GELDİK MEHDİ MESELESİNE... HEMEN BELİRTELİM, KUR'AN'DA KIYÂMETTEN ÖNCE BİR MEHDİ'NİN GELECEĞİNE DÂİR BİR ÂYET YOKTUR, BİR İMÂ YOKTUR. İLERDE VERECEĞİMİZ BİR ÂYET VARDIR Kİ, ÇOĞU MÜFESSİR TARAFINDAN BİR "TOPTAN KURTARICI"YA YORULMAZ. O YÜZDEN TIPKI İSÂ ALEYHİSSELÂM'IN NUZÛLÜ GİBİ, O KONUDAKİ İNANÇ TA HADİS RİVÂYETLERİNE DAYANIR. SÖYLENDİĞİ ŞEKİLDE BİR MEHDİ'NİN ORTAYA ÇIKACAĞINA İNANMAK, VEYÂ İNANMAMAK, İNSANI KÜFRE SOKMAZ... ÇÜNKÜ İMANIN ŞARTLARINDAN DEĞİLDİR, KUR'AN HÜKMÜ O DEĞİLDİR! KUR'AN DİYOR Kİ :
- "NİHÂYET YECÜC VE MECÜC (SEDDİ) AÇILIP TA,
HER YÜKSEK TEPEDEN SÜR'ATLE AKIN EDEREK İNDİKLERİ,
VE HAK VAKİT YAKLAŞTIĞI ZAMAN,
O ZAMAN İŞTE O KÜFREDENLERİN DERHAL GÖZLERİ BELERECEK:
'VAY BİZE Kİ, BUGÜNDEN GAFLET ETTİK.
HAYIR, KENDİMİZE ZULMETMİŞ OLDUK!'
(DİYECEKLER.)" (ENBİYA/ 96-97)
- "KENDİLERİNE O VAAD OLUNAN BA'S,
VE AZÂBIN VUKUU YAKLAŞTIĞI ZAMAN,
BİZ ONLAR İÇİN ARZDAN BİR DABBE ÇIKARACAĞIZ,
Kİ BU, ONLARA 'İNSANLARIN ÂYETLERİMİZE
YAKÎN İLE İNANMADIKLARINI' SÖYLEYECEKTİR." (NEML/82)
- "O HALDE, SEMÂNIN APAÇIK BİR DUMAN GETİRECEĞİ GÜNÜ BEKLE!
O DUMAN BÜTÜN İNSANLARI SARACAK!
'BU ELÎM BİR AZAP! EY RABBİMİZ!
BU AZÂBI ÜZERİMİZDEN KALDIR,
İYMÂN EDECEĞİZ,' DİYECEKLERDİR." (DUHAN/10-12)
BİZ KIYÂMET ALÂMETİ OLARAK BU ÜÇÜNÜ TANIRIZ...YÂNİ, YECÜC-MECÜC'ÜN İSTİLÂSI,
DABBET-ÜL ARZ'IN ORTAYA ÇIKMASI, VE SEMÂDAN BİR DUMAN İNMESİ!..
- "Deccal'in, Ye'cüc ve Me'cücün çıkması, Güneşin batıdan doğması, Hz. İsa'nın gökten inmesi ve diğer kıyâmet alâmetleri, sahih haberlerde aktarıldığı üzere, haktır, olacaktır." (Ebu Hanife, Nu'man b. Sabit (150/767),
Fıkh-ı Ekber, Çeviren: H. Basri Çantay, Ankara, 1982)
YUKARIDA YAZILMIŞ OLAN DİĞER KIYÂMET ALÂMETLERİ, ELBETTE ALLAH İSTERSE OLUR, A MA "OLACAK" DEMEMİŞ!.. HELE MEHDİ'DEN HİÇ SÖZ YOK!..
İSLÂMİYET'İN İLK YILLARINDA MÜSLÜMAN OLAN YAHUDİLER'İN BİR KISMI HERHANGİ BİR ARTNİYET OLMADAN KENDİ YAHUDİ ÂDETLERİNİ SÜRDÜRMÜŞLER, VE ZAMANLA BU İYİ MÜSLÜMANLARIN UYGULADIKLARI YAHUDİ ÂDETLERİ "İSLÂM GEREĞİ" SANILMIŞTIR. BİR KISIM YAHUDİLER DE TAM BİR "MÜNÂFIK" OLARAK, MÜSLÜMAN GÖRÜNÜMÜ ALTINDA YAHUDİLER'İN TEVRAT'A EK "İLMİHÂL" GİBİ KULLANDIKLARI TALMUD'DA YER ALAN KURALLARI, ÂDETLERİ, İNANÇLARI KASITLI OLARAK İSLÂM'A SOKMUŞLAR, BUNUN İÇİN YÜZLERCE, BİNLERCE HADİS UYDURMAKTAN KAÇINMAMIŞLARDIR. BUNDA ŞAŞACAK BİR ŞEY YOKTUR, ÇÜNKÜ ALLAH, KUR'AN-I KERİM'DE BİZİ YAHUDİLER'İN "VAHYİ TAHRİF ETME" ALIŞKANLIKLARI KONUSUNDA DEFALARCA UYARMIŞTIR. (2/75; 4/46; 5/13, 41)
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK'ÜN İFÂDESİYLE, BU İSRÂİLİYAT FAALİYETİNİN BAŞLAMASI, PEYGAMBERİMİZ ZAMANINDA YAŞAMIŞ OLAN YAHUDİ DÖNMESİ KA'B EL-AHBÂR (ÖLÜMÜ 656) İLEDİR. KA'B EL-AHBÂR'I, HAZRET-İ ALİ "YALANCI" DİYE ANARDI!.. HAZRET-İ ÖMER'İN ŞEHİT EDİLMESİNDE DE ÖNEMLİ ROLÜ VARDIR. KA'B EL AHBÂR, KENDİSİ GİBİ YAHUDÎ DÖNMESİ OLAN EBU HÜREYRE BAŞTA OLMAK ÜZERE ABDULLAH BİN AMR, İBN ÖMER, İBN ABBAS GİBİ MEŞHUR KİŞİLERİ KULLANARAK TÜM İSRÂLİYAT'I "HADİS" ADI ALTINDA İSLÂM'A AKTARDI. MUÂVİYE'Yİ METHETTİĞİ İÇİN ONDAN BÜYÜK DESTEK GÖRMÜŞ, HİLÂFET MERKEZİNİN TAŞINDIĞI ŞAM'IN KUTSALLIĞI HAKKINDA PEK ÇOK HADİS UYDURMUŞTUR.
BİR DE ABDULLAH İBN-İ SEBE VARDIR. HATTÂ BU HERİF SEBAÎ MEZHEBİNİN DE KURUCUSUDUR. ASLEN YAHUDİ OLAN ABDULLAH İBNİ SEBE, ANCAK HAZRET-İ OSMAN'IN HALİFELİĞİ ESNASINDA İSLÂM'I BENİMSER GÖRÜNMÜŞ, O KİSVE ALTINDA KENDİ YAHUDİ İNANÇ VE ÂDETLERİNİDEN İSLÂM'A FESAT KATMIŞTIR. ÖNCELERİ HİCAZ, BASRA VE KÛFE'DE SERSERİ SERSERİ DOLAŞMIŞ, ORALARDAN KOVULUNCA MISIR'A GİTMİŞTİR. ORADA HAZRET-İ OSMAN'IN İDÂRESİNDEN ŞİKÂYET EDENLERİN ARASINA KARIŞMIŞTIR. ÇOK ZEKÎ OLDUĞU İÇİN HALKI KANDIRMASINI VE ETRAFINA ADAM TOPLAMASINI BİLMİŞ, KISA ZAMANDA GAYRIMEMNUNLARIN LİDERİ DURUMUNA GELMİŞTİR.
İBNİ SEBE, KENDİNİ GÖSTERMEK İÇİN HİÇ BİR FIRSATI KAÇIRMADI. 656 YILINDA MISIR'DAN MEDİNE'YE ŞİKÂYET İÇİN GELENLERİN BAŞINDA İDİ. HAZRET-İ OSMAN'IN ŞEHÂDETİNDEN SONRA, BU CİNÂYETİ İŞLEYEN ADAMLARI İLE BİRLİKTE HAZRET-İ ALİ'NİN YANINA YAMANDI. "ŞİA" İMİŞ GİBİ GÖRÜNDÜ. ANCAK ZAMANLA TAVIRLARI HAZRET-İ ALİ'Yİ O KADAR TEDİRGİN ETTİ Kİ, KENDİSİNİ MEDAİN'E SÜRGÜN GÖNDERDİ!.. SIFFIN SAVAŞINDA HAZRET-İ OSMAN'IN KAATİLLERİ VE İBNİ SEBE'NİN MÜRİTLERİ ALİ'Yİ "KUR'AN'A KARŞI SAVAŞAMAYACAKLARINI" İDDİA EDEREK YALNIZ BIRAKTILAR. HALİFELİK'TEN DÜŞÜRÜLMESİNE SEBEP OLDULAR.
ABDULLAH İBNİ SEBE DAHA SONRA KENDİNE HAS BİR MEZHEP KURDU Kİ, BİZCE MUHAMMED YOLUNDAN AYRILAN İLK KOL BUDUR... ABDULLAH İBNİ SEBE, OSMAN'A KARŞI HAZRET-İ MUHAMMED VE ALİ'Yİ SEVENLERİ YANINA ÇEKEBİLMEK İÇİN "MUHAMMED'İN YENİDEN DÜNYÂYA GELECEĞİNİ"VE "ALİ'NİN MUHAMMED'İN VÂRİSİ OLDUĞUNU" ÖNE SÜRDÜ. HALBUKİ O TARİHTE HAZRET-İ ALİ HAYATTA İDİ. EĞER BU KONUDA SÖYLEYECEĞİ BİR ŞEY VARSA, KENDİSİ SÖYLERDİ!.. İBNİ SEBE GİBİ HENÜZ MÜSLÜMAN OLMUŞ BİRİNİN HEMEN "ALİ'NİN KONUMU"NA TEŞHİS KOYMASI, EN AZINDAN DENSİZLİKTİ!..
ABDULLAH İBNİ SEBE'NİN NEREDE VE NE ZAMAN ÖLDÜĞÜ BİLİNMEMEKTEDİR. HAZRET-İ ALİ'YLE OLAN BERABERLİĞİNDEN DOLAYI, MEZHEBİ "ŞİA" SAYILDI... İBNİ SEBE, YAHUDİLİKTEN VAZGEÇMEDİĞİ İÇİN PEK ÇOK HADİS UYDURMUŞ, BUNLARLA KENDİNE İNANANLARI KANDIRMIŞTIR. İSRAİLİYAT DİYE BİLİNEN, İSLÂM'DA OLMADIĞI HALDE YAHUDİLİK'TEN İSLAM'A SOKULMUŞ PEK ÇOK HUSUS, ONUNLA BAŞLAMIŞTIR. BUNLARIN BAŞINDA BİZİM ALEVİLER'DE GÖRÜLEN "TAVŞAN ETİ YEMEME" GELİR. BİLİNDİĞİ GİBİ, KUR'AN'DA TEK ETİ YASAK OLAN HAYVAN, DOMUZ'DUR. ANCAK TEVRAT'TA DOMUZ'UN YANISIRA TAVŞAN DA VARDIR, BALIK DIŞINDAKİ DENİZ HAYVANLARI DA!.. YÂNİ, ALEVİLER'IN TAVŞAN ETİ YEMEMELERİNİN KAYNAĞI, NE MUHAMMED'DİR, NE ALİ, NE DE 12 İMAM!.. YAHUDİ KÖKENLİ MÜNAFIK ABDULLAH İBNİ SEBE'DİR!
TALMUD'UN ARAPÇAYA ÇEVRİLEREK MÜSLÜMANLAR ARASINDA OKUNUR-BİLİNİR HÂLE GELMESİ EMEVÎ HALİFESİ 2. HAKEM ZAMANINDA (976) OLDU. BÖYLECE İSRÂİLİYAT DAHA DA YAYILDI. ÜNLÜ ÇAĞDAŞ İSLÂM ÂLİMLERİNDEN MISIRLI MAHMUD EBU REYYE ŞÖYLE DER:
- "Müminlerin en büyük düşmanları, YAHUDİLER'di. Çünkü onlar ALLAH'ın seçkin ümmeti olduklarına inanıyor, başka milletleri hakîr görüyorladı! MÜSLÜMANLAR tarafından yenilgiye uğratıldıktan (ve çoğu zoraki müslüman olduktan) sonra, Yahudi din adamları (ahbâr) hilekârlığa başvurmaktan başka çâre bulamadılar. ESAS DİNLERİNİ İÇLERİNE GİZLEYİP, İSLÂM ADIYLA HALKIN ÖNÜNE ÇIKTILAR. (Günümüzde AYDIN-ATATÜRKÇÜ-LÂİK görünüp, TÜRK ve MÜSLÜMAN adları arkasına saklanıp, her türlü melâneti yapan SABETAYİSTLER gibi!.. Diğer YAHUDİ-RUM-ERMENİ DÖNMELER gibi!..)
- " Bu (Müslüman görünüşlü Yahudi) din adamlarının en dâhileri ve en hilekârları KA'B EL-AHBÂR, VEHB BİN MÜNESSİH, ABDULLAH BİN SELÂM idi. Bunlar yaptıkları TAKVA ve ZÂHİTLİK hilelerinin müslümanlar arasında revaç bulduğunu görünce, ilk işlerini Müslümanlar'ı dinlerinin İÇİNDEN vurmak olarak tespit ettiler. RESÛL'den sâdir olan söz ve fiillerin korunma altına alınmayışı da, onlara yardım etti!.. Üstüne üstlük, sahâbeden bâzılarının bilmedikleri şeyler hususunda bunlara müracaat etmeleri de onları sevindiriyordu. YAHUDİLER ellerinde kitap (TEVRAT-TALMUD), geçmiş dinler hususunda ARAPLAR'IN HOCALARI sayılırlardı!"
ÜNLÜ TARİHÇİ VE DİN BİLGİNİ İBN HALDÛN (1334-1406) DA ŞÖYLE DER:
- "RİVÂYET TEFSİRİ, YANLIŞ-DOĞRU, MAKBUL-MERDÛD HER ŞEYİ İÇERİYORDU!"
- "Sebebi şuydu: ARAPLAR ne kitap, ne de ilim ehlinden değillerdi. Bir şey öğrenmek istediklerinde, bunu kendilerinden önce kitap verilmiş olanlara sorarlardı. Bunlar da YAHUDİLER ve Yahudiliğe sıcak bakan HIRİSTİYANLAR'dı ki, aralarında KA'B EL-AHBÂR, VEHB BİN MÜNEBBİH ve ABDULLAH BİN SELÂM gibileri vardı. RİVÂYET TEFSİRLERİ BU TÜR KİŞİLERDEN NAKLEDİLEN RİVÂYETLER İLE DOLMUŞTUR. BUNLARIN HEPSİNİN ASLI, TEVRAT, VEYÂ BU KİŞİLERİN DÜZDÜKLERİ İFTİRALARDIR!"
BU KİŞİLER, BÂZAN, HATTÂ ÇOĞU ZAMAN, KENDİ SÖYLEDİKLERİNİ "RESÛL'DEN DUYDUKLARI" ŞEKLİNDE NAKLETMEKTEN ÇEKİNMİYORLARDI!.. SAHÂBE DE İBRANÎCE BİLMEDİĞİNDEN, VE DE CÂHİL AMA ONLAR GİBİ HİLEKÂR ZİHNİYETİYLE DÜŞÜNMEDİĞİNDEN SÖYLENENLERE İNANIYOR, VE ETRAFA NAKLEDİYORLARDI!.. TEHLİKELİ GELİŞMEYİ GÖREN HAZRET-İ ÖMER, Kİ HALİFELİĞİ PEYGAMBERİMİZDEN SÂDECE İKİ YIL SONRA BAŞLAMIŞ VE ON YIL SÜRMÜŞTÜR, SIRF "HADİS RİVÂYET EDİYORLAR," DİYE EBU DERDÂ, EBU MESUD EL-ENSÂRİ, İBN MESUD GİBİ BÜYÜK SAHÂBELERİ MEDİNE'DE GÖZ HAPSİNDE TUTMUŞTUR!
HAZRET-İ ÖMER BUNUNLA DA YETİNMEMİŞ, UYDURMA HADİSLERİN BİR NUMARALI KAYNAĞI, İSRÂİLİYAT'IN BAŞ MİMÂRI YAHUDİ ASILLI EBU HUREYRE'Yİ "DURMADAN HADİS RİVÂYET ETTİĞİ" İÇİN TARTAKLAMIŞTIR!.. GÖZÜ KORKAN EBU HUREYRE, HAZRET-İ ÖMER'İN VEFÂTINA KADAR CENESİNİ TUTMUŞ, YAHUDİ KÂHİN KA'B EL-AHBÂR'IN DA KATILDIĞI BİR KOMPLO SONUCU HALİFENİN ŞEHİT EDİLMESİNDEN SONRA, TEKRAR ORTAYA ÇIKMIŞ, YÜCE PEYGAMBER'E OLUR OLMAZ SÖZ İSNÂDINA DEVÂM ETMİŞTİR!.. EBU HUREYRE'YE DAYANDIRILAN TAM 5374 HADİS RİVÂYETİ VARDIR!..
HIRİSTİYAN KAVRAM VE İNANÇLARININ İSLÂMİYET'E SIZMASI DA YEMENLİ BİR HIRİSTİYAN DÖNME OLAN TEMİM ED-DÂRİ (ÖLÜMÜ 663) İLE BAŞLAMIŞTIR. TAHRİF EDİLMİŞ TEVRAT VE İNCİL'E DAYANARAK PEK ÇOK KISSA ANLATIRDI.
UNUTMAYALIM Kİ, ZINDIKLIK YÜZÜNDEN BOYNU VURULAN İBN EBİL AVCA, 772 YILINDA SON NEFESİNİ VERMEDEN ŞÖYLE HAYKIRMIŞTI:
- "İçinde helâli haram, haramı helâl kıldığım 4000 hadis uydurdum!"
HAMMAD BİN ZEYD'İN :
- "Zındıklar 12.000 hadis uydurdular,"
DEDİĞİ RİVÂYET EDİLİR.
"DÜNYÂYI TEFSİR VE HADİSLE DOLDURAN ADAM" DİYE ANILAN, BÜYÜK SAHÂBİ ABDULLAH İBN ABBAS'IN (PEYGAMBERİMİZİN YEĞENİ) AZATLI KÖLESİ İKRİME, HADİS DERLEYİCİSİ MUHAMMED BUHÂRÎ TARAFINDAN TARAFINDAN GÖKLERE ÇIKARILIRKEN, MÜSLİM DE DÂHİL OLMAK ÜZERE PEK ÇOK HADİSÇİ TARAFINDAN "YALANCI" DİYE NİTELENMEKTEDİR. SAİD BİN EBU URÛBE "EN GÜVENİLİR RİVAYETÇİLERDEN" SAYILIRKEN, İBN HANBEL ONUN "HİÇ TE GÜVENİLİR OLMADIĞINI" BELİRTİR!.. BİR DE UYDURUKÇULUKLA ÖVÜNENLER VARDIR, MESELÂ MUHAMMED BİN SAİD ED-DIMAŞKÎ,
- "Bir güzel söz bulduğumda, ona bir hadis senedi uydurmakta sakınca görmem!"
DEMESİYLE MEŞHURDUR!.. BU YÜZDEN İMAM MÂLİK (ÖLÜMÜ 795), 100.000 HADİS RİVÂYETİ TARAYIP 10.000'İNİ SEÇEREK OLUŞTURDUĞU EL MUVATTA ADLI ESERİNİ, ÖLÜMÜNDEN ÖNCE 500 HADİS RİVÂYETİNE İNDİRMİŞTİR!.. ELEYE ELEYE!..
HADİSLER, ELBETTE Kİ KUR'AN ÂYETLERİNİ ANLAMAMIZDA, PEYGAMBERİMİZİN AHLÂKINI, YAŞAYIŞINI ÖĞRENMEMİZDE KUR'AN-I KERİM'DEN SONRA GELEN KAYNAKTIR. BUNDA ŞÜPHE YOK!.. AMA, PEYGAMBERİMİZİN VEFÂTINDAN 90 KÜSUR YIL SONRA, HALİFE ÖMER BİN ABDÜLAZİZ'İN EMRİYLE BAŞLAYAN TEDVİN, YANİ HADİSLERİN YAZILIP DERLENMESİ, YUKARIDA BELİRTİLDİĞİ GİBİ, DOĞRU-YANLIŞ İNCELEMESİ YAPILMADAN, "SENET" ESÂSINA DAYALI YÜRÜTÜLMÜŞTÜR. YÂNİ KİM KİMDEN DUYDU, O KİMDEN DUYDU, O PEYGAMBERİN YAKINI KİMDEN DUYDU GİBİ BİR ÇALIŞMA YAPILMIŞTIR... YİNE DE
-- İMAM MÂLİK'İN (ÖLÜMÜ 795) MUVATTA'I 100.000 HADİS RİVÂYETİNDEN,
-- İBN HANBEL'İN (ÖLÜMÜ 855) MÜSNED'İ 750.000 HADİS RİVÂYETİNDEN,
-- BUHÂRÎ'NİN (ÖLÜMÜ 869) SAHİH'İ 600.000 HADİS RİVÂYETİNDEN,
-- EBU DÂVUD'UN (ÖLÜMÜ 888) SÜNEN'İ 500.000 HADİS RİVÂYETİNDEN
SEÇMELERLE OLUŞMUŞTUR. DİĞERLERİ DE ÖYLEDİR.
BİR HADİSİN DOĞRU OLUP OLMADIĞINI TESBİT, ÖNCE KUR'AN-I KERİM'LE BAĞDAŞMASI, SONRA DA "AKLA UYGUN" OLMASIYLA MÜMKÜNDÜR. ÖYLE "FALANCA FİLÂNCADAN NAKLETTİ" İLE HADİS KABUL EDİLMEZ. SÂDECE "BÖYLE BİR HADİS VAR MI, OLABİLİR Mİ?" ARAŞTIRMASINA VESİLE OLUR.
İŞTE BU ANLAYIŞLA HAREKET EDEN İMAM MÂLİK, "oruç borcuyla ölen kişinin orucunu onun velisinin tutacağını" BİLDİREN HADİS RİVÂYETİNİ, KUR'AN-I KERİM'İN "KİMSE KİMSENİN GÜNÂH YÜKÜNÜ YÜKLENEMEZ," (NECM SÛRESİ, 37. ÂYET) HÜKMÜYLE ÇELİŞİR BULMUŞ VE REDDETMİŞTİR!.. BİZ DE MESİH İLE İLGİLİ HADİS RİVÂYETLERİNİ DE AYNI ZİHNİYETLE İNCELEMİŞTİK.
