Önsöz
1. Geleceğin Rehberi – Dünyanın Sonunu Kim Bilebilir?
2. Geleceğin Manşetleri – Sonun Alametleri Nelerdir?
3. Geleceğin Haritası – Son Günlerde Neler Olacak?
Sonsöz
3
Önsöz
Hareket halindeki bir trende uyandığınızı düşünün. Tren çok hızlı bir şekilde ilerliyor ve gittikçe sürati artıyor sanki. Ve duracağı da yok. Trenden inmek mümkün değil. Pencereden kafanızı dışarıya uzatıp ileriye baktığınızda
orada tek gördüğünüz koyu bir sis bulutudur. Raylar sisin içine dalıp kayboluyor. Yanınızdan geçen görevliye
“Nereye gidiyoruz?” diye sorduğunuzda, “Bilmiyorum,”
cevabını alıyorsunuz. “Ne zaman varacağız?” diye
sorduğunuzda, “Belli değil,” diye karşılık veriyor. İşte
böyle bir durumda ne yaparsınız?
Aslında bizim hayatımız bu trenin durumuna birebir
benzemektedir. Doğduğumuz andan itibaren her daim
ilerleyen ve gittikçe hızlanan zamanın akıntısıyla
sürükleniyoruz. Zamanı durduramıyoruz. Bu seyahatte
ben yokum diyemiyoruz. Ve sürüklenmeye devam
ediyoruz. İleriye baktığımızda olacakları hiç
kestiremiyoruz. Önümüz kapkaranlık. Her an her şey
olabilir. Kesin olarak tek bildiğimiz bu seyahat aniden
ölümle sonuçlanacaktır. Fakat ölümden sonra ne var, tam bilmiyoruz. Çevremizdeki insanlara nereye gittiğimizi
4
sorduğumuzda, net bir cevap alamıyoruz. Hatta bu
duruma hiç aldırış etmemeleri, bizi daha da çıldırtıyor.
Seyahatleri hiç bitmeyecekmiş gibi davranıyorlar. Ancak
böyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu durumda ne
yapabiliriz?
Trenin başına doğru ilerleyip makinistle konuşabilsek
ondan net bir cevap alırız diye düşünebilirsiniz. Ama
makiniste erişmek mümkün değil; çünkü vagonumuz treni
idare eden kişiden uzakta ve aramızda geçiş de yok. Ne
yapacağız? Biraz düşündüğümüzde birileri tren dediğimiz
bu harika vasıtayı icat ettiyse ve üzerinden gittiği rayları
döşediyse, buralara nereye gittiğimizi gösteren bir harita
koymuştur diye düşünürüz Evet makinistin izlediği
güzergâhı gösteren bir harita bizi çok rahatlatabilir. Acaba
böyle bir harita var mı?
Evet var! İşte bu kitap bir nevi seyahat olan bu hayatın ve
dünya ötesinin haritasını incelemektedir.
5
1. Geleceğin Rehberi – Dünyanın Sonunu Kim
Bilebilir?
Son yıllarda özellikle dünyanın sonu konusu büyük ilgi
toplamaktadır. İnsanlar, dünyamızın hiç değişmeden devam
edemeyeceğini fark etmişlerdir. Bu yüzden her an her şeyin
olabileceği kaygısıyla yaşıyorlar. İster akşam haberleri olsun, ister
��sıl�� gazetesi olsun, insanlarımız her yerde gelecekle ilgili
endişelerini sık sık dile ge��riyorlar. Sadece bizim ülkemizde değil,
tüm dünyada herkes ciddi bir telaşın içindedir. Kimisi kendine yer
al��nda sığınak hazırlıyor, kimisi yemek depoluyor, kimisiyse silah
ve mermi stokluyor. Zaman zaman ciddi bir panik havası esiyor.
Peki, insanlar neye dayanarak dünyanın sonunun yaklaş��ğını
düşünüyorlar? Dünyanın sonunun ne zaman olacağını ya da ne
şekilde patlak vereceğini kim bilebilir?
Kuşkusuz ki, geleceği bilmek ve bildirmek yalnız Allah’a
mahsustur. Nedeni de gayet açık��r: Rab Allah dünyayı ve tüm
evreni yara��ğına göre, bizim yaşadığımız boyutun ötesindedir
demek��r. Çünkü O ezelden beri vardır ve ebediyen var olacak��r.
Bizler ise zaman ve mekân denilen kavrama bağlıyız. Tanrı ise
zamanın dışında ve üstündedir, çünkü bu düzeni yaratan O’dur.
Bizler zamanın akışına tabiiyiz, bu yüzden geriye gitmemiz de
ileriye bakmamız da imkânsızdır. Yüce Allah ise tarihin
başlangıcını da sonunu da bir arada görmektedir. Bu nedenle
geleceği bir tek O bilir. Ve ancak Kendisinin bizi haberdar e��ği
kadarıyla geleceği öğrenebiliriz.
6
Hamdolsun ki, Yüce Rab’bimiz bu konuda bizi karanlıkta
bırakmadı. Kutsal Kitap’ta1 peygamberleri aracılığıyla bizlere
geleceğin birçok ayrıntısını açıklamıştır.
Kültürümüzde peygamberler oldukça hürmetle karşılanmaktadır.
Tarih boyunca birçok kişi peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmış��r.
Ancak birinin gerçekte Tanrı’nın yetkisiyle konuşup
konuşmadığını nasıl bilebiliriz? Bunun için öncellikle Kutsal
Kitap’a bakarak “peygamberlerin” vazifesinin ne olduğunu tespit
etmeliyiz.
PEYGAMBERLER -Kutsal Kitap’a göre peygamber Tanrı’nın isteği
doğrultusunda vahiylerini insanlara ileten kuldur.
2 Yani Tanrı’nın
adına konuşan “habercilerdir.” Peygamberlerin hayatlarına
7
bak��ğımız zaman genellikle hizmetlerinin iki yönlü olduğunu
görebiliriz. Hepsi kendi çağdaşlarına Tanrı adına seslenmiş��r.
Uyarır, cesaret verir, azarlar ve öğre��rlerdi. Bununla birlikte
peygamberlerin ikinci bir özelliği, insanlara geleceği önceden
bildirmeleridir. Bunu özellikle aktarmakta oldukları mesajı
Rab’bin onayladığını göstermek ve pekiş��rmek için yaparlar. Bu
sayede Allah, haberciliğini yapan bu insanlarla birlikte olduğunu
açıkça gösterir.
Yukarıda değindiğimiz bu ikinci özellik çok önemlidir; çünkü
zaman zaman sahte peygamberler de ortaya çıkmış ve Tanrı
adına konuştuklarını iddia etmişlerdir. Ancak sahte oldukları,
geleceğe ilişkin verdikleri haberlerin yerine gelmemesi ile
anlaşılmış��r. Oysa Tanrı’nın gerçek peygamberlerinin geleceğe
ilişkin verdikleri haberler birebir yerine gelmiştir.
Kutsal Kitap’ta adı geçenlerin dışında birçok kişi peygamber
olduğunu ileri sürmüştür. Örneğin günümüzde bir sürü kişi
Nostradamus gibi kâhinlerden bahseder durur.
Çünkü onların
bazı kehanetleri gerçekleşmiş gibi görünüyor. Ancak söylediklerini
daha yakından incelediğimizde, kehanetleri ile bunlara
ilişkilendirilen olaylar arasındaki benzerliğin tesadü��en öte bir
şey olmadığını görebiliyoruz. Ayrıca kendi hayranlarının
Nostradamus’un sözlerini çarpı��ğı ha��a değiş��rdiğini bile
söyleyebiliriz. Şunu da kabul etmek gerekiyor ki, bu tür kâhinlerin
bazı sözleri belirli olaylara iliş��rilip kehanet süsü verilse bile,
edilen sözlerden büyük bir bölümün gerçekleşmediği ortadadır.
Az önce yalnız zamanı yaratan Rab Allah geleceği bilebilir dedik,
ama bazı kişiler farklı düşünebilir. Zira falcılar ve tarotçular
geleceği bildiklerini ileri sürerler. Burada şunu ha��rlatmak gerek
8
ki, bu işi yapan şahıslar Tanrı’yla değil, Şeytan’la işbirliği
yapmaktadırlar. Bu yüzden Kutsal Kitap böyleleriyle yakından
uzaktan her türlü ilişkimizi tamamen yasaklar.
3
Yine bazıları “Şeytan geleceği bilemez mi?” diye üstelerler.
Aslında Şeytan’ın başlangıçta diğer melekler gibi yara��ldığını
ha��rlamalıyız. Ancak ilk yara��ldığında Lusifer adında çok
görkemli bir melek��, ta ki gurura kapılıp günah işleyene kadar. 4
Onun bir başlangıcı vardır, yani bizim gibi zaman sınırlarına bağlı
bir varlık��r. Bu yüzden geleceği bilmesi olanaksızdır; çünkü bu
bilgi sadece Allah’a mahsustur. Yine de Şeytan’ın hepimizden
daha zeki ve kurnaz olduğunu unutmamalıyız. Diğer tüm
yara��lmış varlıklar gibi geleceği bilemese de, bizim gibi Kutsal
Kitap’ta yazılanları okuyabiliyor ve gelecekle ilgili çok isabetli
tahminler yapabiliyordur.
Falcılar, büyücüler ve tarotçulara gelince gelecekten haber
verdiğini iddia eden veya geleceği değiş��rebileceğini söyleyen bu
meslek erbaplarının kehanetleri, ya tahminlerden ya da şeytani
güçlerden kaynaklanmaktadır. Saf müşteriler yakaladıklarında
geçmişle ilgili klasikleşmiş bazı anla��mlara başlar ve gelecek
hayatlarıyla ilgili birtakım alışagelmiş söylevlere başvururlar.
Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, bu tür kişilerden bazıları
Şeytan’a ve ona yardım eden cinlere yani kötü ruhlara bağlı
hareket ederler. Ayrıca cinler de ruhsal olarak insanları etkilemek
için, bazı işleri önceden ayarlayabilirler. Bu şekilde cinler geleceği
tam olarak bilmeseler de, önceden haber verdikleri bazı olayları
yerine ge��rtebilirler. İşte bu yüzden Tanrı bizlere bu ��p tehlikeli
9
etkileşimlerden uzak durmamızı buyurur.
GELECEĞİ TEK BİLEN
K-utsal Kitap açıkça der ki: geleceği bilmek
ve bildirmek yalnız Tanrı’ya mahsus, yegâne ve ilahi bir
ayrıcalık��r. O halde Tanrı dışında bir insanın geleceği tam olarak
önceden bilmesi olanaksızdır. İşte bu yüzden Tanrı puta
tapanların “ilahlarının” boş olduğunu göstermek için özellikle bu
konuya değinir:
Yeşaya 44:6-8 - “Her Şeye Egemen RAB diyor ki, "İlk
ve son benim, benden başka Tanrı yoktur. Benim gibi
olan var mı? Haber versin. Ezeli halkımı var
ettiğimden beri olup bitenleri, bundan sonra
olacakları söyleyip sıralasın, evet, gelecek olayları
bildirsin!” Yılmayın, korkmayın! Size çok önceden
beri söyleyip açıklamadım mı? Tanıklarım sizsiniz.
Benden başka Tanrı var mı? Hayır, başka Kaya yok;
ben bir başkasını bilmiyorum.”
Yeşaya 46:9-10 - “Çok önceden beri olup bitenleri
anımsayın. Çünkü Tanrı benim, başkası yok. Tanrı
benim, benzerim yok. Sonu ta başlangıçtan, henüz
olmamış olayları çok önceden bildiren, 'Tasarım
gerçekleşecek, istediğim her şeyi yapacağım diyen
benim.”
10
Dikkat ederseniz, Tanrı eşsiz konumu ve varlığını vurgulamak için
gelecekle ilgili bilgisini kanıt olarak gösteriyor. Hiç kimse, ister
insan ister ruh olsun, geleceği bu şekilde bildiremez. Çünkü
geleceği bilmek yalnız Rab Tanrı’ya özgüdür.
Ayrıca Rab geleceği bildirirken, tahminler ve ih��maller üzerinde
durmaz. Tam tersi yukarıdaki ayetlerde belir��ldiği gibi geleceği
ayrın��lı olarak, sırasına göre açıklar. Dahası, Kutsal Kitap’ta
gördüğümüz peygamberlik türü, genellikle sıra dışı, olağanüstü
hatta imkânsız türdendir. Örneğin önümüzdeki yüzyılda büyük bir
savaş çıkacak dersek, pek kimseyi şaşırtmayız. Fakat önümüzdeki
yüzyılda hiç savaş çıkmayacak dersek, bu tüm olasılıkların dışında
olur. Aynı şekilde Kutsal Kitap’ta rastlanan peygamberlikler de
gerçekten inanılması güç türdendir. Örneğin Tanrı Peygamber
Yeşaya aracılığıyla şöyle bir önbildiride bulunur: “Kız gebe kalıp
bir oğul doğuracak.”5 Bu her gün olan bir şey değil. Ha��a
Mesih’ten başka hiç kimse, erden bir kızdan doğarak dünyaya
gelmemiş��r. Bu, tarihte eşi benzeri bulunmayan bir mucizedir!
İşte Rab bu tür peygamberlik sözleri bildirerek olağanüstü
kudretini ve hikmetini gösterir.
Tanrı kendi bilgeliğinin kimse tara��ndan suiis��mal edilerek
kullanılmasına göz yummaz. Başlangıçtan beri Tanrı sahte
peygamberlerin ortaya çıkacağını söyledi ve onları nasıl ayırt
edebileceğimizi de şöyle belirtti:
Yasanın Tekrarı 18:19-22 - “Adıma konuşan
peygamberin ilettiği sözleri dinlemeyeni ben
cezalandıracağım. Ancak, kendisine buyurmadığım
bir sözü benim adıma söylemeye kalkışan ya da başka
11
ilahlar adına konuşan peygamber öldürülecektir. Bir
sözün RAB'den olup olmadığını nasıl bilebiliriz?’ diye
düşünebilirsiniz. Eğer bir peygamber RAB'bin adına
konuşur ama konuştuğu söz yerine gelmez ya da
gerçekleşmezse, o söz RAB'den değildir. Peygamber
saygısızca konuşmuştur. Ondan korkmayın.”
Demek ki, Rab’den gelen söz yüzde yüz isabetli olmalı. Konuşan
Rab Allah ise, O’nun en ufak bir detayda bile hata yapması
imkânsızdır. İşte Rab’bin kelâmı bu şekilde kendini belli
etmektedir.
Anlaşılan şu ki, geleceği bildirmek Tanrı’nın özel mührüdür. Başta
dediğimiz gibi pek çok kâhin ve peygamber Tanrı adına
konuştuğunu iddia etmiş��r. Hangisinin doğru olup olmadığına
insanlar karar veremiyor. Çünkü hepsi güzel şeyler söyler.
Nitekim kötülük yapmamızı öğütleyen bir peygamber ya da dini
kitap pek tutulmaz. Ancak Tanrı Kitabı’nın geçerliliğini ve
doğruluğunu belirleyen şey, geleceği mükemmel bir isabetle
bildirmesidir. Hangi kitap geleceği tam bir isabetle açıklıyorsa o
Tanrı’nın Kitabı’dır, çünkü ilahi mührünü taşıyordur.
PEYGAMBERLİK SÖZLERİ
K-utsal Kitap’a gelince, sadece bir ya da
iki tane peygamberlik sözü veya önbildiri görmüyoruz. Bir
araş��rmacıya göre Kutsal Kitap’ta 8.362 ayet peygamberlik sözleri
içerir.6 Ya da bir başka tespite göre: Kutsal Kitap ayetlerinin
vahyedildikleri sırada mesajların yüzde otuzu geleceği bildiren
açıklamalardır.7 Yani baştan sona kadar Kutsal Kitap peygamberlik
sözleriyle kaynıyor ve böylece Rab’bin gerçek vahyi olduğunu
açıkça ispatlıyor.
12
Burada Kutsal Kitap’ın geleceğe ilişkin yazdığı her şeye yer vermek
imkânsız; ama kısaca birkaç örneğe bakarsak olağanüstü isabe��ni
göreceğinizden eminiz:
Kral Koreş – Tarih sevenler Med-Pers Kralı Koreş’in
ününü duymuşlardır. M.Ö. 539’ da koca Babil
İmparatorluğu’nu çökerten kişiydi. Koreş kesin
bilinmemekle birlikte en erken M.Ö. 600 civarında
doğmuştur. Ölümü ise M.Ö. 530 olarak biliniyor.
Koreş’in krallığından yaklaşık 150 sene önce yaşayan
Peygamber Yeşaya da, Koreş’in Babil Krallığına son
vereceğini ve ardından İsrail halkını salıvereceğini
Kutsal Kitap net bir şekilde yazar. Hatta henüz gün
görmemiş bu kralın ismini üç kere telaffuz eder:
Yeşaya 44:28 – “Koreş için, 'O çobanımdır, her
istediğimi yerine getirecek, Yeruşalim için, 'yeniden
kurulacak, Tapınak için, 'Temeli atılacak diyen RAB
benim.”
Yeşaya 45:1 – “RAB meshettiği kişiye, sağ elinden
tuttuğu Koreş'e sesleniyor. Uluslara onun önünde baş
eğdirecek, kralları silahsızlandıracak, bir daha
kapanmayacak kapılar açacak.”
13
Yeşaya 45:13 – “Koreş'i doğrulukla harekete
geçirecek, yollarını düzleyeceğim. Kentimi o
onaracak, sürgünlerimi ücret ya da ödül almadan o
özgür kılacak." Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.”
Kral Koreş, Babil’i M.Ö. 539’ da fethe��kten sonra, Rab’bin 150 yıl
önce bildirdiği söz uyarınca, özellikle Tapınağı yeniden kurmak
üzere, Yahudi sürgünleri kendi topraklarına geri gönderdi.
Düşünün ki, putperest bir kral Allah’ın mabedini yeniden yapmak
için ferman çıkar��yor ve bu olup bitenler 150 yıl önce haber
veriliyor. Bu olayı o dönemden kalma ünlü Koreş Silindiri’nde de
okuyabiliyoruz. Bir de bu alışılagelmiş bir durum da değildi. O
dönemin kralları fethe��kleri ulusları ya tümden yok eder ya da
kölelik boyunduruğuna bağlardı. Koreş ise, ilk defa, daha önce
topraklarından sürülen ulusları topraklarına geri yolladı. İşte
14
Tanrı’nın bilgeliğinin kanıtı!
Babil’in Yıkılışı – Bir başka önemli peygamberlik
sözü ise, Babil’in birebir ele geçirilişiyle ilgilidir.
Babil kenti, zamanında dünyanın en büyük ve zengin
başkentiydi. Kral Nebukadnessar Babil kentini kendi
yüceliğini ilan eden ulu bir metropole çevirmeye
gayret etti. Şehrin birçok özelliği buna ne kadar özen
gösterildiğini açıkça gösterir:
Babil şehri 10.120 dönüm üzerinde kurulmuştu.
İki sıra halinde dizilen çift surlar, 27 km
uzunluğunda ve savaş arabalarının üzerinden
geçebileceği geniş likteydi.
Geniş bir hendek ve onlarca burç şehri
çevreliyordu.
Fırat Nehri şehrin ortasından akıyordu.
Şehrin, 100 civarında, muhteşem kent kapısı
vardı.
Dünyanın yedi harikalarından biri olan ünlü
Asma Bahçeleri oradaydı.
