Çağımızda İslamın yeniden doğuşunu öngörmekte,
yahut onun önemini değerlendirmekte aciz kalan
Batılı İslamiyatçılar ve onun halkları,
yakın zamanlarda en parlak yanlışlarından birini yapmaya cesaret etmişlerdi.
Onlar islam toplumundaki seküler,
laik akımları ikinci Dünya Savaşından sonraki sürecin
mantıki bir gelişimi olarak düşünmüşlerdi.
Böyle bir istikamete bir kuşak önceki
Oryantalistler tarafından işaret edilmişti.
Bununla beraber, modern zamanların alimleri kör bir şekilde,
seleflerinin açtığı yolu takip ediyor ve aynı hatalara düşüyor görünüyor...
yahut onun önemini değerlendirmekte aciz kalan
Batılı İslamiyatçılar ve onun halkları,
yakın zamanlarda en parlak yanlışlarından birini yapmaya cesaret etmişlerdi.
Onlar islam toplumundaki seküler,
laik akımları ikinci Dünya Savaşından sonraki sürecin
mantıki bir gelişimi olarak düşünmüşlerdi.
Böyle bir istikamete bir kuşak önceki
Oryantalistler tarafından işaret edilmişti.
Bununla beraber, modern zamanların alimleri kör bir şekilde,
seleflerinin açtığı yolu takip ediyor ve aynı hatalara düşüyor görünüyor...
Öte yandan Batı'da yetişmiş Müslüman alimler de aynı hatayı yapıyorlar.
İslami dirilişin dinamizmi,
islam aydınlarının öngörülerini reddederek onları şaşırtmıştır.
İslami dirilişin gücünü teslim ederek,
Müslümanlar, şimdi, onun güzel ve dinamik saiklerinden
en iyi şekilde yararlanmak amacıyla
ona uygun yeni istikametler tayin etmelidirler...
Antropologlar, Sokrates'in
"Ben bir Atinalı, yahut bir Yunanlı değilim,
fakat bir dünya vatandaşıyım"
ifadesini hatırlamakla iyi yaparlar.
Son tahlilde antropolog, kendini, kültürünü ve evrenini aşarak,
çevresindekilere, renk, statü ya da inanca bakmadan
özel insanlık kavramına göre konuşabileceği
ve onları anlayabileceği bir konuma ulaşmalıdır.
Bu duygu, büyük Veda Hutbesi'nde insanlığa şöyle seslenen
Hz. Peygamber (sav)'in zayıf bir yankısıdır.
"Allah, bölünmeyesiniz diye, sizi birbirinize kardeş kılmıştır.
EKBER S. AHMED İSLAM VE ANTROPOLOJI