Allah'ın Kuran'da Övdüğü Örnek Müslüman Karakterine Nasıl Sahip Olunur?
Birçok insan, bulundukları ortama göre değişen kişilik yapılarına sahiptir. Bu kişiler eğlenceli bir ortamda neşeli, ciddi bir ortamda ağırbaşlı ve olgun, çıkar elde etmek istedikleri ortamda menfaatleri doğrultusunda tavır gösterirler. Evlerinde ise tüm bu çizdikleri karakterlerden uzak davranarak, gerçek kişiliklerini sergilerler. Bu tip insanlara toplumda her ortamın insanı adı verilir ve aslında son derece yanlış olan bu kişilik yapısı sanki güzel bir özellikmiş gibi algılanır. Oysa bu, çok tehlikeli bir yapıyı beraberinde getirir. Çünkü bu insanlar değişen koşullar karşısında hiç beklenmedik tavırlar sergileyebilirler. Örneğin yumuşak başlı görünen bir kişi bazı olayların istediği gibi gitmemesi durumunda son derece sinirli ve öfkeli bir tavır sergileyebilir, olgun görünen biri çok basit bir olay karşısında çocuksu bir karaktere bürünebilir.
Aslında, bu insanların bulundukları ortama göre değişik karakterler sergilemelerinin nedeni pek çok puta sahip olmalarından kaynaklanır. Bu insanlar herkes için kendi kafalarında bir sınıflama yapmışlardır ve buna göre davranışlarını düzenlerler. Yüce Allah bu kişilerin durumunu Kuran’da şöyle bildirir:
"Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar." (Zümer Suresi, 29)
Yüce Allah Kuran’da, Razı Olacağı Müslüman Karakterine Dikkat Çekmiştir
"Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır. " (Ahzab Suresi, 35)
Yukarıdaki ayette buyrulduğu gibi, Yüce Allah’ın beğendiği tek bir Müslüman karakteri vardır. Müslüman karakterinde birbirinden farklı kadın ve erkek özellikleri, toplumun insanlara yüklediği farklı roller, makam, mevki, meslek ya da mala dayalı sınıfsal farklılıklar ya da bu sınıfların ve mesleklerin kalıplaşmış özellikleri yoktur. Müminin tek özelliği takva sahibi olması, çeşitli olaylar ve kişiler karşısında mümin vasıflarından taviz vermemesidir. Şimdi Yüce Allah’ın Kuran’da çeşitli örneklerle dikkat çektiği bu Müslüman karakterinin nasıl kazanılacağını inceleyelim.Samimiyet:
Müminlerin kişilik yapılarının temelini samimiyet oluşturur. Çünkü samimiyet her ortam ve durum karşısında müminin Yüce Allah’ın beğendiği tavrı sürdürmesi, hiç kimsenin görmediği ve bilmediği anlarda bile nefsinin isteklerine karşı gelerek daima Rabbimiz’in sınırlarını koruması anlamına gelir. Müminin bu samimi tavrına en güzel örneklerden biri, Hz. Yusuf’un, kendisinden murad almak isteyen ve onu hapse attırmakla tehdit eden kadınla ilgili olarak verdiği şu yanıttır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." (Yusuf Suresi, 33)
Her yerde ve ortamda Yüce Allah’ı hatırlatan konuşmalar yapılması: Müminler Yüce Allah’ın "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır..." (Nahl Suresi, 125) emrini yerine getirmek,
Hak dini anlatmak, Kuran ile öğüt vermek, iyiliği emredip kötülükten men etmek ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmakla yükümlüdürler. Müminler bu yükümlülüklerini yerine getirirken bulundukları ortam zorlu, karşılarındaki kişi güç ve makam bakımından üstün konumda olsa dahi tebliğ etmeleri gereken konulardan asla taviz vermezler. Bu amaçla hikmetsiz ve boş konuşmaların yönünü değiştirerek, karşılarındaki insanları Kuran ile uyarırlar.