Toplam 53 putperest tapınağı vardı. Babil’in en
önemli tapınağı “Esagila” (Dikbaşın evi) İlahları
15
Marduk adına yapılmıştı. İçinde yaklaşık 150 ton
som altınla yapılmış üç heykel vardı.8
Babil kenti
muhteşem bir
insan eseri
olmanın yanı
sıra
“fethedilemez”
namına da
sahipti.
Nebukadnessar’ın torunu olan Belşassar döneminde (M.Ö.
539) Med-Pers orduları şehri kuşattı. Babil Kralı Belşassar
ise hiç kaygılanmıyordu çünkü şehirdeki gıda depoları çok
uzun bir kuşatmaya dayanabilecek kadar büyük ve kentin
surları fazlasıyla güçlüydü. Ancak kısa bir süre sonra
Babil bir gecede düştü ve Belşassar öldürüldü. Peki nasıl
oldu?
16
Med-Pers Kralları Babil’i doğrudan fethetmenin imkânsız
olduğunu biliyorlardı. O yüzden farklı bir yol
denemeliydiler. Şehrin ortasından geçen Fırat Nehri’nin
sularını farklı bir yöne çevirerek, nehrin yatağındaki sığ
sulardan yürüyerek içeri girmeyi başardılar. Böylece
neredeyse hiç savaşmadan koca Babil’i bir gecede ele
geçirdiler. Gerçekten zekice bir plandı.
İlginç olan şu ki, yaklaşık 70 yıl öncesinde Yahuda’da
peygamberlik eden Yeremya, Babil şehrinin nasıl ele
geçirileceğine dair çok net bir beyanda bulunmuştu:
Yeremya 51:36-39 – “Bunun için RAB diyor ki, "İşte
davanızı ben savunacağım, öcünüzü ben alacağım;
onun ırmağını kurutacak, kaynağını keseceğim. Babil
taş yığınına, çakal yuvasına dönecek, dehşet ve alay
konusu olacak. Kimse yaşamayacak orada. Halkı
genç aslanlar gibi kükreyecek, Aslan yavruları gibi
homurdanacak. Ama kızıştıklarında onlara şölen
17
verip hepsini sarhoş edeceğim; keyiflensinler,
uyanmayacakları sonsuz bir uykuya dalsınlar diye"
diyor RAB.”
Okuduğumuz gibi Peygamber Yeremya, Med-Pers ordularının
Babil şehrini “nehri kurutarak” nasıl ele geçireceklerini tam olarak
anla��r. Unutmayalım ki, Yeremya’nın günlerinde Babil gibi bir
ken��n yıkılışını bildirmek, birinin bugünkü Kahire ya da İstanbul
gibi büyük bir metropolün bir anda yok olacağını söylemesi gibi
son derece uçuk bir iddiaydı. Bundan, konuşanın Yeremya değil
de Rab olduğu net anlaşılır. Kutsal Kitap’ta daha birçok büyük
şehrin yıkılışını bildiren ayetler de bulunmaktadır.9
Yukarıda sözünü e��ğimiz olaylara benzer örnekleri çoğaltmak
mümkündür. Bu şekilde daha önce belir��ğimiz gibi Kutsal
Kitap’ın çok önceden inanılmaz bir isabetle geleceği haber
verdiğini görebiliyoruz.
Kutsal Kitap’ın bu peygamberlik özelliği, en çok İsa Mesih’in
haya�� ve hizme��yle ilgili olarak daha da netleşir. Onda Mesih’in
ilk gelişine ilişkin 300’den fazla önbildiri bulunmaktadır. 10 Bunun
bazı örneklerini şöyle sıralayabiliriz:
Mesih’in Yahuda oymağından gelmesi – Yaratılış
49:10
Davut’un soyundan gelmesi – 2.Samuel 7:12
18
Bakireden doğması –
Yeşaya 7:14
Beytlehem kasabasında dünyaya gelmesi– Mika 5:2
Celile’de hizmet etmesi – Yeşaya 9:1
Mucizeler yapması – Yeşaya 61:1
Yeruşalim’e sıpaya binerek girmesi – Zekeriya 9:9
30 parça gümüş karşılığında ele verilmesi – Zekeriya
11:12-13
Günahlarımızı yüklenmesi – Yeşaya 53
Elleri ve ayaklarının delinmesi – Mezmur 22:16
Elbiselerinin kurayla paylaşılması – Mezmur 22:18
Zenginin mezarına konulması – Yeşaya 53:9
Ölümden dirilmesi – Mezmur 16:10
Bu listeyi birçok ayrın��yla daha fazla uzatabiliriz. Ama gerçek şu
ki, asırlar öncesinden bir kimsenin haya��yla ilgili olarak bu kadar
bilgi verilmesi ve bu önbildirilerin tam tamına yazıldığı gibi
gerçekleşmesi, bir mucizeden de ötedir. Bu ancak Tanrı’nın işi
olabilir.
Birileri şöyle i��raz edebilir: “Ya burada sıralanan bazı olaylar
19
birçok farklı kişinin haya��nda da görülmüştür.” Olabilir, ama
mesele burada sıralanan özelliklerin bazıları değil, hepsinin tek
bir kişinin haya��nda yerine gelmesidir. Tüm önbildiriler değil,
sadece sekiz tanesinin bir tek kişinin haya��nda gerçekleşmesinin
ista��s��ksel olasılığı 10x17’de bir olarak tespit edilmiş��r. 11 Yani
100.000.000.000.000.000 (Yüz katrilyon) kişiden yalnız birisinin
yaşamında gerçekleşebilir. Bu öyle büyük bir rakamdır ki; bu
kadar Türk Lirasını alıp Türkiye’yi kaplamaya kalsak, üst üste iki
sıra ile kaplanmış olurdu. Sonra adamın birini alıp gözlerini
bağlasak ve işaretlenmiş bir tek lirayı bulmaya göndersek onun
bu kadar geniş bir alanda, bu kadar lira arasında işaretlenmiş tek
lirayı bulmasının olasılığı ne olurdu sizce? Tek sözle imkânsız! İşte
bir insanın Mesih’le ilgili asırlar öncesinden yazılan bunca
peygamberlik sözlerinin bırakın hepsini sadece sekiz tanesini,
yerine getirme olasılığı da bu kadardır.
Yukarıda Mesih’in ilk gelişine ilişkin inanılmaz peygamberlik
sözlerine bak��k; ama bunların üstünde inanılması güç bir şey
daha vardır. Mesih’in ilk gelişine ilişkin 300’den fazla
peygamberlik sözü vardır dedik. Ama Mesih’in ikinci gelişiyle ilgili,
yaklaşık 2.300’den fazla önbildiri vardır. 12 Mesih’in ilk gelişine
göre, ikinci gelişiyle ilgili olarak 7 kat daha fazla peygamberlik
sözü mevcu��ur. Bunların arasında Mesih gelmeden önce
dünyada yaşanacak kaosa ilişkin, açık ve net olan onlarca
belir��ler vardır. Son günde “Armagedon” olarak bilinip de
gerçekleşecek olan büyük savaş ile ilgili olarak yüzlerce ayrın�� da
bulunur. Yine Mesih yeryüzüne geldikten sonra kurulacak bin
yıllık egemenlikle ilgili olarak çok sayıda önbildiri vardır. Kitabın
devamında bunların ayrıntılarına bakacağız.
Sonuç olarak Allah’ın Sözü olan Kutsal Kitap geleceği bildirmede
20
tek ve eşsizdir:
1. Kutsal Kitap geleceği dolaylı değil, detaylı bir şekilde
açıklar.
2. Kutsal Kitap geleceği tahminen değil, tam bir isabetle
açıklar.
3. Kutsal Kitap olası olaylar değil, olağanüstü olaylar
açıklar.
4. Kutsal Kitap birkaç değil, binlerce peygamberlik sözü
açıklar.
İşte Kutsal Kitap’ta görülen bu Tanrısal mühür sayesinde, onun
Rab’den gelen güvenilir ve mükemmel bir eser olduğuna tam
güvenimiz vardır. En önemlisi Kutsal Kitap, geleceğe ilişkin
güvenilir bir tek rehber olarak karşımıza çıkar. Çünkü geleceği bu
kadar büyük bir isabetle açıklayan bir kitap, ancak Tanrı’dan
gelebilir. Bu yüzden geleceği öğrenmek için tek yol haritası
Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap’��r. Tanrı, Mesih’in havarisi olan
Petrus aracılığıyla şöyle belirtir:
2.Petrus 1:19 - “Peygamberlerin sözleri bizim için
daha büyük kesinlik kazandı. Gün ağarıp sabah
yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde
ışık saçan çıraya benzeyen bu sözlere kulak verirseniz,
iyi edersiniz.”
21
2. Geleceğin Manşetleri – Sonun Alametleri Nelerdir?
Seneye çıkacak olan gazete manşetlerinin bugünden size
bildirildiğini düşünün; geleceğin teknolojisinin ne hale geleceğini
veya ilerde hangi mesleklerin daha çok para kazandıracağını
bilirdiniz. Elinizde bu tür bilgiler olsaydı haya��nıza istediğiniz
şekli verirdiniz herhalde. Kötü niyetli birinin bu tür bilgilerle neler
yapabileceği malumunuzdur. Herkes geleceği merak eder. Kutsal
Kitap’ta Rab ileride olacak birçok önemli olayı ayrın��larıyla
açıklar. Kutsal Kitap özellikle dünya sona ermeden hemen önceki
dönemin binlerce ayrın��sını verir. Bunlar henüz olmamış
olayların manşetleridir. Son günlere hazırlıklı girmek is��yorsak o
zaman bunları iyice dikkate almamız gerekmektedir.
İsa Mesih son günlerle ilgili olarak havarilerine defalarca önemli
bilgiler aktardı.13 Ancak tüm bu öğre��şlerin ortak yönü, Mesih’in
öğrencilerini her daim hazır, yani ayık ve uyanık olmaya
çağırmasıdır. Ne için hazır olmaları gerekiyordu? Geleceğin en
büyük manşe�� için: İsa Mesih’in yeryüzüne geri dönüşü! Mesih
bu konuda onları defalarca uyardı:
Luka 17:24 - “Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür
ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu14 kendi
gününde öyle olacaktır.”
Luka 21:27 – “O zaman İnsanoğlu'nun bulut içinde
büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.”
22
İşte bizi bekleyen en önemli olay, Mesih’in yeryüzüne geri
dönüşüdür! İsa Mesih kendi gelişinden önce ve sonra neler
olacağını çok detaylı bir şekilde açıkladı. Fakat bu olmadan
Mesih, öğrencilerine kendilerinin tanık olacağı çok önemli bir
başka olaydan söz etti:
YERUŞALİM’İN YIKILIŞ I
İn- sanların geleceği öğrenmek konusunda
sabırsız ve meraklı olduklarından bahsetmiş��k. Mesih’in
havarileri de dünyanın sonu gelmeden, nelerin olacağını ya da ne
tür belir��lerin görüleceğini merak ederlerdi. Yeruşalim’de
geçirdiği son ha��a gününün birinde Mesih şehrin karşısındaki
Zey��n Dağı’nda oturup öğrencilerine son günlerle ilgili alametleri
tek tek sıralamaya başladı. O sırada havariler, gözleri önünde
tüm görkemiyle parlayan Kudüs Tapınağı’nı konuşuyorlardı.
Mesih o zaman Tapınak’la ilgili olarak çok çarpıcı bir önbildiride
bulundu: "Bütün bunları görüyor musunuz?" dedi. "Size doğrusunu
söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!" 15
Havariler bir hayli şaşırdılar; çünkü Tapınak, çok büyük ve güçlü
bir yapı olmanın yanı sıra, halkın arasında varlığını gösteren
Tanrı’nın sembolüydü.
Yani yıkılması imkânsız diye biliniyordu.
Aslında Mesih birkaç gün önce Zekeriya’nın peygamberliği
uyarınca, Yeruşalim’e sıpaya binmiş olarak girdiğinde ve İsrail’in
din bilginleri tara��ndan reddedildiğinde Yeruşalim’in böyle bir
sona uğrayacağını bildirmiş�� bile. Nedenini de açıkladı: “Çünkü
Tanrı’nın senin yardımına geldiği zamanı fark etmedin.” 16 İsrail
halkı, asırlarca beklediği Mesih’i tanıyamadı ve O’nu redde��.
Yeruşalim’in yıkımı bunun doğal sonucuydu.
23
Öğrenciler, Kudüs Tapınağı’nın yok olacağına dair bu sözün
karşısında şaşıp kaldılar. O yüzden bunun zamanını merak edip,
Mesih’in geri dönüşünü ve çağın bi��mini haber veren belir��lerin
neler olacağını öğrenmek istediler. Havariler Yeruşalim’in
yıkılışından hemen sonra Mesih’in yeryüzüne geri dönüp, dünya
krallıklarına müdahale edeceğini düşünüyorlardı. Oysaki
Yeruşalim’in yıkılışı ile Mesih’in ikinci gelişi arasında asırlar
olacak��. Ne var ki, bu iki olay başka bir açıdan da birbirine
bağlan��lı ve benzerdir.
Çünkü ikisinde de Yeruşalim’in başka
uluslar tara��ndan is��la edilmesi ve Tapınağın yıkılması söz
konusudur.
Matta 24:3-13 – “İsa, Zeytin Dağı'nda otururken
öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. "Söyle bize"
dediler, "Bu dediklerin ne zaman olacak, senin
gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?"
İsa onlara şu karşılığı verdi: "Sakın kimse sizi
saptırmasın! Birçokları, 'Mesih benim' diyerek benim
adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. Savaş
gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın
korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son
demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş
açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. Bütün
bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır . "O zaman
sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan
ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. O zaman
birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek
ve birbirlerinden nefret edecekler.
Birçok sahte
24
peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi
saptıracak. Kötülüklerin çoğalmasından ötürü
birçoklarının sevgisi soğuyacak. Ama sonuna kadar
dayanan kurtulacaktır.”
Mesih’in verdiği cevapta, aslında her iki olaya değinerek, tek bir
açıklama yap��ğını görebiliyoruz. Bir açıdan kendisinden 40 sene
sonra, Yeruşalim’de gerçekleşecek olan yıkımdan söz ediyor; ama
diğer açıdan ikinci gelişinden önce görülecek, daha büyük bir
yıkımı anla��yor. O yüzden bu bölümü okurken bu ikili anlamı göz
önünde bulundurmak son derece önemlidir.
Yeruşalim’in yıkımına gelince, tarih kitaplarından bunun M.S.
70’te gerçekleş��ğini biliyoruz. O dönemde Yahudiler, Roma
İmparatorluğu’na karşı büyük bir isyan çıkar��lar. Sezar da
Equestris adını taşıyan ünlü Onuncu Lejyon’unu Yahudiye’ye
gönderdi. Yeruşalim’i kuşa��ktan bir süre sonra kent halkı
açlıktan öyle perişan oldu ki, kendi çocuklarını bile yemeye
kalkış��. Büyük bir savaş sonunda Romalılar şehre girdi. Yahudiler
belki merhamet ederler diye Tapınağa sığındılar. Roma askerleri
Tapınağa sığınmış Yahudiler’i nasıl çıkaracağı konusunda kararsız
kaldılar. Birden birileri Tapınağın içine yanan bir odun parçası
a�� ve Tapınak tümden alev aldı. Yangın arkasında büyük bir
katliam oldu. Ancak içeri girdiklerinde, Tapınağı kaplayan al��nın
eriyip taşların arasına girdiğini fark e��ler. Buna çok kızan Roma
generali Titus, al��nı kurtarmak için Tapınağın her bir taşının
sökülmesini emre��. Böylece Mesih’in 40 sene önceki
peygamberlik sözleri, birebir yerine gelmiş oldu. Tapınakta taş
üstünde taş kalmadı.17
25
Mesih’in sıraladığı diğer belir��lere dönecek olursak ne dediğimizi
ha��rlayacaksınız. Bunlar sadece M.S. 70’te Yeruşalim’in uğradığı
yıkım için değil, aynı zamanda dünyanın sonunda yeniden
uğrayacağı yıkım için söylenen sözlerdi. Daha önce bahse��ğimiz
ikili gerçekleşme söz konusudur. Böylece Mesih’in söylediklerinin
Kudüs’ün ilk yıkımında kısmen yerine geldiğini görüyoruz. Ve bu,
son günlerdeki ikinci yıkımında belir��lerin tamamlanacağını
gösterir.
SONUN ALAMETLERİ:
Mesih’in son günlerle ilgili olarak haber verdiği belirtilere gelelim.
Bunlar İncil’in üç ayrı bölümünde kayıtlı: Ma��a 24, Markos 13 ve
26
Luka 21. Bu üç bölüm arasında birçok benzerlik vardır. Hepsi son
günlerden hemen önce baş gösterecek savaşlar, kıtlıklar,
depremler ve zulümlerden söz eder. Bunların birçoğunun bugün
dahi gerçekleş��ğini görebiliyoruz. Ancak birisi ‘’Son 2000 yıldır
bunlar hep görülüyor,’’ diyebilir. O halde Mesih, öğre��şlerinde
dünyanın sonuyla ilgili olarak neyi farklı öğretiyor?
Bunu anlamak için Mesih’in tüm bu olayları özellikle “doğum
sancılarına” benze��ğini dikkate almak gerekiyor. Doğum yapmış
ya da eşine bu yönden yardımcı olmuş kişiler bilir ki, doğum bir
anda olup bitmez. Saatler öncesinden, ha��a bazen günler
öncesinden sancılar hafi��en başlar. Bunlar başta pek sık ya da
ağır olmaz. Fakat zaman geç��kçe hem sancılar sıklaşır hem de bir
hayli ağırlaşırlar. İlk başta her 15 dakikada bir olabilir; ama
sonuna doğru ar��k her 3 dakikada bir gelmeye başlar. İlk sancılar
ancak birkaç saniye sürer; fakat sona doğru sancılar bazen uzunca
bir dakika sürebilir. Çekilen acılar da gi��kçe ağırlaşır.
İşte
Mesih’in son günlerin belir��lerini doğum sancılarına benze��rken
muhtemelen kaste��ği de şudur: savaşlar, depremler ve kıtlıklar
arada bir olur, hep olmuştur. Fakat dünyanın sonu yaklaş��kça
bunlar sıklaşacak ve ağırlaşacak��r. Ar��k büyük felaketler üst üste
gelmeye başlayacak��r. İşte son yıllarda da gördüklerimiz aynı bu
şekildedir. Demek ki, doğum sancıları başladı bile…
Şimdi dünyanın sonunu haber veren ve Mesih’in “doğum
sancıları” olarak tanımladığı belirtileri tek tek ele alalım:
Sahte Mesihler ve Peygamberler – En başta İsa
Mesih son günlerde birçok sahtekârın meydana çıkıp
insanları aldatacağını belirtir. Aslında Mesih İsa’nın
27
döneminden bu yana birçok kişi O’nun kılığına
girmeye çalıştı. Aynı şekilde kendini peygamber diye
ilan eden çok isim oldu. Son yüzyılda da birbirinden
garip tarikatların türeyip hızla çoğaldığına tanığız.
Ama özellikle son günlerde “Mesih benim!” ya da
“Mesih orada!” diyen daha pek çok kişiye
rastlayacağız, rastlıyoruz da.