MAALESEF BİR ZAMANLAR FÂTIMÎ ZİHNİYETİNİN HÂKİM OLDUĞU MISIR'DAKİ EL EZHER ÜNİVERSİTESİ, GÜNÜMÜZDE İSLÂMİYET KONUSUNDA OTORİTE SAYILMAKTADIR... HALBUKİ FÂTIMÎLER, HAZRET-İ FATMA SOYUNDAN GELDİKLERİNİ ÖNE SÜREREK BAĞDAT HALİFESİNE KARŞI ÇIKMIŞLARDI. HAZRET-İ FATMA'NIN SOYUNDAN GELMEK NE DEMEKTİR?.. TEK KOCASI HAZRET-İ ALİ OLDUĞUNA GÖRE, ONUN SOYUNDAN GELMEK DEMEKTİR. HİÇBİR FÂTIMÎ HALİFESİ HAZRET-İ ALİ'NİN 17 OĞLUNDAN BİRİNE BAĞLANMAZ!.. YÂNİ, FÂTIMÎ SÜLÂLESİ YALANCI PEYGAMBER SOYUDUR!.. TIPKI HİNDİSTAN'DAKİ PEYGAMBER TORUNU İSMÂİL'E BAĞLILIK İDDİA EDEN MEYMUN'UN KURDUĞU İSMÂİLÎ TARİKATI GİBİ!..
FÂTİMÎLER BİR DÖNEM SAPIK İNANÇLI KARMÂTÎLER'İ DESTEKLEMİŞLER, HATTÂ HAÇLI SEFERLERİ SIRASINDA İSLÂM DEVLETİ'Nİ ARKADAN VURARAK KUDÜS'Ü ELE GEÇİRMİŞLER, SONRA DA FAZLA DİRENMEDEN HAÇLILAR'A DEVRETMİŞLERDİ!.. BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN, TABİİ K İ MISIR'DAN BÜYÜK İSLÂM ÂLİMLERİ ÇIKMIŞTIR. MUHAMMED ABDUH (ÖLÜMÜ 1905) BUNLARDAN BİRİDİR. ŞÖYLE DER:
- "(FÂTIMÎ ZİHNİYETLİ ÜNİVERSİTE) EZHER'DE OKUTULANLAR
VE BENZERİ KİTAPLAR VAROLDUĞU MÜDDETÇE,
BU ÜMMET AYAĞA KALKAMAZ!..
ÜMMETİ AYAĞA KALDIRACAK RUH, KUR'AN RUHUDUR!"
NE KADAR HAKLI!.. ÇÜNKÜ BİZİM BU SAYFALARI YAZMAMIZA SEBEP OLAN MİSYONERLİK FAALİYETİ İÇİNDE UYDUDA "hayatTV" KANALINDAN İSLÂM DÜNYÂSINA SESLENEN ZEKERİYA BUTRAS ADLI HIRİSTİYAN DİN ÂLİMİ, HEP EZHER YAYINI KİTAPLAR KULLANMAKTA, PEYGAMBERİMİZİN HANIMLARI, EVLİLİKLERİ HAKKINDA İFTİRALAR DİLE GETİRMEKTE, KUR'AN'IN DÖRTTE ÜÇÜNÜN "MENSUH" OLDUĞUNU İDDİA ETMEKTE, ÇOK SAYIDA BİRBİRİNDEN FARKLI "MUSHAF" BULUNDUĞUNU, YÂNİ "ASIL TAHRİF EDİLENİN KUR'AN OLDUĞUNU" ÖNE SÜRMEKTE VE SAF, CÂHİL MÜSLÜMANLAR'IN AKLINI KARIŞTIRMAKTADIR!.. HEPSİNE CEVAP VERDİK, VERİYORUZ!
HADİS KONUSUNDA PEYGAMBERİMİZ MUHAMMED MUSTAFA'DAN (S.A.V.') DAHA YETKİLİ KİMSE OLABİLİR Mİ?.. ÖNCE "YAZMAYIN," EMRİNİ VERİYOR, SONRA ŞÖYLE DİYOR:
- "BANA İSNAD EDİLEN SÖZLER ÇOĞALACAKTIR.
SİZE BENDEN RİVÂYET EDİLİP TE KUR'AN'A UYGUN OLANLAR, BENDENDİR!..
BANA İSNAD EDİLİP TE KUR'AN'A UYGUN OLMAYANLAR, BENDEN DEĞİLDİR!"
İŞTE O YÜZDEN İMÂM-I ÂZAM EBU HANİFE HAZRETLERİ, SENEDİ EN KÜÇÜK BİR KUŞKU TAŞIMASA DA, KUR'AN'A VE GERÇEĞE, YÂNİ AKLA UYMAYAN HİÇ BİR SÖZÜ HADİS SAYMAMIŞTIR!..
DR. SELMAN KUZU, BÖYLE ÖNEMLİ HADİS DERLEYİCİSİ ZATLARIN MEHDİ İLE İLGİLİ HADİS RİVÂYETLERİNİ KİTAPLARINA ALMADIKLARINI ŞÖYLE BELİRTMEKTE:
- "Mehdi’yi müjdeleyen hadîslerin, İmam Malik’in Muvatta’ında, Buharî ve Müslim’in Sahih’lerinde yer almayışını bir zafiyet işareti olarak değerlendirmek asla doğru değildir."
NİYE DOĞRU DEĞİLMİŞ?.. BU KADAR MÜHİM BİR KONUDA HADİS OLACAK TA; MUHAMMED BUHÂRÎ, MÜSLİM, İMAM MÂLİK, İMAM EBÛ HANİFE ATLAYACAK, BU MÜMKÜN MÜ?.. ĞÜVENMEDİKLERİ, DOĞRU BULMADIKLARI İÇİN ALMAMIŞLAR!..
MEHDİ'DEN SÖZ EDEN ÇAĞDAŞ DİN ADAMLARI, MUHİDDİN-İ ARABÎ GİBİ MEŞHUR ÂLİMLERİN YAZDIKLARINA ATIFTA BULUNARAK, MEHDİ'NİN GELECEĞİNE İNANMAK GEREKTİĞİNİ ÖNE SÜRERLER. MESELÂ ALÂEDDİN ALİ BİN HİŞAM MUTTAKİ HİNDİ "ER-REDDU" İSİMLİ KİTABINDA ŞÖYLE DER :
- "Allah'ın rahmeti sana olsun bil ki; vaad edilen Mehdi'nin varoluşunda hiç kuşku yoktur. Üç yüz hadis ve eserle hatta daha fazlası ile bu kanıtlanmıştır." (Casim Mühelhil, el-Burhan, c. 1, s. 339 / Mehdilik ve İmam Mehdi, s. 328)
BU "300" RAKAMI DESTEKSİZ ATILMIŞ!.. "HADİS" DİYE İDDİA EDİLENLERİN BÜYÜK BİR KISMINI AŞAĞIDA BULACAKSINIZ. ONLARDAN BİR SONUÇ ÇIKAR MI, ÇIKMAZ MI; SİZ KARAR VERİN. ANCAK YUKARIDAKİ İFÂDEDE "MEHDİ'NİN GELİŞİ BU KADAR KESİN İSE, NİYE KUR'AN'DA YER ALMAMIŞ?" SORUSUNUN CEVÂBI YOK!..
HALBUKİ BAKIN, BÜYÜK İSLÂM ÂLİMİ VE TARİHÇİ İBNİ HALDUN'UN MUKADDİME ADLI ESERİNDE BU TARZ HADİSLERİ NASIL NİTELENDİRDİĞİNİ, ESERİ TERCÜME EDEN SÜLEYMAN ULUDAĞ ŞÖYLE ANLATIYOR:
- "İbni Haldun’un açıkça söylemediği, fakat ifadesinden kesin bir şekilde anlaşılan husus, MEHDİ ile ilgili hadislerin uydurma olduğudur."
- "Fakat o bu konuda muhaddislere, bilhassa BUHÂRÎ ve MÜSLİM’e karşı saygılı olmak zorunda olduğunu bilmektedir. MEHDİ meselesini reddettiği halde, NÜZÛL-İ İSÂ konusuna açıkça temas etmemesinin sebebi de budur. Hiç şüphe yok ki durumu ve ortamı müsait görseydi, MEHDİ hakkındaki fikirlerine benzeyen görüşlerini NÜZUL-İ İSÂ konusunda da ileri sürecekti."
-"Burada, ifade etmeye çalıştığımız mâlum-u i’lâm kâbilinden de olsa, BUHÂRÎ ve MÜSLİM’in otoritesi, ve tarih boyunca önde gelen şahsiyetlerin dahi onların kitaplarına aldıkları hadisler hakkında olumsuz ifadeden kaçınmalarıdır. Yoksa bu kitaplardaki rivâyetlerinin hepsinin tartışılmaz olduğunu ifade etmek değildir. Bilinen en temel hakikat şudur ki, ALLAH’IN KİTABI'ndan başka hiçbir kitap tartışılmaz değildir!"
ASLINDA MEHDİ KAVRAMI MÜSLÜMANLARIN TÜMÜNÜ KAPSAYAN BİR İNANÇ DEĞİLDİR. MEHDİ'NİN GELECEĞİNE İNANANLAR ARASINDA DA, ÖNEMLİ FARKLAR VARDIR. BU İNANÇ BİLHASSA Şİİ VE ALEVİLER ARASINDA DAHA KUVVETLİDİR. ANCAK BÖYLE DEYİNCE ŞİİLİK, ALEVİLİK VE SÜNNİLİĞİ BİR ÖLÇÜDE AÇIKLAMAK TA GEREKİR.
ŞİİLİĞİN, HAZRET-İ ALİ'NİN HAKKININ YENİP, HALİFELİĞİN ÖNCE EBUBEKİR'E, SONRA ÖMER'E, SONRA OSMAN'A İNTİKAL ETMESİ İLE BAŞLADIĞI ÖNE SÜRÜLÜR... ANCAK OLAYLAR İNCELENDİĞİNDE, O DÖNEMDE BUNUN SİYÂSÎ BİR AYIRIM OLDUĞU, ALİ TARAFTARLARI İLE DİĞERLERİNİN ARASINDA HİÇ BİR DİNÎ FARK OLMADIĞI ORTAYA ÇIKAR. BU YÜZDEN ŞİİLİK VE SÜNNİLİK AYIRIMININ İSLÂMİYETİN İLK 30 YILINDA, YÂNİ 4 HALİFE DÖNEMİNDE BAŞLADIĞI İDDİASI TÜMDEN YANLIŞTIR!..
DAHA SONRA MUAVİYE VE YEZİD DÖNEMİNDE, CÂMİLERDE EHL-İ BEYT'E HAKAARET VE KÜFÜR EDİLDİĞİ İÇİN, ALİ'NİN OĞULLARI HASAN VE HÜSEYİN ETRAFINDA TOPLANANLAR, YÂNİ ALİ ŞİASI, CÂMİYE GİTMEMEYE, NAMAZLARINI EVDE VE KENDİ ARALARINDA KILMAYA BAŞLAMIŞTIR, AMA GENE ÖYLE BÜYÜK BİR DİNÎ FARKLILIK YOKTUR. ŞİA, "DOST, ARKADAŞ, TANIDIK, YAKIN" DEMEKTİR... O DÖNEMDE DİNÎ BİR ANLAMI YOKTU.
661 YILINDA HAZRET-İ ALİ ŞEHİT EDİLMİŞ, YERİNE HAZRET-İ HASAN HASAN HALİFE OLARAK GEÇMİŞTİ... BİLİNDİĞİ GİBİ, MUAVİYE'NİN HİLÂFETİ HİLE İLE ELE GEÇİRMESİNİ KABUL ETMEYEN ALİ, MEDİNE'DE HALİFELİĞE DEVAM EDİYORDU. MUAVİYE İSE ŞAM'DA BİR HÜKÜMDAR GİBİ YAŞIYORDU. ALİ ÖLÜNCE HASAN HALİFE OLDU, ANCAK 662 YILINDA BİRDEN HİLÂFETİ BIRAKTI. ALEVİLER BU YÜZDEN HASAN'A KARŞI BİRAZ BURUKTURLAR. HALBUKİ HASAN'IN PEYGAMBERİMİZİN, "BENDEN SONRA HİLÂFET 30 YILDIR. ONDAN SONRA ISIRICI SALTANAT BAŞLAR," MEÂLİNDEKİ BİR SÖZÜNE UYGUN HAREKET ETTİĞİ SÖYLENİR. 662 YILI, BU 30 YILLIK SÜRENİN TAMAMLANMASINA DENK GELİYORDU!
MUAVİYE'NİN "YERİNE VÂRİS BIRAKMAYACAĞI" YÖNÜNDEKİ SÖZÜNÜ TUTMAYIP, OĞLU YEZİD'E HALKI BİAT ETTİRDİĞİ İÇİN, HAZRET-İ HÜSEYİN HAREKETE GEÇTİ, ANCAK BİLİNDİĞİ GİBİ, KERBELÂ'DA ŞEHİT DÜŞTÜ... BU OLAYDAN SONRA ALİ SOYUNDAN OLANLAR İMAMLIKLA, YÂNİ DİNÎ LİDERLİKLE YETİNDİLER; SİYÂSÎ LİDERLİĞE, BİR SULTANLIĞA DÖNÜŞEN HİLÂFETE RAĞBET ETMEDİLER. BÖYLECE HAZRET-İ ALİ İLE BAŞLAYAN, İMAM MEHDİ İLE SON BULAN ZAMAN ARALIĞINA, "ONİKİ İMAM" DÖNEMİ DENDİ... "DÖRT MEZHEP İMAMI" DİYE BİLİNEN EBU HANİFE, İMAM ŞÂFİ, İMAM HANBEL, VE İMAM MÂLİK DE, BU DÖNEMDE YAŞAMIŞTIR. BU DÖRT KİŞİ ADINA KURULAN MEZHEPLERE "SÜNNÎ MEZHEP" DENİR.
HEP ZANNEDİLİR Kİ, SÜNNİ-Şİİ AYIRIMI ALİ'NİN HİLAFET MESELESİ İLE BAŞLAMIŞTIR... ÖYLE OLMADIĞINI GÖSTERDİK... SONRA ZANNEDİLİR Kİ, BU AYIRIM DÖRT MEZHEP İMAMI İLE ONİKİ İMAM ARASINDA BAŞLAMIŞTIR... BU DA DOĞRU DEĞİLDİR!... HER İKİ GRUP İMAMLAR BİR ARADA YAŞAMIŞLAR, HATTA İMAM EBU HANİFE, 6. İMAM CAFER-ÜS SÂDIK'IN TALEBESİ OLMUŞTUR!.. DÖRT MEZHEP İMAMININ DOĞUM VE ÖLÜM TARİHLERİ 699-855 YILLARI ARASINDADIR. HİÇ BİRİ "BEN MEZHEP KURDUM," DİYE ORTAYA ÇIKMAMIŞTIR. MEZHEPLER DAHA SONRA, ONLARIN TALEBELERİ TARAFINDAN OLUŞTURULMUŞTUR. ONLAR DÖNEMİNDE ONİKİ İMAM İLE DÖRT İMAM ARASINDA BİR SÜRTÜŞME, BİR AYIRIM YOKTU.
BİR BAŞKA ANLAYIŞ TA, ONİKİ İMAM İLE HALİFELER ARASINDA SÜRTÜŞME OLDUĞU ŞEKLİNDEDİR... BU, BAŞLANGIÇTA DOĞRU, AMA SONRASI İÇİN DEĞİLDİR. BİLHASSA 6. İMAM CAFERÜS SÂDIK'TAN SONRA İMAMLAR İLE HALİFELER BİR ARADA YAŞAMIŞLAR, KIZ ALIP KIZ VERMİŞLERDİR. ÇÜNKÜ HALİFELER PEYGAMBERİMİZİN AMCASI ABBAS'IN TORUNLARI, İMAMLAR DA YİNE PEYGAMBERİMİZİN AMCASI EBU TALİB'İN TORUNLARI İDİ, AYNI SOYDAN İDİLER.
ZATEN "SÜNNÎ" KELİMESİ, "PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNE UYAN" ANLAMI TAŞIR Kİ, HEM SÜNNÎLER, HEM ŞİÎLER, HEM DE ALEVÎLER İÇİN PEYGAMBERE UYMAMAK DÜŞÜNÜLEMEZ!..
ALEVÎ KELİMESİ İSE "ALİ'NİN YOLUNDA OLANLAR" ANLAMINA GELİR Kİ: HEM SÜNNÎLER, HEM ŞİÎLER, HEM ALEVÎLER İÇİN BUNDAN DAHA BAŞKASI DÜŞÜNÜLEMEZ!.. BUGÜN TÜRKİYE'DE MUHARREM AYINDA HEM SÜNNÎLER, HEM DE ALEVİLER AŞURE KAYNATIR.
ŞİÎ KELİMESİ "ŞİÂ"DAN GELİR Kİ, "HAZRET-İ ALİ'NİN YAKINI, DOSTU, SEVENİ" ANLAMINDADIR. HAZRET-İ ALİ'Yİ SEVMEYEN BİR TEK SÜNNÎ BULAMAZSINIZ!..
O YÜZDEN Şİİ-SÜNNİ AYIRIMI, NE HİLÂFET MESELESİNDEN, NE DE MEZHEP İMAMLARINDAN ÇIKMIŞTIR!.. ÇIKIŞI, İNANILMAZ BİR OLAYLA İLGİLİDİR Kİ, ŞİMDİ KISACA ANLATACAĞIZ.
HATIRLIYACAKSINIZ, NE ALİ'Yİ, NE DE MUAVİYE'Yİ İSTEMEYENLERİN OLUŞTURDUĞU GRUBA HÂRİCÎ DENMİŞTİ. BUNLAR DAHA SONRA "MUHALİFLER" SAFINDA YER ALMIŞ, YAHUDİ VE HIRİSTİYAN KÖKENLİ MÜNAFIKLAR İLE BİRLİKTE HAREKET EDİP, İSLÂM'I FESAT KATMIŞLARDIR. ASLINDA İLK FESATÇI YAHUDİ, ABDULLAH İBNİ SEBE ADLI BİRİ İDİ. HAZRET-İ ALİ'YE "SEN ALLAH'SIN," DEDİĞİ İÇİN, ALİ ONU MEDÂİN'E SÜRGÜNE GÖNDERMİŞTİ!..
HAZRET-İ HÜSEYİN'İN ŞEHÂDETİNDEN SONRA KUFE'DE "Şİİ" DİYE BİLİNEN BİR GRUP ORTAYA ÇIKTI. BUNLARIN BİR KISMININ BAŞINDA SÜLEYMAN BİN SARD, BİR KISMININ BAŞINDA DA MUHTAR SAHAFİ DİYE BİRİ VARDI. BUNLAR KUFE'DE "TUVVA" DEDİKLERİ GİZLİ BİR CEMİYET KURMUŞLAR, SÖZDE HÜSEYİN'İN İNTİKAMINI ALMAYA . YEMİN ETMİŞLERDİ. ANCAK YAPTIKLARI ORTALIĞI KARIŞTIRMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİ. ESAS AMAÇLARI SİYÂSÎ İDİ. ÇÜNKÜ BÖYLE BİR FAALİYETE GİRİŞİRKEN HAZRET-İ HÜSEYİN'İN OĞLU VE 4. İMAM ZEYNEL ABİDİN HAZRETLERİ'NE DANIŞMAK AKILLARINA GELMEMİŞTİ. YÂNİ BİRİLERİ, EHL-İ BEYT'TEN İZİNSİZ EHL-İ BEYT ADINA HAREKET ETMEYE BAŞLAMIŞTI!.. BU ARADA HALİFELİK YİNE EMEVİLER'DEN MERVAN'A GEÇMİŞTİ.
AMA ESAS SÜNNİ-Şİİ AYIRIMI, VE BÜYÜK FESAT, HİÇ ÜZERİNDE DURULMAYAN BİR OLAYLA ORTAYA ÇIKMIŞTIR... 6. İMAM CAFERÜS SÂDIK HAKK'IN RAHMETİNE KAVUŞUNCA, YERİNE OĞLU MUSÂ-L KÂZIM İMAM OLMUŞTU... ANCAK, ORTAYA MEYMUN ADLI BİRİ ÇIKTI, İMAMLIĞIN İSMÂİL'İN HAKKI OLDUĞUNU İDDİA ETTİ!..
HALBUKİ MEYMUN'UN KASTETTİĞİ İSMÂİL,İMAM CAFERÜS SÂDIK HAYATTA İKEN VEFAT ETMİŞ OLAN OĞLU İDİ, YÂNİ İMAM OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİ!..
HIRSLI BİR İNSAN OLAN MEYMUN, ASLINDA KENDİSİ İÇİN KUDRET VE İKTİDAR PEŞİNDE İDİ, AMA EMELİNE ULAŞAMADAN ÖLDÜ. (797) YERİNE OĞLU ABDULLAH GEÇTİ. ONUN ETRAFINDA TOPLANANLARA DA "İSMÂİLİLER" DENDİ. SONRADAN DA 7 İMAMLI İSMÂİLÎYE MEZHEBİNİ KURDULAR. BİR KOLLARI DA FATIMÎLER'İ OLUŞTURDU.
İŞTE ONİKİ İMAMDAN, DÖRT MEZHEP İMAMININ YOLUNDAN AYRILANLAR ŞİİLİĞİN GELİŞMESİNE, SÜNNİLİKTEN UZAKLAŞMASINA YOL AÇAN BU İSMAİLİLER'DİR. İSMÂİLÎLIK, BUGÜN AĞA HAN LİDERLİĞİNDE DEVÂM ETMEKTEDİR. GAZETECİ MURAT BARDAKÇI BU GRUBU, "HAZRET-İ MUHAMMED SOYUNDAN GELEN TEK GRUP" SAYAR Kİ, SON DERECE YANLIŞTIR!. NE ONLAR, NE DE DAHA SONRA ORTAYA HAZRET-İ FATMA'NIN SOYUNDAN GELDİĞİNİ İDDİA EDEN FÂTIMÎLER, VE ARKASINDAN KARMATÎLER, NE DE HAŞHAŞİNLER PEYGAMBER SOYUNDANDIR!.. BU GRUPLARIN ÇIKMASI İLE İSLÂM 72 FIRKAYA BÖLÜNDÜ.
BİZİM ÜZERİNDE DURMAK İSTEDİĞİMİZ HUSUS, ONİKİ İMAMA İNANAN ALEVİ VE ŞİİLERİN MEHDİ BEKLENTİSİDİR... BU DA, ONİKİNCİ İMAM MUHAMMED MEHDİ'YE DAYANIR.
