ALLAH VARDIR:
Ulemâ-i meshûreden seyh Muhammed Rebhâmî, (Riyâd-ün-nâsıhîn) sahîfe
15.de diyor ki: (Zâd-ül-mukvîn) kitâbında diyor ki, Rûm kayseri, yedinci Abbâsî
halîfesi Me’mûn bin Hârûna bir haberci gönderdi. Bunun yanında, heybetli, kendini
begenmis biri vardı. Haberci, halîfeye, (Bu adam dinsiz, kâfirdir. Bir yaratıcı
olduguna inanmıyor. Rûm papasları buna cevâb veremedi. Islâm âlimleri bunu
susdurursa, milyonlarca hıristiyanı ve müslimânı sevindirecekdir) dedi. Bagdâd
âlimleri, buna ancak Ahmed Nisâpûrî cevâb verir, dediler. Halîfe serâyda, belli gün
ve sâatde âlimlerin toplanmasını emr etdi. Nisâpûrî meclise geç geldi ve (yolda, acâib,
sasılacak birsey gördüm. Onu seyr edince, buraya geç kaldım. Dicle kenârında
gemi bekliyordum. Yerden büyük bir agaç çıkdı. Sonra yıkıldı, parçalandı.
Tahtalar hâsıl oldu. Sonra tahtalar birleserek, bir gemi oldu. Gemici olmadan, suda
hareket etdi) dedi. Rûm kâfiri bu sözleri isitince, yerinden fırladı ve (bu adam
deli olmus. Hiç böyle sey olur mu? Böyle söyliyen, yalancıdır ve buna aklı olmıyanlar
inanır) dedi. Nisâpûrî, söze karısarak, (Bunlar, kendi kendine olamayınca,
yer yüzündeki sasılacak seyler, kendi kendilerine nasıl var olur? Bunları yaratan
biri olmadıgını söyleyen dahâ ahmak ve alçak olmaz mı?) dedi. Kâfir, (Her seyin
bir yaratıcısı oldugunu simdi anladım ve buna inandım) diyerek LÂ ILÂHE ILLALLAH
diyerek müslimân oldu. Böyle bir hâdisenin, imâm-ı Gazâlî zemânında
da vâki’ oldugu rivâyet edilmekdedir. Halîfe Me’mûn, hicretin 218.ci senesinde
vefât etdi.
KALB TEMIZLIGI:
Tenbîh: Insanda iki dürlü kalb vardır. Birisi, bildigimiz, gögsümüzdeki et parçasıdır.
Buna (Yürek) diyoruz. Ikincisi, bu et parçasında bulunan bir kuvvetdir. Buna
(Gönül) diyoruz. Biz, kalb deyince, bu gönlü bildirecegiz. Inanmak ve inanmamak,
muhabbet ve düsmanlık bu kalbde olur. Insanın a’zâları bu kalbin emrindedir.
Temiz kalbin sâhibi akla uyar, hep iyi isler yapar. Kalbi bozuk, hasta olan, nefse
uyar, hep zararlı isler yapar. Ihlâs ile yapılan ibâdetler, bilhâssa nemâz kılmak,
kalbi temizler. Allahü teâlâ, kalbi bozan, hasta yapan seyleri harâm etmisdir.
Günâh isliyenin kalbi hasta olur. Günâhın büyüklügüne göre, hastalık hafîf veyâ
agır olur. Kalb hasta olunca, ibâdet yapmak güç olur. Kalb hastalıgının birinci ilâcı,
tevbe ve istigfârdır. Tevbenin kabûl olması için, günâhı terk etmek ve ibâdet yapmak
lâzımdır. Kalb hastalıgının ilâcı olan tevbenin kabûl olması için, en fâideli ibâdet,
nemâz kılmakdır. Hergün bir kerre nemâz kılmak, çok kolaydır. Hergün bes
kerre nemâz kılmak, kalbi hasta olanlara güç gelir. Hâlbuki, nemâz çok kılınırsa,
kalbde Allah sevgisi hâsıl olur. Allah sevgisi zemânla kalbi doldurur. Se’âdetlerin
en büyügü, kalbe Allah sevgisini yerlesdirmekdir. [Dünyâ isleri ile ugrasanların ve
geçici olan dünyâ ni’metlerine ve lezzetlerine kavusmagı düsünenlerin kalblerinde
Allah sevgisi kalmaz. Insanı bu felâketden kurtaran en kuvvetli ilâc, kelime-i
tevhîd okumakdır. Bunun için, Allahü teâlâ, sonsuz merhametinden dolayı, hergün
bir vakt degil, bes vakt nemâz kılmagı emr buyurmusdur. Allahü teâlânın bu
emri, insanlara sıkıntı vermek için degil, onları kalb hastalıgından kurtarmak
içindir.]
