03 Eylül 2013

TAM İLMİHAL'DEN.....SE’ÂDET-I EBEDIYYE KITÂBINDA ADI GEÇENLERIN HÂL TERCEMELERI

571 — MAHDÛM-I CIHÂNIYÂN: (Kutb-i zemân) ismine bakınız! 1129.
572 — MAHMÛD BIN MUHAMMED BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Ebülmehâmid Mahmûd bin Muhammed bin Dâvüd Buhârî, fıkh âlimlerindendir.
671 [m. 1272] de Buhârâda vefât etdi. (Hakâyık-i manzûme) kitâbı meshûrdur. Bu
kitâb, (Manzûme-i Nesefî) serhı olup iki cilddir. Fıkh kitâbıdır.
573 — MAHMÛD BIN SADR-ÜS-SERÎ’A “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yüzseksenikinci
[182] sırada Burhân-üs-serî’a ismine bakınız!
574 — MAHMÛD BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Burhâneddîn Mahmûd
bin Tâc-üd-dîn Ahmed bin Abdül’azîz Buhârî, Hanefî âlimlerindendir. 551 [m.
1156] de tevellüd, 616 [m. 1219] da sehîd oldu. (Tecrîd), (Muhît-i Burhânî), (Zahîre),
(Fetâvâ-i Burhânî) ve (Vâkı’ât) kitâbları meshûrdur. 622.
575 — MAHMÛD GAZNEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Sübektekin, Buhârâdaki
Sâmânî devletinin Horâsândaki vâlîsinin kölesi iken, vâlî ölünce, yerine vâlî
oldu. Sultân Mahmûd 357 [m. 967] de tevellüd etdi. Horâsân vâlîsi oldu. Babası ölünce,
387 [m. 997] de hükûmet kurdu. Türkistânı, Irâkın bir kısmını, Lâhoru, Delhîyi
aldı. Çok kiliseleri câmi’ yapdı. Hindûların hazînelerini Haremeyn-i serîfeyne [Mekkeye
ve Medîneye] hediyye etdi. Berehmenlerin, kadınların, kocalarının cenâzesi ile
birlikde, diri diri yakılması, ölülerin nehre atılması gibi, insanlıga yakısmayan âdetlerini
yasak etdi. Âlimleri, edîbleri severdi. Çok kitâb yazdırdı. Firdevsînin (Sâh-nâme)
si bunlardan biridir. Ehl-i sünnet âlimleri yetisdirdi. 421 [m. 1030] de Gaznede
vefât etdi. Devleti 543 [m. 1148] senesine kadar devâm etdi. 1051, 1052.
576 — MAHMÛD HÂN-II “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Islâm halîfelerinin doksanbesincisi
ve Osmânlı pâdisâhlarının otuzuncusudur. Birinci Abdülhamîd hânın
oglu, sultân Abdülmecîd hânın babasıdır. 1199 [m. 1785] de tevellüd, 1255 [m. 1839]
de vefât etdi. 1223 [m. 1808] de halîfe oldu. Yeniçerileri kaldırdı. Vehhâbîleri Hicâzdan
çıkardı. Harbiyye ve tıbbiyye-i mülkiyye mekteblerini vücûde getirdi. 1241
[m. 1826] de Tophânede Nusratiyye câmi’ini yapdırdı. 1244 [m. 1828] de Bâyezîdde
Eski serây bagçesine yangın kulesi yapdırdı. 1253 [m. 1837] de Unkapanı ile Azapkapı
arasında (Mahmûdiyye) köprüsünü yapdırdı. 1247 [m. 1831] de Istanbulda ilk
gazete çıkarıldı. Dünyâda ilk gazete 1051 [m. 1641] de çıkarıldı. 1253 [m. 1837] de
mâliye nezâretini kurdu. 1254 [m. 1838] de karantina vücûde getirdi. Bagçekapıda
(Hidâyet câmi’i), Üsküdârda Semsi pâsa câmi’i yanında, 1232 [m. 1816] de (Adliye)
câmi’ini, yaglı boyalı ahsâb Beglerbeyi ve Çıragan serâylarını yapdırdı. 1235 [m. 1819]
de hazret-i Hâlidin türbesini ta’mîr etdi. Sandûkası pûsîdesi üzerindeki kendi el yazılarıdır.
1241 [m. 1825] de hurûfî tekkelerini kapatdı. 1235 [m. 1819] de Beyoglun-
– 1131 –
da Galata-serây lise binâsını yapdırdı. Burası 1250 [m. 1834] de Tıbbiyye mektebi
yapıldı ise de, 1266 [m. 1850] da yandı. 1267 [m. 1851] de (Tıbbiyye-i sâhâne) yapdırdı.
Arnavutköy sâhilinde (Tevfîkiyye) câmi’ini yapdırdı. Çesidli yerlerde çesmeler
yapdırdı. Tophânede Kâdirî câmi’ ve tekkesini Tosyalı Ismâ’îl Rûmî yapdı ve 1053
[m. 1644] de vefât etdi. Ikinci Mahmûd hân 1239 [m. 1823] da yeniden yapdı. Türbesi
Çenberlitasdadır. 461, 500, 533, 1059, 1062, 1063, 1066, 1067, 1083, 1092, 1119,
1168, 1174, 1189.
577 — MAHMÛD HÜDÂYÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Azîz Mahmûd Hüdâyî
efendi, Celvetiyye mesâyıhindendir. Koçhisârlıdır. Bursada, hâcı Bayram-ı Velînin
halîfelerinden, Muhammed Üftâde hazretlerinden feyz aldı. 1007 de Üsküdârda
câmi’ ve tekke yapdı. Dördüncü Murâd hân tahta çıkınca Eyyûbde kılıncını
Hüdâyî efendi takdı. 1038 [m. 1628] de vefât etdi. Tekkesi yanındaki türbesindedir.
Üftâde efendi 989 [m. 1581] da Bursada vefât etmisdir. 1088, 1191.
578 — MAHMÛD INCIRFAGNEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Islâm âlimlerinin
büyüklerinden bir ferd-i kâmildir. Buhârânın Fagne köyünde tevellüd
edip, Akbenî nâhiyesinde yerlesdi. Mi’mârlık ile geçinirdi. Yediyüzonbes 715 [m.
1315] de vefât etdigi (Sebe’ul-esrâr) ve (Tâc-ül-asfiyâ)da yazılıdır. 720, 969, 1076.
579 — MAHMÛD KIRMÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tâc-ül-Kurrâ Mahmûd
bin Hamza Kirmânî 500 [m. 1106] senesinde vefât etdi. 419.
580 — MAHMÛD-I KÜRD-I SEYHÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: (Câmi’u
kerâmât-i Evliyâ)da diyor ki, (Mahmûd-i Kürdî, Medîneye yerlesdi. Abdülganî
Nablusî diyor ki, (1205 [m. 1790] senesinde Medînede Mahmûd-i Kürdîyi gördüm.
Beni evine götürdü. Uyanık iken Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem”
çok gördüm dedi. Kıymetli sözlerinden ve güzel hâllerinden dogru söyledigini anladım.)
Uykuda iken de, uyanık iken de Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”
görüldügünü ve görenleri (Se’âdet-üd-dâreyn) kitâbında uzun bildirdim). 1014.
581 — MAHMÛD NÛREDDÎN ZENGÎ: Mahmûd Nûreddîn Zengî, Haleb sultânı
idi. 569 [m. 1173] de vefât etdi. Salâhuddîn-i Eyyûbî, bunun kumandanlarından
idi. Sâmda Eyyûbî devletini kurmus, 589 [m. 1193] de vefât etmisdir.
582 — MAHMÛD PÂSA: Fâtih sultân Muhammed zemânında iki def’a sadr-ı
a’zâm olmusdur. Nûr-i Osmâniyyede câmi’ ile hamâm ve yokusda çarsısı vardır. Sofyada
da büyük bir câmi’i vardır. 878 [m. 1473] de vefât etmisdir.
583 — MAHMÛD SÂMINÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Alî Septînin sohbetinde
kemâle gelmisdir. Alî Septînin Icâzetnâmesi Mahmûd Sâhib tarafından hâzırlanıp
mevlânâ Hâlid tarafından tasdîk edilerek, Abdüllah-i Mekkî ile kendisine gönderilmisdir.
Mahmûd Sâminî, seyyiddir. Palu kasabasının Hun köyünde tevellüd
ve 1313 [m. 1895] senesinde Paluda vefât etdi. Kabri Murâd suyu kenârındadır. Sâfi’î
mezhebinde ve tesavvufda mütehassıs idi. Ârif-i billah idi. Alî Septîye onüç sene
hizmet yapdı. Tütün içerdi. Birisi buna, kalbinden i’tirâz edince, (Bizim çubugumuzu
düsünecegine, Allahü teâlâyı zikr et. Baska birsey düsünme!) buyurdu. Yirmiye
yakın ârif yetisdirdi. Bunlardan Harputlu Osmân Bedreddîn efendi ve o zemân
Erzurumun kazâsı olan Kigı kasabasında hâcı Yûsüf efendi ile oglu Muhammed
efendi ve Kigı müftîsi Muhammed Nûreddîn efendi meshûrdur. Nûreddîn
efendi [m. 1964] yılında Antalyada vefât etdi. Alî Septî 1287 [m. 1870] de Paluda
vefât etdi. Kabri bir tepede mescidinin yanındadır. Bunun torunu Sa’îd efendi
1926 da Diyârıbekrde vefât etdi. 639, 1158.
584 — MÂHPEYKER SULTÂN “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Sultân Ahmed
hânın zevcesi ve sultân dördüncü Murâd ile Sultân Ibrâhîmin vâlidesidir. (Kösem
sultân) da denir. 1000 [m. 1592] de tevellüd, 1061 [m. 1651] de sehîd edildi.
Hüsn-i cemâli, aklı ve zekâsı ve hayrât ve hasenâtı ile meshûr sâliha ve afîfe bir
sultân idi. Yeni câmi’in temelini atdı. Çarsambadaki (Vâlide medresesi mescidi)
– 1132 –
ve 1050 [m. 1640] de Üsküdârda Çinili câmi’ini yapdırdı. Çakmakcılar yokusunda
büyük vâlide hânı ile içindeki mescid de, bunun eseridir. Rumelinde milyonlar
degerinde vakfları ve hayrâtı vardır. Otuz sene, devletin idâresinde hizmetleri
oldu. Âsîler ve sakîler tarafından serâyda sehîd edildi. Sultân Ahmed türbesindedir.
Sultân dördüncü Murâdın kızı Safiyye sultân da bu türbededir. Hayrât
ve hasenâtı ile millete hizmetleri (Naîmâ Târîhi)nde uzun yazılıdır. 1033 [m.
1623] de, Anadolu kavagı câmi’ini yapdırmısdır. Bu mescid simdi gazinodur.
Iki kavagın kal’aları da 1033 [m. 1623] de yapılmısdır. 1071, 1119, 1150, 1184.
585 — MAKDONYUS: Papas idi. Îsâ aleyhisselâma tapılmaz. O mahlûkdur, diyordu.
Mîlâdın [381]. ci senesinde Istanbulda kurulan ikinci meclisde, tel’în edildi.
586 — MÂLIK: Resûlullahın onikinci babasıdır. Nadrın ogludur. Nadr, altun
demekdir. Nadrın ismi Kaysdır. Nadr, Kinânenin ogludur. 390.
587 — MÂLIK BIN DÎNÂR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Âlim ve velî idi. 131
[m. 748] senesinde Basrada vefât etdi. 691.
588 — MÂLIK BIN ENES: Ebû Abdüllah Mâlik bin Enes bin Mâlik bin Ebî
Âmir bin Umeyr Teymî Esbahî Humeyrî, Cennet ile müjdelenmis olan (Ehl-i
sünnet vel-cemâ’at)in dört büyük mezhebinden biri olan (Mâlikî) mezhebinin
reîsidir. Doksan [90] senesinde Medînede tevellüd, 179 [m. 795] da orada vefât etdigi
(Ibni Âbidîn) mukaddemesinde yazılıdır. Bir hadîs-i serîf okumak için abdest
alır, edeble diz çökerdi. Medînede hayvana binmezdi. Haksız bir fetvâyı vermedigi
için, yetmis kırbaç vuruldu. Abdesti sık bozulan hastalar ve ihtiyârlar için ve
necâsetden tahâret için çok kolaylık gösterdiginden, diger üç mezhebde olan
müslimânlar, Mâlikî mezhebini de taklîd ederek, ibâdetlerini râhatlıkla yapmakdadırlar.
(Muvattâ) adındaki hadîs kitâbı çok kıymetlidir. 50, 125, 132, 159, 172,
251, 288, 423, 465, 466, 467, 575, 783, 881, 1009, 1062, 1077, 1098, 1175, 1195.
— MANASTIRLI ISMÂ’ÎL HAKKI: Ehl-i sünnet âlimi oldugu meshûr ise de,
sinsi bir mason idi.
589 — MARKO: St. Marc, dört (Incîl)den birini yazmısdır. Îsâ “aleyhisselâm”
göke çıkarıldıkdan sonra Îsevî oldu. Petrosdan isitdiklerini Romada Yunanca
yazmıs, bu yazılarına (Incîl) denilmisdir. [68] senesinde Mısrda âyin yaparken tutulup
öldürüldü. Meshûr Marko pâsa, [1874] den 1309 [m. 1891] e kadar Istanbulda
Tıbbiyye mektebi nâzırı idi. (Derdini Marko pâsaya anlat) sözü meshûrdur. 1109.
590 — MARCONI: Italyan fizikcisidir. 1874 de tevellüd, 1355 [m. 1937] de vefât
etdi. Telsiz-telgrafa son seklini verenlerdendir. 1910 da nobel mükâfâtı aldı.
591 — MA’RÛF-I KERHÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâm-ı Alî Rızânın
halîfesi ve Sırrî Sekâtînin mürsidi idi. Ikiyüzde Bagdâdda vefât etdi. 120, 448, 456,
1087, 1171.
592 — MÂVERDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Alî bin Muhammed Mâverdî, 364
[m. 974] de Basrada tevellüd, 450 [m. 1058] de Bagdâdda vefât etdi. Sâfi’î fıkh ve
tefsîr âlimidir. (Hâvî) fıkh kitâbı çok kıymetlidir. (Ahkâm-üs-sultâniyye) adındaki
sosyal kitâbı Mısrda ve 1269 [m. 1853] da Almanyada Bonn sehrinde basıldı.
Mısrda ikinci baskısı 1386 [m. 1966] da yapıldı. 735.
593 — MAZHER-I CÂN-I CÂNÂN: Semsüddîn Habîbullah seyyiddir. Tesavvuf
mütehassıslarının büyüklerindendir. Müslimânların gözbebegidir. 1111 [m.
1699] de Hindistânda Ramezân-ı serîfin onbirinci Cum’a günü tevellüd ve 1195 [m.
