İSLÂM BÜTÜN PEYGAMBERLERİN DİNİDİR
"Şüphesiz ki o, kıyametin kopacağını gösteren bir bilgidir." (Zuhruf: 61)
"Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; çok sürmez Meryem oğlu İsa âdil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak ve mal o kadar çoğalacak ki, onu kabul eden kimse bulunmayacaktır."
(Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1018)
İSA ALEYHİSSELÂM KIYAMET KOPMADAN ÖNCE YERYÜZÜNE İNECEKTİR
"İbrahim ne yahudi ne de hıristiyandı. Fakat o Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı. Müşriklerden de değildi." (Âl-i imrân: 67)
"Kur'an onlara okunduğu zaman:
'Ona iman ettik, doğrusu o Rabbimizden gelen hakikattır. Esasen biz bundan önce de müslümanlığı kabul etmiş kimselerdik.' dediler." (Kasas: 53)
'Ona iman ettik, doğrusu o Rabbimizden gelen hakikattır. Esasen biz bundan önce de müslümanlığı kabul etmiş kimselerdik.' dediler." (Kasas: 53)
İSLÂM BÜTÜN PEYGAMBERLERİN DİNİDİR
İsa Aleyhisselâm Allah-u Teâlâ'nın İsrailoğulları'na gönderdiği ve mucizevî bir şekilde doğmuş bir peygamberidir. Kudsî ruhla desteklenmiştir ve Allah-u Teâlâ'nın bir kelimesidir.Allah-u Teâlâ'nın mütevazi ve seçkin kullarından birisi ve peygamberidir.İsa Aleyhisselâm'ın yeryüzüne inmesi de kıyametin en büyük ve en bariz alâmetlerinden birisidir. Allah-u Teâlâ kıyametin kopmasından az önce onu gökten indirecektir. Onun belirmesi ile kıyametin kopmasının yakın olduğu anlaşılır."Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce İsa'ya muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o onlara şâhit olacaktır." (Nisâ: 159)İman edecekler amma, imanları makbul değildir. Çünkü zamanın peygamberi o değil.Ancak Resulullah Aleyhisselâm'a yapılan iman makbuldür.İsa Aleyhisselâm'ın şâhitlik yapması; "Ben o zamanın peygamberi değilim, ben onlara Resulullah'ı tavsiye etmiştim."O onun geleceğini işaret etmişti, onun emrini dinlemediler, kendi arzularına uydular. |
Son günlerde gerek televizyonlarda gerekse bir kısım basında Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzûlünü, kıyamet alametlerini inkâr eden yayınlar çoğalmıştır.
Hazret-i Mehdî'nin zuhuru olsun, İsa Aleyhisselâm'ın ona bir yardımcı olarak yeryüzüne inmesi olsun bu ve diğer kıyamet alametlerini Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'lerden öğreniyoruz.
Gaybın yegâne bilicisi Hazret-i Allah bu bilgisinden, peygamberlerini ve seçkin evliyaullah kullarından bazılarını haberdar etmiştir.
"Gaybı bilen ancak O'dur. Gaybına kimseyi muttali kılmaz.
Ancak beğenip seçtiği elçi bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve arkasından gözetleyiciler koyar." (Cin: 26-27)
Resulullah Aleyhisselâm da Allah-u Teâlâ'dan aldığı bu bilgiyi yine Allah-u Teâlâ'nın emri ve dilemesi ile ümmetine haber vermişlerdir.
Binaenaleyh kim ki herhangi bir Âyet-i kerime veya Hadis-i şerif'i inkâr ederse dinden çıkar. Bu hususta mahlûkun hükmü yoktur.
Bu en temel İslâm akaidi her müslüman tarafından bilindiği halde bugün ortaya çıkan "Ahir zaman alimleri" 1400 yıldır hakiki İslâm alimlerinin kabul edip iman ettiği, hakkında eserler neşrettiği Hadis-i şerif'leri dahi inkâr ediyorlar. Âyet-i kerime'lere kendi reyleriyle yorum getirmeye çalışıyorlar. Kendileri dinden çıktıkları gibi, böylece halkın imanını da çalıyorlar. Bunlar âhir zaman âlimleridir. Sahayı Âhir zaman âlimlerinin işgal etmesi ise yine Âhir zamanda olduğumuzun, kıyametin âlametlerindendir.
