye kadar namaz kılmak tahrimen mekruhtur.
2.  İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar namaz kılmak da tahrimen mekruhtur.


Kim bir namazı (kılmayı) unutursa veya uykuya dalıp kılmazsa, onu, hatırladığında kılsın. Onun bundan başka kefareti yoktur.( Buharî/572; Müslim/684 ve başka muhaddisler)

Bir özür olmaksızın namazda birbiri peşine olmamak üzere birkaç adım yürümek mekruhtur. Fakat görülen bir yılanı veya bir akrebi öldürmek gibi bir özür sebebiyle atılacak birkaç adım mekruh değildir. Bununla beraber bunları öldürmek, biraz yürümeye ve birkaç kez çarpmaya muhtaç olursa, bununla namaz bozulur. Ancak bu halde namazı bozmaya dinde izin vardır. Çünkü herhangi bir zararı kaldırmak için namazı bozmak caizdir. Bir kimseyi ölümden kurtarmak için veya bir malı, değeri bir dirhem olsa bile, zayi olmaktan kurtarmak için namaz bozulabilir; bu mal ister namaz kılana ve ister başkasına ait olsun fark etmez.

   
Namazda bit veya pire tutmak ve öldürmek veya kovalamak mekruhtur. Karınca ve pire gibi bir şeyin ısırmasından rahatsız olan kimsenin namaz içinde bunları yalnız tutup atmasında kerahet yoktur.



SON OTURUŞTA DUANIN ŞEKLİ

"Namazda insanların kelâmından hiçbir şey uygun olmaz. Çünkü namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" (Müsned, V, 447-448; Nesaî, “Sehv”, 20; bk. Müslim, “Mesâcid”, 35; Ebû Dâvûd, “Salât”, 174).

Hadiste geçen "insanların kelâmı" sözü, başka biriyle karşılıklı konuşmak anlamına gelebileceği gibi insanların kendi aralarındaki konuşmaları türünden konuşma, gündelik konuşma ve insan sözü anlamına da gelebilir.
"Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" ifadesi ise, hasr ifade edecek şekilde anlaşılacak olursa, namazda bunların dışında bir şey yapılamayacağı sonucu çıkar. Nitekim bazı Hanefîler bu noktadan hareketle Kur'an lafızları dışında bir şeyle namazda dua edilemeyeceğini söylemişlerdir. Diğer âlimler ise, namazda konuşma yasağının Mekke döneminde geldiğini, halbuki namazdaki özel dua ve zikirlerin pek çoğunun Medine döneminde hadislerle sabit olduğunu ve bu hadislerin "Namaz tesbihten… ibarettir" hadisinin kapsamını daralttığını öne sürerek, namazda her türlü lafızla dua edilebileceğini savunmuşlardır.

Hz. Peygamber bir gün namaz kılarken arkasında bir adamın "Ey Allahım, bana ve Muhammed'e merhamet et, başka da hiç kimseye merhamet etme" diye dua ettiğini duymuş, selâm verdikten sonra bu şekilde dua eden bedevîye dönerek "Geniş olan bir şeyi (Allah'ın rahmetini) daralttın" demiştir (Buhârî, “Edeb”, 27). Hz. Peygamber, namazda bu şekilde dua ettiği için o kişiye namazı yeniden kılmasını söylememiş, sadece bencillik yapmaması için uyarmıştır. Bu olay, namaz kılan kimsenin namazın dua ve münâcâta ayrılmış bu bölümünde Kur’an ve Sünnet lafızları dışında fakat onlara uygun içerikte sözlerle istediği gibi dua edebileceğini göstermektedir.
Hz. Peygamber rükûdan doğrulurken "Semiallahü limen hamideh" demiş, kendisiyle birlikte namaz kılan arkadaşlarından Rifâa "ve leke'l-hamd hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh" diye ilâve etmiş; Hz. Peygamber selâm verince arkaya dönerek "Demin konuşan kimdi?" diye sormuş; Rifâa "Bendim" deyince, bunun üzerine Hz. Peygamber, "Otuz küsur melek gördüm, senin söylediğin o sözü önce yazıp göğe götürmek için birbirleriyle yarışıyorlardı" diyerek, Rifâa'nın ihdas ettiği bu sözü onaylamıştır (bk. Şevkânî, II, 317-322).

