27 Şubat 2015

DÜNYANIN SONU

Dünyanın Sonu Can Nuroğlu

Önsöz 
1. Geleceğin Rehberi – Dünyanın Sonunu Kim Bilebilir?
 2. Geleceğin Manşetleri – Sonun Alametleri Nelerdir?
 3. Geleceğin Haritası – Son Günlerde Neler Olacak?
 Sonsöz 3 
Önsöz Hareket halindeki bir trende uyandığınızı düşünün. Tren çok hızlı bir şekilde ilerliyor ve gittikçe sürati artıyor sanki. Ve duracağı da yok. Trenden inmek mümkün değil. Pencereden kafanızı dışarıya uzatıp ileriye baktığınızda orada tek gördüğünüz koyu bir sis bulutudur. Raylar sisin içine dalıp kayboluyor. Yanınızdan geçen görevliye “Nereye gidiyoruz?” diye sorduğunuzda, “Bilmiyorum,” cevabını alıyorsunuz. “Ne zaman varacağız?” diye sorduğunuzda, “Belli değil,” diye karşılık veriyor. İşte böyle bir durumda ne yaparsınız? Aslında bizim hayatımız bu trenin durumuna birebir benzemektedir. Doğduğumuz andan itibaren her daim ilerleyen ve gittikçe hızlanan zamanın akıntısıyla sürükleniyoruz. Zamanı durduramıyoruz. Bu seyahatte ben yokum diyemiyoruz. Ve sürüklenmeye devam ediyoruz. İleriye baktığımızda olacakları hiç kestiremiyoruz. Önümüz kapkaranlık. Her an her şey olabilir. Kesin olarak tek bildiğimiz bu seyahat aniden ölümle sonuçlanacaktır. Fakat ölümden sonra ne var, tam bilmiyoruz. Çevremizdeki insanlara nereye gittiğimizi 
4 sorduğumuzda, net bir cevap alamıyoruz. Hatta bu duruma hiç aldırış etmemeleri, bizi daha da çıldırtıyor. Seyahatleri hiç bitmeyecekmiş gibi davranıyorlar. Ancak böyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu durumda ne yapabiliriz? Trenin başına doğru ilerleyip makinistle konuşabilsek ondan net bir cevap alırız diye düşünebilirsiniz. Ama makiniste erişmek mümkün değil; çünkü vagonumuz treni idare eden kişiden uzakta ve aramızda geçiş de yok. Ne yapacağız? Biraz düşündüğümüzde birileri tren dediğimiz bu harika vasıtayı icat ettiyse ve üzerinden gittiği rayları döşediyse, buralara nereye gittiğimizi gösteren bir harita koymuştur diye düşünürüz Evet makinistin izlediği güzergâhı gösteren bir harita bizi çok rahatlatabilir. Acaba böyle bir harita var mı? Evet var! İşte bu kitap bir nevi seyahat olan bu hayatın ve dünya ötesinin haritasını incelemektedir.
 5 1. Geleceğin Rehberi – Dünyanın Sonunu Kim Bilebilir? Son yıllarda özellikle dünyanın sonu konusu büyük ilgi toplamaktadır. İnsanlar, dünyamızın hiç değişmeden devam edemeyeceğini fark etmişlerdir. Bu yüzden her an her şeyin olabileceği kaygısıyla yaşıyorlar. İster akşam haberleri olsun, ister ��sıl�� gazetesi olsun, insanlarımız her yerde gelecekle ilgili endişelerini sık sık dile ge��riyorlar. Sadece bizim ülkemizde değil, tüm dünyada herkes ciddi bir telaşın içindedir. Kimisi kendine yer al��nda sığınak hazırlıyor, kimisi yemek depoluyor, kimisiyse silah ve mermi stokluyor. Zaman zaman ciddi bir panik havası esiyor. Peki, insanlar neye dayanarak dünyanın sonunun yaklaş��ğını düşünüyorlar? Dünyanın sonunun ne zaman olacağını ya da ne şekilde patlak vereceğini kim bilebilir? Kuşkusuz ki, geleceği bilmek ve bildirmek yalnız Allah’a mahsustur. Nedeni de gayet açık��r: Rab Allah dünyayı ve tüm evreni yara��ğına göre, bizim yaşadığımız boyutun ötesindedir demek��r. Çünkü O ezelden beri vardır ve ebediyen var olacak��r. Bizler ise zaman ve mekân denilen kavrama bağlıyız. Tanrı ise zamanın dışında ve üstündedir, çünkü bu düzeni yaratan O’dur. Bizler zamanın akışına tabiiyiz, bu yüzden geriye gitmemiz de ileriye bakmamız da imkânsızdır. Yüce Allah ise tarihin başlangıcını da sonunu da bir arada görmektedir. Bu nedenle geleceği bir tek O bilir. Ve ancak Kendisinin bizi haberdar e��ği kadarıyla geleceği öğrenebiliriz. 6 Hamdolsun ki, Yüce Rab’bimiz bu konuda bizi karanlıkta bırakmadı. Kutsal Kitap’ta1 peygamberleri aracılığıyla bizlere geleceğin birçok ayrıntısını açıklamıştır. Kültürümüzde peygamberler oldukça hürmetle karşılanmaktadır. Tarih boyunca birçok kişi peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmış��r. Ancak birinin gerçekte Tanrı’nın yetkisiyle konuşup konuşmadığını nasıl bilebiliriz? Bunun için öncellikle Kutsal Kitap’a bakarak “peygamberlerin” vazifesinin ne olduğunu tespit etmeliyiz.
 PEYGAMBERLER -Kutsal Kitap’a göre peygamber Tanrı’nın isteği doğrultusunda vahiylerini insanlara ileten kuldur. 
2 Yani Tanrı’nın adına konuşan “habercilerdir.” Peygamberlerin hayatlarına 7 bak��ğımız zaman genellikle hizmetlerinin iki yönlü olduğunu görebiliriz. Hepsi kendi çağdaşlarına Tanrı adına seslenmiş��r. Uyarır, cesaret verir, azarlar ve öğre��rlerdi. Bununla birlikte peygamberlerin ikinci bir özelliği, insanlara geleceği önceden bildirmeleridir. Bunu özellikle aktarmakta oldukları mesajı Rab’bin onayladığını göstermek ve pekiş��rmek için yaparlar. Bu sayede Allah, haberciliğini yapan bu insanlarla birlikte olduğunu açıkça gösterir. 
Yukarıda değindiğimiz bu ikinci özellik çok önemlidir; çünkü zaman zaman sahte peygamberler de ortaya çıkmış ve Tanrı adına konuştuklarını iddia etmişlerdir. Ancak sahte oldukları, geleceğe ilişkin verdikleri haberlerin yerine gelmemesi ile anlaşılmış��r. Oysa Tanrı’nın gerçek peygamberlerinin geleceğe ilişkin verdikleri haberler birebir yerine gelmiştir. Kutsal Kitap’ta adı geçenlerin dışında birçok kişi peygamber olduğunu ileri sürmüştür. Örneğin günümüzde bir sürü kişi Nostradamus gibi kâhinlerden bahseder durur. 
Çünkü onların bazı kehanetleri gerçekleşmiş gibi görünüyor. Ancak söylediklerini daha yakından incelediğimizde, kehanetleri ile bunlara ilişkilendirilen olaylar arasındaki benzerliğin tesadü��en öte bir şey olmadığını görebiliyoruz. Ayrıca kendi hayranlarının Nostradamus’un sözlerini çarpı��ğı ha��a değiş��rdiğini bile söyleyebiliriz. Şunu da kabul etmek gerekiyor ki, bu tür kâhinlerin bazı sözleri belirli olaylara iliş��rilip kehanet süsü verilse bile, edilen sözlerden büyük bir bölümün gerçekleşmediği ortadadır. Az önce yalnız zamanı yaratan Rab Allah geleceği bilebilir dedik, ama bazı kişiler farklı düşünebilir. Zira falcılar ve tarotçular geleceği bildiklerini ileri sürerler. Burada şunu ha��rlatmak gerek 8 ki, bu işi yapan şahıslar Tanrı’yla değil, Şeytan’la işbirliği yapmaktadırlar. Bu yüzden Kutsal Kitap böyleleriyle yakından uzaktan her türlü ilişkimizi tamamen yasaklar.
3 Yine bazıları “Şeytan geleceği bilemez mi?” diye üstelerler. Aslında Şeytan’ın başlangıçta diğer melekler gibi yara��ldığını ha��rlamalıyız. Ancak ilk yara��ldığında Lusifer adında çok görkemli bir melek��, ta ki gurura kapılıp günah işleyene kadar. 4 Onun bir başlangıcı vardır, yani bizim gibi zaman sınırlarına bağlı bir varlık��r. Bu yüzden geleceği bilmesi olanaksızdır; çünkü bu bilgi sadece Allah’a mahsustur. Yine de Şeytan’ın hepimizden daha zeki ve kurnaz olduğunu unutmamalıyız. Diğer tüm yara��lmış varlıklar gibi geleceği bilemese de, bizim gibi Kutsal Kitap’ta yazılanları okuyabiliyor ve gelecekle ilgili çok isabetli tahminler yapabiliyordur. Falcılar, büyücüler ve tarotçulara gelince gelecekten haber verdiğini iddia eden veya geleceği değiş��rebileceğini söyleyen bu meslek erbaplarının kehanetleri, ya tahminlerden ya da şeytani güçlerden kaynaklanmaktadır. Saf müşteriler yakaladıklarında geçmişle ilgili klasikleşmiş bazı anla��mlara başlar ve gelecek hayatlarıyla ilgili birtakım alışagelmiş söylevlere başvururlar. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, bu tür kişilerden bazıları Şeytan’a ve ona yardım eden cinlere yani kötü ruhlara bağlı hareket ederler. Ayrıca cinler de ruhsal olarak insanları etkilemek için, bazı işleri önceden ayarlayabilirler. Bu şekilde cinler geleceği tam olarak bilmeseler de, önceden haber verdikleri bazı olayları yerine ge��rtebilirler. İşte bu yüzden Tanrı bizlere bu ��p tehlikeli 9 etkileşimlerden uzak durmamızı buyurur. 
GELECEĞİ TEK BİLEN 
K-utsal Kitap açıkça der ki: geleceği bilmek ve bildirmek yalnız Tanrı’ya mahsus, yegâne ve ilahi bir ayrıcalık��r. O halde Tanrı dışında bir insanın geleceği tam olarak önceden bilmesi olanaksızdır. İşte bu yüzden Tanrı puta tapanların “ilahlarının” boş olduğunu göstermek için özellikle bu konuya değinir: 
Yeşaya 44:6-8 - “Her Şeye Egemen RAB diyor ki, "İlk ve son benim, benden başka Tanrı yoktur. Benim gibi olan var mı? Haber versin. Ezeli halkımı var ettiğimden beri olup bitenleri, bundan sonra olacakları söyleyip sıralasın, evet, gelecek olayları bildirsin!” Yılmayın, korkmayın! Size çok önceden beri söyleyip açıklamadım mı? Tanıklarım sizsiniz. Benden başka Tanrı var mı? Hayır, başka Kaya yok; ben bir başkasını bilmiyorum.”
 Yeşaya 46:9-10 - “Çok önceden beri olup bitenleri anımsayın. Çünkü Tanrı benim, başkası yok. Tanrı benim, benzerim yok. Sonu ta başlangıçtan, henüz olmamış olayları çok önceden bildiren, 'Tasarım gerçekleşecek, istediğim her şeyi yapacağım diyen benim.” 10 Dikkat ederseniz, Tanrı eşsiz konumu ve varlığını vurgulamak için gelecekle ilgili bilgisini kanıt olarak gösteriyor. Hiç kimse, ister insan ister ruh olsun, geleceği bu şekilde bildiremez. Çünkü geleceği bilmek yalnız Rab Tanrı’ya özgüdür. Ayrıca Rab geleceği bildirirken, tahminler ve ih��maller üzerinde durmaz. Tam tersi yukarıdaki ayetlerde belir��ldiği gibi geleceği ayrın��lı olarak, sırasına göre açıklar. Dahası, Kutsal Kitap’ta gördüğümüz peygamberlik türü, genellikle sıra dışı, olağanüstü hatta imkânsız türdendir. Örneğin önümüzdeki yüzyılda büyük bir savaş çıkacak dersek, pek kimseyi şaşırtmayız. Fakat önümüzdeki yüzyılda hiç savaş çıkmayacak dersek, bu tüm olasılıkların dışında olur. Aynı şekilde Kutsal Kitap’ta rastlanan peygamberlikler de gerçekten inanılması güç türdendir. Örneğin Tanrı Peygamber Yeşaya aracılığıyla şöyle bir önbildiride bulunur: “Kız gebe kalıp bir oğul doğuracak.”5 Bu her gün olan bir şey değil. Ha��a Mesih’ten başka hiç kimse, erden bir kızdan doğarak dünyaya gelmemiş��r. Bu, tarihte eşi benzeri bulunmayan bir mucizedir! İşte Rab bu tür peygamberlik sözleri bildirerek olağanüstü kudretini ve hikmetini gösterir. Tanrı kendi bilgeliğinin kimse tara��ndan suiis��mal edilerek kullanılmasına göz yummaz. Başlangıçtan beri Tanrı sahte peygamberlerin ortaya çıkacağını söyledi ve onları nasıl ayırt edebileceğimizi de şöyle belirtti: 
Yasanın Tekrarı 18:19-22 - “Adıma konuşan peygamberin ilettiği sözleri dinlemeyeni ben cezalandıracağım. Ancak, kendisine buyurmadığım bir sözü benim adıma söylemeye kalkışan ya da başka 11 ilahlar adına konuşan peygamber öldürülecektir. Bir sözün RAB'den olup olmadığını nasıl bilebiliriz?’ diye düşünebilirsiniz. Eğer bir peygamber RAB'bin adına konuşur ama konuştuğu söz yerine gelmez ya da gerçekleşmezse, o söz RAB'den değildir. Peygamber saygısızca konuşmuştur. Ondan korkmayın.” Demek ki, Rab’den gelen söz yüzde yüz isabetli olmalı. Konuşan Rab Allah ise, O’nun en ufak bir detayda bile hata yapması imkânsızdır. İşte Rab’bin kelâmı bu şekilde kendini belli etmektedir. Anlaşılan şu ki, geleceği bildirmek Tanrı’nın özel mührüdür. Başta dediğimiz gibi pek çok kâhin ve peygamber Tanrı adına konuştuğunu iddia etmiş��r. Hangisinin doğru olup olmadığına insanlar karar veremiyor. Çünkü hepsi güzel şeyler söyler. Nitekim kötülük yapmamızı öğütleyen bir peygamber ya da dini kitap pek tutulmaz. Ancak Tanrı Kitabı’nın geçerliliğini ve doğruluğunu belirleyen şey, geleceği mükemmel bir isabetle bildirmesidir. Hangi kitap geleceği tam bir isabetle açıklıyorsa o Tanrı’nın Kitabı’dır, çünkü ilahi mührünü taşıyordur. PEYGAMBERLİK SÖZLERİ
 K-utsal Kitap’a gelince, sadece bir ya da iki tane peygamberlik sözü veya önbildiri görmüyoruz. Bir araş��rmacıya göre Kutsal Kitap’ta 8.362 ayet peygamberlik sözleri içerir.6 Ya da bir başka tespite göre: Kutsal Kitap ayetlerinin vahyedildikleri sırada mesajların yüzde otuzu geleceği bildiren açıklamalardır.7 Yani baştan sona kadar Kutsal Kitap peygamberlik sözleriyle kaynıyor ve böylece Rab’bin gerçek vahyi olduğunu açıkça ispatlıyor. 12 Burada Kutsal Kitap’ın geleceğe ilişkin yazdığı her şeye yer vermek imkânsız; ama kısaca birkaç örneğe bakarsak olağanüstü isabe��ni göreceğinizden eminiz: 
Kral Koreş – Tarih sevenler Med-Pers Kralı Koreş’in ününü duymuşlardır. M.Ö. 539’ da koca Babil İmparatorluğu’nu çökerten kişiydi. Koreş kesin bilinmemekle birlikte en erken M.Ö. 600 civarında doğmuştur. Ölümü ise M.Ö. 530 olarak biliniyor. Koreş’in krallığından yaklaşık 150 sene önce yaşayan Peygamber Yeşaya da, Koreş’in Babil Krallığına son vereceğini ve ardından İsrail halkını salıvereceğini Kutsal Kitap net bir şekilde yazar. Hatta henüz gün görmemiş bu kralın ismini üç kere telaffuz eder: Yeşaya 44:28 – “Koreş için, 'O çobanımdır, her istediğimi yerine getirecek, Yeruşalim için, 'yeniden kurulacak, Tapınak için, 'Temeli atılacak diyen RAB benim.” Yeşaya 45:1 – “RAB meshettiği kişiye, sağ elinden tuttuğu Koreş'e sesleniyor. Uluslara onun önünde baş eğdirecek, kralları silahsızlandıracak, bir daha kapanmayacak kapılar açacak.” 
13 
Yeşaya 45:13 – “Koreş'i doğrulukla harekete geçirecek, yollarını düzleyeceğim. Kentimi o onaracak, sürgünlerimi ücret ya da ödül almadan o özgür kılacak." Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.” Kral Koreş, Babil’i M.Ö. 539’ da fethe��kten sonra, Rab’bin 150 yıl önce bildirdiği söz uyarınca, özellikle Tapınağı yeniden kurmak üzere, Yahudi sürgünleri kendi topraklarına geri gönderdi. Düşünün ki, putperest bir kral Allah’ın mabedini yeniden yapmak için ferman çıkar��yor ve bu olup bitenler 150 yıl önce haber veriliyor. Bu olayı o dönemden kalma ünlü Koreş Silindiri’nde de okuyabiliyoruz. Bir de bu alışılagelmiş bir durum da değildi. O dönemin kralları fethe��kleri ulusları ya tümden yok eder ya da kölelik boyunduruğuna bağlardı. Koreş ise, ilk defa, daha önce topraklarından sürülen ulusları topraklarına geri yolladı. İşte 14 Tanrı’nın bilgeliğinin kanıtı! Babil’in Yıkılışı – Bir başka önemli peygamberlik sözü ise, Babil’in birebir ele geçirilişiyle ilgilidir. Babil kenti, zamanında dünyanın en büyük ve zengin başkentiydi. Kral Nebukadnessar Babil kentini kendi yüceliğini ilan eden ulu bir metropole çevirmeye gayret etti. Şehrin birçok özelliği buna ne kadar özen gösterildiğini açıkça gösterir: Babil şehri 10.120 dönüm üzerinde kurulmuştu. İki sıra halinde dizilen çift surlar, 27 km uzunluğunda ve savaş arabalarının üzerinden geçebileceği geniş likteydi. Geniş bir hendek ve onlarca burç şehri çevreliyordu. Fırat Nehri şehrin ortasından akıyordu. Şehrin, 100 civarında, muhteşem kent kapısı vardı. Dünyanın yedi harikalarından biri olan ünlü Asma Bahçeleri oradaydı. Toplam 53 putperest tapınağı vardı. Babil’in en önemli tapınağı “Esagila” (Dikbaşın evi) İlahları 15 
Marduk adına yapılmıştı. İçinde yaklaşık 150 ton som altınla yapılmış üç heykel vardı.8 Babil kenti muhteşem bir insan eseri olmanın yanı sıra “fethedilemez” namına da sahipti. Nebukadnessar’ın torunu olan Belşassar döneminde (M.Ö. 539) Med-Pers orduları şehri kuşattı. Babil Kralı Belşassar ise hiç kaygılanmıyordu çünkü şehirdeki gıda depoları çok uzun bir kuşatmaya dayanabilecek kadar büyük ve kentin surları fazlasıyla güçlüydü. Ancak kısa bir süre sonra Babil bir gecede düştü ve Belşassar öldürüldü. Peki nasıl oldu? 16 Med-Pers Kralları Babil’i doğrudan fethetmenin imkânsız olduğunu biliyorlardı. O yüzden farklı bir yol denemeliydiler. Şehrin ortasından geçen Fırat Nehri’nin sularını farklı bir yöne çevirerek, nehrin yatağındaki sığ sulardan yürüyerek içeri girmeyi başardılar. Böylece neredeyse hiç savaşmadan koca Babil’i bir gecede ele geçirdiler. Gerçekten zekice bir plandı. İlginç olan şu ki, yaklaşık 70 yıl öncesinde Yahuda’da peygamberlik eden Yeremya, Babil şehrinin nasıl ele geçirileceğine dair çok net bir beyanda bulunmuştu: 
Yeremya 51:36-39 – “Bunun için RAB diyor ki, "İşte davanızı ben savunacağım, öcünüzü ben alacağım; onun ırmağını kurutacak, kaynağını keseceğim. Babil taş yığınına, çakal yuvasına dönecek, dehşet ve alay konusu olacak. Kimse yaşamayacak orada. Halkı genç aslanlar gibi kükreyecek, Aslan yavruları gibi homurdanacak. Ama kızıştıklarında onlara şölen 17 verip hepsini sarhoş edeceğim; keyiflensinler, uyanmayacakları sonsuz bir uykuya dalsınlar diye" diyor RAB.” Okuduğumuz gibi Peygamber Yeremya, Med-Pers ordularının Babil şehrini “nehri kurutarak” nasıl ele geçireceklerini tam olarak anla��r. Unutmayalım ki, Yeremya’nın günlerinde Babil gibi bir ken��n yıkılışını bildirmek, birinin bugünkü Kahire ya da İstanbul gibi büyük bir metropolün bir anda yok olacağını söylemesi gibi son derece uçuk bir iddiaydı. Bundan, konuşanın Yeremya değil de Rab olduğu net anlaşılır. Kutsal Kitap’ta daha birçok büyük şehrin yıkılışını bildiren ayetler de bulunmaktadır.9 Yukarıda sözünü e��ğimiz olaylara benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu şekilde daha önce belir��ğimiz gibi Kutsal Kitap’ın çok önceden inanılmaz bir isabetle geleceği haber verdiğini görebiliyoruz. Kutsal Kitap’ın bu peygamberlik özelliği, en çok İsa Mesih’in haya�� ve hizme��yle ilgili olarak daha da netleşir. Onda Mesih’in ilk gelişine ilişkin 300’den fazla önbildiri bulunmaktadır. 10 Bunun bazı örneklerini şöyle sıralayabiliriz: Mesih’in Yahuda oymağından gelmesi – Yaratılış 49:10 Davut’un soyundan gelmesi – 2.Samuel 7:12 18 Bakireden doğması –
 Yeşaya 7:14 Beytlehem kasabasında dünyaya gelmesi– Mika 5:2 Celile’de hizmet etmesi – Yeşaya 9:1 Mucizeler yapması – Yeşaya 61:1 Yeruşalim’e sıpaya binerek girmesi – Zekeriya 9:9 30 parça gümüş karşılığında ele verilmesi – Zekeriya 11:12-13 Günahlarımızı yüklenmesi – Yeşaya 53 Elleri ve ayaklarının delinmesi – Mezmur 22:16 Elbiselerinin kurayla paylaşılması – Mezmur 22:18 Zenginin mezarına konulması – Yeşaya 53:9 Ölümden dirilmesi – Mezmur 16:10 Bu listeyi birçok ayrın��yla daha fazla uzatabiliriz. Ama gerçek şu ki, asırlar öncesinden bir kimsenin haya��yla ilgili olarak bu kadar bilgi verilmesi ve bu önbildirilerin tam tamına yazıldığı gibi gerçekleşmesi, bir mucizeden de ötedir. Bu ancak Tanrı’nın işi olabilir. Birileri şöyle i��raz edebilir: “Ya burada sıralanan bazı olaylar 19 birçok farklı kişinin haya��nda da görülmüştür.” Olabilir, ama mesele burada sıralanan özelliklerin bazıları değil, hepsinin tek bir kişinin haya��nda yerine gelmesidir. Tüm önbildiriler değil, sadece sekiz tanesinin bir tek kişinin haya��nda gerçekleşmesinin ista��s��ksel olasılığı 10x17’de bir olarak tespit edilmiş��r. 11 Yani 100.000.000.000.000.000 (Yüz katrilyon) kişiden yalnız birisinin yaşamında gerçekleşebilir. Bu öyle büyük bir rakamdır ki; bu kadar Türk Lirasını alıp Türkiye’yi kaplamaya kalsak, üst üste iki sıra ile kaplanmış olurdu. Sonra adamın birini alıp gözlerini bağlasak ve işaretlenmiş bir tek lirayı bulmaya göndersek onun bu kadar geniş bir alanda, bu kadar lira arasında işaretlenmiş tek lirayı bulmasının olasılığı ne olurdu sizce? Tek sözle imkânsız! İşte bir insanın Mesih’le ilgili asırlar öncesinden yazılan bunca peygamberlik sözlerinin bırakın hepsini sadece sekiz tanesini, yerine getirme olasılığı da bu kadardır. Yukarıda Mesih’in ilk gelişine ilişkin inanılmaz peygamberlik sözlerine bak��k; ama bunların üstünde inanılması güç bir şey daha vardır. Mesih’in ilk gelişine ilişkin 300’den fazla peygamberlik sözü vardır dedik. Ama Mesih’in ikinci gelişiyle ilgili, yaklaşık 2.300’den fazla önbildiri vardır. 12 Mesih’in ilk gelişine göre, ikinci gelişiyle ilgili olarak 7 kat daha fazla peygamberlik sözü mevcu��ur. Bunların arasında Mesih gelmeden önce dünyada yaşanacak kaosa ilişkin, açık ve net olan onlarca belir��ler vardır. Son günde “Armagedon” olarak bilinip de gerçekleşecek olan büyük savaş ile ilgili olarak yüzlerce ayrın�� da bulunur. Yine Mesih yeryüzüne geldikten sonra kurulacak bin yıllık egemenlikle ilgili olarak çok sayıda önbildiri vardır. Kitabın devamında bunların ayrıntılarına bakacağız. Sonuç olarak Allah’ın Sözü olan Kutsal Kitap geleceği bildirmede 20 tek ve eşsizdir: 1. Kutsal Kitap geleceği dolaylı değil, detaylı bir şekilde açıklar. 2. Kutsal Kitap geleceği tahminen değil, tam bir isabetle açıklar. 3. Kutsal Kitap olası olaylar değil, olağanüstü olaylar açıklar. 4. Kutsal Kitap birkaç değil, binlerce peygamberlik sözü açıklar. İşte Kutsal Kitap’ta görülen bu Tanrısal mühür sayesinde, onun Rab’den gelen güvenilir ve mükemmel bir eser olduğuna tam güvenimiz vardır. En önemlisi Kutsal Kitap, geleceğe ilişkin güvenilir bir tek rehber olarak karşımıza çıkar. Çünkü geleceği bu kadar büyük bir isabetle açıklayan bir kitap, ancak Tanrı’dan gelebilir. Bu yüzden geleceği öğrenmek için tek yol haritası Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap’��r. Tanrı, Mesih’in havarisi olan Petrus aracılığıyla şöyle belirtir: 2.Petrus 1:19 - “Peygamberlerin sözleri bizim için daha büyük kesinlik kazandı. Gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde ışık saçan çıraya benzeyen bu sözlere kulak verirseniz, iyi edersiniz.” 21 2. Geleceğin Manşetleri – Sonun Alametleri Nelerdir? Seneye çıkacak olan gazete manşetlerinin bugünden size bildirildiğini düşünün; geleceğin teknolojisinin ne hale geleceğini veya ilerde hangi mesleklerin daha çok para kazandıracağını bilirdiniz. Elinizde bu tür bilgiler olsaydı haya��nıza istediğiniz şekli verirdiniz herhalde. Kötü niyetli birinin bu tür bilgilerle neler yapabileceği malumunuzdur. Herkes geleceği merak eder. Kutsal Kitap’ta Rab ileride olacak birçok önemli olayı ayrın��larıyla açıklar. Kutsal Kitap özellikle dünya sona ermeden hemen önceki dönemin binlerce ayrın��sını verir. Bunlar henüz olmamış olayların manşetleridir. Son günlere hazırlıklı girmek is��yorsak o zaman bunları iyice dikkate almamız gerekmektedir. İsa Mesih son günlerle ilgili olarak havarilerine defalarca önemli bilgiler aktardı.13 Ancak tüm bu öğre��şlerin ortak yönü, Mesih’in öğrencilerini her daim hazır, yani ayık ve uyanık olmaya çağırmasıdır. Ne için hazır olmaları gerekiyordu? Geleceğin en büyük manşe�� için: İsa Mesih’in yeryüzüne geri dönüşü! Mesih bu konuda onları defalarca uyardı: Luka 17:24 - “Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu14 kendi gününde öyle olacaktır.” Luka 21:27 – “O zaman İnsanoğlu'nun bulut içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.” 22 İşte bizi bekleyen en önemli olay, Mesih’in yeryüzüne geri dönüşüdür! İsa Mesih kendi gelişinden önce ve sonra neler olacağını çok detaylı bir şekilde açıkladı. Fakat bu olmadan Mesih, öğrencilerine kendilerinin tanık olacağı çok önemli bir başka olaydan söz etti: 
YERUŞALİM’İN YIKILIŞ I
 İn- sanların geleceği öğrenmek konusunda sabırsız ve meraklı olduklarından bahsetmiş��k. Mesih’in havarileri de dünyanın sonu gelmeden, nelerin olacağını ya da ne tür belir��lerin görüleceğini merak ederlerdi. Yeruşalim’de geçirdiği son ha��a gününün birinde Mesih şehrin karşısındaki Zey��n Dağı’nda oturup öğrencilerine son günlerle ilgili alametleri tek tek sıralamaya başladı. O sırada havariler, gözleri önünde tüm görkemiyle parlayan Kudüs Tapınağı’nı konuşuyorlardı. Mesih o zaman Tapınak’la ilgili olarak çok çarpıcı bir önbildiride bulundu: "Bütün bunları görüyor musunuz?" dedi. "Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!" 15 Havariler bir hayli şaşırdılar; çünkü Tapınak, çok büyük ve güçlü bir yapı olmanın yanı sıra, halkın arasında varlığını gösteren Tanrı’nın sembolüydü. 

