MUSA HİRAM'IN MASONLUK YAZILARI
MEKTUPLAR, SORULAR VE CEVAPLAR - 39
AŞAĞIDA BİR OKURUMUZDAN ALDIĞIMIZ, BİR DÖNMENİN AĞZINDANMIŞ GİBİ YAZILMIŞ MEKTUBU BULACAKSINIZ... YAHUDİ DÖNMELERİN TÜRK SİYÂSÎ VE İKTİSÂDÎ HAYATINDA NE KADAR ETKİLİ OLDUKLARINI, MEDYÂYI NASIL ELLERİNDE TUTTUKLARINI ANLATIYOR... TIPKI KARAKAŞZÂDE RÜŞTÜ BEY 'İN 1924 YILINDA YAPTIĞI GİBİ!..
YAHUDİLERİN DÜNYA SİYÂSÎ VE İKTİSÂDÎ HAYATINDAKİ ROLLERİ DÜŞÜNÜLÜRSE, MÜSLÜMAN BİR ÜLKE OLAN TÜRKİYE'NİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMA DIŞARDAN VE İÇERDEN "ORTAKLAŞA" GETİRİLDİĞİNİ ANLAMAK ZOR OLMAZ.
DAHA ÖNCE DE BELİRTTİĞİMİZ GİBİ, ÜLKEMİZDE YAŞIYAN AZINLIKLARDAN KENDİSİNİ BU VATANA, BÂZI "türk" GEÇİNENLERDEN DAHA ÇOK ADAMIŞ KİMSELER ÇIKMIŞTIR. DÖNMELER ARASINDA DA HALİDE EDİP, HASAN TAHSİN GİBİLERİ DE VARDIR...
AMA NE YAZIK Kİ, BÜTÜN AZINLIKLAR VE DÖNMELER, BİR BÜYÜK KUSUR İLE MÂLÛLDÜRLER... HEPSİ TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ "BATI'NIN KUYRUĞUNA TAKILMAK"TA GÖRÜRLER!... BİR KISMI BUNU VATANINI SEVDİĞİ İÇİN İSTER, BİR KISMI DA VATANINA İHÂNET EDEREK İSTER.
BİZ HER İKİSİNİN DE KONTROLE ALINABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ. AMA BİR ŞARTLA!.. YURDUMUZDA 70.000 KADAR OLAN BU İNSANLARIN (70 MİLYONLUK NÜFUSUMUZUN BİNDE BİRİ) SİYÂSETTE, İKTİSATTA, GAZETELERDE, RADYOLARDA, TELEVİZYONLARDA, SİNEMADA, VE AKLINIZA GELEN HER YERDE ETKİLERİNİN DE TÜRK NÜFUSUN ETKİSİNİN BİNDE BİRİNE İNDİRİLMESİ ŞARTIYLA!..
HELE HER TÜRLÜ DIŞ TAHRİK VE SALDIRININ ARTTIĞI ŞU GÜNLERDE ORDUNUN SUBAY KADEMESİNDE, MİLLİ İSTİHBARATTA VE DIŞİŞLERİ'NDE HİÇ BİR AZINLIK MENSUBU VE YAHUDİ DÖNMESİNİN BULUNMAMASI GEREKTİĞİNE SAMİMİYETLE İNANIYORUZ.
ÖNÜMÜZDE TERFİ VE TÂYİNLERİN YAPILACAĞI 30 AĞUSTOS ASKERÎ ŞÛRASI VAR... DİLEĞİMİZ ODUR Kİ, BU ŞÛRA TOPLANTISINDA BÜTÜN AZINLIK, DÖNME VE MASON SUBAYLAR, GENERALLER AYIKLANSIN, EMEKLİ EDİLSİN!... YENİ TERFİ VE TÂYİNLER SÂDECE ÖZ-BE-ÖZ TÜRKLER İÇİN YAPILSIN!..
BU BAKIMDAN BU MEKTUBU VE ARKASINDAN GELEN SAYFALARI DİKKAT VE İBRETLE OKUYALIM... MEVCUT DURUMA NASIL SON VEREBİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNELİM.