Nemâz dînin temelidir. Nemâz kılanın dîni saglam olur.
Nemâz kılmıyanın dîni yıkılır, yok olur.
Osmânlılar zemânında gençler, dinlerini ve vatan sevgisini ögrenmek için, bir
âlimin, bir velînin etrâfına toplanırlardı. Büyük âlimlerin gösterdigi yola (Tarîkat)
denildi. Tarîkatlar etrâfa yayıldı. Müslimânlar ve vatan sevgisini ögrenen gençler,
çogaldı. Hükûmetleri ele geçiren masonlar, bu hâli görünce, tarîkatlara dinsiz, soysuz
kimseleri karısdırdılar. Hakîkî müslimânlar azalıp, kalmayınca, tarîkatlar,
dinsizlerin, ahlâksızların elinde kaldı.
– 1058 –
SE’ÂDET-I EBEDIYYE KITÂBINDA
ADI GEÇENLERIN HÂL TERCEMELERI
Kitâbda yazılı binyirmi [1020] ism, harf sırası ile asagıdadır. Herbirinin kitâbda
bulundugu sahîfelerin numarası, hâl tercemelerinin sonuna yazılmısdır. Târîhler
hicrî seneye göredir. Basında (m.) bulunanlar mîlâdî senedir.
1 — ABBÂS “radıyallahü anh”: Abdülmuttalibin en küçük ogludur. Resûlullahın
amcasıdır. Üç yas büyükdür. Bedr gazâsında düsman askeri arasında idi. Müslimânların
eline esîr düsdü. Kendisi için ve kardeslerinin ogulları Ukayl ve Nevfel
bin Hâris için para verip kurtuldular. O sene îmân etdi. En son hicret eden budur.
Mekkenin fethinde ve Huneyn gazâsında Resûlullahın yanında bulundu. 32 [m. 652]
senesinde seksensekiz yasında vefât etdi. Bakî’de medfûndur. Uzun boylu, beyâz
ve güzel idi. Abbâsî halîfeleri hazret-i Abbâsın soyundandır. Abbâsî devletinin bayragının
rengi siyâh idi. Me’mûn yesile çevirdi. (Eshâb-ı Kirâm) kitâbında genis bilgi
vardır. 62, 350, 376, 389, 447, 450, 506, 995, 1065, 1068, 1098, 1129, 1185.
2 — ABDUH: Muhammed Abduh, islâm âlimlerinin büyüklügünü, üstünlüklerini
anlıyamıyan bir din adamıdır. Kâhire mason locası reîsi olan Cemâleddîn-i Efgânînin
(din adamı perdesi altında islâmı içerden yıkmak) propagandalarına aldanmısdır.
1265 [m. 1849] de Mısrda tevellüd, 1323 [m. 1905] de vefât etdi. (Fâideli Bilgiler)
kitâbında Abduh hakkında genis bilgi verilmisdir. 195.ci sırada Cemâleddîn ismine
bakınız! 461, 462, 765, 861, 887, 1086, 1117, 1140, 1141, 1154, 1160, 1162, 1169, 1192.
3 — ABDÜL’AZÎM-I MÜNZIRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hâfız Abdül’azîm-
i Münzirî Kayrivânî, Mısrlıdır. Sâfi’î mezhebindendir. 581 [m. 1185] de
tevellüd, 656 [m. 1258] de vefât etdi. (Ettergîb vetterhîb) hadîs kitâbı çok kıymetlidir.
Türkçe tercemesi, yedi cild hâlinde, Istanbulda (Hikmet Kitâbevi) tarafından
m.1993 de nesr edilmisdir. 313, 419, 458.
4 — ABDÜL’AZÎZ HÂN: Osmânlı pâdisâhlarının otuzikincisi ve islâm halîfelerinin
doksanyedincisidir. Sultân ikinci Mahmûdun ikinci ogludur. 1245 [m. 1830]
de tevellüd edip, 25 Hazîran 1277 [m. 1861] de halîfe oldu. 1288 [m. 1871] de tramvay
isletdi. 1292 [m. 1875] de galata tünelini yapdırdı. 1293 [m. 1876] de Dolmabagçe
serâyından alınıp, Topkapı serâyına habs edildi. Birkaç gün sonra Midhat
pâsa ve serasker [savunma bakanı] Hüseyn Avnî pâsa ve arkadasları tarafından,
Fer’ıyye serâyında Kur’ân-ı kerîm okurken bilek damarları kesdirilerek sehîd
edildigi, sultân Vahîdeddînin bas kâtibi Alî Fuad begin hâtıralarında yazılıdır.
