DOĞUŞATLAR
El bağlasan geçse kıyamda hep yılların
Haklısın şeriatta çok olur sevabın
Fakat,hakikatte olmaz hiç kıyamın
Her daim kıyamdasın O olursa failin
Eğilsen rükuya kalkmasan senelerce
Azap olur kendine mevsufu görmedikçe
Rükuyu anlamazsın hayat oldukça sende
Vermedikçe iradeyi onun iki eline
Sanma şirkte değilsin puta tapmıyorsun diye
Ben kılıyorum diyorsun ya,hala Hak yerine
İrfansız tapınmaktır zannına Hak diye
Taptığın tanrıda senin için bir şaibe
Boşa süpürme yerleri et gerçek secde
Yok et zannını,Zata etme gölge
Yokluk yolunda çıkarsan böyle bir sefere
Korkun kalmayacak boğulmayacaksın kedere
Cemde uzanırsın ikilikten birliğe
Ulaşırsın artık Enel Hak demine
Göçersin yokluk zevkinden varlık zevkine
Okursun bir fatiha Mansur şehidine
Görür zatın sıfatlarını olursun Hazret
Dayanamazsın güzelliğe çekersin bir hayret
Anlat sıfatlara güzelliğini çek bir ziyafet
Sen zahir oldun giydin bir kıyafet
Sen, ben hepsini O’nda mahvet
Kopmuştur burada kıyamet
Kendini ancak kendin zevk et
Yoktur Hu’dan başka bir cennet
Varlıksızım yazdım geçtim bunları
Zengin anlayamaz bu mısraları
Kim kaldırırsa kendindeki zanları
Görecek her yerde Muhammed aşkını
Aşıklar meşkiyle bu meyhanedeler
Tüm veliler burada sarhoş idiler
Her an pervane misali raksettiler
Cefa ile sefayı hep birlediler
Nice erenler geldi kaldı bu handa
Analım ikisini burda hayırla
Biri Mansur, aşk şehidinin ismi
Bilemedi cahil, taşladığı cismi
Gören gördü bu aşk şahadetini
Taşlayan kördü o hak şehidini
Taşlatmazdı istese hak bu güzel kulunu
Sırrı açıkladı ona diyet lazım oldu
Hayyam idi sarhoşlardan diğerinin adı
Kınadı onu her çağın molla Kasımı
Ayrıdır hakikat ve şeriat denizinin tadı
Ama ikiside aynı okyanusun malı
Bilir ehl-i hakikat şeriatın adabını
Hepsi onun ilmidir candan sever erkanını
Oradan gelmiş yüz sürmüştür o kapıya
O kapı olmasa giremez aşk hanına
Aşk hanı hakikat ehlinin evidir
Ehl-i şeriat kapısındakilerdir
Kapıda konuşulanlar bildiklerindir
İçerideki sesler Mukareblerindir
Dinler isen içeride konuşulan cümleleri
Dersin bunlar firavunların ileri gelenleri
Hak işte böyle saklar velilerini
Kubbesi altında serer delillerini
Yok edersen eğer nefs-i emareyi
Göreceksin Hakkın sevgililerini
Zan ettim kendime bir zaman var olmayanı
Nazar eyledi nazlı yar zahir gülizarı
Yâr görür imiş,yâren de gene kendi yârı
Yok et yabani yanını ver Hakka canını
Ene ile şuhud olmaz, keşfet bu manayı
Şahadet edelim,kelamsız oku ezanı
Fakirlik fenayı feth eder,buldun irfanı
Miskin ariftir, bir gönülden söyler kelamı
Gamlar getirir gönlüne gizli şirk günahı
At zanları! şanı yüceden başka yok gayrı
Veliler çok anlattı ledün’ün sırlarını
Şekilde kaldı hep avamın namazı,haccı
Aşık Hakla anladı kitabın esrarını
Attı sevabı, günahı; kaldırdı sıratı
Ayırmıştır avamı haktan cennet sevdası
İmtihandır bu O’nun yolunda aşk tuzağı
İsimsizim ayırma ehlinden vuslatını
Yok gölgenin parıltısı hepsi O’ nun şavkı
Buhardım, gökten yağdım,damlalığımla kaldım
Avam oldu makamım,Celaliyetle yandım
Görmez idim Hakkı,halbuki o bende saklı
Damla ne anlar aşkı,gerekir Celal tadı
Buz oldum, sudan olduğumu unuttum
Ateş ile Zikr-i Celalde eridim
Fail Allah,mevsuf Allah,mevcud Allah’tır,Hu
Buz suyum dese firavun,ben der Hallac’tan su
Kalmadı zat yanında şirkli kul veya benlik