-- 281. M.E.G. 16.5.2003
Bundan dört ay önce internet aracılığıyla başlatmış olduğumuz Sabetaycı Yapılanmaya Karşı Bilinç ve Tercihli Alışveriş insiyatifi (S.B.T.A.I.) önemli mesafe aldı ve katılımlarla bir sivil toplum hareketi haline geldi. Bu hareketi başlatan yazımızın yenilenmiş halini aşağıda bilginize sunuyor, sizi vatandaşlık sorumluluğunuz adına kendiniz ve ülkeniz için bilinçli olmaya ve çevrenizi bilinçlendirmeye çağırıyorum.
Bu yazıyı "derin devlet/derin irade", laiklik, 28 Şubat ve başörtüsü konularının temelindeki gerçek olgunun aydınlanmasına katkıda bulunmak, Mehmet Şevket Eygi, Yalçın Küçük ve Abdullah Muradoğlu'nun kapılarını açtığı, ancak bilgisizlik ve bazı çekincelerle daha fazla üstüne gidemedikleri müslüman kimlikli yahudilik (sabetaycılık) konusunu devlet, özel sektör ve sivil toplum örgütleri bazındaki yapılanmaları açıklayıp isimler vererek (yazımın amacı insanları deşifre etmek değil bir yapıyı ortaya koymaktır, sadece bazı örnekler vermekle yetineceğim) anlatmak amacıyla yazıyorum.
Amacım bir cadı avı başlatmak değil Türkiye'nin özgür iradesi adına halkın bilinçlenmesi ve 'tercihli alışveriş insiyatifi'ne katılmasıdır. Bu emailin ardından alacağınız ikinci email sabetaycılıkla ilgili bazı yazılar ve sabetaycıların isim ve soyadlarını nasıl seçtiklerini gösteren bilimsel bir çalışma olacaktır.
Bu yazının sonunda ünlü sabetaycı yazar Orhan Pamuk'un New York'ta bir özel sohbette "Bizim bir devlete ihtiyacımız vardı. Önce Müslüman olduk ve uzun maceralardan sonra Türkiye'yi elimize geçirdik" diyerek neyi kastettigini, Okan Bayülgen'in İstanbul kökenli olmayan insanları neden hor gördüğünü, Yalçın Küçük'ün neden 'Türkiye İsrail'in rezerv devletidir' ve 'bu ülkede bir yere gelebilmek için sabetaycı olmak gereklidir' dediğini anlayacaksınız (Buna bir ekleme de ben yapayım: sabetaycı değilseniz bir yere gelebilmek için mason olmak çok fayda sağlar). Her din ve etnik kimlikten Türk vatandaşı bunların derinliğine bilincine varmadığı sürece Türkiye'nin mutlu ve başarılı insanların özgür iradelerince yaşadığı adil bir ülke olabileceğini sanmıyorum.
Her şeyden önce cemaatin bir mensubu olarak "sabetaycı" ve "sabetaycılık" isimlerini sevmediğimi, bunları anlamı çarpıtan yapma isimler olarak gördüğümü belirtmek zorundayım. Doğru kelime 'yahudi asıllı' olmalıdır, neticede Sabetaycılık bir Yahudi tarikatidir; bu yüzden bu yazıda her iki terimi de kullanacağım. Günümüzde dini vecibeler eskisi kadar yerine getirilmiyor olsa da inançlar muhafaza ediliyor ve ırk da bozulmamıştır (Sabetay Sevi Selanik'e 350 yil önce sürülmüş olabilir ancak 50 yıl öncesine kadar evlilikler tamamen cemaat içinden yapılmıştır. Halen de cemaat içinden evlenenler müslümanlarla evlenenlerden çok daha fazladır. İnancımıza göre bir müslümanla evlenmek dinsizlik ve kirlenmişliktir). Dini vecibeleri farklı ölçülerde yerine getirenler hâlâ önemli sayıda olsa da Ilgaz Zorlu'nun ifade ettiği elitist ve zengin sabetaycıların sabetaycı olmayı bir 'farklılık' anlamına indirgediğini görüyoruz.
