894 — TABERÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Süleymân bin Ahmed Taberânî,
hadîs âlimidir. Sâmda Taberiyyede [260] da tevellüd, 360 [m. 971] da orada vefât
etdi. (Kebîr), (Evsat) ve (Sagîr) hadîs kitâblarını yazmak için, otuzüç sene, Irâk,
Hicâz, Yemen, Mısr ve baska yerleri dolasdı. 289, 386, 392, 450, 452, 472, 476, 645,
917, 1009.
895 — TABERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Ca’fer Muhammed bin Cerîr,
tefsîr ve hadîs ve Sâfi’î fıkh âlimidir. 224 [m. 839] de Taberistânda tevellüd ve 310
[m. 923] da Bagdâdda vefât etdi. (Târîh-ul-ümem) ve yirmiüç cild (Câmi’ul-beyân)
tefsîri çok kıymetlidir. Alî bin Muhammed Simsâtî adında bir sî’î bu târîhi ihtisâr
– 1180 –
etmis, bu sî’î kitâbı, (Taberî târîhi) adı ile türkceye terceme edilmisdir. Okuyanlar
aldanmakdadır. Muhammed bin Cerîr bin Rüstem Taberînin sî’î oldugu, Âlûsînin
(Tuhfe-i isnâ-aseriyye muhtasarı) kitâbının altmıssekizinci [68] sahîfesinde
yazılıdır. Muhammed bin Ebil-Kâsım Taberînin de sî’î oldugu (Esmâ-ül-müellifîn)
de yazılıdır. Bunları Ibni Cerîr hazretleri ile karısdırmamalıdır. 548 [m. 1153]
de vefât eden imâmiyye fırkasından Fadl bin Hasen Taberînin (Mecma’ul-beyân)
adındaki (Tabersî) sî’î tefsîri de, (Taberî) tefsîri ile karısdırılmakdadır. Muhibbuddîn
Ahmed Taberî sâfi’î 694 de vefât etdi. 391, 445.
896 — TÂC-ÜD-DÎN-I ISKENDERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed bin
Muhammed, Ibni Atâullah Iskenderî adı ile meshûr olmusdur. Mâlikî âlimlerinin
ve Sâzilî tarîkatinin büyüklerindendir. Ebül Abbâs-ı Mürsînin talebesi ve Ebül-Hasen-
i Sübkînin mürsididir. 709 [m. 1309] senesinde Mısrda vefât etdi. Kurâfe kabristânındadır.
(Hikem-i Atâ-iyye) ve (Letâif-ül-minen) kitâbları ve Ibni Teymiyyeye
reddiyyesi meshûrdur. [Hindli seyh Tâc-üd-dîn-i Naksibendî baska olup,
râbıtayı isbât eden (Tâciyye risâlesi), Hâlid-i Bagdâdînin (Tahkîk-ı râbıta)
risâlesinde mevcûddur. Bu risâle (Islâm Âlimleri) kitâbının sonunda basdırılmısdır.
Tâcüddin 1050 de Mekkede vefât etmisdir.] 1061, 1068, 1070, 1092, 1093.
897 — TÂC-ÜD-DÎN-I SÜBKÎ: Ikiyüzkırküçüncü [243] sırada Ebû Hasen-i Sübkî
ismine bakınız! 496, 498, 1092.
898 — TÂC-ÜS-SERÎ’A “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ömer bin Sadr-üsserî’atül-
evvel Ahmed bin Ubeydüllah Mahbûbî, Burhân-üs-serî’a Mahmûdun kardesidir.
Tâc-üs-serî’a Ömerin oglu Mes’ûd, amcası olan Burhân-üs-serî’a Mahmûdun
dâmâdıdır. Tâc-üs-serî’a, Buhârâda Hanefî fıkh âlimi idi. 673 [m. 1274] de, Mogol
fitnesinde sehîd oldu. (Hidâye)yi serh edip (Nihâye-tül-kifâye) adını vermisdir. 872.
899 — TAHÂVÎ: Ebû Ca’fer Ahmed bin Muhammed, Hanefî fıkh âlimidir. 238
de Mısrda tevellüd, 321 [m. 933] de orada vefât etdi. 264, 307, 444.
900 — TÂHÂ-I HAKKÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyid Tâhâ, Abdülkâdir-
i Geylânî hazretlerinin onbirinci torunudur. Ya’nî Peygamberimizin soyundan
seyyid olup, kürdlükle bir ilgisi yokdur. Hâlid-i Bagdâdînin talebelerinin büyüklerindendir.
Rûh bilgilerinin mütehassısıdır. Mevlânâ Hâlidin halîfesi olan seyyid
Abdüllahın kardesi molla Ahmedin ogludur. Seyyid Abdüllah, ma’kûl ve menkûl ilmlerde
mâhir idi. 1229 da Bagdâda gelerek, tesavvufda da kemâle erdi. Seyyid Tâhâ,
Nehri kasabasında ders vermege me’mûr edildi. 1269 [m. 1853] senesinde orada vefât
etdi. Bütün hocaları gibi, islâmın güzel ahlâkını yaymıs, siyâsete karısmamıs, müslimânları
hükûmete hizmet, kanûnlara itâat etmege ve herkese iyilik yapmaga tesvîk
eylemisdir. Hâl tercemesi, Hakîkat Kitâbevinin Istanbulda nesr etdigi (The
proof of prophethood) kitâbında ingilizce olarak yazılıdır. Oglu, seyyid Ubeydüllah,
Mekkede vefât etdi. Bunun dört oglundan seyyid Abdülkâdir efendi Istanbulda a’yân
[Senato] baskanı idi. 1344 [m. 1926] de Diyâr-ı Bekrde oglu seyyid Muhammed ile
birlikde sehîd oldu. Seyyid Muhammedin iki oglundan seyyid Mûsâ, 1391 [m. 1971]
de Sâh Rızâ Pehlevînin izni ve yardımı ile, Îrânın Rıdâiyye sehrinde Ehl-i sünnet bilgilerini
ve tesavvuf ma’rifetlerini nesr etmekde idi. Ikinci oglu Ahmed Hıdır beg Amerikada
yüksek mühendislik tahsîli yapdı. Seyyid Ubeydüllah efendinin ikinci oglu Muhammed
Sıddîk efendi, Semdinanda Katûne köyünde medfûndur. Bunun dört oglu
Râsid, Tâhâ, Semseddîn ve Müslihüddîndir. Abdülkâdir efendinin ikinci oglu Abdüllah
efendi Rıdâiyyede nesr-i ilm ederken [m. 1969] da vefât etdi. Dize kasabasındadır.
