02 Mart 2015

TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 35. BÖLÜM)


TARİHU’L İSLAM..İmam Zehebi (İSLAM TARİHİ 35. BÖLÜM)
Hicri On Dokuzuncu Yıl
Halife b. Hayyat Tarih'inde der ki: Bu yıl (Filistin sahilindeki) Kaysariyye fethedildi. Ordu komutanı
Muaviye b. Ebi Süfyan ile Sa'd b. Amir b. Hizyem idi. Her biri kendi ordusuna komuta ediyordu. Allah
müşrikleri yenilgiye uğrattı. Onlardan çoğu çok çetin bir çarpışmayla öldürüldü.
Bu olayı Hişam b. El-Kelbî bu tarihte diye söylüyor. İbni İshak ise Kaysariyya fethinin hicri yirminci
yılda yapıldığını söylemektedir.623[68]
Suhab Savaşı
Bu yılın Zil-hicce ayında İran topraklarındaki Suhab köyü yakınında Suhab savaşı yapıldı.
Müslümanların ordu komutanı Hakem b. Ebi'l-Âs idi. Savaşta müşriklerin komutanı Şehrak
621[66] Tarihi Halife 139
622[67] Tarihi Halife 141; Taberi 2/479'da bu olayı tam tafsilatıyla verir. İlk model İslam şehri kuruluş olarak önemine binâen buraya özetleyerek naklediyorum:
Köfe ve Basra yangını, kamışlardan yapılmış bu iki şehri kül edince, Sa'd (r.a.) durumu Hz Ömer'e bildirip şehrin kerpiçten yapımı için müsaade istedi. Hz Ömer yanına
gelen heyete: "Haydi yapın, ama kimse üçten fazla ev yapmasın. Binalarda yükseklik yarışına girmeyin, sünneti gözetin, devlet de sizi gözetsin" dedi. Köfe
halkının, yerleşim birimlerine yerleştirilmesi işlemine Ebu'l Heyyac b. Malİk'i atadı. Sa'd Ebu'l-Heyyac'ı çağırtıp Ömer'in yolların yapımı hakkındaki mektubu haber
verip: "Ana yolları kırk arşın eninde, onu takiben gelen yolların otuz arşın eninde diğer yolların yirmi arşın eninde, ara sokakların yedi arşın eninde yapılmasını, kabilelere
tahsis edilecek arsaların altmış zira olmasını emrettiğini bildirdi. Hz Ömer yanına gelenlere: "Binalarınızı kararının üzerine yükseltmeyin." demiş. Karar ne
kadar denilince de: "Sizi ne israfa götürecek ne de maksattan aşağı indirecek bir miktar." demişti.
Hemen planlama için takdir heyeti toplandı. İlk önce Köfe camisi planı yapıldı. Sabuncular ve hurmacılar pazarının yerine karar verdiler. İyi ok atan biri gelip arsanın
ortasına durup sağ tarafına, sol tarafına önüne ve arkasına birer ok atıp, hemen ev yapımına başlamak isteyenlerin buradan ileriye serbest olduklarını bildirdi.
Böylece caminin arsası kare şeklinde ortadan her dört yöne aynı uzaklıkta oldu.
Mescidin Ön tarafına önü ve arkası olmayan bir gölgelik (Yazlık kısım) yaptılar insanların izdihamsız yerleşebilmesi için cami dört köşe halinde planlandı. Ka'be dışındaki
diğer camiler de böyle yapılmıştı. Ka'be'nin hürmetine binâen camileri Ka'be'ye benzetmiyorlardı. Gölgelik mermer sütunlar üzerinde iki yüz (arşın) (120* i
20) ebadında yapıldı. Sütunlar İran Kisralannın saraylarından alınmıştı. Tıpkı Roma kiliselerindeki sütunlara benziyordu. Cami sahanlığı olarak bırakılan yere birisi
gelip bitişiğe ev yapmasın diye hendek kazdılar. Hizasında Sa'd'a bir idare merkezi binası yaptılar, ikisi arasında iki yüz arşın uzunlukta ince bir yol koydular.
Yine oraya beytülmal binası inşa etiler. Burayı Hemedanlı biri olan Rûzubeh adında biri Hıyre'deki Kisraların binası tarzında inşa etti. Beytülmal'in mescid sahanlığına
beş giriş, kıble tarafa dört, doğu tarafına ve batı tarafına üç geçiş verip onu süslediler. Buradan ayrılan yollara Süleym, Sakif, Hemdân, Becile, Teymü'1-
Lât, Tağleb, Esed, Neha\ Kinde, Ensar, Müzeyne, Temim, Muharib, Esed, Âmir, Becle, Becâle, Cedîie, Cüheyne kabilesinden olanları yerleştirdiler. Her biri arasında
yollar bulunuyordu. Sonra diğer gelenler de aynı tarzda yerleştirildiler.
Yerleşim birimlerinin her yerine deve çökekleri (bugünkü araba parkı) yapıldı. Sa'd devlet sarayını tam mescidin mihrabının karşısına yaptırıp bunu Ömer'e bildirmişti.
Ömer de: "Sen mescidi sarayın yanı başına taşı. Ev kıblede kalsın. Zira mescidin gece ve gündüz ziyaretçisi olur. Orası insanların kale gibi manevi sığmağıdır"
deyince mescid oraya taşındı. Böylece Muaviye zamanına kadar bu şeklini korudu.
Muaviye döneminde Irak valisi Ziyad mühendisler çağırıp: "Ben şöyle yüksek şöyle azametli bir mescit arzu ediyorum ama bir türlü sıfatını size tam anlatamıyorum."
dedi. İran kisrasınm ustalarından biri: "Bu dediğin yükseklikte bir bina ancak Ehvaz dağlarından getirilecek mermer sütunlar üzerine kurulabilir. Onlar
kesilip süslenecek delikleri delinip sonra demir şişler birinden diğerine geçirilip kurşun eritilip doldurularak yapılacaktır. Böylece sen onu otuz arşın (18 metre)
yükseltirsin. Sonra çatıyı örter önüne ve arkasına ilave yaparsın daha sağlam olur." deyince Ziyad: "İşte bu benim anlatamadığını şekil" deyip, sonraki mescidi inşa
ettirdi.
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/281-282
623[68] Tarihi Halife s. 141; Taberi 2/511. Daha önce geçti.
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/283
öldürüldü.624[69]
Halife b. Hayyat Tarih'inde: "Bu yıl Rumlar Abdullah b. Huzafe es-Sehmî'yi esir aldılar." der.625[70]
Denildiğine göre bu yıl Tikrit şehri fethedildi.626[71]
Yine bu yıl içinde Celula savaşı tekrar yapılmıştır. Bu. acem ya da İranlılarla yapılan öncekinden ayrı
bir savaştır.627[72]
Bu sene Hz. Ömer, Osman b. Ebi'1-Âs'ı dördüncü Ermenistan'a628[73] yolladı. Orada ufak bir
çarpışma oldu. Saffan b. Muattal (r.a.) vurularak şehit oldu.629[74]
Vefat Olayları Safvan B. El-Muattal630[75]
Safvan b. El-Muattal b. Ruhsa es-Sülemî el-Zekvanî. Efendimiz (a.s.)'m (Hz. Aişe'ye yapılan iftira
olan) ifk hadisinde adı geçen sahabesidir. O hadiste, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onun hakkında;
Onun aleyhine hayırdan başka bir şey bilmiyorum" buyurdu.631[76]
Saffan bizzat, "Ömrümde hiçbir kadının evinin kapısını açmadım" demişti.632[77]
Saffan (r.a.)'tan nakledilen iki hadis vardır.633[78]
Kendisinden Said b. Müseyyeb, Ebu Bekr b. Abdurrahman b. El-Haris ve Saîd el-Makburi hadis
624[69] Taberi bu olayı hicri 23cü yılda verir 2/552; Tarihi Halife 141
625[70] Tarihi Halife 142; Hakim, Müstedrek 3/630; İbnu Abdi'l Berr, İstiab 3/891
626[71] Tarihi Halife 141
627[72] Taberi, Tarih 2/51 i
628[73] Ya'kut, Mu'cemu'l-Buldan'da Ermenistan'ı dört bölge olarak bildirir. Bu dördüncüsü bugünkü Kuzey İrak, İran, Azerbaycan arası olup İranlıların eline
geçmişti. Ve o zaman bu taksimatla bilmiyormuş. Mu'cem 1/160
629[74] Taberi, Tarih 2/485; İbni Asakir, Tarihi Dımışk 24/164, 175; Cerh ve Ta'dil 4/420
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/283-284
630[75] Safvan için bak: Müsned 5/312; Buharı 4/305; Ensabu'l Eşraf 1/342; Ezdî, Futuhu'ş-Şam 105, 113; İbni Hişam, Siyre 4/10; Fesevî, Tarih 1/309; İstiab 2/187;
Cemheratu Ensabi'l Arab 246; Taberani, Kebir 8/61-63; Hakim 3/518; Tehzibıı Tarihi Dımışk 6/440; Üsdü'l Ğabe 3/26; Siyeri A'lamu'n Nubela 2/545
631[76] Bak: Buharı, Şahadat 2637, Meğazî 141, Tefsir 4757; Taberi, Tefsir 18/72; Müsned 6/194; Müslim 2770; Abdurrezzak, Musannef 9748; Nesaî, Kebir, Tefsir
6/415 h.no 11360. Hadise daha önce anlatıldı
632[77] Buhari 4141,4757; Müslim 2270; Müsned 6/194; Tirmizi 3 179
633[78] Safvan (r.a.)'tan nakledilen iki hadis Allah bilir birisi Said el-Makburî'nin ondan naklettiği "namazın hangi vakitte mekruh olduğunu Peygamberimize
sorduğu"' hadistir. Bak: Müsned-i Ahmed 5/312 no 22727; Hakim 3/518; Taberani 8/62 no 7344; İbni Mace 1252; Tarihi Dımışk 24/160; Üsdü'l Ğabe 2/413. İkinci
hadis de "Peygamber (s.a.v.) beni, "Testide bekletilen hurma şırasını içmeyin, çünkü şaraplaşıyor" diye ilan etmeye gönderdi" hadisi olsa gerek. Bak Hakim 3/518,
519; Taberani, Kebir 8/63 no 7346 ve 12/102.
Kitabın Arapça tahkikini yapan üstad Abdüsselam Tedmurî der ki: Ahmed b. Hanbel üç, Taberani dört, Hakim üç hadis naklederken, hem Zehebi Müstedrek'in
telhisinde bunları yazarken "onun iki hadisi vardır" demesine şüpheyle bakılır.1' Sanıyorum Zehebi ya onun bizzat bu müsned hadislerini içinde Efendimizden lafız
rivayeti olanı kasdediyor, ya da bu haberlerden bir kısmını onun saymıyor. Zaten burada, en alt paragrafta ondan hadis nakledenlerin bu yılda ölmesi ile
nakillerinin imkansız olacağına dikkati çeker. Zaten naklettiğim ikinci haberi Safvan'dan Mekkul nakleder ki, o zaman bu haber de kopuk olur. Bir sonraki dipnotta
biz, Zehebi'nin ayrı bir mütalaasını da sunuyoruz.
