02 Mart 2015

TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 40. BÖLÜM)


TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 40. BÖLÜM)
Bu Yılda Vefat Olayları El-Hakem B. Ebi'l-Âs159[1]
Bu yıl içinde Hakem b. Ebu'l-Âs b. Ümeyye b. Abdişems b. Abdi Menaf el-Emevi öldü. Mervan'ın babasıdır. Hakem'in yirmi tane erkek sekiz tane de kız çocuğu oldu.
Mekke fethi esnasında Müslüman olup Medine'ye geldi. Söylendiğine göre Peygamber (s.a.v.)'in sırrını ifşa ettiği için nebi (s.a.v.) onu kovup, Taif'teki Vecc vadisine sürgün etmişti. Tâ Hz. Osman'ın halifeliğine kadar burada sürgünde kaldı. Hz. Osman halife olunca, onu Medine'ye getirip akrabalık hukukunu gözetti ve ona yüz bin dirhem verdi. Zira o, Hz. Osman'ın amca oğluydu. Bir rivayette ise Rasulullah'ın onu Taife sürgün etmesi, Efendimizin yürüyüş tarzını ve bazı hareketini taklit ederek, gırgır geçmeye kalkmasından dolayı olmuştu.
Hakem'in lanetlenmesine dair bir çok münker, aslı astarı belli olmayan bir takım hadisler rivayet olunmaktadır ki, bunlarla ihticac etmek caiz olmaz. Hakem'in kendisini, Peygamberle sohbet yaparak esas sahabe olanlar cümlesine değil ama, herkesin arasında Peygamberi görmüş olarak sahabe olma cümlesine sokabiliriz.
Hammad b. Seleme ile Cerir, Ata b. Es-Saib aracılığıyla Ebu Yahya en-Nehâi'den şöyle rivayet ediyor: Ben Mervan, Hz. Hasan ve Hüseyin'in arasında idim. Hüseyin (r.a.), Mervan ile çekişiyorlardı. Mervan: "Siz ehli beyt olarak lanetlenmişsiniz!" dedi. Bunun üzerine Hasan (r.a.) öfkelenip: "Sen daha babanın sulbündeyken Allah (cc) Peygamberinin diliyle senin babanı lanetlemişti!" dedi. Ravi Ebu Yalıya en-Nehâi meçhuldür.160[2]
El-Alâ, babası Abdurrahman aracılığıyla Ebu Hüreyre'den naklediyor: Rasulullah (s.a.v.) rüyasında; Hakem oğullarının Mimberine çıkmaya çalıştıkların görmüştü. Öfkelenmiş gibi sabahlayıp:
"Ne oluyor! Bana, Hakem oğullarının, maymunların sıçradığı gibi minberime tırmandıkları gösterildi." buyurdu.161[3]
Mu'temir b. Süleyman, babası Hameş b. Kays -Ata isnadıyla İbni Ömer'den naklediyor:
-Nebi (s.a.v.)'in yanındaydım. Hz. Ali, Hakem'i kulağından çekerek getirdi. Peygamber (s.a.v.) ona üç kere lanet etti. Darakutni, "Mu'temir b. Süleyman bu haberde tek kalmıştır.162[4]
Ca'fer b. Süleyman ed-Dubaî der ki: Bize Hammad b. Zeyd'in kar-ieşi Said -Ali b. El-Hakem -Ebu'l-Hasen el-Cezrî isnadıyla Efendimizle sohbeti olan Amr b. Murra'dan şöyle nakleder:
-Hakem b. Ebi'l-As, Nebi (s.a.v.)'in yanına girmek için izin istedi, fendimiz (s.a.v.) yanındakilere:
159[1] İbnu Sa'd 5/447, 509; İbni İshak s. 144; Tarihi İbni Main 2/124; El-Muhabber 451; Cahız el-Bürsân 69, 275, 326; Halife, Tabakat 197
160[2] Zehebi buradan itibaren naklettiği haberleri tenkit ediyor ki, bunların çoğu İbnu Asakir tarafından hem rivayet edilip hem de tenkit edilmektedir.
161[3] Ebu Yaia, Müsned 11/348 h. No 6461; Hakim 4/480; Beyhaki, Delail 6/511, 509
162[4] İbnu Asakir, T. Dımışk 57/267
"Ona izin verin de gelsin. Allah ona ve onun sulbünden gelecek olan herkese -imanlı olanlar hariçlanet
eylesin!" buyurdu. Bu haberin snadında bilinmeyen biri var.163[5]
Abdullah b. Amr (r.a.) anlatıyor: Hakem Rasulullah'ın meclisine gelir ve duyduklarını Kureyş'e
taşırdı. Rasulullah (s.a.v.) "Ona ve kıyamete kadar onun sulbünden geleceklere lanet etti." Bu
hadisin ravisi Süleyman b. Karm bu haberde tek başına kalmıştır. Kendisi de zuyıftır.164[6]
İmam Ahmed Müsned'inde İbnu Numeyr-Osman b. Hukeym- Ebu Ümame İv Schl isnadıyla Abdullah
b. Amr'ın şöyle dediğini anlatır: Peygamber (s.a.v.)'in yanında idim. "Az sonra yanınıza mel'un bir
adam gelecek." buyurdu. Ben acaba kimdir diye merakla bir haldeydim ki, nihayet falanca yani
Hakem içeri girdi.165[7]
Şa'bi der ki: Abdullah b. Zübeyr'i şöyle derken duydum: "Kabe'nin rabbine yemin olsun ki Hakem b.
Ebi'l-As ve oğlu, Muhammed (s.a.v.)'in diliyle mel'undur." Bu haberin isnadı sahihtir. 166[8]
İshak b. Yahya, halası Talha kızı Aişe aracılığıyla Hz. Aişe'den şöyle dediğini anlatır:
-Rasulullah (s.a.v.) odasında idi. Yadım sadığı bir gürültü duydu. Gidip baktılar ki Hakem Peygamber
(s.a.v.)'i gözlüyormuş. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) ona ve onun sulbünden geleceklere lanet etti. Bu
hadisi Muhammed b. Osman b. Ebi Şeybe, Ubade b. Ziyad'dan Müdrik b. Süleyman et-Tâî'nin bunu
kendisine İshak b. Yahya'dan duyduğunu söyleyerek (yukarıdaki gibi) nakletti." diyor.167[9]
Selem b. Et-Tebuzîkî der ki: Bize Osman b. Hukeym, Şuayb b. Muhamrrted b. Abdullah b. Amr
aracılığıyla, dedesi Abdullah b. Amr (r.a.)'tan "Rasulullah (s.a.v.)'in "Yanınıza mel'un bir adam
girecek." buyurdu. Ben Efendimizin yanına gelirken babamı evde bırakıp gelmiştim. Elbisesini
giyiyordu. O mel'unun babam olacağından korkmuştum ki, bir de ne göreyim içeriye el-Hakem b.
El-Âs girdi." dediğini huber verdi.168[10]
Ebusüfyan B. Harb169[11]
163[5] İ. Asakir, Tarihi Dımışk 57/268; Beyhaki, Delail 6/512
164[6] İbni Asakir 57/270 (Züheyr b: Akman'dan)
165[7] Müsned 2/163; İbni Asakir 57/270
166[8] İbni Asakir 57/271
167[9] T. Dımışk 57/272
168[10] I. Asakir, T. Dımışk 57/270. Bu haberlerin çoğu siyasi gailelerle uydurulmuş şeylerdiı, Huınya almışı ibret içindir. Yoksa ad verilerek ifade edilen hadislerin
yüzde doksiin dokuzu uydurmadır. Zehebi Merhum Siyer-i A'lamu'n-Nubela'sında, bu Hakem vesilesiyle bunu orada da tekrarlar, bir kere hadislerdeki senedi
bırakalım metin çok kckır. İfadeler alemlere rahmet Hz Muhammed (s.a.v.)'in, rahmetli ifadelerinin yerim- lııncl eden bir peygamber var. Sonra hem Hakemle
kavgalı olunuyor, hem Hakem casusluk yapıyor elini kolunu sallayaa sallaya dolanıyor. Hem kıyamete kadar lanetlenmiş bir ailenin çocuğu olan Hakem oğlu
Mervan, ashabı seven onlarla gayet iyi anlaşan liluı Hiiıeyıe'yi devamlı yanında bulunduran bir kimse. Hem hadis ravisi üstelik sika. Isnad yii/.iinden bütün zincirler
bozuk. Bir kere çoğu mürsel, ravilerin de her türlü bo/.ukçuluk olabiliyor. İbni Teymiye Minhacu's-Sunne adlı eserinde buna geniş yer verir.
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 66-68
169[11] Geniş bilgi için bkz: İ. İshak, Meğazi 118, 144, 189, 197, 322, 233, 332, 334; İbni Sa'd, Tabakat, dördüncü tabaka 1/66-97; Muhabber 89, 111, 119, 126, 132,
161, 175, 246; Buhari, Kebir 4/310; İbni Kuteybe 3/74, 120, 344, 553, 575, 586, 588
Nesebi: Ebu Süfyan b. Harb b. Abdişems b. Abdimenaf b. Kusay. Asıl adı Sahr'dır. (Annesi Hazn b. Büceyr b. El-Hezm kızı Safiyye'dir) Arap dahilerinden biridir. Kureyş'in şeyhi o idi. Ahzab (Hendek) savaşında bütün grupların baş komutanı idi.
Daha sonra Mekke fethi günü Müslüman oldu. Hemen arkasından gelen Huneyn savaşına katıldı. Peygamber (s.a.v.) ona harp ganimetinden yüz deve ile kırk okıyye mal vermişti.
Taif savaşında bir gözünü kaybetti. Daha sonra Yermuk savaşına katıldı. O gün insanlara nasihat ederek harp meydanında onları harbe yüreklendirecek şeyler söylüyordu.170[12]
Kendisinden Abdullah b. Abbas ile Kays b. Ebi Hazim'in rivayetleri vardır.171[13]
Denildiğine göre ikinci gözünü de Yermuk savaşında Allah yolunda kaybetmiştir. Uhut savaşında cahiliye ordusunun komutanı o idi.172[14]
Yaşça Peygamber Efendimizden on yaş büyüktü. Şam ve başka yerlere ticaret yapardı.
Yermuk savaşında oğlu Yezid b. Ebi Süfyan'ın komutası altında lavaştı.
