02 Mart 2015

TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 48. BÖLÜM)


TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 48. BÖLÜM)

Zü'l-Kelâ' El-Hımyerî824[1]
Adı es-Semeyfa'dır. Semeyfa' b. Nâkûr denilir. Bir rivayette adının Eyfah olup künyesinin Ebu Şurahbil olduğu söylenir. Peygamberimizin sağlığı döneminde müslüman oldu.
Onun Efendimizi görüp sahabeler arasına girdiği söylenir. İbnu Lehîa, Ka'b b. Alkame aracılığıyla Hassan b. Küleyb'in Zu'1-Kelâ'ı, Rasulullah (s.a.v.)'i
"Size ilişmedikleri sürece siz de Türk'lere dokunmayın." buyurdu-ğunu işittim, dediğini söyler.825[2]
Zül Külâ' Yemen'de kavminin seyyidi idi. Yermuk savaşına katılmış, Şam'ın fethinde çarpışmış idi. Sıffeyn savaşında Muaviye'nin sağ kanat komutanlarından idi.
Hz. Ömer ve çok sahabeden rivayeti vardır. Kendisinden Ebu Ezher b. Said, Zâmil b. Amr ve Ebu Nuh el-Hımyerî rivayette bulunmuşlardır.
Onun Peygamberimizi görmediğine (sahabe sayılmayacağına) İsmail b. Ebi Halid'in Kays yoluyla Cerir b. Abdullah el-Becelî (r.a.)'tan yaptığı şu rivayete şahittir. Cerir (r.a.) der ki:
824[1] İbni Sa'd 1/266, 3/261, 4/59, 5/18; Tarihi Dımışk 17/382-397; İstiab 1/485; Üsdü'l-Ğabe 2/24; El-İsabe 1/492
825[2] Bu hadis metnen sahih olsa da isnadı sahih olamaz. Zira zu'1-Külâ Peygamberimize gelirken efendimizin ölüm haberini alıp geri döndü. Zaten Zehebi onu açıklayacak. Metin için bkz: Ebu Davud 4302; Beyhaki, Kübra 9/176; Taberani 7/224, 19/375; Hatib, Tarih 12/403; Zehebi'nin isnadında Zü'1-Küla'dan sonra Muaviye atlansa gerek. Taberani 19/375'te 882 no ile araya Muaviye'yi katarak nakleder. Bu İbni Lehia isnadıdır. Böyleyse insad hasen sayılır.
"Ben Yemen'de idim. (Rasulullah beni oraya göndermişti. İşimi bitirip geriye dönerken) Yemen
halkından iki kişiye Zu'1-Kelâ' ve Zû Amr'a rastladım. Onlara Rasulullah (s.a.v.) hakkında konuştum."
Onlar da "Eğer senin bu Peygamberiniz hakkında söylediğin doğru ise (gerçek Peygamberse) o üç
gün önce eceliyle dünyadan göç etti." dedi. Ben yoluma devam edince ikisi de benimle yola
koyuldu. Yolun bir kısmını kat etmiştik ki, Medine tarafından gelen bir kervan göründü. Biz onlara
(Medine'den) sorduk. Onlar da "Peygamber (s.a.v.) öldü. Hz. Ebu Bekir halife seçildi. İnsanlar da
iyiler." dediler. Bu kere ikisi bana "Şimdi siz adamınıza (Ebu Bekr'e) bizim buraya kadar Peyg^beri
görmek için I geldiğimizi söyle, herhalde Allah izin verirse döi\eceğjz " deyip geri I döndüler. Ben de
Hz. Ebu Bekr'e onların hadisesini battım "Onları ila I getirsen olmaz mıydı?" dedi. Daha sonra Ömer
(r a) zamanında Medine'ye geldiklerinde Zû Amr bana "Ya Cerir se^n benim üzerimde bir keremin
var. Ben de sana bir şey anlatacağım. §z ^rap topluluğu olarak ölen bir emirin yerine diğer birini
hepir\jzjn rızasıyla emir i seçtiğiniz süre hayır üzere kalacaksınız. Ama emir ^eçimj k^ç zoruyla I
oldu mu kralların öfkesi ve kralların razı olacağı şe\,[ere rıza gösterilen J krallığa dönecektir."
dedi.826[3] Hadisi Müslim nakledip I Alvan b. Davud ismini vermediği bir zattan şunu ^kileden ! -
Cahiliye döneminde ailem beni bir hediye ile Zii|.j^eıa'a yollamıştı, i Bir yıl kapısında bekledim ona
bir türlü ulaşamaqını Sonra bir gün ! sarayından görününce kendisine secde etmeye^, kimse
kalmadı, : Hediyelerimi almalarını emretti. Daha sonra ben onu isıami dönemdi I yine gördüm. Bir
dirheme bir et satın almış. Onu atınm sağrısına m-; mıştı. Şu şiirleri söylüyordu.
"Of dünyaya böyle olduktan sonra, ben orada \ir gU-n cefadayım, Halbuki yaşayışça insanların en
müreffehi kim den\nce bana "şu" denirdi.827[4]
Rivayete göre, Zü'1-Kelâ' Mekke'ye geldiği z^man güzelliğinden ! bazılarını fitneye düşürürüm
korkusuyla yüzüne yaşmak bağlarmış.828[5]
Abdulla B. Büdeyl B. Verkâ829[6]
Nesebi: Abdullah b. Büdeyl b. Verka b. Abdül-Uzzâ, Huzâa kabilesinden olup künyesi Ebu Amr'dır.
Buhari Tarihi Kebir'inde "Onun Hz. Osman'ı öldürmek için yanına girenlerden biri olup Hz. Osman'ın
şah damarına hançer sapladığını, et-Tenûhî denen adamın da kılıçla yakalayıp öldürdüğünü"
söyler.830[7]
Mekke fethinden önce babasıyla beraber müslüman oldu. Mekke fethine ve sonraki fetihlere
katıldı. Kendisi şerif ve ayan ehli biriydi. Sıffeyn savaşında Hz. Ali tarafında çarpışırken kardeşi
826[3] İbni Ebi Şeybe 124/54 no 18869; Buhari, Meğazi 64/64 no 4359- Müsncd 4/Sft< h No 19246; Taberani, Kebir 2/301 h.no 2259 ve Tarihi Dımışk I7/383; Zehebi
merhum hadisi Müslim'e nisbet ediyor. Sanırım onu Tarihi Dımışk'a ycarak yazıma. Yokun haberin esas kaynağı İbni Ebi Şeybe'dir. Buhari ve diğerleri QnCjan
nakleder, Ben il» tercemeye İ. Ebi Şeybe metnini esas aldım. 804 Tarihi Dımışk 17/388; El-Vafi bi'1-Vefeyat 14/47
827[4] Tarihi Dımışk 17/388; EL-Vafi bi’l-Vefeyat 14/47
828[5] Tarihi Dımışk 17/389; Zehebi'nin şüpheli konuşması (^u rivayetin Hİi«nî h Muhammed el-Kelbî'nin rivayeti olmasındandır.
Zu'l-Kela'ın öldürüldüğünde Muaviye'nin nasıl sevindiğini ^ffeyn savuşındn brth» setmiştik.828[5]
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 316-317
829[6] Buhari, Kebir 5/56, 57; Hakim 3/395; İstiab 2/268; El-Cerh 3/14, 15; El-Muhabber 184; Ahbaru't-Tıval 150, 171, 172, 175
830[7] İbni Sa'd 4/294
Abdurrahman'la beraber şehit oldu. Hz. Ali'nin piyade birliği komutanı idi.831[8]
Şa'bî anlatıyor: Sıffeyn savaşında üzerinde iki kat zırh vardı. Şamlılara öyle bir saldırıp darbe indirdi
ki yara yara tâ Muaviye'nin yanına kadar vardı. Orada Şamlılar hep birden üzerine çullanıp sonunda
öldürdüler. Muaviye onu yere serilmiş ölü olarak görünce -yiğitliğini takdir ederek "Huzaa
kabilesinin bırak erkeklerini kadınları bile isteseler bizimle çarpışmaya güçleri yetecek." dedi.832[9]
Abdullah B. Ka'b
Abdullah b. Ka'b el-Muradî. Hz. Ali ordusunun Sıffeyn'de en ileri gelenlerinden biri idi. Sıffeyn
savaşında öldürüldü. Söylendiğine göre Efendimizi görüp sahabe olanlardandır.833[10]
Ubeydullah B. Ömer B. El-Hattab834[11]
Nesebi: Ubeydullah b. Ömer b. el-Hattab b. Nüfeyl b. Abdu'1-Uzzâ el-Kuraşî el-Adevî el-Medenî.
Peygamberimizin sağlığında doğdu. Babası Ömer, Hz. Osman Ebu Musa ve diğer sahabelerden
hadis dinledi.835[12] Künyesi Ebu İsa'dır.
Babasının hilafetinde gazaya katıldı. Annesi Ümmü Gülsüm el-Huzaiyye'dir.
Eşlem (Hz. Ömer'in kölesi) anlatıyor: Hz. Ömer, oğlu Ubeydullah'ı kırbaçla dövdü ve ona "Demek
Ebu İsa diye künye alıyorsun, İsa (as)'ın babası mı vardı." dedi.836[13]
Daha önce de anlatmıştık ki, Hz.' Ömer hançerlenip öldürüldüğünde Ubeydullah kılıcını alıp
Hürmüzan'a saldırıp onu öldürdü. Soma Cüfeyne'yi ve Ebu Lü'lüe'nin kızı Lü'lüe'yi de öldürdü. Bu
ki/, müslüman olduğunu söylermiş.
Hz. Osman halife olup biati alınca, Ubeydullah'a kısas yapmak isledi, Hz. Ali de, Hz. Osman
Ubeydullah'a kısas yapmasını tavsiye etmişi i. (Onunla beraber Ensar ve muhacirlerin çoğu da
kısastan yana idi. Mir kısmı ise, babası daha dün şehit edildi. Bugün de oğlunu onun yanına mı
göndereceksiniz! Allah Hürmüzan ve Cüfeyne'yi kahretsin!" dediler, Amr b. el-As da gelip Hz.
831[8] İstiab 2/268, 269; Bu konu Sıffeyn harbi anlatılırken bahsedilir.
832[9] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 318
833[10] Bu Abdullah b. Ka'b hakkında bilinen pek azdır. Neredeyse hepsi bu kadar. Bkz: Tarihi Halife 194; İstiab 2/315; Taberi 3/100; El-Kamil fi't-Tarih 3/314;
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 318
834[11] Ubeydullah için bkz: İbni Sa'd 5/15-20; Nesebi Kureyş 355; Uyunu'l-Ahbar 1/29, 2/362; El-Mearif 180; Tarihi Halife 164, 194, 195
835[12] Tarihi Dımışk 38/57
836[13] Zübeyr b. Bekkar, onun bu lakabı hakkında şu bilgiyi verir: Ubeydullah'ın hanimi Hz Ömer'e gelip "Ey emirimiz, beni Ebu İsa'ya karşı mazeretimi kabul
etsen!" de» yince "Ebu İsa da kim?" dedi. O "Oğlunuz Ubeydullah" deyince, "Demek kendine künye bunu mu seçti?" dedi. Sonra kölesi Eslem'e "Git Ubeydullah'ı
çağır ama niye çağırdığımı söyleme!" dedi. Ama Ubeydullah bana tavuk yumurtasını ü/.crimc vuracağı tehdidiyle söyledim. Hz Ömer "Onu söyledin mi?" dedi.
"Evet" deyince buni tokat vurdu. Oğluna da "Yazıklar olasıca Hz İsa'nın babası mı vardı da sen kendine Ebu İsa diye ad aldın!" dedi. Salim der ki: "O zaman araplar
Ebu Şecere, Ebu Seleme, Ebu Katade türü künye alırlardı. T. Dımışk 38/59
Osman'a "Ya Müminlerin emiri, Allah bu işten seni af edip sorumlu tutmadı. Yoksa senin insanlara
emir olduğun dönemde olurdu. Bu olay ise sen halife olmadan oldu. Sen de onu bağışla." dedi.) Hz.
Osman da onu bırakıp Hürmüzan, Cüfeyne ve Lü'lüe'nin diyetini ödedi. Hz. Ali halife olunca,
Ubeydullah da onun en kısas yapacağından korkarak kaçıp Şam'a gitti.837[14]
Sıffeyn savaşında Muaviye'nin öncü kuvvetlerine komuta ediyordu. Orada öldürüldü. Rivayete göre
onu Ammar b. Yasir öldürmüş. Bir başka rivayette de onu Hemedanlılardan biri öldürmüş.838[15]
Onun ölümüne şair (Ka'b b. Cüayl) güzel bir kaside yazmıştır.839[16]
Ammar B. Yasir (R.A.)840[17]
Nesebi: Ammar b. Yasir b. Malik b. Kinâne b. Kays b. el-Husayn el-Mezhacî el-Ansî. Lakaplı Ebu'l-
Yakazan'dır. Mahzum oğullarının kölesi. Doksan üç yıl yaşadı. İslam'a ilk girenlerdendir. Allah
yolunda İslam'ın ilk döneminde müthiş işkence gördü.
Annesi İslam'ın ilk şehidesi Sümeyye (r.a.). Ebu Cehil elindeki mızrağı onun kalbine saplayarak şehit
etti.841[18]
Ammar (r.a.)'ın naklettiği otuz civarında hadis vardır.842[19]
Kendisinden şunlar rivayette bulunmuşlardır: Ali b. Ebi Talib, Abdullah b. Abbas, Ebu Musa el-Eş'arî,
Ebu Ümame el-Bahilî, Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Cafer b. Ebi Talib, Abdurrahman b. Ebzâ, Ebu
Lâs el-Huzâî, Ebu Tufefyl el-Leys. Bunlar ashaptan olanlar. Tabiînden de, oğlu Muhammed b.
Ammar, Said. b. Müseyyeb, Ebu Bekr b. Abdirrahman Muhammed b. el-Hanefiyye, Ebu Vail Şakiyk
b. Seleme, Alkame b. Kays, Zirr b. Hubeyş, Hemmam b. el-Haris, Meymun b. Ebi Şebib ve Nuaym b.
Hanzala rivayet etmişlerdir.843[20]
Yasir b. Amir ve kardeşleri kaybolan kardeşlerini aramak için Ye-men'den Mekke'ye gelmişlerdi.
Kardeşleri Yemen'e geriye döndülerse de, Yasir, Mekke'de Ebu Huzeyfe b. Muğira b. Abdullah b.
Ömer b. Mahzum ile o güne ait bir nevi dostluk ve yerleşme için geçerli olan bir anlaşma yapıp
orada kaldı. Ebu Huzeyfe de bu Yasir'i adı Sümeyye olan bir cariye ile evlendirdi. Yasir'in ondan
Ammar adlı oğlu dünyaya geldi. Peygamber (s.a.v.) peygamberliğini ilan edince Ammar, annesi
837[14] Tarih Dımışk 38/61, 62; Metin T. Dımışk'tandır. Konu önce tafsilatıyla anlatılmi?. tır. Belazuri, Ensab 10/433
838[15] İbni Sa'd 5/19; Belazuri 3/101; Et-Tıval 178
839[16] Şiir şudur: Arapça
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 318-319
840[17] İbni Asakir T. Dımışk 43/348-483; Vakidi (bkz. Fihristi); İbni Sa'd 3/246-264; İbni İshak, Siyre 144, 177, 228, 292; Ezdi, Futuhu'ş-Şam 254; İmam Ahmed,
Müsned 4/262-265; Ebu Ya'la, Müsned 3/178-214
841[18] Bu olay önce geçmişti. Ancak rivayetler "hançeri ön tarafına sapladı" şeklindedir.
