“Münafıkların Kur’an-ı kerim Üzerinde Cedelleşmeleri”:
Cühelâ gürûhu nefislerini ilâh edinmişler, Allah-u Teâlâ’ya hasım kesilmişler, İslâm’mış gibi görünüyorlar ve fakat küfre hizmet ediyorlar. Din-i İslâm’ı tahrif ve tahrip etmek için çalışıyorlar. Din-i İslâm’da olmayan şeyleri; hurafe, bidat, yalan-yanliş olarak bütün güçleriyle yaymaya çalişiyorlar. Öyle ki Hazret-i Kur’an’ın üzerine münakaşa yapıp çekişerek bu yolla tahrip ve tahrif etmeye çalışıyorlar. Böylece de münafık durumuna düştüler.
Kötü âlimler Allah-u Teâlâ’nın dinini bıraktıkları, şeytanın adımlarına uydukları için bu hale düşmüşlerdir.
Âlim olduklarını sandılar, ulemâ sıfatı altında cehaletlerini ve küfürlerini yaydılar. Bu gibi kimselerin ifsatları çok, tahribatları büyüktür.
Onlar Allah-u Teâlâ ile ilgilerini kesmişler, halk ile ilgilerini kurmuşlar. Onların alış-verişi halk iledir. Yalnız ve yalnız nam, şöhret, gösteriş, riyaset ve mevki düşünürler.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadir:
“Onlar hem insanları Kur’an’dan menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar.
Böylece ancak kendilerini helâke atarlar da farkına varmazlar.” (En’am: 26)
Ebu Derdâ -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardir:
“Ümmetim hakkında üç şeyden korkuyorum: Âlimin hatası, münafıkın Kur’an’ı âlet ederek mücadeleye kalkması, kaderin inkârı.” (C. Sağîr: 277)
1. “Âlimim” diye geçinen câhil cühelâ olacak, Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden feyzinden mahrum kalacaklar. İçi boş, dışı dolu. O ilim onun boğazından geçip kendisine faydası olmadığı gibi, beşeriyet de ondan fayda göremez. Çok konuşur, fakat içi boş olduğu için hiçbir kimse hiçbir şekilde istifade edemez.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde de şöyle buyururlar:
“Kıyamet gününde en şiddetli azap görecek kimse, ilminden istifade edilmeyen âlimdir.” (C. Sağîr)
2. Bugün âlim geçinenlerin durumu budur. Aslında kalbi inkâr ediyor, fakat içyüzünü bildirmemek için âlim olarak görülüyor.
Bunlara taraftar olanlar, onları başa çıkarırlar. Kendi arzularını savunsun, küfrünü desteklesin, İslâm’ı içten içe yıksın diye makama çıkarırlar. Bugünkü durum Hadis-i şerif’te olduğu gibi tarif ediliyor.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Sen o münafıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider, ne söylerlerse dediklerine kulak verirsin. Sanki onlar direk olmuş keresteler gibidir.” (Münafikun: 4)
Bu halleri ile kendilerini halkın en iyileri, en faziletlileri zannederler.
3. Kaderin inkârına gelince;
Allah-u Teâlâ’yı içten inkâr eden, O’nun takdirini inkâr etmez mi hiç? Tabii ki edecek. İşte insanlar bu duruma geldiği zaman da âfâtları bekleyin.
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardir:
“Allah bu Kur’an sebebiyle bazı insanları yükseltir, bazılarını da alçaltır.” (C. Sağîr: 1909)
Hazret-i Kur’an’a iman eden insan, Allah-u Teâlâ’ya ve Resulullah Aleyhisselâm’a iman etmiştir ve kalbi iman ile dolmuştur.
Nitekim Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur:
“Biz Kur’an’dan öyle şeyler indiriyoruz ki o, müminler için şifâ ve rahmettir; zâlimlerin ise yalnizca ziyanini artirir.” (İsrâ: 82)
Bu nur ile müminler maddi-mânevî şifâ buldular, ilâhî rahmete erdiler. İmanlarını muhafaza ederek küfre düşmekten kurtuldular. Hazret-i Kur’an’ın yolundan ayrılanlar ise zâlim oldular, hüsrana uğradılar.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle duâ etmemizi emir buyurmaktadir:
“De ki: Ey mülkün sahibi Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin, kimden dilersen ondan alırsın. Kime dilersen ona izzet verirsin, yükseltirsin. Kime dilersen ona zillet verirsin, alçaltırsın.
Hayır senin elindedir. Sen her şeye kâdirsin.” (Âl-i imran: 26)
Allah-u Teâlâ bazen âlime, bazen zâlime verir. Bazı âlimi yükseltir, bazısını alçatır.
Kur’an-ı kerim’e değer vermekle Allah onu âlim eder, değer vermeyenleri zelil eder alçaltır.