Iki oglundan Abdülkâdir efendi Rıdâiyyededir. Büyük oglu Abdül’azîz efendi,
1401 [m. 1981] de sî’î lideri Humeynî tarafından Îrândan çıkarıldı. Bagdâddadır.
Seyyid Tâhânın babası Ahmed ve dedesi Seyyid Sâlih ve bunun babası Seyyid Ibrâhîm,
Nehridedirler. 922, 969, 1061, 1158, 1169, 1171.
901 — TÂHIR-I BEDAHSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Önce subay idi. Bir kal’a
– 1181 –
almaga giderlerken, rü’yâda Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buna, (Bu muhârebeden
dönüsde askerlikden ayrıl, tesavvuf büyüklerinin sohbetinde bulun!)
buyurdu. Seferden dönüsde, askerligi bırakdı. Delhîye geldi. Sorup, arasdırıp,
Imâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretlerinin sohbetine kavusdu. Yalvardı.
Cân ve gönülden hizmet etdi. Yüce Imâmın merhametine kavusdu. Nasîbini aldı.
Uyanık iken, tenhâda ve galabalıkda, hergün Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem”
görürdü. Sâf ve temiz rûhlu idi. Ba’zı kesflerini ve hâllerini, öylece bildirir,
Imâm hazretlerini güldürürdü. Yüksek ma’rifetleri isitirken, (Evet öyledir, evet
dogrudur) buyurur, mubârek basını sallardı. Tâliblere ta’lîm için icâzet verilip, Cumbura
gönderildi. 287.
902 — TAHTÂVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed bin Muhammed bin Ismâ’îl,
Kâhirede Hanefî müftîsi idi. 1231 [m. 1815] de vefât etdi. (Dürr-ül-muhtâr)a
ve (Merâkıl-felâh)a hâsiyeleri basılmısdır. Dürr-ül-muhtâr hâsiyesini Ayntablı Abdürrahîm
efendi, arabîden türkçeye terceme etmis ve basılmısdır. 134, 135, 142, 143,
181, 186, 200, 201, 238, 250, 262, 269, 278, 281, 283, 298, 316, 317, 318, 330, 344, 364,
468, 628, 635, 638, 767, 869, 999, 1074.
903 — TALHA “radıyallahü anh”: Talha bin Ubeydüllah bin Osmân bin Amr,
ilk îmâna gelenlerden ve asere-i mübesseredendir. Dedesi, Ebû Bekr-i Sıddîkın dedesinin
kardesidir. Bedr gazâsında, Sâm tarafında vazîfede idi. Diger gazâlarda bulundu.
Uhudda Resûlullahı korumak için çok yara aldı. Arkasında tasıyarak kayaya
çıkardı. (Talha ile Zübeyr, Cennetde komsularımdır) hadîs-i serîfi ile medh
edildi. Çok zengin olup bütün malını Allah yolunda dagıtdı. Deve harbinde hazret-
i Alîye karsı idi. Orada, ok ile sehîd oldu. Hazret-i Alî, buna çok üzüldü. Aglıyarak,
mubârek eli ile, yüzünden topragı sildi. Nemâzını kendi kıldırdı. 510,
621, 1014, 1135, 1198.
904 — TÂLÛT: Benî-Isrâîlin ilk hükümdârı idi. Ismôîl “aleyhisselâm” ta’yîn buyurmusdu.
Filistinliler ve Amâlika ile harb edip, gâlib geldi. Askeri arasında bulunan
Dâvüd “aleyhisselâm”, onsekiz yasında idi. Filistin ordusundaki, cesûr ve çok
kuvvetli olan Câlûtu öldürdü. Ismôîl “aleyhisselâm” Tâlût yerine Dâvüd aleyhisselâmı
hükûmet reîsi yapdı. O sırada Tâlût, harbde öldü. Kırk sene hükûmet sürdü.
Yerine Dâvüd “aleyhisselâm” melik oldu. 510.
905 — TARSÛSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Ahmed, Hanefî
fıkh âlimlerindendir. 1117 [m. 1705] de vefât etdi. (Üsûl) ilminde (Mir’ât) kitâbına
hâsiyesi meshûrdur. 639.
906 — TÂRUH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ibrâhîm aleyhisselâmın asl babası
idi. Mü’min idi. (Mir’ât-i kâinât)da ve (Tefsîr-i teysîr)de ve molla Miskîn
Mu’înin fârisî (Me’âric-ün-nübüvve) kitâbında ve tefsîrlerde, Ibrâhîm aleyhisselâmın
babası Târuhdur yazılıdır. Kâfir olan Âzer, Ibrâhîm aleyhisselâmın öz babası
degildi. Amcası idi. Târuh ölünce Âzer, Ibrâhîm aleyhisselâmın annesini aldı.
Böylece, üvey babası oldu. Târuh ile Âzer, iki kardes idi. Âzerin (Tevrât)daki
adı Târuh idi demek yanlısdır. 375, 389, 390, 391, 1079, 1118.
907 — TASKÖPRÜ ZÂDE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed bin Mustafâ,
Osmânlı âlimlerindendir. 901 [m. 1495] de Bursada tevellüd, 968 [m. 1561] de Istanbulda
Âsıkpâsa mahallesinde vefât etdi. (Sakâ’ik-i Nu’mâniyye) târîh kitâbı ile
(Miftâh-üs-se’âde) kitâbı meshûrdur. Oglu Kemâleddîn Muhammed, (Miftâh)ı
türkçeye terceme ederek (Mevdû’ât-ül ulûm) ismini vermisdir. 22, 299, 442, 1127.
908 — TAYYIBÎ: Serefüddîn Hasen bin Muhammed 743 [m. 1342] de vefât etdi.
(Miskât) serhi meshûrdur.
909 — TEFTÂZÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yediyüzseksenbesinci [785]
sırada Sa’düddîn ismine bakınız!
910 — TEMÎM-I DÂRÎ “radıyallahü anh”: Ensâr-ı kirâmdandır. Nasrânî âlim-
– 1182 –
lerinden idi. Hicretin dokuzuncu senesinde Filistinden Medîneye gelip, Resûlullahı
görünce, hemen îmân etdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Filistindeki
Hebron, ya’nî Halîl-rahmân idâresini buna vermisdi. Simdiki idârecileri bunun
soyundandır. Sâmda vefât etdi. 440.