842[19] Zehebi'nin bu sayısını beilemiyorum. Zira benim tespitimde bile yüzden fazla rivayet var. Ama sırf Efendimize olan isnadları sayıyor, ya da tekrarları almıyor
olabilir. Gerçi Tarihi Dımışk'ta İbnu'l-Burkî 43/356 "ondan bize yirmi küsur hadis ulaştı" der.
843[20] Tarihi Dımışk 43/348, 349
babası ve kardeşi Abdullah hep birden Müslüman oldu. Diğer kardeşleri
Hureys ise Cahiliye döneminde öldürülmüş idi.844[21]
Ammar (r.a.) der ki: Suheybe, Daru'l-Erkam'ın kapısında rastladım. Rasulullah içerdeydi. (Suheyb bana "sen ne istiyorsun?" dedi) "Muhammed'in yanına girip bir dinlemek istiyorum." dedim. "Ben de öyle" dedi.) İçeri girdik. (Efendimiz bize İslamı teklif etti, biz de Müslüman olduk. Çıkarken gizlenerek çıktık.845[22]
Amr b. El-Hakem anlatıyor: Ammar b. Yasir öyle bir işkenceye tabi tutuluyordu ki, ne söylediğini bilemez hale geliyordu. Suheyb ile Amir b. Füheyre de ne dediğini bilemeyecek kadar işkence gördüler. İşte:
"Allah yolunda, zulmedildikten sonra hicret edenler var ya, işte onları kesinlikle dünyada -iyi bir yere- yerleştireceğiz, Ahiret sevabı ise daha büyüktür." (Nahl suresi ayet 41) ayeti onlar hakkında nazil olmuştur.846[23]
Ebu Belec el-Fezârî, Amr b. Meymun'dan naklediyor: Müşrikler Ammar b. Yasir'e ateşle işkence yapıyorlardı. Rasulullah (s.a.v.) ona uğrayıp elini Ammar'in başında gezdirip
"Ey ateş, İbrahim (as)'a olduğun gibi Ammar'a da serinlik ve sc* lamet ol." diye dua ediyor ve "Seni bunlar değil, âsî bir grup öldüır cek." buyuruyordu. Bu haberi İbni Sa'd, Yahya b. Hammad -lihıı Avane isnadıyla Ebu Belc'den nakleder.847[24]
Kasım b. El-Fadl, Amr b. Mürra -Salim b. Ebi'1-Ca'd isnadıyla Hz. Osman b. Affan'dan naklediyor: Rasulullah (s.a.v.) elimden tutmuş Batha'da yürüyorduk. Ammar'a babası ve annesine işkence yapılırken uğradık. Yasir işkencenin şiddetinden "Ya Rasulallah! Bütün bir ömür böyle mi olacak!" dedi. Nebi (s.a.v.):
"Allah'ım Yasir ailesini bağışla, zaten sen onları bağışladın." buyurdu.
Bu hadisi Müslim b. İbrahim ile Musa b. İsmail, Ebu Katan Arar b. El-Heysem -Haddanî denen Kasım isnadıyla naklettiği gibi, Mutemir b. Süleyman da Kasım el-Haddanî -Amr b. Mürra -Ebu'l-Buhterî is-nadıyla Selman-ı Farisi (r.a.)'tan nakleder.848[25]
Hişam ed-Düstuvanî, Ebu'z-Zübeyr'den nakleder: Nebi (s.a.v.) işkence adilmekte olan Yasir ailesine uğradı, ve
Ammar ailesine 'Varacağınız yer kesinlikle cennettir!' diye müjde verin." buyurdu. Bu
844[21] tbni Sa'd 3/246, 247; Tarihi Dımışk 43/354, 356; Tehzibui-Kemal 13/444; S. A, Nübela 1/407
845[22] ibni Sa'd 3/247; Tarihi Dımışk 43/365
846[23] İbni Sa'd 3/248; Tarihi Dımışk 43/367
847[24] İbni Sa'd 3/248; Tarihi Dımışk 43/372
848[25] İbni Sa'd 3/248; Müsned 1/62; Sıfatu's-Safve 1/443; Tarihi Bağdad 43/369, 370; Hatib, Tarih 3/314; İbni Asakir aynı yerde bu Müslilm b. İbrahim ve Mutemir rivayetini nakleder.
Mürseldir.849[26]
İbni Sirîn anlatıyor: Nebi (s.a.v.) Ammar'a ağlıyorken rastladı, bir yandan onun gözlerinden yaşları
siliyor ve:
"Kafirler seni yakalayıp dinden döndüğünü söylemen için, seni ateşe sokuyorlardı. Sen de "şöyle
şöyle diyordun. Sana tekrar işkenceye gelecek olurlarsa, sen onlara "Onların senden söylemeni
istedikleri -küfür gibi olan- sözleri söyle." buyurdu.850[27]
Derim ki: Yani "Kafir olduğunu söyle." diyor. Bu konuda zorlama olduğundan, onlara bu ruhsat
verilmiş idi.
Mes'udî, Kasım b. Abdurrahman'ın "İçinde namaz kılınmak için ilk mescidi yapan Ammar olmuştur."
dediğini söyler.851[28]
İbni Sa'd "Ammar'ın Habeşistan'a ikinci hicrette gittiğini" nakleder.852[29]
Fıtr b. Halife ve diğerleri Kesîr en-Nevvâ'ın Abdülmelik b. Müleyk; "Hz. Ali'yi şöyle derken"
duyduğunu söyler, Rasulullah (s.a.v.):
"Kendisine necib, vezir ve arkadaş olarak yedi tane insan verilmeyen hiçbir peygamber yoktur.
Bana ise on dört tane verilmiştir:
1- Hamza,
2- Ebu Bekir,
3- Ömer,
4- A1İ,
5- Cafer,
6- Hasan,
7- Hüseyin,
8- Ibni Mes'ud,
9- Ebu Zer,
10- Mikdad,
849[26] İbni Sa'd 3/249; Tarihi Dımışk 43/371. Zehebi'nin söylediği İbni Sa'd rivayetidir. Yoksa İbni Asakir Ebu'z-Zübeyr haberini Cabir'den nakleder. Keza Hakim'de
de böyledir 3/388
850[27] İbni Sad 3/249; Tarihi Dımışk 43/373
851[28] İbnu Sa'd 3/250; hakim 3/385; Tarihi Dımışk 43/379, 380; İbni Ebi Şeybe 12/121 no 12303. (Bunun Küba olduğunu Hakim 3/385'te belirtir. Ancak İbni Sa'd'ın
Kasım b. Abdurrahman'dan rivayetinde "Ammar'ın evi" diye belirtir.
852[29] İbni Sa'd 3/250
11- Ammar,
12- Bilal,
13- Selman,
14- Huzeyfe.853[30]
Ebu İshak es-Sübey'î, Hânî b. Hanî aracılığıyla Hz. Ali'den şunu nakleder:
Ammar, Efendimiz (s.a.v.)'in huzuruna gelmek için izin istediğinde Nebi (s.a.v.):
"Merhaba ey temiz yaratılışlı." buyurdu. Bu haberi Tirmizi sahih sayıyor.854[31]
El-A'meş, Ebu Amr el-Hemdânî isnadıyla Amr b. Şurahbil'den Rasulullah (s.a.v.)'in
Ammar kıkırdağına kadar iman dolu biri." buyurduğunu rivayet eder.855[32]
Abdülmelik Umeyr, kölesi aracılığıyla Rıb'î'den Huzeyfe (r.a.)'in Efendimiz (s.a.v.)'in
"Benden sonra Ebu Bekir'le Ömer'e uyun, Ammar'ın gösterdiği yol» gidin, Abdullah b. Mesud'un da bilgisine sarılın." buyurduğunu söyler.856[33]
İbnu A\*iı Hasen-ı Basri yoluyla Artır b. El-As'tan naklediyor: "Biz Peygamberin içimizden bir kimseyi çok sevdiğini anlıyorduk." Kendisine "o kimdi" denildi, o da "Ammar idi!" demesine karşılık oradakilerin "Sıffeyn harbinde sizin öldürdüğünüz kişi o" dediler. "Peygamber öldüğünde bir kişiyi severek ölmüş ise Allah'ın onu cehenneme atacağını sanmam." dedi. "Biz seni sevdiğini sanıyoruz. Zira seni devlet işinde görevlendirmiş idi. "dediler. Amr da: "Orasını Allah bilir beni severmiydi yoksa gönlümü İslama ısıtmak için mi yapardı. Ama Sıffeyn harbinde sizin öldürdüğünüz kişi o" dediler. O da "Evet vallahi onu biz öldürdük." dedi. 857[34] Yine bu haberi Cerir b. Hazim de Hasan-ı Basri'den naklediyor.
Seleme b. Küheyl, Alkame'nin Halid b. Velid (r.a.)'ın şöyle anlattığına söyler:
-Benimle Ammar arasında bir münakaşa olmuş, ben de ona çok sert sözler sarf etmiştim. Ammar da varıp Peygamberimize beni şikayette bulundu. (Halid kendini anlatarak) Halid de gelip Ammar'ı Peygambere şikayet edip Efendimizin huzurunda bile lafın tonunu iyice şiddetlendirdi. Peygamber (s.a.v.) hiç konuşmuyordu. Bunun üzerine Ammar ağlamaya başladı ve "Ya Rasulallah Halid'i
853[30] İmam Ahmed Müsned 1/88, 142, 149; Tirmizi 3787, 3791; Bezzar 3/109 no 897; ibni Ebi Asım, Sünne 2/617 no 1421; Taberani, Kebir 6/265 no 6049; İbni Adiy 2087; Darakutni, İlel Sual no 395; Müsned-i Ali 85/1; İ. Asakir, Tarihi Dımışk 43/384; İbnu'l-Cevzî, İlel 1/281, 282; Ravi İbni Müheyl orijinal baskıda İbni Müleyk diye yazılmış ki yanlıştır. Ravi Kesir en-Nevvâ' zayıf üstelik katı bir şia propagandaeınıdir, Bezzar "Peygamberimizin bu sözü, Kesir-Abdülmelik b. Müleyh isnadı dışında yok." der.
854[31] Tirmizi 3799; İbni Mace 146; Hakim 3/388; Ebu Nuaym, Hilye 1/140; Tuııhi Dımışk 43/386; Taberanî, Sağir 1/78; Hatib, Tarih 1/151, 6/155, 13/315; Müsned 1/212, 275
855[32] İbni Ebi Şeybe 12/118, 120, 121; Hakim 3/392; Nesai 8/111; İbni Asukir, T, Di-mışk 43/391 -393; Ebu Nuaym, Hilye 1/ söyler.832
856[33] Tirmiz, Menakıb 3663, 3805; MÜsned 5/382, 385, 399, 401, 402; Hakim 3/75; Beyhaki S. K. 5/12, 8/153; Ebu Nuaym 9/109; Beğavi, Snne 1/556, 6/216; İbni Hibban 2193; TAhavi, Müşkil no 1224; Hatib, T. Bağdad 4/337, 7/403, 12/20; Buhari, Tarihi Kebir 8/209, 9/50; İbnu Ad7iy 2/666; Humeydi no 949; Taberani, Kebir 8/68; İbni Sa’d 2/334; Nesaî, Kübra 5/74 no 8274
857[34] Tarihi Dımışk 43/398; İbni Sa'd 3/263; Hakim 3/392; Nesai, Kübra 5/75 no 8274
görmüyor musun!" dedi. Nebi (s.a.v.) de başını kaldırıp "Ammar'a düşmanlık edene Allah düşman
olur, Ammar'a buğz edeni de Allah buğuzlandırır." buyurdu.858[35]Ben de Ammar'in gönlünü aldım.
Bu hadisi ayrıca İmam Ahmed Müsned'inde Yezid b. Harun -El-Avvam b. Havşeb yoluyla Seleme b.
Küheyl'den böyle naklediyor.
Yine Nesaî'de, rivayetinde illet bulunan bir isnatla Amr b. Merzuk, Şu'be, Seleme b. Küheyl-
Muhammed b. Abdürraham b. Yezid babası Abdurrahman isnadıyla El-Esved'den "Halid'le Ammar
arasında bir
münakaşa vardı." diye nakleder.859[36]
Ebu Rabîa el-Iyâdî, Hasen-ı Basri yoluyla Enes (r.a.)'tan naklediyor:
-Rasulullah (s.a.v.): "Cennet üç kişiyi, Ali, Ammar ve Selmun'i ir-zular." buyurdu. Tirmizi bu hadisi
hasen sayıyor.860[37]
Hz. Ali'den Peygamberimizin "Ammar'in kanı ve eti cehennemi haram kılınmıştır." buyurduğu
nakledilir.861[38]
Ammar ed-Dühnî, Salim Ebu'l-Ca'd'dan nakleder: Adamın biri Abdullah b. Mesud'a geldi ve "Ben
fitne dönemini görecek olursam ne yapayım dersin?" dedi. O da "Allah'ın kitabına sarıl!" dedi.
Adam "Y« herkes, Allah'ın kitabına gel, diyorsa ne yapayım?" dedi. İbni Mesut dtt, ben
Peygamberimizin
"İnsanlar ihtilaf ettiklerinde Sümeyye'nin oğlu hak ile beraber olur," buyurduğunu duydum,
dedi.862[39] Munkatıdır.
Hz. Aişe, Peygamberimizin "Ammar, kendisine bir konuda iki ayrı şey sorulunca kesin en doğrusunu
seçer." buyurduğunu söyler. Hadisi Nesaî ve Tirmizî naklederler. Hadisin isnadı sahihtir.863[40]
Ebu Nuaym der ki: Bize Sa'd b. Evs, Bilal b. Yahya isnadıylu Huzeyfe (r.a.)'ın "Peygamberimiz
(s.a.v.)'i "Ebu'l-Yakazan (Ammar) hep fıtrar üzere olur. Ölünceye kadar ya da ihtiyarlık ona
unuttuıuııcaytt kadar asla Fıtratı terk etmez. Buyururken duydum." dediğini anlattı.
858[35] İbni Ebi Şeybe 12/120; Müsned 4/110; Hakim 3/390; İbni Asakir 43/398; Üsdül-Ğabe 3/629
859[36] Nesai, Sünen-i Kübra 5/73 no 8269; Nesai 8271 nolu haberinde şu bilgiyi verir: "Rasulullah onları bir seriyeye göndermiş onlar da bir aileyi ele geçirmiş. O
aile biz tevhid ehliyiz."deyince Ammar öyleyse bunlar kurtuldu!" dediyse de Halit onu dinlemeyip münakaşa etmişler. Ammar da geri dönünce onu Peygambere
şikayet etti.