MUHAMMED MEHDİ, BABASI HASAN-ÜL ASKERÎ'NİN VEFÂTI ÜZERİNE 5 YAŞINDA İKEN İMAM OLMUŞ (874), KENDİNİ HALKTAN GİZLEMİŞ, ONLARLA ANCAK SEFİRLERİ VASITASIYLA GÖRÜŞMÜŞTÜR. BUNA "GAYBET-İ SUĞRA" DENİR, YANİ "KÜÇÜK KAYBOLUŞ"... 67 YIL SÜRMÜŞTÜR. 941 YILINDA DÖRDÜNCÜ SEFİRİ SAMARRALI MUHAMMED OĞLU ALİ ÖLÜNCE, "GAYBET-İ KÜBRA", YÂNİ "BÜYÜK KAYBOLUŞ" BAŞLAMIŞTIR... YÂNİ ONİKİNCİ İMAM MEHDİ'Yİ, İMAM OLDUĞU BEŞ YAŞINDAN SONRA HALKTAN KİMSE GÖRMEMİŞTİR, NE ZAMAN AHIRETE İNTİKAL ETTİĞİ, NEREYE GÖMÜLDÜĞÜ BİLİNMEMEKTEDİR.
ACABA 12. İMAM MUHAMMED MEHDİ, VE ÇEVRESİNDEKİ EHL-İ BEYT'İ SEVEN SEFİRLER,NEDEN BÖYLE BİR GAYBÛBET OLUŞTURMA ZAHMETİNE GİRDİLER?.. NEDEN 12. İMAM'IN ADI MEHDİ İDİ?.. MUTLAKA BİR SEBEBİ VARDI!.. VE BU SEBEP, PEYGAMBERİMİZ HAZRET-İ MUHAMMED'İN VE HAZRET-İ ALİ'NİN SÖYLEDİKLERİNE DAYANIYORDU. AKSİNİ DÜŞÜNMEK HEM ONİKİ İMAMA, SON İMAM MEHDİ HAZRETLERİ'NE, ONUN SEFİRLERİNE, HEM DE O DÖNEMİN EHL-İ BEYT ÂŞIKLARINA HAKAARET OLUR.
YÂNİ, YUKARIDA, "KUR'AN'DA MEHDİ YOK," DEDİK, ÖNE SÜRÜLEN "300 HADİS"TEN KUŞKU DUYDUĞUMUZU BELİRTTİK AMA; PEYGAMBERİMİZDEN HAZRET-İ ALİ'YE, ONDAN DA EHL-İ BEYT'E İNTİKAL EDEN "BİR KURTARICININ GELECEĞİ" ANLAYIŞINDAN ASLA ŞÜPHE ETMEDİK!.. BU İNANCIN BİR KUR'AN ÂYETİNE DAYANDIĞINI DA BİLİYORUZ, İLERİDE VERECEĞİZ... BİR HUSUSU DAHA EKLEYELİM: EHL-İ BEYT'TEN 12. İMAM MEHDİ DE BU KURTARICININ ÜMİT VERİCİ SEMBOLÜDÜR!..
ŞİMDİ BU YÖNDEKİ EHL-İ BEYT HADİSLERİNİ DE VERELİM. ANCAK UNUTMAYALIM, BUNLARA EKLENTİLER OLMUŞTUR. ESAS UNSUR "BİR KURTARICI" ÜZERİNDE YOĞUNLAŞMAK GEREKİR:
1 - Esbağ bin Nubate’den: Emir-ül Mü’minin aleyhi’s-selâm (Hz. Ali), Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm ’dan söz ederek şöyle buyurdu: O öyle bir gaybete çekilecek ki, sonunda cahiller: “Allah’ın Âl-i Muhammed’e ihtiyacı yoktur” diyeceklerdir. (el-Kafi c. 1, sf. 270 ...Yazar 303. Sayfada da aynı hadisi başka bir senetle nakleder. Ayrıca bu hadisi Şeyh Tusi (r.a) “el-Gaybet” de Allame Meclisi Bihar-ul Envar c. 52, sf. 101 de naklederler. )
BU HADİSTE , HAZRET-İ ALİ, 12. İMAM MEHDİ'NİN GAYBÛBETİNDEN SÖZ EDİYOR. TÂRİHÎ BİR GERÇEKTİR. KENDİSİNİN KEŞFİ AÇIKTIR, SÖYLEMİŞ OLABİLİR, İTİRÂZIMIZ YOK. AYRICA "MUHAMMED SOYUNA İHTİYAÇ"TAN BAHSEDİYOR, DİKKATE DEĞER!
2 - Ebu İshak’tan: Emir-ül Mü’minin aleyhi’s-selâm ’ın (Hz. Ali) ashabından güvenilir birinden duydum ki, Emir-ül Mü’minin aleyhi’s-selâm bir hutbesinde söyle buyurdu: “Allah’ım, ben biliyorum ki ilmin tamamı kuşatılmaz, kaynağı kurumaz ve arzın, senin halka olan açık ama kendisine itaat edilmeyen ya da çekindiğinden dolayı saklanan bir hüccetinden boş kalmaz. Böylece hüccetin bâtıl olmaz. Senin dostların da hidâyet olduktan sonra dalalete düşmezler. Ama onlar neredeler ve sayıları ne kadardır? Onlar sayıca çok az olsalar da, zikri yüce olan Allah katında değerleri çok büyüktür. Onlar, dinin kılavuzları olan hidâyet imamlarına tâbi olurlar, onların edepleriyle edeplenir, yollarından yürürler. İşte o zaman ilim, imanın hakikati ile birlikte onlara doğru akın eder de ruhları, ilim önderlerinin davetine icabet eder; başkalarına zor gelen hadisleri onlar kolaylıkla kabul ederler; yalancılar ve israfçıların çekinip kabullenmedikleri şeylerle huzur bulurlar. İşte, âlimlere uyanlar onlardır. Onlar, yüce Allah’a ve velilerine itaat ederek, dünya ehliyle birlikte oldular; dinlerinde takiyye edip düşmanlarından korundular. Onların ruhları, en yüce makama bağlıdır, âlimleri ve onlara uyanlar, bâtıl devletinde dilsiz ve suskundurlar, hakkın devletini beklerler. Allah yakında kendi sözleriyle hakkı yüceltecek ve bâtılı yok edecektir. O korkulu durumda dinlerini sabırla korudukları için ne mutlu onlara! Onların devleti oluştuğunda, onları görmeyi ne kadar da çok isterim! Allah onları, sâlih babalarını, eşlerini ve nesillerini bizimle birlikte Adn cennetinde birleştirecektir.”
(el-Kafi c. 1, sf. 270)
BU HADİS RİVÂYETİNDE HZ. ALİ ALLAH'IN SEVGİLİ KULLARINDAN, DOSTLARINDAN, VELİLERİNDEN SÖZ EDİYOR. ONLARIN İLERDE ÜSTÜN BİR DEVLET KURACAKLARINI SÖYLÜYOR Kİ, ENDÜLÜS EMEVİLERİ DE, ABBASİLER DE, SELÇUKLULAR DA, OSMANLILAR DA BUNU GERÇEKLEŞTİRDİLER. HATTA MUAVİYE'NİN KURDUĞU EMEVİ DEVLETİNİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ DE BUNA KATABİLİRİZ.
3 - Esbağ bin. Nubate’den: Bir gün, Emir-ül Mü’minin aleyhi’s-selâm ’ın (Hz. Ali) yanına gittiğimde derin derin düşündüğü halde yeri çizdiğini gördüm. “Ey Emir-ül Mü’minin! Seni derin derin düşünerek yeri çizdiğini görüyorum. Yoksa ona rağbet mi ediyorsunuz?” dedim. Buyurdu ki: “Hayır, Allah’a andolsun, ne ona ne de dünyaya bir gün bile rağbet etmedim. Yalnız benden olacak olan on birinci çocuğumu düşünüyorum. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracak olan Mehdi odur. O gaybete çekilecek ve bir şaşkınlık dönemi başlayacak, bazıları bu dönemde sapacak, bazıları ise hidâyete ereceklerdir.”
“Ey Emir-ül Mü’minin! Bu şaşkınlık ve gaybet dönemi ne kadar sürecek?” diye sordum. Buyurdu ki: “Altı gün veya altı ay veya altı yıl.” “Bu mutlaka olacak mı?” diye sordum. Buyurdu ki: “Evet, tıpkı onun yaratıldığı gibi. Sen buna ulaşamazsın ey Esbağ! Onlar bu ümmetin seçkinleri olup ümmetin seçkinleriyle birliktedirler.”
"Peki ondan sonra ne olacak?” dedim. Buyurdu ki: “Sonra Allah dilediğini yapacaktır. Çünkü Allah’ın beda (izhar), irade, gaye ve sonuçları vardır.” (3- el-Kafi, c. 1, sf. 273)
HAZRET-İ ALİ'NİN 9. GÖBEK TORUNU İMAM MUHAMMED MEHDİ'DİR, İKİ OĞLU İLE 11 OLUR. KEŞFİ AÇIKTIR, GÖRMÜŞ OLABİLİR. RİVAYETİN "GAYBETE ÇEKİLME" KISMI DOĞRUDUR, ANCAK ALTILI SÜRELER DOĞRU DEĞİLDİR. HER DÖNEMDE ŞAŞKINLIĞA DÜŞENLER VE HİDÂYETE ERENLER OLMUŞTUR. MAALESEF TÜM HAYÂTI BOYUNCA GAYBETTE OLAN 12. İMAM MEHDİ'NİN 874-941 ARASINDAKİ DÖNEMİNDE (SEFİRLERİ DÂHİL) YERYÜZÜNÜ ADÂLET VE EŞİTLİKLE DOLDURAMAMIŞTIR. TAM TERSİNE, İSMÂİLİLER, KARMATÎLER ÇIKMIŞ, ONLARIN ZULMÜNDEN 1055 YILINDA SELÇUKLULAR MÜSLÜMANLARI KURTARMIŞTIR. AMA ARKASINDAN HAÇLILAR (1098) VE MOĞOL İSTİLÂSI VE BAĞDAD'IN İŞGÂLİ (1258) GELMİŞ, ABBASÎ HALİFESİ SOKAKLARDA SÜRÜKLENMEŞTİR.... ADÂLET GELEBİLİR, ANCAK EŞİTLİK BİR MÜSLÜMAN KAVRAMI DEĞİLDİR. ALLAH İNSANLARI DERECE DERECE FARKLI YARATMIŞTIR. (EN'AM SÛRESİ, 165. ÂYET) PEYGAMBERLERDEN BÂZILARINI BİLE DİĞERLERİNE ÜSTÜN KILMIŞTIR.
4 - Ebu Said’den: Hasan bin Ali aleyhi’s-selâm Muaviye bin Ebu Süfyan ile sulh ettiği zaman, bazıları onu bu işten dolayı kınayınca şöyle buyurdu: “Yazıklar olsun size! Ne yaptığımı bilmiyorsunuz? Vallahi güneşin üzerinde doğup battığı her şeyden daha hayırlısını ben Şiilerim için yaptım. Benim, sizin imamınız olduğumu, sizin bana itaat etmeniz gerektiğini ve Resulullah’ın buyurduğu cennet gençlerinin efendilerinden biri olduğumu bilmiyor musunuz?”
“Evet biliyoruz,” diye cevap verdiler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Biliyor musunuz Musa b. İmran, Hızır
Aleyhi’s-selâm ’ın gemiyi delmesine, duvarı düzeltmesine ve çocuğu öldürmesine neden o kadar çok kızdı? Çünkü bu işlerin hikmetini bilmiyordu. Halbuki bu işler zikri yüce Allah’ın yanında doğru ve hikmet üzereydi. Arkasında İsa b. Meryem’in namaz kılacağı Kaaim dışında biz Ehl-i Beyt’ten olan hepimizin boynunda zamanın tağutunun biatı olduğunu bilmiyor musunuz? Yüce Allah onun velâdetini gizleyecek ve şahsını saklayacaktır. Böylece o, zuhur ettiğinde kimsenin biatı onun boynunda olmayacaktır. O, tüm kadınların en üstünü olan birinin oğlu olan kardeşim Hüseyin’in dokuzuncu oğludur. Onun gaybetinde Allah onun ömrünü uzatacak, sonra kendi kudreti ile onu kırk yaşından daha genç görünümlü olarak aşikâr edecektir ve bu, Allah’ın her şeye kaadir olduğunun bilinmesi içindir.” (Kemal-ud Din, c. 1, sf. 315... Aynı hadisi “Kifayet-ul Eser” sf. 317’de aynı senetle nakleder. )
HADİS RİVÂYETİNDEKİ " benim şiilerim" İFÂDESİNİ YANLIŞ BULUYORUZ... EHL- BEYT, ETRAFLARINDA TOPLANANLARA, KENDİLERİNİ SEVENLERE "ŞİA" DERLERDİ. "Şİİ" TÂBİRİ SONRADAN ÇIKMIŞ, EHL-İ BEYT DEĞİL; EHİ BEYT TARAFTARLARINCA BENİMSENLENİLMİŞTİR.
HADİS RİVÂYETİNİN İLK KISMINDA YUKARIDA ANLATTIĞIMIZ HAZRET-İ HASAN'IN HALİFELİKTEN VAZGEÇİP İMAMLIKLA YETİNMESİNE İŞARET EDİLİYOR. BU DA BEYGAMBERİMİZİN "BENDEN SONRA HİLÂFET 30 YILDIR," SÖZÜNE DAYANIYORDU. BİR KISIM ALEVİLER BUGÜN DAHİ HAZRET-İ HASAN'I BU YÜZDEN KINARLAR... YANLIŞ YAPARLAR!..
HAZRET-İ HÜSEYİN'İN 9. GÖBEK ÇOCUĞU, TORUNU 12. İMAM MEHDİ'DİR. KAAİM DENİLEN ZAT ODUR. BU NOKTAYA "İSÂ BİN MERYEM'İN (GÖKTEN İNİP) ONUN ANKASINDA NAMAZ KILACAĞI, GENÇLEŞİP 40 YAŞINDA ORTAYA ÇIKACAĞI EKLENMİŞ... BÖYLE BİR OLAY İMAM MEHDİ'NİN 874-941 ARASINDAKİ DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞMEDİ. EĞER KIYÂMETTEN ÖNCE BİR MEHDİ'NİN GELECEĞİNE İNANIRSAK; O MEHDİ, 12. İMAM MEHDİ'DİR, BAŞKASI HİÇ NİYETLENMESİN!..
5 - Abdurrahman bin Selit’ten; İmam Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “On iki Hidâyet İmamı bizdendir. Birincisi Emir-ül Mü’minin Ali bin Ebu Talib’dir sonuncusu ise dokuzuncu evlâdımdır. Hak üzere kıyam edecek olan odur. Yeryüzü öldükten sonra, Allah onun vâsıtasıyla tekrar onu ihyâ edecektir ve müşrikler istemese de Allah hak dini diğer dinlere muzaffer kılacaktır. Onun gaybete çekildiği dönemde bazı kavimler mürtet olacak, bazıları ise dine bağlı kalacaktır. Onlara eziyetler olacak ve onlara denilecek ki: 'Eğer doğru söylüyorsanız bu vaat ne zaman vuku bulacaktır?' Biliniz ki, onun gaybetindeki eziyetlere ve tekziplere sabretmek, Resulullah ile beraber kılıçla cihat etmek gibidir.” (Uyun-ul Ahbar, c. 1, sf. 68... Bu rivâyet, Kemal-ud Din, c. 1, sf. 317. “Kifayet-ul Eser” sf. 317, “Uyun-ul Ahbar” c. 1, sf. 68 ve “Muktazab-ul Eser” sf. 23’te de geçer.)
HAZRET-İ HÜSEYİN BU RİVÂYETTE 9. TORUNUNUN MEHDİ OLACAĞINI, GAYBETE ÇEKİLECEĞİNİ KEŞİF YOLUYLA SÖYLÜYOR Kİ, DOĞRUDUR... ÖNEMLİ OLAN HUSUS ŞUDUR Kİ, YERYÜZÜNÜN FESAT İLE ÇALKALANACAĞINI, ÖLECEĞİNİ, MEHDİ'NİN ONU TEKRAR İHYÂ EDECEĞİNİ SÖYLÜYOR. DOĞRUDUR, BİLHASSA 800-950 YILLARI ARASINDA İSMÂİLÎLER, KARMATİLER, BÜVEYHİLER ORTAYA ÇIKMIŞ, MÜSLÜMANLARA ÇOK EZİYET ETMİŞLERDİ. ARALARINDAN EBU ABDULLAH Şİİ İLE BİR YAHUDİ'NİN OĞLU ÜBEYDULLAH MEHDİLİĞİNİ İLÂN ETMİŞTİ. (913) ÜBEYDULLAH'IN TORUNUNUN OĞLU MUİZ, FÂTIMÎ DEVLETİNİ KURDU. (950) MÜSLÜMANLAR'I BÜVEYHİLER'DEN KURTARAN SELÇUKLULAR OLMUŞTUR. AMA ONLARIN DÖNEMİNDE DE HAŞHAŞİLER, . HAÇLILAR VE MOĞOLLAR ORTAYA ÇIKMIŞ, FÂTIMILER'İN EZİYETİ DEVAM ETMİŞTİR.
6 - Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali’den şöyle buyurduğu rivâyet edilir: “Bu işi yapacak olanın (Mehdi’nin) iki gaybeti vardır. Bu iki gaybetin biri o kadar uzayacak ki, bazıları: “O öldü”, bazıları da: “O gitti” diyeceklerdir. Ne onu sevenler, ne de başkaları onun yerini bilemeyecekler, sadece ona çok yakın hizmetçisi onun yerini bilir.” (Ehl-i Sünnet Kitaplarından “el-İşaa Fi Eşrat-is Saa” sf. 93)
BU RİVÂYET TE 12. İMAM MEHDİ HAKKINDADIR, KİYÂMETTEN ÖNCE GELECEĞİ SÖYLENEN MEHDİ HAKKINDA DEĞİLDİR. İKİ GAYBET TE GERÇEKLEŞMİŞTİR.
7 - Amr bin Sabit’ten: Hz. Zeyn-ul Abidin Ali bin Hüseyin aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Her kim bizim Kaaimimizin gaybetinde onun velâyetine bağlı kalırsa, Allah (c.c) Bedir ve Uhud şehitlerinden bir tânesinin sevâbını ona verir.” (Kemal-ud Din, c. 1, sf. 323:
BU RİVÂYET TE 12. İMAM MEHDİ HAKKINDADIR.
8 - Said bin Cübeyr’den: İmam Zeyn-ul Abidin Ali bin Hüseyin aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Bizden olan Kaaim’de peygamberlerden bazı sünnetler vardır: Nuh’tan, İbrahim’den Musa’dan, İsa’dan, Eyyüp’ten ve Muhammed salla’llâhu aleyhi ve alih ’den birer sünnet onda vardır. Nuh’un ondaki sünneti uzun ömrüdür, İbrahim’in sünneti gizli velâdet ve halktan uzaklaşmasıdır. Mûsa’nın sünneti korkudan gaybete çekilmesidir; İsâ’nın sünneti halkın onun hakkında ihtilâf etmesidir, Eyyüb’ün sünneti ise belâlardan sonraki ferahlıktır; Muhammed’in sünneti ise kılıçla zuhur etmesidir...” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 576)
BU RİVÂYET TE 12. İMAM MEHDİ HAKKINDADIR. ANCAK SON KISIM BİR TUHAFTIR. ÇÜNKÜ İMAM MEHDİ HEP GAYBETTE İDİ. HİÇ MADDETEN KILIÇ KULLANDIĞINA DÂİR BİR RİVÂYET YOKTUR. BU RİVÂYETİ KIYÂMETTEN ÖNCEKİ ZUHURA YORANLAR VARSA, BİLSİNLER Kİ; O MEHDİ, İMAM MEHDİ'DİR, BAŞKASI KASTEDİLMEMEKTEDİR.
9 - Zuhruf sûresindeki “Ve onun arkasında bâki kalacak bir kelime bıraktık da belki onlar geriye dönerler.” âyeti hakkında, Sabit-i Somali, Ali bin Hüseyin’den, o babasından, o da Ali bin Ebu Talib aleyhi’s-selâm ’dan rivâyet eder ki, şöyle buyurmuştur: Bu âyet bizim hakkımızda nâzil olmuştur. Allah İmâmet'i kıyâmete kadar Hüseyin’in zürriyetinde karar kılmıştır. Bizden olan gaybette bulunacak İmam’ın iki gaybeti vardır. Birisi diğerinden daha uzun olacaktır. Onun imâmetine sadece yakini güçlü olan ve mârifeti sahih olanlar bağlı kalacaklardır!.. Sonra buyurdu ki: “Allah’ın velisi, Resulullah ve sonraki İmamlar'ın vâsisi olan Onikinci İmam’ın gaybeti çok uzun sürecektir. Ey Ebu Hâlid! Onun gaybetinde onun imâmetine inananlar ve onun . akıl, zekâ ve mârifet vermiş ki gaybet, onların yanında müşâhede gibidir. Allah, o zamanda olanları tıpkı Resulullah yanında kılıçla savaşan mücâhitler gibi karar kılmıştır. Onlar gerçek ihlâs sâhipleri, bizim sâdık Şiilerimiz ve Allah’ın dinine gizli ve açık olarak dâvet edenlerdirler.” Yine buyurdu ki: “En üstün amellerden biri de Mehdi’nin zuhurunu beklemektir.” (“Yenabi-ul Mevedde’den naklen el-Mahacce,” sf. 427)
YİNE "bizim sâdık şiilerimiz" İFÂDESİ VAR Kİ, YANLIŞ, "ŞİÂMIZ" OLMASI GEREKİRDİ. ZÂTEN ŞİA, "SÂDIK DOST" DEMEKTİR. İKİNCİSİ, İMÂMET'İN KIYÂMETE KADAR SÜRECEĞİ İDDİASI Kİ, İRAN ŞİİLERİ VE AĞA HAN İSMAİLÎLERİ TARAFINDAN SÜRDÜRÜLÜR. HALBUKİ, EHL-İ BEYT İMÂMET'İ 12. İMAM İLE SONLANMIŞTIR ONDAN SONRA VELÂYET-VELİLİK DÖNEMİ VARDIR Kİ, BİZCE O DA, HATEM-ÜL EVLİYA EL HAC BEKTÂŞ-I VELİ İLE SONA ERMİŞTİR. ŞİMDİLERDE EHL-İ GAYB İLE OLSA OLSA DERVİŞ VASIFLI KİŞİLER OLABİLİR.
BAŞTAKİ ZUHRUF SÛRESİNE ATIF VAR. ASLI ŞÖYLE:
- HANİ İBRÂHİM BABASINA VE KAVMİNE DEMİŞTİ Kİ:
ŞÜPHESİZ BEN, SİZİN TAPTIĞINIZ ŞEYLERDEN UZAĞIM!
BENİ YARATAN (ALLAH) MÜSTESNÂ!
ŞÜPHESİZ Kİ O, BENİ HİDÂYETE ERDİRECEKTİR!"
(ZUHRUF SÛRESİ , 26-27. ÂYETLER)
- "VE ONU, BELKİ DÖNERLER DİYE,
ARDINDAN GELENLER İÇİN KALICI BİR KELİME KILDI."