1781] de sehîd edildi. Abdüllah-ı Dehlevî kabrinin yanındadır. Sâhcihân câmi’inin
civârında, Dergâh câmi’indeki dört kabrden birincisidir. Yirmiiki yasında iken, Seyyid
Muhammed Nûr-i Bedevânî hazretlerinin vâris-i ekmeli oldu. Seyyid Abdüllah-
ı Dehlevînin üstâdıdır. Yetisdirdiklerinden biri de kâdî allâme Muhammed Senâullah-
ı Dehlevî hazretleridir. Abdüllah-ı Dehlevî hazretleri, (Makâmât-i maz-
– 1133 –
heriyye) kitâbında diyor ki, Hadîs âlimi Sâh Veliyyullah buyurdu ki, (Allahü teâlâ,
bize sahîh kesfler ihsân eyledi. Bu zemânda, hiçbir yerde mirzâ Cân-ı Cânânın
benzeri yokdur. Makâmlarda ilerlemek istiyen onun hizmetine gelsin!) Hadîs
ögrenmek için kendisine gelenleri istifâde etmek için, Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerine
gönderirdi. Ona yazdıgı mektûblarda, (Allahü teâlâ, fazîletlerin tecellî
yeri olan sizlere uzun zemân selâmet versin ve bütün müslimânları bereketlerinize
kavusdursun!) derdi. (Makâmât-ı Mazheriyye)de, Mazher-i Cân-ı Cânân “kuddise
sirruh” buyuruyor ki, Evliyânın mezârlarını ziyâret edip, cem’iyyet için feyz
dilemelidir. Mesâyıh-ı kirâmın rûhlarına fâtiha ve salevât sevâbı göndererek, onları
Allahü teâlâya kavusmak için vesîle yapmalıdır. Zâhir ve bâtın se’âdetlerine
ancak onların güzel ahlâkına sarılmak ile kavusulur. Baslangıcda olan sâliklerin,
kalbleri tasfiye bulmadan, temizlenmeden önce, Evliyânın kabrlerinden feyz almaları
güçdür. Bunun için Behâeddîn-i Buhârî “kaddesallahü sirrehül’azîz”, (Islâmın
güzel ahlâkına mâlik bir kimse ile olmak, Evliyânın kabrleri ile olmakdan
dahâ iyidir) buyurdu. Ikinci kısmda, dörtyüzellidokuzuncu sahîfedeki yazı böylece
açıklanmıs oluyor. Fârisî (Kelimât-i tayyıbât) denilen kitâbda 87 mektûbu ve
melfûzâtı vardır. 38, 113, 366, 410, 412, 459, 462, 466, 696, 721, 769, 903, 969,
1016, 1018, 1050, 1066, 1168, 1171, 1176.
594 —MEHDÎ: Hazret-i Mehdî, âhır zemânda dünyâya gelecekdir. Adı, Muhammed,
babasının adı Abdüllahdır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin
soyundan olacakdır. Îsâ aleyhisselâmla bulusacak, mezhebleri kaldıracak, yalnız onun
mezhebi kalacak, her yeri alacak, her yerde adâlet olacak, Eshâb-ı Kehf, uyanıp magaradan
çıkarak, Mehdînin askeri olacakdır. Ba’zı saf kimseler, büyük zan etdikleri
kimselere Mehdî demekdedir. Mehdînin alâmetlerini Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem” efendimiz bildirmisdir. Ibni Hacer-i Mekkînin (Alâmet-ül-Mehdî) kitâbında
ve Süyûtînin (Cüz’ün minel ehâdîs velâsâril vârideti fî alâmetil mehdî) kitâbında
bunlardan ikiyüze yakın alâmet yazılıdır. (El-fütûhât-ül-islâmiyye), ikinci cüz, ikiyüzdoksanyedinci
sahîfesinde diyor ki, (Beklenilen Mehdî, hazret-i Fâtımanın soyundan
olacakdır. Mekkede zuhûr edecekdir. O zemân, müslimânlar halîfesiz olacakdır. Istemedigi
hâlde, zor ile halîfe yapılacakdır. Zuhûr edecegi zemân ve yası ve ömrü kesin
belli degildir.) Mehdî çıkacagı zemân yeryüzünde halîfe bulunmıyacagı ve Mehdîliklerini
i’lân edenlerin Mehdî olmadıkları, buradan anlasılmakdadır. Imâm-ı Rabbânî
hazretleri, birinci cildin ikiyüzellibesinci mektûbunda, Mehdînin Medînedeki sapık
din adamlarını öldürecegini yazmakdadır. 62, 63, 398, 484, 485, 488, 919, 920, 1122.
595 — MEKKÎ EFENDI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed Mekkî efendi,
âlim, ârif, veliy-i kâmil olan seyyid Abdülhakîm efendinin büyük ogludur. Annesi,
büyük velî, kerâmetler sâhibi seyyid Fehîm efendinin torunu Âise hanımdır. Mekkî
Üç-Isık, [1314] de tevellüd, 1387 [m. 1967] de vefât etdi. Medrese tahsîlini bitirdikden
sonra, peder-i âlîlerinden ulûm-i zâhirenin inceliklerini alarak icâzetle sereflenmis,
yüksek teveccühlerine ve himmetlerine mazhar olarak, tesavvuf bilgilerinde
de kemâle gelmisdir. Son derece edeb ve sasılacak bir tevâzu’ ile, kendilerini
agyârdan setr ederdi. Sâf kalbli, temiz rûhlu olan yüzlerce genci ilm ve fazîletle
süsledi. Cenâb-ı Hak, bu feyz ve bereket kaynagından, Istanbul halkını, yıllarca fâidelendirdi.
Edirnekapı kabristânında iken Ankarada Bagluma nakl edildi. 2, 5, 376.
596 —MELIKSÂH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Celâlüddîn, Selçûkî pâdisâhlarından
üçüncüsüdür. Alb Arslanın ogludur. 447 [m. 1054] de tevellüd, 485 [m. 1091] de
Bagdâdda zehr verilerek vefât etdi. Isfehânda defn edildi. Babası sehîd olunca, vezîr
Nizâm ül mülkün yardımı ile 465 [m. 1072] de sultân oldu. Mâverâünnehri, Sâmı, Mısrı,
Anadolunun çogunu aldı. Abbâsî halîfesini emrine aldı. Çok hayrât yapdı. [471] hicrî
senesinde, günes takvîmi yapdırdı. Buna (Takvîm-i Celâlî) denir. 441, 1095, 1157.
—ME’MÛN BIN HÂRÛN: Yedinci Abbâsî halîfesidir. 218 [m. 832] de vefât etdi.
597 —MENDELEYEF: Dimitri, Rus kimyâgeri olup, 1249 [m. 1834] da tevel-
– 1134 –
lüd, 1325 [m. 1907] de öldü. Elementlerin devrî [Periyodik] sistemini bulanlardandır.
Petrollerin tesekkülü teorisi meshûrdur. 549.
598 — MERGINÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yüzseksenbirinci [181] sırada,
Burhâneddîn-i Mergınânî ismine bakınız!
599 — MER’Î “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mer’î bin Yûsüf Mukaddisî, Hanbelî
fıkh âlimlerindendir. 1033 [m. 1623] de vefât etdi. Çok kitâb yazdı. (Tahkîk-ul
burhân fî sân-id-duhân) ve (El-Kevâkib-üd-dürriyye fî menâkıb-il-imâm-ı Ibni Teymiyye)
kitâbları meshûrdur. 633, 638.
600 — MERKEZ EFENDI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muslih-ud-dîn Mûsâ
efendi, Kütahyadan Istanbula gelip molla Hızır beg oglu Ahmed pâsadan okurken,
Halvetî Sünbül Sinân yanında yetisdi. Önce Kogacı tekkesinde, sonra Eyyûbde Sâh
sultân tekkesinde iken, Sultân Süleymânın Topkapı dısında, vâlidesi nâmına yapdırdıgı
tekkede yerlesdi. Sünbül efendi, 936 [m. 1529] da vefât edince, Koca Mustafâ
pâsadaki yerine geçdi. 959 [m. 1551] da vefât etdi. Türbesi karsısındaki mektebi
Abdülbâkî pâsa yapdırdı. Tokat vâlîsi iken 1034 [m. 1625] senesinde vefât edince,
Istanbula getirilip, mektebi yanına defn edilmisdir.
Merkez efendi vefât edince, yerine oglu ve halîfesi seyyid Ahmed efendi, bundan
sonra da, seyh Ya’kûb efendi geçdi. Ya’kûb efendi, Sünbül Sinân efendinin halîfesidir.
Bu da, 978 [m. 1570] de vefât edince, oglu Yûsüf Sinân efendi seyh oldu
ise de, altı sene sonra, Medîne-i münevverede Seyh-ul-harem oldu ve 989 [m. 1580]
da vefât etdi. Bakî’dedir. Bunun yerine Hasen Necmüddîn efendi seyh oldu. Alaca-
hisârlıdır. Ya’kûb efendinin halîfesidir. Egri seferinde bulundu. Sonra hacca ve
Yemene gitdi. Orada, mevlid gecesi, 1019 [m. 1610] senesinde vefât etdi. Mevlid
geceleri minârede kandil yakmak âdeti idi. Sultân birinci Ahmed hân begenerek
bütün câmi’lerde kandil yakılmasını fermân eyledi. 1167, 1174.
601 — MERKYÂNUS: Bizans ya’nî sarkî Roma devleti kırallarındandır. Buna
Marsiyanus da denir. Mîlâdî [391] senesinde tevellüd etdi. Asker iken, ilerliyerek
senatör oldu. Ikinci Teodosyus [m. 450] de ölünce yerine kız kardesi Polherya
kraliçe oldu. Merkyânus bununla evlendi. Bu kadın ölünce, kral oldu. Cesûr idi.
Attilânın tehdîdlerine cevâb verip, geri çevirdi. Rumlar kendisi ile zevcesi için, Subatın
onyedisinde yortu yapıyorlar. [Bu ism, (Fâideli Bilgiler) kitâbındadır.]
602 — MERVÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası, Hakem bin Ebil’âs bin
Ümeyye bin Abd-i Sems bin Abd-i Menâfdır. Mekkenin fethinde îmân etdiler.
Emevî halîfelerinin dördüncüsüdür. Hicretin ikinci yılında tevellüd etdi. 65 [m. 683]
senesinde bogduruldu. Yerine, büyük oglu Abdülmelik geçdi. Hazret-i Osmân bin
Affânın amcası oglu ve dâmâdı ve bas kâtibi idi. Çocuk iken, babası Tâife sürülüp,
oraya götürüldü. Sohbetden mahrûm kaldı. Hazret-i Osmân halîfe olunca, babasını
afv etdi. Babası ile Medîneye geldi. Halîfeye kâtib oldu. Deve harbinde, hazret-
i Talhayı kazârâ sehîd etdi. Hazret-i Mu’âviye zemânında Medîne vâlîsi olup,
[48] de azl edildi. [64] de Ikinci Mu’âviye halîfelikden çekilince, Abdüllah bin Zübeyr
ile harb ederek, halîfe oldu. Zâlim idi. Kardesi Abdürrahmân bin Hakem ve
ikinci oglu Abdül’azîz bin Mervân âdil ve sâlih idiler. 1159, 1196.
603 — MERVÂN BIN MUHAMMED: Mervân bin Hakemin torunudur. Emevî
devletinin ondördüncü ve son halîfesi idi. [72] senesinde tevellüd, [127] de halîfe
oldu. 132 [m. 750] senesinde, Abbâsîler tarafından Mısrda yakalanıp öldürüldü.
441, 1191.
604 — MERYEM: Îsâ aleyhisselâmın annesidir. Dâvüd “aleyhisselâm” soyundan
olan Imrân ile Hunnenin kızı idi. Annesi ölünce, Kudüsde Beyt-ül-mukaddesin
imâmı Zekeriyyâ aleyhisselâmın zevcesi olan teyzesi Îsâ’nın yanında büyüdü.
Onbes yasında iken, amcasının oglu Yûsüf-i Neccârla nisânlandı ise de, onunla hiç
evlenmemisdi. Allahü teâlâ, buna babasız olarak Îsâ aleyhisselâmı verdi. Îsâ “aley-
– 1135 –
hisselâm” (Beyt-ül-lahm)da tevellüd etdi. Rum kayserinin Sâmda bulunan vâlîsi,
zinâ etdigini zan ederek, ikisini de öldürmek istedi. Yûsüf-i Neccâr, bunları Mısra
götürdü. Oniki sene orada kaldılar. Sonra, Kudüse gelip (Nâsıra) kasabasında
yerlesdiler. Îsâ “aleyhisselâm” göke çıkarıldıkdan altı sene sonra, elliüç yasında vefât
etdi. Kudüsdedir. Yehûdîler, bunu kötüliyor. Hıristiyanlar da, Allahın anası, bir
kısmı da Allahın zevcesi diyor. 334, 448, 875, 1109, 1110, 1122, 1155, 1189, 1194.
605 — MESLEME “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdülmelik bin Mervânın ogludur.
122 [m. 740] de Sâmda vefât etdi. Seyyid gâzî ile Muhammed Battâl gâzî de
bu senede vefât etdiler. Baskumandan olarak çok cihâd yapdı. 86 [m. 704] senesinde
Erzurumu ve Trabzonu feth etdi. Emevî halîfelerinin altıncısı, kardesi Velîd bin
Abdülmelikin emri ile, hicretin doksanaltıncı 96 [m. 714] senesinde büyük bir ordu
ile Ankara, Eskisehr ve Amûriyyede kanlı savaslar yapıp, Çanakkal’adan Gelibolu
ve Edirneye, sonra Istanbula geldi. Kardesi Süleymân da denizden gemilerle
geldi. Bizans imperatörünü korkutdu. Galatayı elegeçirdi. Imperatör ile yapdıgı
sözlesme ile Ayasofyada nemâz kıldı. Halic kenârında (Arab câmi’i)ni yapdı. Istanbulda
yedi sene kalıp geri döndü. Hastalık ve sıkıntı yüzünden, Câmi’in bulundugu
yere (Kahr köyü) adını verdi. Simdi Kara-köy deniliyor. Muhyiddîn-i Arabî
hazretleri (Musâmere) kitâbında Meslemenin Istanbul seferini uzun anlatmakdadır.
Mesleme çekilince, Rumlar verdikleri sözü bozup câmi’i kilise yapdılar. Dördüncü
Murâd hân zemânına kadar kilise olarak kalıp, 1046 [m. 1637] da eski yeri
kesf olunarak mescide çevrildigi 1288 [m. 1870] de Istanbulda basılmıs olan (Fezleke-
i târîh-i Osmânî)nin yüzaltmısaltıncı [166] sahîfesinde yazılıdır. Birinci Mahmûd
hânın vâlidesi Sâliha sultân, câmi’i 1147 [m. 1734] de yeniledi. Binikiyüzyirmiiki
yangınında yanıp yeniden ta’mîr edildi.
Karaköydeki Yeraltı câmi’inin adı (Kursunlu Mahzen) câmi’idir. Mesleme tarafından
yapılmıs bir mescid iken sonra depo olarak kullanılmısdır. Sadr-ı a’zam
Mustafâ pâsa 1166 [m. 1749] senesinde mahzeni temizletmis, içinde birkaç kabr oldugu
görülmüsdür. Bin seneden fazla kapısı kapanarak kilidine kursun akıtılmıs,
terk edilmis idi. Birinci Sultân Mahmûd hân tarafından câmi’ hâline getirilmis, sonradan
minâre de yapılmısdır. Sultân Mahmûd hân ilk Cum’a nemâzında bulunmusdur.
Mustafâ pâsaya samur kürk hediyye etmisdir. Câmi’de üç kabr vardır. Sehîd
Alî pâsa önceden 1128 [m. 1812] de câmi’ üstüne bir binâ yapmısdı. Bu binâ,
1237 [m. 1821] de yenilenmisdir. 1080.
606 — MES’ÛD KANÂVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyid Mes’ûd bin Hasen
Kanâvî, Mısrda sâfi’î âlimlerindendir. 1205 [m. 1790] hicrî senesinde yazdıgı
(Feth-ur-rahîm) kitâbında Ibnül-Verdînin (Lâmiyye) kasîdesini serh etmekdedir.
Bu kitâbı Mısrda [1281] ve 1315 [m. 1897] senesinde basılmısdır. Burada, tütünün
harâm olmadıgını yazmakdadır. 632.
607 — MEVDÛDÎ: Hicretin [1321]. ci senesinde Hindistânda tevellüd ve
1399 [m. 1979] da Amerikada vefât etdi. Ibni Teymiyyenin fikrlerine saplanmısdır.
Siyâsî düsüncelerini islâmiyyet olarak tanıtarak (Cemâ’at-ül Islâmiyye) dedigi
bir islâm fırkası meydâna getirdi. Mevdûd-i Çestî hazretlerinin soyundandır.
Mevdûd-i Çestî, 527 [m. 1133] de vefât etdi. Istanbul yüksek islâm enstitüsü eski
müdîri ve ögretim üyesi Ahmed Dâvüdoglu (Din tahrîbcileri) kitâbında,
(Mevdûdî bir felesofdur, sasırabilir) diyor. Hindistânda molla Ilyâsın kurmus oldugu
(Teblîgul-cemâ’at)cılar da Mevdûdî gibidirler. Her ikisinin sapık fikrlerine
(El-üstâd-ül Mevdûdî) ve (Fâideli Bilgiler) kitâblarında uzun yazılmıs ve
cevâb verilmisdir. 310, 399, 410, 462, 499, 842, 1176.