Şimdi yukarıda bahsettiğim gibi yahudi asıllı kişilerin yapılanmalarını kurumlar bazında açıklayacağım.
ÜNİVERSİTE: Ülkemizin hemen bütün önemli üniversitelerinin rektörleri yahudi asıllıdır. Bu da başörtüsünün neden siyasal islamın simgesi olduğu aldatmacasıyla çarpıtıldığını, rektörlerin neden yeni hükümete böylesine şaşırtıcı bir çıkışta bulunduklarını açıklıyor zannederim.
YÖK Başkanı Kemal Gürüz, İstanbul Üniv. rektörü Kemal Alemdaroğlu ve medyatik yardımcısı Nur Serter, Koç Üniv. rektörü Seha Tiniç, Galatasaray Üniv. rektörü Erdoğan Teziş, Bilgi Üniv rektörü Lale Duruiz ve eski rektör Ilter Turan, Bogaziçi Üniv. rektörü Sabih Tansal ve eski rektör Üstün Ergüder, Işık Üniv. rektörü B. S. Yarman, Marmara Üniv. rektörü Tunç Erem sabetaycı (yahudi asıllı)dır.
Medyada çok görülen ve kanaat önderi olarak sunulan Asaf Savaş Akat ve eşi Nilüfer Göle, Eser Karakaş, Ahmet İnsel, Taner Berksoy, Kenan Mortan gibi hocalar ve medyada ismi çok geçen hukuk profesörlerinin çoğunluğu sabetaycıdır.
ORDU: 28 Şubat'ın mimarı olan ve laiklik ve Atatürkçülük konusunu şaşırtıcı üsluplarda dile getiren Çevik Bir, Doğu Aktulga, Doğu Silahçıoğlu (Sultanbeyli ilçesine dindar çoğunluğa nispet olsun diye izinsiz Atatürk heykeli diktiren paşa) ve Yalçın Işımer (GATA'nın açılışında 'belleyeceğiz' konuşmasını yapan paşa) yahudi asıllıdır. Yalçın Paşa aynı zamanda masondur.
Ülkemizde Atatürkçülük açık ara bir numaralı istismar konusudur. 1930'ların dünyasında Atatürk'ün cumhuriyet yönetimini oturtmak ve reelpolitik gereği yaptığı bazı köşeli uygulamalar gerçek ilkeleriyle sanatlı bir biçimde karıştırılıp retorikle süslenerek 'doğru budur' diye sunuluyor. Her kurumun içinden cemaatimiz mensubu birileri dezislamizasyonu rasyonalize etme, çıkar sağlama ve temayüz etme adına onu daha çok sahiplenir görünüp istismar ederken bazı saf müslüman Türkler de onlardan geri kalırlarsa suçluluk hissedeceklerinden peşimize düşüyorlar.
Ordu, cemaatin dışişleri kadar olmasa da oldukça güçlü olduğu bir kurumdur, çesitli dönemlerde genelkurmay başkanına kadar her düzeyde paşalarımız oldu. Halen de Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman cemaatimiz mensubu. Her seviyede bir çok general ve kurmay subaylarimiz bulunuyor. Terfilerde ve atamalarda cemaat mensupları gözetilir, harp okulları ve sınıf okullarına mutlaka yeterli sayıda öğretmen gönderilmesine dikkat gösterilir. ASAL'da her zaman birileri bulundurulur; eğer aynı yüksek gelir düzeyine sahip aileler arasında bir araştırma yapılsa sabetaycı olanların müslüman Türklere göre çok daha rahat yerlerde askerlik yaptıkları görülecektir.
Bir diğer nokta askerî alımlardır: ordunun alım yaptığı ekipman ve silah tüccarları/aracıların önemli bir bölümü sabetaycı ya da sabetaycı bağlaşığıdır.
Ordu içindeki sabetaycı yapılanmanın gücüne örnek olarak Oyak Şirketi olan Renault MAİS'in son üç genel müdürü Ateş Ünal Erzen, Onur Baytok ve İbrahim Aybar'ın ve Aselsan'ın genel müdürü Necip Kemal Berkman'ın sabetaycı olduğu örneğini verebilirim. Oyak grubu sabetaycıların yoğunlukta olduğu ve terfilerin çoğunlukla cemaat içinden gerçekleştiği bir gruptur.
