06 Mayıs 2014

Türkiye Antik Kentler ve Antik Yerleşim Yerleri 2




Türkiye Antik Kentler ve Antik Yerleşim Yerleri 2
  • Turkiye antik yerlesimler-2 (Turkish)
  • 2. İzmir-Değirmendere’de kurulu Kolophon 12 Alanya yakınlarında kurulu Laerteste bulunan Muğla-Yatağan’da kurulu tanrıça Hekate içinİyon şehrinden biridir. Güçlü bir donanmaya M.Ö. 7. yüzyıla ait ve üç yanı Fenike dilindeki yapılmış bir Karya kentidir.ve süvari birliğine sahip olmasına rağmen, bir yazıt, Alanya Müzesinde sergilenmektedir. Son yapılan araştırmalar yörenin eski Tunç çok savaştan zarar görmüş ve deniz Kentten günümüze kalan ve Roma dönemine ait Çağından (M.Ö. 3000) günümüze kadar korsanları zamanında bile Lidya, Pers ve kalıntılar arasında gözetleme kuleleri, halkın kesintisiz bir iskâna sahip olduğunu Makedonya kuvvetleri tarafından agorada sohbet için kullandığı yarım daire göstermektedir. yönetilmiştir. Kolophon MÖ 302de biçiminde oturma birimi, İmparatorlar caddesi, Lagina kutsal alanında propylon (anıtsal girişLysimakhos tarafından yıkılınca, onun komşu odeon veya tiyatro, Zeus, Apollon ve Sezar adına kapısı) kutsal yol altar (kurban ve sunak yeri) şehri olan Notion önem kazanmıştır. Homer yapılmış tapınaklar, agora, hamam ve nekropol peribolos (kutsal alanı çevreleyen duvar) vatandaşlığını talep eden şehir Klaros sayılabilir. Dorik Stoalar ve Hekate TapınağıTapınağıyla ve nasihat merkezi olmasıyla da Kent M.S. 1. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar en parlak bulunmaktadır. ünlüdür. dönemini yaşamıştır.
  • 3. Kaş-Bozoluk’da kurulu kentte en eski yerleşim izleri M.Ö. 7. yüzyıla kadar gider. Kalıntılar ve ele geçen kitabeler buranın dinsel ve politik bir alan olduğunu göstermektedir. Şair Ovidiusun anlattığı bir öyküye göre kent, Tanrı Apollon ve Artemisin annesi Leto adına kurulmuştur. Leto adına kurulan Letoon kenti Lykianın kutsal merkezidir. Yürütülen kazılarda gün ışığına çıkarılan buluntular şehrin tarihinin M.Ö. 8. yüzyıla kadar gittiğini göstermiştir. Letoonun dikkati çeken en önemli kalıntıları burada bulunan üçtapınaktır. Bunlardan batı kısmında, en başta bulunan Letoya ait tapınak M.Ö. 4.-5. yüzyılın sonuna doğru Kral Arbinasın girişimi ile inşa edilmiştir. Bugün yıkıları görülen tapınak ise sözünü ettiğimiz tapınak üzerine M.Ö. 150 yıllarında İon düzenindeyapılmıştır. Bu tapınağın yanında, ortada yer alan tapınak ise M.Ö. 4. yüzyıla ait olup Artemis için yapılmıştır. Doğuda Dor düzeninde yapılmış olan üçüncü tapınak Apollona aittir. Hellenistik dönemden kalan ve bugün oldukça harap durumdaki tapınağın sellasında bulunan bir mozaikte Artemisin ok ve sadağı ile Apollonun liri tasvir edilmiştir. Tapınakların güneybatısında bir çeşme, hemen doğusunda kilise yer almaktadır. Kentin kuzeyinde Stoa ile arkasını kısmen doğal yamaca dayamış Helenistik Döneme ait tiyatro bulunmaktadır. Letoon M.S. 7. yüzyılda terk edilmiştir.
  • 4. Denizli-Goncalı’da kurulu Laodikeia, MÖ.1. yüzyılda, Anadolunun en önemli ve ünlü kentlerinden biridir. Şehirdeki büyük sanat eserleri bu döneme ait olduğu gibi, yine bu yüzyılda burada düzenlenen gladyatör döğüşleri şehre ayrı bir önemkazandırmıştır. Romalılar Laodikeiaya özel bir önem vermişlerdir.Ünlü devlet adamı ve hatip Cicero, MÖ.50 yılında buraya gelmiş ve kentin bazı hukuki sorunları ile uğraşmıştır. Yine bu tarihlerde Romalılar, Laodikeiayı Kibyra (horzum) conventusunun merkeziyapmışlardır. Roma İmparatoru Hadrianus, M.S. 129 yılında şehri ziyaret etmiş ve buradan Romaya mektuplar yazmıştır. Laodikya en parlak zamanını M.S. 1–3. yy’ler arasında yaşamıştır. İkinci parlak dönem ise M.S. 4-6. yy.lardadır. Erken Bizans Dönemi’nde (M.S. 5-7. yy.) Frigya Metropolü unvanını alan kent, Hıristiyanlığın en önemli ve kutsal merkezlerinden olup, İncil’de sözü edilen Yedi Kilise’den birine sahiptir. Kentin en önemli gelir kaynağı yolların kavşak noktasında olması nedeniyle ticarettir. Bunun başında antik kaynakların da sıkçasözünü ettiği tekstil ticareti gelir. 6 yıldır yapılan kazı çalışmaları ise kentin diğer önemli ticari gelirinin mermer ticareti olduğunu ortaya koymuştur Laodikya antik kentinin önemli ve günümüze kadar gelebilen yapıları içinde; Anadolu’nun en büyük stadyumu (280x70 m), 2tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 4 agorası, 5 nymphaeumu, 2 anıtsal giriş kapısı, bouleuterionu, tapınakları, kiliseleri ve anıtsal caddeleri sayılabilir.