608 — MEYMÛNE “radıyallahü teâlâ anhâ”: Resûlullahın zevcelerindendir. Ismi
Birre iken Resûlullah Meymûne yapdı. Hayberin fethinden sonra Mekkeye ömre
için gidildikde Meymûnenin zevci vefât etmisdi. Resûlullahın nikâhı ile sereflendi.
53 [m. 673] senesinde Mekkede hastalandı. (Beni Mekkeden çıkarınız!
– 1136 –
Çünki, Resûlullah benim Mekkenin dısında vefât edecegimi haber verdi) dedi. Çıkardılar.
Resûlullaha nikâhı yapılmıs oldugu yerde vefât etdi. 1098.
609 — MIDHAT PÂSA: Ingiliz masonudur. Taîfde sürgünde iken, ingilizler tarafından
bogduruldu. 51, 1059, 1063. (Eshâb-ı Kirâm) sahîfe: 370
610 — MIHAEL KIROLARIUS: Ortodoks kilisesinin kurucusudur. Istanbul
patrîki iken, hicretin [446]. cı ve mîlâdın [1054]. cü senesinde Romadaki papadan
ayrıldı. Sark kiliselerine ortodoks denildi. Mihael-i Süryânî baskadır. 490.
611 — MIHR-I MÂH SULTÂN “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Kânûnî sultân Süleymân
hânın kızıdır. Zevci Rüstem pâsa, Eminönü ile Unkapanı arasındaki meshûr
câmi’i yapmısdır. Mihr-i Mâh sultân da, Edirnekapı yanında büyük câmi’i ve
954 [m. 1546] senesinde Üsküdâr iskelesindeki Mihr-i Mâh câmi’ini yapdırmısdır.
985 [m. 1578] senesinde vefât etmisdir. Süleymâniyyede babasının türbesindedir.
Rüstem pâsanın kardesi kapdân-ı deryâ Sinân pâsa, Besiktas iskelesi yanında
meshûr câmi’i yapdırdı. 961 [m. 1553] senesinde vefât edip, Üsküdârda Mihr-i Mâh
sultân câmi’i mihrâbı önüne defn edildi. Câmi’i Rüstem pâsa 963 [m. 1555] de temâmladı.
Rüstem pâsa 968 [m. 1560] de vefât etdi. Sâhzâde câmi’i bagçesindeki türbesindedir.
953 [m. 1545] de kapdân-ı deryâ olan Barbaros Hayreddîn pâsa, Akdenize
gidecegi vakt, gemileri baglamak için, sâhile bes tas direk yapdırmısdı. Buraya
zemânla Besiktas denildi.
612 — MIHR-I SÂH SULTÂN “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Üçüncü Selîm hânın
vâlidesidir. Halıcıoglu kıslası ile yeni köprü arasındaki câmi’i yapdırmısdır. Eyyûb
câmi’i ile Bostan iskelesi arasında 1210 [m. 1796] da yapdırdıgı türbesindedir.
Kızı Hadîce sultân da yanındadır. 1145, 1184.
613 — MILTON: Ingilterenin büyük sâ’irlerindendir. [m. 1608] de Londrada dogdu.
1085 [m. 1674] da öldü. Meshûr Kromwell bunu genel sekreter yapınca söhreti
artdı. Onun ölümünden sonra bir kenâra çekildi. Iki gözü kör oldu. Çok kıymet
verilen (Gâib olmus se’âdet) si’rini zevcesine ve iki kızına yazdırdı. Târîh, lügat ve
mantık üzerine eserleri vardır. Kur’ân-ı kerîmi incelemis ve çok övmüsdür. 535, 1084.
614 — MÎRÂN SÂH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tîmûr hânın üçüncü ogludur.
[769] da tevellüd, 810 [m. 1407] da Âzerbaycânda Karakoyunlu Yûsüfle harb
ederken sehîd oldu. Tîmûrden sonra üç sene saltanat sürdü. Delhîdeki Gürgâniyye
sultânları bunun soyundandır. 500, 1079, 1095, 1099, 1183.
615 — MOLLA CÂMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdürrahmân bin Nizâmeddîn
Ahmed Nûreddîn-i Câmî, seyh-ul-islâm idi. Âlim, veliy-yi kâmil idi. 817 [m.
1414] de, Îrânda Câm kasabasında tevellüd, 898 [m. 1492] Muharreminin onsekizinci
günü, Cum’a ezânı okunurken, Hirâtda vefât etdi. Imâm-ı Muhammed Seybânî
hazretlerinin soyundandır. Bes yasında iken Muhammed Pârisâ hazretlerinin
huzûruna götürülüp teveccühüne mazhar oldu. Ubeydüllah hazretlerine yazdıgı
mektûblardan ikisi (Resehât)da mevcûddur. Mevlânâ Sa’düddîn-i Kasgarîden
feyz alarak kemâle geldi ve irsâda me’zûn oldu. Sa’düddîn hazretleri, Nizâmeddîn-
i Hâmûsün halîfesi olup, sekizyüzaltmıs senesinde Hirâtda vefât etmisdir.
Nizâmüddîn-i Hâmûs hazretleri, Alâ’üddîn-i Attâr hazretlerinin halîfelerinin
en üstünü idi. Molla Câmî hazretleri çok kitâb yazdı. (Sevâhid-ün-nübüvve) kitâbı,
Mahmûd bin Osmân Lâmi’î ve Ehî-zâde Abdülhalîm tarafından, farscadan
türkceye terceme edilmis ve fârisîsi ve türkçe tercemesi Hakîkat Kitâbevi tarafından
basdırılmısdır. Kerâmetleri görüldü. Fâtih sultân Muhammed, kendisini Istanbula
da’vet etdi. Konyaya kadar geldi. Fâtihin vefâtını haber alarak geri döndü.
387, 732, 739, 947, 962, 1085, 1156, 1163, 1185, 1192.
616 — MOLLA HÜSREV “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed efendi,
Osmânlıların üçüncü seyh-ul-islâmı idi. Hanefî fıkh âlimidir. Babası dönme idi. Bir
dügünde, Fâtih sultân Muhammed, molla Gürânîyi sag yanına, molla Hüsrevi sol
– 1137 – Se’âdet-i Ebediyye 3-F:72
yanına aldı. [865] de seyh-ul-islâm oldu. Yirmi sene, bu vazîfeyi çok iyi yaparken
885 [m. 1480] de vefât etdi. Nemâzı Fâtih câmi’inde kılınıp, Bursaya götürülüp, Emîr
Sultânın dogusunda defn edildi. (Dürer ve gurer) fıkh kitâbı, çok kıymetlidir.
1319 [m. 1900] da Istanbulda, Sernblâlî serhı basılmısdır. Vefâda Ekmekci medresesi
yanında mescidi vardır. 138, 285, 393, 586, 620.
617 — MOLLA KUDSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindli Abbâs kulu molla
Kudsî, arabî (Esrâr-ı melekût) astronomi kitâbının sâhibidir. 1262 [m. 1846] senesinde
Mekke-i mükerremede vefât etdi. Bu kitâbı Elbüstânlı Hayâtî zâde Halîl Seref
efendi türkceye terceme ederek (Efkâr-ül-ceberût) adını vermisdir. Seref
efendi [1211] de Elbüstânda tevellüd, 1267 [m. 1851] de orada vefât etmisdir.
538.
618 — MOLYER: Moliére, Fransız komedi yazarıdır. 1031 [m. 1622] de Pârisde
tevellüd, 1083 [m. 1673] de vefât etdi. Tiyatroculuk yapdı. Yazdıgı komedileri
oynardı. 46.
619 — MOSELEY: Henri Mosli, ingiliz fizikcisidir. 1304 [m. 1887] de tevellüd,
1334 [m. 1916] de vefât etdi. [m. 1913] de Mosli kanûnunu buldu. Buna göre, bir
elementin hâsıl etdigi Röntgen suâ’larının frekanslarının kare kökleri, bu elementin
periyodik sistemdeki sıra numarası [atom numarası] ile orantılıdır. Mosli,
böylece, elementlerin atomlarındaki proton sayısını hesâblamıs oldu. Mosli [m.
1916] da Ingiliz subayı olarak Çanakkalede Türklere karsı harb etdi. 549, 550.
620 — MOZART: Avusturyalı bestekârdır. 1169 [m. 1756] da tevellüd, 1205 [m.
1791] de vefât etdi. Kilise müzigine hizmet etdi. Figaronun evlenmesi meshûrdur.
46.
621 — MU’ÂVIYE “radıyallahü anh”: Babası Ebû Süfyân bin Harb bin Ümeyyedir.
Annesi Hind bint-i Utbe bin Rebî’a bin Abd-i Semsdir. Hicretden ondokuz
sene önce tevellüd, 60 [m. 680] senesinde, Receb ayında vefât etdi. Mekkenin feth
edildigi gün, babası ile berâber, Resûlullahın önünde müslimân oldu. Eshâb-ı kirâmın
büyüklerindendir. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” vahy kâtibi ve
kayınbirâderi idi. Hazret-i Ömer zemânında dört yıl, Osmân zemânında oniki yıl,
Alî zemânında bes yıl, imâm-ı Hasen zemânında altı ay olarak Sâmda yirmibirbuçuk
sene vâlî oldu. [41]. ci senede, Sevvâl ayında Kûfede halîfe seçildi. Ondokuz sene,
dört ay halîfelik yapdı. Bir islâm devletinin reîsine (Halîfe) denir. Islâmiyyetde
ilk seçilen halîfe, Ebû Bekr-i Sıddîkdır. Bundan sonra sıra ile Ömer, Osmân, Alî,
Hasen ve Mu’âviyedir. Emevî ve Abbâsî halîfelerinin ismleri, (Eshâb-ı Kirâm) ve
(Fâideli Bilgiler) kitâblarında yazılıdır. Aklı, zekâsı, fesâhatı, sabrı, yumusaklıgı,
ikrâmı, cömertligi fevkal’âde çok idi. Müslimânların basına geçecegi, hadîs-i serîfde
bildirilmisdi. Kendisinden çok hadîs-i serîf alınmıs, kitâblara yazılmısdır. Bu da,
büyüklügünü ve kendisine güvenildigini göstermekdedir. Sâmdaki Emevî devletinin
kurucusudur. Sâmda medfûndur. Hicretin 42 senesinde Sicistânı, 43 de Sudanı,
44 de Efganistânı ve Kâbil sehrini ve Hindistânın simâl kısmını, 45 de Tunusda
Efrîkıyye sehrini aldı. 48 de gemilerle kendisi Kıbrısa giderek Bizans devletinden
feth etdi. [Ada 586 [m. 1191] de Ingilizlerin ve 878 [m. 1473] de Venediklilerin eline
geçdi. 978 [m. 1570] de Ikinci Selîm hân tarafından feth edildi. 1295 [m. 1878]
Ayastefanos muâhedesi ile Balkan yarım adası ve Anadolunun mühim kısmları Ruslara
verilince, ikinci Abdülhamîd hân, devletin idâresini eline alıp, ingilizleri Kıbrısın
idâresine ortak ederek, Berlin muâhedesini hâzırladı. Bütün toprakları kurtardı.
Balkan harbinin fecî’ bozgunundan sonra, 1331 [m. 1913] de Londra muâhedesinde,
Ittihâdcılar, bütün Rumeliyi ve Kıbrısı, Edirneyi düsmanlara terk etdi.] Hazret-
i Mu’âviye, 50 de Îrânda büyük Kuhistan sehrini aldı. Yine 50 [m. 670] senesinde,
Bizans imperatoru dördüncü Kostantin zemânında, oglu Yezîdi büyük bir ordu
ile Istanbula cihâd etmege gönderdi. Her sene büyük vergi almak sartı ile sulh
yapıldı. 54 de Ubeydüllah bin Ziyâdı Horâsândaki orduya kumandan yapıp, Cey-
– 1138 –
hûn nehrini develerle geçerek, Buhârâyı aldı. Kudüs-i serîfi hazret-i Ömer feth etmisdi.
Sonra, kâfirler geri almıslardı. Hazret-i Mu’âviye tekrâr feth etdi. Yemen,
Mısr, Kayruvan, Irâk, Azerbaycan, Anadolu, Horâsân ve Mâverâ-ün-nehr sehrlerine
hâkim oldu. Bütün millete kendini sevdirdi. Büyük saltanata nâil oldu. Resûlullahın
sohbetinin ve hayrlı düâlarının bereketi ile islâmiyyetden hiç ayrılmadı. 114,
204, 469, 472, 489, 502, 509, 510, 511, 512, 513, 514, 621, 785, 790, 801, 1064, 1088,
1090, 1092, 1094, 1096, 1107, 1110, 1135, 1160, 1185, 1186, 1191.
622 — MU’ÂZ BIN CEBEL “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir.
Ikinci Akabede îmân eden yetmis Ensârdandır. Bütün gazâlarda bulundu. Onsekiz
yasında îmân etdi. 18 [m. 639] senesinde tâ’ûndan vefât etdi. Resûlullahın Yemende
vâlîsi idi. 474, 644, 651, 848, 873, 1017.
623 — MÜCÂHID “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası, Cebr-i Mahzûmîdir. Tâbi’înin
ve tefsîr imâmlarının büyüklerindendir. [24] senesinde tevellüd, 104 [m. 723]
senesinde Mekkede, nemâzda secdede vefât etdi. Abdüllah ibni Abbâsın talebesi
idi. Tefsîri vardır. 99, 391, 644.
624 — MUDAR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın onsekizinci babasıdır.
Nizârın ogludur. Mudarın sesi çok güzel idi. Deve yanında okuyup onu harekete
getirmek Mudardan kalmısdır. Ibrâhîm aleyhisselâmın islâm dîninde idi.
390.
625 — MÜDRIKE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın onaltıncı babasıdır.
Ismi Amr idi. Tavsan arkasından kosup yakaladıgı için, babası buna Müdrike
demisdi. Dedelerinin sereflerini kendinde topladıgı için de Müdrike denilmisdir.
390.
626 — MUHAMMED “aleyhisselâm”: Allahü teâlânın Resûlüdür. Habîbidir.
Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Babası Abdüllahdır. Mîlâdın besyüzyetmisbir
[571] senesi nisan ayının yirmisine rastlayan, Rebî’ul-evvel ayının onikinci
pazartesi gecesi, sabâha karsı, Mekkede tevellüd etdi. Babası, dahâ önce vefât
etmis idi. Altı yasında iken annesi, sekiz yasında iken dedesi vefât etdi. Sonra,
amcası Ebû Tâlibin yanında büyüdü. Yirmibes yasında iken, Hadîce-tül-kübrâ
ile evlendi. Bundan dört kızı, iki oglu oldu. Ilk oglunun adı Kâsım idi. Bundan
dolayı, kendisine (Ebül-Kâsım) da denir. Kırk yasında iken, bütün insanlara ve cinne
Peygamber oldugu bildirildi. Üç sene sonra, herkesi îmâna çagırmaga basladı.
Elliiki yasında iken, bir gece Mekkeden Kudüse ve oradan göklere götürülüp
getirildi. Bu yolculuguna (Mi’râc) denir. Mi’râcda, Cennetleri, Cehennemleri ve
Allahü teâlâyı gördü. Bes vakt nemâz, bu gece farz oldu. Târîhcilere göre mîlâdın
622 senesinde, Allahü teâlânın emri ile, Mekkeden Medîneye gitdi. Bu yolculuguna
(Hicret) denir. Medîne sehrinin Kubâ köyüne geldigi, Rebî’ul-evvel ayının sekizinci
pazartesi gününe tesâdüf eden efrencî Eylül ayının yirminci günü müslimânların
(Hicrî semsî) târîh baslangıcı oldu. Müslimânların (Hicrî kamerî) seneleri de,
o senenin Muharrem ayından baslar ve gökdeki ayın, dünyâ etrafında oniki def’a
dönmesi bir kamerî sene olur. Hicrî 11 [m. 632] senesinde, Rebî’ul-evvel ayının onikinci
pazartesi günü, ögleden evvel vefât etdi. Salıyı çarsambaya baglıyan gece [Çarsamba
gecesi] yarısı, vefât etmis oldugu odaya defn edildi. Vefâtında, kamerî 63,
semsî seneye göre 61 yasında idi.
