TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 37. BÖLÜM)
İsmail b. Ümeyye, Nafı yoluyla İbnu Ömer'den naklediyor:
-Peygamberimiz sağ yanında Ebu Bekr sol yanında da Ömer olduğu halde Mescid'e girdi ve:
"Kıyamet günü böyle dirileceğiz." buyurdu. Bu haber Said b. Mesleme el-Emevi, İsmail'den tek
başına rivayet etmiştir. Said, İsmail'den rivayet ettiği yerlerde zayıftır.899[536]
Hz. Ali Kûfe'de kendi halifelik yıllarında kalabalık bir cemaatin huzurda caminin minberine çıkmış
ve: "Peygamberinden sonra bu ümmetin en hayırlısı Ebu Bekr'dir. Ebu Bekr'den sonra hayırlısı
Ömer'dir. Dileseydim üçüncünün adını da söylerdim." demiştir.900[537]
Bu söz Hz. Ali'den mütevatir olacak kadar çok kişi tarafından rivayet edilmiştir. Allah bunun aksini
söyleyen Rafızilerin yüzünü çirkin etsin.901[538]
Süfyan-ı Sevri, Ebu Haşim el-Kasım b. Kesir aracılığıyla Kays el-Harifı'den şöyle nakleder: "Ben Hz.
Ali'yi: "Rasulullah yarışı kazandı. Ebu Bekr birincinin ardından geldi. Ömer de üçüncülüğü paylaştı.
Sonra bir fitneye düştük ki Allah'ın dilediği şeyle oldu." derken duydum." Şerik de bu haberin
aynısını El-Esved b. Kays aracılığıyla Amr b. Süfyan'dan o da Hz. Ali'den rivayet eder.902[539]
Süfyan b. Uyeyne, Zaide -Abdulmelik b. Umeyr- Rıb'î isnadı ile Huzeyfe (r.a.)'tan, Peygamberimiz
(s.a.v.)'in şu hadisini nakleder:
"Benden sonra Ebu Bekr ve Ömer'e uyun. 903[540]
Yine bu haberi Süfyan b. Hüseyn el-Vasifî, Abdulmelik'ten rivayet eder ve bazen de isnadda tedlis
yaparak aradan Zaide'yi çıkartarak rivayet ederdi.
Bu haberi yine Süfyan-ı Sevri de Abdulmelik -Rıb'î'nin kölesi Hilal aracılığıyla Rıb'î'den
nakleder.904[541]
Hz. Aişe anlatıyor: Hz. Ebu Bekr (r.a.): "Yer yüzünde bana Ömer'den daha sevgili gelen biri yok."
898[535] İbni Ebi Şeybe, Musannef 12/6 no 11974; İbnu Asakir 44/174-186 da bunu pek çok tarikiyla nakleder. Tirmizi, Menakib 3738; Müsned 3/27, 93/50, 72; İbni
Mace 96; Ebu Nuaym, Hiiye 7/250; ibni Ebi Asım, Sünne 2/616; Tarihi Cürcan 237; Humeydi, Müsned 755; Taberani, Kebir 6/160, 2/482
899[536] İbnu Adiy, el-Kamil fi'd-Duafa 3/1215; İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 44/187; Tirmizi 3639, 3669; İbni Mace 99; Hakim 3/68, 4/280; İ. Ebi Asım, Sünne 2/616;
Hatib Tarihi Bağdad 4/365, 12/137
900[537] İbni Ebi Şeybe 12/34 no 11999; İbni Mace 106; Müsnedi Ahmed 1/106 h. No 837, 838, 839, 840; Tarihi Dımışk 44/196, 197, 198, 199, 200, 201-217; Hatib
1/114
901[538] İbni Asakir bunların bir kısmını nakleder: Hz Ali'den bu sözü, Şa'bi, Muhammed b. El-Hanefiyye, Ebu Cuhayfe, Zir b. Hubeys, Amr b. Ma'dikerib, Haris,
Abduhayr, Ebu İshak ashabdan İbni Abbas Ebu Hüreyre, Amr b. Hurays ile Nezzal b. Sebra, Zeyd b. Vehb, Mes'ade el-Beceli, Ebu Hazini, Abdullah b. Seleme, Ebu
Hilal el-Ateki, AH b. Şu'be, İsmail b. Ziyad, çeşitli yollarla nakleder.
902[539] Müsned 1/112, 124, 125, 132, 147; İbni Asakir, T. Dımışk 44/217, 218, 219
903[540] Tirmizi, Menakib 3742; İbnu Mace 97; Müsned 5/382, 399, 402; İbni Ebi Şeybe, Musannef 12/11 h. No 11991; Beyh., S. Kübra 5/12, 8/153; Hakim 3/75; Ebu
"Nuaym, Hilye 9/109; İbni Hibban, Mevarid 2193; Buhari, T. Kebir 8/209, 9/50; Tarihi Bağdad 4/337, 7/403, 12/20; Humeydi 949; Taberani, Kebir 9/68; t. E. Asım,
Sünne 2/117, 545; İbni Sa'd 2/2/98; Belazuri, Ensab 10/295
904[541] Farklılıklar için üst kaynaklara bilhassa İbnu Asakir T. Dımışk 44/227, 228, 229, 230, 231,232, 233'e bak.
dedi.905[542]
Yine Hz. Aişe anlatıyor: Vefat ettiği hastalığı esnasında Ebu Bekrin yanına bir grup insan girdi ve:
Sen Rabbinin katına doğru yola çıkmışken, başımıza Ömer'i tayin etmeyi içine nasıl sığdırdın,
Rabbine bu konuda yarın ne diyeceksin?" dediler. O da "Ben onların başına en hayırlılarını tayin
ettim." diyeceğim, dedi.906[543]
Zühri'nin dediğine göre: Hz. Ömer'i "Emiru'l-Mü'minin" diye ilk selamlayan Muğira b. Şu'be
olmuştur.907[544]
Kasım b. Muhammed anlatıyor: Ömer dedi ki: "Benden sonra bu idareye gelecek olan kimse,
kendisinden bunu almaya yakın akrabanın da uzak insanların da arzulayacaklarmı iyi bilsin. Ben
kendimi insanlara karşı imkanım dahilinde uğraşacağım. Bu yükü taşımaya benden daha fazla takati
olan birinin var olduğunu bilsem kesinlikle varıp boynumun vurulmasını bu işe yüklenmeye tercih
ederim.908[545]
İbn Abbas'tan nakledilir: Hz. Ömer halife tayin edilince kendisine "birisi neredeyse bu İşi senden
daha iyi yapacağını iddia edecek." dendi. "Bu ne demek" deyince, "Senin sert olduğun söyleniyor."
dendi. O da "Onlara karşı kalbimi merhametle dolduran, onların kalbini de korku ile dolduran
Allah'a hamd olsun!" dedi.909[546]
el-Ahmet b. Kays der ki: Ömer (r.a.)'ı: "Bu Allah'ın (hazinenin) malından Ömer'e kullanması helal
olan, bir yaz için bir de kış için olmak üzere iki elbise, ömre ve haccımı yapmak için bir binek,
Kureyş'in zengininden olmayan, orta halli bir adammki gibi aileme yetecek yiyecek. Sonra ben de
bu müslümanlardan biriyim" derken
duydum. 910[547]
Urve der ki: Hz. Ömer, hilafeti boyunca insanlara bizzat kendisi hac ettirmiştir.
Abdullah b. Ömer anlatıyor: Ben Peygamberimizden sonra, onun vefatından beri Ömer b.
Hattab'dan daha gayretli, daha cömert olan birini görmedim.911[548]
Zühri der ki: Allah Şam diyarının tamamını, Ceziratu'l-Arap'ın, Mısır'ın ve Irak'ın hepsini Ömer'e
fethetmeyi nasib etti. Ölümünden bir yıl önce divanları kurdurdu, halka, devletin elindeki ganimet
gelirlerini taksim etti.912[549]
905[542] İbni Asakir, T. Dımışk 44/247
906[543] İbni Sa'd, Tabakat 3/274, İ. Asakir, T. Dımışk 44/250; İbni Ebi Şeybe 12/36'da; Abdurrezzak, Tabakat 3/1/196; Belazuri, Ensabu'l-Eşraf 10/306
907[544] Bııhari, Tarihi Sağir 1/54, Akıyl b. Halid yoluyla Zühri'den; İbnu Abdıı'1-Berr, El-İstiab 2/465; İbni Asakir, T. Dımışk 44/260
908[545] İbni Sa'd 3/275; İbnu'l-Cevzi, Menakibi Ömer s. 58; T. Dımışk 44/267; Belazuri. Ensab 10/307
909[546] İbni Asakir, Tarihi Dımışk 44/269; İ. Cevzi, Menakibu Ömer s. 134, 135
910[547] İbnu Sa'd, Tabakat 3/275; İbnu Asakir 44/270, 276; İbnu Sa'd rivayeti iki ayrı rivayetin birleşmesi olduğu için daha uzundur. Belazuri Ensabu'l-Eşraf 10/307
911[548] Buhari, Fazaifu'l-Ashab 62/6 h. No 3687; İbni Sa'd 3/292; Tarihi Dımışk 44/272.. 273; İ. Ebi Şeybe 12/29 no 12047
912[549] İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 44/170
Asım b. Ebi'n-Necûd, Ensardan biri aracılığıyla Huzeyme b. Sabit'ten şöyle nakleder: Hz. Ömer (r.a.)
birini bir yere vali olarak atadığında, ona yazıp; "beygire binmeyeceğine, has un (vs. en iyi şeyler)
yemeyeceğine, incecik elbise giymeyeceğine, idare kapısını ihtiyaç sahiplerinin yüzüne
kapamayacağını, böyle bir şey yaparsa kendisinin cezalandırılmayı kabul edeceğine" dair şart
koyardı. (Buna muhacir ve ensarı da şahit tutardı.)913[550]
Tarık b. Şihab der ki: Adamın biri, Ömer'e (r.a.) yalan bir şey söyleyip de içinde bazı yalanlar eklese,
Hz. Ömer hemen "şunu tut" derdi. Sonra ona yine bir şey anlattı mı bu yalanı tespit eder ve "şunu
tut bakayım" der. Adama da: "Senin bana tutmayı emrettiklerinin dışında sana anlattıklarımın hepsi
doğru idi." derdi.6
Mbnu Asakir, T. Dımışk 44/282
Abdullah b. Mesud der ki: "Salihler anıldığında Ömer'e gel. Zira Ömer bizim içimizde Allah'ın
kitabım en iyi bilen, Allah'ın dinini en iyi kavrayan idi.914[551]
Abdullah b. Mes'ud der ki: Ömer'in ilmini terazinin bir kefesine, yeryüzündeki insanların bilgisini de
öteki kefeye koysaydınız Ömer'in ilmi onlarınkinden fazla gelirdi.915[552]
Şemir, Huzeyfe (r.a.)'tan rivayet ediyor: İnsanların ilmi Ömer'le beraber bir delikte (yuvada)
gizlenmektedir.916[553]
Abdullah b. Ömer (r.a.) der ki: Hz. Ömer, Bakara suresini on iki yılda öğrenebildi. Öğrenince de bir
deve kurban etti.917[554]
El-Avvâm b. Havşeb, Muaviye'den şunları nakleder:
-Ebu Bekr'e gelince ne o dünyayı istedi ne de dünya onu, Ömer ise, dünya onu istedi ama o dünyayı
istemedi. Osma ise hem dünyadan hem de dünya ondan bir şey elde etti. Bize gelince biz o
dünyalığın içinde -eşek gibi- hem yüz üstü hem sırtüstü anladık (sürtünüp kaşıntımızı
giderdik).918[555] (Sonumuzun nereye varacağını Allah bilir.)919[556]
İkrime b. Halid ve diğerleri anlatıyor:
-Hafsa, Abdullah b. Ömer ve diğerleri Hz. Ömer'le konuşup "Sen daha iyi yemek yesen -güçlensenbu
senin hakkı savunman için gereken kuvveti elde etmen için gerekir!" dediler. Ömer (r.a.) da:
913[550] Tarihi Dımışk 44/276
914[551] İ. E. Şeybe, Musannef 12/26 no 12038, 23 no 12024; İbni Sa'd 3/1/270; Abdurrezzak, Musannef 11/231
915[552] İbni Ebi Şeybe, Musannef 12/32 h. No 12052; Lakin burada "yeryüzündeki ler" yerine "arap kabilelerindekiler" ibaresi yer alır. Hakim 3/86; Tarihi Dımışk
44/285; îbni Sa'd 2/336; Belazuri, Ensab 10/296
916[553] Tarihi Dımışk 44/285; İbni Sa'd, Tabakat 2/336; Belazuri, Ensab 10/296; İ. E. Şeybe, Musannef 12/39 no 12071
917[554] İbni Asakir, Tarihi Dımışk 44/286
918[555] Anlamak, Köyüm Kurucabel'in çok has bir kelimesidir. Ancak ikinci harf olan "n" eski Osmanlicadakİ genizden sÖy!enen(n ile g arasınnda) harfle olacaktır.
Gerek hayvan gerek keklik vs hayvanlar kaşıntılarını gidermek için sırt üstü bir sağa bir sola döner. İşte buna Toros köylerinde "anlamak" denir. Kuşların böyle
devamlı kullandığı yere de "anlak" denir.
919[556] İbni Asakir, T. Dımışk 44/291
"Hepiniz bu görüşte misiniz?" dedi. Onlar "Evet" deyince o "Evet nasihatinizi anladım ama ben iki arkadaşımı (Yani Nebi (s.a.v.), Ebu Bekri) bir caddede bıraktım ki, şimdi onların caddesini terk edecek olsam o caddeye evde erişemem ki." dedi. İkrime der ki: O zaman insanlara kıtlık isabet etti. Ömer de o sene kıtlık geçene kadar ne tereyağı ne de yağlı bir Şey yedi. (Tarihi Dimeşk 44/287-288 Parantez arası metinde yoktur. İbni Asakirden alıntıdır.)
İbnu Ebi Müleyke anlatıyor: Hz. Ömer yemek yerken Utbe b.
