TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 38. BÖLÜM)
Ebu Süfyan'dan önce Hafs b. El-Muğira ile evlendi. Bu zat Halid b. Velid'in amcasidır. Bu kocasından Eban adlı bir oğlu oldu. Sonra Ebu Süfyan'la evlendi. Ondan Muaviye ve Utbe adlı çocukları oldu. Onun bu ilk evliliği cahiliye döneminde idi.
Hind, Kureyş hanımlarının en güzellerinden ve en akıllılarından biriydi. Daha sonra Ebu Süfyan onu son yıllarında boşadı. Hind de bunun üzerine, Hz. Ömer'den dört bin dirhem (beytül-mal) hazineden borç vermesini istedi. Onu alıp, Kelboğulları yurduna gidip alım satım yaptı. (Ebu Süfyanla, Amr b. Ebi Süfyan'm Muaviye'ye gideceğini duyunca) hemen ayrılıp o da Hz. Ömer'in Şam valiliğini yapmakta olan oğlu Muaviye'nin yanına geldi ve ona "Yavrum bu Amr ne iyi adamdır, o sadece Allah için çalışıyor." Dedi.1030[667]
Hind aynı zamanda çok iyi bir şair olup şiirleri vardır.1031[668]
14- Vakid B. Abdullah1032[669]
Nesebi: Vakid b. Abdullah b. Abdu Menaf b. Aziz el-Hanzalî el-Yarbûî. Adiy oğulllannin antlaşması ilk iman eden müslümafılardan biri.
Müslümanların daru'l-erkam'a sığınışından önce iman etmişti. Bedir başta olmak üzere bütün savaşlara katıldı. Rasulullah (s.a.v.) onu Bişr b. Berâe b. Ma'rûr ile ahiret kardeşi yaptı. Vakid (r.a.) Abdullah b. Cahş komutasında yahudilere karşı yapılan Nahle seferine katıldı. Vakid Amr el-Hadrami'yi öldürdü. İslam tarihinde ilk öldüren Vakid, ve ilk öldürülen de Amr oldu.1033[670]
Vakid Hz. Ömer zamanında vefat etti.1034[671]
15- Ebu Hıraş El-Hüzeli1035[672]
Adı: Huveylid, İbnu Murra'dır. Kırd b. Amr el-Hüzeli oğullarmdandır.
Meşhur bir şairdir. Ebu Hıraş, koşuculardan biri olup, atlarla yarış edip geçerdi. Cahiliye döneminde arapların kırıp geçirenlerinden olup daha sonra müslüman oldu.1036[673]
İbn Abdi'1-Berr der ki: Huneyn ve Taif savaşından sonra müslüman olmayan hiçbir arap kalmamıştır. Bunların kimi hicret edip Medine'ye geldi. Ebu Hiraş da -bu esnada- müslüman oldu ve iyi bir İslâmi hayat sürdü. Hz. Ömer'in zamanında -şu sebepten- öldü. Yanma hacılar gelmişti, o da onlara su doldurmak için oradaki bir su başına gitti. Su alırken kendisini bir yılan soktu. Acele geri
1030[667] Tarihi Dımışk 70/167, 185; Taberi, Tarih 2/576. Buradaki şu ilave önemli: Ama baban da gelmiş. Şimdi sen ona elinde olan her şeyj verirsin. O buna layık ama insanlar ve Ömer gerçeği bilmediği için seni kınarlar.
1031[668] Tarihi Dımışk 70/183
1032[669] Vakidi, Meğazi, Fihrist; Taberi Fihrist; Ensabıı'l-Eşaraf 1/302, 372; Cemhere 224; İstiab 3/638, 639; Üsdü'I-Ğabe 5/80; El-Kamil fi't-Tarih 3/628 no 9097; Tabakatı Halife 23; El-Muhabbar 73; Ta'cilu'l-Menfaa no 1 149; îbni Sa'd onun dedesine "Abdumenaf" der.
1033[670] İbnu Sa'd 3/390
1034[671] İstiab 3/638, 639; Ta'cilu'l-Menfaa s. 435
1035[672] Taberi 1/617; Halife Tabakat 52; El-Maarif 618; Eş-Şi'r ve'ş-Şu'arâ 554; Cemheratu Ensabi'I-Arab 198; İstiab 4/56; Simaru'l-Kulub 373; El-Eğani 21/211; Üsdü'I-Ğabe 5/178; El-Kamil fi't-Tarih 3/78; El-İsabe î/464 no 2345; el-Vafi bi'l-yefeyat 13/339; Bağdadi HizanetıTI-Edeb 1/211; Müberrad el-Kami! 2/56, 182
1036[673] EI-Eğani 21/223; MıTcemıTl-Buldan 1/448
gelip hacılara sularını, kestiği bir koyunu ve tenceresini verip onlara başına gelenden bahsetmedi. Sonra sabah olduğunda o ölmüş bulunuyordu. Hacılar daha oradan ayrılmadan onu defnettiler.
16- Ebu Leyla El-Mazinî1037[674]
Adı Abdurrahman b. Ka'b b. Amr'dir. Uhut ve daha sonraki savaşlarda bulundu. Kendisi Kuran-ı Kerim'deki (Tevbe 92)
jjaijj "Kendilerini -harbe gitmeleri için bildiri vermen- için sana geldiklerinde "sizi üzerine bindirecek bir şey bulamıyorum." dediğin, Allah yolunda kendilerinin verebilecekleri bir şeyi bulama-dıklarından gözlerinden yaşlar akıtan kimselere de -bu sefere gelemediklerinden dolayı- bir günah yoktur." Ayetinde bahsedilen ağıtçılardan biridir.
17- Ebu Mihcen Es-Sekafî1038[675]
İsmi hakkında çelişkili haberler var. (Kimisi Amr b. Habib, kimi Malik b. Habib, kimi de Abdullah b. Habib der. Kimi de adı ve künyesi aynı derler. Elçiler yılında Sakif kabilesinin delegeleriyle beraber Peygamberimize geldi. Orada müslüman oldu. Kendisinden hiçbir hadis rivayeti yoktur. Kendi döneminde Şakulilerin meşhur bir savaş sü-varisiydi. Ancak uzun bir süre içki tiıyakiliginden kurtulamamıştır. Ebu Bekr ondan faydalanırdı. Defalarca içkiden dolayı celd (sopa) cezasına uğradı. Hatta Hz. Ömer onu (Hadavda) denen bir adaya sürgün etti. Ebu Mihcen oradan kaçıp Kadisiye'ye İranla savaşa gelen Sa'd b. Ebi Vakkas'ın ordusuna katıldı. Hz. Ömer -duyunca- Sa'd'a mektup yazıp bildirdi. O da onu hapsetti. Kadisiye savaşının günlerine verilen adlardan biri olan Kassu'n-Nâtif günü1039[676] olunca harp iyice kızışmıştı. Ebu Mihcen Sa'd'ın hanımına bağını çözüp kendisine o sırada hasta olduğu için harp meydanına gidemeyen Sa'd'ın atını kendisine vermesini, eğer sağ salim geri dönerse, kendi gönlüyle gelip zencire vurulacağı sözünü verdi. Kadın da bağları çözüp ona atı verdi. Ebu Mihcen çok dehşetli bir çarpışma Örneği verip iyi bir imtihan geçirdi. Sonra zencirine geri dönüp bağlandı.1040[677]
îbnu Cüreyc "Bana onun içkiden dolayı yedi kere had ceza uygulandığı haberi geldi." der.
Eyyub es-Sahtiyani İbnu Sîrin'den şöyle naklediyor: Kadisiye günü olunca ordunun savaş ettiğini görüp Sa'd b. Ebi Vakkas'ın hanımına yalvarıp yakardı. Kadın onu serberst bırakıp at ve silah da verdi. O da hiç durmadan düşmandan birini kestirip saldırıyor, vurup belini kırıyor (sonra geri kaçar gibi yaparak tekrar saldıryordu).
Sa'd hasta olduğu için seyrettiği kuleden ona bakıp hayrette kalarak "yahu bu atlı kim?" diyordu. Çok geçmeden kafirleri bozguna uğratmışlardı. Sonra Ebu Mihcen de geri dönüp kendini zincire vurdu. Sa'd da çadırına döndü ve durumu hanıma söyleyip L'ŞöyIe şöyle şeylerle karşılaştık. Nihayet
1037[674] İstiab 2/398; Usdu'1-Ğabe 5/287; El-Kamil fi't-Tarih 2/277; El-Muhabber 281; Taberi fihrist; Vakidi Meğazi Filırsit; Cemheratu Ensab 352
1038[675] Vakidi Meğazi, Fihrist, Taberi Fihrsit, Tarihi Halife 124; İstiab 4/182; Futuhu'l-buldan 8/30, 309, 316, 317, 318; Cem. Ensabu'1-Arab 268; üsdu'l-ğabe 5/290; İbnu Sa'd 5/515; El-Eğani 19/1-13; El-İsabe 4/173; Eş-Şi'r ve'ş-Şuara 336: El-Mü'teüf 95; Hazanetu'l-Edep 3/550; Ei-Kuna ve'l-Esma 1/52
1039[676] Bu ad, Küfe'ye yakın Fırat'ın doğu kıysında bir yerin de adıdır. Hicri I3'üncü yıldaki Ebu Ubeyde komutasındaki İslam ordusu İranlılarla burada harp elmiş ama bu Kadisiye değiL "köprü savaşı"dir. Bu güne "Ermas günü'1 denir.
1040[677] El-Eğani 19/5, 10. Bu konu Kadisiye savaşında da ele alınmıştı.
Allah dor bir at üzerine binmiş bir süvari gönderdi. Eğer Ebu Mihcen'i zincire vurulu olarak bırakıp
gelmemiş olsaydım, bu o diyecektim, zira bir takım davranışlarını onunkine benzettim." dedi.