rivayetinde bulunuyorlar. Tabii onların rivayette bulunması eğer Saffan bu on dokuzuncu yıldaki
savaşta öldü ise imkansız olacağı için sened mürsel olur. Eğer Vakidî'nin dediği gibi Sümeysat
şehrinde, hicri altmışıncı yılda öldüyse o zaman bizzat Saffan'dan duymuş olurlar.634[79]
Halife b. Hayyat onun Cezira'da öldüğünü söyler.635[80]
Safvan (r.a.) Peygamberimizin ordusunda orduyu ileri sevk edip arkayı kontrol eden birliğin
komutasını yapmış biriydi.636[81] Kendi aynı zamanda iyi bir şair idi.637[82]
İbni îshak, onun bu Ermenistan savaşında öldüğünü ve o günkü komutanlardan biri olduğunu
anlatır.638[83]
Bir rivayete göre Yezid b. Ebi Süfyan'ın da bu yılda öldüğü anlatılırca da onun vefatı daha önceki
yılda geçmiştir.639[84]
Übey B.Ka'b (R.A.)640[85]
634[79] Halife b. Hayyat, Tarih 226; İbni Asakir 24/162 ve 176'da Vakidi'nin böyle dediğini söyler. Zehebi Siyeri A'lamu'n-Nubela'sında (2/550)'de biri on dokuz
öbürü on dokuzda rivayetlerini verip: "Bu onun Ölüm tarihi arasında büyük bir farktır. Anlaşılan o ki bu isimde iki tane olsalar gerek" diyor. Ben derim ki: -
Herhalde Zehebi'nin elindeki Vakidi'nin yazmasında bir okunmaz veya yanlış okunan yer olsa gerek. Zira İbni Asakir yine aynı yerde s. 16 Vakidi'den Saffan'ı anlatırken:
"Safvan Sümeysat'ta altmış yaşlarında öldü." Diye verir ve ikinci bir rivayetle bunu yine Vakidi'nin ağzından s. 176'da tekrarlar. Anlaşılıyor ki orijinal yazma
nüshada kelimesi iyi yazılmayı belki yanlış yazılıp <^diye yazılınca bu karışıklık ortaya çıksa gerek. Zaten Halife b. Hayyat da onun ölüm yılını Tabakat'ında s. 101
rakam 330'da Sümeysat da s. 51 ve 3 18'de de on dokuzuncu yılda öldü diye verirken Tarih'inde onu 59cu yıldaki isimler arsında senetsiz olarak sadece.isimler
arasında yer verir. Böylece onun altmışıncı yılda değil altmış yaşında öldüğü doğrudur. Zaten öyle olsa adı kesinlikle uzun yaşayan sahabeler arasına girer, ister
istemez ondan çok rivayet bize ulaşırdı. (M. Can)
635[80] Cezira, Mezopotamya'dır. Sümeysat şehri de kuzey Mezopotamya'da Fırat kıyısında Mezopotamya'nın batı kuzeyinde yer alan bir şehirdi. Halife Tabakat s.
51 ve 318
636[81] İbni Asakir 24/164
637[82] İbnu Asakir 24/161'de şunu nakleder; Safvan (r.a.) Şam'a bağlı bir köyde üzerinde İran ziynetleri (takıları) olan bir adama saldırıp yere devirmiş. Adamın
karısı bağırarak, Safvan'a doğru kocasına yardıma koşmuş. Bunu gören Safvan da İrticalen:
I- Ben öyle bir ordu gördüm ki çıkardıkları toz Dımışk'taki Darayya ile Neva şehri arasına yayılıp gidiyor.
2- Takılar takmış birine saldırdım da hanımı: "Ey Muattal oğlu ne görüyorum sen ne istiyorsun" dedi bana.
3- Ben de ona: "Şimdi kocanı gülen dişlerine topraklar dolmuş olarak kilisesine götürüp bırakacağım...
4- Onun (kocanın) üzerinde takılar olduğuna göre, ben de ilan ediyorum Öyleyse ben de tutulmuşum takılar takınana" dedim.
Buhari Tarihi Kebir'inde 4/47 Hz Ebu Bekr'in kölesi Sa'd'dan nakleder: Birisi (Hassan b. Sabit) Efendimize Saffan beni şiirle hicvediyor, diye şikayet etmiş, Efendimiz
de: "Safvan'i bırakın, zira o kötü dilli ama tertemiz kalplidir" demiştir. Hanımı tarafından, ben namaz kılınca dövüyor, orucumu bozduruyor, sabah namazına
da kalkmıyor diye şikayet edildiğinde: "Ya Rasulullah! Namaza durunca iki sureyi o kadar uzunundan okur ki, bölüştürsen birisi Cemaate yeter. Ben bu uzun sureleri
okuma diyorum, dinlemiyor. Orucu her fırsatta tutuyor. Ben gencim sabredemiyorum." deyince Efendimiz: "Kocası izin vermeden hiçbir kadın oruç
tutmayacak" buyurdu. Safvan: "sabah namazına gelince biliyorsun ben keyifle hayat sürmüş bir ocaktanım. Bizi herkes bilir ki gün doğmadan uyanamıyoruz."
Deyince Nebi (s.a.v.): U-^ Jiiüj ıju "Sen de uyanınca kıl!" buyurdu. Bak: Buhari 5192; Müslim 1026; Ebu Davud 2458; Tirmizi 782; Hakim 4/173; Müsned 3/80;
Abdurrezzak 7886
638[83] Taberi 2/484; Tarihi Dımşk 24/174 (Mus'ab b. Mihran'dan)
639[84] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/284-287
640[85] Bak: Müsned 5/113-144; Buhari, Tarihi Kebir 2/39 no 1610; Ebu Zür'a, Tarih 1/640; Yahya b. Main, Tarih 2/19; İbnu Sa'd 3/498; İkdu'l Ferîd 4/161, 258, 259;
İbni Kuteybe, El-Mearif 261, 442; Müsned-i Bakî b. Mahled 82 no 24; İbni Hişam 2/243; Futuhu'l Buldan 3/48, 106; Ensabu'I Eşraf 1/205, 264, 267, 271, 314, 344,
371, 531; Fesevi, Tarih 1/315; Cerh ve Ta'dil 2/290; Hilyetu'l Evliya 1/250; Yakubî, Tarih 2/138; Taberani, Kebir 1/197-202; İstiab 1/19, 20; Müstedrek 3/301-312;
Üsdü'l Ğabe 1/49; Siyeri A'lamu'n Nubela 1/389 no 82; Zehebi, Ma'rifctu'l Kıırrâu'l-Kibar 31 no3; El-Vafî bi'l Vefeyat 6/190 no 2644; Zehebi, Tezkire 1/16, 17;
İbnu Mübarek, Zühd 69, 170, 331, 562; Nevevî, Tehzibu'l Esma 1/108-110 no 44; Tayalisi, Müsned s. 72; İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 7/308, 347 no 558
Nesebi: Übey b. Ka'b b. Kays b. Ubeyd b. Zeyd b. Muaviye b. Amr b. Malik b. Neccar. Lakabı Ebu'l-Miinzir el-Ensarî olup Ebu't-Tufeyl dendiği de söylenir. Sahabenin Kurra başıdır. Hem Akabe biatında hem de Bedir harbinde hazır bulundu. Kendisinden şu kimseler rivayette bulundu:
Oğullan:
1- Muhammed,
2- Tufeyl
3- Abdullah,
4- Abdullah b. Abbas,
5- Enes b. Malik,
6- Süveyd b. Gafele,
7- Ebu Osman en-Nehdî
8- Riz b. Hubeyş
9- Cündüb el-Becelî
10- Abdurrahman b. Ebzâ
11- Abdullah b Amr b. Âs
12- Ebu Hüreyre
13- Ebu Eyyub el-Ensarî
14- Sehl b. Sa'd
15- Abdurrahman b. El-Esved
I6- Ebu'l Âliye el-Riyâhî
17- Ebu Basîr el-Abdi
18- Isme
19- Ebu Hakime
20- AbduIlah b. Ebu Basîr
21- İbni Ebi Leyla
22- Kays b. Abbad
23- Umara b .Amr b. Hazm el-Ensari
24- Carûd b. Sebra
25- Ebu Rafı el-Sanî')641[86]
Talha b. Ubeydullah'ın oğlu İsa der ki: Übey (r.a.) ne uzun ne kısa, ortaya yakın kısa boylu iri cüsseli
bir adam idi.642[87] Yine Abbas b. Sehl, Übey'in saç ve sakalı bembeyazdı, der.643[88] Enes b. Malik
(r.a.) anlatıyor:
-Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Übey b. Ka'b'a: " Allah bana, sana "Lem yekunillezîne keferû"
(Beyyine suresi)ni okumamı emretti" buyurunca, Übey sevinçle: Allah sana benim adımı söyledi
ha!?" dedi. Peygamberimiz de "evet" deyince Übey (r.a.) ağladı.644[89]
Hz. Enes der ki: Rasulullah (s.a.v.) döneminde Kur'am dört kişi ezberinde toplamıştı ki, bunların
hepsi de Ensardandır.
1- Übey b. Ka'b
2- Muaz b. Cebe!
3- Zeyd b. Sabit
4- Amcalarımdan biri olan Ebu Zeyd.645[90]
İbni Abbas (r.a.) der ki: Übey b. Ka'b bir gün Hz. Ömer (r.a.)'a: "Ben Kur'an okumayı Cebrail'den
alan zattan daha ağzının ıslağı kurumadan (yeni gelen ayetleri sıcağı sıcağına) aldım." dedi.646[91]
İbni Abbas anlatıyor: Hz. Ömer; "Bizim Kur'an kıraatini en iyi bilenimiz Übey b. Ka'b, en iyi
yargılayanımız da Ali b. Ebi Taİib'dir. Buna rağmen biz Übey'İn kıraatindeki bazı şeyleri kesin terk
ederiz. Zira Übey: "Ben Peygamber (s.a.v.)'den duyduğum bir şeyi asla terk etmem." demekte.
Halbuki Allah: " ^ü j' %£ ı> t^ ^ Biz bir ayeti nesh eder ya da onu unutturursak..." buyuruyor,
dedi.647[92]
Enes b. Malik, Nebi (s.a.v.)'in: Ümmetimin en iyi Kur'an okuyanı Übey'dir." buyurduğunu
söyler.648[93]
Muhammed b. Übey babası Übey (r.a.)'tan yine aynı haberi ayrı bir yolla Ebu Said el-Hudri'den
şöyle nakleder: Übey b. Ka'b:
641[86] Parantez arası İbni Asakir'indir.
642[87] Tarihi Dımışk 7/316; İbnu Sa'd, Tabakat 3/498
643[88] İbnu Sa'd 3/499; Tarihi Dımışk 7/316; Taberani, Kebir 1/197 (el-Adesi'den )
644[89] Buhari 3809, 4959, 4960, 4961; Müslim 799; İbni Sa'd 3/499; Tirmizi 3795; Abdurrezzak 20411; Müsned 3/130, 137, 185, 218, 233, 273, 284, 5/İ32; Hakim
2/224; Nesai, Kebir 6/520 h.no 11691; İbnu Ebi Şeybe 10/520 (Ebu Habbe'den)
645[90] Buharı, Fazailu'l Kuran 66/8 no 5003, 5004; Müslim 2465; Tirmizi, Menakıb 3796; Tarihi Dımışk 7/323; HiIyetıTI Evliya 1/229
646[91] Müsned 5/117; Tarihi Dımışk 7/324, 337
647[92] Buhari, Tefsir 4481-5005; Müsned 5/113; Hakim 3/305; Nesai, Kebir, Tefsir h.no 10995; Fesevi, Tarih 2/481
648[93] Tirmizi 3793; İbni Mace 154; İbnu Sa'd 3/499; Tarihi Dımışk 7/327, 328. Bu Hz Ebu Bekir, Ebu Ubeyde, Muaz b. Cebel ve Hz Osman'ı ümmetimin en...,
şeklindeki hadistir. Daha önce de geçti. .. .
-Ya Rasulullah! Sıtma hastalığının mükafatı ne?" diye sordu. Efendimiz (a.s.) de: Sıtma,
hastalandırdığı kişiye sevaplar getirir." buyurdu. Übey de: "Allah'ım bana, sana isyan ettirmeyecek,
yolundan çıkarmayacak derecede olan bir Sıtma ver" diye dua etti. Ondan sonra hiçbir akşam
olmadı ki, o sıtmalı olmasın.649[94]
(Zehebi) derim ki: Zir b. Hubeyş: "İşte bu her günkü sıtma yüzünden onda sert huyluluk vardı."
derdi.650[95]
Ebu Nadra el-Abdî anlatıyor: Adı Cabir veya Cüveybir denen bizden birisi şöyle anlattı: Hz.