  • 5. Antalya-Finike’de kurulu bir likya kentidir. Aydın-Germencik’de kurulu antik kent, efsaneye Misis antik kenti , Ceyhan Nehri kenarında,Limyra, Lykianın en eski şehirlerinden biridir ve göre Thessalia’dan gelen Magnetler tarafından tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş, Adanadan şehrin varlığı M.Ö. V. yüzyıldan beri kurulmuştur. sonra gelen ikinci bir geçit durumundadır. bilinmektedir. Dini amaçlı törenlerde kullanılmak üzere yapılmakta Misisin tarihi, antik kentin üzerinde iken heyelan nedeniyle yarım kalmış bir yapı olan bulunduğu ve Neolitik Çağla tarihlenen höyük Lykialı Perikles, Perslere karşı Lykia Birliğini ile başlar. Misiste bugün ayakta kalmış olan Theatron, 32 kişilik Latrina (genel tuvalet) ile kurmak için Limyrayı başkent olarak kullanmış, eserler M.S. 4. yüzyıla ait bir bazilikanın birlikte Magnesia’nın önemli yapıları arasında yerini M.Ö.5.yy’da bütün Anadolu gibi Lykia da Pers mozaik taban döşemeleri, dokuz gözlü bir taş almıştır. Magnesia’da bugün kısmen görülebilen diğeregemenliği altına girmiştir. Büyük İskender M.Ö. köprü, akropol deki surlar, su kemerleri ve yapılar arasında ise, Milet’teki Faustina Hamamının 333 yılında Perslerin egemenliğine son vermiş, hamam kalıntıları ile Osmanlı ve Selçuklu bir kopyası olan hamam, Odeon, Stadion, spor şehir kısa aralıklarla İskenderin generalleri dönemi nden kalan Havraniye Kervansarayı ve ağırlıklı bir eğitim merkezi olan Gymnasion, agora, arasında el değiştirmiştir. tek kubbeli mescittir. Roma tapınağı, Bizans suru sayılabilir.
  • 6. Aydın-Balat’da kurulu Milet’te ilk yerleşimin M.Ö. 2000 ortalarından başlamak üzere Myken kolonisi varlığı ile görüldüğübilinmektedir. Daha sonra Milet, Atina Kralı Kodros’un oğlu Nekusönderliğindeki İonialılar tarafından tekrar kurulmuştur. İonia’nın en önemli şehir limanlarından birisidir. Dört limanı vardır. En parlak dönemini M.Ö 7. ve 6. yüzyılda yaşamıştır. Özellikle M.Ö.650’den sonra Karadeniz ve Akdeniz’deki kolonileri sayesinde çok zenginleşmiştir. Yunan eserlerine göre Miletde ilk yaşayanlar Karyalılar veLeleglerdir. Homerin yazdığına göre Truva Savaşı sırasında Milet bir Karya şehri idi. M.Ö. 546’da Perslerin eline geçmiştir. Milet MÖ. 304de Büyük İskender tarafından Perslerin elinden alınmıştır. Büyük Iskenderin ölümünden sonra MÖ 313de Antigones ve MÖ 301de Selevkidler eline geçmiştir. MÖ 188de Milet şehri tekrar bağımsızlığını kazanmıştır. Fakat MO 133de son Bergama Kralı ülkesini Romalılara miras olarak verdikten sonra Milet bağımsiz kalmamış Romaya bağlanmıştır. Romanin cumhuriyet ve imparatorluk devirlerinde Milet sehri merkezi Bergamada olan Asya Eyaletinin parçası olmuştur. Günümüzde görülen kalıntılar daha çok Roma Dönemine aittir. 15.000 seyirci alabilen tiyatrosu, Anadolunun en büyük Roma hamamı ve Faustina Hamamı, şaşırtıcı büyüklükteki Agoralar (pazar yerleri) Miletin görkemini gözler önüne serer.