Yani yıkılması imkânsız diye biliniyordu. Aslında Mesih birkaç gün önce Zekeriya’nın peygamberliği uyarınca, Yeruşalim’e sıpaya binmiş olarak girdiğinde ve İsrail’in din bilginleri tara��ndan reddedildiğinde Yeruşalim’in böyle bir sona uğrayacağını bildirmiş�� bile. Nedenini de açıkladı: “Çünkü Tanrı’nın senin yardımına geldiği zamanı fark etmedin.” 16 İsrail halkı, asırlarca beklediği Mesih’i tanıyamadı ve O’nu redde��. Yeruşalim’in yıkımı bunun doğal sonucuydu. 23 Öğrenciler, Kudüs Tapınağı’nın yok olacağına dair bu sözün karşısında şaşıp kaldılar. O yüzden bunun zamanını merak edip, Mesih’in geri dönüşünü ve çağın bi��mini haber veren belir��lerin neler olacağını öğrenmek istediler. Havariler Yeruşalim’in yıkılışından hemen sonra Mesih’in yeryüzüne geri dönüp, dünya krallıklarına müdahale edeceğini düşünüyorlardı. Oysaki Yeruşalim’in yıkılışı ile Mesih’in ikinci gelişi arasında asırlar olacak��. Ne var ki, bu iki olay başka bir açıdan da birbirine bağlan��lı ve benzerdir. 

Çünkü ikisinde de Yeruşalim’in başka uluslar tara��ndan is��la edilmesi ve Tapınağın yıkılması söz konusudur. Matta 24:3-13 – “İsa, Zeytin Dağı'nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. "Söyle bize" dediler, "Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?" İsa onlara şu karşılığı verdi: "Sakın kimse sizi saptırmasın! Birçokları, 'Mesih benim' diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır . "O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. 
Birçok sahte 24 peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.” Mesih’in verdiği cevapta, aslında her iki olaya değinerek, tek bir açıklama yap��ğını görebiliyoruz. Bir açıdan kendisinden 40 sene sonra, Yeruşalim’de gerçekleşecek olan yıkımdan söz ediyor; ama diğer açıdan ikinci gelişinden önce görülecek, daha büyük bir yıkımı anla��yor. O yüzden bu bölümü okurken bu ikili anlamı göz önünde bulundurmak son derece önemlidir. 