Orada yaşına rağmen çok iyi çarpışıyor ve müslümanları yüreklendirmek için "Ey Allah ordusu ileri!" diye bağırırdı.173[15]
Yine ordu biraraya geldiğinde onların yanında durup "Allah Allaaah! 5iz arapların yüz akı, islam dininin ensarısınız. İşte karşınızdakiler de lumların yüz akı ve müşriklerin ensarıdır. Allah'ım bu gün, yine sana ianan günlerden bir gün. Allah'ım kullarına gökten yardım indir! Diyordu.174[16]
Ebu Süfyan hicri otuz birinci yılda öldü. Otuz ikinci, otuz üçüncü hatta otuz dördüncü yılında öldüğüne dair rivayetler de vardır. Takriben öldüğünde doksan yaşlarında idi.175[17]
Bu yıl ölenler arasında Hz. Mikdad, Hz. Abbas, Hz. Abdurrahman bl Avf ve Amir b. Rabîa’nın birbirlerine yakın aralıklarla öldüğü söylenir ki bunlar az ileride gelecektir.176[18]
Yezdecürd
Yezdecürd b. Şehriyar b. Pervîz, Mecûsî dininden olup zamanının İran Kisra’sıdır (imparatoru). Müslümanlar tarafından kendi yurdunda hezimete uğrayıp Merv şehrine kadar geriledi.
170[12] Tarihi Dımışk 23/435; İbni Sa'd dördüncü tabaka 1/73, 74, 87; Belazuri, Futuh 160; Jeseb-i Kurayş 122; İbni Hişam 3/494
171[13] Oğlu Yezid'in de. T. Dımışk 23/421; İbni Abbas'in ondan rivyaetinin biri çok ııeşhudur. Ebu Süfyan'ın Hiraklius'la görüşüp onu Peygamberimizi sorduğu bu hafVrdir. Bkz: Buhari Sahih, Bed'u'1-İman 1/6; Beyhaki Delail 4/377; Müslim, Kitabu'l C'ihad 23/26 h. No 74; Taberi 2/642
172[14] İ. Asakir, T. Dımışk 23/468
173[15] İ. Sa'd dördüncü tabaka 1/91; El-Ma'rife ve't-Tarih 3/300; Tarihi Dımışk 23/466
174[16] Tarihi Dımışk 23/466; Taberi 3/397 Üsdü’l-Ğabe 5/149: İbni Sa’d dördüncü tabaka 1/92, 93; Nesebi Kurayş 122
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 69-70
175[17] İbni Sa’d dördüncü Tabaka 1/96, 97’de 32’nci yılda 88 yaşında der. Bu ihtilaflar için bkz: İ. Asakir, Tarihi Dımışk 23/472-474: Tarihi Halife 166: Taberani, Kebir 8/5
176[18] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 70
Kisralık devleti zayıflayarak parlak günleri kayboldu. Yezdecürd Kisraların sonuncusudur. Merv emirleri ona karşı isyan ettiler. Denildiğine göre Türkler ona komplo kurarak yakın çevresini öldürdü. Bunun üzerine o da kaçıp bir adamın evine sığınmıştı.
Fakat adam Yezdecürd’e ihanet edip onu öldürdü. Sonra da kendisi öldürüldü. Allah daha iyi bilir177[19]
Hicri Otuz İkinci Yıl
Bu yıl İstanbul (Kostantiniyye) şehri yakınındaki Boğaz harbi (Vak'atu'l-Medıyk) yapıldı. Ordu komutanı Muaviye idi.178[20]
(Bu yıl Abdurrahman b. Ebi Rabia bir ordu ile Belencer şehrine geldi. Orayı kuşatıp şehrin kenarına Mancınıklar (taşı uzaktan atan alet) kurdurdu. İsabet alanlar mahvoldu. Ama Türkler gelip Belencer halkına yardım etti. Komutan Abdurrahman b. Rabia şehit oldu. Ona Zu'n-Nûr denirdi. Müslümanlar bozguna uğrayıp ikiye ayrılarak kaçtılar. Bir kısmı el-Bâb üzerinden kaçıp kurtulurken aralarında Ebu Hüreyre ile Selman-ı Farisi'nin de bulunduğu bölük Ceylan ve Cürcan üzerinden gittiler. Belencerliler gelip Abdurrahman b. Ebi Rabia'nın cesedini alıp büyük bir sepete koydular. Böylece ceset onların yanında kaldı. Ravi (Muhammed ve Talha) der ki: Abdurrahman bu gün hala Belencerliler tarafından yağmur duasında ve zafer (ve benzeri) dileklerde istimdad
edilir.)179[21]
(Yine bu yıl Abdullah b. Âmir, Merveruz, Talekân, Faryab, Cüzcan ve Tuharistan şehirlerini ele geçirdi.)180[22]
Bu Yıl Ölenler
Bu yıl (Halife b. Hayyat'a göre) Übey b. Ka'b ile Ubade (r.a.)'ın kardeşi Evs b. Ubade vefat etmiştir ki, her ikisi de önceki yıllarda bahsedilmişti.
Sinan B. Ebu Sinan:181[23]Sinan b. Ebi Sinan b. Mihsan. Esed oğullarından. Abduşems oğullarının antlaşmalısı. Amcası olan Ukaşe b. Mihsan'dan da yaşça daha büyük idi.182[24] Sinan ile babası hem
177[19] Belazurî Futuhu’l-Buldan s. 311; Taberi 4/293 (Daru’l Kutubu’l-İlmiyye Baskısı 2/620. taberi Yezdecür’ün ölümü ile ilgili altı kadar rivayet bildirir ve gayet mufassal olarak anlatır. Dikkatle bakınca konunun hep aynı olduğiu anlaşılıyor. R ivayetlerin hepsi, onun Merv’e kaçtıağını orada ihtilaflar çıktığını kimi ondan tarafa, kimi karşı taraf tavığr aldığını, Yezdecürd’ün kaçıp bir değirmenciye sığındığı, adamın onu uyurken öldürdüğünde ittifak halindedir. Bu ayrı ayrı anlatımların her biri kendi Babek soyundan gelen en son İran hükükmdarı budur. Bundan sonra idare Arapların eline geçmiştir” der.
178[20] Zehebi de, bu harp tafsilatı bu kadar. Taberi ve diğer kaynaklarda da tam bulamıyoruz. Sadece oraya MuaviyeDnin hanımı Atike (veya Fatıma)’nın da olduğu belirtiliyor, ama harbin cereyanına ait bir şey bilmiyoruz.
179[21] Taberi'den ilave 2/627 (4/304) İbnu'l-Cevzî, Muntazam 5/19
180[22] Taberi 2/630, 631
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 71
181[23] lbnu Sa'd 3/94; İstiab 2/80, 81; Üsdu'1-Ğabe 2/358; El-Cerh ve't-Ta'dil 4/250; Vakidi, Meğazi, Fihrist, Mearif 274
182[24] Burada sanıyorum bir ihtisar ya da kalem hatası var. Zira Ukkaşe'den büyük olan Sinan değil, babası Ebu Sinan'dır. İbni Sa'd bunu bizzat Vakidi'den nakleder. Tabakat 3/93
hicret ettiler, hem de Bedir harbine katıldılar.
Babası Ebâ Sinan Peygamberimiz hicri beşinci yılda Kureyza oğullarını muhasara altında tuttuğu sırada (orada) öldü (ve oradaki kabre defnedildi.)183[25]
Vakidi "Sinan (Hudeybiye'deki) ağacın altında biat edenlerin ilkidir." der.184[26]
Husayn Ve Tufeyl B. Haris B. El-Muttalib:185[27] Bu bir görüşe göredir. Daha önce bu konu geçmişti. Kardeşi Husayn b. Tufeyl de Haris'ten dört ay sonra ölmüştür. Her iki kardeş de Bedir savaşına katılanlardan idi. (Bunlar peygamberimizin amcası olan Haris'in çocuklarıdır. Cübeyr b. Mut'im "Ya Rasulallah Muttaliboğullarına verdin bizi bıraktın deyince Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Haşimoğulları ve Muttaliboğulları bir şeydir, bizden cahiliye döneminde de, islami dönemde de ayrılmadılar.186[28]
Abbas B. Abdulmuttalib:187[29] Nesebi: Abbas b. Abdul-Muttalib b. Haşim b. Abdi Menaf b. Kusay b. Kilab b. Murra b. Ka'b b. Lüeyy b. öalib b. Fihr b. Malik b. Nadr b. Kinane b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyas b. Müdar b. Nizar b. Maadd b. Adnan.
Künyesi Ebu'1-Fazl. Peygamberimizin amcasıdır. (Annesi Cenab b. Müleyb b. Malik kızı Nüfeyle'dir.) Peygamberimizden iki ya da üç yıl önce doğdu. Bedir harbine katılmış müslümanlar da onu esir etmişlerdi. Kendini fidye verip serbest bıraktırdıktan sonra para vermemek için demesinler diye müslüman olduğunu bildirip ardından Mekke'ye avdet etti. Onun rivayet ettiği hadisler vardır.
(Hz. Abbas'ın (künyesini aldığı)
1- Fazl,
2- Abdullah
3- Ubeydullah
4- Abdurrahman
5- Kuşem
6- Ma'bed adlarında altı oğlu vardı. Fazl veda haccında Efendimizin devesine binen çok yakışıklı bir gençti. Şam fethi sırası Amvas'ta ortaya çıkan vebadan öldü. Abdullah bu ümmetin en alimlerinden idi. O da Taif'te öldü. Abdurrahman Şam'da, Kuşem Türkistan fethinde, Semerkant'ta öldü. Kuşem aynen peygamberimize benzerdi. Ma'bed'de kuzey Afrika'da şehid oldu. Kız olarak Ümmü llabibe vardı. Bunların annesi Hz. Abbas'ın eşi, Haris b. Hazn kızı Lübabe el-Kübra idi. Bundan başka onun
183[25] İbnu Sa'd, Tabakat 3/93
184[26] Vakidi, Meğazi 2/603; İbni Sa'd, Tabakat 3/94
185[27] İbni Sa'd 3/52, 53; Nesebi Kureyş 93, 95; Vakidi 24, 153; Halife, Tabakat 115, 138
186[28] Buhari 3140,3502, 4229; Ebu Davud 2987; Nesai Fey bab 20; Beyhaki S. Kübra 6/340, 7/31, 2/149; Taberi 10/5; Ebu Nuaynı, Hilye 9/66
187[29] Bkz. Müsned 1/206; Vakidi, Fihrist; İbni Ishak 32, 34, 68, 79, 138, 146; Nesebi Kurayş 18, 220, 240, 266; Yahya b. Main, Tarih 2/294
Kesir, Temam, Safiyye, Ümeyme diye iki oğluyla iki kızı bir cariyeden doğmuşlardı. Ayrıca Haris diye
bir oğlu daha vardı. Onun annesi Cündeb kızı Iluceyle'dir.)188[30]
Hz. Abbas'tan, oğulları Abdullah ve Ubeydullah ile Ahnef b. Kays, Amir b. Sa'd, Malik b. Evs b. El-
Hadesân, Nafi b. Cübeyr b. Mut'im, kızı Ümmü Gülsüm, Abdullah b. El-Haris b. Nevfel ve diğerleri
rivayette bulunmuşlardır. Hz. Abbas'ın dillerden düşmeyen bir çok fazileti ve menkıbeleri vardır.