911 — TERMAN: Amerikalı felsefeci ve fikr adamıdır. 1380 [m. 1960] senesinde
hayâtda idi. 405.
912 — TEZVEREN DEDE: Sultân Mahmûd türbesinden, Nûr-i Osmâniyye caddesine
giden yolda, solda ufak bir türbededir. Fâtih sultân Muhammed zemânında
idi. Istanbul halkı, hâcetlerinin hâsıl olması için, bu türbeye adak yapar idi. Bursada
medfun olan seyyid Atâullah hazretlerine de Tezveren dede denilmekdedir. 334.
913 — TICÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebül’ Abbâs Ahmed ticânî, büyük
tesavvuf âlimidir. Ahmed bin Idrîs hazretlerinin halîfesidir. Cezâirin cenûbunda
(Ayn-ı mâdî) denilen yerde 1150 [m. 1737] de tevellüd ve Fasda 1230 [m. 1815] da
vefât etdi. Halvetînin bir kolu olan (Ticânî) tarîkatinin reîsidir. (Cevheret-üt-hakâık
fissalât-i alâ hayril-halâik) ve (Cevâhir-ül-me’ânî) ve (Kitâb-ür-remâh) ve (Fiddifâ’an
turuk-ı ehl-il-hüdâ) ve (Câmi’u-kerâmât-il-Evliyâ) ve (Nasara-tüz-zâkirîn)
kitâblarında ve (Gâyet-ül-emânî) kitâbında kendisi ve tarîkati uzun anlatılmakdadır.
Ilk ikisi birlikde 1344 [m. 1926] da Mısrda, digerleri Beyrutda basılmısdır. 1088.
914 — TIMOÇIN: Cengizin adıdır. 197. ci sırada Cengiz ismine bakınız! 1086.
915 — TÎMÛR HÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Emîr Tîmûr Gürgân, 736 [m.
1336] da Mâverâ-ün-nehrde, Semerkandla Belh arasında, Kes kasabasında tevellüd,
807 [m. 1405] de vefât etdi. Semerkanddadır. Cengiz gibi Mogol soyundandır. 770
[m. 1369] de Belhi alıp, hânlıgını i’lân etdi. Çok harb etdi. Hep gâlib geldi. Çine ve
Delhîye kadar bütün Asyayı, Irâk, Sûriye ve Izmire kadar Anadoluyu aldı. Ikiyüzbin
kisi ile Çine giderken vefât etdi. Âlimleri severdi. Çok medrese ve kütübhâneler
yapdı. Kanûnlar çıkardı. Kendi târîhini kendi yazdı. Teftâzânî gibi büyük âlimleri
meclisinde bulundurur, nasîhatlerini dinlerdi. Nasreddîn hoca ile sohbeti vâki’
degildir. Yıldırım ile harb etdigi için, Osmânlı târîhleri bunu haksız olarak kötülemekde,
harb sâhasında ölenleri, zulm ve ortalıgı kana boyamak seklinde bildirmekdedir.
Dört oglundan ikisi kaldı. Biri Mîrân sâh olup, üç sene sonra, Kara-koyunlu
askeri ile harb ederken öldürüldü. Ikinci oglu Mu’în-üddîn Sâhruh 779 [m. 1377] da
Semerkandda tevellüd etdi. Babasının devletine hâkim oldu. 850 [m. 1445] de vefât
etdi. Bunun oglu Ulug beg 797 [m. 1395] de Semerkandda tevellüd etdi. Semerkand
vâlîsi idi. Ilme, fenne çok hizmet etdi. Babası ölünce, idâreyi ele aldı ise de, 853
[m. 1448] de, oglu Abdüllatîf tarafından öldürüldü. Bu da, altı ay sonra öldürüldü.
Tîmûr hân, hurûfîligi kuran Fadlullah-ı Tebrîzîyi öldürterek ve yanındakileri dagıtarak,
çogalmalarını önleyerek, islâmiyyete büyük hizmet etmisdir. 500, 751, 752,
1076, 1079, 1080, 1081, 1099, 1101, 1104, 1113, 1129, 1137, 1143.
916 — TÎMÛRTÂSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 872. ci sırada, Semseddîn Tîmûrtâsî
ve dokuzyüzseksenyedinci [987] sırada Zahîrüddîn Hârezmî ismlerine
bakınız! Dogrusu Tümürtas olup, Hârezm sehrinde bir kasabadır. 1178.
917 — TIRMÜZÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Îsâ, hadîs âlimlerindendir.
Buhârânın cenûbunda, Ceyhûn nehri kenârında Tirmüz kasabasında
209 [m. 824] da tevellüd, 279 [m. 892] da Bog sehrinde vefât etdi. (Sahîh-i Tirmizî)
ve (Semâil-i serîfe) kitâbları çok kıymetlidir. (Semâil) kitâbını Hüsâmeddîn-i Naksibendî
1248 [m. 1832] de türkceye çevirmis, tekrâr tekrâr basılmısdır. (Sünen-i Tirmizî)
adındaki sahîhinin, Hindistânda, Diyobend sehrindeki (Dâr-ül-ulûm) müderrislerinden
Muhammed Enver sâh Kesmîrî tarafından arabî serhı yapılmıs, (Me’ârifüs-
sünen) adı verilerek 1383 [m. 1963] senesinde, Muhammed Yûsüf Benûrî tarafından
Pâkistânda basılmısdır. Altı cilddir. Enver sâh, burada Ibni Teymiyyeyi
mezheb imâmları derecesine çıkararak, onun sapık fikrlerine de yer vermis, hattâ
– 1183 –
birinci cildde, rûhun madde oldugunu söyliyerek, imâm-ı Gazâlînin madde degildir
demesini felsefeye kaymakla ithâm etmisdir. Hâlbuki, çok övdügü Sâh Veliyyullah-
ı Dehlevî, (Izâle-tül-hafâ) kitâbının ikinci cildinde, Gazâlînin fıkh âlimi oldugunu,
besinci yüzyılın müceddidi oldugunu bildirmekde, onu çok övmekdedir.
