Yemek İkram Etmenin Âdâbı
Misafire yedirmekte çok fazilet vardır. Nitekim Câfer b. Muhammed (r.a) şöyle demiştir: 'Arkadaşlarla beraber sofra üzerinde oturduğunuz zaman, oturuşunuzu oldukça uzatınız. Zira bu saat hayatınızın sizin aleyhinizde sayılmayan saatidir'.
Hasan Basrî (r.a) şöyle demiştir: 'Kişi kendi nefsine, ebeveynine ve yakınlarına sarfettiği her nafakadan muhakkak sorulacaktır. Ancak kişi din kardeşlerine Allah rızası için infak ettiği yemekten sorulmayacaktır. Çünkü Allah Teâlâ kulunu bu yemekten ötürü sorguya çekmekten hayâ eder'.
Allah yolundaki arkadaşına yedirmenin fazileti hakkında zikrettiğimiz bu misallere yedirme hakkında vârid olan hadîsler eklendiğinde fazileti apaçık bilinir.
Hadîsler
Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Herhangi birinizin sofrası önünde yayılı bulunup kaldırılıncaya kadar melekler onun için salâvat-ı şerife
getirirler.29
Horasan âlimlerinden biri din kardeşlerine bitiremeyecekleri kadar bol yemek takdim ederek dedi ki: Hz. Peygamber'den bize gelen bir hadîsi şerifte şöyle buyuruluyor:
Kardeşleri ellerini yemekten kaldırdıkları zaman, artanı yiyen bir kimse hesaba çekilmez.30
Madem ki durum budur, o hâlde isterim ki size takdim ettiğim yemeği çoğaltayım ki onun kalıntılarından yiyelim.
Arkadaşlarıyla yediklerinden kul hesaba çekilmez.31
Seleften bâzıları arkadaşlarının gönlünü hoş etmek için cemaatle yediği zaman fazlaca yerdi. Tek başına yediği zaman ise pek az yerdi.
Üç şey vardır ki, insan onlardan hesaba çekilmez: a) Sahur yemeği, b) İftar yemeği, c) Arkadaşlarla beraber yenilen yemek.32
Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir: 'Dostlarımı bir sa' yemek üzerine toplamam, bir köleyi azâd etmemden daha iyi gelir bana'.
İbn Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Sofrada güzel ve helâl yemeğin bulundurulması ve arkadaşlara ikram edilmesi, kişinin şerefli oluşuna delâlet eder'.
Ashab-ı kirâm (r.a) şöyle derlerdi: 'Yemek üzerinde bir araya gelmek güzel ahlâktandır'.
Ashâb-ı kirâm (r.a), Kuran okunmasında da bir araya gelirlerdi. Onlar bir araya geldikleri zaman, muhakkak toplu hâlde bir şeyler yedikten sonra dağılırlardı. Dostların dostluk ve yakınlıkla kendilerine yetecek kadar bir yemek üzerinde toplanmalarının dünyadan olmadığı söylenmiştir.
Allah Teâlâ kıyâmet gününde kuluna der ki:
- Ey Âdemoğlu! Ben acıktım, bana yedirmedin.
- Sen âlemlerin rabbisin, sana nasıl yedirebilirdim?
- Senin müslüman kardeşin acıktı. Ona yedirmedin. Eğer ona yedirmiş olsaydın bana yedirmiş sayılırdın.33
Hz. Peygamber şöyle demiştir:
Size ziyaretçi geldiği zaman, ona ikrâm ediniz.34
Cennette bir takım köşkler vardır. Dışları içlerinden ve içleri de dışlarından görünmektedir. Bu köşkler yumuşak konuşan, Allah için yediren ve halk uykuda olduğu zaman kalkıp namaz kılanlar içindir.35
Sizin en hayırlınız, Allah için yedireninizdir.36
Din kardeşine doyasıya yediren ve kana kana içiren bir kimseyi Allah Teâlâ yedi hendek kadar ateşten uzaklaştırır. Bu çukurlardan ikisinin arasındaki mesafe beşyüz seneliktir.37
29) Taberânî, Evsat
30) Irâkî aslına rastlamadığını söylemektedir.
31) Ezdî, Duafâ, (Câbir'den)
32) Ezdî, (Câbir'den)
33) Müslim
34) Harâitî
35) Tirmizî, (Hz. Ali'den)
36) İmam Ahmed ve Hâkim, (Suheyb'den)
37) Taberâni, (İbn Ömer'den)