Ömer'den bir ihtiyaç istemeye gitmiştim. Yanında elbisesi de saçları da bembeyaz bir adam vardı
ve: Şüphesiz dünya, içinde bizi ahirete ulaştıracak yol ve azığı olan bir (yer-dir)dünyadır! Orada,
bizim ahirette hesaba çekileceğimiz amellerimiz vardır, dedi. Ben Hz. Ömer'e: "Ey Mü'minlerin
efniri bu da kim?" diye sorunca Ömer (r.a.): "Bu, Müslümanların Efendisi Übey b. Ka'b'dır."
dedi.651[96]
Ma'mer b. Raşid der ki: İbni Abbas'in genellikle ilim aldığı üç kişidir:
1- Ömer
2- Ali
3- Übey b. Ka'b652[97]
Heysem b. Adiyy, Übey'in on dokuzuncu hicri yılı öldüğünü söyler.653[98]
Yahya b. Maîn ise yirminci ya da on dokuzuncu yılı öldü, der.654[99]
Ebu Ömer el-Darîr, Ebu Ubeyd ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr'de (onun yirmi ikinci yılda
öldüğünü söylerler)655[100] ve Vakidi'de bir çok kişiden onun yirmi ikinci yılda öldüğünü söyler.656[101]
Halife b. Hayyat ve Fellas ise Hz. Osman'ın hilafetinde vefat ettiğini söylerler.657[102]
İbni Sa'd der ki: Ben bizzat kulağımla "Übey (r.a.), Hz. Osman'ın hilafeti döneminde, hicri otuzuncu
yılda öldüğünü söyleyen birini dinledim, bu konudaki görüşlerin en sağlamı budur," der.658[103]
649[94] Her iki rivayeti İbni Asakir alt alta verir. Tarihi Dımışk 7/331; Hilyetu'l Evliya 1/255; Müsned 3/23; Taberani, Kebir 1/201
650[95] Taberani, Kebir I/İ97; Hakim 3/304; Müsned 5/132 h.no 21267; Tarihi Dımışk 7/316
651[96] İbni Sa'd, Tabakat 3/499; Tarihi Dımışk 7/339
652[97] İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 7/343'te bunu Abdurrezzak yoluyla Ma'mer'den verir.
653[98] Tarihi Dımışk 7/345
654[99] age 7/346
655[100] Bu üç rivayet için bak: Tarihi Dımışk 7/345, 347; Taberani, Kebir 1/198
656[101] Tarihi Dımışk 7/347
657[102] Tabakat-ı Halife 3/502
658[103] İbni Sa'd, Tabakat 3/303; Tarihi Dımışk 7/347
Bu Yıl Medine'de Ölenler Utbe B. Gazvan'ın Kölesi Habbab (R.A.)659[104]
Kendisi ilk Müslümanlardan olan Efendimizin ashabı.
İbnu Ebi Hatem, kitabında ondan bahsetmiyor. Vakidi ise onu Be-dir'e katılanlar arasında verip lakabının da Ebu Yahya olduğunu söyler.
Ebu Ahmed el-Hakim de: Habbab (r.a.) Bedir savaşında bulunmuş ve elli yaşında iken on dokuzuncu hicri yılda vefat etmiştir, der.660[105]
Hicri Yirminci Yıl Mısır'ın Fethi
Mısır bu yıl fethedildi. Halife b. Hayyat Tarih'inde, birkaç raviden ve diğer tarihçiler bu konuda şöyle anlatırlar:
-Ömer (r.a.) bu yıl, Amr b. El-As'a Mısır üzerine yürümesini emreden bir mektup yazdı. Emri alan Amr b. El-As yola çıktı. Hz. Ömer, Amr'a destek vermesi için Zübeyr b. Avvam'ı bir ordu ile Amr'a yolladı.
Amr1 in yanında kuvvet komutanları olarak Umeyr b. Vehb el-Cumehî, Harice b. Huzafe el-Adevî ve Büsr b. Erfa vardı. Ordu ilerleyip (eski Kahire de denen Fustat yakınındaki) Bab-ı Elyon kal'asma gelip kamplarını kurdular. Mısır halkı kalelere kapandı. Ordu Ka-hire'yi harp yoluyla zapt ederken kaleye sığınan Bâb-ı Elyoırlularla sulh yaptılar. Kale burçların üzerine ilk önce Zübeyr (r.a.) çıktı. Sonra diğerleri peşine takıldı. Zübeyr (r.a.), Amr'a orayı, fethedenler arasında bölüştürmeyi teklif etti (ise de Amr ben kendiliğimden orayı taksime gücüm yetmez deyip) durumu Hz. Ömer'e mektupla bildirdi. Hz. Ömer de onlara: "Bir ve birkaç defada yemek bir defada hepsini yemekten hayırlıdır. Oraya dokunmayın (oranın haraç gelirlerini Müslümanlara fey olarak bölüştürürsünüz)" diye yazdı.661[106]
Amr b. El-As'ın hutbeye çıkıp şöyle dediği nakledilir:
-Ben şuraya otururken Mısır Kıptîlerinden hiç kimseye güvenlik ve anlaşma yaparak oturmuş değilim. İstersem öldürürüm, istersem köle diye satarım, dilersem de ordu arasında humus olarak bölüştürürüm. Sadece Entablus halkı bunun dışında kalır. Zira onlara verdiğimiz bir güvenlik sözü var, ona riayet edeceğiz.662[107]
Ali b. Rabah'tan: "Mağrib'in (o günkü kuzey Afrika'nın) hepsi silah gücüyle fethedildi." dediği rivayet
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/287-290
659[104] Bak Taberi 2/499; EnsabıTI Eşraf 1/202; îstiab 1/424; Üsdii'l Ğabe 2/101; Muhabber288; İbni Sa'd 3/99, 570
660[105] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/290
661[106] Tarihi Halife b. Hayyat s. 142, 143; Taberi 2/513
662[107] Tarihi Halife 143
edilir.663[108] Abdullah b. Ömer (r.a.)tan şöyle dediği nakledilir; -Mısır, herhangi bir güvenlik
verilmeden fethedilmiştir.664[109] Tarihçilerden bir grup da aynı görüştedir. Yezid b. Ebi Habib ise:
"İskenderiye dışında Mısır'ın her tarafı sulh yoluyla fethedildi." der.665[110]
Tuster'ın Fethi
Velid b. Hişam el-Kahzemî babası ve amcasından nakleder: -Ebu Musa el-Eşari, el-Ehvaz, Nehri
Tîrâ, Cünde Yesâbûr ve Râmehürmüz'ün fetihlerini tamamlayınca Tüster şehri üzerine yürüyüp
şehrin şark kapısı önünde ordusunu yerleştirdi ve Ömer fr.a.j'tan takviye yardımı istedi. Hz. Ömer
de Ammar b. Yasir'e bir mektup yazarak ona yardıma gitmesi emrini verdi. O da o sırada Hulvan
şehrinde bulunan Cerir b. Abdullah'a: "Ebu Musa'ya yardıma hareket et" emrini içeren bir mektup
yolladı. O da bin kişilik bir güçle yardıma gitti. Orada aylarca kuşatma yaptılar. Sonra Ebu Musa Hz.
Ömer'e: "Onlara bu gelenlerin hiçbir katkısı olmadı." diye yazdı. Bunun üzerine Hz. Ömer,
Ammar'a: "Bizzat sen kendin Ebu Musa'ya yardıma git!" emrini verip kendisi de Medine'den ayrı bir
destek gücünü yola çıkardı.666[111]
Ebu Bekr'e, oğlu Abdurrahman anlatıyor: Ebu Musa ve ordusu Tüster'de bir yıl kadar
fethedemeden kaldılar. Tüster'den bir gün bir adam geldi ve Ebu Musa'ya: "Sana şehrin girişini
göstermem karşılığında, benim ve ailemin kanının akıtılmayacağı, evimin ve malımın alınmayacağı
garantisini isterim." dedi. Ebu Musa bu şartı kabul etti. Adam: "Öyleyse bana yüzme bilen akıllı bir
adam ver götüreyim, sonra sana bu işin nasıl yapılabileceğinin tam haberini getirsin." dedi. (Ebu
Musa da Meczee b. Sevr es-Sedûsi'yi çağırıp bana yüzme bilen akıllı bir adam bul, deyince Meczee:
"Benim kendimi yollasana!" dedi. Böylece adamla oradan ayrıldı. Adam onu alıp dar bir geçide
soktu. Öyle ki bazen öyle daralıyordu ki karnının üzerinde sürünüyor, bazen genişliyor ayakta
yürüyor, kimi yerde dört elle yürüyorlardı.667[112] Böylece şehre girdiler. Ebu Musa Meczee'ye yola
çıkarken; "Şehrin asıl giriş kapısının yolunu, kale burcunun yolunu Hürmüzaırm kaldığı yeri iyi
bellemesini tembih edip bir de: "Sakm ha benden önce hiçbir şey yapmaya kalkmayasın!" diye
tembihte bulundu. Bu kafir onu Hürmüzan'ın yanma kadar götürdü. Hürmüzan'ı böyle görünce,
içinden hemen onu öldüreyim diye geçirdiyse de Ebu Musa'nın "Sakm ha benden önce bir şey
yapmaya kalkma!" demesini hatırlayıp vazgeçti.
663[108] Tarihi Halife 143
664[109] Tarihi Halife s. 143
665[110] Tarihi Halife s. 144
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/291-292
666[111] Tarihi Halife 144, 145
667[112] Ebu Hanife ed-Dineverî "el-Ahbaru't-Tıval" adlı eserinde şu ilaveyi söyler: Bir gece adı Sîne olan biri gelip, kendi, ailesi, evlatları ve malının korunmasına
karşılık şehrin nasıl zaptedileceğini gösterme teklifinde bulundu. Ebu Musa kabul edince, o bir kişi istedi. Ebu Musa adamlarına: "Kendini feda edecek kim var, şu
acemle beraber bir deliğe girecekler ki, orada yok olmayacağı garantisi veremem. Belki Allah ona selamet de verir. Ölürse cennete gider, kıırtulursa yararı
herkese ulaşır." dedi. Şeyban oğullarından adı el-Eşras b. Avf olan biri kalkıp "ben" dedi. Ebu Musa da: "Haydi harekete geç! Allah senin ömrünü uzatsın!" dedi.
Adam onunla gidip Dicle'ye karışan ufak ırmaklardan birine daldı. Sonra oradaki yer altı kanallarından birinden geçirip evine götürdü. Ona İran işi bir Taylasan
palto (cübbe) giydirip: :'Şimdi arkam sıra hizmetçim gibi yürüyeceksin." deyip onunla dışarı çıktı. Şehri anine boyuna iyice dolaştırıp şehrin kapısını koruyan
koruma askerlerinin yanma götürüp gösterdi. Sonra onu Kral Hürmüzan'ın sarayına götürdü. Hürmüzan sarayı-ıın kapısında duruyordu. Yanında şehrin idarecileri
vardı. Adam her şeyi görüp an-adi ve aynı delikten geçerek geri geldiler.
Sonra Ebu Musa'nın yanma geri döndü. Ebu Musa ordudan onunla içeri girecek gönüllü istedi. Üç
yüz kadar gönüllü ortaya çıktı.668[113]
Ebu Musa onlara üstlerine sadece iki kat elbise giymelerini ve kılıç kuşanmalarını fazla bir şey
olmamasını tembih etti. Meczee Allahu Ekber deyip suya atladı, diğerleri de tekbir alarak suya
girdiler. Sanki ördekler gibiydiler. Yüzerek yer altı geçidine varıp yer altı su kanalına varıp otuz beş
otuz altı kişiyle deliğe daldı, sonra diğerleri geçti. Bir kısmı şehrin ana kapısına, bir kısmı surlara
doğru gittiler. Meczee birkaç kişiyle surun başına çıktılar. (Bu sırada Ebu Musa EI-Eşarî de orduyu
alıp, şehrin bu kapısının önüne gelmişti. Kapıya gelenler oradaki nöbetçilere saldırıp
öldürdüler.)669[114] Hep birden hem surdakiler hem kapıdakiler tekbir alıp hücuma geçtiler (Kapının
kilidini kırıp) kapıyı açtılar. Bu sırada surdan aşağı bir kafir elinde kısa mizrağıyla gelip Meczee'ye
vurup onu şehit etti. Müthiş bir çarpışma oldu. Az sonra Müslümanlar şehri ele geçirdi. Hürmüzan
da şehirdeki burçlardan birine girip saklandı.670[115]
Ali b. Zehd ve Katade, Enes (r.a.)'ın: "Biz müşriklerle geceleyin çarpışmaya başladık, sabah olana
kadar devanı etti. Ne ben ne arkadaşlarımız o gün öğle olana kadar sabah namazını kılamadık
(ondan sonra kılabildik).