860[37] Tirmizi 3798; Hakim 3/137; Ebu Nuaym 1/19; Tarihi Dımışk 43/385
861[38] Bezzar Müsned 3/14 h. No 760; Darakutni, İlel Sual no 479; Tarihi Dımışk 43/401
862[39] Hakim, Müstedrek 3/391; Taberani, Kebir 10/118; Beyaki Delail 6/422; Munkatı olmasına rağmen Hakim Sahih der. Zehebi de onaylar. İbni Asakir Tarihi
Dımışk 43/403
863[40] Nesai, Kübra 5/75 no 8276; Tirmizi 3800; İbni Mace 148; Müsned 1/389; Hakim *3/388; İ. Asakir, T. Dımışk 43/407. (Aynı İbare ile İ. Asakir bunu İbni
Mesud'dan da akleder 43/405; Ahmed b. Hanbel, Müsned 1/389, 445
Bu münker bir hadistir. Sa'd b. Evs zayıf bir ravidir.864[41]
Hz. Aişe ve Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.)'lardan da Peygamberimizin "Ammar ölene kadar hep fıtrat
üzere kalır. Ancak yaşlılıktan dolayı dilinde sürçme yanılma hali olabilir." dediğini anlatırlar.865[42]
Alkame anlatıyor:
(Şam'a gelip mescitte iki rekat namaz kılıp "Allah'ım bana ilim verecek salih bir meclis arkadaşı
ver!" diye dua ettim. Baktım yaşlı bir zat geliyor. İçimden "umarım duan kabul oldu" dedim. Bana
nereli olduğumu sordu. "Kûfeliyim!" dedim. Bana "Buraya niye geldin. Kûfe'de Peygamberin
mısvağı, ayakkabısı ve yastığı kendinde bulunan zat yok muydu (İbni Mesud'u kast ediyor). Allah'ın
kendini Peygamberinin diliyle muhafaza edip şeytandan koruduğu Ammar b. Yasir denen zat sizde
değil mi? Kendinden başka kimsenin bilmediği sırları bilen Huzeyfe sizde değil mi?" dedi. Bu haberi
Buhari rivayet ediyor.866[43]
Davud b. Ebi Hind, Ebu Nadra yoluyla Ebu Said el-Hudri'den naklediyor:
-Rasulullah (s.a.v.) bize mescid yapmayı emretmişti. Ammar kerpiçleri ikişer ikişer taşıyordu. Başı
toz toprak içinde kalmıştı. Ben Efendimizden duymadım ama bana arkadaşlarım anlattı ki,
Rasulullah (s.a.v.) onun başındaki tozları üfleyerek silmiş ve:
"Sümeyye'nin oğlu vay sana! Seni isyankar bir grup öldürecek." buyurdu.867[44] Hadisin ikinci bir
rivayetini Şu'be, Ebu Mesleme -Ebu Nadr isnadıyla Ebu Said el-Hudrî'den "Bana benden daha hayırlı
olan Ebu Katâde bunu Peygamber (s.a.v.) böyle buyurdu... " diyerek hadisi nakleder.868[45]
Şu'be der ki: Bana Amr b. Dinar dedi ki, ben Ebu Haşim'i Ebu Said el-Hudrî'den naklederek,
Rasulullah (s.a.v.)'in Ammar'a "Seni isyancı bir grup öldürecek" buyurdu dediğini duydum.869[46]
Ahmed b. Mikdâm el-Iclî, Abdullah b. Ca'fer -El-Alâ isnadıyla Ebu Hüreyre (r.a.)'tan aynı haberi
nakleder.870[47]
Abdülaziz ed-Deraverdî, el-Alâ b. Abdürrahman, Abdurrahman isnadıyla Ebu Hüreyre (r.a.)'tan
Peygamber (s.a.v.)'ltı "Müjde Ammar, seni isyancı bir grup öldürecek!" buyurduğunu anlutır.
Tirmizi "Bu hadis El-Alâ hadisi olarak sahih, garib bir isnaddır." der.871[48]
Halid el-Hazzâ İkrime aracılığıyla Abdullah b. Abbas (r.a.)'tnn naklediyor: İkrime der ki: Abdullah b.
864[41] İbni Sa'd, Tabakat 3/263; İbni Asakir 43/408; Buhari, Tarihi Kebir 3/96
865[42] Hakim Müstedrek 3/393, 394; İ. Asakir, Tarihi Dımışk 43/409; Ukaylî, Duafâ 4/236
866[43] Buhari, Fezailu's-Sahabe h. No 3742, 3761; Taberi, Tefsir 30/217; Müslim no 824; İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 43/409, 410
867[44] Müsned 3/5; İbni Sa'd, Tabakat 3/252; Tarihi Dımışk 43/412
868[45] Müslim, Fiten 2915 (70)
869[46] Tabakat 3/252
870[47] Tarihi Dımışk 43/428; Ebu Ya'la, Müsned İl/h. No 6524; Tirmizi, Menakıb 3802
871[48] Tirmizi 3888
Abbas bana ve oğlu Ali'ye "Ebu Said el-Hudrî'ye gidin ve onun anlattığı hadisleri dinleyin!" dedi. Biz
de ona gittik ki o, kendine ait bahçede oturuyordu. Bizi görünce elbisesini alıp giyindi. Sonra bize
anlatmaya başladı. Söz sırası sonunda Meseid-İ Nebevî'nin yapılışına geldi. Ebu Said dedi ki: Biz
kerpiçleri teker teker taşıyorduk ammar da ikişer ikişer kerpiç taşıyordu. Peygamber (s.a.v,) onu
gördü. Üzerinden tozlarını silip "Vay Ammar onu isyancı bir grup öldürecek, onları cennete davet
ederken, onlar Ammar'ı cehenneme çağıracak." buyuruyordu. Ebu Said der ki, Ammar "Fitneden
Allah'» sığınırım!" derdi. Hadisi Buhari naklediyor:872[49]
Verkâ, Amr b. Dinar -Amr b. El-Âs'ın kölesi Ziyad isnadıyla efendisi Amr b. El-As'ın Nebi (s.a.v.)'i:
"Ammar'ı isyancı bir grup öldürecek!" buyururken duyduğunu anlatır.873[50] Aynı haberi Şu'be de
Amr b, Dînar bir adam isnadıyla Amr b. El-Âs'tan nakleder.874[51]
A'meş, Abdurrahman b. Ziyad aracılığıyla Abdullah b. El-Haris'ten naklediyor: Sıffeyn savaşı
dönüşünde ben, Amr b. El-Âs ile Mıuıviye arasında yürüyordum. Abdullah b. Amr, "Babacığım sen
Rasulullah (s.a.v.)'in Ammar'a "Sana yazık oldu Ey Sümeyye'nin oğlu. Seni anarşistler öldürecek."
buyurduğunu duymadın mı?" dedi. Amr dtt Muaviye'ye "Bunun ne söylediğini duymadın mı?" dedi.
Muaviye de "Sen durmadan başımıza musibet açıyorsun, onu biz öldürmedik. Onu bu yaşta buraya
çarpışmaya getirenler öldürdü." dedi.875[52]
Birçok ravi Hasen-i Basrî'nin annesi aracılığıyla, Ümmü Seleme (r.a.) annemizden Nebi (s.a.v.)'in
Ammar'a Hendek savaşı günü Ammar'ı "Allah'ım hayır ahiret hayrıdır. Ensar'a ve Muhacirin'e
mağfiret et!" diyerek taş taşıdığını görünce "Vay Sümeyye'nin oğlu, onu anarşistler öldürecek."
buyurduğunu anlatır.876[53]
Abdullah b. Tavus, Ebu Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm isna-dıyla babası Muhammed b.
Amr'dan şöyle dediğini haber veriyor: Ammar b. Yasir şehit olunca Amr b. Hazm, Amr b. El-Âs'ın
yanına girdi ve "Ammar öldürüldü! Halbuki Peygamberimiz "Onu anarşistler öldürecek." buyurmuş
idi." Amr da kalkıp doğru Muaviye'nin yanına geldi ve "Ammar öldürüldü!" dedi. Muaviye "Ammar
öldürüldü ne demek, harp bu, ya ne olacaktı?" dedi. Amr da "Ben Rasulullah (s.a.v.)'in: "Onu asiler
öldürecek!" dediğini duydum! Deyince Muaviye de "Sen yine sidiğinde kayıyorsun (delilini
çürütüyorsun) onu biz mi öldürdük? Onu Ali ve arkadaşları öldürdü." dedi.877[54]
Osman b. Affan (r.a.)'tan da nakledildiğine göre Nebi (s.a.v.): "Ammar'ı anarşist bir grup
öldürecek." buyurduğunu söylediği rivayet edilir. Bu hadisi Ebu Avane Müsned'inde rivayet
ediyor.878[55]
872[49] Buhari, Salat no 447; Cihad 2812; Tarihi Dımşık 43/413; Müsned 3/91; Beytmkl, Delail 3/491; Hatip, Tarih 11/429
873[50] Tarihi Dımşık 43/423
874[51] Tarihi Dımışk 43/423; Müsned 4/197
875[52] Müsned 2/161, 6/315; Tarihi Dımışk 43/425; İbni Sa'd 3/253
876[53] Müsned 6/289, 300, 311, 315; Müslim, Fiten 2916; Tarihi Dımışk 43/435, 436; Ebu Ya'la, Müsned 3/ 209 no 1645; Tayalisî, Müsned 2/152 no 2570
877[54] Müsned 14/199; Abdürrezzak, Musannef h. No 20427; Tarihi Dımışk 43/430, 431
878[55] Tarihi Dımışk 43/421
Abdullah b. Ebi'l-Hüzeyl ve diğerleri Ammar (r.a.)'tan naklederler: Rasulullah (s.a.v.) bana: "Seni
anarşist bir grup öldürecek!" buyurdu. Bu hadisin Ammar'dan çok yönlü rivayeti var.879[56]
Bu hadis (yani Efendimizin Ammar'ın ölümü hakkında haber verdiği hadis) Abdullah b. Abbas,
Abdullah ibni Mesud, Huzeyfe, Ebu Râfi', Yezid ibni Ebi'1-Evfâ, Cabir b. Senıura, Ebu'1-Yüsr es-
Sülemî, Ka'b b. Malik, Enes b. Malik, Cabir b. Abdullah ve diğer çok sahabeden nakledilmiş olup
Peygamberimizden mütevatir derecesinde nakledilen hadislerden biridir.880[57]
Ahmed b. Hanbel'e bu hadis sorulunca "Evet Ammar tıpkı Efendimizin buyurduğu gibi
"Anarşistlerce öldürüldü." Bu konuda IVygnm* berimizden sahih olmayan hadislerde nakledildi."
deyip bu konuda lufı daha fazla uzatmak istemedi.881[58]
Ebu İshak es-Sübey'î Ebu Leyla el-Kindî'den naklediyor: Hubbab b, El-Erat (r.a.) Hz. Ömer'e gelmişti.
Ömer (r.a.) ona "Yaklaş, şuraya oturmaya senden daha fazla hak sahibi Ammar'dan başka kimse
yok." dedi. Habbab da ona sırtındaki müşriklerin işkence izlerini gösterdi, (Yani ben de işkence
gördüm dedi).882[59]
Harise b. Mudarrıb anlatıyor: Biz Kûfe'de iken bize Hz. Ömer'in yolladığı şu mektup okundu:
"Ben size Ammar b. Yasir'i Küfe valisi olarak, Abdullah b. Mesud'u da öğretmen ve vali yardımcısı
olarak gönderiyorum. İbni Mesud hazine eminidir. Bu ikisi Hz. Peygamberimizin Bedir savaşına
katılmış olan soyu pak insanlardır. Onların emirlerini dinleyip sözlerini tutun ve onlara uyun. Ben
onları sizin için kendime tercih ettim. Irak Sevadınn (Fırat ve Dicle kıyılarında oturanlara) da Osman
b. Huncyfi tayin ettim."883[60]
Salim b. Ebi'1-Ca'd "Hz. Ömer, Ammar'ın maaşını altı bin dirhem olarak belirledi." der.884[61]
Abdullah b. Ömer anlatıyor: Ben Yemame günü Ammar'ı bir kuyıının üzerinde gördüm. İnsanlara
dönmüş olanca sesiyle: "Ey Müslünuınluil Cennetten mi kaçıyorsunuz. Ben Ammar b. Yasir'im,
haydi bana doğru gelin!" diye bağırıyordu. Daha sonra onun kulağına baktım ki, kulngı kesilmiş
sallanıp duruyor o ise alabildiğine çarpışmaya devam ediyordu.885[62]
Abdullah b. Ebu'l-Hüzeyl anlatıyor: Ammar b. Yasir bir dirheme yonca satın almış idi. Ammar ip
yetmediği için adamdan bira/, dtthtt fazla ip istedi, o da vermedi. Her ikisi de ipi asılıyorlardı.
879[56] Tarihi Dımışk 43/419; İbnu Kesir Cami'i-1 Mesanid 9/355 h.no 6894 (Bezzar'dan naklen). Mecme'uz-Zevaid 9/290; İbni Asakir Tarih'inde bu hadisi
Ammar'dan on dört ayrı ravi ile nakleder.
880[57] Diğerlerinden bir kısmı: Osman b. Affan, Muaviye b. Ebi Süfyan, Amr b. El-Âs, Abdullah b. Amr, Ebu Hüreyre, Ebu Katâde, Amr b. Hazm, Huzeyme b. Sabit,
Ka'b b. Amr, Ziyad b. El-Kurad, Ebu Ümame, Hz Aişe, Hz Ümmü Seleme. İbnu Asakir Tarih'inde 3/412-436 sayfalan arasında tek tek nakleder.
881[58] Tarihi Dımışk 43/436
882[59] Tarihi Dımışk 43/437; İ. Ebi Şeybe 12/118; İbnu Mace, Sünen 153
883[60] İbni Sa'd, Tabakat 3/255; Tarihi Dımışk 43/437; Hakim, Müstedrek 3/388
884[61] Tarihi Dımışk 43/438
885[62] İbni Sa'd 3/254; Hakim, Müstedrek 3/385; Taberi, El-Muntehab mine'z-Eeyl 301 valisi idi.862
Derken ip ortadan koptu. Ammar yoncayı sırtına yükleyip evine götürdü, o Küfe Valisi idi.886[63]
Rivayet olunduğuna göre Kûfeliler "Ammar siyaset bilmiyor!" diye Hz. Ömer'e şikayette bulundu. O
da Ammar'ı görevden aldı.887[64]
Şa'bî anlatıyor: Hz. Ömer, Arnmar'a "Seni görevden almamız sana bir kötülük oldu mu?" dedi.
Ammar da "Madem sen böyle diyorsan bil ki, asıl sen beni görevlendirdiğin zaman sevinmemiş
üzülmüş idim. Beni azlettiğinde de üzüldüm." dedi.888[65]
Nevfel b. Ebi Akrab der ki: Ammar (r.a.) az konuşan uzun süre susan bir kişi idi. Çok kere "Fitneden
Rahmana sığınırım, fitneden Rahmana sığınırım." derdi. Oysa kendisine ne müthiş fitneler
geldi.889[66] (Zehebî der ki) Bu sözüyle, Ammar'ın Hz. Osman'a karşı ayaklanması ve sonraki ashab
arsındaki hadiselere taraf olarak katılmasını kast ediyor.