Her olayda tüm gücün Yüce Allah’a ait olduğunu anlatır, bulundukları ortamda insanları Yüce Allah ve yarattıkları konusunda düşünmeye davet ederler, konuşmalarında mutlaka Rabbimiz’i hatırlatan hikmetli örnekler kullanır, alaycı ve çarpık mantıkla sorulan sorulara da Kuran’dan örnekler kullanarak akılcı cevaplar verirler.Zorlu ortamlarda da Yüce Allah’a olan teslimiyetin kaybedilmemesiAllah’ın, "Şüphesiz: “Bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu)... " (Fussilet Suresi, 30) ayetinde bildirdiği gibi, müminlerin zorluk anlarında Allah’a olan güven ve teslimiyetleri tamdır.
Bu teslimiyet nedeniyle müminler, iman etmeyen kişilerde rastlanan tavır veya üslup değiştirme, geriye çekilme, savunduğu fikirlerden vazgeçme gibi bozuk kişilik yapıları sergilemezler. Müminlerin zorluklar karşısında gösterdikleri tevekküle en güzel örneklerden biri, Peygamber Efendimiz (sav)’in arkadaşıyla mağaraya sığındıklarında "...Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir..."(Tevbe Suresi, 40) demesidir.
Daima Allah’ın nimetlerini hatırlayıp şükretmekMüminlerin örnek kişilik yapılarından biri de gerek kendilerine sunulan imkânlar gerekse gördükleri güzellikler karşısında tüm bu imkânları ve güzellikleri sunanın Yüce Allah olduğunu hatırlayıp, hemen O’na şükretmeleridir. Bu konuda Kuran’da örnek gösterilen kişilerden biri Hz Yusuf’tur. Hz. Yusuf babasına, başından geçen olayları anlatarak herşeyin Yüce Allah’ın belirlediği bir kader doğrultusunda yaşandığını bildirmekte ve bu yaşadıkları için Allah'a şükretmektedir. Konu ile ilgili ayet şöyledir:
"... Dedi ki: "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur.
Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur." (Yusuf Suresi, 100)
Tevazulu olmakMüminlerin en güzel kişilik yapılarından biri de sahip oldukları imkânlardan dolayı kibir ve büyüklüğe kapılmamalarıdır. Allah, Müslümanların bu özelliğini bir ayette şöyle bildirir:
"Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Hadid Suresi, 23)
Müminlere bu konuda örnek gösterilen kişi Hz. Süleyman’dır. Hz. Süleyman, kendisine sunulan mallar nedeniyle kibirlenen Karun’un tam aksine davranmıştır. Kuran'da, "...Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim..." (Sad Suresi, 32) ayetiyle bildirildiği üzere Hz. Süleyman zenginliği, sahip olduğu ihtişamlı malları düşünüp Allah'ın şanını övgüyle yüceltmek, alçakgönüllü bir boyun eğicilikle bu malları kendisine Allah’ın verdiğini hatırlamak, O'nu zikretmek ve O'nun yolunda harcamak için istediğini belirtmiştir.Kınayıcının kınamasından korkmamak
"…
Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. " (Al-i İmran Suresi, 186)
Yukarıdaki ayette buyrulduğu gibi müminler; karşı tavır alma, manevi baskı, tepki, alay, kınama, suçlama gibi eziyet verici sözler veya fiziksel saldırı gibi fiili davranışlarla da karşılaşacaklardır. Fakat bu davranışlar karşısında müminlerin tepkileri sabırlı, cesur ve dirayetlidir.
Yüce Allah, ellerini çaprazlama kesmekle tehdit ettiği halde Firavun’a karşı direnen büyücülerin ve ateşe atılmaktan dahi korkmayan Hz. İbrahim’in cesur tavırlarını Kuran’da tüm müminlere örnek gösterir.Sözlerinin güvenilir olmasıMüminler, Allah’ın her an her yerde kendileri ile birlikte olduğunu, hesap gününde söyledikleri sözlerden sorguya çekileceklerini bildikleri için yalan söylemez (Ahzab Suresi, 70), yakınları aleyhine bile olsa doğruyu söylemekten çekinmez (Nisa Suresi, 135), yanlış tavır içinde olan birini gördüklerinde onu güzel bir şekilde uyarmaktan kaçınmaz, yapmayacakları şeyler için söz vermezler (Saf Suresi, 2–3).