Farkad Irak'tan gelmiş ve onun kuru ekmek ve zeytinyağı yediğini görmüştü. Hz. Ömer buyur edince, yemek için oturdu ama bu sert ekmeği yutamayacağım anladı. Sonra Utbe b. Ferkad, Hz. Ömer'le bu yemek konusunu görüştü ve beyaz undan yapılan Huvarî denen yemekten yesen! deyince Ömer (r.a.) "Yazıklar olsun, o müslümanların hepsine yeter mi?" dedi. "Hayır" deyince "Ya Utbe, sen benim dünya hayatımda tayyibatımın hepsini yiyip keyiflenmemi mi istiyorsun." dedi.920[557]
Mübarek anlatıyor: Hasan-ı Basri der ki: Hz. Ömer, et yemekte olan oğlu Asım'ın yanına girdi ve "Bu ne?" dedi. O "Et canımız çekti de" dedi. Hz. Ömer "Peki sen her defa canıym çektiğini yer misin. Kişiye israf olarak canının çektiği her şeyi yemesi yeter!" dedi.2
Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem, babası aracılığıyla dedesi Eslem'den şöyle naklediyor. Hz. Ömer dedi ki:
-"Kalbime taze balık yeme arzusu düştü." Kölesi Yerfe'e "Hemen bineğini alıp yola çık!" dedi. Yerfe' bineğiyle iki gece yol giderek (deniz kıyısındaki) El-Câr kasabasına geldi. (On beş Sa1 alan) bir zenbile balık doldurup iki gece de bunlarla geri geldi. Yerfe' balıkları yıkayıp temizledi ve Ömer (r.a.)'a geldi. Hz. Ömer ona: "Geleyim de bir bakayım!" deyip oraya varıp bakınca köleye: "Sen şu balığın kulak altındaki damarı temizlemeyi unuttun. Ömer'in iştahı için bir hayvana eziyet ettin demek. Hayır vallahi Ömer senin bu yükünden hiç bir şey tatmayacaktır." dedi.ı
Katade anlatır: Hz. Ömer halife olduğu halde yünden dokuma, bir tarafı deri ile yamanmış bir cübbe giyer ve omuzunda insanları terbiyede kullandığı kamçısı ile sokaklarda dolaşır, eğer atılmış eski iplik ve çekirdeklere rastlarsa onları alır ve faydalanmaları için insanların menzillerine atardı.921[558]
Enes b. Malik (r.a.): "Ben Ömer'in gömleğinin iki omuz başı arasında dört yamalık gördüm." der.922[559]
Ebu Osman en-Nehdî de "Ben Ömer'in izarmda deriyle kapanmış bir yama gördüm." diye söyler.
Abdullah b. Amir b. Rabîa anlatıyor: Ben Ömer'le hac ettim ne çadır ne çatma kuruldu. Bir ağacın üzerine bir kumaş veya deri sofra gerilip altında gölgelenirdi.923[560]
920[557] Tarihi Dımışk 44/295, 296
921[558] İbni Sa'd, Tabakat 3/330; İbni Asakir, Tarihi Dımışk 44/303
922[559] İbni Sa'd, Tabakat 3/328; Tarihi Dımışk 44/303, Usdu'l Gabe 4/62
923[560] İbni Sa'd 3/279; Tarihi Dımışk 44/305; Belazuri, Ensab 10/316
Abdullah b. Müslim b. Hürmüz, Ebu'l-Gâdiye eş-Şâmî'den naklediyor: Hz. Ömer (Şam seferinde) Cabiye denen köye kızıl bir devenin üstünde, başında sarık ya da takkesi olmadığından kafasının dazlaklığı güneş ışınıyla parıl parıl parlayarak gelmişti. Devenin ayak koyacak özengisi olmadığından ayaklarını palanın ik tarafının üstüne kornustu-. Onun şiltesi Enbican yünlü dokuma bir şey olup konakladığında bu Ömer'in yatağı olurdu. Heybesi lifle dolmuş olup binili iken heybe.
indiğinde yastık olarak kullanırdı. Üzerinde pamuklu bir gömlek olup eskimiş ve cepleri parçalanmıştı. "Bana köyün reisini çağırın" dedi. Onu çağırdılar. Ömer gömleğimi yıkayın, bana da iğreti (geçici) bir gömlek verip ve yırtıkları dikin!" dedi.
Ona keten dokuma bir gömlek getirdiler. "Bu ne?" dedi. "Keten" denildi. "Keten ne?" diye sordu. Ona anlattılar. O da gömleğini çıkardı. Onlar onu yıkayıp yamadılar. O da gömleği giydi. Köyün muh-tarı: "Sen arapların kralısın. Burası da deve kullanmaya elverişli olmayan bir ülke" dedi. Bunun üzerine ona bir beygir getirildi. Üzerine sadece kadife şilte konmuş olup ne semer ne palan vardı. Hz. Ömer üzerinde biraz gidip "Durdurun durdun! İnsanların şeytana bindiğini sanmıyordum, bu ne? Bana devemi getirin." dedi ve ona bindi.924[561]
Muttalib b. Ziyad, Abdullah b. İsa'dan nakleder:
-Hz. Ömer'in yüzünde ağlamaktan oluşmuş iki çizgi vardı.925[562]
Hasen-i Basri'den nakledilir: Hz. Ömer geceleyin okumayı adet ettiği ayetleri okuyarak yürür, bazen bu yüzden düşer de hastanın tedavi edildiği gibi günlerce tedavi görürdü.926[563]
Enes (r.a.) anlatıyor:
-Hz. Ömer'le çıkmıştım. Bir bahçeye girdi. İkimizin arasında duvar vardı. Onu orada kendi kendine "Hattab oğlu, mü'minlerin erilin Ömer ha! Ya Hattab oğulları, senden sakınacak, ya da sana azab edecektir." derken duydum.927[564]
Abdullah b. Âmir b. Rabîa der ki: Hz. Ömer'i gördüm yerden bir saman parçası aldı ve: "Keşke ben bu saman çöpü olaydım hiç bir şey olmayaydım, keşke anam beni doğurmasaydı" diyordu.928[565]
Abdullah b. Ömer b. Hafs der ki: Ömer b. el-Hattab bir kere omuzuna bir kırba yüklenmiş gidiyordu. Kendisine bu durum sorulunca "Nefsim kendimin de hoşuna gitmeye başladı. Onu biraz alçalt-mak arzu ettim." dedi.929[566]
Salt b. Bihrâm, Cümey'a b. Umeyr et-Teymî'nin İbni Ömer'den şöyle dediğini anlatır: Ben Celûla vakasında bulundum. Ganimetten elime geçenleri kırk bine sattım. Sonra Ömer'in yanına
924[561] İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 44/306; İbnu'l-Cevzî, Menakibi Ömer s. 150
925[562] İbnu'l-Cevzi a.g.e. s. 168; Tarihi Dımışk 44/308
926[563] İ. Asakir, Tarihi Dımışk 44/309; İ. Cevzi a.g.e. 168
927[564] İ. Asakir, T. Dımışk 44/310; İbni Sa'd 3/292
928[565] İbnu Mübarek, Züht s. 79 no 234; Tarihi Dımışk 44/313
929[566] Tarhi Dımışk 44/318
geldiğimde bana:
-Ne diyorsun, ben cehenneme arz olunmuş olsam, sana da: "babanı fidye ver de kurtar" deseler fidyemi verir misin?" dedi. Ben de "Vallahi sana eziyet verecek her şey için fidyeni vermeye hazırım!" dedim. O da: "Sanki ben de, insanlar birbiriyle alış veriş yaparken "Bu Ömer'in oğlu Abdullah, Rasulullah'ın arkadaşı, mü'minlerin emirinin oğlu, onun katında ona insanların en sevgilisi, dediklerine şahit oluyorum. Tabi sen de böylesin. Sana ucuz vermeleri her halde sana pahalı satmalarından daha çok hoşuna gider. Ben -imam olarak- bir bölüştürü-cüyüm, mes'ulüm. Ve sana Kureyş'ten bir tüccarın kazancından daha fazla vereceğim. Bir dirhemine bir dirhem kâr veriyorum." dedi. Sonra bir tüccarı çağırıp ondan o malı dört yüz bin dirheme aldı ve bana da seksen bin dinar verdi. Kalanları da bölüştürmesi için Sa'd b. Ebi Vakkas'ayolladı.930[567]
Hasen-i Basri anlatıyor: Hz. Ömer (r.a.), çok zayıflamış bir kız çocuğu gördü ve "Bu kim?" diye sordu. Abdullah b. Ömer de "Bu kızlarından birisi!" deyince "Hangi kızım bu?" dedi. O da: "Benim kızım, yani torunun!" dedi. Hz. Ömer de "Gördüğüme göre ona ne olmuş da böyle cılız kalmış?" deyince oğlu: "Senin işin! Ona geçinecek nafaka vermiyorsun." deyince Hz. Ömer de: "Vallahi ben senin çocuklarının geçimiyle yükümlü değilim be adam, onlar için çalış sana!" dedi.931[568]
Muhammed b. Sirîn anlatıyor: Bir akrabası Ömer'e gelip devlet hazinesinden kendisine bir şey vermesi teklifinde bulundu. Hz. Ömer onu şiddetle azarlayıp "Sen benim Allah huzuruna hain bir kral olarak çıkmamı mı istiyorsun!" dedi. Sonra da kendi öz malından ona on bin dirhem verdi.932[569]
Huzeyfe der ki: Vallahi Allah yolunda kendisini ayıplayanların kınamalarına aldırmayan Ömer dışında kimse tammadım.933[570]
Huzeyfe anlatıyor: Bir gün Ömer'in huzurunda oturuyorduk. "Peygamber (s.a.v.)'in fitne hakkındaki sözünü hanginiz ezberlemişti?" dedi. "Ben" dedim. Bana "Sen zaten pek cüretlisin!" dedi. Ben de: "Kişinin ailesi, malı ve evladı yüzünden olan fitneye namaz, oruç, sadaka, emri bi'1-ma'ruf ve'n-nehyu ani'l-münker keffaret olur." hadisini) anlattım. "Sana bunları sormuyorum, lakin ben, deniz dalgası gibi dalgalanarak gelen fitneyi soruyorum!" dedi. Ben de: "Ama o dediğin fitnenin sana bir zararı yok. Zira onunla senin aranda kapalı bir kapı var!" dedim. Hz. Ömer: "Peki bu kapalı kapı kırılacak mı yoksa açılacak mı?" dedi. Ben "Normal açılmayacağı gibi üstelik kırılarak açılacak!" dedim. Hz. Ömer bunun üzerine "Öyle olunca da bir daha hiç kapanmayacak!" dedi.
Ravi der ki: Biz Huzeyfe'ye "Ömer kapının kim olduğunu biliyor muydu?" diye sordu da: "Evet! Yarının önünde gece olduğunu bildiği
gibi kesin biliyordu. Zira ben ona asla mugalata olmayan bir hadis anlattım!" dedi. Mesruk
930[567] İ. Asakir, Tarihi Dımışk 44/322, 323
931[568] İbnu Sa'd, Tabakat 3/277; İ. A. T. Dımışk 44/329; İ. Cevzi, Menakib s. 105 Haberin Cerir b. Hazini Hasen-i Basri isnadında "Ben yanımdaki devlet malından ona vermediysem, diğer insanların kızları için kazandığı gibi kazanmaktan aciz mi-sin?" dedi, şeklinde geçer.
932[569] İbnu Sa'd 3/303; İ. A. T. Dımışk 44/331; Taberi, Tarih 2/566
933[570] İ. Asakir, T. Dımışk 44/332
Huzeyfe'ye "Kapı kim idi?" diye sordu. O da "Kapı Ömer'di!" dedi. Bu hadisi İmam Buhari tahric
ediyor.934[571]
İbrahim b. Abdurrahman b. Avf anlatıyor:
-Kisra'nın hazineleri Hz. Ömer'e getirildiğinde Abdullah b. Erkanı "Ya Emira'l-Mü'minin! Onu
paylaştırana kadar hazineye koysak olmaz mı?" dedi. Hz. Ömer: "Hayır vallahi onun işini bitirmeden
onu dam altına koymayacağım." deyip mescidin ortasına yığdırdı. Bu yüzden onları da korumak için
geceyi orada geçirdi. Sabah olup da üzerindeki örtü açılınca Ömer altın ve gümüşlerin parıl parıl
ışıklarını görünce ağladı. Abdurrahman b. Avf ona: "Neye ağlıyorsun ey mü'minlerin emiri? Vallahi
bu gün kesinlikle şükür ve sevinç günüdür!" dedi. Hz. Ömer de ona: Yazık sana! Bu altın ve gümüş
var ya, işte hangi millete verilse aralarına düşmanlık ve buğz girmesine sebep olan bir merettir!"
dedi.935[572]
Hz. Ömer'in kölesi Eşlem anlatıyor: Ömer (r.a.) kölelerinden Hüney adlı birini bekçi yaptı, ve ona
"Bana bak ey kişi, müslümanlara kanatlarını indir (dövüş horuzu gibi kanat kaldırma) yani iyi
muamele et, mazlumun bedduasından sakın. Zira o kabul edilen dualardandır. Meraya bir kaz
devesi olan ile bir bölükçük koyunu olan kimseleri kat. İbnu Avf ile îbnu Affan'ın develerinden sakın.
Zira mera yetmeyince bunların hayvanları ölse geçim için bunlar ziraatçılık ve hurmacılık yaparmuhtaç
olmazlar. Ama bu malı az olan insanların hayvanları ölürse -başka malları olmadığı içindoğruca
bana gelecekler ve "Ya emira'l-mü'minin, muhtaç kaldık!" diyecekler. Be babasız kalasıca,
ben onları bu halde kıvranmaya bırakiverecekmiyim. Su ve ot olan meradan onlara yer göstermek,
bana onlara altın ve gümüş vermekten daha kolaydır. Hem vallahi bu az mal sahihleri benim
kendilerine zulmettiğimi sanıyor. Zira bu mera onların ülkesi olup cahiliye döneminde orayı
savunmak için savaştılar, İslâmi dönemde de o topraklar üzerinde yaşarken İslama girdiler. (Şimdi
mera hakkının hep kendilerine ait olduğunu sanıyorlar). Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim
ki, Allah yolunda cihada gitmek isteyip de bineği olmayanları bindirmek üzere beslediğim şu
hayvanlar olmasaydı, onların topraklarından bir karış yeri bile mera olarak tahsis etmezdim." dedi.
Bu haberi Buhari Sahih'inde rivayet etmiştir.936[573]
İlk Divanın Kuruluşu
Ebu Hüreyre anlatıyor:
(Bahreyn'dan Ömer'in yanma gelmiştim. Bana halkı sorup "Ne getirdin?" dedi. "Beş yüz bin
dirhem" dedim. Hayret edip ne diyorsun kaaç? dedi. Ben de beş kerre "Yüz bin yüz bin" diye
934[571] Buhari, Mevakit 1/133 h. No 525, Zekat 2/119 no İ435, Savm 2/226 no 1895, Menakib 4/174 no 3586, Fiten 3/96 no 7096; Müslim, İman 231; Fiten 2359;
Müsned 5/386, 401, 405; İ. A. T. Dımışk 44/333; İ. Ebi Şeybe, Musannef 15/13, 16; Tirmizi 2258; İbni Mace 3955; Müsned 5/386, 401, 405
935[572] îbnu Asakir, T. Dımışk 44/339
936[573] Buhari Cihad ve Siyer 56/180 h. No 3059; Malik, Muvatta Da'vetu'l-Mazlum 60/1; T. Dımışk 44/341; Belazuri 10/405 kısa olarak
Bu Hüney hakkında İbni Sa'd 5/1 l'de kısa ama faydalı bir bilgi verir. Hüneyin torunu dedesinden "Rebze"deki koruluğa tayin edildiğini anlatır.