Binaenaleyh İsâ Aleyhisselâm'ın hakikati, yeryüzüne inişi, Hazret-i Mehdî'nin zuhurunun yanında bu alâmetleri inkâr eden âhir zaman âlimlerinin durumlarını da izah ediyoruz ki, hakikat iyice anlaşılsın.
İsâ Aleyhisselâm'ın nüzulü tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olarak gerek Âyet-i kerime'de zımnen, gerek Hadis-i şerif'lerde açık açık haber verilmiştir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurur:
"Şüphesiz ki o, kıyametin kopacağını gösteren bir bilgidir." (Zuhruf: 61)
Bütün İslâm âlimleri bu Âyet-i kerime'de "O" diye bahsedilenin Hazret-i İsâ Aleyhisselâm olduğunda ittifak etmişlerdir.
İmâm-ı Âzam Hazretleri'nin Fıkh-ı Ekber kitabında bu Âyet-i kerime aynen şu şekilde neşredilmiştir:
"Şüphesiz ki o, (İsa aleyhisselâm) sâat(in, kıyametin) ilmi (kendisiyle bilinenlerden)dir. (O kıyamete bir delildir..)" (Fıkh-ı Ekber şerhi, Allâme Aliyyül Kâri, Hisar Yayınevi, sh: 303)
İsâ Aleyhisselâm'ı babasız olarak yaratan Allah-u Teâlâ şüphesiz onu yüzyıllar boyu hayatta tutarak zamanı gelince tekrar yeryüzüne göndermeye de kâdirdir.
Nitekim Resulullah Aleyhisselâm Hadis-i şerif'lerinde bu hususu hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde zikretmişlerdir:
"Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; çok sürmez Meryem oğlu İsa âdil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak ve mal o kadar çoğalacak ki, onu kabul eden kimse bulunmayacaktır." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1018)
İslâm'ı bilmeyen kimselerin İsa Aleyhisselâm'ın tekrar yeryüzüne inmesini hıristiyanlığı getirecek gibi anlamaya anlatmaya çalışmaları da kesinlikle doğru değildir.
İslâm bütün peygamberlerin dinidir. Kur'an-ı kerim'de bütün peygamberlerin ümmetleri "Müslüman" ismi ile vasıflandırılmışlardır.
Musa Aleyhisselâm da kavmine şöyle söylemişti:
"Ey kavmim! Eğer siz gerçekten Allah'a inanıyorsanız ve O'na teslim olmuş müslümanlar iseniz, O'na güvenin." (Yunus: 84)
İsa Aleyhisselâm İslâm peygamberidir, ümmeti de müslümandır.
Havarilerin de İsa Aleyhisselâm'a şöyle dedikleri Kur'an-ı kerim'de haber verilmiştir:
"Biziz Allah'ın yardımcıları, Allah'a inandık, (sen de ey İsa!) şahit ol ki biz müslümanlarız." (Âl-i imran: 52)
Kaldı ki, İsa Aleyhisselâm yeryüzüne indiği zaman Resulullah Aleyhisselâm'ın şeriatına tabi olacak ve Hazret-i Mehdî'nin arkasında namaz kılacaktır. İslâm'ın neşri ve müdafaası için çalışacaktır. İsa Aleyhisselâm bugünkü hıristiyanların değil, müslümanların peygamberidir. Nitekim Rahip Bahira, Selman-ı Farisî gibi onun samimi takipçileri Resulullah Aleyhisselâm'ı beklemişler. Zaman-ı saâdete erişenler ise iman etmişlerdir.