  • 7. Myra, Antalya-Demre’de bulunan antik Likya kentidir. Antik kaynakların M.Ö. I. yüzyıldan itibaren Myradan bahsetmelerine rağmen, kaya mezarlarından ve bastıkları sikkelerden, şehrin en az M.Ö. 5. yüzyılda varolduğu anlaşılmaktadır. Strabo’ya göre Lykia Birliğinin metropolisi olan Myra, M.S. 2. yüzyılda büyük bir gelişme göstermiş, burada Lykialı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiştir. Likya ve Roma dönemlerine ait olan kent harabelerinin çoğu alüvyon tortuların altındadır. Antik tiyatronun üstündeki dağda bulunan akropol büyük ölçüde tahrip olmuştur. Tiyatronun yakınında hamam ve bazilika olabilecek geç dönem kalıntıları görülmektedir. Açıkhava tiyatrosu 141 yılında bir depremde yıkılmış fakat daha sonra tekrar yapılmıştır. Kaya mezarlarıyla ünlü Myrada mezarlar hemen tiyatronun üzerinde ve doğu taraftaki nehir nekropolü denilen yerde olmak üzere iki yerde toplanmıştır.Hıristiyanlığın ilk zamanlarında Myra Likyanın metropolüydü. 408ile 450 yılları arasında imparatorluğun başında olan II. Teodosius zamanında, günümüzde Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolaosın Myrada başpiskoposluk yaptığı ve Myranın Likyanın başkenti olduğu bilinmektedir. Aziz Nikolaos Kilisesi ilk olarak 6. yüzyıldaAziz Nikolaosın ölümü üzerine yapılmıştır. Günümüzdeki kilise ise temel olarak 8. yüzyıldan itibaren inşa edilmiştir;
  • 8. Aydın-Afşarköyü’nde kurulu Myus, Strabonun Muğla-Milas’ta kurulan Mylasa, Karya’nın en önemli Aydın-Sultanhisar’da kurulu bir Karia anlattığına göre Panionion birliğine dahil kentlerinden biridir. M.Ö.3000 yıllarında da var kentidir. Nysa özellikle Anadoludaki Roma kentlerden birisidir. İon Birliği üyesi on iki olduğu düşünülmektedir. egemenliği döneminde çok gelişmiş ve kültür kentin en yoksul ve önemsizi belki de Myus idi. Kent, Sadra Dağı’nın etekleri ile bu dağın önündeki yönünden de oldukça ilerlemiştir.ÜnlüHerodotos, M.Ö. 499da Pers donanmasının Myus tepelere kurulmuşken, zamanla ovaya doğru coğrafyacı ve gezgin Amasyalı Strabon kenti açıklarına demirlediğini bildirmektedir. yayılmıştır. Zeus Karius mabedinin burada oluşu ve Nysada eğitim görmüştür.Yapılan kazılarda antik kaynaklarda adı geçen ve Zeus Labranda mabedinin de buraya çok yakın 10 bin kişilik tiyatro iyi korunmuş beyaz mermerden yapıldığı bilinen Dionysos bulunması Mylassa’yı (Milas) Karia’nın dini merkezi yapılardan biridir. Nysadaki diğer başlica tapınağı ortaya çıkarılmıştır. Kent üzerinde haline getirmiştir. yapı kalıntıları arasında ; kent Meclis Binası, bugün Dionysos tapınağına ait parçalar, Arkaik Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan Milas, Kütüphane, Gymnasium, Stadyum, Agora, Döneme ait sur duvarları ve Bizans kalesi daha sonra sırasıyla Selçuklu, Menteşeoğulları ve Köprüler, Roma devrine ait Hamamlar ile kalıntıları görülmektedir. Osmanlıların eline geçmiştir. Bizans kiliseleri bulunmaktadır.
  • 9. Nemrut Dağı ve Kommagene Kralı Antiochosa ait Tümülüs ve kutsal alanlar, Milli Park olarak koruma altına alınmıştır.Eski çağlarda Komagene olarak anılan bu bölgede, I.Mithradates tarafından bağımsız bir krallık kurulmuş, krallık onun oğlu I. Antiochos (M.Ö. 62-32)un egemen olduğu yıllarda önem kazanmıştır. MS.72 yılında da Romaya karşı yapılan ve kaybedilen savaş ile krallığın bağımsızlığı sona ermiştir. Nemrut Dağı doruğundaki kalıntıları yerleşme yeri olmayıpAntiochosun Tümülüsü ve kutsal alanlardır. Tümülüs, 2150 metre yüksekliğinde, Fırat Nehri geçitlerine ve ovalarına hakim tepe üzerinde bulunmaktadır. Kralın kemiklerinin ya da küllerininanakayaya oyulmuş odaya konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde ve150 metre çapındaki tümülüs ile örtüldüğü düşünülmektedir. Girişi kuzeyden olup doğuda ve batıda dini törenlerin yapıldığı teras şeklindeki avlular yer almaktadır.Her iki terasta da aslan ve kartal heykelleri arasında yüksekliği 7 metreye ulaşan oturur vaziyette dev heykeller sıralanır, bunlaryazıtları ve kabartmaları olan ortostad (dik olarak konulan büyük taş bloklar)la çevrilmiştir. Eski Kahta Köyü yakınında Kommagenenin başşehri Arsameia yer alır. Burada, Mithridatesin kutsal alanı bulunmaktadır.