Bu hadisler, namazda konuşma yasağının başka biriyle konuşmaya ilişkin olduğunu, içerik bakımından uygun olmak şartıyla, kişinin istediği lafızlarla dua edebileceğini göstermektedir.



NAFİLE NAMAZLAR: REVÂTİB SÜNNETLER

Bir vakti bulunan nâfile namazlara revâtib sünnetler denir. Bunlar belli bir düzen ve tertip içinde, beş vakit farz namazlarla birlikte kılındığı için bu şekilde adlandırılmıştır. Bunların bazıları müekked, bazıları gayr-i müekked sünnettir.


a) Müekked Sünnetler : Kuvvetli sünnet. Peygamber efendimizin devamlı yaptıkları pek az terkettikleri sünnet.


Hanefiye göre; Sabah, öğle, akşam ve cuma namazının sünnetleri ile yatsının son sünneti müekked sünnettir. Hz. Peygamber bunları daima kılmış, ender olarak terk etmiştir. Mümkün oldukça bunlara riayet etmelidir.
Şâfiî mezhebine göre müekked sünnetler, sabahın farzından önce iki, öğlenin farzından önce ve sonra ikişer, akşamın farzından sonra iki ve yatsının farzından sonra iki olmak üzere toplam 10 rek‘attır. Cuma namazının farzından önce ve sonra kılınan ikişer rek‘at sünnet de müekked sünnettir.


b) Gayr-i Müekked Sünnetler : Hz. Peygamber (s.a.s)'in bazen yapıp bazen de terkettiği ameller.


Hanefiye göre; İkindi namazının sünneti ile yatsı namazının ilk sünneti gayr-i müekkeddir. Peygamberimiz bunları bazan kılmış bazan terketmiştir. Bunları da kılmaya çalışmalı, kılmamayı alışkanlık haline getirmemelidir.
Şâfiî mezhebine göre, öğlenin sünnetlerini dörder rek‘at kılmak, ikindinin farzından önce dört rek‘at, akşamın farzından önce iki rek‘at namaz kılmak gayr-i müekked sünnet sayılmıştır.

Cuma namazının sünnetlerini dörder rek‘at olarak kılmak da böyledir. Hanefîler'den farklı olarak Şâfiîler'de, yatsının farzından önce dört rek‘at sünnet yoktur, buna mukabil yine Hanefîler'in tersine olarak akşam namazından önce iki rek‘at sünnet vardır.



Şafiide:

A-Sünneti müekkede: Hazreti peygamberin devamlı kıldığı çok az terk ettıği sünnetlerdir.
Farz namazlara göre dağılımı şöyledir. 

Sabah Namazı: Sabah Namazının Farzından önce iki rekat sünnet kılmak
Öğle Namazı: Öğle namazının farzından önce iki rekat, Öğle namazının farzından sonra iki rekat
Akşam Namazı: Akşam namazının farzından sonra iki rekat
Yatsı Namazı: Yatsı namazının farzından sonra iki rekat

B-Sünneti Gayri Müekkede: Hazreti Peygamberin bazan kıldığı bazen kılmadığı sünnetlerdir.
Farz namazlara göre dağılımı şöyledir.

Öğle Namazı: Öğle namazının Farzından önce iki rekat,Öğle namazının farzından sonra iki rekat
İkindi Namazı: İkindi namazının farzından önce iki rekat ve arkasından da iki rekat olmak üzere toplam dört rekat
Akşam Namazı: Akşam namazının farzından önce hafif iki rekat
Yatsı Namazı: Yatsı namazının farzından önce iki rekat

NOT: Cuma Namazına bağlı sünnetler öğle namazı sünnetleri gibidir.Cuma Namazından önce:2+2=4 rekat Cuma Namazından sonra:2+2=4 rekat 

Şiada:
Sünnet namazlar pek çoktur ve onlara nâfile namazlar da denir.Günlük farz namazlarla beraber kılınması özellikle tavsiye edilen sünnet namazlar şunlardan ibârettir. İkişer rekat hâlinde kılınırlar.