Abdullah b. Ömer (r.a.) der ki: "Fitne içinde yola çıkıp da bununla sadece Allah rızasını kazanmayı
hedefleyen Ammar b. Yasir haricinde hiç kimse tanımadım. Onun da ne yaptığını hiç
anlayamadım."890[67]
(Abdurrahman b. Ebi Ebzâ) Ammar (r.a.)'tan Sıffeyn savaşına giderken Fırat kıyısında şöyle dua
ettiğini söyler: "Allah'ım! Şu dağdan kendimi atmamın seni razı edeceğini bilsem hemen atarım. Ya
Rab seni razı edeceğini bilsem büyük bir ateş yakıp içine kendimi atar yakardım. Şu nehre kendimi
atıp boğulmamın seni razı edeceğini bilsem hemen atardım. Ya Rab şimdi sadece rızan için
savaşmaya gidiyorum, beni pişman etme, ben sadece rızanı istiyorum."891[68]
Habib b. Ebi Sabit, Ebu'l-Buhterî'den naklediyor: Hz. Ammar Sıffeyn savaşında yanındakilere "Bana
bir içimlik bir süt getirin!" dedi. Sonra da "Rasulullah (s.a.v.)
Senin dünyadaki son içeceğin bir içim süt olacaktır." Buyurmuştu deyip ardından çarpışmaya gidip
şehit oldu.892[69]
Sa'd b. İbrahim, Sıffeyn'de, adamın birinden Ammar'ın insanların "Cennet bahçeleri yaklaştı.
Hurilerle evlendim. Bu gün sevgili Muhammed'imize kavuşacağız. Allah'ın Rasulü bana "Senin
dünyadaki son azığın su katılmış süt olacak." buyurmuştu." diye seslendiğini anlatır.893[70]
Hammad b. Seleme, Ebu Hafs Külsüm b. Cebr aracılığıyla Ebu öadiye el-Cühenî'den naklediyor.
886[63] İbni Sa'd 3/255; Tarihi Dımışk 43/446
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 320-332
887[64] Tarihi Dımışk 43/448-450; Orada bu kıssa gayet uzun anlatılır. Taberi 2/544; Bu hadise hicri 22'nci yılda anlatılmıştı.
888[65] Taberi 3/544; İbni Sa'd 3/256; Tarihi Dımışk 43/451
889[66] İbni Sa'd 3/256; Ebu Nuaym, Sıfatu's-Safve 1/144; Tarihi Dımışk 43/456
890[67] Ebu Nuaym 1/142; Tarihi Dımışk 43/457
891[68] İbni Sa'd 3/257, 358; Ebu Nuaym 1/143; İbnu'l-Cevzî, S. Safve 1/445; İbni Asakir, Tarihi Dımışk 43/457
892[69] Müsned 4/319; İbni Sa'd 3/257; Hakim 3/389; Tarihi Dımışk 43/466, 467; Hatib #1-Bağdad 1/152; Ebu Ya'la, Musannef 3/1613; Ebu Davud, Merasil s. 74, 76;
İbni Ibi Şcybe 15/302, Beyhaki, Delail 2/553, 6/421
893[70] T. Dımışk 43/468, 469
Ammar b. Yasir'i Medine'de Hi, Osman'a sövüp, aşağılayıcı şeyler söylerken işitmiştim. Eğer Allah
bina bir imkan verirse sana ne yapacağımı biliyorum diyerek onu öldürmeyi ant içmiştim. Sıffeyn
savaşı başlayınca Ammar insanlara saldırıyordu, Bana "İşte şu Ammar'dır." denildi. Ben ciğerleri ile
incikleri arasında (zırhın içinden) bir açıklık gördüm. Üzerine saldırıp dizine bir darbe indirdim. Yere
yıkıldı ben de onu öldürdüm. İnsanlar "Ammar öldürüldü." diye bağırıştı. Amr b. Âs'a durum haber
verildi. O da "B§n Rasulullah (s.a.v.)'in "Ammar'ın katili ve üzerindeki silahların soyftfl
cehennemdedir." buyurduğunu işittim." dedi. Ona "O zaman sen dö onun katili sayılmaz mısın."
denilince Amr "Efendimiz sadece öldüreni ve soyanı" belirtti." dedi.894[71]
Eyyub, Mücahid yoluyla Abdullah b. Amr'dan Rasulullah (s.a,v,)'!n "Ammar'ın katili ve üzerindeki
silahını soyan cehennemdedir." buyur* duğunu nakleder.
Vakidî ve diğer tarihçiler anlatıyor: Sıffeyn'de harp iyice kızışmış neredeyse iki taraf da yok
olacaklardı. Muaviye "Şu kölemin hafifliği onlara da uğramazsa bu gün Araplar yok olacaklar!"
diyerek köle diye Ammar'ı kast etti. Çarpışmanın en şiddetlisi üç gün üç gece süren Vi sonuna Herîr
gecesi denen sıra idi. Üçüncü olunca Ammar (r.a.), Haşim b. Utbe b. Ebi Vakkas'a "Şu sancağı biraz
taşı anam babam sana fedft olsun!" dedi. Haşim de "Ya Ammar Allah sana merhametle muamels
etsin. Harp seni hafifletti (güçlendirip canlandırdı). Ben bu sancakla onlara saldırırken bununla
arzularımdan birine ulaşmak için saldırıyorum. Senin gibi hafife aldı mı helak olmayacağıma
emin olamam." dedi. (Onunla epey uğraşıp sonunda birliklerini alıp hücuma geçti. Zu'1-Kulâ'da
birlikleriyle onu karşıladı. Öyle çarpıştılar ki iki tarafın kıtaları da yok oldu. Ammar'a Huvey es-
Seksekî ve Ebu'l-Gadiye el-Müzenî saldırıp onu öldürdüler. Daha sonra Ebu'l-öadiye'ye onu nasıl
öldürdün diye sorulunca dedi ki: "Karşı karşıya gelince düelloya adam istedi. Seksekili biri çıktı.
Ammar onu öldürdü. Sonra Himyeli biri çıktı, onu da öldürdü. Sonra ben çıktım eli zayıflamış
yorulmuştu. Ben ona vurup yıktım öldürdüm." İnsanlar sen Ammar'ı öldürdün!" diye bağırdı. Ben
"Vallahi o gün onu tanımıyordum.")895[72]
Kays b. Ebi Hazim der ki: Ammar "Beni elbisemle gömün zira ben hak iddia edecek biriyim."
dedi.896[73]
Ebu Asım en-Nebîl der ki: Ammar doksan üç yaşındayken öldü. At eğerine binmezdi. Bineğe bile
ihtiyarlayınca binmiş idi.897[74]
Bu Yıl Olayları
Bu Sene el-Hâris b. Mürra el-Abdî, Hindistan topraklarına gazaya gidip Mükran şehrine geçip Sind
topraklarındaki Kandabil şehrine vardı. Taberistan yakınındaki Kıykân dağlarındakilere saldırıp bir
894[71] Müsned 4/198; ibni Sa'd 3/360, 361; T. Dımışk 43/473; Hakim 3/377
895[72] İbni Sa'd 3/261; Tarihi Dımışk 43/475, 476; Parantez arası İbni Sa'd'dandır.
896[73] İbni Sa'd 3/262; Tarihi Dımışk 43/477
897[74] Tarihi Dımışk 4/481
sürü esir ve ganimetler alarak geri döndü. Dönüşte onu ve ordusunu dar bir geçitte kıstırdılar. Haris
ve yanındakilerin hepsi Allah yolunda şehit oldular.898[75]
Kays B. Mekşûh899[76]
Nesebi: Kays b. Mekşuh (adı Hübeyre) b. Abdi Yeğus b. El-Ğuzeyyel b. Seleme b. Bida b. Âmir b.
Avbesan b. Zahir b. Murad el-Muradî. Lakabı Ebu Şeddad olup arap kahramanlarından birisidir.
(Babasına boş böğrüne dağlama yapıldığı için Mekşuh denmiştir.) Kays b. Mekşuh Yemen'de iken
Peygamber (s.a.v.)'in zamanında olmasına rağmen onu göremedi. (Amr b. Ma'di Kerîb ona:
"Peygambere gidip bir konuşalım. Eğer duyduğumuz gibi Peygamberse iman ederiz, eğer senden
önce birisi gider de iman ederse sana kuyruk olmak düşer." dediyse de Kays gitmeyi kabul etmedi.
Fakat onlardan Ferve gidip müslüman olup gelince ona uymamak için kaçtı. Daha sonra Müslüman
oldu.)
(Esved el-Ansî peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkınca Kays korkup ona tabi olur gibi yaptı.
Denildiğine göre irtidad etmiş gibi yaptı. Esved'e gidip selam veriyor ve bir fırsat kolluyordu. Sırrını
kimseye söylemiyordu. Nihayet Esved'in yanına girdi. Firuz ed-Deylemî onun boynunu vurdu. Kays
da kafasını kesip başı arkadaşlarına attı. Daha sonra Esed'in adamlarından korkmaya başladı.)
Peygamberimizin ölümünden sonra Esved el-Ansî'nin adamlarını hoşnut etmek için onun
öldürülmesine katılan Dâzaveyh el-Ebnâvî'yi öldürdü.
Hz. Ebu Bekir de Muhacir b. Ebî Ümeyye'ye onu yakalama emri gönderdi. Muhacir de onu yakalayıp
Hz. Ebu Bekr'e yolladı. Ebu Bekir onu öldürmek için sorgulayıp "Sen salih bir kimseyi öldürdün
demek!" deyince Kays da inkar etti. Hz. Ebu Bekir ona yemin verdi. O da Peygamberimizin
minberinin yanında elli kere "Ne öldürdüm ne de öldüreni biliyorum!" diye yemin etti. (Hz. Ömer
ona "Eğer Ebu Bekir seni af etmeseydi seni Dâzaveyh'in kısasıyla öldürecektim!" dedi. Kays da ona
"Ya Ömer sen beni hedef gösterdin. Senden bu lafı duyan herkes bana saldırma cesareti bulacak.
Oysa ben onun ölümünden suçsuzum." dedi. Ömer bundan sonra bu konuya hiç girmedi.) Kays Hz.
Ebu Bekir'e: "Ey Peygamberin halifesi sen beni yapacağın harplerde bulunmam için yanında bırak.
Zira bende harp sanatı bilgisi ve düşmana karşı tuzak kurma bilgisi var." dedi. Hz. Ebu Bekir de onu
orada bıraktı. Daha sonra o Hz. Ali'nin adamlarından oldu ve Sıffeyn harbinde öldürüldü. (Hz. Ömer
onu harbe gönderdi mi "Onunla müşavere edin ama emir yapmayın. Harp bilgisi var ama güvenli
biri değildir." derdi.900[77] Allah rahmet eylesin.)901[78]
898[75] Tarihi Halife 191; Futuhu'l-Buldan s. 531; El-Kamil fi't-Tarih 3/343, 381
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 332
899[76] Kays için bkz: Ensabu'l-Eşraf 1/456; Taberi (fihrist); Üsdü'1-Ğabe 4/227, 228; Vefeyatu'1-Ayân 6/38; El-İsabe 3/20; İbni Sa'd, Tabakat 5/525
900[77] İbni Sa'd, Dördüncü Tabaka 2/739, 740; Taberi 3/89; İbni Hişam, Sire 3/584; Belazurî, Kısa Futuh 127; Tarihi Dımışk 49/480-481; İstiab 3/246; İbni Asakir
geniş olarak ele alır. Parantez araları İbni Sa'd'dandır.
901[78] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 332-333
Haşim B. Utbe902[79]
Nesebi: Haşim b. Utbe b. Ebi Vakkas (Bu Utbe Hz. Sa'd'ın kardeşi) b. Uheyb b. Abdi Menaf b. Zühre
(Zührî) Zühre oğullarındandır. Hz. Sa'd b. Ebi Vakkas'ın yeğeni. Harpte çok hızlı gittiğinden bu
anlamda kendisine Mirkâl denirdi.
Peygamberimizin sağlığında doğmuş ama sahabi olup olmadığı tesbit edilememiştir. Yermuk
savaşına katılmış ve orada bir gözünü kaybetmiştir. Şam'ın fethinde savaştı. Kendisi ileri gelen
Eşraftan biri idi. Habib b. Ebi Sabit'in dediğine göre Sıffeyn savaşında Hz. Ali'nin sancaktarlığını
yapmış idi.903[80]
Bir gözü kör olduğundan Hz. Ali Sıffeyn savaşı sırasında ona "İleri geç ya A'ver (Kör Deccal, zira
Deccale A'ver deniyor) gerçi A'ver de hayır olmaz onlardan ferahlık gelmez." diye takılır o da
utanarak ileri geçerdi.904[81]
Amr b. El-Âs Sıffeyn harbinde "Ben siyah sancağı taşıyan adamın pek çetin olduğunu görüyorum.
Eğer gördüğüm şekilde devam edecek olursa bu gün araplar hep öldürülecektir." demişti.
Şa'bî'nin dediğine göre Hz. Ali (r.a.) Ammar b. Yasir ile Haşim b. Utbe'nin cenaze namazlarını
beraber kıldırdı. Ammar'ı Haşim'i takiben önüne koymuştu. Kabirlere defnederken ise Ammar'ı
Haşim'in önüne koydu.905[82]
(Ubeydullah b. Ka'b) Ebu Fudale El-Ensarî:906[83]
Nesebi: Ubeydullah b. Ka'b b. Malik b. Ebi Kayn b. Ka'b b. Sevâd b. Ğanm b. Ka'b b. Selime: Künyesi
Ebu Fedale'dir. Annesi de Beni Selime'den Cübeyr b. Sahr kızı Umeyra'dır. Bedre katıldığı ve Hz. Ali
safında Sıffeyn'de öldürüldüğü söylenir. Bu görüş Muhammed b. Raşid'in Abdullah b. Muhammed
b. Akil'den başkalarının iltifat et« mediği tek başına kaldığı bir rivayettir. Muhammed b. Raşid de
hudlıtl hüccet değildir.907[84]
902[79] İbni Sa'd, dördüncü Tabaka 1/287; Halife, Tabakat 126; Tarihi 137, 170, 193; Belazurî, Futuh 160, 324, 325; Nesebi Kureyş 263; İ. Kuteybe, Mearif s. 241
903[80] El-İstiab, Nesebi Kureyş 264; Hakim 3/395; İkdu'l-Ferid 5/85; İbni Sa'd 4. tabaka 1/288; El-İsabe 10/216; İbni Kuteybe, el-Mearif 241; Belazuri, Futuh 160
904[81] Cahız, El-Bursan 353
905[82] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 334
906[83] Zehebi, Tecrid 2/193, 1/363; İstiab 4/153; Üsdü'1-Ğabe 5/273; El-İsabe 4/155 no 904; İbni Sa'd 5/273; El-Muntehab min Zeylil Muzeyyel 512; Halife,
Tabakat 252; İmam Ahmed, el-İlel 1/166; Buhari, T. Kebir 5/397 no 1281; İ. E. Hakem el-Cerh 5/331 no 1567, 9/no 2096; Ricali Müslim no 1036; Zehebi, Kaşif
2/no 2631; Mizzi, T. Kemal 19/140 t. No: 3676
907[84] Bu zat hakkında eski alimlerimiz çok kere yanılsalar gerek. Kimisi udi olun Ubeydullah b. Ka'b b. Malik'i ayrı Ebu Fudale'yi ayrı biri olarak almıştır. Meadi Ibnu
Ebi Hatem onu her iki kısımda alır. Bedir'de bulunduğunu "Ebu Fudıılc" kil-mında yer verip bir de onun oğlu Fudale'nin babasından hadis naklettiğini" iddia edir,
"Ubeydullah" olarak aldığı yerde ise (terceme no 1567) onun ensarlı olduğunu babanı 'Ka'b b. Malik (r.a.)'tan rivayet ettiğini söyleyip lakabından bahsetmez. Bu
ikin) aynı zat olup doğru olan bu isim kısmıdır. Buhari de Tarih'inde onu 1282 nolu lercemtdt "Ensarlı olup babası sahabe Ka'b b. Malik'ten ondan da kardeşi
Ma'bed II» jAbdurrahman b. Abdullah b. Ka'b rivayet eder diye alır. Ebu Zur'a ile İbni Su'ıl onu sika der. İbni Hibban da "sika" der. Müslim 2769 (55) nolu
hadisinde ve Mukim il-Künâ adlı eserinde "Ka'b (r.a.)'ın gözü kör olunca Ubeydullah onun elinden tutup kılavuzluk ederdi. Kavminin en bilgini Peygamber
ashabının hadislerini en illtıltıil bilen insandı." der. Zühri, Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b -babası Abdullah b, Ka'b ve amcası Ubeydullah b. Ka'b b. Malik
aracılığıyla Ka'b b. Malik (r.o.J'tan "Nebi (s.a.v.) yolculuktan dönerken gece gelmeyip gündüzleyin kuşluk vaktindf geldiğini, gelir gelmez doğru mescide gidip iki
Ebu Amra El-Ensarî908[85]
Nesebi: Ebu Amra Beşir b. Amr b. Muhsin b. Amr b. Atik b. Amr b, ,E1-Haris b. Malik b. En-Neccar. Ebu Amra'nın adının Beşir, Su'lcbe» zeya Amr olarak da söylenir.