  • 10. Olympos Hellenistik Devirde Antalya- Aydın-Dilek Yarımadası’nda bulunan bir antik Antalya-Kalkan’da kurulu Patara bir Likya Ulupınar’da kurulmuştur. Varlığını M.Ö. 2. bölgedir. Panionionda düzenlenmeye başlanmış kentidir ve Likya Birliğinin başkentliğini yüzyılda bastırdığı Lykia birlik sikkelerinden (günümüzdeki süregelen yansıması Olimpiyat yapmıştır. Likya birliğinin üç oy hakkına sahipanlıyoruz. M.Ö. 100de birliğin önde gelen ve üç Oyunları) festival ve oyunlar (Panionia Festivali altı kentinden biri ve belki de en önemlisidir.oy hakkına sahip altı şehrinden birisi olmuştur. veya Panegyris) ile özdeşleşmiştir. Bu festivalin Kentin M.Ö. 8. yüzyılda var olduğu yapılan M.Ö. 78de Roma komutanı Servilius Isaurieus başlangıcı muhtemelen buradaki ilk tapınağın kazılar sonucu ele geçen somut verilerle Olymposu korsanlardan temizleyerek şehri kurulması ile eşzamanlıdır (M.Ö. 8. yüzyıl). kesinleşmiştir ve İskenderin kuşattığı kentler Roma topraklarına katmış, Roma dönemi arasında yer aldığı bilinir. Patara, Roma sırasında hemen yakınındaki tabii gazların Strabo ve Herodotos’un kitaplarında sözü döneminde de çok önemli bir kent olmuş ve yandığı Çıralıdaki Demirci tanrı Hephaistos edilmesine karşın, oyunların Efes’e alınmasının Likya-Pamphilya eyaletlerinin başkentliğini kültü ile büyük bir ün sahibi olmuştur. ardından kent, zaman içinde unutulmuştur. yapmıştır.
  • 11. Pamphylia’nın önde gelen şehirlerinden biri olan Perge, Antalya- Aksu’da kurulmuştur.M.Ö. dördüncü yüzyılda yaşayan ve Perge’den söz eden ilk yazar olan Skylax, şehrin Pamphylia’da olduğunu ifade eder.Strabo’ya göre, şehir Truva Savaşı’ndan sonra Argos’tan gelen koloniciler tarafından keşfedilmiştir. 1953’te Perge şehrinin Helenistik giriş kapısının avlusunda yapılan kazılarda bulunanM.S. 120 – 121 yıllarına ait yazıtlar da bu kolonileşmeye tanıklık etmektedir.M.Ö. 333’te Perge hiç direnmeden İskender’e teslim olmuştur. Perge’nin bu teslimci davranışı, olumlu politikasının yanı sıra odönemde şehrin henüz koruyucu surlarla çevrilmemiş olması ile de açıklanabilir. Yaklaşık olarak M.Ö. 133’te Pergamum Krallığı Roma’ya devredildiğinde Perge, tam bağımsız olmuştur. Kent’te Tiyatro( 12,000 seyirci kapasitelidir), Stadion(27.000kişi alabilmektedir), Agora, Sütunlu Cadde, Akropol, Nekropol,Surlar, Gymnasium, Hamam, Anıtsal çeşme ve Kapılar görülebilir durumdadır.
  • 12. Aydın-Sökede kurulmuş bir İyon şehridir.Kemer yakınlarındaki antik kent M.Ö. 7. yy’da İzmir-Foça yakınındaki Phokaia, on iki İyon Priene hakkındaki ilk bilgilere M.Ö. 7. yüzyıl Rodoslular tarafından kurulmuştur. kolonisinden biridir. ortalarında antik kaynaklarda rastlanmaktadır. İki limanı olan Phokaia kısa zamanda büyümüşPhaselis uzun yıllar Likyanın doğu kıyısının en Kentin en önemli yapıları arasında Demeter ve eski çağların önemli liman şehirlerinden biri önemli limanı olma özelliğini korumuştur. Tapınağı, Athena Tapınağı, tiyatro, agora, Zeus olmuştur. Şehir, Batı Anadoludaki Pers Kentin üç limanı vardır. M.Ö. 7. ve 6. Tapınağı, bouleuterion, Yukarı Gymnasion, Aşağı yönetimi sırasında gücünü kaybetmiş ve MÖ yüzyıllarda geçimini denizden sağlayan Gymnasion, Mısır Tapınağı, Büyük İskender’in 500-494 deki İyon ayaklanmasına yalnızca üç Phaselis, Perslerin, daha sonra da Büyük evi, Bizans klisesi, nekropol ve konut alanları gemiyle katılabilmiştir. Daha sonraları şehir İskenderin eline geçmiştir. İskender sayılabilir. 5000 kişilik kapasiteye sahip tiyatro bağımsızlığını kazandıysa da Perslerin yol Pamphlia şehirlerinin birçok elçisini burada M.Ö. 350 yılında inşa edilmiştir. açtığı hasar o kadar büyük olmuştur kikabul etmiş, kıyı kesimindeki şehirleri bir bir Phokaia hiçbir zaman eski gücünü yeniden alarak Gordiona gitmiştir. kazanamamıştır.