El-Kelbi, Hz. Abbas'ın şerif, heybetli ve çok akıllı olduğunu söyler.189[31]
Kelbi'den başka biride: "Hz. Abbas ak, yumuşak tenli, güzel, irice, heybetli biri olup saçının iki
örgüsü vardı. (Tarihi Dımışk'ta geçtiğine göre) İbni Abbas ise babasını şöyle anlatır: Babam yumuşak
beyaz tenli, düz saçlı, ince güzel sakallı, hafif kıvrık burunlu, iri gözlü, düz yanaklı, eline dolgun iri
biri idi. Yaşlanmadan önce saçlarını iki belik halinde örerdi. Ölümünden beş yıl önce gözleri
kapandı. Önceleri kına kullanırdı, ama bunu sonra terk etti.) Boyu ne uzun ne kısa idi. Doğumu fil
ordusunun Kabe'ye gelişinden üç yıl önce idi. Seksen sekiz yıl ömür sürdü ve Medine'de öldü.
Namazını Hz. Osman kıldırdı. Bakî mezarlığına büyük bir kubbenin kapadığı bir mezara
defnedildi.190[32]
Hz. Abbas'ın hicri 34'üncü yılda öldüğünü alimlerden söyleyen sadece Halife b. Hayyat
olmuştur.191[33]
Zübeyr b. Bekkar der ki: Hz. Abbas'ın Haşim oğullarının çıplak kalanlarına giydirmek için elbiseleri,
açlarını dgyurduğu bir kazanı (cahillerini cezalandırmak için bir falakası) vardı. Komşusunu korur,
malını bolca harcar, felaketlerde malının tamamını verirdi. Cahiliye döneminde Ebu Süfyan'ın dostu
idi.192[34]
Sehl b. Sa'd'dan naklediliyor: Peygamber (s.a.v.) Bedir savaşından Medine'ye geri döndüğü zaman,
Abbas Mekke'ye gelip, geri dönüp Medine'ye hicret etmek için izin istedi. Efendimiz de:
"Mutmain ol, içini serin tut, acele etme ya amca. Benim Peygamberlerin sonuncusu olduğum gibi
sen de Muhacirlerin sonu olacaksın." buyurdu.193[35] Bu hadisi Ebu Ya'la ile Heysem b. Küleyb
Müsnedlerinde nakleder,
Yezid b. Ebi Ziyad, Abdullah b. El-Haris aracılığıyla Muttalib b. Rabia'dan naklediyor. Rasulullah
(s.a.v.)
"Kişinin amcası, babası ile aynı kökten gelir. Kim Abbas'ı incitirse kesinlikle beni incitmiştir"
buyurdu. Tirmizi bu hadisi Yezid b. Ebi Ziyad yoluyla Abdullah b. El-Haris'ten nakleder ve sahih
188[30] İbni Sa'd 3/5, 6; İ. Asakir, Tarihi Dımışk 26; Fesevi 3/160; Belazuri, Ensabu'1-Eş-r»f 4/31
189[31] Belazuri, Ensab 4/29; Kelebî buna yakın bir. ifadeyi Hz Ali'den de nakleder. İbni Stt'd 1/93, 3/28; T. Dımışk 26/354
190[32] T. Dımışk 26/278; Belazurî 4/29
191[33] Tarihi S. 168
192[34] Bcla/.uri, Hnsab 4/29'da Saib'den; Tarihi Dımışk 26/285
193[35] Ebu Ya'la, Müsned 5/h. No 2646; Taberani, Kebir 6/190; İbnu Asakir 26/296, 297
olduğunu bildirir.194[36]
Sika bir ravi olan Muhammed b. Talha et-Teymi, Ebu Süheyl b. Mnlik'ten, Said b. Müseyyeb yoluyla Hz. Sa'd'm şöyle anlattığını mıkleder: Bir gün Peygamberle beraber iken Abbas geriden göründü de Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
"İşte şu gelen Peygamberinizin amcası Abbas'tır. Kureyş'in eli en cömert, onlara akrabalık bağını en iyi kuran o dedi. Bu hadisi Nesaî zikretmiştir.195[37]
Yine bu konuda Abdul-Alâ es-Sa'lebi, Said b. Cübeyr'in Abdullah b. Abbas'tan Rasulullah (s.a.v.):
"Abbas bendendir ve ben de ondanım." buyurduğunu söyler. Hadisin tamamı şöyledir: Ensardan biri Abbas (r.a.)'ın cahiliye döneminde ölen kafir dedesinden birine sövmüş, Abbas da onu dövmüştü. O da akrabalarına varıp durumu anlatınca "Biz de onu dövelim" diye silaha sarıldılar. Peygamberimiz bunu duyunca hutbeye çıkıp "Ey insanlar! Allah'ın yeryüzündeki en mükerrem kulu kim?" buyurdu. "Sen" dediler. O da "Öyleyse Abbas benden ben de ondanım. Ölülerimize sövmeyin, dirilerimizi incitirsiniz." buyurdu. Ensarlılar da gelip "Senin öfkelenmenden Allah'a sığınırız ya Rasulallah." dediler.)196[38]
Sevr b. Yezid, Mekhul-Kurayb (İbni Abbas'ın kölesi) yolu ile İbni Abbas (r.a.)'tan rivayet ediyor:
-Peygamber (s.a.v.) Abbas'a (Pazartesi gecesi yanıma gel çocukları da getir! buyurdu. Biz de yanına vardık.) Bize birer elbise giydirdi sonra da:
"Allah'ım Abbas'a ve yavrularına zahiri ve batini, hiçbir günahtan eser bırakmayan mağfiret et! Allah'ım evlatların onun yerini almaya nasib et." buyurdu. Bu hadisi Sevr b. Yezid'den nakletmede Abdul-Vehhab b. Atâ tek kalmıştır. Tirmizi yine de "bu hasen bir hadistir" demiştir.197[39]
Abdurrahman b. Ebu'z-Zinad, Hişam b. Urve- Urve b. Zübeyr is-nadıyla Hz. Aişe'den şöyle dediğini rivayet ediyor: "Rasulullah (s.a.v.)'in Abbas'ı yücelttiği gibi ya da Abbas'a ikram ettiği gibi bir başkasına aynı muameleyi yaparken görmedim.198[40]
Hz. Enes anlatıyor: Bir kıtlık olmuştu. Hz. Ömer, Hz. Abbas hatırına Allah'a yağmur duası yaparak "Allah'ım biz kıtlığa kuraklığa düşünce sana peygamberini vesile ederek dua ederdik. Sen de bize yağmur verirdin. Şimdi sana Peygamberin amcası hatırı ile yalvarıyoruz bize yağmur ver!" diye dua etti. Sonra yağmur yağdı.199[41]
194[36] Tirmizi, Menakıb 3758 ayrıca 2760, 2761; Belazuri, Ensabu'l-Eşraf 4/8 ve 11; İbni Asakir 26/301, 302; Beyhaki Süneni Kübra 4/111; Taberani Kebir 16/87; Tahavi Müşkil 1097; İbni Sa'd 4/27 (Eb Mizle'den); Nesai Kübra h. No 8176; T. Dımışk 26/313
195[37] Müsned 1/185; Nesai, Kübra no 8174; Hakim 3/328, 329; Ebu Ya'la 2/820; Tarihi Dımışk 26/324; Belazuri 4/18
196[38] Nesai, S. Kübra 5/570 h.no 8172; Müsned 1/100; Hakim 3/329, 325; İbni Sa'd 4/24; Tirmizi 3759; Tarihi Dımışk 26/303, 304; Hatib Bağdadi 4/101-406; T. Dımışk 26/304; Belazuri 4/16
197[39] T. Dımışk 26/310, 311, 312; Tirmizi 3762; Hatib, Tarih 11/24, 10/39, 21; Bu haberi Hakim de 3/335 aynı isnadla alır. Zehebi Mizan'ında 2/682 tere. 5322'de "Ravi Abdu'l-Vehhab b. Atâ'nın "Hz Abbas hakkındaki hadisleri uydurmadır." der."
198[40] Belazuri, linsuhu'l-Eşraf 4/16; Tarihi Dımışk 26/329; Hatib, Tarihi Bağdad 9/212
199[41] Buhari, İstiska 15/3 h. No 1010; Fazailu Ashabi'n-Nebiyy 62/11 no 3710; Tarihi Dımışk 26/355
Ebu Mi'şar, Zeyd b. Eşlem babası Eşlem ve bir başkasından "Hz. Ömer (r.a.) Bedir harbine
katılanların her birine ganimetten beşer bin dirhem verilmesini karar altına alırken Abbas (r.a.) on
iki bin verilmesini kararlaştırdı." diye nakleder.200[42]
İbnu Ebi'z-Zinad, babası Zinad'ın sika (güvenli diye söyleyip adını vermediği) birinden "Hz. Abbas
(r.a.) Hz. Ömer veya Osman'a hayvanlarına binili olarak rast geldiğinde Rasulullah'ın amcasına
hürmeten Abbas oradan geçip gidene kadar hayvanlarından inerlerdi." dediğini haber verir.201[43]
AınrM). Mürra, Ebu Salih es-Semmân aracılığıyla Abbas'ın kölesi Suheb'den şöyle nakleder: -Hz.
Ali'yi Hz. Abbas'ın el ve ayaklarını öpüp "Amcacığım rızanı isterim!" derken gördüm.202[44]
Sevr b. Ye/id, Mekhul'den Said b. Müseyyeb'in "Hz. Abbas bu ümmetin en hayırlısı, Peygamberin
varisi ve amcası" dediğini rivayet eder ki, bu isnadı sahih bir haberdir.203[45]
Ouhlınk b. Osman el Hı/Ainî anlatıyor: Bir gün Hz. Osman'ın kölelerim* ihtiyacı olmuştu. Onlar cin,
tâ (*iabe denen yerdeydi. Abbas (r.a.) Medine içindeki Scla dağına gece sonunda çıktı ve onlara
seslenip sesini duyurnhildi. C*hıbe Medine'ye dokuz mil kadar bir mesafededir.204[46]
Abdullah b. Abbas'ın oğlu Ali der ki: Hz. Abbas öleceği zaman yetmiş köle azad etti.205[47] Medâinî
"Hz. Abbas hicri otuz üçüncü yılda öldü." der.206[48]
Abdullah B. Mesûd (R.A.):207[49] Nesebi: Abdullah b. Mes'ud b. Gafil b. Habib b. Şemh b. Fâd b.