Yeruşalim’in yıkımına gelince, tarih kitaplarından bunun M.S. 70’te gerçekleş��ğini biliyoruz. O dönemde Yahudiler, Roma İmparatorluğu’na karşı büyük bir isyan çıkar��lar. Sezar da Equestris adını taşıyan ünlü Onuncu Lejyon’unu Yahudiye’ye gönderdi. Yeruşalim’i kuşa��ktan bir süre sonra kent halkı açlıktan öyle perişan oldu ki, kendi çocuklarını bile yemeye kalkış��. Büyük bir savaş sonunda Romalılar şehre girdi. Yahudiler belki merhamet ederler diye Tapınağa sığındılar. Roma askerleri Tapınağa sığınmış Yahudiler’i nasıl çıkaracağı konusunda kararsız kaldılar. Birden birileri Tapınağın içine yanan bir odun parçası a�� ve Tapınak tümden alev aldı. Yangın arkasında büyük bir katliam oldu. Ancak içeri girdiklerinde, Tapınağı kaplayan al��nın eriyip taşların arasına girdiğini fark e��ler. Buna çok kızan Roma generali Titus, al��nı kurtarmak için Tapınağın her bir taşının sökülmesini emre��. Böylece Mesih’in 40 sene önceki peygamberlik sözleri, birebir yerine gelmiş oldu. Tapınakta taş üstünde taş kalmadı.17 25 Mesih’in sıraladığı diğer belir��lere dönecek olursak ne dediğimizi ha��rlayacaksınız. Bunlar sadece M.S. 70’te Yeruşalim’in uğradığı yıkım için değil, aynı zamanda dünyanın sonunda yeniden uğrayacağı yıkım için söylenen sözlerdi. Daha önce bahse��ğimiz ikili gerçekleşme söz konusudur. Böylece Mesih’in söylediklerinin Kudüs’ün ilk yıkımında kısmen yerine geldiğini görüyoruz. Ve bu, son günlerdeki ikinci yıkımında belir��lerin tamamlanacağını gösterir. 
SONUN ALAMETLERİ: 
Mesih’in son günlerle ilgili olarak haber verdiği belirtilere gelelim. Bunlar İncil’in üç ayrı bölümünde kayıtlı: Ma��a 24, Markos 13 ve 26 Luka 21. Bu üç bölüm arasında birçok benzerlik vardır. Hepsi son günlerden hemen önce baş gösterecek savaşlar, kıtlıklar, depremler ve zulümlerden söz eder. Bunların birçoğunun bugün dahi gerçekleş��ğini görebiliyoruz. Ancak birisi ‘’Son 2000 yıldır bunlar hep görülüyor,’’ diyebilir. O halde Mesih, öğre��şlerinde dünyanın sonuyla ilgili olarak neyi farklı öğretiyor? Bunu anlamak için Mesih’in tüm bu olayları özellikle “doğum sancılarına” benze��ğini dikkate almak gerekiyor. Doğum yapmış ya da eşine bu yönden yardımcı olmuş kişiler bilir ki, doğum bir anda olup bitmez. Saatler öncesinden, ha��a bazen günler öncesinden sancılar hafi��en başlar. Bunlar başta pek sık ya da ağır olmaz. Fakat zaman geç��kçe hem sancılar sıklaşır hem de bir hayli ağırlaşırlar. İlk başta her 15 dakikada bir olabilir; ama sonuna doğru ar��k her 3 dakikada bir gelmeye başlar. İlk sancılar ancak birkaç saniye sürer; fakat sona doğru sancılar bazen uzunca bir dakika sürebilir. Çekilen acılar da gi��kçe ağırlaşır.
 İşte Mesih’in son günlerin belir��lerini doğum sancılarına benze��rken muhtemelen kaste��ği de şudur: savaşlar, depremler ve kıtlıklar arada bir olur, hep olmuştur. Fakat dünyanın sonu yaklaş��kça bunlar sıklaşacak ve ağırlaşacak��r. Ar��k büyük felaketler üst üste gelmeye başlayacak��r. İşte son yıllarda da gördüklerimiz aynı bu şekildedir. Demek ki, doğum sancıları başladı bile… Şimdi dünyanın sonunu haber veren ve Mesih’in “doğum sancıları” olarak tanımladığı belirtileri tek tek ele alalım: Sahte Mesihler ve Peygamberler – En başta İsa Mesih son günlerde birçok sahtekârın meydana çıkıp insanları aldatacağını belirtir. Aslında Mesih İsa’nın 27 döneminden bu yana birçok kişi O’nun kılığına girmeye çalıştı. Aynı şekilde kendini peygamber diye ilan eden çok isim oldu. Son yüzyılda da birbirinden garip tarikatların türeyip hızla çoğaldığına tanığız. Ama özellikle son günlerde “Mesih benim!” ya da “Mesih orada!” diyen daha pek çok kişiye rastlayacağız, rastlıyoruz da. 
Kutsal Kitap, bu sahtekârların insanları saptırmak için “büyük belirtiler ve harikalar” yapacaklarını da söyler.18 İşte tüm bunlar yalancıdır; çünkü bir tek Mesih vardır O da göklerdedir. Geldiğinde de tüm dünya O’nu görecek ve tanıyacaktır; çünkü “İnsanoğlu’nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır.”
19 Ayrıca özellikle son yıllarda dünyanın sonuna bir tarih koymak da moda olmuştur. Sonun ne zaman geleceğine dair Kutsal Kitap, açık bir şekilde şunu belirtir: “O günü ve saati… Baba’dan başka kimse bilmez.”
20 O halde sonun tarihini koymaya çalışanlar, iyi niyetten de yapsalar, Rab’bin sözüne karşı geldiklerini bilmelidir. Ne var ki, İsa Mesih’in sıraladığı olayların gerçekleştiğini gördüğümüzde sonun yaklaştığını elbette söyleyebiliriz, ama kesin tarihini koymak mümkün değildir. 
28 Savaşlar – Tarih kitaplarımız savaşlarla dolup taşıyor. İnsanlar hep savaşmıştır. Ancak son günlerde savaşların sıklaştığını, ağırlaştığını görebiliyoruz. Sadece son yüzyılda iki büyük dünya savaşı yaşandı. Kısa bir süreç içinde bu iki savaştan 100 milyona yakın insan öldü. Ardından savaşların arkası hiç kesilmedi. Kutsal metinde belirtildiği gibi bu savaşlar sadece devletler arasında değil, uluslar yani etnik gruplar arasında da çoğaldı. Bu noktada ilginçtir ki Luka özellikle “isyan haberleri” duyacaksınız diye yazar.
 Özellikle Orta Doğu’da son yıllarda yaşanan ve birçok ülkenin yönetimlerini değiştirip, kaosa teslim olduğu büyük devrimlere şahit olduk. Zaten bu bölgede son yıllarda savaş üstüne savaş haberleri hiç kesilmedi, tersine bu haberlerin hep çoğaldığını görebiliyoruz. Ne var ki bunlar sadece doğum sancılarının başlangıcıdır. Kıtlıklar – Bu tür afetler bazı yerlerde o kadar yaygınlaştı ve sıradanlaştı ki, ne kadar ölümcül bir etkisi olduğunu unutuyoruz. Şu anda dünyada toplam 1 milyar insan, yani küremizde yaşayan yedi kişiden biri yeterince yemek bulamıyor. Kanser, sıtma ve benzer öldürücü hastalıklardan çok, insanlar açlıkla 29 ilgili komplikasyonlardan ölüyor: 
Her gün yaklaşık 25,000 kişi.21 Dünyanın tüm teknolojik gelişmelerine rağmen bir türlü açlık sorununu çözemedik. İnsanlar bir yandan o kadar zengin ve rahat bir hayata sahip iken, bir diğer yandan da bir lokma ekmeğe muhtaç olarak aradan kaybolup gidiyor. Ne yazık ki, bu felaketlerin çoğundan tamamen habersiziz; çünkü bu felaket televizyonlarımıza yansımıyor. Onun yerine zenginleri ve zengin olmak isteyenleri konu alan programlar hiç gündemden düşmüyor. Ayrıca bazı zengin devletler ile birlikte Birleşmiş Milletler Teşkilatı büyük miktarda bağış yapmasına rağmen, nedense sorun her geçen yıl daha da büyümektedir. Dünya nüfusunun artmasıyla ve Mesih’in sözünü ettiği diğer küresel sıkıntıların baş göstermesiyle maalesef bu sorunun daha da büyüyeceğini tahmin edebiliriz. 30 Depremler –Türkiye’de depremlerin yok edici gücünden söz etmeye gerek yoktur. Kocaeli olsun, Van olsun ülkemizin her bir ucunda bunun acısını tatmışızdır. Son yıllarda, özellikle gelişen teknoloji sayesinde, dünya çapında pek çok depremden haberdar oluyoruz. Bir de deprem haberleri öyle üst üste geliyor ki artık Haiti, Avustralya ya da Şili’yi sormuyoruz bile. İstatistiklere göre dünya çapında her yıl ortalama 20,000 deprem tespit edilmektedir.
22 Bu bağlamda Luka’nın kaydettiği şu sözler pek dikkat çekicidir: “Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler.” 23 Bu sözler dünyanın birçok yerinde, New Orleans (ABD), Endonezya ve Japonya’da son yıllarda 31 görmeye alışık olduğumuz tsunami ve benzer büyük kasırgaları birebir tarif ediyor. Emin olun dünyanın sonu yaklaştığında daha çok sarsıntılar yaşayacağız; çünkü bunlar sadece doğum sancılarının başlangıcıdır. Salgın Hastalıklar – Luka bölümünde Mesih özellikle salgın hastalıkları listeye ekler.
24 Ne gariptir ki, neredeyse her yıl yeni bir çeşit grip ortaya çıkıyor. Ağız maskeleriyle dolaşan kalabalıkların manzarası bize artık pek garip gelmiyor. En basit olarak eskiden insanların kanserle bu kadar savaştıklarını hatırlıyor musunuz? Kuşkusuz sağlıksız besin ve uygunsuz yaşam alışkanlıkları bunu daha çok tetiklemiştir. Fakat sonuç olarak insanlar hayatlarının önemli bir kısmı hastanelerde geçiyorlar. Keza uzmanlar bu tür epidemilerin daha da çok artacağı ve yaygınlaşacağı yönünde uyarılarda bulunuyor. Bunun en çarpıcı örneği HIV virüsünün yol açtığı epidemidir. 1990’da sadece 8 milyon HIV vakası vardı. 2010’da ise bu rakam 34 milyona ulaştı.
25 Korkunç bir artış! Mesih’in belirttiği gibi salgın hastalıklar çoğaldıkça dünyanın sonunun bir o kadar yaklaştığını bilebiliriz. 32 Kötülük çoğalacak – Matta şu sözleri kaydeder: “Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak.”
26 Bu konuda özel bir şeyler anlatmaya gerek yok, çevremize bir göz gezdirmemiz yeterlidir. Günümüzün dünyasında, kötülük yapmak için daha önceleri hiç olmadığı kadar öyle çok fırsatlar oluyor ki! İnsanlar sözde hayatlarını kolaylaştırmak için bir sürü alet ve teknoloji geliştirmiştir; ama gel gör ki, bunlar bizi daha çok günaha sürüklüyor. Televizyon ve internet bunun en çarpıcı örnekleridir. En basit olarak eskiden zina işlemek isteyen, bunun gizliden bir yolunu zar zor bulmaya çalışırdı. Şimdiyse zinanın bin bir çeşidi evimizin içine kadar girmiştir. Her an elimizdeki telefondan bile birçok farklı günaha bulaşabiliriz. Pornografiyle ilgili istatistikler şok edicidir: Çocukların ilk kez online porno ile karşılaştıkları yaş ortalaması 11’e inmiştir. Diğer taraftan 24 yaşın altındaki erkeklerin %70'i pornografik siteleri sık sık ziyaret ediyor.27 Kısacası Mesih’in öngördüğü gibi; bugün kötülük baş döndürücü bir hızla çoğalıp, yaygınlaşmaktadır. Ne yazık ki, ayette belirtildiği gibi; kötülüğün çoğalmasıyla birçok imanlının sevgisinin soğuması kaçınılmazdır. 
33 Zulüm – Kilisenin ilk günlerinden bu yana Mesih izleyicileri hep zulüm görmüşlerdir. Ancak ne ilginçtir k i , “modern” dediğimiz bu çağda geçen tüm çağlardan çok daha büyük zulümler görülmektedir. Şu anda Çin’de, Sudan’da ve Kuzey Kore’de Mesih imanlıları çok korkunç haksızlıklara ve işkencelere maruz kalmaktadırlar. 

Şaşırmamalıyız; çünkü Mesih son günlerde böyle olacağını önceden söyledi: “O zaman sizi sıkıntıya sokacaklar, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek.”28 “Bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi havralara teslim edecek, zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız… Anne Babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler.” 29 Mesih’in burada tarif ettiği zulümleri kendi ülkemizde de görebiliyoruz. Fakat son günlere yaklaştıkça özellikle Mesih imanlıları resmen birer hedef tahtası haline gelecektir. İmandan sapma – Son günlerde çok çetin anlar yaşanacaktır. O yüzden birçok Hristiyan inancından 34 dönerek sapacak. Kimisi aşırı tehditler ve baskılardan dolayı kopacak, kimisi sahte öğretmenlerinin etkisiyle farklı yollara sapacak, kimisiyse dünya zevklerine kapılıp batacaktır. İncil’in ilerdeki bölümlerde benzer sözler buluyoruz: “Ruh açıkça diyor ki, son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek.”30 Aslında son yüzyılda eskiden Hristiyan zemini üzerinde kurulan Batı ülkelerinin birçoğu ahlaksızlığa battıkça batıyor. Aslında gerçek şudur ki, ülkeler Hristiyan olamaz; çünkü yalnız kişiler olabilir, hem de Mesih’e gerçekten bağlanan kişiler Hristiyan sayılabilir. 

Yani yalnız İsa’ya yürekten iman edip de Kutsal Kitap’ın sözlerini yaşayan kişiler gerçek anlamıyla Hristiyan olur. Yine de daha şimdiden, eskiden Mesih’e inandığını söyleyen dünyanın önemli bir kısmı, dünya sefahatine dalıp Tanrısal değerlerden hızlı adımlarla uzaklaşmaktadır. Bundan son günlere bir hayli yaklaştığımızı anlıyoruz. İsa Mesih açıkça der ki, tüm bunların çok önceden bildirildiği halde insanlar yine de aldırış etmeyecekler. Mesih bunu Peygamber Nuh’un günlerine benze��r: “Nuh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun gelişinde de öyle olacak. Nuh'un gemiye bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı.”31 Nuh çağdaşlarını yıllarca uyardığı halde insanlar hep onunla dalga geç��ler. Yıkım geldiğinde 35 insanların hâlâ tek düşündüğü yemek yemek, içmek ve evlenmek��. Luka bölümünde şunu ekler: “Lut'un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp sa��yor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut'un Sodom'dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok e��. İnsanoğlu'nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacak��r.” 

32 Yani herkes günlük işlerine öyle bir dalacak ki yıkımın geldiğinden bile haberleri olmayacaktır. Bugün aynı vurdumduymazlığa tanık oluyoruz. İnsanlar sanki hiç ölmeyip, ebediyen yaşayacakmış gibi yaşıyorlar. Oysa dünyanın sonu ansızın üzerlerine çökecek��r. İncil şunu der: “İnsanlar, ‘Her şey esenlik ve güvenlik içinde’ dedikleri bir anda, gebe kadının birden sancılanması gibi, ansızın yıkıma uğrayacak ve asla kaçamayacaklar.”33 Kutsal Kitap başka bir yerde bu son dönemde yeryüzünde yaşayacak insanları, yine son derece isabetli bir şekilde tarif eder: “Şunu bil ki, son günlerde çe��n anlar olacak��r. İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, uzlaşmaz, i��iracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar. Hain, aceleci, kendini beğenmiş, Tanrı'dan çok eğlenceyi seven, Tanrı yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur.” 34 Sanki bugünü anla��yor değil mi? Yukarıda gördüğümüz gibi, Mesih’in son günlerle ilgili söyledikleri şimdiden büyük ölçüde gerçekleşmeye başladı bile. Özellikle son 36 yıllarda bu “doğum sancıları” adeta sıklaşıp ağırlaş�� diyebiliyoruz. Bu, sonun geldiği anlamına gelmez, ama çok yaklaş��ğı anlamına gelir. 

Çünkü dünyanın sonu esas, Mesih’in yeryüzüne geri döndüğü gün gelecek��r. O zamana kadar daha çok savaş, kıtlık, deprem ve zulüm görülecektir. Son olarak İsa Mesih bu bölümlerde birçok defa “Sakın korkmayın!” ya da “Telaşlanmayın!” gibi sözlerle öğrencilerini cesaretlendirir. Neden? Çünkü bunların hepsinin olması gerek. Dikkat ederseniz, Rab gelecekte bütün olacakları bildiriyorsa, her şey O’nun kontrolünde demek��r. Bu yüzden Mesih’e inananlar için endişelenmek için bir sebep yoktur. Tersine “bütün bunların gerçekleş��ğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.”35 Sonuç olarak dünyamızda her şeyin yoluna girmesi için ne kadar çok dilek tutsak da, İsa Mesih’in sözüne dayanarak sona yaklaş��kça dünyanın gi��kçe korkunç bir kaosa sürükleneceğini görebiliyoruz. 37 3. Geleceğin Haritası – Son Günlerde Neler Olacak? Kutsal Kitap’ın baştan sona kadar son günlere ilişkin vurguladığı başlıca olayı, kuşkusuz ki Mesih’in dünyaya geri dönüşüdür. Dünya tarihine son noktayı koyacak olan Mesih’��r. Peki neden başka bir peygamber değil de özellikle İsa Mesih’in geri dönmesi gerek? Ya da neden Mesih göğe alındı? Aslında tüm bu soruları cevaplamak için ilk başta Mesih’in neden dünyaya geldiğini irdelememiz gerekir. Ha��a dünya tarihinin başına dönüp “insan ne amaçla yaratıldı?” diye sormamız daha isabetli olur.
 DÜNYANIN EGEMENLİĞİ 
Tevrat’ın ilk bölümünde Adem ve Havva’nın yara��lış öyküsünü okuyoruz. Rab Allah mükemmel bir dünya düzeni kurduktan sonra atalarımız Adem ve Havva’yı da yarattı ve onları tüm dünya üzerinde egemen kıldı: Yaratılış 1:26 – Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” Yeryüzünün tümü onların emrine bırakıldı. Adem ve Havva dünyanın tek kralı ve kraliçesiydiler. Ancak daha sonra yılan kılığına girmiş Şeytan’la karşılaş��lar. Şeytan onları bir takım yalanlar ile kandırarak Tanrı’ya karşı gelmelerine neden oldu. Böylece insan günaha düştü ve bu ölümüne yol aç��. Daha da kötüsü, insan bu nedenle dünyanın egemenliğini Şeytan’a kap��rdı. Böylece dünya şimdiki haliyle esas İblis’in emrindedir. İnsanlar da onun köleleridir. 38 Tanrı bu duruma karşılık, insanları kurtarmak ve dünyayı geri kazanmak için bir kurtuluş planı tasarladı. Baştan beri gönderdiği peygamberler aracılığıyla yenilenecek Tanrısal bir egemenlik müjdesini verdi. Böylece Yahudiler, Davut’un soyundan çıkacak yüce bir kral beklemeye başladılar. Ve bir gün Melek Cebrail Meryem Ana’ya şu sözleri bildirdi: 

Luka 1:31-33 – “Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine 'Yüceler Yücesi'nin Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davut'un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu gelmeyecektir.” Mesih ilahi hizmetine başlar başlamaz Tanrı’nın Egemenliği’ni her yerde duyurmaya başladı. Daha hizme��nin ilk günlerinden beri Şeytan ve cinler hep ona karşı direndiler. Mesih ise insanlara şifa vererek ve içlerindeki kötü ruhları kovarak İblis’e karşı mücadele e��. Böylece Göklerin Egemenliği’nin müjdesini yaymaya devam e��. Ancak bir süre sonra Yahudi din bilginleri kıskançlıktan ötürü İsa Mesih’i öldürmek için düzen kurdular. En sonunda Mesih’i çarmıha gerdirerek amaçlarına ulaş��lar. Böylece Tanrı’nın baştan onlara vaat e��ği Göksel Egemenliği reddetmiş oldular. Aslında Yahudi din bilginlerini kışkırtan Şeytan’dı.

 Ancak Tanrı’nın planı boşa çıkmadı çünkü öldükten üç gün sonra İsa Mesih ölümden dirildi. Böylece Mesih Şeytan’ı yendi ve başlangıçta insanın İblis’e kap��rdığı egemenliği hakkıyla geri almayı başardı. Ancak İsrail halkı onu kabul etmeye hazır olmadığından, düşmanları ayaklarının al��na serilinceye dek 39 Mesih Tanrı’nın ka��na yükseldi. İşte ikinci gelişinde Mesih, Şeytan’a uyan tüm hasımlarını bir hamleyle yenecek ve başlangıçta insanlara teslim edilen o Göklerin Egemenliği’ni yeryüzünde yeniden kuracak��r. Mesih’in dünyaya dönmekteki amacı budur. İncil birçok yerde bunu vurgular: Matta 25:31 – “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak.” 1.Selanikliler 1:6-8 – “Tanrı adil olanı yapacak: Size sıkıntı çektirenlere sıkıntı ile karşılık verecek, sıkıntı çeken sizleriyse bizimle birlikte rahata kavuşturacaktır. Bütün bunlar Rab İsa alev alev yanan ateş içinde güçlü melekleriyle gökten gelip göründüğü zaman olacak. Rabbimiz İsa, Tanrı'yı tanımayanları ve kendisiyle ilgili Müjde'ye uymayanları cezalandıracak.”

 İbraniler 9:27-28 – “Bir kez ölmek, sonra da yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, 40 kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.” Mesih böylece tüm dünya üzerine tek kral ve egemen olacak��r. Bu doğrultuda İncil’in Vahiy bölümünde Mesih’e “Kralların Kralı ve rablerin Rabbi” ismi verilir. 36 Ne var ki, İncil sadece İsa Mesih’in dünyaya geri dönüşünü anlatmakla kalmıyor, bu olayın öncesinde ve sonrasında gerçekleşecek birçok olayın ayrın��larını da verir. İşte İncil’in son bölümü olan Vahiy özellikle bunu açıklar. Vahiy bölümü, göğe alınmış ve Tanrı ka��nda diri olan İsa Mesih’in kendisiyle ilgili bir vahyidir. Bu bölümde İsa Mesih, Havarisi Yuhanna’ya gelecekte olacak birçok olayın iç yüzünü açıklar. 