Yûsüf-i Benûrî, altıncı cildin yüzkırkdokuzuncu sahîfesinde, (Ibni Teymiyyenin, kendi
mezheb imâmı olan Ahmed bin Hanbelden ayrılarak, Dâvüd-i Zâhirî mezhebini
tutdugunu) ve (Ibni Teymiyye, birçok üsûl ve fürû’ mes’elesinde Ehl-i sünnet âlimlerinden
ayrılmıs, asrının âlimleri ve sonra gelenler, onu red etmislerdir) diyerek,
(Me’ârif-üs-sünen) kitâbının kıymet kazanmasını saglamısdır. 194, 338, 386, 424, 620,
640, 641, 993.
918 — TOKÂDLI EMÎN EFENDI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed
Emîn efendi, Istanbulda bulunan mesâyıhın büyüklerindendir. Mekke-i mükerremede
Ahmed Yekdest-i Cüryânîden 1114 [m. 1701] senesinde icâzet almakla sereflendi.
Üç sene sonra Istanbula geldi. Ayvanserâydaki Emîr Buhârî tekkesinin
seyhi olan Kırîmî Ahmed efendi 1156 [m. 1743] da vefât edince, buna halef olmus
ve 1158 [m. 1745] de vefât etdi. (Savâ’ık-ı Muhrika)yı türkceye terceme etdi. Unkapanına
inen cadde ile Zeyrek yokusunun kesisdigi tepe üzerinde Soguk kuyu Pîrî
pâsa medresesi kabristânında, âsıkları ziyâret edip feyz almakda, muradlarına
kavusmakdadırlar. Talebesi Müstekîmzâde de orada medfûndur. Muhammed
Emîn efendi kahve ve tütün içerdi. 419, 1190.
919 — TOSUN PÂSA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mısr hâkimi Kavalalı Mehmed
Alî pâsanın ogludur. Vehhâbîler Mekke ve Medîneyi ele geçirip yedi sene Ehl-i sünnet
hâcılarını Mekkeye sokmadı. Tosun pâsa 1226 [m. 1811] de Mısrdan gönderildi
ise de, muvaffak olamadı. Sonra Mısrda vefât etdi. 461, 1119.
920 — TURHÂN SULTÂN “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Sultân Ibrâhîmin
zevcesi ve dördüncü sultân Muhammedin vâlidesidir. Hadîce Turhân sultân, sâliha
ve hayrı sever bir hânım idi. Eminönünde büyük Yeni câmi’in temelini Mâhpeyker
Kösem sultân atmısdı. Turhân sultân temâmlatıp, 1074 [m. 1664] de ibâdete
açıldı. Mekteb, medrese, imârethâne, kütübhâneler, çesmeler yapdırdı. 1094 [m.
1682] de vefât etdi. Yeni câmi’ yanındaki, Turhân sultân türbesindedir. Oglu sultân
dördüncü Muhammed ile torunları sultân ikinci Mustafâ ve üçüncü sultân Ahmed
ve birinci sultân Mahmûd ve sultân üçüncü Osmân hân ve sultân besinci Murâd
ve sultân Mahmûdun vâlidesi Sâliha sultân ve diger sâhzâdeler de buradadırlar.
Üçüncü Mustafâ hânın vâlidesi Mihr-i sâh Emîne sultân ile birinci Abdülhamîd
hânın vâlidesi Râbi’a sultân da buradadır. 1062, 1071, 1100, 1103, 1153.
921 — TÜR-PÜSTÎ: Fadlullah bin Hasen, hanefî fıkh âlimlerinden oldugu
(Esmâ-ül-müellifîn)de yazılıdır. 661 [m. 1262] senesinde vefât etdi. Tesavvufda
(Tuhfe-tüs-sâlikîn) kitâbı ve (Müyessir) adındaki (Mesâbîh) serhı çok kıymetlidir.
(El-mu’temed fil-mu’tekad) adındaki akâid risâlesini Hakîkat Kitâbevi 1990 da basdırmısdır.
(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbında, 53.cü sahîfeyi okuyunuz!
922 — UBEYDÜLLAH-I AHRÂR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ubeydüllah bin
Mahmûd bin Sehâbüddîn, Sôfiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Müslimânların gözbebegidir.
Sekizyüzaltı [806] da Taskendde tevellüd, 895 [m. 1490] de Semerkandda
vefât etdi. Ya’kûb-i Çerhînin talebesi, Mevlânâ kâdî Muhammed Zâhid Bedahsînin
üstâdı idi. Zâhirî ve bâtınî ilmlerin hazînesi idi. Dahâ çocuk iken kerâmetleri
görülüyordu. Halâl kazanmak için, zirâ’at ile mesgûl olurdu. O kadar bereket
oldu ki, binüçyüzden fazla çiftligi vardı. Herbirinde üçbin amele çalısırdı. Her sene
sekizyüzbin batman zahîre usr verirdi. (Tesavvuf bilgilerinin maksad ve netîcesi,
kendini zorlamadan, ugrasmadan, her ân Allahü teâlâya teveccüh ve ikbâldir.
Ya’nî, her ân, Allahü teâlâyı hâtırlamakdır) ve (Bir kimse, erbâb-ı cem’iyyet
sohbetinde oturup, gönlünü Hak teâlâya verebilirse, ona zikr yapmaga ihtiyâc yokdur)
buyururdu. (Râbıta edenler için, bedenin uzak olması, ma’nevî yakınlıga
– 1184 –
mâni’ olmaz) derdi. (Çok açlık ve çok uykusuzluk dimâgı yorar. Hakîkatleri ve ince
bilgileri anlamagı önler. Bunun için, riyâzet çekenlerin kesfleri hatâlı olur) ve
(Zikr ve murâkaba, bir müslimâna hizmet yapılamadıgı zemânda olur. Gönül kabûlüne
sebeb olan hizmet, zikr ve murâkabadan önce gelir) buyururdu.
Ubeydüllah-i Ahrârın talebelerinden biri, Abdüllah-i Ilâhîdir. Simavlıdır. Ilm
edindikden sonra Semerkanda, Buhârâya giderek feyz aldı. Icâzetle sereflenip
Ubeydüllah-i Ahrâra intisâbı bulunan Emîr Ahmed-i Buhârî ile Istanbula geldi.
Yolda Molla Câmî ile sohbet eyledi. Zeyrek kilise câmi’inde va’z ve halkı irsâd etdi.