Hanımı da "Vallahi o Ebu Mihcen idi" diyerek olayı anlattı. Sa'd da onu çağırtıp zincirlerini çözdürdü
ve "Artık seni bir daha içkiden dolayı sopalamayacağız." dedi. Ebu Mihcen de: Ben de vallahi bir
daha onu içmeyeceğim. Onu bırakmayışım sizin dayağınızdan korkarak bırakmış olacağımdan idi, o
zaman Allah korkusundan olmamış olacaktı, dedi, bir daha içki içmedi.1041[678]
Ebu Muaviye ed-Darîr de Amr b. Muhacir yoluyla İbrahim b. Muhammed b. Sa'd yoluyla Sa'd b. Ebi
Vakkas'ın oğlu Muhammed'den buna benzer bir şekilde anlamıştır. Orada şu ifadeler vardır:
-Kadisiye savaşı başlayınca Ebu Mihcen şu harbe gelen gruplardan birinin yanında bir teklifte
bulunmak için ordunun arasında dolaşır, onlar da dönüp bakmazlardı. Babam onu azarlayınca o
"Ben onu ancak Allah için bırakırım, senin lafın için değil." derdi.) Yine Kadisiye günü şarap içmiş
olarak getirildi. İnsanlar da ona topluca saldırıp getirdiler. Sa'd da onu zincire vurdu. Haberin
gerisini önceki gibi anlattı.1042[679]
Tarih yazarları şu şiiri Ebu Mihcen'in inşad ettiğini söyler:
Öldüğümde beni üzüm çıbığının yanına defnedin. Ölümümden sonra çıbığm kökleri damarlarımı
sulasm.
Sakın beni bitkisi olmayan çöl bir yere gömmeyin, zira öldükten sonra onu tadamayacağımdan
korkarım.1043[680]
Heysem b. Adiy "Kendisine bir adamın gelip Azerbeycanda veya Cürcan taraflarında Ebu Mihcen'in
kabrini gördüğünü üzerinde asma bitip onun kabrini gölgelediğini ve üzüm verdiğini, hatta adamın
hayret ederek o nuıı bu şiirini hatırladığını anlattığını" iddia ediyor.1044[681]
1041[678] Taberi 3/575; Eğani î 9/6-10; Üsdu'l-Ğabe 5/291; Eş-Şi'r ve'ş-Şuara 1/336; Bir alt haber Eğani'de şu ilave ile biter: Sa'd onu serbest bırakınca Ebu Mihcen
"Ben şarabı bana had sopası vurulurken yine içiyor, had cezasıyla paklanmış oluyordum. Ama sen şimdi beni sanki masum imiş gibi cezasız bıraktın. Hayır vallahi
bir daha içmeyeceğim." dedi.
1042[679] El-Eğani I9/Iİ. Zehebİ'de atlamalardan konu anlaşılmadığı için bu metne göre terceme ettim.
1043[680] Eğani 19/17. Burada şu bilgiyi de nakledelim: Hz Ömer'e aralarında Ebu Mihceırin de bulunduğu birkaç sarhoş getirildi. Hz Ömer: "Siz şarabı Allah yasakladıktan
sonra mı içtiniz? deyince Allah ve Rasulü onu haram etmedi ki Zira Allah (cc): İman edip salih amel yapanlara sakınıp ve iman ettikleri, ve salih amel
ettikleri sonra yine sakınıp iman ettikleri, sonra sakınıp ihsanda bulundukları süre yiyecek ve içeceklerden -tattıklarında bir günah yoktur." (Maide 93) buyuruyor
ya dediler. Hz Ömer yanındakilere "Sİz ne diyorsunuz?" dedi. Onlar da ikileme düşünce, Hz Ali'ye haber saldı ve ona danıştı. Hz Ali de: "Bu ayetin anlamı onların
dediği gibi ise, o zaman leş, kan ve domuz etini de helal saymaları gerekir!" deyince sustular. Bkz. El-Eğani 19/15, 16
1044[681] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/400-422
1.BÖLÜM
Hicri Yirmi Dördüncü Yıl Hz. Osman (R.A)'In Halifeliği
Hz. Ömer (r.a.) bu yıl Muharrem ayının başında defnedildi. Sonra Ashabın ileri gelenlerinden meydana gelen danışma meclisi oturum yaptı. Abdullah b. Ebi Rabî'a 'dan nakledildiğine göre, danışma meclisi toplanmadan önce "Eğer Osman (r.a.)'a halife olarak biat edecekseniz biz halk olarak bu kararınıza itaat edeceğiz, eğer Ali (r.a.)'a biat edecekseniz, biz kararınızı duyduk ama isyan ettik" diyeceğiz." demişti.
Misver b. Mahreme anlatıyor: Gecenin büyük bir bölümü geçtikten sonra Abdurrahman b. Avf yanıma gelmiş ve "Üç geceden beri gözlerim iyice bir uyku tadamadı, bana Osman, Ali, Zübeyr ve Sa'd'ı çağır!" dedi. Ben de onları çağırıp geldim. Abdurrahman b. Avf onların her biri ile tek tek görüşerek onların Osman hakkındaki kanaatlerini anladı. Sabah vakti girince Cemaate namazı Suheyb (r.a.) kıldırdı. Sonra Abdurrahman ilan yerine oturarak, Allah'a hamd edip senada bulundu ve bu konuda yaptığı konuşmasında "Ben kesinlikle insanların (ehli hal ve akd'in) halife olarak, sadece Osman'a razı olacakları kanaatini edindim." dedi.
Abdurrahman b. Avfm oğlu Humeyd anlatıyor: Bana Misver b. Mahrame haber verdi ki, Ömer (r.a.)'ın halife seçimi için görevlendirdiği kimseler (danışma meclisi üyeleri) toplanıp konuyu görüştüler. Abdurrahman onlara: "Ben danışma hususunda sizlerle yarışabilecek biri değilim ama yine de dilerseniz ben içinizden birini bu konuda seçeyim!" teklifinde bulundu. Onlar da tercih işini Abdurrahman'a havale ettiler. Humeyd devamla der ki:
-Vallahi ben onların, bu işe Abdurrahman'ı memur ettikleri zaman ortaya attığı gayretinden, daha gayretli birini hiçbir toplum içinde bu derecede gayretli görmedim. Öyle ki o gece Abdurrahman'a gelip müşavere eden ve onunla konuyu gizlice görüşenlerden akıl ve görüş sahibi olan her biri Abdurrahman'la baş başa kalınca halifelik hususunda hiç kimseyi Osman (r.a.)'a denk tutmamışlardı.
Humeyd konuyu anlatarak sözü şuraya kadar getirdi ve şöyle anlattı:
-Abdurrahman b. Avf şahadet getirip "Ya Ali! Ben insanların bu konudaki kanaatlerine baktım, onların birini Osman (r.a.)'a denk tuttuklarını görmedim. Sakın sen bu konuda kendine bir pay çıkarmaya çalışma!" deyip ardından Osman (r.a.)'ın elini tutup: "Allah'ın sünneti, Rasulünün sünneti ve ondan sonraki iki halifenin sünneti üzere sana biat ediyoruz." dedi. Sonra Abdurrahman biat edip onu Muhacirlerle Ensar takip ederek biat ettiler.1[1]
Enes (r.a.)'tan, bu konuda şunları anlattığı nakledilir:
Vefatından önce Ömer (r.a.), Ebu Talha el-Ensarî'ye haber salıp ona: "Ensardan elli kişilik bir grupla
1[1] lbni Asakir, Tarihi Mcdinct-u Dımışk, Osman b. Affan'ın tercemei hali
birlikte şu danışma meclisi (ehli şûra) üyeleri ile beraber ol. Sandığıma göre onlar bir evde halife
seçimi için toplanacaklar. Sen arkadaşlarınla beraber o evin kapı girişinde durup kimseyi içeri
sokma ve üç gün için içlerinden birini halife seçene kadar onları da bir yere bırakma! Allah'ım!
Onlar üzerine halifem sensin!" dedi.2[2]
İmam Ahmed'in Müsned'inin Ziyadat'ındaki Ebu Vail hadisinde geçtiğine göre Ebu Vail der ki:
Abdurrahman b. Avf'a; "Ali'yi bırakıp da Osman'a nasıl biat ettiniz?" deyince, Abdurrahman "Bu
benim suçum değil, ben biat hususunu Ali'den başlayıp ona, "sana Allah'ın kitabı, peygamberin
sünnetiyle, Ebu Bekir ve Ömer'in siyreti üzere biat edeceğim..." deyince o "gücümün yettiği
hususlarda!" dedi. Sonra ben aynı sözleri Osman'a teklif edince o "Evet." dedi.3[3]
Vakidi ise biat tarihini "Zilhicce ayının son gecesinde Osman'ın hilafetine karar verdiler." diye
anlatır.4[4]
Nakledildiğine göre Abdurrahman baş başa kaldıklarında Osman'a "Sana biat etmezsem sen bana
kimi tavsiye edersin?" deyince Osman (r.a.) "Ali'yi!" dedi. Ali (r.a.)'a "Sana biat etmeyecek olursam
sen bana kimi işaret edersin?" diye sorumuş o da "Osman'ı!" demişti. Sonra Abdurrahman, Zübeyr
(r.a.)'ı çağırıp ona "Sana biat etmezsem sen bana kimi önereceksin?" deyince o "Ali veya
Osman'ı!" diye cevap verdi.