Kutsal Kitap, bu
sahtekârların insanları saptırmak için “büyük belirtiler
ve harikalar” yapacaklarını da söyler.18 İşte tüm
bunlar yalancıdır; çünkü bir tek Mesih vardır O da
göklerdedir. Geldiğinde de tüm dünya O’nu görecek
ve tanıyacaktır; çünkü “İnsanoğlu’nun gelişi, doğuda
çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi
olacaktır.”
19 Ayrıca özellikle son yıllarda dünyanın
sonuna bir tarih koymak da moda olmuştur. Sonun ne
zaman geleceğine dair Kutsal Kitap, açık bir şekilde
şunu belirtir: “O günü ve saati… Baba’dan başka
kimse bilmez.”
20 O halde sonun tarihini koymaya
çalışanlar, iyi niyetten de yapsalar, Rab’bin sözüne
karşı geldiklerini bilmelidir. Ne var ki, İsa Mesih’in
sıraladığı olayların gerçekleştiğini gördüğümüzde
sonun yaklaştığını elbette söyleyebiliriz, ama kesin
tarihini koymak mümkün değildir.
28
Savaşlar – Tarih kitaplarımız savaşlarla dolup taşıyor.
İnsanlar hep savaşmıştır. Ancak son günlerde
savaşların sıklaştığını, ağırlaştığını görebiliyoruz.
Sadece son yüzyılda iki büyük dünya savaşı yaşandı.
Kısa bir süreç içinde bu iki savaştan 100 milyona
yakın insan öldü. Ardından savaşların arkası hiç
kesilmedi. Kutsal metinde belirtildiği gibi bu savaşlar
sadece devletler arasında değil, uluslar yani etnik
gruplar arasında da çoğaldı. Bu noktada ilginçtir ki
Luka özellikle “isyan haberleri” duyacaksınız diye
yazar.
Özellikle Orta Doğu’da son yıllarda yaşanan ve
birçok ülkenin yönetimlerini değiştirip, kaosa teslim
olduğu büyük devrimlere şahit olduk. Zaten bu
bölgede son yıllarda savaş üstüne savaş haberleri hiç
kesilmedi, tersine bu haberlerin hep çoğaldığını
görebiliyoruz. Ne var ki bunlar sadece doğum
sancılarının başlangıcıdır.
Kıtlıklar – Bu tür afetler bazı yerlerde o kadar
yaygınlaştı ve sıradanlaştı ki, ne kadar ölümcül bir
etkisi olduğunu unutuyoruz. Şu anda dünyada toplam
1 milyar insan, yani küremizde yaşayan yedi kişiden
biri yeterince yemek bulamıyor. Kanser, sıtma ve
benzer öldürücü hastalıklardan çok, insanlar açlıkla
29
ilgili komplikasyonlardan ölüyor:
Her gün yaklaşık
25,000 kişi.21 Dünyanın tüm teknolojik gelişmelerine
rağmen bir türlü açlık sorununu çözemedik. İnsanlar
bir yandan o kadar zengin ve rahat bir hayata sahip
iken, bir diğer yandan da bir lokma ekmeğe muhtaç
olarak aradan kaybolup gidiyor. Ne yazık ki, bu
felaketlerin çoğundan tamamen habersiziz; çünkü bu
felaket televizyonlarımıza yansımıyor. Onun yerine
zenginleri ve zengin olmak isteyenleri konu alan
programlar hiç gündemden düşmüyor. Ayrıca bazı
zengin devletler ile birlikte Birleşmiş Milletler
Teşkilatı büyük miktarda bağış yapmasına rağmen,
nedense sorun her geçen yıl daha da büyümektedir.
Dünya nüfusunun artmasıyla ve Mesih’in sözünü
ettiği diğer küresel sıkıntıların baş göstermesiyle
maalesef bu sorunun daha da büyüyeceğini tahmin
edebiliriz.
30
Depremler –Türkiye’de depremlerin yok edici
gücünden söz etmeye gerek yoktur. Kocaeli olsun,
Van olsun ülkemizin her bir ucunda bunun acısını
tatmışızdır. Son yıllarda, özellikle gelişen teknoloji
sayesinde, dünya çapında pek çok depremden
haberdar oluyoruz. Bir de deprem haberleri öyle üst
üste geliyor ki artık Haiti, Avustralya ya da Şili’yi
sormuyoruz bile. İstatistiklere göre dünya çapında her
yıl ortalama 20,000 deprem tespit edilmektedir.
22 Bu
bağlamda Luka’nın kaydettiği şu sözler pek dikkat
çekicidir: “Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların
uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler.” 23
Bu sözler dünyanın birçok yerinde, New Orleans
(ABD), Endonezya ve Japonya’da son yıllarda
31
görmeye alışık olduğumuz tsunami ve benzer büyük
kasırgaları birebir tarif ediyor. Emin olun dünyanın
sonu yaklaştığında daha çok sarsıntılar yaşayacağız;
çünkü bunlar sadece doğum sancılarının başlangıcıdır.
Salgın Hastalıklar – Luka bölümünde Mesih
özellikle salgın hastalıkları listeye ekler.
24 Ne gariptir
ki, neredeyse her yıl yeni bir çeşit grip ortaya çıkıyor.
Ağız maskeleriyle dolaşan kalabalıkların manzarası
bize artık pek garip gelmiyor. En basit olarak eskiden
insanların kanserle bu kadar savaştıklarını hatırlıyor
musunuz? Kuşkusuz sağlıksız besin ve uygunsuz
yaşam alışkanlıkları bunu daha çok tetiklemiştir. Fakat
sonuç olarak insanlar hayatlarının önemli bir kısmı
hastanelerde geçiyorlar. Keza uzmanlar bu tür
epidemilerin daha da çok artacağı ve yaygınlaşacağı
yönünde uyarılarda bulunuyor. Bunun en çarpıcı
örneği HIV virüsünün yol açtığı epidemidir. 1990’da
sadece 8 milyon HIV vakası vardı. 2010’da ise bu
rakam 34 milyona ulaştı.
25 Korkunç bir artış! Mesih’in
belirttiği gibi salgın hastalıklar çoğaldıkça dünyanın
sonunun bir o kadar yaklaştığını bilebiliriz.
32
Kötülük çoğalacak – Matta şu sözleri kaydeder:
“Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının
sevgisi soğuyacak.”
26 Bu konuda özel bir şeyler
anlatmaya gerek yok, çevremize bir göz gezdirmemiz
yeterlidir. Günümüzün dünyasında, kötülük yapmak
için daha önceleri hiç olmadığı kadar öyle çok fırsatlar
oluyor ki! İnsanlar sözde hayatlarını kolaylaştırmak
için bir sürü alet ve teknoloji geliştirmiştir; ama gel
gör ki, bunlar bizi daha çok günaha sürüklüyor.
Televizyon ve internet bunun en çarpıcı örnekleridir.
En basit olarak eskiden zina işlemek isteyen, bunun
gizliden bir yolunu zar zor bulmaya çalışırdı.
Şimdiyse zinanın bin bir çeşidi evimizin içine kadar
girmiştir. Her an elimizdeki telefondan bile birçok
farklı günaha bulaşabiliriz. Pornografiyle ilgili
istatistikler şok edicidir: Çocukların ilk kez online
porno ile karşılaştıkları yaş ortalaması 11’e inmiştir.
Diğer taraftan 24 yaşın altındaki erkeklerin %70'i
pornografik siteleri sık sık ziyaret ediyor.27 Kısacası
Mesih’in öngördüğü gibi; bugün kötülük baş
döndürücü bir hızla çoğalıp, yaygınlaşmaktadır. Ne
yazık ki, ayette belirtildiği gibi; kötülüğün
çoğalmasıyla birçok imanlının sevgisinin soğuması
kaçınılmazdır.
33
Zulüm – Kilisenin ilk günlerinden bu yana Mesih
izleyicileri hep zulüm görmüşlerdir. Ancak ne ilginçtir
k i , “modern” dediğimiz bu çağda geçen tüm
çağlardan çok daha büyük zulümler görülmektedir.
Şu anda Çin’de, Sudan’da ve Kuzey Kore’de Mesih
imanlıları çok korkunç haksızlıklara ve işkencelere
maruz kalmaktadırlar.
Şaşırmamalıyız; çünkü Mesih
son günlerde böyle olacağını önceden söyledi: “O
zaman sizi sıkıntıya sokacaklar, öldürecekler. Benim
adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek.”28
“Bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp
zulmedecekler. Sizi havralara teslim edecek,
zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların,
valilerin önüne çıkarılacaksınız… Anne Babanız,
kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele
verecek ve bazılarınızı öldürtecekler.” 29 Mesih’in
burada tarif ettiği zulümleri kendi ülkemizde de
görebiliyoruz. Fakat son günlere yaklaştıkça özellikle
Mesih imanlıları resmen birer hedef tahtası haline
gelecektir.
İmandan sapma – Son günlerde çok çetin anlar
yaşanacaktır. O yüzden birçok Hristiyan inancından
34
dönerek sapacak. Kimisi aşırı tehditler ve baskılardan
dolayı kopacak, kimisi sahte öğretmenlerinin etkisiyle
farklı yollara sapacak, kimisiyse dünya zevklerine
kapılıp batacaktır. İncil’in ilerdeki bölümlerde benzer
sözler buluyoruz: “Ruh açıkça diyor ki, son
zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü
nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine
kulak vererek imandan dönecek.”30 Aslında son
yüzyılda eskiden Hristiyan zemini üzerinde kurulan
Batı ülkelerinin birçoğu ahlaksızlığa battıkça batıyor.
Aslında gerçek şudur ki, ülkeler Hristiyan olamaz;
çünkü yalnız kişiler olabilir, hem de Mesih’e
gerçekten bağlanan kişiler Hristiyan sayılabilir.
Yani
yalnız İsa’ya yürekten iman edip de Kutsal Kitap’ın
sözlerini yaşayan kişiler gerçek anlamıyla Hristiyan
olur. Yine de daha şimdiden, eskiden Mesih’e
inandığını söyleyen dünyanın önemli bir kısmı, dünya
sefahatine dalıp Tanrısal değerlerden hızlı adımlarla
uzaklaşmaktadır. Bundan son günlere bir hayli
yaklaştığımızı anlıyoruz.
İsa Mesih açıkça der ki, tüm bunların çok önceden bildirildiği
halde insanlar yine de aldırış etmeyecekler. Mesih bunu
Peygamber Nuh’un günlerine benze��r: “Nuh'un günlerinde nasıl
olduysa, İnsanoğlu'nun gelişinde de öyle olacak. Nuh'un gemiye
bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor,
evlenip evlendiriliyorlardı.”31 Nuh çağdaşlarını yıllarca uyardığı
halde insanlar hep onunla dalga geç��ler. Yıkım geldiğinde
35
insanların hâlâ tek düşündüğü yemek yemek, içmek ve
evlenmek��. Luka bölümünde şunu ekler: “Lut'un günlerinde de
durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp sa��yor, tohum ekiyor, ev
yapıyorlardı. Ama Lut'un Sodom'dan ayrıldığı gün gökten ateşle
kükürt yağdı ve hepsini yok e��. İnsanoğlu'nun ortaya çıkacağı gün
durum aynı olacak��r.”
32 Yani herkes günlük işlerine öyle bir
dalacak ki yıkımın geldiğinden bile haberleri olmayacaktır.
Bugün aynı vurdumduymazlığa tanık oluyoruz. İnsanlar sanki hiç
ölmeyip, ebediyen yaşayacakmış gibi yaşıyorlar. Oysa dünyanın
sonu ansızın üzerlerine çökecek��r. İncil şunu der: “İnsanlar, ‘Her
şey esenlik ve güvenlik içinde’ dedikleri bir anda, gebe kadının
birden sancılanması gibi, ansızın yıkıma uğrayacak ve asla
kaçamayacaklar.”33
Kutsal Kitap başka bir yerde bu son dönemde yeryüzünde
yaşayacak insanları, yine son derece isabetli bir şekilde tarif eder:
“Şunu bil ki, son günlerde çe��n anlar olacak��r. İnsanlar kendilerini
seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü
dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, uzlaşmaz,
i��iracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar.
Hain, aceleci, kendini beğenmiş, Tanrı'dan çok eğlenceyi seven,
Tanrı yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler
olacaklar. Böylelerinden uzak dur.” 34 Sanki bugünü anla��yor değil
mi?
Yukarıda gördüğümüz gibi, Mesih’in son günlerle ilgili söyledikleri
şimdiden büyük ölçüde gerçekleşmeye başladı bile. Özellikle son
36
yıllarda bu “doğum sancıları” adeta sıklaşıp ağırlaş�� diyebiliyoruz.
Bu, sonun geldiği anlamına gelmez, ama çok yaklaş��ğı anlamına
gelir.
Çünkü dünyanın sonu esas, Mesih’in yeryüzüne geri
döndüğü gün gelecek��r. O zamana kadar daha çok savaş, kıtlık,
deprem ve zulüm görülecektir.
Son olarak İsa Mesih bu bölümlerde birçok defa “Sakın
korkmayın!” ya da “Telaşlanmayın!” gibi sözlerle öğrencilerini
cesaretlendirir. Neden? Çünkü bunların hepsinin olması gerek.
Dikkat ederseniz, Rab gelecekte bütün olacakları bildiriyorsa, her
şey O’nun kontrolünde demek��r. Bu yüzden Mesih’e inananlar
için endişelenmek için bir sebep yoktur. Tersine “bütün bunların
gerçekleş��ğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır,
kapıdadır.”35 Sonuç olarak dünyamızda her şeyin yoluna girmesi
için ne kadar çok dilek tutsak da, İsa Mesih’in sözüne dayanarak
sona yaklaş��kça dünyanın gi��kçe korkunç bir kaosa
sürükleneceğini görebiliyoruz.
37
3. Geleceğin Haritası – Son Günlerde Neler Olacak?
Kutsal Kitap’ın baştan sona kadar son günlere ilişkin vurguladığı
başlıca olayı, kuşkusuz ki Mesih’in dünyaya geri dönüşüdür.
Dünya tarihine son noktayı koyacak olan Mesih’��r. Peki neden
başka bir peygamber değil de özellikle İsa Mesih’in geri dönmesi
gerek? Ya da neden Mesih göğe alındı? Aslında tüm bu soruları
cevaplamak için ilk başta Mesih’in neden dünyaya geldiğini
irdelememiz gerekir. Ha��a dünya tarihinin başına dönüp “insan
ne amaçla yaratıldı?” diye sormamız daha isabetli olur.
DÜNYANIN EGEMENLİĞİ
Tevrat’ın ilk bölümünde Adem ve
Havva’nın yara��lış öyküsünü okuyoruz. Rab Allah mükemmel bir
dünya düzeni kurduktan sonra atalarımız Adem ve Havva’yı da
yarattı ve onları tüm dünya üzerinde egemen kıldı:
Yaratılış 1:26 – Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde,
kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki
balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara,
sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.”
Yeryüzünün tümü onların emrine bırakıldı. Adem ve Havva
dünyanın tek kralı ve kraliçesiydiler. Ancak daha sonra yılan
kılığına girmiş Şeytan’la karşılaş��lar. Şeytan onları bir takım
yalanlar ile kandırarak Tanrı’ya karşı gelmelerine neden oldu.
Böylece insan günaha düştü ve bu ölümüne yol aç��. Daha da
kötüsü, insan bu nedenle dünyanın egemenliğini Şeytan’a
kap��rdı. Böylece dünya şimdiki haliyle esas İblis’in emrindedir.
İnsanlar da onun köleleridir.
38
Tanrı bu duruma karşılık, insanları kurtarmak ve dünyayı geri
kazanmak için bir kurtuluş planı tasarladı. Baştan beri gönderdiği
peygamberler aracılığıyla yenilenecek Tanrısal bir egemenlik
müjdesini verdi. Böylece Yahudiler, Davut’un soyundan çıkacak
yüce bir kral beklemeye başladılar. Ve bir gün Melek Cebrail
Meryem Ana’ya şu sözleri bildirdi:
Luka 1:31-33 – “Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak,
adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine
'Yüceler Yücesi'nin Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na,
atası Davut'un tahtını verecek. O da sonsuza dek
Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek,
egemenliğinin sonu gelmeyecektir.”
Mesih ilahi hizmetine başlar başlamaz Tanrı’nın Egemenliği’ni her
yerde duyurmaya başladı. Daha hizme��nin ilk günlerinden beri
Şeytan ve cinler hep ona karşı direndiler. Mesih ise insanlara şifa
vererek ve içlerindeki kötü ruhları kovarak İblis’e karşı mücadele
e��. Böylece Göklerin Egemenliği’nin müjdesini yaymaya devam
e��. Ancak bir süre sonra Yahudi din bilginleri kıskançlıktan ötürü
İsa Mesih’i öldürmek için düzen kurdular. En sonunda Mesih’i
çarmıha gerdirerek amaçlarına ulaş��lar. Böylece Tanrı’nın baştan
onlara vaat e��ği Göksel Egemenliği reddetmiş oldular. Aslında
Yahudi din bilginlerini kışkırtan Şeytan’dı.
Ancak Tanrı’nın planı boşa çıkmadı çünkü öldükten üç gün sonra
İsa Mesih ölümden dirildi. Böylece Mesih Şeytan’ı yendi ve
başlangıçta insanın İblis’e kap��rdığı egemenliği hakkıyla geri
almayı başardı. Ancak İsrail halkı onu kabul etmeye hazır
olmadığından, düşmanları ayaklarının al��na serilinceye dek
39
Mesih Tanrı’nın ka��na yükseldi. İşte ikinci gelişinde Mesih,
Şeytan’a uyan tüm hasımlarını bir hamleyle yenecek ve
başlangıçta insanlara teslim edilen o Göklerin Egemenliği’ni
yeryüzünde yeniden kuracak��r. Mesih’in dünyaya dönmekteki
amacı budur. İncil birçok yerde bunu vurgular:
Matta 25:31 – “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün
melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına
oturacak.”
1.Selanikliler 1:6-8 – “Tanrı adil olanı yapacak: Size
sıkıntı çektirenlere sıkıntı ile karşılık verecek, sıkıntı
çeken sizleriyse bizimle birlikte rahata
kavuşturacaktır. Bütün bunlar Rab İsa alev alev
yanan ateş içinde güçlü melekleriyle gökten gelip
göründüğü zaman olacak. Rabbimiz İsa, Tanrı'yı
tanımayanları ve kendisiyle ilgili Müjde'ye
uymayanları cezalandıracak.”
İbraniler 9:27-28 – “Bir kez ölmek, sonra da
yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, Mesih de
birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez
kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil,
40
kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere
görünecektir.”
Mesih böylece tüm dünya üzerine tek kral ve egemen olacak��r.
Bu doğrultuda İncil’in Vahiy bölümünde Mesih’e “Kralların Kralı
ve rablerin Rabbi” ismi verilir. 36 Ne var ki, İncil sadece İsa Mesih’in
dünyaya geri dönüşünü anlatmakla kalmıyor, bu olayın
öncesinde ve sonrasında gerçekleşecek birçok olayın ayrın��larını
da verir. İşte İncil’in son bölümü olan Vahiy özellikle bunu açıklar.
Vahiy bölümü, göğe alınmış ve Tanrı ka��nda diri olan İsa
Mesih’in kendisiyle ilgili bir vahyidir. Bu bölümde İsa Mesih,
Havarisi Yuhanna’ya gelecekte olacak birçok olayın iç yüzünü
açıklar.