Muhammed “aleyhisselâm” beyâz idi. Bütün insanların en güzeli idi. Güzelligini,
herkese belli etmezdi. Onun güzelligini bir kerre gören, hattâ rü’yâda gören
kimsenin ömrü, lezzet ve nes’e ile geçmekdedir. O, her zemânda, dünyânın her yerinde
olan ve gelecek olan her insandan, her bakımdan üstündür. Aklı, fikri, güzel
huyları, bütün organlarının kuvveti her insandan ziyâde idi.
Çocuk iken iki kerre, ticâret edenlerle Sâm tarafına gitdi ve Busrâ denilen
yerden geri döndüler. Ondört veyâ onyedi yasında amcası Zübeyr ile Yemene git-
– 1139 –
di. Baska hiçbir zemân, hiçbir yere gitmedi. Ümmî idi. Ya’nî hiç mektebe gitmedi.
Kimseden ders almadı. Fekat, herseyi biliyordu. Ya’nî herneyi düsünse, herneyi bilmek
istese, Allahü teâlâ Ona bildiriyordu. Cebrâîl “aleyhisselâm” adındaki melek
gelip, Ona her istedigini söylüyordu. Mubârek kalbi, günes gibi, nûr saçıyordu. Onun
saçdıgı ilm, ma’rifet nûrları, radyo dalgaları gibi, yerlere, göklere, heryere saçılıyordu.
Simdi, kabrinden de yaymakdadır. Yayma kuvveti, her ân artmakdadır.
Elektro-manyetik dalgaları almak için, radyo alıcısı lâzım oldugu gibi, Onun nûrlarını
almak için de, Ona inanan ve seven ve gösterdigi yolda giderek temizlenen
kalb lâzımdır. Böyle kalbi olan insan, bu nûrları alır ve bu da, etrâfa nesr eder, yayar.
Böyle büyük insanlara (Velî) denir. Bu Velîyi tanıyan, inanan ve seven kimse,
bunun karsısında edeble oturur veyâ uzakda, onu edeb ile, sevgi ile düsünürse,
bu kimsenin de kalbi, nûr, feyz almaga, temizlenmege, olgunlasmaga baslar. Allahü
teâlâ, bedenimizi, maddemizi, yetisdirmek için günes enerjisini sebeb kıldıgı gibi,
rûhlarımızı, kalblerimizi olgunlasdırmak, insanlıkda yükseltmek için de, Muhammed
aleyhisselâmın kalbini, oradan fıskıran nûrları sebeb kılmısdır. Insanı besliyen,
yapısını ve enerjisini saglıyan bütün besi maddeleri, günes enerjisi, özümleme ile
hâsıl oldukları gibi, kalbe, rûha gıdâ olan, Evliyânın sohbetleri, sözleri ve yazıları
da, hep Resûlullahın mubârek kalbinden fıskıran nûrlarla hâsıl olmusdur.
Allahü teâlâ, Cebrâîl “aleyhisselâm” adındaki bir melek ile, Muhammed aleyhisselâma
(Kur’ân-ı kerîm)i gönderdi. Insanlara dünyâda ve âhıretde lüzûmlu, fâideli
olan seyleri emr etdi. Zararlı olanları yasak etdi. Bu emrlerin ve yasakların
hepsine (Islâm dîni) veyâ (Islâmiyyet) denir.
Muhammed aleyhisselâmın her sözü dogrudur, kıymetlidir, fâidelidir. Böyle olduguna
inanan kimseye (Mü’min) ve (Müslimân) denir. Muhammed aleyhisselâmın
sözlerinden birine inanmıyan, begenmiyen kimseye kâfir denir. Allahü teâlâ,
mü’min olanı sever. Bunu Cehennemde sonsuz olarak bırakmaz. Yâ Cehenneme
hiç sokmaz, yâhud, kabâhati için, soksa da, sonra Cehennemden çıkarır. Kâfir olan
kimse, Cennete giremez. Dogru Cehenneme girer ve oradan hiç çıkmaz. Ona
inanmak, Onu sevmek, bütün se’âdetlerin, râhatlıkların, iyiliklerin basıdır. Onun
Peygamber olduguna inanmamak ise, bütün felâketlerin, sıkıntıların, kötülüklerin
basıdır. Aklı, zekâsı, güzel ahlâkı ve deryâ gibi olan her nev’ ilmi ve mu’cizeleri,
islâmiyyetin hak din oldugunu gösteren vesîkalardır. 4, 9, 17, 18, 21, 22, 23, 24,
32, 33, 36, 40, 41, 43, 44, 45, 47, 48, 49, 51, 52, 53, 56, 57, 59, 60, 65, 66, 69, 71, 89,
94, 98, 99, 102, 103, 104, 106, 109, 166, 209, 229, 263, 267, 274, 276, 285, 289, 311,
313, 327, 329, 332, 337, 352, 353, 354, 355, 356, 358, 364, 367, 368, 369, 370, 372, 373,
(374), 378, 380, 383, 384, 385, 386, 387, 388, 390, 393, 399, 404, 407, 408, 411, 435,
449, 450, 451, 457, 475, 479, 480, 482, 485, 486, 488, 489, 493, 495, 501, 509, 510, 512,
525, 528, 531, 535, 564, 575, 598, 625, 698, 717, 737, 738, 761, 770, 771, 771, 908, 910,
943, 952, 954, 955, 960, 961, 969, 995, 1008, 1017, 1043, 1050, 1051, 1056, 1065, 1069,
1070, 1075, 1118, 1123, 1125, 1157.
627 — MUHAMMED ÂKIF “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı sâ’irlerindendir.
1290 [m. 1873] da tevellüd, 1354 [m. 1936] de Istanbulda vefât etdi. Edirnekapı
kabristânındadır. Fâtih rüsdiyesinden sonra, mülkiye i’dâdîsini bitirdi. Baytar
mektebini okuyup, veteriner oldu. Dînî, millî si’rleri çok heyecânlıdır. Her müslimân
türkün kalbine yerlesmis olup ve her evde saygı ve sevgi ile okunan türk istiklâl
marsının yazarıdır. (Safahât) kitâbı heyecânlı si’rlerle dolu ise de, seksenaltıncı
sahîfesinde (Istibdâd) adındaki yazısında ve dörtyüzbesinci sahîfesinde,
müslimânların halîfesi ve islâmiyyetin bekçisi olan sultân ikinci Abdülhamîd hânın
sânını ve kıymetini zedeleyen çok çirkin ve bayagı iftirâları ve Mısr müftîsi sicilli
mason, Muhammed Abdühü öven ve bir çalgıcıyı, çalgısının seslerini nidâ-yı
ilâhîye benzeterek öven si’rleri kendisini lekelemekde, îmânlı kalblerde nefret hâsıl
etmekdedir. Istanbuldaki yüksek islâm enstitüsü eski müdîrlerinden ve ögretim
– 1140 –
üyelerinden Ahmed Dâvüdoglu, 1394 [m. 1974] senesinde Istanbulda basılan (Dîni
ta’mîr da’vâsında din tahrîbcileri) kitâbında, Muhammed Âkifin de sâir reformcular
gibi, ilhâmı dogrudan dogruya Kur’ân-ı kerîmden almak istedigini bildirmekdedir.
44, 1160, 1170.
628 — MUHAMMED AKKERMÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Doksanaltıncı
[96] sırada, Akkermânî ismine bakınız!
629 — MUHAMMED ALÎ PÂSA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 1183 [m. 1769]
de Kavalada tevellüd, 1266 [m. 1849] da Mısrda vefât etdi. [1215] de Mısr vâlîsi oldu.
Dînine baglı iyi adam idi. Bundan sonra, Mısr bozuldu. 461, 1119, 1184.
630 — MUHAMMED ARABÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Tebbânî
Magribî, (Ifâde-tül-ahyâr) kitâbının yazarıdır. Bu kitâbı iki cilddir. Mekkede
basılmısdır. Burada, Abdühün Ehl-i sünnete karsı yapdıgı haksız hücûmları açıklamakda,
herbirine cevâb vermekdedir. 461.
631 — MUHAMMED BÂBÂ SEMMÂSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Islâm
âlimlerinin büyüklerindendir. Râmîten ile Buhârâ arasında Semmâs köyünde tevellüd,
755 [m. 1354] de orada vefât etdi. Alî Râmitenînin halîfesidir. Çok kerâmetleri
görüldü. 969, 1097.
632 — MUHAMMED BÂKÎ-BILLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası
kâdî Abdüsselâm Semerkandîdir. Sôfiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Rûh ilmlerinin
mütehassısı idi. Imâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkînin “kuddise sirruhümâ”
üstâdıdır. 971 [m. 1563] senesinde Kâbil sehrinde tevellüd etdi. Kâbilden Semerkanda
gidip, zâhir ilmlerinde yüksek dereceye yetisdikden sonra, hâce Imkenegî
hazretlerinin sohbet ve teveccühleri ile de sereflenerek vilâyetin yüksek mertebelerine
kavusdu. Sâh-ı Naksîbend ve Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin rûhâniyyetlerinden
de feyz alarak (Üveysî) oldu. Imâm-ı Rabbânî hazretlerinin eshâbından
mevlânâ Bedreddîn-i Serhendî (Hadarât-ül-kuds) adındaki fârisî kitâbında, hayâtını
ve kerâmetlerini uzun yazmakdadır. Bu kitâb, fârisî olup, Bâyezîd kütübhânesi
(Veliyyeddîn) kısmında [1788] sayıda mevcûddür. Muhammed Bâkî-billah,
Delhîde 1012 [m. 1603] senesinde vefât etdi. Kutabrol denilen yerdeki mescidinin
yanında ziyâret edilmekdedir. Türbesinin sarkında vâlidesi ile oglu Ubeydüllah,
garbında diger oglu Abdüllah medfûndur. 1387 [m. 1967] de Lâhorda basılan
(Külliyât-i Bâkî-billah) kitâbında, hayâtı ve mektûbları yazılıdır. (Hadarât-ülkuds)
kitâbı da, 1391 [m. 1971] de Lâhorda basılmısdır. 312 sahîfedir. 696, 750, 775,
935, 940, 953, 954, 959, 962, 966, 969, 1061, 1111, 1179.
633 — MUHAMMED BÂKIR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Oniki imâmın besincisidir.
Zeynel’âbidîn Alî bin imâm-ı Hüseynin oglu, imâm-ı Ca’fer-i Sâdıkın babasıdır.
[57] senesinde Medînede tevellüd, 113 [m. 732] senesinde vefât etdi. Medînede,
Bakî’de, babasının yanındadır. 62, 442, 1084, 1197.
634 — MUHAMMED BÂKIR-I LÂHORÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası
Serefeddîndir. Muhammed Ma’sûm Fârûkînin halîfelerindendir. Imâm-ı Rabbânî
hazretlerinin (Mektûbât)ını 1080 [m. 1669] senesinde fârisî olarak hulâsa etmis,
(Kenz-ül-hidâyât) adını vermisdir. Ayrıca fârisî (Ürve-tül-vüskâ) kitâbını
yazmısdır. 1080 [m. 1669]de vefât etmisdir.
635 — MUHAMMED BEDEVÂNÎ: Seyyid Nûr ismine bakınız! 1170.
636 — MUHAMMED BEHÂEDDÎN-I BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Yüzaltmısıncı [160] sırada Behâeddîn-i Buhârî ismine bakınız!
637 — MUHAMMED BIN ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Veliyyüddîn
hatîb-i Tebrîzî, sâfi’î hadîs âlimlerindendir. 749 [m. 1348] senesinde vefât etdi.
Imâm-ı Begavînin (Mesâbîh) kitâbına ek ve açıklamalar yaparak (Miskât-ül-
Mesâbîh) adını verdigi kitâbı meshûrdur. 458.
– 1141 –
638 — MUHAMMED BIN ABDÜLVEHHÂB: 1111 [m. 1699] senesinde,
Necdde, Hureymile kasabasında tevellüd, 1206 [m. 1791] da öldü. Genç yasında
iken, 1125 [m. 1713] de Basrada, Hempher isminde bir ingiliz câsûsunun tuzagına
düsdü. Ehl-i sünnet i’tikâdından ve islâmın güzel ahlâkından ayrıldı. Ingilizlerin
(Islâmiyyeti yok etmek) çalısmalarına âlet oldu. Hempherin yazdırdıgı bozuk
seyleri, 1150 [m. 1737] de (Vehhâbîlik) ismi ile nesr eyledi. (Ingiliz Câsûsunun
I’tirâfları) kitâbımızda, vehhâbîligin kurulması uzun yazılıdır. 447, 449, 454,
459, 468, 472, 1172, 1176.
639 — MUHAMMED BIN ABDÜRRESÛL: Berzencî âlimlerindendir. Seyyiddir.
[1040] da Zûr sehrinde tevellüd, 1103 [m. 1692] de Medînede vefât etmisdir.
Sî’îleri red eden mirzâ Mahdûmun (Nevâkıd) kitâbını ihtisâr etmisdir. Çok bilgili
oldugu hâlde, tesavvufdan nasîbi olmamısdır. Imâm-ı Rabbânî hazretlerine karsı
edeb dısı hücûmlarda bulunmusdur. (Makâmât-i Mazherî)de diyor ki, (Imâm-ı
Rabbânînin “rahmetullahi aleyh” torunlarından Muhammed Ferruh Sâh bin Muhammed
Sa’îd, çok âlim idi. Hacca gitdi. Muhammed Berzencî bunu mahcûb etmek
için, Medîneden Mekkeye gitmek istedi. Agır hastalandı. Muhammed Ferruh,
Medîneyi de ziyâret edip gemi ile Hindistâna döndü. Berzencî iyi oldu. Kayıkla gemiye
yetismek istedi. Yolda boguldu.)
640 — MUHAMMED BIN AHMED EBSÎHÎ: Behâeddîn Muhammed, [790]
senesinde tevellüd, 850 [m. 1446] de Mısrda vefât etdi. (Mustatraf) kitâbı, Rat tarafından
fransızcaya terceme edilmis, [m. 1902] de Pârisde basılmısdır. 418.
641 — MUHAMMED BIN AHMED SEMERKANDÎ “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: Alâüddîn-i Semerkandî 540 [m. 1145] da vefât etdi. 531. ci isme bakınız!
642 — MUHAMMED BIN AHMED ZÂHID “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Hindistânda 632 [m. 1234] de vefât etdi. Hanefî fıkh âlimlerindendir. (Tergîb-üssalât)
kitâbı meshûrdur. Nûr-i Osmâniyye kütübhânesinde vardır. 283.
643 — MUHAMMED BIN EBÛ BEKR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Onuncu
[10] senede, Vedâ’ haccına giderken tevellüd etdi. 38 [m. 659]. ci senede iskence
ile öldürüldü. Sahâbî degildir. Tâbi’îndendir. Hazret-i Osmânı sehîd edenler arasında
idi. Deve ve Sıffîn harblerinde hazret-i Alî ile birlikde idi. Hazret-i Alî tarafından
Mısr vâlîsi yapıldı. Amr ibni Âs ile yapdıgı muhârebede sehîd oldu.
1126.
644 — MUHAMMED BIN EBÎ BEKR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâmzâde
ve Rükn-ül-islâm denir. Buhârâda müftî idi. 573 [m. 1178] senesinde vefât etdi. Bunun
(Sir’atül-islâm) kitâbını Ya’kûb bin Seyyid Alî serh etmisdir. 392.
645 — MUHAMMED IBNI HANEFIYYE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Dörtyüzkırkdördüncü
[444] sırada Ibni Hanefiyye ismine bakınız!
646 — MUHAMMED BIN ISHAK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Dedesi Huzeymedir.
[223] yılında tevellüd, 311 [m. 923] senesinde Nîsâpûrda vefât etdi. Imâmül-
eimme denir. Yüzkırkdan fazla kitâbı vardır. Hadîs âlimidir. 313, 391.