Sonra Sa'd'ı çağırıp ona "Ben ve sen halifeliği istemeğimize göre sen bana kimi aday göstereceksin?
diye sordu. Sa'd da: "Osman'ı!" dedi. Sonra Abdurrahman b. Avf (r.a.), ashabın ileri gelenleriyle
görüştü ve ekserisinin arzusunun Osman'da olduğunu gördü.5[5]
Sonra "Mescitte toplanın" diye dellal çağrıldı. (İnsanlar toplanınca) Abdurrahman (r.a.) başında
bizzat efendimiz (s.a.v.)'in giydirdiği sarığı ile kılıcını kuşanmış olarak6[6] çıkıp geldi, hutbeye çıkıp
uzun süre içinden dua ederek durup sonra insanlara şöyle hitap etti:
-Ey insanlar! Ben şu hilafet emanetiniz hakkında gerek gizli, gerek aşikar hepinize sordum. Şu iki
kişiye denk olacak birini göstermediğinizi gördüm. Ya Ali, ya Osman dediniz. "Yâa Ali, kalk ve
yanıma gel!" dedi. Ali de kalkıp -hutbenin yanına kadar gelip orada dikildi. Abdurrahman onun elini
tutarak "Sen Allah'ın kitabı, Peygamberinin sünneti, Ebu Bekir ve Ömer'in icraatı üzere benim
biatimi kabul eder misin?" dedi. Hz. Ali de: "Allah'ım hayır! Ancak bu konuda gayretim ve gücümün
yettiği kadar biatinizi alırım!" dedi. Abdurrahman "kalk ya Osman!" deyip, Ali'nin durduğu yerde
onun da elini tutup "Peki sen Allah'ın kitabı, Peygamberin sünneti, Ebu Bekir ve Ömer'in icraatları
(nı tatbik etmek) üzere benim biatimi kabul eder misin?" deyince Osman: "Allah'ım! Evet!" dedi.
Bunun üzerine Abdurrahman başını mescidin damına doğru çevirip, eli Osman'ın elinde olarak
2[2] İbni Sa'd, Tabakan Kübra 3/61, 62. İbni Asakir Tarihi Dımışk Hz. Osman Kısmı
3[3] Tarihul Hulefa 154
4[4] Ibn Sa'd 3/63; Taberi, Tarih 4/242
5[5] Suyuti, Tarihu'l-Hulefa 154
6[6] Burada "kılıcını kuşanmış olarak" cümlesini tam yazmış, "çıktı" kelimesine gelmiştim ki, torunum Bilal b. Hilmi düşüp ağlamaya başlayınca kablimin meşguliyeti
ona kayınca kalemim kelimeyi " düştü" d iye y azmış. Sübhanellah " mallarınız ve çocuklarınız sizin i çin fitnedir." Buyuran Kûr'an n e d oğru söylüyor.
(Mütercim)
"Allah'ım şahid ol! Allah'ım, ben boynumdaki bu yükü Osman'ın boynuna yıkmış bulunuyorum!" dedi.
Bunun üzerine insanlar biat etmek için müthiş bir izdiham meydana getirip hutbenin yanında onun etrafını çevirdiler ve onu hutbenin ikinci basamağına oturttular. Abdurrahman b. Avf ise minberde, Rasulü Ekrem'in oturduğu yere oturmuştu. Ali (r.a.) da olduğu yerde dura kalıp, biat etmede ağır aldı. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf ona:
"Kim ahdi bozarsa kendi aleyhine bozar. Kim de Allah'a verdiği
sözü tutarsa ona yakında Allah büyük bir ecir verecektir." (Fetih suresi 10) ayetini okudu. Ali de insanları yararak gelip Osman'a biat etti, ağzı da; "hile ama ne hile!" diyordu.7[7]
Sonra Osman (r.a.), mescid-i nebevi'nin bir kenarına oturup, Ömer (r.a.)'ın oğlu Ubeydullah'ı çağırttı. O sırada Ubeyd, Sa'd'ın evinde hapis idi. Bu Sa'd, Ubeydullah'ın elinden kılıcını Cüfeyne, Hürmüzan ve Ebu Lü'lü'e'nin kızını öldürmekten sonra çekip alan kimse idi. Ubeydullah o sıra Muhacir ve Ensar'ı itham edercesine, "vallahi babamın kanına karışan kimseleri kesinlikle öldüreceğim!" diyordu. Sa'd onun üzerine varıp kılıcını elinden çekip almış, saçından çekerek yan yatırıp hapsetmişti.
Osman (r.a.) Muhacirlere; "İslam dininde, bu müslümanlar arasındaki birlik ipini söküp patlatan kişi hakkında bana ne yapmam gerektiğini siz söyleyin!" dedi. Hz. Ali; "Benim görüşüm, onu kısasan öl-dUrmendir." dedi. Muhacirlerden birisi de "Dün babası öldürülmüştü. Hu gün de o mu öldürülecek!" dedi. Amr b. el-Âs da: "Ey müminlerin cıniri! Senin müslümanlar üzerine saltanatın olmadan önce bu olay olup, Allah seni bunun sorumluluğundan muaf tuttu. Bu olay senin halife tayin olmandan önce gerçekleşmişti." dedi. Osman (r.a.) ise: "Ben onların artık velisiyim. Bu işin cezasını diyete çevirdim ve kendi malımdan ödemeyi üstlendim." dedi.8[8]
Derim ki: Bu Hürmüzan Tuster (şehri ve civarının) kralı olup daha önce müslüman olmuştu. Ömer (r.a.) hançerle vurulduğunda, Ubeydullah b. Ömer onu öldürdü. Ammar b. Yasir (r.a.) gelip Ömer (r.a.)'ın yanına geldi ve: "Bu gün İslam dininde olan oldu!" dedi. Ömer "Ne oldu?" deyince Ammar: "Ubeydullah Hürmüzan'ı öldürdü." deyince Ömer (r.a.) "İnna lillah ve inna leyhi raciun" diyerek onu bana getirin emrini verdi. Oğlu getirilince, onu hapsettirdi.
Bu konuda Said b. el-Müseyyeb şu bilgileri anlatır: Ebu Lü'lü'e, Hıyrc kabilesinden biri olan Cüfeyne ve Hürmüzan bir araya gelmişlerdi. Yanlarında kabzası ortasında olan iki uçlu bir hançer vardı. Bir
yerde otururlarken hayvanlardan biri onları ürküttü de hançer düştü. Abdurrahman b. Ebi Bekr de onları gördü. Ömer -aynı tür bir hançerle-yaralandığında, bu hançerin durumunu onların üçünün bir araya gelişini anlatıp, hançeri tarif etti. Onlar da hançeri inceleyince vaziyeti söylenene uygun buldular. Ubeydullah da fırlayıp Hürmüzan, Cüfeyne ve Ebu Lü'lü'e'nin kızı Lü'lü'e'yi öldürdü.
Bu ara Hz. Osman halife olunca Hz. Ali ona "Hürmüzan'dan dolayı Ubeydullah'a kısas yap!" deyince
7[7] Ibni Sn'd Tnbakat 3/333: Tnberi, Tarih 4/239
8[8] Ibni Sa'd Tabakat 3/333: Tnberi, Tarih 4/239
Osman "Onun benden başka velisi yok. Ben onu bağışlıyorum ama diyetini ödeyeceğim." dedi.9[9]
Rivayete göre Hürmüzan kılıç kendine isabet edince "La ilahe illallah" dedi. Cüfeyne ise Hıristiyan
olup Sa'd b. Ebi Vakkas'ın süt annesinin kocası olup Sa'd onu Hıristiyanlarla aralarındaki sulh
anlaşmasında insanlara yazı yazmayı öğretmesi için Medine'ye göndermişti.10[10]
Bu yirmi dördüncü yılda Ebu Musa el-Eş'arî (r.a.) ez-Zeyy şehrini fethetti. Daha önce de Huzeyfe ve
Süveyd b. Mukarrin tarafından fethedilmiş ise de Zeyy halkı sonradan isyan etmişti.11[11]
Bu yıl halk arasında burun kanaması hastalığı yayıldı da bu yıla "burun kanaması yılı" adı verildi.
Osman da bu hastalığa yakalanıp hacdan geri kalıp yerine vasî tayin etti. O yıl insanlara hac
yaptırma emirliğini Abdurrahman b. Avf üstlendi.12[12]
Bu Yılki Vefat Olayları
Süraka b. Malik b. Cu'şum. Lakabı Ebu Süfyan olup Müdliclidir. Bu yıl içinde vefat etti. Peygamber
(s.a.v.)'i takip etmek isterken atının ayakları kuma çakıla kalan kişi budur. Bu olaydan sonra
Müslüman olmuş ve iyi bir Müslüman olarak yaşamıştı.13[13]
Kendisinin ömre hususunda naklettiği bir hadisi vardır.
Süraka'dan, Cabir b. Abdillah, Abdullah b. Abbas (r.a.)'lar ile (tabi iııdcn) Said b. Müseyyeb, Tavus,
Mücahid ve bir kısım alimler rivayetle bıılunmuşlardır.Onun İslam'a girişi Taif gazvesinden sonra olmuştur.
11/.. Osman'ın öldürülüşünden sonra vefat ettiği de rivayetler arasındadır.14[14]
Diğer Olaylar
Bu yıl Hz. Osman (r.a.), Muğira b. Şu'be'yi Küfe valiliğinden ayırmış ve oraya Sa'd b. Ebi Vakkas'ı vali
yapmıştır.15[15]
Bu yıl Velîd b. Ukbe, eski sulh anlaşmasını bozan Azerbaycan ve Ermenistan üzerine sefere gidip bir
çok esir ve ganimet alarak geri döndü.16[16]
9[9] İbni Sa'd, Tabakat 3/356; Taberi, Tarih 4/239, 243
10[10] Taberi 4/240
11[11] Halife b. Hayyat Tarih 157
12[12] Taberi, Tarih 4/242, 249
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 9-13
13[13] Süraka için bkz. Vakidi, Meğazi'l/31, 38,39 71, 75, 135, 2/941; Tarihi Halife 157; Tabakatı Halife 34; Fesevi, el-Ma'rife ve'-Tarih 1/240, 395, 2/627;
14[14] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 13-14
15[15] Taberi 4/244
16[16] Taberi, Tarih 4/246
Yine bu yıl Rumlar ordularını Müslümanlara karşı harekete geçirince mıntıkası emirleri Hz. Osman'dan yardım istemek mecburiyetinde kaldı. O da onlara Irak'taki ordudan sekiz bin askerle yardım gönderdi. liıııılar Şam ordusuyla birlikte harekete geçip Rum topraklarına girdiler. lı tık ordusuna Selman b. Rabîa el-Bahilî, Şam ordusuna da Habib b. Mesleme el-Fihrî komuta ediyordu. Bunlar Rumlara akınlar düzenleyerek esirler alıp pek çok kaleyi de fethettiler.17[17]
Halife Abdülmelik b. Mervan da bu yıl doğdu.18[18]
Hicri Yirmi Beşinci Yıl
Bu yıl Hz. Osman Küfe valisi Sa'd b. Ebi Vakkas'ı görevden alıp yerine kendi anadan kardeşi olan Ebu Vehb künyeli Velid b. Ukbe b. Ebi Muayt b. Ebi Aınr b. Ümeyye el-Emevî'yi vali tayin etti.19[19]
Velid, Efendimize yetişip sahabe olmuş ve Ondan rivayeti olan bir ki irmedir.
ibu Muift el-Hemedani ile Şa'bî ondan hadis rivayetinde bulunmuşlardır.