Buz eridi soyundum girdim ırmağa artık
Açıldı yeni kapı, Celaliyet geçildi
Akıyor ırmak, Bekle vuslatı aşk denizi
Donar sular kış gelir Cemaliyet yurduna
Görünür O latif,dilediği her sıfatta
Buz olur tekrar su, artık bilir kulluğunu
Şirksiz kulluktur bu, Buz bilir su olduğunu
Bahar olur, çağlar aşk, akar ırmak vuslata
Buhar,su,buz,hepsi kendidir anlar vuslatta
Evvel,Ahir,Zahir,Batın kendidir yok başka
Devran kendinden kendinedir coşarım aşka
Vuslatta ulaşan yoktur, görür kendi imiş
Kabe kavseyn de birleşir, abid,mabud birmiş
Celaliyetten Cemaliyete seyri suluk
İkisi birleşince her yer tek yüz, tek soluk
Ademin balçığı karıldığında
Yoktu hiç hayat onun kalıbında
Zattan tecelli geldi, hayat ona
Kımıldandı o ruh ile o anda
Secde emri geldi melekuta
Kapandılar Adem-i mahzara
Ona değildi secde aslında
Tek secde var ki o da mutlağa
Şeytan diretti secde etmem toprağa
Ateştenim dedi kandı gururuna
Bilemedi tüm sıfatlar bir yansıma
Görünen Haktır ateş,su,toprak,hava
Ne yöne dönersen dön O’nun vechi,
Gördüğün halkıyet O’nun eseri
Sıfatları,makam-ı halkiyeti
Gösteriyor Zat böyle kendisini
Kafirdir secde etmeyenler Ademe
Hak’tır,Mahzardır Adem, hem de halife
Ademdir insan, ulaşınca kemale
Çıkanlar görür, mürşid ile sefere
Bil! sende Haktan başkası yoktur
Ondan Ademe secde olunur
Bilmezsen benliğin ateş olur
Guslet vücudu Hak ile doldur
Secdeyi bul sende kendinden kendine
Eğilsin sıfatların mutlak benliğe
El,ayak,göz bak bütün melekler sende
Kıyam edecekler sendeki Gönül’e
Sanma bu evvelki Ademin hikayesidir
Tanrı yolcusunun kendisini bilmesidir
O ruh her daim ademlere üflenmektedir
O ruh ki uyandırır çünkü Hakkın zikridir
Nuh aldı gemisine iman etmiş insanlar
Nesli sürsün diye birde her çiftten hayvanlar
Boğuldular zannında kalıp inanmayanlar
Birlik gemisi o, biner ona uyananlar
Gemi,mürşiddir,zikirdir,tevhiddir
Cemül cem denizinde yüzmektedir
Fenadan bekaya seyri gidiştir
Varılacak yer onun birliğidir
Boğulsun sıfatların onun zatında
Yok olsun varlıkların tek olan varda
Tüm Vücutlar gark olur Vucudullah’ta
Kalmaz hiçbir kimse varlık deryasında
Tufan sendedir başlar bir kıyamet
Fiil,sıfat,vücut sana emanet
Verdin mi sahibine olur cennet
Alan sen olursun, başlar şahadet
İbrahim’di Allah’ın güzel dostu
Şirkte olanlardan korkusu yoktu
Şaşılar Faili göremiyordu
Tevhid babasını anlamak zordu
Güneş,yıldızlar,Ay doğdu ama bir bir battı
Batanları sevmem dedi, putlar hep batıldı
Fiil sahibi var diye tefekküre daldı
İdare edeni bildi, O Fail, Allah’tı
Kırdı putlarını,sonra zahirdekileri
Başka Fail yoktu halka Anlatmak istedi
Büyüğü gösterdi boynunda balta var idi
Halk,put hiç hareket eder mi diye söylendi
Açıkladı tek hareket sahibi Faili Mutlağı
Fiil sahibi kul değil Allah’tır,bu put yıkılmalı
Ders verdi aleme kırın kendinizdeki tüm putları
Atar nefsin seni ateşe,nemrut fail olmamalı
Yunus kaldı balığın kursağında
Tövbe etti daim, şirk zanlarına
Fena fillah balık,Cem çıktığında
Yok etti şirkini öz varlığında
Çıplak kalmıştı çıktığında balığın karnından
Fena fillah’ta böyledir soyunursun varlıktan
Kör çocuk için,dedi Rabbim kurtar karanlıktan
Taşlayalım dedi çocuk,adam anadan üryan
Çocuk denilen, gözü kapalı şeriat ehlidir
Açıklama sırları Tanrı işleri yerindedir
Hakikati anlamak için soyunmak gereklidir