Kısaca anla��ğı şudur: Mesih yeryüzüne dönmeden önce “Mesih Karşı��” denen güçlü bir dünya önderi ortaya çıkıp, tüm ulusları aldatmayı başaracak��r. Özellikle Yahudiler’i yok etmek için onlarla yedi yıllık bir antlaşma yaparak birçok ülkeyi örgütleyecek��r. Bu arada İsrail halkı nihayet tövbe edip Tanrı’ya dönecek. Bu yedi yıllık süreçte de Tanrı kendisine ve halkına karşı gelen herkesi, korkunç belalarla cezalandıracaktır. Tüm bu olanlar Armagedon adı verilen savaşta zirveye ulaşacak ve sonunda Mesih dünyaya geri dönecek��r. İkinci gelişinin ardından Mesih 1000 yıllık Egemenliği’ni kuracak��r. Bu dönemin sonunda dünya yok edilecek ve İsa Mesih tüm insanları yargılamak üzere beyaz tahta oturacak��r. Kendisine iman etmeyen herkes cehennemin ateşine a��lacak��r. İman edenler ise Tanrı’nın yaratacağı yeni gök ve yeni yeryüzüne kavuşacak��r. Bir sonraki sayfada yer alan krokide bu olacakların özetini görebilirsiniz. Şimdiyse yukarıda sözünü ettiğimiz bu olayları tek tek ele alalım: 41 42 
MESİH KARŞITI 
Kutsal Kitap son günlerde dünya sahnesine çıkacak olan çok güçlü ve karizma��k bir önderi tarif eder. Ona “Mesih Karşı��”37 lakabı verilir; çünkü temelde İsa Mesih ve O’nu izleyen herkese karşı gelecek��r. Elbe��e ki, kendisi gelince çok daha faklı bir kılıfla gelecek��r. İnsanlara hep huzur ve barış vaat edecek��r. Ha��a İncil Mesih Karşı��’nın büyük mucizeler ve harikalar gerçekleş��receğini yazıyor.  Ancak gerçek yüzü daha sonra ortaya çıkacak��r; çünkü gücünü birebir Şeytan’dan alacaktır. 

43 Mesih Karşı�� daha gelmeden Şeytan gereken zemini hazırlayacaktır, şimdiden hazırlıyordur bile. Kutsal Kitap onun özellikle İsrail düşmanı olan birçok ulusun 10 Kralı ile bir koalisyon oluşturacağından söz eder.

39 Sonra Mesih Karşı�� belirince, bunların başına geçecektir. Peygamber Hezekiel bu koalisyona “Gog ve Magog” adını verir.

40 Türkiye’de ise o n u “Yecüc ve Mecüc” diye adlandırırız. Koalisyona önderlik yapan Mesih Karşı��, başta Yahudiler’le yedi yıllık bir antlaşma yapacak��r. 41 Bu antlaşma önce ne kadar barışçıl görünse de esas amaç İsrail’i tamamen yok etmek olacaktır. İncil’de Mesih Karşı��’nın nereden geldiği konusuna ilişkin birkaç 44 ipucuna rastlıyoruz. Vahiy 13. bölümde Mesih Karşı�� denizden çıkan yedi başlı bir canavara benze��lir. Kutsal Kitap’ta deniz genellikle Akdeniz’i işaret eder. Daha sonra Vahiy 17. bölümde onun dipsiz derinliklerden çık��ğını da belir��r. Bu birebir Şeytan’ı işaret eder; çünkü onun gücü ve yetkisiyle dona��lacak��r. Sonra canavarın başındaki yedi kafanın Orta Doğu’da gelmiş geçmiş (Asur, Babil ve Roma gibi) İmparatorlukları temsil e��ğini açıklar. Aynı bölümde Mesih Karşı��’ını simgeleyen son baş için hep şu şifreli bilgi verilir: “Vardı, yok olmuş ve yeniden çıkacak olan.”42 Bu şekilde Mesih Karşı��’nın krallığı da bizim topraklarımızdan tüm Orta Doğu’yu hükmetmiş son egemenliğin yeninden çıkmış ya da canlanmışı olabileceğini ima eder. Kutsal Kitap Mesih Karşı��’nın birçok kişisel ayrın��sını da açıklar. Karakterinin en çarpıcı iki temel özelliği şunlardır: Birincisi hep böbürlenen bir ağız ile tanı��lıyor. 

 Mesih Karşı�� son derece gururlu ve küstah biri olacak��r. Öyle ki, Tanrı’ya bile küfürler yağdıracak��r. İkinci özelliği ise şu ki, hep kendini yüceltecek��r. 44 Kendini herkesten, ha��a Tanrı’dan bile yüce gösterecek��r. Kimseye aldırış etmeyecek ve kendini resmen Tanrı yerine koyacaktır. İnsanlar da onu alabildiğine yüceltecektir. Mesih Karşı��’nın kariyerinin en önemli aşaması 10 kralla, yani isimleri henüz bilinmeyen 10 ulusun liderleriyle yapacağı yedi yıllık antlaşmayla başlayacak��r. Bu sürenin ortasına gelince, yani üç buçuk yıl sonra, Kutsal Kitap onun Yeruşalim üzerine yürüyeceğini belirtir. Orada Kudüs Tapınağı’na girip, kendini Tanrı ilan edecek��r. Ayrıca Yahudiler’in kutsal değerlerine saygısızlık edip onlara zulmetmeye başlayacak��r. 45 Kalan üç buçuk yılda başka birçok ülkeyle savaşacak ve en sonunda birçok ulusların ordularını İsrail’i yok etmek üzere toplayacak��r. 46 Böylece ünlü 45 Armagedon savaşının sahnesi kurulmuş olacaktır. Bir insanın haya�� binlerce sene öncesinden bu kadar net ve ayrın��lı bir şekilde anla��lması gerçekten şaşır��cıdır. 

Durum buyken kendisi ortaya çıkınca herkes onu hemen tanımaz mı? Hayır! Çünkü bu şahıs ortaya çık��ğında hiç kimse onun kötü niyetli biri ya da Şeytan tara��ndan yönlendirildiğini tahmin bile edemeyecek��r. Şeytan son derece akıllı ve kurnazdır; elbe��e ki kuklası olan Mesih Karşı�� için kimsenin kolay kolay deşifre edemeyeceği bir kılıf hazırlayacak��r. Başta çok başarılı ve karizma��k bir siyasi lider olarak ortaya çık��ğını düşünün. Sonra asırlardır bir türlü barış içinde yaşayamayan Orta Doğu ülkelerini birbirleriyle barıştırmayı başardığında reytingler tavan yapacaktır. 

Üstelik birçok olağanüstü belir�� ve mucizeler gerçekleş��rdiğinde insanlar, karşısında mum gibi eriyecek��r. İnsanlar onu peygamber yerine koyup arkasında kenetlenecek, ve kendisi böylece alabildiğine yükselecek��r. Karşısında kimse duramayacaktır. Burada söylediklerimiz hayali şeyler değil, her an Orta Doğu’da gerçekleşebilecek bir manzaradır. Şunu biliyoruz ki, Mesih Karşı��’nın bir numaralı düşmanı ve hedefi Yahudiler ve Mesih imanlıları olacak��r. Orta Doğu ülkelerini onlara karşı örgütlemek pek zor olmayacak��r. Kaldı ki, Kutsal Kitap’ta yazılan tüm bu olayların gerçekleşmesi için, bir tek bu adamın ortaya çıkması kaldı. Senaryo binlerce sene önce tasarlandı, sahne kuruldu, izleyiciler de hazır bekliyor; bir de başroldeki karakter çıksa, iş tamamdır. 
SAHTE PEYGAMBER 
Vahiy 13. bölümü Mesih Karşı��’nı temsil edecek canavarı tarif e��kten sonra ikinci bir canavar daha 46 tanı��r. Bu da topraktan çıkan, kuzu gibi görünen, iki boynuzlu bir canavardır. İlk canavar gibi Şeytan’ın bir aldatmacası olacak��r. Bu şahıs daha sonra “sahte peygamber” olarak adlandırılıyor. 47 Bu yüzden bir din adamı olarak kendini göstereceği düşünülüyor. Muhtemelen kendini yeryüzüne dönmüş ya da ölümden dirilmiş bir peygamber olarak tanıtacak��r. Ha��a Kutsal Kitap onun birçok belir��ler ve mucizeler yapacağını belir��r. 48 Böylece birçok insanı şaşkına çevirecektir. Sahte Peygamber Mesih Karşı��’nın sağ kolu olacak. Onun tek amacı Mesih Karşı��’nı yüceltmek ve tüm ulusların ona tapmasını sağlamak. Bu arada Mesih Karşı�� ölümcül bir yara alacak��r; ama ölümden dönecek��r. Bunun ardından Sahte Peygamber onun onuruna büyük bir heykel yap��racak, ayrıca Şeytan’ın gücüyle heykele can vererek konuşmasını sağlayacak��r. Böylece herkes Mesih Karşı��’nın heykeli önünde diz çökecek��r. Ona secde etmeyen ise heykel tara��ndan öldürülecek��r. İnanılmaz gibi geliyor, ama son günlerde Şeytan gözümüzü boyamak için birçok mucize yapacak��r. Bu yüzden Kutsal Kitap bizi kanmamamız açısından sürekli uyarır.

 Bu arada Sahte Peygamberin düzenlediği yeni bir sosyoekonomik uygulama başlayacaktır. Mesih Karşıtı’nın egemenliğine bağlı olan herkesi sağ elinde ya da alnında kendi işare��ni taşımaya zorlayacak��r. Bu işare��n tam olarak ne olacağı konusunda çok farklı düşünceler var. Kimisi insanların derisine basılan kalıcı bir mühür ya da damga olabilir diye düşünür. Başkaları bugün yaygın olan mikroçipe benzer bir şey olabileceğini ileri sürüyor. Belki gün gelir ki, insanlar kredi kar�� taşımak yerine tüm bilgileri mikroçipe yükleyip derileri al��na saklayacak��r. Nasıl bir işaret olacaksa olsun, herkesi kapsayacağı  ve maddi açıdan bağlayacağı kesindir. Çünkü Mesih Karşı��’nın işare��ni taşımayan kimseler alış veriş yapamayacaklar. 

Böylece Mesih Karşı��’nın devle�� kimlerin kendisine tabii olup olmadığını rahatlıkla kontrol edebilecek��r. İşare�� almayanların başları kesilecek��r. Ancak şunu unutmamak gerek ki, Tanrı’nın bakış açısından, canavarın işare��ni alan kimseler Mesih Karşı��’yla birlikte cehennemin azabına layık görülecekler. 50 Onlar özellikle Tanrı’nın gazabına maruz kalacaklar. İşare�� reddeden imanlılar ise yeryüzünde katledilseler de Tanrı’nın yanında teselli bulacaklar. Bu işare��n ne olduğu ile ilgili olarak Vahiy bölümü, onun canavarın adı ya da adını simgeleyen belirli bir sayı olduğunu söyler. Sonra şunu da ekler: “Bu konu bilgelik gerek��rir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı 666'dır.”  Son 2000 yıl boyunca canavarın sayısı olan 666 rakamını çözmeye çalışan çok sayıda yorum piyasaya sunulmuştur. Havari Yuhanna bunun büyük bir bilgelik gerek��rdiğini söylemesi, bir kere bizim bu konuda çok temkinli davranmamız gerek��ğini ha��rlatmalı. “Vahiy yorumu” kitabının yazarı Carlos Madrigal de “altı” rakamıyla ilgili olarak şunu yazar: “Al��, Şeytan’ın isyanına uymuş olan insanın, Tanrı’ya ulaşmak ve kendini kendi tanrısı olarak ilan etmek için sarfe��ği bütün boş çabaları simgeler. ‘Al��’, asla ‘yedi’ olamayan sayıdır! 

Bununla birlikte okuduğumuz bu son aye��e belir��ldiği gibi, Şeytan-insan işbirliğinin son başkaldırısının simgesi olan 666, aynı zamanda bir kişinin ismini simgeliyor.”48 Yukarıda ima edildiği gibi bu sayı bir ismin sembolik rakamıdır. Havari Yuhanna’nın sayıyı “hesaplayın” demesi özellikle dikkat çekiyor. Şunu ha��rlamalıyız ki eski İbranice ve Grekçe gibi birçok dilde 1, 2, 3 gibi rakamları temsil eden sayı işaretleri yoktu. O yüzden alfabe harfleri aynı zamanda sayısal bir değeri de temsil ediyordu. Böylece her ismin sayısal değeri hesaplanabilirdi. Bu tür hesaplama bilimine “gematria” denir. Tarih boyunca birçok kişi bu metodu ya da buna benzer yöntemleri kullanarak canavarın ismini çıkarmaya çalışmış��r. Böylece kimi Neron, kimi Hitler, kimi ise Obama’nın Mesih Karşı�� olduğunu ispatlamaya çalışmış��r. Yalnız şuna dikkat etmeliyiz ki, Mesih Karşı��’nın isminin ne olduğunu bilmeden onun sayısını hesaplamak mümkün olmayacak��r; çünkü bu harf ve rakamları oynatarak binlerce farklı isim tu��urmak olasıdır. Ancak kendisi ortaya çık��ktan sonra bu yöntemle onun Mesih Karşı�� olup olmadığını tespit etmek mümkün olacaktır. Buraya kadar gördüğümüz manzara, özellikle Orta Doğu’da yaşayan bizler için çok ilgi çekicidir. Öncellikle dünya sahnesine çıkacak çok güçlü bir önder hakkındaki kehane�� öğrendik. O, on kraldan oluşan bir koalisyonla işbirliği yapacak ve onları yönetecek��r. 

Daha sonra peygamber iddiasıyla gelen bir başka şahsiyet çıkacak ve var gücüyle dünya önderi olan ilk kişiye destek verecek��r. Başta çok barışçıl bir tablo çizmelerine rağmen ikisinin esas amacı insanların birleşip Hris��yan ve Yahudiler’e karşı savaşmalarını sağlamak olacak��r. Neden ilginç��r bu? Çünkü daha şimdiden birçok insan burada olumsuz yönden tarif edilen bu dünya önderi ile “peygamberi”, büyük bir heyecanla beklemektedirler. Ancak şunun al��nı çizmeliyiz ki, Kutsal Kitap’a göre gerçek Mesih İsa dünyaya geri gelmeden önce sahte Mesih gelecek��r. Böylece bu sahtekâr düe��, aslında insanları bir yalana sürükleyecek��r. Bu şekilde son günlerde insanların, Rab’bin çok önceden bir felaket olarak bildirdiği bu olayları olumlu bir gelişme olarak kabul etmeleri için daha şimdiden Şeytan gerekli zemini hazırlamaktadır. Bu yüzden Mesih’in defalarca vurguladığı gibi aldanmamak için çok dikkat etmeliyiz. 
İSRAİL’İN TÖVBESİ 
Orta Doğu’da en sevilmeyen ülke İsrail’dir. Asırlarca çok büyük katliamlar, soykırımlar görmelerine rağmen; nihayet eski topraklarına dönünce nedense kendilerini komşularına bir türlü sevdiremediler. Bunun birçok siyasi ya da tarihsel sebebi var ve bu konuya girmeye niye��miz yoktur. Aynı şekilde İsrail’i körü körüne savunmak gibi bir niye��miz de yoktur. Burada İsrail’in siyasi emelleri ile ilgilenmiyoruz. Ancak eski çağlardan beri ‘Tanrı’nın halkı’ olarak belli amaçlar için seçilen Yahudiler’in tüm günahlarına rağmen, Tanrı’nın vahiylerine göre son günlerde yine kilit bir rol oynayacağını anlamak, son derece önemlidir. Başta Rab İsrail ulusunu daha dürüst ya da doğru oldukları için seçmedi. Ancak Rab, onları İsa Mesih’in yolunu hazırlamak için seç��; nitekim Mesih’in kendisi Yahudi’ydi.

 Ancak İsa Mesih geldiğinde Yahudi yetkilileri ve din büyükleri O’nu reddedip çarmıha gerdirdiler. Bunu yapmakla kendi başlarına büyük bir lanet aldılar. Kısa bir süre sonra Mesih’in önbildirileri doğrultusunda Yahudiler’in Tapınağı yıkıldı ve onlar dünyanın dört bucağına sürülüp dağıldı. Ancak Mesih’in Yahudiler’in son akıbe�� ile ilgili önemli bir önbildirisi daha vardı. Dünyanın sonunu açıklarken Mesih şunu belirtti: Matta 24:35-36 – “Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak. Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”

 B u r a d a “kuşak” diye çevrilen kelime aynı zamanda “soy” anlamına gelir. Mesih “bu kuşak ortadan kalkmayacak” dediğinde elbe��e ki, öncellikle kendi zamanında yaşayan nesli kastediyor. Nitekim Mesih’in sözünü e��ği Yeruşalim’in yıkılışına O’nun zamanında yaşayan kuşak 40 sene sonra birebir tanık oldu. Fakat bunun ötesinde “kuşak” kelimesiyle aynı zamanda daha genel olan anlamını, yani Yahudi soyunu kastediyor olması muhtemeldir. Çünkü M.S. 70’te Kudüs Tapınağı yok olduktan ve Yahudi halkı dünyanın dört bucağına dağıldıktan sonra, İsrail ulusu neredeyse 2000 yıl bir nevi gurbe��e yaşamasına rağmen, hep varlığını sürdürebilmiş��r. Ha��a 1948’de tüm engellere rağmen Yahudi halkı Kenan topraklarına dönüp yeniden bir ülke kurabildiler. Bu olağanüstü bir gelişmeydi! Yani bir ulusun bu kadar uzun yıllardan sonra milli özelliklerini (dil, kültür ve din) kaybetmeden bir daha toplanması tarihte rastlanmamış bir olaydır. 