647 — MUHAMMED BIN MAHMÛD BÂBERTÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Ekmelüddîn-i Mısrî, Hanefî fıkh âlimidir. 712 [m. 1312] de Bagdâdın Bâberta
kasabasında tevellüd ve 786 [m. 1384] da, Mısrda vefât etdi. (Tercîh-u mezheb-i
Imâm-ı a’zam) risâlesi ve (Irsâd) ismindeki (Fıkh-ı ekber) serhı ve (Envâr) isminde
(Menâr) serhı ve (Tuhfe-tül-ebrâr) ismindeki (Mesârık) serhı ve (Takrîr) ismindeki
(Pezdevî usûli) serhı ve (Inâye) isminde (Hidâye) serhı ve dahâ serhleri ve
tefsîri vardır. Sa’dî Çelebînin bu (Inâye)ye hâsiyesi vardır. 636, 1084.
648 — MUHAMMED BIN MAHMÛD HAREZMÎ: Imâm-ı a’zamın (Müsned)ini
toplamısdır. 665 [m. 1266] de vefât etmisdir. Celâlüddîn-i Pânî-pütî, baska olup,
yüzdoksanüçüncü sırada bildirilmisdir. 1085.
– 1142 –
649 — MUHAMMED BIN MÜNKEDIR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sôfiyye-
i aliyyedendir. Bezzâz idi. 130 [m. 748] senesinde Medînede vefât etdi. 845.
650 — MUHAMMED BIN SÜLEYMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Medîne-
i münevverenin Sâfi’î âlimlerinden idi. 1124 [m. 1712] de Sâmda tevellüd,
1194 [m. 1780] de Medînede vefât etdi. Çok kitâb yazdı. Iki cild fetvâsı meshûrdur.
Vehhâbîlerin i’tikâdlarının bozuk olduklarına fetvâ verdi. 453.
651 — MUHAMMED BIN SÜLEYMÂN CEZÛLÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Ebû Abdüllah Cezûlî [veyâ Cüzûlî], hadîs âlimidir. Serîflerdendir. Fasda yetisdi.
Sâzilî tarîkatinde yükseldi. 870 [m. 1465] senesinde zehrlenerek Fasda sehîd edildi.
Yetmisyedi sene sonra Merrâküse nakl edildi. Bunun (Delâil-ül-hayrât) salevât
kitâbını Kara Dâvüd Muhammed bin Kemâl Izmîtî türkçeye terceme ve serh
etmis, 948 [m. 1541] de Bursada vefât etmisdir. 1087.
652 — MUHAMMED BIN SÜ’ÛD: Arabistânda, Necd çölünde kabîle reîsi idi.
Vehhâbîlik meydâna çıkınca, hâkimiyyetini artdırmak için vehhâbî oldu. Ingilizlerin
yardımı ile herkesi zorla vehhâbî yapdı. Vehhâbî olmıyan çok müslimânı öldürdü.
Birinci Vehhâbî Sü’ûdî devletini kurdu. 1178 [m. 1765] de öldü. 447, 1060.
653 — MUHAMMED BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin
Mensûr Nevkadî, Semerkand müftîsi iken 434 [m. 1043] de ve Kâdî Muhammed
Zahîrüddîn Buhârî 619 [m. 1222] de ve Muhammed bin Abdürrahmân Zâhid Buhârî
546 [m. 1151] de vefât etdi.
654 — MUHAMMED CEVÂD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Oniki imâmın dokuzuncusudur.
Takıy ismi ile meshûrdur. Imâm-ı Alî Rızânın ogludur. Yüzdoksanbes
[195] senesinde Medînede tevellüd ve ikiyüzyirmi 220 [m. 835] senesinde
Bagdâdda vefât etdi. Zevcesi Ümm-ül-fadlın amcası olan Mu’tesım halîfe ile görüsmek
için Bagdâda gidince vefât etmisdir. Zevcesi serâya alınmısdır. 62, 1162.
655 — MUHAMMED ES’AD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâmzâde Muhammed
bin Abdüllah, Konyalı olup, Istanbulda tevellüd etdi. 1267 [m. 1851] de vefât
etdi. (Dürr-i yektâ) ve (Hilyetün-nâcî) fıkh kitâbları Istanbulda basılmısdır. 392, 702.
656 — MUHAMMED ES’AD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyiddir. Nakîb-ülesrâf
idi. (Sahhâflar seyhi zâde) adı ile meshûrdur. 1264 [m. 1848] senesinde,
meclis-i me’ârif-i umûmiyye reîsi iken vefât etmisdir. Ayasofya câmi’i yanındaki
meshûr (Es’ad efendi) kütübhânesi, simdi Süleymâniyye umûmî kitâblıgındadır.
Yeniçeri askerinin ilgâsını anlatan (Üss-i zafer) târîh kitâbı çok kıymetlidir. Baska
eserleri de vardır. Mevlânâ Hâlid-i Bagdâdînin seyyid Es’ad efendiye yazdıgı
arabî mektûb, türkce tercemesi ile berâber, (Resehât) kitâbının kenârında basılmısdır.
(Ulemâ-ül-müslimîn ve Vehhâbiyyûn) kitâbının sonunda da vardır. 282, 283,
420, 670, 701, 835.
657 — MUHAMMED HAKKI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyid Muhammed
Hakkı bin Alî, Hanefîdir. Nâzillide tevellüd, Mekke-i mükerremede 1301 [m.
1884] de vefât etdi. Üstâdları Ödemisli Halîl efendi ve Muhammed Cân Mekkî vâsıtası
ile Abdüllah-i Dehlevîye vâsıl olmakdadır. Bezm-i âlem sultân, Muhammed
Cân için Mekkede bir tekke yapdırmısdır. (Sakal-bıyık risâlesi), (Hazîne-tül-esrâr)
arabî olup, Beyrutda (Mekteb-üt-ticâri)de satılmakdadır. 418.
658 — MUHAMMED HÂN-I “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdisâhlarının
besincisi ve Osmânlı devletinin ikinci kurucusudur. Tîmûr bozgununda esîr
olmadan Amasyaya geldi. Pederinin vefâtından sonra, burada saltanatını i’lân
etdi. Bursadaki Îsâ çelebiye ve sonra Rumelide Mûsâ çelebîye gâlib geldi. Oniki
sene aralıkdan sonra 816 [m. 1413] da Osmânlı sultânı oldu. Anadoludaki isyânları
basdırdı. Rumelide Macaristâna kadar aldı. Herekeyi ve Gebzeyi de Bizansdan
aldı. Serezde ilhâd ve isyân çıkaran Samâvne kâdîsı oglu denilen seyh Bedreddîni
yakalayıp i’dâm etdi. 824 [m. 1421] senesinde Edirnede vefât edip Bursaya ge-
– 1143 –
tirildi. Haremeyne her sene Surre alayı göndermek güzel âdetini çıkarmısdır.
1080, 1081.
659 — MUHAMMED HÂN-III: Islâm halîfelerinin yetmissekizincisidir ve
Osmânlı pâdisâhlarının onüçüncüsüdür. Üçüncü Murâd hânın oglu ve birinci Ahmed
hânın babasıdır. Egri fâtihidir. 974 [m. 1566] de tevellüd, 1012 [m. 1603] de
vefât etdi. Ayasofya câmi’i bagçesindeki türbesindedir. Bu türbede, Ahmed hânın
vâlidesi Handan sultân ve Ahmed hânın üç sâhzâdesi ile altı kerîmesi ve Murâd hânın
onbes kerîmesi olmak üzere yirmialtı sandûka vardır. Türbenin hâricinde de
Murâd hânın dört kerîmesi vardır. Üçüncü Muhammed hânın oglu, birinci Mustafâ
hân, babasının türbesi yanındaki türbesindedir. Sultân Mustafâ türbesinde onbes
sanduka olup, birâder zâdesi Ibrâhîm hân ve dördüncü Murâd hânın kerîmesi
Ismihân sultân ve sâhzâde ve sultânlar vardır. 1003 [m. 1593] de halîfe oldu. Celâlî
eskıyâsı ile ve Macarlarla ugrasdı. Içkiyi sıkı yasak edip, bütün meyhâneleri kapatdı.
Bunun zemânında, 1012 [m. 1603] de tütün içilmege baslandı. 733, 1099, 1119,
1124, 1149, 1150.
660 — MUHAMMED HÂSIM-I KESMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Asyada
Bedahsânın Kesm kasabasındandır. Seyyid Muhammed Nu’mân hazretlerinin huzûrunda
tevbe ve inâbet eyledi. Sohbetinde yetisip, Seyyid hazretlerinin isâreti ile,
[1031] senesinde, Imâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbeti ile sereflendi. Imâm-ı Rabbânî
iki sene askerde kaldıgı zemân hep hizmetinde bulunup, teveccüh ve ihsânlarına
kavusdu. Hâsim-i Kesmî diyor ki, seyyidim Muhammed Nu’mân buyurdu
ki, Burhânpur sehrinin câmi’inde Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” dört
halîfesi ile rü’yâda gördüm. Beni görünce, hazret-i Sıddîk-ı ekbere karsı buyurdu
ki, (Seyh Ahmedin kabûl etdigi kimseyi biz de ve Allahü teâlâ da kabûl ederiz.
Seyh Ahmedin red etdigi kimseyi, biz de ve Allahü teâlâ da red ederiz.) Bu
sözü isitince, Imâm-ı Rabbânînin makbûllerinden oldugum için, Cenâb-ı Hakka
sükr eyledim.
Hâsim-i Kesmî, hazerde ve seferde, Imâm-ı Rabbânînin meclis-i serîfinde bulunmakla
sereflendi. Binotuzüç senesinde (Mektûbât)ın üçüncü cildini toplamaga
basladı. 1040 da temâm oldu. [1037] hicrî senesinde (Berekât) veyâ (Zübde-tülmakâmât)
ismlerini verdigi kitâbı yazarak, bu se’âdet günesinin ve üstâdlarından
ve talebesinden meshûr olanların kerâmetlerini, hâl tercemelerini insanlıga duyurdu.
(Berekât) kitâbı, fârisî olup, Bombayda basılmısdır. Istanbulda (Murâd molla)
kütübhânesinde, [1317] numarada (Makâmât-i Ahmediyye) adı ile, el yazması
mevcûddür. Binüçyüziki ve binüçyüzyedi senelerinde Hindistânın Rampur ve
Lüknov sehrlerinde basılmıs, 1396 [m. 1976] da Istanbulda ikincisi ofset yolu ile
tekrâr basılmısdır. Ikinci cildin altmısbesinci mektûbu buna yazılmısdır. 1054 [m.
1645] de Burhânpur sehrinde vefât etdi. Muhammed Hâsim sâhib cân baskadır. 905,
924, 926, 927, 929, 1111, 1121.
661 — MUHAMMED HAYÂT “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyh Muhammed
Hayât muhaddis Medenî Sindî 1163 [m. 1749] de Medînede vefât etdi. Babası Ibrâhîmdir.
Hanefî fıkh âlimidir. Nevevînin (Erba’în)ini, Münzirînin (Tergîb)ini
ve (Hikem-i Atâıyye)yi serh, Ibni Hacerin (Zevâcir)ini ihtisâr etmisdir. Mezheb
taklîdini bildiren (Gâyet-üt-tahkîk) ve (Nihâyet-üt-tedkîk) risâlesini 1413 [m.
1992] de, Hakîkat Kitâbevi basdırmısdır. 208, 466. (Misbâh)ın 103.cü sahîfesi.
662 — MUHAMMED KASSÂB : Sôfiyye-i aliyyedendir. Dâmeganda va’z verirdi.
(Kör olanlar yalnız sıfata bakar. Ni’metleri, ihsânları görür. Sôfiyye ise, zâta,
ihsân yapana bakar. Zâtdan baska olan seyler perdedir, mâni’ olur) derdi.
663 — MUHAMMED MA’SÛM-I FÂRÛKÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Imâm-ı Rabbânî “kuddise sirruhümâ” hazretlerinin üçüncü ogludur. [1007] yılında
Serhendde tevellüd, binyetmisdokuz 1079 [m. 1668] da orada vefât etdi. Mu-
– 1144 –
bârek babası türbesinin birkaçyüz metre simâlindeki büyük türbededir.
[1068] de hacca gitdi. Hacdaki hâlleri (Yevâkît-ül-Haremeyn) kitâbında ve
Yüsûf-i Nebhânînin (Câmi’u kerâmât-il-evliyâ) kitâbında yazılıdır. Imâm-ı Rabbânînin
mescidini Sâh-ı Cihân mermerden yenilemis, yanında Muhammed Ma’sûm
hazretleri için bir oda yapdırmısdır. (Urve-tül-vüskâ) adı ile meshûrdur. Imâm-ı
Rabbânî müceddid-i elf-i sânî Ahmed-i Fârûkî Serhendînin “kuddise sirruhümâ”
halef-üs-sıdk ve vâris-i a’zamı idi. Aklî ve naklî ilmlerin, sûrî ve ma’nevî kemâlâtın
câmi’iyyetini edinmis idi. (Kutbiyyet) makâmına ve (Kayyûmiyyet) mansıbına,
yüce pederinden besâretler almıs idi. Tarîk-i Ahmedînin nisbetini, pederinin
teveccühlerinden, bütün âleme yaymıs idi. Uzak memleketlerden kendine baglı
olanlara, filân (Vilâyet-i Mûseviyye)ye kavusmusdur, filân (Vilâyet-i Muhammediyye)
ile sereflenmisdir diye bildirirdi. Dokuzyüzbin kisi, onun vâsıtası ile, (Allah)
ı irâde etmislerdir. Yüzkırkbin talebesini vilâyet mertebesi, yedibin kimseyi
hilâfet makâmı ile mümtâz eyledi. Hizmetlerinde ve huzûr-ı âlîlerinde, tâlibler
ba’zan bir ayda, ba’zan bir haftada kemâlât-i vilâyete erisirlerdi. Ba’zılarını, bir teveccühde,
makâmların hepsine ulasdırırlardı. Makâmları, kesfleri ve kerâmetleri,
bu yüksek hânedânın hâllerini bildiren kitâblarda uzun uzun yazılı oldugundan,
burada açıklamaga lüzûm görülmedi. Bu kitâblar arasında besi, her memlekete yayılmısdır.
Birincisi, Muhammed Hâsim-i Bedahsînin (Berekât) kitâbı olup, fârisîdir.
(Zübde-tül-makâmât) adı ile Murâd molla kütübhânesinde [1317] sayıda ve
Süleymâniyye Pertevniyâl kısmında [406] sayı ile mevcûddür. Hindistânda Kanpur
sehrinde 1307 senesinde ve Istanbulda (Hakîkat Kitâbevi) tarafından 1408 [m.
1988] de tab’ ve nesr edilmisdir. Ikincisi Bedreddîn-i Serhendînin (Hadarât-ül-kuds)
kitâbıdır. 1391 [m. 1971] de Lâhorda çok güzel basılmısdır. Üçüncüsü (El-hadâikul-
verdiyye fî hakâik-ı ecellâ-in naksibendiyye) olup basılmısdır. Dördüncüsü, (Hadîkat-
ül-evliyâ) türkçedir. [1318] hicrî senesinde Istanbulda basılmısdır. Besincisi
(Umdet-ül-makâmât) kitâbıdır. Hakîkat Kitâbevi tarafından basdırılmısdır.
Altı oglu ve bütün nesl-i necîbleri, zemânlarının kutbu olmusdu. Bütün islâm
memleketleri, kalblerinden saçılan nûrlarla nûrlanmısdı. Cenâb-ı müstetabının vârisleri,
yer yüzünde meshûr olmuslardır. Hidâyet ve irsâdda yüksek derece kazanmıslardır.
Irfân ehlinin ve yakîn sâhiblerinin anladıkları gibi, feyz kaynakları, bu
âna gelinceye kadar, akmakdadır. Insâallah, âhır zemâna kadar da, böylece cârî
olacakdır. Üç cild olan fârisî (Mektûbât-ı Ma’sûmiyye) kitâbı 1396 [m. 1976] senesinde
Pâkistânın Karasi sehrinde basdırılmısdır. Bu üç cildin içinde bulunan altıyüzelliiki
mektûbdan yüzotuzbes adedi seçilerek, (Müntehabât-i Ma’sûmiyye) adı
ile, 1979 senesinde Istanbulda ofset baskısı yapılmısdır. Bunun sonunda, Hüseyn
Hilmi Isıkın eserleri bildirilmekdedir. Muhammed Ma’sûmun altı kızının her biri
velî idi. [(Umdet-ül-makâmât) sahîfe 395.] 11, 65, 89, 110, 113, 118, 181, 219, 427,
472, 512, 596, 651, 692, 754, 784, 923, 930, 969, 1001, 1009, 1048, 1053, 1055, 1061,
1063, 1075, 1081, 1121, 1141, 1142, 1150, 1169, 1185, 1190, 1198.