Bu namazın beni sevindirdiği kadar dünyanın tamamı beni sevindi-remezdi, dediğini anlatır.
İbn-u Sirîn: "O günkü çarpışmada (ashabın önde gelenlerinden) Berâe b. Malik şehit oldu.
Rivayete göre (Mübarek b. Füdale'nin Muaviye b. Kurra'dan nakline göre) şehrin kapısından içeri ilk
giren Abdullah b. Muğaffel el-Mâzinî olmuştur.
Hasen-i Basri der ki: Ebu Musa Tüster şehrini iki yıl kuşatma altında tuttu. (Öyle fethetti)671[116]
Şa'bi ise bu konuda: "Ebu Musa onları on sekiz ay kuşattı. Bu sırada İran kralı Hürmüzan
Tüster*deki kal'ada kaldı. Sonra Hürmüzan Hz. Ömer'in verdiği can güvenliği ile kale burcundan inip
teslim oldu." diye anlatır.
(Ebu Hanife ed-Dineveri der ki: Bunun üzerine Merzüban yanında bulunan ailesi ve idarecileriyle
Ebu Musa'nın huzuruna geldi. Ebu Musa onları Hz. Ömer'e gönderdi.
Koruma için Enes'in komutasında üç yüz kişilik bir bölük verdi. Yolda Sümeyne adlı bir su başına
geldiklerinde, oradaki eğleşenler suyu bitirecekler korkusuyla onlara şu izni vermek istemedi. Sonra
bunlar komutanın Hz. Enes olduğunu duyunca onlara izin verdiler. Enes'in arkadaşlarından birisi
"Medine'ye varınca bunların yaptıklarını Ömer'e şikayet et!" deyince Merzüban: "Bunları birisi
buradan daha kötü bir yere sürecek olsa acaba böyle bir yer bulabilirmi?" diyorsun, dedi.)
668[113] Dineverî aynı yerde bunların iki yüz olduğunu söylerken Taberi "pek çok insan katıldı, aralarında falan falan ve falan da diye dört isim de verir 2/501
669[114] İlave Dineveri'den ve Taberi'dendir.
670[115] Zehebi metnin bazı yerlerini atlamış, tercemede onun da kaynağı olan Halife b. Hayyat rivayetini esas aldım. Tarihi Halife 145. Taberi İse (2/501) Meczee'yi
bizzat Hürmüzan'ı öldürdü der.
671[116] İşte Taberi bu yüzden Tüster fethini 17ci yıl olaylarında alır.
Enes (r.a.) der ki: Hürmüzan'ı alıp Hz. Ömer'in yanına vardığımızda Hz. Ömer ona: "Haydi konuş bakayım!" deyince, o: "Ölmüş olacak bir adamın ağzıyla mı, yoksa sağ kalacak bir insan ağzıyla mı konuşayım?" dedi. Hz. Ömer de: "Sen konuş bir sakıncası yok!1' dedi. Hürmüzan da: "Bizler ve siz Arap topluluğu, Allah sizinle bizim aramızdan çekildiği sürece biz sizi yeniyor ve biz öldürüyorduk. Allah sizinle beraber olunca artık bizim size karşı iki elimizin bir faydası olmadı" diye konuştu. Bunun üzerine Hz. Ömer bana: "Ya Enes, sen ne diyorsun?" dedi. Ben de:
-Yâ Emira'l-Mu'minîn ! Ben buraya gelirken geride bunlardan büyük sayıda insan ve çok şiddetli bir güç bıraktım geldim. Eğer sen krallarını öldürecek olursan hayattan ümitlerini kesecekler ve bu mevcut güçlerini daha da artıracaklar, dedim. Hz. Ömer de:
-Ne yani, Bera b. Malik ile Mecze'e b. Sevr'in katilini sağ mı bırakayım, dedi. Ben onun bu sözünden onu öldüreceğini hissedince Hz. Ömer'e: "Artık sen ona: "Konuş bir sakıncası yok" dedikten sonra ona güven vermiş olduğun için onu öldürmene şer'an imkan yok, dedim. Ömer: "Öyleyse sen bana senden başka birini de böyle olacağına şahit getir." dedi. Ben de Zübeyr'e rastladım. O da gelip benim gibi şahitlik etti. Ömer de onu öldürmekten vazgeçti. Ömer ona geçinebilecek bir maaş tahsis etti. O da Medine'de ikamet etti.672[117]
Bu Yılkı Diğer Hadiseler
Bizans imparatoru Heraklius bu yıl öldü. İslâm'a davet kıssası ile
Peygamberimizin kendisine mektup yazdığı Heraklius budur.
Bu yıl Hz. Ömer (r.a.) Yahudileri Hayber'den sürerek oranın mallarım taksim etti. Zil-Kurrâ vadisindeki arazileri de Müslümanlara bölüştürdü. Necran'daki fesatlık çıkaran Yahudileri de Küfe şehrine sürdü
Bu hadiseyi Muhammed b. Cerir et-Taberi anlatır.673[118]
Ölüm Olayları Hz. Bilal B. Rabah El-Habeşî674[119]
Hz.. Bilal'e künye olarak Ebu Abdu'l Kerim veya Ebu Abdullah hatta Ebu Amr el-Habeşi de denir.
Hz. Ebu Bekr'in kölesi olup, annesi Hamame'dir.
672[117] Tarihi Halife 146, 147; îstiab 1/155; Futuhu'I Buldan s. 468. Taberi bu hadisenin hem yılını hem de bazı isimlen farklı verir. 2/500, 501
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/292-296
673[118] Taberi, Tarih 2/516
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/296
674[119] Bilal için bak: Nesebi Kurayş 208; Halife, Tabakat 19/298; Baki b. Mahled, Mukaddime 86 no 73; İbni Asakir, Tarihi Dımışk 10/429-480 no 978; İstiab 1/141; Üsdü'l Ğabe 1/243; El-Vafi bi'l-Vefeyat 10/276; Ebu Zür'a, Tarih 1/594; îbnu Sa'd, Tabakat 3/232-239; Uyunu'l Ahbar 4/73; Müsned-i Ahmed 6/12-15; Buhari, Kebir 2/106; İbni Ebi Hatem, El-Cerh 2/395; İsfehani, el-Eğani 3/120; Ebu Nuaym, Hilye 1/147-151; Taberani, Kebir 1/336-372; Hakim, Müstedrek 3/282-285; Tuhfetu'l Eşraf 2/104-114; Telızibu'l Kemal 4/284-291; Siyeri AMamu'nNubela 1/347
Kendisi İslam'la şereflenen ilk Müslümanlardan olup bu yüzden Allah yolunda çok işkence edildi. Bedir harbine katılmış ve Peygamberimizin müezzini olma şerefine ermiştir.
Kendisinden Abdullah b. Ömer, Ebu Osman en-Nehdî, EI-Esved b. Yezid, Abdurrahman İbni Ebi Leyla (Ebu Bekr, Ömer, Üsame, Ka'b b. Ücra, Abdurrahman b. Useyle, Ebu Amir Abdullah, Ebu İdris el-Havlanî, Şeddad, Said b. Müseyyeb, Ebu Ziyade Ubeydullah, Hakem b. Mina el-Medenî) ve nice alimler hadis rivayet ederler.675[120]
Abdullah b. Mesud (r.a.) Allah yolunda işkenceye uğrayanları anlattığı haberinde şunları anlatır:
İslâm olduğunu ilk açıklayan yedi kişi şunlar oldu:
1- Rasulullah (s.a.v.)
2- Ebu Bekr
3- Ammar
4- Sümeyye (Ammar'ın annesi)
5- Suheyb-i Rumî (Bilal)
7- Mikdat
Rasulu Ekrem'i, Allah amcası Ebu Talib'le, Ebu Bekri de kendi kavmi ile korudu. Ama diğerlerine gelince: Müşrikler onları yakalayıp demir zırhlar içine koydular ve onları güneşe bırakıp adeta iliklerini erittiler. Bilal dışında bu beş kişiden müşriklerin isteklerine boyun eğmeyen kalmadı. Bilal ise Allah yolunda nefsini hakir gördü ve kavmine kendini teslim etti. Onlar da Bilal'ı çocukların eline verip, Mekke sokaklarında sürüye sürüye dolaştırıyorlar, Bilal ise hâla "'Allah tektir, Allah tektir" demeye devam ediyordu.676[121]
Hişam b. Urve babası Urve'den naklediyor: Bilal (r.a.) işkence ediliyorken, Varaka b. Nevfel ona uğramıştı. Bilal'e İslâm'dan dönmesi için Mekke'deki Batha vadisindeki güneşin sıcaktan kavurduğu taşlara sırtım bastırıyorlar o da: "Allah tektir, Allah tektir" diyordu. Varaka yanma varıp: "Ya Bilal sabret, evet tektir, tektir" diyor ve ekliyordu: "Vallahi onu öldürecek olursanız, kesinlikle kabrini rahmet dilenen bir yer haline getireceğim."
Kavilerden kimi bu haberi, Hişam, babası Urve aracılığıyla ninesi Esma binti Ebi Bekr'den naklederlerse de, bunun kabulü çok müşküldür. Zira Varaka'nın, Peygamberliğin başlangıcına yetiştiği asla tesbit edilmiş değildir. Üstelik onu sahabe olarak sayan bir alim de yoktur.677[122]
Bu işkence meselesini Hişam'dan başkası şöyle anlatmıştır: (Amir) der ki: Bilal'ın sahipleri onu
675[120] Taberani bu sahabelerin rivayetlerini de tek tek verir 1/339-366. Bunlar tam otuz beş ravıdır.
676[121] İbni Mace, Mukaddime no 150; Müsned 1/404; îbni Ebi Şeybe 12/149 no f 2383; Ebu Nuaym, Hilye 1/294; İbni Sa'd 3/233; Hakim 3/284; İstiab 1/141; Tarihi Dımışk 10/439;
677[122] Tarihi Dımışk 10/440; İbni İshak, Sire s. 170; Zehebi görüldüğü gibi bu habere katılmıyor. Zaten rivayet Urve'nin sahabe olmamasından dolayı mürseldir. İbni Hacer El-İsabe'de 3/634 bu Urve haberini nakledip: "İşte bu iyi bir mürseldir. Varaka'nın Peygamberin davetine kadar yaşadığını gösterir." Demesi ise şaşılacak bir şeydir. Varaka o tarihte olsa, ne kadar çok bahsedilirdi.
güneşin altına yatırıp karnının üzerine kaya koyuyorlar ve onu mengeneyle sıkıyorlar ve ona "Senin
dinin Lat ve Uzza'dır." diyorlar, o da: "Rabbim Allah'tır ve tektir/' diyordu. Ebu Bekr (r.a.) oradan
geçiyordu. Müşriklere: "Buna niye işkence ediyorsunuz?" deyip, onu dokuz okkaya satın aldı, sonra
da hürriyetine kavuşturdu.678[123]
Ebu Ümame El-Bahilî ve Enes b. Malik Peygamberimizin:
"İmanda birinci (ilk) olanlar dört tanedir. Ben Arapların ilkiyim, Bilal Habeşlilerin ilkidir. Suheyb
Rumların ilki iken, Selman da İranlıların ilkidir.679[124]
Ebu Hayyan et-Teymî, Ebu Zur'a aracılığıyla Ebu Hüreyre (r.a.)'tan şöyle nakleder:
-Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Bilal'e: "Müslüman olalı beri yaptığın amellerin en ümitlisi hangisidir
bana anlat. Zira ben dün gece cennette senin ayakkabılarının sesini duydum" buyurdu. Bilal de;
Benim öyle ümit verecek bir ibadetim yok, ancak gece gündüz her abdest alışımda hakkımda ne
takdir edilmişse o kadar namaz kılmıştım, dedi.680[125]
Zeyd b. Erkam'dan naklolunduğuna göre Rasulullah (s.a.v.) "Bilal ne güzel bir kişi. Kıyamet günü
müezzinlerin seyyididir" buyurdu.681[126]
Urve der ki: Rasulullah (s.a.v.) Mekke fethedilince Bilal'e emretti de, Ka'be'nin üzerine çıkıp ezan
okudu.682[127]
Ali b. Zeyd (b. Ced'ân) ve diğer biri, Saîd b. Müseyyeb'ten nakleder: Ebu Bekr (r.a.) bir Cum'a günü
gelip hutbeye çıkıp oturduğunda Bilal ona: "Sen beni nefsin için mi azlettin yoksa Allah için mi?"
