HZ. ALİ VE HALİFELİK DÖNEMİ
Halife Osman’ın öldürülmesinden sonra asiler onun yerin ehalife olarak seçilecek kişinin
belirlenmesinde söz sahibi olmak istiyorlardı. Talha ortadan çekildi; Zübeyr Medine’den
uzaklaştı. Emeviler kaçmışlardı.
Halifelik için Mısırlılar Hz. Ali’ye, Kûfeliler Zübeyr’e, Basralılar ise, Talha’ya başvurdular.
Ama yapılan teklifi hiçbiri kabul etmedi.
Bunun üzerine Osman’ı öldüren asiler Medine halkını toplayarak eğer birini halife
seçmezlerse Ali Talha ve Zübeyr’i öldürecekleri tehdidinde bulundular.
Hz. Ali Ensar’ın ısrarı üzerine İslamiyetin selameti için bu ağır görevi kabul etti. Asiler Talha
ve Zübeyr’i zorla Ali’ye biat ettirdiler.
Böylece Hz. Ali, Hicret’in 35. yılı Zilhiccesinin 21. pazartesi günü halife oldu.
Hz. Ali’nin ilk işi halife Osman’ın katillerini aramak oldu. Hz. Ali’nin yapmak istediği
işlerden biri de Medine’yi siyasi bir merkez olmaktan kurtarmak ve hükümet merkezini
Kûfe’ye nakletmekti. Hilafetin Haşimilere geçmesinden rahatsız olan Emeviler bu
kargaşadan yararlanmak istiyorlardı.
Hz. Ali’nin halife olmasına karşı olanların başında olan Hz. Muhammed’in eşi Hz. Ayşe,
Talha ve Zübeyr ile birlikte hareket ediyordu. Şam valisi Muaviye’de Hz. Ali’ye biat
etmeyenlerdendi.
Ali’nin halifeliğinin başlangıcındaki en önemli olay ise islam tarihine Cemel (Deve) Harbi
diye geçen savaştır. Bu savaşta, Ayşe’nin Mekke’den; Talha ve Zübeyr’in de Irak’tan
topladığı kuvvetli bir ordu ile Hz. Ali’nin orduları karşı karşıya gelmişlerdi.
Aslında Hz. Ali bu sırada kendisine biat etmeyi reddeden Şam Valisi Muaviye’nin üstüne
gitmeyi düşünüyordu. Bu yeni durum karşısında yönünü Basra’ya, yani Talha ve Zübeyr’in
kuvvetlerinin geldiği yöne çevirdi. Hz. Ali savaşa meydan bırakmadan Talha ve Zübeyr’i
ikna etti, ama ikisi de canlarını kurtaramadı. Talha savaş meydanında zehirli oku ile Mervan
Bin Hakem’in zehirli oku ile Zübeyr ise, Medine yolunda eski düşmanlarından Arab Bin
Cürmüz tarafından öldürüldü.
Talha ve Zübeyr’den ayrı düşerek zayıflayan Ayşe’nin kuvvetleri Hz. Ali kuvvetleri önünde
tutunamayarak yenildi.
Hz. Ali, Cemel Harbi’nden sonra hükümet merkezini Kûfe’ye taşıdı, ardından da Muaviye’ye
haber göndererek biat etmesini istedi. Muaviye bu çağrıya bir mektup yazarak, “Vallahi seni
okumla delerim. Buna hiç kimse mani olamaz” diye cevapladı.
Hz. Ali, Muaviye’nin bu mektubuna karşılık şu cevabı yazdı:
“Bismillahirrahmanirrahim,
Ben Ali Ben Ebu Talip, Emirilmüminin ve Resulullah’ın amcazadesi ve vasisi, Hasan ve
Hüseyin’in babasıyım. Ben senin ceddini ve dayını öldürdüm. Bedir muharebesinde kavmini
mahvettim. Kılıçlar kanlandı. Cenab-ı Hak, buna nusret verdi. Ben değişmiş veya başka
kimse olmuş değilim, yine Ali’yim, Ali.