Cemde görünürsün çırılçıplak,derler bu delidir
Güzel Yusuf kuyuda verdi benliğini
Kurtardı Hak, karanlıktan peygamberini
Köle oldu görmek için beka şehrini
Kuyuya gir bilmek istiyorsan kendini
Musa Allah ile konuşmaya gitti Turi Sinaya
“Ben Allah’ım” dendi ağaçtan,şaştı Musa bu olaya
İşte dedi kayıtlama beni sadece bu sıfatla
Her sıfattayım ben, münezzehim tek sıfatta olmaya
Musa Allah’ı görmeyi diledi
Hitap geldi göremezsin sen beni
Dağa bak kaldırırsa tecellimi
Sende görürsün elbet Cemalimi
Dayanamadı tabi ne Musa ne de dağ tecelliye
Parçalandı dağ, bayıldı Musa dayanılmaz Latife
Dağ Musa’nın şirkleri idi,tövbe etti benliğine
Parçaladı benlik dağını,kalmadı şirk o Nebide
Ya Musa göremezsin sen beni senliğinle
Hakkı ancak Hak görür benliği yok edince
Bu alem başkadır, varlık yok nebide bile
Tek varlıktır hep sıfatlanan her bir şekilde
İsa Ruhullah’tı kaldırdı Allah yanına
Cem yeridir kalmaz şirkin ulaşırsın zata
Hak böyle göründü İsa diye o makamda
Sıratı geçmektir, İsa gibi ulaş Hakka
Muhammed’dir Allah’ın sevgilisi
Merhamet timsali aşkın kendisi
Ne varsa seven sevilenin hepsi
Alemde sevenin en şiddetlisi
Sen olmasaydın yaratmazdım alemi
Bak böyle diyor sonsuz aşkın kendisi
Aşk kaynağının kendini göstermesi
Güzellikler işte onun görünmesi
Kendi sonsuz sınırsız güzelliğini kendinden yarattı
Muhammed’dir bu güzelliğin adı sadece onun aşkı
Alem Muhammed’dir latif olanın aşkının yansıması
Kendi aşkıyla kaynar Allah,İşte insan onun aynası
İsimsizim aşkını ister, utanırım yanında
Tüm peygamberler senden sanadır hepsi makamında
Öğretirler aşkını o çok sevdiğin kullarına
Nebide sendin, dinleyende,bunlar hep anlayana
Kadim dostluğun aşk şarabı
Daim sarhoşluğun yok aklı
Saim içer bunun aşkını
Zalim zorluğun biter tadı
Zorluktan geçmeyince olmaz şarap
Düşünmekten bi-tab yürekler harap
Şaraptan sonra kalmaz günah sevap
Meşkinden olursun konuşan kitap
Hatimden maksat vucudu anlamak
Bir gönülden doğsak,onu yaşasak
Eliften başlasak,Kurandan saçsak
Alemden tatsak, Kuranı anlasak
Enfüs afak şahadeti bir alem
Bakarım her yere elimde kalem
Sensin ki her işte benim tek kuvvem
Sen olmayınca yazamam bir dirhem
İlk ne, son n, görünmeyen, görünen ne
Zaman ne,an ne, mekan ne, la-mekan ne
Acı çeken,çekmeyen,kör ne, gören ne
Sen bilinmezsin değil mi onu söyle
Hem bilinirsin, hem bilinmezsin
Her yerden görünüp, görünmezsin
Denizde denizi göstermezsin
Hem teşbihtesin,hem münezzehsin
Hem kamildesin hem de kördesin
Hem açıktasın hem gizlidesin
Kamil de kendini bildirirsin
Kamil de bile bir bilinmezsin
Şaşırır akıl, gönül senin sırrına
Layıkıyla erişemez kul sırrına
Sır,ayna, bakan, görünen de zatında
Senden sanadır sırlar yüce şanında
Ah! isimsizim,dertliyim,kemterim
Aç Cemalini biraz ben de göreyim
Senden sana olan aşkını sezeyim
Şefaat et Muhammed seni göreyim
Sanma benliğini sevmekten geçince olacak sana azap
Yokluğun zevkiyle içeceksin her an şarap
Göreceksin yokluk varlığın aynasıdır
Her şey var olan tekin yansımasıdır
Yokluk damlanın deryaya düşüp kaybolmasıdır
Gerçek cennete ulaşıp aşka garkolmasıdır
Öz bul dedi fena ender fenadan kendine bir isim
Bil! bilenler hep cahildir yanımda,mutlak Alim benim
Tekrar dedi hala bulamadın mı kendine bir isim
Ya Rab koyamadım yanına ne bir isim ne de cisim
H.Noyan VURGUN