664 — MUHAMMED MA’SÛM-I ÖMERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Doksanıncı
[90] sırada Ahmed Sa’îd ismine bakınız!
665 —MUHAMMED MER’ASÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdı Muhammed
bin Resîd Mer’asî Istanbulda yerlesmisdir. Hanefîdir. Vehbî ve Sünbülzâde ismleri
ile meshûrdur. 1224 [m. 1809] de vefât etdi. (Tuhfe-i Vehbî) lügati çok basılmısdır.
Eyyûb câmi’i ile Bostan iskelesi arasındaki Mihr-i sâh sultânın türbesi ve
imâreti dısında yazılı kasîdeler bunun olup, Yesârî-zâdenin yazısıdır. 1174.
666 —MUHAMMED MURÂD-I KAZÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: [1272]
hicrî senesinde Rusyada, Kazan vilâyetinin Ufa kasabasında tevellüd etdi. Memleketinde
medrese tahsîlini bitirip, 1293 [m. 1876] de Buhârâya geldi. Buhârâ ve
Taskendde tahsîlini temâmlayıp 1295 [m. 1878] de Hindistâna ve Hicâza geldi. Medîne-
i münevverede tarîkat-ı Naksibendiyyeye intisâb edip, rûh âleminde terak-
– 1145 –
kî etdi. 1352 [m. 1933] de vefât etdi.
1302 [m. 1884] de (Resehât) kitâbını ve sonra, Imâm-ı Rabbânînin (Mektûbât)ını
fârisîden arabîye terceme etdi. (Mektûbât)ın arabîsine (Dürer-ül-meknûnât) adını
verdi. Imâm-ı Rabbânî hazretlerinin hâl tercemesini de arabî uzun yazıp, 1317
[m. 1898] de Mekke-i mükerremede (Mîriyye) matba’asında, (Mektûbât)ın kenârında
basıldı. Istanbulda Bâyezîdde belediye kütübhânesinde elliüç [53] numarada
mevcûddür. Bunun foto-kopisi 1383 [m. 1963] de Istanbulda basılmısdır. Bu baskılardaki
hâl tercemesinin uzun bir kısmı (Eshâb-ı Kirâm) ve (Hak Sözün Vesîkaları)
kitâblarında mevcûddur. Bu arabî mektûbâtdan yüzdoksandört mektûb seçilerek,
(El-Müntehabât) ismi ile 1392 [m. 1972] senesinde Istanbulda ofset yolu
ile basdırılmısdır. 1075, 1121.
667 — MUHAMMED NU’MÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mîr Muhammed
Nu’mân bin Seyyid Semseddîn, 977 [m. 1567] senesinde Semerkandda tevellüd etdi.
Binaltmıs 1060 [m. 1650] senesinde Egre sehrinde vefât etdi. Hindistâna gelip,
hâce Bâkîbillah hazretlerinin sohbeti ile sereflendi. Vefâtına kadar Delhîde hizmetinde
bulundu. Hâce hazretlerinin vefâtında, Imâm-ı Rabbânî Dehlîye tesrîf etmisdi.
Merhamet buyurup, seyyid Nu’mânı, Serhende götürdü. Uzun zemân hizmet
ve sohbetde bulundukdan sonra, talebe yetisdirmesi için Burhânpura gönderildi.
101, 267, 481, 515, 746, 749, 756, 1036, 1144, 1148.
668 — MUHAMMED OSMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hâcı Muhammed
Osmân Sâhib, Hindistânda yetisen Evliyânın büyüklerindendir. Hicretin binikiyüzkırkdört
[1244] senesinde Pencâbın Loni kasabasında tevellüd, 1314 [m. 1896]
de Pencâb Musâ zey kasabasında vefât etdi. Binikiyüzaltmısaltı senesinde, Ahmed
Sa’îd-i Serhendî hazretlerinin talebesinden hâcı Dost Muhammed Kandihârînin
sohbetine kavusdu. Onsekiz sene feyz aldı. Zâhir ve bâtın ilmlerinde kemâle geldi.
Üstâdı [1284] senesinde vefât edince yerine geçmekle sereflendi. Binlerle Velî
yetisdirdi. Yirmidokuz sene, tâlibleri irsâd eyledi. Vefâtından bir sene sonra, babasının
yerinde onyedi yasında irsâda baslayan oglu Muhammed Sirâcüddînin emri
ile talebelerinden seyyid Ekber Alî Dehlevînin yazdıgı (Fevâid-i Osmâniyye) kitâbında
mektûbları ve kerâmetleri uzun bildirilmisdir. 1382 [m. 1962] de Mültanda
basılmısdır. Siracüddîn binüçyüzotuzüç 1333 [m. 1915] senesinde vefât edince,
oglu Muhammed Zâhid “rahmetullahi aleyh” zâhir ve bâtın ilmlerinin menbaı oldu.
Sirâcüddînin halîfelerinden Muhammed Fadl Alî Sâh 1354 [m. 1935] de vefât
etdi. Yerinde irsâda baslıyan Muhammed Sa’îd Kureysî Ahmed purî de 1363 [m.
1944] de Pânî-püt sehrinde vefât etdi. Dost Muhammed Kandihârînin (Mektûbât)
ındaki otuz mektûbu Muhammed Âdil toplamıs, Muhammed Zâhid bin Sirâcüddînin
emri ile Atâ Muhammed tarafından 1383 [m. 1964] de Mültanda basılmısdır.
783, 1198.
669 — MUHAMMED PÂRISÂ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin
Muhammed bin Mahmûd [756] da Buhârâda tevellüd, 822 [m. 1419] de Medînede
vefât etdi. Nemâzını, Molla Fenârî kıldırdı. (Umdet-ül-makâmât)da diyor ki,
(Zeyneddîn Hâfî, kabr tasını Mısrdan gönderdi. Tas 1212 de yerinde idi. 1225 de
görmedim. Vehhâbîler kırmıs.) Medrese tahsîlini bitirip, hadîs ve fıkh bilgilerinde
ihtisâsını ilerletdi. Sonra Muhammed Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sohbet
ve teveccühlerine kavusarak kemâle geldi. (Risâle-i kudsiyye), (Tuhfe-tüssâlikîn),
(Tahkîkât) ve (Faslül-hitâb) kitâbları meshûrdur. Hepsi de fârisîdir. (Tuhfe)
si 1390 [m. 1970] senesinde Delhîde basılmısdır. 49, 106, 470, 720, 750, 1137,
1185.
670 — MUHAMMED REBHÂMÎ : “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânın fıkh
âlimlerindendir. 835 [m. 1432] de yazdıgı fârisî (Riyâd-un-nâsıhîn) ismindeki ilmihâl
kitâbı 1313 de Bombayda basılmıs, 1981 de Istanbulda ofset baskısı yapılmıs-
– 1146 –
dır. Bunu dörtyüzkırkdört kitâbdan toplamısdır. 210, 420, 1058.
671 — MUHAMMED SÂDIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâm-ı Rabbânî hazretlerinin
birinci ogludur. Vilâyet bostanının meyveli agacı idi. Bin [1000] senesinde
Serhendde tevellüd, 1025 [m. 1616] senesinde tâ’ûndan, orada vefât etdi. Babası,
kabri üzerine kubbe yapdırdı. [1008] senesinde, pederi ile birlikde hâce Muhammed
Bâkî ile teserrüf edip, zikr almakla, murâkabe, cezbe ve nisbet-i serîfe ile
sereflendi. Isti’dâdı ve fıtrati yüksek oldugundan, onların terbiyesi ve merhametli
nazarlarının bereketleri sâyesinde kıymetli hâllere ve büyük islere kavusdu. Dahâ
çocuk iken, uzak yerlerdeki seyleri, mezârdaki hâlleri kesf ederdi. Sonra, kendi
peder-i âlîsinden feyz alarak kemâl mertebelerinin sonuna erisdi. Babasının esrârına
mahrem oldu. Hazret-i Îsân her Cum’a nemâzlarından sonra, kabr-i serîfine
gelip, bir müddet mürâkabe buyururdu. 951, 1034, 1121.
672 — MUHAMMED SÂDIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Alîdir. Sakızlıdır.
1059 [m. 1649] senesinde vefât etdi. (Surre-tül-fetâvâ) kitâbı meshûrdur.
1003.
673 — MUHAMMED SÂDIK EFENDI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hafîdzâde
Muhammed Sâdık bin Muhammed efendi 1230 [m. 1815] da vefât etdi. (Nevâdir-
i fıkhiyye) kitâbı meshûrdur. 282.
674 — MUHAMMED SA’ÎD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâm-ı Rabbânî
hazretlerinin ikinci mahdûmudur. [1005] senesinde tevellüd, 1070 [m. 1660] senesinde
vefât etdi. Babasının türbesindedir. Ahlâkının güzelligi, fazîletlerinin çoklugu,
güler yüzü, yumusak sözü, islerinin hâlis olması ile zînetlenmisdi. Tahsîlini
genç yasında bitirdi. Aklî ve naklî bilgilerde mütehassıs oldu. Babasının tesarrufu
ve teveccühleri sâyesinde, büyüklerinin nisbetine ve yüksek hâllere kavusdu. Onyedi
yasında sûrî ve ma’nevî kemâlâta vâsıl oldu. Birçok kıymetli kitâblara ta’lîkler
ve hâsiyeler yapdı. (Miskât-i Mesâbîh) ve Hayâlî hâsiyesine ta’lîkleri çok kıymetlidir.
Nemâzda otururken parmak kaldırmamak için, Hanefî mezhebine göre
yazdıgı risâlesi sâh-eserdir. Parmak kaldırmamanın dahâ iyi oldugunu isbât etmisdir.
Pederinin garîb sırlarına, acîb ma’rifetlerine mahrem idi. (Mektûbât-i Sa’îdiyye)
kitâbında yüz mektûb vardır. 1385 [m. 1965] de Pâkistânda basılmısdır. 271, 425,
741, 930, 941, 1121.
675 — MUHAMMED SIDDÎK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hidâye ismi ile meshûrdur.
Bedahsânın Kesm kasabasındandır. Küçük iken, Hân-ı Hânân Abdürrahîmin
sohbetinde bulundu. Bunun vâsıtası ile, Hâce Bâkî-billahın sohbeti ile sereflendi.
Vefâtından sonra, Imâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbet ve hizmetine kavusdu.
Vilâyet-i hâssa ile müserref oldu. 1032 [m. 1622] de izn alarak hacca gitdi.
Hicâzda iken, Imâm-ı Rabbânî buyurdu ki, (Simdi, uzakda olan kardeslerimizden
ba’zısının ahvâline müteveccih idim. Mevlânâ Muhammed Sıddîk göründü. Tam
bir sevgi ve ihlâs ile bize müteveccihdir. Su ânda Mâverâ’ün-nehrde, Bedahsânda
yolcudur. Hâli hos olsun!). 1019 senesinde, Imâm-ı Rabbânînin (Mebde’ ve
me’âd) risâlesini toplamısdır. Fârisî olup, Urdu tercemesi ile birlikde, 1388 [m. 1968]
de Pâkistânda basılmıs, 1977 de Istanbulda ofset baskısı yapılmısdır.
676 — MUHAMMED SEYBÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâm-ı a’zam Ebû
Hanîfenin derslerinde yetisen islâm âlimlerinin en üstünlerindendir. Büyük müctehid
idi. Imâm-ı a’zamın derslerini, sözlerini kitâblara geçiren budur. Adı, Muhammed
bin Hasen bin Abdüllah bin Tâvus bin Hürmüzdür. Bu Hürmüz, imâm-ı
a’zam Ebû Hanîfenin ceddi olup, Bagdâd sultânı idi. Hazret-i Ömerin elinde îmân
etmis idi. 135 [m. 752] senesinde Vâsıt sehrinde tevellüd, 189 [m. 805] senesinde Reyde
vefât etdi. 120, 133, 134, 137, 138, 144, 154, 155, 231, 234, 268, 269, 285, 293, 294,
301, 303, 304, 324, 325, 340, 413, 415, 439, 443, 444, 565, 566, 568, 576, 586, 595, 621,
625, 626, 630, 634, 636, 637, 786, 792, 801, 803, 806, 809, 821, 826, 830, 851, 857, 858,
– 1147 –
861, 862, 863, 865, 866, 868, 1020, 1028, 1076, 1089, 1094, 1111, 1137, 1178, 1194, 1196.
677 — MUHAMMED TARSÛSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin
Ahmed bin Muhammed, Hanefî âlimlerindendir. 1117 [m. 1705] senesinde vefât
etdi. Birçok kitâblara hâsiyesi vardır. Tütün harâm degildir, derdi. 639.
678 — MUHAMMED ZÂHID “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdî Muhammed
Zâhid-i Semerkandî, derin âlim ve veliy-yi kâmil idi. Rûh bilgilerinin mütehassısı
idi. Dokuzyüzotuzaltı 936 [m. 1530] senesinde Hisârın Vahs köyünde vefât etdi.
Önce çok riyâzet ve mücâhede yapdı ise de, Ubeydüllah-i Ahrâr “kuddise sirruh”
hazretlerinin teveccühü ile birinci sohbetinde kemâle kavusdu. Ya’kûb-i
Çerhî hazretlerinin kızının ogludur. (El-Hadâik-ul-verdiyye) kitâbında kerâmetleri
yazılıdır. (Silsile-tül’ârifîn) kitâbı meshûrdur. (Mesmû’ât-i mevlânâ kâdî Muhammed
Zâhid) kitâbı Mîr Abdülevvele âid olup, Süleymâniyye kütübhânesi
(Es’ad efendi) kısmında [1715] sayıda mevcûddur. (Hakîkat Kitâbevi) tarafından
1414 [m. 1993] de nesr edilmisdir.Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin fârisî sözleridir.
Yetisdirdigi Velîler arasında, hemsîresinin oglu mevlânâ Dervîs Muhammed,
bu silsilenin büyüklerindendir. 969, 1089, 1184.
679 — MUHAMMED ZIHNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hâcı Zihnî efendi, Osmânlı
devleti me’ârif meclisi a’zâsından idi. [1262] de tevellüd, 1332 [m. 1914] senesinde
vefât etdi. Beglerbegi küplücesindedir. (Ni’met-i Islâm) kitâbı, (Kimyâ-i
se’âdet mukaddimesi) ile (Elmünkızü aniddalâl) tercemeleri meshûrdur. 462, 1067.
680 — MUHIBBULLAH-I MANKPÛRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda,
Burhânpurda, seyh Muhammed bin Fadlullah sohbetine devâm ile halîfe olmus,
irsâda icâzet almıs iken, seyyid Muhammed Nu’mânın hizmetine devâm etmis,
burada Imâm-ı Rabbânînin ismini isiterek ve (Mektûbât)ı dinliyerek ask ve
sevk ile Serhende gelmisdir. Hizmet ederek, icâzet aldı. Mankpûra irsâda gönderildi.
401, 426, 906.
681 — MUHYIDDÎN-I ARABÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Bekr ibnü
Arabî ismi ile de meshûrdur. Sôfiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Adı seyh-i ekber
Ebû Bekr-i Muhammed bin Alîdir. 560 [m. 1165] da, Endülüsde Mürsiye kasabasında
tevellüd, 638 [m. 1240] de Sâmda vefât etdi. Büyük Velî ve müctehid
idi. Konyaya gelip, Sadreddîn-i Konevînin üvey babası oldu. Nakl etdigi bilgilerin
hepsi, birer vesîkadır. Devlet ve mevkı’ sâhiblerinden çok hediyye gelir, hepsini
fakîrlere dagıtırdı. Besyüzden fazla kitâb yazdı. Câhiller, buna zındık dedi.