Onun naklettiği bir hadisi Nesâî rivayet eder.909[86]
Kendisinden oğlu Abdurrahman ile Muhammed b. Hanefiyye'nin rivayeti vardır. Sıffeyn harbinde Hz. Ali saflarında çarpışırken öldürüldü.910[87]
Ebu Amra'nın hadisini Nesai tahric etmiştir.911[88]
Hicri 38.Yıl Olayları Şam Hücumlarının Başlaması
Bu yıl Muaviye Şam'dan (art arda Hz. Ali'nin elinde bulunan yerlere asker yolladı.) O sırada Hz. Abdullah b. Abbas (r.a.) bazı şikayetçilerin sözüne inandı diye Hz. Ali'nin kendisine bu şikayetleri sormasına üzülmüş. Basra valiliğini bırakıp Küfe'ye çekilmiş, Hz. Ali de yerine Ziyad b. Ebihi (babasının oğlu Ziyad)'yi tayin etmişti. Muaviye Abdullah b. El-Hadrami'yi yanına bir bölük vererek Basra'ya yolladı ve orayı ele geçirmesini istedi. İbnu'l-Hadramî gelip Temim oğullarına varıp orada konakladı. Bunu gören Ziyad onlara haber salıp bu gelenleri kendi yurtlarında barındırmalarını söyledi. Onların buna yanaşmadığını görünce Sabira b. Şeyman el-Haddâni'ye haber salıp kendinin ve beytulmalın korunmasını istedi. O da kendilerine gelme şartıyla "Evet." deyince Ziyad hazinedekileri alıp El-Ezd kabilesindeki Huddan'a gitti. Sabira'nın evine yerleşti. Yanında a'yandan elli kadar kimse vardı. Cuma namazından sonra Ziyad "İbnu'l-Hadrami ve Temimoğullarının saldırmadan kendilerini bırakmayacağını bu durumda kendisini koruyup korumayacaklarını sordu. Sabir da "bir kahraman olarak falan gelirse ben varım, gençleri varsa bizim de var" dedi. Sonra Ziyad Hz. Ali'ye mektup yazıp İbnu'l-Hadramî'nin gelip Temim oğullarına konakladığını, Hz. Osman'ın ölümündeki zulmü yaydığını ve Temim kabilesiyle Basralılardan büyük bir bölümünün onlara biat ettiğini bildirdi. Hz. Ali de hemen Temim oğullarının ileri gelenlerinden biri olan A'yen b. Dubey'a'yı İbnu'l-Hadrami'nin etrafından dağıtmaya yolladı. Ona "Onun etrafındakileri ikna edersen
rekat namaz kılıp sonra oturduğunu" nakleder. Buhari Sahih Salah 5/59 h. No 443; Talikan 4418'de müsned olarak. Müilim h. No 716 (74). Ebu Davu 2781; Müsned 3/455, 6/386; İbni Ebi Scybe 2/21; Abdurrezzak, Musannef 4864; Ebu Avane 1/417; Beyhaki; S. Kübra 5/261; HiUİb, Tarih 8/205; Babası Ka'b Malik'in Tebük seferinde Peygamberimizden geri kttlif haberini de veren yine bu Ubeydullah'tır. Bunlara göre, onun "siku" olduğu söyleyenlere göre o sahabe değil kesinlikle tabiinin ileri gelenlerindendir ve Bedir İli de alakası yoktur.
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 334-335
908[85] Buhari, Kebir 6/61 no 535; Taberi 2/697, 3/76, 77; İ. Ebi Hatem, El-Cerh 9/418 110 2027; El-İstiab 4/132; El-Kamil fi't-Tarih 3/285; Üsdü'1-Ğabe 5/264; El-tsube 4/141 no 814; İbni Sa'd 5/83, 8/49; Zehebi, Tecrid 2/190 no 2204; Mizzi, T. Kemal 34/137 no 7541, 17/314 (oğlunun tercemesinde)
909[86] Nesaî, S. Kübra 6/280 no 10979; Amelul yevm velleyle 1140; Müsned 3/411. Hu, bir seferde açlık baş göstermesi üzerine Efendimiz (s.a.v.)'in kalan azıkları biriktirip onların bereketlenmesine dua ettiği, ve orduya yettiği gibi o miktarda arttığını btUllrtn ve sonunda Mü'min kul Allah'a eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu Muhammeden Abduhu ve rasuluhu itikadı ile kavuşunca cehennem ona gösterilmez." Hadisidir.
910[87] İbni Sa'd 5/83
911[88] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 335-336
ne alâ. İsyanda ısrar, ederlerse onlarla çarpış. Yanındaki adamlarda gevşeklik olur da maksada ulaşamama korkusu olursa işi idare et!" diye nasihat etti.
A'yen gelip Temimlilerden bir grupla İbnu'l-Hadramî'nin yanına girip konuştular ve birbirlerine hakaretler ettiler. Sonra ayrıldılar. tbnu'l-Hadramî'nin adamları geceleyin A'yen'in evine girip tuzak kurarak öldürdüler. Ziyad da durumu bir mektupla Hz. Ali'ye bildirdi. Hz. Ali'ye yazdı.
Hz. Ali mektubu okuyunca Cariye b. Kudame es-Sa'di'yi yanında Temim'den elli kişiyle oraya yolladı, yanına Şerik b. El-A'ver'i de verdi. Ziyad'a bir mektup yazıp kanaatinin doğru olduğunu, Cariye b. Kudame'ye yardım etmesini bildirdi. Cariye Ziyad'a gelip "Dikkat et, bunlara güvenme kendini koru yoksa A'yen'in başına gelenler sana da gelir!" dedi. Sonra Cariye kavmi olan Temimoğullanna varıp Hz. Ali'nin mektubunu okuyup onları ikaz etti. Çoğu onun davetini kabul etti. Sonra Abdullah b. El-Hadramî'nin kaldığı evi kuşatıp içerdekilerin üstüne evi ateşe verip yaktı. İçerde kırk ya da yetmiş kişi vardı. İnsanlar etrafından dağıldı. Ziyad Basra'ya dönüp Hz. Ali'ye bir mektup yazıp: "Cariye'nin gelip onları itaata çağırdığını, onları isyana devam edince yakmaya mecbur kaldığını" bildirdiler.912[89]
Haricilerin İsyanı
Bu yılın Şa'ban ayında Hariciler ayaklanıp Hz. Ali'ye karşı harekete geçtiler. Hz. Ali'nin iki hakem tayin etmesini uygun görmediler ve "Sen Allah'ın dininde hakem kabul ediyorsun, oysa Allah Kuran'da
"Hüküm yalnız Allah'a aittir." (En'am suresi ayet 57) buyuruyor. Sen de insandan hakem yapıyorsun." dediler. Hz. Ali onlarla bu konuda münazara etti.
Sonra Abdullah b. Abbas'ı onları iknaya yolladı. İbni Abbas onların şüphelerindeki yanlığı açıkladı, onlara ayeti tefsir etti ve insandan hakem olabileceği hususunda Nisa 35'inci ayeti olan
"Eğer aralarının açılmasından korkuyorsanız kocanın ailesinden bir hakem karının ailesinden de bir hakem yollayın..." ayetleriyle delil getirdi. Bunun üzerine haricilerden bir kısmı doğruyu kabul edip Kûfe'ye geri geldi. Bir kısmı kabul etmeyip oradan hareket ettiler. Yolda Habab b. El-Erat (r.a.) oğlu Abdullah'a rastladılar. Yanında hanımı da vardı. Abdullah'a "Sen kimsin?" dediler. O da "Nesebini saydı. Bunun üzerine teker teker Hz. Ebu Bekir Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali hakkındaki kanaatini sordular. O da her birini saygıyla andı. Onu yakalayıp götürdüler. (Ebu Miclez'in İbni Ebi Şeybe'nin M u san nef indeki habere göre, giderlerken içlerinden biri ağaçtan düşen bir hurmayı yerden alıp ağzına atınca diğerleri "O anlaşmalı olduğumuz bilinin hurması. Onu izinsiz yemeye nasıl bir delil buldun." dediler. O da azgından çıkarıp attı. Bir domuza rastladılar. Biri kılıcıyla hafifçe vurunca onu da "Bu anlaşmalı olduğumuz birinin domuzu, sen ona vurmayı hangi delil ile helal görüyorsun!" diye azarladılar. Bunu gören Abdullah b. Habbab "Ben size bundan daha haram bir şey s'öyleyeyim mi?" dedi. "Evet." dediler. O da "Benim kanım" dedi.) Onu dinlemeyip öldürdüler. Hanımını da
912[89] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 336-337
öldürüp hamile olduğunu anlayınca cesedin karnını deştiler. Abdullah ashabın en salih çocuklarından biri idi.
Bu yıl Hariciler Hz. Ali ile harp etmek üzere harekete geçtiler. Aralarında Nehrevan savaşı vuku buldu. Haricilerin komutanı Abdullah b. Vehb es-Sebâî idi. Hz. Ali harici ordusunu bozguna uğrattı ve çoğu kılıçtan geçirildi. Başlan Abdullah b. Vehb de öldürüldü. Bu savaşta Hz. Ali'nin askerinden sadece on iki kişi öldürülmüştü.
Bunlara Haruriye grubu da denir. Çünkü onlar Hz. Ali'ye baş kaldırıp Küfe'den çıkmışlar ve Kûfe'ye yakın, adı Harûra olan bir köyde kamp kurmuşlardı. Hz. Ali onlarla savaş etmeyi ancak Habbab ve hanımı öldürüp yağmacılığa başlayınca helal saymış idi.
Nehrevan savaşı 38'inci yılın Şa'ban ayında vuku bulmuştu. Bir rivayette ise Safer ayında yapıldı deniyor.
İkrime b. Ammar der ki: Bana, Ebu Zümeyl, Abdullah b. Abbas'tan bu konuda kendine şöyle dediğini anlattı:
-Hariciler yurtlarında .(Nehrevan'da) altı bin kişilik bir orduyla toplandığı zaman ben Hz. Ali'ye "Ya Emiral-Mu'minin, öğle namazını acele etmeyip de öğle sıcağı geçene kadar tehir etsen. Belki şu heriflerle bir daha konuşsam. Çünkü ben onların sana isyanından korku içindeyim." dedi.
Sonra İbni Abbas (r.a.) çok güzel iki kat elbise giydi. Zaten kendisi gayet güzel kılıklı bir zat idi. İbni Abbas der ki: Kalkıp bu adamların yanına geldim. Beni görünce "Merhaba İbni Abbas! Bu elbise ne böyle!" dediler. "Bu elbise güzel diye mi böyle alaycı şekilde soruyorsunuz. Ben Peygamberin üzerinde elbiselerin en güzelini gördüm." deyip sonra onlara
De ki: Allah'ın kullarına çıkarttığı zinetleri kim haram yapıyor!"
(A'raf suresi ayet 32) ayetini okudum.
Onlar da "Seni buraya hangi hizmet getirdi?" dediler. Ben de: "Ben size müminlerin emiri Ali'nin ve Peygamberin arkadaşlarının yanından geliyorum. Onun ashabından aranızda hiç kimse görmüyorum. Geldim ki onların söylediklerini size aktarayım, sizin görüşlerinizi de onlara ulaştırayım. Siz Peygamberin hem amca oğlu olan hem de damadı olan bir zattan neyin intikamını alıyorsunuz?" dedim. Onlar birbirine bakıp sonra "İbni Abbas'la konuşmayın zira Allah (c.c.) Bu gibiler hakkında
"Üstelik onlar düşman bir kavimdir." buyuruyor. (Zuhruf ayet 58) dediler. İçlerinden biri "Peygamberin amca oğlu ile konuşmamıza bir engel yok." dedi. Onlar da:
-Biz ondan üç özellik sebebiyle intikam alacağız. Birincisi, Ali Allah'ın dininde insanın hakemliğini kabul etti. İnsanların Allah'ın hükmünde ne müdahelesi var ki. İkincisi: Ali Şamlılarla hem harp et-meyi helal sayıp çarpıştı, ama onları ne esir alıyor ne de kalan mallarını ganimet sayıyor. Eğer onlarla savaşmak helal ise esir alınıp köle yapılması da helaldir. Yoksa esareti haram olanla harp de olmaz. Üçüncüsü de: Hakem vesikasından "müminlerin emiri" kelimesini sildirdi. Ali Müminlerin emiri değilse müşriklerin emiridir." dediler. Ben de "başka itiraz noktanız var mı?" dedim. "Bu
yeter!" dediler. Ben de:
-Peki, ben size Allah'ın kitabı ve Peygamberin sünnetinden bunların cevabını bulup çıkarırsam siz fikrinizden dönüp cemaate katılacakmısınız?" dedim onlar da "dönmemize ne engel olur?" dediler. Ben de onlara: I- Sizin onun "Allah'ın dininde hakem tayin ettiği" ithamınıza gelelim. Ben Allah'ın kitabında Allah'ın "Sizden adaletli iki kişi hüküm verecek." buyurduğunu görüyorum. Buradaki hüküm hacda avlanan bir tavşan ve benzeri irilikteki hayvanların kıymeti dört dirhemlik bir şey hakkında bile Allah bu konuda hüküm verme yetkisini insana bırakıyor. Dilese bu konuda istediği hakem gibi hekem tayin ederdi. Hem Allah "Eğer karıyla koca arasında bir ayrılık olacağından korkuyorsanız bir hakem koca tarafından bir hakem de hanım tarafından gönderin." buyuruyor. Ne dersiniz bu konuda Kuran'dan delilinizi çıkarttım mı?" dedi. "Evet" dediler. 2- Ben onlara Siz "Ali hem savaştı hem de esir alıp köle yapmadı." diyorsunuz. Evet almadı, zira sizin Anneniz olan Hz. Aişe'yle savaştı. Allah (cc) (Ahzab 6) ayetinde
"Peygamberin hanımları onların analarıdır." buyuruyor. Şimdi siz Aişe anamız değil diyorsanız kesin kafir oldunuz. Eğer o anamızdır diyorsanız onu esir almanız size asla helal olmaz. Şimdi siz bu konuda iki ayrı sapıklık içerisindesiniz. Nasıl buna da delil getirdim mi?" deyince "Evet." dediler.