dedi. Ebu Bekr de: "Allah için!" deyince: "Öyleyse bırak da Allah yolunda cihada çıkayım!" dedi. O
da ona izin verince Şanı diyarına cihada çıkıp orada öldü.683[128]
Zeyd b. Esîem babası Eslem'den nakleder: Hz. Ömer'le beraber Şam'a gelmiş (Cabiye'de
konaklamış) idik. Bilal orada bir ezan okudu ki, insanların aklına hemen Peygamberimizi (onun
zamanında mescitte okuduğu ezanı) getirdi. Ben ömrümde o günden daha fazla ağlanılan bir gün
görmedim.684[129]
Süleyman b. Bilal b. Ebu'd-Derdâ, ninesi Ümmü Derda aracılığıyla, dedesi Ebu'd-Derda (r.a.)'m şöyle
dediğini haber verir: Hz. Ömer Şam'a geldiğinde, Bilal kendisinin Şam'da kalması için izin istedi.
678[123] İbni Sa'd 3/232; Tarihi Dımışk 10/442
679[124] İbni Sa'd 3/232; EnsabuM Eşraf 1/186; Sıfatu's-Safve 1/436; Tarihi Dımışk 10/448, 449; Ebu Nuaym, Hilye 1/149, 185; İbnu Adiy, el-Kamil 2/75; Hakim
3/284; Taberani 8/34; Tarihi İsfahan 1/49; T. Cürcan 2/507; İbni Ebi Şeybe 12/152
680[125] Buhari, Teheccüd 19/17 h.no 1149; Müslim, Fazail 2458; Müsned 2/439; Tarihi Dımışk 10/453; İbni Ebi Şeybe (ufak metin farkıyla Büreyde'den ) 12/150;
Ebu Nuaym 1/150; Hakim 3/285
681[126] Hakim 3/285; Ebu Nuaym, Hilye 1/147; Tarihi Dımışk 10/461
682[127] İbni Sa'd 3/236; Tarihi Dımışk 10/466
683[128] İbni Sa'd 33/237; Ebu Nuaym, Hilye 1/150; Tarihi Dımışk 10/469; Buhari, Fazail'de (3755) Kays yoluyla bunu nakleder. Bu yüzden Tedmurî'nin öne sürdüğü
Ali b. Zeyd b. Ced'an yüzünden haber zayıf olmaz. İbni Ebi Şeybe 12/151
684[129] Tarihi Dımışk 10/471
Ömer de kabul etti. Ebu'd-Derda devamla der ki: Peygamberimizin ikimizi ahiret kardeşi ilan ettiği kardeşim Ebu Ruveyha bana anlattı ki, Bilal ile ikisi Havlandaki Dâriyya şehrine konakladılar. O ve kardeşi Havlandaki bir topluluğa gittiler ve: "Biz size düğür olarak geldik. Biz ikimiz de kafir idik, Allah bize hidayet verdi. İkimiz de köle idik. Allah bize hürriyet verdi. Fakir idik, Allah bizi zengin etti. Bizi kızlarınızla evlendirirseniz Allah'a hamd ederiz, reddederseniz lâ havle vela kuvvete illa billahi'] Aliyyi'l Azim deriz, dediler. Onlar da ikisini de evlendirdi.
Sonra Bilal (r.a.) rüyasında Peygamberi (s.a.v.) gördü, Efendimiz; "Ya Bilal bu ne cefâdır, hâla beni ziyaret zamanı gelmedi mi?" diyordu. Üzüntüyle uyanıp hemen bineğine bindi, Medine'ye geldi. Efendimizin kabrine gelip ağlayarak yüzünü sürdü. Hz. Ali'nin oğulları Hasan ve Hüseyin (r.a.)'lar geldiler. Bilal onları kucaklayıp öptü. Onlar: "Ya Bilal! Biz senin ezanını duymak istiyoruz." dediler. O da kabul edip mescidin damına çıktı. "Allahu Ekber, Allahu Ekber" deyince Medine adeta sarsılır gibi oldu. "Eşhedü en lâ ilahe illallah" deyince insanların sarsıntısı arttı. "Eşhedü enne Muhammeden Resulullah" deyince genç kızlar örtülerinden çıkıp "Herhalde Hz, Peygamber (s.a.v.) dirildi." dediler. Medine'de bu günden daha fazla kadın erkek herkesin ağlaştığı bir gün görülmedi.685[130]
İbnu'l Münkedir, Cabir'den nakleder: Ömer (r.a.): "Ebu Bekr Efen-dimizdir, seyyidimize hürriyet vermiştir" diyerek Bilal'ı kasdederdi.686[131]
İsmail b. Ebi Halid, Kays'tan nakleder: Bir kısım adamların kendisini Ebu Bekr'den üstün tuttuklarını duyan Bilal: "Bu nasıl olur, ben onun yaptığı iyiliklerden sadece bir tanesiyim." demişti.687[132]
Bilal'ı gören biri Mekhûl'e: "Bilal simsiyah, ince uzun hafif eğrice, sık saçlı çökük yanaklı, saçlarının akı beyazına karışmış bir adamdı." diye anlatmış.688[133]
Yahya b. Bükeyr, Bilal (r.a.)'ın hicri on sekizinci yılda Şam'da veba hastalığından öldüğünü söyler.689[134]
Muhammed b. İbrahim et-Teymî, İbnu İshak ve Ebu Ömer ed-Darîr ve bir grup alim, Bilal'in yirminci yılda Şam şehrinde öldüğü görüşündeler.690[135]
Vakidi de, Bilal (r.a.) altmış küsur yaşlarında iken "Babu's Sağiı" denen mezarlığa defnedildi, der. 691[136]
685[130] Üsdü'l Gabe 1/208; Zehebi, Siyeri A'lamu'n-Nubela 1/358. Zehebi isnadı leyyin ve haberi münker sayar.
686[131] Buhari Fazailu Ashabi'n Nebi h.no 3754; İbni Sa'd 3/233; Taberani, Kebir 1/338; Ebu Nuaym 1/147; Hakim 3/284; İbnu Ebi Şeybe 12/151; Abdurrezzak 11/224
687[132] Tarihi Dımışk 10/475
688[133] İbni Sa'd, Tabakat 3/238, 239; Tarihi Dımışk 10/475
689[134] Tarihi Dımışk 10/476
690[135] age 10/476
691[136] age 10/477
Ali b. Abdullah et-Teymi ise "Babı Keysân" mezarlığına gömüidii, der.692[137] Ebu Süleyman Zebr de,
Dariyya'ya defnedildi, der.693[138]
Osman b. Hurrazâz'm, Ali b. Abdurrahman'dan dediğine göre ise, Bilal Halep'te ölmüş ve "kırklar
kapısı" mezarlığına gömülmüş.694[139]
Üseyd Bin Hudayr (R.A.)
Nesebi: Üseyd b. Hudayr b. Simak b. Atip b. İmrul'Kays b. Zeyd b. Abdül-Eşhel b. Cuşum b. El-Haris
b. EI-Hazrec. Evs ve Eşhel oğullarından olup Rasulullah'ın Ensarlanndan birisidir. Künyesi Ebu
Yahya'dır. Ebu Atip, Ebu Hudayr, Ebu İsa ve Ebu Amr dendiği de olmuştur.
Akabe biati yapıldığı gece kabilesinin (Nakibi) delegesi idi. Babası Cahiliye döneminde Medine'de
Evs ve Hazreç arasında yapılan Buas savaşında Evs kabilesinin lideri idi. Babası o savaşta öldürüldü.
Bu olay hicretten altı yıl önce olmuştu. Babası Hudayr el-Ketâib diye çağrılırdı. Useyd babasının
ölümünden sonra kabilesine hem İslâm öncesi hem Müslüman olduktan sonra lider olarak kaldı.
Onların en akıllılarından ve görüşüne başvurulan danışma heyetinden biri idi.695[140]
İbnu Sa'd, onun hakkında Nebi (s.a.v.) onunla Zeyd b. Harise'yi ahiret kardeşi ilan etmişti. Bedir
harbine katılmamıştır, der.696[141]
Peygamberimizden naklettiği çok hadis vardır.
Kendisinden: Ka'b b. Malik, Aişe, Enes, Abdurrahman b. Ebi Leyla (Muhammed b. İbrahim b. El-
Haris, İbnu Şufey'a, İkrime b. Halid, Ebu Said el-Hudri, Mahmud b. Lebid, Ebu Seleme, Zir b. Hubeyş,
Zeyd b. Eşlem) rivayette bulunurlar.697[142]
Vakidi'nin anlattığına göre Üseyd (r.a.) Hz. Ömer'le beraber Şam seferine katılıp Cabiye'ye kadar
gelmiş ve Hz. Ömer onu Ensar ordularının dördüncüsüne komutan olarak atamıştı.698[143]
Vakidi ve diğerleri onun ve Sa'd b. Muaz'ın aynı günde Mus'ab b. Umeyr'in eliyle müslüman
olduğunu söylerler.699[144]
692[137] Age 10/479
693[138] Age 10477
694[139] age 10/480
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/297-302
695[140] Tarihi Dımışk 9/78, 79; İbni Sa'd 3/603, 604
696[141] Tabakat .3/665, İbnu Sa'd "Üseyd'in Bedre katılmayışını kendi ağzından "Ya Rasulallah, ben düşmanla çarpışmaya gideceğini sanmadım. Sadece kervanı
yakalamaya gideceğinizi sandığım için gelemedim." Dediğini, Efendimizin de "doğru söyledin" dediğini nakleder. İbnu Sa'd bunu Vakidi'den verir. Ne var ki İbnu
Asakir Tarih'inde İbni Sa'd yoluyla Vakidi'den isnadı ile Mahmud b. Lebid'den şöyle nakleder: "Üseyd yirminci yılda öldü. Ömer (r.a.) cenazesini kıldırıp Baki'a
defnetti. Üseyd Abdul-Eşhel oğullarından olup Akabe ve Bedir'e katılmıştır. Sülalesi devam etmedi. Garib olan, İbnu Sa'd aynı isnad ile aynı haberi 3/606'da verir
ve Baki'a defnedildiği ile cümleyi bitirip gerisini söylemez.
697[142] Mesela bak: Taberani 1/203-209 arası. Tarihi Dımışk 9/73 ]
698[143] Tarihi Dımışk 9/73
699[144] İbni Sa'd 3/604; Tarihi Dımışk 9/84. Bu mevzu Tarihu'l-İslam'ın birinci cildi sayfa 412'de Musa b. Ukbe rivayeti ile etraflıca anlatılmıştır.
Ebu Hüreyre (r.a.)'tan: Nebi (s.a.v.) "Ebu Bekr ne güzel kişidir, Ömer ne güzel kişidir, Üseyd b.
Hudayr ne güzel kişidir, Ebu Ubeyde ne güzel kişidir, Sabit b. Kays b. Şemmâs ne güzel kişidir, Muaz
b. Cebel ne güzel kişidir, Muaz b. El-Cumuh ne güzel kişidir" buyurdu, diye nakledilir.700[145] Bu
hadisi Tirmizi sahih bir isnadla rivayet eder.