Kısaca anla��ğı şudur: Mesih yeryüzüne dönmeden önce
“Mesih Karşı��” denen güçlü bir dünya önderi ortaya çıkıp, tüm
ulusları aldatmayı başaracak��r. Özellikle Yahudiler’i yok etmek
için onlarla yedi yıllık bir antlaşma yaparak birçok ülkeyi
örgütleyecek��r. Bu arada İsrail halkı nihayet tövbe edip Tanrı’ya
dönecek. Bu yedi yıllık süreçte de Tanrı kendisine ve halkına karşı
gelen herkesi, korkunç belalarla cezalandıracaktır. Tüm bu olanlar
Armagedon adı verilen savaşta zirveye ulaşacak ve sonunda
Mesih dünyaya geri dönecek��r. İkinci gelişinin ardından Mesih
1000 yıllık Egemenliği’ni kuracak��r. Bu dönemin sonunda dünya
yok edilecek ve İsa Mesih tüm insanları yargılamak üzere beyaz
tahta oturacak��r. Kendisine iman etmeyen herkes cehennemin
ateşine a��lacak��r. İman edenler ise Tanrı’nın yaratacağı yeni gök
ve yeni yeryüzüne kavuşacak��r. Bir sonraki sayfada yer alan
krokide bu olacakların özetini görebilirsiniz.
Şimdiyse yukarıda sözünü ettiğimiz bu olayları tek tek ele alalım:
41
42
MESİH KARŞITI
Kutsal Kitap son günlerde dünya sahnesine
çıkacak olan çok güçlü ve karizma��k bir önderi tarif eder. Ona
“Mesih Karşı��”37 lakabı verilir; çünkü temelde İsa Mesih ve O’nu
izleyen herkese karşı gelecek��r. Elbe��e ki, kendisi gelince çok
daha faklı bir kılıfla gelecek��r. İnsanlara hep huzur ve barış vaat
edecek��r. Ha��a İncil Mesih Karşı��’nın büyük mucizeler ve
harikalar gerçekleş��receğini yazıyor. Ancak gerçek yüzü daha
sonra ortaya çıkacak��r; çünkü gücünü birebir Şeytan’dan
alacaktır.
43
Mesih Karşı�� daha
gelmeden Şeytan
gereken zemini
hazırlayacaktır,
şimdiden
hazırlıyordur bile.
Kutsal Kitap onun
özellikle İsrail
düşmanı olan birçok
ulusun 10 Kralı ile bir
koalisyon
oluşturacağından söz
eder.
39 Sonra Mesih
Karşı�� belirince,
bunların başına
geçecektir.
Peygamber Hezekiel
bu koalisyona “Gog
ve Magog” adını
verir.
40 Türkiye’de ise
o n u “Yecüc ve
Mecüc” diye
adlandırırız.
Koalisyona önderlik
yapan Mesih Karşı��,
başta Yahudiler’le
yedi yıllık bir antlaşma yapacak��r. 41 Bu antlaşma önce ne kadar
barışçıl görünse de esas amaç İsrail’i tamamen yok etmek
olacaktır.
İncil’de Mesih Karşı��’nın nereden geldiği konusuna ilişkin birkaç
44
ipucuna rastlıyoruz. Vahiy 13. bölümde Mesih Karşı�� denizden
çıkan yedi başlı bir canavara benze��lir. Kutsal Kitap’ta deniz
genellikle Akdeniz’i işaret eder. Daha sonra Vahiy 17. bölümde
onun dipsiz derinliklerden çık��ğını da belir��r. Bu birebir Şeytan’ı
işaret eder; çünkü onun gücü ve yetkisiyle dona��lacak��r. Sonra
canavarın başındaki yedi kafanın Orta Doğu’da gelmiş geçmiş
(Asur, Babil ve Roma gibi) İmparatorlukları temsil e��ğini açıklar.
Aynı bölümde Mesih Karşı��’ını simgeleyen son baş için hep şu
şifreli bilgi verilir: “Vardı, yok olmuş ve yeniden çıkacak olan.”42 Bu
şekilde Mesih Karşı��’nın krallığı da bizim topraklarımızdan tüm
Orta Doğu’yu hükmetmiş son egemenliğin yeninden çıkmış ya da
canlanmışı olabileceğini ima eder.
Kutsal Kitap Mesih Karşı��’nın birçok kişisel ayrın��sını da açıklar.
Karakterinin en çarpıcı iki temel özelliği şunlardır: Birincisi hep
böbürlenen bir ağız ile tanı��lıyor.
Mesih Karşı�� son derece
gururlu ve küstah biri olacak��r. Öyle ki, Tanrı’ya bile küfürler
yağdıracak��r. İkinci özelliği ise şu ki, hep kendini yüceltecek��r. 44
Kendini herkesten, ha��a Tanrı’dan bile yüce gösterecek��r.
Kimseye aldırış etmeyecek ve kendini resmen Tanrı yerine
koyacaktır. İnsanlar da onu alabildiğine yüceltecektir.
Mesih Karşı��’nın kariyerinin en önemli aşaması 10 kralla, yani
isimleri henüz bilinmeyen 10 ulusun liderleriyle yapacağı yedi
yıllık antlaşmayla başlayacak��r. Bu sürenin ortasına gelince, yani
üç buçuk yıl sonra, Kutsal Kitap onun Yeruşalim üzerine
yürüyeceğini belirtir. Orada Kudüs Tapınağı’na girip, kendini Tanrı
ilan edecek��r. Ayrıca Yahudiler’in kutsal değerlerine saygısızlık
edip onlara zulmetmeye başlayacak��r. 45 Kalan üç buçuk yılda
başka birçok ülkeyle savaşacak ve en sonunda birçok ulusların
ordularını İsrail’i yok etmek üzere toplayacak��r. 46 Böylece ünlü
45
Armagedon savaşının sahnesi kurulmuş olacaktır.
Bir insanın haya�� binlerce sene öncesinden bu kadar net ve
ayrın��lı bir şekilde anla��lması gerçekten şaşır��cıdır.
Durum
buyken kendisi ortaya çıkınca herkes onu hemen tanımaz mı?
Hayır! Çünkü bu şahıs ortaya çık��ğında hiç kimse onun kötü
niyetli biri ya da Şeytan tara��ndan yönlendirildiğini tahmin bile
edemeyecek��r. Şeytan son derece akıllı ve kurnazdır; elbe��e ki
kuklası olan Mesih Karşı�� için kimsenin kolay kolay deşifre
edemeyeceği bir kılıf hazırlayacak��r. Başta çok başarılı ve
karizma��k bir siyasi lider olarak ortaya çık��ğını düşünün. Sonra
asırlardır bir türlü barış içinde yaşayamayan Orta Doğu ülkelerini
birbirleriyle barıştırmayı başardığında reytingler tavan yapacaktır.
Üstelik birçok olağanüstü belir�� ve mucizeler gerçekleş��rdiğinde
insanlar, karşısında mum gibi eriyecek��r. İnsanlar onu
peygamber yerine koyup arkasında kenetlenecek, ve kendisi
böylece alabildiğine yükselecek��r. Karşısında kimse
duramayacaktır.
Burada söylediklerimiz hayali şeyler değil, her an Orta Doğu’da
gerçekleşebilecek bir manzaradır. Şunu biliyoruz ki, Mesih
Karşı��’nın bir numaralı düşmanı ve hedefi Yahudiler ve Mesih
imanlıları olacak��r. Orta Doğu ülkelerini onlara karşı örgütlemek
pek zor olmayacak��r. Kaldı ki, Kutsal Kitap’ta yazılan tüm bu
olayların gerçekleşmesi için, bir tek bu adamın ortaya çıkması
kaldı. Senaryo binlerce sene önce tasarlandı, sahne kuruldu,
izleyiciler de hazır bekliyor; bir de başroldeki karakter çıksa, iş
tamamdır.
SAHTE PEYGAMBER
Vahiy 13. bölümü Mesih Karşı��’nı temsil
edecek canavarı tarif e��kten sonra ikinci bir canavar daha
46
tanı��r. Bu da topraktan çıkan, kuzu gibi görünen, iki boynuzlu bir
canavardır. İlk canavar gibi Şeytan’ın bir aldatmacası olacak��r. Bu
şahıs daha sonra “sahte peygamber” olarak adlandırılıyor. 47 Bu
yüzden bir din adamı olarak kendini göstereceği düşünülüyor.
Muhtemelen kendini yeryüzüne dönmüş ya da ölümden dirilmiş
bir peygamber olarak tanıtacak��r. Ha��a Kutsal Kitap onun birçok
belir��ler ve mucizeler yapacağını belir��r. 48 Böylece birçok insanı
şaşkına çevirecektir.
Sahte Peygamber Mesih Karşı��’nın sağ kolu olacak. Onun tek
amacı Mesih Karşı��’nı yüceltmek ve tüm ulusların ona tapmasını
sağlamak. Bu arada Mesih Karşı�� ölümcül bir yara alacak��r; ama
ölümden dönecek��r. Bunun ardından Sahte Peygamber onun
onuruna büyük bir heykel yap��racak, ayrıca Şeytan’ın gücüyle
heykele can vererek konuşmasını sağlayacak��r. Böylece herkes
Mesih Karşı��’nın heykeli önünde diz çökecek��r. Ona secde
etmeyen ise heykel tara��ndan öldürülecek��r. İnanılmaz gibi
geliyor, ama son günlerde Şeytan gözümüzü boyamak için birçok
mucize yapacak��r. Bu yüzden Kutsal Kitap bizi kanmamamız
açısından sürekli uyarır.
Bu arada Sahte Peygamberin düzenlediği yeni bir sosyoekonomik
uygulama başlayacaktır. Mesih Karşıtı’nın egemenliğine
bağlı olan herkesi sağ elinde ya da alnında kendi işare��ni
taşımaya zorlayacak��r. Bu işare��n tam olarak ne olacağı
konusunda çok farklı düşünceler var. Kimisi insanların derisine
basılan kalıcı bir mühür ya da damga olabilir diye düşünür.
Başkaları bugün yaygın olan mikroçipe benzer bir şey
olabileceğini ileri sürüyor. Belki gün gelir ki, insanlar kredi kar��
taşımak yerine tüm bilgileri mikroçipe yükleyip derileri al��na
saklayacak��r. Nasıl bir işaret olacaksa olsun, herkesi kapsayacağı ve maddi açıdan bağlayacağı kesindir. Çünkü Mesih Karşı��’nın
işare��ni taşımayan kimseler alış veriş yapamayacaklar.
Böylece
Mesih Karşı��’nın devle�� kimlerin kendisine tabii olup olmadığını
rahatlıkla kontrol edebilecek��r. İşare�� almayanların başları
kesilecek��r. Ancak şunu unutmamak gerek ki, Tanrı’nın bakış
açısından, canavarın işare��ni alan kimseler Mesih Karşı��’yla
birlikte cehennemin azabına layık görülecekler. 50 Onlar özellikle
Tanrı’nın gazabına maruz kalacaklar. İşare�� reddeden imanlılar
ise yeryüzünde katledilseler de Tanrı’nın yanında teselli
bulacaklar.
Bu işare��n ne olduğu ile ilgili olarak Vahiy bölümü, onun
canavarın adı ya da adını simgeleyen belirli bir sayı olduğunu
söyler. Sonra şunu da ekler: “Bu konu bilgelik gerek��rir.
Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı
simgeler. Sayısı 666'dır.” Son 2000 yıl boyunca canavarın sayısı
olan 666 rakamını çözmeye çalışan çok sayıda yorum piyasaya
sunulmuştur. Havari Yuhanna bunun büyük bir bilgelik
gerek��rdiğini söylemesi, bir kere bizim bu konuda çok temkinli
davranmamız gerek��ğini ha��rlatmalı. “Vahiy yorumu” kitabının
yazarı Carlos Madrigal de “altı” rakamıyla ilgili olarak şunu yazar:
“Al��, Şeytan’ın isyanına uymuş olan insanın, Tanrı’ya ulaşmak ve
kendini kendi tanrısı olarak ilan etmek için sarfe��ği bütün boş
çabaları simgeler. ‘Al��’, asla ‘yedi’ olamayan sayıdır!
Bununla
birlikte okuduğumuz bu son aye��e belir��ldiği gibi, Şeytan-insan
işbirliğinin son başkaldırısının simgesi olan 666, aynı zamanda bir
kişinin ismini simgeliyor.”48
Yukarıda ima
edildiği gibi bu
sayı bir ismin
sembolik
rakamıdır. Havari
Yuhanna’nın
sayıyı
“hesaplayın”
demesi özellikle
dikkat çekiyor.
Şunu
ha��rlamalıyız ki
eski İbranice ve
Grekçe gibi birçok dilde 1, 2, 3 gibi rakamları temsil eden sayı
işaretleri yoktu. O yüzden alfabe harfleri aynı zamanda sayısal bir
değeri de temsil ediyordu. Böylece her ismin sayısal değeri
hesaplanabilirdi. Bu tür hesaplama bilimine “gematria” denir.
Tarih boyunca birçok kişi bu metodu ya da buna benzer
yöntemleri kullanarak canavarın ismini çıkarmaya çalışmış��r.
Böylece kimi Neron, kimi Hitler, kimi ise Obama’nın Mesih Karşı��
olduğunu ispatlamaya çalışmış��r. Yalnız şuna dikkat etmeliyiz ki,
Mesih Karşı��’nın isminin ne olduğunu bilmeden onun sayısını
hesaplamak mümkün olmayacak��r; çünkü bu harf ve rakamları
oynatarak binlerce farklı isim tu��urmak olasıdır. Ancak kendisi
ortaya çık��ktan sonra bu yöntemle onun Mesih Karşı�� olup
olmadığını tespit etmek mümkün olacaktır.
Buraya kadar gördüğümüz manzara, özellikle Orta Doğu’da
yaşayan bizler için çok ilgi çekicidir. Öncellikle dünya sahnesine
çıkacak çok güçlü bir önder hakkındaki kehane�� öğrendik. O, on
kraldan oluşan bir koalisyonla işbirliği yapacak ve onları yönetecek��r.
Daha sonra peygamber iddiasıyla gelen bir başka
şahsiyet çıkacak ve var gücüyle dünya önderi olan ilk kişiye
destek verecek��r. Başta çok barışçıl bir tablo çizmelerine rağmen
ikisinin esas amacı insanların birleşip Hris��yan ve Yahudiler’e
karşı savaşmalarını sağlamak olacak��r. Neden ilginç��r bu? Çünkü
daha şimdiden birçok insan burada olumsuz yönden tarif edilen
bu dünya önderi ile “peygamberi”, büyük bir heyecanla
beklemektedirler. Ancak şunun al��nı çizmeliyiz ki, Kutsal Kitap’a
göre gerçek Mesih İsa dünyaya geri gelmeden önce sahte Mesih
gelecek��r. Böylece bu sahtekâr düe��, aslında insanları bir yalana
sürükleyecek��r. Bu şekilde son günlerde insanların, Rab’bin çok
önceden bir felaket olarak bildirdiği bu olayları olumlu bir
gelişme olarak kabul etmeleri için daha şimdiden Şeytan gerekli
zemini hazırlamaktadır. Bu yüzden Mesih’in defalarca vurguladığı
gibi aldanmamak için çok dikkat etmeliyiz.
İSRAİL’İN TÖVBESİ
Orta Doğu’da en sevilmeyen ülke İsrail’dir.
Asırlarca çok büyük katliamlar, soykırımlar görmelerine rağmen;
nihayet eski topraklarına dönünce nedense kendilerini
komşularına bir türlü sevdiremediler. Bunun birçok siyasi ya da
tarihsel sebebi var ve bu konuya girmeye niye��miz yoktur. Aynı
şekilde İsrail’i körü körüne savunmak gibi bir niye��miz de yoktur.
Burada İsrail’in siyasi emelleri ile ilgilenmiyoruz. Ancak eski
çağlardan beri ‘Tanrı’nın halkı’ olarak belli amaçlar için seçilen
Yahudiler’in tüm günahlarına rağmen, Tanrı’nın vahiylerine göre
son günlerde yine kilit bir rol oynayacağını anlamak, son derece
önemlidir.
Başta Rab İsrail ulusunu daha dürüst ya da doğru oldukları için
seçmedi. Ancak Rab, onları İsa Mesih’in yolunu hazırlamak için
seç��; nitekim Mesih’in kendisi Yahudi’ydi.
Ancak İsa Mesih geldiğinde Yahudi yetkilileri ve din büyükleri O’nu reddedip
çarmıha gerdirdiler. Bunu yapmakla kendi başlarına büyük bir
lanet aldılar. Kısa bir süre sonra Mesih’in önbildirileri
doğrultusunda Yahudiler’in Tapınağı yıkıldı ve onlar dünyanın
dört bucağına sürülüp dağıldı. Ancak Mesih’in Yahudiler’in son
akıbe�� ile ilgili önemli bir önbildirisi daha vardı. Dünyanın
sonunu açıklarken Mesih şunu belirtti:
Matta 24:35-36 – “Size doğrusunu söyleyeyim, bütün
bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak. Yer
ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla
ortadan kalkmayacaktır.”
B u r a d a “kuşak” diye çevrilen kelime aynı zamanda “soy”
anlamına gelir. Mesih “bu kuşak ortadan kalkmayacak” dediğinde
elbe��e ki, öncellikle kendi zamanında yaşayan nesli kastediyor.
Nitekim Mesih’in sözünü e��ği Yeruşalim’in yıkılışına O’nun
zamanında yaşayan kuşak 40 sene sonra birebir tanık oldu. Fakat
bunun ötesinde “kuşak” kelimesiyle aynı zamanda daha genel
olan anlamını, yani Yahudi soyunu kastediyor olması
muhtemeldir. Çünkü M.S. 70’te Kudüs Tapınağı yok olduktan ve
Yahudi halkı dünyanın dört bucağına dağıldıktan sonra, İsrail
ulusu neredeyse 2000 yıl bir nevi gurbe��e yaşamasına rağmen,
hep varlığını sürdürebilmiş��r. Ha��a 1948’de tüm engellere
rağmen Yahudi halkı Kenan topraklarına dönüp yeniden bir ülke
kurabildiler. Bu olağanüstü bir gelişmeydi! Yani bir ulusun bu
kadar uzun yıllardan sonra milli özelliklerini (dil, kültür ve din)
kaybetmeden bir daha toplanması tarihte rastlanmamış bir
olaydır.
51
Peki Yahudi soyunun haya��a kalması neden gerekli? Kısacası;
çünkü Tanrı’nın onlarla işi henüz bitmemiş��r. Yahudiler,
zamanında Mesih’i ölüme teslim ederek Tanrı’ya karşı isyan
etmiş olabilir; ama bu, Tanrı’nın onların atalarına verdiği vaatleri
geçersiz kılmaz. Örneğin: Rab ataları olan İbrahim’e şöyle söz
v e r d i : “Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar
kutsanacak.”
53 Gördüğümüz gibi baştan beri Tanrı’nın amacı
Yahudiler aracılığıyla tüm uluslara merhame��ni göstermek��.
Ancak İncil’in belir��ği gibi bazı Yahudiler’in güvensizliği
yüzünden Tanrı’nın güvenirliliği sarsılmaz.