Ben "Adından müminlerin emiri kısmını sildirmesi iddianıza gelelini. Siz bilmiyor musunuz ki Hudeybiyede sulh yapıldığı gün Rasulullah ile Süheyl b. Amr arasında yapılmıştı. Rsulullah (s.a.v.): "Ya Ali, şu vesika Muhammed Rasullah'ın üzerinde anlaşmaya vardığı vesikadır." diye yaz! Buyuranca Mekkeliler "Biz senin peygamber okluğunu bilsek seninle harp etmezdik. Yazacaksan seninle babanın adını Muhammed b. Abdillah diye yaz!" diye itiraz edince Nebi (s.a.v.): "Allah'ım sen biliyorsun ki ben senin Rasulünüm!" buyurup sonra antlaşma yapılan sayfayı aldı ve "Rasulullah!" kelimesini bizzat eliyle silip ardından "Ya Ali "Bu vesika Muhammed b. Abdillah'ın üzerinde anlaşmaya vardığı vesikadır." diye yaz." buyurdu. Vallahi bu olay Peygamberi peygamberlikten çıkartmamış idi. Bu da tamam mı?" dedi. "Evet" dediler.
Ebu Zümeyl der ki: Haricilerin üçte biri fikirlerinden geri döndü, üçte biri, Küfe'ye geri gidip harbe katılmadı. Geri kalanları da bu sapık fikirleriyle savaşa katılıp öldürüldü.913[90]
Avf der ki: Bize Ebu Nadra, Ebu Said el-Hudrî aracılığıyla Nebi (s.a.v.)'in
"Ümmetim iki fırkaya ayrılacak, ikisi arasından bir de dininden ok gibi fırlayıp çıkacak olan sapık bir grup çıkacak. Onları, bu iki gruptan hakka daha yakın olanlar öldürecek." buyurduğunu rivayet eder. Bu hadisi, Katade ve Süleyman et-Teymî de Ebu Nadra'dan naklediyor.914[91]
İbnu Vehb anlatıyor: Bize Amr b. El-Haris, Bükeyr b. El-Eşec -Busr b. Ebi Said isnadıyla Ubeydullah b. Ebi Rafi'den naklediyor:
-Harurîler Hz. Ali'ye karşı çıktıklarında "Hüküm sadece Allah'a aittir." dediler. Hz. Ali de
913[90] Kitabu'l-Futuh 4/90-95-125 (bütün teferruatıyla); Taberi 3/109; Belazurî, Ensab 3/127; İbni Sa'd kısaca 3/32; Ya'kubi, Tarih 2/292; İ. Ebi Şeybe 15/300, 301; İbnu'l-Cevzî, Muntazam 5/128 aynı metin.
914[91] Müslim 1064 (151-153); Ebu Davud 4764; Müsned 3/32, 48; Beyh. Süneni Kübra 3/178; E. Nuaym, Hilye 3/98; İbni Ebi Şeybe bu Ebu Said hadisini 15/316, 322 ve 329'da daha geniş verir.
"Kendisiyle batıl kast edilen bir hak söz." dür. Zira Rasulullah (s.a.v.) bir takım insanların sıfatlarını anlatmıştı. Ben onların sıfatını şimdi şu dilleriyle "hakkı" söylediği halde bu sözleri boğazlarından öte geçmeyen (Hz. Ali eliyle de boğazını göstererek) Allah'ın yarattıkları arasında ona en sevimsiz olan insanlar üzerinde görüyorum. İçlerinde kara tenli elinden biri koyun memesi (ya da meme başı) gibi olan biri vardır." dedi.
Hz. Ali onlarla savaştığında askerlerine "iyi bakın bakayım be eli ' memeli adam içlerinde var mı?" dedi. Adamları arayıp geldiler. Onun ölüsünü bulamamışlardı. Hz. Ali onlara "Dönün bir daha arayın. Vallahi ne ben yalan söyledim ne de bana (Rasullah tarafından) yalan bildirildi." dedi. Adamlar araştırınca onu oradaki bir harabede ölü olarak buldular, getirip Hz. Ali'nin önüne koydular. Ubeydullah dedi ki: Ben Hz. Ali'nin onlar hakkındaki bu sözüne ve o adamın bulunmasına aynen şahit oldum.915[92]
Yahya b. Süleym, İbnu Huseym'den şöyle naklediyor:
Ubeydullah b. Iyaz der ki: Abdullah b. Şeddad b. El-Hâd, Hz. Ali'nin öldürüldüğü günlerden birinde Hz. Aişe, Ubeydullah'a "Ali'nin savaştığı şu adamlar hakkında bana malumat ver." dedi. Ubeydullah da şöyle anlattı:
-Hz. Ali, Muaviye ile yazışıp anlaşınca ve işi iki hakem kararına bırakınca, insanların o gün en abitleri sayılan sekiz bin kadar insan Hz. Ali'nin bu kabulüne karşı gelip isyan ettiler ve Kûfe'nin ilerisindeki Harûra köyü arazisine geldiler ve Hz. Ali'ye: "Sen, Allah'ın sana giydirdiği halifelik gömleğini kendi elinle (ismini halife olarak sildirmekle) söküp attın. Bir de Allah'ın dininde insanlardan hakem tayin ettin. Oysa hüküm verme sadece Allah'a aittir." dediler. Onların bu ithamları Hz. Ali'ye ulaşınca dellal çağırtıp Kur'an hafızı olan alimleri topladı, sonra büyük imam olarak Kuran istedi. Kur'an'ı önüne koydu. Eliyle Kuran'ı hareket ettiriyor bir yandan da "Ey Kuran hadi insanlara kimin haklı olduğunu söyle!" diyordu. İnsanlar hep bir ağızdan "Sen ne soruyorsun?" o sadece kağıt yaprağı ve mürekkepten ibaret. Okuyup öğrendiğimizle ancak biz konuşuruz, sen ne istiyorsun" dediler. Hz. Ali işte isyan edip çıkan arkadaşlarınız var ya, işte benimle onların arasına Kur'an hakemdir. Allah kitabında koca ile eşi hakkında "Eğer aralarında bir ayrılıktan korkuyorsanız kocanın ailesinden bir hakem, hanımın ailesinden de bir hakem yollayın. Bu ikisi sulh istiyorlarsa Allah onların arasını birleşmeye muvaffak eder." buyuruyor. Böyle olunca Muhammed ümmetinin hakkı ve hürmeti elbette bir tek kadın ve kocanınkinden daha büyüktür. (Bunlar Muaviye ile yazıştın ve adını "Ebu Talib oğlu Ali" diye yazdın diye benden intikam alıyorlar. Halbuki Hudeybiye sulhunda Süheyl b. Amr -müşrikleri temsilen bize gelmişti. Rasulullah besmeleyi yazdırmıştı. Amr öyle değil "bismike Allahumme" diye müşriklerin söylediği tarzda yazılmasını istedi. Peygamberimiz: Yaz! "Allah'ın peygamberi Muhammed ile." deyince Süheyl "Ben senin Peygamber olduğunu bilsem sana niye karşı çıkayım." diye itiraz etti. Efendimiz de "Bu Abdullah oğlu Muhammed'in Kureyşle üzerinde anlaştığı..." diye yazdırdı.
Allah kitabında "Allah'ı ve Ahireti ümid edenlere Allah'ın Peygamberinde alınacak en güzel örnekler vardır." (Ahzab 21) buyuruyor. Hz. Ali onlara İbni Abbas'ı aracı yolladı. Ben de beraber İdim,
915[92] Müsned 1/139, 140; Tabei 3/114; İ. Ebi Şeybe 15/311, 326; ayrı ravilerle Belazurî, Ensab 3/150; Muntazam 5/136; Taberi 3/123, 125
Ordugahlarının ortasına vardık. İbnu Kevvâ kalktı ve adamlarına "Ey Kuran hafızları! İşte bu zat Abdullah b. Abbas'tır. Bilmeyenlere şimdi ben onu Allah'ın kitabının tanıttığı gibi tanıtacağım. Bu zat kendini vt kavmi hakkında Allah'ın "Onlar düşman bir topluluktur." buyurduğu kimselerdendir. (Zuhruf suresi ayet 58) Onunla Allah'ın kitabında münazara etmeyin, onu adamı Ali'ye geri yollayın!" dedi. Fakat hatipleri kalkıp, "Vallahi onunla Allah'ın kitabında münazara ederiz, Bize bizim de tanıyabileceğimiz hak bir delil getirirse ona uyarız, Batıl bir şey söylerse biz de onu ayıplar arkadaşına göndeririz. Üç gün İbni Mesud ile Kuran'da münakaşa ettiler. Onlardan dört bini tevbe edip fikirlerinden vaz geçti. Bunlar arasında liderleri İbnu Kevva' da vardı, Bunlar Hz. Ali'ye gelip Kûfe'de gelip katıldılar.
Geri kalanlara Hz. Ali haber salıp "Sizin de bildiğiniz gibi Muaviy§ ile aramızda olan oldu. "Haram kan akıtmamak, yol kesicilik etmeden Zımmilere zulmetmeden, Muhammed ümmeti bizimle sizi hirlcştirln-ceye kadar istediğiniz yerde oturun. Ama bunları yapacak olursanıi harbe aynen devam ederiz. Allah hainleri sevmez." dedi. Hz. Aişe "Yâ İbnu Şeddad! Ama Ali onları öldürdü." deyince o "Vallahi onlar yol kesmeye, kan dökmeye, zimmetten verilenleri helal sayıncaya kadar Ali onlara asla savaş açmadı." dedi. Hz. Aişe ona "Allah adına ant veriyorum." deyince "Kendinden başka ilah olmayan Allah adına aynen böyle oldu." dedi. Hz. Aişe ona:
-Peki bana Irak halkından ulaştığına göre Zu's-Sudiyye, Zu Sudiyyg diye bir şey bahsediyor, bu ne?" dedi. Abdullah b. Şeddad da: "Evet bgn onu gördüm. Ali ile ölüler arasında onun cenazesinin başında durdum, Hz. Ali insanları çağırıp "Bunu bilen var mı?" dedi. Onun hakkında m çok söyledikleri "Her halde falancaların mescidinde namaz kılarken gördüm." demek olabildi. Hiç biri onun kim olduğunu ispat edecek bir delil getiremedi. Hz. Aişe:
-Peki Ali onun başında ne dedi, Iraklıların iddia ettiği şeyleri mi dedi, deyince o "Ben onun "Allah ve Rasulü doğru söylemiştir." dediğini duydum, dedi. Hz. Aişe de "Peki başka birşey dediğini duymadın mı?" deyince "Evet Allah için duymadım!" dedi. Bunun üzerine Hz. Aişe (r.a.):
-Evet Allah ve Rasulü doğru söylemiştir. Allah Ali'ye rahmet etsin. O hayret edilecek bir şey gördü mü kesinlikle "Allah ve Rasulü doğru söylemiştir!" derdi. Irak halkı da bu doğrulan alıp Ali adına yalanlar uyduruyor ve onun naklettiği hadislere bu yalanları ekliyorlardı." dedi)916[93]
Bu Yıl Ölenler El-Eşter En-Nehâî917[94]
Nesebi: Malik b. Haris b. Abdi Yeğus b. Mesleme b. Rabia b. El-Haris b. Cezîme b. Sa'd b. Malik b. Nehâ b. Amr b. Aile b. Celd b. Malik b. Üded b. Zeyd b. Yeşceb. Meşhur lakaplı el-Eşter en-Nehâî.
Nehâ oğullan araısnda çok kadri bilinen bir lider.
916[93] Ebu Ya'la, Müsned 1/367 h. No 474; Müsned 1/86-87; Parantez arası Müsned ve Ebu Ya'la'dan ilavedir, (mütercim)
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 337-344
917[94] Bkz. Tarihi Dımışk 56/373-392; Hatib, Tarih 7/119-120; İbni Sa'd 6/213; Vakidi Meğazi (fihrist); Halife, Tabakat 148; El-Cerh 8/207; Buhari, Kebir 7/313; Taberi, Tarih (fihriste bkz); Yahya b. Main, Tarih 2/546; Ahbaru't-Tıval (fihrist); Fesevi (fihrist); İkdu'l-Ferid (fihrist); El-Kamil 3/315-319, 352, 354; Mizzi, T. Kemal 3/1299; Zehebi, S. A. Nübela 4/34; El-İsabe 3/482
Hz. Ömer, Halid b. Velid, Hz. Ali ve Ümmü Zer'den rivayeti var.
Kendisinden, El-A'rac Abdurrahman b. Yezid, Alkame ve oğlu İbrahim b. El-Eşter'in rivayeti vardır.
Ester Yermuk savaşına katıldı ve orada gözünün birini kaybetti.
Ester Hz. Osman aleyhine kışkırtan ve onu öldürmek üzere Medine'ye gelip şerre bulaşanlardan biri oldu. Kendisi çok iyi bir hatip ve iyi bir süvari idi. Sıffeyn savaşına katılmış ve orada kahramanlığını ispat etti. Neredeyse Muaviye ordusunu yenmişti ki Hz. Ali'nin yanındakiler Şamlıların mızraklarının ucunda Kuran'ları görünce Eşter'i harbi durdurmaya zorladılar. Ester de onları "Bre korkaklar, bre yılgınlar! Tam galip geldiğimiz zaman mı bana harbi bıraktırıyorsunuz. İki su içim arası kadar müsaade edin ben zaferi hissediyorum." dediyse de Hz. Ali sulhu kabul ettiği için bu direnmesi ona bu imkanı vermedi. O da ordusu ile çarpışmadan çekildi.918[95]
Abdullah b. Seleme el-Muradî anlatıyor:
-(Müzhic elçileri olarak Hz. Ömer'in yanına girmiştik. Yanımızda el-Eşter de vardı.) Hz. Ömer el-Eşter'e bakıp sonra gözünü yukarılara çevirdi tekrar gözünü ona dönderip "Bu adamın yüzünden müslümanların başına çok çetin bir gün gelecek." dedi.919[96]
Sonra Hz. Ali Sıffeyn'den dönüşünde veya biraz daha sonra el-Eşter'i Mısır'a vali olarak gönderdi. Akdeniz sahilindeki Kalzum (veya Ariş) şehrine kadar geldi. Orada içtiği bir bal şerbeti ile zehirlenip öldü.