  • 13. Fethiye-Minareköy yakınlarında kurulmuştur. Antalya-Kumluca’da kurulmuştur. Kentin en ünlü Manisa-Salihli’de kurulan kent, M.Ö. 6.yüzyılda Şehrin Xanthostan gelme kolonistlerce siması MS. 2. yyda yaşamış ve tüm Lİkya Perslerin Lydia Krallığına son vermelerinden sonra kurulduğunu eski kaynaklardan öğreniyoruz. kentlerine yardım etmiş olan ünlü euregetes bir Pers satraplık merkezi haline gelmiştir. Pınara, İskendere kapılarını açarak teslim olan (yardımsever) Opramoastır. Opramoasın anıt Lydia Krallığının zenginliğinin kaynaklarından birikentlerden biridir ancak tarihi İskenderden çok mezarının duvarı, Anadolunun en uzun Eski olarak gösterilen altın madeninin "Lydia Dönemi altın önceye, Troyaya kadar gitmektedir. Troya Yunanca yazıtını taşır. arıtma ve işleme atölyeleri", 1968 yılında Kuzey Savaşında Pınaralı okçu Pandarostan bahsedilir. Kentte Klasik dönemden Bizansa kadar Paktolos bölgesinde ortaya çıkarılmıştır.Stroban ve daha sonraları Stephanos Byzantions kalıntılar bulunmuştur. Tiyatro, hamam, tapınak Lydia kral mezarlarının bulunduğu "Bintepe" bölgesi, Pınaranın Lykianın çok önemli bir kenti ve kütüphane, Opramoas anıtı, Asklepeion, büyüklü küçüklü onlarca tümülüsün bulunduğu olduğundan bahsederler. kilise, nekropoller ve çok sayıda su sarnıcı alanlardır. Herodotosun Mısır piramitleri ileLykia Birliği içinde üç oy hakkına sahip 6 şehirden bulunmaktadır. mukayese ettiği bu tümülüslerin, antik dönemde de birisi de Pınara’dır. ünlü oldukları bilinmektedir..
  • 14. Pisidia bölgesinin Roma İmparatorluk döneminde kuşkusuz en önemli şehri olan Sagalasos, Burdur-Ağlasun yakınında bulunmaktadır.Kentte ilk yerleşim izleri günümüzden 12.000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Sagalassos Antik Kenti, orijinal yapı taşlarınınneredeyse tamamının bulunabildiği anıtsal yapıları ile son derece iyi korunmuş durumdadır. Diğer yandan, kentin planı, üzerinde kurulmuş olduğu teraslı yapı düşünüldüğünde oldukça çarpıcıdır ve bu yapı ile uyumlu ve etkileyici bir anıtsal merkez yaratılmıştır. Çeşmelerinin görkemiyle anılan Sagalassos, dünyanın en yüksekrakımlı, 9.000 kişilik tiyatrosu ve kendine has kaya mezarlarıyla bilinir. Sagalassosta bulunan ve Traian dönemine tarihlenen Ares, Herakles, Hermes, Zeus, Athena ve Poseidon büstleri Antik Dönem heykeltıraşlığının önemli örneklerindensayılmaktadır. İçinde pek çok havuz bulunan Roma hamamının da iki katı korunmuş şekilde günümüze kadar ulaşmıştır Ayrıca, en az bin yıllık seramik üretimi ile Sagalassos antikdönemlerdeki en uzun seramik üretimi merkezi olarak UNESCO Dünya Mirası Aday Listesi’ndedir..
  • 15. Sivas-Kuşaklı’da bulunan Sarissa, dünya Antalya-Manavgat’ta kurulmuştur. Kent, Büyük Alanya-Gazipaşa yakınlarındadır. Kentin tarihi tarihinde 4 Büyük İmparatorluk kuran İskenderin haleflerinden Suriye Kralı I. M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Roma Hititlerin önemli şehirlerinden biridir. Seleukos Nikator (M.Ö. 321-280) adına İmparatoru Trajanus, Doğu Akdenizde Part Dünyanın devletler arası ilk antlaşması olan kurulmuş olan 9 kentten biridir. seferinden dönerken hastalanarak geldiği bu ve Mısırlılarla Hititler arasında yapılan Agoranın güney ucundaki yarı daire planlı yapının kentte 9 Ağustos 117de ölmüş ve külleri Kadeş Savaşı ( M.Ö. 1285 ) sonucu yapılan meclis binası (bouleuterion) veya konser salonu Romaya gönderilmiştir. antlaşmada Sarissanın Fırtına Tanrısının (odeion), kuzeyindeki iyi korunmuş küçük Yarımadanın surlarla çevrili tepesinde kentin şahitliğinden söz edilmektedir. yapınınsa tapınak kalıntısı olduğu akrapolü vardır. Bir sarnıcın bulunduğu zirve Kazılarda büyük bir tapınağa, bir mektuba, anlaşılmaktadır. Bunların dışında bir hamam, Akdenize egemen bir manzaraya sahiptir. çömlekten yapılmış ikiz boğa Rhyton nekropol alanı ve geç dönem yapısı olan nekropol Kentin agorası deniz kenarındadır. Yamaçtakiheykeline ve çeşitli tabletlere rastlanmıştır. kilisesi bulunmaktadır. surların içinde apsisli bir kilise kalıntısı bulunur.