51 Peki Yahudi soyunun haya��a kalması neden gerekli? Kısacası; çünkü Tanrı’nın onlarla işi henüz bitmemiş��r. Yahudiler, zamanında Mesih’i ölüme teslim ederek Tanrı’ya karşı isyan etmiş olabilir; ama bu, Tanrı’nın onların atalarına verdiği vaatleri geçersiz kılmaz. Örneğin: Rab ataları olan İbrahim’e şöyle söz v e r d i : “Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak.”
53 Gördüğümüz gibi baştan beri Tanrı’nın amacı Yahudiler aracılığıyla tüm uluslara merhame��ni göstermek��. Ancak İncil’in belir��ği gibi bazı Yahudiler’in güvensizliği yüzünden Tanrı’nın güvenirliliği sarsılmaz. 
54 Rab baştan tasarladığı kutsal planını tam olarak yerine ge��recek��r. Böylece Kutsal Kitap birçok yerde İsrail’in son günlerde nihayet tövbeye gelmesi gerektiğini vurgular: Zekeriya 13:1-2 "O gün Davut soyunu ve Yeruşalim'de yaşayanları günahtan ve ruhsal kirlilikten arındırmak için bir pınar açılacak. O gün ülkeden putların adlarını kaldıracağım, bir daha anılmayacaklar" diyor 
Her Şeye Egemen RAB, "Sahte peygamberleri de, kirli ruhu da ülkeden uzaklaştıracağım.” Ayetlerde gördüğümüz gibi Mesih geri gelmeden önceki günlerde İsrail’de büyük bir tövbe yaşanacak��r. Çarmıha gerilen İsa’nın onların asırlardır bekledikleri gerçek Mesih olduğunu ilk defa anlayacaklar ve dövüne dövüne yas tutacaklar. Rab de günahlarını bağışlayıp onlara lütuf gösterecek��r. Böylece tüm İsrail halkının gözleri bir anda açılacak ve hepsi tövbe edip İsa Mesih’e iman edecektir.
55 52 Aynı zamanda daha önce gördüğümüz gibi Yahudiler son günlerde büyük bir zulümle karşılaşacaklar. Mesih Karşı�� üç buçuk yıl sonrasında onlarla yap��ğı antlaşmayı bozacak ve Tapınak’ı basacak��r. Orada iğrenç şeyler yapacak��r. 56 Bu yüzden Yahudiler kaçmak zorunda kalacaklar. Ancak bu sırada iki büyük peygamber Kudüs’ün Tapınağında görünüp Rab adına tüm uluslara seslenecek��r. Vahiy 11. bölümü bu iki şahsı “İki Tanık” diye adlandırır. İki Tanık birçok mucize ve harika gerçekleş��rerek insanları üzerlerine gelmekte olan gazaba karşı uyarmaya çalışacak. Ancak Mesih Karşı�� onları susturmak için elinden geleni yapacak��r. İlk başta başaramasa da bu sürenin sonuna doğru Mesih Karşı�� onları nihayet yok edecek. Dünya buna öyle bir sevinecek ki, büyük bir bayram kutlayacak. Ancak üç gün geç��ğinde birden Rab onların cesetlerini canlandıracak ve tüm dünyanın gözü önünde onları göğe alacak��r. İnsanlar bunu görünce dehşete düşecek��r. Daha da kötüsü, hemen ardından Yeruşalim öyle büyük bir depremle sarsılacak ki, ken��n onda biri yıkılacak ve binlerce insan ölecektir. Böylece Rab son damgayı vuracaktır. Özet olarak özellikle sıkın�� zamanın ikinci kısmında Yahudiler’in pek çok baskı ve zulümlere maruz kalacaklarını okuyoruz. Ancak tam bu sırada özellikle İki Tanığın peygamberlik hizme�� sayesinde İsrail halkı çok büyük inanç devrimi yaşayacak��r. Öyle ki, Mesih geri gelmeden hemen önce, halkın tümü diz çöküp iman edecek ve böylece kurtulacaklardır. 57 Ancak Orta Doğu’da yaşayan bizler için bu büyük bir ibre��r. Son dönemde insanlarımızın Yahudileri gi��kçe büyüyen bir nefret ile karşılamaları son günlere yaklaş��ğımızın bir işare��dir. Tüm hatalarına rağmen onları Allah’ın sevgisiyle sevmemiz daha doğru olmaz mı? Ama 53 tersine kendimizi nefret akımına kap��rsak Allah’a değil Şeytan’a hizmet ettiğimizi bilmeliyiz. 54 55 TANRI’NIN GAZABI 
 Mesih gelmeden hemen önceki yedi yıllık sürede Mesih Karşı�� yeryüzünde cirit a��p Tanrı’nın halkını avlarken, Kutsal Kitap Rab’bin göklerden büyük belalar yağdıracağını söyler. İsa Mesih’in kendisi bunun ayrın��larını Vahiy bölümünde Havari Yuhanna aracılığıyla açıklıyor. Vahiy 5. bölümde ilk önce yedi kez mühürlenmiş bir tomardan sonra yedi borazan ve en sonunda yedi tastan söz eder. Bunların her biri farklı bir olayı simgeler ve bu olaylar genellikle büyük belalara yol açar. Tarif edilen belalar bir açıdan Tanrı’nın Musa aracılığıyla Mısır üzerine gönderdiği belaları andırır. Öyle belalar ki, Mısırlıların ilah diye tapındıkları putların nasıl da boş ve yararsız olduklarını ortaya serdi ve Firavun’un gurur duyup güvendiği her şeyi boşa çıkar��. Böylece Rab yeryüzü üzerinde tek Rab olduğunu açıkça göstermiş ve halkını kurtarmış��r. Ancak dünya üzerine gelecek olan son belalar bunlardan kat ve kat daha korkunç ve kapsamlı olacak��r. İlerleyen ayetlerde tomarın mühürleri kırıldıkça dünyanın başına neler geleceğini okuyabiliyoruz: 

1-4. MÜHÜR: Vahiy 6:1-8 – “Sonra Kuzu'nun58 yedi mühürden birini açtığını gördüm. O anda dört yaratıktan birinin, gök gürültüsüne benzer bir sesle, "Gel!" dediğini işittim. Bakınca beyaz bir at gördüm. Binicisinin yayı vardı. Kendisine bir taç verildi ve galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı. Kuzu ikinci mührü açınca, ikinci yaratığın "Gel!" dediğini işittim. O zaman kızıl renkte başka bir at çıktı ortaya. Binicisine dünyadan barışı kaldırma yetkisi verildi. 56 Bunun sonucu olarak insanlar birbirlerini boğazlayacaklar. Atlıya ayrıca büyük bir kılıç verildi. Kuzu üçüncü mührü açınca, üçüncü yaratığın "Gel!" dediğini işittim. Bakınca siyah bir at gördüm. Binicisinin elinde bir terazi vardı. Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: "Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme!" Kuzu dördüncü mührü açınca, "Gel!" diyen dördüncü yaratığın sesini işittim. Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı Ölüm'dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.” İncil’in bu bölümde tarif e��ği atlılar, halk arasında “mahşerin dört atlısı” olarak bilinir; ancak insanlarımızın çoğu bunların ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikre sahip değildir. Aslında burada sıralanan atlar ve binicileri son yedi yıllık zaman sürecinde Mesih Karşı��’nın yapacakları ve bunun ge��receği sonuçları özetler. 

En önemlisi şunu görebiliyoruz ki, yeryüzünde Mesih Karşı�� kendi egemenliğini kurmaya çalışırken, gerçekte Tanrı göklerden oyunu yönetecek��r. Şimdi atlılara ve ne anlam ifade ettiklerine tek tek bakalım: Beyaz At – Birinci atlı muhtemelen Mesih Karşıtı’nın ilk çıkışını simgeler. Başta tertemiz, barışçıl, son 57 derece hoşgörülü bir karaktere bürünecektir. Böylece başarıdan başarıya ilerleyecektir. Herkes onun ak ve pak duruşuna bayılacaktır. İlginçtir ki, daha sonra gerçek Mesih’in beyaz bir ata binmiş olarak geldiğini okuyoruz.
Muhtemelen Mesih Karşıtı gerçek Mesih’in yaptığı gibi kendini dünyanın kurtarıcısı olarak gösterecektir. Böylece bütün insanlar onun ardından gidecektir; çünkü o insanlığa barış ve huzur vaat edecektir. Bu konuda ilk aşamada başarılı da olacaktır. Kırmızı At – İkinci atlı ilkinden çok farklıdır. Kırmızı rengi kanı çağrıştırır. Bu at bir savaş habercisidir. Onun gelişiyle birlikte barış dönemi sona erecek ve insanlar adeta birbirinin boğazlarına yapışmaya başlayacaklar. Tüm dünya kaosa girecek ve insanlar hayvan gibi birbirini parçalayacaklar. Kırmızı atlı, Mesih Karşıtı’nın egemenliğinin ikinci dönemini tarif ediyor. Muhtemelen ona yardım edecek “Sahte Peygamberi” temsil ediyor olabilir. Anlaşılan, barışla başlayan düzen kısa bir süre sonra son derece kanlı bir savaş ortamına dönüşecektir. 
Siyah At – Bu defa simsiyah bir at çıkar karşımıza. Elinde sadece bir terazi görürüz. Terazi ticareti sembolize ediyor. Ancak söylenen sözlere bakacak olursak insanların artık zorbalık ve vahşi bir tamahkârlıkla ticaret yaptıklarını anlıyoruz. Çünkü buğday ve arpa gibi sıradan ve temel ihtiyaçlar korkunç fiyatlarla satılıyordur. Demek ki, başta barış müjdeleyen Mesih Karşıtı’nın egemenliği daha sonra kana bulanacak ve her zamanki gibi savaşın en büyük sonuçları olan kıtlık ve açlık gibi belalar baş göstermeye başlayacaktır. İnsanlar da birbirine yardım etmek yerine ellerindeki mamulleri gittikçe tırmanan fiyatlarla satmaya kalkışacaktır. Soluk Renkli At – Şimdi dört atlı arasında en ürperticisine geldik. Çünkü bu atın belirli bir rengi bile yok. Rengi ölümün rengi gibi soluktur. Bu defa ata binenin ismi verilir. Adı “Ölüm”dür. Ayrıca yalnız değildir; çünkü “Ölüler diyarı” hemen ardından gelir. Bu ikili takım tarafından dünyanın dörtte birine ölüm saçılmasına izin veriliyor. Bu korkunç bir rakamdır. Dünyanın nüfusunun 8 milyar olduğunu varsaysak, demek ki, 2 milyar insan ölecek. 59 Yani Türkiye büyüklüğünde yaklaşık 12 ülkenin insanı yok olacak demektir. Gerçekten korkunç. Peki nasıl ölecekler? Ayette dört sebep veriliyor: kılıç/savaş, kıtlık/açlık, salgın hastalıklar ve vahşi hayvanlar. İlk başta beklenen durumdan Mesih Karşı��’nın vaat e��klerinin tam ters bir durumuna döndü. Huzur ve esenlik müjdelendi; ama korkunç savaşlar, kıtlıklar ve milyarların ölümü ile sonuçlanan olaylar baş gösterdi. Ölüm eli kolu sallaya sallaya gezecek yeryüzünün tümünde. İlk dört mühür Mesih Karşı��’nın yeryüzü sahnesine çık��ktan sonra yaşanacak genel sıkın��ları resmeder. Başta süt liman olan bir geleceğe yelken açılır; ama sonra dünya korkunç bir savaş, kıtlık ve ölüm girdabına yakalanır. Ama bu daha işin başlangıcıdır, Mesih’in dediği gibi ‘sancıların başlangıcı’. 

5. MÜHÜR: Vahiy 6:9-11 – “Kuzu beşinci mührü açınca, sunağın altında, Tanrı'nın sözü ve sürdürdükleri tanıklık nedeniyle öldürülenlerin canlarını gördüm. Yüksek sesle feryat ederek şöyle diyorlardı: "Kutsal ve gerçek olan Efendimiz! Yeryüzünde yaşayanları yargılayıp onlardan kanımızın öcünü almak için daha ne kadar bekleyeceksin?" Onların her birine beyaz birer kaftan verildi. Kendileri gibi öldürülecek olan öbür Tanrı kullarının ve kardeşlerinin sayısı tamamlanıncaya dek kısa bir süre daha beklemeleri istendi.” 60 Beşinci mühürle ortaya çıkan manzara diğerlerden çok farklı. Burada göklerde bulunan bir şehitler topluluğu görünür. Demek ki, Mesih Karşı�� ve Sahte Peygamber’in başla��ğı zulüm dalgasının etkisiyle binlerce kişi can verecek��r. Bu kişiler özellikle Mesih’e olan sevgi ve sadakatlerinden dolayı öldürülen imanlılardır. Rab’be feryat ederek bir an evvel haklarının verilmesini talep ediyorlar. Rab onları teselli edip bir süre daha beklemelerini ister. Anlaşılan, bu sıkın�� zamanında imanlılar çok baskı görecek ve büyük bir kalabalık tanıklıklarını kendi kanlarıyla imzalayacaklar.

 6. MÜHÜR: Vahiy 6:12-17 – “Kuzu altıncı mührü açınca, büyük bir deprem olduğunu gördüm. Güneş keçi kılından yapılmış siyah bir çul gibi karardı. Ay baştan aşağı kan rengine döndü. İncir ağacı, güçlü bir rüzgârla sarsıldığında nasıl ham incirlerini dökerse, gökteki yıldızlar da öylece yeryüzüne düştü. Gökyüzü dürülen bir tomar gibi ortadan kalktı. Her dağ, her ada yerinden sökülüp alındı. Dünya kralları, büyükleri, komutanları, zenginleri, güçlüleri, özgürü kölesi herkes mağaralara, dağlardaki kayaların arasına gizlendiler. Dağlara, kayalara, "Üzerimize düşün!" dediler, "Tahtta oturanın yüzünden ve Kuzu'nun gazabından saklayın bizi! Çünkü onların gazabının büyük günü geldi. Buna kim dayanabilir?” Al��ncı mühür açılınca korkunç bir deprem yaşanır. Bizler de belki birden fazla büyük deprem yaşamışızdır; ama bahsedilen bu deprem çok farklı olacak��r. Çünkü sadece yeryüzünün bir bölgesi 61 değil, gök kubbe dahi dünyanın tümü sarsılacak. Tüm evren adeta kalburdan geçirilecektir. 
62 Tarif edilen olayları harfiyen yorumlayacak olursak dünyanın sonuna yaklaş��ğımız anlaşılır. Ancak ilginç��r ki, ayetlerin dediğine göre dünyanın büyük saydıklarından tut en küçüklerine kadar herkes Yüce Rab’bin önünde diz çöküp tövbe etmek yerine, kendi canlarını kurtarma derdine düşecekler. Ha��a bazıları Rab’bin adale��yle yüzleşmektense in��har etmeyi tercih edecekler. Ancak şunu unutuyorlar ki, öldüklerinde Tanrı’yla yüz yüze gelecek ve günahlarıyla karşı karşıya kalacaklar. Vahiy 8. bölümün başında Mesih yedinci mührü açınca göklerde büyük bir sessizlik oluyor. Sonra yedi melek ortaya çıkıyor ve ellerine yedi borazan veriliyor. Eskiden borazanlar, bayramları kutlamak, savaş zamanlarında halkı düşmana karşı uyarmak ya da askeri birlikleri yönetmek için kullanılan bir ale��. Burada ise borazanlar, Tanrı gazabının habercisi olarak kullanılmaktadır. 63 Yedinci mühürle gündeme gelen borazanlar daha önce gördüğümüz bazı olayların açılımını sunuyor. Yeryüzü ve gökyüzünün ne şekilde sarsılacağını okuyoruz. Tüm bunlar ar��k yedi yıllık sıkın�� zamanının sonuna doğru olacak��r. Ayrın��lara bakalım:

 1. BORAZAN: Vahiy 8:7 – “Birinci melek borazanını çaldı. Kanla karışık dolu ve ateş oluştu, yeryüzüne yağdı. Yerin üçte biri, ağaçların üçte biri ve bütün yeşil otlar yandı.” - İlk borazan bitkiler üzerine düşecek belalara yol açar. Kan ve ateşle karışık dolu yağmasıyla tüm bitkilerin üçte biri yok olacaktır. Bu yine korkunç bir rakamdır. Asya kıtasının tümü dolu ve ateş yağmuruyla tutuştuğunu düşünün! 

2. BORAZAN: Vahiy 8:8 - “İkinci melek borazanını çaldı. Alev alev yanan, dağ gibi büyük bir kütle denize atıldı. Denizin üçte biri kana dönüştü. Denizdeki yaratıkların üçte biri öldü, gemilerin üçte biri yok oldu.” - Bu defa göklerden devasa bir kütle, belki de bir meteor denize düşüyor. Bu cismin ilginç yanı, etkisiyle denizin üçte biri kana dönüşüyor olmasıdır. Dolayısıyla etkilenen tüm canlılar telef olacak ve çok sayıda gemi yok olacak. Tüm denizlerin üçte biri 64 Atlantik Okyanusu kadar eder. Gerçekten inanılmaz bir yıkım olacak. 

3. BORAZAN: Vahiy 8:10 – “Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten meşale gibi yanan büyük bir yıldız ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü. Bu yıldızın adı Pelin'dir. Suların üçte biri pelin gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü.” – Üçüncü borazanla bu kez, anlamı ‘acı’ olan Pelin adında büyük bir yıldız özellikle ırmak ve su kaynaklarının üzerine düşüyor. Böylece dünyanın tatlı suyunun üçte biri bir anda acılaşıyor. Bu acı sıradan bir acı da değil, zehirleyici ve öldürücü bir etkiye sahiptir. Böylece yalnız okyanus ve denizler değil, temiz su kaynaklarının büyük bir bölümü de yok olacağını görüyoruz. Daha şimdiden yeryüzünde yeterli su bulmada zorlanan insanların o günlerde nasıl sıkıntı yaşayacaklarını tahmin etmek edebiliriz. 