MaHz.u b. Sahile b. Kahil b. El-Haris b. Temim b. Sa'd b. Hüzeyl b. Müdrike b. İlyas b. Mudar b. Nizar
b. Ma'd b. Adnan, künyesi Ebu Abdurrahman olup Huzeyl kabilesindendir. Zühre oğullarının antlaşmalısıdır.
Annesi Ümmü "Abd," Ad b. Vudd b. Süvey Karim b. Sahile b. Kahil b. El-Haris b. Temim b. Sa'd b.
Huzeyl, kızı olara o da Hüzeyl'dendir.208[50]
İslam'a ilk önce girenlerden. Bedir olmak üzere bütün savaşlara katıldı. Bir (muallim olarak)
kendisinin çok kıymetli bir ashabı (arkadaşı ve talebesi) vardı. Alkame, Ebu't-Tufeyl, Ebu Vail, Ebu
Amr Eş-Şeybani, El-Esved, Mesruk Ubeyde es-Selmanî, Tarık b. Şihab, Kays b. Ebi Hazim, Nezzal b
Şebra, Ebu Ma'mer Abdullah b. Sahbera, Amr b Meymun, Zirr b. Hubeyş, Şufeyr b. Şekel, Rabi' b.
Huseym, Hemmam b. El-Haris, Haris b. Süveyd, Ebu'l-Ahvas, Zeyd b. Vehb ve daha bunlar gibi pek
200[42] Bcyhaki, Sünen Kübra 6/349, 350; Tarihi Dımışk 26/36; Bir başkası dediği, Gufran kölesi Amr b. Abdullah'tır.
201[43] T. Dımışk 26/354; Belazuri, Ensab 4/18, 17
202[44] Buhari, Edebu'l-Mufred no 976; Tarihi Dımışk 26/372; El-Ma'rife ve't-Tarih 1/514; Belazuri, Ensab 4/13
203[45] Hakim 3/333; Tirmizi 3762; İ. Asakir, T. Dımışk 26/374
204[46] İ. Asakir, T. Dımşk 26/375
205[47] İbni Sa'd 4/30; Tarihi Dımışk 26/376
206[48] Tarihi Dımşk 26/380
207[49] Bkz. Müsned 1/374; İstiab 2/316; Taberani, Kebir 9/56-421, 10/5-286; Taberi (fihrist); İbni İshak (fihrist); İbni Main, Tarih 2/330
208[50] İbni Sa'd 3/150; Belazurî, Ensabu'l-Eşraf 11/210; Tarihi Dımışk 93/55;
çok kimse buradandır.209[51]
Peygamberimizin özel hizmeti için yanına girip ona hizmet eder, ve çok kere onunla olurdu. Kendisi peygamberimizin ayakkabılarıyla görevli olup Nebi (s.a.v.) onu çıkardığında onu alır veya bir yere kaldırırdı.
Peygamberimizin ağzından bizzat yetmiş sureyi dinleyerek öğrenmiştir.210[52]
İbni Şirin der ki: (Hz. Osman Kur'an'in tek kıraatta toplanma görevi için topladığı heyete Zeyd b. Sabit'i başkan yaptığında, Abdullah b. Mes'ud Kûfe'de idi. Ve "Kur'an'ın toplanmasındaki korkusunu" izhar ederek bir konuşma yapmış ve "Şimdi siz bana kimin kıraati üzere okumamı emrediyorsunuz, Zeyd'in kıraati üzere mi? Vallahi ben bizzat Rasulullah'ın ağzından yetmiş küsur sûre aldım. O vakit Zeyd daha iki kakülü sallanan bir çocuk olup sabilerle oynuyordu." diye sitem etti. Sonra da "Peygamberle Cibril'in Kur'an'ı, birbirine yaptığı son arz etmede, benden daha sonra onu dinleyen, benden daha iyi bilen birinin, devenin ulaşabileceği kadar uzakta bile olsa- mevcudiyetini bilsem, derhal yanına giderdim." dedi.211[53]
Amr b. Mürra Ebu'l-Buhteri'de naklediyor: Hz. Ali (r.a.)'a Abdullah b. Mes'ud hakkında sorulunca: "Kur'an ve Sünnet öğretilen biri, sonra bunun ötesini aramadı. (Bu da ilim olarak yeter.)" dedi.212[54]
İbnu Mesud der ki: Daha çocuğum doğmadan (anası hamileyken) Peygamber (s.a.v.) bana "Ebu Abdurrahman" künyesi vermişti.
Said b. Müseyyeb der ki: İbnu Mesud (r.a.)'ı iri karınlı ince incikli biri olarak gördüm.213[55]
Kays b. Ebi Hazim anlatıyor: Ben onu az etli esmer biri olarak gördüm.214[56]
Ubeydullah b. Abdullah b. Ute de "O zayıfça, kısa boylu çok kara, saç ve sakalını kınalamayan biri idi." diyor.215[57]
Bir başkası da İbnu Mesud fiziği (yapısı) güzel olup elbise bakımından insanların en iyi giyineni idi. Beyaz giyerdi. Kokusu da insanların en hoş olanı idi." der.216[58]
İbni İshak "İbnu Mesud (r.a.) yirmi kişi Müslüman olduktan sonra İslama girdi." diyor.217[59]
Ebu'l-Ahvas der ki: Ben Ebu Mesud el-Bedri ve Ebu Musa'yı Abdullah b. Mesud vefat ettiğinde
209[51] Tarihi Dımışk 93/51; İbni Sa'd 3/150; Belazuri 11/210
210[52] Tarihi Dımışk 33/130; Belazuri 117211,213
211[53] Belazuri, Ensabu'l-Eşraf 11/211; İbni Sa'd 2/342; İbni Asakir, Tarihi Dımışk 33/130, 135, 136; İbni Ebi Davud, Kitabu'l-Mesahif s. 15-16
212[54] Belazuri, Ensab 11/223; İbni Ebi Şeybe 12/116; Ebu Nuaym, Hilye 1/129; Hakim 3/118
213[55] Belazuri Esnab 11/222; Hakim 3/313, 314 T. Dımışk 33/65
214[56] T. Dımışk 33/65
215[57] Belazuri 11/224; Tarihi Dımışk 33/65, 66 Hatib Bağdadi 1/149; İbni Sa'd 3/158
216[58] İbni Sa'd 3/157; Belazuri 11/211; Tarihi Dımışk 33/66, 67
217[59] T. Dımışk 33/69; Fesevi, el-Ma'rife 2/544, 541; Müstedrek 3/316; Nesai, Kübra 5/72 no 8260
görmüştüm. Biri diğerine: "Senin kanaatin ne, İbni Mesud kendi yerine kendi ayarında birini bırakıp
da (ilimde) öyle öldü mü dersin?" deyince öbürü: "Sen böyle bir şeyin olabileceği kanaatinde misin?
Bize yasaklandığında bile o yine Peygamber(as)'ın yanına girip çıkardı. Bizim bulunmadığımız
zamanlarda o Peygamberin yanında olup bitenleri görür öğrenirdi." dedi.218[60]
Ebu Musa el-Eş'ari der ki: Kardeşimle Yemen'den geri geldiğim zaman bir müddet Abdullah b.
Mesud'la annesi Peygamberin ev halkından (ehli Beyt) sandım. Zira onun yanına çok girip
çıkıyorlardı.
Kasım b. Abdurrahman anlatıyor: Abdullah b. Mesud, Peygamber (s.a.v.)'e ayakkabılarını giydirir,
ve önünde bastonla yürüyüp meclise geldiğinde bu ayakkabıları çıkarır, Abdullah da onları alır ve
bastonu Nebi (s.a.v.)'e verirdi. Abdullah Efendimizin önünde yürüyerek odaya ondan önce
girerdi.219[61]
Ubyedullah b. Abdullah der ki: Abdullah b. Mesud Peygamberin Sivadı, yani sırlarının sahibi, yastığı
yani yatağının bakımcısı ve onun misvak, ayakkabı, su kabı ile görevlisi idi. Bu işler seferde
olurdu. 220[62]
Abdullah b. Mesud anlatıyor: Peygamber (s.a.v.)'le beraber bir bahçede idim. Beni cennetle
müjdeledi.221[63] Rasulullah (s.a.v.):
"Kim Kuran'ı yeni gelmiş gibi hiç değişmeyen bir kıraatle okumak isterse Ümmü Abd'ın oğlu
Abdullah'ın kıraatine göre okusun." buyurdu.222[64] İbni Mesud devamla der ki: Sonra oturup dua
etmeye başladım. Rasulullah (s.a.v.) de:
"İste! İsteğin verilecek." buyuruyordu. Ben o sırada: "Allah'ım ben senden reddolunmayacak bir
iman, tükenmez nimetler ve cennetin o ebedi hayatında en yüksek yerinde Peygamberine
arkadaşlık istiyorum!" diyordum.223[65]
Ebu İshak es-Sübey'î anlatıyor: Haris, Hz. Ali'den Nebi (s.a.v.)'in:
"Ben danışmadan birini emir yapacak olsaydım, müslümanlara Ümmü Abd'ın oğlunu -İbni Mesud'uemir
yapardım." buyurduğunu nakletti.224[66] Bu hadisi İmam Ahmed- Müsned adlı eserinde, Tirmizi
de Camii'inde tahric ettiler.
Hz. Ali (r.a.) anlatıyor: Rasulullah (s.a.v.), İbni Mesud'a bir meyve toplaması emrini verdi, o da bir
218[60] T.Dımşık33/81,82;
219[61] İbnu Sa'd 3/153; Tarihi Dımışk 33/89; Belazuri, Ensab 11/217; Sıfatu's-Safve 1/397; İ. Ebi Şeybe 12/112,113
220[62] İbnu Sa'd 3/153; Belazuri 11/217; Tarihi Dımışk 33/89
221[63] Tarihi Dımışk 33/91, 92; Taberani 10/206; Ebu Hanife, Müsned 1/221
222[64] Müsned 1/7, 26, 38, 444, 4/279; İbni Mace 138; Hakim 3/368, 2/227; Beyhaki, Sü-nen-i Kübra 1/452; Tarihi Dımışk 33/95; İbni Sa'd 2/342; Taberani, Kebir
9/67; İbni Ebi Şeybe 10/521; Hatib, Tarih 4/326; İbni Huzeyme 156; Ebu Nuaym, Hilye 1/124; Nesai, Kübra 5/71 no 8255, 8256
223[65] Müsned 1/445, 454; Hakim 3/317; Ebu Nuaym, Hilye 1/124; Tarihi Dımışk 33/95
224[66] Müsned 1/76, 95, 107, 108, 229; Tirmizi 3808, 3809; Hatib 1/148; İbni Mace 664, 137; Hakim 3/318; Nesai, Kübra
ağaca tırmandı. Ashab, Abdullah'ın ayağına bakıp inciklerinin incecik oluşuna gülüştüler. Nebi (s.a.v.) de:
"Neye gülüyorsunuz ki, o iki zayıf incik, kıyamet günü Uhut dağından daha ağır gelecektir." buyurdu. Bu hadisi Muğira, Ümmu Musa yoluyla Hz. Ali'den nakleder.