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/357-383
tekrarladım. "Yorgunsun yat da yarın gel." dedi. Ertesi gün varınca yine sordu. Ben "Beş yüz bin dirhem." deyince bana "Sen iyi misin?" dedi. Etraftakiler benim büyük bir servet getirdiğimi bildirip "İstersen tartalım, istersen sayalım" dediler. Adamın birisi "Ya Emira'l-mu'minin! Ben İranlılarda gördüm. Bir divan yapmış -isimleri belirlemişler- İnsanlara ona göre veriyorlar." dedi.) Bunun üzerine emretti, de divan yapıldı. (İsim-sicil defteri yapıldı). Buna göre ilk muhacirlere bu mallardan beşer bin, Ensardan olanlara dörder bin, Peygamberimizin hanımlarına on ikişer bin dirhem olarak verildi.
İbrahim Nehaî: "Hz. Ömer halife olduğu halde ticaret yapardı." der.937[574] (Hadise şudur: Hz. Ömer halifeyken Şam'a ticaret için bir kervan hazırlayıp Abdurrahman b. Avftan dört bin dirhem borç istemek üzere birini yolladı. O da adama "Selam söyle bunu hazineden alıp ticaret yapınca oraya geri ödesin." dedi. Bu Ömer'in çok ağrına gitti. Adama rastlayınca "Bana parayı hazineden alsın diye söyleyen sen misin? Bu para gelmeden ölecek olursam siz: "Yahu aldıysa bunu halife aldı, bırakın almayalım." diyecek ve kıyamette beni hesaba çektireceksiniz öyle mi? Hayır, ben bu borcu hırslı, cimri tıpkı senin gibi birinden almak istedim. Ölecek olursam bile yine alacağını gelir mirasımdan söke söke alır." dedi.)938[575]
A'meş, Ebu Salih'ten Malik ed-Dâr'ın şöyle dediğini anlatır: Hz. Ömer zamanında insanlara büyük bir sıkıntı veren kıtlık olmuştu. Adamın biri Peygamber (s.a.v.)'in kabrine gelerek: "Ya Rasulallah ümmetin için Allah'tan yağmur iste. Zira mahvoldular!" dedi. Rasulullah bu adamın rüyasına girdi ve: "Sen Ömer'e git ve benim selamımı söyle ve ona onların yağmura kanacaklarını haber verip Ömer'e de "sana cıvan mertlik gerek diye iki kere söyle" dedi. Adam gelip Hz. Ömer'e anlatınca, Ömer ağladı ve "Ya Rab yapmaktan aciz kaldığım yere kadar yapabilirim." dedi. 939[576]
Enes (r.a.) anlatıyor: Rimade (Kül gibi renkler açlıktan solduğu) senesi Hz. Ömer'in karnı zeytin yağı yemekten gurul gurul öterdi. Kendine tereyağı yemeyi yasak etmişti. Parmağıyla karnına bastırır ve: "Ne yapalım insanlar bu kıtlıktan kurtulana kadar sana verecek bir şey bizde yok." derdi.940[577]
Vakidi anlatıyor: Bize Hişam b. Sa'd, Zeyd b. Eşlem yoluyla Hz. Ömer'in kölesi Eşlemden nakletti ki: Rimade denen kıtlık yılı olunca her taraftan arap kabileleri açlığa ve susuzluğa dayanamayıp kalkıp Medine'ye geldiler. Hz. Ömer bu kıtlık zedelerin işleriyle uğraşmak üzere bir ekip kurmuştu. Bir gece Ömer'in yanındakilere "Bizim yemek verdiğimiz adamların sayısını hesaplayın" dediğini duydum. Sağlıklı adamları saydılar, tam yedi bin kişi oldukları anlaşıldı. Açlık ve susuzluktan hasta olanlarla onları aileleri ise tam kırk bin kişiydi. Bir kaç gün sonra bu sayı erkek ve eşleriyle altmış bine vardı. Allah gökten yağmur indirene kadar bunlar Medine'den ayrılmadılar. Sonunda yağmur gelince gördüm ki Ömer, bu göçmenleri geldikleri çöldeki yurtlarına götürmek için, birer adam tayin etmiş, onlara yiyecek ve ülkelerine götürecek binit veriyordu. Bu göçmenler arasında açlıktan müthiş bir ölüm hadisesi de ortaya çıkmış. Sanıyorum ki üçte ikisi açlıktan ölmüşler de ancak üçte bir kalmıştı. Ömer'in işçileri seher vakti gidip kazanın başına geçer ve onlara bulamaç ile Kerkur
937[574] İbni Sa'd 3/312; İbnu Asakir, T. Dımışk 44/347
938[575] İ. Asakir, T. Dımışk 44/345; İbni Sa'd 3/278. Parantez arası kaynaklardan ilavedir.
939[576] İbnu Ebi Şeybe, Musannef 12/32 no 12051; Beyhaki, Delail 7/47; İ. A. T. Dımışk 44/345
940[577] İbni Sa’d 3/312; İbni Asakir, T. Dımışk 44/347
pişirirlerdi. (Ömer bu kıtlık yılı geçene kadar ne kendi evinde, ne çocuklarının evinde yemek yedi.
Daima bu insanlarla beraber yedi.)941[578]
Yine Eşlem der ki: Biz kendi aramızda: "Eğer Allah kıtlık senesindeki kuraklığı kaldırmamış olsaydı
sanıyorum Ömer müslümanların başına gelen bu bela tasasıyla ölecekti." derdik.942[579]
Süfyan-i Sevri der ki: 'Kim ki Hz. Ali, müslümanların idareciliğine Ebu Bekr ve Ömer'den daha fazla
hak sahibi idi' diye iddia ederse, Ebu Bekr'e, Ömer'e ve muhacirlerle Ensar'a yanılma isnad etmiş
olurlar.943[580]
Şerik der ki: Ali'yi, Ebu Bekr ve Ömer'e üstün tutan hiç bir kimsede hayır yoktur.944[581]
Ebu Usame "Ebu Bekr ve Ömer'in kim olduğunu anlıyormusunuz. Onlar islâm'ın anası ve babası
durumundadır." dedi.945[582]
Hasen b. Salih b. Hayy der ki: Ben Ca'fer b. Muhammed es-Sadik'i "Ebu Bekr ve Ömer'i hayırla
anmayan adamlardan ben uzağım!" derken duydum.946[583]
Hz. Ömer (R.A.)'In Hanım Ve Çocukları
Hz. Ömer, Maz'un kızı Zeyneb ile evlendi. Bu hanımından Abdullah, Hafsa ve Abdurrahman doğdu.
Sonra Huzâa kabilesinden Müleyke ile evlendi. Bundan oğlu Ubeydullah doğdu, (Bu Ali b.
Muhammed'in görüşüdür) Sonra Ömer bu hanımından ayrıldı.
Vakidi ise. Ubeydullah (Sıffeyn'de Muaviye tarafında iken öldürülen) Zeyd el-Esğar'in anneleri
Müleyke değil Cervel kızı Ümmü Gülsüm'dür, der.
Sonra Haris b. Hişam kızı Ümmü Hukeym el-Mah'zumiyye ile evlendi. Ondan Fatıma adlı kızı doğdu.
Sonra Asım b. Sabit kızı Cemile ile evlenip ondan Asım doğdu. Hz, Fatimatu'z-Zelıra (r.a.)'m kızı
Ümmü Gülsüm ile evlenip ona kırk bin dirhem mihir verdi. Bundan Zcyd ile Rukiyye doğdu.
Yemenli bir hanım olan Lüheyye ile evlenip ondan Abdurrahman el-Esğar dünyaya geldi. Daha
sonra Zeyd b. Amr b. Nüfeyl kızı Âtike ile evlendi. Hz. Ömer ölünce bu hanım Zübeyr b. cl-Avvam'la
evlendi.]
El-Leys b. Sa'd der ki: On üçüncü yılın Recep ayında Ömer halife tayin olundu, Şam diyarı da
fethedildi. Sonra hicri 15'inci yılda Yermuk savaşı yapıldı. On altıncı yılda Şam diyarının girizgahı
941[578] İbni Sa'd 3/316, 317; Tarihi Dımışk 44/348, 349
942[579] İ.A. Tarii Dımeşk 44/349 İbn Sa'd 3/315
943[580] İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 44/384
944[581] İbnu Asakir, T. Dımışk 44/385
945[582] İbnu Asakir T. Dımışk 44/386
946[583] Tarihi Dımışk 44/386
olan Câbiye fethedildi. Ardından on yedinci yılda İliya (Kudüs) ve Serğ fethedildi. Ardından on
sekizinci yılda kıtlık kuraklık yılı (Rimade) ile Amvas'ta veba salgını oldu. 19'uncu yılda Celûla vakası
oldu. Sonra Şam diyarından Bab-ı Liyon ve Kaysariyye şehirleri zapt edildi. Heraklius'un ölümü
20'nci yılda oldu. Aynı yılda Mısır fethedildi. 21 'inci yılda Nihavend şehri ele geçti. İskenderiyye'nin
fethi ise 22'nci yılda gerçekleşti. Aynı yılda İsfehar ve Hemedan zapt oldu. Sonra Amr b. El-Âs
Trablusgarp'a sefer etti. Bu yıl Ammariye savaşı oldu. Mısır fethinin komutanlığını Vehb b. Umeyr
el-Cümehî yaptı. Yirmi üçüncü yıldaki Şam halkının emiri Ebu'l-A'ver idi. Sonra Hz. Ömer yıl sonunda
hac dönüşü şehit edildi.947[584]
Halife b. Hayyat, Tarih'inde Celûla savaşı 17'nci yılda oldu, der.948[585]
Hz. Ömer'in Şehit Edilişi
Said b. Müseyyeb anlatıyor: Hz. Ömer (son haccmda) Mina'dan ayrıldıktan sonra Mekke'deki EIEbtah
denen yerde devesini çökertip oradaki çakılları toplayıp istif yaptı, sonra sırtını yaslayıp
ellerini semaya kaldırarak "Allah'ım yaşım ilerledi, gözüm azaldı, tebaam yeryüzüne dağıldı. Daha
fazla yoyulmadan, terk edilmeden beni huzuruna al!" diye dua etmişti. Daha Zilhicce ayı çıkmamıştı
ki vurularak şehit oldu.949[586]
Ebu Salih es-Semmân anlatıyor: Ka'bu'l-Ahbar, Hz. Ömer'e: Ben seni Tevratta "şehid olarak
öldürülecek" şeklinde buluyorum, dedi. Ömer (r.a.)da: Ben Arap yarımadasında oturuyorum -savaş
olan yerlerde değil- bana şehitlik nereden nasib olacak, dedi.950[587]
Eşlem de, Ömer'in: "Allah'ım bana senin yolunda şehitlik ver, ölümümü Peygamberinin beldesinde
nasib et."dediğini, Bu haberi Buhari nakleder.951[588]
Ma'dân b. Ebu Talha el-Ya'murî der ki: Hz. Ömer Cuma günü hutbeye çıktı. Peygamber (s.a.v.)'i ve
Ebu Bekr'i andı sonra da: Rüyamda sanki bir horozun beni bir ya da iki defa gagaladığını görür gibi
oldum. Ben bu rüyayı ecelimin geldiğine yorumluyorum. Bir kısım insanlar benden yerime halife
atamamı istiyorlar. Allah dinini ve hilafetini zayi edecek değildir. Eğer bana ölüm acele gelecek
olursa hilafet işi, şu Peygamberin ölürken kendilerinden razı olduğu altı kişilik grubun şûra
yapmasıyla belirlenecek. (Ben kesinlikle biliyorum ki, benden sonra bazı kimseler bu işe karşı
947[584] İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 44/391, 392, 393
948[585] Tarihi Halife s. 136; T. Dımışk 44/394; İbni Asakir bu tarihleri Tam tafsilatıyla verir.
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/383386
949[586] İbnu Sa'd 3/334, 335; Hakim 3/92; Belazuri, Ensabu'I-Eşraf 10/411; 412; Tarihi Dınlışk 44/396; Üsdü'1-Ğabe 3/671; Yine İbni Asakir 600'üncü sayfada bunu
Zühri'den nakleder.
950[587] İbnu Sa'd 3/331; 1. A.T.Dımışk 44/403; Belazuri, Ensab 10/419
951[588] Buhari, Cihad ve Siyer 56/3 muallak olarak verir ama bunu Fazailu'l-Medine'de (29/12 lı.no) I890'-nolu hadis olarak verir. Ayrıca Zeyd b. Eslem'in annesi
aracılığıyla, Hz. Hafsa'dan verir. Aynı haberleri İbni Sa'd daisnadlanyla nakleder 3/331; Muvatta, Cihad 34; Ebu Davud, Salat 61; Belazuri, Ensab 10/409; İ.A.T.
Dımışk 44/405
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/386-387
geleceklerdir. Ben onları şu elimle İslâm üzerine dövmüştüm. Eğer böyle yaparlarsa bunlar Allah
düşmanı sapıklardır. Sonra ben. bana göre Kelâle (çocuğu babası olmayan kimsenin ölümündeki
mirashk)'den daha önemli bir mesele bırakmadım. Bu konuda hiçbir meselede, bununla kadar
ısrarla Peygambere gidip gelmedim. Hatta Peygamber parmağım karnıma dürtüp: "Sana Nisa
süresindeki son ayetler yeter." buyurdu. Yaşarsam bu konudaki hükmü öyle bir belirleyeceğim ki,
Kuran'ı okuyan da okuyamayan da onunla hüküm verebilecek. Sonra Hz. Ömer şöyle devam etti:
"Allah'ım şehirlerdeki valilerine seni şahit tutarım. Zira ben onları bu göreve sadece, insanlara
dinlerini, Peygamberin sünnetini öğretip, halka adaletle davranıp, ganimeti aralarında pay etsinler,
kendilerine zor gelen işleri bana havale etsinler, diye getirdim.)952[589]
Zühri der ki: Hz. Ömer müşrik esirlerinden buluğ çağına gelenlerin Medine'ye girmesine izin
vermezdi. Bu iş ta Muğira b. Şu'be'nin Küfe valisi iken Hz. Ömer'e bir mektup yazarak onda birçok
sanatı bulunan bir köleyi anlatarak Medine'ye girmesi için izin isteyinceye kadar sürdü. Muğira
mektupta "Bu gençte çok işler var ki, insanlar bundan çok yararlanır. Zira o demircidir,
süslemecidir, oymacıdır ve marangozdur." diyordu. Hz. Ömer de izin verip göndermesini istedi.
Muğira b. Şu'be ona her ay yüz dirhem vergi vermesi şartını koymuştu. Medine'de Hz. Ömer'e bu
haracın ağırlığını şikayete geldi. (Hz. Ömer ona ne iş yaptığını sorup o da sanatlarını söyleyince)
işine göre bu vergi çok değil", deyince, öfkeyle homurdanarak geri döndü.
