06 Aralık 2013

ALLAH’A DAVETTE PEYGAMBERLERİN METODU (DERSLER VE İBRETLER).. HUD ALEYHİSSELAM



ALLAH’A DAVETTE PEYGAMBERLERİN METODU

(DERSLER VE İBRETLER)..

HUD ALEYHİSSELAM

Şirkin Nuh Aleyhisselam'dan sonra ne zaman başladığını bilmiyoruz. Kur'an-ı Kerim'den bütün bildiğimiz şey; Cenab-ı Hakk'ın Nuh kavminden sonra yeryüzünde Ad kavmini yerleştirmiş ol­masıdır.

Hûd Aleyhisselam'm lisanı üzere Allahu Teâla:
"Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra (on­ların yerine) hükümdarlar yaptı, halk arasında kuv­vet ve kudretinizi arttırıp yaratılışça üstün kıldı. O halde Allah'ın size olan nimetini hatırlayın ki felah bulaşınız"[1] buyurmaktadır.
Ad kabilesi[2] -Yemen ile Amman arasındaki-kumlukta (çölde) otururlardı.
Allah onlara sayısız nimetler verdi. Bir çok ha­yırlar ihsan etti. Su kaynakları yaptılar, yeryüzünü ektiler, saraylar inşaa ettiler. Bunların ötesinde Cenab-ı Hak onları yüceltti, güzelliklerini ve kuv­vetlerini arttırdı. Fakat onlar Allah'ın nimetlerine şükretmediler. Aksine putlar edinip onlara tapıyor ve sıkıntılı anlarda onlardan yardım istiyorlardı.
Bunun üzerine Allah onlara kardeşleri Hud'u gönderdi. Neseb bakımından onların orta de-recelisiydi. Ahlak bakımından en güzelleri ve akıl açısından da onların en zekileriydi. Hud, onları tek bir Allah'a ibadete ve kendilerine hiçbir fayda veya zararı olmayan, taşlardan yapılan ve Allah'dan başka tapılan her şeyi de terketmeye çağırdı. Allahu Teala şöyle buyuruyor:
"Ad kavmine de kardeşleri Hud'u gönderdik. O: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin. Sizin için Ondan başka İlah yoktur. Hâlâ korkmayacak mısınız?" dedi."[3]
"Ad kavmine kardeşleri Hud'u gönderdik. Onlara (dedi ki): Ey kavmim! Allah'a ibadet edin. Sizin ondan başka hiç bir İlahınız yoktur. Siz ancak iftira edenlerdensiniz."[4]
Hud'un kavminden ileri gelenler (el-Meleu) O'na en çirkin bir surette karşılık verdiler ve O'na pek çok ithamlarda bulundular.
Allahu Teala buyuruyor:
"Kavminden kafir olanlar (el-Meleu) dediler ki: Seni akılsız ve cahil görüyoruz. Ve seni ya­lancılardan sanıyoruz."[5] "Dediler ki: Ey Hud, sen bize ap-açık bir delil getirmedin. Biz senin sözünle mabudlarımızı terketmeyiz ve biz sana iman edecek değiliz. Biz, "ilahlarımızdan biri seni fena çarpmış" demekten başka bir şey söyleyemeyiz..."[6]
Ne zaman ki Ad kavmi haddi aştı, onlara da kor­kutma fayda vermedi; Cenab-ı Hak şiddetli bir rüz­gar gönderdi ve onları helak etti. Vicdanı olan, gören ve dinleyenler için de onları ibret olarak kıldı.
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"Ad kavmi ise, gayet şiddetli bir rüzgar ile helak edildi. Allah o rüzgarı yedi gece sekiz gün mü­temadiyen onların üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma ağaçları gibi düşmüş ve helak olmuş görürdün. Şimdi onlardan geriye kalan bir şey görüyor musunuz?"[7]
Ahmaklık onlarda son haddine ulaşmıştı. Ne zaman ki bulutları gördüler, sevindiler ve bol ve be­reketli bir yağmur olduğunu sandılar. Zira bu yağ­mur, birkaç sene kuraklıktan sonra gelmişti. Fakat ne zaman ki kap kara bulutlar onları kapladı, deh­şete kapıldılar.
Hele nefesleri kesen rüzgar esmeye başlayınca korkuları iyice fazlalaştı: Allahu Teala şöyle bu­yuruyor:
"Vadilerine doğru gelen bir bulutu gördüklerinde; bu, bize yağmur yağdıran bir buluttur" dediler. Bi­lakis o, acele gelmesini istediğiniz azaptır. O, ken­disinde elemli azap olan bir rüzgardır. O, Rabb'inin emri ile her şeyi helak edecektir. Öyle bir hale gel­diler ki, meskenlerinden başka bir şey gözükmü­yordu. İşte biz, mücrimleri böyle cezalandırırız."[8]