54 Rab baştan
tasarladığı kutsal planını tam olarak yerine ge��recek��r. Böylece
Kutsal Kitap birçok yerde İsrail’in son günlerde nihayet tövbeye
gelmesi gerektiğini vurgular:
Zekeriya 13:1-2 "O gün Davut soyunu ve
Yeruşalim'de yaşayanları günahtan ve ruhsal
kirlilikten arındırmak için bir pınar açılacak. O gün
ülkeden putların adlarını kaldıracağım, bir daha
anılmayacaklar" diyor
Her Şeye Egemen RAB, "Sahte
peygamberleri de, kirli ruhu da ülkeden
uzaklaştıracağım.”
Ayetlerde gördüğümüz gibi Mesih geri gelmeden önceki günlerde
İsrail’de büyük bir tövbe yaşanacak��r. Çarmıha gerilen İsa’nın
onların asırlardır bekledikleri gerçek Mesih olduğunu ilk defa
anlayacaklar ve dövüne dövüne yas tutacaklar. Rab de
günahlarını bağışlayıp onlara lütuf gösterecek��r. Böylece tüm
İsrail halkının gözleri bir anda açılacak ve hepsi tövbe edip İsa
Mesih’e iman edecektir.
55
52
Aynı zamanda daha önce gördüğümüz gibi Yahudiler son
günlerde büyük bir zulümle karşılaşacaklar. Mesih Karşı�� üç
buçuk yıl sonrasında onlarla yap��ğı antlaşmayı bozacak ve
Tapınak’ı basacak��r. Orada iğrenç şeyler yapacak��r. 56 Bu yüzden
Yahudiler kaçmak zorunda kalacaklar. Ancak bu sırada iki büyük
peygamber Kudüs’ün Tapınağında görünüp Rab adına tüm
uluslara seslenecek��r. Vahiy 11. bölümü bu iki şahsı “İki Tanık”
diye adlandırır.
İki Tanık birçok mucize ve harika gerçekleş��rerek insanları
üzerlerine gelmekte olan gazaba karşı uyarmaya çalışacak. Ancak
Mesih Karşı�� onları susturmak için elinden geleni yapacak��r. İlk
başta başaramasa da bu sürenin sonuna doğru Mesih Karşı��
onları nihayet yok edecek. Dünya buna öyle bir sevinecek ki,
büyük bir bayram kutlayacak. Ancak üç gün geç��ğinde birden Rab
onların cesetlerini canlandıracak ve tüm dünyanın gözü önünde
onları göğe alacak��r. İnsanlar bunu görünce dehşete düşecek��r.
Daha da kötüsü, hemen ardından Yeruşalim öyle büyük bir
depremle sarsılacak ki, ken��n onda biri yıkılacak ve binlerce
insan ölecektir. Böylece Rab son damgayı vuracaktır.
Özet olarak özellikle sıkın�� zamanın ikinci kısmında Yahudiler’in
pek çok baskı ve zulümlere maruz kalacaklarını okuyoruz. Ancak
tam bu sırada özellikle İki Tanığın peygamberlik hizme��
sayesinde İsrail halkı çok büyük inanç devrimi yaşayacak��r. Öyle
ki, Mesih geri gelmeden hemen önce, halkın tümü diz çöküp iman
edecek ve böylece kurtulacaklardır. 57 Ancak Orta Doğu’da yaşayan
bizler için bu büyük bir ibre��r. Son dönemde insanlarımızın
Yahudileri gi��kçe büyüyen bir nefret ile karşılamaları son
günlere yaklaş��ğımızın bir işare��dir. Tüm hatalarına rağmen
onları Allah’ın sevgisiyle sevmemiz daha doğru olmaz mı? Ama
53
tersine kendimizi nefret akımına kap��rsak Allah’a değil Şeytan’a
hizmet ettiğimizi bilmeliyiz.
54
55
TANRI’NIN GAZABI
Mesih gelmeden hemen önceki yedi yıllık
sürede Mesih Karşı�� yeryüzünde cirit a��p Tanrı’nın halkını
avlarken, Kutsal Kitap Rab’bin göklerden büyük belalar
yağdıracağını söyler. İsa Mesih’in kendisi bunun ayrın��larını
Vahiy bölümünde Havari Yuhanna aracılığıyla açıklıyor. Vahiy 5.
bölümde ilk önce yedi kez mühürlenmiş bir tomardan sonra yedi
borazan ve en sonunda yedi tastan söz eder. Bunların her biri
farklı bir olayı simgeler ve bu olaylar genellikle büyük belalara yol
açar.
Tarif edilen belalar bir açıdan Tanrı’nın Musa aracılığıyla Mısır
üzerine gönderdiği belaları andırır. Öyle belalar ki, Mısırlıların
ilah diye tapındıkları putların nasıl da boş ve yararsız olduklarını
ortaya serdi ve Firavun’un gurur duyup güvendiği her şeyi boşa
çıkar��. Böylece Rab yeryüzü üzerinde tek Rab olduğunu açıkça
göstermiş ve halkını kurtarmış��r. Ancak dünya üzerine gelecek
olan son belalar bunlardan kat ve kat daha korkunç ve kapsamlı
olacak��r. İlerleyen ayetlerde tomarın mühürleri kırıldıkça
dünyanın başına neler geleceğini okuyabiliyoruz:
1-4. MÜHÜR: Vahiy 6:1-8 – “Sonra Kuzu'nun58 yedi
mühürden birini açtığını gördüm. O anda dört
yaratıktan birinin, gök gürültüsüne benzer bir sesle,
"Gel!" dediğini işittim. Bakınca beyaz bir at gördüm.
Binicisinin yayı vardı. Kendisine bir taç verildi ve
galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı. Kuzu
ikinci mührü açınca, ikinci yaratığın "Gel!" dediğini
işittim. O zaman kızıl renkte başka bir at çıktı ortaya.
Binicisine dünyadan barışı kaldırma yetkisi verildi.
56
Bunun sonucu olarak insanlar birbirlerini
boğazlayacaklar. Atlıya ayrıca büyük bir kılıç verildi.
Kuzu üçüncü mührü açınca, üçüncü yaratığın "Gel!"
dediğini işittim. Bakınca siyah bir at gördüm.
Binicisinin elinde bir terazi vardı. Dört yaratığın
ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: "Bir
ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara.
Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme!" Kuzu
dördüncü mührü açınca, "Gel!" diyen dördüncü
yaratığın sesini işittim. Bakınca soluk renkli bir at
gördüm. Binicisinin adı Ölüm'dü. Ölüler diyarı onun
ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın
hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm
saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki
verildi.”
İncil’in bu bölümde tarif e��ği atlılar, halk arasında “mahşerin
dört atlısı” olarak bilinir; ancak insanlarımızın çoğu bunların ne
anlama geldiği konusunda hiçbir fikre sahip değildir. Aslında
burada sıralanan atlar ve binicileri son yedi yıllık zaman
sürecinde Mesih Karşı��’nın yapacakları ve bunun ge��receği
sonuçları özetler.
En önemlisi şunu görebiliyoruz ki, yeryüzünde
Mesih Karşı�� kendi egemenliğini kurmaya çalışırken, gerçekte
Tanrı göklerden oyunu yönetecek��r. Şimdi atlılara ve ne anlam
ifade ettiklerine tek tek bakalım:
Beyaz At – Birinci atlı muhtemelen Mesih Karşıtı’nın
ilk çıkışını simgeler. Başta tertemiz, barışçıl, son
57
derece hoşgörülü bir karaktere bürünecektir. Böylece
başarıdan başarıya ilerleyecektir. Herkes onun ak ve
pak duruşuna bayılacaktır. İlginçtir ki, daha sonra
gerçek Mesih’in beyaz bir ata binmiş olarak geldiğini
okuyoruz.
Muhtemelen Mesih Karşıtı gerçek
Mesih’in yaptığı gibi kendini dünyanın kurtarıcısı
olarak gösterecektir. Böylece bütün insanlar onun
ardından gidecektir; çünkü o insanlığa barış ve huzur
vaat edecektir. Bu konuda ilk aşamada başarılı da
olacaktır.
Kırmızı At – İkinci atlı ilkinden çok farklıdır. Kırmızı
rengi kanı çağrıştırır. Bu at bir savaş habercisidir.
Onun gelişiyle birlikte barış dönemi sona erecek ve
insanlar adeta birbirinin boğazlarına yapışmaya
başlayacaklar. Tüm dünya kaosa girecek ve insanlar
hayvan gibi birbirini parçalayacaklar. Kırmızı atlı,
Mesih Karşıtı’nın egemenliğinin ikinci dönemini tarif
ediyor. Muhtemelen ona yardım edecek “Sahte
Peygamberi” temsil ediyor olabilir. Anlaşılan, barışla
başlayan düzen kısa bir süre sonra son derece kanlı
bir savaş ortamına dönüşecektir.
Siyah At – Bu defa simsiyah bir at çıkar karşımıza.
Elinde sadece bir terazi görürüz. Terazi ticareti
sembolize ediyor. Ancak söylenen sözlere bakacak
olursak insanların artık zorbalık ve vahşi bir
tamahkârlıkla ticaret yaptıklarını anlıyoruz. Çünkü
buğday ve arpa gibi sıradan ve temel ihtiyaçlar
korkunç fiyatlarla satılıyordur. Demek ki, başta barış
müjdeleyen Mesih Karşıtı’nın egemenliği daha sonra
kana bulanacak ve her zamanki gibi savaşın en büyük
sonuçları olan kıtlık ve açlık gibi belalar baş
göstermeye başlayacaktır. İnsanlar da birbirine yardım
etmek yerine ellerindeki mamulleri gittikçe tırmanan
fiyatlarla satmaya kalkışacaktır.
Soluk Renkli At – Şimdi dört atlı arasında en
ürperticisine geldik. Çünkü bu atın belirli bir rengi
bile yok. Rengi ölümün rengi gibi soluktur. Bu defa
ata binenin ismi verilir. Adı “Ölüm”dür. Ayrıca
yalnız değildir; çünkü “Ölüler diyarı” hemen
ardından gelir. Bu ikili takım tarafından dünyanın
dörtte birine ölüm saçılmasına izin veriliyor. Bu
korkunç bir rakamdır. Dünyanın nüfusunun 8 milyar
olduğunu varsaysak, demek ki, 2 milyar insan ölecek.
59
Yani Türkiye büyüklüğünde yaklaşık 12 ülkenin
insanı yok olacak demektir. Gerçekten korkunç. Peki
nasıl ölecekler? Ayette dört sebep veriliyor:
kılıç/savaş, kıtlık/açlık, salgın hastalıklar ve vahşi
hayvanlar.
İlk başta beklenen durumdan Mesih Karşı��’nın vaat e��klerinin
tam ters bir durumuna döndü. Huzur ve esenlik müjdelendi; ama
korkunç savaşlar, kıtlıklar ve milyarların ölümü ile sonuçlanan
olaylar baş gösterdi. Ölüm eli kolu sallaya sallaya gezecek
yeryüzünün tümünde.
İlk dört mühür Mesih Karşı��’nın yeryüzü sahnesine çık��ktan
sonra yaşanacak genel sıkın��ları resmeder. Başta süt liman olan
bir geleceğe yelken açılır; ama sonra dünya korkunç bir savaş,
kıtlık ve ölüm girdabına yakalanır. Ama bu daha işin başlangıcıdır,
Mesih’in dediği gibi ‘sancıların başlangıcı’.
5. MÜHÜR: Vahiy 6:9-11 – “Kuzu beşinci mührü
açınca, sunağın altında, Tanrı'nın sözü ve
sürdürdükleri tanıklık nedeniyle öldürülenlerin
canlarını gördüm. Yüksek sesle feryat ederek şöyle
diyorlardı: "Kutsal ve gerçek olan Efendimiz!
Yeryüzünde yaşayanları yargılayıp onlardan
kanımızın öcünü almak için daha ne kadar
bekleyeceksin?" Onların her birine beyaz birer kaftan
verildi. Kendileri gibi öldürülecek olan öbür Tanrı
kullarının ve kardeşlerinin sayısı tamamlanıncaya dek
kısa bir süre daha beklemeleri istendi.”
60
Beşinci mühürle ortaya çıkan manzara diğerlerden çok farklı.
Burada göklerde bulunan bir şehitler topluluğu görünür. Demek
ki, Mesih Karşı�� ve Sahte Peygamber’in başla��ğı zulüm
dalgasının etkisiyle binlerce kişi can verecek��r. Bu kişiler özellikle
Mesih’e olan sevgi ve sadakatlerinden dolayı öldürülen
imanlılardır. Rab’be feryat ederek bir an evvel haklarının
verilmesini talep ediyorlar. Rab onları teselli edip bir süre daha
beklemelerini ister. Anlaşılan, bu sıkın�� zamanında imanlılar çok
baskı görecek ve büyük bir kalabalık tanıklıklarını kendi kanlarıyla
imzalayacaklar.
6. MÜHÜR: Vahiy 6:12-17 – “Kuzu altıncı mührü
açınca, büyük bir deprem olduğunu gördüm. Güneş
keçi kılından yapılmış siyah bir çul gibi karardı. Ay
baştan aşağı kan rengine döndü. İncir ağacı, güçlü
bir rüzgârla sarsıldığında nasıl ham incirlerini
dökerse, gökteki yıldızlar da öylece yeryüzüne düştü.
Gökyüzü dürülen bir tomar gibi ortadan kalktı. Her
dağ, her ada yerinden sökülüp alındı. Dünya kralları,
büyükleri, komutanları, zenginleri, güçlüleri, özgürü
kölesi herkes mağaralara, dağlardaki kayaların
arasına gizlendiler. Dağlara, kayalara, "Üzerimize
düşün!" dediler, "Tahtta oturanın yüzünden ve
Kuzu'nun gazabından saklayın bizi! Çünkü onların
gazabının büyük günü geldi. Buna kim dayanabilir?”
Al��ncı mühür açılınca korkunç bir deprem yaşanır. Bizler de belki
birden fazla büyük deprem yaşamışızdır; ama bahsedilen bu
deprem çok farklı olacak��r. Çünkü sadece yeryüzünün bir bölgesi
61
değil, gök kubbe dahi dünyanın tümü sarsılacak. Tüm evren
adeta kalburdan geçirilecektir.
62
Tarif edilen olayları harfiyen yorumlayacak olursak dünyanın
sonuna yaklaş��ğımız anlaşılır. Ancak ilginç��r ki, ayetlerin
dediğine göre dünyanın büyük saydıklarından tut en küçüklerine
kadar herkes Yüce Rab’bin önünde diz çöküp tövbe etmek yerine,
kendi canlarını kurtarma derdine düşecekler. Ha��a bazıları
Rab’bin adale��yle yüzleşmektense in��har etmeyi tercih
edecekler. Ancak şunu unutuyorlar ki, öldüklerinde Tanrı’yla yüz
yüze gelecek ve günahlarıyla karşı karşıya kalacaklar.
Vahiy 8. bölümün başında Mesih yedinci mührü açınca göklerde
büyük bir sessizlik oluyor. Sonra yedi melek ortaya çıkıyor ve
ellerine yedi borazan veriliyor. Eskiden borazanlar, bayramları
kutlamak, savaş zamanlarında halkı düşmana karşı uyarmak ya
da askeri birlikleri yönetmek için kullanılan bir ale��. Burada ise
borazanlar, Tanrı gazabının habercisi olarak kullanılmaktadır.
63
Yedinci mühürle gündeme gelen borazanlar daha önce
gördüğümüz bazı olayların açılımını sunuyor. Yeryüzü ve
gökyüzünün ne şekilde sarsılacağını okuyoruz. Tüm bunlar ar��k
yedi yıllık sıkın�� zamanının sonuna doğru olacak��r. Ayrın��lara
bakalım:
1. BORAZAN: Vahiy 8:7 – “Birinci melek
borazanını çaldı. Kanla karışık dolu ve ateş oluştu,
yeryüzüne yağdı. Yerin üçte biri, ağaçların üçte biri
ve bütün yeşil otlar yandı.” - İlk borazan bitkiler
üzerine düşecek belalara yol açar. Kan ve ateşle
karışık dolu yağmasıyla tüm bitkilerin üçte biri yok
olacaktır. Bu yine korkunç bir rakamdır. Asya
kıtasının tümü dolu ve ateş yağmuruyla tutuştuğunu
düşünün!
2. BORAZAN: Vahiy 8:8 - “İkinci melek borazanını
çaldı. Alev alev yanan, dağ gibi büyük bir kütle denize
atıldı. Denizin üçte biri kana dönüştü. Denizdeki
yaratıkların üçte biri öldü, gemilerin üçte biri yok
oldu.” - Bu defa göklerden devasa bir kütle, belki de
bir meteor denize düşüyor. Bu cismin ilginç yanı,
etkisiyle denizin üçte biri kana dönüşüyor olmasıdır.
Dolayısıyla etkilenen tüm canlılar telef olacak ve çok
sayıda gemi yok olacak. Tüm denizlerin üçte biri
64
Atlantik Okyanusu kadar eder. Gerçekten inanılmaz
bir yıkım olacak.
3. BORAZAN: Vahiy 8:10 – “Üçüncü melek
borazanını çaldı. Gökten meşale gibi yanan büyük bir
yıldız ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının
üzerine düştü. Bu yıldızın adı Pelin'dir. Suların üçte
biri pelin gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok
insan öldü.” – Üçüncü borazanla bu kez, anlamı ‘acı’
olan Pelin adında büyük bir yıldız özellikle ırmak ve
su kaynaklarının üzerine düşüyor. Böylece dünyanın
tatlı suyunun üçte biri bir anda acılaşıyor. Bu acı
sıradan bir acı da değil, zehirleyici ve öldürücü bir
etkiye sahiptir. Böylece yalnız okyanus ve denizler
değil, temiz su kaynaklarının büyük bir bölümü de
yok olacağını görüyoruz. Daha şimdiden yeryüzünde
yeterli su bulmada zorlanan insanların o günlerde
nasıl sıkıntı yaşayacaklarını tahmin etmek edebiliriz.
4. BORAZAN: Vahiy 8:12 – “Dördüncü melek
borazanını çaldı. Güneşin üçte biri, ayın üçte biri,
yıldızların üçte biri vuruldu. Sonuç olarak ışıklarının
65
üçte biri söndü, gündüzün ve gecenin üçte biri ışıksız
kaldı.” - Yine altıncı mühürde gördüğümüz gibi
güneş, ay ve yıldızlar vurulur. Daha önce belirttiğimiz
gibi bu belalar aslında altıncı mühürle başlayan olayın
detayı ve devamıdır. Ne var ki, başta yalnız gök
cisimlerin üçte biri kadar etkilenecektir. Yine de
dünya bir hayli sarsılacak ve dondurucu soğuklar
yaşanacaktır.
Bu noktaya kadar sıkın�� zamanının gi��kçe kaosa sürükleneceğini
görebildik. Ne var ki, bundan sonra olacakların yanında bu ilk
sıkın��lar küçük doğum sancıları gibidir. Ha��a Rab’bin sözü şu acı
gerçeği dile ge��rir: "Borazanlarını çalacak olan öbür üç meleğin
borazan seslerinden yeryüzünde yaşayanların vay, vay, vay haline!"
(Vahiy 8:13). Böylece kalan üç borazan üç “Vay” oluşturur. Bir
sonraki bölüm ‘vaylar’ın ilkini anlatmaya başlar:
5. BORAZAN - Vahiy 9:1-12 - “Beşinci melek
borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız
gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı
ona verildi. Dipsiz derinliklerin kuyusunu açınca,
kuyudan büyük bir ocağın dumanı gibi bir duman
çıktı. Kuyunun dumanından güneş ve hava karardı.
