Dinde Kardeş Olmak:
Yaratan’ı unuttular, neden yarattığını da unuttular. Oysa Yaratan onu bir damla kerih sudan yaratmadı mı?
Bu kibirlenmeleri ile Allah-u Teâlâ’ya hasım kesildiler ve din-i İslâm’dan çıktıklarını ilân ettiler.
Bu Deccal’den daha beter sapıtıcı imamlar, bu âhir zaman firavunları şerefi küfürde mi aradılar?
Zira Allah-u Teâlâ’nın emir ve nehiylerine iman etselerdi, Resulullah Aleyhisselâm’ı rehber edinselerdi, tevbe edip şerefi İslâm’da arasalardı, onlar için daha iyi olurdu.
Nitekim Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:
“Çünkü onlar saldırganların tâ kendileridir. Bununla beraber kâfirlikten vazgeçip tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.” (Tevbe: 10-11)
Yani siz bu âyetlerdeki açıklamaların kadrini ve kıymetini biliniz, iyi anlayıp hükümleri ile amel ediniz. Onlar da değerini bilirler ve tevbe edip İslâm’a girerlerse, size kardeş olma şerefine ererlerse, kendileri için büyük kurtuluş olur. Değerini anlamazlarsa o zaman kendileri bilirler.
Allah-u Teâlâ’nın rahmet ve mağfiret kapısı her zaman açıktır. İnkârından ve kötülüklerden vazgeçen, günahlarından pişmanlık duyan ve yaptıklarından tevbe etmek isteyen kim olursa olsun Allah-u Teâlâ bu kapıyı açık bırakmaktadır.
Allah-u Teâlâ münafıkları kastederek Âyet-i kerime’sinde:
“Eğer tevbe ederlerse kendileri için daha hayırlı olur.” buyurmaktadır. (Tevbe: 74)
Böylece başlarına gelecek felâketlerden kurtulmuş olurlar.
Allah-u Teâlâ tevbekâr kullarını af edeceğini vaad buyurmuştur. Küfür ve isyan bataklığına düşen kullarının ümitsizliğe kapılmamaları için bir çıkış yolu bulunduğunu haber vermektedir:
“Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar lânetlenmekten kurtulmuşlardır. Ben onların tevbesini kabul edenim ve ben tevbeleri daima kabul edenim, merhamet edenim.” (Bakara: 160)
Apaçık bir gerçeği gizlemek küfürdür, iman da gerçeği açıklamaktır. Küfürden sonra gerçeği açıklamak suretiyle tevbe ve iman makbuldür.
Diğer bir Âyet-i kerime’sinde ise şöyle buyuruyor:
“Yaptığı zulümden sonra tevbe edip halini düzelten kimse, bilsin ki Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve merhamet edicidir.” (Mâide: 39)
Günahlar ne kadar büyük olsalar dahi, O’nun bağışlamasının daha büyük olduğu bilinmelidir.
Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:
“İşte bu benim dosdoğru yolumdur, siz ona uyunuz. Başkaca yollara gidip de onlar sizi Allah’ın yolundan ayırmasın.” (En’am: 153)