06 Ağustos 2014

HANEDANLIK KURMUŞLAR MEB’i OĞUL VE TARİKATLAR YÖNETİYOR




MEB’i oğul ve tarikatlar yönetiyor

Hanedanlık kurmuşlar

MEB’i oğul ve tarikatlar yönetiyor... Hanedanlık kurmuşlar
Milli eğitimi, seçilmiş AKP Hükümeti’nin, başbakan ya da bakanın değil, Başbakan’ın oğlu ile tarikatların yönettiği ortaya çıktı. İmam hatiplerin artırılmasının altındaki gerçek de belli oldu
Tarih: 04 Ağustos 2014, 18:1
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Erdoğan’ın bir dönem ağzından düşürmediği “milli irade”nin temsilcisi sayılan seçilmiş AKP Hükümeti’nin, başbakan ya da bakanın değil, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile tarikatların yönettiği ortaya çıktı. Erdoğan’ın bu"derin devleti"nin imam hatipleri kendi arka bahçesi olarak gördüğü, bunları kullanarak eğitimi dincileştirmeye çalıştığı, elinden gelse bütün okulları imam hatip yapmak istediği, ancak yapamadığı için seçmeli din derslerini kullandığı da anlaşıldı. 

Tarikatların eğitim dilini Arapçalaştırmayı amaçladığı da belli oldu. İnanılmaz olayı, ele geçirdiği bir ses kaydını, bugün düzenlediği basın toplantısıyla açıklayan CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin gündeme getirdi. Tekin’in basınla da paylaştığı ses kayıtları; milli eğitim politikalarının kim tarafından belirlendiğini, bakanlığı kimin yönettiğini gösteriyor. 

 Bu ses kayıtlarında yer alan iddialara göre; eğitim politikalarını Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu, Erdoğan’ın yakınları ile AKP’nin önde gelen isimlerin üye olduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Yardım Vakfı (TÜRGEV), İmam Mezunları Derneği (ÖNDER), Nakşibendi tarikatına mensup kişilerin üye olduğu İlim Yayma Cemiyeti, İlim Yayma Vakfı ve Ensar Vakfı’ndan oluşan bir “5’li Koordinasyon” denilen bir oluşum tarafından belirleniyor. Bu oluşum, değişik vakıf, dernek ve Milli Eğitim yöneticileri ve bürokratlarla toplantılara yaparak eğitim politikalarını konuşuyor, yapılması gerekenleri belirliyor. 

 Söz konusu oluşum, 26 Ağustos 2003 tarihinde de bir toplantı yaptı. Bilal Erdoğan’ın başkanlık yaptığı toplantıya İlim Yayma Cemiyeti eski Genel Başkan Yardımcısı ve AKP Milletekili İsrafil Kışla, aynı cemiyetin genel başkanı Yusuf Tülün, Ensar Vakfı Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, ÖNDER Başkanı Hüseyin Korkut, aynı derneğin yönetim kurulu üyesi Fatih Başçı, 

İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sabri Kaya, İl Özel İdaresi İSMEP (Mesleki eğitim programı) Müdürü Kazım Gökay, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlak Dairesi Başkanı Sami Kılıç ve çok sayıda bürokrat katıldı. Toplantıda, imam hatip okulları, karma eğitim, kılık kıyafet, arsa tahsisi, imar planlaması, okul yöneticileriyle koordinasyon ve atamalar konuları ele alındı ve alınacak kararlar belirlendi. 

 Toplantının başında konuşan Dilberoğlu, okullardaki kayıt durumu, ortaokul ve lisselerdeki derslik sayıları, imam hatip ortaokulları ve liselerine derslik tahsisi, kılık kıyafet, arza tahsisi ile imar planlaması konularının da ele alınacağını söyledi. Bilal Erdoğan ise yaptığı konuşmada, yeni imam hatiplerin açılacağını ve öğrenci sayısının 1 milyon olacağını belirterek, “E o zaman bu 1 milyon öğrenci her sene demek ki 125 bin mezun verecek ortalama.