Abdulmelik b. Umeyr, Rıb'î'nin kölesi -Rıb'î isnadıyla Huzeyfe (r.a.^'ta Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu anlatıyor:"
Benden sonra Ebu Bekir ve Ömer'e uyun, Ammar'ın gidişatına uyun, Abdullah b. Mesud'un da taahhüdüne tutunun." Tirmizi Hasen'dir diyor. Ancak sonu "İbni Mesud'un size anlattığı şeyi doğrulayın" şeklindedir.
Mansur, Kasım b. Abdurrahman'dan Nebi (s.a.v.)'in
"Ümmetim için Ümmü Abd oğlunun razı olduğu şeye ben de razıyım." buyurduğunu (mürselen) rivayet eder. Buna benzer şekilde birkaç ayrı tariktan da bu haber rivayet edilmiştir. (Bunlardan biri de Ca'fer b. Avn'ın Mesudî -Ca'fer b. Amr b. Hureys -Amr b. Hureys isnadıyla naklettiği şu haberdir:
-Peygamber (s.a.v.) İbni Mesuda' "Oku" buyurdu. O da: "Kur'an sana inerken senin huzurunda nasıl okuyayım?" deyince, Nebi (s.a.v.) "Ben Kur'an'ı başkasından dinlemeyi severim" buyurdu. İbni Mesud okumaya Nisa suresinden başladı.
"Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz, seni de bunlara şahit getirdiğimiz zaman (inkarcıların, isyancıların halleri) nasıl olacak!"
(Nisa ayet 41) ayetine geldiğinde, Rasulullah'ın gözlerinden yaşlar boşandı. Abdullah da okumayı kesti. Rasulullah (s.a.v.) (önce Ebu Bekr'e, sonra Ömer'e sonra bir başkasına hutbe okumalarını emretti.) Sonra da İbni Mesud'a "Konuş" dedi. İbni Mesud da söze Allah'a hamd ederek başlayıp, Allah'a senada bulundu. Sonra Nebi (s.a.v.)'e salat ve selam getirip; eşhedu enlâ ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve Rasuluhu deyip ardından "Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a razı oldum. Sizin için de Allah ve Rasulünün razı olduğu şeylere razı oldum!" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) "Ümmetim için Ümmü abd oğlunun razı olduğuna ben de razıyım." buyurdu.)
Alkame der ki: Gidişat, rehberlik ve üslupta İbni Mesud Nebi (s.a.v.)'e benzerdi.
Ebu İshak es-Sübey'î Abdurrahman b. Yezid'den şöyle işittiğini anlatıyor: Huzeyfe (r.a.)'a, "Bize önderlik ve üslubu Peygamber (s.a.v.)'e çok yakın birini söyle ki, ona talebe olarak devam edelim." dedik. Huzeyfe de gidişat, rehberlik ve üslup bakımından, evinin duvarının gizlediği Rasulullah'a, Abdullah b. Mesud'dan daha yakın birini bilmiyorum, dedi. Hz. Muhammed ashabından korunanlar (ölümden kurtulanlar) kesin bilirler ki, onların Peygambere en çok yakın olanı Ümmü Abd'ın oğludur.
Ebu İshak, Harise b. Mudarrib'den şöyle nakleder: (Hz. Ömer'in Şama gidip Küfe'ye gitmemesine içerleyen Kûfelilerden bir heyet Medine'ye gelip: Ya Emira'1-Mu'minin! Şam halkını bizden üstün tuttun! demişlerdi. Hz. Ömer onlara öyle olmadığını Kûfe'ye İbni Mesud'un gitmesini tercih ettiğini
anlatıp) Bunun üzerine Hz. Ömer Kûfe'ye bir mektup yazdı. (Ravi Harise der ki: Ömer'in mektubu gelip bize okundu. İçinde yazılanlar şu idi:) "Emma ba'du! Ben siz Ammar b. Yasir'i siyasi -emiriniz olarak, Abdullah b. Mesud'u da öğretmen ve emir yardımcısı olarak tayin edip yolladım. Bu ikisi Hz. Rasulullah'ın ashabının en ileri gelenlerinden, Bedir harbine katılma şerefine ermiş iki seçkin insandır. Onları iyi dinleyin! Ben size kendim gelmek yerine
yerime sizin için Abdullah b. Mesud'u tercih ettim!" Abdullah b. Amr (r.a.) der ki: Rasulullah (s.a.v.)'den
"Kuran okumayı şu dört kişiden: Abdullah b. Mes'ud, Übey b. Ka'b, Muaz b. Cebel ve Huzeyfe'nin azatlısı Salim'den öğrenin." derken duydum.225[67]
Kuran'ın İlk Yazılışındaki Çabası
Mesruk, Abdullah b. Mesud'un "Ne hakkında indiğini bilemediğim hiçbir ayet yoktur. Eğer devenin beni kendisine ulaştırabileceği Kuran'ı benden daha iyi bilen biri olduğunu bilmiş olsam derhal ona giderdim (ve bilgisini bilgime ilave ederdim.)" dediğini söyler.
Zühri anlatıyor: Bana Ubeydullah b. Abdullah haber verdi ki: Abdullah b. Mesud, Kuran nüshalarının yazma (istinsah) işinin Zeyd'e verilmesini hoş karşılamadı da bu yüzden "Ey müslüman topluluğu! Benim gibi biri Kuran'in yazılmasında görevlendirilmeyecek, bu göreve benden başka birisi getirilecek öyle mi! Vallahi ben İslama girdiğim zaman Zeyd daha babasının sulbünde gizliydi -ana rahmine bile düşmemişti- diye serzenişte bulundu. Bu yüzden -Abdullah b. Mes'ud: "Ey Kûfeliler, ey Irak halkı! Elinizde bulunan Kur'an parçalarını gizleyin (Zeyd b. Sabit'e yollamayın) ve onları bir yerde tutun (Zira Allah
"Kim bir şeyi gizleyerek alıp saklarsa Kıyamet günü o sakladığı şeyle meydana getirilir! Buyuruyor. Siz de Allah'a bu Kuran sayfalarıyla kavuşmuş olursunuz. Yani onları yakılmaktan kurtarmış olursu-nuz.) demişti.
(Zehebi) derim ki: İbni Mesud (r.a.) bu sözünü Hz. Osman, Zeyd b. Sabit'i "Sahifeler halinde bulunan Kur'an parçalarını derleyip bir nüshaya geçirmek sahabelerin ellerindeki diğer sahifeleri isteyip yazılarını yıkayıp silmek veya yakmak üzere görevlendirdiği zaman söylemişti. Bunu böyle yapması bu ümmeti ilerde İncil'de olduğu gibi çıkacak nüsha farklılığından koruyacak bir Kur'an üzere birleştirmekti.
Ebu Vail anlatıyor: İbni Mesud (r.a.) Kûfe'de bir hutbe okuyup "Mushaflarınızı saklayın, bana Zeyd b. Sabit'in kıraatiyle okumam için nasıl emredebilirler, halbuki ben yetmiş küsur sureyi bizzat Allah Rasulünün ağzından almış biriyken, Zeyd o sırada başındaki iki kakülü ile çocuklarla oynamaya gelirdi, dedi.
Ebu Vail der ki: Ben Hz. Ömer'le beraber oturuyorken, İbni Mesud (r.a.) geldi. Boyunun kısalığından
225[67] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 71-82
neredeyse oturanlar onunla aynı seviyedeydi. Yani o ayakta idi. Hz. Ömer onu görünce hemen gülümsedi. İbni Mesud, ayak üstü ona konuşup güldürüyordu. Sonra İbni Mesud dönüp gitti. Hz. Ömer İbni Mesud gözden kaybolana kadar onu gözleriyle takip etti. Sonra da "Torbacık ilim dolmuş!" dedi.
A'meş, Ebû Amr eş-Şeybanî'den Ebu Musa el-Eş'arî (r.a.)'ın "Şu büyük alim aranızda olduğu sürece bana hiçbir şey sormayın." dediğini ve "şu" ile de İbni Mesud'u kastettiğini söyler. (Bunu şunun için söylemişti: Adamın biri İbni Mesud'a gelip "Amcamın kızı benim bakımıma verildi. Hanımım da onu benim alacağım korkusuna kapılıp onu emzirdi, ne olacak." dedi. İbni Mesud "Bunu benden önce başka birine de sordun mu?" dedi. O da "Evet, ben önce Ebu Musa'ya sordum da, artık o sana haram olmuştur!" diye cevap verdi." dedi. İbni Mesud da: "Ebu Musa bu konuda bir hüküm vermemiş! Ben süt emme ile sütün çocuğun et ve kanını geliştirdiği (bebeklik hali) süre içinde haram edebilir." derim, dedi. Adam der ki: "Ben Ebu Musa'ya gelip bunu anlatınca "Bu alim aranızda oldukça bana hiçbir şey sormayın!" dedi.)
Ebu İshak, Ebu Ubeyde b. Abdullah'tan naklediyor: Ebu Musa el-Eşarî'yi "İbni Mesud ile sohbet edebildiğim bir meclis bana göre bir yıl amel etmekten daha güvenlidir." derken duydum.
A'meş, İmâra b. Umeyr'den Hureys b. Zuheyr'in: "Abdullah b. Mes'ud'un ölüm haberi kendisine ulaşan Ebu'd-Derdâ (r.a.): "Kendinden sonraya kendi ayarında birini bırakmadı" dediğini anlatır.
Mesruk: "Sahabelerin ilmi Abdullah b. Mesud'a varıp dayanır." der.
Zeyd b. Vehb der ki: Ben Abdullah'ın gözlerinde ağlamaktan meydana gelen bir siyahlık görüdüm.
İbni Mesud der ki: Şu iki sevimsiz şey ölüm ve yokluk (fakirlik) ne güzel şey. Allah'a yemin olsun ki, bu zenginlik de fakirliktir. Hangisi bana önce verilecek hiç de aldırmıyorum..