Sabah namazının sünneti; iki rekattır, farzından önce kılınır.
Öğle namazının sünneti; sekiz rekattır, farzından önce kılınır.
İkindi namazının sünneti; sekiz rekattır, farzından önce kılınır.
Akşam namazının sünneti; dört rekattır, farzından sonra kılınır.
Yatsı namazının sünneti; oturarak kılınır, iki rekattır, farzından sonra kılınır. Ve bir rekat olarak kabul edilir.

Bunlardan başka “gece namazı” olarak tabîr edilen ve gecenin yarısı geçtikten sonra kılınabilen onbir rekatlık nâfile namaz da vardır ki, bu namazın,bir rekatı ayrı olarak vitir namazı niyetiyle kılınmalıdır. Bu namaza “seher vakti ibâdeti” yada “teheccüd namazı ibâdeti” de denilebilir.

NAFİLE İBADETE BAŞLANDIKTAN SONRA TERK EDİLİRSE
İmam Şafii (ra) ve İmam Hanbel (ra)'e göre, başlanılan nafile İbadet­ler tamamlanmadan terkedilebilir. Yalnız bu nafile ibadet Hac ise terki caiz değildir, bunun tamamlanması farzdır. Başlanılan İbadet namaz ve oruç ise tamamlanması farz değil müstahabtır

İmam Ebu Hanlfe (ra) ve İmam Malik (ra)'e göre, başlanılan nafile ibadet yarıda bırakılamaz. Şayet yarıda bırakılırsa bu nafile İbadetin kaza edilmesi vactbtir.

MEZHEPLERE GÖRE NAMAZ NASIL KILINIR TABLOLAR


sabah namazının sünnetinin kılınışı mezheplere göre (hanefi şafii caferi maliki hanbeli) farklar




Öğle namazının mezheplere göre kılınışı tablo image resim görsel




















VİTİR NAMAZI / GECE NAMAZI / TEHECCÜD NAMAZI

Şiada :
Gece namazının vakti, gecenin yarısının(yatsı namazının bitim vaktin)den başlar, fecir doğuşu (ezan okunmasıyla) son bulur.Sünnettir.Uykuda kalıp gece namazını kılamamaktan korkan  namazını gece yarısından önce kılabilir. Gece namazı on bir rekâttır: 
Sekiz rekâtı gece namazı niyeti edilerek ikişer rekât halinde sabah namazı şeklinde kılınır. İki rekâtı da Şef namazı niyeti edilerek kılınır. Geri kalan bir rekâtta vitir namazı niyeti edilerek kılınır.


Vitir namazının kunutunda şu dua okunur:
La ilahe illellah’ul-aliyyul-azim. Subhanallai rab’bis-seb’i ve rabb’il arazin’es-sebi vema fihinne vema beynehunne ve rabb’il-arşil-azim, ve’l hamdulillahil rabb’il alemin.

Daha sonra kırk bayan ve erkek mü’minin, ister ölmüş olsunlar, ister yaşayan, adlarını teker teker zikrederek haklarında istiğfar ve af dilenir.
Veya 70 defa:”Esteğfirullahe rabbi ve etubu ileyh.” Veyahut, 300 defa ”El afv” denir.
Namazı bitirdikten sonra Hz. Zehra (as) tesbihi ve şükür secdesi müstehaptır…

Gece Namazının Hükümleri

1-Sekiz rekatı gece namazı niyetiyle, iki rekatı ise şef’ namazı niyetiyle ve sonra bir rekatı ise vitir namazı niyetiyle kılınır. Bunların en faziletlileri vitir namazı ve şef’ namazıdır ve iki rekat olan şef’ namazı bir rekat olan vitir namazından daha yücedir.

2-Gece namazında, şef’ ve vitir namazıyla iktifa etmek doğrudur ve hatta vakit dar olduğu zaman sadece vitir namazına iktifa etmek de doğrudur.

