15 KURAN'A GÖRE TANRI SÖZÜ DEĞİŞMEZ!
Kur’ân-ı Kerîm’e Göre Allah’ın Kelâmı Değiştirilemez
“(Bu), Allâh’ın önceden geçen (millet)ler arasında
(uygulanan) kanunudur. Allâh’ın kanununu değiştirme(ye
imkân) bulamazsın.” (Ahzâb 33:62)
Hem Kur’ân’a göre hem de Kitab-ı Mukaddes’e göre Tanrı’nın sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. Tanrı’nın Sözünün değiştirilemeyeceği hususunda Kur’ân-ı Kerîm ve Kitab-ı Mukaddes tam bir uyum içindedir. Bu, Kur’ân-ı Kerîm ve Kitab-ı Mukaddes arasında ortak bir noktadır. Kur’ân’dan anlaşılıyor ki, hiç kimse hiç bir zaman Tanrı’nın Sözünü değiştiremez. Şimdi Kur’ân’ın, Tanrı’nın Sözünün değişip değişmediği hakkındaki tanıklığını yorum yapmadan aktaralım.
“Allâh’ın kelimelerini (yardım va’dini) değiştirebilecek
kimse yoktur.” (En’an 6:34)
“Rabb’inin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe
tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirebilecek hiç
kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.” (En’âm 6:115)
“De ki: ‘Onu kendi tarafımdan değiştirmek, benim için
imkânsızdır.’” (Yûnus 10:15)
“Allâh’ın kelimeleri değişmez. İşte bu, büyük kurtuluştur.”
(Yûnus 10:64)
“Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimizin de kanunudur.
Bizim kanunumuzda bir değişiklik bulamazsın.” (İsrâ 17:77)
“Rabb’inin Kitabı’ndan sana vahyedileni oku; O’nun
sözlerini değiştirecek kimse yoktur.” (Kehf 18:27)
“Allâh’ın kanununda bir değişme bulamazsın; Allâh’ın
kanununda bir sapma bulamazsın.” (Fâtır 35:43)
Bu konuda, Arap dili ve İslâmiyet uzmanı olan Prof. Dr. Sweetman tarafından çok önemli bir inceleme yapılmıştır: “Kesinlikle söylemeliyiz ki, Kur’ân metinlerinin hiçbir yerinde, daha evvelki Kitap’ların metinleriyle ilgili hiç bir tahrif ifadesi söz konusu değildir. Daha doğrusu, Kur’ân’dan ve Hadislerden iki tane delil ortaya çıkıyor ki, böyle bir tahrif mümkün olamaz. ‘Rabbinin Kitabı’ndan sana vahyedileni oku; O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur.’”1 (Kehf 18:27)
“Ki ne önünden, ne de ardından ona bâtıl gelmez (onun
içine asılsız söz girmez. Ne ondan önce, ne de ondan
sonra onu boşa çıkaracak bir kitâb gelmez. O,) hikmet
sâhibi, çok övülen (Allâh)dan indirilmiştir.”
(Fussilet 41:42)
“Allâh’ın ötedenberi süregelen kanunudur bu: Allâh’ın
kanununda bir değişme bulamazsın.” (Fetih 48:23)
“Benim huzurumda söz değiştirilmez...” (Kaf 50:29)
Evet, Kur’ân-ı Kerîm’e göre Tanrı kendi sözünü koruyacak güçtedir. Hiçbir insan Tanrı’nın ebedi sözünü değiştirebilecek güçte değildir. Her şeye kadir olan Tanrı kendi sözünü koruyabilecek güçtedir.
O zaman Müslümanlar, Tevrât, Zebûr ve İncîl’in Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından değiştirildiklerini söyledikleri zaman:
1) Ya Tevrât, Zebûr ve İncîl’in hiçbir zaman Tanrı’nın Sözü
olarak gönderildiklerine inanmayıp Kur’ân’ı inkâr
ediyorlar,
2) Ya da Tanrı’nın Sözünün değiştirilemeyeceğine
inanmayıp Kur’ân’ı inkâr ediyorlar,
3) Ya da her ikisine inanmayıp Kur’ân’ı inkâr
ediyorlar.