 E o zaman, üniversite sınavlarına gren 1.5 milyonu aşkın öğrencinin için 125 bin öğrenci nerede olacak? Bunları ne kadarı üniversitelere lerleşecek. Üniversitelerde din eğitimi ne durumda” dedi ve üniversitelerde imam hatiplere yer açılmasını istedi. 

 HAREMLİK SELAMLIK OKUL EMRİ 
 Erdoğan ardından okulların nasıl haremlik selamlık olacağına, ülkedeki temel eğitim sistemi olan karma eğitimin nasıl ortadan kaldırılacağına ilişkin bürokratlara ve tarikatlara şu talimatları yağdırdı:

 “Bu yaz zaten gündemde olan konu; kız erkek planlamasının isabetli bir şekilde yapılması. Hangi yerde kaç okul var, hangileri birbirlerine yakın, hangisinde kaç kız, kaç erkek var? Bunları güzelce planlayıp, hemen hangisi kız olacak, hangisi erkek olacak, bunların da kararını vermemiz lazım. Bu konuda irade de var, hem Milli Eğitim’de hem de Ankara’da. Bunların bu yaz kararını verip, inşallah hayata geçirmemiz lazım.

 “İRADE DE VAR” 
 “Yeni planlanan okulları da yı kız, ya erkek olarak planlayalım. Yani şimdi yeni planlananlarda, ‘Hem kız hem erkek olarak gelen projeler’ oluyor. Onları ‘ortaoğkul ve lise diye çevirelim, bu kızmı olacak, erkek mi olacak diyelim.’Öbürünü de aynı şekilde tam tersi değerlendirelim. Yani kız erkek aynı kampüs içinde düşünmeyelim. Artık düz lise de düşünmeyelim, artık hepsi Anadolu lisesi.

 “YURTLARDA İSTEDİĞİMİZ YAPIDA ZORLUK ÇEKİYORUZ” 
 “Ben de bir noktaya dikkat çekmek istiyorum İzninizle. Şimdi mesela bizim Yurtkur yurtlarında hem bakanlıktan hem de oradaki Eğitim Genel Müdürlüğü’nden aldığımız bilgi; Yurtkur yurtlarının kapasitesi 400 bine dayandı. Toplam hani benim tahmin edebildiğim muhafazakar yapıya sahip yurt mevcudu Türkiye’de 50 bindir. 

Dolayısıyla bu ne demektir? Yüzde 10 gibi bir yurt mevcudu var ve buralar bu tür yerleri arayan insanlar tarafından rağbet görüyor. Bu sefer ne oluyor? Yurtkur yurtlarındaki istediğiniz yapıyı kurmakta zorluk çekiyorsunuz. Çünkü adeta geri kalanlar da Yurtkur yurtlarını tercih ediyor şeklinde bir realite var. Bu yüzden, Yurktur yurtlarındaki arzu edilmeyen vakalar, hikayeler kulağımıza ulaşıyor." 

 İŞTE ASIL GİZLİ EĞİTİM STRATEJİSİ 
 Bilal Erdoğan'ın, AKP'nin asıl eğitim stratejisinin, imam hatipleri ve seçmeli din derslerini kullanarak bütün çocukları dincileştirme olduğunu, bu stratejinin de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenmediğini şu sözleriyle ortaya koydu: “Şimdi benim endişem; yani orayla ilgili gerekenleri yapmamız, çalışmamız lazım o ayrı. Ama benim şimdi bizim imam hatiplerin mevcudunu artırmaya çalışıyoruz. Yüzde 10 seviyelerin ulaştık, belki yüzde 15 olacak. 