3-Gece namazının kılınış vakti, gece yarısından fecr-i sadık’a kadardır ve seher vakti diğer vakitlerden en iyi olanıdır. Gecenin üçte birinin son kısmı seher sayılmaktadır ve seherde gece namazı kılmak fecr-i sadıka doğru kılmaktan daha yücedir.

4-İnsanın, seçme hakkında sahip olduğu halde bile oturarak gece namazı kılması caizdir. Ama oturarak kıldığı her iki rekatı, ayakta kılınan bir rekat namaz olarak sayması daha iyidir.

5-Yolcu kimse, namazını gece yarısından önce kılabilir.
6-Uykuda kalıp gece namazını kılamamaktan korkan genç namazını gece yarısından önce kılabilir.
7-Gece yarısından sonra gece namazını kılmaya özrü olanlar, misal olarak yaşlı veya havanın soğumasından korkan yada uykuda cünüp olmaktan korkan kimse namazını geceden önce kılabilir.

8-(Hamd’dan sonra) Sure okumak, gece namazlarının rekatlarında gerekli değildir ve Hamd suresini okumakla kifayet etmek doğrudur. Ayrıca kunut da ikinci rekatlarda vacip değildir ve namazı kunutsuz okumak da doğrudur.

9-Vitir namazı bir rekattır ve onu kunutsuz eda etmek doğrudur.

10-Tüm onbir rekatı bir mecliste (bir kerede) kılmak lazım değildir, aksine Resulullah’ın (s.a.a) teheccüt ettiği gibi üç kerede kılmak doğrudur ve (aralarını) ayırmak daha yücedir.

11-Ailesinden gece namazına kalkmak isteyenin kalması için gece namazını yüksek sesle okumak müstehaptır. Rivayetlerde var olan ve Şehit ve diğerlerinin de beyan ettiği gibi yüksek sesle okumanın sevabı vardır. (müstehaptır)

İnsanın gösteriş ve riyadan uzak olduğu taktirde yüksek sesle okumanın müstahap olduğu da bellidir ve eğer Allah korusun riya veya gösteriş olmasından korkarsa, alçak sesle okuması gerekir.

VİTİR NAMAZININ HÜKMÜ

Ebû Hanîfe vitir namazının vâcip olduğunu söylerken,
Ebû Yûsuf ve Muhammed ile diğer üç mezhep imamı bunun müekked sünnet olduğunu söylemişlerdir.

Delil:
'Ey Kur’an ehli, vitir namazını kılın! Çünkü Allah tektir, tek'i sever."
 [  Müslim, Zikir, 5-6; Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl, 27; Tirmizî, Vitir, 2; Ebû Dâvud, Vitir, 1]


VİTİRDE TEKBİR

Ebû Hanîfe'ye göre tekbir almak ve Kunut duasını okumak vâciptir ve hangisi terkedilse sehiv secdesi gerekir.
Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre Kunut duası okumak sünnettir.


VİTİRDE KUNUT
Hanefilere ve Hanbelilere göre, kunut tüm sene boyunca, herhangi bir aya ya da güne mahsus olmadan bütün vitir namazlarında mevcuttur.
İmam Mâ­lik ve İmam Şafiî kunutun sadece ramazan ayının ikinci yansında yapılacağı görüşündedirler.

Kunutun meşru'iyetini kabul edenler onun yeri konusunda farklı görüş­tedirler:
İbn Mes'ûd, Ebu Hanife, Süfyan es-sevrî, İbnü'l-Mübârek, İshak, Kû-feliler, Bera', Ebu Musa, İbn Abbas, Enes, Ömer b. Abdulaziz, Ubeyde, Abdurrahman b. Ebi Leyla ve Humeyd et-Tavil, kunutun rükû'dan evvel olduğunu söylerler. Hanefîlerde fetva budur.

Delil:
Nesâî'nin Abdurrahman b. Ebzâ kanalıyla Übey b. Ka'b'dan rivayet ettiği şu hadistir:
"Resulüllah (s.a.) üç rekatle vitir kılar, birinci rekatte ikincide üçüncü de de surelerini okur ve rükû'dan önce kunut yapardı."