Yine rivayetlerde onun Kur'an okurken insanların en güzel seslilerinden biri olduğu anlatılır.701[146]
Muhammed b. İshak, Yahya b. Abbâd b. Abdullah babası Abbad isnadı ile Hz. Aişe (r.a.)'ın şöyle
dediğini anlatır:
Ensar'ın Abdıfl-Eşhel oğullarından üç kimse var ki, RasuJullah (s.a.v.)'den sonra kim fazilette
onlardan üstün sayılamaz; Sa'd b. Muaz, Üseyd b. Hudayr ve Abbad b. Bişr.702[147]
Yahya b. Bükeyr der ki: Üseyd (r.a.) hicri yirminci yılda öldü. Hz. Ömer onun cenazesini salın iki
direği arasına koyup onu Baki mezarlığına kadar getirip koydu. Sonra cenaze namazını kıldı.703[148]
Vakidi, Ebu Ubeyd ve diğer tarihçiler onun vefat yılını hep yirminci yıl diye yazdılar.704[149]
Üneys B. Mersed (R.A.)705[150]
Nesebi: Üneys b. Mersed b. Ebi Mersed Kennaz b. Husayn b.
Yerbu' b. Tarif b. Haraşa b. Ubeyd, el-Ğanevi'dir. (Buharı bu zatı Enes b. Ebi Mersed olarak alıp
Üneys de dendiğini söyler.) Künyesi Ebu Yezîd'dir.
Kendisi, Huneyn seferinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in gözcüsü idi.706[151] Babası, dedesi ve
700[145] Tirmizi, Menakıb, 3797; Nesai, Kübra 5/67; Tabakat-ı İbnu Sa'd 3/605; Hakim 3/289; Tarihi Dımışk 9/85
701[146] Taberani 1/207'de Mahmud b. Lebid'den; Tarihi Dımışk 9/90'da Ebu Said el-Hudri'den. Kuran okurken atının şahlanışı kıssasında.
Bu kıssayı Buhari 5018, Müslim 796, Nesai Kübra 5/67, İmam Alınıed 3/81'de naklederler.
Buhari Üseyd'in bu hadisesini şöyle anlatır:
-Üseyd geceleyin Bakara suresini okurken, yanı başında atı bağlıymış. Birden at şaha kalkmış, Üseyd durunca at da sakinleşmiş. Tekrar okuyunca aynısı olmuş,
sonra yine okuyunca yine şahlanmış, bu kere okumaktan vazgeçmiş, oğlu Yahya ata yakın olup ona at çarpar diye korkmuş. Çocuğu çekince, başım göğe kaldırmış
bir bakmış ki, (içinde kandiller bulunan bulut gibi bir şey göğe doğru Üseyd) göreme-yinceye kadar yükselmiş. Sabahleyin Peygamberimize anlatmış, o da: "Oku ya
Hudayr'in oğlu, oku ey Hudayr'in oğlu" demiş. Üseyd: "hayvan Yahya'yı çiğneyecek diye korktum, zira ona yakındı ya Rasulallah. Başımı namazdan kaldırıp çocuğun
yanına gittim. Başımı göğe kaldırınca ne göreyim, içinde sanki kandiller olan bulut gibi bir şey! O yukarı doğru ben göremeyinceye kadar çıktı, dedim. Nebi
(s.a.v.) de: "Bunun ne olduğunu anlayabildin mi?" buyurunca "hayır" dedim. Peygamber efendimiz: "Bunlar senin sesine yaklaşan meleklerdi. Eğer sen okumayı
bırakmayıp devanı etseydin melekler de dinleyerek sabahlarlar, insanlar da melekler Kuran dinlemek için kendilerinden gizlenmeyip onları açıkça görürlerdi"
buyurdu.
702[147] Hakim 3/229; Îbnu'l-Asakir, Tarihi Dımışk 9/89
703[148] Taberani, Kebir 1/203; Tarihi Dımışk 2/97
704[149] Tarihi Dımışk 9/95-98. Yalnız Halife b. Hayyat Tarih'inde onun yirmi birinci yılda öldüğünü söyler, (s. 149)
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/ 302-304
705[150] Üneys hakkında geniş malumat yok, hatta bazıları hç almaz ya da diğer sahabeler meyanında adı geçer. Bkz:Buhari, Kebir 2/32; İ.E. Hatem, el-Cerh ve't-
Ta'dil 2/287; Hakim 3/287; Taberani 1/265; İstİab 1/61, 62; Mukaddimetu Müsned-i Baki 151* Üsdü'l-Ğabe 1/135; El-İsabe 1/73; Zehebi, Tecrid 1/33 no 278
706[151] Buhari, Kebir 2/30; İstiab 1/61
kendisi ashab-ı Kiramdandır.707[152]
İbrahim b. Münzir el-Hızâmi ve başkaları "Üneys'in yirminci yılın RabiVÎ-Evvel ayında öldüğünü
söyler.708[153] Adının Enes olduğu da rivayet edilir.
Yine anlatıldığına göre Efendimiz zamanındaki bir zina hadisesi sebebiyle Peygamber Efendimizin
recmi tatbik için oraya gönderirken: Ya Üneys! Haydi falanın karısına git, eğer suçu itiraf ederse onu
recm et.709[154] Hadisinde adı geçen Üneys'in bu olduğu söylenir.710[155]
Hakem b. Mes'ud Üneys'ten fitne hususunda bir hadis rivayet eder.711[156]
Bera'eb. Mâlik (R.A.)712[157]
Kendisi Enes b. Malik (r.a.)'in kardeşi, Ensar'm Neccaroğuilarından...
Berae (r.a.), kahramanlık ve yiğitlikte kendileri örnek alman emsalsiz yiğitlerden biridir. Ensar'm en
faziletlilerinden, çok takva sahibi idarecilerden biridir. Harp meydanlarında mübareze (teke tek dövüşme)
yoluyla yüz kafir öldürmüştür.713[158]
îbni Sîrin, Hz. Enes'ten nakleder: Berâe'nin yanına girmiştim. Kendisi şiir terennüm ediyordu.
Ona: "Kardeş Allah onun yerine sana Kuran vermişken sen şiirle terennüm mü ediyorsun?" dedi. O
da: -Sen benim yatağımda böyle öleceğimden mi korkuyorsun, oysa ben kendi başıma yüz kafir
öldürdüm ki, harp esnasında orduyla birlikte öldürdüğümüz buna dahil değildir. Ben Allah'ın bana
böyle bir şey yapmayacağını umuyorum" dedi. Bu haberin aynısını Enes'in oğlu Sümame b. Enes,
babasından rivayet etmektedir.714[159] Berâe (r.a.) Uhut'a ve sonraki gazvelerin hepsine
katıldı.715[160] İbnu Şirin der ki: Hz. Ömer (r.a.) Berae b. Malik'in herhangi bir asker grubuna
komutan yapılmaması hususunda yetkililere bir mektup yazmıştı. Çünkü o, orduyu cesaretinden
707[152] Tabi bu üçü doğru ise, zira hem îyas, hem de babası denilen Mersed'in Hz Hamza ile anlaşmalı olduğu aynı yaşıt olduğu görülüyor. Hem bu gözcülük kıssası
hem ona hem de babasına isnad edenler var. Hem de kimi Beğavi ve İbnİ Şahin onları ayrı ayrı söyler, ama kıssaları karışır. Ama Buhari bunların Enes veya Üney
olarak ikisinin de aynı kışı olduğunu adlarının "Enes (Üneys) b. Mersed b. Ebu Mersed" diye üçlü değ'il "Enes veya Üneys b. Ebu Mersed" olduğunu söyler ki bu
daha akla yatkındır.
708[153] İstiab 1/62
709[154] Zehebi, Tecridi Esmau's-Sahabe'de bu hadise muhatap olanın hem bu Uneys b. Ebi Mersed, hem de Üneys b. EI-Dahhak olduğunu her iki tercemede
belirtir. İbnu'l-Esir Üsdül-Gabe'de 1/136 ikinciyi seçer,
710[155] Buhari 2315, 2695, 2724, 6633, 6827, 6833, 6835, 6842, 6859, 7193, 7258, 7260, 7278; Müslim 1697, 1698; Muvatta 2/822; Tirmizi 1433; Ebu Davud 4445;
Nesaı, Müct'eba 8/240, 241; İbni Mace 2549; Darami 2/177; Beyh. S. Kübra 8/213, 219, 222, 225; Humeydi 811; Tahabi, Ş. M. Asar 3/135; Temhid 6/189
711[156] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/304-305
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/306-307
712[157] İbnu Sa'd 7/16-17; Buhari, Kebir 2/117; El-Maarif 308; Ensabu'l-Eşraf 1/491; El-Cerh ve't-Ta'dif 2/399; Hilyetu'l-Evliya 1/350; Taberani 2/26-28; îstiab
1/137; İkdu'l-Ferid 6/8; Hakim 3/291, 292; Üsdü'i-Ğabe 1/172; S. A. Nübela 1/195
713[158] Abdurrezzak Musannef te (9469), Taberani Kebir'inde (2/26, 27) ölüm döşeğinde yanına gelen kardeşi Enes'e "yatağımda öleceğimden korktuğumu mu
sanıyorsun, ben harpteki ler hariç sırf düelloda yüz kafir öldürdüm." Dediğini anlatır.
714[159] Hakim 3/291; Ebu Nuaym, Hilye 1/350; Taberani, Kebir 2/26, 27; Abdurrezzak 9469; İstiab 1/137; İsabe 1/143
715[160] İbnu Sa'd, Tabakat 7/16
dolayı helak edecek yerlere sevk eder, diyordu.716[161] İbnu Abdi'1-BeiT, Berae (r.a.)'nı Tuster'in
fethinde şehit edildiğini söyler.717[162]
Şerri b. Yahya, Muhammed b. Sirin'den naklediyor:
-(Yemame harbi esnasında) Müslümanlar, içinde müşrikler olan çevresi duvar çevrili bir bahçeye
geldiler. Berae arkadaşlarına, "Ben şu halkanın içine oturayım siz de mızraklarınızla duvarın üzerine
kadar kaldırıp beni orada içeri atın!" deyip kalkanın üzerine oturdu. Onlar da onu kaldırıp içeri
attılar. Sonra da kendileri çarpışarak yanına ulaştıklarında Berae (r.a.) müşriklerden tam on tanesini
kendi başına öldürmüştü.718[163]
İbnu Avn, Muhammed b. Sirin'den naklediyor:
-Berâe (r.a.) Zara fethi savaşında oranın Merzubâıı'ı (lideri) ile düello etti. Ona bir darbe indirip yere
serdi. Merzuban'm üzerindeki çıkan eşyalarını aldı. Sonra onları otuz bin dinara sattı. (Bu olay Hz.
Ömer'e ulaştı. Ebu Talha'ya: "Biz, harpte öldürülen müşrikten çıkan (seleb) ağırlıkları müslümanlara
humus'e göre bölüştürmezdik. Lakin Beraa'nın aldığı ağırlık büyük bir servet miktarına ulaştı. Benim
kanaatime göre bu da Humus'a dahil olmalı" dedi."719[164]
Zeyneb Bt. Cahş (R.A.)720[165]
Hz.. Zeyneb binti Cahş b. Riâb el-Esedî, Huzeymelilerin Esed kolundan, mü'minlerin annesi, Hanine
ve Ebu Ahmed'in bacısıdır. Annesi Abdulmuttalib b. Haşim kızı ÜmeymeMir. Peygamberimiz (s.a.v.)
onunla hicri üçüncü yılda evlendi. Bir rivayette beşinci yılda evlendi, diyor. Dördüncü yılda evlendi
deniyor ki bu daha doğru bir rivayettir. Peygamberimizle evlenmeden önce Efendimizin azatlısı
Zeyd b. Harise'nin nikahında idi.