(ZUHRUF SÛRESİ , 28. ÂYET)
MÜFESSİRLER BURADA "KELİME" OLARAK GEÇEN İFÂDEYİ, KIYÂMETE KADAR KALACAK OLAN "TEK VE ORTAĞI OLMAYAN ALLAH'A İMAN" OLARAK YORUMLAMAKTADIRLAR. YÂNİ "LÂ İLÂHE İLLALLAH" !... HADİS RİVÂYETİNDEKİ GİBİ HAZRET-İ ALİ " BU ÂYET BİZİM HAKKIMIZDA NÂZİL OLMUŞTUR," DEMİŞSE, BUNDAN KASTI EHL-İ BEYT'TİR, KIYÂMET KOPUNCAYA KADAR HER DEVİRDE EHL-İ BEYT'TEN BİR MUHTEREM ZAT BULUNACAK VE MÜSLÜMANLARA IŞIK TUTACAK, OLMALIDIR.
BU HADİS RİVÂYETİNDE GAİB İMAMIN İLERKİ BİR TÂRİHTE ZUHUR EDECEĞİ SÖYLENİYOR Kİ, MÜSLÜMANLARA BİR "KURTARICI" ÜMİDİ VERMEKTEN BAŞKA BİR GÂYESİ OLDUĞUNU SANMIYORUZ. EĞER AHİR ZAMANDA BİR MEHDİ ZUHUR EDECEKSE, O DA GAİB İMAM MUHAMMED MEHDİ'DİR, BAŞKASI HEVESLENMESİN!
10 - İbrahim bin Ömer-i Kunasi’den: İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Bu emrin sahibinin iki gaybeti vardır.” Yine şöyle buyuruyordu: “Kaaim kıyam ettiğinde, kimsenin biatı onun boynunda olmayacaktır.” (Gaybet-i Numani, sf. 89)
BU RİVÂYET TE OLSA OLSA İLERDEKİ 12. İMAM MEHDİ'YE İŞÂRETTİR.
11 - Salih bin Ukbe’den, o babasından, o da İmam Muhammed Bâkır’dan, o ise babalarından nakleder ki, Resulullah salla’llâhu aleyhi ve âlih şöyle buyurdu: “Mehdi benim evlatlârımdandır, onun gaybet dönemi olacaktır. Bu dönemde ümmetten birçoğu delâlete düşecektir. O, peygamberlerin nişâneleriyle gelecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adâalet ve eşitlikle dolduracaktır.” (Kemal-ud Din, c. 1, sf. 287 ve Bihar-ul Envar, c. 51, sf. 72)
BU RİVÂYETİ BİR AÇIDAN 12. İMAM MEHDİ'YE YORMAK MÜMKÜNDÜR. ONUN DÖNEMİNDE
(874-941) DÜŞÜLEN DELÂLET İLE, SELÇUKLULAR ELİYLE GELEN ADÂLET KASTEDİLMİŞ OLABİLİR. AMA EŞİTLİK HİÇ BİR ZAMAN VAR OLMADI, OLMAYACAKTIR. EŞİTLİK BİR MÜSLÜMAN KAVRAMI DEĞİLDİR, BİR HIRİSTİYAN BATI KAVRAMIDIR. ALLAH KUR'AN DA BİLE 7-8 CENNET SAYAR, HERKESİ AYNI CENNETE KOYMAZ!
12 - Ebu Hamza’dan; İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm buyurdu ki: Resulullah salla’llâhu aleyhi ve âlih şöyle buyurdu: “Ehl-i Beyt’imden Kaaim’in zamanında yaşayıp, onun kıyâmından önceki gaybetinde onun imamlığına uyan, dostlarını sevip, düşmanlarına düşman olanlara ne mutlu! Böyle birisi kıyâmet gününde benimle birlikte olan dostlarımdan ve ümmetimin en değerlilerindendir.” Sonra İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Ey Ebu Müstehil! Bizim Kaaim’imiz Hüseyin’in evlâtlarından dokuzuncusudur. Çünkü Resulullah’tan nakledilmiştir ki, sonraki imamlar oniki tânedir ve sonuncuları Kaaim’dir.” Dedim ki: “Ey Seyyidim! Bu oniki kişi kimdir?” Buyurdu ki: “Birincisi Ali bin Ebu Talib’dir, ondan sonra Hasan ve Hüseyin, sonra da Ali bi Hüseyin, sonra ben, benden sonra da bu.” diyerek ve elini oğlu İmam Cafer’in omuzuna koydu. Dedim ki: “Bundan sonra kim?” Buyurdu ki: “Oğlu Musa, Musa’dan sonra oğlu Ali, Ali’den sonra oğlu Muhammed, Muhammed’den sonra oğlu Ali, Ali’den sonra da oğlu Hasan. İşte o yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak olan Kaaim’in babasıdır. Şiilerimizin göğsüne şifâ verecektir...” (Kemal-ud Din, c. 1, sf. 286 ve Bihar-ul Envar, c. 1, sf. 72)
İMAM MUHAMMED BÂKIR HAZRETLERİ OĞLUNUN TORUNLARININ ADLARINI BİRER BİRER SAYIYOR!.. BU PEK AKLA YATKIN DEĞİL, AMA KEŞİF YOLUYLA MÜMKÜN!.. MEHDİ'NİN HAZRET-İ HÜSEYİN'İN 9. TORUNU OLDUĞUNU SÖYLÜYOR. BUNU DA PEYGAMBERİMİZİN "12 İMAM" İFÂDESİNE BAĞLIYOR... EHL-İ BEYT'İN HÜSEYİN SOYUNUN BÜYÜK BİR KISMI BU İNANCI SÜRDÜRMÜŞ, BİZ DE İNANIRIZ.
"BİR KISMI" DİYORUZ, ÇÜNKÜ BU SİLSİLEDEN AYRILAN HÜSEYİN SOYU OLDUĞU GİBİ, HAZRET-İ HASAN'IN EVLÂTLARINDAN OLUŞAN 5 İMAMLI BİR BAŞKA MEZHEP DAHA VARDIR. İSMAİLÎLER 7. İMAMDAN SONRA ZİNCİRDEN KOPARLAR. BİR DE ZEYDÎLER VARDIR. VELHÂSIL, İMÂMET MESELESİ KARIŞIKTIR.
AMA "EŞİTLİK" KONUSUNU KABUL ETMEYİZ. NE PEYGAMBER DÖNEMİNDE, NE 12. İMAM DÖNEMİNDE İNSANLAR ARASI BİR "EŞİTLİK" OLMAMIŞTIR. HERKES GAYRETİ, İMÂNI KADAR YER KAPLAR!..
13 - Safvan bin Mihran-ı Cemmal’dan: İmam Câfer-i Sâdık aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki Mehdi’niz aranızdan gaybete çekildiğinde, içinizden bazı câhiller diyecek ki: Allah’ın Âl-i Muhammed’e ihtiyâcı yoktur. Sonra o, yeryüzüne parlak yıldız gibi dönecek ve yeri zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, adâlet ve eşitlikle dolduracaktır.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf 341)
AYNI MEALDE BİR RİVÂYET DAHA!.. EŞİTLİĞE KATILMIYORUZ. EĞER KIYÂMETTEN ÖNCE BİR MEHDİ GELECEKSE, BU 12. İMAM MUHAMMED MEHDİ OLACAKTIR, BAŞKASI HEVESLENMEYE!.. YOK, BİR KURTARICI KASTEDİLİYORSA, HER SIKINTILI DÖNEMDE ALLAH MÜMİNLERİ BAŞSIZ BIRAKMAZ!..
14 - Mufazzal bin Ömer-i Cofi’den: İmam Câfer-i Sâdık aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Bu emrin sâhibinin iki gaybeti olacak. Ve birisi o kadar uzayacak ki, bazıları: “Öldü” bazıları: “Öldürüldü”, bazıları ise: “Gitti” diyecekler. Onun ashâbından çok azı ona bağlı kalacak. Ve onun yerini yakın hizmetçisinin dışında başka ne bir veli, ne de bir başkası bilmeyecek.” (Gaybet-i Numani, sf. 89)
BU RİVÂYET TE 12. İMAMIN GAYBETİ HAKKINDA!.. GELİRSE O GELECEK, BAŞKASI DEĞİL!
15 - Mufazzal bin Ömer’den: İmam Câfer-i Sâdık aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Yüce Allah, varlıkları yaratmadan ondört bin yıl önce ondört nur yarattı. İşte o nurlar, bizim ruhlarımızdır”. Dediler ki: “Ey Allah Resulünün oğlu, bu ondört nur kimdir?” Buyurdu ki: “Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin’in evlatlarından olan İmamlar. Onların sonuncusu Kaaim’dir. Gaybetten sonra kıyâm edecek, Deccâl'ı öldürecek ve yeryüzünü her türlü zulüm ve haksızlıktan temizleyecek.” (Kamal-ud Din, c. 2, sf. 335 ve Bihar-ul Envar, c. 51, sf. 144)
ONDÖRT BİN YIL MECÂZİDİR. HEP SÖYLEDİK, 40, 1000 GİBİ RAKAMLAR BÜYÜKLÜK İFÂDE EDER, LÂFZÎ DEĞİLDİR. ONDÖRT NUR DOĞRUDUR, AMA HEPSİ O KADAR DEĞİLDİR. PEYGAMBERİN SOYUNDAN DAHA NİCE NURLAR GELMİŞTİR.
KIYÂMETTEN ÖNCE GELECEK OLAN 12. İMAM MEHDİ (KAAİM) İSE, VE DECCÂL'İ O ÖLDÜRECEK İSE, BÜTÜN O MÂNÂDAKİ MESİH HADİSLERİ UYDURUK DEMEKTİR!.. ÇÜNKÜ "MESİH ÖLDÜRECEK," DENİYORDU. İKİSİNDEN BİRİ DOĞRU DEĞİLDİR... EN AZINDAN BİRİ, TABİİ Kİ!..
16 - Seyyid bin Muhammed-i Himyeri’den: İmam Câfer-i Sâdık aleyhi’s-selâm ’a şöyle dedim: “Ey Allah Resulünün oğlu! Senin babalarından bize gaybet ve onun doğruluğu hakkında rivâyetler ulaşmıştır. Bu gaybetin kimin üzerinde vuku bulacağını söyler misin?” Buyurdu ki: “Doğrusu gaybet benim evlâtlarımdan altıncısında vukû bulacaktır. O, Resulullah’tan sonraki hidâyet imamlarının onikicisidir. Birincileri Emir-ül Mü’minin Ali bin Ebu Talib, sonuncuları ise Allah’ın yeryüzündeki son hücceti ve zamanın sâhibidir. Allah’a andolsun Nuh’un, kavmi içinde kaldığı süre kadar gaybette kalsa dahi, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adâlet ve eşitlikle dolduruncaya kadar dünyâdan göçmeyecektir.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 342)
RİVÂYETTEN ANLIYORUZ Kİ, HAZRET-İ MUHAMMED'DEN (S.A.V.) BERİ BİR "GAYBET" İNANCI VAR... DİKKAT EDERSENİZ, BU RİVÂYETTE CÂFER-İ SÂDIK HAZRETLERİ KENDİNDEN SONRAKİLERİ İSİM İSİM SAYMIYOR. HATTA İSİM DAHİ VERMİYOR MEHDİ İÇİN... BURADA DA "EŞİTLİK" SÖZÜ EDİLİYOR, ALLAH'IN NİZÂMINA AYKIRIDIR.
17 - Ebu Basir’den: İmam Câfer-i Sâdık aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Peygamberlerde vuku bulan gaybetler aynen, adım adım ve karış karış biz Ehl-i Beyt’ten olan Kaaim’de de vuku bulacaktır.” Dedim ki: "Ey Resulullah’ın oğlu! Siz Ehl-i Beyt’ten olan bu Kaaim kimdir?” Buyurdu ki: “Ey Ebu Basir! O, benim oğlum Musa’nın beşinci evlâdıdır. Câriyelerin en üstününün oğludur. Öyle bir gaybete çekilecek ki, bâtıl ehli onda tereddüt edecektir. Sonra Allah onu izhar edecek, Allah onun eliyle yerin doğusunu ve batısını fethedecek. Sonra Allah’ın ruhu İsâ bin Meryem nâzil olacak ve onun arkasında namaz kılacak. Böylece yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanacak. Yeryüzünün her yerinde Allah’a ibâdet olunacak ve müşrikler istemese de dinin hepsi Allah’a âit olacak.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 345)
BU BASİR'İN RİVÂYETİ BİZE HİÇ İNANDIRICI GELMEDİ. HADİ, "MUSA'NIN 5. EVLÂDI" DOĞRU OLSUN, 12 İMAMI TAMAMLAR... CÂRİYEDEN OLMASI DA GAYBA ÂİTTİR, AMA MÜMKÜN. . İMAM MEHDİ KENDİ DÖNEMİNDE
(874-941) DÜNYÂYI FETHETMEMİŞTİR. TAM TERSİNE, ONUN DESTEKLEMEDİĞİ Şİİ BÜVEYHİLER BAĞDAD'A HÂKİM OLMUŞTUR. İSMÂİLÎLER, KARMATÎLER ORTALIĞI TOZ DUMANA BOĞMUŞTUR. GAYBETTEN SONRA, KİYÂMETTEN ÖNCE GELİP BUNU YAPACAKSA, BAŞKASI MEHDİLİĞE NİYETLENMESİN!.. AMA ORADA DA "İSÂ BİN MERYEM'İN NÜZÛLÜ" DEVREYE GİRMİŞ!.. YÂNİ GAAİBDEN İKİ KİŞİ, GÖKTEN İNİP GELECEK!.. İNANIRSANIZ!.
18 - Yunus bin Abdurrahman’dan: Musa bin Câfer aleyhi’s-selâm ’ın huzuruna çıkarak şöyle arzettim: “Ey Resulullah’ın oğlu! Hak üzere kıyâm edecek olan Kaaim sen misin?” Buyurdu ki: “Hak üzere kıyâm eden benim. Ama yeryüzünü Allah’ın düşmanlarından temizleyecek, onu zulümle dolduğu gibi adâletle dolduracak olan Kaaim, benim evlâtlarımın beşincisidir. Öldürülme korkusu olduğu için gaybeti o kadar uzayacak ki bâzı kavimler onun hakkında irtidata düşecek, bâzıları ise ona bağlı kalacaklardır.” Sonra buyurdu ki: “Bizim Kaaim’imizin gaybetinde bizim sevgimize sarılan, velâyetimize bağlı kalan ve düşmanlarımızdan uzaklaşan Şiilerimize ne mutlu! Onlar bizdendir, biz de onlardanız. Bizlerden imamları olarak râzıdırlar. Biz de onlardan Şiilerimiz olarak râzıyız. Ne mutlu onlara! Allah’a andolsun ki onlar, kıyâmet günü bizimle aynı derecede olacaklar.” (Kifâyet-ul Eser, sf. 265... bu hadis “Bihar-ul Envar” c. 1, sf. 151’de “Kemal-ud Din” c. 2, sf. 361’de de aynı metin ve senetle geçmektedir.)
BU HADİS RİVÂYETLERİ HANGİ TÂRİHLERDE DERLENMİŞ, BİR BİLEBİLSEK, ÇOK ŞEY AYDINLANACAK... YUSUF BİN ABDURRAHMAN, MÛSA-L KÂZIM HAZRETLERİNE SORUYOR, "KAAİM SEN MİSİN?"DİYE!.. KAAİM'DEN HABERDÂR... NEREDEN HABERDÂR?.. TAA HAZRET-İ MUHAMMED (S.A.V.) EFENDİMİZDEN, ÖNCEKİ İMAMLARIN SÖZLERİNDEN!.. PEKİ, KAAİM'İN 12. İMAM OLDUĞUNU BİLMİYOR MU?.. NİYE KALKIP 7. İMAM'A "SEN MİSİN?" DİYE SORUYOR?..
YİNE RİVÂYETTE "bizim şiilerimiz" İFÂDESİ GEÇİYOR Kİ, İMAMLAR ONU DEĞİL, "ŞİA" TÂBİRİNİ KULLANIRLAR. ÜSTELİK İMAMIN AĞZINDAN BÜTÜN O DÖNEM ŞİİLERİNE "AYNI DERECE"Yİ VAAD EDİYOR!.. BÖYLE BİR ŞEYİ PEYGAMBERİMİZ BİLE YAPMAMIŞTI!.. KALDI Kİ, O DÖNEM DE MUSA-L KÂZIM HAZRETLERİNİ İMAM OLARAK TANIMAYAN MEYMUN FESÂDI ÇIKMIŞTI. EHL-İ BEYT ŞİASI BÖLÜNMÜŞ, İSMÂİLİYE MEZHEBİ DOĞMUŞTU!...
19 - Reyyan bin Salt’tan: Kaaim hakkında İmam Rıza aleyhi’s-selâm ’a soru sorduklarında şöyle buyurduğunu duydum: “Cismi görülmez ve ismi anılmaz.” (el-Kafi, c. 1, sf. 268)
BU RİVÂYET 12. İMAM'IN GAYBETİ, YÂNİ ORTALIKTA HİÇ GÖRÜNMEYİŞİ HAKKINDADIR. KIYÂMET İLE ALÂKALI BİR YÖNÜ YOKTUR.
20 - Hasan bin Halid’den: İmam Ali bin Musa er-Rıza aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Benim evlâtlarımın dördüncüsü, câriyelerin en üstününün oğludur. Allah onun vesilesiyle yeryüzünü bütün zulüm ve haksızlıklardan temizleyecektir. Halkın doğumunda tereddüt ettiği gaybet sahibi odur. O, zuhur ettiğinde yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak. Halkın arasında adâlet ölçüsünü kuracak. Böylece hiç kimse başkasına zulmetmeyecek. Yeryüzü ona itaat edecek ve onun gölgesi olmayacak.” Ona şöyle soruldu: “Ey Allah Resulünün oğlu! Siz Ehl-i Beyt’ten olan Kaaim kimdir?” Buyurdu ki: “Benim evlâtlarımdan dördüncüsü. Câriyelerin en üstününün oğludur. Allah, onun vesilesiyle yeryüzünü her türlü haksızlıktan temizleyecek ve her türlü zulümden pâk kılacaktır. Halkın, velâadetinde tereddüt edeceği odur. Zuhurundan önce gaybete çekilecek olan odur. O, zuhur ettiğinde yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanacak ve halkın içinde adâlet ölçüsünü kuracak. Böylece hiç kimse başkasına zulmetmeyecek. Yeryüzü ona itaat edecek ve onun gölgesi olmayacaktır. Gökten bir münadi onun adına nida edecek ve yeryüzündeki bütün halk ona doğru yapılan şu çağrıyı işitecek: 'Bilin ki, Allah’ın hücceti Beytullah’ın yanında zuhur etti, ona tâbi olun. Şüphesiz hak onunladır ve ondadır.!' Ve bu konuda Allah’ın âyeti şöyle geçer: 'Eğer istersek onlara gökten bir âyet nâzil ederiz de hepsinin boynu onun karşısında eğilir.' Yakın bir mekândan bir münâdi, o gün nidâ eder ve onlar da o hak sesi duyarlar. İşte o zuhur günüdür. Yâni oğlum Kaaim Mehdi’nin zuhuru.” (Ehl-i Sünnet Kitaplarından “Yenabi’ul Mevedde” sf. 448)
BU HADİS RİVÂYETİNDE DE PEYGAMBER TORUNU İMAM, MEHDİ'NİN 12. İMAM OLDUĞUNU SÖYLÜYOR... ORTADAN KAYBOLACAĞINI VE İLERDE TEKRAR ORTAYA ÇIKACAĞINI SÖYLÜYOR. EĞER HADİSE İNANIRSAK, KIYÂMETTEN ÖNCE ZUHUR EDECEK MEHDİ, 12. İMAM MUHAMMED MEHDİ'DİR, BAŞKASI DEĞİL!..
21 - Sakr bin Ebu Delf’den: Ebu Câfer Muhammed bin Ali Rıza aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Doğrusu benden sonraki İmam, oğlum Ali’dir. Onun emri benim emrim, sözü benim sözüm, ona itaat bana itaat demektir. Ondan sonraki İmam, onun oğlu Hasan’dır. Onun emri babasının emri, babasının sözüdür, ona itaat babasına itaattir.” Sonra sükût etti. Ona şöyle arz ettim: “Ey Allah Resulünun oğlu! Hasan’dan sonraki İmam kimdir?” Şiddetle ağladıktan sonra: “Hak üzere Kaaim olan ve beklenen İmam’dır.” diye buyurdu. (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 378)
EĞER BİR BEKLENEN MEHDİ VAR İSE, PEYGAMBERİMİZİN KASTETTİĞİ MEHDİ BU 12. İMAM KAAİM,'DİR, VE 874 YILINDA ZUHUR ETMİŞ, 941 YILINDA ORTADAN KAYBOLMUŞTUR.
22 - Abdulazim bin Abdullah’tan: İmam Muhammed bin Ali aleyhi’s-selâm ’ın yanına giderek Mehdi’nin Kaaim mi, başkası mı olduğunu sormak istedim. Ama o söze başlayarak bana şöyle buyurdu: “Ey Ebu’l Kasım! Doğrusu bizden olan Kaaim, Mehdi’dir. Onu, gaybetinde beklemek ve zuhurunda itaat etmek vaciptir. O, benim evlâtlarımdan üçüncüsüdür. Muhammed salla’llâhu aleyhi ve âlih ’i peygamber olarak gönderen ve İmâmet'i bizlere mahsus kılan Allah’a andolsun ki, eğer dünyanın sonuna sadece bir gün kalsa dahi, Allah o günü o kadar uzatacak ki o, o günde zuhur edecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 337)
YİNE 12. İMAM MEHDİ'NİN GELİŞİNDEN SÖZ EDİLMEKTE!.. ANCAK ONUN ZUHUR EDECEĞİ BELİRTİLMEKTE!.. BAŞKASI HEVESLENMESİN!.. "EŞİTLİK" GENE KUŞKUMUZU ARTTIRIYOR!.. SANKİ BU HADİS RİVÂYETLERİNE KONMUŞ BİR İKAZ ŞİFRESİ GİBİ!..
23 - Sakr bin Ebu Delf’den: İmam Ali bin Muhammed bin Ali Rıza aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Doğrusu benden sonraki İmam, oğlum Hasan’dır, ondan sonraki ise onun oğlu Kaaim’dir. O, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduktan sonra adâlet ve eşitlikle dolduracak olandır.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 383)
HER İMAM, KENDİNDEN SONRAKİ İMAMI BELİRTMİŞTİR, BUNDA BİR ŞÜPHEMİZ YOK. AMA İŞİN İÇİNE AYNI KİŞİLERİN "EŞİTLİK" DOLU RİVÂYETİ GİRİNCE KUŞKULANIYORUZ. ÇÜNKÜ HİÇ BİR PEYGAMBER, HİÇ BİR İMAM İNSANLAR ARASINDA TAM BİR EŞİTLİK SAĞLAYAMAMIŞTIR, BÖYLE BİR ÇABAYA DAHİ GİRMEMİŞTİR.