İbn Mâce'nin de Übey b. Ka'b (r.a.)'den rivayet ettiği "Resulüllah (s.a.) vitir kılar ve rükû'dan Önce kunut yapardı" mealindeki hadis de aynı görüşe delâlet etmektedir.

Kunût, rukû'dan son­ra mıydı yâhud rukû'dan evvel kıraat bittiği sırada mı yapılırdı? diye sordu. Enes: Hayır, kunût kıraat bittiği sırada(rukû'dan evvel)dır.Buhari,Megazi:30

Delil:
Pey­gamber (S) yatsı namazının son rek'atinde başını rukû'dan kaldırıp Semiallâhu limen hamideh dediği zaman, kunût yapar dua ederdi.Buhari,dua:58

Said b. Cübeyr, Ahmed b. Hanbel ve Şâfillerin meşhur olan görüşüne göre kunut rükû'dan kalktıktan sonra yapılır. Bunlar Beyhakî ve Hâkim'in Hasen b. Ali (r.a.)'dan rivayet ettikleri şu habere dayanırlar: "Resulüllah (s.a.) bana vitrimden başımı kaldırdığım ve geriye secdeden başka bir şey kal­madığı zaman  dua etmemi, emretti."

VİTRİN KILINIŞI

Tüm mezhepler en az bir en çok 11 rekat olduğunu söyler .Pratikte ise benimsenen rekat sayısı farklılık gösterir.
Hanefîler' akşam namazı gibi bir selâmla üç rekat kılar .Asla tek olarak kılınamaz.Kunut rüküdan önce okunur.

Mâlik, üç rek‘at vitir namazı kılmayı müstehap görmüştür. Bu üç rek‘atın arası selâmla ayrılmalıdır, yani her birinde selâm verilmelidir. Mâlikîler'e göre vitir bir rek‘at olarak da kılınabilir.

Şafi :İmam Şafiî'ye göre, vitirde Kunut duasını okumak, ramazanın son yarısına mahsustur ve rükûdan kalkınca, okunur. Şafiî'lere göre vitir namazının en azı bir rekat, en çoğu da on bir rekâttır.Üç rekat kılındığında  arası selâmla ayrılmalıdır, yani 2+1 selâm verilmelidir.Bir rekattan fazla kılınacaksa, önce iki rekata niyet edilir ve sonunda selam verilir. Sonra vitir namazının bir rekatına niyet edilir ve sonunda selam verilir.

Hanbeli: Hanbelilere göre , vitir namazı bir rekattır. Fakat üç veya daha çok rekat olarak da kılınabilir.Rukudun kalkınca kunut okunur.

Ortak Deliller:
Aişe'den: Resûlullah (s.a.) ne Ramazanda ne de Ramazanın dışında (ge­celeri) onbir rekattan fazla (nafile) kılmazdı. (Önce) dört rekat namaz kılardı. Artık onların güzelliğinden uzunluğundan hiç sorma, sonra dört rekat (daha) kılardı. Onların da güzelliğinden ve uzunluğundan hiç sorma, sonra üç rekat (daha) kılardı.( Buharı, teravih 1; Müslim, müsâfirîn 125; Tirmizî, salât 208; Nesâî, kıyâmü'1-leyl 38; Muvatta.salatu'l-leyl 3; Ahmed b. Hanbel, VI, 36. 73. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 5/170-171.)


“Vitir her müslüman üzerine hakk (vâcip- sünnet)tir. O halde onu iste­yen beş, isteyen üç, dileyen de bir rekat kılsın."( Nesâî, kıyâmü'1-leyl 40; îbn Mâce, ikâme 123; Ahmed b. Hanbel. V. 357, Hakim, el-Müstedrek, I, 302; Beyhakî, es-Sünenü'1-kübrâ, III, 23. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 5/343. )


Şafilerin ve Malikinin ,Caferinin  delili:

Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki:
Resûlullah (s.a.) gecenin bir kısmında on rekât namaz kılardı. Ve bir rekatle de vitr yapar ve sabahın iki rekatlık sünnetini kılardı. Bu (şekilde kılınmış olan rekatlerin toplamı) on üç rekat olurdu.(Buhârî, teheccüd 10; Müslim, musâfirîn 128; Nesâî kıyamu'I-leyl 36.Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 5/160.)