Tarık b. Şihab anlatıyor: Velid vali olarak Kûfe'ye geldiğinde, Sa'd yunma gelerek: Ben görmeyeli beri sen mi zeki oldun? yoksa senden sonra ben mi ahmaklaştım?" dedi. Velid de: Ne biz akıllandık, ne de sen Hİııııaklaştın. Lakin halk kendi saltanatlarını sana tercih ettiler." dedi. Bu olay, Küfe halkının Sâ'd'ı azledip yerine Velid'i tayin etmesi ile Hz. ( kıttan'a kızmalarına sebep olmuştur.
llusayn b. el-Münzir anlatır ki, Velid bir gün sabah namazını sarhoş olarak dört rekat kıldırmıştı. Sonra geriye dönüp cemaate: "Size ıi'kalları artırıyorum." demişti.20[20]
Bu yıl, İskenderiye halkı Müslümanlarla yaptıkları anlaşmayı bozdular. Mısır genel valisi Amr b. el-Âs da onlara saldırıp esir etti. Osman (r.a.), onların bu esirlerini İskenderiyelilerin zımniliği kabullerini esas alarak geri verdi. Bu haber Rum kralı Kostantin'e ulaşınca, İskenderiye'yi geri almak için komutanlarından Hadım Menvil'i bir donanma ile oraya yolladı. İskenderiye halkı da anlaşmayı bozdu.21[21] Mısır kralı Mukavkıs ise anlaşmaya sadık kalıp buna katılmadı.
Amr (r.a.) oraya bu yılın Rabiul Evvel ayında saldırmış ve bir tek "Aynu Şems" şehri hariç diğer yerleri zorla fethetti. Aynu Şems ise sulh yolu ile fethedildi. 22[22]
Bu yıl Osman (r.a.), "Amr b. el-Âs'ı Mısır valiliği görevinden alıp yerine Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh'i atadı." diye bahsedilir ise de doğ-ı unu bu azil işi hicri yirmi yedinci yılda gerçekleşmişti. Abdullah b.
17[17] Tabeti 4/247
18[18] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 14
19[19] Tubeıi4/23ii Tarihi Hftlife 157
20[20] Ya'kubi, Tarih 2/165; Murucu'z-Zeheb 2/344;
21[21] Bu konuya Zehebi "yirmi birinci yıl" olaylarını anlatırken de temas etmişti. Bkz Tnrihu'l-lslam 5/ 224 (orijinal)
22[22] Tübeıi 4/250; Tarihi Halife s. 158; Zehebi'nin metninde "aynu şems" adı yerine sadece bir şehir diye geçer. Diğer kaynaklar ise bunu açıkça belirtir
Sa'd b. Ebi Şerh Hz. Osman 'dan Afrika seferi için izin talebinde bulundu. O da ona izin verdi.23[23]
Rivayete göre Muaviye b. Ebi Süfyan oğlu Yezid bu yıl doğmuştur.
Yirmi beşinci yıl hac yaptırma işini bizzat Hz. Osman (r.a.) kendisi (İstlenmiştir.24[24]
Hicri Yirmi Altıncı Yıl Olaylar
Bu sene Hz. Osman (r.a.) Mescid-i Haram'da ilaveler yapıp onu genişletti. İlave kısımları
sahiplerinden satın aldı. Arsa sahiplerinden bazıları ise bu karara karşı geldiler ve arsalarını evlerini
vermediler. Hz. Osman da binaları üstlerinde yıkıp bunların bedelleri olan parasını Hazineye koydu.
Ev sahipleri Osman'ın yıkımına engel olmaya uğraşınca o da adamların hapsedilmeleri emrini verdi
ve onlara: "Sizin bu bana karşı koyma Cüretiniz, benim yumuşak huylu olmamdan kaynaklandı.
Benim bu yaptığım genişletme işinin aynısını size Hz. Ömer (r.a.) da yapmıştı. Ama siz ona karşı
koymadınız idi." dedi. Daha sonra bu kimseler hakkında Abdullah b. Halid b. Esîd, Hz. Osman'la
konuştu da o da onları serbest bıraktı.25[25]
Bu sene Sabûr şehri fethedildi. Fetih ordusu komutanı Osman b. Hbi'l-Âs es-Sakafî idi. Sabûr halkı
ile üç milyon üç yüz bin dinar vergi vermeleri şartı ile sulh anlaşması yaptı.26[26]
Denildiğine göre Hz. Osman'ın, Sa'd'ı Küfe valiliğinden azletmesi şu yüzden olmuş: Sa'd b. Ebi
Vakkas, Abdullah b. Mes'ûd (r.a.)'tan, hazineden borç istedi. İkisi bu borç yüzünden aralarında
dedikodu edip çekilmişlerdi. O da ona bu parayı verdi. Vakti gelip isteyince Sa'd bunu (klcycıncdi.
Abdullah bunu almak için bazı kimselerden yardım istedi. Sa'd da kendisine süre verilmesi için
bazılarından yardım istedi. Bir ttruyit gelip anlaşamayınca bu taraf o tarafa, o taraf bu ta rafa laf
atarak dnğıldı. Hu yii/.den Hz. Osman Sa'd'a kızıp onu görevden alarak yerine Velld b, Ukbe'yi Küfe
valiliğine tayin etti. Velid daha önce Ömer (r.i.)'ın Cezirıılu'l-Arab'daki şehirlerden birinde valilik
yapmış biri olup, idaresi »Itıiulnki insanlara çok yumuşak muamele ederdi.27[27]
Hicri Yirmi Yedinci Yıl Olayları
Bu yıl Muaviye Kıbrıs adasına bir sefer düzenleyip, askerlerini gemilere bindirdi. Ubade b. es-Samit
(r.a.) ile Enes (r.a.)'ın halası olan eşi Ümmü Haram da beraberinde idi. Kıbrıs'a vardıklarında eşi
23[23] Ya’kubi, Tarih 2/164-165
24[24] Tubeıi, Tarih 4/250; El-Kamil fi't-Tarih 3/86
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 14-15
25[25] Tuberl, Tirlh 4/251; Ya'kubi, Tarih 2/164, 165; Tarihi Halife s. 159; İbnu'1-Esir, Tarih 3/87; Kaynaklarda Hz Oıman'ı ikna için konuşanın Abdullah b. Halid b.
Esid olduğu yazar.
26[26] Tarihi Yu'kubî 2/165; Tarihi Htılife ı. 158 "Taheıi, Tarih 4/251,252
27[27] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 16
Ümmü Haram binti Milhân el-Ensariyye bindiği katırdan düşüp şehit olarak öldü.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onun evine gelir, onun evinde kaylule uykusu uyurdu. Onu şehitlikle müjdelemiş idi.28[28]
(İbnu Sa'd, Enes b. Malik (r.a.)'ın Ümmü Haram'dan şöyle anlattığını rivayet eder: Bir gün Resûlullah gelip öğle uykusu uyudu. Sonra uyanıp gülümsedi. "Ya Resûlallah Anam babam sana feda olsun neye gülüyorsun?" dedim. Efendimiz: "Ümmetimden bir kısım insanlar tahtlarına oturmuş krallar gibi şu gemilere binip denize açılacaklar!" buyurdu. Ben "Ya Resûlallah, benim de o grupla beraber deniz seferi yapmam için Allah'a dua ediver." dedim. Efendimiz de "Sen onların ilklerindensin" bu-yurdu.
Ümmü Haram'ın Efendimizden hadis rivayeti vardır. Enes b. Malik, Umeyr b. el-Esved el-Ansî, Ya'la b. Şeddad b. Evs ve diğer bir çok kimse ondan rivayet etmişlerdir.
Davud b. Ebi Hind der ki:
Bu yılki -seferlerde- yani yirmi yedinci senede Osman b. Ebi'l-Âs ve Ebu Musa el-Eş'arî bir milyon iki yüz bin dinar vergi karşılığında Erracân halkı ile sulh anlaşması yaptı. Yine Dârabıcırd halkı ile de bir milyon seksen bin dinar karşılığında sulh anlaşması yaptı.29[29]
Kuzey Afrika'nın Fethi
Halife b. Hayyat Tarih'inde der ki:
-Bu yıl Hz. Osman Mısır valiliğinden Amr b. el-Âs'ı azlederek yerine Abdullah b. Sa'd b. Ebi Sarh'ı tayin etti. O da beraberinde Abdullah b.