Ibni Teymiyye gibiler kâfir dedi. Âlimler, Ârifler ise, veliy-yi kâmil oldugunu anladı.
(Fütûhât-i Mekkiyye)si dört büyük cild hâlinde 1393 [m. 1973] de Beyrutda
basılmısdır. 50, 79, 84, 90, 93, 94, 279, 388, 414, 458, 497, 696, 727, 736, 739, 750,
927, 928, 942, 947, 962, 968, 1037, 1117, 1136, 1164, 1193.
Ibn-ül-arabî ismi ile meshûr olan Kâdî Ebû Bekr ibn-ül-arabî baskadır. Ismi Muhammed
bin Abdüllahdır. Endülüsde 468 [m. 1076] de tevellüd etmis, 543 [m. 1149]
de Fasda vefât etmisdir. Mâlikîdir. 391, 431.
Muhyiddîn Muhammed bin Behâüddîn baska olup, (El-Kavl-ül-fasl) ismindeki
(Fıkh-ı ekber) serhı çok kıymetlidir. Bu serh, yeniden yazdırılıp 1979 da, Hakîkat
Kitâbevi tarafından Istanbulda basdırılmısdır. Dokuzyüzellialtıda vefât etmisdir.
1077.
682 — MU’ÎNÜDDÎN-I ÇESTÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda yetisen
Evliyânın büyüklerindendir. Hâce Kutbüddîn-i Bahtiyârın üstâdıdır. Hâce
Osmân-ı Hârûnîden Bagdâdda feyz alıp, Hâce hazretleri altıyüzonyedi 617 [m.
1220] senesinde vefât edinciye kadar hizmetinde bulundu. [1312] de Hindistânda
basılan (Enîs-ül-ervâh) kitâbında, hocasının sohbetini anlatmakdadır. Kitâb
otuzaltı sahîfe olup fârisîdir. Hâce Osmân-i Hârûnî, hâce Serîf-i Zendenînin, bu
– 1148 –
da Mevdûd-i Çestînin talebesidir. Mu’în-üd-dîn-i Çestî, [531] de tevellüd, 633 [m.
1235] senesinde Ecmîrde vefât etdi. Çest, Hirâta bir sâat mesâfede bir kariyyedir.
Imâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî “kuddise sirruh” hicretin binotuzüç [1033]
senesinde Ecmîr sehrine gitmisdi. Orada hâce Mu’înüddîn-i Çestînin kabrini ziyâret
etdi. (Hoca hazretleri merhamet eyledi. Ihsânda bulundu. Husûsî bereketlerinden
ziyâfetde bulundu. Çok konusduk. Esrâr açıldı. Bana, asker arasında kalmamak
için ugrasma! Allahü teâlânın rızâsına tâbi’ ol dedi) buyurdu. Kabre bakan
türbedârlar gelip, kabr üzerinden kaldırılmıs olan örtüyü hediyye verdiler. Kabûl
ederek, (Hâce hazretleri en yakın elbisesini bize ihsân etdi. Bunu kefenim olmak
için saklıyalım) dedi. Bir sene sonra, buna kefenlendi. 90.
683 — MUKÂTIL “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâm-ı Mukâtil bin Süleymân,
tefsîr âlimlerindendir. Belhde tevellüd edip, Mervde yetisdi. Basrada yerlesdi. 150
[m. 767] de orada vefât etdi. Tefsîri meshûr olup, Londrada basılmısdır. 391, 738.
684 — MÜNÂVÎ [veyâ Menâvî]: Abdürraûf-i Münâvî Sâfi’î âlimi idi. 924 [m.
1518] de tevellüd, 1031 [m. 1621] de Kâhirede vefât etdi. Çok kitâb yazdı. (Künûzüd-
dekâ’ık) kitâbı, [1285] de Istanbulda basılmısdır. Içinde onbin hadîs-i serîf
vardır. 398, 419, 420, 448, 458, 465, 469, 631, 633, 638, 726.
685 — MÜNÎB EFENDI: Hâce Muhammed Münîb efendi, Ayntablıdır. [1182]
de Istanbula geldi. Anadolu kâdî-askeri oldu. (Siyer-i kebîr) serhini türkçeye
terceme etmisdir. 1238 [m. 1823] senesinde Aydın Güzelhisârında vefât etdi. 786.
686 — MURÂD HÂN-I “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sultân Murâd-ı Hüdâvendigâr,
Osmânlı pâdisâhlarının üçüncüsüdür. Sultân Orhânın oglu, Yıldırım sultân
Bâyezîdin babasıdır. 726 [m. 1326] da tevellüd etdi. Bursa vâlîsi oldu. Babası zemânında
altın para basılmasında hizmeti görüldü. 763 [m. 1362] de, pederi vefât
edince tahta çıkdı. Selçûkî devleti parçalanınca Ankarada bir devlet kuran Ehîlerin,
Konyadaki Karaman ogulları ile, Osmânlı aleyhine birlesdikleri isitilince,
763 de Ankarayı aldı. Lala Sâhin pâsayı ilk serdâr ve sadr-ı a’zam yapdı. Çorlu, Kesân,
Edirne, Gümülcineyi alıp Bursaya döndü. Bigayı aldı. Haçlı ordusu geldiginden
Rumeliye geçip (Sırp Sındıgı) muhârebesini kazandı. Tunaya kadar aldı. Ikiyüzbin
kisilik ikinci haçlı ordusu geldi. Kosova ovasında çetin savası kazandı.
Sırb Kralı Lazari ve kumandanları öldü. Sırb devleti yok edildi. 791 [m. 1389] de,
bir yaralı sırbın hâlini sorarken sehîd edildi. Bursada Çekirgede defn edildi. Dîni
bütün, âdil, merhametli, fazîletli idi. Otuzyedi gazâ etdi. 1080, 1155.
687 — MURÂD HÂN-III “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Islâm halîfelerinin yetmisyedincisi,
Osmânlı pâdisâhlarının onikincisidir. Ikinci Selîm hânın oglu, sultân
üçüncü Muhammed hânın babasıdır. 953 [m. 1546] de tevellüd, 1003 [m. 1595] de
vefât etdi. Türbesi Ayasofya câmi’i yanındaki, babası ikinci Selîm hân türbesinin
yanındadır. Selim hânın türbesinde kırkdört sandûka olup, üçüncü Murâd hânın
vâlidesi Nûr Bânû sultân ve iki pâdisâhın sâhzâdeleri ve kerîmeleri vardır. 1288 [m.
1871] de besinci baskısı yapılan (Fezleke-i Târîh-i Osmânî) kitâbında diyor ki: (Ikinci
Selîm hân, serâydaki yangında yanıp yeniden yapılan dâireleri ve hamâmı gezerken,
ayagı kayıp mermerler üzerine düsdü. Bu kazâ, ölümüne sebeb oldu.) Islâm
düsmânları, (Sarı Selîm hamâmda zevk, safâ yaparken serhos oldugundan düsüp
öldü) diye gençleri aldatıyorlar. Uydurma târîh kitâblarına da, bu yalan ve çirkin
iftirâları yazarak ecdâdımızı lekeliyorlar. Evlâdları, babalarına düsman yapıyorlar.
Hâlbuki, ikinci Selîm hân halvetiyye mesâyıhinden Süleymân Âmedîden
feyz almıs, sâlih müslimân idi. Murâd hânın türbesinde ellidört sandûka olup, Muhammed
hânın vâlidesi Safiyye sultân ve sâhzâde ve sultânlar buradadır. 982 [m.
1574] de halîfe oldu. Tûnusu aldı. Azerbaycânı, Tebrîzi aldı. Âlimleri çok severdi.
Naksibendî mesâyıhinden hâce Ahmed Sâdık Kâbilîden feyz alarak kemâle geldi.
Rasadhâne ve astronomik arastırmalar ile logaritma hesâbları yapdırdı. Toptası
tımarhânesini yapdı. Çok hayrât yapdı. Mescid-i harâma kârgir kubbeler yap-
– 1149 –
dırdı. Çok para sarf ederek su da getirtdi. Türkçe dîvânını Sems-üd-dîn-i Sîvâsî serh
etmisdir.
Murâd hânın vâlidesi Nûr Bânû sultân 991 [m. 1582] senesinde Üsküdârda
Zeyneb Kâmil çocuk hastahânesi yakınında bulunan Atîk Vâlide câmi’ini yapdırmısdır.
Iki minârelidir. Nûr Bânû sultân 991 [m. 1582] de vefât etmisdir. Bu câmi’in
artıklarından Dabaklar mescidini yapmısdır. Câmi’e yakın olarak bir de (Dâr-üssifâ)
mescidi yapdırmısdır. 267, 487, 1064, 1075, 1099, 1118, 1119, 1127, 1144,
1156, 1171.
688 — MURÂD HÂN-IV “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Islâm halîfelerinin seksenikincisi,
Osmânlı pâdisâhlarının onyedincisidir. 1018 [m. 1609] de tevellüd, 1049
[m. 1640] da vefât etdi. Babası, birinci Ahmed hânın türbesindedir. Kardesi ikinci
Osmân hân da buradadır. 1032 [m. 1623] de halîfe oldu. Yavuz gibi cesûr idi. Annesi
Mâhpeyker Kösem sultânın yardımı ile, is basına, kıymetli adamlar getirerek,
ortalıgı düzeltdi. Sâh Abbâs Bagdâdı alıp, otuzbin Ehl-i sünneti kadın, çocuk
ayırmadan kesdi. Sadr-ı a’zam hâfız Ahmed pâsa Bagdâdı geri aldı. Îrân askeri telef
oldu. Tütün, enfiye ve içkiyi yasak etdi. Kendi harbe giderek Tebrîzi geri aldı.
Ikinci def’a giderek Bagdâdı tekrâr aldı. Kâ’be-i mu’azzamayı yeniden yapdırdı.
Hâfız Ahmed pâsa, Fâtihde Malta çarsısındaki câmi’inin kıble dıvarı önündedir.
Murâd hân, Revân seferine çıkarken Kandillide bir serây yapılmasını emr eyledi.
1042 [m. 1632] de seferden dönüsde bu serâya yerlesdi. Burada Muhammed
adında oglu oldu. Yedi gece kandiller asılıp senlik yapıldı. Bu sebeble, buraya, Kandilli
denildi. Kandilli câmi’ini, 1165 [m. 1751] de birinci Mahmûd hân yapdırmısdır.
Birinci cihân harbinden sonra yeniden yapıldı. Topkapı serâyında Bagdâd köskünü
de yapdırdı. 1033 [m. 1623] de Kavaklardaki kal’aları yapdırdı. 347, 629, 632,
1062, 1132, 1133, 1136, 1144.
689 — MURÂD-I MÜNZÂVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Murâd
bin Alî Kesmîrî, Istanbuldaki mesâyıhin büyüklerindendir. Buhârâda 1054 [m. 1643]
de tevellüd etdi. Sâm ve Hicâz taraflarında çok seyâhat etdi. Hindistânda Serhend
sehrinde Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinden feyz aldı. Kemâle erip hilâfetle
sereflendi. Sâmda yerlesip, bir medrese yapdı. 1092 [m. 1680] de Istanbula
geldi. Eyyûbde bes sene kalıp, Sâma ve hacca gitdi. 1120 [m. 1707] de Istanbula
geldi. Sultân Selîmde yerlesdi. Çorlulu Alî pâsa tarafından Bursaya sürüldü. 1129
[m. 1716] da tekrâr Istanbula gelip, Eyyûbde reîs-ül-etibbâ Nûh efendi yalısında
ikrâm edildi. 1132 [m. 1719] senesinde vefât etdi. Edirnekapı dısında, Münzevî câmi’i
karsısında, birinci sultân Mahmûd hân seyh-ül-islâmlarından Ahmed Ebül-hayr
efendinin kabri yanındaki türbesini ziyâret edenler, mubârek rûhundan feyz almakdadırlar.
Türkçe (Âdâb-ı tarîkatin-naksibendiyye) risâlesi meshûrdur. (El-müfredât-
ül-Kur’âniyye) tefsîri çok kıymetlidir. Tefsîrler, arabî, fârisî ve türkce bir
aradadır. Ebül-hayr efendi 1154 [m. 1741] senesinde vefât etmisdir. 666. cı sırada
Muhammed Murâd bin Abdüllah Kazânî ismine bakınız! 1081.
690 — MURÂD MOLLA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Dâmâd zâde Murâd efendi,
Istanbulda Çarsambada 1189 [m. 1775] da bir tekke ve bir büyük kütübhâne yapmısdır.
[1332] deki sayımda, burada [2276] kıymetli kitâb vardı. 248, 271, 1144, 1145.
691 — MURÂD PÂSA: Nemçe, ya’nî Avusturya muhârebesinden basarı ile dönünce,
1015 [m. 1605] de Sadr-ı a’zam oldu. Üçüncü Muhammed hânın son senesi
1012 [m. 1602] de Sâh Abbâsa yenilen ordunun kaçakları, hurûfî kızılbasları ile
birlikde Celâlî ısyânı çıkardılar. Bu ısyân Anadolunun yarısına yayıldıgından,
Murâd pâsa, 1017 [m. 1607] de bunların üzerine yürüdü. Reîsleri Canpolad, Kalenderzâde
ve Kara Saîd gibi sakîleri ve otuzbinden ziyâde kızılbası, çogunu kuyulara
gömerek öldürdü. Dogu Karahisârdaki yuvalarını da basarak, yüzbin âsiyi
imhâ etdi. 1019 [m. 1610] da Îrâna yürüdü. Zafer kazandıkdan sonra, hastala-
– 1150 –
narak 1020 [m. 1610] senesinde vefât etdi. Istanbula getirilip medresesine defn edildi.
Doksan yasında idi. Gayretli, dindâr, Naksibendî idi. Üçyüzondokuzuncu
[319] sırada Fâtih ismine bakınız! 1100.
692 — MÜRRE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın yedinci babasıdır.
Kâ’bın ogludur. 390, 1127, 1129.
693 — MÛSÂ “aleyhisselâm”: Büyük Peygamberdir. Benî Isrâîle gelen Resûldür.
Avrupalılar, buna Möise, Mose der. Ya’kûb aleyhisselâmın soyundandır. Imrân
adında bir zâtın ogludur. Yûsüf aleyhisselâmdan sonra, Benî Isrâîl, Mısrda çogaldı.
Dinlerine sarılıp, ibâdet ederlerdi. Fekat, zulm ve hakâret görürlerdi. Îsâ aleyhisselâmdan
bir rivâyete göre, binyediyüzbes [1705] sene önce, Mûsâ “aleyhisselâm”
tevellüd etdi. Annesi bunu bir besige koyup, Nil nehrine bırakdı. Besik
Fir’avnın serâyı önünden geçerken, Fir’avnın zevcesi (Âsiye) bunu alıp büyütdü.
Kırk yasına gelince, akrabâlarını ögrenip, onların yanına gitdi. Kendisinden üç yas
büyük olan Hârûn ile bulusdu. Birgün, bir Mısrlı kâfirin [kıptînin], Benî-Isrâîlden
birine iskence etdigini gördü. Kurtarırken, kıptî öldü. Korkup, Medyen sehrine gitdi.
Orada Su’ayb aleyhisselâmın kızı ile evlendi. Ona, on sene hizmet etdi. Mısra
dönmek için yola çıkdı. Yolda Tûr dagında, Allahü teâlâ ile konusdu. Mısra gelip
Fir’avnı dîne da’vet etdi, Benî Isrâîle serbestlik verilmesini istedi. Fir’avn kabûl
etmedi. (Mûsâ büyük sihrbâzdır. Bizi aldatıp, memleketimizi elimizden almak istiyor)
dedi. Yanındaki vezîrlere sordu. Onlar da, (Sihrbâzları topla, onu maglûb
etsinler) dediler. Sihrbâzlar geldiler. Mısr halkı önünde, ipleri yere atdılar. Her ip,
yılan görünüp, Mûsâ aleyhisselâma dogru yürüdü. Mûsâ “aleyhisselâm” asâsını yere
bırakdı. Büyük yılan oldu. Ipleri yutdu. Sihrbâzlar sasırdı. Îmân etdiler. Fir’avn
kızdı. (O, sizin ustanız imis. Ellerinizi, ayaklarınızı kesecegim. Hepinizi hurma dallarına
asacagım) dedi. (Biz Mûsâya inandık. Onun Rabbine sıgınıyoruz. Yalnız
Onun afv ve merhametini isteriz) dediler. Kâfirlerin suları kan oldu. Kurbaga yagdı.