4. BORAZAN: Vahiy 8:12 – “Dördüncü melek borazanını çaldı. Güneşin üçte biri, ayın üçte biri, yıldızların üçte biri vuruldu. Sonuç olarak ışıklarının 65 üçte biri söndü, gündüzün ve gecenin üçte biri ışıksız kaldı.” - Yine altıncı mühürde gördüğümüz gibi güneş, ay ve yıldızlar vurulur. Daha önce belirttiğimiz gibi bu belalar aslında altıncı mühürle başlayan olayın detayı ve devamıdır. Ne var ki, başta yalnız gök cisimlerin üçte biri kadar etkilenecektir. Yine de dünya bir hayli sarsılacak ve dondurucu soğuklar yaşanacaktır. Bu noktaya kadar sıkın�� zamanının gi��kçe kaosa sürükleneceğini görebildik. Ne var ki, bundan sonra olacakların yanında bu ilk sıkın��lar küçük doğum sancıları gibidir. Ha��a Rab’bin sözü şu acı gerçeği dile ge��rir: "Borazanlarını çalacak olan öbür üç meleğin borazan seslerinden yeryüzünde yaşayanların vay, vay, vay haline!" (Vahiy 8:13). Böylece kalan üç borazan üç “Vay” oluşturur. Bir sonraki bölüm ‘vaylar’ın ilkini anlatmaya başlar: 

5. BORAZAN - Vahiy 9:1-12 - “Beşinci melek borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı ona verildi. Dipsiz derinliklerin kuyusunu açınca, kuyudan büyük bir ocağın dumanı gibi bir duman çıktı. Kuyunun dumanından güneş ve hava karardı. Dumanın içinden yeryüzüne çekirgeler yağdı. Bunlara yeryüzündeki akreplerin gücüne benzer bir güç verilmişti. Çekirgelere yeryüzündeki otlara, herhangi bir bitki ya da ağaca değil de, yalnız alınlarında Tanrı'nın mührü bulunmayan insanlara zarar  vermeleri söylendi. Bu insanları öldürmelerine değil, beş ay süreyle işkence etmelerine izin verildi. Yaptıkları işkence akrebin insanı soktuğu zaman verdiği acıya benziyordu. O günlerde insanlar ölümü arayacak, ama bulamayacaklar. Ölümü özleyecekler, ama ölüm onlardan kaçacak. 
Çekirgelerin görünümü, savaşa hazırlanmış atlara benziyordu. Başlarında altın taçlara benzer başlıklar vardı. Yüzleri insan yüzleri gibiydi. Saçları kadın saçına, dişleri aslan dişine benziyordu. Demir zırhlara benzer göğüs zırhları vardı. Kanatlarının sesi savaşa koşan çok sayıda atlı arabanın sesine benziyordu. Akrebinkine benzer kuyrukları ve iğneleri vardı. Kuyruklarında, insanlara beş ay zarar verecek güce sahiptiler. Başlarında kral olarak dipsiz derinliklerin meleği vardı. Bu meleğin İbranice adı Avaddon, Grekçe adıysa Apolyon'dur. Birinci "vay" geçti, işte bundan sonra iki "vay" daha geliyor.” Manzara dehşet vericidir! Bu anla��lanlar Hollywood filmi senaryosu değil, gerçekten olacak şeylerdir. Çünkü başlarındaki saç tellerine kadar her şeyin son derece ����z bir şekilde tarif edildiğini görüyoruz. Anlaşılan gün gelecek ki, bunlar gerçekten insanların karşısına çıkacak yara��klardır. 
Çünkü Yuhanna en ince ayrın��sına kadar onları tarif eder. Aslında son yıllarda gelişen gene��k mühendisliği; mutasyonlar ve klonlamalar, bu tür yara��kların olası kaynağı konusunda bize bir ipucu veriyor olabilir. Bilim adamları ar��k istedikleri yara��kları geliş��rebiliyorlar. Burada tarif edilen türden yara��kları icat etmeleri pek zor ve uzak bir ih��mal sayılmaz. Birinin bundan binlercesini yap��ğını düşünün. Sonra dipsiz derinliklerden çıkan kötü ruhların ellerine düştüklerini düşünün. Bunlar, cinli çekirgeler olacak��r. Alın, size hayal edilebilecek en korkunç kâbus. Böylece Rab, Mesih Karşı��’na tapan insanları yargılayacaktır. 
6. BORAZAN - Vahiy 9:13-21 – “Altıncı melek borazanını çaldı. Tanrı'nın önündeki altın sunağın dört boynuzundan gelen bir ses işittim. Ses, elinde borazan olan altıncı meleğe, "Büyük Fırat Irmağı'nın yanında bağlı duran dört meleği çöz" dedi. Tam o saat, o gün, o ay, o yıl için hazır tutulan dört melek, insanların üçte birini öldürmek üzere çözüldü. Atlı 68 ordularının sayısı iki yüz milyondu, sayılarını duydum. Görümümde atları ve binicilerini gördüm. Ateş, gökyakut ve kükürt renginde göğüs zırhları kuşanmışlardı. Atların başları aslan başına benziyordu. Ağızlarından ateş, duman, kükürt fışkırıyordu. İnsanların üçte biri bunların ağzından fışkıran ateş, duman ve kükürtten, bu üç beladan öldü. Atların gücü ağızlarında ve kuyruklarındadır. Yılanı andıran kuyruklarının başıyla zarar verirler. Geriye kalan insanlar, yani bu belalardan ölmemiş olanlar, kendi elleriyle yaptıkları putlardan dönüp tövbe etmediler. Cinlere ve göremeyen, işitemeyen, yürüyemeyen altın, gümüş, tunç, taş, tahta putlara tapmaktan vazgeçmediler. Adam öldürmekten, büyü, fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler.”

 Son borazan bir önceki kadar ilginç ve anlaşılması zordur. Başta Fırat Nehri’nin yanında bağlı tutulan dört melekten söz edilir. Bunlar muhtemelen Şeytan yandaşı olup günaha düşmüş melekler, yani kötü ruhlardır; çünkü çözülünce insanların üçte birini öldürmek için harekete geçiyorlar. Sonra sayısı 200 milyon olan bir ordudan söz edilir. Dünya tarihinde hiç bu kadar büyük bir ordu savaşa girmemiş��. Ama ilginç��r ki son yıllarda Çin böyle bir orduya sahip olduğunu iddia etmiş��r. Demek ki, mümkündür. Peki bu kadar büyük bir ordu niçin toplanacak? Muhtemelen Armagedon savaşına ka��lmaya gelecekler. Burada tarif edilen garip yara��kların ne olduğu konusunda farklı düşünceler vardır. Kimisi bundan yaklaşık 2000 sene önce yazan Yuhanna’nın kendi ilkel diliyle modern savaş makinelerini tarif etmeye çalış��ğını 69 düşünüyor. Belki de bir önceki borazanda gördüğümüz gibi bunlar gene��k mutasyon aracılığıyla geliş��rilen yara��klar da olabilir. Her ne olacaksa, “tam o saat, o gün, o ay, o yıl için” hazırlanan ve son savaşa ka��lmak üzere harekete geçen bu ordular, dünyaya korkunç ıs��raplar çek��recekler. Ar��k o zamana kadar kaç insan haya��a kalır bilemeyiz; ama üçte birinin yok olması yine de korkunç bir rakamdır. Ama ne ilginç��r ki, tüm bunların sonunda insanlar hala Tanrı’ya dönüp tövbe etmeyi reddedecekler. İnsanların bu akıl almaz inat ve gururu Tanrısal gazabı açıkça davet ediyor. 
ARMAGEDON 
 Şimdi son günlerin en çok ilgi toplayan olayına geliyoruz: “Armagedon”. Tarihin başlangıcından bu yana güngörmüş en büyük ve korkunç savaş olacak��r. Mesih Karşı�� yeryüzünün hemen hemen tüm ordularını toplayacak��r. Kimler kimlere karşı savaşacak? İncil’in 2000 yıllık vahiylerine göre tüm ordular Mesih’e dönmüş Yahudiler’e karşı gelecek��r! Ancak sonuç beklenilenden çok farklı olacak. Çünkü İsa Mesih’in kendisi gelip halkının düşmanlarını alt edecek��r. Gerçekten korkunç bir son olacak��r. Şimdiyse sırayla bu savaşın ayrın��larına bakalım. Çünkü hepsi bir günde olup bitmeyecek. Bu savaşın hazırlıkları ve orduların manevraları aylarca devam edecektir. Vahiy 15. bölüme geldiğimizde, sıkın�� zamanının sonu yaklaşınca, insanlığın başına gelecek son belaları okuyoruz: “Gökte büyük ve şaşılası başka bir belir�� gördüm: Son yedi belayı taşıyan yedi melek��. Çünkü Tanrı'nın ö��esi bu belalarla son buluyordu.”60 Sonra son yedi belayı taşıyan yedi melek belirir. Belaları, sembolik olarak ellerindeki kâselerde taşırlar. Vahiy 16. bölümünde ar��k Tanrı gazabının son darbesini, adale��nin de son yargısını görüyoruz. Şimdi yedi kâseyi tek tek ele alalım: 70
 1. KASE: Vahiy 16:1-2 – “Sonra tapınaktan yükselen gür bir sesin yedi meleğe, ‘Gidin, Tanrı'nın öfkesiyle dolu yedi tası yeryüzüne boşaltın!’ dediğini işittim. Birinci melek gidip tasını yeryüzüne boşalttı. Canavarın işaretini taşıyıp heykeline tapanların üzerinde acı veren iğrenç yaralar oluştu.” – İlk melek gazap dolu kâseyi yeryüzüne boşalttığında Mesih Karşıtı’nın işaretini alan ve ona tapanların üzerinde iri yarı yaralar oluşacak. Bunlar hem çok iğrenç olacak hem de korkunç bir acı verecektir.
 2. KASE: Vahiy 16:3 – “ İkinci melek tasını denize boşalttı. Deniz ölü kanına benzer kana dönüştü, içindeki bütün canlılar öldü.” – İkinci melek kâsesini denizin üzerinde döküyor. Böylece denizin tümü kana dönüşüyor ve içindeki tüm canlılar ölecek. Hatırlarsak ikinci borazan çalınınca da benzer bir olay yaşandı ancak o zaman sadece denizin üçte biri etkilenmişti. Bu defa tümü etkilenecek. 
3. KASE: Vahiy 16:4-7 – “ Üçüncü melek tasını ırmaklara, su pınarlarına boşalttı; bunlar da kana 71 dönüştü. Sulardan sorumlu meleğin şöyle dediğini işittim: "Var olan, var olmuş olan kutsal Tanrı! Bu yargılarında adilsin. Kutsalların ve peygamberlerin kanını döktükleri için, içecek olarak sen de onlara kan verdin. Bunu hak ettiler.’’ Sunaktan gelen bir sesin, ‘’Evet, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, yargıların doğru ve adildir’’ dediğini işittim.” – Yine borazanlar ile olduğu gibi bir sonraki bela nehirleri ve su kaynaklarını vuracak. Ancak bu kez yeryüzündeki tüm nehirler ve akıntılar bundan payını alacak ve insanlar tamamen susuz kalacaklar. Melek ise insanların bunu fazlasıyla hak ettiklerini vurguluyor; çünkü asırlardır masum insanların kanını dökmüşlerdir. Şimdi onlar kan içmek zorunda kalacaklar. 4. KASE: Vahiy 16:8-9 – “ Dördüncü melek tasını güneşe boşalttı. Bununla güneşe insanları yakma gücü verildi. İnsanlar korkunç bir ısıyla kavruldular. Tövbe edip bu belalara egemen olan Tanrı'yı yücelteceklerine, O'nun adına küfrettiler. – Yine dördüncü borazanda olduğu gibi bu kez gök cisimleri vurulacak. Ancak borazan çalınınca güneş kısmen söndürüldüğü yerde burada güneşin daha güçlü yanıp 72 insanları yakacağını okuyoruz. Yeryüzünde hiç yaşanmamış bir sıcaklık dalgası oluşacaktır. Ama en şaşırtıcı şey şudur ki, insanlar Rab’bin merhametine sığınmak yerine O’na daha da küfredecekler. İşte insan bu kadar da asi ve inatçı olabilir.
 5. KASE: Vahiy 16:10-11 – “ Beşinci melek tasını canavarın tahtına boşalttı. Canavarın egemenliği karanlığa gömüldü. İnsanlar ıstıraptan dillerini ısırdılar. Istırap ve yaralarından ötürü Göğün Tanrısı'na küfrettiler. Yaptıklarından tövbe etmediler.” – Korkunç bir ısı dalgası ve aşırı ışınlanmadan sonra birden dünya karanlığa gömülecektir. Ancak ilginçtir ki, “tüm dünya” demiyor, yalnız Mesih Karşıtı’nın hüküm sürdüğü bölgeler etkilenecektir. Bu öyle korkunç bir karanlık olacak ki, insanlar ıstıraptan kendi dillerini ısıracaklar. Ama yine insanlar tövbe etmek yerine Tanrı’ya karşı daha da küstahlaşacaklar. 
6. KASE: Vahiy 16:12-16 – “ Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gündoğusundan 73 gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu. Bundan sonra ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm. Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar... Üç kötü ruh, kralları İbranice Armagedon denilen yere topladılar.” – Altıncı borazan durumunda olduğu gibi yine Fırat Nehri sahneye giriyor. “Gündoğusundan” gelen krallar ve orduları için yol açılsın diye kâse nehre boşaltılıyor. “Gündoğusu” ifadesi ile muhtemelen uzak doğu kastediliyor. Acaba altıncı borazan çalınınca harekete geçen 200 milyon askerlik ordu, doğudan gelen bu ordular ile bir olabilir mi? Aralarındaki ilişki her neyse Fırat Nehri kurutuluyor ki, gelen ordular rahatlıkla İsrail üzerine yürüyebilsin.
 74 
Daha sonra Şeytan’dan, Mesih Karşıtı’ndan ve Sahte Peygamber’den çıkan üç kötü ruh, büyük harikalar yaparak dünya krallarını Yahudiler’e karşı savaşmak üzere toplamaya başlayacaklar. Dünya ordularını topladıkları yerin ismi de “Armagedon”dur. Esas İbranice olan bu yerin nerede olduğu konusunda farklı düşünceler var: Kimisi İsrail’in kuzeyinde bulunan Megido harabelerinin önünde açılan koskoca Yizreel vadisidir der. Kimisi ise bunun Kudüs için bir kod isim olduğunu düşünür. Her neresi olacaksa, bugünkü İsrail topraklarında olacağı kesindir. Gerçekten korkunç bir manzara olacaktır. 

75 Yeryüzünün görmüş olduğu en kalabalık ve dehşet verici ordu bir arada toplanacaktır. Tek amaçları da İsrail oğullarını silip süpürmek olacaktır. 7. KASE: Vahiy 16:17-21 – “ Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, ‘’Tamam!’’ dedi. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı. Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük Babil'i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi. Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı'ya küfrettiler.” Artık sona çok yaklaştık. Dünyanın görmüş olduğu en büyük deprem yaşanacak. Kudüs üçe bölünecek. Dünyanın diğer kentleri yerle bir olacak. Özellikle Babil diye geçen Mesih Karşıtı’nın başkenti yıkımdan en büyük payı alacak. Adalar ortadan kalkacak ve dağlar yerinden 
76 oynayacak. Yine daha önce görüldüğü gibi korkunç bir dolu fırtınası patlak verecek. Ancak bu sefer dolu taneleri devasadır. Göklerden 40 kilo ağırlığında buz parçalarının uçak hızıyla yere çakıldığını düşünün. Ama yine her zamanki gibi insanlar Rab’bin önüne gelip tövbe etmektense küfretmeyi tercih edecekler. Böylece Rab yeryüzü üzerinde gazabını döktükçe dökecektir. Şimdiye kadar kapkara, korkunç savaş bulutlarının İsrail üzerinde toplanacağını gördük. Dünyanın birçok yerinden; ama özellikle İsrail’i bir türlü sevemeyen komşularından oluşan devasa ordu Armagedon’da bir araya gelecek. Rab, diğer bir yandan, onların üzerine büyük belalar yağdıracak ama sonun gelmesine daha vakit var. 

Peygamber Zekeriya özellikle savaşın son aşamasını çok ayrıntılı bir şekilde tarif eder: Zekeriya 14:1-2 – “İşte RAB'bin günü geliyor! Ey Yeruşalim halkı, senden yağmalanan mal gözlerinin önünde paylaşılacak. Yeruşalim'e karşı savaşmaları için bütün ulusları bir araya getireceğim. Kent ele geçirilecek, evler yağmalanacak, kadınların ırzına geçilecek. Kentte yaşayanların yarısı sürgüne gönderilecek, geri kalanlar kentte kalacak.” “Rab’bin Günü” özellikle Kutsal Kitap’ta sıkça işlenen bir mo����ir. 61 Rab’bin günü, Rab’bin kendisi dünyaya müdahale ederek özellikle adale��ni ve gazabını göstereceği gündür. Ayrıca Mesih’e iman eden İsrail oğullarının kurtuluşunun sağlandığı dönem için kullanılır. Bu ayetlerde sıkın�� döneminin son günlerinde 77 yaşanacak olayları okuyoruz. Fakat tam her şey sona ermiş gibi görünürken birden imanlıların kaderi tamamen değişecektir. MESİH’İN DÖNÜŞÜ –İşte İsrail oğullarının Musa zamanındaki kölelik döneminden bu yana gördükleri en karanlık saa��nde nihayet hep bekledikleri güçlü Mesih bulutlarla geri dönecektir: Zekeriya 14:3-5 - “Sonra RAB, savaş zamanlarında yaptığı gibi, gidip bu uluslara karşı savaşacak. O gün O'nun ayakları Yeruşalim'in doğusundaki Zeytin Dağı'nın üzerinde duracak. Zeytin Dağı doğuya ve batıya doğru ortadan yarılıp çok büyük bir vadi oluşturacak. Dağın yarısı kuzeye, öbür yarısı güneye çekilecek. Yarılan dağımın oluşturduğu vadiden kaçacaksınız…O zaman Tanrım RAB bütün kutsallarla birlikte gelecek!” Ne kadar mükemmel bir manzara olacaktır! İmanlılar tam yok olmak üzereyken Rab’bin kendisi gelip halkı uğruna savaşa müdahale edecek��r. İsa Mesih’in bu görkemli dönüşü 78 Kutsal Kitap’ın birçok yerinde müjdelenir. Birkaç örneğe bakalım: Yoel 3:15-17 – “RAB Siyon'dan62 kükreyecek, Yeruşalim'den gürleyecek. Gök ve yer sarsılacak. Ama RAB kendi halkı için sığınak, İsrailliler için kale olacak. O zaman bileceksiniz ki, Siyon'da, kutsal dağımda oturan Tanrınız RAB benim. Yeruşalim kutsal olacak; yabancılar bir daha orayı ele geçiremeyecek.” Bu bölümde Mesih kükreyen bir aslana benze��lir. Mesih ilk gelişinde insanlık uğruna kurban edilen bir kuzu olarak simgelenirken ikinci gelişinde insanlığı yargılayan bir aslan olarak simgelenir.