24 - Davud bin Kasım-ı Câferi’den: İmam Ebu’l Hasan-ı Askerî aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Benden sonraki halef, oğlum Hasan’dır, haleften sonraki halef geldiğinde ne yapacaksınız?” Dedim ki: “Allah beni sana fedâ kılsın, niçin?” Buyurdu ki: “Çünkü siz onun şahsını görmeyecek ve onu ismi ile anamayacaksınız!” Dedim ki: “Peki onu nasıl zikredelim?” Buyurdu ki: “Şöyle söyleyin: Âl-i Muhammed’in Hücceti. Allah’ın salât ve selâmı ona olsun.” (Usul-u Kafi, c. 1, sf. 268)
BU RİVÂYET DOĞRU İSE 12. İMAM'IN GAYBÛBETİNDEN BAHSEDİLMEKTEDİR. ANLAŞILDIĞI KADARI İLE BÖYLE BİR UYGULAMA OLACAĞI TAA HAZRET-İ MUHAMMED (S.A.V.) ZAMANINDAN BERİ BİLİNİYORDU VE BÜTÜN İMAMLAR O YÖNDE SÖZLER KULLANMIŞLARDIR.
25 - Muhammed bin Osman el Amri’den: İmam Hasan Askerî aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Bu emrin sahibi her yıl hac mevsiminde hazır olacak, halkı görecek ve onları tanıyacak. Halk da onu görecek ama tanımayacaklar.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 440)
DOĞRU OLDUĞUNA İNANDIĞIMIZ BU HADİS RİVÂYETİNDEN ANLIYORUZ Kİ, 12. İMAM MEHDİ, GAAİB İDİ, YÂNİ HALK TARAFINDAN TANINMIYORDU, AMA MUHTEMELEN HALK ARASINDA DOLAŞIYOR, VAZİFESİNİ İCRA VE İFÂ EDİYORDU. ONU ANCAK SEFİRLERİ YAKÎNEN TANIYORDU. BU GİZLENME DE DÜŞMANLARININ SALDIRISINDAN KORUNMA AMAÇLI İDİ. İKİNCİ GAYBET İSE, DAHA DERİN ANLAMLIDIR, SIKINTIDA OLANLARA BİR KURTARICININ ZUHUR EDECEĞİ ÜMİDİNİ VERMEK İÇİNDİR.
26 - Hasan bin Salih-i Bezzaz’dan: Hasan bin Ali Askeri aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Doğrusu benim oğlum, benden sonraki Kaaim’dir. Uzun ömürlülükte ve gaybette peygamberlerin sünneti onda vukû bulacaktır. Bu süre çok uzadı diye bazı kalpler taş gibi sertleşecektir. Allah kalbine iman yazdığı ve rahmetiyle desteklediği kimseler dışında ona inanan kalmayacaktır.” (Kemal-ud Din, sf. 526 ve Bihar-ul Envar, c. 51, sf. 224)
YİNE İNANILACAK VE ZUHURU BEKLENECEK MEHDİ, BU 12. İMAM MUHAMMED MEHDİ'DİR. BAŞKASI DEĞİL!.. KİMSE HEVESLENMESİN!..
27 - Ahmed bin İshak bin Sa’d el-Es’ari’den: İmam Hasan Askerî aleyhi’s-selâm ’ın yanına giderek, kendisinden sonraki İmamın kim olduğunu sormak istedim: Ama o benden önce söze başlayarak bana şöyle buyurdu: “Ey Ahmed bin İshak! Şüphesiz yüce Allah, Âdem aleyhi’s-selâm’ı yarattığından beri yeryüzünü hüccetsiz bırakmadı ve kıyâmete kadar da bırakmayacaktır. Onun vesilesiyle belâları yeryüzü ehlinden defeder, yağmur yağdırır ve topraktan bereketleri çıkarır.” Ona şöyle arzettim: “Ey Allah Resulünün oğlu! Senden sonraki İmam ve halife kimdir?” Hemen ayağa kalktı ve odaya girdi. Az sonra omzunda yüzü dolunay gibi parlayan üç yaşındaki bir çocukla çıktı ve buyurdu ki: “Ey Ahmed bin İshak! Eğer Allah’ın ve hüccetlerinin yanında değerli olmasaydın bu oğlumu sana göstermezdim. Bunun adı ve künyesi Resulullah’ın adı ve künyesi ile aynıdır. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduktan sonra, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Ey Ahmed bin İshak! Bu ümmetin içinde bu, tıpkı Hızır ve Zülkarneyn gibidir. Vallahi bu öyle bir gaybete çekilecek ki, Allah’ın onun imâmetine bağlı kıldığı ve onun zuhurunun âcil olması için dua etmeye muvaffak kıldığı kimseler dışında, kimse helâk olmaktan kurtulamayacaktır.” Dedim ki: “Ey Mevlâm! Kalbimin mutmain olacağı bir alâmeti var mı?” O çocuk fasih Arapça ile şöyle buyurdu: “Ben Allah’ın yeryüzündeki Son Hücceti'yim; düşmanlarından intikam alacak olan da benim. Beni gördükten sonra artık alâmet ve delil isteme.” Ahmed bin İshak der ki: Sevinç ve ferahla dışarı çıktım. Ertesi gün onun yanına dönerek şöyle arzettim: “Ey Resulullah’ın oğlu! Bana minnet ettiğin için çok mesrur oldum. Hızır ve Zülkarneyn’in onda vukû bulacak olan sünneti nedir?” “Gaybetinin uzunluğudur” dedi. Arz ettim ki: “Ey Resulullah’ın oğlu! Onun gaybeti çok mu sürecek?” Buyurdu ki: “Rabbime andolsun ki, evet. Öyle ki, buna inananların çoğu bu inançtan vazgeçecek. Allah’ın bizim velâyetimiz üzerine kendilerinden ahit aldığı ve kalbine iman yazdığı ve rahmetiyle desteklediği kimseler dışındakiler buna bağlı kalmayacaklardır. Ey Ebu İshak! Bu, Allah’tan gelen bir emirdir ve Allah’ın gizli sırlarından bir sırdır. Sana dediklerimi al, gizle ve şükredenlerden ol. Böylece yarın en yüce makamda bizimle birlikte olursun.” (Kemal-ud Din c. 2 sf.384)
İMAM HASAN-EL ASKERÎ HAZRETLERİ "BU SIRRI SAKLA," DEMİŞ, ÇENESİ DÜŞÜK AHMED BİN İSHAK SAKLAMAYIP HERKESE YAYMIŞ!.. YALNIZ RİVÂYETTE AKLA VE KUR'AN-I KERİM'E UYGUN OLAN HUSUS ŞU: ALLAH, HAZRET-İ ÂDEM'DEN BERİ YERYÜZÜNÜ HÜCCETSİZ, ÇÂRESİZ, BAŞIBOŞ BIRAKMAMIŞTIR!.. PEKİ, 12. İMAM DÖNEMİNDEN (874-941) SONRA BIRAKMIŞ MIDIR?... HÂŞÂ!.. HELE 1200'LERDE... YUNUSLAR, HACI BEKTAŞLAR, MEVLÂNALAR GELMİŞ İNSANLIĞI NURLANDIRMIŞTIR.
ÇOCUĞUN "Ben Allah’ın yeryüzündeki son hüccetiyim;" DEMESİ, BU RAHMETİN 941'DE SON BULDUĞU ANLAMINA GELİR Kİ, KABUL EDİLEMEZ!.. HAA, "BEN GAAİB OLACAĞIM, KIYÂMETTEN HEMEN ÖNCE ORTAYA ÇIKACAĞIM, BENDEN SONRA DA ALLAH KİMSEYE YARDIM ETMEYECEK," DEMEKSE, HİÇ AKLA YATMIYOR!.. "BENİM YETKİM, KAYBOLSAM DA, KIYÂMETE KADAR SÜRECEK," DEMEK İSE, KABUL EDİLEBİLİR. BELKİ YENİDEN DOĞUP ZUHUR EDECEKTİR.
28 - Ebu Ganim-i Hadim’den: İmam Hasan Askerî aleyhi’s-selâm ’ın bir oğlu oldu ve adını Muhammed koydu. Üçüncü gün onu ashabına gösterdi ve buyurdu ki: “Benden sonraki sahibiniz ve benim halifem budur. Ne zaman zuhur edecek diye özlemle beklediğiniz Kaaim budur. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolunca, zuhur edecek ve onu adalet ve eşitlikle dolduracak.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 41)
BU RİVÂYET PEK UÇUK GELDİ. İMAM HENÜZ "ZUHUR" ETMİŞ, GAYBETİNDEN BAHSETMEDEN BİR DAHA "zuhur edecek" DENMESİ, TUTARSIZ... ARDINDAN DA YİNE "EŞİTLİK" KAVRAMI GELİYOR Kİ, İLÂHÎ NİZÂMA AYKIRI!.. ALLAH İKİ KAR TÂNESİNİ BİLE EŞİT YARATMAMIŞTIR!.. NE BU DÜNYÂDA, NE ÖBÜR DÜNYÂDA EŞİTLİK OLMADIĞINI KENDİ SÖYLER!..
29 - Musa bin Cafer bin Veheb-i Bağdadi’den: İmam Ebu Muhammed Hasan Askerî aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Benim halefim hakkında, benden sonra ihtilâf ettiğinizi görür gibiyim. Resulullah salla’llâhu aleyhi ve âlih’ten sonraki İmamlar'ı kabul edip de oğlumu inkâr edenler, tıpkı bütün peygamberleri kabullenip, Resulullah’ı inkâr eden gibidir. Resulullah’ı inkâr eden ise, bütün peygamberleri inkâr etmiş sayılır. Çünkü sonuncumuza itaat, birincimize itaat gibidir, sonuncumuzu inkâr etmek de birincimizi inkâr etmek gibidir. Biliniz ki, oğlum öyle bir gaybete çekilecek ki, Allah’ın koruduğu kimseler dışındaki bütün halk, onun hakkında tereddüt edecektir.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 409... Kifâyet-ül Eser, s. 291’de aynı hadisi Ahmed bin Muhammed bin. Yahya el-Attar’dan aynen nakleder. )
BU RİVÂYET AKLA VE KUR'AN-I KERİM'E UYGUN... PEYGAMBERLERDEN BİRİNİ (BİLHASSA SONUNCUSUNU) İNKÂR EDENLER, BÜTÜN PEYGAMBERLERİ İNKÂR ETMİŞ GİBİ OLURLAR!.. AYNI ŞEKİLDE DE İMÂMET'E İNANANLAR ÇOCUK DİYE SON İMAMI REDDEDERLERSE (Kİ AMCASI ETMİŞ, SONRA DÖNMÜŞTÜR) ONLAR DA HAZRET-İ ALİ'DEN BERİ GELEN ZİNCİRİ İNKÂR ETMİŞ OLURLAR!.
30 - Muaviye bin Hekim, Muhammed bin Eyyüb bin Nuh ve Muhammed bin Osman-ı Amri’den: “Biz İmam Hasan Askerî aleyhi’s-selâm ’ın evinde kırk kişi toplanmıştık ve o, oğlunu bize göstererek buyurdu ki: “Bu benden sonraki imamınızdır ve sizlere halifemdir, ona itaat edin ve benden sonra dininizde ayrılığa düşmeyin, yoksa helâk olursunuz. Biliniz ki, siz bu günden sonra onu göremeyeceksiniz.” O üçü şöyle dediler: “Onun yanından ayrıldık, aradan birkaç gün geçmeden İmam Hasan-ı Askerî aleyhi’s-selâm dünyadan göçtü.” (Kemal-ud Din, c. 2, sf. 435)
VE ÇOCUK İMAM MEHDİ O TÂRİHTEN SONRA HALKA VE ASHÂBINA, ŞİASINA GÖRÜNMEDİ. SEFİRLERİ VÂSITASIYLA EMİRLERİNİ İLETTİ. ÜÇÜNCÜ SEFİR 941'DE VEFAT EDİNCE "BÜYÜK GAYBET" BAŞLADI.
31 - İmam Hasan Askerî aleyhi’s-selâm kadri yüce Şeyh Ali bin Hüseyin bin Babeveyh-i Kummi’ye şöyle yazdı: “Bismillahirrahmanirrahim Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Âkıbet, muttakilerindir. Cennet tevhid ehlinin, cehennem ise mülhitlerindir. Düşmanlık sadece zâlimler aleyhinedir. Yaratıcıların en güzeli olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Salât, yaratılmışların en üstünü olan Muhammed’e ve onun pâk itretine olsun. Ey güvendiğim şeyh Ebu’l Hasan Ali bin Hüseyin-i Kummî! Allah seni kendi rızâsını kazanmaya muvaffak kılsın ve kendi rahmeti ile sana sâlih evlâtlar versin. Sana takvayı, namazı ikame etmeyi ve zekât vermeyi tavsiye ederim.... Hep sabırlı ol ve kurtuluşu bekle. Peygamber’in müjdelediği oğlum zuhur edene kadar, Şiilerimiz sürekli hüzün içinde olacaklar. O, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adâlet ve eşitlikle dolduracaktır. Sabret Şeyh ve Şiilerime sabretmelerini emret. Allah yeryüzüne istediğini vâris kılacaktır. Âkıbet, takvalılarındır. Sana ve bütün Şiilerime Allah’ın selâmı ve rahmeti olsun. Allah bize yeter, o ne iyi vekil, ne iyi Mevlâ ve ne iyi yardımcıdır.” (el-Envâr-ul Behiyye, sf. 161)
HASAN-EL ASKERÎ HAZRETLERİ BÖYLE BİR MEKTUP YAZMIŞ İSE, BİRİSİ DE BUNU RİVÂYET EDİYOR İSE, BU MEKTUP BİR YERLERDE BULUNMALI!.. ÇÜNKÜ İÇİNDE DOĞRULAR VE BİZE DOĞRU GELMEYEN HUSUSLAR VAR. İLKİ, "Şiiler, Şiilerim" İFÂDELERİ... KOSKOCA İMAM, BÜTÜN ÜMMET-İ MÜSLÜMANI BIRAKIP SÂDECE ŞİİLERE DUA ETMEZ!.. ZÂTEN "Şİİ" DEMEZ, "ŞİA" DER. UYDURMA OLDUĞUNU ORADAN ANLIYORUZ.
TA BAŞTAN BERİ SÖYLEDİĞİMİZ BU HUSUSU DELİLENDİRELİM... EMEVİ HANEDÂNI 90 YIL SÜRMÜŞ, EBA MÜSLİM-İ HORASANÎ'NIN BAŞINI ÇEKTİĞİ BİR İHTİLÂL İLE YIKILMIŞTI. BU OLAYDAN ÖNCE EBU SELEME, HAZRET-İ. HASAN'IN TORUNLARINDAN İMAM ABDULLAH'A, VE HAZRET-İ. HÜSEYİN'İN TORUNULARINDAN ÖMER'E MEKTUP GÖNDERDİĞİ GİBİ, 6. İMAM CÂFER-ÜS SÂDIK'A DA HALİFELİK İÇİN MEKTUP YAZMIŞTI. İMAM CÂFER MEKTUBU ALDI, "ŞU MUMU GETİR," DEDİ VE AÇMADAN YAKTI!.. KENDİSİ HİÇ BİR ZAMAN HALİFELİK İDDİASINDA BULUNMADIĞI GİBİ, HORASANLILAR BU KONUDA KENDİSİNE BAŞVURDUKLARI ZAMAN "BEN SİZİN ARADIĞIMIZ ADAM DEĞİLİM," DEMİŞTİ!.. HAZRET-İ HASAN'IN TORUNLARINDAN ABDULLAH, EBU SELEME'NİN MEKTUBUNU ALINCA, İMAM CAFER HAZRETLERİNE GELİP, - "BEN HALİFELİK İÇİN HAK GÖRÜYORUM KENDİMDE. ŞİAMIZ DA HORASAN'DAN BU İŞ İÇİN GELMİŞ!" DEYİNCE İMAM,
- "ONLAR NEREDEN SENİN ŞİA'N OLUYOR?.. SEN Mİ GÖNDERDİN EBU MÜSLİM'İ HORASAN'A?.. SEN Mİ EMRETTİN SİYAH ELBİSE GİYMELERİNİ? ONLARIN BİRİNİN OLSUN, SOYUNU SOPUNU BİLİYOR MUSUN?
SENİN TANIMADIĞIN, SENİ TANIMAYAN İNSANLAR NASIL SENİN ŞİA'N OLABİLİR?"
DİYE GERİ ÇEVİRMİŞTİ! (Abdülbâki Gölpınarlı, 12 İMAM)
BU KISSADAN ANLIYORUZ Kİ, İMAMLAR ŞİA BİLİRDİ, Şİİ BİLMEZDİ. ÖYLE OLUR OLMAZ ŞEKİLDE SIRF ŞİİLER'E DE DUA ETMEZLERDİ. ÇÜNKÜ ONLAR ÜMMET-İ MÜSLÜMANIN İMAMLARI İDİ!.. ONLARIN ÇOCUKLARI, TORUNLARI ORTAASYA'YA YAYILMIŞ, TÜRKLER'İN MÜSLÜMAN OLMASINDA BÜYÜK ETKİLERİ OLMUŞ SEYYİDLERDİR.
KONUYA DÖNERSEK, PEYGAMBERİMİZİN "ÂHİR ZAMANDA ZUHUR EDECEĞİNİ" SÖYLEDİĞİ RİVÂYET EDİLEN MEHDİ; ŞİİLER'E, ALEVİLER'E VE BEKTÂŞİLER'E GÖRE, BU ONİKİNCİ GAAİB İMAM MEHDİ'DİR!..
TÜRKİYE'DEKİ BÂZI ALEVİLER, ASIL GELECEK OLANIN MEHDİ'NİN SÛRETİNDE ALİ OLDUĞUNA İNANIR VE BU:
GÜNLERİN GELDİ!
ŞEKLİNDE TÜRKÜLERE YANSIR.
ÖZELLİKLE BELİRTELİM Kİ;
- HAZRET-İ MUHAMMED, MÜSLÜMANLARIN DARDA KALDIĞI HER DÖNEMDE, ONLARA ÖNDERLİK EDECEK, ONLARI HİDÂYETE ERDİRECEK BİR KİŞİNİN GELECEĞİNİ MÜJDELEMİŞTİR!..
- BU MÜJDE, HAZRET-İ HÜSEYİN VE DİĞER EHL-İ BEYT İMAMLARI TARAFINDAN TEKRARLANMIŞTIR.
- BU, "ALLAH'TAN ÜMİT KESİLMEZ" ANLAYIŞININ DA BİR PARÇASIDIR.
- BU KİŞİYE GÖREVİNDEN VE ÖZELLİĞİNDEN DOLAYI "MEHDİ" DENMİŞTİR!..
- BÖYLE BİR "MEHDİ"Yİ, DARDA OLAN BÜTÜN MÜSLÜMANLAR BEKLEYEBİLİR!..
BUNA HİÇ BİR İTİRÂZIMIZ YOK!..
- AYRICA, ONİKİNCİ İMAMIN GAYBÛBETİ VE TEKRAR ZUHURUNUN BEKLENMESİ DE, DERİN MÂNEVÎ BİR ANLAM TAŞIYOR OLABİLİR!..
BUNA DA HİÇ BİR DİYECEĞİMİZ YOK!..
TAM TERSİNE, BİZ İNSANLARI YÜCE ALLAH'IN EMRETTİĞİ YÖNE GÖTÜRMEYE ÇALIŞAN, AMA ORTALIKTA GÖRÜNMEYEN, VARLIKLARI İNSANLAR TARAFINDAN BİLİNMEYEN, VE "RİCÂL-İ GAYB" DENİLEN ZATLARIN HER DEVİRDE OLDUĞUNA, YÂNİ YÜKSEK MÂNEVÎ MEVKİLERE ULAŞMIŞ MUHTEREM KİŞİLERİN HER ZAMAN ARAMIZDA BULUNDUĞUNA İNANANLARDANIZ...
AMA BU RİCÂLDEN KASTIMIZ, HER KÖŞEDE PITRAK GİBİ BİTMİŞ OLAN SAHTE ŞEYHLER-ŞIHLAR, HACILAR-HOCALAR DEĞİL!.. RİCÂL-İ GAYB'IN ÖZELLİĞİ GÖRÜNMEMESİ, HALK TARAFINDAN BİLİNMEMESİDİR.
- YAHUDİLER'İN "MESİH" BEKLENTİSİ HER NEKADAR HAZRET-İ İSÂ'NIN GELMESİ İLE SONA ERMİŞSE DE, MÂNEVÎ BİR BEKLENTİ HALİNDE DEVÂM ETMESİNE DE İTİRAZIMIZ YOK!..
- HIRİSTİYANLAR'IN, İSÂ'NIN YENİDEN GELİŞİNİ BEKLEYİP, BUNA MÂNEVÎ BİR ANLAM VERMELERİ DE KABUL EDİLEBİLİR!..
BUNLARDA BİR ZARAR GÖRMÜYORUZ, İTİRÂZIMIZ YOK!.. (BU KONUDAKİ GÖRÜŞÜMÜZÜ İLERDE DERİNLEŞTİRECEĞİZ.) ANCAK;
- ÖLMÜŞ BİR KİŞİNİN DİRİLEREK DÜNYÂYA TEKRAR AYNI BEDENDE GELMESİ;
- BİR HÜKÜMDÂR, KRAL OLMASI,
- ONUN GELİŞİYLE BİRLİKTE DÜNYÂYI OLAĞANÜSTÜ OLAYLARIN KAPLAMASI,
- TAM ADÂLET, TAM EŞİTLİK
ŞEKLİNDEKİ MESİH-MEHDİ İNANIŞLARINI ŞAHSEN BİZ KABUL ETMİYORUZ!..
BURADA SON ZAMANLARDA İYİCE SAPITMIŞ OLAN ADNAN OKTAR, YÂHUT HÂRUN YAHYA DİYE BİLİNEN KİŞİNİN ZIRVALARINA DEĞİNMEDEN GEÇEMİYECEĞİZ.
BU KİŞİ 20 YIL KADAR ÖNCE MASONLAR'A VE YAHUDİLER'E ŞİDDETLE SALDIRAN KİTAPLAR YAYINLATMASI ÜZERİNE, türk MASONLAR'IN BÜROKRATİK ETKİSİYLE TUTUKLANMIŞ, BİR SÜRE HAPİSTE, BİR SÜRE DE TIMARHÂNEDE YATMIŞTI!.. İDDİA, ETRAFINA ZENGİN KİŞİLERİN GENÇ, YAKIŞIKLI OĞULLARINI, VE GENÇ, GÜZEL KIZLARINI TOPLADIĞI, BUNLARIN GETİRDİĞİ PARALAR İLE BİR SULTAN GİBİ YAŞADIĞI İDİ... O DÖNEMLERDE ATATÜRKÇÜ BİLİNİRDİ. MÜRİTLERİYLE ANITKABİR ZİYARETLERİ BİLE YAPMIŞTI.