Bir kaç gün sonra köle yine uğradı. Hz. Ömer onu yanına çağırıp, senin "Ben dilesem, yel ile dönen
bir değirmen bile yaparım", dediğini duymadım mı? deyince köle asık bir suratla Ömer'e bakıp "Ben
sana öyle bir değirmen yapacağım ki hep insanlar onu konuşacak." dedi. Köle gidince Ömer
yanındakilere: "Az önce köle beni tehdit etti!" dedi. Bir kaç gün sonra bu Ebu Lü'lü denen köle
kabzası ortada, iki uçlu bir hançeri kuşandı. Sonra seher vakti mescidin bir köşesinde gizlendi.953[590]
Amr b. Meymun el-Evdî anlatıyor: Bu Ebu Lü'lü denen kişi Muğİra b. Şu'benin kölesi olup, yanında
taşıdığı iki uçlu bir hançerle Hz. Ömer'i yaralayıp, onunla beraber namaza gelen on İki kişiyi daha
yaralamıştı. Onların altısı bu yaradan öldüler. Irak halkından biri, kaçmaya çalışan katilin üzerine bir
bornuz attı. Etrafı sarıldığını gören köle kendini de öldürdü.954[591]
Abdullah b. Zübeyr'in torunu Âmir, babası Abdullah'tan rivayet ediyor: Ömer bana dayanarak
çarşıdan gelmişti. Ebu Lü'lü'e yanımıza uğradı. Ömer'e öyle çirkin bir bakışla baktı ki, eğer ben
orada olmasam ona saldıracak sandım. Daha sonra şafak vakti mescide geldim. Ben uykuyla
uyanıklık arası bir haldeyken bir de Ömer'in "Köpek! Beni öldürdü." dediğini duydum. İnsanlar bir
müddet dalgalanıp durdular. Daha sonra bir de Abdurrahman b. Avf in sabah namazmdaki
okuyuşunu duyduk. 955[592]
952[589] Müslim Mesacid 567 ve Feraiz 1617; Nesai no 709; Müsned 1/15, 27, 48; Humeydi29; İbni Mace 1014, 2726; Ebu Ya'la, Müsned 185 ve 256
953[590] İbnu Sa'd, Tabakat 3/345; Belazuri, Ensabu'l-Eşraf 10/423; İ. A. T. Dımışk 44/413. Kıssanın devamı epey uzun. Fakat Zelıebi bunları kısaltıyor. Hadiseyi
çeşitli rivayetlerden naklederken mümkün mertebe birinde geçen bir olayla yetinip ikinci rivayette de aynısını tekrarlamıyor. Bu onun zekasındandır. Allah bizi
onlardan faydalananlardan eylesin.
954[591] İbnu Sa'd, Tabakat 3/337; Belazuri, Ensab 10/414; Ebu Ya'la bu Amr b. Meyimin hadisin 205 no ile nakleder. Ama burada olmayan bilgileri, zira o da her
hadis alimi gibi kendine önemli geleni alır ki, bu bilgiler iki üst kaynaktaki Ma'dan hadisinde-kilerdir. İbnu Asakir, T. Dımışk 44/408 ve 415
955[592] Tarihi Dımışk 44/409
Sabit el-Bünanî anlatıyor: Ebu Rafı der ki: Ebu Lü'lü'e denen köle Muğira'nın kölesi olup değirmen yapardı. Muğira ondan her gün dört dirhem elde ediyordu. Köle Hz. Ömer'e rastladı ve: "Ya Emira'l-Mu'minin, Muğira bana çok ağır vergi koydu, onunla konuşsan!" dedi. Hz. Ömer'in niyeti konuyu Muğira ile konuşmak idi. Ona "Sen Efendine iyi davran!" dedi. Köle öfkelendi ve "Adaleti benden hariç bütün insanlara yetiyor" deyip, içinden Hz. Ömer'i öldürmeye karar verip bir hançer satın alarak onu bileğledi ve zehir içirdi. Ömer tekbir almadan önce cemaata "saflarınızı düzeltin" diyordu. Ebu Lü'lü'e gelip safta tam karşısına durdu ve hançeri hem omuzuna hem de böğrüne sapladı.
Ömer (r.a.) yere yığıldı. Adam Ömer'in yanındakilerden on üç kişiyi daha bıçakladı. Onların altısı öldü. Ömer hemen ailesinin yanına götürüldü, neredeyse gün doğacaktı. Sabah namazını iki kısa sûre ile Abdurrahman b. Avf (r.a.) kıldırdı. Hz. Ömer'e hurma şerbeti getirip içirdiler. Onu içti. Nebiz onun yarasından dışarı çıktı ama tam anlaşı lamadı. Sonra süt içirdiler. O da yaradan çıktı. Kendisine "Yaran o kadar kötü değil" dediler. Hz. Ömer de: "Eğer katil de bir sakınca varsa işte ben öldürüldüm." dedi. Etrafındakiler ona övgüler yapmaya başlayıp: "Sen şöyle idin, sen böyle idin!" dediler. Bunun üzerine o da: "Ama vallah ben bu işten ne lehime ne aleyhime, bana yetecek kadar kurtulabilmeyi ne kadar isterdim. Zira Rasulullah'ın sohbeti benim için daha selametliydi." dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Abbas da onu överek "Sen vallahi bu işten sadece kendine yetecek kadar çıkmayacaksın sen Peygambere en iyi arkadaşlık yapıp şu şu işleri yaptın. O senden razı olarak öldü. Sonra Ebu Bekr'le arkadaşlığı aynen öyle sürdürdün. Sonra bu işi omuzladın öyle güzel şeyler yaptın ki...." diye konuştu. Hz. Ömer onun bu sözleriyle biraz rahatladı da "Bir daha tekrar et!" dedi. Sonra Ömer (r.a.):
-Yeryüzünün her tarafı benim için altın olsaydı kıyamet gününün (herkesin seyrettiği) o dehşetli görünümünden kurtulmak için onu kurtuluş fidyesi olarak verirdim. Neyse ben hilafet işini, şu Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Abdurrahman ve Sa'd'a havale ettim danışacaklar. Sonra Suheybe insanlara namaz kıldırmasını emretti. Bu altı danışmana da üç gün süre verdi.956[593]
Amr b. Meymun Ömer (r.a.)'tan nakleder: (Hz. Ömer'i ilk ziyarete gelen İbni Abbas olmuştu. Ona: "Git de, bana kimin hançer vurduğunu bir öğren gel!" dedi. O da gidip bunu tesbit ederek geriye geldi ve Muğira'nın sanatkar kölesi." dedi. Hz. Ömer "Allah onu kahretsin ona ne olmuş, oysa ben onun işine yarayacak olan iyiliği emretmiştim." deyip sonra da) "Benim ölümümü müslüman olduğunu iddia eden birinin eline vermeyen Allah'a hamd olsun." dedi. Sonra Abdullah b. Abbas'a "Sen ve baban Abbas bu acem kafirlerinin Medine'de çoğalmasını çok istiyordunuz." dedi. (Abbas içlerinde bunlara en yumuşak davrananı idi.) Sonra öleceğini anlayınca "Ya Abdullah! Bak bakayım ne kadar borcum var?" dedi. Hesaplanınca seksen altı bin dirhem olduğu anlaşıldı. "Eğer Ömer'in malı yeterse borcu bu maldan kapat. Yetmezse Adiy oğullarından iste. Yine yetmezse Kureyş'ten olanlardan iste. Ama başkalarına gitme, sonra Hz. Aişe'ye var ve "Ömer iki dostuyla beraber defnedilmek için senden izin istiyor!" de" dedi. Abdullah ona vardı ve "Ömer'in sana selamı var...."
956[593] İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 44/410, 411, 412, 413; Hakim, Müstedrek 3/91; Heysemi, Mecme'uz-Zevaid 9/76, 77; Heysem i bir de "Bu haberi Ebıı Ya'la da ri-vayet eder. Onun ricali (Buharı) Sahih'in ricalidir." -Der. Oysa o bu haber değil üstte geçen Madan hadisidir. Dr. Abdusselam Tedmurî de haberi ibni Sa'd (37353) ve Heysem i'ye havale etmiş ki, bu fihristle yetinmeden kaynaklansa gerek. Belazııri 10/426 ve 421 konunun birazına İbni Abbas'la konuşmasını verir. Konu parça parça İbni Sa'd, Belazuri ve İbnİ Abdi'1-Berr tarafından nakledilir.
diye izin istedi. Hz. Aişe "Ben o yeri kendim için istiyordum. Ama artık bugün onu kendime tercih ediyorum." dedi. Abdullah gelip "sana izin verdi" dedi. Ömer de Allah'a hamdu sena etti.
(Sonra kızı Ümmu'l-mü1 minin Hafsa (r.a.) geldi. Kadınlar çevresinde ona sütre oluyorlardı. Biz onu görünce Ömer'in yanından ayrıldık. Hafsa bir süre yanında kaldı. Sonra adamlar giriş izni istediler de Hafsa öte odaya girdi, sonra ağlayışını duyduk.)957[594]
Hz. Ömer'e: Ya Emira'l-Mu'minin bize tavsiyeni yap ve halifeyi tayin et!" denildi. O da: "Ben bu işe adam tayin etmeye Rasulullah'ın kendilerinden razı olarak öldüğü şu gruptan daha hak sahibi birini göremiyorum." deyip, Ali, Talha, Osman, Zübeyr, Abdurrahman ve Sa'd adını saydı. Abdullah b. Ömer de onlara şahid sıfatıyla katılacak ama bu işte onun hiçbir yetkisi olmayacak. Sanki taziyeci gibi orda olacak. Eğer başkanlık Sa'd'a verilirse ne alâ, o öyle olur. Yoksa içlerinden hangisi seçilirse, ona yardım edilsin. Zira artık ben onu acizlikten ya da hainlikten dolayı görevden azledemem." dedi.
Sonra Ömer (r.a.): Benden sonra halife olacaklara: "Allah'tan korkmalarını, muhacirlere Ensarın hak ve hürmetlerine riayeti, diğer şehir halklarına hayırla davranmalarını tavsiye ederim. Zira onlar İs-lâm destekçileri, verginin tahsildarları, düşmana yönelen öfkedir. Arapların aslı olan bedevilere de iyi davranın, zira onlar İslâm'ın ilk maddesidir. Mallarının fazlalarından alınıp yine onların fakirlerine verin. Allah ve Rasulünün zimmetinde bulunan, içinizdeki gayri müslim zimmilere verdiğiniz sözünüzü tutun. Hududlarından ötedeki düşmanlarıyla savaşın. Zimmilere güçlerinin üstünde vergi teklifinde bulunmayın." derim, dedi.
Hz. Ömer ölünce cenazesini çıkarıp yürümeye başladık. Hz. Aişe'nin hücresine gelince Abdullah b. Ömer, Hz. Aişe'ye selam verdi ve "Ömer müsaade istiyor! dedi. Aişe de: "İçeriye alın!" deyince ce-naze içeri alınıp iki dostuyla beraber gömüldü.
Defin tamamlanınca döndüler. Şûra grubu derhal toplandı. Abdurrahman b. Avf bu işi aranızdan üç kişiye indirin, tavsiyesinde bulundu. Zübeyr, ben yerimi Ali'ye verdim, dedi. Sa'd da: Ben yerimi Abdurrahman'a verdim, dedi. Talha da: Ben de Osman'a verdim, dedi. Üçü baş başa kalınca Abdurrahman: "Ben bunu istemiyorum ama hanginiz bu işten teberri edip de kendi yerini bana verecek. Böyle yaparsanız ben daha faziletli ve mûslümanlara daha hayırlı gelecek olanınızı ötekine değişmeyeceğime Allah için söz veririm." dedi. Ali de Osman da bir şey demediler. Abdurrahman: "Peki ben çıkıyorum, ama bu işin çözümünü bana bırakırsanız ben de hayırlı olanınızı tercih ede-ceğime Allah için söz veririm!" dedi. Bu kere ikisi de "olur" dediler.
Bu kere Abdurrahman, Ali (r.a.)'la baş başa bir görüşme yaptı ve Ali'ye: Senin de bildiğin gibi, senin İslama girişteki kıdemliliğin ve Peygamber (s.a.v.)'e olan akrabalığın tartışılmaz. Allah adına sana söylüyorum, ben şimdi seni halife tayin edecek olsam, insanlara adaletli davranacak mısın, eğer Osman'ı tayin edersem ona itaat edip sözünü dinleyecek misin?" dedi. Hz. Ali de "evet" dedi. Sonra Osman'la baş başa kaldı, ona da: aynı sözleri tekrarladı. O da "evet" dedi. Abdurrahman ikisinden de söz alınca, Osman'a dönüp "Uzat elini" deyip, Osman'ın elinden ona biat etti. Hz. Ali de biat
957[594] Parantez arası ilave sadece İbnu Asakir'de var.