63 O gün Rab’be karşı gelmiş insanlar son derece korkunç bir sonla karşılaşacaklar. Peygamber Zekeriya ayrın��ları şöyle verir: Zekeriya 14:12-15 - “Yeruşalim'e karşı savaşan bütün halkları RAB şu belayla cezalandıracak: Daha sağken bedenleri, gözleri, dilleri çürüyecek. O gün RAB insanları büyük dehşete düşürecek. Herkes yanındakinin elini yakalayacak, birbirlerine saldıracaklar. Yahudalılar da Yeruşalim'de savaşacak. Çevredeki bütün ulusların serveti, çok miktarda altın, gümüş, giysi toplanacak. Düşman ordugahlarındaki bütün hayvanlar da at, katır, deve, eşek benzer bir belaya çarptırılacak.” Yukarıdaki ayrın��ların hepsi Mesih doğmadan yüzlerce sene evvel yazılmış��r. İncil’e bak��ğımızda ise Mesih’in ikinci gelişiyle 79 ilgili daha fazla ayet ile karşılaşıyoruz. Öncellikle Mesih’in kendisi ikinci gelişini şöyle anlattı: Matta 24:30-31 – "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu'nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler O'nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacaklar.” Burada Mesih, kendisine ait olanları yanına toplayacağını anla��r. Yani kendisine sadık kalan herkesi koruma al��na alacak��r. Mesih imanlıları diğer uluslar gibi gazaba uğramayacaklar, Rab onları kurtaracak��r. Kutsal Kitap pek çok yerde imanlıların aniden Rab’bin yanına alınacaklarına ilişkin 80 öğre�� veriyor. 

64 Bunun tam ne zaman olacağını bilmek, yani büyük sıkın�� zamanından önce mi, ortasında mı yoksa sonuna doğru mu olacağını tam olarak tespit etmek mümkün değil. Ancak şundan emin olabiliriz ki, Mesih’e sadık kalan herkes sonunda kurtulacaktır. Son olarak Vahiy bölümünde Rab’bin Havari Yuhanna’ya bildirdiği sözlere bak��ğımızda baştan sona kadar Mesih’in ikinci gelişini vurguladığını görebiliyoruz. Vahiy 1:7 – “İşte bulutlarla geliyor! Her göz O'nu görecek, O'nun bedenini deşmiş olanlar bile. O'nun için dövünecek yeryüzünün bütün halkları. Evet, böyle olacak! Amin.” Vahiy 19:11-16 - “Bundan sonra göğün açılmış olduğunu, beyaz bir a��n orada durduğunu gördüm. Binicisinin adı Sadık ve Gerçek'��r. Adaletle yargılar, savaşır. Gözleri alev alev yanan ateş gibidir. Başında çok sayıda taç var. Üzerinde kendisinden başka kimsenin bilmediği bir ad yazılıdır. Kana ba��rılmış bir ka��an giymiş��. Tanrı'nın Sözü adıyla anılır. Beyaz, temiz, ince ketene bürünmüş olan gökteki ordular, beyaz atlara binmiş O'nu izliyorlardı. Ağzından ulusları vuracak keskin bir kılıç uzanıyor. Onları demir çomakla güdecek. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın ateşli gazabının şarabını üreten masarayı kendisi çiğneyecek. Ka��anının ve kalçasının üzerinde şu ad yazılıydı: 
KRALLARIN KRALI VE RABLERİN RABBİ” 
Ar��k asıl beyaz atlı olan Kurtarıcı geldi. Binicisi gerçek Mesih İsa’nın kendisidir. Dünyaya ilk gelişinde sıradan bir insan olarak gelmiş��; ancak ikinci gelişinde görkemli bir Kral olarak gelecek��r. 81 Geliş amacı da Tanrı düşmanlarını adaletle yargılamak ve halkını 82 savaştan kurtarmak��r. Ancak dikkat edersek hiçbir silah kullanmaya gerek duymayacak, çünkü Mesih’in kendi ağzından çıkan ilahi kelâm tüm hasımlarını durdukları yerde yok etmeye yetecek��r. Böylece gerçek Rab ve Kral dünya sahnesine çıkmış, egemenliği başlatmış bulunuyor. Ar��k O’nun krallığının sonu olmayacak. Sonra Mesih Karşı�� ve Sahte Peygamber’in uğrayacakları sonu da okuyoruz: Vahiy 19:17-21 - Bundan sonra güneşte duran bir melek gördüm. Göğün ortasında uçan bütün kuşları yüksek sesle çağırdı: "Kralların, komutanların, güçlü adamların, atlarla binicilerinin, özgür köle, küçük büyük, hepsinin etini yemek için toplanın, Tanrı'nın büyük şölenine gelin!" Sonra canavarı, dünya krallarını ve onların ordularını, ata binmiş Olan'la O'nun ordusuna karşı savaşmak üzere toplanmış gördüm. Canavarla onun önünde doğaüstü belirtiler gerçekleştiren sahte peygamber yakalandı. Sahte peygamber, canavarın işaretini alıp heykeline tapanları bu belirtilerle saptırmıştı. Her ikisi de kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldı. Geriye kalanlar, ata binmiş Olan'ın ağzından uzanan kılıçla öldürüldü. Bütün kuşlar bunların etiyle doydu. İşte Mesih düşmanlarının son hali böyle olacak��r! Böylece yedi yıllık sıkıntı zamanı sona erecektir. 
MESİH’İN EGEMENLİĞİ 
Mesih yeryüzüne ikinci defa geldiğinde öncellikle kendisine karşı gelen fitnecileri alt edecek ve onları 83 yargılayacak��r. Ama bir diğer önemli amacı ise Tevrat’tan beri vaat edilen görkemli ve sonsuz barışı sağlayacak olan krallığını yeryüzünde kurmak olacak��r. 65 Kutsal Kitap Mesih’in yeryüzüne geldikten sonra ne yapacağını çok açık bir şekilde gösterir. Zekeriya 14:6-9 - “O gün ışık olmayacak, ışık veren cisimler kararacak. Özel bir gün, yalnız RAB'bin bildiği bir gün olacak. Gece de gündüz de olmayacak. Gece aydınlık olacak. O gün Yeruşalim'in içinden diri sular akacak. Yaz kış suların yarısı Lut Gölü'ne, öbür yarısı Akdeniz'e akacak. RAB bütün dünyanın kralı olacak. O gün yalnız RAB, yalnız O'nun adı kalacak.” İsa Mesih şimdiden Tanrı kudre��nin sağına oturmuş göklerin kralıdır; ama o gün dünyaya geldiğinde Kudüs’te bedensel atası Davut’un tah��na oturup krallığını sürdürecek��r. 66 Böylece Şeytan’ın insanlardan çalmış olduğu egemenliği yeniden kurmuş olacak��r. Mesih’in yeryüzündeki krallığıyla ilgili Kutsal Kitap daha pek çok ayrıntıya yer veriyor. Bunları şöyle özetleyebiliriz: 1. Mesih tüm hasımlarını yargılayacaktır. Bir önceki bölümde gördüğümüz gibi Mesih Armagedon savaşını noktalamak üzere gelecektir. Orada İsrail oğullarını yok etmek için toplanan orduları, ağzından çıkan kutsal sözüyle yerle bir edecektir. Ancak savaşa katılmayan diğer uluslar ne olacaktır? 

Bunu Mesih şöyle anlatmıştı: 84 Matta25:31-32 – “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak.” Mesih’in sözlerinden anlaşılan şu ki, sıkıntı döneminden sonra yeryüzünde kalan tüm insanlar iki gruba ayrılacaktır. Rab onları imanlılara karşı nasıl davrandıklarına göre yargılayacaktır. Eğer sıkıntı zamanında Mesih’in çocuklarına iyi davrandılarsa, iman etmemiş olsalar da Rab onları sırf bu iyilikleri yüzünden hayatlarını bağışlayacaktır. Ancak Mesih’in çocuklarına karşı iyi davranmamış olanları doğrudan sonsuz azaba gönderecektir. Peki bu arada Şeytan’a ne olacak? Tüm bu sıkıntılara sebep olan Şeytan’a özel bir ceza verilecektir. İncil bunu şöyle dile getirir: 85 Vahiy 20:1-3 - “Sonra bir meleğin gökten indiğini gördüm. Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Melek ejderhayı –İblis ya da Şeytan denen o eski yılanı– yakalayıp bin yıl için bağladı. Bin yıl tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi. Bin yıl geçtikten sonra kısa bir süre için serbest bırakılması gerekiyor.” Okuduğumuz gibi Şeytan bağlanıyor ve bin yıllık bir süre için zindana a��lıyor. 
Burada Mesih’in yeryüzündeki krallığının süresi 1000 yıl olacağını da öğreniyoruz. Bu zaman boyunca yeryüzünde Şeytan hazır bulunmayacak��r. Ancak bu sürenin sonunda Şeytan son defa serbest bırakılacak��r. Sonra Rab’be ve kutsal ken��ne karşı ayaklanan Şeytan ve sayısız orduları, gökten yağan ateşle yok edilecek��r. Böylece Şeytan da nihayet çoktan hak e��ği yere gönderilecek��r. Sonsuz işkence çekmek üzere ateş gölüne atılacaktır.67 1. Tanrı kulları dirilip Mesih’le birlikte hüküm sürecekler. Yine Mesih’in krallığının başlangıcına dönüyoruz ve Mesih’in dünyaya hükmetme görevini kendi kutsalları arasında paylaştığını okuyoruz. 86 Ayrıca Vahiy bölümünde birçok kişinin dirilişinden de söz edilir: Vahiy 20:4-6 – “Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa'ya tanıklık ve Tanrı'nın sözü uğruna başı kesilenlerin canlarını da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, alınlarına ve ellerine onun işaretini almamış olanlardı. Hepsi dirilip Mesih'le birlikte bin yıl egemenlik sürdüler. İlk diriliş budur. Ölülerin geri kalanı bin yıl tamamlanmadan dirilmedi. İlk dirilişe dahil olanlar mutlu ve kutsaldır. İkinci ölümün bunların üzerinde yetkisi yoktur. Onlar Tanrı'nın ve Mesih'in kâhinleri68 olacak, O'nunla birlikte bin yıl egemenlik sürecekler.” Havari Yuhanna burada ilk dirilişe katılanların son derece mutlu olduklarını söyler. Bunlar sıkıntı zamanı süresince Mesih uğruna canlarından olmuş olanlardır. Demek ki bu kişiler, Mesih’in egemenliğine katılmak üzere ölümden dirilecektir. Bu dirilişe katılanlar artık bir daha ölmemek üzere bedensel hayata tekrar kavuşacaklar. 

Onlar Rab’bin kutsal hizmetinde yer alacaklar. 87 Mesih yeryüzündeyken yargılama işinin ve ölüleri ölümden diriltme görevinin kendisine emanet edildiğini birçok kez vurguladı.69 Büyük sıkıntı zamanında ölmüş olan imanlıları ölümden diriltmenin yanısıra Mesih, dünyanın başlangıcından beri ölmüş diğer tüm imanlıları da diriltecektir. Bunların arasında İbrahim, Musa ve Davut gibi birçok büyük peygamber de olacaktır. Onlar Mesih’in yeryüzündeki 1000 yıllık krallığına katılacaktır.70 1. Yeryüzünde esenlik hâkim olacaktır. Mesih hasımlarını yargılayıp yok ettikten sonra yeryüzünün tümünü yenileyecektir. Dünya yavaş yavaş yıkım ve savaş etkilerinden arınacaktır. Silahlar yok edilecek ve yerine barış dönemine ait çalışma aletleri geliştirilecektir. Böylece Aden Bahçesi’nden bu yana dünyanın göremediği mükemmel bir düzen kurulacaktır. Peygamberler bu günleri hep hasretle anlatmışlardı: 88 Yeşaya 2:4 - “RAB uluslar arasında yargıçlık edecek, birçok halkın arasındaki anlaşmazlıkları çözecek. İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar. Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, savaş eğitimi yapmayacaklar artık.” Uluslar arasındaki tüm kavgalar sona erecektir; çünkü yeryüzünde ar��k tek bir Kral ve O’nun adil kanunları hüküm sürecek��r. Savaş sözcüğü ar��k unutulacak��r. 

Ayrıca asırlardır yeryüzünü kirleten farklı putlar ve inançlar da ortadan kaldırılacak��r. 71 Mesih’in kendisi ilahi doğrulukla ve adaletle hüküm sürecektir. Mesih yeryüzüne geri döndüğünde de bozulan dünyasal işlerin dizginlerini yine eline alacak ve dünyayı orijinal haline geri getirecektir. Böylece tüm kainat ilk başta olduğu gibi sevinçle coşacak��r. İlk Aden Bahçe’sindeki huzur ve esenlik yeniden egemen olacak��r. 89 Peygamberler bu yenilenen dünya düzenini şöyle anlatırlar: Yeşaya 11:5-9 - “Davranışının temeli adalet ve sadakat olacak. Onun döneminde kurtla kuzu bir arada yaşayacak, parsla oğlak birlikte yatacak, buzağı, genç aslan ve besili sığır yanyana duracak, onları küçük bir çocuk güdecek. İnekle ayı birlikte otlayacak, yavruları bir arada yatacak. Aslan sığır gibi saman yiyecek. Emzikteki bebek kobra deliği üzerinde oynayacak, sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğuna sokacak. Kutsal dağımın hiçbir yerinde kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek. Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa, dünya da RAB'bin bilgisiyle dolacak.” Dünyamızı bulunduğu perişan hale getiren Tanrı bilgisizliği yerine, kutsal bir Tanrı bilgisi yaygınlaşacak; çünkü yeryüzünün tümü Rab’bin bilgisiyle dolup taşacaktır. 

Barışın sebebi Mesih’in kendisi olacak; çünkü herkes O’nu tanıyacak ve O’na itaat edecektir. Böylece 1000 yıllık egemenlik süresince tüm dünyada mükemmel bir barış dönemi yaşanacaktır. 90 1. Kudüs tüm dünyanın merkezi olacaktır. Daha önce, Tanrı’nın özellikle Yahudi halkına son günlerle ilgili pek çok vaatte bulunduğunu söylemiştik. İsrail’in tövbesinin ardından bu vaatlerin hepsinin tam olarak bu dönemde yerine gelmesi bekleniyor. Tüm uluslar Yeruşalim’i onarmak ve yüceltmek için Mesih’in ayaklarına gelecekler. Ayrıca o dönemde yaşayanlar dünyanın ilk başlangıcında olduğu gibi uzun yıllar yaşayacaklar. Dünya yaşam standardı ve iklim şartları değişecektir. Yeşaya 65:17-25 – "Çünkü bakın, yeni bir yeryüzü, yeni bir gök yaratmak üzereyim; geçmiştekiler anılmayacak, akla bile gelmeyecek. Yaratacaklarımla sonsuza dek sevinip coşun; çünkü Yeruşalim'i coşku, halkını sevinç kaynağı olarak yaratacağım. Yeruşalim için sevinecek, halkım için coşacağım. Orada ağlayış ve feryat duyulmayacak artık. Orada birkaç gün yaşayıp ölen bebekler olmayacak, yaşını başını almadan kimse ölümü tatmayacak. Yüz yaşında ölen genç, yüz yaşına basmayan kişi lanetli sayılacak. Evler yapıp içlerinde yaşayacak, bağlar dikip meyvesini yiyecekler. Yaptıkları evlerde başkası oturmayacak, diktikleri bağın meyvesini başkası  yemeyecek. Çünkü halkım ağaçlar gibi uzun yaşayacak, seçtiklerim, elleriyle ürettiklerinin tadını çıkaracaklar. 
Emek vermeyecekler boş yere, felakete uğrayan çocuklar doğurmayacaklar. Çünkü kendileri de çocukları da RAB'bin kutsadığı soy olacak. Onlar bana yakarmadan yanıt verecek, daha konuşurlarken işiteceğim onları. Kurtla kuzu birlikte otlayacak, aslan sığır gibi saman yiyecek. Yılanın yiyeceğiyse toprak olacak. Kutsal dağımın hiçbir yerinde kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek." Böyle diyor RAB. Üstelik İsrail toprakları bazı coğrafik yeniliklere de uğrayacaktır: Yeşaya 2:2-3 – RAB'bin Tapınağı'nın kurulduğu dağ, son günlerde dağların en yücesi, tepelerin en yükseği olacak. Oraya akın edecek ulusların hepsi. Birçok halk gelecek, "Haydi, RAB'bin Dağı'na, Yakup'un Tanrısı'nın Tapınağı'na çıkalım" diyecekler, "O bize kendi yolunu öğretsin, biz de O'nun yolundan gidelim." Çünkü yasa Siyon'dan, RAB'bin sözü Yeru şalim'den çıkacak.” 92 İsa Mesih Kudüs’te tahta oturacak ve oradan tüm ulusları yönetecektir. Yukarıdaki ayetlerin belirttiği gibi Yeruşalim’in ilginç bir yeniliği daha olacak, o da yeni bir Tapınak olacaktır.
 72 Tapınak hep Tanrı’nın kendi halkı arasındaki varlığını simgelemişti. Son günlerde Rab kendi halkı arasında yeniden yaşayacaktır ve Tapınak bunun en güçlü ve görünür ispatı olacaktır. 1. İman etmemiş tüm insanlar Beyaz Taht’ın önünde yargılanacaktır. 1000 yıllık Krallık sona erdiğinde Şeytan’ın son isyanı baş gösterecektir. Mesih onu bastırdıktan sonra artık bildiğimiz dünya düzeni ortadan kalkacak ve son yargı, yani “Kıyamet Günü” gelecektir. Havari Yuhanna bu son olayı şöyle anlatır: 93 Vahiy 20:11- 15 – “Sonra büyük, beyaz bir taht ve tahtta oturanı gördüm. Yerle gök önünden kaçtılar, yok olup gittiler. Tahtın önünde duran küçük büyük, ölüleri gördüm. Sonra kitaplar açıldı. Yaşam kitabı denen başka bir kitap daha açıldı. Ölüler kitaplarda yazılanlara bakılarak yaptıklarına göre yargılandı. Deniz kendisinde olan ölüleri, ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde olan ölüleri teslim ettiler. Her biri yaptıklarına göre yargılandı. Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür. Adı yaşam kitabına yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı.” 94 Bu sırada Mesih, ölmüş ama henüz yargılanmamış, tüm imansızları karşısına almak için, beyaz bir tahta oturuyor. Ancak bu arada bildiğimiz yer ile gökyüzü Rab’bin önünden kaçıp yok oluyor. 