Ancak yüzde 85’i bu sefer aynen Yurtkur yurtlarında yaşadığımız sıkıntıları yaşayacak hale getirmememiz lazım. “Onun için bir avantajımız, seçmeli din derslerinin diğer okullarda da olması. Eğer biz buradaki öğretmen kontenjanlarını sağlam tutabilirsek, buradaki arkadaşları ilçe koordinasyon toplantılarına her okuldan birer tane diyelim, meslek dersi seçmeli ders öğretmenini dahil edebilirsek oralardaki yapıyı korumuş oluruz.

 HEPSİNİ AYNI ANDA DİNCİLEŞTİRELİM
 “Şeyin de kararını vermek lazım yani... Bu imam hatip okullarının bütün mevcut içindeki oranının diyelim yüzde 25’lere mi çıkarmak istiyoruz? Yoksa diğer tarafta, diğer yüzde 85 içerisinde bir yapıyı oluşturmaya mı çalışmalıyız? Hepsini aynı anda yapamıyor muyuz? Bu ileriye dönük olarak bir tehdit oluşturabilir, bu konuya da dikkat çekmek istedim. Yani ilçe koordinasyonu yaparken diğer okullardaki durum nedir, seçmeli derslerdeki talep durumu nedir? 

DERS SAATLERİNE O KARAR VERİYOR 
 “Mesela özel imam hatip meselesi gündeme geliyor. Ben o zaman şu soruyu soruyorum: Kaç tane özel okul müfredatlarını, haftalık ders programlarını bütün din dersleri koyacak şekilde yapmış bugüne kadar? Toplam 11 saatlik der yapabiliyor bir hafta içinde. Bunu önce birkaç özel okul yapsın görelim. 

Ondan sonra özel imam hatip lisesini tartışalım. Ama sahada böyle bir realite yokken, özel imam hatip talebini ortaya koymamız biraz maalesef gerçekçi olmuyor diye düşünüyorum. “Ama gerçekten bazı özel okullar 40 saatten 11 saatini seçmeli din dersleriyle gerçekten yapmış olsa, adeta alın size özel imam hatip. Yani sahada ne olduğunu da ciddi bir şekilde analiz etmemiş, okumamız gerekiyor diye düşünüyorum.” 

 ONLAR DİYOR, BAKAN YAPIYOR: ARAPÇA EĞİTİM
 İlim Yayma Cemiyeti Gene Başkanı Yusuf Tülün ise bakanlığı kimin yönettiğini gösteren şu söz sözleri etti: “Sayın bakanım ile yaptığımız görüşmede öneride bulunduk 4 arkadaş olarak. Bunu DinÖğretimi Genel Müdürü abimiz takip ediyor. Arapça eğitim veren bir imam hatip lisesi ile ilgili numune çalışması başlatalım. 

Bir tane de Arapça eğitim veren bir imam hatibimiz olsun. “Bir de kardeşlik projesine paralel olarak, siyasetin elini güçlendirecek bir şey çıksın ortaya dedik, test olsun ki, Kürtçe eğitim veren bir imam hatip, Doğu’da uygun görülen bir yerde, belki şu anda yaptığımız okulun bünyesinde bir sınıf olabilir. Allah’a şükür her şey şu anda gayretlerle güzel bir şekilde yola çıktı gidiyor, bu gayretlerimizin devam etmesi lazım."

 Ensar Vakfı Başkanı Cenk Dilberoğlu ise, bir süre önce 5’li Koordinasyon üyelerini sayarak, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı ziyaret ederek, rapor verdiklerini söyledikten sonra Avcı’nın 1.5 saatten fazla zaman ayırdığını ve ilgileneceğini belirttiğini vurguladı. Dilberoğlu, yorum anlamında, iş yapma anlamında çok ümitli olduğunu, birkaç olumlu sonucunu da uygulama anlamında gördüklerini vurguladı. 

 ÖĞRETMEN ATAMALARINI DA YAPTIRIYORLAR
 Dilberoğlu, öğretmen atamalarında Milli Eğitim Bakanlığı ile dirsek temasında olduklarını vurgularken, toplantıda, AKP İl Genel Meclisi Üyesi Zeynel Önal ile İBB İmar Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş, bugüne kadar ne kadar ilgili imar değişikliği istendiyse hepsini yaptıklarını söyledi. 