Seyf b. Ömer, Atıyye'den Ebu Seyf in şöyle dediğini anlatır: Abdullah b. Mes'ud (Bağdad civarındaki) Razân'da bir çiftlik edinmişti. Öldüğünde doksan bin miskal ağırlığında para bıraktı ki, köleler, ticaret malları ve davar sığ]r gjbj yaylını hayvanları da bunun haricinde idi.
Abdullah b. Ziibeyr'in oğlu Âmir der ki: İbni Mesud ölüm vasiyetini Zübeyr b. Avvam'a verdi.
Kays b. Ebi Hazim der ki: İbni Mesud'un ölümünden sonra Hz. Zübeyr, Hz. Osman'ın yanımı girdi ve: "Abdullah'ın devletten verilen ve Hz, Osman tarafındım uzun şiiredir verilmeyen ihsanı ver. Zira Ab-dullah'ın çoluk çocuğu onu beyini ınalden (hazineden) daha fazla hak sahihidir," deyince on be? bin dirhem verdi.
Hfinmmn, Kainde Salim b. Hbi'l Ca'd -babası Ebu'1-Ca'd isnadıyla İbni Mesul'tan naklediyor: Birisi İbni Mesud'a, önce zina ettiği bir kadınla ııonra evlenmiş olsa ne olur? diye sordu. O da: Onlar bir araya gelmedikleri süreye zina ediyorlar demektir, dedi.
Kalade der ki: Salim'e baban nasıl bir adamdı, dedim de "Allah'ın kitabını okuyan biri" de(ü.
A'mcş, Malik Tei-Haris'ten Ebu'l-Ahvas'ın: "Ben Ebu Mesud el-Ensaıi'yi "Vallahi ben Nebi (s.a.v.)'in Allah'ın kitabını şundan yani İbni Mesut'tan daha iyi bilen birini bıraktığını bilmiyorum." derken
duydum." dediğini anlatır.
Ebu Davud-u Tayalisi nakleder: Bize Şu'be Seleme b. Küheyl aracılığıyla Habbe el-Urani'den naklediyor: Hz. Ömer Kûfelilere hitaben: "Ey Küle halkı! Siz arapların başı ve kafatası ve düşmana attığım okusunuz. Ben size, kendime bile tercih ederek Abdullah'ı seçip size yolluyorum!" diye bir mektup yazmıştı.
Abdullah b. Mesud (r.a.) Medine'de vefat etti. Kûfe'den Medine'ye geri gelmişti. Günlerce süren bir hastalıktan sonra ölüp Baki mezarlığına (vasiyetine göre Hz. Osman b. Maz'un'un yanına) gömüldü. Öldüğünde altmış yaşındaydı.226[68]
Abdurrahman B. Avf
Nesebi: Abdurrahman b. Avf b. Abdi Avf b. Abdu'l-Haris b. Zühre b. Kilab. Künyesi Ebu Muhammed olup Kureyş'ten ve Zühre oğulla-rındandır. (Annesi Şifa, Avf b. Abd b. El-Haris b. Zühre kızıdır)
Kendisi cennetle müjdelenen on sahabeden biridir. İslama ilk giren sekiz kişi arasında yer almış olup (Hz. Ömer'in isteği üzerine halife seçimi için toplanan) altı kişilik danışma kurulu üyesidir.
Kendisinden "Oğulları İbrahim, Humeyd, Amr ve Mus'ab ile Ebu Seleme ile Malik b. Evs b. Hadesân, Enes b. Malik, Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, Gaylan b. Şurahbil, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Cabir b. Abdullah, Becale b. Abde, Abdullah b. Âmir b. Rabîa, Abdullah b. Abdullah b. Haris, bacısının oğlu Misver b. Mahreme ve diğerleri hadis rivayet etmişlerdir.
Cahiliye döneminde adı "Abdi Amr" idi. Abdu'l-Ka'be olduğu da söylenir. (Müslüman olduğu zaman Nebi (s.a.v.) ona "Abdurrahman" adını vermişti.)
Hz. Ömer Cabiye'ye (Kudüs fethi için) geldiğinde Abdurrahman onun sağ tarafında (Tebük'ten sonraki) Sarğ denen yere geldiğinde de sol tarafında yer almış olarak gelmişti.
Doğumu fil hadisesinden on yıl sonra olmuştur. Buhari ve diğer ne-sepçilerden bazıları nesebini yazarken Abd Avf ı aradan düşürürler. Heysem b. Küleyb ve diğerleri Abdu'l-Haris'i (Abd b. El-Haris) olarak verir.
Abdurrahman b. Avf der ki: Adım Abd-i Amr idi. Rasulullah (s.a.v.) beni "Abdurrahman" diye isimlendirdi.
Sehle binti Asım der ki: Abdurrahman beyaz tenli, iri güzel yüzlü, dudak kıvrımları belli, hafif kıvrık burunlu, ön üst dişleri uzunca, bazen bu uzun dişler dudaklarını kanatırdı. Kulaklarından aşağıya sarkan saç beliği vardı. Boynu uzunca, elleri iri idi.
İbni İshak der ki: Abdurrahman b. Avf ön alt dişleri düşük kırık dişli, topal idi. Uhut harbinde ağzına darbe isabet edip ön dişlerini kırmış, yirmi yerinden yaralanmıştı. Bunlardan biri de ayağına isabet edip topal olmuştu.
226[68] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 82-84
Ya'kub b. Utbe de onu tarif ederken "Uzun boylu, güzel yüzlü, yumuşak tenli, kamburumsu beyaz pembe renkli, saç ve sakalını bo-yamayan biriydi." der.
Salih b. İbrahim b. Abdurrahman, babasından naklediyor: Bir gün Hz. Osman'la bir yere gidiyorduk. Biz de Hz. Osman babamı (Abdurrahman b. Avf'ı) görünce: "Şu şeyhe her iki hicrette de bulunma faziletiyle yarışmaya kimsenin gücü yetmez." dedi.
Hz. Osman Dönemi
Enes (r.a.) der ki: Abdurrahman Mekke'den Medine'ye hicret eliğinde Peygamber (s.a.v.) onunla Sa'd b. Er-Rabî b. El-Hazrecî'yi ahirel kardeşi yapmıştı. Sa'd ona "İşte malım gel onu seninle bölüşe-lim. İlcin iki tane hanımım var. Bir bak hangisini istersen onu boşaya-yım sen evlen!" teklifinde bulundu. Abdurrahman da "Allah seni ma-lınlu ailenle mübarek kılsın, ben onu istemem, ama bana sen çarşıyı göster yeter." dedi. O da gösterdi. Abdurrahman hemen çarşıya ticarete gidip geri geldiğinde bir şeyler kazanmıştı.
İmam Ahmecl "Müsned" adlı eserinde Hz. Enes (r.a.)'tan şöyle an-Itttıı: Abdurrahman b. Avf tam zenginleyip malı çoğaldı. Hatta bir ke-rttdnde Şam'dan buğday ve un taşıyan yediyüz devesi gelmişti. Kervan Medine'ye gelip de halk duyunca hayretten sevinç seslerinden ümidi I ar. Hu olay Hz. Aişe'ye ulaşınca "Ben Rasulullah (s.a.v.)'in
"Abdurrahman cennete ancak "bağışıyla" ya da sürünerek girecek buyurduğunu duydum!" dedi. Bu söz Abdurrahman'a ulaşınca (istersem oraya ayak üstü de girerim) "Anneciğim o develer yüküyle palaıııyla Allah yoluna verilmiştir." dedi.
Derim ki: Abdurrahman (r.a.) çok şanslı bir tüccar idi. Ticaret kapıları ona açıldı ve çok mal elde etti. Hatta bir keresinde bir araziyi kırk bin dinara satıp parasını sadaka olarak dağıttı. Allah yoluna gidecekler ıcin beş yüz at alıp mücahitleri donadı. Beş yüz de deve alıp onu da verdi.
Sahih bir haberde geçtiğine göre bir seferde Peygamber (s.a.v.) tuvalet ihtiyacı için ortalarda görünmedi. Namaz vakti girince ashab A bd u ıra hm an 'ı öne geçirdiler. O da namazı kıldırmaya başlamıştı. O nama/ kıldırırken Rasulullah çıkıp geldi. Onu hisseden Abdurrahman geri çekilmek istedi. Rasulullah (s.a.v.) ona "yerinde dur" diye işaret etti. O da devam etti. Rasulullah (s.a.v.) onun arkasında kıldı. Bu muazzam bir menkibedir.
Muhammed b. Amr, Ebu Seleme'den babası Abdurrahman b. Avf in "Rüyamda cenneti gördüm. Ben oraya apalayarak (zorlayarak) girmiş oluyorum. Yine oraya ancak fakirlerin girebilmiş olduğunu gördüm." dediğini anlatır.227[69]
Abdullah b. Ebi Evfa der ki: Abdurrahman bir keresinde Halid'i Rasulullah (s.a.v.)'e şikayet etmişti. Rasulullah (s.a.v.) de: "Ya Halid! Bedir harbine katılmış birini incitme! Sen Uhut dağı kadar altın sadaka versen bile onun ameline yetişemeyeceksin!" buyurdu.228[70] Muhammed b. Amr, Ebu
227[69] T. Dımışk 35/267; Burada şu ilave var: Abdurrahman uyanınca "Şamdan gelecek ktrvnnımı yüküyle devesiyle Allah yoluna vereyim de, ben de onlarla cennete yürüyifik girebileyim."dedi.
228[70] Hakim 3/298; Hatib T. Bağdad 12/150, T. Dımışk 35/271; Taberani, Sağir 1/209
Seleme aracılığıyla Ebu Hüreyre (r.a.)'tan Rasulullah (s.a.v.)'in
"Sizin en hayırlınız benim hanımlarıma en hayırlı davrananızdır." buyurdu. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf kıymeti dört yüz bin dirhem takdir edilen bir bahçeyi onlara verilmesini vasiyet etti.229[71]
Abdullah b. Ca'fer anlatıyor: Bana Misver b. Mahreme kızı Ümmü Hekr anlattı ki: Abdurrahman b. Avf, Hz. Osman'dan kendine geçen bir bahçeyi dört yüz bin dinara satıp parasını Zühre oğullarının, Muhacirlerin ve Peygamberimizin hanımlarının ihtiyaçlı olanları arasında taksim etti. (Misver b. Mahreme der ki:) Ben Hz. Aişe'ye hissesini getirdim de: Hz. Aişe (r.a.): "Allah Abdurrahman'ı cennetin selsebil pınarından sulandırsın." dedi. Ravi Yahya el-Humani'nin bu hadisi (Abdullah b. Cafer'den nakleder) ve şu ilaveyi söyler: Hz. Aişe dedi ki: "Ben Rasulullah (s.a.v.)'i
"Benden sonra size yalnız salih insanlar şefkat gösterir." derken duydum.230[72]
Muhammed b. İshak, Muhammed b. Abdurrahman b. Husayn -Avf b. Bl-llaıis isnadıyla Ümmü Seleme annemizden naklediyor: Rasulullah (l.tt.v.) hanımlarına
"Benden sonra size şefkat gösteren kişi kesinlikle sözünde sadık tukva olan kişidir." dedi. Ümmü Seleme "Allah!ım Abdurrahman b.