Abdullah b. Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre bir adam Resûlullah (s.a.)'e gece namazını sormuş, Resûlullah (s.a.) de:
"Gece namazı ikişer, ikişerdir. Biriniz sabah olacağından kor­karsa, bir rekat kılsın. Bu, onun kılmış olduğu namazları (ekleştirir) buyurmuştur.( Buhârî,vitr 1-2; salât 84, teheccüd 10; Müslim, müsâfirîn 145-148, 156, 157, 159; Tirmizî, salât206;cuma66; vitr 8; Nesaî, kiyâmü'1-leyl 26, 35; İbn Mâce, ikâme 116, 117, 172; Dârimî, salât 154, 155, 210; Muvatta', salatü'1-leyl 13; Ahmed b. Hanbel, II, 30-31,33, 40, 44, 45, 49, 54, 58, 66, 71, 76-79, 83, 100, 102, 113, 119, 133, 134, 148, 154, 155; IV, 337; VI, 276. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 5/147.

Hanefilerin Delili:

"Resülullah (s.a.) vitri üç rekat olarak kılardı. Selâmı da ancak sonunda verirdi"(Buhari, Muslim, Suneni Ebu Davud)


Tek rekat da kılınabileceğinin delili:(Şafi,Maliki,Nevevi bu görüştedir)
Peygamber (s.a.)'in eşi Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edildi­ğine göre; Resülullah (s.a.) gecenin bir kısmında onbir rekat namaz kılar, bunlardan bir rekat ile de vitir yapardı. Onu bitirince müezzin gelinceye kadar sağ yanı üzerine yatıp uzanırdı.( Buhârî, ezan 15; deavât 4; Müslim, müsâfirîn 121-İ22; Tirmizî, mevâkit 207; Nesaî, ezan 41; tbn Mâce, ikâme 126; Muvatta', salâtu'1-leyl 8; Ahmed b. Hanbel, II, 173: VI, 34, 35, 49, 83, 88, 143, 182, 215, 248, 254. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 5/161-162.)

KUNÛT OKUMAK


Şia'da:
Kunût; namazda ikinci rekatta rükûya varmadan önce tekbîr getirilerek elleri yüz hizasında dua eder bir vaziyette kaldırıp bitiştirerek belli zikir ve duâları okumakla yerine getirilen bir ameldir.
Farz ve sünnet namazların hepsinde ikinci rekatın rükûsundan önce kunût okumak sünnettir.

Kunûtta; “Sübhanallâh”, “Elhamdülillah” ve benzeri gibi zikirlerle, “Rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve filâhireti haseneten ve kınâ azâbennâr birahmetike yâ erhamerrâhımîn”ve benzeri duâlar okunabilir.

Bütün namazlardaki kunûtlarda duâ ve zikirler, Arapça okunabildiği gibi, diğer dillerle de okunabilir. Her Müslüman, kunûtunda, içinde bulunduğu hale göre, dilediği lisanla (Arapça, Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Gürcüce, Farsça, Çerkezce, Lazca, İngilizce vs.) meşrû olan dilek ve isteklerini samimiyet ve ihlâs ile dile getirerek Rabbine niyazda bulunabilir.

Sünni mezheplerde:
a) Olağan Zamanlarda Sabah Namazında Kunût Okumak:
Şafiî ve Hanbelî Mezheplerine göre, sabah namazında, ikinci rekatın rükûsundan doğrulduktan sonra da kunût duası okumak sünnettir, cemaatte seslice okunur; 
Malikîlere müstehaptır. 
Hanefi Mezhebi'ne göre ise, olağan zamanlarda sabah namazında kunût okumak mekruhtur. Çünkü Hz.Peygamber (s.a.v) sabah kunûtunu olağanüstü zamanlarda okumuştur. Sabah namazında kunût duasını okuyan Şafiî veya Malikî bir imama uyan Hanefi, susup sessizce bekleyebileceği gibi, içinden kunût duasını da okuyabilir.