Diğer bir husus da bugünkü "Hıristiyan" ismini Allah-u Teâlâ vermemiştir. Bu ismi İsa Aleyhisselâm da vermiş değildir. Bu ismi onlar kendi kendilerine takmıştır:
"'Biz Hıristiyanız' diyenlerden de söz almıştık." (Mâide: 14)
Bu ilâhi beyanda: "Hıristiyanlardan" ifadesi yerine: "Biz hıristiyanız diyenlerden." ifadesinin kullanılmasının sebebi; bu ismi onların kendi kendilerine verdiklerine işaret etmek içindir.
Allah-u Teâlâ "Allah'ın yardımcıları" mânâsına gelen "Nasârâ" (hıristiyan) ismini vermemiş; onlar bu iddiada bulunarak kendilerine "Nasârâ" (hıristiyan) demişlerdir. İslâm çizgisinden ayrılmışlar kendilerine ayrı bir isim yakıştırmışlardır. Resullullah'a iman etmedikleri için de küfürde kalmışlardır.
Binaenaleyh İsa Aleyhisselâm müslümandır. İndiği zaman müslümanların arasına inecek ve hıristiyanların küfrü ile mücadele edecektir. Nitekim cizyeyi kaldıracak olması, küfür ehli ile yapılacak harplerde düşman ordularına İslâm'a girmek ya da harp etmekten ibaret iki seçenek bırakılmasını ifade eder. Bilindiği üzere bir İslâm ordusu küffar ordusu ile karşılaştığında şu teklifleri yapmakla mükelleftir: 1. İslâm'a girmek 2. Harp etmek 3. Cizye adı verilen vergiyi vererek, İslâm'ın hükümranlığını kabul etmekle, dinini yaşamak gibi hürriyetlere sahip olmak.
İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü ile kıyamete yakın zamanda artık küfür dini üzere yaşamaya izin kalkmış olacaktır. İnsanlar müslüman olmak ya da İslâm orduları ile harp etmek arasında tercih yapmak zorundadır.
Bunca hakikati, Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'i inkâr eden "Âhir Zaman Âlimleri"ne gelince;
Bunlar Âyet-i kerime'lere inanamazlar, Hadis-i şerif'leri zaten dinlemezler.
Oysa Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle ferman buyurmuştur:
"Resulullah size ne verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının!" (Haşr: 7)
Bu emr-i ilâhî'yi bizzat Allah-u Teâlâ buyuruyor ve iman edenlere duyuruyor. Bu emr-i ilâhî'yi inkâr eden Allah-u Teâlâ'yı inkâr etmiştir. O'nu ve O'nun emrini inkâr eden de zaten dinden çıkmıştır.
Ona yapılan her türlü itiraz, bu Âyet-i kerime mucibince inkâr ve küfürdür. Bunlarda iman yok zaten. İşte isbatı da budur.
Kendi zanlarını hüküm yerine koymak isterler.
İfsat ettiğini bilmez, irşad ettiğini zanneder. Bunların ahiretteki durumlarını bir Allah bilir.
Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz birçok Hadis-i şerif'lerinde Asr-ı saâdet'ten kıyametin kopmasına kadar geçecek zaman içerisinde zuhur edecek olan birçok fitneleri gerek kapalı olarak gerekse açık olarak haber vermiş, ümmet-i muhteremesini gelecek fitnelere karşı uyarmıştır. Günümüzde ise haber verdiği o fitnelerin gün yüzüne çıktığı bir devirde yaşıyoruz.
Hazret-i Ali -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecektir ki İslâm'ın yalnız ismi, Kur'an'ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşleri ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak.
Onların âlimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir." (Beyhakî)
Görüldüğü üzere bunlar gökkubbe altındaki en şerli ve en tehlikeli insanlardır. Bunun da sebebi halkı şaşırtmalarıdır. Onlar yalnız kendi zanlarını âyet ve hadis yerine koyarlar. Onlar ilâhî hükümlere değil de kendi zanlarına uymuşlar, kendi mesnetsiz iddiâlarını hüküm yerine koymuşlardır.
İşte onun için Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'leri önünüze diziyoruz. İçyüzleri bilinsin ve halkı imanından etmesinler! Bu iman hırsızlarına imanınızı kaptırmayın!!