Dumanın içinden yeryüzüne çekirgeler yağdı. Bunlara
yeryüzündeki akreplerin gücüne benzer bir güç
verilmişti. Çekirgelere yeryüzündeki otlara, herhangi
bir bitki ya da ağaca değil de, yalnız alınlarında
Tanrı'nın mührü bulunmayan insanlara zarar vermeleri söylendi. Bu insanları öldürmelerine değil,
beş ay süreyle işkence etmelerine izin verildi.
Yaptıkları işkence akrebin insanı soktuğu zaman
verdiği acıya benziyordu. O günlerde insanlar ölümü
arayacak, ama bulamayacaklar. Ölümü özleyecekler,
ama ölüm onlardan kaçacak.
Çekirgelerin görünümü,
savaşa hazırlanmış atlara benziyordu. Başlarında
altın taçlara benzer başlıklar vardı. Yüzleri insan
yüzleri gibiydi. Saçları kadın saçına, dişleri aslan
dişine benziyordu. Demir zırhlara benzer göğüs
zırhları vardı. Kanatlarının sesi savaşa koşan çok
sayıda atlı arabanın sesine benziyordu. Akrebinkine
benzer kuyrukları ve iğneleri vardı. Kuyruklarında,
insanlara beş ay zarar verecek güce sahiptiler.
Başlarında kral olarak dipsiz derinliklerin meleği
vardı. Bu meleğin İbranice adı Avaddon, Grekçe
adıysa Apolyon'dur. Birinci "vay" geçti, işte bundan
sonra iki "vay" daha geliyor.”
Manzara dehşet vericidir! Bu anla��lanlar Hollywood filmi
senaryosu değil, gerçekten olacak şeylerdir. Çünkü başlarındaki
saç tellerine kadar her şeyin son derece ����z bir şekilde tarif
edildiğini görüyoruz. Anlaşılan gün gelecek ki, bunlar gerçekten
insanların karşısına çıkacak yara��klardır.
Çünkü Yuhanna en ince
ayrın��sına kadar onları tarif eder. Aslında son yıllarda gelişen
gene��k mühendisliği; mutasyonlar ve klonlamalar, bu tür
yara��kların olası kaynağı konusunda bize bir ipucu veriyor
olabilir. Bilim adamları ar��k istedikleri yara��kları geliş��rebiliyorlar. Burada tarif edilen türden yara��kları icat
etmeleri pek zor ve uzak bir ih��mal sayılmaz. Birinin bundan
binlercesini yap��ğını düşünün. Sonra dipsiz derinliklerden çıkan
kötü ruhların ellerine düştüklerini düşünün. Bunlar, cinli
çekirgeler olacak��r. Alın, size hayal edilebilecek en korkunç
kâbus. Böylece Rab, Mesih Karşı��’na tapan insanları
yargılayacaktır.
6. BORAZAN - Vahiy 9:13-21 – “Altıncı melek
borazanını çaldı. Tanrı'nın önündeki altın sunağın
dört boynuzundan gelen bir ses işittim. Ses, elinde
borazan olan altıncı meleğe, "Büyük Fırat Irmağı'nın
yanında bağlı duran dört meleği çöz" dedi. Tam o
saat, o gün, o ay, o yıl için hazır tutulan dört melek,
insanların üçte birini öldürmek üzere çözüldü. Atlı
68
ordularının sayısı iki yüz milyondu, sayılarını
duydum. Görümümde atları ve binicilerini gördüm.
Ateş, gökyakut ve kükürt renginde göğüs zırhları
kuşanmışlardı. Atların başları aslan başına
benziyordu. Ağızlarından ateş, duman, kükürt
fışkırıyordu. İnsanların üçte biri bunların ağzından
fışkıran ateş, duman ve kükürtten, bu üç beladan
öldü. Atların gücü ağızlarında ve kuyruklarındadır.
Yılanı andıran kuyruklarının başıyla zarar verirler.
Geriye kalan insanlar, yani bu belalardan ölmemiş
olanlar, kendi elleriyle yaptıkları putlardan dönüp
tövbe etmediler. Cinlere ve göremeyen, işitemeyen,
yürüyemeyen altın, gümüş, tunç, taş, tahta putlara
tapmaktan vazgeçmediler. Adam öldürmekten, büyü,
fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler.”
Son borazan bir önceki kadar ilginç ve anlaşılması zordur. Başta
Fırat Nehri’nin yanında bağlı tutulan dört melekten söz edilir.
Bunlar muhtemelen Şeytan yandaşı olup günaha düşmüş
melekler, yani kötü ruhlardır; çünkü çözülünce insanların üçte
birini öldürmek için harekete geçiyorlar. Sonra sayısı 200 milyon
olan bir ordudan söz edilir. Dünya tarihinde hiç bu kadar büyük
bir ordu savaşa girmemiş��. Ama ilginç��r ki son yıllarda Çin böyle
bir orduya sahip olduğunu iddia etmiş��r. Demek ki, mümkündür.
Peki bu kadar büyük bir ordu niçin toplanacak? Muhtemelen
Armagedon savaşına ka��lmaya gelecekler. Burada tarif edilen
garip yara��kların ne olduğu konusunda farklı düşünceler vardır.
Kimisi bundan yaklaşık 2000 sene önce yazan Yuhanna’nın kendi
ilkel diliyle modern savaş makinelerini tarif etmeye çalış��ğını
69
düşünüyor. Belki de bir önceki borazanda gördüğümüz gibi
bunlar gene��k mutasyon aracılığıyla geliş��rilen yara��klar da
olabilir. Her ne olacaksa, “tam o saat, o gün, o ay, o yıl için”
hazırlanan ve son savaşa ka��lmak üzere harekete geçen bu
ordular, dünyaya korkunç ıs��raplar çek��recekler. Ar��k o zamana
kadar kaç insan haya��a kalır bilemeyiz; ama üçte birinin yok
olması yine de korkunç bir rakamdır. Ama ne ilginç��r ki, tüm
bunların sonunda insanlar hala Tanrı’ya dönüp tövbe etmeyi
reddedecekler. İnsanların bu akıl almaz inat ve gururu Tanrısal
gazabı açıkça davet ediyor.
ARMAGEDON
Şimdi son günlerin en çok ilgi toplayan olayına
geliyoruz: “Armagedon”. Tarihin başlangıcından bu yana
güngörmüş en büyük ve korkunç savaş olacak��r. Mesih Karşı��
yeryüzünün hemen hemen tüm ordularını toplayacak��r. Kimler
kimlere karşı savaşacak? İncil’in 2000 yıllık vahiylerine göre tüm
ordular Mesih’e dönmüş Yahudiler’e karşı gelecek��r! Ancak
sonuç beklenilenden çok farklı olacak. Çünkü İsa Mesih’in kendisi
gelip halkının düşmanlarını alt edecek��r. Gerçekten korkunç bir
son olacak��r. Şimdiyse sırayla bu savaşın ayrın��larına bakalım.
Çünkü hepsi bir günde olup bitmeyecek. Bu savaşın hazırlıkları ve
orduların manevraları aylarca devam edecektir.
Vahiy 15. bölüme geldiğimizde, sıkın�� zamanının sonu yaklaşınca,
insanlığın başına gelecek son belaları okuyoruz: “Gökte büyük ve
şaşılası başka bir belir�� gördüm: Son yedi belayı taşıyan yedi
melek��. Çünkü Tanrı'nın ö��esi bu belalarla son buluyordu.”60 Sonra
son yedi belayı taşıyan yedi melek belirir. Belaları, sembolik
olarak ellerindeki kâselerde taşırlar. Vahiy 16. bölümünde ar��k
Tanrı gazabının son darbesini, adale��nin de son yargısını
görüyoruz. Şimdi yedi kâseyi tek tek ele alalım:
70
1. KASE: Vahiy 16:1-2 – “Sonra tapınaktan
yükselen gür bir sesin yedi meleğe, ‘Gidin, Tanrı'nın
öfkesiyle dolu yedi tası yeryüzüne boşaltın!’ dediğini
işittim. Birinci melek gidip tasını yeryüzüne boşalttı.
Canavarın işaretini taşıyıp heykeline tapanların
üzerinde acı veren iğrenç yaralar oluştu.” – İlk melek
gazap dolu kâseyi yeryüzüne boşalttığında Mesih
Karşıtı’nın işaretini alan ve ona tapanların üzerinde iri
yarı yaralar oluşacak. Bunlar hem çok iğrenç olacak
hem de korkunç bir acı verecektir.
2. KASE: Vahiy 16:3 – “ İkinci melek tasını denize
boşalttı. Deniz ölü kanına benzer kana dönüştü,
içindeki bütün canlılar öldü.” – İkinci melek kâsesini
denizin üzerinde döküyor. Böylece denizin tümü kana
dönüşüyor ve içindeki tüm canlılar ölecek. Hatırlarsak
ikinci borazan çalınınca da benzer bir olay yaşandı
ancak o zaman sadece denizin üçte biri etkilenmişti.
Bu defa tümü etkilenecek.
3. KASE: Vahiy 16:4-7 – “ Üçüncü melek tasını
ırmaklara, su pınarlarına boşalttı; bunlar da kana
71
dönüştü. Sulardan sorumlu meleğin şöyle dediğini
işittim: "Var olan, var olmuş olan kutsal Tanrı! Bu
yargılarında adilsin. Kutsalların ve peygamberlerin
kanını döktükleri için, içecek olarak sen de onlara kan
verdin. Bunu hak ettiler.’’ Sunaktan gelen bir sesin,
‘’Evet, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, yargıların
doğru ve adildir’’ dediğini işittim.” – Yine borazanlar
ile olduğu gibi bir sonraki bela nehirleri ve su
kaynaklarını vuracak. Ancak bu kez yeryüzündeki
tüm nehirler ve akıntılar bundan payını alacak ve
insanlar tamamen susuz kalacaklar. Melek ise
insanların bunu fazlasıyla hak ettiklerini vurguluyor;
çünkü asırlardır masum insanların kanını
dökmüşlerdir. Şimdi onlar kan içmek zorunda
kalacaklar.
4. KASE: Vahiy 16:8-9 – “ Dördüncü melek tasını
güneşe boşalttı. Bununla güneşe insanları yakma
gücü verildi. İnsanlar korkunç bir ısıyla kavruldular.
Tövbe edip bu belalara egemen olan Tanrı'yı
yücelteceklerine, O'nun adına küfrettiler. – Yine
dördüncü borazanda olduğu gibi bu kez gök cisimleri
vurulacak. Ancak borazan çalınınca güneş kısmen
söndürüldüğü yerde burada güneşin daha güçlü yanıp
72
insanları yakacağını okuyoruz. Yeryüzünde hiç
yaşanmamış bir sıcaklık dalgası oluşacaktır. Ama en
şaşırtıcı şey şudur ki, insanlar Rab’bin merhametine
sığınmak yerine O’na daha da küfredecekler. İşte
insan bu kadar da asi ve inatçı olabilir.
5. KASE: Vahiy 16:10-11 – “ Beşinci melek tasını
canavarın tahtına boşalttı. Canavarın egemenliği
karanlığa gömüldü. İnsanlar ıstıraptan dillerini
ısırdılar. Istırap ve yaralarından ötürü Göğün
Tanrısı'na küfrettiler. Yaptıklarından tövbe
etmediler.” – Korkunç bir ısı dalgası ve aşırı
ışınlanmadan sonra birden dünya karanlığa
gömülecektir. Ancak ilginçtir ki, “tüm dünya”
demiyor, yalnız Mesih Karşıtı’nın hüküm sürdüğü
bölgeler etkilenecektir. Bu öyle korkunç bir karanlık
olacak ki, insanlar ıstıraptan kendi dillerini ısıracaklar.
Ama yine insanlar tövbe etmek yerine Tanrı’ya karşı
daha da küstahlaşacaklar.
6. KASE: Vahiy 16:12-16 – “ Altıncı melek tasını
büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gündoğusundan
73
gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları
kurudu. Bundan sonra ejderhanın ağzından,
canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından
kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm.
Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin
ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük
gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını
toplamaya gidiyorlar... Üç kötü ruh, kralları İbranice
Armagedon denilen yere topladılar.” – Altıncı
borazan durumunda olduğu gibi yine Fırat Nehri
sahneye giriyor. “Gündoğusundan” gelen krallar ve
orduları için yol açılsın diye kâse nehre boşaltılıyor.
“Gündoğusu” ifadesi ile muhtemelen uzak doğu
kastediliyor. Acaba altıncı borazan çalınınca harekete
geçen 200 milyon askerlik ordu, doğudan gelen bu
ordular ile bir olabilir mi? Aralarındaki ilişki her
neyse Fırat Nehri kurutuluyor ki, gelen ordular
rahatlıkla İsrail üzerine yürüyebilsin.
74
Daha sonra Şeytan’dan, Mesih Karşıtı’ndan ve Sahte
Peygamber’den çıkan üç kötü ruh, büyük harikalar
yaparak dünya krallarını Yahudiler’e karşı savaşmak üzere
toplamaya başlayacaklar. Dünya ordularını topladıkları
yerin ismi de “Armagedon”dur. Esas İbranice olan bu
yerin nerede olduğu konusunda farklı düşünceler var:
Kimisi İsrail’in kuzeyinde bulunan Megido harabelerinin
önünde açılan koskoca Yizreel vadisidir der. Kimisi ise
bunun Kudüs için bir kod isim olduğunu düşünür. Her
neresi olacaksa, bugünkü İsrail topraklarında olacağı
kesindir. Gerçekten korkunç bir manzara olacaktır.
75
Yeryüzünün görmüş olduğu en kalabalık ve dehşet verici
ordu bir arada toplanacaktır. Tek amaçları da İsrail
oğullarını silip süpürmek olacaktır.
7. KASE: Vahiy 16:17-21 – “ Yedinci melek tasını
havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir
ses, ‘’Tamam!’’ dedi. O anda şimşekler çaktı,
uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir
deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar
büyük bir deprem olmamıştı. Büyük kent üçe bölündü.
Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük Babil'i
anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi
verdi. Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu.
İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo
ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu
ki, insanlar bu yüzden Tanrı'ya küfrettiler.”
Artık sona çok yaklaştık. Dünyanın görmüş olduğu en
büyük deprem yaşanacak. Kudüs üçe bölünecek.
Dünyanın diğer kentleri yerle bir olacak. Özellikle Babil
diye geçen Mesih Karşıtı’nın başkenti yıkımdan en büyük
payı alacak. Adalar ortadan kalkacak ve dağlar yerinden
76
oynayacak. Yine daha önce görüldüğü gibi korkunç bir
dolu fırtınası patlak verecek. Ancak bu sefer dolu taneleri
devasadır. Göklerden 40 kilo ağırlığında buz parçalarının
uçak hızıyla yere çakıldığını düşünün. Ama yine her
zamanki gibi insanlar Rab’bin önüne gelip tövbe
etmektense küfretmeyi tercih edecekler. Böylece Rab
yeryüzü üzerinde gazabını döktükçe dökecektir.
Şimdiye kadar kapkara, korkunç savaş bulutlarının İsrail üzerinde
toplanacağını gördük. Dünyanın birçok yerinden; ama özellikle
İsrail’i bir türlü sevemeyen komşularından oluşan devasa ordu
Armagedon’da bir araya gelecek. Rab, diğer bir yandan, onların
üzerine büyük belalar yağdıracak ama sonun gelmesine daha
vakit var.
Peygamber Zekeriya özellikle savaşın son aşamasını çok
ayrıntılı bir şekilde tarif eder:
Zekeriya 14:1-2 – “İşte RAB'bin günü geliyor! Ey
Yeruşalim halkı, senden yağmalanan mal gözlerinin
önünde paylaşılacak. Yeruşalim'e karşı savaşmaları
için bütün ulusları bir araya getireceğim. Kent ele
geçirilecek, evler yağmalanacak, kadınların ırzına
geçilecek. Kentte yaşayanların yarısı sürgüne
gönderilecek, geri kalanlar kentte kalacak.”
“Rab’bin Günü” özellikle Kutsal Kitap’ta sıkça işlenen bir mo����ir. 61
Rab’bin günü, Rab’bin kendisi dünyaya müdahale ederek
özellikle adale��ni ve gazabını göstereceği gündür. Ayrıca Mesih’e
iman eden İsrail oğullarının kurtuluşunun sağlandığı dönem için
kullanılır. Bu ayetlerde sıkın�� döneminin son günlerinde
77
yaşanacak olayları okuyoruz. Fakat tam her şey sona ermiş gibi
görünürken birden imanlıların kaderi tamamen değişecektir.
MESİH’İN DÖNÜŞÜ –İşte İsrail oğullarının Musa zamanındaki
kölelik döneminden bu yana gördükleri en karanlık saa��nde
nihayet hep bekledikleri güçlü Mesih bulutlarla geri dönecektir:
Zekeriya 14:3-5 - “Sonra RAB, savaş zamanlarında
yaptığı gibi, gidip bu uluslara karşı savaşacak. O gün
O'nun ayakları Yeruşalim'in doğusundaki Zeytin
Dağı'nın üzerinde duracak. Zeytin Dağı doğuya ve
batıya doğru ortadan yarılıp çok büyük bir vadi
oluşturacak. Dağın yarısı kuzeye, öbür yarısı güneye
çekilecek. Yarılan dağımın oluşturduğu vadiden
kaçacaksınız…O zaman Tanrım RAB bütün
kutsallarla birlikte gelecek!”
Ne kadar
mükemmel bir
manzara
olacaktır!
İmanlılar tam yok
olmak üzereyken
Rab’bin kendisi
gelip halkı
uğruna savaşa
müdahale
edecek��r. İsa
Mesih’in bu
görkemli dönüşü
78
Kutsal Kitap’ın birçok yerinde müjdelenir. Birkaç örneğe bakalım:
Yoel 3:15-17 – “RAB Siyon'dan62 kükreyecek, Yeruşalim'den
gürleyecek. Gök ve yer sarsılacak. Ama RAB kendi halkı için
sığınak, İsrailliler için kale olacak. O zaman bileceksiniz ki,
Siyon'da, kutsal dağımda oturan Tanrınız RAB benim.
Yeruşalim kutsal olacak; yabancılar bir daha orayı ele
geçiremeyecek.”
Bu bölümde Mesih kükreyen bir aslana benze��lir. Mesih ilk
gelişinde insanlık uğruna kurban edilen bir kuzu olarak
simgelenirken ikinci gelişinde insanlığı yargılayan bir aslan olarak
simgelenir.
63 O gün Rab’be karşı gelmiş insanlar son derece
korkunç bir sonla karşılaşacaklar. Peygamber Zekeriya ayrın��ları
şöyle verir:
Zekeriya 14:12-15 - “Yeruşalim'e karşı savaşan
bütün halkları RAB şu belayla cezalandıracak: Daha
sağken bedenleri, gözleri, dilleri çürüyecek. O gün
RAB insanları büyük dehşete düşürecek. Herkes
yanındakinin elini yakalayacak, birbirlerine
saldıracaklar. Yahudalılar da Yeruşalim'de
savaşacak. Çevredeki bütün ulusların serveti, çok
miktarda altın, gümüş, giysi toplanacak. Düşman
ordugahlarındaki bütün hayvanlar da at, katır, deve,
eşek benzer bir belaya çarptırılacak.”