SİYASET: Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran, Rahşan Ecevit (her iktidar döneminde ve özellikle 1974'te cemaatin devlet içinde gizlenmesini sağlamış çok önemli bir isimdir), Erdal İnönü'nün eşi Sevinç İnönü (Sohtorik'lerden), DTP'nin başına geçirilen Mehmet Ali Bayar, İsmail Cem (dedelerinden biri hahamdır), Kemal Derviş, Sükrü Sina Gürel, Bülent Tanla, Sefa Sirmen, Hüsamettin Özkan'ın dünürü Erdoğan Alkın, Cem Uzan'ın eşi Alara Koçibey, Altan Öymen, eskilerden Haluk Bayülgen, Barlas Kuntay, Hayrettin Erkmen, Ahmet İsvan yahudi asıllıdır. Ayrıca komünizmin Türkiye'deki ilk öncüsü Mustafa Suphi, 80 öncesi komünist liderlerden Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran, günümüzden Ercan Karakaş da sabetaycıdır. Osmanlı imparatorluğunun çöküşüne sebep olmuş İttihat ve Terakki'nin önde gelenleri ve birer mason olan Cavit bey ve Dr. Nazım sabetaycıdır. (Talat ve Cemal paşalar da masondur, masonluk Osmanlı devletinde Mustafa Reşit Paşa'dan sonra üst mevkileri sarmıştır)
DIŞİŞLERİ: Dışişleri cemaatin iş dünyasıyla birlikte en güçlü olduğu alandır. Dışişleri bakanlarımızın ve diplomatlarımızın önemli bir kısmı yahudi asıllıdır. İsmail Cem, Şükrü Sina Gürel, İlter Türkmen, Emre Gönensay, Coşkun Kırca, Onur Öymen, Kaya Toperi, Zeki Kuneralp, Özden Sanberk, Yalım Eralp, Filiz Dinçmen yahudi asıllıdır. Bu diplomatlar emekliliklerinden sonra medya tarafından uzman ve kanaat önderi olarak sunulmaktadır.
DİĞER BÜROKRASİ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Merkez Bankası eski başkanı Gazi Erçel, şimdiki Hazine Müsteşarı Faik Öztrak, Cumhurbaşskanlığı sekreteri Tacan İldem yahudi asıllı bürokratlardır. MİT müsteşarı olmanın şartı sabetaycı ya da mason olmaktır. Kendisi de mason olan Şenkal Atasagun'un (babası bir generaldi) selefleri olan Ziya Selışık, Fuat Doğu ve Sönmez Köksal, vs. masondurlar. Hiram Abas da masondu. 12 Eylül yönetimi tarafından kendisine MDP'nin kurdurulduğu orgeneral Turgut Sunalp 80 öncesinin kontrgerila örgütü Ergenekon'un başıdır ve aileden masondur.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ: ?YDD ve ?EV tamamen sabetaycı insiyatifle kurulmuş sivil toplum örgütleridir. ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Atatürk'ün bir araç olarak kullanılması amacıyla cemaat tarafından kurulmuştur. Üç onur kurucusundan biri Kapancılar kolundan Münci Kapani'dir ki diğer iki onur kurucusundan da en az birinin cemaatten olduğunu sanıyorum, ayrıca derneğin 1. numaralı kurucusu kayıtlarda Hıfzı Veldet Velidedeoğlu olarak geçer ki kendisi sabetaycıdır.
Gazeteciler Cemiyetinin son iki başkanı Nezih Demirkent ve Nail Güreli yahudi asıllıdır. TÜSİAD da yarı yahudi-insiyatifli bir kurumdur. YASED başkanı Faruk Yöneyman da sabetaycıdır. Cemaatin en güçlü ve kamuoyunu yönlendirmede en çok umut bağlanan sivil toplum örgütü TESEV'dir ki 16 yönetim kurulu üyesinden benim tanıdığım şu isimler yahudi asıllıdır:
Özden Sanberk, Yılmaz Argüden, Can Paker, Üstün Ergüder, İlter Turan, İlter Türkmen, v.d.