Ömer, Abdullah b. Amr b. el-Âs ve Abdullah b. Zübeyr'i alarak -kuzey-Afrika'ya sefere çıktı. Abdullah b. Sa'd'm ordusu ile Cürcir'in ordusu Kayıavan'dan iki günlük mesafedeki Sübeytıla şehrinde karşılaştı. Cürcîr'in komutasında iki yüz bin savaşçı vardı. (Bir rivayette bunların yüz yirmi bin olduğu söylenir.) Müslüman ordusu ise yirmi bin kişiden ibaret idi.30[30]
Mus'ab b. Abdillah der ki: Bana babam ve Zübeyr b. Hubeyb, Abdullah b. Zübeyr'den şöyle naklettiler:
-Yüz yirmi bin kişilik bir ordu ile Curcîr bize hücum edip etrafımızı kuşattılar. Biz sadece yirmi bin savaşçı idik. İnsanlar Abdullah b. Ebi Sarh'ın yanına gelip gitmeye başladılar. O da kendine ait çadırına geçip yalnız başına kaldı. İşte o sırada ben Curcîr'in bir gafletini gördüm. Ben onu askeri
28[28] Belazuri, Futuh s. 158
29[29] Halife b. Hayyat, Tarih s. 160; İbnu Sa'd. 8/434; Zemahşeri, Rabiu'l-Ebrar 1/240; İlmi Asakir, Tarih Dımışk
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 17
30[30] Tarihi Halife s. 159
kampının arkasında kır bir yük beygiri üzerinde kendisini tavus kuşu tüyleri ile gölgelendiren iki
cariye ile beraber gördüm. Onunla askerleri arasında hiç kimse olmayan bir arazisi vardı. Hemen
Abdullah b. Ebi Sarh'a geldim ve anlattım. O da insanları benim yanıma topladı. Ben onlardan otuz
süvari seçtim. Diğerlerine de: "Saflarınızda durun!" deyip Cürcîr'i gördüğüm tarafa hamle edip,
yanımdaki süvarilere de, siz arka taraftan gelecek bir hücumdan beni koruyun!" dedim. Vallahi
safları ona doğru yarıp geçmek çok ani oldu ve önüne dikildim. O ve arkadaşları beni kendilerine
gönderilen elçi sandılar. Yanına yaklaştığımda gelen belayı anlayıp beygirinin üzerine sıçrayarak
arkaya doğru kaçmaya başladı. Ben de kovalayıp yetişip ona mızrağımı sapladım, atından yere
yuvarlandı, sonra kılıçla üzerine saldırdım. Bubini mızrağa geçirip "Allahu Ekber" dedim.
Müslümanlar da hemen »ttldırıya geçtiler. Adamları çevreye dağıldı. Bizde sırtlarına bindirdik.31[31]
Hftlife b. Hayyat der ki: İbnu Lehîa'dan birisi şöyle duymuş: Bana ibu'lEaved, Ebu İdris el-
Havlanî'den şöyle nakletti:
Hbu İdris, Abdullah b. Sa'd ile Afrika fethine gitmiş idi. Abdullah b. d Afıiku'yi fethetti. Savaşa
katılan her mücahide bin dinar düştü.32[32] Hnlite b. Hnyyut dışındaki tarihçiler ise: Müslümanlar
onlardan esir alıp harp ganimeti elde ettiler, her bir süvarinin hissesine üç biri dinar düştü,
demekteler.33[33]
(Seyf b. Ömer, Ebu Harise ile Ebu Osman'dan şöyle nakleder: -Hz. Osman halife seçilince Amr b. elÂs'ı
da Mısır valiliğinde bıraktı. Zaten bir şikayet ya da kendiliğinden istifa olmadıkça görevden
almazdı. O sıra Abdullah b. Sa'd, Mısır orduları içinde bir nefer idi. Hz. Osman onu orduya komutan
yapıp ileri gelenlerle ona destek vererek kuzey Afrika'ya sefere yolladı. Beraberinde Abdullah b.
Nafî ile Abdullah b. Nafî b. el-Husayn'ı da verdi.
Hz. Osman, Abdullah'a "Allah sana Afrika fethini nasib ederse, ganimetin beşte birinin beşte biri
senin dedi. Diğer iki Abdullah'ı da emirlerine askerler verip onları da Endülüs'e sefere yolladı.)
Asker Mısır'ı geçip kuzey Afrika'ya varıp el-Ecell ile karşılaştı. El-Ecell'in ordusu kimliği bilinmeyen
derleme bir ordu idi. Harp başladı, Abdullah el-Ecell'i öldürüp kuzey Afrika'nın dağlarını ve ovalarını
ele geçirdi. Sonra ora halkı toptan Müslüman oldu ve devlete bağlılıkları çok güzel oldu.
Abdullah, Allah'ın onlara nasip ettiği bu ganimeti askere bölüştürüp beşte birin, beşte birini (Hz.
Osman'ın tavsiyesi ile) kendisine alıp, kalan dörtte biri Hz. Osman'a yolladı. Sonra Kayravan şehrinin
olduğu yerde çadırlar kurdurup elçiler gönderdi.
Orduda bulunanlar Abdullah'ı Hz. Osman'a şikayet edip: "Beşte birini kendine aldı." dediler. Hz.
Osman "Ben onu Abdullah'a bağışlamıştım, ama o şu anda sizindir. Razı iseniz caiz olur, değilseniz
red olunur." dedi. "Biz razı değiliz!" demeleri üzerine o da bunların askere geri verilip aralarında
anlaşma sağlaması için bir mektup yazıp Abdullah'a yolladı.
Lakin adamlar "Sen onu bizden al!" diye ısrar edince, Hz. Osman ona "Afrika'ya senin de onların da
31[31] El-Kamil fı't-Tarih 3/89-93; Nihnyetu'1-treb 24/13-17
32[32] Tarihi Halife s. 160
33[33] Futuhu Mısr s. 184; Nihayetu'1-İreb 24/16
razı olacağı birini tayin et. Sana yaptığım bağışı da onlara geri ver. Zira onlar razı olmuyor." diye
yazdı. Abdullah b. Ebi Şerh de öyle yapıp Mısır'a geri geldi. Allah onlara Afrika fethini nasip etmişti.
O vakitten ta Hişam b. Abdulmelik zamanına kadar ora halkı insanların en iyi emir dinleyen, en
gönüllü itaat eden kimseler olmaya devam etti.34[34]
Seyf b. Ömer yine Ebu Harise ile Ebu Osman'dan nakleder: -Hz. Osman, Abdullah b. Nafi b. el-
Husayn ile Abdullah b. Nafî' b. Abdi'l-Kays'ı Afrika ordusunun ardından Endülüs'e yolladı.
Bunlar oraya deniz yolu ile vardılar. Hz. Osman Endülüs'e gönderilenlere hitaben bir yazı gönderip
"İstanbul ancak Endülüs yolu ile fethe-dilebilir. Eğer siz Endülüs'ü fethedebilirseniz İstanbul'u
fethedecek olan kimsenin -Peygamberin hadisinde ona verileceğini bildirdiği- sevabına siz de ortak
olmuş olacaksınız. Allah'ın selamı sizinle olsun." dedi.
Ka'bu'l-Ahbar der ki: Denizden Endülüs'e fetih için bir takım insanlar geçecek. Kıyamet günü nurları
ile tanınacaklar.
Bu Endülüs fatihlerine, kuzey Afrika halkından Müslüman olan Ber-beriler de katıldılar. Hem
denizden hem karadan oraya ulaştılar. Allah onlara Endülüs'ü ve Efrence'yi fethetmeyi nasip etti.
Müslümanların oradaki gücü tıpkı kuzey Afrika'daki gibi arttı.35[35] (Hz. Osman Abdullah b. Sa'd b.
Ebi Sarh'ı görevden alınca Afrika valiliği Abdullah b. Nafi b. Abdi'l-Kays'a geçti. İbni Ebi Sarh da
Mısır'a döndü. Endülüs idaresi de aynen Afrika'daki gibi Hişam dönemine kadar devam etti. Hişam
halife olunca Endülüs'teki Berberi'lere kendi arazileri -olan kuzey Afrika'daki yerlerine dönmelerini
emretti. Endülüs'te bulunan Müslümanlar kendi başlarına kaldılar.36[36]
Vakidi isnadı ile Kurayb'dan naklediyor:
-Hz. O sman A mr b . e l-Âs'ı Mısır valiliğinden alınca, Amr çok öfkelenip Hz. Osman'a kinlendi. Hz.
Osman Abdullah b. Sa'd b. Ebi Sarh'ı yönlendirip Afrika'ya gitmesi emrini verdi, ve insanların da
Afrika'ya gitmesini teşvik etti. Muhacir ve Ensardan oluşan on bin kişilik bir kuvvet Afrika'ya yola
çıktı.37[37]
Yine Vakidi, İbnu Ka'b'den şöyle nakleder: Hz. Osman, Abdullah'ı Afrika'ya yolladığında, aralarındaki
sulhu her yıl bir milyon beş yüz yirmi bin dinar vermek üzere imzalayan Afrika patriği Curcîr idi. Bizans
imparatoru, İstanbul'dan patriğe bir elçi gönderip üç yüz ton altın
Afrikalılardan almasını emretti.
ilckim Abdullah b. Sa'd da onlardan vergi almış idi. Patrik ayan he-etiııi toplayıp imparatorun emrini
bildirdi. Onlar da: "Artık ona ve- altınımız yok, elimizde bulunanla zaten canımızı Müslümanlardan
urlardık. Evet imparator bizim efendimizdir, her sene verdiğimiz gibi «mmızda bulunan
34[34] Taberi 4/254
35[35] Metinde kısaltmalar var, biz kaynağa göre ikmal ediyoruz.
36[36] Tabeıi Tttilh 4/255
37[37] Taberi Tarih 4/255iyi
hediyelerimizi kabul etsin." dediler.