ANCAK SON 5-10 YILDIR İYİCE ZIVANADAN ÇIKTI. YABANCI KAYNAKLARDAN MÜRİTLERİNİN DERLEDİĞİ 300 KADAR KİTABI, KENDİ YAZMIŞ GİBİ GÖSTERDİ. BU KİTAPLARI HIRİSTİYANLAR'DAN VE YAHUDİLER'DEN BÜYÜK PARA YARDIMI VE EMEK DESTEĞİ GÖREREK 70 DİLE ÇEVİRTİP BİR ÇOK ÜLKEDE YAYINLATTI. (LÂF ARAMIZDA, BU KİTAPLARIN TABİATLA İLGİLİ BÖLÜMLERİNİ KUR'AN ÂYETLERİ İLE BAĞDAŞTIRMASI ÇOK BAŞARILIDIR.) ARDINDAN ONCA BÜYÜK İSLÂM ÂLİMİ DURURKEN, SAİD-İ KÜRDÎ'NİN UYDURUK RİSÂLELERİNE DAYANARAK "Mehdi'nin gelmiş olduğunu, 10 yıla kadar İSTANBUL'dan ortaya çıkacağını, Kral Mesih'in gökten ineceğini, ikisinin bir arada TÜRK-İSLAM birliği kurup, bütün dünyâda İSLAM hâkimiyeti kuracağını, 2120 yılında KIYÂMET'in kopacağını" İDDİA ETMEYE BAŞLADI!.. MEHDİ'NİN VASIFLARINI SAYARKEN DE, KENDİSİNDE OLAN "alnı açık, sakallı, sırtında beni var" GİBİ HUSUSLARI ÖNE ÇIKARMAYA VE "kendisinin seyyit olduğunu, yani peygamber soyundan geldiğini, adının Ahmed Muhammed Adnan olduğunu" BELİRTMEYE DİKKAT ETTİ Kİ, BUNLARIN HİÇ BİRİ DOĞRU DEĞİLDİR!.. ÇÜNKÜ SEYİTLİK OSMANLILAR DÖNEMİNDE BERAT İLE TESPİT EDİLİRDİ. ZAMANLA SAHTELERİNİN ORTAYA ÇIKMASINA RAĞMEN, ADNAN OKTAR'IN NE KENDİSİNDE, NE DE SÜLÂLESİNDE NE SAHTESİ, NE HAKİKİSİ, BÖYLE BİR BERAT MEVCUT DEĞİLDİR!.. SONRA UTANMADAN KULLANDIĞI "AHMED MUHAMMED" GİBİ PEYGAMBERİMİZİN MUBAREK ADLARI KENDİSİNE DOĞDUĞUNDA VERİLMEDİĞİ GİBİ, NÜFUS KÂĞIDINDA DA YOKTUR!.. SONRADAN MAHKEME KARARI İLE EKLETTİYSE, BUNA DA DÜPEDÜZ "SAHTEKÂRLIK" DENİR!.. SONRA "KÜÇÜK MEHDİ - BÜYÜK MEHDİ" DİYE KAVRAMLAR İCAT EDEREK, "Küçük Mehdilerin geldiğini, ancak "BÜYÜK MEHDİ"nin kıyâmet kopmasından önce geleceğini, bütün dünyânın müslüman olacağını," İDDİA ETTİ!.. "HAZRET-İ İSÂ'nın ASHÂB-I KEHF gibi uyutulup göğe alındığını, kıyâmetten önce uyanıp ineceğini" ÖNE SÜRDÜ. ASHÂB-I KEHF'İN YERYÜZÜNDE UYUTULDUĞUNU UNUTTU!... BUNLARI YAZDIĞI KİTAPLARDA ÖNE SÜRDÜĞÜ GİBİ, KOCAELİ, MAVİ KARADENİZ, AKSU, KAÇKAR, KANAL AVRUPA GİBİ TELEVİZYON KANALLARINDA, İNTERNET SAYFALARINDA, RADYO KANALLARINDA, VE EN SON DA KENDİ TELEVİZYON KANALI A9'DA HEMEN HER GECE YAYINLAMAYA BAŞLADI. HEM DE KARŞISINA 2-3 GÜZEL KIZ ALARAK, ARADA BİR ONLARA "güzel gözlüm, sevimli, prenses, kedim benim" GİBİ LÂFLARLA SULANARAK!.. HELE 10.10.2011 GECESİ İYİCE HADDİNİ AŞARAK KENDİSİNİ "Yakışıklı, heybetli" DİYE TANIMLADIKTAN SONRA, KARŞISINDAKİ ÇARŞAFLI BİR ARAP KIZINA DİLİNİN BİLE DÖNMEDİĞİ İNGİLİZCE İLE SÖZÜMONA İLTİFAT YAĞDIRINCA, KIZCAĞIZ BOZULUP "BU SÖZLER İLTİFAT SINIRINI AŞIYOR," DİYE HERİFİ TERSLEMEK ZORUNDA KALDI!.. 2014 YILINDA İYİCE ZIVANADAN ÇIKTI. PHER AKŞAM YAPTIĞI KADINLI ERKEKLİ SÖZDE "dinî sohbet" TOPLANTILARDINDA MİNİ ETEKLİ KADINLARI OYNATMAYA BAŞLADI!.. .
BİZİM ANLAMADIĞIMIZ, GEÇMİŞTEKİ BÜYÜK DİN ADAMLARINDA, TASAVVUF EHLİNDE VE HİÇ BİR TARİKATTA GÖRMEDİĞİMİZ BİR ŞEY VAR... ŞİMDİNİN SAHTE ŞEYHLERİ, ŞIHLARI, ADNAN GİBİ HOCA BOZUNTULARI İŞİN İÇİNE HEP KADIN VE CİNSİYET KARIŞTIRIYORLAR!.. FADİME ŞAHİN ADLI GÜZEL VE KAPALI KIZI SAHTE İMAM NİKÂHI İLE "EVLENDİK" DİYE KANDIRIP İĞFAL EDEN ALİ KALKANCI'YI UNUTMADIK... UĞUR DÜNDAR'IN KEŞFETTİĞİ 90'LIK PİMPİRİK BİR ŞEYH VARDI, "mürit"LERİNE ÇÜKÜNÜ ÖPTÜRÜR, BUNU DA "MUZ YEME" DİYE ADLANDIRIRDI... MÜSLÜM GÜNDÜZ İSE BİÇÂRE FADİME ŞAHİN'LE KONUŞMAK İÇİN BİLE KOYNUNA GİRMESİNİ ŞART KOŞMUŞTU... GEÇENLERDE UĞUR KORUNMAZ DİYE BİRİ ÇIKTI. O DA HEM ÇÜKÜNÜ EMDİRİYOR, BUNA "BÂDELENME"DİYOR, HEM DE KADIN-ERKEK AYIRMADAN "mürit"LERİNE ÖNDEN, ARKADAN TECÂVÜZ EDİYORDU!.. ADNAN "HOCA" YILLARDIR SÜRDÜRDÜĞÜ, SÖZÜMONA ZİNÂDAN KAÇINMAK İÇİN, "mürit"LERİ ARASINDAKİ ORAL VE ANAL İLİŞKİYİ NEREDEYSE EKRANA TAŞIYACAK!.. HİÇZ BÖYLE SAPIKLIKLARI AHMET YESEVÎ HAZRETLERİ'NDE, HACI BEKTAŞ-I VELİ'DE, MEVLÂNA CELÂLEDDİN-İ RUMÎ'DE, NAKŞIBENDÎ HAZRETLERİ'NDE, ABDÜLKAADİR GEYLÂNÎ HAZRETLERİ'NDE, MUHİDDİN-İ ARABÎ'DE GÖREBİLİR MİSİNİZ?.. İÇLERİNDE ÇÜK EMDİREN, KADIN-ERKEK MÜrİTLERİNİN IRZINA GEÇEN, VEYÂ KADINLARI KARŞISINA ALIP SULANAN BİR TEK KİŞİ VAR MI?.. HİÇ OLUR MU ÖYLE ŞEY?..
ADNAN OKTAR, NÂM-I DİĞER HÂRUN YAHYA, SON ÇAMINI 22.5.2010 CUMARTESİ GECESİ KOCAELİ TV KANALINDA DEVİRDİ!.. ARTIK O GECEDEN SONRA KENDİSİNE İNANAN VARSA, ALLAH AKIL-FİKİR VERSİN DERİZ!..
NE Mİ YAPTI?.. AMERİKA'DAN KENDİSİNİN NE BİÇİM BİR ZIPÇIKTI OLDUĞUNU MERAK EDEN DÖRT MASON VE HAHAMI KARŞISINA OTURTUP, ZIRVALARINI TEKRARLADI!.. AMA O SAÇMALIKLAR YETMEZMİŞ GİBİ, ESKİ İNANÇ VE DÜŞÜNCELERİNİ TÜMDEN REDDEDERCESİNE,
- "Ben MASONLAR'ın akıllı ve inançlı olduğuna inanıyorum. Onlar İSLÂM'ın dünya hâkimiyetinde büyük rol oynayacaklar. Biz zaten kardeşlik, sevgi, barış, demokrasi yönünden aynı fikirleri paylaşıyoruz,"
DİYEREK BİR DE MASONLUĞUN REKLÂMI YAPTI!.. DÜNYÂNIN BAŞINA GELEN VE GETİRİLEN BÜTÜN FELÂKETLERİN, HARPLERİN GEORGE BUSH GİBİ KELLE-KEMİK TARZI MASONİK ÖRGÜT ÜYELERİNİN MÂRİFETİ OLDUĞUNU: AFRİKA, ASYA, GÜNEY AMERİKA, ORTA DOĞU ÜLKELERİNDEKİ İNSANLARIN KANINI DÖKEN, İLİĞİNİ SÖMÜREN EMPERYALİSTLERİN İSTİSNÂSIZ MASONİK BİR ÖRGÜTE ÜYE OLDUĞUNU UNUTUVERDİ!.. BU SEBEPTEN DOLAYI KENDİSİNE İTALYAN MASONLARCA "33. DERECE" MASONLUK BELGESİ VERİLDİ!..
ARKASINDAN ŞU ZIRVAYI YUMURTLAYIVERDİ:
-"Mehdi geldi, Mesih te yakında gelecek... Bütün hıristiyanlar MÜSLÜMAN olacak... Nuh'un Gemisi bulundu... On yıl içinde Ahit Sandığı bulunacak. İçindekilerin yarısı Taberi Gölü'nde, yarısı Hatay'da bir mağarada ortaya çıkacak... Tevrat'ın aslı rülo halinde bulunacak. İncil'in aslı bulunacak!.."
GEL DE İNAN!.. AMA EN ÖNEMLİSİ, DAHA DOĞRUSU EN ŞAŞKIN VE SAPKINCASI ŞÖYLE:
-"Hem Mesih, hem Mehdi MASON LOCALARI'nı ziyâret edecek!.. MEHDİ MASONLARIN ÜSTÂD-I AZÂM'I OLACAK!.. MESİH TE ONLARIN EN ÜSTÜN LİDERİ (YÂNİ BAŞ MASON) OLACAK... Sonra MASONLAR'ın tümü MÜSLÜMAN olacak!"
ULAN, ALLAH'IN DELİSİ!.. ELİN KENDİNİ MASONLUĞA ADAMIŞ GAVURU, SENİN 3-5 CÜMLENLE İKNA OLUP TA, İSLÂM'I SEÇER Mİ?.. MASONLARIN HEPSİ MÜSLÜMAN OLSA NE YAZAR?.. ŞU ANDA TÜRKİYE'DE VE DÜNYÂDA BİNLERCE MÜSLÜMAN MASON VAR!.. BİR GIDIM HAYIRLARI VAR MI İNSANLIĞA?.. MASONLUĞUN ÖZÜ MENFAAT VE SÖMÜRÜDÜR!.. MASONLUKTAN MEDET UMAN DA, SENİN GİBİ BOYNUZLU ÖKÜZDÜR!
HARUN YAHYA'NIN ZIRVALARI BU KADARLA KALMAMAKTA!.. TALMUD'DAN İSRÂİLİYAT NAKLETTİĞİ GİBİ, KİTÂB-I MUKADDES'İN VAHİY BAHSİNDE GEÇEN, Kİ GERÇEK İNCİL'LE HİÇ BİR ALÂKASI OLMAYAN ALTIN ÇAĞ'I İSLÂM'A YAMAMAKTA, MESİH VE MEHDİ'NİN GELMESİYLE ON YIL İÇİNDE BİR "ALTIN ÇAĞ" YAŞANACAĞINI ÖNE SÜRMEKTE!.. DÖRT İNCİL DIŞINDA, HAVARİ BİLE OLMAYAN PAVLUS'UN YAZDIĞI MEKTUPLARA DAYANARAK MESİH VE MEHDİ'NİN GELECEĞİNİ ÖNE SÜRMEKTE!.. YÂNİ KENDİNE İNANANLARA NE OLDUĞU BELİRSİZ, TATSIZ-TUZSUZ BİR KAVRAM ÇORBASI SUNMAKTA!.. HER ALLAH'IN GÜNÜ YENİ BİR ŞEY UYDURMAKTA!.. BUNLARA DA MESNED OLARAK, SAİD-İ KÜRDÎ'NİN BİRBİRİNİ TUTMAZ SAYFALAR DOLUSU ZIRVALARINI GÖSTERMEKTE!.. ALLAH İNANANLARA AKIL-FİKİR VERSİN!..
BİR ZAMANLAR BÜLENT ÇORAK DİYE BİR ACUZE KARI VARDI. "BİLGİ KİTABI" DİYE HÂŞÂ, KUR'AN-I KERİM'DEN DAHA ÜSTÜN BİR KİTABIN KENDİSİNE "VARLIKLAR" TARAFINDAN İNDİRİLDİĞİNİ; YUNUS'UN, MEVLÂNA'NIN, HAZRET-İ İSÂ'NIN GÖKTE AYNI EKİPTE OLDUĞUNU, TANRI'NIN DA BİLMEMNE GEZEGENİNDE TAHTINA KURULMUŞ OTURDUĞUNU İDDİA EDERDİ!.. O GİTTİ, ADNAN DELİSİ GELDİ!..
ADNAN OKTAR'IN MEHDİ-MESİH VE KIYÂMETİN 2120 YILLARINDA KOPACAĞI İDDİALARI, SAİ-İ KÜRDÎ'NİN RİSÂLELERİNE DAYANIYOR... SAİD-İ KÜRDÎ, VİCDANLARI KİRLETEN NUR RİSÂLELERİNDE "HESAPLAR YAPTIĞINI, KIYÂMETİN 2120 YILLARINDA KOPACAĞINI, O TÂRİHTEN HEMEN ÖNCE MEHDİ VE MESİH'İN GELECEĞİNİ, MEHDİ'NİN DE KENDİSİ İÇİN HAZIRLANMIŞ NUR RİSÂLELERİ'Nİ KULLANARAK İNSANLIĞI KURTARACAĞINI" İDDİA EDER!.. HER CÜMLESİ BÜYÜK SAPIKLIKTIR!.. NEDEN Mİ?.. BAKIN YÜCE ALLAH KUR'AN-I KERİM'DE PEYGAMBERİMİZE NE DEMİŞ:
- "SANA KIYÂMETİN SÜBUT VE VUKUUNUN
NE ZAMAN OLDUĞUNU SORARLAR. DE Kİ :
'ONUN ZUHURUNU BİLMEK ANCAK RABBİMİN İNDİNDEDİR.
ONU VAKTİNDE ANCAK ALLAH İZHAR EDER.
GÖKLERE DE, YERE DE O AĞIR GELMİŞTİR.
O SİZE ANCAK ANSIZIN GELİR.'
SANKİ SEN ONU BİLİYOR DA, GİZLİ TUTUYORMUŞSUN GİBİ,
SENDEN SORARLAR.
DE Kİ: 'ONUN İLMİ ANCAK ALLAH İNDİNDEDİR.
FAKAT ÇOĞU İNSANLAR BUNU BİLMEZLER.' (DE.)"
(EN'AM SÛRESİ , 134. ÂYET)
PEYGAMBERİN "KIYÂMETİN NE ZAMAN KOPACAĞINI BİLMEDİĞİ"NİN BUNDAN AÇIK DELİLİ OLUR MU?.. YOKSA, HÂŞÂ, "ALLAH YALAN SÖYLÜYOR," MU DİYORLAR?.. PEYGAMBERİMİZE (S.A.V.) BİLMEDİĞİ BİR KONUDA "Dünyânın ömrü 7.000 yıldır. 5.600'ü geçti, 1.400 yıl kaldı," ŞEKLİNDE YALAN SÖYLEDİĞİNİ İDDİA EDİYORLAR!.. BİTMEDİ!.. .
- “ SANA, KIYÂMETİN NE ZAMAN KOPACAĞINI SORUYORLAR!
ONU BİLİP SÖYLEMEK NEREDE, SEN NEREDE!..
ONUN NİHÂÎ BİLGİSİ YALNIZ RABBİNE ÂİTTİR!"
(NAZİAT SÛRESİ , 42-44)
YAA!.. ALLAH PEYGAMBERİMİZE DAHİ "SEN KİM, KIYAMETİN ZAMANINI BİLMEK KİM?" DİYOR... BİZİM ŞAŞKIN SAİD DE KALKMIŞ, "BEN HESAP ETTİM, ŞU TÂRİHTE KOPACAK, ONDAN ÖNCE DE MEHDİ GELECEK, AMA O CÂHİLDİR, BENİM KİTAPLARIMI OKUYUP ONA GÖRE HAREKET EDECEK," DİYOR... RİSÂLE ZIRVALARINI KUR'AN'DAN ÜSTÜN GÖSTERİYOR!.. HÂRUN YAHYA, FETHULLAH VE NUR TALEBELERİ DE BUNLARA İNANIYOR! DAHA BETER BİRİLERİ DE ÇIKMIŞ, "BEN RÜYÂMDA MEHDİ'Yİ GÖRDÜM, BENİM ŞEYHİM İDİ, " DİYOR, GENE BİRİLERİ BUNA İNANIYOR. O KIÇIKIRIK ŞEYH TE "BANA VAHİY GELİYOR," DEYİP KENDİNİ MEHDİ PEYGAMBER İLÂN EDİYOR!.. ALLAH AKIL-FİKİR, İMAN-İDRAK VERSİN PEŞİNDEN GİDENLERE!..
BU ÇEŞİT YARATIKLAR ÖNCE KENDİLERİNİ HACI-HOCA DİYE YUTTURURLAR. SONRA BİR KISMI KENDİNİ ŞEYH İLAN EDER, ALİ KALKANCI GİBİ!.. BİR KISMI DA MESİH OLDUĞUNU İDDİA EDER, HASAN MEZARCI GİBİ!.. EN SAPKINLARI DA ESKİ MÜSTEŞAR İSKENDER EVRENOS'DUR, KENDİSİNİ HEM MESİH, HEM İMAM, HEM HALİFE, HEM DE MEHDİ İLAN EDER. "MİHR" SEMBOLÜNÜ KULLANIR. DİNLERARASI DİYALOGÇU FETHULLAH DA İSMİNİN BAŞINA "M" HARFİ EKLEYEREK MEHDİ VEYÂ MESİH OLDUĞUNU İMÂ ETMEKTEDİR. BİZCE SAHTE MESİH OLMAYA DAHA YAKINDIR, ÇÜNKÜ PAPA'NIN ELİNİ SIKMIŞ, PATRİĞİN GÖBEĞİNİ OKŞAMIŞ, ÖLEN MÜSLÜMANLARA DEĞİL DE SADDAM'IN FÜZELERİYLE TELEF OLAN YAHUDİ ÇOCUKLARA AĞLAMIŞTIR!.. ŞİMDİ DE ONUN GİBİ DIŞ ODAKLARDAN İSLÂM'I İFSAT ETMESİ İÇİN DESTEKLENDİĞİNDEN KUŞKU DUYMADIĞIMIZ ADNAN HOCA DA KENDİNİ MEHDİ İLÂN ETTİRMEK ÜZERE!.. DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN!.. ANCAK ELİNİ ÇABUK TUTMASI LÂZIM, ÇÜNKÜ İBDA-C ADLI BÖLÜCÜ VE KÜRTÇÜ SÖZDE MÜSLÜMAN TERÖRİST ÖRGÜTÜN HAPİSTEKİ "BAŞKUMANDAN"I, VE "BAŞYÜCELİK DEVLETİ"NİN PEK MUHTEREM DEVLET BAŞKANI SALİH İZZET ERDİŞ, TAKMA ADIYLA SALİH MİRZABEYOĞLU ŞİMDİDEN KENDİNİ MEHDİ İLÂN ETMİŞ DURUMDA!.. İNANMAZSANIZ, Mehdî Salih İzzet Erdiş: 1174= 175. YAZAN SAYFANIN ORTALARINA BAKIN!..
NEYSE... KENDİMİZİ TUTUP, KONUMUZA DÖNELİM...
MESİH KONUSUNDA HADİS RİVÂYETLERİNİN TUTARSIZLIKLARINI AÇIKLAMIŞTIK... ŞİMDİ SIRA GELDİ, DİĞER MEHDİ KONUSUNDAKİ HADİS RİVÂYETLERİNDEKİ ÇELİŞKİLERE... YALNIZ HÂRUN YAHYA EKİBİNİN, VE SAİD-İ KÜRDÎ'NİN RİSÂLELERİNDE "MEHDİ'NİN ZUHURU"NA DÂİR DİLE GETİRDİKLERİ İFÂDELERİN, "MÜTEVÂTİR" (YÂNİ AĞIZDAN AĞIZA DOLAŞAN BİR HADİSİN, BİR CEMAAT TARAFINDAN NAKLİ) DEĞERİNDE OLDUĞUNU BELİRTEREK, AŞAĞIDAKİ AÇIKLAMA VE İTİRÂZLARIMIZI NAKLETMEDEN ÖNCE, "HADİS" RİVÂYETLERİ KONUSUNA NASIL BAKTIĞIMIZI BİR MİSÂL İLE ANLATMAK İSTERİZ.
EFENDİM, HAZRET-İ ÖMER BİR GÜN PEYGAMBERİMİZE:
- "SENİ, NEFSİM HÂRİÇ, HER ŞEYDEN ÇOK SEVİYORUM,"
DEMİŞ... PEYGAMBERİMİZ DE:
- "BENİ NEFSİNDEN ÇOK SEVMEYEN, TAM İYMAN ETMİŞ OLMAZ!"
DİYE CEVAP VERMİŞ...