Hz. Ali ondan bıkmış idi ve onu sevmiyordu. Çünkü Ester çok hareketli olduğundan idaresi zordu. Ölüm haberi Hz. Ali'ye ulaşınca "Yüzü ve burnu sürtsün." dedi. Rivayet olunur ki, Hz. Osman'ın köle-sinden biri orada El-Eşter'e rastlamış, bal şerbetine zehir katıp ona içirmişti. O da öldü. Ölüm haberi Amr b. El-Âs'a ulaşınca "Allah'ın baldan meydana getirdiği askerleri vardır." diye sevindi.920[97]
Avane b. El-Hakem ve diğer bir tarihçi şöyle anlatır:
-El-Eşter'in ölüm haberi Hz. Ali'ye gelince "innalillah ve inna ileyhi raciun, Allahiçin o gerçekten Malik idi. Onun gibisi mevcut mu acaba. O demir olsaydı mutlaka kelepçe olurdu, taş olarak yaratılsaydı kesinlikle -granit gibi- sert kaya olurdu. Ağıtçılar ağlayacaksa Malik gibi birine ağlasın." dedi. (Ölüm haberi Muaviye'ye gelince "elhamdülillah Allah'ın baldan da askerleri var!" dedi.)921[98]
918[95] Tarihi Dımışk 56/287, 288
919[96] Tarihi Dımışk 56/378, 388; Hatib, Tarihi Bağdad 7/120; T. Halife 200
920[97] T. Dımışk 56/390; Burada şu izah var: El-Eşter Medine'ye varınca Hz Osman'ın Nafi diye bir kölesi onunla geldi. Çok iyi hizmet edip kendini sevdirdi. Ester "Sen kimsin?" deyince yalan söyleyip "Ben Hz Ömer'in kölesi Nafî'yim."dedi. Ester de Hz Ömer hürmetine bütün işleri ona bıraktı. Ayn-ı Şems'e varınca Mısırlılar kral gibi karşılayıp balık ikram ettiler. Bu Nafî' de gidip bal aldı. İçine zehir koyup ona içirdi.
921[98] Tarihi Dımışk 56/391; Vulat-ı Mısr s. 24
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 344-345
Sehl B. Huneyf922[99]
Nesebi: Sehl b. Huneyf b. Vehb b. El-Ukeym b. Sa'lebe b. Haris b. Mecdaa b. Amr b. Haneş b. Avf b.
Amr b. Avf .
Ebu Ümame'nin babası ve Osman b. Huneyf in kardeşidir. Bedir dahil Efendimizin bütün gazalarına
katılmıştır.
Kendisi Efendimizden hadis nakletmiştir.
Ondan da, oğulları Ebu Ümame ile Abdullah, Ebu Vail, Ubeyd b. Es-
Sebbak, Abdurrahman b. Ebi Leyla, Yüseyr b. Amr ve çok kimse hadis nakletmişlerdir.
İbni Sa'd, Peygamberimizin Sehl b. Huneyf ile Hz. Ali'yi ahiret kardeşi yaptığını yazar.923[100]
Uhut günü kaçmayıp Peygamberimizle düşmana karşı sebat edip orada Efendimize "ölümüne"
diyerek biat etti. O gün Peygamberi ok atarak savunuyordu. Efendimiz orada onun için
"Sehl'e atması için ok verin. Zira iş kolaylaştı." buyurdu.924[101]
Zühri der ki: Rasulullah (s.a.v.) Yahudi Beni Nadr (lılan sürdükten sonra onların kalan) mallarını
Ensardan Sehl b. Huneyf ve Ebu Dücane dışında kimseye vermedi. Bu ikisi fakir idi.925[102]
Ebu yail anlatıyor: Sıffeyn savaşında Sehl b. Huneyf "Ey insanlar, tenkid edecekseniz önce kendi
görüşünüzü tenkid edin! Biz Ebu Cendel'in hadisesi olayını (Hudeybiye sulhunu).da gördük. Onun
Hadisesi günü müşriklerin isteklerini reddetme gücümüz olsaydı kesin reddederdik. Vallahi İslama
girdiğimiz günden beri bizi müşkil durumda bıraktığını sandığımız bir şey sebebiyle kılıçlarımızı ne
zaman omuzlarımızdan indirsek sonunda keisnlikle bizim daha hoşumuza giden bir iş kolaylaştırıldı.
Ancak şu başımızdaki iş hariç. Bu kere hasmımızın birini yola getirmeye görelim bir başka hasım
karşımıza dikiliyor." dedi.926[103]
Ebu Ümame b. Sehl anlatıyor: Babam hicri otuz sekizinci yılda Kûfe'de öldü. Cenaza namazını Ali
(r.a.) kıldırdı.927[104]
Şa'bi ise Abdullah b. Ma'kil'in "Ben Hz. Ali'nin imamlığında Sehl'in cenaze namazını kıldım. Ona altı
defa cenaze tekbiri aldı." dediğini söyler.928[105]
922[99] Sehl (r.a.) için bkz: İbni Sa'd 3/471-474, 6/15; Buhari, Kebir 4/97; Halife, Tabakat 85, 135; Tarih 197; El-Mearif 291; T. Kemal 2/557
923[100] Tabakat 3/471; Hakim 3/409
924[101] İbni Sa'd 3/471; Hakim, Müstedrek 3/409
925[102] Tabakat, İbni Sa'd 3/472
926[103] Buhari 58/18 h. No 3181, 3182, 4189, 4844, 7208; Müslim 1785; Müsned-i İmam Ahmed 3/485; İbni Sa'd 3/472 Bu rivayet bu k adar ise de aynı hadiseyi
Ebu Vail hadisi daha geniş anlatır. Bkz Buhari 3182; Müsned 3/485; Müslim 1785; Beyhaki 9/222; Taberani, Kebir 6/90; Taberi, Tefsir 26/44
927[104] İbni Sa'd 3/472; Taberani 6/72, 5549
928[105] İbni Sa'd 3/472; Taberani 6/71 no 5540; Abdurrezzak 6403; Buhari, Sahih 4004; T. Kebir 2/2/97; Tahavi 1/496; Hakim 3/409
Bu haberin aynısını Haneş b. El-Mutemir de ilavelerle şöyle verir: Sehl b. Huneyf (r.a.) öldüğünde
Hz. Ali musallaya geldi ve cenaze namazını altı tekbirle kıldırdı. Cemaatten kimileri bu tekbirlerin
fazla oluşunu yadırgadılar da Hz. Ali onlara "O Bedir'de savaşanlardan Allah'ın kendilerinden razı
olduğunu Kuran'da bildirdiği kimselerden biridir." dedi.929[106]
Hz. Ali'nin Ölümü
İbni Sa'd anlatıyor: Raviler derler ki:
-Hariciler aralarında üç kişi seçtiler:
1- Abdurrahman b. Mülcim el-Muradî
2- Burak b. Abdullah et-Temimî
3- Amr b. Bekr et-Temimî. Mekke'de bir araya gelerek, şu üçünü Ali b. Ebi Talib (r.a.), Muaviye b.
Süfyan ve Amr b. El-Âs'ı öldürmeye ant içip karar aldılar böylece Allah'ın kullarını bunlarla uğraşıp
bıkmaktan kurtaracaklardı.
Abdurrahman b. Mülcim "Ben Ali'yi öldüreyim!" dedi. Burak da "Ben Muaviye'yi öldüreyim." dedi.
Diğeri de "Ben de Amr b. El-As'a yeterim!" dedi. Vaz geçmeyeceklerine anlaşma yapıp kendi
aralarında bu olayı Ramazan ayının on yedinci gecesi yapmaya karar aldılar. Sonra her biri
öldüreceği adamın olduğu yere doğru gitti.
İbnu Mülcim Kûfe'ye geldi. Oradaki Harici dostlarıyla buluşup onlara sırrını saklamalarını söyledi.
İbnu Mülcim onları, onlar da onu ziyaret ediyordu. Bir gün onu Teym er-Rubâb oğullarından bir
grup ziyarete gelmişti. Aralarında Şicne b. Adiy kızı Katâmi'yi gördü. Kadının güzelliği onu
etkilemişti. Ona evlenme teklif etti. Hz. Ali bu kadının babası ve kardeşini Nehrevan'da öldürmüş
idi. Kadın ona "Sen Ali b. Ebi Talib'i öldürüp ve üç bin dinar vermeden seninle evlenmem." dedi.
İbnu Mülcim "Vallahi ben burayı zaten bunun için geldim istediğin oldu." dedi.
Abdurarahman b. Mülcim, Şebîb b. Becera ile buluşup planını anlatıp kendisiyle beraber olmasını
istedi. O da ona katıldı. İbn Mülcim
I İz. Ali'yi öldürmeye karar verdiği geceyi Eş'as b. Kays ile onun mescidinde konuşarak geçirdi. Şafak
sökmek üzereyken Eş'as ona sabah gülümsemeye başladı haydi kalk! dedi. O da Şebîb ile beraber
kılıçlarını alıp Küfe camiine geldiler. Orada Hz. Ali'nin camiye girdiği kapının karşısına oturdular.
Hz. Hasan der ki: Ben seher vakti babamın yanına girdim. Bana "Bu gece ailemi de uyandırayım diye
niyetlendim ama gözlerim bana galib geldi. Ben oturuyordum. Sanki hayalime Rasulullah geldi. Ben
ona ümmetiyin bana yaptığına bak hele." dedim. O da "Onların aleyhine Allah'a dua et." dedi de
ben de "Allah'ım! Bana onlardan hayırlı yoldaş onlara da benim yerime şerli birini ver!" dedim."
929[106] İbni Sa'd 3/472; Taberani 6/72
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 345-347
diye anlattı.
O sıra müezzini İbnu en-Nebbah gelip "namazaaa!" diye seslendi. Ben babamın elinden tutup yürümeye başladım. İbnu Nebbah önünde, ben de arkasında yürüyordum. Kapıdan girince mescitte yatanlara "haydin cemaat namaza namazaaa!" Diye seslendi. Zaten her gün elinde kamçısı ile aynı şekilde insanları uyandırarak içeri girerdi. Birden iki adam önünü kestiler. Mescitte olan biri "Ben o anda kılıç parıltısını gördüm ve birisinin "Ya Ali hüküm senin değil Allah'ın hakkıdır!" dediğini işittim." dedi. Hasen der ki: Sonra ben ikinci bir kılıç gördüm. İkisi birden kılıç vurdular. İbnu Mülcim'in kılıcı tam alnının boynuzu denen kısma değip tâ beynine kadar geldi. Şebib'in kılıcı da kapının kemerine isabet etti. Babam o anda "Adam elinizden kaçmasın!" diye bağırdı. Her taraftan onlara saldırdılar. Şebîb kaçıp kurtuldu. İbnü Mülcim yakalanıp Hz. Ali'nin huzuruna çıkarıldı. Hz. Ali "Ona güze yemek verip yatağını da yumuşak serin. Yaşayacak olursam onun hakkındaki kısas ve af hakkı bana ait. Ölecek olursam onu da benim yanıma gönderin. Onunla huzur-u ilahi'de hesaplaşacağım!" dedi.
Hz. Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm İbni Mülcim'e "Allah düşmanı! Müminlerin emirini öldürdün!" deyince o "Ben müminlerin emirini değil sadece babam öldürdüm!" dedi. Ümmü Gülsüm "Umuyorum ki müminlerin emirine pek kötü sonuç vermeyecek." dedi. İbni Mülcim "Öyleyse niye ağlıyorsun, vallahi ben bu kılıcı bir ay boyunca zehirledim. Eğer Ali'yi öldürmeyip de benden sonraya koyacaksa, bu kılıcı Allah kahretsin!" dedi.
Hz. Ali Cuma günü ve Cumartesi gecesi yaşayıp sonra vefat etti.930[107]
Haccac b. Ebi Münî, dedesi Zühri isnadıyla Hz. Enes'ten nakleder. "Iraklılardan üç kişi Muaviye, Amr b. El-Âs ve Habib b. Mesleme'yi öldürmeye karar verdiler... Enes gerisini yukarıdaki gibi anlattı.931[108]
Savfan B. Beydâ932[109]
Nesebi: Safvan b. Vehb b. Rabîa b. Hilal b. Malik b. Dabbe b. El-Haris b. Fihr. Künyesi Ebu Amr. Beyda annesidir. Peygamberimizin mescidine arsalarını veren -Sehl ile Süheyl kardeşlerinin üçüncüsüdür. Kureyşli olup Fihroğullarındandır.
İbnu Sa'd üstadlarından naklen "Rasulullah (s.a.v.) Safvan b. Beyda ile Rafi b. El-Mualla'yı kardeş ilan etti. Her ikisi de Bedir'de şehit oldular." der.933[110]
(Yine İbni Sa'd der ki: Bana Vakidi Muhriz b. Ca'fer aracılığıyla Ca'fer b. Amr'dan şöyle nakletti.
930[107] İbni Sa'd 3/35, 36, 37; Taberi 3/155, 156; Ahbaru't-Tıval 213, 214; El-Futuh 4/133-142; Belazurî, Ensab 2/255, 256
931[108] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 347-349
932[109] Bkz İbni Sa'd 3/416; Vakidi 1/146, 157; Halife, Tarih 60; Muhabber, 75; El-Mearif 157; El-Cerh ve't-Ta'dil 4/421; el-İstiab 2/182; Hilyetu'l-Evliya 1/373; Üsdü'1-Ğabe 3/31; Tarihi Dımışk 24/177-181; El-İsabe 2/191; S. A. Nubela 1/384; El-Vafi bi'lVcfeyat 16/321
933[110] İbni Sa'd 3/416; Tarihi Dımışk 24/178; Vakidi, Meğazi 1/146
Safvan b. Beyda'yı Tuayma b. Adiy (Bedir'de) öldürdü.934[111] Bu bir rivayette "Yine bize Rivayet
olunduğuna göre "Safvan b. Beyz Bedir'de öldürülmedi. O Peygamberle beraber bütün savaşlarda
bulunup hicri otuz sekizinci yılın Ramazan ayında öldü." der.935[112]
Suheyb B. Sinan936[113]
Nesebi: Suheyb b. Sinan b. Malik b. Abdi Ömer b. AIîl b. Âmir b. Cendele b. Sa'd b. Huzeyme b. Ka'b
b. Munkiz b. El-Uryan b. Cübeyr b. Zeyd Menât.
Efendimizin arkadaşı, Bedr'e katılanlardan. "Suheyb-i Rumî" denir.
Zira Rumlar ona küçüklüğünde Musul yakınındaki Ninova şehrinden kaçırıp esir etmişlerdi. En-
Nemr b. Kasıt oğullarındandır. Babası ya da amcası Kisra'nın Ninova valisi idi. Rumlar onu köle
ettikten sonra Mekke'ye getirildi. Abdullah b. Ced'ân et-Teymî onu satın aldı.937[114]
Bir rivayette onun rumların elinden kurtulup kaçtığını Mekke'ye gelerek Abdullah b. Ced'ân ile
anlaşmalı olarak oraya yerleştiği söy-lenir.938[115]
Suheyb, ilk müslümanlardan Bedir ve diğerlerinde bulunan biridir.
