Allah Teâlâ'nın Hz. Muhammed'i (s.a) Kur'ân İle Terbiye Etmesi
Hz. Peygamber (s.a)
çokça yalvarır, çokça yakarır ve daima Allah'tan edeplerin en güzelleriyle,
ahlâkların en yüceleriyle kendisini donatmasını ister ve duasında şöyle
derdi:Ey Allah’ım! Benim yaradılışımı ve ahlâkımı güzelleştir. (1)
Ey Allah’ım! Beni ahlâkların çirkinlerinden uzaklaştır ve koru.(2)
Allah Teâlâ da onun
duasını, va'd'i ilahîsini yerine getirmek için kabul buyurmuştur.
Beni çağırınız ki size cevap vereyim. (Mü'min/60)
Allah Teâlâ onun üzerine
Kur'an'ını indirdi ve onu Kur'an ile edeplendirdi. Bu bakımdan onun ahlâkı
Kur'an dır.Hişam'ın oğlu Said der ki: Aişe validemizin huzuruna girdim. Hz.
Peygamber'in ahlâkını kendisinden sordum. Şöyle dedi:
—Sen Kur'an okumuyor musun?
—Evet, okuyorum.
—Hz. Peygamber'in ahlâkı Kur'an'dı.
Kur'an onu şu ayetlerin
benzerleriyle edeplendirmiştir:
—Sen bağışlama yolunu tut!İyiliği emret ve cahillerden yüzçevir.(A'raf/199)
—Muhakkak ki Allah
adaleti, ihsan etmeyi, yakınlara vermeyi emreder. Fuhşiyatı, münkeri ve zulmü
yasaklar,(Nahl/90)
—Başına gelene sabret. Çünkü
bunlar yapılması gereken işlerdendi.(Lokman/17)
-Kim de sabredip
bağışlarsa, işte bu işlerin en hayırlısındandır.(Şura/43)
-Böyleyken yine onları
bağışla ve aldırma! Çünkü Allah iyilik edenleri sever.(Maide/43)
-Bağışlasınlar,
aldırmasınlar. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?(Nûr/22)
-Sen kötülüğü en güzel
olan hareketle önle! O vakit bakarsın ki seninle arasında bir düşmanlık bulunan
kimse, yakın bir dost gibi olmuştur.(Fussilet/34)
-Onlar bollukta ve
darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah
da güzel davrananları sever.(Âlu İmran/134)
-Ey iman edenler! Zannın
birçoğundan sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. (Müslümanların ayıp ve
kusurlarını) araştırmayın. Bir kısmınız bir kısmınızı (arkasından) çekiştirmesin.
Hem sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi?(Hucurat/12)
Hz. Peygamber'in Uhud
savaşında başı yarılıp ön dişleri kırıldığı zaman, üzerine kan akmaktaydı. Bir
taraftan kanını siliyor, diğer taraftan şöyle diyordu: Acaba peygamberlerinin
yüzünü kana boyayan bir kavim, nasıl felaha kavuşacaktır? Oysa o peygamber
kendilerini rablerinin yoluna davet ediyor. Onun bütün yaptıkları bundan
ibarettir.(3)
Böylece Allah Teâlâ şu ayeti, peygamberini bu sözünden dolayı edeplendirmek
için inzal etmiştir:
Senin elinde (onları cezalandırmak ve affetmek hususunda) hiçbir şey
yoktur!(Âlu İmran/128)
Bu gibi ilahî te'dibler,
Kur'an'da sayılamayacak kadar çoktur. Bu te'dib ve tehzibin ilk hedefi Hz.