BU OLAY BİZE KADAR GELDİĞİNE GÖRE BİR HADİS RİVÂYETİDİR... ŞİMDİ, GERÇEKTEN HAZRET-İ ÖMER BÖYLE BİR ŞEY SÖYLEDİ Mİ, HAZRET-İ MUHAMMED BÖYLE BİR CEVAP VERDİ Mİ, BUNU TAM OLARAK BİLEMEYİZ... ANCAK "PEYGAMBER MÜMİNLERE CANLARINDAN DA İLERİDİR," MEÂLİNDE BİR ÂYET (RÂD SÛRESİ, 11. ÂYET) OLDUĞU İÇİN, BU HADİS RİVÂYETİNİ DOĞRU KABUL EDERİZ. ÇÜNKÜ HAZRET-İ ÖMER DAHİ PEYGAMBERİ CANINDAN ÇOK SEVMEDİKÇE KEMÂLİYLE MÜMİN OLAMAZDI!..
İŞTE MESİH-MEHDİ HADİS RİVÂYETLERİNİ İNCELEME METODUMUZ DA BUDUR. BİR DAYANAK VE AKLA YATKINLIK ARARIZ, BULAMAZSAK REDDERİZ... DİYEREK MİSÂLLERE GEÇELİM.
HADİSLERİ AHMED DEMİR ADLI ZÂTIN PEYGAMBERİMİZ'İN (SAV) DİLİNDEN HZ. MEHDİ SAYFASINDAN ALDIK. AYNI FİKİRDE OLMASAK TA, KENDİSİNİN CİDDEN DERİN ARAŞTIRMASINA ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ.
AŞAĞIDAKİLERİN ÇOĞU HADİS RİVÂYETİ, BİR KISMI DA ÖNEMLİ YAZARLARIN DÜŞÜNCELERİDİR... ŞÖYLE SATHÎ BİR BAKIŞ BİLE BUNLARIN ÇOĞUNUN PALAVRA, UYDURMA, SAÇMA OLDUĞUNU, BİZİM YUKARIDA DİLE GETİRDİĞİMİZ ŞEKİLDE BİR MEHDİ'DEN ZİYÂDE, "HADİS" UYDURANIN KENDİ BEKLENTİLERİNE UYGUN DÜŞTÜĞÜNÜ FARKEDER...
MESELÂ MEHDİ HEM PEYGAMBER SOYUNDAN İMİŞ, HEM DE İSRÂİLOĞULLARI'NA BENZERMİŞ. BUNU ANCAK MÜNÂFIK BİR YAHUDİ UYDURMUŞ OLABİLİR!.. ONA ŞAŞMIYORUZ, ONUN RİVÂYETİNE İNANANLARA, BUNLARI "HADİS" DİYE YAYANLARA ŞAŞIYORUZ.
İKİNCİ TÜR PALAVRA VE UYDURMA İFÂDELER, MEHDİ'NİN SÖZDE FİZİKÎ BEDEN ÖZELLİKLERİ HAKKINDA... KAŞINDAN, GÖZÜNDEN, BENİNDEN, GÖBEĞİNDEN, HATTÂ UYLUĞUNDAN BİLE BAHSEDİLMİŞ, HEPSİ AYRINTISIYLA TÂRİF EDİLMİŞ!.. "İNSAF!" DİYORUZ!..
AYRICA, YÜCE PEYGAMBERİN, ONUN MUHTEREM TORUNU HAZRET-İ HÜSEYİN'İN VE DİĞER İMAMLARIN İŞİ-GÜCÜ YOKTU DA, SABAH AKŞAM SAATLERCE MEHDİ'Yİ Mİ ANLATTI?.. HİÇ OLUR MU ÖYLE ŞEY?.. ALLAH PEYGAMBERİMİZE DE, ONUN MUHTEREM TORUNLARINA DA BÖYLE İFTİRA ETMEKTEN BİZİ KORUSUN! OLMAYACAĞINI GÖSTERMEK İÇİN O KANALDAN GELEN RİVÂYETLERİ YUKARIDA TÜMÜYLE VERDİK. KALDI Kİ, EĞER PEYGAMBERİMİZ MEHDİ'Yİ ANLATMIŞ, TÂRİF ETMİŞSE, BU 12. İMAM MUHAMMED MEHDİ'DİR, BAŞKASI HİÇ HEVESLENMESİN!
YANLIŞ ANLAŞILMASIN, TEKRAR EDELİM, BİZ, DÜNYÂNIN HER KÖTÜYE GİTTİĞİ DÖNEMDE, BİR MUHTEREM ZÂTIN ORTAYA ÇIKIP, ZULMÜ VE ADÂLETSİZLİĞİ BÜYÜK ÖLÇÜDE ORTADAN KALDIRACAĞINA İNANANLARDANIZ!.. TIPKI, OSMANLI ÜLKESİ BİR UÇTAN DİĞERİNE İŞGÂL EDİLDİĞİ ZAMAN, MUSTAFA KEMÂL'İN ÇIKIP ÜLKEYİ ZÂLİMLERDEN KURTARDIĞI GİBİ!.. HAZRET-İ MUHAMMED'İN DE BU YÖNDE, ÜMMETİNİN BUNALDIĞI DÖNEMLERDE ÜMİDİNİ KAYBETMEMESİ İÇİN, BÂZI ŞEYLER SÖYLEDİĞİNE DE İNANIYORUZ... AMA BUNU YERYÜZÜNÜ, GÜNEŞ SİSTEMİNİ, HATTÂ KÂİNATI YOK EDECEK BİR KIYÂMET ALÂMETİ OLARAK, İSÂ ALEYHİSSELÂM'IN İNİŞİ, DECCÂL'İN ORTAYA ÇIKIŞI GİBİ İKİ ŞÜPHELİ OLAYLA BİRLEŞTİREREK, VE BEDENİNDEKİ BENE KADAR DETAYA İNEREK VERDİĞİNE, HİÇ Mİ HİÇ İNANMIYORUZ!.. KUSURUMUZ VARSA, ALLAH AFFETSİN!
İŞTE O BİTMEK TÜKENMEK BİLMEYEN HADİS RİVÂYETLERİ :
32 - "Eğer dünyadan bir gün bile kalsa, Allah, o (Hz. Mehdi) idareyi ele alıncaya kadar o günü uzatırdı."
33 - "Eğer dünyadan bir gece bile kalsa, Allah onu uzatır ve Ehl-i Beyt'imden birisini (Hz. Mehdi) melik kılardı."
34 - "Dünyadan bir gece bile kalsa, Allah o geceyi uzatır ve Ehl-i Beyt'imden birisi gelerek dünyaya hâkim olurdu. Onun adı adıma, babasının adı babamın adına uyar. Daha önce yeryüzü nasıl zulümle dolduysa, o, onu adâletle dolduracaktır." (Üçü de Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman adlı kitaptan)
35 - "Dünya hayatının bir günü kalsa, Allah-u Tealâ o günü uzatır, benim Ehli Beyti’mden bir adam gönderir. Onun ismi benim ismim gibidir. Babasının ismi babamın ismi gibidir. Zulüm ve kötülükle dolmuş dünyayı, adâlet ve dürüstlükle dolduracaktır." (Büyük Fitne Mesih Deccal, Saim Güngör, Pamuk Yayınları, s. 80) (Ebu Davud ve Tırmizi / Büyük Hadis Külliyatı, Rudani, 5.Cilt, s. 365)
36 - "Kıyâmetin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa, Allah (cc) benim Ehl-i Beyt'imden bir zâtı (Hz. Mehdi'yi) gönderecek." (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
EE, ALLAH O SON GÜNÜ UZATTI, DİYELİM... GÜN MÜ, GECE Mİ, O DA BELLİ DEĞİL YA, NEYSE!.. O SON GÜN VE GECEYİ UZATTI, MEHDİ İDÂREYİ ELE ALDI, SONRA NE OLACAK?.. BİR SÜRE SONRA KIYÂMET KOPACAK!.. MEHDİ'NİN İŞBAŞI YAPMASI, İŞE YARAMAYACAK!.. MELİKLİĞİNİN TADINI ÇIKARAMADAN DOĞRU MAHŞERE!.. BİR İDDİA DA MEHDİ 40 YIL HÜKÜM SÜRECEK, SONRA ÖLECEK. ONDAN SONRA ORTALIĞI FİTNE-FESAT KAPLAYACAK VE KIYÂMET KOPACAK!.. E, ÖYLEYSE MEHDİ NİYE GELDİ, GELİŞİ İŞE YARAMIYACAKSA??? HİÇ OLUR MU, BÖYLE BİR ŞEY!..
BİR BAŞKA DİKKAT ÇEKİCİ HUSUS TA, RİVÂYETE GÖRE HAZRET-İ MUHAMMED "O" DEMİŞ "ZAT" DEMİŞ, BİRİLERİ ONU "MEHDİ" DİYE AÇIKLAMIŞ!.. SONRA DA "ADI MUHAMMED, BABASININ ADI ABDULLAH" ŞEKLİNDE ŞİFREYİ AÇIK ETMİŞ... ŞİMDİ ADI ABDULLAH OLAN HERKES OĞLUNA MUHAMMED ADI KOYUP "MEHDİ" BEKLENTİSİNE GİRERSE NE OLACAK?.. KALDI Kİ, YUKARIDA VERDİĞİMİZ EHL-İ BEYT SİLSİLESİNE GÖRE MEHDİ'NİN BABASININ ADI HASAN!..
37- "Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçirmeyeceği Ehl-i Beyt'ime mensup birisi sahip olmadan günler ve geceler bitmeyecektir."
(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Âhir Zaman Mehdisinin Alâmetleri, Kahraman Neşriyat, s. 13)
38 - "Benim Ehl-i Beyt'imden bir şahıs bütün dünyaya hâkim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez."
(En-Necmu's Sâkıb, Ukayli)
BU HADİS RİVÂYETİ DE AYNI ANLAMDA... MEHDİ DÜNYÂYA HÂKİM OLUNCA, GÜNLER GECELER BİTECEK, KIYÂMET KOPACAK!.. ONCA ZAHMET, EZİYET BİR İŞE YARAMAYACAK! RİVÂYETE GÖRE MEHDİ PEYGAMBER TORUNU OLACAK!.. YÂNİ DİĞER "ABDULLAH"LAR VE "MUHAMMED" ADI TAŞIYANLAR BOŞUNA BEKLENTİ İÇİNDE!
39 - "Ümmetim arasında Mehdi gelecektir... Ümmetim onun zamanında iyi ve kötünün, benzeriyle nimetlenmediği bir nimetle nimetlenecek, semâ üzerlerine bol yağmur yağdıracak, arz nebatından hiçbir şey saklamayacaktır.
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman)
40 - "Mehdi, kızım Fatıma'nın neslindendir." (Sünen-i İbn Mace, 10/348)
41 - "Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir."
(Kitab-ul Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 13)
42 - "Mehdi, benim çocuklarımdan birisidir. Yüzü gökyüzünde parlayan yıldız gibidir."
(Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi'nin "Risâletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi")
43 - "O, Medine'de doğacaktır..." (Nuaym b. Hammad. İmam Ali (KV) den)
BİLİYORSUNUZ, ŞİİLİK VE ALEVÎLİK, HALİFELİĞİN VE İMAMLIĞIN SÂDECE HAZRET-İ ALİ VE FATMA SOYUNDAN GELENLERE ÂİT OLDUĞUNU ÖNE SÜRER... HALBUKİ HAZRET-İ ALİ'NİN BAŞKA KADINLARDAN OLANLARLA BERÂBER TAM 17 ERKEK EVLÂDI VARDI, "ONYEDİ KEMERBEST" DİYE BİLİNİR... BİZCE HEPSİ MUHTEREMDİR... ALİ'NİN SOYU DA OĞULLARI HASAN'DAN (Kİ ONLAR ŞERİF DENİR), HÜSEYİN'DEN (Kİ ONLARA SEYYİT DENİR), BİR DE MUHAMMED'DEN (Kİ ONLARA HÂCE DENİR) SÜRMÜŞTÜR. BİZCE DİĞER 14 EVLÂDININ BÂZILARININ DA ERKEK ÇOCUKLARI OLMUŞ VE ONLAR DA ŞERİF VEYÂ SEYYİT SAYILARAK DİĞERLERİNE KARIŞMIŞTIR... ŞERİFLER OSMANLI DÖNEMİNDE 1918'E KADAR OSMANLI'YA BAĞLI "MEKKE EMİRİ" OLARAK HİCAZ'DA HÜKÜM SÜRMÜŞLERDİR. ANCAK KRALLIK SEVDÂSINA KAPILAN ŞERİF HÜSEYİN, OSMANLI TÜRKÜ'NE İSYÂN EDİP, İNGİLİZ GAVURU İLE BİRLEŞMİŞ, BİR MÜDDET KRALLIK ETTİKTEN SONRA İNGİLİZLER VE VEHHABİLER TARAFINDAN DEVRİLİP SÜRÜLMÜŞ, ŞİMDİKİ SUUDÎ KRALLIĞI KURULMUŞTUR.
ÖTE YANDAN, UNUTMAYALIM, PEYGAMBERİMİZ HAZRET-İ MUHAMMED'İN OĞULLARI YAŞAMIYORDU AMA, ZEYNEP, RUKİYE, ÜMMÜ GÜLSÜM ADINDA 3 KIZI DAHA VARDI. RUKİYE İLE ÜMMÜ GÜLSÜM HAZRET-İ OSMAN İLE EVLENMİŞTİ. ONLARIN DA ÇOCUKLARI PEYGAMBER TORUNUDUR. ARALARINDA PEK ÇOK MUHTEREM ZAT VARDIR.
HÂL-İ HAZIRDA PEYGAMBERİN KABRİNİN BULUNDUĞU MEDİNE'YE, KÂBE'NİN BULUNDUĞU MEKKE'YE, VE KUDÜS'E BİLE HÂKİM OLAMAYAN PEYGAMBER SOYUNU, DÜNYÂYA HÂKİM BİR HÜKÜMDÂR GİBİ DÜŞÜNMEK; YAHUDİ VE HIRİSTİYANLAR'IN HAYÂLİNİ KURDUĞU "MESİH'İN DÜNYÂ KRALLIĞI"NA BENZEMEKTEDİR, BİZ İNANMAYIZ!
ÖTE YANDAN İNGİLİZLER'İN İSLÂM'I İFSAT ETMELERİ ARABİSTAN'DA VEHHABİLİK'LE SINIRLI KALMAMIŞ, ÜÇ DİNİ BİRLEŞTİRME ADI ALTINDA HİNDİSTAN'DA SİHLİK, İRAN'DA BÂBİLİK, BAHAİLİK, YİNE PAKİSTAN'DA KADYANÎLİK; ŞİMDİ DE TÜRKİYE'DE AMERİKA'DAN BESLENEN NURCULUK, FETHULLAHCILIK, ADNAN HOCACILIK ORTAYA ÇIKMIŞTIR... BUNLARIN BÂZILARI TARİKAT, BÂZILARI MEZHEP, BÂZILARI DA AYRI BİR DİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR. MESELÂ AHMED KADYÂNİ KENDİSİNİN PEYGAMBER OLDUĞUNU İDDİA ETMİŞTİR. BAHAİLER MÜSLÜMANLIK'DAN KOPUP, ŞEYHLERİ BAHAULLAH'IN İSRAİL, HAYFA'DAKİ MEZARINI KÂBE EDİNMİŞLERDİR. NURCULAR VE FETHULLAHÇILAR "HOŞGÖRÜ VE DİYALOGÇU" KESİLİP, PAPA'NIN ELİNİ ÖPER, İSÂ ALEYHİSSELÂM'I BEKLER HÂLE GELMİŞTİR... BİZ BUNLARIN HİÇ BİRİSİNİ KABUL ETMİYORUZ!
BURADA, SIRASI GELMİŞKEN, ÖNEMLİ BİR HUSUSU DİLE GETİRELİM... DÜNYÂDA OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE'DE DE DİN BOZULDUKÇA SÖZDE TARİKAT SAYISI, SÖZDE ŞEYH-ŞIH-HACI-HOCA SAYISI, SÖZDE MÜRİD, DERVİŞ SAYISI ARTMIŞTIR, DAHA DA ARTMAKTADIR. AMA BUNLARIN HEMEN HİÇ BİRİ GERÇEK TARİKAT, GERÇEK DERGÂH, GERÇEK ŞEYH, GERÇEK MÜRİD DEĞİLDİR.
BİR DEFA BİR DERGÂH KURULMASI, BİRİNİN ŞEYH OLMASI "İCÂZET"LE OLUR. OSMANLI DÖNEMİNDE BİR "ŞEYHLER MECLİSİ" VARDI. ŞEYHLER KENDİ MÜRİTLERİNDEN BİRİNİN "HALİFE" OLMASI İÇİN "İCAZET" VEYÂ "BERAT", YÂNİ DİPLOMA VERİRLERDİ. O BERÂTI ALABİLMEK İÇİN BİR MÜRİT NİCE MEŞAKKATLİ EĞİTİMDEN GEÇERDİ. YUNUS'UN TAPTUK EMRE'NİN DERGÂHINA KIRK YIL ODUN TAŞIDIĞI, BU ARADA ŞEYHİN EĞİTİMİNDEN GEÇTİĞİ, ANCAK ONDAN SONRA GEZİP DOLAŞMA İZNİ ALABİLDİĞİ HERKESİN MÂLÛMUDUR. BİR HALİFENİN ŞEYH OLMASI İÇİN BU "ŞEYHLER MECLİSİ"NİN KENDİSİNE "İCÂZET" YÂNİ DİPLOMA VERMESİ, SONRA DA O İCÂZETİN PÂDİŞAH TARAFINDAN TASDİK EDİLMESİ GEREKİRDİ!.. ÖYLE HER AKLINA ESEN KENDİNİ ŞEYH-ŞIH İLÂN EDEMEZDİ!
TÜRKİYE'DE ŞU ANDA ÜÇ BÜYÜK TARİKAT SÖZ SAHİBİDİR Kİ, ONLAR DA BİLE BÖYLE BİR EDEB-ERKÂN YOKTUR!..
BU ÜÇ TARİKATTAN BİRİ NAKŞİBENDİLİK Kİ, ASLI SEYYİD MUHAMMED BAHAUDDİN BUHÂRÎ,
ŞÂH-I NAKŞIBENDÎ'NİN (1319-1389) FELSEFESİ ÜZERİNE, ABDULHÂLİK-IL GÜLDEVÂNÎ TARAFINDAN KURULMUŞ OLAN TARİKATTIR... BU MUHTEREM ZAT, ALLAH SEVGİSİNİ KALPLERE NAKŞETTİĞİ, İŞLEDİĞİ İÇİN NAKŞIBENDÎ LÂKABIYLA ANILIR. KENDİSİ, HÂCE AHMED YESEVÎ HAZRETLERİ VE ONUN HALİFELERİ GİBİ, EHL-İ BEYT'İN YETİŞTİRDİĞİ TÜRKLER'İN İSLÂM ANLAYIŞINI TAŞIR. ERGİNLEŞİP ERMESİNİ ŞÖYLE ANLATIR:
- "Bir gece rüyâmda, Türk âlimlerinden Hakîm Atâ, beni yetiştirmesi için talebelerinden birine havâle etti. Sâliha bir ninem var idi, rüyâmı ona anlattım. 'Oğlum, senin Türk âlimlerinden nasîbin vardır.' dedi. Bunun üzerine rüyâda gördüğüm o dervişin sîmâsını hatırımda tuttum ve karşılaşacağım günü bekledim. Bir gün Buhârâ pazarında, Hakîm Atâ'nın rüyâmda beni yetiştirmesi için kendisine havâle ettiği zât ile karşılaştım. İsmi Halîl Atâ idi. Ben onu derhâl hatırlayıp, tanıdım. Fakat bir türlü yanına yaklaşıp sohbet edemedim. Bundan dolayı üzgün bir hâlde eve döndüm. Akşam bir kimse evime gelip, 'Halîl Atâ seni çağırıyor,' dedi. Bu habere çok sevindim ve bir mikdâr hediye bulup, hemen huzûruna gittim. Sohbetiyle şereflendim. Bana çok iltifât etti. Rüyâyı anlatmak isteyince; 'Senin hâtırında olanı biz biliyoruz, anlatmana gerek yok.' buyurdu. Bundan sonra uzun zaman sohbetine devâm ettim. Çok feyz alıp, istifâde ettim. Bir müddet sonra Mâverâünnehr sultânının vefât etmesi üzerine, oranın halkı, Halîl Atâ'yı sultanlık yapması için Buhârâ'dan Mâverâünnehr'e dâvet ettiler. Dâveti kabûl edince ben de birlikte gittim. O tahta oturdu. Ben de hizmetine devâm ettim. Kendisinde çok kerâmetler görülüyordu. Bana şefkat ve muhabbet gösterip yetiştirdi. Böylece orada altı sene süren sultanlığı sırasında da hizmetinde bulundum. Kendisine o kadar yakın oldum ki, her sırrına vâkıf, işlerinde idâreci oldum. Görünüşte diğer hizmetçiler gibi çalışırdım. Hâlimi bildirmezdim. Altı sene sonra bu büyük âlim tahttan indi. Sultanlığı sona erdi. Bundan sonra Zeyvertûn köyüne yerleştim." (Makâmât-ı Muhammed Bahaüddin Nakşbend , Selâhüddîn ibni Mübârek el-Buhârî)
ANCAK BUGÜNKÜ NAKŞIBENDÎ TARİKATI, MUHAMMED BUHÂRÎ'YE DEĞİL; 1800'LERDE YAŞAMIŞ OLAN MEVLÂNA HÂLİD'E (1779-1827) BAĞLI EKOLDÜR. BU KİŞİ, BAĞDAT'TA YAŞAMIŞ, KAADİRÎ DERGÂHINDA EĞİTİM GÖRMÜŞ BİR MEVLEVÎDİR. DAHA SONRA HİNDİSTAN'DA ABDULLAH DEHLEVÎ'NİN YANINDA NAKŞIBENDÎ EĞİTİMİ ALMIŞTIR. DEHLEVÎ'DEN İRŞAT İCÂZETİ ALARAK BEŞ TARİKATA HALİFE OLMUŞTUR. BUNLAR NAKŞIBENDİ, KAADİRÎ, SÜHREVERDİ, KÜBREVÎ VE ÇEŞTÎ TARİKATLERİDİR. SONRA SÜLEYMANİYE'YE DÖNMÜŞ, İKİ YIL DERS VERMİŞTİR.
İŞTE BU SÜLEYMANİYE İKAMETİ, VE TALEBELERİNİN ARASINDA KÜRTLER'İN BULUNMASI, DAHA SONRA BU TARİKATLERDE ZİHNİYETİN "KÜRT"LEŞMESİNE YOL AÇMIŞTIR.