Emîr Buhârîye icâzet verdi. Vardar Yenicesinde 896 [m. 1491] da vefât etdi.
Ubeydüllah-i Ahrârın bir talebesi de Abdüllah-i Semerkandîdir. Önce, Ya’kûb-i
Çerhîye intisâb etmis ve Alâüddîn-i Attârın halîfelerinden olan Nizâmeddîn-i
Hâmûsdan da feyz almısdır. Ulug beg medresesinde müderris idi. Yûsüf-i Nebhânî
diyor ki, (Sokakda giderken, ansızın atını istedi. Eshâbı ile Semerkandın dısına
çıkdı. Onlardan ayrılıp, çok zemân sonra yanlarına geldi. Türk sultânı Muhammed
hân, kâfirlerle harb ediyordu. Onun yardımına gitdim. Gâlib geldi dedi.) Fâtih,
Istanbulu bu sûretle aldı. Sekizyüzyetmisbes 875 [m. 1470] de vefât etdi.
Ubeydüllah-i Ahrârın bir talebesi de Haydar babadır. Kırk sene devâmlı Eyyûb
câmi’inde i’tikâf etdi. Sultân Süleymân bu zâtın üstün hâllerini isitince, Eyyûb Nisâncası
ile Halic arasında, Cezrî Kâsım pâsa câmi’ine inen yol üzerinde (Haydar
baba mescidi)ni yapdırdı. Haydar baba, 957 [m. 1550] de vefât etdi. Mescide girerken
soldadır. Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin oglu Muhammed Ubeydüllah 1083
de, bunun oglu Muhammed Pârisâ 1142 de vefât etdi. 93, 95, 112, 388, 751, 943, 957,
969, 1050, 1057, 1079, 1095, 1137, 1141, 1148, 1173.
923 — UBEYDÜLLAH BIN CAHS: Resûlullahın halası Ümeymenin ogludur.
Önce îmâna geldi, Eshâbdan oldu. Zevcesi Ümm-i Habîbe ve kardesi Abdüllah ile
Habesistâna hicret etdi. Orada, mal ve mevkı’ için, mürted oldu ve öldü. 380, 1186.
924 — UBEYDÜLLAH BIN MES’ÛD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yediyüzdoksanıncı
[790] sırada Sadrüsserî’a ismine bakınız! 1163.
925 — UBEYDÜLLAH BIN UTBE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Abdüllah
Ubeydüllah bin Mes’ûd bin Abdüllah bin Utbe, Tâbi’înin büyüklerinden ve Medînedeki
yedi fıkh âlimlerindendir. Abdüllah ibni Mes’ûd “radıyallahü anh” hazretlerinin
kardesi olan Utbenin torunudur. 102 [m. 721] senesinde Medînede vefât etdi. 66.
— Uhud Gazvesi: Hamza ismine bakınız!
926 — UKÂSE “radıyallahü anh”: Ebû Muhsin Esedîdir. Bedr gazâsında kılıncı
kırıldı. Resûlullahın verdigi hurma dalı ile harb edip, çok kâfir katl etdi. Bütün
gazâlarda bulundu. Çok yerinden yaralandı. Cennetle müjdelendi. Bir muhârebede
Tuhayla bin Huveylid ismindeki bir papas tarafından sırtından hançerlenerek,
kırkbes yasında sehîd edildi. Beyâz ve çok güzel idi. Kabri, Gâzîayntabda Nûrdagı
kazâsı, Durmuslar köyündedir. 677.
927 — UKAYL “radıyallahü anh”: Ebû Tâlibin dört oglundan ikincisidir. Bedr
gazâsında esîr oldu. Hazret-i Abbâs kendisi ile bunun fidyelerini verip Mekkeye
gitdiler. Hudeybiyyeden önce Medîneye gelip îmân etdi. Gazâlarda bulunup, iltifâta
mazhar oldu. Neseb bilgisi çok idi. Kardesi hazret-i Alîye karsı hazret-i
Mu’âviye ile birlikde idi. 506, 1059, 1085, 1100.
928 — URVE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Urve-tebniz-Zübeyr, Tâbi’înin büyüklerinden
ve Medînedeki yedi büyük âlimden biridir. Zübeyr bin Avvâmın ogludur.
Annesi, Esmâ bint-i Ebû Bekrdir. Yirmiikinci [22] senede tevellüd, 94 [m.
712] senesinde Medîne yanında Fer’ ovasında vefât etdi. 66.
929 — UTBE: Utbe bin Rebî’a bin Abd-i Sems bin Abd-i Menâf, Bedrde Kureys
ordusunun reîslerinden idi. Velîdin ve Ebû Huzeyfenin ve Hindin babası
idi. Hind de, hazret-i Mu’âviyenin annesidir. Babası Rebî’a, Ümeyyenin kardesi
– 1185 – Se’âdet-i Ebediyye 3-F:75
idi. Âyet-i kerîmeleri isitince, (Bu söz si’r degil, sihr degil, kehânet degildir. Ey Kureysliler!
Beni dinlerseniz, bu adama dokunmayınız!) demisdi. Bedrde, kardesi Seybe
ile birlikde, hazret-i Hamza tarafından öldürüldü. 353, 506, 1069, 1093, 1110,
1179, 1188.
930 — ÜMM-I GÜLSÜM “radıyallahü anhâ”: Resûlullahın kızıdır. Ebû Lehebin
ikinci oglu Uteybeye nikâhlandı ise de, (Tebbet yedâ) sûresi gelince, dahâ dügünleri
olmadan bosadı ve Resûlullaha üzücü sözler söyledi. Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” da, (Yâ Rabbî! Buna canavarlarından birini musallat et!) diye
beddüâ eyledi. Sâm yolunda bir arslan bunu parçaladı. Rukayye öldükden
sonra vahy gelerek, Ümm-i Gülsüm hazret-i Osmâna “radıyallahü anhüm” nikâhlandı.
Hicretin dokuzunda [9] vefât etdi. Nemâzını Resûlullah kıldırıp, defn olunurken
kabri yanında durup, mübârek gözlerinden yas akardı.