Peygamber'dir. Sonra nûr ondan bütün insanlık âlemine feyezan eder. Allah Teâlâ
Kur'an ile peygamberini edeplendirmiş, o da Kur'an'ın edebini kabul etmiş ve
onunla halkı edeplendirmiştir. Bu sırra binaen Hz. Peygamber şöyle
buyurmaktadır: Ben mekârimi ahlâkı (güzel ahlâkı) tamamlamak üzere
gönderildim.(4)
Hz. Peygamber halkı
güzel ahlâka, daha önce nefsin riyazâtı ve ahlâkın tehzibi bahsinde
zikrettiğimiz hâdislerle tergib ve teşvik etmiştir. Bu bakımdan biz ikinci bir
defa onları tekrar etmeyelim. Sonra Allah Teâlâ, dostu Muhammed Mustafa'nın
ahlâkını kemale vardırdığı zaman onu överek şöyle buyurmuştur:
Muhakkak sen pek büyük
bir ahlâk üzeresin. (Kalem/4)
Allah Teâlâ ortaktan
münezzehtir. Şanı yücedir. Kullarına yapmış olduğu minneti tastamamdır. Sonra
Allah Teâlâ'nın umumi lütfûna büyük faziletine dikkat et ki, nasıl veriyor ve
verdiğini nasıl övüyor? Peygamberi güzel ahlâk ile süslendiren O... Sonra
lütfundan vermiş olduğu ahlâkı peygambere izafe ederek şöyle buyurmuştur:
'Muhakkak sen ahlâkça çok yükseksin'. Sonra
Hz. Peygamber, halka belirtti ki, Allah Teâlâ güzel ahlâkı sever, kötü ahlâktan
nefret eder.(5)
Hz. Ali (r.a) diyor ki:
'Müslüman bir kişiye şaşıyorum ki, Müslüman kardeşi bir ihtiyaç için kendisine
geldiğinde o ihtiyaç sahibine yardım etmek suretiyle kendini nasıl hayrın ehli
olarak görmüyor? Farzı muhal yapacağı iyilikten sevap ummaz, yapmadığı takdirde
herhangi bir azaptan korkmasa yine de güzel ahlâka acele etmesi kendisine daha
uygun düşerdi. Çünkü böyle yapması, insanı kurtuluş yoluna iletir'. Bunları
söyledikten sonra Hz. Ali'ye adamın biri dedi ki:'Sen bunun böyle olduğunu Hz.
Peygamber'den dinledin mi?'
Hz. Ali (r.a) şöyle dedi:'Evet! Dinledim! Hatta bundan daha hayırlısını da
dinledim. Hz. Peygamber'e Tayy kabilesinin esirleri getirildiği zaman, esirler
arasından ayağa kalkan bir cariye şöyle dedi: 'Ya Muhammed! Ne olursun, beni
serbest bırak! Arab kabilelerine gülünç olmayayım. Çünkü ben kavmimin
efendisinin kızıyım. Benim babam himayesindeki insanları korur, esirleri
bırakır, açları doyurur, yemek yedirir, selâmı yayar ve hiçbir ihtiyaç sahibini
geri çevirmezdi. Ben Hatem et-Tâî'nin kızıyım'. Bu sözleri işiten Hz. Peygamber
(s.a) şu karşılığı verdi: —Ey cariye! Bu saydığın sıfatlar gerçekten mü'minin
sıfatıdır. Eğer senin baban Müslüman olsaydı biz ona rahmet okurduk. Ey
ashabım! Cariyeyi serbest bırakınız! Çünkü onun babası ahlâkın güzelini
seviyormuş.Allah Teâlâ da ahlâkın güzelini sever.(6)
Bu esnada Niyar'ın oğlu
Ebu Burde(7) ayağa kalktı ve dedi ki: 'Allah ahlâkın güzelini sever mi?' Hz.
Peygamber (s.a) şöyle cevap verdi:Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin
ederim, cennete ancak ahlâkı güzel olan kimseler girecektir.
Muaz b. Cebel Hz.
Peygamber'den şu hâdisi rivayet eder:Muhakkak ki, Allah Teâlâ, İslâm dinini
ahlâkın en güzelleriyle ve amellerin en iyileriyle kuşatmış bulunmaktadır.