Cild hastalıkları ve üç gün karanlık oldu. Fir’avn, bu mu’cizeleri görünce korkdu.
Izn verdi. Mûsâ aleyhisselâm, Benî Isrâîl ile, Mısrdan çıkıp, Kudüse dogru giderken,
Fir’avn pismân oldu. Askerleri ile arkalarına düsdü. Süveys körfezi açılıp,
mü’minler karsıya geçdi. Fir’avn geçerken, deniz kapandı. Fir’avn askeri ile birlikde
boguldu. Benî Isrâîl, yolda öküze tapanları gördüler. (Biz de böyle tanrı isteriz)
dediler. Mûsâ aleyhisselâm, (Allahdan baska ma’bûd yokdur. Allah sizi
kurtardı) dedi. Sonra Tîh çölüne düsdüler. Yolu sasırdılar. Aç ve susuz kaldılar.
Gökden (Men) ve (Selva) inerdi. Bunları yirlerdi. Asâsı ile yere vurdu. Su çıkdı.
Bundan içerlerdi. (Helva ile etden bıkdık. Bakla, sogan gibi seyler isteriz) dediler.
Mûsâ aleyhisselâmı gücendirdiler. Bunun için, kırk sene çölde kaldılar. Mûsâ
“aleyhisselâm”, Hârûn “aleyhisselâm”ı vekîl bırakıp, Tûr dagına gitdi. Orada
kırk gün ibâdet etdi. Allahü teâlânın kelâmını isitdi. (Tevrât) kitâbı kendisine indirildi.
Tîh çölünde, Sâmirî adında bir münâfık, herkesdeki altınları, süs esyâsını
eritip, bunlardan bir buzagı yapdı. (Mûsânın ilâhı budur. Buna tapınız!) dedi.
Tapmaga basladılar. Hârûn aleyhisselâmı dinlemediler. Mûsâ “aleyhisselâm” Tûrdan
gelip bu hâli görünce çok kızdı. Sâmirîye la’net etdi. Kardesinin sakalından tutup
darıldı. Pismân olup kendisine yalvardılar. (Tevrât)a göre ibâdet etmege basladılar.
Mûsâ “aleyhisselâm” ümmeti ile Lût gölünün cenûb tarafına geldi. (Üc bin
Unk) adında bir melik ile harb etdi. Serî’a nehri sarkındaki yerleri ele geçirdi. Erîha
sehri karsısındaki daga çıkdı. Ken’ân ilini uzakdan gördü. Yerine Yûsa’ aleyhisselâmı
halîfe bırakıp, yüzyirmi [120] yasında, orada vefât etdi. Erîha sehrini, sonra
Kudüsü, Amâlika kâfirlerinden Yûsa’ “aleyhisselâm” ele geçirdi. Yûsa’ “aleyhisselâm”,
Mûsâ aleyhisselâmın hemsîresinin ogludur. Yûsüf aleyhisselâmın soyundan
olan (Nûn)un ogludur. Mısrda dünyâya gelmisdir. Istanbula geldigi ma’lûm degildir.
Mûsâ aleyhisselâmdan yirmiyedi sene sonra, yüzyirmiyedi [127] yasında vefât
etdi. Kabri Nablüs sehrinde veyâ Halebe yakın Me’arre sehrinde veyâ Istan-
– 1151 –
buldadır. Hıristiyanlar buna Yesû’ diyor.
(Hadîka-tül-cevâmi’) de diyor ki: (Istanbulda, Beykoz tepelerinden birinde
ziyâret edilmekde olan kabrin, Yûsa’ Nebî oldugu söyleniyor ise de, târîhî bilgilere
uygun degildir. Bir Velî veyâ havârîlerden birinin kabri olabilir. Böyle ise, yine
kıymetlidir. Yûsa’ Nebînin kabri olup olmadıgını kesin olarak söylemek câiz degildir.
Buradaki mescidi, 1169 [m. 1755] da üçüncü Osmân hânın sadr-ı a’zamı Muhammed
Sa’îd pâsa yapdırdı. Mescidde sık sık mevlid okunur. Dinlemege akın akın
gidilirdi. Çok toplanıldıgından, üçüncü Selîm hân, fitneye sebeb olmamak için, burada
mesâyıhın zikr yapmasını men’ ve yalnız mevlid okunmasına izn verdi.)
Mûsâ aleyhisselâmdan sonra yine bozuldular. Yetmisbir fırkaya ayrıldılar.
Tevrâtı degisdirdiler. (Talmud) denilen din kitâbı yazdılar ki, (Misnâ) ve (Gamârâ)
diye iki kısmdır. (Mîzân-ül-mevâzîn) kitâbı, yehûdîlerin ve hıristiyanların ellerindeki
Tevrât ve Incîl dedikleri kitâbların Allah kelâmı olmadıklarını isbât
etmekdedir. Kitâb fârisîdir. Hakîkat Kitâbevi tarafından basdırılmısdır. Ikiyüzelliyedinci
sahîfesinde diyor ki, (Yehûdî i’tikâdına göre, Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma,
Tûr dagında Tevrât kitâbını verdigi gibi, ba’zı ilmleri de ilhâm eylemis. Mûsâ,
bu ilmleri Hârûna, Yûsa’a ve El-Ye’âzâra bildirmis. Bunlar da, sonra gelen peygamberlere
ve nihâyet mukaddes Yehûdâya bildirmisler. Bu da, mîlâdın ikinci asrında,
bu ilmleri, kırk senede, bir kitâb hâline getirmis. Bu kitâba (Misnâ) denilmis.
Mîlâdın üçüncü asrında Kudüsde ve altıncı asrında Bâbilde Misnâya birer serh
yazılmıs. Bu serhlere (Gamârâ) denilmis. Misnâ ile iki Gamârâdan birini, bir kitâb
hâline getirip, bu kitâba (Talmud) demislerdir. Kudüs Gamârâsından meydâna
gelen Talmuda (Kudüs Talmudu), Bâbil Gamârâsından meydâna gelene (Bâbil
Talmudu) demislerdir. Hıristiyanlar bu üç kitâba düsmandır. Bu düsmanlıklarının
sebeblerinden birisi, Îsâ aleyhisselâmı asmak için hâzırladıkları çarmıhı tasıyan
ve çarmıha gerilme hâdisesinde bulunan Sem’un, Misnâyı rivâyet edenler arasındadır
derler. Talmudda müslimânların inandıgı seyler de bulundugu için, hıristiyanlar,
müslimânları bu bakımdan da inkâr ediyorlar.) Yehûdîler kendi din
adamlarına (Haham) derler. El-Ye’âzâr, Suayb aleyhisselâmın oglu idi. 22, 43, 64,
92, 99, 105, 356, 370, 372, 379, 389, 448, 452, 482, 488, 501, 522, 545, 693, 694, 695,
714, 715, 908, 913, 1034, 1044, 1082, 1101, 1105, 1106, 1110, 1126.
694 — MÛSÂ CÂRULLAH BEYKIYEF: Rusyada dinde reformcudur. Ehl-i
sünnet düsmanıdır. (Fâideli Bilgiler) kitâbımıza bakınız!
695 — MÛSÂ KÂZIM: Oniki imâmın yedincisidir. Ca’fer-i Sâdıkın oglu,
imâm-ı Alî Rızânın babasıdır. 128 [m. 745] de Medînede tevellüd ve 183 [m.
799] de Bagdâdda habshânede vefât etdi. Kâzimiyyededir. Mehdî, sonra Hârûn
Resîd kendisini Medîneden Bagdâda getirip habs etdiler. Ismâ’îliyye fırkası bunun
imâmlıgını inkâr etdi. 62, 455, 1061, 1084, 1162, 1175.
696 — MÜSEYLEME-TÜL KEZZÂB: Yemâmede, Peygamber oldugunu iddi’â
eden bir yalancıdır. Önce îmâna gelmisdi. Mürted oldu. Ebû Bekr-i Sıddîkın
“radıyallahü anh” hilâfetinin ikinci senesinde, Hâlid bin Velîdin askeri ile Yemâmede
büyük muhârebe yapdı. Mürtedlerden yirmibin, müslimânlardan ikibin kisi
öldü. Müseyleme askeri maglûb oldu. Hazret-i Hamzanın “radıyallahü anh” kâtili
olan Vahsî, hazret-i Hamzayı sehîd etmis oldugu kılınc ile Müseylemeyi öldürdü.
Hazret-i Ömerin büyük kardesi Zeyd bin Hattâb bu muhârebede bayrak tasıyordu.
Bu ve hatîb-i nebevî Sâbit bin Kays Ensârî ve Ebû Dücâne ve Ebû Huzeyfe-
tebni Utbe ve üçyüzaltmıs Muhâcir ve o kadar Ensâr ve binden fazla Tâbi’în
sehîd oldu. Yetmisden ziyâdesi kurrâ hâfız idi. 423, 1090, 1091, 1187.
697 — MÜSLIM “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebül-Hüseyn Müslim bin Haccâc
Kuseyrî, Sâfi’îdir. Hadîs âlimlerinin en üstünlerindendir. 206 [m. 821] da Nîsâpûrda
tevellüd, 261 [m. 875] de orada vefât etdi. (Sahîh-i Müslim) kitâbı, (Buhâ-
– 1152 –
rî)den sonra, müslimânların en kıymetli temel kitâbıdır. Içinde yedibinikiyüzyetmisbes
[7275] hadîs vardır. Bu iki kitâba (Sahîhayn) denir. Imâm-ı Buhârî ile
Nîsâpûrda bulusdu. 386, 423, 476.
698 — MUSTAFÂ ÂTIF: Defterdâr Mustafâ Âtıf efendi, Istanbulludur. [1104]
de Vefâda kütübhâne yapdı. 1155 [m. 1742] senesinde vefât etdi.
699 — MUSTAFÂ BEKRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kutb-üd-dîn Mustafâ bin
Kemâlüddîn 1099 [m. 1688] da Sâmda tevellüd, 1162 [m. 1749] de orada vefât etdi.
Fıkhı Abdülganî Nablüsîden, tesavvufu Abdüllatîf-i Halvetîden aldı. Yazdıgı
kitâblar [222] yi asmakdadır. (El-hikem-ül-ilâhiyye vel-mevârid-ül-behiyye) ve (Elvasıyyet-
ül-celiyye) ve (Ber-ül-eskâm) kitâbları çok kıymetlidir. 458.
700 — MUSTAFÂ HÂN-II: Sultân dördüncü Muhammedin oglu, birinci Mahmûd
ile sultân üçüncü Osmânın babalarıdır. 1074 [m. 1664] de tevellüd, 1115 [m. 1703]
de vefât etdi. 1106 [m. 1695] da halîfe oldu. Yeni Câmi’ yanında, Turhân sultân türbesindedir.
Babası da bu türbededir. Mustafâ hânın silâhdârı olan Çorlulu Alî pâsa
tarafından tersâne içinde iki katlı bir câmi’ yapılmısdır. Mihrâbı üstünde Kâ’be
tası yerlesdirilmisdir. Ikinci Mustafâ hânın zevcesi Sâliha sultân, oglu Birinci Mahmûd
hân zemânında, Azâbkapısı dâhilinde sebîl ve çesme, hamâm, mekteb yapmıs
ve Arab câmi’ini tecdîd ve tevsî’ eylemisdir. Ta’mîr târîhinin 1147 [m. 1734] oldugu,
sâdırvânı etrâfındaki beytlerde yazılıdır. 347, 622, 1071, 1184, 1188, 1191.
701 — MUSTAFÂ HÂN-III: Sultân üçüncü Ahmedin oglu, üçüncü Selîm hânın
babasıdır. 1129 [m. 1717] da tevellüd, 1187 [m. 1774] de vefât etdi. 1171 [m. 1757]
de halîfe oldu. Yapdırmıs oldugu Lâleli câmi’inin yanındaki türbededir. Dört kerîmesi
ile iki oglu da buradadır. Fâtih câmi’ini yeniden yapdırdı. Çakmakçılar yokusunda
kendi adında bir câmi’i vardır. [1174] de Kâdî-köy Iskele câmi’ini yapdırdı.
1177 [m. 1763] de Pâsabagçe Incirliköy câmi’ini yapdırdı. Üsküdârda Ayazma
câmi’ini de 1174 [m. 1760] de yapdırmısdır. 1167, 1176, 1184.
702 — MUSTAFÂ KEMÂL PÂSA: 1881 de Selânikde dogdu. Osmânlı ordusunda
subay oldu. 1923 de Lozan antlasması ile Osmânlı devletine son verip,
Türkiye Cumhûriyyetini kurdu. 1934 de Atatürk soyadını aldı. 1938 de Istanbulda
vefât etdi. Ankaradadır.
703 — MUSTAFÂ NÂILÎ: Sultân Abdül’azîz hân zemânında sadr-ı a’zam
[Bas vekîl] idi. Kabri Fâtih Câmi’i yanındadır.
704 — MUSTAFÂ RESÎD PÂSA: 1262 [m. 1846] da sadr-ı a’zam oldu. 1274 [m.
1857] de öldü. 1252 [m. 1836] de Londra sefîri iken mason oldu. Bir sene sonra hâriciye
nâzırı oldu. Ingilterenin Osmânlı sefîri lord Redcliffe ile berâber hâzırladıkları
(Tanzîmât fermânı)nı sultân Abdülmecîd hâna tasdîk etdirerek, Osmânlı
türklerinin din, ahlâk, fen, teknikdeki muvâffakıyyetlerine büyük darbe indirdi.
26 Sa’bân 1255 [m. 1839] da Gülhâne meydânında okunan bu fermâna göre, birçok
sehrlerde mason locaları açılarak, gençler dinsiz yetisdirilmege baslandı.
Medreselerden fen dersleri kaldırılarak, din adamları câhil bırakıldı. Iktisâd doktoru
profesör Ömer Aksu, 22 Ocak 1989 târîhli Türkiye gazetesine verdigi beyânâtda,
(Bizde batılılasma hareketinin baslangıcı olarak, 1839 Tanzîmât fermânı gösterilir.
Biz, batıdan almamız gereken seyin teknoloji oldugunu, kültürün ise millî
olması gerekdigini görememisiz. Batılılasma hareketine, hıristiyanlıgı benimseme
olarak bakmısız. Mustafâ Resîd Pâsanın, ingilizlerle yapdıgı ticâret anlasması,
sanâyilesmemize büyük darbe vurmusdur) demekdedir. 1047.
705 — MUSTAFÂ SABRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Islâm halîfelerinin sonuncusu
olan sultân Vahîdeddîn hân zemânındaki islâm âlimlerindendir. Tokad
meb’ûsu idi. 4 Mart 1337 [m. 1919] de seyh-ul-islâm oldu. Yedi ay sonra yerine Hayderî
zâde Ibrâhîm efendi geçdi. 31 Temmuz 1920 de ikinci def’a seyh-ul-islâm olup,
iki ay sonra yerine, son seyh-ul-islâm olan Medenî Mehmed Nûrî efendi geçdi. Kay-
– 1153 – Se’âdet-i Ebediyye 3-F:73
seri medresesinde Divrikli hâcı Emîn efendiden ders okudu. [1277] de Tokadda tevellüd,
1373 [m. 1954] de Mısrda vefât etdi. 1340 [m. 1922] senesinde, Istanbuldan
Kâhireye hicret etdi. Orada yazdıgı arabî eserleri ile, zemânının âlimlerini hayretde
bırakdı. (Mevkıf-ül’akl) kitâbı dört cilddir. Burada Abdühün islâmı yıkmak için
çalısdıgını göstermekde, fikrlerini red etmekdedir. 399, 461, 485, 1072, 1122, 1193.
706 — MUTRIF BIN ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tâbi’îndendir.
Çok takvâ sâhibi idi. Doksanbes 95 [m. 714] senesinde vefât etdi. 694.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...