BASIN: Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türkiye'de basın sabetaycı güdümlü olmuştur. Ahmet Emin Yalman, Sedat Simavi, Haldun Simavi, Abdi Ipekçi, Zekeriya Sertel yahudi asıllıdır. Sabah ve ATV'nin sahibi Dinç Bilgin yahudi asıllıdır. Bu grubun hemen bütün önemli isimleri yahudi asıllıdır; Güngör Mengi, Ruhat Mengi, merhum Gülçin Telci, Murat Birsel, Okay Gönensin, Levent Tözemen, İlker Sarier, Sedat Sertoğlu, Ercan Arıklı vs. NTV'nin sahibi Ferit Şahenk (Doğuş grubu) yahudi asıllıdır (NTV bugün cemaatin Can Paker ve TESEV güdümlü programlarla kamuoyunu yönlendirdiği en önemli TV'dir). Dünya gazetesinin kurucusu Nezih Demirkent ve genel yayın yönetmeni Osman Arolat sabetaycıdır. Milliyet, Hürriyet, Radikal, Posta, Kanal D ve CNN-Türk'ün sahibi Doğan grubu ve Akşam, Show TV ve Cumhuriyet'in % 40 hisse sahibi Çukurova grupları da İş Dünyası bölümünde anlattığım gibi cemaat bağlaşığıdır. Vatan gazetesi de...
Hep basındaki sabetaycı yazarlardan bahsedilir ama Zeynep Göğüş ve Mehmet Altan gibi eşleri sabetaycı olan yazarlar unutuluyor. Gazeteler ve televizyonlarda toplumu yönlendirmek için kanaat önderi olarak sunulan kimseler arasında sabetaycılar ağırlıktadır ve iş dünyasının genelinde olduğu gibi sabetaycı birilerini çalıştırmak bir medya kurumunun başarısı için olmazsa olmaz bir parametredir.
İŞ DÜNYASI: Koç Grubu ve Çukurova Grubunun üzerinde hem büyüklükleri hem de yapılarının ilginçliği sebebiyle özellikle duracağım.
Akkök grubunun sahibi Dinçkök'ler, Şahenk'ler (Doğuş grubunun sahibi olan bu ailenin Ayhan Şahenk Vakfı'nın logosu Davud yıldızının stilize edilmiş halidir), Eczacıbaşı'lar, Koçman'lar, Cem Boyner, Tekfen'in sahiplerinden Feyyaz Berker, Feyyaz Toker, Bezmen'ler, Edin'ler, Özgürkey'ler, Atabek'ler, Dedeman'lar, Merzeci'ler, Kurttepeli'ler, Şahap Kocatopçu, Ömer Çavuşoğlu, Ahmet Kozanoğlu, Ali ?stay, Arman Kırımlı, Alp Yalman, Faruk Süren, Nur Akgerman, Mehmet Üstünkaya, YKM'nin sahibi Tan ailesi, Ibrahim Betil, Akin Öngör, Kahraman Sadıkoğlu, Henkel'in yönetim kurulu başkanı Can Paker, Siemens'in yönetim kurulu başkanı Zafer İncecik, STFA'nın kurucularinin manevi oğlu Eser Tümen (CNN-Türk'te çalışan kızı Esra Tümen Raif Dinçkök'le evlenmek üzere) ve torunları ve daha niceleri...
Gazetelerde çıkan ve Hazine ya da BDDK tarafından doğrulanan Isviçre bankalarında Türklere ait 65 milyar dolar olduğu haberini size biraz açayım:
İşin içinde olduğum için biliyorum ki bu paraların büyük kısmı cemaatimiz mensuplarınındır. Bu topraklarda yapılan ticaretle ele geçen paranın çeşitli yollarla bu toprağın dışına kaçırmanın gidişi de güven ya da ekonomik istikrarsızlığa tepkiden öte, 'Türkiye'li değil Türkiye'de yaşayan bir sabetayist' hissetmekten ileri geliyor. Ekonomi istediği kadar iyiye gitsin, o servet buraya gelmez.