b) Olağanüstü Zamanlarda Sabah Namazında Kunût Okumak:
Hanefilere göre, vitir dışında, sıkıntı, fitne ve belâ gibi felaket zamanlarında, sadece imam için ve yalnızca sabah namazında kunût okumak sünnettir; münferid ise kunût okumaz. Bu durumda kunût, ikinci rekatte kavme (rüku kalkışı) durumunda okunur. Muktedi (imama uyan), kunûtun okunması sırasında susar, kıraatin açıktan yapılması durumunda sadece "âmîn" der. 
Şafiî Mezhebi'ne göre ise, felaket zamanlarında bütün namazlarda ve seslice kunût duası okunabilir.

  
Delil:Ebû Hureyre (R): Yemîn olsun sizlere Peygamber'in namazına yakın namaz kıldıracağım, dedi. Ebû Hureyre öğle, yatsı ve sabah namazlarının son rekatlarında Semiallâhıı limen hamideh dedikten sonra kunût yapar, bu kunûtta mü'minlere duâ ve kâfir­lere la'net ederdi. Buhari,Namaz:Namazın Sıfatları:45


   Not: Bu hadîste zikredilen üç vakitte kunûtu meşru görenler, bu hadîs ile amel eder­ler.
Zâhiriyye'ye göre, bütün namazlarda kunût güzel bir fiildir.

Delil:
Enes ibn Mâlik (vaktiyle) kunût, akşam ile sabah na­mazlarında (okunur) idi, demiştir .Buhari,Namaz:Namazın Sıfatları:45

Not: Abdullah ibn Mes'ûd'dan rivayet edi­len bir hadîste de muharebe zamanlarında bütün namazlarda kunût duası oku­duğu sabittir. Farklı rivayetler de söz konusudur.

Vitir namazında kunût duası okunduğu rivayetleri de başkadır. Burada bahis konusu edilen farz namâzlardaki kunûttur.
Hanefîler farz namâzlardaki kunûtun muvakkat bir zaman için okunduğunu, sonra nesh olunduğu­nu ileri sürerler.
Şâfiîler ve onlarla beraber olanlar, Peygamber'in dünyâdan ayrılıncaya kadar sabah namazında kunûtu terketmediğine dâir olan Enes ifâ­desine bakarak amel ederler.

Kunutun namaz içindeki yeri:Kunût'un namaz içindeki yeri Şafiî'ye göre rukû'dan sonra, İbn Ebî Ley­lâ'ya göre rukû'dan evveldir.
 Ebû Hanîfe'ye göre Vitr namazına hâss olmak üzere rukû'dan evveldir... Bâzı sahâbî ve tabiîlere göre de kunûtu rukû'dan ön­ce veya sonra yapmak muhayyerliği vardır .
Not:   Bknz ,hadisler,namaz ,kunut

TERAVİH NAMAZI
“Teravih” kelimesi “Tervihe” kelimesinin çoğulu ve sözlük anlamı olarak oturmak anlamına gelmektedir, ancak Ramazan Ayında kılınan nafile namazlardan dört rekatın ardından dinlenme ve istirahat edildiğinden bu adla anılmıştır.Her ne kadar bu namazın özü tüm mezheplerde kabul edilmiş olsa da, cemaatle kılınıp kılınmaması ve kaç rekat olduğu konusu ihtilaf ve tartışma konusu olmuştur.
Şiada :
Teravihin cemaatle kılınması Şia açısından haram ve bidattir. Teravih namazını ferdi olarak evde kılınmak efdal ve faziletlidir.
İlk sekiz rekatı akşam namazından sonra ve on iki rekatlık kalan kısmı yatsı namazından sonradır. Bu vakit fecrin doğuşuna kadar devam eder.