edince diğer insanlar da biat etti.958[595]
Misver b. Mahreme anlatıyor: Hz. Ömer hançerlendiğinde bayılmışti. Sabah olunca oradakilerden "Eğer Ömer daha yaşıyorsa, siz onu namaz için avutabileceğiniz gibi başka bir şey diyerek ayıltamazsi-nız." diyenler oldu. Bunun üzerine: "Ya Emira'-Mu'minin, namaz, namaz kılındı!" dediler. Ömer hemen gözlerini açıp "Hay Allah, haydi öyleyse, Namaz terk eden kişinin müslümanlıkta nasibi yok!" dedi ve yarasından kanlar akarken namazını kıldı.959[596]
Nadr b. Şümeyl der ki: Bize Ebu Amir el-Hazzâz İbnu Ebi Müleyke aracılığıyla Abdullah b. Abbas (r.a.)'tan şöyle dediğini haber verdi: Hz. Ömer hançerlendiği zaman Ka'b geldi ve: "Vallahi müzminlerin emiri dua edecek olsaydı, Allah onu hayatta bırakacak ve onu bu ümmetin görmesi için yükseltecek şöyle şöyle yapacak" diye hatta münafıkların adını da bu meyanda saydı. Ben Ka'b'a "Bu söylediğini Ömer'e ulaştırayım mı?" dedim de o "Zaten ben seni ona söylesin diye bunları söyledim." dedi. Ben insanları aşarak başııcuna gelip oturdum ve "Ya. Emira'I-Mu'minin!" dedim. Babam başını kaldırdı. Ben de "Ka'b Allah'a yemin ederek, eğer mü'mihlerin Emiri dua edecek olsa, Allah onu hayatta bırakacak ve onu bu ümmete arz edece..." diyor." dedim. "Ka'b'ı çağırın!" dedi. Onu çağırdılar. Gelince "Sen ne diyorsun?" dedi. O da "Şöyle şöyle diyorum!" dedi. Bunun üzerine Ömer (r.a.): Hayır! Vallahi böyle bir dua yapmam. Lakin eğer Allah af etmezse Ömer işte o zaman mutsuzdur." dedi. Derken Suheyb geldi ve vâh Safıyyâh, vah halîlâh, vâh Ömerûh (vay dost, vay canın vay Ömer!) diye ağlamaya başlayınca, Hz. Ömer: Yavaş ya Suheyb, sana Peygamberin "kendisine ağıt yapılan kişi, ehlinin kendisi için yaptığı ağıt sebebiyle azab görecektir." haberi yoksa sana ulaşmadı mı?" dedi.960[597]
îbnu Abbas (r.a.)'ın "Ebu Lü'lü'e mecusi dininden idi." dediği söylenir.961[598]
Zeyd b. Eşlem, babası Eslem'in şöyle dediğini anlatır: -Abdullah b. Ömer babasına: "Kendini biraz zorlayıp da müslümanlara bir halife tayin etseydin sana bir şey mi olacaktı?" dedi. Hz. Ömer: "Beni oturtun!" dedi. Abdullah der ki: "Beni oturtun." dediğini duyunca korkumdan, 'keşke Ömer'le aramızda Medine eninde bir mesafe olaydı' dedim. Sonra bana: "Siz kendi ağzınıza göre kimi tayin ettiniz!" dedi. Ben, falancayı!" dedim. O "Onu seçerseniz o sizin ak saçlınızdır." deyip sonra Abdullah'ın üzerine yönelerek "Vay anası yitiresice vay, sen bebeklere bakman mı, bebek bebekle büyür, onunla orta yaşa gelir. Sen onun, kendini yaratanı bildiğini sanıyor musun?" deyince Abdullah "evet ya emiral-mu'minin" dedi. Hz. Ömer de: "İşte ben de Allah'a; bana 'onlara kimi emir
958[595] İbni Sa'd 3/337-339; Belazuri, Ensabu'I-Eşraf 10/414-416; İbnu A. Tarihi Dimi; 44/415-418
959[596] Tarihi Dımışk 44/419 ve 441; İbni Sa'd 3/351; Belazuri 10/426; Taberi 2/560
960[597] İbni Sa'd olayı Sııheyb'e kadar olan kısmını İbni Abbas'tan 3/361. Sonrakini de Enes'ten 3/362 verirken, İbnu Asakir bunu aynen böyle verir 44/422. Bu hadise de ğişik olarak çok çeşitli rivayet edilir. Yine İbni Sa'd Zühri'den naklettiği (3/345, 346) bu haberde "Hz Ömer'in, ağlamayın, ağlayacak olan dışarı çıksın, siz Peygamberin [Ailesinin ağlamasından dolayı ölü azab çekecektir] hadisini duymadınız mı? dedi. Bu yüzden İbnu Ömer, kendi çocuklarından biri ölünce kendi yanında ağlamayı kabul etmemişti." İfadeleri yer almaktadır. Buhari bu haberin Suheyb'le olan kısmını Cenaiz 32 1283 ve 1287 nolu hadiste şöyle alır: İbni Abbas der ki: Mekke'den Ömer'le ayrılıp, Beyda'ya gelince gölgelenen bir kervan görüp, beni kim olduklarını sormaya yolladı. Suheyb olduğunu haber verince git çağır dedi. Çağırdım o da geldi. Sonra Ömer vurulunca Suheyb ağlayarak geidi ve "Vay kardeş vay dost!" diye dönünce Ömer (r.a.) "Ya Suheyb bana ağlıyor musun? Diyerek yukarıdaki hadisi okudu. İbni Abbas der ki: Bu olay Hz Aişe'ye söylendi de: "Allah Ömer'e rahmet etsin. Rasulullah böyle değil, ama: "Ailesi ona ağlarken Allah da kafire azabını artırmaktadır." Şeklinde söyledi. Size Kuran'daki (Enam 164) "Hiçbir suçlu başkasının suçu ile suçlanmaz" ayeti yeter dedi. İbni Abbas tam burada "Güldüren de o Allah, ağlatan da" dedi. Ravi İbnu Ebi Müleyke der ki: Vallahi İbnu Ömer buna hiçbir şey demedi.
961[598] İbn'i Asakir 44/423; Taberani Kebir 1/71 no:77
tayin ettiğim' hakkında soru sorarsa, ben de: "falancayı emir yaptım diyecek değilim. Ben onun hakkında neler neler biliyorum. Hayır, vallahi ilk önce bana bu işi yükleyenlere şimdi ben geri vereceğim -ne yaparlarsa yapsınlar- bu işe benden daha hayırlı- Allah'ın bana verdiği şeylerden hiç birisini eksiltmeyecek birinin, bu işin başına gelmesini ne kadar isterdim!" dedi.962[599]
Salim b. Abdullah, babası, Abdullah b. Ömer'in şöyle dediğini anlatıyor: Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Zübeyr, Hz. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Sa'd, Hz. Ömer'in yanına girdi. Talha o sıra yoktu. Ömer (r.a.) onlara baktı ve "Sizin bu insanların idaresi hakkınızdaki durumunu araştırdım ve insanların bu konuda hiç bir ihtilafları olmadığını gördüm. İhtilaf olursa ancak sizin aranızda olur." dedi. Sonra da şunu ekledi: "Ey üç kişi sizin oymaklarınız her halde sizden birinizi emir seçtirecek. Ya Osman! Eğer insanların idareciliğini omuzlayacaksan Ebu Muayt oğullarım insanların omuzuna yükleme. Ya Abdurrahman, eğer sen bu işin başına geçersen akrabalarını insanlara yükleme. Ya Ali, eğer sen idareciliği alırsan Haşimoğullarım insanlara yükleme, (yani idare işlerine hep onları atama). Haydi şimdi kalkın, birbirinizle müşavere edin. Birinizi emir seçin" dedi. Onlar da konuyu görüşmek üzere dağıldılar.
İbnu Ömer (r.a.) der ki: Konuyu görüşmeye başladıklarında, Osman bir iki defa çağırıp benim hilafet işine girmemi istedi. Halbuki Ömer benim adımı bunlar arasına vermemişti.
Hayır, vallahi ben sonuçta kesinlikle babamın dediği olacağını bildiğim için onlarla olmayı asla istemedim. Vallahi onun dudaklarını birşey söylemek üzere hareket ettirip de sonra o dediğinin gerçek çıkmadığı bir sözü çok az işittim. Osman daveti sıklaştinnca, onlara: "Yahu siz düşünemiyor musunuz, siz mü'minlerin emiri sağ iken emir seçiyorsunuz!" dedim. Vallahi sanki onları (İbni Sa'd ve îbnu Asakir'deki ibareye göre Ömer'i) uykudan uyandırdım. Ömer "Siz acele davranmayın. Bana bir şey olursa size Suheyb üç gün namaz kıldırsın. Üçüncü gün insanların eşraflanyla ordu komutanlarını toplayın birimizi emir seçsin. Kim müslümanların müşaveresi olmadan, başkanlığı zorla almaya kalkarsa (kim olursa olsun) onun boynunu vurun." dedi.963[600]
İbnu Ömer der ki: Ömer'in başı göğsümdeydi. Bana yanağımı yere koy." dedi. Ben koyunca: "Rabbbim bana merhamet etmezse bana da yazık anama da!" dedi.964[601]
Ebu'I-Huveyris der ki: Hz. Ömer ölüp de namazı kılınması için musallaya konunca; "Cenaze namazını hangimiz kıldıracağız diye Ali ile Osman münakaşa etti. fîbnu Sa'd'ın aynı rivayetinde Ali ile Osman el ele tutuşarak geldiler.) Abdurrahman b. Avf: İşte bu yaptığınız emir olma hırsınızı gösterir. Siz de biliyorsunuz ki bu size ait bir iş değil. Zira bu işe başkası görevlendirildi." deyip "Ya Suheyb öne geç
962[599] İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 44/436
Bu hadise Hz Ömer'in vurulduktan sonra geçen konuşmalar arasında olup olmadığı kesin değildir. Zehebi ve İbni Asakir konu münasebetiyle bunu buraya dahil etmişlerdir. Gerçi burda Hz Ömer'in "Beni oturtun!" sözünden, bu son olay olduğu kanaati doğmaktadır. Lakin Abdullah b. Ömer'in babasının yerine halife tayin etmeyeceğini bir seferde duyduğu ve gelince konuştuğu, yine Hafsa'nın onu bu konuda ikaz ettiği de İbni Asakir ve diğerlerinin rivayetleri arasında geçmektedir. Doğrusunu Allah bilir. Çok kere tarih kitaplarında beş altı rivayet birleştirilerek münasebet kurularak verilir. Hele bu rivayetler aynı şahsın ayrı ayrı ravilerden nakledilen haberleri olursa.
963[600] İbni Sa'd, Tabakat 3/344; T. Dımışk 44/438; Taberi 2/580 ile 586 sabiteleri arasında bu şura olayındaki rivayetleri cem ederek gayet mufassal olarak verir.
964[601] İ. Sa'd, Tabakat 3/360, 361; İ. A. T. Dımışk 44/444, 445; Belazuri, EnsabıTl-Eşıaf 10/429
ve namazı kıldır!" dedi. O da namazı kıldırdı.965[602]
Ebu Mi'şar, Nafı yoluyla Abdullah b. Ömer'den naklediyor: Ömer'in cenazesi Efendimizin minberi ile kabri arasına konuldu. Hz. Ali gelip safların ortasında durdu ve: "Allah sana rahmet eylesin. Amel defte-riyle -Peygamberin defteri hariç- Allah'a kavuşmayı istediğim şu elbisesine bürülü yatan bir başka yaratık yok." dedi. Bunun benzeri bir çok yoldan Hz. Ali'ye isnadla nakledilmiştir.966[603]
Hz.Ömer'in Ölüm Tarihi
Ma'dan b. Ebu Talha "Ömer (r.a.) Zilhicce'nin bitimine dört gün kala çarşamba günü öldü" derken Zeyd b. Eşlem ve daha birkaç kişi de bu görüştedir.967[604]
Sa'd b. Ebi Vakkas'ın torunu İsmail b. Muhammed "Ömer 24'üncü yılın ilk ayı Muharrem'in ilk başındaki Pazar günü defnedildi." der.968[605]
Said b. Müseyyeb der ki: Ömer (r.a.) elli dört, elli beş yaşlarında öldü. Keza Zührî bunu Said'den böyle nakleder.969[606]
Eyyub ve Ubeydullah b. Ömer Nafı yoluyla îbni Ömer'den: Ömer 55 yaşında öldü." diye naklederler. Keza Salim b. Abdullah, Urve'nin yetimi Ebu'l-Esved ve İbnu Şihab-ı Zühri de bu görüştedir.970[607]
Ebu Âsim, Hanzale-Salim isnadıyla Abdullah b. Ömer'den nakleder: Ölmeden iki yıl kadar önce Ömer'in "Ben elli yedi veya elli sekiz yaşındayım." dediğini duydum.971[608]
Vakidi der ki: Bize Hişam b. Sa'd, Zeyd b. Eslem'den babası Eslem'in "Ömer 60 yaşında öldü) diye anlatır.972[609]
Katade ise, altmış bir yaşında öldü der.973[610]
Amir b. Sa'd el-Becelî, Cerir b. Abdullah'tan Mııaviye'yi hutbede "Rasulullah 63 yaşında öldü, Ebu Bekr de Ömer de 63'er yaşında öldüler." derken duydum, der.974[611]
965[602] İ. Sa'd 3/367; Hakim 3/92; İbnu Asakir 44/450; Belazuri bunu Abdullah b. Faid ve İbnu Ca'debe'den erir.
966[603] Hakim 3/94; İ. Sa'd 3/369, 370; Müsned 1/109 no 865; İbnu Asakir 44/451; Fesevi, El-Ma'rife. 2/745, İbnu Asakir Zehebi'nin belirttiği çeşitleri 44/452, 453, 454'te verir.
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/388-399
967[604] Tabei4/560; İ. Sa'd 3/365; Belazuri 10/439; T. Dımışk 44/464
968[605] Sa'd 3/365; Tarihi Dımşk 44/464
969[606] İ. Sa'd 3/365; Tarihi Dımışk 44/467
970[607] İbni Sa'd 3/365; Tab. Kebir 1/69; İ. A.T. Dımışk 44/468, 469; Belazuri 10/440
971[608] İbnu Asakir 44/47 i
972[609] Taberi 2/563; Belazuri 10/439; İbni Sa'd 3/365; İ. Asakir 44/473
973[610] Taberi 2/563; İ. Asakir 44/473
974[611] îbnu Sa'd 3/365; Taberani, Kebir 1/69; İ. Asakir 44/473; Müsned 6/23 ve 3 İ
Yalıya b. Said "Said b. Müseyyeb'in "Ömer Öldüğünde altmış üçü geçmiş idi." dediğini duydum, der.975[612]
Said'in önceki geçen görüşü ayrı idi. Şa'bi'nin görüşü de aynen Muaviye'ninki gibidir.976[613]
Bu konuda en çok görüş olarak söylenen îbnu Cureyc'in Ebu'I-Huveyris aracılığıyla İbni Abbas'tan naklettiği "Ömer (r.a.) 66 taşında ölmüştür." görüşüdür.977[614] Doğrusunu Allah bilir.978[615]
Hz. Ömer'in Hilafeti Döneminde Ölenler
1- El-Akra'b. Habis979[616]
Temim kabilesinin Mücasi kolundan olup onların meşhur müelleftu'l-Kulub (kalpleri dine parayla ısıtıl anlar)! arından ve onların
eşrafından biridir. Hz. Ebu Bekr, bununla Uyeyne b. Bedr'e bir arazi tahsis etmişti. Ömer halife olunca bu yerleri onlardan geri alıp onlara Hz. Ebu Bekr'in verdiği tapuyu da silip attı.980[617] Bu ikisi kavimlerinin uluları arasındaydı. Bu Akra' b. Habis, Halid b. Velid ile Irak fethinde de bulunmuş ve arada öncü kuvvet komutanlığı da yapmıştır.
Rivayet edildiğine göre Abdullah b. Amir onu Horasan fethi için bir ordunun başına atamıştı. Ordu Cüzcan'da iken orada öldürüldü.981[618] Bu hadise Hz. Osman zamanında olmuştur.
İbnu Düreyd der ki: Onun adı Firas b. Habis b. Tkâl idi. Ona "Akra" denmesi başında saç dökülmesi olduğundan bu (kel) adını almıştır.982[619]
2- El-Hubab B. El-Münzir983[620]
Nesebi: Hubab b. el-Münzir b. el-Cumuh olup dendiğine göre künyesi Ebu Amr olup Ensar'dan,
975[612] İbnu Asakir 44/474
976[613] Taberani, Kebir 1/68; İ. Asakir 44/474
977[614] Tab. Kebir 1/68; İbnu Asakir 44/476
978[615] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/399-400
979[616] Geniş bilgi İçin bkz. Halife, Tabakat 41, 178; Vakidi, Fihrist; Neseb-i Kurayş 7; !. Kuteybe, Me'arif 342, 379, 621; İbni Sa'd 7/37; (İbni Sa'd'm yeni basılan dördüncü kisılm 2/525, Tere. No ! 19; İbni Hişam 3/489, 493, 560, 567, 627; Müsned 3/488, 6/393; Belazuri, Ensab 384, 530; Ahbaru Mekke (Fakihi 1/370, 5/107; İbn. Abdii Berr, İstiab 1/193; İ. Hibban, Sikat 3/18; Taberi, Fihrist, Futuhu'l-Buldan 87; Uyunu'L-Ahbar 1/85; Muhabber, Fihrist; İkdu'l-Ferid 1/286, 2/192; Taberani, Kebir 1/300; Tarihi Dımışk 9/184-196; Buharı, Tarihi Sagir 2/65; El-Vafı bil Vefeyat 9/308; Üsdü'1-Ğabe 1/128; El-İsabe 1/91; İbnu Şebbe, Tarihu'l-Medine 2/477; Buahari, Sahih Farzu'l-Humus 57/19 h no 3150, 4336'da Müslim Zekat'ta no 1068; Humeyn günü Peygamberimizin buna ve diğer Mekke eşrafına ganimetten yüz deve verdiğini bununla onların kalplerini kazanma gayreti güttüğünü bildirir.