931 — ÜMM-I HABÎBE “radıyallahü anhâ”: Ebû Süfyân bin Harb bin Ümeyyenin
kızı idi. Hazret-i Mu’âviyenin kız kardesi idi. Annesi Hind idi. Zevci Ubeydüllah
bin Cahs ile birlikde müslimân olup, Habesistâna hicret etdiler. Zevci,
orada papaslara aldanıp mürted oldu ve öldü. Bu, yalnız, garîb, fakîr kaldı. Resûlullahın
dîninden ayrılmam, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” onu sevindirmek
için nikâh etmek istedi. Necâsîye, ya’nî Habes sultânına hicretin yedinci
[7] senesinde mektûb yazdı. Necâsî, bu emr-i nebevî üzerine, bunu Resûl-i ekreme
nikâh etdi ve Medîneye gönderdi. Babası Ebû Süfyân, o zemân, henüz îmâna
gelmemisdi. Mekke kâfirlerinin reîsi idi. 44 [m. 664] senesinde Medînede vefât
etdi. 380, 1185.
932 — ÜMM-I HÂNÎ “radıyallahü anhâ”: Ebû Tâlibin kızı ve hazret-i Alînin
“radıyallahü anh” kızkardesidir. Hübeyre bin Amrin zevcesi idi. Öz adı Fâkite idi.
Mekke-i mükerremenin feth edildigi gün, Hübeyre kaçdıgı zemân, kendisi îmâna
geldi. Resûlullah, bunun evinde gusl abdesti alıp, sekiz rek’at duhâ ya’nî kusluk
nemâzı kıldı ve su ile ekmek ıslatıp tuz ve sirke koyup yidi. (Ey Ümm-i Hânî!
Sirke ne iyi yemekdir. Sirke bulunan ev fakîr olmaz!) buyurdu. 353, 354,
1096.
933 — ÜMM-I MA’BED “radıyallahü anhâ”: Adı Âtike idi. Resûl “aleyhisselâm”,
Hicretde bunun çadırına ugrayıp, za’îf koyunu sagınca, çok süt çıkmısdı. Bu
mu’cizeyi zevcine söyledi. Sonra ikisi de, Medîneye gelip müslimân oldu. 738.
934 — ÜMM-I SELEME “radıyallahü anhâ”: Adı Hind idi. Zevci Ebû Seleme
ile Habesistâna ilk olarak hicret etdiler. Ebû Seleme, Resûlullahın halası Berrenin
oglu olup, Medînede, hicretin dördüncü [4] senesi Uhud gazâsında aldıgı yaradan
vefât etdi. Ümmü Seleme, Ebû Bekr ve Ömerin “radıyallahü anhümâ” nikâh taleblerini
kabûl etmedi. Resûlullahın nikâhı ile sereflendi. 59 [m. 678] senesinde Medînede
seksendört yasında vefât etdi. Son vefât eden zevceleri bu idi. 629, 1107.
935 — ÜMRI-ÜL-KAYS: Islâmiyyetden önce yasayan sâ’irlerdendir. Hîre hükümdârının
ogludur. Ankarada, kralın Kayseriden gönderdigi zehrli gömlegi giymekle
vefât etdi. Kâ’beye asılan si’ri edebî san’at bakımından çok kıymetlidir. Ogulları,
zemân-ı se’âdete yetismisdir. Si’rleri Avrupa lisânlarına çevrilmis, ilk olarak
1294 [m. 1877] de Pârisde basılmısdır. 367.
936 — ÜSÂME BIN ZEYD “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir.
Anası Ümm-i Eymen ve babası, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” âzâdlılarındandır.
Onsekiz yasında iken, bir birlige kumandan yapıldı. [54] veyâ 59 [m.
678] senesinde Medînede vefât etdi. 376, 995, 1195, 1196.
937 — ÜSTÜVÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Ahmed, Hanefî
âlimlerindendir. Sâmda tevellüd ve 1072 [m. 1662] de orada vefât etdi. Ayasofya
câmi’inde yıllarca va’z etdi. Fıkhda (Üstüvânî risâlesi) meshûrdur. 207.
938 — VAHÎDEDDÎN HÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sultân altıncı Muham-
– 1186 –
med, Islâm halîfelerinin yüzbirincisi ve sonuncusudur. Osmânlı pâdisâhlarının otuzaltıncı
ve sonuncusudur. Sultân Abdülmecîd hânın en küçük ogludur. 1277 [m.
1861] de tevellüd, 1344 [m. 1926] de, Italyada San Remoda vefât etdi. Sâmda, sultân
Selîm câmi’i kabristânındadır. 4 Temmuz 1336 [m. 1918] da büyük kardesi sultân
Resâdın öldügü gün halîfe oldu. Ingilizlerin türk ve islâm düsmanı oldugunu
iyi biliyordu. Ismâ’îl Hâmî Danismend, (Osmânlı Târîhi Kronolojisi) kitâbının dördüncü
cildinde, Vahîdeddîn hân hakkında genis bilgi vermekdedir. 735, 1059,
1087, 1153, 1193.
939 — VÂHIDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebül-Hasen Alî bin Ahmed, tefsîr
âlimi idi. (Basît), (Vesît), (Vecîz) adında üç tefsîri meshûrdur. 468 [m. 1075] de,
Nîsâpûrda vefât etdi. 416, 629.
940 — VAHSÎ “radıyallahü anh”: Vahsî bin Harb Habesî, hazret-i Hamzanın
Bedr gazâsında öldürdügü Tu’avme adındaki kâfirin kardesinin oglu Cübeyr bin
Mut’imin kölesi idi. Uhud gazâsında, Cübeyr, buna, Hamzayı öldürürsen âzâd ol
demisdi. Hind de babasının ve amcasının intikâmı için, Hamzayı öldürene çok altın
va’d etmisdi. Bunlar için Vahsî, hazret-i Hamzayı, ok atarak agır yaraladı ve kılıncı
ile sehîd etdi. Cigerlerini çıkarıp Hinde götürdü. Her ikisi de, dünyâ zîneti için,
bu isi yapdı. Uhudda, Resûlullah, birkaç kâfire beddüâ etmisdi. Vahsîye niçin la’net
etmiyorsun dediklerinde, (Mi’râc gecesi, Hamza ile Vahsîyi kolkola, birlikde
Cennete girerlerken görmüsdüm) buyurdu. Mekkenin fethinden sonra, Vahsî,
Tâiflilerle birlikde Medînede mescide gelip, îmân etdi. Afva kavusdu. Fekat, Yemâme
tarafına gitmesi emr olundu. Resûlullaha karsı çok mahcûb olup, bası
önünde yasadı. Bir dahâ Medîneye gelmedi. (Muhammediyye) kitâbında (Adı da
Vahsî, kendi de vahsî) yazısı, müslimân olmadan önce Vahsî oldugunu bildiriyor.