Yukarıdaki ayrın��ların hepsi Mesih doğmadan yüzlerce sene
evvel yazılmış��r. İncil’e bak��ğımızda ise Mesih’in ikinci gelişiyle
79
ilgili daha fazla ayet ile karşılaşıyoruz. Öncellikle Mesih’in kendisi
ikinci gelişini şöyle anlattı:
Matta 24:30-31 – "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi
gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp
dövünecek, İnsanoğlu'nun gökteki bulutlar üzerinde
büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Kendisi
güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek.
Melekler O'nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür
ucuna dek, dünyanın dört bucağından
toplayacaklar.”
Burada
Mesih,
kendisine
ait olanları
yanına
toplayacağını anla��r. Yani kendisine sadık kalan herkesi koruma
al��na alacak��r. Mesih imanlıları diğer uluslar gibi gazaba
uğramayacaklar, Rab onları kurtaracak��r. Kutsal Kitap pek çok
yerde imanlıların aniden Rab’bin yanına alınacaklarına ilişkin
80
öğre�� veriyor.
64 Bunun tam ne zaman olacağını bilmek, yani
büyük sıkın�� zamanından önce mi, ortasında mı yoksa sonuna
doğru mu olacağını tam olarak tespit etmek mümkün değil.
Ancak şundan emin olabiliriz ki, Mesih’e sadık kalan herkes
sonunda kurtulacaktır.
Son olarak Vahiy bölümünde Rab’bin Havari Yuhanna’ya
bildirdiği sözlere bak��ğımızda baştan sona kadar Mesih’in ikinci
gelişini vurguladığını görebiliyoruz.
Vahiy 1:7 – “İşte bulutlarla geliyor! Her göz O'nu görecek,
O'nun bedenini deşmiş olanlar bile. O'nun için dövünecek
yeryüzünün bütün halkları. Evet, böyle olacak! Amin.”
Vahiy 19:11-16 - “Bundan sonra göğün açılmış olduğunu,
beyaz bir a��n orada durduğunu gördüm. Binicisinin adı Sadık
ve Gerçek'��r. Adaletle yargılar, savaşır. Gözleri alev alev
yanan ateş gibidir. Başında çok sayıda taç var. Üzerinde
kendisinden başka kimsenin bilmediği bir ad yazılıdır. Kana
ba��rılmış bir ka��an giymiş��. Tanrı'nın Sözü adıyla anılır.
Beyaz, temiz, ince ketene bürünmüş olan gökteki ordular,
beyaz atlara binmiş O'nu izliyorlardı. Ağzından ulusları
vuracak keskin bir kılıç uzanıyor. Onları demir çomakla
güdecek. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın ateşli gazabının
şarabını üreten masarayı kendisi çiğneyecek. Ka��anının ve
kalçasının üzerinde şu ad yazılıydı:
KRALLARIN KRALI VE
RABLERİN RABBİ”
Ar��k asıl beyaz atlı olan Kurtarıcı geldi. Binicisi gerçek Mesih
İsa’nın kendisidir. Dünyaya ilk gelişinde sıradan bir insan olarak
gelmiş��; ancak ikinci gelişinde görkemli bir Kral olarak gelecek��r.
81
Geliş amacı da Tanrı düşmanlarını adaletle yargılamak ve halkını
82
savaştan kurtarmak��r. Ancak dikkat edersek hiçbir silah
kullanmaya gerek duymayacak, çünkü Mesih’in kendi ağzından
çıkan ilahi kelâm tüm hasımlarını durdukları yerde yok etmeye
yetecek��r. Böylece gerçek Rab ve Kral dünya sahnesine çıkmış,
egemenliği başlatmış bulunuyor. Ar��k O’nun krallığının sonu
olmayacak. Sonra Mesih Karşı�� ve Sahte Peygamber’in
uğrayacakları sonu da okuyoruz:
Vahiy 19:17-21 - Bundan sonra güneşte duran bir
melek gördüm. Göğün ortasında uçan bütün kuşları
yüksek sesle çağırdı: "Kralların, komutanların, güçlü
adamların, atlarla binicilerinin, özgür köle, küçük
büyük, hepsinin etini yemek için toplanın, Tanrı'nın
büyük şölenine gelin!" Sonra canavarı, dünya
krallarını ve onların ordularını, ata binmiş Olan'la
O'nun ordusuna karşı savaşmak üzere toplanmış
gördüm. Canavarla onun önünde doğaüstü belirtiler
gerçekleştiren sahte peygamber yakalandı. Sahte
peygamber, canavarın işaretini alıp heykeline
tapanları bu belirtilerle saptırmıştı. Her ikisi de
kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldı. Geriye
kalanlar, ata binmiş Olan'ın ağzından uzanan kılıçla
öldürüldü. Bütün kuşlar bunların etiyle doydu.
İşte Mesih düşmanlarının son hali böyle olacak��r! Böylece yedi
yıllık sıkıntı zamanı sona erecektir.
MESİH’İN EGEMENLİĞİ
Mesih yeryüzüne ikinci defa geldiğinde
öncellikle kendisine karşı gelen fitnecileri alt edecek ve onları
83
yargılayacak��r. Ama bir diğer önemli amacı ise Tevrat’tan beri
vaat edilen görkemli ve sonsuz barışı sağlayacak olan krallığını
yeryüzünde kurmak olacak��r. 65 Kutsal Kitap Mesih’in yeryüzüne
geldikten sonra ne yapacağını çok açık bir şekilde gösterir.
Zekeriya 14:6-9 - “O gün ışık olmayacak, ışık veren
cisimler kararacak. Özel bir gün, yalnız RAB'bin
bildiği bir gün olacak. Gece de gündüz de olmayacak.
Gece aydınlık olacak. O gün Yeruşalim'in içinden diri
sular akacak. Yaz kış suların yarısı Lut Gölü'ne, öbür
yarısı Akdeniz'e akacak. RAB bütün dünyanın kralı
olacak. O gün yalnız RAB, yalnız O'nun adı kalacak.”
İsa Mesih şimdiden Tanrı kudre��nin sağına oturmuş göklerin
kralıdır; ama o gün dünyaya geldiğinde Kudüs’te bedensel atası
Davut’un tah��na oturup krallığını sürdürecek��r. 66 Böylece
Şeytan’ın insanlardan çalmış olduğu egemenliği yeniden kurmuş
olacak��r. Mesih’in yeryüzündeki krallığıyla ilgili Kutsal Kitap daha
pek çok ayrıntıya yer veriyor. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
1. Mesih tüm hasımlarını yargılayacaktır. Bir önceki
bölümde gördüğümüz gibi Mesih Armagedon
savaşını noktalamak üzere gelecektir. Orada İsrail
oğullarını yok etmek için toplanan orduları, ağzından
çıkan kutsal sözüyle yerle bir edecektir. Ancak savaşa
katılmayan diğer uluslar ne olacaktır?
Bunu Mesih
şöyle anlatmıştı:
84
Matta25:31-32 – “İnsanoğlu kendi görkemi içinde
bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına
oturacak. Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak,
O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi,
insanları birbirinden ayıracak.”
Mesih’in sözlerinden anlaşılan şu ki, sıkıntı döneminden
sonra yeryüzünde kalan tüm insanlar iki gruba
ayrılacaktır. Rab onları imanlılara karşı nasıl
davrandıklarına göre yargılayacaktır. Eğer sıkıntı
zamanında Mesih’in çocuklarına iyi davrandılarsa, iman
etmemiş olsalar da Rab onları sırf bu iyilikleri yüzünden
hayatlarını bağışlayacaktır. Ancak Mesih’in çocuklarına
karşı iyi davranmamış olanları doğrudan sonsuz azaba
gönderecektir.
Peki bu arada Şeytan’a ne olacak? Tüm bu sıkıntılara
sebep olan Şeytan’a özel bir ceza verilecektir. İncil bunu
şöyle dile getirir:
85
Vahiy 20:1-3 - “Sonra bir meleğin gökten indiğini
gördüm. Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük
bir zincir vardı. Melek ejderhayı –İblis ya da Şeytan
denen o eski yılanı– yakalayıp bin yıl için bağladı. Bin
yıl tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın
diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi
mühürledi. Bin yıl geçtikten sonra kısa bir süre için
serbest bırakılması gerekiyor.”
Okuduğumuz gibi Şeytan bağlanıyor ve bin yıllık bir süre için
zindana a��lıyor.
Burada Mesih’in yeryüzündeki krallığının süresi
1000 yıl olacağını da öğreniyoruz. Bu zaman boyunca yeryüzünde
Şeytan hazır bulunmayacak��r. Ancak bu sürenin sonunda Şeytan
son defa serbest bırakılacak��r. Sonra Rab’be ve kutsal ken��ne
karşı ayaklanan Şeytan ve sayısız orduları, gökten yağan ateşle
yok edilecek��r. Böylece Şeytan da nihayet çoktan hak e��ği yere
gönderilecek��r. Sonsuz işkence çekmek üzere ateş gölüne
atılacaktır.67
1. Tanrı kulları dirilip Mesih’le birlikte hüküm
sürecekler. Yine Mesih’in krallığının başlangıcına
dönüyoruz ve Mesih’in dünyaya hükmetme görevini
kendi kutsalları arasında paylaştığını okuyoruz.
86
Ayrıca Vahiy bölümünde birçok kişinin dirilişinden
de söz edilir:
Vahiy 20:4-6 – “Bazı tahtlar ve bunlara oturanları
gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa'ya
tanıklık ve Tanrı'nın sözü uğruna başı kesilenlerin
canlarını da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline
tapmamış, alınlarına ve ellerine onun işaretini
almamış olanlardı. Hepsi dirilip Mesih'le birlikte bin
yıl egemenlik sürdüler. İlk diriliş budur. Ölülerin geri
kalanı bin yıl tamamlanmadan dirilmedi. İlk dirilişe
dahil olanlar mutlu ve kutsaldır. İkinci ölümün
bunların üzerinde yetkisi yoktur. Onlar Tanrı'nın ve
Mesih'in kâhinleri68 olacak, O'nunla birlikte bin yıl
egemenlik sürecekler.”
Havari Yuhanna burada ilk dirilişe katılanların son derece
mutlu olduklarını söyler. Bunlar sıkıntı zamanı süresince
Mesih uğruna canlarından olmuş olanlardır. Demek ki bu
kişiler, Mesih’in egemenliğine katılmak üzere ölümden
dirilecektir. Bu dirilişe katılanlar artık bir daha ölmemek
üzere bedensel hayata tekrar kavuşacaklar.
Onlar Rab’bin
kutsal hizmetinde yer alacaklar.
87
Mesih yeryüzündeyken yargılama işinin ve ölüleri
ölümden diriltme görevinin kendisine emanet edildiğini
birçok kez vurguladı.69 Büyük sıkıntı zamanında ölmüş
olan imanlıları ölümden diriltmenin yanısıra Mesih,
dünyanın başlangıcından beri ölmüş diğer tüm imanlıları
da diriltecektir. Bunların arasında İbrahim, Musa ve Davut
gibi birçok büyük peygamber de olacaktır. Onlar Mesih’in
yeryüzündeki 1000 yıllık krallığına katılacaktır.70
1. Yeryüzünde esenlik hâkim olacaktır. Mesih
hasımlarını yargılayıp yok ettikten sonra yeryüzünün
tümünü yenileyecektir. Dünya yavaş yavaş yıkım ve
savaş etkilerinden arınacaktır. Silahlar yok edilecek ve
yerine barış dönemine ait çalışma aletleri
geliştirilecektir. Böylece Aden Bahçesi’nden bu yana
dünyanın göremediği mükemmel bir düzen
kurulacaktır. Peygamberler bu günleri hep hasretle
anlatmışlardı:
88
Yeşaya 2:4 - “RAB uluslar arasında yargıçlık edecek,
birçok halkın arasındaki anlaşmazlıkları çözecek.
İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri,
mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar. Ulus ulusa kılıç
kaldırmayacak, savaş eğitimi yapmayacaklar artık.”
Uluslar arasındaki tüm kavgalar sona erecektir; çünkü yeryüzünde
ar��k tek bir Kral ve O’nun adil kanunları hüküm sürecek��r. Savaş
sözcüğü ar��k unutulacak��r.
Ayrıca asırlardır yeryüzünü kirleten
farklı putlar ve inançlar da ortadan kaldırılacak��r. 71 Mesih’in
kendisi ilahi doğrulukla ve adaletle hüküm sürecektir.
Mesih
yeryüzüne geri
döndüğünde
de bozulan
dünyasal
işlerin
dizginlerini
yine eline
alacak ve
dünyayı
orijinal haline
geri
getirecektir.
Böylece tüm
kainat ilk başta olduğu gibi sevinçle coşacak��r. İlk Aden
Bahçe’sindeki huzur ve esenlik yeniden egemen olacak��r.
89
Peygamberler bu yenilenen dünya düzenini şöyle anlatırlar:
Yeşaya 11:5-9 - “Davranışının temeli adalet ve
sadakat olacak. Onun döneminde kurtla kuzu bir
arada yaşayacak, parsla oğlak birlikte yatacak,
buzağı, genç aslan ve besili sığır yanyana duracak,
onları küçük bir çocuk güdecek. İnekle ayı birlikte
otlayacak, yavruları bir arada yatacak. Aslan sığır
gibi saman yiyecek. Emzikteki bebek kobra deliği
üzerinde oynayacak, sütten kesilmiş çocuk elini
engerek kovuğuna sokacak. Kutsal dağımın hiçbir
yerinde kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek.
Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa, dünya da
RAB'bin bilgisiyle dolacak.”
Dünyamızı bulunduğu perişan hale getiren Tanrı
bilgisizliği yerine, kutsal bir Tanrı bilgisi yaygınlaşacak;
çünkü yeryüzünün tümü Rab’bin bilgisiyle dolup
taşacaktır.
Barışın sebebi Mesih’in kendisi olacak; çünkü
herkes O’nu tanıyacak ve O’na itaat edecektir. Böylece
1000 yıllık egemenlik süresince tüm dünyada mükemmel
bir barış dönemi yaşanacaktır.
90
1. Kudüs tüm dünyanın merkezi olacaktır. Daha önce,
Tanrı’nın özellikle Yahudi halkına son günlerle ilgili
pek çok vaatte bulunduğunu söylemiştik. İsrail’in
tövbesinin ardından bu vaatlerin hepsinin tam olarak
bu dönemde yerine gelmesi bekleniyor. Tüm uluslar
Yeruşalim’i onarmak ve yüceltmek için Mesih’in
ayaklarına gelecekler. Ayrıca o dönemde yaşayanlar
dünyanın ilk başlangıcında olduğu gibi uzun yıllar
yaşayacaklar. Dünya yaşam standardı ve iklim şartları
değişecektir.
Yeşaya 65:17-25 – "Çünkü bakın, yeni bir yeryüzü,
yeni bir gök yaratmak üzereyim; geçmiştekiler
anılmayacak, akla bile gelmeyecek. Yaratacaklarımla
sonsuza dek sevinip coşun; çünkü Yeruşalim'i coşku,
halkını sevinç kaynağı olarak yaratacağım. Yeruşalim
için sevinecek, halkım için coşacağım. Orada ağlayış
ve feryat duyulmayacak artık. Orada birkaç gün
yaşayıp ölen bebekler olmayacak, yaşını başını
almadan kimse ölümü tatmayacak. Yüz yaşında ölen
genç, yüz yaşına basmayan kişi lanetli sayılacak.
Evler yapıp içlerinde yaşayacak, bağlar dikip
meyvesini yiyecekler. Yaptıkları evlerde başkası
oturmayacak, diktikleri bağın meyvesini başkası yemeyecek. Çünkü halkım ağaçlar gibi uzun
yaşayacak, seçtiklerim, elleriyle ürettiklerinin tadını
çıkaracaklar.
Emek vermeyecekler boş yere, felakete
uğrayan çocuklar doğurmayacaklar. Çünkü kendileri
de çocukları da RAB'bin kutsadığı soy olacak. Onlar
bana yakarmadan yanıt verecek, daha konuşurlarken
işiteceğim onları. Kurtla kuzu birlikte otlayacak, aslan
sığır gibi saman yiyecek. Yılanın yiyeceğiyse toprak
olacak. Kutsal dağımın hiçbir yerinde kimse zarar
vermeyecek, yok etmeyecek." Böyle diyor RAB.
Üstelik İsrail toprakları bazı coğrafik yeniliklere de
uğrayacaktır:
Yeşaya 2:2-3 – RAB'bin Tapınağı'nın kurulduğu dağ,
son günlerde dağların en yücesi, tepelerin en yükseği
olacak. Oraya akın edecek ulusların hepsi. Birçok
halk gelecek, "Haydi, RAB'bin Dağı'na, Yakup'un
Tanrısı'nın Tapınağı'na çıkalım" diyecekler, "O bize
kendi yolunu öğretsin, biz de O'nun yolundan
gidelim." Çünkü yasa Siyon'dan, RAB'bin sözü
Yeru şalim'den çıkacak.”
92
İsa Mesih Kudüs’te tahta oturacak ve oradan tüm ulusları
yönetecektir. Yukarıdaki ayetlerin belirttiği gibi
Yeruşalim’in ilginç bir yeniliği daha olacak, o da yeni bir
Tapınak olacaktır.
72 Tapınak hep Tanrı’nın kendi halkı
arasındaki varlığını simgelemişti. Son günlerde Rab kendi
halkı arasında yeniden yaşayacaktır ve Tapınak bunun en
güçlü ve görünür ispatı olacaktır.
1. İman etmemiş tüm insanlar Beyaz Taht’ın önünde
yargılanacaktır. 1000 yıllık Krallık sona erdiğinde
Şeytan’ın son isyanı baş gösterecektir. Mesih onu
bastırdıktan sonra artık bildiğimiz dünya düzeni
ortadan kalkacak ve son yargı, yani “Kıyamet Günü”
gelecektir. Havari Yuhanna bu son olayı şöyle anlatır:
93
Vahiy
20:11-
15 –
“Sonra
büyük,
beyaz
bir taht
ve tahtta
oturanı
gördüm.
Yerle
gök
önünden
kaçtılar,
yok olup
gittiler.
Tahtın
önünde duran küçük büyük, ölüleri gördüm. Sonra
kitaplar açıldı. Yaşam kitabı denen başka bir kitap
daha açıldı. Ölüler kitaplarda yazılanlara bakılarak
yaptıklarına göre yargılandı. Deniz kendisinde olan
ölüleri, ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde olan
ölüleri teslim ettiler. Her biri yaptıklarına göre
yargılandı. Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı.
İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür. Adı yaşam kitabına
yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı.”
94
Bu sırada Mesih, ölmüş ama henüz yargılanmamış, tüm
imansızları karşısına almak için, beyaz bir tahta oturuyor. Ancak
bu arada bildiğimiz yer ile gökyüzü Rab’bin önünden kaçıp yok
oluyor.
Böylece kıyamet günü denilen zaman gelmiş olacak��r. O
gün dünya artık son bulacaktır. Havari Petrus bu anı şöyle anlatır:
2.Petrus 3:10-12 – “Ama Rab'bin günü hırsız gibi
gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan
kalkacak, maddesel öğeler yanarak yok olacak, yer ve
yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp tükenecek.
Her şey böylece yok olacağına göre, sizin nasıl kişiler
olmanız gerekir? Tanrı'nın gününü bekleyip o günün
gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı,
Tanrı yolunu izlemelisiniz. O gün gökler yanarak yok
olacak, maddesel öğeler şiddetli ateşte eriyip gidecek.