980[617] El- Ma'rife ve't-Tarih 3/294; îbnu Asakir, T. Dımışk 7/195; Buhari, T. Sağir 1/56
981[618] İbnu Asakir 9/196; Üsdü't-Ğabe 1/110
982[619] İbnu Asakir 9/184; Üsdu'l-Ğabe 1/109
983[620] Bkz. İbni Sa'd 3/567; Buhari, Kebir 3/109; İkdu'l-Ferid 4/186, 254; Cemheretu Ensab 359; İstiab 1/354; Simaru'l-Kulub 288; Hakim 3/426; Meğazi, Fihriste bak. Üsdü'1-Ğabe 1/346, 365; El-Vafı bil Vefeyat 11/282; El-İkmal 2/140; İsabe i/302
Seleme ö. Sa'd oğullarından biridir. Ona Zu'r-Re'y denirdi.984[621]
Bedir harbinde (Efendimiz nereye kamp kurulacağının istişaresini yaptığında Hubabe Münzir: "Ya Rasulallah buradaki kuyuları kapatalım bir tek müşriklere yakın kuyu kalsın. Orada havuz yapıp kullanalım, biz ne olsa harp ehliyiz bu işleri biliriz, diyerek) Peygamberimize Bedir'deki Mekke tarafındaki en son kuyu başında konaklayarak kafîrleri susuz bırakma taktiğine işaret etmişti.985[622]
Benî Saîde sofasında (Hz. Ebu Bekr'in halifeliği için Ensar ve muhacirler biraraya geldiklerinde Hz. Ebu Bekr Ömer'in ve Sa'd b. Ubade'nin ellerinden tutup "bu ikisinden hangisini dilerseniz ona biat edin!" dediğinde Ensar adına kalkıp: Ben Ensar'm kaşağı tahtasıyım, Meyveden yıkmasın diye hurma ağacına dayadıkları desteğin sözcüsüyüm. Bizden bir emir, sizden de bir emir olsun." diyen işte bu Hubab idi.986[623]
Onun sözünde geçen "Cüzeyl" kelimesi Cezel'in tasgiri olup uyuz develerin kaşıntısını sağlatmak için dikilen ağaç, kütük vs.'dir. "Uzeyk" da "Izk" Meyveye oturmuş hurma ağacıdır. "Müracceb" Ra-ce-be fiilinin ismi mefulü olup cins hurma meyveyi çok verdiği zaman ağacını yıkar korkusu olunca taş, ağaç vs. ile bu ağaca destek verilir. Müracceb desteklenen demektir. Bu işi yapınca Raccebtu denir ağaç da müracceb olmuş, olur.987[624]
Kendisinden Ebu't-Tufeyl'in rivayeti vardır. Hz. Ömer'in hilafeti sırasında Medine'de ölmüştür.988[625]
3- Rabiab. El-Haris989[626]
Nesebi: Rabia b. el-Haris b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf b. Kusayy'dir. Haşimoğullanndandir. Annesi Kays kızı Gaziyye'dir.
Künyesi Ebu'l-Erva'dır. Peygamberimizin amca oğludur. Kendisinin Sahabelid şerefi vardır.
Rabîa feth-i Mekke yılı müslümanlarındandır.990[627]
984[621] İbnu Sa'd'm İbni Abbas'tan nakline göre "Bedir harbinde su başlan tutma fikrini o verdiği için fikirli, iyi görüşlü anlamında söylenmiştir. Zira Efendimiz onun bu görüşüne "Görüş Hubab'm işaret ettiğidir. Ya Hubab sen iyi bir görüşe işaret ettin!" buyurdu. Bkz Hakim 3/429; İbni Sa'd 3/567
985[622] Ibnu Sa'd 3/567
986[623] Buhari Hudud h. No 6830; Fazaitu's-Sahabe'de Hz Aişe'den 3668; Müsned 1/56; Ibnu Sa'd 3/567. Konu daha önce Hz Ebu Bekir'in halife oluşu babında genişçe geçmişti.
987[624] Bu açıklama Zehebi metninde var. Kelimeler araplar içinde açıklamaya ihtiyaç duyulan Garibi erdendir. Biz metinden dolayı aldık, yoksa tercümede bu izaha gerek yoktu.
988[625] İbni Sa'd 3/368; El-İsabe 1/302, 303; İbni Hacer bu F.bu't-Tuveyl'in ondan rivayetini İbni Şahin'e isnad edip "isnadı zayıftır" der.
989[626] İbnu Sa'd 4/47; Halife Tabakat 5; Buhari ,Kebir 3/283; İbni İshak 108; El-Mearif 120, 126, 127, 128, 164; Vakidi Fihriste bk. Taberi Fihrist, îstiab 1/505: Cemheretu Ensab 70; Üsdu'l-Ğabe 2/166; S. A. Nübela 1/257; Taberani, Kebir 5/47; El-Vafi 14/87; Tehzibu'l-Kemal 1/409
990[627] İbni Sa'd anlatıyor: Abbas (r.a.) ile kardeşi Nevfel, hicret etmek üzere yola çıktıklarında bu yeğenleri Raba onları uğurlamaya çıktı. Ebva'ya gelip de uğurlar-ken Abbas ve Nevfel ona "Nereye dönüyorsun, Peygamberle harp edenlerin şirk yurduna mı, Allah Rasulü güçlendi, ashabı çoğaldı, haydi gel!" dediler O da onlarla Medine'ye müslünıan olarak geldi. Peygamberimizle Mekke fethine, Huneyn savaşına Taif in fethine katıldı. Huneyn savaşında Peygamberi terk etmeyen yiğitlerden biri oldu.
Peygamberimizin Müslim 1218, Ebu Davud 1905, İbnu Mace 3074; Nesai 5/143 ve İbnu Ebi Şeybe'nin Musannef inde geçen Cabir (r.a.)'ın uzun hac hadisinde? "İslam'da ilk kaldindığım kan davası Rabîa b. El-Haris'in oğiununkidir." Hadisindeki zat o olup bu oğlunun adı belli değildir. Bu oğlu bazı kitaplara Adem b. Rabia diye geçmiş ki, Hişam b. Muhamıned es-Saib el-Keİebi'den İbni Sa'd şu olayı nakleder: Bu çocuk Hüzeyl kabilesine süt anneye veilmişti. Hflzeyl ile Leys kabilesi
Kendisinden oğlu Abdulmuttalib'in rivayeti vardır. Oğluda babası gibi sahabe olanlardandır.
4- Zem'a B. Kays Kızı Şevde (R.A.)991[628]
Nesebi: Şevde binti Zem'a b. Kays b. Abdu Şems b. Abdu Vüdde b. Nasr b. Malik b. Hasel b. Amir b. Lüeyy.
Annesi Eş-Şumûs binti Kays b. Amr b. Zeyd b. Lebîd b. Hıdaş b. Âmir b. Ğunm b. Adiy b. Necar olup Ensardandir.
Mü'minlerin annesi (olma şerefine ermiş) Kureyşin el-Âmirî kolundan. Hz. Hatice'nin vefatından sonra Peygamber (s.a.v.)'in evlendiği ilk hanım. Şevde Efendimizden önce Süheyl b. Amr el-Âmirî'nin kardeşi es-Sekran ile evli idi.
(Mekke'de iken erken müslüman olup biat edenlerdendir.) Kocası Sekran da müslüman olmuş ve eşiyle beraber ikinci Habeş hicretine gitmişlerdir. Sonra Mekke'ye geldiklerinde Sekran öldü. İddeti sona erince Efendimiz (s.a.v.) ona düğürcü gönderdi. O da bunu kabul etti.)992[629]
Yaşı ilerleyip analık halinden kesilince, cennette Peygamber (s.a.v.)'in eşleri arasında olmak arzusu ile Peygamberin ona ait nevbet gününü Hz. Aişe'ye bağışladı.993[630]
Kendisinden Abdullah b. Abbas ile Yahya b. Abdullah el-Ensarî'nin rivayeti vardır.
Hz. Ömer'in hilafetinin son zamanlarında öldü. Peygamber (s.a.v.) ile tek hanım olarak dört yıl kaldı ki, kendisine ne bir kadın ne bir cariye kumahk etti. Sonra Rasulullah (s.a.v.) Aişeyle evlendi. Hz. Aişe o zaman dokuz yaşındaydı. Şevde hanımların önderlerinden biri olmuştur.
Hişam b. Urve babasının Hz. Aişe'den şöyle dediğini anlatır: "Ben kendimin, kendi derisinde (yaratılış ve huyunda) olmak istediğim Sevde'den şu kendisinde sertlik bulunan kadından başka bir kadın görmedim. Hz. Aişe devamla dedi ki: Yaşlanınca Peygamberle geçireceği günü Aişe'ye verdi ve "Ya Rasulallah! Ben sendeki günümü Aişe'ye bağışladım." dedi.994[631]
Vakidi der ki: Bize Muhammed b. Abdullah b. Müslim, babası Abdullah aracılığıyla şunu nakleder: Peygamber (s.a.v.) Şevde (r.a.)'yı Peygamberliğin onuncu yılında Hz. Hatice'nin vefatından sonra Ramazan ayında nikahladı. Onunla hicret yaptı. Şevde bu yıl değil hicretin elli dördüncü yılında Medine'de Şevval ayında öldü. Vakidi: "Bu görüş bize göre en sağlam olanıdır.2 Amr b. el-Haris Said
arasında çıkan bir kavgada atılan taş başına gelip onu öldürmüştü ki, çocuk daha sabî olup evin önünde apalıyormuş. Kelebi der ki: Bu çocuğun adı belli değildir. Zira bebek iken öldü. Görüyoruz ki kimisi onu ^ Adem diye yazmış olanlar, kitaptaki hadiste geçen "demi İbni Rabi" (Rabia'nın oğlunun kanı) cümlesindeki "dem" yani kanın önüne bir A koyarak Adem yapmışlardır. Oysa bu haberi nakleden ravilerin kimi ona Temmam, kimi de İyas derler.
991[628] Vakidi Fihriste bkz. İbnu Sa'd 8/52-57; Halife, Tabakat 335; İ. K. Mearif 28, 42, 69, 123; EI-Muhabber 79, 92, 98, 100, 101; İstiab 4/323; Taberani, Kebir 24/29-37: Cemheratu Ensab 160, 167; Üsdu'l-Ğabe 5/485; Tehzibu'l-Kemal 3/1685: S. A. Nübela 2/265; El-Vafi 16/41
992[629] Parantez arası İbnu Sa'd'dan ilavedir.
993[630] İbnu Sa'd 8/53; Buhari Hibe 35 h. No 2593, Nikah 5212; Müslim 1463 (48); Ebu Ya'la462l; İ. Mace 1972; Beyhaki, S. Kübra 7/74-297; Müsned 6/117
994[631] Müslim 1463; Burada İbni Sad 8/54 Sabit el-Bunânî Sümeyye-Aişe isnadıyla aynı haberi aynı ifadelerle verir. Ancak "kendisinde hasetlik bulunan kadın" diye tamamlar. Bu herhalde yanlış olsa gerek. Ya el yazmasından -ı-. ile birbirine yakın olduğu için nasih hata etti. Belki de ravinin biri yanlış duydu. Ya da Matbaada dizgi hatası. Yoksa Hz Aişe cömertliğini ve huyunuı övdüğü birini bu şekilde "haset" diye kötü ayiplayamaz.
b. Ebu Hilal'in, Şevde Hz. Ömer zamanında öldü" dediğini anlatır.995[632]
5- Utbe B. Mes'ud.996[633]
(Nesebi: Utbe b. Mes'ûd b. Ğafıl b. Habib b. Şemh b. Fehr b. Mah'zum b. Kahil b. Haris b. Temim b.
Sa'd b. Hüzeyl b. Müdrike-Huzeyl'den. Annes: Abd b. Vüd b. Süvey kızı Ümmü Abd'dır.) Zühri'nin
şeyhi olan Fakih Ubeydullah b. Abdullah'ın dedesi olan Abdullah b. Mes'ud'un ana bir kardeşidir.
Mekke döneminde müslüman oldu. Sonra kardeşiyle beraber Habeşistan'a hicret etti. Uhut
savaşma katıldı. Çok değerli bir fakih idi. Muaviye zamanında varsa da doğru olan rivayete göre
Utbe, Hz. Ömer döneminde ölmüştür.997[634]
6- Alkameb.Ulase998[635]
Nesebi: Alkame b. Ulâse b. Avf b. Ahvas (adı Rabia) b. Ca'fer b. Kilab. Kilabî ve Amirî'dir. Müellefe-i
Kulûb'dandır.
Peygamber (s.a.v.)'in elinde(yamnda) müslüman oldu. Kavminin eşrafından biriydi. Tihame'de
oturdu. Kinane b. Abdiyalil ile Şam fethedilmeden başkenti Dımışk'a gelmiş ve Ebu Amir'in mirasını
almak için terekeyi elinde bulunduran, Rahib denen Amr b. Sayfi'ye uğraşmışlardı. Rum kralı ikisini
yüzleştirip terekeyi Alkame'ye değil, Kinane'ye verdi. Zira Kinane Meder (yani şehirli) Öbürü Veber
(çöl) halkmdan idi.999[636]
Hz. Ömer'in hilafetinde elçi olarak geldi. Hz. Ömer ona Şam tarafındaki Havran'ın idareciliğini verdi.
Alkame orada öldü.
Enes b. Malik'in ondan rivayeti vardır.1000[637]
7- Alkame B. Mücezzez1001[638]
Nesebi: Alkame b. Mücezzez b. El-A'ver b. Ca'de b. Muaz b. Utvâra b. Amr b. Müdlic b. Mürra b.