Kendisinden üç oğlu Habib, Ziyad ve Hamze ile, Said b. Müseyyeb, Abdurrahman b. Ebi Leyla,
Ka'bu'l-Ahbar, Ab. B. Amr, Cabir, Ubeyd b. Umeyr, Ebu's-Selil ve Abdurrahman b. Hatib'in
rivayetleri vardır.939[116]
Künyesi Ebu Yahya'dır. Bu yılın Şevval ayında Medine'de öldü. Suheyb Rum diyarında yetişti. Bu
yüzden konuşmasında biraz zorluk kaldı. Kıp kırmızı renkli, ne uzun ne kısa orta boylu, gür saçlı biri
olup saç ve sakalını kına ile boyardı.940[117]
Hasen-i Basri'nin isnadı sahih olan mürsel bir rivayetinde Peygamber (s.a.v.)
"Suheyb Rumlardan ilk müslüman olan kişidir." buyuruyor.941[118]
Yine Efendimiz (sva)'in ona "Ebu Yahya" künyesi verdiği de rivayetlerde geçmektedir.942[119]
934[111] İbni Sa'd 3/416; İ. Ebi Hatem el-Cerh 4/421; Tarihi Dımışk 24/179
935[112] İbni Sa'd 3/416. Tarihi Dımışk 24/180, 181; Burada bir şüphem var. Acaba "bu bir Rivayette"den sonraki söz yoksa İbni Sa'd'a mı ait. Zira Vakidi Meğazi'de
böyle bir şeye hiç ilişmiyor. Oysa İbni Sa'd'dan İbnu Ebi'd-Dünya'nın nakline göre bu söz İbni Sa'd'a ait görünüyor. Bkz. Tarihi Dımışk 24/181
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 349
936[113] Suheyb için bkz: İbni Sa'd 3/226-230; T. Dımışk 24/209-245; Vakidi, Meğazi 149, 155, 379, 770; İ. İshak 144, 287; El-Muhabber 14, 73, 103, 288;
937[114] İbni Sa'd 3/226; T. Dımışk 24/213-215; Taberani, Kebir 8/33; Hakim 3/397
938[115] Tarihi Dımışk 24/215; Hakim 3/397; Yine T. Dımışk'ta 24/230 "Suheyb yanında büyük bir servetle Rumlardan kaçıp Mekke'ye geldi" der.
939[116] Tarihi Dımışk 24/209
940[117] İbni Sa'd 3/226; T. Dımışk 24/214, 215
941[118] İbni Sa'd 3/226; T. Dımışk 24/221; Taberi, Tefsir 22/66; İ. Adiy 7/2624; Abdurrezzak 20432; Taberani 8/131; Taberani Sağir 1/104; Tarihi İsfehan 1/49
Suheyb'in oğlu Sayfi babasının "Ben Rasulullah (s.a.v.) ile kendisine daha vahiy gelmeden arkadaş olmuştum!" dediğini söyler.943[120]
Mansur, Mücahid'in İslama girdiğini ilk açıklayanlar, Rasulullah (s.a.v.), Ebu Bekir, Bilal, Habbab ve Suheyb'dir.944[121]
Amr b. El-Hakem de "Bilal'e ne dediğini bilemeyecek hale gelene
kadar işkence ediliyordu. Suheyb'e ne dediğini bilemeyecek hale gelene kadar azap ediliyordu. Ebu Fekihe'ye ne dediğini bilemeyinceye kadar azap ediliyordu. "İmtihanlara uğratıldıktan sonra Allah yolunda hicret edenler var ya..." ayeti bu işkenceye uğrayan müslümanlar hakkında indi." der.945[122]
Avf el-A'rabî, Ebu Osman en-Nehdî'den naklediyor: Suheyb Medine'ye hicret kararını verince, Mekke halkı kendisine "Sen bize ekmeğe muhtaç hor bir adam olarak gelmiştin. Şimdi malınla beraber göçeceksin ha. Vallahi bu asla olamayacak." dediler. O da "Malımı bırakırsam yolumdan çekilecek misiniz?" dedi. "Evet" deyince Suheyb malının hepsini bıraktı. Efendimiz bunu duyunca "Suheyb kazandı Suheyb kazandı." buyurdu.946[123]
Yine bu konuda Said b. Müseyyeb'den şöyle naklolunur:
-Suheyb (r.a.) Mekke'den ayrıldıktan sonra müşrikler peşinden gelip yetiştiler.
Beni geri getirmeye uğraştılar. Ben onlara "Ben size altınlarımı vermesem beni bırakır mısınız?" dedim. Onlara Mekke'deki altının yerini tarif edip "Kapının eşiğinin altını kazın zira altınlar orada. Falancaya varıp ondan da iki elbise alın." dedim. Yola çıkıp henüz Küba'dan ayrılmamış bulunan Peygamberimize kavuştum. Beni görünce "Ya Eba Yahya ticaretin kâr etti." diye üç kere söyledi. Ben de "Ya Rasulullah sana gelirken beni hiç kimse geçmedi. Bu söylediğin kafirlerle olan malım hususundaki durumu da sana Cebrail'den başka kimse haber vermedi." dedim.947[124]
Muhammed b. İbrahim et-Teymî der ki: Rasulullah (s.a.v.) Suheyb ile Haris b. Es-Samme'yi ahiret kardeşi ilan etti.948[125]
Daha önce "Hz. Ömer'in hançerlendiğinde Hz. Ömer'in Suheyb'i cemaata namaz kıldırması için kendi yerine vekil tayin ettiğini (ve "Namazınızı Suheyb kıldırsın" dediğini, Ömer ölünce şura heyetinin de
942[119] İbni Sa'd 3/227; Hakim 3/398; Taberani 8/37 no 7296, 7297
943[120] Hakim 3/400; Taberani 8/41 (7303); T. Dımışk 24/235
944[121] İbni Sa'd 3/227; T. Dımışk 24/221; Üsdü'1-Ğabe 2/420
945[122] İ. Sa'd 3/227; T. Dımışk 24/221
946[123] İ. Sa'd 3/228; T. Dımışk 24/226; İbni Hacer el-Metalib'inde (4063) İshak b. Rahaveyh'e isnad eder.
947[124] İbni Sa'd 3/228; Taberani, Kebir 8/37; T. Dımışk 24/227; Hakim 3/400; Ebu Nuaym, Hilye 1/152
948[125] İbni Sa'd 3/229
aynen halifenin görüşüne uyarak Hz. Ömer'in cenazesini de onun kıldırmasına karar verdiklerini"
bahsetmiştik.949[126]
Vakidi der ki: Suheyb (r.a.) kırmızı, altı kırmızı üstü beyaza çalan renkte biri olup yetmiş yıl
yaşamıştır.950[127]
El-Medâinî ise onun yetmiş üç yıl yaşadığını söyler.951[128]
Muhammed B. Ebi Bekr Es-Sıddıyk952[129]
Nesebi: Muhammed b. Abdullah b. Osman Ebu Bekr es-Sıddıyk b. Ebu Kuhafe Osman b. Amir el-
Kuraşî et-Teymî el-Medenî. Ümmetin Sıddık'ı, Pegamber (s.a.v.)'in halifesi, veziri ve Mağaradaki can
yoldaşının oğlu.
Annesi Esma binti Umeys onu Veda haccına giderken Zulhuleyfe'de dünyaya getirmişti.953[130] Daha
önce de anlattığımız gibi Hz Osman'ı evinde muhasara etmeye giden grubun liderlerinden biri idi.
Daha sonra Hz. Ali'ye katıldı, ve onun komutanlarının ileri gelenlerinden oldu. Hz. Ali onu otuz
yedinci yılın Ramazan ayında Mısır valiliğine atadı. Hem namaz kıldırma hem de haraç toplamayı da
ona verdi. Muhammed de Irak'tan bir ordu alarak Mısır'a hareket etti.
Muaviye de Mısır'a Muaviye b. Hudeyc komutasında bir orduyu Muhammed'e harp için Şam'dan
yola çıkardı.
(Belazurî der ki: Muaviye hakem olayından sonra halife olarak biat edilince, ve Hz. Ali'nin çevresi
isyan çıkarınca Muaviye için yegane hedef Mısır'ı almaktı. Zira Mısır Şam'a hem yakın, hem
kalabalık hem de kendi fikrinde değillerdi. Bunun için daha önce verdiği söz üzerine Amr b. El-Âs'ı
Mısır genel valisi yaptı.
Ne yazık ki Hz Ebu Bekr'in bu cesur oğlunun hayatına dair elimizde hiçbir bilgi yok. Fitneler küçük
yaşta karışıp gencecik iken öldürüldüğünden ve idarenin onun ölümüyle eş zamanlı Emevilerin
eline geçişinden midir, her nedense ondan tarihçierimiz kolay kolay bir şey yazmamışlar. Onun
hakkında bildiklerimiz sadece olaylar sebebiyle mecburen yazılanlardır. Yoksa o hacca yedi günlük
bebek olarak giden, adını Peygamberin koyduğu, ilk yediği dünya nimetini peygamberin ağzından
yiyen, Hz Ali'nin (babalığı) evinde büyüyen biri idi.
Bir rivayete göre, Muaviye Amr b. El-Âs, Habib b. Meslem©, Dahhak b. Kays, Büsr b. Ertâ,
Abdurrahman b. Halid b. Velid, lîbu'l-A'ver, Mürra b. Malik ve Şurahbil b. Es-Sımat'ı, toplayıp onlara
949[126] İbni Sa'd 3/230; T. Dımışk 24/243; Taberani 8/33
950[127] Tabakalı İbni Sa'd 3/230; Tarihi Dımışk 24/243, 244
951[128] Tarihi Dımışk 24/24
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 349-352
952[129] Buhari Kebir 1/124; Zehebi, S. A. Nübela 3/481; Nesebi Kurayş 277; El-Muhabber 275, 295, 437; el-Cerh 1/301; El-İstiab 3/348;
953[130] Cabir (r.a.)'ın meşhur uzun hac hadisinde anlatılır.
Mısır valiliğini Muhammed b. Ebi Bekir'le harp edip almak şartıyla teklif elli. Diğerleri çarpışmayı hoş karşılamadı. Amma Amr bu işe hevesle atıldı.
Mısır'a harekete geçilince Muaviye b. Hudeyc harbe talib oldu. Muhammed durumu mektupla Hz. Ali'ye bildirip "Mısır'a ihtiyacın varsa acele yardım gönder!" dedi.
Hz. Ali de ona yazıp Hz. Osman'ın kafasına sopayla vuran Kinaııc h. Bişr'i düşmanlara karşı göndermeyi teklif etmesini, kendisinin de ona her halükarda yardım göndereceğini bildirdi.
Hz. Ali Küfe halkını imdada çağırdıysa da gelmediler. Az bir askeri Ka'b b. Malik'le sonradan yolladı ise de onlar varamadan Muhammed öldürülmüştü.
Muaviye, Muhammed'e mektup yazıp "Mısır'ı terk et" diye yazdı. Amr da altı bin kişiyle gelip Muaviye b. Hudeyc'in ordusuna katıldı. Amr yine Muhammed'e yazıp "Kanını benden koru. Zaten duydum ki gerçekten Mısır halkı sana kızgını olup senin görüşüne katılmaktan vay. geçmişler, sana uyduklarına pişman olmuşlar." dedi. Muhammed de bunun yalan olduğunu yazıp savaşacağını bildirdi.
Kinane b. Bişr gelip bin kişilik bir güçle Muhammed'e katıldı. Bir o kadar daha gelenler oldu. Amr ordusundaki alayları peş peşe aralıklarla saf tutturdu. Kinane bunlarla tek tek çarpıştı. Fakat Muaviye b. Hudeyc gelip onları her taraftan kuşattı. Çarpışmada Kinane öldü. Şam ordusu Muhammed b. Ebi Bekr'in üzerine yürüdü. Bunu gören adamları can korkusuyla kaçışınca Muhammed yapayalnız kaldı. Durumu görünce o da acele meydandan kılıcını da atarak kaçtı ve bir yola düşerek sonunda bir harabeye sığındı. Amr gidip saraya yerleşirken Muaviye b. Hudeyc de Muhammed b. Ebi Bekr'i aramaya çıktı. Gide gide yolun ortasında iri kıyım Kıbtilere ulaşıp onlara "tanımadıkları, şüphe çekici birini görüp görmediklerini" sordu. Birisi, vallahi buradan böyle biri geçmedi, ama şu ilerdeki harabeye gitmiştim. Orada oturan biri vardı." dedi. İbni Hudeyc "Vallahi o" dedi. Atlarını mahmuzlayıp vardılar ve Muıhammed'i yakaladılar ki susuzluktan ölmek üzere. Onu Fuatat'a doğru alıp götürdüler. Hz. Ebu Bekr'in diğer oğlu Abdurrahmun olayı duyunca fırlayıp Amr b. El-Âs'ın yanına geldi. Abdurrahman o vakit Amr'ın tarafındaydı. "Kardeşimi asarak öldürecek mi? İbni Hudeyc'e haber sal da onu öldürmesine engel ol!" dedi. Amr b. El-Âs da birini yollayıp Muhammed'i kendisine göndermelerini söyledi. Muaviye b. Hudeyc de "Siz Kinane b. Bişr'i öldürünüz. O benim amca oğlumdu. Ben Muhammed'i bırakacağım ha, heyhat heyhat." dedi.
Muhammed su istedi. İbni Hudeyc de "Siz Hz. Osman'ı su içmekten men edip oruçlu olarak öldürdünüz. Allah da onu mühürlü bir cennet şerbetiyle karşıladı. Vallahi seni susuz öldüreceğim ta ki Allah seni cehennemin pis kokulu kaynar sularıyla karşılasın." deyince Muhammed "Anasız kalasıca bu senin elinde değil ki. Ama vallahi kılıcım elimde olsaydı bana böyle ulaşamazdınız." dedi. Muaviye de "Ben seni mazlum halife Osman'a kısasen öldüreceğim." dedi. O da "Osman zulümle muamele etti. Kitabın hükmünü bıraktı. Biz de buna karşılık cezalandırdık." dedi. Muaviye de onu öldürüp cesedini ölü bir eşeğin karnına koyup yaktırdı.)954[131]
Muhammed, ordusunun yenildiğini görünce Mısır'da bir kadının evine gizlenmişti. Kadın onlara
954[131] Belazurî, Ensabu'l-Eşraf 3/170, 171, 172; Taberi 3/128-132
yerini söyledi. Yakalanınca Muhammed onlara "Beni Ebu Bekr'e bağışlayın!" diye yalvarınca
Muaviye b. Hudeyc "Sen Hz. Osman'ın kanı meselesiyle başlayan kavgada benim kabilemden
seksen kişi öldürdün. Ben şimdi seni Hz. Osman'ın katili olarak nasıl bırakırım." deyip Muhammed'i
öldürdü. Sonra cesedini bir eşek leşinin içine sarıp ateşle yaktırdı.955[132]
Amr b. Dinar der ki: Muhammed b. Ebi Bekr esir alınıp Amr b. El-Âs'a getirilince Amr "Senin
herhangi bir kimseyle yaptığın bir anlaşman falan var mı?" dedi. Muhammed de "hayır" dedi. Amr
da emir verip öldürttü.956[133] Muhammed b. Ebi Bekr'in babasından rivayeti varsa da babası
öldüğünde henüz üç yaşlarında olduğu için bu haberi Mürseldir. Muhammed'den de oğlu Kasım'in
rivayeti varsa da o da babasından bizzat duymuş değildir.957[134]

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...