Hazreti Peygamber'in hanımı Aişe radıyallahü anha diyor ki:
"Ben Allah Rasûlünün dişlerini göreceğim kadar güldüğünü görmedim. O sadece tebessüm ederdi." Devamla diyor ki: "Allah Rasûlü bir bulut veya rüz­gar gördüğünde yüzünden bilinirdi. "Ey Allah'ın Rasûlü şüphesiz   insanlar bir bulut gördüklerinde, onda yağmur vardır umuduyla sevinirler. Ben seni görüyorum ki, sen onu gördüğünde yüzünde bir hoş­nutsuzluk beliriyor (görülüyor)" (dedim.) Bunun üze­rine Allah Rasûlü şöyle buyurdu: "Ey Aişe! Onun içerisinde azabın olacağından emin olunmaz. Rüzgar ile azab edilen kavmin azabı ki, onlar azabı gör­düklerinde 'işte bize yağmur yağdıran bulut1 de­diler."[9]
Sahih-i Müslim'de ise: Rüzgar şiddetli estiğinde Allah Rasûlü Aleyhisselâm derdi ki: "Ey Allah'ım! Ben o rüzgarın hayırlısını, ondaki hayrı ve gön­derdiğin hayrı istiyorum. O rüzgarın şerrinden, onda bulunan serden ve gönderdiğin serden de sana sığınırım...."
Ve Sema bulutlanmaya başladı mı, rengi değişir, dışarı çıkar, içeri girer, ileri geri dolaşırdı. Eğer yağ­mur yağarsa bu hal O'ndan geçerdi.
Ve Cenab-ı Hak Hud Aleyhisselâm'ı ve Onunla birlikte inananları kurtardı. Zaten O'na inananlar çok azdı.
Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır.
"Emrimiz gelince Hud'u ve Onunla birlikte iman edenleri tarafımızdan bir rahmet ile ağır azaptan kurtardık."[10]
Böylece noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, kafir kavme azabı umumi olarak indirdikten sonra insanlardan çok azı olan inanmış grubu şiddetli azaptan muhafaza etmiştir. O inanmışlar onların arasında yaşarken Cenab-ı Hak o kafirleri helak et­miştir.
Ciddi bir müslüman, bunun nasıl olduğunu sor­maz bile. Çünkü yerde ve semada hiçbir şey Allah'ı aciz bırakamaz.
Ad kavmi Allah'ın, Meleklerin ve bütün in­sanların lanetine müstehak oldu. Çünkü onlar Rab'lerini inkar ettiler ve O'nun ayetlerini inatla reddettiler. Allah'ın Peygamberine isyan edip her türlü zalim ve cabbarlara itaat ederek onlara boyun büktüler:
"Böylece onlar, bu dünyada da, Kıyamet gününde de lanete uğradılar. Haberiniz olsun ki, Ad kavmi Rab'lerini inkar ettiler. Şunu da bilin ki, Hud'un kavmi olan Ad Allah'ın rahmetinden uzak kı­lındı."[11]
"...Ve Peygamberlerine isyan ettiler...." Oysa onlar sadece tek bir Peygambere isyan etmişlerdi. İşte bu, azameti yüce olan Allah'tan bir te'kittir ki; bir Peygambere isyan etmek, Allah'ın bütün Pey­gamberlerine isyandır.
Çünkü bütün Peygamberlerin her asırdaki da­vetleri ve hedefleri birdir.
Haberiniz olsun ki, Hud'un kavmi Ad Allah'ın rahmetinden uzak kılınmıştır! [12]


[1] Araf Sûresi, ayet: 69
[2] Ad kavmi, Arap kabilelerindendir. Kökü ya tam Arap veya badde (Semud, Tasım, Cedis ve Ad'ın karışımOdırlar. Ad kavmi Nuh'un oğlu Şam'ın neslindendir. Birinci Ad veya direkler sahibi İrem Ad'ı diye adlandırılmışlardır. Araplara gelince onlar, İsmail'in neslindendirler. Arap veya Müstarab diye adlandırılmışlardır. El Bidaye ve En Nihaye adlı kitaptan alınmıştır. 1/120
[3] Araf Sûresi, ayet: 65
[4] Hud Sûresi, ayet: 50
[5] Araf Sûresi, ayet: 66
[6] Hud Sûresi, ayet: 53 - 54
[7] Hakka Sûresi, ayetler: 6 - 8
[8] Ahkaf Sûresi, ayet: 24 - 25
[9] Buhari Sahih'inde rivayet etmiştir. Fethu'l Bari 10/199
[10] Hud Sûresi, ayet: 58
[11] Hud Sûresi, ayet: 60
[12] Muhammed Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah’a Davette Peygamberlerin Metodu, Guraba Yayınları: 129-135.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...