995[632] Buhari Tarihi Kebir 1/49,50; Tarihi Sağir 1/50
996[633] İbni Sa'd 4/126; Buhari, Kebir 6/522; B. Sağir 1/47, 213; î. K. Mearif 520; İ. E.Hatem, El-Cerh 6/373; İstiab 8/16; ÜsdüM-Ğabe 3/569; Tehzibu'l-Esma 1/319,
320; Îkdu's-Semin 6/13, 14; S. A. Nübela 1/500; Hakim 3/257, 258; Uyunu'l-Ahbar 3/57; Fesevi, El-Ma'rife 2/551; Ebu Zur'a, Tarih 1/419; İbnu İshak 225, 228;
Vakidi 233, 301; Muhabber298; Ensabu'l-Eşraf 1/204, 322, 329
997[634] İbni Sa'd 4/126
998[635] El-Meanf 83, 88, 331, F esevi, E l-Ma'rife 2/36, 37; Uyunu'l-Ahbar 3/261; Muhabber 135, 474; Vakidi 749, 907; Ensabu'l-Eşraf 1/282; Tabaeri 3/140,
262; İkdu'l-Ferid 2/9, 15; İstiab 3/126; Cemhere 258, 282, 284; Taberani, Kebir 18/9, 10; Üsdü'1-Ğabe 4/13; İsabe 2/503 tere, 5669; İbnu Sa'd dördüncü Tabaka
2/576. tere no 151, Kelbi Cemheretu'n-Neseb 310; Belazuri, Futuh 382; T. Dımışk 41/142; Fakihi Alıbaru Mekke 3/99
999[636] 1. A. Tarihi Dımışk 41/142
1000[637] İbni Asakir 41/141 ve devamı. İbni Asakir onun kıssalarına epey yer ayırır. Zehebi'nin son olarak söylediği söz aslında öyle anlaşılmamalı. Evet Enes ve
İbni Ömer'in onunla ilgili rivayetleri var ama bunları ondan duymamış. Bizzat orada bulunmuşlardır. Mesela: Enes'in ondan nakli sayılan hadis. Alkame
Peygambere gelip; kendisinin yaşlandığını, Kuran öğrenemeyeğini söyleyip de "Ama sadece şehadet kelimesini biliyorum dediğinde, Nebi (s.a.v.): ''Adanı fakih
oldu. Konuyu anladı." Haberi bu türdendir. Bu hadisi Enes ondan değil. Efendimizden duymuştur. Yine İbni Ömer'in onun hakkında "Bilal yavaş ol, Alkame sahur
yapıyor." Hz Ali'nin naklettiği "Alkameye yer aç" hadisi de böyledir. Bak. İbnu Asakir 41/142, 143; Bilal hadisi: Taberani Kebir'de, Tayalise Müsned'de no 885 iyi bir
isnadla alır. İbni Sa'd Ömer hadisini 1/311 de nakleder.
1001[638] Taberi Fihriste bkz. Cemheretu Ensab 187; İstiab 3/127; Üsdül Ğabe 4/İ4; Ensabu'l-Eşraf 1/382; EI-Kamil fi't-Tarih 2/497, 501, 536, 569; İbnu As. T.
Dımışk 41/191 ve devamı; El İsabe 2/505 tere no 5677
Abdu Menaf b. Kinane b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyas b. Mudar b, Nezar olup nisbeti Müdlicî'dir.
Peygamberimiz (s.a.v.) onu (dokuzuncu hicri yılın Rebi'u'I-Ahir ayında Habeşistan'a) yolladığı bir müfrezeye komutan yaptı. Ebu Bekr es-Sıddik (r.a.) hilafeti döneminde ona Filistin harbinin idaresini vermişti. Hz. Ömer'le beraber (Kudüs fethi-Şam fethi) Cabiye köyüne kadar geldi. Daha sonra Ömer onun emrine üç yüz kişi vererek bir müfrezeyle tekrar Habeşistan'a yolladı. Bu sefer de onların hepsi denizde boğuldular.1002[639]
Bu deniz hadisesinin Hz. Osman zamanında olduğu da söylenir.3 Babası Mücezzez kifayet (izden tanıma) ilminde meşhur bir adamdı.1003[640]
8- Amr b. Avf1004[641]
Amr b. Avf el-Ensarî olup Amir b. Lüey oğullarının anlaşmalısıdır. Aslında Arap olmayıp sonradan Mekke'de araplaşmış biridir.
îbni İshak onun adına Amr derken, Musa b. Ukbe onun Umeyr olduğunu söyler. Uhut ve Bedir harplerine katıldı.
Misvar b. Mahreme Ebu Ubeyde'nin Bahreyn'de mal ile geldiği haberini bu Amr'dan rivayet eder. Bu haberi Buhari naklediyor.
Cenazesini Hz. Ömer kıldırmiştir.1005[642]
9- Uveym B. Saıde1006[643]
Nesebi: Uveym b. Saide b. Aiş b. Kays b. Nu'man b. Zeyd b. Umeyye. Künyesi: Ebu Abdurrahman olup Ensardandır. Annesi Umeyra binti Salim b. Selem'dir. Bedre katılmış olup meşhur saha-belerden biridir. Onun Beliy b. Amr b. El-Hâf b. Kuzaa oğullarından olduğu da söylenir.1007[644] Ümeyye b. Zeyd oğullarıyla anlaşmalıdır. Akabe biatında da bulunmuştur. Onun İmam Ahmed'in Müsned'inde Şürahbil b. Sa'd -Uveym isnadıyla hadisi tahric edilmiştir. Lakin bu munkatı'dir. Zira Şurabil b. Sa'd Uveym (r.a.)'a yetişmemiştir.1008[645]
1002[639] İbnu Asakir, İbnu'l-Kelbi'den 41/193 Mbnu Asakir, İbnu'l-Kelbi'den 41/196
1003[640] Buhari Menakib 23, Fazailu'l-Ashab 17 ve Feraiz 31'de Müslim Rida 38, 39, 40; Ebu Davud Talak 31, Tirmizi Velâ 5; Nesai, Talak 51; İbnu Mace, Ahkam 21; İmam Ahmed, Müsned 6/82, 226'da) Bu Mücezzez'in Üsame ve babası Zeyd yatarken başlan görünmediği halde ayaklarına bakarak "Bu ayaklar bundandır." Dediğini naklederler.
1004[641] El-İsabe Tere. No 5920; İbnu Sa'd 4/363; İ. Ebi Hatem, el-Cerh 6/241; Müsned-i Baki b. Mahled s. 58; İstiab 2/507; Üsdü'1-Ğabe 4/128
1005[642] İbnu Hibban Sahabe'sinde bu zatı lıem Amr, hem de Umeyr olarak verip altında aynı şeyi anlatmış. İbni Hacer "doğrusu bu adam tektir. Umeyr Amr'ın küçültme ismidir." der.
1006[643] Bkz: İb. Sa'd Tabakat 3/459; Vakidi, Meğazi, Fihrist; Müsned 3/422; Buhari, T. Sagir 1/44, 74; Taberi, Fihrist; İkdu'I-Ferid 4/257; Ebu Nuaym, Hilye 2/1], 12; Cemheretu Ensabi'1-Arab 334; İstiab 3/171; Üsdül-Gabe 4/358; Mizzi, T. Kemal 2/1068; Zehebi, S. A. Nübela 1/503; El-İsabe 3/44 tere. No 6112; Müstedrek 3/631; El-Muhabber 83, 419; Müsned-i Baki 100 no 220
1007[644] Bu görüş onun dedesi Sa'Iece oluşuna binaendir ki, bu İbni İshak'ın görüşüdür. İbnu Sa'd: "Ben o isimde Neseb şecerelerinde birine rastlamadım.1' der. Tabakat 3/459
1008[645] Hadis şudur: (Rasulullah Küba mescidine gelip Allah bu mescit hakkında sizin taharetinizi övüyor.
İbnu Abdi'1-Berr der ki: Uveym, Peygamberimizin sağlığında ölmüştür. Yine bir rivayette: "Hz.
Ömer'in döneminde öldüğü ve Ömer'in onun kabri başına dikilip "Hiçbir kimsenin ben bu kabrin sahibinden
daha hayırlıyım demeye gücü yetmez" zira Rasulullah (s.a.v.) için bir cihat sancağı
dikilmeye görsün, kesin kez Uveym onun altında olurdu" dedi.1009[646]
10- Umara B. Veli1010[647]
Halid b. Velid'in kardeşi olup Mah'zum kabilesindendir.
Vakidi der ki: Bana Abdullah b. Cafer, İbnu Ebi Avn'den şöyle dediğini anlattı:
-Habeşistan'da muhacirleri şikayete giden Amr b. El-Âs'ın işi ters gidip, olanlar olunca ve Necâşî de
Umara b. Velid'e yapacağını yapıp da sihirbazlara sidik yolundan hava verdirip karnını şişirttiğinde
Umara deli gibi olmuş ve ormanda vahşi hayvanlarla beraber dolaşmaya başlamıştı. Hz. Ömer'in
halifeliği zamanında amcası oğlu Abdullah b. Ebi Rabia onu bulmak için yola çıktı ve onu
Habeşistan'ın bir yerindeki, bir pınar başına geldiğini duyduğu için gözetledi. Bir insan kokusu alınca
hemen kaçtı. Lakin susuzluk onun takatini kesince geri gelip sudan içti. İşte tam o sırada Abdullah
onu kucakladı. Abdullah devamla der ki:
-O zaman Umara "Ya Buhayr beni salıver, eğer salmazsan ben ölürüm" dedi. Abdullah'a "Buhayr
derlerdi. Ben ona vurdum. Hemen oracıkta elimde öldü. Onu gömdüm ve geri döndüm. Saçları
vücudunun her tarafını örtüyordu.1011[648]
11- Ğaylan b. Seleme1012[649]
Ğaylan b. Seleme es-Sakafi. Kendisi Efendimizle sohbetle şereflenen ve rivayeti olan bir sahabidir.
Nikahı altında on kadın varken gelip müslüman olan odur.1013[650] Çok iyi bir şair idi. İslâm'a
girmeden önce İran imparatoruna gidip kendisine Taif te bir kale yaptın vermesini istemiş. O da bu
kaleyi inşa ettirmişti. Feth-i Mekke esnasında müslüman oldu.
Bu zat gelip hanımlanyla müslüman olunca Efendimiz: "Onlardan dördünü seç diğerlerinden ayrıl!'1
buyurdu. Hadisin İbnİ Ömer rivayetinde Muhammed b. Cafer -Ma'ıner - Zühri -Salim şeklindeki
isnadda şu ilave var: "Gaylan da hanımlarından ayrıldı. Daha sonra Hz Ömer döneminde diğer döıt
1009[646] 1/153; İbnu Huzeyme 1/43 h. No 83; Taberani, Kebir 17/140; Taberi, Tefsir I l/2'de bunu Uveym'den naklederse de İbni Mace 355 Beyhaki 1/150 yine de
Münsed 616, Hakim 1/155, 2/334; Taberi 11/22; İbnu Ebi Şeybe Musannef 1/153; Tahavi Müşkilul Asar 4740 no ile bu haberi Abdulllah b. Selam, Şa'bi,
Muhammed b. Abdullah b. Selam, Enes hadisi olarak sahih bir isnadla rivayet ederler.
Buharı, T. Sağir'den naklen İ. Hacer el-İsabe 3/45 tere. No 6107; Üsdü'1-Ğabe 4/158
1010[647] Taberi 2/326; Ensab 1/231; İkdu'l-Ferid/29; Cemheretu Ensab 148; El-Muhabber 176; İbni İshak, Sire 152, 167, 211; Uyunu'l-Ahbar 1/37; İsabe tere no
6817
1011[648] El-İsabe 3/171; Ensabu'l-Eşraf 1/232,233
1012[649] İbnu Sa'd, Tabakat 5/505; Taberani, Kebir 18/263; İstiab 3/189-192; Taberi 3/81, 6/107; İkdu'I-Ferid 2/337, 379; El-Muhabber 35, 357, 475; Vakidİ 923,
931; Cemheretu Ensabi'1-Arab 268; Rabiu'l-Ebrar 4/295; Simanı'1-KuIub 136; Üsdu'l-Ğabe 4/172, 173; el-İsabe 3/189-I92no 6924
1013[650] Tirmizi 2/298 h.no 1128; Hakim, Müstedrek 2/193; İbni Mace 1953; Müsned 2/13 h.no 4608 ve 4630; Beyh. S. Kübra 7/138; Darakutni, Sünen 3/269,
270; Abdurrezzak, Musannef 12624; Taberani 12/315, 18/359; İbni Hibban 6/181; Said b. Mansur, Sünen 1864, 1865; İbni Sa'd 5/506; Buharı, Edebu'l-Müfred
2/136. 297, 298; Buharı T. Kebir 6/248 tere no 2304.
hanımını da boşayıp malını oğullarına bölüştürdü. Ömer (r.a.) bunu duyunca: "Sanıyorum şeytan senin ölüm haberini meleklerden çalıp senin kulağına ulaştırdı. Her halde fazla yaşamayacaksın. Vallahi ya hanımlarını geri alacaksın mallarım da geri alacaksın ya da onu senin elinden alacağım ve -Semud kavminde kabri taşlanan uğursuz adam- Ebu Riğalin kabrinin taşlandığı gibi senin kabrini de taşlattıracağım.'1 dedi. Tirmizi bu hadisin isnadına Bulıari'nin itirazını anlatır. Buhari bu hadisi, Kebir'inde Osman b. Muhammed -Abdullah b. Salih ve İbnu Bükeyr ikilisi -El-Leys -Akîl -İbni Şihab bana ulaştığına göre Osman b. Muhammed isnadıyla verir. Şıı'be -Zühri -Muhammed b. Ebi Süveyd hadisini: Gaylan hanımlarını geri alıp iki ay sonra da öldü." İfadesiyle verip sanki bu haberin iki ayrı isnadı, ayrı ifadeleri taşıyıp isnad değişikliğine uğramış gibi oluyor. Tirmizi de bunu Buhari'den yukarıdaki isnadda mahfuz olmadığını duyduğunu söyler. Yoksa o olayın kendisi gerçektir.
Kendisinden oğlu Urve b. Ğaylan ile Bişr b. Asım'ın rivayeti vardır.1014[651]
12- Ma'mer B.El-Harts1015[652]
Nesebi: Ma'mer b. Haris b. Ma'mer b. Habîb b. Vehb b. Huzafe el-Cumahî. Hatib ve Hattab'm kardeşi. Annesi Kuteyle binti Maz'un b. Habib b. Vehb el-Cumahiyye'dir.