MEVLÂNA HÂLİD'IN BABASI PİR MİKAİL OLARAK BİLİNİRDİ. MİKAİL VE MEVLÂNA HÂLİD, DEVLETİN BU UZAK KÖŞESİNDE YAŞAMALARINA RAĞMEN OSMANLI'YA YAKINLIKLARI İLE TANINIRLARDI. MÜSLÜMANLARIN BİRLİĞİNİ ANCAK OSMANLI DEVLETİ'NİN SAĞLAYACAĞINI DÜŞÜNÜRLERDİ... MEVLÂNA HÂLİD'İN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ, DERS VERDİĞİ MEDRESELERDE EĞİTİM DİLİ OLARAK OSMANLI TÜRKÇESİ, ARAPÇA VE KÜRTÇE'Yİ KULLANMASIYDI. BU YÜZDENDİR Kİ, TÜRKİYE'DEKİ SİYÂSÎ VE BÖLÜCÜ KÜRT HAREKETLERİ MEVLÂNA HÂLİD'E ÇOK ÖNEM VERİRLER, VE TIPKI İDRİS BİTLİSÎ GİBİ ONUN FAALİYETİNİ ÇARPITARAK GÜNÜMÜZE YANSITIRLAR. ÇÜNKÜ ÖNUNLA BAŞLAYAN TARİKAT EĞİTİMİ DAHA SONRA YOZLAŞARAK KÜRT MEDRESELERİNDE DEVAM ETMİŞTİR.
YÂNİ, BUGÜNKÜ NAKŞİBENDÎ TARİKATININ FAALİYETİ İÇİNDE NE SEYYİD MUHAMMED BUHÂRÎ HAZRETLERİ'NİN FELSEFESİNDEN, NE HÂKİM ATÂ, HALİL ATÂ GİBİ TÜRKLER'İN O GÖNÜLE ÖNEM VEREN İSLÂM ANLAYIŞINDAN, NE DE ONLARIN DEVLETE BAĞLILIĞINDAN ESER YOKTUR!.. TARİKAT UYGULAMASINDA ŞERİATTAN SERT VE ŞEKİLCİ KURALLAR, HATTA ZIRVALAR VARDIR. TARİKAT MENSUPLARI FARKINDA OLMADAN MUHAMMED NAKŞIBENDÎ DİYE KÜRT MEDRESELERİNDE KÖTÜ EĞİTİM GÖREN KÜRT ŞEYHLERE, ŞIHLARA UYMAKTADIRLAR!..
İKİNCİ ÖNEMLİ TARİKAT KAADİRÎLİKTİR... ABDÜLKAADİR GEYLÂNÎ HAZRETLERİ'NE (1078-1156) İZÂFETEN KURULMUŞ BİR TARİKATTIR... BU ZÂTIN PEYGAMBER SOYUNDAN GELDİĞİ, HEM SEYYİD, HEM DE ŞERİF OLDUĞU BELİRTİLİR. HAZAR DENİZİ'NİN GÜNEYİNDEKİ GEYLÂN KASABASINDA DOĞDUĞU İÇİN GEYLÂNÎ DİYE ANILIR. EVLÂTLARI TARAFINDAN İSLÂM ÜLKELERİNE YAYILAN KAADİRÎ TARİKATI, YUKARDA BELİRTTİĞİMİZ GİBİ MEVLÂNA HÂLİD'İN SÜLEYMANİYE'DE VERDİĞİ EĞİTİMLE YETİŞEN KÜRT KÖKENLİLER ELİYLE SONRADAN BİR KÜRT TARİKATI HALİNE DÖNÜŞMÜŞ, 19. ASIRDA BÜTÜN GÜNEYDOĞU ANADOLU VE IRAK'A YAYILMIŞ, SONRA ANADOLU İÇLERİNE SIZMIŞTIR. ANCAK ZAMANLA ABDÜLKAADİR GEYLÂNÎ HAZRETLERİ'NDEN GELEN MÂNEVÎ ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMİŞ, KÜRT MEDRESELERİNDEN ÇIKMA ŞEYH VE ŞIHLAR ELİNDE, ŞERİATTAN SERT KURALLAR İLE ŞEKİLCİ BİR HÂL ALMIŞTIR!.. DAHA SONRA O BÖLGEDEKİ BÂZI AŞİRETLER ŞEYH İBADULLAH NİHRÎ'YE TÂBİ OLARAK NAKŞIBENDİLİĞE DÖNMÜŞTÜR... NİHRÎ, İLK KÜRT MİLLİYETÇİSİ OLARAK BİLİNİR... BARZANÎ KÜRTLERİ KAADİRÎ OLDUKLARINI İDDİA EDERLER... BUGÜN MAALESEF TÜRKLER DE BİLMEDEN BU KÜRT TARİKATİNE İLGİ GÖSTERMEKTE, VE HÂLÂ ABDÜLKAADİR HAZRETLERİ'NİN İZİNDE OLDUKLARINI SANMAKTADIRLAR!..
ÜÇÜNCÜ TARİKAT, ADIYLA SANIYLA MEŞHUR SAİD-İ KÜRDÎ'NIN BİZZAT KURDUĞU NURCULUK, VE ONDAN DALLANIP BUDAKLANAN FETHULLAHÇILIK, ACZİMENDİLİK, MENZİLCİLER, TEBLİĞCİLER, KÜRT HİZBULLAHI GİBİ TARİKATLARDIR.
BU KONUDA FAZLA BİR ŞEY SÖYLEMEYE GEREK YOK. ANCAK BU ÜÇ KÜRT TARİKATININ TÜRKLER ARASINDA YAYILMASI, VE DİNİN ESASINA MÜTEALLİK SANILMASI ÇOK ÜZÜCÜDÜR!.. ÇÜNKÜ, AŞAĞIDA VERECEĞİZ, SAİD-İ KÜRDÎ EFENDİ, SÂDECE MESİH-MEHDİ PROPOGANDASI YAPMAKLA KALMIYOR, RİSÂLE-Yİ NUR'U MÜCEDDİD İLÂN ETTİĞİ GİBİ, MEHDİ'NİN ZUHUR TÂRİHİNİ (BUGÜNLER) DAHİ VERİYOR!.. AMA NEDENSE, MEHDİ ORTALIKTA GÖRÜNMÜYOR!..
ÖTE YANDAN, TURGUT ÖZAL SÜLÂLESİ GİBİ PEK ÇOK KİŞİNİN TÜRKİYE'DE ŞARAPÇI-RAKICI İKEN, "EĞİTİM" GÖRMEK İÇİN GİTTİKLERİ AMERİKA'DA BİRDENBİRE "HİDÂYET"E ERMELERİ, BİZDE HEP KUŞKU UYANDIRMIŞTIR!.. HELE Kİ, FETHULLAH "HOCA"NIN ZORU GÖRÜNCE KAPAĞI AMERİKA'YA ATMASI, ORADA SELMAN RÜŞDÎ GİBİ, GAVURİSTANLI GİZLİ SERVİS AJANLARI TARAFINDAN KORUNMASI, AÇTIĞI OKULLARIN AMERİKALILARCA MADDETEN DESTEKLENMESİ, BİZİ BÜSBÜTÜN PİRELENDİRMİŞTİR. AÇIKÇA SÖYLEMEK GEREKİRSE, HEM NURCULUK, HEM DE FETHULLAHÇILIK İÇİN DEĞERLENDİRMEMİZ; BU TARİKATLARIN TIPKI VEHHABİLİK, BAHÂÎLİK, SİHLİK VE KADYANİLİK GİBİ HIRİSTİYANLAR TARAFINDAN DESTEKLENDİĞİ, HATTA YÖNLENDİRİLDİĞİ, VE İSLÂM'A FESAT KATTIKLARIDIR!..
KISACASI, BİZCE ARTIK "TARİKAT" DİYE BİR MÜESSESE KALMAMIŞTIR!.. BÜTÜN POSTLAR BOŞ, KAVUKLAR BOŞTUR. ORTALIĞI MEŞÂYİH-İ KÜÇEK-NAZAR (SAHTE ŞEYHLER, ŞIHLAR) KAPLAMIŞTIR!
NEYSE... BİZ MEHDİ "HADİS" RİVÂYETLERİNE DEVAM EDELİM:
44 - "Ey insanlar, muhakkak Allahu Tealâ size zâlimleri, münâfıkları ve onlara uyanları menetmiş ve size ümmet-i Muhammed'in en hayırlısı olan ve Mekke'de bulunan, İSMİ AHMED, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi'yi reis kılmıştır. Ona katılınız." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)
45 - "Gökten şöyle bir ses duyulacak: 'Ey insanlar, artık Allah cebbarları, münâfık ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmet-i Muhammed'in en hayırlısını başınıza getirdi. Mekke'de ona katılın, O Mehdi'dir. İsmi de Ahmed bin Abdullah'dır.' "
46 - "Size Muhammed Ümmetinin en hayırlısı olan Câbir'i tâyin etti. Mekke'de ona yetişin, O Mehdi'dir. İsmi Muhammed bin Abdullah'tır!" (Kıyâmet Alâmetleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul El-Hüseyin El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, 8. baskı, s. 165)
47 - "Onun ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine muvafık olacaktır..."
(Kıyâmet Alâmetleri, Genişletilmiş 9. baskı, s.159-160)
48 - "Kardeşi az olandır..." (Risâlet ül Mehdi, s.161)
ALLAH; HAZRET-İ MUHAMMED'İN GELECEĞİNİ, İSÂ ALEYHİSSELÂM'IN AĞZINDAN BİLDİRDİĞİNİ, KUR'AN ÂYETİYLE AÇIKLAR. "AHMED" ADINI DA VERİR; AMA ANASINI, BABASINI, DOĞUM YERİNİ BİLDİRMEZ :
- "BİR ZAMANDA MERYEMOĞLU İSA DA DEMİŞTİ:
'EY İSRAİLOĞULLARI! BEN SİZE ALLAH'IN
ELÇİSİYİM. BENDEN ÖNCE NAZİL OLAN TEVRAT'I
TASDİK EDİCİ, VE BENDEN SONRA GELECEK AHMED
ADLI BİR PEYGAMBERİ DE MÜJDELEYİCİSİYİM!.."
(SAF SÛRESİ , 6. ÂYET)
ŞİMDİ BU SÖZDE HADİSTE PEYGAMBERİMİZ, "MEHDİ'NİN ADI AHMED" DEMEKLE KALMIYOR, BABASININ ADINI DA "ABDULLAH" DİYE VERİP, NEREDE DOĞACAĞINI İLÂN EDİP, HATTÂ KARDEŞ SAYISINI BİLE BİLDİRİP; GAYBI, HÂŞÂ, ALLAH'TAN BİLE DAHA İYİ BİLDİĞİNİ ÖNE SÜRMÜŞ OLUYOR!.. BÖYLE BİR UYDURUK HADİSE, BİZİM İNANMAMIZ BEKLENEBİLİR Mİ?.. HİÇ CANIMIN ÖZÜ, GÖNLÜMÜN NÛRU MUHAMMED, BÖYLE BİR KEHÂNET İLE HADDİNİ AŞAR MI?.. KALDI Kİ, ONUN SOYUNDAN GELENLER 12 İMAMIN SONUNCUSUNU MEHDİ SAYMIŞTIR. O MEHDİ DE MEKKE'DE, MEDİNE'DE DEĞİL; SAMARRA'DA DOĞMUŞTUR, BABASININ ADI HASAN'DIR.
49 - "Nâim buyurdu ki: Ben Mehdi'yi Peygamberlerin suhufunda (Âdem, Şit, İdris ve İbrahim peygamberlere indirilen sahifelerde) şöyle bulurum: 'Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur.' "
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il âhir Zaman, s. 21)
50 - "Ben Mehdi'yi, peygamberlerin sayfalarında şöyle bulurum: Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp vardır."
(Nuaym b. Hammad, vr. 50b; Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 21)
51 - Peygamberlere dair olan kitaplarda, "Mehdi'nin işi zulüm ve kötülük değildir" şeklinde işaret edilmiştir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)
HAZRET-İ ÂDEM'E SAHİFE İNDİ Mİ, BİLİNMEZ... İNDİĞİNİ KABUL EDELİM... HAZRET-İ ŞİT'E, HAZRET-İ İDRİS'E, HAZRET-İ İBRÂHİM'E DE İNEN SAHİFELERİ KABUL EDELİM. EDELİM DE, ONLARI NEREDE BULALIM?.. OLSA OLSA, ESKİ AHİT'TE OLABİLİR. BİRİSİ BÖYLE "BULURUM" DEDİ Mİ, NEREDE BULDUĞUNU DA SÖYLEMELİ!.. KALDI Kİ, HANGİ PEYGAMBER VEYÂ VELİNİN AMELİNDE ZULÜM VE AYIP DÜŞÜNÜLEBİLİR Kİ?..
52 - "İbni Münâvi diyor ki: 'Danyal (a.s.)'in kitabında şöyle yazılıdır: Süfyanlar 3 tanedir, Mehdiler de 3'tür.
1. Süfyan çıkıp adı sanı yayıldığında ona karşı 1. Mehdi, 2. Süfyan'a karşı 2. Mehdi, 3. Süfyan'a karşı da Hz. Muhammed Mehdi çıkacak ve Allah-u Tealâ daha önce fesada uğrayanları ve iman ehlini onunla kurtaracaktır. Sünnetler onunla ihyâ edilecek, bidat ateşleri de onunla sönecektir. Onun zamanında insanlar aziz olacak ve kendi muhaliflerine galip geleceklerdir. Güzel bir hayat sürülecek, yer ve gök bereketini artıracak, bu durum 7 yıl sürdükten sonra Mehdi vefat edecektir.' " (Bu hadis Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il âhir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur.)
53 - "Bu durum 7 yıl devam edecektir. Ancak onun her senesi, sizin 20 senenize bedel olacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 44)
İBNİ MÜNAVİ ÜÇ SÜFYAN VE ÜÇ MEHDİ'Yİ NEREDEN ÇIKARMIŞ, NEYE DAYANMIŞ ANLAMIYORUZ. ESKİ AHİT'TE DANYAL BÖLÜMÜNDE BİZ BULAMADIK!.. DANYAL ALEYHİSSELÂM ÜST ÜSTTE RÛYET GÖRÜYOR. BUNLARIN SONUNCUSUNDA FARS ÜLKESİNDE BİRBİRİYLE ÇARPIŞAN KRALLAR VAR. BUNLARDAN BİR TANESİ HARAMLARI HELÂL KILIYOR, MUSA'NIN ŞERİATINI KALDIRIYOR. SONRA MİKAEL GELİP HERKESİ KURTARIYOR. BİR DE SÜRE VERİLMİŞ, "HARAMLARIN HELÂL KILINDIĞI GÜNDEN 1290 GÜN SAYIN," DENİYOR... (11-12. BÂBLAR)... SÜFYAN-MEHDİ YOK!.. KÖTÜ KRALA, PEYGAMBER DEVRİNE ATFEN "SÜFYAN" DENMİŞSE, O BAŞKA!.. AMA ÜÇ TANE DEĞİL!
YİNE DE İBNİ MÜNÂVİ'NİN TARİF ETTİĞİ "MEHDİ"LER, BİZİM EN YUKARIDA BELİRTTİĞİMİZ "ZOR ZAMANDA ORTAYA ÇIKACAĞI MÜJDELENEN MUHTEREM ZAT"LAR ŞEKLİNDEDİR. PEYGAMBERİMİZ ÜMMETİNE HER SIKINTI DÖNEMİ İÇİN, HEM HİDÂYET, HEM SELÂMET, HEM BEREKET ÜMİDİ VERMİŞ OLABİLİR, BUNA İNANIYORUZ... NE VAR Kİ, BU GÜZEL DEĞERLENDİRMENİN ARKASINDAN GELEN "7 YIL SÜRECEK", FALCILIĞI DA AŞAN BİR İFÂDEDİR. ARDINDAN GELEN "HADİS" RİVÂYETİ BUNUN 140 YIL OLACAĞINI SÖYLÜYOR!.. 140, 7'NİN 20 KATI OLMASINA RAĞMEN, ALLAH BİZİ YANLIŞA İNANMAKTAN KORUSUN, DİYORUZ.
GELDİK ŞİMDİ MEHDİ'NİN BEDENÎ VASIFLARINA... BUNLAR DA YUKARIDA İFÂDE ETTİĞİMİZ "HADDİNİ AŞAN KEHÂNET"E DÂHİLDİR. YÂNİ, ALLAH HAZRET-İ İSÂ AĞZINDAN MUHAMMED'İN SÂDECE AHMED ADINI BİLDİRMİŞKEN, İDDİAYA GÖRE PEYGAMBERİMİZ MEHDİ'NİN ADINI, BABASININ ADINI, DOĞUM YERİNİ, KARDEŞLERİNİN SAYISINI, ŞİMDİ DE EN İNCE TEFERRUATINA KADAR BEDENÎ ÖZELLİKLERİNİ BİLDİRİYOR!.. YÂNİ, ALLAH'TAN, HÂŞÂ, DAHA ÇOK GAYBA ATIFTA BULUNUYOR.
54 - "O (Mehdi) güzel bir delikanlıdır, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir."
(Mehdilik ve İmamiye, s. 153 /İkdüd Dürer'den)
55 - "Yüzü parlayan yıldız gibi nurludur." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 33/ Kitab-ül Burhan Fi Alâmatil-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 22)
56 - "... Yüzü gökyüzünde parlayan yıldız gibidir." (Deylemi, c. IV, s. 221, İbnu'l Cevzi, c. II, s. 558; Ali bin Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi "Risâletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi")
57 - "O (Mehdi), orta boylu ve güzel yüzlü bir gençtir... Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir." (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyânı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal")
58 - "Mehdi benim çocuklarımdandır. Onun yüzü, parlak yıldız gibidir."
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyânı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal")
59 - "Güzel yüzlüdür. Yüzünün nurları ona azamet verir." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
60 - "... Yüzünde parlak yıldız gibi bir renk vardır..."
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 12)
61 - "Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir." (Mehdilik ve İmamiye, s. 153/İkdüd Dürer'den)
62 - "Siyah saçlıdır. Siyah sakallıdır." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
63 - "Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir."
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyânı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal")
64 - "Yüzünde bir ben bulunacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
65 - "Dişleri parlak olacaktır."
(Nuaym b. Hammad, vr. 52a; El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
66 - "Mehdi, gür sakallı, ön dişleri parlak..." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
67 - "Hz. Mehdi'nin rengi arabi…"
(İbn Hacer El Mekki; "El-Kavlü'l Muhtasar fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar", s. 15-75)
68 - "İri gövdeli..."
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyânı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")
69 - "O, alnı açık… karnı büyük, iki uyluk arası açık…"
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 13)
70 - "O, açık alınlıdır." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
71 - "İki uyluk arası açık..." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
72 - "Hz. Mehdi, Hz. Hasan'ın soyundandır. Bacakları aralıklıdır." (Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celâleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – âhir Zaman Mehdisinin Alâmetleri, s. 22)
73 - "... Onun... alnı geniştir. Yeryüzünü adâletle dolduracak ve malı bol bir şekilde dağıtacaktır." (Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celâleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – âhir Zaman Mehdisinin Alâmetleri, s. 22)
74 - "Mehdi, orta boylu olacaktır." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
75 - "Mehdi'nin adı Muhammed bin Abdullah'tır. O, orta boylu..."
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 11)
76 - "Mehdi bendendir... Açık alınlıdır." (Kitab-ül Burhan fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 21)
77 - "O … heybetli bir adamdır." (İkdüd Dürer)
78 - "Allahu Tealâ, benim neslimden, alnı açık, yeryüzünü adâletle doldurarak malı ve eşyayı insanlara bol bol ikram eden bir evlâdımı gönderecektir." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
79 - "Mehdi bizdendir, alnı açık..." (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 21)
80 - "O, açık alınlıdır." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
81 - "Muhakkak ki Allah, benim neslim içinde alnı açık (olan) bir şahıs gönderecektir."
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 11)
82 - "O, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü..."
(Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, "Kıyâmet Alâmetleri" Naim Erdoğan, s. 163)
83 - "Kaşı kavislidir." (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, "Kıyamet Alâmetleri" Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, s. 163)
84 - "Hz. Mehdi'nin kaşları... araları açık..." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
85 - "Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir... Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
86 - "40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır." (Kıyâmet Alâmetleri, Berzenci, s. 16)
87 - "Mehdi benim neslimdendir. O 40 yaşındadır. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır..." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
88 - "Mehdi benim neslimdendir. O 40 yaşındadır. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır..." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
89 - "Sakalı bol ve sık olacaktır." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
90 - "Sakalı sıktır." (Kıyamet Alâmetleri, Berzenci, s. 163)
91 - "Onun alnı geniş, burnu ise ince olacaktır." (Tırmizi, Büyük Hadis Külliyatı, Rudani 5.cilt, s. 365)
92 - "O, açık alınlı, küçük burunlu…"
(Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, "Kıyamet Alâmetleri" Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, s. 163)
93 - "O açık alınlı ve ince burunludur." (Ahmed, b. Hanbel II-291, III-17) (Süneni Ebu Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şail yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s. 404)
YÜZÜ GÜZEL, ALNI AÇIK, SAÇI SİYAH, SAKALI SİYAH, BOL VE SIK, İRİ GÖZLÜ, KAŞI KAVİSLİ VE ARALARI AÇIK, KÜÇÜK VE İNCE BURUNLU, DİŞLERİ PARLAK, YÜZÜNDE BEN, ORTA BOYLU, İRİ GÖVDELİ, BÜYÜK KARINLI, RENGİ ARABÎ, 30-40 YAŞLARINDA, HEYBETLİ BİR ZAT!.. BUNLARIN HEPSİNİ MEHDİ İLE İLGİLİ OLARAK HAZRET-İ MUHAMMED SÖYLEMİŞ!.. ŞİMDİ KRİMİNAL ŞUBE'DE BU BİLGİLERİ BİR RESSAMA VERSENİZ, SİZE MUHTEŞEM BİR "MEHDİ" PORTRESİ ORTAYA ÇIKARIRLAR!.. SONRA BU PORTREDEN MİLYONLARCA BASTIRIP, DUVARLARA ASTIRIP MEHDİ ARAMAYA BAŞLAYABİLİRİZ!.. AMA DURUN, DOĞUM YERİ, BABASININ ADI VE KENDİ ADI DA BELLİ!.. BUNLARI DA EKLEYİNCE MEHDİ'Yİ BULAMAMAK MÜMKÜN DEĞİL!..HELE ŞİMDİKİ İNTERNET ORTAMINDA!..
YAHU, İNSAF!.. YÜCE ALLAH, PEYGAMBERİMİZ HAZRET-İ MUHAMMED'İ BİLE SÂDECE "AHMED" ADIYLA MÜJDELEMİŞKEN; O PEYGAMBERİN MEHDİ'Yİ POLİSE EŞKÂL VERİR GİBİ EN UFAK DETAYINA KADAR AÇIKLAYACAĞINI DÜŞÜNMEK, AKLA SIĞIYOR MU?.. BİZİM AKLIMIZA SIĞMIYOR!.. YANLIŞIMIZ VARSA, ALLAH AFFETSİN!