Avf ı cennet selsebili ile sula" diye dua etti.231[73]
Niyar el-Eslemî der ki: Abdurrahman (r.a.) Rasulullah'm zamanında fetva verenler arasındaydı.232[74]
Şûradaki Görevi
Yezid b. Harun der ki: Bize el-Muallâ el-Cezrî, Meymun b. Mihran yoluyla Abdullah b. Ömer (r.a.)'tan şöyle nakletti: Abdurrahman b. Avf danışma kurulu üyelerine "Ben kendim seçilmeden ayrılıp içinizden birini seçme vazifesini bana vermeye ne dersiniz?" deyince Hz. Ali (r.a.) "İlk razı olan benim, zira Rasulullah (s.a.v.)'i sana
"Sen yeryüzündekilerin de gökyüzündekilerin de güvenisin." buyururken işittim.233[75]
İbnu Lehî'a, Yahya b. Said, Ebu Ubeyd b. Ezher babası Ezher is-nadıyla nakleder ki: Hz. Osman burun kanamasına yakalanmıştı. Kölesi Humrân'ı çağırtıp: 77Befîden sonra halifeliği Abdurrahman'in yapması için vasiyetimi yaz!" dedi. O da bunu yazdı. Humran, Abdurrahman'a gitti ve (Müjdemi ver)
229[71] Hukim Müstedrek 3/311; Tirmizi 3750; İnbi Sa'd 3/132 iki ayrı vecihten; T. Dımışk İS/2H2
230[72] Müsned 6/104, 135; İbni Sa'd 3/13/2/133; Hakim 3/310, 311; T. Dımışk 35/283
231[73] Müsned h. No 26642; Hakim 3/311; İbni Sa'd 3/132; T. Dımışk 35/283; Hz Aişe rivayetinde dua kısmında, Efendimizin gibi, Ümmü Seleme rivayetinde ise bu kısım, Ümmü Seleme'nin gibi görünüyor.
232[74] T. Dımışk 35/288
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 84-88
233[75] Tabakat-ı İbni Sa'd 3/134; İstiab 2/395; T. Dımışk 35/290, 291; Ebu Nuaym, Hilye 1/98
sana bir müjde vereyim! Osman kendisinden sonra idareyi sana bıraktığını yazdı." dedi. Bunun
üzerine Abdurrahman mescide gelip Efendimizin kabri ile minberi arasında ayağa kalktı ve:
"Allah'ım bu halifeliğe Osman kendi karar veriyorsa benim canımı Osman'dan önce al!" diye dua
etti. Bundan sonra sadece altı ay yaşadı.234[76]
Sa'd b. Hasen der ki: Abdurrahman b. Avf kölelerinin arasında olunca bilinmezdi.235[77]
Zühri'den şöyle dediği sabittir: Abdurrahman b. Avf Bedir harbine katılanlara malından pay
verilmesini vasiyet etmişti. Varisler, onların yüz kişi kaldığını gördüler. Her bir kişiye dört yüz dinar
düştü. Abdurrahman Allah yolunda cihat için bin tane de at bağışlamalarını vasiyet etmişti.236[78]
İbrahim b. Abdurrahman b. Avf der ki: Babam öldüğü gün Hz. Ali'nin "Haydi git ey Avf oğlu! Şimdi
seri suyun bulanığını atlayıp saf ve berrak yerine ulaştın." dediğini duydum.237[79]
Muhammed b. Sîrin der ki: Abdurrahman b. Avf in hanımları o ölünce mirasın sekizde birini
bölüştüler. Bu, üç yüz yirmi bin dinar tutarında idi.238[80]
Hz. Abdurrahman yetmiş beş yaşındayken hicri otuz ikinci yılda öldü. Baki mezarlığına
defnedildi.239[81] Ka'bu'l-Ahbar (R.A.):240[82] Nesebi: Ka'b b. Mâti' b. Amr b. Kays b. Muaviye b.
Cüşem b. Abdi Şems b. Vail b. Avf b. Himyer b. Katan b. Avf b. Züheyr b. Eymen b. Himyer b.
Sebe'dir) Künyesi Ebu İshak olup Yemendeki Himyerlilerden kitap ehli biridir. Hz. Ebu Bekir'in bir
başka rivayete göre Hz. Ömer'in döneminde müslüman olmuştur.
Kendisi Hz. Ömer, Suheyb ve Tevrat ile İncil'den rivayet etmiştir. Geniş ilmi ve çok araştırması
sebebiyle Tevrat ve İncil'deki hak olanlarla batıl uydurma olanları ayırabilirdi.
Kendisinden İbni Abbas, İbni Ömer, İbni Zübeyr, Ebu Hüreyre, Said b. Müseyyeb, Hz. Ömer'in kölesi
Eşlem, Ebu Sellâm Memtûr el-Esved, Muğiys b. Sümey, Yezid b. Humeyr el-Yezenî, Muaviye, Ebu
Said el-Hubranî ve Abdullah b. Gaylan'ın rivayeti vardır.
Sonra Şam'a gelip, oradaki fetihlere katılıp Hımıs'a cihad gayesiyle yerleşti ve orada öldü.241[83]
Halid b. Ma'dan, Ka'b'ın şöyle dediğini anlatır: Benim Allah korkuşuyla ağlamam altınları sadaka
vermemden bence daha iyidir. (Dünyada Allah için yaş döken gözlerin Ahirette Allah (cc) üzerine
güldürülme hakları vardır.)242[84]
234[76] T. Dımışk 35/292
235[77] T. Dımışk 35/295
236[78] Buhari, T. Kebir 1/167; Tarihi Dımışk 35/299
237[79] İbnu Sa'd 3/136; Hakim 3/306, 308; Ebu Nuaym, Hilye 1/100; Taberani, Kebir 1/128 no 263; Tarihi Dımışk 35/300, 301
238[80] İbni Sa'd 3/136, 137; İ. Cevzi, Sıfatu's-Safve 1/355; Tarihi Dımışk 35/304
239[81] İbni Sa’d 3/135; T. Dımışk 35/306; Halife, Tarih s. 166
240[82] Tarihi Dımışk 50/151-176; İbni Sa'd 7/445; Buhari, T. Kebir 7/223; Ebu Zür'a, Tarih 1/373; Ahbaru Mekke 1/31, 2/425; Yahya b. Main, Tarih 2/496; El-Mearif
439; Halife, Tabakat 308; Uyunu'l-Ahbar 1/146, 2/277, 177
241[83] T. Dımışk 50/151
242[84] T. Dımışk 50/173; İbnu Asakir, Said el-Makburî Ebu Hüreyre- Said b. Müseyyeb ve diğerlerinden Ka'b'dan İslam oluşunu şöykle anlatır: Babam Tevrat'ı çok iyi
EBU'D-DERDA (R.A.)243[85]
Künyesi Ebu'd-Derdâ. Uveymir veya Amir. Nesebi Uveymir b. Zeyd (bir rivayette b. Abdullah) (Bir başka rivayete göre Uveymir b. Sa'lebe b. Âmir b. Zeyd b. Kays b. Ümeyye b. Malik b. Âmir b. Adiy b. Ka'b b. El-Haris b. Hazrec'tir.) Bu ümmetin hikmet bilginidir.
Kendisinden Enes b. Malik, Ebu Ümame, Cübeyr b. Nüfeyr, Alkame,
Zeyd b. Vehb, Kubeysa b. Züeyb, hanımı Ümmü Derdâ', oğlu Bilal b. Ebu'd-Derdâ, Said b. Müseyyeb, Halid b. Ma'dan (Fudale b. Ubeyd, Abdullah b. Amr, İbni Abbs, Ebu İdris el-Havlanî, Ata b. Yesar, Ebu Seleme, Ma'dan b. Ebi Talha, Esed b. Vedûa, Süleym b. Amir, Tavus Abdurrahman b. Cübeyr, Amr b. El-Esved, Yusuf b. Abdullah b. Selam, Abdurrahman b. Ganm, Şureyh b. Ubeyd, Hudeyr b. Kurayb, Ubeydullah b. Ziyade, Bişr es-Sa'lebi, Yezid b. Mersed el-Hemedani, Sümeyl b. Abdullah el-Eş'arî, Habib b. Ubeyd, Abdullah b. Habib es-Sülemi ve daha çok insan hadis rivayetinde bulunmuşlardır.244[86]
Şam kadılığı görevini üstlenmişti. (Şam muhasarasına katılıp Hımış'a yerleşmişti. Sonra Hz. Ömer onu Şam kadılığı için Dımışk şehrine getirdi.) İbni Asakir'in dediğine göre evi "Babu'l-Berid" mın-tıkasında olup, bu gün orası "Daru'l-Ğazzî" diye anılır.245[87]
Söylendiğine göre Ebu'd-Derda (r.a.) "kavisli burunlu (doğan burunlu), ela gözlü, sakalını kına ile sarıya boyardı.246[88]
A'meş, hayseme yoluyla Ebu'd-Derda (r.a.)'ın "Ben Peygamberlikten önce tüccar idim. Peygamberlik geldikten sonra hem ticaret hem de ibadet yapayım dedim, ikisi birleşmedi. Ben de
bilirdi. Bildiğini bana öğretirdi. Ölürken bana iki yaprak verdi ve bunda yakında çıkacak bir peygamberin haberi var. Ben senden gizlemiştim. Çünkü sahte peygamberler de çıkar, onlara kanarsın demiştim. Şimdi onları mühürledim. Böyle bir Peygamber gelince onu aç, değilse açma!" deyip öldü. Uzun süre açmadım. Sonra açtığımda Peygamberimizin vasfı vardı^'Muhammed, Allah rasulü Nebilerin sonuncusu, Mekke doğumlu, Taybe'yc göçecek, ne sert ne katı kalpli, ne de çığırtkan, dili daima tekbir ve (nkbirli bir ümmeti var. Kötülüğü iyilikle karşılar, af eder, bağışlar, ümmeti Allah'a her halde lıanul eder. Aralarındaki merhametleri anne merhameti gibi..." Ben öyle dururken Peygamberin Mekke'de çıktığını duydum. Umarım odur diye haberlerini takip ellini. Sonra ftlddftü haberi bana geldi. Ben belki de o değildi diye bir süre daha kıılılıııı. .Sonen yerine hir halifenin geçtiğini duydum. Az sonra da ordusu Yemen'e geldi, İçlinden hu iline girmek geliyordu ama ben işi garantiye alayım diye oyalandım. ıSuııitt öııiel lıalıle olmuşu. İlen Müslümanlardaki vefayı, Allah'ın onlara verdiği glh II görüme anladım ki bunlar onlardır. Kendi kendime ben bu dine gireyim dedim. Blı geı'e damda iken Müslümanlardan biri "Ky ehli Kitab verilenler, biz yüzleri silip «ıkalınına çevirine (cezası verme)dcn veya Cumartesi ashabını lanetlediğimiz gibi onları da lanetlememden önce, yanınızdaki kitabı tasdik etmek için indirdiğimiz kitaba iman edin." Ayetini okudu. Ben bunu duyunca sabaha kafam geri dönderilmiş olarak çıkarım diye korktum. Sabah olunca müminlerin emirine gidip bu haberi verip, ıııüslüman oldum. Ben müslümanları sevdim. Onlar da beni... Sonra Hz Ömer'e "Tevarat'ta yazılı olduğuna göre "İsrailoğulları yurdunu Salih, inananlara merhametli, kafirlere amansız, içi dışı bir, sözü özüyle aynı, Ona göre hak için yakın uzak hepsi bir. Arkadaşları gece Rahip gündüz aslan, birbirlerine merhametle bağlı ve takvalı olan biri fethedecektir."dedim. Ömer "Anan seni kaybetsin Ka'b bunlar doğru mu?" dedi. Ben de "Aynen duyduğun gibi!" deyince: "Bize Hz Muhammed ile izzet ve şeref veren rahmeti her şeyi kaplayan Allah'a hamd olsun."dedi.)