Klçi bu durumu görünce onların hapsedilmesini emretti, ve hapse ıtıldılar. Onlar da kendi adamlarına haber salıp durumu bildirdiler. l'nnıltarları da gelip hapishanenin kapısını kırıp onları serbest bıraktılar.38[38]
Vakidi, Yezid b. Ebi Habib'den naklediyor:
-Hz. Osman, Mısır haracı idareciliğine Amr b. el-Âs'ın elinden alıp "Huraç gelirleri" idaresine Abdullah b. Sa'd'ı tayin edince, birbirlerine hnksı/. şeyler söylediler. Abdullah bunu bir mektupla Hz. Osman'a: "Amr haraç malını parça parça satıyor." diye şikayet etti. Amr da: "Abdullah benim aleyhime harp tuzağını bozuyor!" diye şikayette InılııiKİu. Bunun üzerine Hz. Osman Amr'a "Çabuk Medine'ye geri ılfln!" diye emirname gönderdi. Abdullah b. Sa'd'ı da hem ordu ko-ınulanlığına hem de Haraç idaresine tayin etti. Amr öfkeyle gelip Hz. IJsmnn'ın yanına girdi. Üzerinde içi pamuk dolu yemen işi bir cübbelirdi. Osman: "Cübbenin içinde ne var?" diye sorunca Amr "Amr var!" Udi. Uz. Osman da "Evet içinde Amr olduğunu ben de biliyorum. Ama m\ sana kim olduğunu değil içi pamuklu mu başka bir şey mi diye Ordum." dedi. Abdullah b. Sa'd -daha sonra- Mısır'dan Hz. Osman'a epeyce mal Oİlııyıp kendi yanında bir şey koymadı. Bir ara Amr yanına gelince Hz. )«man, Amr'a "Biliyor musun develer senden sonra ne kadar çok süt eriyor!" deyince "Ama yavrusu helak oldu." dedi.39[39]
Hicretin Yirmi Sekizinci Yıl Olayları
Bir rivayette Kıbrıs fethinin bu yılın başında yapıldığı söylenir ki, ona dair bilgi önce verildi.40[40]
Seyf b. Ömer isnadı ile, Raca, Ubade ve Halid'den şöyle anlatır:
-Muaviye daha Hz. Ömer zamanında Hz. Ömer (r.a.)'a deniz fetihlerine çıkma teklifi yapıp, Hımıs'a Rumların ne kadar yakın- olduğunu bildirmiş ve: "Hımış köylerinden birisinden Rumların köpeklerinin havlamaları, horozlarının ötmesi bile duyuluyor." diye ısrar edip, neredeyse Hz. Ömer'i ikna edecek hale geldi. Muaviye'ye şöyle bir mektup yazdı:
-"Biz duyarız ki: Şam denizi (Akdeniz) yeryüzündeki en uzun denizdir. Her gün her gece yer yüzünün bir kısmına yayılıp onu batırması için Allah'tan izin ister. Ben askerlerimi bu her şeyi yutan, her şeyi kaplayan bu denize nasıl bırakırım. Allah'a yemin ederim ki, bir tek Müslüman bana denizdeki her şeyden (Rum diyarının içindekilerden) daha iyidir. Bana böyle bir teklifte bulunmaktan sakın." Fakat Muaviye ısrarına devam etti. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Bana deniz ve denizcileri anlat zira içimde bir şüphe var!" diye Amr b. el-Âs'a mektup yazdı. Amr da: "Ben acayip bir -yaratık (gemi) gördüm
38[38] Tabeıi 4/256; Nihayetu'1-lreb 19/412
39[39] Taberi 4/256
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 17-21
40[40] Bu Vakidi'nin görüşüdür. Bkz Bclazuri, Futuh; Taberi 4/457
ona ufak yaratıklar -insanlar- biniyordu. Dursa kalpleri yakar, hareket edince akıllar yerinden oynar,
insanın bilgisi azalır, şüphesiz çoğalır. Onlar tıpkı ağaçtaki kurtlar gibidir. Gemi eğilse batar, kurtulsa
dehşete düşer." diye yazdı. Hz. Ömer bunu okuyunca Muaviye'ye" Hz. Muhammed'i hak olarak
gönderen Allah'a yemin ederim ki, oraya asla Müslüman göndermeyeceğim." dedi.41[41]
Ebu Ca'fer et-Taberi, Ali b. Sehl, Velid b. Müslim isnadıyla Dımışk sahili alimlerinden Süleyman b.
Ebi Kerime ile Leys b. Sa'd ve diğerlerinden, Kıbrıs fethiyle ilgili şu bilgiyi verir:
-Kıbrıs anlaşması şu maddelerle bağlanmıştı:
1- Her yıl yedi bin dinar Müslümanlara, yedi bin de Rumlara verecekler.
2- Müslümanlar, Rumlara vergi verilmesini engellemeyecek.
3- Rumlar da onlara savaş açmayacak, Müslümanları arkadan vurmak isteyenlerelestek
olmayacaklar.
4- Rum tarafından gelen düşmanlara Müslümanların saldırmasına izin verecekler.
5- Müslümanların halifesi onlara kendilerinden Patrik tayin ediverecek.42[42]
Vakidi der ki: Bu yıl Habib b. Mesleme bir ordu ile Bizans'a bağlı olan Suriye topraklarına gazveye
çıktı.43[43]
Bu yıl Hz. Osman, benî Kelb kabilesinden Ferafisa kızı Naile ile evlendi. Daha önce Hıristiyan idi. Hz.
Osman'la gerdeğe girmeden kendi ibadetini terk edip Müslüman oldu.44[44]
Yine bu yıl Velid b. Ukbe Azerbaycan'a sefer edip, Huzeyfe ile yaptıkları anlaşma geçerli olmak
şartıyla sulh yaptı.45[45]
(Taberi der ki: Bu yıl ilk İran fethi, Istahar'ın da son fethi yapıldı. Emir, Hişam b. Âmir idi. Bu yılda
insanlara hac menasikini Hz. Osman yaptırdı.)46[46]
Bu yıl ileri gelenlerden fazla ölüp kayda geçen pek kimse olmamıştır.47[47]
Hicretin Yirmi Dokuzuncu Yıl Olayları
Bu yıl Hz. Osman, Ebu Musa el-Eş'ari'yi Basra valiliğinden aldı. Altı yıldır bu işi üstlenmişti. Yerine
41[41] Taberi 4/259
42[42] Taberi 4/258, 262
43[43] Taberi 4/263
44[44] Taberi 4/263
45[45] Tarihi Halife 160
46[46] Taberi 4/263
47[47] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 22
henüz, o vakit yirmi beş yaşında olan Abdullah b. Âmir b. Kureyz'i tayin etti. (Bu zat Hz. Osman'ın
halası oğlu idi.) Abdullah'ın Basra vilayetine İran'ı da dahil etti.48[48]
Ebu Musa'nın Azil Sebebi49[49]
11/,. Osman halife olunca, üç yıl Ebu Musa'ya dokunmayıp dördüncü yıl onu azletti. Hz. Osman'ın
halifeliğinin üçüncü yılında İyzec halkı ile Kürtler tekrar eski dinlerine döndüler. Bunun üzerine Ebu
Musa insanları oraya cihada davet edip cihadın faziletlerinden birinin de yaya olarak gitmek
olduğunu söyledi. Bu yüzden bir kısım asker hayvanlarından inip yaya gitme kararı aldı. Diğerleri
ise: "Hayır acele ©demeyiz, Ebu Musa ne yapacak bakalım, eğer sözü ameline uyarsa biz de ona
uyarız!" dediler.
Savaşa çıkma günü Ebu Musa kırk katıra harp eşyasını yükleyip çıkınca, bunlar hayvanların yularını
tutup onu kınadılar ve terk ederek gidip H/.. Osman'a şikayette bulunarak, onun istifasını istediler.
"Bunun yerine büyük küçük kimi tayin edersen et, Ebu Musa'dan daha iyi olur." dediler. Hz. Osman
da onu azledip yerine Abdullah b. Amir'i getirdi.50[50]
Istahar Savaşı
Bu yıl içinde Abdullah b. Âmir Istahar şehrini harple zapt edip ordunun bir kısmını öldürdü bir
kısmını esir etti.
tbnu Âmir daha önce Ubeydullah b. Ma'mer b. Osman et-Teymî'nin öncü güçlerinin komutanı idi.
Ubeydullah yiğitlerden biri idi ki, her ikisi de Peygamber (s.a.v.)'i gören ashabdandır.51[51]
(Asım b. Amr, Kirman valisi iken orada ölünce, İranlılar isyan etti. I Ibeydullah'la yaptıkları
anlaşmayı bozup Istahar şehrinde toplandılar. Müslümanlarla şehrin kapısında karşı karşıya
geldiler.)52[52]
Istahar önünde muazzam bir savaş oldu. Ubeydullah b. Ma'mer şehit oldu. Hu zat büyük
komutanlardan biri di. Sabur şehri ile Şîraz şehrini de o fethetmişti. Amir genç yaşta şehit edilmişti.
Abdullah b. Âmir bunu duyunca "Vallahi orayı ele geçirirsem kanlarını şehrin kapısından akın-Cttya
kadar onlarla savaşacağım." diye yemin etti. İran Kisra'sı Yezdecürd b. Şehriyar da önce orada idi.
48[48] Taberi 4/264; Tarihi Halife 161; Tarihi Ya'kübî 2/6; El-Muntazam 5/3
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 23
49[49] Taberi, Tıırilı 4/264'ten ilavedir. El-Muntazam 5/4
50[50] Tuberi, Tarih 4/264; Hl-Munlazam 5/4
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 24
51[51] Tarihi Huliic 161-162
52[52] Parantez arası ilaveler Tabcri'dendir.
Yüz bin kişilik bir ordu ile ayrılıp, İran'ın Merv şehrinde konaklamış, Istahar'm idaresine de şehri koruyabilmesi için ordu komutanlarından birini tayin etmişti.