Yüce Allah müminlerin bu özelliklerini "Onlar Allah’ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar." (Rad Suresi, 20) ayetiyle haber verir. İşte müminlerin Allah korkularından kaynaklanan Kuran’ın hükümlerine bu bağlılıkları, sözlerinin güvenilir olmasını sağlar. İbadetlerin titizlikle korunması
"Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O'na ibadet et ve O'na ibadette kararlı ol.
Hiç O'nun adaşı olan birini biliyor musun?" (Meryem Suresi, 65)
Bu ayette emredildiği gibi, müminlerin en belirgin karakter özelliklerinden biri de ibadetlerinde kararlı olmalarıdır. Namaz, oruç, hac, zekat gibi farz olan hükümler dışında Allah için yaptıkları her eylem, konuşma, hal ve tavrın da birer ibadet olduğunu bilirler. Bu nedenle namaza verdikleri önem kadar; öfkeyi yenmenin, güzel söz söylemenin, insanlara Hak dini tebliğ etmenin, zanda bulunmamanın ya da tartışmacı olmamanın da birer ibadet olduğunu düşünerek, bunu tavır ve davranışlarına daima yansıtırlar. Dikkatin ve şuurun açık olmasıYaşadığı her anın Allah’ın kontrolü altında olduğunu bilen mümin, sürekli olarak açık bir şuura ve dikkate sahiptir.
Kuran’da bildirilen emir ve yasaklara azami dikkat ettiği, günaha girmemek için ve her ortamda ecir fırsatını gözlediği için doğal olarak şuuru her zaman açık olur. Bu ise, olaylar karşısında hızlı sonuç çıkarmasını, görüşlerinin keskin olmasını, pratik zekâsının gelişmesini ve daima İslam’ın hayrına dönüşecek çözümler üretmesini sağlar.Coşkulu, neşeli ve canlı olmakMüminlerin; Allah’ın varlığından, O’nun rızasını kazanmaktan, Allah’a duydukları derin saygı ve aşktan kaynaklanan son derece canlı, coşkulu ve neşeli bir yapıları vardır.
Bu yapıları gözlerine canlı bakışlarla, bedenlerine yaşıtlarına göre daha genç bir görünümle, yüzlerine ise nur olarak yansır. Aslında dış görünüşlerindeki bu canlılığın kaynağı "…Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur (tatmin bulur)." (Rad Suresi, 28) ayetiyle haber verildiği gibi, Allah’ı anmanın, O’nun rızasını kazanmak için şevkle ve heyecanla hareket etmenin ruhta yarattığı coşkuya bedenin de uyum sağlamasından kaynaklanır.
Sorumluluk sahibi olmakMüminler; çocuksuluk, kapris yapma, saf görünme, olayları anlamazlıktan gelme, boş söz ve işlerle uğraşma, kıskançlık, haset etme gibi kötü ahlak özelliklerinden kendilerini sakındırırlar. Çünkü Yüce Allah’ın her müminin üzerine farz kıldığı büyük bir sorumluluğun bilincindedirler. Allah bu sorumluluğu şöyle bildirir:
"Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? " (Nisa Suresi, 75)
Müslüman Karakterinin Tek Olmasının Nedeni, Allah’ın Rızasını Kazanma İsteğidir
"Müminlerden öyle erkek -adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiç bir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler." (Ahzab Suresi, 23)
Müminler, Allah’a duydukları samimi sevgi ve saygı dolu korku nedeniyle O’nun “Selam” (güven ve esenlik) sıfatının en çok tecelli ettiği kimselerdir. Rabbimiz’in her an kendilerini izlediğini ve ahirette her yaptıklarından hesaba çekileceklerini bilen müminler, bu nedenle bir tek Allah’ın rızasını kazanmak için O’nun beğendiği, Kuran’da çeşitli örneklerle ve ayetlerle tarif ettiği Müslüman karakterine sahip olabilmek için büyük titizlik gösterirler. Bir ayette ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenlerin özellikleri genel olarak şöyle bildirilir:
"İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenlerin (çaba harcayanların) Allah Katında büyük dereceleri vardır. İşte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır. " (Tevbe Suresi, 20)
"Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun? " (Meryem Suresi, 65)