  • 16. Hem Strabo hem de Arrianos, Side kentinin Batı Anadolu’daki Aeolia’da bulunan Kyme’den göçenler tarafından MÖ 7.yy’da kurulduğunu kaydeder.Side M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısında Lidyalıların, M.Ö. 547-546da da Perslerin egemenliğine girmiştir. Pers yönetiminde gelişen kent.M.Ö. 334 de İskendere teslim olunmuştur. İskenderin ölümünden sonra Antigonusun (323-304). Ptolemaiosların (301-215). M.Ö. 215ten sonrada Suriye Krallığının denetimi altına girmiştir. M.Ö. 2. yüzyılda Ptolemaiosların güçlü savaş ve ticaret filoları sayesinde en parlak dönemini yaşayan kent, bu sürede imar edilip bir bilim ve kültür merkezi haline getirilmiştir. Başta Athena ve Apollon olmak üzere Afrodit, Ares, Asklepios,Hegeia, Kharitler, Demeter, Dionisos, Hermes gibi birçok tanrıya inanıp tapan Sideliler M.S. 4. yüzyılda hristiyanlaşmaya başlamışlardır. Side, M.S. 5. yüzyılda Pamfilya Metropolisi (Piskoposluk Merkezi ) olunca, 5. ve 6. yyda en parlak devrini yaşamıştır. Bu gelişim 7. 9. yylar arasında Arap akınları ile son bulmuştur. 12. yüzyılda Arap coğrafyacısı İdrisi burayı ölü bir kent olarakgöstermekte ve ‘Yanmış Antalya’ olarak tanımlamaktadır. İdrisiye göre 1150ye doğru kent halkı Sideden göç etmiş, 12.yyda Side tümüyle boşaltılmıştır.
  • 17. Antaly-Zerk köyünde bulunan Selge önemli bir Antalya-Serik’deki Sillyon antik devrin en zengin Muğla-Eskihisar’da kurulmuş kent, Antik çağ Pisidia şehridir. şehirlerinden birisidir. coğrafyacısı ve gezgini Strabona göre, çokİlk yerleşim M.Ö. ikinci bin yılın sonunda Dor Arrianos’un Büyük İskender’in seferleri güzel yapılarla donatılmıştı. göçleri sırasında Truva Savaşı’yla bağlantılı hakkındaki notlarına göre, Perge halkının aksine Yapılan kazılarda ele geçirilen sikkelerden, olarak meydana gelmiştir. İkinci yerleşim Sillyon halkı Büyük İskender’e karşı düşmanca Stratonikeia sikkelerinin kentin RodostanRhodes’in kolonileştirilmesiyle birlikte M.Ö. 7. davranmış ve askerlerin yanı sıra paralı bağımsızlığını kazandığı M.Ö. 167den itibaren yüzyılın başında olmuştur. askerlerden de destek alarak kendilerini iyi basılmaya başlandığı ve Gallienus (253-268) Selge, madeni para basan ilk Pisidia şehridir. müdafaa etmişlerdir. Sillyon’un her açıdan Pers zamanına kadar devam ettiği anlaşılmaktadır. Selge’de M.Ö. 5. yüzyıldan başlayarak Pers döneminden beri askeri bir üs olduğu görülür, Bilinen yapılar, sur duvarı, anıtsal çeşmesi ile standartlarına uygun ve Aspendos madeni Helenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu çağlarından birlikte şehir kapısı ve devamında sütunlu paralarından ayırt edilmesi zor olan gümüş kalan harabeler ve surlar şehrin askeri kimliğini cadde, gymnasion, bouleuterion, hamam, paralar basılmıştır. uzun süre koruduğunu göstermektedir. tiyatro, tapınak ve su yapısıdır.
  • 18. Smyrna kentinin MÖ 3. bin ile 300 tarihleri arasında yerleşim gördüğü bilinmekteyken, yapılan en son kazılarda İzmir’deki yerleşim alanlarının M.Ö. 7000 yıllarına dek uzandığı ortaya çıkarılmıştır. Buluntular Smyrna’nın özellikle MÖ 7. yüzyıldan başlamak üzereüç yüzyıl boyunca ticari ve siyasi faaliyetin toplandığı bir merkez, bir Devlet Kent olduğunu ortaya çıkarmıştır. Smyrna, MÖ 650-546 tarihleri arasında Aiolis Bölgesinin en büyük yerleşmesidir. Demir Çağı boyunca İzmir evleri, büyüklü küçüklü tek odalı yapılardan oluşmakta idi. Eski İzmirliler kentlerini M.Ö.850lerde kerpiçten yapılmış kalın bir surla korumaya başladılar. Bu tarihten itibaren Eski İzmirin bir kent devlet kimliği kazanmış olduğu söylenebilir. Smyrna’nın parlak dönemi M.Ö. 650-545 yılları arasına denk düşer. Yaklaşık yüz yıl süren bu süre, bütün İon uygarlığının engüçlü dönemini oluşturur. Bu dönemde İzmirin tarımla yetinmeyip Akdeniz ticaretine de ortak olduğunu görmekteyiz. Parlak dönemin İzmirdeki önemli belirtilerinden biri M.Ö. 650den beri yazının yaygınlaşmaya başlamasıdır. Tanrıça Athenaya sunulan armağanların birçoğunda sunu yazıtlarıbulunmaktadır. Kazılarda ortaya çıkarılan Athena Tapınağı (M.Ö. 640-580), Doğu Helen dünyasının en eski mimarlık eseridir.Bilinen en eski ve en güzel sütun başlıkları şu ana kadar İzmirde bulunmuştur.