Güzel davranış, iyilik
yapmak, yumuşaklık göstermek, hayır ve hasenatta bulunmak, yemek yedirmek,
selâmı yaymak, Müslüman hastayı ziyaret etmek, ister adil ister ise facir
olsun; Müslüman’ın cenazesini teşyi etmek, her komşusuna; ister Müslüman, ister
kâfir olsun güzel muamele etmek, ihtiyar Müslüman’a hürmet göstermek, yemeğe
davet edildiğinde icabet etmek ve bundan dolayı duada bulunmak, Müslüman’ı
affetmek, insanların arasını bulmak, cömert olmak, şerefli olmak, müsamahalı
olmak, önce selâm vermek, öfkeyi yutmak, halkı affetmek, İslâm'ın haram ettiği
oyun ve batıllardan kaçınmak, (haram) teganniden, oyun aletlerinin tamamından
kaçınmak ve her telli aleti çalmaktan sakınmak, her hileli işten; gıybet,
yalan, cimrilik, başkasına zahmet vermek, hile yapmak, kandırmak, koğuculuk
yapmak, müslümanların arasını bozmak, sılayı rahmi
kesmek, kötü ahlâk, kibir, fahr, gurur, gevezelik, büyüklenmek, müstehcen
konuşmak, kindar olmak, haset etmek, fal bakmak, zulüm, tecavüzkârlık ve
adaletsizlikten sakınmak, güzel ahlâktandır.
Enes der ki: Hz.
Peygamber bizi her güzel nasihate davet etti ve her güzel şeyi bize emretti.
Hiçbir ayıp veya hile veya çirkinlik bırakmadı ki, bizi ondan sakındırmasın ve
onu bize yasaklamasın. Bütün bunların yerinde şu ayeti celile yeter de artar:
Muhakkak Allah, adaleti,
ihsanı, yakın akrabalara iyilik etmeyi emreder. Fuhşiyattan, münkerden ve
zulümden sakındırır.(Nahl/90)
Muaz der ki: Hz.
Peygamber (s.a) bana tavsiyede bulunarak şöyle dedi: Ey Muaz! Sana Allah'tan
sakınmayı, doğru söylemeyi, sözüne sahip olmayı, emaneti yerine getirmeyi,
hıyaneti terk etmeyi, komşuluk hakkını korumayı, yetime merhamet etmeyi,
yumuşak konuşmayı, selâm vermeyi, güzel amel yapmayı, dünyada emeli kısaltmayı,
imanın eteğine yapışmayı, Kur'an'da anlayışlı olmayı, ahireti sevmeyi, hesaptan
kaçınmayı, kanatları germeyi tavsiye ediyorum. Herhangi bir hakîme sövmekten
veya herhangi bir araziyi ifsad etmekten seni sakındırıyorum. Sana her taşın,
her ağacın, her toprağın yanında Allah'tan sakınmayı tavsiye ediyorum. Her
günah için bir tevbe etmeni tavsiye ediyorum. Gizli günahlara gizlice, açık
günahlara da açıkça tevbe etmeni tavsiye ediyorum.(8)
İşte böylece Allah Teâlâ
kullarını terbiye etti ve onları ahlâkın güzeline ve edebin iyisine davet etti.
1)Ahmed
2)Tirmizî
3)Müslim
4)Ahmed, Hâkim, Beyhakî
5) Beyhakî
6)Hâkim-i Tirmizî, Nevadir
7)Asıl ismi Hani'dir. Belvi kabilesine mensuptur. Büyük sahabîlerdendir.
Meşhur sahabîBerra b, Azib'in dayısıdır. (Bazı rivayetlere göre amcasıdır).
Bedir'e, Uhud'a ve diğer savaşlara iştirak etmiştir. H.41 senesinde vefat
etmiştir.
8)Ebu Nuaym, Beyhakî