Ama biz Tanrı'nın vaadi uyarınca doğruluğun
barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz.”
Bildiğimiz dünya ha��a tüm evren bu şekilde bir anda tarihe
karışacak��r. Bir tek Beyaz Taht görünecek ve tüm insanlar tek tek
Mesih’in karşısına çıkacak��r. İman edenler bu yargıya tabii
tutulmayacak. Beyaz tah��n önünde yargılanan herkes Mesih’e
iman etmemiş kimseler olacak��r. Aye��n belir��ği gibi bunlar
küçük büyük tüm insanlar olacak��r. Öldüklerinde gi��kleri “ölüler
diyarı” adı verilen yerde, yargılanacakları Beyaz Taht duruşmasını
bekleyecekler.
Zamanı gelince “ölüler diyarı” ölmüş olanların
hepsini Mesih’in önüne ge��recek. Sonra kitaplar açılacak,
özellikle “Yaşam Kitabı” denen önemli bir kitap da açılacak��r.
Anlaşılan bu kitaba tüm iman edenlerin ismi yazılı
95
bulunmaktadır. Ne var ki, adı yazılmayan herkes, yargı giyecek ve
ateş gölüne atılacaktır. Bu, ikinci ve son ölümdür.
Ateş gölü, yani cehennem, sözlerle anla��lamayacak kadar
korkunç bir işkence yeridir. Aslında cehennem Şeytan ve kötü
ruhlar için ayarlanmış��r. 73 Ancak günah işleyip kendisine uyan
tüm insanlar onunla aynı akıbe�� paylaşmak üzere oraya mahkûm
edilecekler. Mesih’in kendisi oranın ıstıraplarını şöyle anlatır:
Markos 9:48-49 – “'Oradakileri kemiren kurt ölmez,
yakan ateş sönmez.' Çünkü herkes ateşle
tuzlanacaktır.”
Birçok kişi cehennemin sonsuza dek sürmeyeceğini savunmaya
çalışır. Buna dayanarak birçok insan orada bir süre ceza çek��kten
sonra salıverileceğini düşünürler. Keşke öyle olsaydı! Ne var ki,
Rab’bin Kelâmı’na göre cehenneme giden kimse bir daha çıkmaz.74
Orası sonsuz azap yeridir. Bu yüzden daha fırsatımız varken tövbe
edip Mesih’e iman etmemiz şar��r. Çünkü İsa Mesih’in dışında
kurtuluş yoktur!
YENİ GÖK VE YENİ YERYÜZÜ
İn- sanlar cennet dediklerinde akla
çok farklı şeyler ge��rirler.
Ancak Kutsal Kitap’a bak��ğımızda
cennet Mesih’in Krallığı’ndan sonra başlayan yeni bir düzendir.
Tanrı bununla ilgili şöyle bir vaatte bulunuyor:
2.Petrus 3:13 – “Ama biz Tanrı'nın vaadi uyarınca
doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü
bekliyoruz.”
96
Özellikle Vahiy bölümünde İsa Mesih, bu yeni gök ve yeryüzünün
nefes kesen ayrıntılarını Havari Yuhanna’ya gösterir:
Vahiy 21:1-4 - “ Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir
97
yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan
kalkmıştı. Deniz de yoktu artık. Kutsal kentin, yeni
Yeruşalim'in gökten, Tanrı'nın yanından indiğini
gördüm. Güveyi için hazırlanmış süslü bir gelin
gibiydi. Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini
işittim: ‘İşte, Tanrı'nın konutu insanların arasındadır.
Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O'nun halkı
olacaklar, Tanrı'nın kendisi de onların arasında
bulunacak. Onların gözlerinden bütün yaşları silecek.
Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de
ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.’"
Yuhanna, cenne�� gökten inen görkemli bir kent olarak tarif eder.
Mesih yeryüzünden ayrılırken havarilerine “size yer hazırlamaya
gidiyorum,” dediği yer burasıdır. 75 Bu sayede Tanrı’nın konutu
insanlar arasında olacak��r. Rab’bin kendisi dünyasal yaşamdan
kalma tüm üzüntüleri, acıları ve gözyaşlarını silecek��r.
En
önemlisi, ar��k ölüm ortadan kalkmış olacak��r. Bu göksel kente
kavuşan herkes ebediyen yaşayacak��r. Tanrı bir anlamda bizleri
bozulmamış bir Aden Bahçesi dönemine geri taşıyacak��r. Fakat
orada bulunan tüm olağanüstü güzelliklere rağmen asıl önemli ve
mükemmel olan şey, Tanrı’yla birlikte aynı yerde yaşamak
olacaktır.
İlerleyen ayetlerde Havari Yuhanna gökten inen yeni Kudüs’ü
birçok ayrıntısıyla tarif etmeye devam eder:
Vahiy 21:9-27 – “Son yedi belayla dolu yedi tası
taşıyan yedi melekten biri gelip benimle konuştu.
98
"Gel!" dedi, "Kuzu'ya eş olacak gelini sana
göstereyim." Sonra melek beni Ruh'un yönetiminde
büyük, yüksek bir dağa götürdü. Oradan bana
gökten, Tanrı'nın yanından inen ve O'nun görkemiyle
ışıldayan kutsal kenti, Yeruşalim'i gösterdi. Kentin
ışıltısı çok değerli bir taşın, billur gibi parıldayan
yeşim taşının ışıltısına benziyordu. Büyük ve yüksek
surları ve on iki kapısı vardı. Kapıları on iki melek
bekliyordu. Kapıların üzerine İsrailoğulları'nın on iki
oymağının adları yazılmıştı.
Doğuda üç kapı, kuzeyde
üç kapı, güneyde üç kapı, batıda üç kapı vardı. Kenti
çevreleyen surların on iki temel taşı bulunuyordu.
Bunların üzerinde Kuzu'nun on iki elçisinin adları
yazılıydı. Benimle konuşan meleğin elinde kenti ve
kent kapılarıyla surları ölçmek için altın bir ölçü
kamışı vardı. Kent kare biçimindeydi, uzunluğu enine
eşitti. Melek kenti kamışla ölçtü, her bir yanı 12.000
ok atımı geldi. Uzunluğu, eni ve yüksekliği birbirine
eşitti. Melek surları da ölçtü. Kullandığı insan
ölçüsüne göre 144 arşındı. Surlar yeşimden
yapılmıştı. Kent ise, cam duruluğunda saf altındandı.
Kent surlarının temelleri her tür değerli taşla
bezenmişti. Birinci temel taşı yeşim, ikincisi
laciverttaşı, üçüncüsü akik, dördüncüsü zümrüt,
beşincisi damarlı akik, altıncısı kırmızı akik, yedincisi
sarı yakut, sekizincisi beril, dokuzuncusu topaz,
onuncusu sarıca zümrüt, onbirincisi gökyakut,
99
onikincisi ametistti. On iki kapı on iki inciydi;
kapıların her biri birer inciden yapılmıştı. Kentin
anayolu cam saydamlığında saf altındandı. Kentte
tapınak görmedim. Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab
Tanrı ve Kuzu, kentin tapınağıdır. Aydınlanmak için
kentin güneş ya da aya gereksinimi yoktur. Çünkü
Tanrı'nın görkemi onu aydınlatıyor. Kuzu da onun
çırasıdır.
Uluslar kentin ışığında yürüyecekler. Dünya
kralları servetlerini oraya getirecekler. Kentin kapıları
gündüz hiç kapanmayacak, orada gece olmayacak.
Ulusların görkemi ve zenginliği oraya taşınacak.
Oraya murdar hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler
yapan hiç kimse asla girmeyecek; yalnız adları
Kuzu'nun yaşam kitabında yazılı olanlar girecek.”
Mesih’in, imanlılar için hazırladığı kent, tek sözle şahane
olacak��r. Ken��n ölçüleri de dikka��mizi çeker: 12,000 ok a��mı
demek yaklaşık her yanı 2,200 kilometre uzunluğunda demek.
Yüksekliği de aynı uzunluktadır! Kent tam bir küp şeklinde
olacak��r. Ken��n içi cam saydamlığında saf al��ndan yapılmış
olacak��r. Ancak Mesih’in Krallığı’nda olduğu gibi bu yeni ken��e
tapınağa gerek kalmayacak��r. Çünkü Tanrı’nın kendisi birebir
insanlarla birlikte yaşayacak��r. Üstelik O’nun görkemi her yeri
aydınlatacak��r. Bölümün ilerisinde Havari Yuhanna bu ken��n
birkaç özelliğine daha odaklanır:
Vahiy 22:1-5 - “Melek bana Tanrı'nın ve Kuzu'nun
tahtından çıkan billur gibi berrak yaşam suyu
100
ırmağını gösterdi. Kentin anayolunun ortasında akan
ırmağın iki yanında on iki çeşit meyve üreten ve her ay
meyvesini veren yaşam ağacı bulunuyordu. Ağacın
yaprakları uluslara şifa vermek içindir. Artık hiçbir
lanet kalmayacak. Tanrı'nın ve Kuzu'nun tahtı kentin
içinde olacak, kulları O'na tapınacak. O'nun yüzünü
görecek, alınlarında O'nun adını taşıyacaklar. Artık
gece olmayacak. Çıra ışığına da güneş ışığına da
gereksinmeleri olmayacak. Çünkü Rab Tanrı onlara
ışık verecek ve sonsuzlara dek egemenlik sürecekler.”
Son manzaralar gerçekten gözlerimizi kamaş��rır. Havari Yuhanna
Rab’bin tah��ndan çıkan mükemmel bir nehir tarif eder. Ayrıca
onun kenarlarında ye��şen ve yıl boyunca on iki farklı meyve
veren yaşam ağacının detaylarını anla��r. İlginç��r ki, ilk Aden
Bahçesi’nde de büyük bir nehir ve yaşam ağacı vardı. Ancak
atalarımız günah işledikten sonra o ağaca dokunmaları
yasaklandı. Fakat Kutsal Kitap’ın son bölümünde yeniden bu
kutsal ağacın meyvesinden yiyebileceğimizi öğreniyoruz.
Bozulmuş olan her şey cenne��e tam anlamıyla yenilenecek��r ve
orijinal halinden daha da güzel bir konuma getirilecektir.
Sonuç olarak şunu biliyoruz ki, yeni gök ve yeni yeryüzünde ar��k
her şey sil baştan yapılacak��r. Günahtan kaynaklanan tüm
kötülükler ve bunlardan doğan etkiler ebediyen silinecek��r.
Orada Tanrı’yla mükemmel bir paydaşlık içinde sonsuza dek
yaşayacağız.
101
Sonsöz
Dünyanın şimdiki hali geçicidir. Yani dünyanın bir gün sona
ereceğini biliyoruz. İnsan ise ölmeyen bir ruha sahip��r. Önemli
olan bu dünyadan göçtükten sonra nereye gideceğiz sorusuna
cevap bulmak��r. Ne yazık ki çoğu insan, bu soruyu yanıtlamanın
tam olarak mümkün olmadığı kanısındadır. Ancak Rab’bin Sözü
tersini söyler: “Sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye
bunları yazdım.”76 İşte tam bu amaçla Rab Allah bize kutsal
102
sözlerini emanet e��; sonsuz yaşama sahip olduğumuza emin
olalım diye.
Rab’bimizin insanlar için hazırladığı o mükemmel cennete kim
girmek istemez? Kelâm’ında okuduğumuz gibi bizimle ebediyen
yaşamak üzere yara��ğı göksel konut gerçekten müthiş��r! Peki,
insan bu sonsuz hayata nasıl sahip olabilir? Burada anla��lan
mükemmel cennete girip girmeyeceğimize nasıl emin olabiliriz?
Mesih yeryüzündeyken bir gün son derece dindar ve saygın bir
Yahudi olan Nikodim yanına geldi. Mesih’e hayranlık duyan
Nikodim, “Tanrı’nın egemenliğine nasıl kavuşabilirim?” diye sordu.
İsa Mesih’in verdiği yanıt onu çok şaşır��: “Sana doğrusunu
söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni
göremez.”77 Nikodim böyle bir şeyin imkânsız olduğunu ima
ederek i��raz eder gibi oldu. Ancak Mesih bunun fiziksel değil,
ruhsal doğum söz konusu olduğunu belir��. Aslında Mesih’in
vurgulamak istediği şuydu ki, insan doğal haliyle asla Rab’bin
egemenliğine giremez. Çünkü insan kötülükle o kadar kirlenmiş��r
ki, Tanrı’nın huzuruna kabul edilmesi imkânsızdır. İnsanın
yapması gereken ilk şey içindeki günaha karşı ölmesidir. Mesih
bunu şöyle anlattı:
Yuhanna 12:25 “Canını seven onu yitirir. Ama bu
dünyada canını gözden çıkaran onu sonsuz yaşam
için koruyacaktır.”
Günahlarımız bizi ölüme mahkûm ediyor. Bu yüzden onlardan bir
an evvel tövbe edip, yeniden doğmak üzere Tanrı’ya teslim
olmalıyız. Rab’bin Sözü aynı gerçeği şöyle vurgular:
103
Romalılar 6:23 “Çünkü günahın ücreti ölüm,
Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz
yaşamdır.”
Aye��e okuduğumuz gibi yalnız İsa Mesih’te kurtuluş vardır.
Çünkü yalnız o Şeytan’ı yendi. Yalnız İsa Mesih tüm insanların
günahlarını üstlenip canını feda e��. Ayrıca sadece İsa Mesih
ölümün üstesinden gelip hayata dönmeyi başardı. Ve şu anda bir
tek Mesih İsa Tanrı ka��nda diridir. Son günde yeryüzüne
dönecek, ölüleri diriltecek ve tüm insanları yargılayacak olan da
O’dur. Bu yüzden yalnız kendisi insanlara sonsuz yaşam vaadini
hakkıyla verebilir. Mesih’in kendi sözlerine dikkat ediniz:
Yuhanna 3:36 “Oğul'a iman edenin sonsuz yaşamı
vardır.
Ama Oğul'un sözünü dinlemeyen yaşamı
görmeyecektir. Tanrı'nın gazabı böylesinin üzerinde
kalır.”
Yuhanna 5:24 “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü
işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı
vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama
geçmiştir.”
Yuhanna 6:40 “Çünkü Babam'ın isteği, Oğul'u gören
ve O'na iman eden herkesin sonsuz yaşama
kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde
dirilteceğim.”
İsa Mesih, bu sonsuz yaşam vaadini kendisine iman eden herkese
104
sunar. Dünya pek yakında sona erebilir. Her an ölümle de
karşılaşabilirsiniz. Ancak Mesih aracılığıyla şu anda da kesin
kurtuluşa kavuşabilirsiniz. Tek yapmanız gereken günahlarınızdan
yürekten tövbe edip İsa Mesih’e teslim olmanızdır. Böylece
Tanrı’nın cenne��ne gideceğinizden emin olabilirsiniz. Daha fazla
tereddüt etmeyin, son gün gelmeden Kral Mesih’in önünde diz
çöküp O’na teslim olun ki, geldiğinde sizi de yanına alsın ve
Göksel Egemenliği’ne katsın.
1 Kutsal Kitap derken Tevrat, Zebur ve İncil’i kastediyoruz.
2 Bkz. Yeremya 1:4-10
3 Bkz. Yasanın Tekrarı 18:14
4 Hezekiel 28:13-17
5 Yeşaya 7:14
6 Chuck Missler, Cosmic Codes (Kozmik Kodları), Koinonia House, 1999 (s. 219)
7 Tim LaHaye, Jerry Jenkins, Are we living in the End Times (Son Günlerde mi Yaşıyoruz?),
Tyndale, 2011 (s. 3)
8 Kutsal Kitap Atlası, Yeni Yaşam Yayınları, 2008 (s. 109)
9 Örneğin: Sur kentinin yıkılışı – Hezekiel 26:3-14, Ninova kentinin yıkılışı – Nahum 2.
10 Josh McDowell, Marangozdan da Öte, Zirve Yayınevi, 2002 (s. 74)
11 McDowell, Marangozdan da öte, (s. 78)
12 Missler, Cosmic Codes,(s. 47)
13 Bkz. Luka 12:35-59, 17:20-37 ve 21:5-36
14 “İnsanoğlu” sözü Mesih’in kendisi için sık sık kullandığı bir unvandır (bkz. Daniel 7:14).
15 Matta 24:2
16 Luka 19:44
105
17 Kutsal Kitap Atlası, (s. 168-169)
18 Matta 24:24
19 Matta 24:27
20 Matta 24:36
21 www.wfp.org (World Food Programme)
22 www.usgs.gov
23 Luka 21:25
24 Luka 21:11
25 www.avert.org
26 Matta 24:13
27 www.familysafemedia.com
28 Matta 24:9
29 Luka 21:12-16
30 1.Timoteos 4:1
31 Matta 24:37
32 Luka 17:28-30
33 1.Selanikliler 5:3
34 2.Timoteos 3:1-4
35 Matta 24:33
36 Vahiy 19:16
37 İncil’in orijinal Grekçe diline: Antihristos.
38 2.Selanikliler 2:9-10
39 Daniel 7:24
106
39 Daniel 7:24
40 Hezekiel 38-39
41 Daniel 9:27
42 Vahiy 17:8,11
43 Daniel 7:25; 11:36; Vahiy 13:5
44 Daniel 11:36; 2.Selanikliler 2:4
45 Daniel 9:27; Matta 24:15
46 Vahiy 16:13,16
47 Vahiy16:13, 19:20
48 Vahiy 13:13
49 Vahiy 13:14-15
50 Vahiy14:9-11
51 Vahiy 13:18
52 Carlos Madrigal, Kıyamet Günü, Yeni Yaşam Yayınları, 2000 (s. 176)
53 Yaratılış 22:18
54 Romalılar 3:3-4
55 Romalılar 11:26
56 Matta 24:15-22
57 Romalılar 11:25-26
58 “Kuzu” ismi tüm insanlık uğruna çarmıhta kurban edilen İsa Mesih’in bir unvanıdır.
59 Vahiy 19:11
60 Vahiy 15:1
61 Bkz. Yeşaya 13:6; Yeremya 46:10; Amos 5:20, Sefanya 1:14; Yoel 1:15; 2:1,11,31; 3:14
107
62 Siyon, Kudüs’un üzerinde kurulduğu tepenin ismi, o yüzden Kudüs anlamında kullanılır.
63 Bkz. Yaratılış 49:9-10; Vahiy 5:5
64 Bkz. 1.Korintiler 15:50-54; 1.Selanikliler 4:13-5:9
65 Bkz. Daniel 7:13-14
66 Bkz. Yeşaya 9:6-7
67 Vahiy 20:7-11
68 Kutsal Kitap’ta kahin demek Tanrı’nın hizmetinde yer alan bir kimse demektir.
69 Yuhanna 5:22-29
70 Matta 8:11-12
71 Yeşaya 2:11-18
72 Bkz. Hezekiel 40-48
73 Matta 25:41
74 Matta 25:46
75 Yuhanna 14:1-4
76 1.Yuhanna 5:13
77 Yuhanna 3:3
108
Bu Kitap beğendiniz mi?
Daha fazla ücretsiz e-Kitaplar Hristiyan Kitaplar.com'dan
indirebilirsiniz.
Can Nuroğlu yazar olarak beğendiniz mi? Yazarın tüm
kitaplar şuradan indirebilirsiniz.
Türkiye'de Kilise Adresleri
109