Başka bir seçenek kalmıyor. Dolayısıyla, gerekli cevap şöyle: Kur’ân’a göre Kitab-ı Mukaddes Tanrı’nın Sözü olduğu için, asla değiştirilemez. Bunun aksini iddia etmek gerçekle bağdaşmaz.
Kutsal Kitaplarda evrenin yaratıcısının Yüce Tanrı olduğunu
____________________
1. Sweetman, Islam and Christian Theology, 1. cilt, 1. bölüm,
s. 140.
açıklanır. Kendi kudretli elleriyle yeryüzünde ve göklerde olan her şeyi yönetir. Rab insanlara özgür bir irade ve kendi kendine karar verebilme yeteneği verdi. Fakat Yüce Rab, gerçeği ve doğru yolu göstermek için peygamberleri aracılığıyla bizlere seslendi. Yüce Allah’ın sözleri insanlara sonsuz yaşamı gösteren bir harita gibidir.2
Prof. Dr. Süleyman Ateş’e göre: “Bu açık, geniş evrensel beyan karşısında kalkıp da Kur’ân’ın, önceki İlâhî Kitapları neshettiğini, o kitapların mensuplarının, Hz. Muhammedin getirdiği şekliyle Müslüman olmadıkça ibadetlerinin, Tanrı katında kabul görmeyeceğini söylemek doğru değildir, Kur’ân’ın açık ifadesine terstir. Çünkü Kur’ân, kendinden önceki İlâhî Kitabları hükümsüz, geçersiz olduğunu söylememiş, tam tersine o Kitapların mensuplarına, Kitaplarının hükümlerini uygulamalarını emretmiştir.”3
Müslüman yazar Bahaeddin Sağlam’a göre, “Kur’an’da açık bir şekilde ‘Tevrât tahrif edilmiştir’ diye bir ifade yok. Kur’an özellikle Yahudilerin Tevrâtla amel etmelerini teşvik ediyor. Ve eğer Yahudi ve Hıristiyanlar, Tevrât ve İncîl ile amel etmezlerse, hiçbir değerlerinin olmayacağını söylüyor. (Maide 5:68) Mevcut malzeme üzerinde oynamalar olmuştur, denilmiyor. Olan tahrifat, hahamların, taraflarına manayı yontmaları ve zaman içinde oluşmuş dejenerasyonlardır. Nitekim aynı hastalık Müslümanların hadis kitaplarında da olmuştur. Eğer Kur’an elde olmasaydı bugünkü Müslümanlar da Yahudilerin durumuna düşerdi. Nitekim, rivayetleri esas alanlar öyle olmuşlardır.”4Sağlam’a göre, “Tevrât bir mucizedir ve vahiy ürünüdür. Tevrât’ın değiştirilmediğini 2x2’nin 4 ettiği gerçeği kuvvetinde kanıtlamış oldu. Fahreddin Râzî, İmam Buhari, İbn Haldun ve Muhammed Abduh gibi İslam alimleri Tevrât metninin hepten tahrif edilmesinin aklen mümkün olmadığını, bunun tevatür (sağlam bir aktarma ile) bize geldiğini söylemişlerdir.”5
İşin garip tarafı, biz Mesih İnanlıları, Kitab-ı Mukaddes’in sağlamlığına tanıklık eden Kur’ân’a bu önemi verirken, kimi bilgisiz Müslümanlara karşı Kur’ân’ı savunmuş oluyoruz. Bu Müslümanlar, Kitab-ı Mukaddes’e yöneltilen mızrağın, Kur’ân’a da dediğini düşünemiyorlar.
____________________
2. Romain, Kur’an...Derken Haksız Değildir, s. 17.
3. Ateş, Yeniden İslâma I, s. 31.
4. Sağlam, Geçmiş ve Gelecek Arasında Tevrât, s. 237.
5. Bilgi, “Bahaeddin Sağlam: Tevrât Bir Mucizedir ve Vahiy
Ürünüdür”, Gerçeğe Doğru, Sayı 7, s. 22.