“MAALESEF EĞİTİMİ DE YÖNETİYORMUŞ” 
 Tekin, ses kayıtlarını (tape) gazetecilere dinlettikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı: “Görüldüğü gibi arkadaşlar Bilal Erdoğan sadece parayı sıfırlamakla yetinmemiş aynı zamanda milli eğitimin nasıl milli eğitimimizin nasıl sıfırlanacağıyla da meşgul olmamış, onunla da yetinmemiş aynı zamanda büyükşehirlerde, büyük kentlerde 

TÜRGEV vakfına ve çeşitli vakıflara arsaların imar uygulamaları nasıl olup olmayacağı organizasyonunu da kendisinin yaptığı çok net bir şekilde ifade ediliyor. “Şimdi burada aslında çok vahim milli eğitimdeki rezaletin ötesinde İSMEB yani 99 yılında depremden sonra Türkiye’de ilk kez imar uygulamalarıyla ilgili herhangi bir felaket, herhangi bir deprem anında, bir savaş anında bu maddenin uygulanabilmesi için bir madde konulmuş. 

Görüyoruz ki bu maddeyi bile suiistimal edip çok net bir şekilde olası komisyonda, kamuoyunda bir tartışma yaratmamak için gerek AKP’li il genel meclisi üyesinin onun temel görevi nerede millete yeri varsa yani milli emlak dediğimiz kamu arsaları varsa onları bulmak, onların yerlerini tarif etmek, o organizasyonu da İstanbul İmar Komisyonu Başkanı organize ediyor. Görülüyor ki orada bazı yerlerde imar uygulamalarında zorunlu bir durum çıkarsa da bunun için kullanılması gereken, yani afet yasası dediğimiz deprem anında uygulanması gereken bir maddenin burada uygulandığını görüyorsunuz. 

 “10 Ağustos’ta seçime giderken milletin adamlarının milleti nasıl soyduğunu, milletin milli eğitimimizi nasıl darmadağın ettiğini Türkiye’de çok tartışma konusu olmuştu biliyorsunuz kızlı erkekli yurtlar. Kızlı erkekli yurtların proje mimarını da biz zannederdik ki bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı varmış. Demek ki bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı yok, bu ülkenin Bilal’ı varmış, eğitime de Bilal karar veriyormuş Bilal ve arkadaşları. Üzücü ama ne yazık ki böyle.” Tekin, bir gazetecinin “Efendim seslerden çok iyi anlaşılmıyor. 

Milli eğitim bakanlığına ait araziler mi?”sorusunu şöyle yanıtladı: “Hayır. Bir kere orada isimleri de göreceksiniz milli eğitim görevlileriyle toplantılar yapılıyor. Eğitimin nasıl dizayn edileceğinin talimatları veriliyor. 

Onun dışındaki uygulamalarla yani milli eğitimin yerinin ötesinde milli emlak dediğimiz millete ait, kamuya ait yerlerin Bilal beye söylendiğini, Bilal beyde bu uygulamalarda, imar uygulamalarında il genel meclisi üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi komisyon üyesiyle konuşuyor ve bu uygulamalar imar meclislerde sıkıntı olabilir olursa da bu afet yasasından faydalanabilir. Bu maddeyle buraları çıkarın. 

 “Aynı zamanda bu madde biliyorsunuz şahıs arazisi ya da başka arazilerde olsa rahatlıkla kamulaştırma imkanı var. Bu maddelerin hepsi din, iman adına kullanılmış. Bir taraftan din tarif ediyorlar, bir taraftan da imansızlığın olup olmayacağının tarifini çok somut bir şekilde ifade ediyorlar.” İşte Tekin açıklamaları ve dinlettiği ses kayıtları:

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...