Ramazan Ayının nafile namazlarının toplam sayısı 1000 rekattır. Şu şekilde ki: ilk yirmi gece her gece yirmi rekat kılınmakta ve ayın son on gecesi her gece otuz rekat kılınmaktadır. Buraya kadar yedi yüz rekat oldu, ancak geriye kalan üç yüz rekat şu şekildedir: Kadir geceleri olarak bilinen on dokuzuncu gece, yirmi birinci gece ve yirmi üçüncü gece yüz rekat fazla kılınmaktadır. Bunların toplamı 1000 rekat etmektedir. 

Sünni mezhepler:
Hanefi, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre bu namazın sayısı yirmi rekattır. Ancak Maliki Mezhebine göre iki görüş bulunmaktadır: bir rivayete göre bu sayı yirmidir, ancak başka bir rivayete göre bu sayı 36’dır.

KAZA NAMAZI :

Delil:
Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimizle beraber gecenin geç vaktinde uyuduk ve gü­neş doğuncaya kadar uyanmadık. Bunun üzerine Reaûlüllah (a.s.) Efendimiz:
"Her adam kendi bineğinin başını (yularını) tutsun. Çünkü gerçekten burasi öyle bir konaktır ki şeytan da onda yanımızda hazır oldu."
Biz de Peygamber'in (a.s.) buyurduğunu yaptık. Sonra su istedi ve abdest aldıktan sonra iki secde (iki rekât) namaz kıldı. Sonra da ikamet edildi ve Sabah namazını (kaza ederek) kıldı.[ Müslim, mesacid: 31, Nesâî, mevakiyt: 55, Ahmed: 2/428, 4/441.]

 Hanefilere göre:

Cemaat halinde namaz kıldıktan sonra o namazın fasid olduğu­nu anlarlarsa, aynı mescidde yeniden kılarlarsa, ezan ve ikamete gerek yoktur. Vakit çıktıktan sonra ve o mescidden başka bir mescid veya yerde kaza ederlerse, hem ezan okumaları, hem de ikamet getirmeleri sünnettir.

Vaktinde kılmayıp kaçırdığı bir namazı kaza ederken, ister yalnız başına, ister cemaat halinde kılsın, hem ezan okur, hem ikamet getirir.

Birden fazla vakit namazını kaçırıp bilâhare kaza etmeye baş­larken, birincisi için hem ezan okur, hem ikamet getirir. Diğerlerini kılarken, muhayyerdir, dilerse herbiri için hem ezan okur, hem ika­met getirir idilerse sadece ikametle yetinir. Ama onlardan her biri için ezan okuyup ikamet getirmesi güzel bir ameldir. Zira eda na­mazının sünnetlerine uyulmuş olur.


Şâfiilere göre:

Ezan ve ikamet kifayet üzere, tek başına veya cemaat halinde namaz kılan kimseye, isterse kıldığı namaz kaza olsun, sünnettir. Şâfiiler bu mesele hakkında Ahzâb savaşında Peygamber (a.s.) ve arkadaşlarının dört vakit namazını kaçırmalarını ve sonra sıra ile kılarken ezan ve ikamet getirdiklerini delil olarak göster­mekte, böylece kaza namazları için de hem ezan okumanın, hem ikamet getirmenin sünnet olduğunu belirtmektedirler.

Hanbelilere göre:

Birden fazla vakit namazını kaçırıp kazaya bırakan kimse, on­ları kaza ederken, birincisi için hem ezan okur, hem ikamet getirir. Diğerleri için ise, sadece ikametle yetinir. Birincisini kılarken ezan okumadığı takdirde bir sakınca söz konusu değildir.

Ayrıca Ahmed b. Hanbel'den yapılan bir başka rivayete göre, birden fazla namazı vaktinde kılamayıp kaçıran adam, onları kaza ederken bir defa ezan ve bir defa da ikamet okuması kâfidir. Çünki bunda kolaylık vardır ve o bakımdan imam bunu hasen kabul etmiştir.[ el-Muğnî, faslün: men fatethü salâvatün: l/419]

Malikîlere göre:

Birkaç namazı unutup vaktinde edâ etmiyen kimse, onları kaza ederken sadece herbiri için bir ikamet getirmesi yeter, ezan okumaz. Çünkü ezan vaktin girdiğini cemaate duyurmak için meşru' kılınmıştır.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...