  • 19. Alanya yakınlarındaki kentin tarihinin M.Ö. 7. Fethiye-YakaKöyü’nde kurulmuştur. yüzyıla kadar uzandığı sanılmaktadır. Varlığını 13. Fethiye veya antik ismi ile Telmossos kentinin M.Ö. 2. yy’da Tlosun Lykia Birliğine girdiğini yüzyıla kadar sürdüren kente, halen ayakta olan geçmişi filolojik bazı tespitlere göre M.Ö. 3. biliyoruz. Bizans döneminde de varlığını sürdüren anıtsal kapıdan girilmektedir. Kentin çevresi binlere kadar gitmesine karşın o dönemleri Tlos 19. yüzyıla kadar hayatiyetini sürdürebilmiş surlarla çevrilidir. Doğal su kaynaklarından teyid edecek eserlere henüz rastlanmış nadir ören yerlerinden biridir. beslenen içi sıvalı su sarnıçları antik çağdan değildir. Ancak modern kentin güneyindeki Yaklaşık 500 rakımlı dik yamaçlarla doğal açıdan günümüze kalan yapılar arasındadır. Kent içindeki kayalıklara oyulmuş mezarlar ile şehrin çeşitli korunaklı akropol tepesinin çevresi, yer yer sur bir mağarada kayaya oyulmuş, nişin çevresi noktalarında yer alan lahit mezarlar antik duvarları ile tahkim edilmiştir. Akropolünfreskolarla süslü bölümün dinsel amaçla kullanıldığı çağdan günümüze ulaşan en eski kalıntılar kuzeydoğu yönündeki erken döneme ait sur saptanmıştır. Mağara, vaftiz mağarası adıyla olarak değerlendirilmektedir. Kaya duvarları ile kaya mezarları Likya kültürünün anılmaktadır. Kentin doğusunda görkemli bir mezarlarından en ünlüsü ve en görkemlisi hiç örneklerindendir. Daha çok doğu ve güneydoğuhamam kalıntısı vardır. Hamamın zemininde yer yer şüphesiz sol antre duvarı üzerindeki yazıta kesimde izlenen sur duvarları ise Roma Döneminde mozaik süslemeler görülmektedir. göre Amyntas mezarıdır. inşa edilmiştir
  • 20. Antalya-Korkuteli’de kurulan Termessos, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik şehirlerindendir. Roma ve Grek kentlerinin aksine Termessos Anadolunun içlerinden gelen Solymnler tarafından kurulmuştur. Yazıtlarda da kendilerini Pamphylianın yerli halklarından biri olan Solymnler olarak belirtmektedirler. Dilleri Pisidianın birlehçesi olarak görünmektedir. İlk olarak Bellerophon öyküsünde İliadada adı geçse de asıl Büyük İskenderin bölgeye gelişiyle tarih sahnesinde görülmektedir. Muhtemelen Termessos’u zaptedemeyeceğini bildiğinden,İskender şehri kuşatmasına karşın hücuma geçmemiştir fakatbunun yerine kuzeye doğru yürümüş ve öfkesini Sagalassos’dan çıkarmıştır. İlk refah çağını Hellenistik dönemde, ikincisini ise Roma döneminde yaşamış olan Termessos halkı, Roma Senatosu tarafından Roma halkının dostu ve müttefiki olarak kabul edilmiş ve Termossoslulara kendi yasalarını kendilerinin yazması hakkı da verilmiştir. Termossosun önemli bir özelliği de güney batı ve kuzeyinde bulunan mezarlıklardır. En ilginç olanları kayaya oyulmuş mezarlar ile tapınak biçiminde inşa edilmiş lahit mezarlardır.
  • 21. Çanakkale’de bulunan Truva, dünyadaki en ünlü antik kentlerden biridir. Truva’da görülen 9 katman, kesintisiz olarak 3000 yıldan fazla bir zamanı göstermekte ve Anadolu, Ege ve Balkanların buluştuğu bu benzersiz coğrafyada yerleşmiş olan uygarlıklarıizlememizi sağlamaktadır. Truva’daki en erken yerleşim katı M.Ö. 3000-2500 ile erken Bronz Çağı’na tarihlenmektedir. Homeros’un “İlyada”, “Odissia” ve Vergilius’un Aeneas destanlarında sözü edilen ünlü Troya Savaşı’nın geçtiği kent, Troya 6. ya da 7.katmandadır. MÖ 12. yüzyılda Ege göçlerinin etkisiyle Troya uygarlığında da bazı değişiklikler, özellikleseramik alanında yeni biçimler ortaya çıkmıştır. Troya 8.katman,MÖ 7. yüzyılda kurulmuş bir Yunan kolonisidir. Sonuncu kat olan Troya 9.yerleşmesiyse bir Roma kentiydi. 1882 yılında Troyada bulunan arkeolojik hazineler önce Yunanistana kaçırılmıştır. II. Dünya Savaşından önce Almanyada olduğu bilinmekte olan hazine daha sonra kayıplarakarışmış ve yakın zamana dek hazine hakkında bilgi alınamamıştır.Fakat kısa zaman önce Ruslar bu hazinenin kendilerinde olduğunu açıklamışlardır.Troyalıların, Sardis kökenli Herakleid hanedanının yerine geçerekAnadoluyu 505 yıl boyunca, Lidya kralı Candaules (M.Ö. 735-718) dönemine dek yönettikleri bilinmektedir.