Ma'mer kıdemlilerden olup Müslümanların Mekke'de Erkam (r.a.)'ın evine sığınışından önce müslüman oldu. Mekke'den Medine'ye hicret etti. Peygamber (s.a.v.) onu Muaz b. Afra ile ahiret kardeşi yaptı. (Ma'mer (r.a.) Bedir, Uhut ve Hendek savaşı ile diğer olaylarda hep Peygamber (s.a.v.) ile bulundu.1016[653]
13- Meysera B. Mesruk1017[654]
Abs oğullarından olup salih bindir. Onun Efendimizle görüşüp (sohbet) sahabeler arasına girdiği anlatılır. Yermuk savaşma katılmıştır. O, Ebu Ubeyde'den Hz. Ömer'in kölesi Eşlem de ondan rivayette
bulundu. 1018[655]
Altı bin kişilik bir ordunun komutanı olarak Bizans topraklarına girdi. Orada epey içeriye ilerleyip, bir çok rum askeri öldürerek esir ve ganimet aldı. Rumlar ona karşı büyük bir ordu toplamışlardı. Bu olay hicri yirminci senesinde idi. Onlara saldırdı. Allah kendisine, rumlara karşı zafer nasib etti. Bu, çok büyük bir savaştı.1019[656]
12- Hürmüzan (Tuster Kralı)
1014[651] İbnu Sa'd 5/505, 506
1015[652] İ. Sa'd 4/402; Halife, Tabakat 25; Muhabber 74, 401; Ensabu'l-Eşraf 1/213; İstiab 3/440; Üsdü'1-Ğabe 4/399; Vakidi Meğazi 156; İbni İshak, Siyer 226, 143; El-İsabe 3/448 no 8141
1016[653] İbni Sa'd 3/402
1017[654] Futuhu'l-Buldan 194, 204; Üsdül-Ğabe 4/426; Ezdi, Futuhu'ş-Şam 16, 128, 129, 132, 135, 148, 149, 155, 172, 173, 199, 237; Taberi 4/112; El-Kamil fi't-Tarih 2/496; El-İsabe 3/469 tere no 8371; İbnu Sa'd dördüncü tabaka 568 no 137
1018[655] İbni Sa'd dördüncü tabaka 568; İbnu Sa'd onun Peygamberimizle görüşmesini, Yemame savaşına girişini Vakidi'den nakleder.
1019[656] Futulıu'1-Buldan 1/194; Taberi 2/516 (diğer tab. 4/112)
Yirminci yıl olaylarında onun hakkında çok şey anlatıldı. O da İran kisrası Yezdecürd'e bağlı olan krallardan biridir.
İbnu Sa'd der ki: Ebu Musa el-Eş'ari onu yanında on iki İranlı ile Hz. Ömer'e yolladı. Üzerlerinde ipekli kumaşlar, altın kemerler ve altın bilezikler vardı. Medine'ye geldiler. Görüntüleri insanlarda hayret uyandırmıştı.
Mescide girdiklerinde Hz. Ömer'i elbisesinin birazını baş altına yastık yapmış da öylece uyuyor buldular. Hürmüzan "Sizin kral bu mu?" dedi. "Evet denilince "Onun muhafızı ve hacibi -sekreteri- yok mu?" dedi. Onlar "Eceli gelene kadar onun koruması Allah'tır." dediler. Hürmüzan da: "Bu kral vallahi çok problemsiz biri." dedi.1020[657]
Hz. Ömer (r.a.) (uyanıp "Bu Hürmüzan mı?" diye sordu, yüzüne bakıp iyice düşündü. Sonra şöyle dedi: "Şu herifi ve avanesini İslâmla zelil eden Allah'a hamd olsun! Ebu Musa'nın yanından gelen elçilere dönüp: "Anlatın bakayım!" dedi.
Enes b. Malik (r.a.): "Va'dini gerçekleştiren, dinini güçlendiren, kendine karşı çıkanları perişan eden, bizi onların arazi ve ülkelerine mirasçı yapan onların çocuklarını ve mallarını bize bağışlayan Allah'a hamd olsun." Deyip ağladı. Sonra Hürmüzan'a "Nasıl Allah'ın size yaptığına baktın mı? Dediyse de cevap vermedi. "Ne oldu da konuşmuyorsun?" dedi. Hürmüzan da "Ölünün ağzıyla mı -sağ kalacak adam ağzıyla mı konuşulacak?" dedi. Hz. Ömer "Sen sağ değil misin!" deyince Hürmüzan su istedi. Hz. Ömer "Hem susuzluk hem ölüm her iki ceza sana karşı uygulanmaz!" dedi. Ona su getirdiler. O da suyu içmedi. Hz. Ömer "Haydi iç bir sakıncası yok!" deyince, su bardağını attı ve "Ey Araplar! Biz ve siz dinsiz olduğumuz zaman sizi ya köle yapıyor ya da öldürüyorduk. Bize göre milletler içinde vaziyeti en bozuk olan sizlerdiniz. Ama Allah sizden tarafa olunca, kimsenin gücü Allah'a yetmedi." dedi. (Hz. Ömer, derdin neydi de ikide bir bizimle yaptığın anlaşmaları bozdun. Şimdi buna cevabın ne, elinde bir savunman var mı?" deyince, o: "Korkarım ki sana savunmamı söylemeden önce beni öldürürsün!" dedi. Hz. Ömer de "Yo, buna korkun olmasın!" dedi.)
Hz. Ömer "Öldürün" emri verdi. Hürmüzan, "Sen bana can güvenliği vermedin miydi?" dedi. Hz. Ömer de: "Nasıl vermişim!" deyince, "Konuşî'Sana bir zararı yok!" demedin mi? Böylece sen "İç, sen suyu içene kadar öldürmeyeceğim!" demiş oldun." dedi.
Hz. Ömer "Yalan söylüyorsun!" deyince, Zübeyr ile Enes "Doğru söylüyor." dediler. (Hz. Ömer "Yazıklar olsun size! Demek b. Berâe'nin, Miczee'nin katiline güvenlik verdim öyle mi, ya delil geti-rin ya da cezalanmaya hazırlanın" deyince ashabdan diğerleri de onları doğruladı.) Ömer (r.a.) Hürmüzan'a "Allah canını alsın, demek beni tuzağa düşürdün de ben farkına varmadım." deyip üzerlerindeki elbise ve altınları çıkarttı. Hz. Ömer Süraka b. Malik b. Cu'şum'a -esmer ince biri idi- Hürmüzan'ın bileziklerini takın! Deyince hem onları hem de elbisesini giydi.
Hz. Ömer: "Kisra ve milletinden takılarını ve elbiselerini soyup Süraka'ya giydiren Allah'a hamd olsun." deyip sonra Hürmüzan'a İslama girme teklifinde bulundu. O reddetti. Hz. Ali b. Ebi Talib "Ya Fmiral-Mu'minin! Şu İranlıları dağıtsan!" dedi. Hz. Ömer de Hürmüzan'ı, Cufeyne'yi ve
1020[657] Tabakat 3/293 Buraya kadar alıp Taberi 2/501 'de devamında verir.
diğerlerini deniz yoluyla Şam'a göndermek isteyip yolda boğulmaları için "Allah'ım gemilerini kır."
diye dua etti. Yolda gemileri hasara uğradı ama batmadilar. Sonra onlar geri gelip müslüman
oldular. Hz. Ömer onların her birini ayda ikişer bin dirhem aylık bağladı. Hürmüzan'a da "Arfata"
adını verdi.1021[658]
Misvar b. Mahrame "Ben Ravha denen yerde Ömer'le beraber hacca ihram giymiş olarak
Hürmüzan'ı gördüm, demektedir.
İbrahim b. Sa'd da, babası aracılığıyla dedesinin "Ben hacca ihramlanmış olan Hürmüzan'ı Ömer'le
gördüm." dediğini rivayet eder.
Ali b. Zeyd b. Ced'an Enes (r.a.)'tan nakleder: Ben Hürmüzan'dan daha fazla, karnı içine çekik, omuz
araları daha geniş olan birini görmedim.
Abdurrezzak, Ma'mer-Zühri isnadıyla Said b. Müseyyeb'den naklediyor: Üzerinde asla yalanın
sınama yapmadığ Hz. Ebu Bekrin oğlu Abdurrahman bana haber verip dedi ki: Ben Hürmüzan,
Cüfeyne ve Ebu Lülü'ün yanına varmıştım. Bunlar birbirinin sırdaşı idi. Peşlerine düştüm. Derken,
ortalarına birinden kabzesi ortada iki ağızlı bir hançer düştü. Abdurrahman b. Avf "Ömer'in ne ile
öldürüldüğünü araştırın" demişti. Araştırınca gördüler ki, bu sıfatta bir hançer bu. Bunun üzerine
Hz. Ömer'in oğlu Ubeydullah hemen bir kılıç kuşanıp doğru Hürmüzan'a geldi ve ona "Bana yoldaş
ol da atıma bir bakıp gelelim!" dedi. Ubeydullah at işinin tam ehliydi. O da geldi. Bir ara önünde yürürken
Ubeydullah ona kılıcını çekti. Kılıcın ağzının kendine değdiğini hissedince "la ilahe illallah"
dediyse de Ubeydullah onu öldürdü. Oradan hıriştiyan olan Cüfeyne'ye geldi. Tam yanma varıp
kılıcı kaldırdı ve iki gözünün arasına indirdi. Sonra da henüz ufak bir çocuk olan Ebu Lü'lü'e'nin
kızına geldi. O kız müslüman olduğunu savunurdu. Onu da öldürdü. O gün yeryüzü sanki
üzerindekilere gece oldu.
Sonra Ubeydullah yalın kılıç olarak yöneldi ve "Vallahi Medine'de şu harp ganimeti olarak gelen
hiçbir çocuğu canlı bırakmayıp öldüreceğim, diğer bazılarını da öldüreceğim." Diyerek sanki
muhacirlerden bir kısım kimselere laf dokunduruyordu. Onlar da "kılıcını at" dedikçe o hayır,
diyordu. Sonra amr b. El-Âs geldi ve "Yeğenim kılıcı bana ver!" dedi. O da ona verdi. Sonra Hz.
Osman gelip onun üzerine sıçradı ve başını çekince, alın alına tokuştular. Araya insanlar girip ayırdılar.
Hz. Osman ayrılıp "Bana İslâm'da şöyle bir yara açan adam hakkında ne yapacağımı bir
anlatın!" dedi. Muhacirler "öldür" dediler. İleri gelen cemaat ise "dün babası öldürüldü. Bu gün de
ardından oğlunu mu kabre yollayacaksınız. Allah Hürmüzan'm da Cüfeyne'nin de şerrini uzak etsin!
Dediler. Amr b. El-Âs ise Hz. Osman'a: "Allah bu fitnenin senin zamanında olmasından seni korudu.
Sen de onu affet." Dedi. Amr'ın bu sözü üzerine insanlar dağıldı. Hz. Osman da bu öldürülen iki
adamla kızın fidyelerim ödedi.1022[659]
İbni Sa'd, Vakidî, Ma'mer isnadıyla verdiği bu habere şu ilaveyi yapıyor: ''Cüfeyne Hıyreli bir
hıriştiyan olup, Sa'd b. Vakkas'in süt babası idi ve Medine'de insanlara yazı öğretiyordu." Yine İbni
1021[658] Taberi 2/502 (diğer baskı 4/87, 88)
1022[659] Abdurrezzak, Musannef 5/478 no 9775; Taberi (4/240) 2/586, 587; Belazuri, Ensab 10/432,433
Sa'd orada "Ben o vakit Amr b. El-As'm Medine'de yaşadığını sanmıyorum, o Mısır'da idi. Ancak hac
için gelmişti." Der.1023[660]
Yine İbni Sa'd "Yer yüzü adeta kapkara oldu- kimse önünü görmüyor. Öyle ki insanlar bu olayı
içlerinde çok büyüttüler, hatta bir nevi cezalandırılacaklarından korkar hale geldiler.1024[661]
Ebu Vecze babasından naklediyor: Ben Ubeydullah b. Ömer'i o gün yakalandığında görmüştüm.
Osman'la birbirinin saçlarından tutmuşlar, Osman ona "Allah canını alsın, namaz kılan bir adamı,
küçük bir bebeği ve Allah'ın adına zimmetimizde olan başka bir adamı öldürdün, hukukta; senin
cezalandırılmadan salıvermen yok!" diye bağırıyordu. Buna rağmen Ubeydullah Sıffeyn savaşında
Muaviye tarafında savaşırken öldürülene kadar hayatta kaldı. 1025[662]
Ma'mer, Zühri'den... Bana Hamza b. Abdullah b. Ömer babasının: "Allah Hafsa'ya rahmet eylesin.
Her halde Ubeydullah'ı onları öldürmeye o da teşvik etti." Dediğini haber verdi.1026[663]
Ma'mer, bize Hz. Osman (r.a.)'m: "Ben Hürmüzan, Cüfeyne ve kızcağızın velisiyim, ben onların
kanlarına karşılık olan cezayı diyete çevirdim!" dediği ulaşmıştır, der.
Taberi Tarih'inde kendine has isnadıyla anlatıyor: Hz. Osman (r.a.) Ubeydullah'ın bu cinayetinden
dolayı Hürmüzan'ın çocuklarına kan bedeli diyet parası ödedi. Onlar da af edip kısastan
vazgeçtiler.1027[664]
13- Hindbintîutbe1028[665]
Nesebi: Hind binti Utbe b. Rabîa b. Abduşems b, Abdimenaf. El-Abşemiyye el-Kureşiyye.
Muaviye'nin annesi. Mekke fethinde nıüslüman oldu (Peygamberimize biat etti). Hz. Ömer'in
zamanında oğlu Muaviye'nin yanına gelerek Yermuk savaşına katıldı.
Hz. Aişe'nin ondan nakline göre Peygamberimize: "Ebu Süfyan cimrinin biri. Bana da oğluma da
yetecek kadar bir şey vermez. Ancak ben ondan habersiz ne alabilirsem. Bundan dolayı bana bir
günah var mı?" diye soran kadın odur.
Peygamberimiz de ona:
"Sana ve çocuğuna yetecek kadar -o bilmese bile- alabilirsin." Buyurdu.1029[666] Ondan oğlu Muaviye
ile Hz. Aişe'nin rivayeti vardır. Onun (s.a.v.)'den rivayeti var.
1023[660] Lakin burası İbni Sa'd'da olmadığı gibi Belazuri ve Abdurrezzak'ta da yoktur.
1024[661] Üst kaynaklar
1025[662] İbni Sa'd Tabakat 3/357; Belazuri 10/434 (Hz Osman'ın halife olduktan sonra Ubeydullah'ı serbest bırakmasına insanlar şaştılar. Herhalde onu fikrinden
Amr b. El-Âs çevirse gerek) ilavesi var.
1026[663] İbnu Sa'd 3/356; Belazuri 10/433
1027[664] Taberi Tarih 4/239-243
1028[665] Bkz, İ. Sa'd 8/235; Tarihi Dımışk 70/166; Nesebi Kureyş 104, 105; Taberi Fihrsit; İstiab 4/424; İ. Hişam Fihrist; Ensabul Eşraf Fihrist, Ahbaru Mekke 1/123;
Üsdü'l-Ğabe 6/292; Halife Tarih Fihrsit; Futuhu'l-Buldan 160, Cemhere 87, 111; İkdu'l-Ferid 1/49, 53; Taberani Kebir 25/69; ,e!-îsabe 4/425 no 1113
1029[666] Buhari Buyu' 34/95 Ahkam 8/115; Müslim 1714; E. Davud 3532; Nesai 8/246; Darami Nikah bab 45; İ. Sa'd 8/237; Müsned 6/39, 50, 206; İ. A. T. Dımışk
70/166; İ. Mace 2293; Beyhaki 7/466, 10/141, 270; Humeydi 242; Tahavi, Müşkil 1833; İ. Ebi Şeybe 6/584; Darakutni 4/235; Ebu Ya'la 8/4636