Allah (c.c), bu evlilik hususunda ba Ula "Zeyd ondan ihtiyacını görünce onu sana nikahladık." (Ahzab
37) buyurdu. Bu vesileyle Zeyneb (r.ma.) Efendimizin diğer hanımlarına karşı iftihar ederek "Sizi
716[161] Tabakat7/i6; Hakim, Müstedrek 3/291; İstiab 1/38; Üsdu'l-Ğabe 1/172
717[162] İstiab 1/139; Halife b. Hayyat, Tarih s. 146
718[163] Bu hadise Müseyleme ile yapılan Yemame harbinde olmuştur. Yemame harbi Hz Ebu Bekir döneminde geçmişti. Bu hadise için bkz: Tarihi Halife s. 109;
İbnu Abdi'1-Berr, el-İstiab 1/138, 139; S. A. Nübela 1/196
Taberani'nin 2/28'de İshak b, Abdullah b. Ebu Talha'dan onun kahramanlığına dair şu malumat var:
-Enes ve Bera bir düşman kalesinin kuşatmasında bulunuyordu. Düşman onlara ateşte kızartılmış zincirle çengel atıp çengel takılan kimseyi yukarı çekiyorlardı.
Bunlardan biri de Enes'e takılmış ve ayakları yerden kesilmişti. Durumu haber alan kardeşi Berae koşarak geldi ve duvara sonra eliyle kızgın zencirlere yapışıp onu
döndürmeye başladı. Ellerinden yanık dumanları yükselirken o hiç bırakmadan kafirleri asılmaya devam etti. Sonunda zenciri kopardı. Sonra eline bir baktı ki ne
görsün avcunun içinde hiç et kalmamış kemikleri ağarıyordıı.
719[164] Taberani 2/27; Abdurrezzak 9468; Tahavi, Ş. M. Asar 2/132, 133; Said b. Mahsur, Sünen 2291; Beyhaki 6/310,311
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/
720[165] Bkz. Müsned 6/324; İbnıı Sa'd 8/101-105; Ebu Ubeyde, Tesmiyetu Ezvaci'n-Nebi 6i; Halife, Tabakat 332, 336; Fesevi, Tarih 2/722, 3/233; Müsned-i Baki b.
Mahled 96; Futuhu'l-Buldan 3/555; Ebu Zur'a 1/492; İstiab 4/313; Hakim 4/23; Taberani 24/37-57; Üsdu'1-Ğabe 5/463; TehzibıTl-Kemal 3/1683; Hilyetu'l-Evliya
2/51; El-Vafi 15/61; S. A. Nübela2/211
aileleriniz evlendirdi, beni ise arşının üzerinden Allah (c.c.) evlendirdi" derdi.721[166]
Hz.. Zeynep (r.a.) çok dindar, çok kötülüklerden çekingen, iyilikleri ve fakirlere yardımı
sayılamayacak kadar çoktur. Peygamberimize öbür dünyada ilk kavuşan hanımı odur. Cenazesini
Hz. Ömer kıldırımıştır.722[167]
Müslim'in rivayet ettiği Hz. Aişe hadisinde geçtiğine göre, Peygamber Efendimiz bir gün
hanımlarına "Sizin bana en çabuk kavuşacak olanınız eli en uzun olanmızdir." buyurmuştu. Hz. Aişe
der ki: Onlar da hangisinin eli daha uzun olduğunu belirtebilmek için boy ölçüşürlerdi. Elce en uzun
olanımız Zeynep olmuştu. Çünkü o bizzat çalışır ve çok sadaka verirdi.723[168]
îbnu Abdi'1-Berr anlatıyor: Bir çok yoldan naklettik ki, Hz. Aişe (r.a.) onun hakkında şunları
söylemiştir:
-Allah Rasulu katında Zeynep benimle yarış ederdi. Ben dini hususlarda Zeynep'ten daha hayırlı,
Allah'tan daha fazla korkan, ondan daha doğru sözlü olan, ondan daha iyi akrabalarla bağlılığı
sürdüren, daha fazla sadaka veren bir kadın görmedim.724[169]
Onun rivayet ettiği hadisler de vardır. Kendisinden Ebu Süfyan kızı Ümmü Habibe (r.a.), Ebu Seleme
kızı Zeyneb, kardeşi oğlu (yeğeni) Muhammed b. Abdullah b. Cahş, rivayette bulundular. Kasım b.
Muhammed de (onu görmesine rağmen) mürsel olarak ondan rivayette bulunmuştur.725[170]
Hicri yirminci yılda öldü.726[171] Hz. Ömer, Efendimizin hanımlarından her birine senede on iki bin
dinar maaş bağladı. Sadece Cüveyriye ile Safiye harp esiri olarak geldiklerinden dolayı onlara altışar
bin verdi. Bu haberi Zühri rivayet etti.
Vakidi derki: Bana Ömer b. Osman el-Cahşi babasının şöyle dediğini anlattı: Rasulullah (s.a.v.)
Zeynep ile hicri yılın beşinci senesinue Zilkade ayında otuz beş yaşlarında bir kadın olarak evlendi.
Zeyneb, saliha bir kadın olup gündüzü oruçlu gecesi ibadetli, eli sanatlı bir kadın olup, kazandığının
hepsini fakirlere verirdi.727[172]
Yine Vakidi der ki: Bana Musa b. Muhammed b. Abdurrahman babası Muhammed aracılığıyla
annesi Amra'dan Hz. Aişe'nin şöyle dediğini haber verdi: Allah Zeyneb'e rahmet eylesin! O hiçbir
721[166] Buhari, Tevhid 8/175 no 7421; Müslim 1428; İbni Sa'd, Tabakat 8/103; Taberani, Kebir 24/39; Müstedrek 4/25; Ebu Ubeyde, Tesmiyetu Ezvaci'n-Nebiy s.
62: Nesaİ 6/79; Beyhaki, Kübra 7/75
722[167] İbnuSa'd 8/113
723[168] Müslim 2433; Buhari 1420 bu olayı şöyle anlatır:
-Efendimizin hanımları ona "Sana ahirette en çabuk hangimiz kavuşacak?" dediler.
O da "Elce en uzun olanınız!" dedi. O lar da bir kamışla kollarını ölçtüler, en uzun kollusu Şevde çıktı. Hz Aişe der ki "Daha sonra anladık ki kol uzunluğu sadaka
vermekmiş. En önce ona Zeynep kavuştu. O sadakayı çok severdi. Taberani, Kebir 24/46
724[169] El İstiab 4/3I6
725[170] Bkz. Taberani 24/51-54
726[171] Taberani, Kebir 24/38
727[172] İbni Sa'd 8/114, 103
şerefin ulaşamadığı dünya şerefine ulaştı. Allah onu Peygamberi ile evlendirip bunu Kuran'la ilan
etti. Biz çevresinde oturuyorken Rasulullah (s.a.v.) bize: "Sizin elce en uzun olanınız bana
kavuşmada en süratli olanınız olacaktır" buyurarak ona kendi yanına ilk gelen onun olacağını, onun
da cennette Peygamberin eşi olacağı müjdesini vermiş oldu.728[173]
Onun yirmi birinci yılda Öldüğünü yalnız Halife b. Hayyat söylüyor.729[174]
Said B. Âmir B. Hızyem El-Cümehî730[175]
Cumahoğullari eşrafından biri olup Efendimizin ashabındandı. Kendisinin Efendimizden rivayeti
vardır.
Kendisinden Abdurrahman b. Sabit, Şehr b. Havşeb ve Hassan b. Atiyye mürsel olarak rivayette
bulunmaktadır.
İbnu Sa'd Tabakalında onun Hayber fethine katıldığını söyler.731[176]
Hassan b. Atiyye anlatıyor: Hz. Ömer'e Şam topraklarındaki Haleb şehrine vali olarak atadığı Saîd b.
Amir (r.a.)'ın bir para ihtiyacı olduğu haberi ulaşmış, o da ona bin dinar yollamıştı. Para gelince Saîd
hanımına: "Ne diyorsun bu parayı birine ortak verip ticaret yaptıralım mı? Diye sordu. Hanımı da:
"Evet" cevabını verince, Said evden çıkıp bu paranın hepsini fakirlere sadaka verdi. Aradan çok
geçmeden hanımı "Evde şu şu şu şeyler tükendi. O para verdiğin adama gitsen de, kârdan biraz alıp
şu ihtiyaçları alsan" dedi.
Bu kere Said cevap vermedi. Hanımıyla dedi kodu ettiler. Said eve ancak geceleyin gelebilir hale
geldi. Said'in ailesinden yanlarına devamlı gelip giden bir adam vardı. Bu adam hanımına "Sen
Said'e neye eziyet ediyorsun. O bu paraları sadaka verdi." Deyince kadın bu kadar paranın gidişine
ağladı. Daha sonra bir gün Said hanımın yanma girdi ve: "Yahu biraz ağır ol! Benim bir sürü
dostlarım vardı. Onların benden ayrılışı (ölümleri) henüz yenidir. Ben dünya ve dünya nimetleri
benim olmasına karşılık onların yolundan ayrılmış olmayı istemem. Eğer bu hayırlardan sadece bir
tanesi gökten güneş misali doğmuş olsaydı yer yüzündeki herkesi aydınlatır, onun aydınlığı güneş
ve ayın aydınlığını gölgede bırakırdı. Kesinlikle sana giydirilen bir dış elbisesi dünya ve
içindekilerden daha hayırlıdır. Bana göre senin bunları onlara bırakman onların senin için bırakmış
olmalarından daha uygundur" dedi. Kadın da onun bu sözleriyle ondan razı olup müsamaha
728[173] Ibni Sa'd, Tabakat 8/108
729[174] Tarihi Halife b. Hayyat s. 149
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/308-310
730[175] İbnu Sa'd 4/269; Tabakat-ı Halife 25, 299; Nesebi Kurayş 399; Ebu Zür'a, Tarih 1/507; İbnu Mübarek, Zühd 77; Fesevi, Tarih 1/293; M. Mtisned-i Baki 164;
İkdu'l-Ferid 2/380; FutuhuM-Buldan 205; İ. E. Hatem, el-Cerh 4/48; Hakim, Möstedrek 3/286; İstiab 2/12, 13; Taberani, Kebir 6/70-73; Sıfatu's-Savfe 1/660, Elİsabe
2/48
731[176] Tabakat 4/269
etti.732[177]
Yezid b. Ebi Ziyad, Abdurrahman b. Sabit'ten naklediyor;
-Hz. Ömer, Said b. Amir'e "Seni şu birliklerin başına tayin ediyorum, onları al düşman topraklarına
götürüp bu orduyla cihad et!" diye haber saldı. O da "Ya Ömer beni fitneye sokma!" diye haber
saldı. Hz. Ömer de: "Vallahi sizin (Efendimize yakın olanların) hiçbirinizin yakasını bırakmayacağım.
Devlet idaresini benim omzuma yüklediniz, sonra da hepiniz bir köşeye çekildiniz. Ben seni öyle bir
topluluğun başına tayin ettim ki, sen onların en faziletlisi değilsin. (Ben seni onlann sırtını sopalayıp
ırzlarını parçalayasın diye değil, onlarla birlikte düşmanlarla çarpışasın diye yolluyorum!) onların
ganimetlerini sen bölüştüreceksin!" dedi. Said de: "Allah'tan kork ya Ömer, ben İslâm halkı için,
senin kendin için neyi seversen onu severim. Sen yakın olsun ırak olsun mü si umanlardan tebaan
altında güttüklerine yönünü iyi dön ve iyi yargıla. Sakın bir meselede iki ayrı yargılaman olmasın. O
zaman idareciliğini zorlaştırırsın, haktan ayrılırsın. Bu işlerde delili olandan ayrılma ki, Allah senin
yüklendiğin şeylerde sana yardım etsin. Sıkıntılı şeyleri bildiğin tarzda hakka yönlendir. Allah'ın
emrinde seni ayıplayıcıların ayıplamasından korkma!" dedi. Hz. Ömer (r.a.):
-Vay Said, buna kimin gücü yeter! deyince, "Senin boynuna yüklediği gibi kimin boynuna yüklerse o
tahammül eder. Sana düşen emretmek. Emrin tutulur ya da tutulmaz. Bu senin elinde huzur-u
ilahide delil olur".dedi. Hz. Ömer "Sana biraz maaş bağlayayım!" deyince Said "Bana yeteceğiverdin.