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/
243[85] Müsned 5/194, 6/440, 445; Tarihi Dımışk 47/93-201; Hakim 3/336, 337; Buhari Kebir 7/76; Cerh ve 7/26-28; İbni Sa'd 7/391-393; Fesevî 2/327-330; Halife Tabakat 95-303;
244[86] Bkz. Tarihi Dımışk 47/93
245[87] A. G. E. 47/93, 94
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 88-90
246[88] Hilyetu'l-Evliya 1/208; T. Dımışk 47/104
ticareti bırakıp ibadete sarıldım." dediğini rivayet eder.247[89]
Ebu'd-Derda'nın İslama girişi hayli geç oldu. Said b. Abdulaziz "O Bedir savaşı günü müslüman oldu.
Uhut savaşına katıldı. Rasulullah (s.a.v.) ona Uhut günü dağdakileri kovma emrini ona verdi. O da
tek başına onları geri kaçırttı.248[90] (Uhutta ashab bozguna uğrayınca Ebu'd Derda Peygamberin
etrafından ayrılmadı. Müşrikler onları dağ tarafından sarınca Nebi (s.a.v.) "Allah'm onlara bize karşı
galibiyet verme!" diye yalvardı. Düşmanlar onları bulundukları yerden ileri attığında ) Ebu Derda
(r.a.) en güzel imtihanını verdi. Rasulullah (s.a.v.) de:
"Uveymir ne güzel süvaridir." buyurdu.249[91] Yine Nebi (s.a.v.)'in onun hakkında
"Ümmetimin hakîmi (filozofu) Uveymir'dir." dediği nakledilir.250[92]
Buhari'nin naklettiğine göre Enes (r.a.) der ki: Rasulullah (s.a.v.) Öldüğünde şu dört kişi:
I- Ebu'd-Derda
2- Muaz b. Cebel
3- Zeyd b. Subit
4- lihu Zeyd el-Ensari dışında Kur'anı tamamen ezberinde toplayıp hal olan biri yoktu."251[93]
Şa'hi der ki: Rasulullah (s.a.v.)'in zamanında Kur'an'ı ezbere hıfzeden altı kişi vardı:
1- Übey b. Ka'b
2- Muaz b. Cebel
3- Ebu'd-Derdâ
4- Zeyd b. Sabit
5- Sa’d b. Ubeyd
6- Ebu Zeyd. Efendimiz öldüğünde Mtlcemmi b. Cariye'nin de hafız olmasına iki veya üç sûre
kalmıştı.
İbni Mesut bizzat Peygamberin ağzından yetmiş küsur sûre öğrenmişti. Kuran'ın diğer surelerini
Mücemmi' b. Cariye'den öğrendi.
1 lal ile olan dört sahabeden Hz. Osman dışında hafız olan olmadı.252[94]
247[89] İbni Sa'd 7/391; T. Dımışk 47/107; S. A. Nübela 2/338; Tehzbu'l-Kemal 22/472. Zchebi burada söylemediği latif bir taliki siyeri A'lamu'n-Nubela'sında ilave
ederek der ki: "Faziletli olan Cihadla beraber bu ticaret ve ibadetin bir arada yapılmasıdır. Hbu'd-Derda'nın dediği de budur. Yani ibadete sarılıp ötekini terk
mecburiyeti. Selef alimlerinden bir kısmı ile sofilerin yolu budur. Şüphesiz bu konuda insanların mizacı farklıdır. Kimi güçlüdür ikisini de başarır, kimi aciz olur
sadece ibadetle yetinir. Kimi Önceleri güçlü iken sonra acizleşir kimi de tersinedir. Hz Ebu Bekir ve Abdurrahman b. Avf, İbni Mübarek gibileri ikisini de
yapmaya gücü yeter. Her birini yapmak imkan dahilinde ama hanımın, çoluk çocuğun hakkını kesinlikle yerine getirmeye çalışmak gerekir."
248[90] T.'Dımışk 47/108
249[91] T. Dımışk 47/109; Vakidi 1/253; İbni Sa'd 7/392; Hakim 3/337; Parantez arası T.Dımışk'tan ilavedir.
250[92] T.Dımışk 47/109
251[93] Buhari, Sahih, Fazailu'l-Kur'an 66/8 h. No 5004, 3810 (menakibu'l-ensar) 3996; Müslim 2465; Buhari, Kebir 7/76; T. Dımışk 47/110
Kbu'-Zahiriye'den "Ebu'd-Derda Ensar'ın son İslama girenidir." dediği anlatılır.253[95]
Mımviye b. Salih, Ebu'z-Zahiriyye'nin Cübeyr b. Nüfeyr'den Rusulullah (s.a.v.)
"Allah bana Ebu'd-Derda'nın İslam'a gireceğini vaad etti." buyurduğunu, onun da müslüman olduğunu nakleder.254[96]
İbni İshak (Mekhul'den naklen) der ki: Rasulullah (s.a.v.)'in ashabı kendi aralarında "En merhametlimiz Ebu Bekir, hakkı en iyi savunanımız Ömer, en güvenilirimiz Ebu Ubeyde, haram ve helali en iyi bilenimiz Muaz b. Cebel, Ku'ran kıraatini en iyi bilenimiz Übey b. Ka'b, ilimde en ilerimiz İbni Mes'ud, ilim ve amel peşinde en gayretlimiz Ebu'd-Derdây idi." diye konuşurlardı.255[97]
Ebu Cuheyfe es-Sevâî der ki: Rasulullah (s.a.v.) Selman-ı Farisi ile Ebu'd-Derda'yi ahiret kardeşi ilan etmişti. Selman onu ziyarete geldi. Baktı ki Ebu'd-Derda'nın hanımı Ümmü Derda mübtezel (param parça eski) bir elbise içinde. Ona "Bu vaziyetin ne?" deyince hanım: "Kardeşin Ebu'd-Derdâ gece namaz gündüz oruç derdinde. Onun dünyadan bir şeye ihtiyacı kalmamış!" dedi. Derken Ebu'd-Derda gelip Selman'a hoş geldin dedi. Yemek hazırlayıp önüne koyarak buyur etti. Selman da -ev sahibi olarak- önce sen buyur" deyince o "ben oruçluyum" dedi. Selman bu kere "Ben de sana yemen için ant veriyorum." deyince o da orucu bozup yedi. O gece Selman orada geceledi. Gece olunca, Ebu'd-Derda ibadet için kalkmak isteyince Selman ona engel oldu ve: "Vücudunun sende hakkı var, Rabbinin sende hakkı var, ailenin sende hakkı var, bazen oruç tut, bazen tutma, bazen gece namaz kıl, bazen kılma ve ailenle beraber ol. Her hak sahibine hakkını ver!" dedi. Sabah yaklaşırken Selman "İstiyorsan şimdi kalk!" dedi. İkisi de kalktılar, abdestlenip gece namazı kıldılar. Sonra vakit gelince mescide gittiler. Ebu'd-Derda Selman'ın kendine emrettiği şeyleri Peygambere şikayet yollu haber vermek için Nebi (s.a.v.)'e yaklaşıp anlatınca, Peygamber (s.a.v.): "Selman pek doğru söylemiş."
"Ya Ebâ Derdâ, vücudunun sende hakkı var." Aynen Selman'ın söylediği gibi" buyurdu. 256[98]
Salim b. Ebi'1-Ca'd, Ebu'd-Derda'dan nakleder: Bana soracağınızı sorun! Vallahi beni kaybettiğinizde, çok muazzam bir yükü (ilmi) kaybetmiş olacaksınız!257[99]
Yezid b. Umeyra anlatıyor: Muaz b. Cebel'e ölüm gelip çatınca "Bize tavsiyede bulun!" dediler. O da: "İlmi şu dört kişide
1- Ebu'd-Derda
2- Selman
252[94] Tarihi Dımışk 47/111; İbni Sa'd 2/335
253[95] Ebu Zür'a, Tarih 1/220; T. Dımışk 47/105; Aynısını Ebu Salih -Muaviye b. Salih Abdurrahman b. Cübeyr'den nakleder.
254[96] Hakim 3/336, 337; T. Dımışk 47/105
255[97] Buhari, Tarih 7/77; T. Dımışk 47/113
256[98] Buhari, Savm, 30/51 h. No 1968, Edeb 6139;Tirmizi 2415; T. Dımışk 47/116, 121; Beyhaki Kübra 4/276
257[99] Tarihi Dımışk 47/120; Zehebi metninde ^Vj Zimlen kelimesi yanlışlıkla 2^j adam diye yazılmış ki, dizgi veya okuma hatasıdır. Mf T. Dımışk 47/122; Ebu Zür'a,Tarih 649

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...