Îmân edince, tertemiz oldu. Bütün Evliyâdan yüksek oldu. Hicretin onbirinci
[11] senesi Yemâmede mürtedler ile çok siddetli harb oldu. Müseyleme ordusundan
yirmibin, Hâlid ibni Velîd askerinden ikibin kisi öldü. Önce müslimânlar bozuldu.
Sonra, Vahsî hazretleri kahramanca saldırıp, hazret-i Hamzayı sehîd etmis
oldugu kılınç ile Müseyleme-tül-kezzâbı öldürdü. Bunu gören müslimânlar hücûm
edip, zafer elde edildi. Resûlullahın vaktîle, Vahsîyi Yemâme tarafına göndermesinin,
büyük mu’cize oldugu böylece meydâna çıkdı. Yermük gazâsında da bulunup,
rumlara karsı çok kahramânlıkları görüldü. Humsda yerlesdi. Hazret-i Osmân
zemânında orada vefât etdi. Vahsînin îmân etdikden sonra, serâb içdigini ve bu yüzden
had cezâsı verildigini söyliyenler oluyor. Bu haberlere sahîh diyemeyiz. Sahîh
desek bile, bu yüzden bir sahâbîye hattâ herhangi bir müslimâna dil uzatmak câiz
olmaz. Her müslimânı ve Eshâb-ı kirâmın hepsini iyilikle yâd etmemiz emr olundu.
Büyük âlim ve onüçüncü asrın müceddidlerinden mevlânâ Hâlid-i Bagdâdî,
(Âdâb-ı tarîka-i aliyye) kitâbında buyuruyor ki, (Ehl-ullaha i’tirâz eden kimsenin
küfr üzere ölecegini gösteren hadîs-i serîfler vardır. Velînin ma’sûm olması sart degildir.
Eshâb-ı kirâm arasında had cezâsı verilen ve eli kesilen oldu. Hâlbuki, Sahâbenin
en asagı derecede olanı da Velî idi. Hepsi, Sahâbî olmıyan Velîlerin hepsinden
dahâ yüksek idiler. Velîlerin hepsi, günâha devâm etmekden mahfûzdurlar.
Hepsi tevbe ve istigfâr eder. Belki, ba’zan günâh isledigi için pismânlıkları, aglamaları,
Allahü teâlâya yalvarmaları dahâ çok olur. Dereceleri artar. Bu sebeble,
(Hikem-i Atâiyye)de, (Zillet ve inkisâra sebeb olan günâh, izzet-i nefse ve kibre
sebeb olan tâ’atden dahâ hayrlıdır) denilmisdir. Amelleri ve sıfatları müsâvî olan
iki Velîden, tevbesi dahâ çok olanın, ma’sûm olandan dahâ üstün oldugu bildirildi.)
(Buhârî)de diyor ki, (Eshâb-ı kirâmdan Abdüllah adında birine, serâb içdigi
için had cezâsı verildi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, buna la’net edildigini
isitince, (Ona la’net etmeyiniz! Çünki O, Allahı ve Resûlünü sevmekdedir)
buyurdu.) (Merec-ül-bahreyn)de, Ahmed Zerrûkdan alarak diyor ki, (Ma’sûm olmak,
kusûrsuz olmak, Peygamberlere mahsûsdur. Velînin ma’sûm olması sart de-
– 1187 –
gildir. Isrâr ve devâm olmadan, büyük günâh islemek, vilâyeti bozmaz. Velî, günâhından
vazgeçer ve tevbe eder. Günâh islemek, insanı helâk etmez. Günâha devâm
etmek, tevbeyi terk etmek, helâk eder. Âdem aleyhisselâmın zellesi ile, Iblîsin
ısyânı, bundan dolayı farklı oldular.) Eshâb-ı kirâmın hepsini sevmekle ve hepsine
saygılı olmakla emr olunduk. Sevilmeleri az veyâ çok olabilir. Fekat, hiçbirine
dil uzatmamız, kötü bilmemiz câiz degildir. Kendi kusûrlarımıza bakmamız, hiçbir
müslimânı gıybet etmememiz lâzımdır. 1106, 1152.
941 — VÂNÎ MUHAMMED EFENDI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kendisi
Vanlıdır. Fâzıl Ahmed pâsa 1072 [m. 1661] senesinde Vandan getirmisdir. Serâyda
sultân dördüncü Muhammed hâna, va’z ederdi. Ikinci Mustafâ hânın hocası oldu.
Binyetmisaltı 1076 [m. 1665] da Mevlevîlerin simâ’larını ve Halvetîlerin rakslarını
yasak etdirdi. Babaeskideki Hurûfî tekkesini yıkdırdı. Binseksenbir 1081
[m. 1670] de, serâb satılmasını yasak etdirdi. Yeni câmi’de ilk Cum’a va’zı yapan
budur. 1094 [m. 1682] de, sadr-ı a’zam Merzifonlu kara Mustafâ pâsa Viyanada
haçlı orduları karsısında bozguna ugradıgında, Vânî Muhammed efendi ordu
seyhi idi. Bunun için, Bursada Kestel köyüne sürüldü. Kestelde büyük câmi’ ve
mekteb yapdırdı. 1096 [m. 1684] da orada vefât etdi. Bogaziçinde Vaniköy câmi’ini
de yapdırmısdır.
942 — VÂSIL BIN ATÂ: Mu’tezile fırkasının kurucusudur. 80 [m. 699] de
Medînede tevellüd, 131 [m. 748] de vefât etdi. Hasen-i Basrî hazretlerinin talebesi
idi. Bunu dersinden kovdu.
943 — VÂSILE BIN ESKA’ “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmdan idi. Tebük
gazâsından önce îmâna geldi. Bu gazâda bulundu. 841.
944 — VEHBÎ: Muhammed Vehbî bin Hüseyn Çelik, [1280] hicrî yılında, Konyanın
Hâdim kazâsında tevellüd, 1362 [m. 1943] de Konyada vefât etdi. Siyâsî hayâta
atıldı. Ser’ıyye vekîli iken, hilâfetin ilgâsı için fetvâ vermisdir. 45.