KOÇ Grubu: Vehbi Koç müslüman Türk'tür. Peki acaba şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin çoğunluk yahudi asıllı olmasının (örneğin şimdiki Koç Holding'in CEO'su Bülent Özaydınlı - Orgeral İrfan Özaydınlı'nın oğludur-, Mehmet Ali Berkman, Tuğrul Kutadgobilik, Arçelik'in genel müdürü Nedim Esgin, Hasan Bengü , Mehmet Ali Neyzi, Mehmet Barmanbek yahudi asıllıdır, Tofaş'ın eski CEO'su Jan Nahum ise İshak Alaton gibi 'resmen' yahudidir. Sabetaycı Orhan Pamuk'un babası Gündüz Pamuk da Koç'ta çalışmış ve Aygaz'ın genel müdürlüğünü yapmıştır) tek sebebi yukarıda anlattığım bağlaşık mantığı mıdır?
Şimdi Koç ailesinin yapısına bakalım. Bu örneği sabetaycı ailelerin akrabalık ilişkilerine güzel bir örnek olmasından dolayı biraz geniş tutacağım. Bir başka güzel örnek için İsmail Cem'in ilişkilerini anlatan kitabı okuyabilirsiniz.
Vehbi Koç'un eşi Sadberk hanım, Vehbi bey'in teyzesinin kızıdır. Sadberk hanım'ın baba tarafından kuzeni Hürriyet'i kuran Sedat Simavi'dir. Sedat Simavi, Hürriyet'i kurarken bütün sermayeyi Koç'un ortağı Eli Burla sağlamıştır (Aydın Doğan'ın Milliyet'i Ercüment Karacan'dan almasına aracılık eden de yine Koç olmuştur). Sadberk hanım, Sadullah-Nadire Aktar çiftinin ikinci çocuğudur. Birinci çocukları Adile Hanım, Akfil'in kurucusu İhsan Mermerci'yle evlenmiştir. Oğul Rahmi Koç Çigdem Meserretçioğlu'yla evlenmiş, bu evlilikten Mustafa, Ömer ve Ali Koç doğmuştur. Çigdem Meserretçioğlu yine İzmir'in eski çok zengin ailelerinden sanayici ve armatör Avni Meserretçioğlu ile eşi Suat hanım'ın kızıdır. Çigdem hanım, Rahmi Koç'tan sonra Erol Simavi'nin oğlu Günaydın'ın sahibi Haldun Simavi'yle evlendi. Mustafa Koç, İzmir'in ünlü zenginlerinden İzmir Yün Mensucat'ın sahibi olan Giraud'ların kizi Caroline ile evlendi... Bu böyle gider.
Dolayısıyla Koç ailesinin bugünkü üçüncü neslinde hem anne hem baba tarafından yahudi kanı vardır. Bir yanlış anlamaya sebep olmamak için Rahmi beyin cuma namazlarına giden bir müslüman olduğunu söylemeliyim; bunun takiyye olmadığını düşünüyorum. Oğulları da yahudi inancında olmayabilirler ancak kanbağından ve aile geleneğinden dolayı sabetaycı etkisi ve bağlaşıklığı hayatlarında her zaman önemli bir parametredir. Koç tarafından büyütülen Aydın Doğan da bu bağlaşık mantığını uygulayarak büyümüştür, en önemli tepe yöneticisi İmre Barmanbek de sabetaycıdır.
ÇUKUROVA Grubu: Karamehmet ailesi müslüman Türk'tür. Ancak eğer benim bildiğim Eliyeşil'lerle aynı aile ise eşinin gelmekte olduğu aile yahudi asıllıdır. Ağabey Samsa Karamehmet'in kızı Show TV'nin genel müdürü Zeynep Karamehmet de bir sabetaycı olan Fırat Gönenç'le evlidir. Çukurova Holding'in yönetim kurulunun aile dışındaki üyeleri üç kişi haricinde sürekli değişir: Osman Berkmen, Sezer Birgili ve Sadi Göcüm. Bu üç kişi de sabetaycıdır.. Grubun çok sayıdaki sabetaycı profesyonelleri arasında Nejat Yalım, Bülent Ergin ve Melih Araz'ı da saymalıyım. Çukurova'nın Turkcell'deki ortakları Murat Vargı ve Kavala ailesi de sabetaycıdır. Turkcell'in eski genel müdürü Cüneyt Türktan, finans müdürü Tokay'lardan Ekrem Tokay ve Digiturk genel müdürü Ertan Özerdem de sabetaycıdır. Çukurova'nın borçlarına karşılık İsviçre'deki paraları borcunu ödemeye yeter de artar bile!..