  • 22. Denizli-Buldan’da kurulan Tripolis, Lidya bölgesi Aydın il merkezine 1 km. uzaklıkta olan kent, içinde, Karya ve Frigya bölgelerine ulaşımı Argoslular ve Tralleis’liler tarafından kurulmuştur. Çorum-Boğazköy antik yerleşmesinin 2 kmsağlayan, sınır, ticaret ve tarım merkezlerinden Menderes havzasının verimli toprakları üzerine kuzeydoğusunda M.Ö. 13. yüzyılda yapılmış, iki biridir. Kuruluş biçimi ve şehircilik anlayışı ile kurlmuş olan bu kent M.Ö.334’te İskender galeriden oluşan Hitit açık hava tapınağıdır. yörenin en zengin kentlerindendir. Tripolisin, tarafından alınmasından sonra Hellenistik krallıklar Büyük galeriyi duvar gibi çevreleyen kayaların Lidyalılar zamanında kurulduğu tahmin arasında sık sık el değiştirmiştir. yüzeyine kabartma olarak 63 figür edilmektedir. İlkçağda ürettiği deriler ve kırmızı renkli çanak işlenmiştir; bunlardan batı duvarındakiler Kentin kalıntıları üslup yönünden Roma ve çömlek ile ünlü olan kent, Apollonios ve Tauriskos tanrıları, doğu duvarındakiler ise tanrıçaları Bizans Dönemi karakteri taşımaktadır. Anıtsal isimli iki büyük yontu ustasını ve Ayasofya’ın canlandırır. yapıların en iyi örnekleri MS. 1., 2. ve 3. mimarlarından Anthemios’u da yetiştirmiştir. Heykel Ayrı bir girişi bulunan Küçük Galeriyi, girişin yüzyıllarda yapılmıştır. Sikkelerinde tanrıça sanatının dünyaca ünlü iki heykeli olan Farnese Boğazı iki yanında bulunan aslan başlı, insan gövdeliLetonun, Letoia Phthia oyunlarının ve Menderes ve Genç Atlet isimli heykeller de Tralleis’in gün kanatlı cinler korumaktadır. Nehrinin isimleri vardır. yüzüne çıkan harikalarındandır.
  • 23. Gaziantep-Nizip’de, M.Ö. 300 civarında Büyük İskenderingenerallerinden Selevkos I Nikator tarafından kurulmuş bir antik şehirdir. Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan Belkıs/Zeugma Antik Kenti, Fıratın geçilebilir en sığ yerinde olması, askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölgede bulunması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur. 80 bin nüfusu ile döneminin en büyük kentlerinden biri olan Belkıs/Zeugma, tarihin değişik dönemlerinde değişik isimlerle anılmıştır.Yapılan kazı çalışmalarında A, B ve C olarak üç bölümde incelenen şehrin villaları ve çarşılarının bulunduğu A ve B bölümleri bugün Birecik Hidroelektrik Baraj gölü altında bulunmaktadır. Henüz kazı yapılmamış C bölümünde ileride bir açık hava müzesi oluşturulması planlanmaktadır. Antik şehir, Roma döneminden kalan mozaikleri ile dünyaca ünlüdür. Mozaiklerde mitolojik kahramanlar, efsaneler, tanrı ve tanrıçaların başlarından geçen olaylar işlenmiştir.Zeugma kazılarında 15 mekandan çıkarılan ve yaklaşık 700 m2lik bir alana sahip olan mozaikler, dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi olan Gaziantep’teki yeni Mozaik Müzesinde sergilenmektedir.
  • 24. Kapadokya Bölgesinde yaklaşık 200 adet yeraltı şehri bulunmaktadır. Yeraltı şehirleri hakkında en eski yazılı kaynak Xenephonun Anabasis adlı kitabıdır. Bu kitapta Hellenlerin Derinkuyu ve Kaymaklıda bulunan yeraltı şehirlerindekonakladıklarından bahsedilmektedir. Böylece yeraltı şehirleri ensağlıklı bir şekilde M.Ö. 4. yüzyılın sonuna tarihlenebilmektedir.Fakat Kapadokya Bölgesinde Hitit İmparatorluk Dönemi ve GeçHitit Dönemine ait kaya kabartmalarının ve yazılı anıtların sıkça bulunması, ayrıca Hitit şehirlerindeki savunma sisteminde Potern adı verilen yeraltı geçitlerine sıkça rastlanması ve ustaca yapılması nedeniyle yeraltı şehirlerinin yapımında ya da genişletilmesinde Hititlerin de rolü olduğu kanısını güçlendirmektedir. Hitit şehirlerinde bulunan gizli tünellergenellikle şehre yapılacak saldırılarda düşmanı pusuya düşürmek ve onları arkadan çevirmek için kullanılırdı.Yeraltı şehirlerine ait bütün bulgular M.S. 5.-10. yüzyıllar arasına yani Bizans Dönemine aittir. Genellikle sığınma ve dini amaçlıolarak kullanılan yeraltı şehirlerinin sayısı bu dönemde artmıştır. Önemli yeraltı şehirleri Kaymaklı, Derinkuyu, Mazı, Özlüce, Özkonak, Tatlarin, Kurugöl ve Gökçetopraktır.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...