Müslümanlar şehri kontrol ettiler. Müslümanlar şehre geldikten sonra ancak haberleri oldu. Abdullah b. Âmir onları katliamdan geçirmede çok ileri gitti. Öyle ki, kılıçtan geçirilenlerin kanı -onun yemin ettiği gibi- şehrin kapısından akmayınca kendisine "Sen halkı yok mu edeceksin?" denilince, İbni Âmir kanların üzerine su dökülmesini emretti de akan kanlar kapıdan çıktı. İbn Amir buradan Hulvân şehrine dönüp orayı tekrar fethetti. Birinci fetihten sonra aralarındaki anlaşmayı bozdukları için orada da çok kan döktü.53[53]
Azerbaycan halkı daha önceki sulhu bozdukları için Said b. el-Âs oraya sefere gidip tekrar fethetti.54[54]
Yine bu yıl, Abdullah b. Âmir, Abdullah b. Büdeyl el-Huzâî'nin komutasındaki öncü kuvvetleri de yanına alarak yola çıkıp, Isfahan şehrine geldi. Bir başka rivayete göre İsfahan'ı Sariye b. Züneym, hem harp hem sulh yoluyla fethetmiştir. Ebu Ubeyde anlatıyor: Abdullah b. Âmir, Basra'ya gelince Ubeydullah b. Ma'mer de Faris'e gelmişti. Errecân şehrine gelince şehrin kapılarını kapadılar. Şehrin sağ ve solu dağlar ve ovalarlar çevriliydi. Dağlar sarp olduğundan atlar geçecek geçitler yoktu. Ovalar da orduyu almazdı. Nihayet şehir halkı ile konuşup ordunun sadece şehrin içinden geçip gitmesi şartıyla anlaştılar. Ordu buna uyarak devam edip Nevbendicân şehrine ulaşıp orayı fethettiler. Daha sonra sulhu bozdular. Sonra ayrılıp Şiraz kalesine varıp onu fethettiler. Sonra Cor üzerine saldırıp onlarla sulh anlaşması yaptılar. Temîm kabilesinden birini orada bıraktılar. Sonra tekrar Istahar şehrine gelip bir süre orayı kuşattılar. Onların kuşatması sürerken Cor halkı başlarındaki Temimli valiyi öldürdü. İbnu Âmir, Cor üzerine yürüyüp orayı çarpışarak ele geçirdi. Orada kırk bin adamın öldürüldüğü sayıldı. Sonra başlarına Mervan b. Hakem (ya da başka biri)'ni vali yapıp ardından tekrar Istahar'a geldiler ki, Ubeydullah b. Ma'mer şehid edilmişti. Şehir savaşla fethedildi. Oradan Fesâ'ya geçip onu da fethetti. Kirman'dan da fethetti. Sonra Horasan üzerine Mefaze'den yürüyerek hareket etti. Onlara kıtlık iiabet edip pek çok kişiyi öldürdü.
İbnu Cerir-i Taberi anlatıyor:
-Abdullah b. Âmir, Osman b. Affan (r.a.)'a, İran'ın fethi için müsaade isteyen bir yazı yazdı. Hz. Osman (r.a.) da ona yazdığı mektupta, İran'daki meskun bölgelere yollanacak orduların başına Herim b. Hassan el-Yeşkürî, Herim b. Hayyan el-Abdî, Hırrît b. Râşid, Mincâb b. Raşid, Tercüman el-Hüceymi'yi tayin etmesini emretti. Horasanı da altı komutanın emrinde altı bölgeye ayırdı:
1- Ahnef b. Kays'ı iki Merv'e
2- Habib b. Kurra el-Yerbuî'yi Belh'e
3- Halid b. Züheyr'i Herât'a
4- Ümeyn b. Ahmed el-Yeskurî'yi Tûs'a
53[53] Turihi Halife 162; El-Muntazam 5/4
54[54] Tarihi Halife 162; El-Muntazam 5/4'
5- Kays b. Hubeyra es-Sülemî'yi Nişabur'a tayin etti.55[55]
Mescid-İ Nebevinin Genişletilmesi
Bu yıl Hz. Osman, Peygamber Efendimizin mescidine arsa ilave ederek genişletti. Genişletme çalışması Rabî'u'l-evvel ayında başladı. Kireç "Batn-ı Nahl" denen yerden getirildi. Hz. Osman onu nakışlı taşlarla ördürdü. Sütunlarını taştan, tavanını da sac denen ağaçtan yapıldı. Uzunluğu yüz altmış zira (takriben 96m) eni de yüz elli zira (90 m)'a çıkarıldı. Kapılarını ise Hz. Ömer zamanında olduğu gibi altı tane bıraktı.56[56] Bu yıl hac emirliğini yine Hz. Osman üstlenip insanlara hac ettirdi. Mina'da ona çadır kuruldu.
Hz. Osman hem Mina'da hem de Arafat'ta namazı -kısaltmayarak-tam yani dört rekat olarak kıldı. (İbni Abbas der ki: İnsanların Osman aleyhine açıktan açığa ilk konuşması bu konuda oldu. Daha önceki yıl-lurdu Osman Mina'da iki rekat kılıyordu. Halifeliğinin altıncı yılı olunca unu Mina'da dört kıldı. Peygamberin ashabından pek çoğu bunu ayıp, Hu konuda ona sataşmak isteyenler lafı iyice çoğalttı.) Nihayet bir Itım kiı ile Hz. Ali ona gelip: "Vallahi böyle bir şey daha önce geçmedi, Httyli kılman bir dönem olmadı, ben Peygamberin zamanında vardım, iki kılıirdi. lonrn Ebu Bekir, sonra Ömer sonra da senin idareciliğinden bu /.tuıiHhtt kiulttl hep iki rekat değil miydi?" deyince, Hz. Osman: "Bu benim doğru olduğuna kanaat getirdiğim kendi "görüşümdür" dedi.57[57] (Birisi Abdurrahman b. Avfa gelip Hz. Osman'ın iki rekat kıldırdığını haber verdi.
Abdurrahman da yanındakilere iki rekat kıldırıp Hz. Osman'a geldi ve (Sen burada Peygamberle beraber iki kılmadın mı?" dedi. "Evet" deyince "Ebu Bekir'le iki kılmadın mı?" dedi. Yine "Tabi" deyince "Ömer'le?" deyince yine "tabi" dedi. O "Senin hilafetinin başından beri de iki değil miydi?" deyince, Hz. Osman "evet öyleydi" dedi. Bunun üzerine Hz. Osman, Abdurrahman'a: "Beni iyi dinle ya Eba Muhammed (Haber aldığıma göre Yemenlilerle kaba adamlardan hacca gelenler, geçen yılki hacda): "Namaz mukim için iki rekattır, işte imamınız (başkanınız) Osman da iki rekat kılıyor" dediler.
Benim Mekke'de ehlim oldu. İnsanların bu iki rekata kafayı takacaklarından korktuğum için dört rekat kıldım. Hem sonra benim artık Mekke'de bir hanımım var, üstelik Taif'te de malım var. Belki de hac bitince oraya gidip biraz eğleşirim." dedi. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf:
-Bu dediklerinde kabul edilebilecek bir mazeretin yok. Hanımını ele alalım. Senin hanımın -bir kere- Medine'dedir. Sen dilersen o oradan çıkabilir ya sen ona gidersin, o sen nerede oturursan orada oturur. Taifteki malına gelelim: Tau'Ie senin rran üç günlük yol, üstelik sen Taif halkından değilsin. İnsanların dedikodusuna gelince: Rasulullah (s.a.v.)'e vahiy geliyordu, insanlar arasında Müslüman sayısı da az idi. Sonra Ebu Bekir, sonra da Ömer devri böyle idi. Ömer döneminde İslam kökleşti.
55[55] Taberi 4/2
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 24-26
56[56] Taberi 4/267
57[57] Taberi 4/268
Ömer de ölene kadar iki rekat kıldırdı." deyince Hz. Osman (r.a.) "Bu benim kendi ictihadımdır!"
dedi. Abdurrahman (r.a.) oradan çıkıp Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'a rastladı. İbni Mes'ud ona: "Ya Eba
Muhammed! Aykırılık çıkarmak serdir. Bana Osman'ın dört kıldığı haberi ulaşınca ben de
yanımdakilere dört kıldırdım." dedi. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf: "Bana da onun dört kıldığı
haberi geldi ama ben iki kıldırmıştım. Artık şimdi senin dediğin gibi yapacağım, yani dört kılacağım"
dedi.)58[58]
Hicretin Otuzuncu Yıl Olayları
Bu yıl Velid b. Ukbe, Küfe valiliğinden azledilip yerine Said b. el-Âs tayin edildi. (Bunun sebebi şu idi:
Abdullah b. Mes'ud ile Sa'd b. Ebi Vakkas arasında cereyan eden münakaşa, Hz. Osman'a ulaşınca
ikisine de kızdı. Sonra Abdullah'ı bırakıp Sa'd'ı azletti. Sa'd'ın yerine Velîd b. Ukbe'yi atadı. Velid, Hz.
Ömer'in Ceziratu'1-Arab valisi idi. Osman'ın üçüncü yılında Kûfe'ye geldi. Velid insanlarca çok
sevilen yumuşak biri idi. Beş yıl boyunca da böyle idi. Evinde insanların yüzüne kapanan kapısı
yoktu.)59[59]
Sa'd (r.a.) otuzuncu yıl Horasan niyeti ile sefere çıktı. Yanında Huzeyfe, Hasan, Hüseyin, İbni Abbas,
İbni Ömer, Abdullah b. Amr, İbnu Zübeyr gibi ashabın önderleri vardı. Abdullah b. Âmir de Basra'-
dan Horasan'a doğru yola çıktı. Said'den önce davranıp Ebreşehr'de konakladı. Said de Kumıs'ta
konakladı. Sonra Cürcan'a gelip iki yüz bin dinara sulh yaptı. Tamîse şehrine geldi. Tamise halkı
müthiş bir savunma yaptı. Bunun üzerine Said, Huzeyfe'ye "Peygamberimiz korku namazını nasıl
kılardı?" diye sordu, ve orduya korku namazı kıldırdı. O gün Said müşriklerden birine öyle bir darbe
indirdi ki, kılıç omuzundan girip dirseğinin altından çıktı. Şehri kuşattılar. Halk "aman" dileyince -bir
hileli söz kullanarak- "Sizden bir tek kişi öldürülmeyecek" diye söz verdi. Onlar da kaleyi açtılar. O
da bir kişi hariç hepsini kılıçtan geçirdi.60[60]
(Taberi naklediyor: İnsanlar Velid hakkında ikiye ayrılmıştı. Avam tabakası onu çok severken
aristokratlar ona kızıyorlardı. Yine Ebu Kibrân'ın bir cariyesi: "Velid, insanlara hayır getirdi.