Dinim İslam ve Resulullah resulümdür...”
Buraya bir bölümünü aldığımız mektuptan sonra Hz. Ali, Muaviye’ye bir ders için ordusu ile
Şam’a doğru ilerledi. Karşı karşıya gelen iki ordu am üç ay boyunca bekledi. Sonunda İslam
tarihine “Sıffıyn Harbi” diye geçen savaş başladı.
Hz. Ali’nin ordusu tam zaferi kazanacağı sırada Muaviye’nin ordusunun bir hilesi ile
karşılaştı. Muaviye’nin kumandanı Amr Übnül-as askerlerinin mızrakları ucuna Kur’an-ı
Kerim’in sahifelerini takarak barış istedi. Hz. Ali ve ordusu Kur’an-ı Kerim’e kılıç
çekemeyince Muaviye yenilgiden kurtuldu.
Hz. Ali ve Muaviye arasındaki hilafet meselesi savaştan sonra, tarihte “Hakem Olayı” olarak
bilinen yöntemle çözülmeye çalışıldı. Barış görüşmelerinden sonra Ebu Musel Eşari ile As
oğlu Amr hakem tayin edildi.
İki hakem her iki halife adayının istifasına ve Şura’ya gidilmesine karar verdikleri halde,
Muaviye’nin hakemi As oğlu Amr, Ebu Musel Eşari’yi hile ile aldatarak, Muaviye’yi hilafete
tayin ettiğini açıkladı.
Hz. Ali’nin halifeliği böylece bir hileye kurban gittikten sonra İslam tarihinde, günümüze
kadar sürecek olan kavga başlamış oldu. Bu kez Hz. Ali, Muaviye’nin halifeliğini kabul
etmedi. Her iki tarafın da kendini halife ilan etmesinden sonra İslam tarihinde iki başlı iki
halifeli yönetim gerçekleşmiş oldu.
Hz. Ali, İslam tarihinde Hz. Muhammed’in sağılığındaki adalet, kardeşlik, eşitlik ilkelerine
dayalı yeni bir sayfa açmak için uzunca bir “Emirname” yazarak tüm valilere gönderdi.
Hz. Ali’nin halifelik sorununu Hakem Olayı ile çözmeye çalışmasına bir kısım Müslüman
şiddetle karşı çıktı. İslam tarihindeki adlarıyla Hariciler kendi aralarında, Hakem Olayına
sebep olan üç kişiyi (Hz. Ali, Muaviye, As oğlu Amr) aynı anda üç ayrı kişi aracılığıyla
öldürmeye karar verdiler. Bunlar İslamiyet içindeki ikiliğin ancak bu şekilde sona ereceğine
inanıyorlardı.
Hz. Ali’yi öldürme görevini, üzerine alan Abdurrahman b. Mülcem’il Muradi, Kûfe’ye
giderek Kuttame adlı bir kadının evinde saklandı. Bir yandan kılıcını zehirleyip bilerken, bir
yandan da Verdan ve Çahap adlı iki yardımcı edindi.
Mülcem, Hz. Ali’ye Hicret’in kırkıncı yılı, Mah-ı Mübarek-i Ramazan’ının 19. günü zehirli
kılıcı ile saldırdı. Çok ağır bir biçimde yaralanan Hz. Ali iki gün sonra 63 yaşında Ramazan
ayının 21. günü vefat etti.
Saldırıdan sonra firar eden Mülcem, Hz. Ali’nin ölümünden önce yakalanıp huzura getirildi.
Mülcem, Hz. Ali’nin iyi tanıdığı ve yardım ettiği biriydi.
Hz. Ali buna rağmen Mülcem’e işkence yapılmamasını, kendisi ölürse onun da ölümle
cezalandırılmasını istedi. Ayrıca, öldüreni öldürerek öldürtenlerin kendilerini gizlemesinin
önüne geçilmemesi gerektiğini de bildirdi