945 — VEHBÎ EFENDI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Altıyüzaltmısbesinci [665]
sırada Muhammed Mer’asî ismine bakınız!
946 — VEHEB BIN VERD MEKKÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 153 [m. 770]
senesinde vefât etdi. 608, 688.
947 — VELÎD BIN MUGÎRE: Kureys kâfirlerinin ileri gelenlerindendir. Ebû Cehlin
amcasıdır. Babasına Mugayre de denir. Birgün Resûlullahın yanına gelip, bana
bir mikdâr Kur’ân oku dinleyeyim dedi. Dinledi. Çok tatlı, latîf, derin ve çok fâideli,
bunu insan söyliyemez, dedi. Kâfirlerin yanına gidip, içinizde, si’ri benden iyi bilen
yokdur. Muhammedin okudugu kelâm, insan ve cin si’rlerine benzemiyor. O kâhin
degildir. Sözleri kâhin sözüne benzemiyor. Deli dersek kimse inanmaz. Onda cünûn
alâmeti yokdur. Sâ’ir de degildir. Sihirbâz da diyemeyiz. Sihre benziyen bir isi
yok. Okuyup, üflemiyor, dügüm baglamıyor, dedi. Öyle ise, ne diyelim, dediler. Velîd,
ne demeli bilmem. Fekat, su sözlerimizin hiçbiri yakısmıyor. Hangisini söylesek
inanılmaz dedi. Diyecek birsey bulamadılar. Çünki, Peygamberdir demekden baska
birsey yakısdıramadılar. Hicretin birinci [1] senesinde Mekkede öldü.
948 — VELÎD BIN UTBE: Kureys kâfirlerinden Utbenin ogludur. Babası gibi,
Islâm düsmanı idi. Kardesi Ebû Huzeyfe ise, hâlis müslimân olup, bütün gazâlarda
bulundu. Velîd, Bedrde babası ve amcası ile, meydâna yürüdü. Hazret-i Alî
çıkıp, Velîdi bir hamlede katl eyledi. 506, 1093, 1185.
949 — VELIYYÜDDÎN TEBRÎZÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Altıyüzotuzyedinci
[637] sırada Muhammed bin Abdüllah ismine bakınız!
950 — VELIYYULLAH DEHLEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sekizyüzaltmısdördüncü
[864] sırada Sâh Veliyyullah ismine bakınız!
951 — VELVÂLICÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdî Zahîrüddîn Abdürresîd
– 1188 –
467 de Bedahsânın Velvâlc kasabasında tevellüd ve 540 [m. 1146] da vefât etmisdir.
Semerkandda kâdî idi. Fıkhda (Emâlî) kasîdesi ve fetvâları vardır.
952 — VEYSEL KARÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Üveys bin Âmir Karnî
de denir. Tâbi’înin büyüklerinden oldugu hadîs-i serîfde bildirilmisdir. Yemenlidir.
Resûlullah sag iken, görmedigi hâlde müslimân oldu. Fekat, Sahâbî olamadı.
Hazret-i Ömer zemânında Medîneye geldi. Çok hurmet gördü. Basrada yasadı. Sıffîn
muhârebesinde hazret-i Alînin yanında bulundu ve 37 [m. 657] de sehîd oldu.
Anadoluya hiç gelmemisdir. Veysel Karânîye hediyye edilen hırka-i se’âdet, Van
civârında Irisân beglerine kadar gelmis ve bunlardan Sükrüllah efendi, 1027 [m.
1618] senesinde, halîfe-i müslimîn ikinci Osmân hâna getirip hediyye etmisdir. Abdülmecîd
hân, bu hırka-i se’âdet için, Fâtih civârında (Hırka-i serîf) câmi’ini yapdırmısdır.
Her sene Ramezân-ı serîfde camekân içinde olarak Sükrüllah efendinin
torunları tarafından halka ziyâret etdirilmekdedir. Istanbuldaki bütün câmi’ler hakkında,
genis bilgi veren (Hadîkatül-cevâmi’) kitâbında (Akseki mescidi)ni anlatırken
diyor ki, (Bu mescidi Kemâleddîn efendi yapmısdır. Fâtih sultân Muhammed
hân ile gelenlerdendir. Mescidin karsısında, Çorlulu Alî pâsanın yapdırdıgı
binâda (Hırka-i serîf) ziyâret edilmekdedir. Binânın yanına bir imâret ve çesme
de yapmısdır. Sultân Mahmûd-i Adlî, binikiyüzkırkaltı [1246] da, bu binâyı yeniden
yapdı.) Bu kitâb 1193 [m. 1779] de te’lîf ve 1253 de tevsî’ ve 1281 [m. 1864] de
tab’ edilmisdir. Rûhların terbiye etdigi kimseye (Üveysî) denir. 677, 678, 909,
923, 1110.
953 — VOLTER: Fransız sâ’irdir. 1105 [m. 1694] de tevellüd etdi. 1192 [m. 1778]
de öldü. Islâm düsmanı idi. Resûlullahın hazret-i Zeynebi nikâh etmesini, tiyatro
olarak yazmıs, âdî, alçak iftirâlar etmisdir. Bu yüzden, düsmanı olan papadan
tebrîk mektûbu almısdır. Ikinci Abdülhamîd hân, bu tiyatronun Avrupada oynatılmasına,
çok siddet göstererek mâni’ olmusdur. 381, 1197.
954 — WEGENER: Meteoroloji âlimi ve kutub kâsifidir. 1297 [m. 1880] de tevellüd,
1348 [m. 1930] de vefât etdi. Grönland seyâhatinde, buzlar arasında öldü.
Kayaların kayması teorisini kurdu. 83.
955 — WESTENFELD: Alman müstesriklerindendir. Ibni Ishakın (Sîret-i Resûlillah)
kitâbını basdırmısdır. 374, 1115.
956 — WILLIAM CEYMS: Amerikalı felsefecidir. 1258 [m. 1842] de tevellüd
etdi. 1328 [m. 1910] de öldü. (Pragmatizm)in kurucusudur. (Dînî tecribeler) ve baska
kitâblarında, îmânlı olmagı övmüsdür. 27.
957 — WILLIAM STERN: Alman psikolog ve pedagoglarındandır. 1287 [m.
1871] de tevellüd etdi. Zekâyı ta’rîf ederken, zekâ, düsünceyi hayâtın yeni sartlarına
uydurmakdır, demisdir. 405