Ganimetlerden ve hazineden kölelerle bebeklere bile hisse verirdi."dedi Bu yüzden hürlerle
sonradan köleleştirilenler onun bu haline hiç memnun olmadılar.)
Hz. Ömer, Velid'i Cezire mıntıkası valisi yapmıştı. Bir gün ana tarafının kabilesi olan Benî Tağleb'e
gitti. Ebu Zübeyd diye birisi gelip, kabileden alacağı olduğunu söyleyince, Velid onun hakkını
onlardan alıverdi. Velid Kûfe'ye atanınca bu zat gelip misafir konağına gelir ihtiyacını görür giderdi.
Önceleri Hıristiyan iken Velid'in idareciliğinin son yıllarında onun ısrarıyla Müslüman olmuştu.
Müslüman olunca çok iyi. şiirler söyledi. Daha önce düşmanı olan Ebu Zeynep, Ebu Müverri' ve
Cündüb'e biri gelip: "Velid bu Ebu Zübeyd'le içki içiyor olmasın?" deyince bunlar Kûfe'nin ileri
58[58]Taberi 4/269; Bu bölüm Taberi'ye göre terceme edildi.
İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 26-27
59[59] Taberi 4/269, 270; İbnu'1-Esir el-Kamil 3/105
60[60] Taberi 4/270
gelenlerine gelip "Şu başınızdaki emirinizin sohbet vs. için yegane tercihi Ebu Zübeyd'dir. İkisi de şarap mübtelasıdır." dediler. Hepsi kalkıp Velid'e geldiler. Velid'in evinde kapı yoktu. Ona mescitten giren bir girizgah yapmışlardı. Velid onlardan ancak adamlar içeri girince haberi oldu ve önündeki bir şeyi acele çekip koltuğun altına sürdü. Birisi ona danışmadan elini sokup onu çıkardı. Bir de gördüler ki bir tabak, üzerinde bir iki üzüm tanesi. O, üzüm kalmadığı için ayıp olmasın diye tabağı saklamıştı. Adamlar çıkıp birbirlerini ayıpladı. Velid bu olanları Osman'dan gizleyip kimseye bir şey anlatmadı. İnsanlar arasına fitne girer korkusuyla susup sabretti.
Yine bir keresinden bazıları gelip onu İbni Mesud'a gizlice içki içiyor diye şikayet ettiler. O da: "Birisi yaptığı günahı bizden saklıyorsa biz onun gizli hallerini araştıramayız." dedi. Velid bunu duyunca İbni Mesud'u çağırıp: "Senin gibi bir zatın bana zulmedenlere böyle cevap .vermesine nasıl razı olunur. Ben neyi gizleyebilirim ki. Senin bu cevabın, hakkında şüphe edilen kimseler için geçerlidir." deyince bir-fbirlerine darılıp daha ileri gitmediler.
Sonra o adamlar Velid uyurken gelip parmağından yüzüğünü çıkarıp Hz. Osman'a gelerek Velid'in sarhoş olduğuna yemin ettiler. O da Said b. el-Âs'a ona had vurulmasını emretti. Bu had sebebiyle iki aile arasına düşmanlık girdi.) Hatta halkın Velid'e sevgisi uzun süre devam etti. Sıffeyn savaşı olup, Muaviye Osman'ın velayetini üstlendiğinde bile, Osman (r.a.), Velid'e yapmadığı bir suç ile ayıpladı, diyorlardı. Hz. Ali (r.a.) onlara: "Sizin Osman'a yaptığınız bu itham tıpkı arkasında oturan | adamı öldürmek için kendine mızrak saplayan adamın yaptığı gibidir. Kendi yaptığı şey sebebiyle yediği sopadan Osman'ın ne günahı var. O, I onu görevden aldı. Artık onun yaptığı şeyle bizim bu günkü şu harbimizde Osman'ın ne suçu var! dedi.)61[61]
Bu yıl Fars topraklarından Cor, Abdullah b. Âmir tarafından fethedildi. Oradan pek çok ganimet ele geçirdi. Abdullah b. Âmir fetihlere devam ederek Kâryân, Feyşicân, Erdeşir gibi Horasan topraklarından bir çok şehir ve esir ele geçirdi.62[62]
Davud b. Ebi Hind der ki: Abdullah b. Âmir Fars topraklarını hicri otuzuncu yılda fethedince İran kisrası Yezdecürd oradan kaçtı. Abdullah b. Âmir ile Mücâşi' b. Mes'ud es-Sülemî peşine düştü.63[63]
Halife b. Hayyat'ın anlattığına göre, Abdullah b. âmir Ziyad b. er-Rabî el-Haris'i Sicistan'a yolladı. O da Zalik Şirvas ve Nâşiroz'u fethetti. (Diğer komutanlar da orada Sicistan köylerinden bir kısmını fethetti.) Sonra Abdullah Zernec şehrini kuşattı. Dayanamayan halk, her birinde altın birer bardak olan bin genç hizmetçi karşılığında sulh anlaşması yaptı. Sonra İbnu Amir Horasan'a hareket etti. Öncü kuvvetlerinin komutasını Ahnef b. Kays'averdi. O da Herat ordusu ile karşılaşıp onları bozguna uğrattı.
Sonra İbnu Amir Ebraşehr'i, -ki bu Nişabur şehridir,- sulh ile -bir rivayette zorla- fethetti. Burada Halife b. Hayyat hariç diğer tarihçiler, Nişabur'da Kisrâ b. Hürmüz'ün iki kızının bulunduğunu ilave ederler.
61[61] Taberi 47273; El-Kamil fi't-Tarih 3/105, 106 .
62[62] Tarihi Halife 164
63[63] Tarihi Halife 164; Belazuri, Futuhu'l-Buldan 311
Halife devamla der ki: Abdullah b. Amir, Emir b. Ahmer el-Yeşkurî'yi Tus ve civarına yolladı. O da oraları fethetti. Daha sonra Serah halkından kendisine gelenlerle yüz elli bin dinar karşılığında sulh yaptı.
İbnu Âmir, El-Esved b. Gülsüm el-Adevî'yi Ebreşehr topraklarında bulunan Beyhak şehrine yolladı. Esved Beyhak şehrini ele geçirdi ise de kendisi orada şehit oldu. Sonra İbnu Âmir, Ebraşehr diyarından geri kalan kısmını komutanları Kenara ile bir milyon dirhem ve iki yüz bin dirhem değerinde, saklanabilen yiyeceklerden verilmek şartıyla anlaşma yaptı.
Merv halkı da Abdullah'a elçi yollayıp sulh istediler. Abdullah onlarla bir milyon iki yüz bin dirheme sulh yaptı. Mervlilerin sulh imzasını Merv lideri Maheveyh attı. Bir rivayete göre; İbnu Âmir değil, onun
komutanı olan Hatem b. Nu'man el-Bahilî bu anlaşmayı yapmıştır.
Abdullah b. Âmir, sonra dört bin kişilik bii: kuvvetle Ahnef b. Kays'ı gönderip, Tahâristân, Cüzcân, Fâryab, ve Tâlâkan askerilerini de onunla birleştirdi. Müşriklerin komutanı Tokanşah idi. Müthiş bir savaş oldu. Allah müşrikleri yenilgiye uğratıp Müslümanlara zafer verdi. On üç fersah (her fersah 31/4 mil) mesafe boyunca Müslümanlar onları katletti.
Sonra Ahnef, Merv'den Belh üzerine yürüdü. Onlar dört yüz bin dirheme sulh yaptılar. Sonra Harzem şehrine gelip onlarla savaştı ise de yenmeye imkan bulamayıp geri döndü.
Abdullah b. Âmir, Huleyd b. Abdillah b. Züheyr'i Bazeğis ve Herat'a yolladı. Huleyd Herat'ı fethetti ise de, o döner dönmez halk sulhu bozdular.64[64]
Muhammed b. İshak der ki: Abdullah b. Amir, Merv'e bir ordu yol-ladı. Onlar anlaşmayı kabul edince şehir sulh yoluyla fethedilmiş oldu.65[65]
Sonra Abdullah b. Amir Umre yapmak için Nişabur'dan ihram elbiselerini giyerek yola çıktı. Horasan genel valiliğine el-Ahnef b. Kays'ı vekil yaptı. Mekke'ye varıp Umresini yaptıktan sonra Medine'ye geçip Hz. Osman'la görüştü.
Sonra Horasan halkı Müslümanlarla yaptıkları anlaşmayı bozdular ve Merv şehrinde bir kamp kurup büyük bir asker topladılar. Onlarla savaşmayı El-Ahnef b. Kays üstlendi. Savaş yapıldı ve müşrikler mağlup oldu. Bu harp çok meşhurdur.66[66]
Sonra Abdullah b. Âmir, Medine'den Basra'ya geçti. Hz. Osman'ın şehit edildiği zamana kadar Basra emiri olarak kaldı.
Muaviye de bunun gibi Şam'da kaldı.
Abdullah b. Amir bu yerleri fethedince, Hz. Osman'a gönderilen haraç mallan o kadar çoğaldı ki,
64[64] Tarihi Halife 164, 165; Taberi 4/301, 303; Taberi ve Muntazam'da bunlar otuz birinci yıl olaylarıdır.
65[65] Taberi 4/303
66[66] Taberi ve Halife bu savaşı 31'inci yıl olayı olarak verir.
ona^hususi bir hazine yapıldı. Geçim kaynaklan müthiş çoğaldı. Öyle ki bir kişiye verilen hisse yüz bin Bedre mikdarı idi ki bir bedre dört bin Vâfiye (yani 47 milyon dirhem) tutar.
Kadı Ebu Yusuf: "Kisra'nın hazinelerinden iki yüz bin bedre (yaklaşık 94 milyon dirhem) ele geçti, her bedre dört bindir." der. 67[67]