Böylece kıyamet günü denilen zaman gelmiş olacak��r. O gün dünya artık son bulacaktır. Havari Petrus bu anı şöyle anlatır: 2.Petrus 3:10-12 – “Ama Rab'bin günü hırsız gibi gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel öğeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp tükenecek. Her şey böylece yok olacağına göre, sizin nasıl kişiler olmanız gerekir? Tanrı'nın gününü bekleyip o günün gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı, Tanrı yolunu izlemelisiniz. O gün gökler yanarak yok olacak, maddesel öğeler şiddetli ateşte eriyip gidecek. Ama biz Tanrı'nın vaadi uyarınca doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz.” Bildiğimiz dünya ha��a tüm evren bu şekilde bir anda tarihe karışacak��r. Bir tek Beyaz Taht görünecek ve tüm insanlar tek tek Mesih’in karşısına çıkacak��r. İman edenler bu yargıya tabii tutulmayacak. Beyaz tah��n önünde yargılanan herkes Mesih’e iman etmemiş kimseler olacak��r. Aye��n belir��ği gibi bunlar küçük büyük tüm insanlar olacak��r. Öldüklerinde gi��kleri “ölüler diyarı” adı verilen yerde, yargılanacakları Beyaz Taht duruşmasını bekleyecekler.

 Zamanı gelince “ölüler diyarı” ölmüş olanların hepsini Mesih’in önüne ge��recek. Sonra kitaplar açılacak, özellikle “Yaşam Kitabı” denen önemli bir kitap da açılacak��r. Anlaşılan bu kitaba tüm iman edenlerin ismi yazılı 95 bulunmaktadır. Ne var ki, adı yazılmayan herkes, yargı giyecek ve ateş gölüne atılacaktır. Bu, ikinci ve son ölümdür. Ateş gölü, yani cehennem, sözlerle anla��lamayacak kadar korkunç bir işkence yeridir. Aslında cehennem Şeytan ve kötü ruhlar için ayarlanmış��r. 73 Ancak günah işleyip kendisine uyan tüm insanlar onunla aynı akıbe�� paylaşmak üzere oraya mahkûm edilecekler. Mesih’in kendisi oranın ıstıraplarını şöyle anlatır: Markos 9:48-49 – “'Oradakileri kemiren kurt ölmez, yakan ateş sönmez.' Çünkü herkes ateşle tuzlanacaktır.” Birçok kişi cehennemin sonsuza dek sürmeyeceğini savunmaya çalışır. Buna dayanarak birçok insan orada bir süre ceza çek��kten sonra salıverileceğini düşünürler. Keşke öyle olsaydı! Ne var ki, Rab’bin Kelâmı’na göre cehenneme giden kimse bir daha çıkmaz.74 Orası sonsuz azap yeridir. Bu yüzden daha fırsatımız varken tövbe edip Mesih’e iman etmemiz şar��r. Çünkü İsa Mesih’in dışında kurtuluş yoktur! YENİ GÖK VE YENİ YERYÜZÜ 
İn- sanlar cennet dediklerinde akla çok farklı şeyler ge��rirler.
 Ancak Kutsal Kitap’a bak��ğımızda cennet Mesih’in Krallığı’ndan sonra başlayan yeni bir düzendir. Tanrı bununla ilgili şöyle bir vaatte bulunuyor: 2.Petrus 3:13 – “Ama biz Tanrı'nın vaadi uyarınca doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz.” 96 Özellikle Vahiy bölümünde İsa Mesih, bu yeni gök ve yeryüzünün nefes kesen ayrıntılarını Havari Yuhanna’ya gösterir: Vahiy 21:1-4 - “ Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir 97 yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı. Deniz de yoktu artık. Kutsal kentin, yeni Yeruşalim'in gökten, Tanrı'nın yanından indiğini gördüm. Güveyi için hazırlanmış süslü bir gelin gibiydi. Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: ‘İşte, Tanrı'nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O'nun halkı olacaklar, Tanrı'nın kendisi de onların arasında bulunacak. Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.’" Yuhanna, cenne�� gökten inen görkemli bir kent olarak tarif eder. Mesih yeryüzünden ayrılırken havarilerine “size yer hazırlamaya gidiyorum,” dediği yer burasıdır. 75 Bu sayede Tanrı’nın konutu insanlar arasında olacak��r. Rab’bin kendisi dünyasal yaşamdan kalma tüm üzüntüleri, acıları ve gözyaşlarını silecek��r. 

En önemlisi, ar��k ölüm ortadan kalkmış olacak��r. Bu göksel kente kavuşan herkes ebediyen yaşayacak��r. Tanrı bir anlamda bizleri bozulmamış bir Aden Bahçesi dönemine geri taşıyacak��r. Fakat orada bulunan tüm olağanüstü güzelliklere rağmen asıl önemli ve mükemmel olan şey, Tanrı’yla birlikte aynı yerde yaşamak olacaktır. İlerleyen ayetlerde Havari Yuhanna gökten inen yeni Kudüs’ü birçok ayrıntısıyla tarif etmeye devam eder: Vahiy 21:9-27 – “Son yedi belayla dolu yedi tası taşıyan yedi melekten biri gelip benimle konuştu. 98 "Gel!" dedi, "Kuzu'ya eş olacak gelini sana göstereyim." Sonra melek beni Ruh'un yönetiminde büyük, yüksek bir dağa götürdü. Oradan bana gökten, Tanrı'nın yanından inen ve O'nun görkemiyle ışıldayan kutsal kenti, Yeruşalim'i gösterdi. Kentin ışıltısı çok değerli bir taşın, billur gibi parıldayan yeşim taşının ışıltısına benziyordu. Büyük ve yüksek surları ve on iki kapısı vardı. Kapıları on iki melek bekliyordu. Kapıların üzerine İsrailoğulları'nın on iki oymağının adları yazılmıştı. 

Doğuda üç kapı, kuzeyde üç kapı, güneyde üç kapı, batıda üç kapı vardı. Kenti çevreleyen surların on iki temel taşı bulunuyordu. Bunların üzerinde Kuzu'nun on iki elçisinin adları yazılıydı. Benimle konuşan meleğin elinde kenti ve kent kapılarıyla surları ölçmek için altın bir ölçü kamışı vardı. Kent kare biçimindeydi, uzunluğu enine eşitti. Melek kenti kamışla ölçtü, her bir yanı 12.000 ok atımı geldi. Uzunluğu, eni ve yüksekliği birbirine eşitti. Melek surları da ölçtü. Kullandığı insan ölçüsüne göre 144 arşındı. Surlar yeşimden yapılmıştı. Kent ise, cam duruluğunda saf altındandı. Kent surlarının temelleri her tür değerli taşla bezenmişti. Birinci temel taşı yeşim, ikincisi laciverttaşı, üçüncüsü akik, dördüncüsü zümrüt, beşincisi damarlı akik, altıncısı kırmızı akik, yedincisi sarı yakut, sekizincisi beril, dokuzuncusu topaz, onuncusu sarıca zümrüt, onbirincisi gökyakut, 99 onikincisi ametistti. On iki kapı on iki inciydi; kapıların her biri birer inciden yapılmıştı. Kentin anayolu cam saydamlığında saf altındandı. Kentte tapınak görmedim. Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı ve Kuzu, kentin tapınağıdır. Aydınlanmak için kentin güneş ya da aya gereksinimi yoktur. Çünkü Tanrı'nın görkemi onu aydınlatıyor. Kuzu da onun çırasıdır. 

Uluslar kentin ışığında yürüyecekler. Dünya kralları servetlerini oraya getirecekler. Kentin kapıları gündüz hiç kapanmayacak, orada gece olmayacak. Ulusların görkemi ve zenginliği oraya taşınacak. Oraya murdar hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse asla girmeyecek; yalnız adları Kuzu'nun yaşam kitabında yazılı olanlar girecek.” Mesih’in, imanlılar için hazırladığı kent, tek sözle şahane olacak��r. Ken��n ölçüleri de dikka��mizi çeker: 12,000 ok a��mı demek yaklaşık her yanı 2,200 kilometre uzunluğunda demek. Yüksekliği de aynı uzunluktadır! Kent tam bir küp şeklinde olacak��r. Ken��n içi cam saydamlığında saf al��ndan yapılmış olacak��r. Ancak Mesih’in Krallığı’nda olduğu gibi bu yeni ken��e tapınağa gerek kalmayacak��r. Çünkü Tanrı’nın kendisi birebir insanlarla birlikte yaşayacak��r. Üstelik O’nun görkemi her yeri aydınlatacak��r. Bölümün ilerisinde Havari Yuhanna bu ken��n birkaç özelliğine daha odaklanır: Vahiy 22:1-5 - “Melek bana Tanrı'nın ve Kuzu'nun tahtından çıkan billur gibi berrak yaşam suyu 100 ırmağını gösterdi. Kentin anayolunun ortasında akan ırmağın iki yanında on iki çeşit meyve üreten ve her ay meyvesini veren yaşam ağacı bulunuyordu. Ağacın yaprakları uluslara şifa vermek içindir. Artık hiçbir lanet kalmayacak. Tanrı'nın ve Kuzu'nun tahtı kentin içinde olacak, kulları O'na tapınacak. O'nun yüzünü görecek, alınlarında O'nun adını taşıyacaklar. Artık gece olmayacak. Çıra ışığına da güneş ışığına da gereksinmeleri olmayacak. Çünkü Rab Tanrı onlara ışık verecek ve sonsuzlara dek egemenlik sürecekler.” 

Son manzaralar gerçekten gözlerimizi kamaş��rır. Havari Yuhanna Rab’bin tah��ndan çıkan mükemmel bir nehir tarif eder. Ayrıca onun kenarlarında ye��şen ve yıl boyunca on iki farklı meyve veren yaşam ağacının detaylarını anla��r. İlginç��r ki, ilk Aden Bahçesi’nde de büyük bir nehir ve yaşam ağacı vardı. Ancak atalarımız günah işledikten sonra o ağaca dokunmaları yasaklandı. Fakat Kutsal Kitap’ın son bölümünde yeniden bu kutsal ağacın meyvesinden yiyebileceğimizi öğreniyoruz. Bozulmuş olan her şey cenne��e tam anlamıyla yenilenecek��r ve orijinal halinden daha da güzel bir konuma getirilecektir. Sonuç olarak şunu biliyoruz ki, yeni gök ve yeni yeryüzünde ar��k her şey sil baştan yapılacak��r. Günahtan kaynaklanan tüm kötülükler ve bunlardan doğan etkiler ebediyen silinecek��r. Orada Tanrı’yla mükemmel bir paydaşlık içinde sonsuza dek yaşayacağız. 
101 Sonsöz Dünyanın şimdiki hali geçicidir. Yani dünyanın bir gün sona ereceğini biliyoruz. İnsan ise ölmeyen bir ruha sahip��r. Önemli olan bu dünyadan göçtükten sonra nereye gideceğiz sorusuna cevap bulmak��r. Ne yazık ki çoğu insan, bu soruyu yanıtlamanın tam olarak mümkün olmadığı kanısındadır. Ancak Rab’bin Sözü tersini söyler: “Sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye bunları yazdım.”76 İşte tam bu amaçla Rab Allah bize kutsal 102 sözlerini emanet e��; sonsuz yaşama sahip olduğumuza emin olalım diye. 

Rab’bimizin insanlar için hazırladığı o mükemmel cennete kim girmek istemez? Kelâm’ında okuduğumuz gibi bizimle ebediyen yaşamak üzere yara��ğı göksel konut gerçekten müthiş��r! Peki, insan bu sonsuz hayata nasıl sahip olabilir? Burada anla��lan mükemmel cennete girip girmeyeceğimize nasıl emin olabiliriz? Mesih yeryüzündeyken bir gün son derece dindar ve saygın bir Yahudi olan Nikodim yanına geldi. Mesih’e hayranlık duyan Nikodim, “Tanrı’nın egemenliğine nasıl kavuşabilirim?” diye sordu. İsa Mesih’in verdiği yanıt onu çok şaşır��: “Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni göremez.”77 Nikodim böyle bir şeyin imkânsız olduğunu ima ederek i��raz eder gibi oldu. Ancak Mesih bunun fiziksel değil, ruhsal doğum söz konusu olduğunu belir��. Aslında Mesih’in vurgulamak istediği şuydu ki, insan doğal haliyle asla Rab’bin egemenliğine giremez. Çünkü insan kötülükle o kadar kirlenmiş��r ki, Tanrı’nın huzuruna kabul edilmesi imkânsızdır. İnsanın yapması gereken ilk şey içindeki günaha karşı ölmesidir. Mesih bunu şöyle anlattı: 

Yuhanna 12:25 “Canını seven onu yitirir. Ama bu dünyada canını gözden çıkaran onu sonsuz yaşam için koruyacaktır.” Günahlarımız bizi ölüme mahkûm ediyor. Bu yüzden onlardan bir an evvel tövbe edip, yeniden doğmak üzere Tanrı’ya teslim olmalıyız. Rab’bin Sözü aynı gerçeği şöyle vurgular: 103 Romalılar 6:23 “Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” Aye��e okuduğumuz gibi yalnız İsa Mesih’te kurtuluş vardır. Çünkü yalnız o Şeytan’ı yendi. Yalnız İsa Mesih tüm insanların günahlarını üstlenip canını feda e��. Ayrıca sadece İsa Mesih ölümün üstesinden gelip hayata dönmeyi başardı. Ve şu anda bir tek Mesih İsa Tanrı ka��nda diridir. Son günde yeryüzüne dönecek, ölüleri diriltecek ve tüm insanları yargılayacak olan da O’dur. Bu yüzden yalnız kendisi insanlara sonsuz yaşam vaadini hakkıyla verebilir. Mesih’in kendi sözlerine dikkat ediniz: Yuhanna 3:36 “Oğul'a iman edenin sonsuz yaşamı vardır.

 Ama Oğul'un sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir. Tanrı'nın gazabı böylesinin üzerinde kalır.” Yuhanna 5:24 “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” Yuhanna 6:40 “Çünkü Babam'ın isteği, Oğul'u gören ve O'na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.” İsa Mesih, bu sonsuz yaşam vaadini kendisine iman eden herkese 104 sunar. Dünya pek yakında sona erebilir. Her an ölümle de karşılaşabilirsiniz. Ancak Mesih aracılığıyla şu anda da kesin kurtuluşa kavuşabilirsiniz. Tek yapmanız gereken günahlarınızdan yürekten tövbe edip İsa Mesih’e teslim olmanızdır. Böylece Tanrı’nın cenne��ne gideceğinizden emin olabilirsiniz. Daha fazla tereddüt etmeyin, son gün gelmeden Kral Mesih’in önünde diz çöküp O’na teslim olun ki, geldiğinde sizi de yanına alsın ve Göksel Egemenliği’ne katsın. 

1 Kutsal Kitap derken Tevrat, Zebur ve İncil’i kastediyoruz. 2 Bkz. Yeremya 1:4-10 3 Bkz. Yasanın Tekrarı 18:14 4 Hezekiel 28:13-17 5 Yeşaya 7:14 6 Chuck Missler, Cosmic Codes (Kozmik Kodları), Koinonia House, 1999 (s. 219) 7 Tim LaHaye, Jerry Jenkins, Are we living in the End Times (Son Günlerde mi Yaşıyoruz?), Tyndale, 2011 (s. 3) 8 Kutsal Kitap Atlası, Yeni Yaşam Yayınları, 2008 (s. 109) 9 Örneğin: Sur kentinin yıkılışı – Hezekiel 26:3-14, Ninova kentinin yıkılışı – Nahum 2. 10 Josh McDowell, Marangozdan da Öte, Zirve Yayınevi, 2002 (s. 74) 11 McDowell, Marangozdan da öte, (s. 78) 12 Missler, Cosmic Codes,(s. 47) 13 Bkz. Luka 12:35-59, 17:20-37 ve 21:5-36 14 “İnsanoğlu” sözü Mesih’in kendisi için sık sık kullandığı bir unvandır (bkz. Daniel 7:14). 15 Matta 24:2 16 Luka 19:44 105 17 Kutsal Kitap Atlası, (s. 168-169) 18 Matta 24:24 19 Matta 24:27 20 Matta 24:36 21 www.wfp.org (World Food Programme) 22 www.usgs.gov 23 Luka 21:25 24 Luka 21:11 25 www.avert.org 26 Matta 24:13 27 www.familysafemedia.com 28 Matta 24:9 29 Luka 21:12-16 30 1.Timoteos 4:1 31 Matta 24:37 32 Luka 17:28-30 33 1.Selanikliler 5:3 34 2.Timoteos 3:1-4 35 Matta 24:33 36 Vahiy 19:16 37 İncil’in orijinal Grekçe diline: Antihristos. 38 2.Selanikliler 2:9-10 39 Daniel 7:24 106 39 Daniel 7:24 40 Hezekiel 38-39 41 Daniel 9:27 42 Vahiy 17:8,11 43 Daniel 7:25; 11:36; Vahiy 13:5 44 Daniel 11:36; 2.Selanikliler 2:4 45 Daniel 9:27; Matta 24:15 46 Vahiy 16:13,16 47 Vahiy16:13, 19:20 48 Vahiy 13:13 49 Vahiy 13:14-15 50 Vahiy14:9-11 51 Vahiy 13:18 52 Carlos Madrigal, Kıyamet Günü, Yeni Yaşam Yayınları, 2000 (s. 176) 53 Yaratılış 22:18 54 Romalılar 3:3-4 55 Romalılar 11:26 56 Matta 24:15-22 57 Romalılar 11:25-26 58 “Kuzu” ismi tüm insanlık uğruna çarmıhta kurban edilen İsa Mesih’in bir unvanıdır. 59 Vahiy 19:11 60 Vahiy 15:1 61 Bkz. Yeşaya 13:6; Yeremya 46:10; Amos 5:20, Sefanya 1:14; Yoel 1:15; 2:1,11,31; 3:14 107 62 Siyon, Kudüs’un üzerinde kurulduğu tepenin ismi, o yüzden Kudüs anlamında kullanılır. 63 Bkz. Yaratılış 49:9-10; Vahiy 5:5 64 Bkz. 1.Korintiler 15:50-54; 1.Selanikliler 4:13-5:9 65 Bkz. Daniel 7:13-14 66 Bkz. Yeşaya 9:6-7 67 Vahiy 20:7-11 68 Kutsal Kitap’ta kahin demek Tanrı’nın hizmetinde yer alan bir kimse demektir. 69 Yuhanna 5:22-29 70 Matta 8:11-12 71 Yeşaya 2:11-18 72 Bkz. Hezekiel 40-48 73 Matta 25:41 74 Matta 25:46 75 Yuhanna 14:1-4 76 1.Yuhanna 5:13 77 Yuhanna 3:3 108 Bu Kitap beğendiniz mi? Daha fazla ücretsiz e-Kitaplar Hristiyan Kitaplar.com'dan indirebilirsiniz. Can Nuroğlu yazar olarak beğendiniz mi? Yazarın tüm kitaplar şuradan indirebilirsiniz. Türkiye'de Kilise Adresleri 109

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...