Karamehmet son 15 yıldır devletle işlerini Güneş Taner aracılığıyla yürütürdü. Turkcell'in değerinin bu kadar artmasına sebep olan GSM ihalesinin iki yıl geciktirilmesinin altında Taner'in imzası vardır. Bilin bakalım Güneş Taner'in kimliği nedir? Bildiniz; sabetaycıdır.
CEMİYET HAYATI: İstanbul sosyetesinin motoru ve trend belirleyicisi sabetaycı zenginlerdir: trendy yerler (Ayşe Kapancı ve Ayla Sevand'ın açtığı yerlerin her zaman tutulması), alışveriş mekanları (Akmerkez'in bu kadar popüler olması), antikacılık (Rafi Portakal ve Tuncay Artam'ın elindedir), emlak geliştirme (Alkent, Edin'lerin Kemer Country'si) vs..
Cemaat, tutmasını istediği işletme için mutlaka gerekli sirkülasyonu sağlar ve çekim merkezi yapar. Cem Boyner'in banka sahibi olmamasına rağmen Advantage Card'ı tutundurmayı başarmasının sebebi budur. (Ilgaz Zorlu cemaatin iyice asimile olduğundan şikayet etmede haksızdır; en azından benim bildiğim son 20 yıl içinde elitist ve zengin zümrede cemaat dayanışması gücünden hiç bir şey yitirmedi. Fakat halka karışan orta düzey cemaat için dediklerini bir parça kabul edebilirim.)
Sabetaycıların tamamı 1924 mübadili değildir; Eczacıbaşı ailesi gibi... Selanik gibi Milas, Tarsus ve İzmir de önemli sabetaycı merkezlerdir. Cemaatin eskiden Nişantaşı-Teşvikiye-Şişli üçgeninde yoğunlaşan yerleşimi son yıllarda Etiler'e ve özellikle Alkent ve çevresine kaymıştır. Bülbülderesi sabetaycıların gömüldüğü tek mezarlık değildir. Feriköy ve Karacaahmet (özellikle 8. ada) de sabetaycıların gömüldüğü yerlerdir.
Sanıyorum derin devlet ya da derin irade denen şeyin ne olduğunu, bazı kimselerin laiklik anlayışının neden rasyonelin ötesine geçtiğini, başörtüsü sorununun gerçek nedenini, Çevik Bir'in 28 Subat çıkışını ve sonrasında neden Sabah gazetesince cumhurbaşkanı adayı olarak lanse edildiğini, genelkurmaydaki Hasan Tahsin Harekat Odasına neden bu adın konduğunu (Hasan Tahsin -Osman Nevres- bir sabetaycıydı ve düşmana ilk kurşunu onun attığı sabetaycı basın tarafından uydurulmuştur ancak bunun gerçekdışılığı sonradan kanıtlanmıştır), eski Dışişleri bakanı Coşkun Kırca'nın açık islam karşıtlığı ve din eğitimi hakkındaki çirkin söylemininin altında yatanları, Can Paker'in neden protestan bir islam talep ettiğini, Mina Urgan'ın kitabında neden Necip Fazıl ve Yahya Kemal'den aşağılamayla sözettiğini, özünde bir sabetaycı hareket olan Yeni Türkiye Partisi'nin kuruluş aşamasında Asaf Savaş Akad ve Bülent Eczacıbaşı'nın neden rol aldığını şimdi anlamışsınızdır.