Ben müslümanlara ait hazineden daha fazla alamam" dedi.733[178]
Halife b. Hayyat der ki: Kaysariyye şehri bu yıl fethedildi. Ordu komutam Said b. Amir b. Hızyem ile
Muaviye b. Ebu Süfyan idi. Her ikisi de kendi ordusunun komutanı idi. Allah müşrikleri bozguna uğrattı.
Onlardan pek çoğu muazzam bir çarpışma sonunda öldürüldüler. Said b. Amir bundan sonra
Hımıs'a vali tayin edildi.734[179]
İbnu Sa'd'ın anlattığına göre Said (r.a.) Hayber'in fethinde bulunmuş idi.735[180]
Said b. Amir sahabe-i Kiram'ın ulularından sayılırdı.736[181]
Iyaz B. Ğanm El-Fihri737[182]
Nesebi: Iyaz b. Ğanm b. Hilal b. Züheyr b. Ebu Şeddad b. Hilal b. Üheyb b. Dabbe b. El-Haris b. Fihr,
Künyesi Ebu Sa'd'dır.
732[177] Ebu Nuaym, Hilyetu'l-Evliya 1/244, 245; Tarih-i Dımaşk 21/150, 151. Parantez arası Zehebi metninde atlandığı için kaynaklardan naklettim.
733[178] Hilyetu'l-Evliya 1/247; İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve 1/660; İbnu Asakir, M: Tarihi Dımışk 21/145
734[179] Tarhi Halife b. Hayyat s. 141
735[180] İbnu Sa'd, Tabakat 4/269
736[181] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/310-312
737[182] Bkz İbnu Sa'd 7/398; Bulıari, Kebir 7/18; Tabakat-ı Halife 28, 300; Fesevi. El-Marife ve't-Tarih 3/307; Hakim 3/289; İstiab 3/128; Sıfatu's-Safve i/668; Üsdü'lĞabe
4/327; S. A. Nübela 2/254
İlk muhacirlerden olup Bedir ve sonrası diğer bütün gazvelerde bulundu. Ebu Ubeyde (r.a.) vefat edeceği esnada, onu Şam valisi vekaletine atadı. (Ölüm haberi Hz. Ömer'e gelince "Ebu Ubeyde yerine kimi vekil yaptı?" diye sordu. "Iyaz!" denilince onu kabul edip vali olarak atandığını bir yazıyla ona bildirdi.)
Kendisi çok salih, zahit, cömert, müsamahakar biriydi. Hz. Ömer onu Şam diyarı Hımış valisi yaptı. Altmış yıl yaşamıştır.738[183]
Cezire'yi sulh yoluyla fetheden odur. İbnu Sa'd ise: Hudeybiye ve sonraki olaylarda bulundu, demektedir.739[184]
Yermuk harbinde harbi yöneten beş komutandan biriydi. Iyaz b. Amr el-Eşarî, bu Iyaz (r.a.)'tan rivayette bulunur.740[185]
Ebu Süfyan B. El-Haris741[186]
Nesebi Ebu Süfyan b. El-Haris b. Abdulmuttalib şeklinde olup, Peygamber Efendimiz'in amcası Haris'in oğludur. Adı Muğira'dır. Huneyn savaşında Peygamberimizin devesinin yularından tutarak götüren o idi. O gün harp meydanında Peygamberimizle beraber sebat ve sabır gösterdi. Nevfel ile Rabîa'nm kardeşidir.
Ebu İshak es-Sübey'î anlatıyor: Ebu Süfyan b. El-Haris b.
Abdulmuttalib'e ölüm saati gelince: "Ben ölürsem bana ağlamayın! Zira müslüman olduktan beri günaha bir damla bile meni damlatmadım!" demiştir.742[187]
Oğlu Abdulmelik b. Ebu Süfyan babasından Peygamberimizin Ey Haşini oğullan, Siz sadaka almaktan sakınınız"743[188] buyurduğu hadisini nakleder. Rivayete göre kardeşi Nevfel de bu yıl içinde ölmüş. Onu daha önce anlatmıştık
Ebu Süfyan, Peygamberimizin süt kardeşiydi. Onu da Efendimizi de Halime es-Sa'diye emzirmişti.
İbnu'l-Kelbi ve Zübeyr b. BekJcar onu adının "EI-Muğira" olduğunu söyler. Diğerleri ise "Onun adı künyesi yani Ebu Süfyan'dir. Muğiıa onun kardeşidir" derler.
Bize ulaşan bilgilere göre Rasulullah (s.a.v.)'e benzetilenler,
738[183] îbnu Sa'd 7/398
739[184] a.g. yer buradan sonraki "Yermuk harbinde ..." diye başlayan cümle de İbnu Sa'd'ın gibi anlaşılır biçimde dizilimiş. Orası Zehebi'nindir.
740[185] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/313
741[186] İbnu Sa'd 4/49-54; TabakaM Halife b. Yalıya b. Main, Tarih 2/707; El-Maarif 126, 164, 57; Ebu Zür'a, Tarih 1/645; Futuhu'I-Bııldan 20; Fesevi 1/327, 3/261; Hakim 3/254; İstiab 4/83; Üsdü'I-Ğabe 5/215; S. A. Nübela 1/202
742[187] İbnu Sa'd 4/53; İstiab 4/84; Nevevi, Tehzibu'l-Esma 2/239; Sıfatu's-Safve 1/520
743[188] Hadis'e bu haliyle vakil olamadım. Ancak Hakim(3/64)'de Peygamberine hurma borcu olduğu onu, yanında iyi hurması olmadığı için Havli'den borca iyi hurma alıp ödediğini ve "Allah, zayıfın hakkını kuvvetliden almayan ümmete merhamet etmiyecektir" buyurduğunu nakledip; Ebu Süfyan'ın tek hadisi dışında müsned başka hadisi yoktur" der.
1- Cafer b. Ebi Talib
2- Hasen b. Ali
3- Kasem b. El-Abbas
4- Ebu süfyan b. El-Haris idi.
Ebu Süfyan, Haşimoğulları şairlerinden olup, Mekke fethi günü müslüman oldu. Peygamberimize dokunan bazı sözleri olmuştu. İşte Hassan b. Sabit (r.a.)'ın şu şiirinde kasdettiği odur:
Ebu Süfyan'a benden duyurun ki, gizli iş açığa çıkmıştır.
Sen Muhammedi hicvettin, ben onu müdafaa için cevap verdim.
Bu hususta Allah katında mükafat vardır.744[189]
İbnu İshak, Asım b. Ömer aracılığıyla ona anlatan birinden şöyle nakleder: Huneyn savaşında müslümanların çoğu bu ansız saldırı karşısında geri çekilmişlerdi. Ebu Süfyan, Peygamberimiz ve onunla beraber sebat edenlerle birlikte yerinden kımıldamadı. Sonra Hz. Peygamber, Ebu Süfyan'a muhabbet gösterip onun cennetlik olacağına şahadette bulunarak "Umarım ki o, Hamza'ya halef olur" buyurdu.
İbnu İshak onun, Rasulullah'a ağlayarak şu şiiri yazdığım söyler:
1- Kardeşim gitti bu gecem uykusuz, musibet gecesi hala uzadıkça uzamakta.
2- Ve ağlamak beni mutlu etmişti. Çünkü müslümanların başına gelen böyle belalardaki ağıtları pek az idi.
3- Bu kere musibetimiz pek azim pek büyük olmuş, zira geceleyin "Rasulullah'm ruhu kabzoldu" denilmişti
4- Biz Cebrail'in gece gündüz getirmiş olduğu vahyi ve
5- İşte bu insanların nefislerinin üzerlerine göz yaşı akıttığı veya akıta yazmış olduğu en müstahak olan şeydi
6- Öyle bir Peygamber ki, bizdeki şüphelen kendisine vahyedilen bilgiler ve kendi hadisleriyle giderirdi.
7- O bize doğru yolu gösterir biz de sapitıcılarm bize bir şey yapmasından korkmazdık. Zira delilimiz Rasulullah idi.
8- İnsanlar arasında onun gibi birini canlı olarak görmedik. Ölülerden de ona denk birisi mevcut değildir.
744[189] İbnu Abdi'1-Berr, El-İstiab 4/85; Zehebi, S. A. Nübela 1/205; İbnu Abdîl-Berr üçüncü ile dördüncü beyit arasına burada olmayan bir beyit ilave eder, ancak 10 ve 11. beyitlere yer vermez.
9- Ey Fatıma! Eğer ona yanıp feryat ediyorsan bu bir mazerettir. Feryat etmiyorsan o da doğru yoldur.
10- Taziyelerle Allah'a sığın! Zira öyle yapmada Allah'ın bol bol sevabı ve fazlı keremi vardır.
11- Baban hakkında bıkıp usanmadan söyle i Acaba anlatmak babanın yaptığı işleri karşılayabilir mi?
12- Babanın kabri bütün kabirlerin seyyididir. O kabirde bütün insanların seyyidi Allah Rasulü yatmaktadır.'
Rivayet edilir ki, Ebu Süfyan hac edip başını tıraş ettirmişti. Berber onun başındaki siğili kesmişti. Kanını durduramadılar. Bu yüzden hastalanıp hac dönüşü Medine'ye geldiğinde vefat etti. Hz. Ömer onun cenaze namazını kıldırdı.745[190]
Bir görüşe göre ise kardeşi Nevfel'in ölümünden dört ay sonra ölmüştür.746[191]
Hz. Safiyye Binti Abdül-Muttalîb747[192]
Hz.. Peygamberin halası, Hz. Hamza, Hacel ve Mukavvim'in kız kardeşi. Anneleri Zühriyye'dir. (Bu, Vüheby b. Abdimenaf b. Zühre b. Kilab kızı Hale'dir)
Safıyye (r.a.) önceleri Haris b. Harb b. Ümeyye ile evli idi. Haris ölünce Avvam b. Huveylid ile evlenip ondan, Rasulullah'ın Havarisi olan oğlu Zübeyr'i, Es-Saib'i ve Abdul-Kabe'yi doğurdu. Sahih olan görüşe göre, Efendimizin halalarından Safîyye'den başka müslüman olan olmadı.
Kardeşi Hamza'nın ölümüne çok içten yanıp yakıldı. Sabrederek mükafatını Allah'tan bekledi.
Hendek savaşı esnasında Safiye (r.a.), Hassan b. Sabit (r.a.)'ın kal'asında idi. Bu olayı Safıyye şöyle anlatır:
-O zaman Hassan da çocuklarla ve biz kadınlarla beraber kal'ada idi. Kalenin dibine bir yahudi gelip kalenin etrafında dolanmaya başladı. Müslümanların hepsi de düşmanın karşısında Hendek'te idiler. Safıyye olayı anlatıp kaleden inip yahudiyi bir direkle öldürdüğünü anlatır. Bu hadise Hendek savaşı bahsinde anlatılmıştır.748[193]
Safıyye (r.a.) hicri yirminci yılda vefat etti ve Baki mezarlığına defnedildi. Öldüğünde yetmiş küsur yaşında İdi.749[194]
745[190] İbnu Sa'd 4/53; Hakim, Müstedrek 3/255; İbnu Abdil-Berr, el-İstiab 4/85
746[191] Üst Kaynaklar.
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/313-316
İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/317
747[192] Safıyye için bkz: İbni Sa'd, Tabakat 8/41; Nesebi Kurayş 20, 230; Tabakat-ı Halife 331; İbnu İshak, Siyer 67, 147, 156, 335; El-Mearif 327, 219; Ahbaru Mekke 2/296; Ensabu'l-Eşraf 1/90, 119, 202, 324, 559; Futuhu'I-BuIdan 1/57; Taberani, Kebir 2/319; Hakim 4/50, 51; İkdu'l-Ferid 3/225, 4/16, 47; İstiab 4/345; Üsdü'1-Ğabe 5/492, 493; Zehebi, S. A. Nübela 2/296; El-Vafi bi'1-Vefeyat 16/326
748[193] İbni Hişam 3/264; Taberani, Kebir 24/319; İbnu Sa'd, Tabakat 8/41; Hakim 4/50, 51; Üsdü'i-Ğabe 5/493

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...