Müslüman Türk halka buradan bir çağrım olacak. Bu şebekemsi yapı içinde sizin hiç kimsenin elinizden alamayacağı iki özgürlüğünüz bulunuyor; kime oy vereceğiniz ve paranızı nereye harcayacağınız; bunları doğru kullanırsanız ülkenizde bir şeyleri değiştirebilirsiniz. Kurtuluş savaşı sürerken İstanbul'daki müslüman halk alışkanlıkla Türk bakkallardan değil Rum bakkallardan alışveriş ederdi; cebinden çıkan paranın Yunan ordusuna bir biçimde yardım olarak silah almakta verileceğini düşünmeden. Bir yandan şikayet edip bir yandan da bu düzeni yöneten muhteris sabetayistlere itibar ederek ve ürünlerini kullanarak destek olamazsınız.
Hepinizi Sabetaycı Yapılanmaya karşı durmaya, yakın çevrenizi sabetaycılık hakkında bilgilendirmeye ve 'Tercihli Alışveriş?' yapmaya çağırıyorum. Bu çağrı antisemitik değil, antisiyonisttir ve vatandaşlık sorumluluğudur.
Sabetaycılık konusunda benim verdiğim bilgilerin dışında çalışma yapmak isterseniz en emin kaynaklar Yalçın Küçük ve Abdullah Muradoğlu'na ait olanlardır. Asıl önemli çalışmaları internette bulabilirsiniz.
Ilgaz Zorlu'nun röportajlarından verdiği bilgiler doğrudur fakat Siyaset bölümünde açıkladığım nedenler ve yanar-döner kişiliği sebebiyle muteber bir kimse değil, ayrıca dindar bir yahudi olarak Türkiye'deki sabetaycıların yahudiliğe dönmesi gibi hedefleri bulunuyor.
Bu konuda bütün Türkiye'nin bilinçlenmeye ve tutum takınmaya ihtiyacı vardır; bu bir vatandaşlık sorumluluğudur. Sabetaycı medyanın bu konuyu yok sayması ve türlü engellere karşın biz muhafazakar, sosyalist, liberal, Türk, Kürt, sünni, alevi her türlü kesitten bu konuda bütün Türkiye'yi bilinçlendirmeye ahdetmiş bir grup insan olarak elimizden geleni yapıyoruz.
Kimsenin bu yazdıklarımdan dolayı sabetaycı sıradan vatandaşlara bir ayrımcılık yapacağını sanmıyorum; antisemitizm bu topraklarda hiç bir zaman görülmedi, bu topraklar yahudiler için hep bir 'Eden' olmuştur.. Cemaatimizin içinde ülkesini seven insanlar çoğunluktadır, cemaatimiz Halide Edip, Haldun Dormen, Sertap Erener, Mustafa Denizli gibi değerli insanlar yetiştirmiştir, işadamlarımız da bir çok insana istihdam sağlıyorlar, vergi ödüyorlar. Bir grup muhteris elitist yüzünden cemaatimizin adı karalanamaz; S.B.T.A.I. olarak tepkimiz de bu grubadır.
Kendimi bir müslüman Türk kadar Türk hissederim, dostlarımın arasında çok sevdiğim müslüman kardeşlerim var, bugüne kadar da hiç birinden kimliğimden ötürü en küçük bir incitici tavır görmedim. İsyanım cemaatimizin adını kötüye çıkaran, Türkiye'yi sömüren muhteris elitistleredir. Türkiye yahudilerin huzurla yaşadığı bir ülke olmuştur; müslüman halkın 500 yıllık hoşgörüsüne ihanetle onu Orhan Pamuk'un sözlerinde ifadesini bulduğu bir yahudi devleti haline getirmeye kalkmak ihanettir, şeytanlıktır.
Atatürk'ü dillerinden düşürmeyen ve aslında onu bu şekilde istismar eden muhteris sabetaycı rektör, asker, medya ve derneklerin kim ve ne olduklarını, mevcut yapılanmalarının ne olduğunu, medyanın bizi nasıl yönlendirdiğini, bu insanların gerçek niyetlerini asla unutmayalım. Bu yüzyılın başında üç milyon evladını şehit veren, üstünde yaşadığımız toprağı kanıyla haketmiş yetmiş milyon insanın nasıl yaşaması gerektiğine kendi özgür iradeleri karar vermelidir, müslüman kimlikli bir avuç elitist yahudi değil.