Fer’ıyye serâyı, Besiktas ile Ortaköy arasında, Galata-serây lisesinin orta kısmı olan
yalıdır. Sultân Mahmûd türbesindedir. Sultân Murâd, bu ölümü isitince, korkudan
aklı bozuldu. (Eshâb-ı Kirâm) kitâbında Abdül’azîz ismine bakınız! Vâlidesi Pertevniyal
Vâlide Sultân olup, Istanbulda Akserâyda bir mescid ve bir mekteb yapdırmısdır.
Kabri mescidin yanındadır. 51, 1063, 1153, 1161, 1197.
5 — ABDÜL’AZÎZ-I DEHLEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdül’azîz bin
Hamîdeddîn-i Dehlevî, 741 [m. 1340] senesinde Hindistânda vefât etdi. Fârisî
(Umde-tül-islâm) kitâbı çok kıymetlidir. m.1989 da, Hakîkat Kitâbevi basdırmısdır.
Abdürrahmân bin Yûsüf bunu 950 [m. 1543] de türkçeye çevirmis ve (Imâdül-
islâm) adı ile 1290 [m. 1872] da Istanbulda basılmısdır.
6 — ABDÜL’AZÎZ-I DEHLEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sâh Abdül’azîz Gulâm
Halîm-i Fârûkî Dehlevî, 1159 [m. 1745] da Delhîde tevellüd, 1239 [m. 1824] senesinde
orada vefât etdi. Hind âlimlerinin büyüklerindendir. Meshûr sâh Veliyyullah
Ahmed Sâhib Dehlevînin ogludur. Derin hadîs âlimidir. Çok kitâb yazdı. Eserlerinin
en kıymetlisi (Tuhfe-i isnâ aseriyye)dir. Fârisî olup, bin sahîfeye yakındır. 1266
[m. 1849] senesinde Delhîde basılmısdır. Istanbul Üniversite ve Süleymâniyye ve Bursa
kütübhânelerinde vardır. Yeniden tab’ edilerek, m.1988 de, Hakîkat Kitâbevi ta-
– 1059 –
rafından nesr edilmisdir. Sî’î adındaki kimselerin yanlıs yazılarına vesîkalarla cevâb
vermekdedir. 1227 [m. 1811] senesinde, Hindistânda hâfız Muhammed bin Muhyiddîn
Eslemî tarafından arabîye terceme edildi. Bu arabîyi Irâk âlimlerinden Ebülfevz
Muhammed Emîn bin Alî Süveydî ve ayrıca seyyid Mahmûd Sükri Âlûsî 1301 [m.
1883] de arabî olarak kısaltmıslardır. (Muhtasar-ı Tuhfe) adındaki ikincisi, 1315 [m.
1896] de Bombayda ve 1373 [m. 1953] de Kâhirede ve 1396 [m. 1976] da, ofset yolu
ile Istanbulda basıldı. Bekara sûresinin yüzseksendördüncü âyetine kadar ve
yirmidokuzuncu ve otuzuncu cüz’lerin fârisî tefsîri olan (Tefsîr-i Azîzî)si de çok kıymetlidir.
1386 [m. 1966] da Kâbil sehrinde basılmısdır. 455, 765, 903, 993, 1011.
7 — ABDÜL’AZÎZ BIN SÜ’ÛD: Sü’ûd ogullarından iki Abdül’azîz vardır. Birincisi
Abdül’azîz bin Muhammed bin Sü’ûd olup, 1134 [m. 1721] de tevellüd, 1217
[m. 1803] de Der’ıyye câmi’inde bir sî’î tarafından hançerle öldürüldü. 1178 [m. 1765]
de vehhâbîlerin ikinci reîsi oldu. 1217 [m. 1803] de Tâifde Ehl-i sünnet âlimlerini ve
kadın, çocuk, binlerce müslimânı katl etdi. Açlıkdan ölenler de çokdu.
Ikincisi, Abdül’azîz bin Abdürrahmân bin Faysal olup, 1297 [m. 1880] de Rıyâdda
tevellüd, 1372 [m. 1953] de vefât etdi. Sü’ûdî hükûmetinin ondokuzuncu reîsidir.
Birinci cihân harbinde Ingilizlerle birlikde Osmânlılara karsı harb etdi. O zemân
Necdde bundan baska, ibn-ür-Resîd kabîlesi de vardı. Ibn-ür-Resîd, Osmânlılara
sâdık kalıp, Türklerle birlikde Ingilizlere ve Sü’ûd ogullarına karsı
harb etdi. Sulh oldukdan sonra, Abdül’azîz, Ibn-ür-Resîdi öldürtdü. 13 Ramezân
1338, 1 Hazîran 1920 târîhli Istanbul gazetelerinde su haber okundu:
(Arabistânın baslıca iki hâkiminden biri olan Necd emîri Ibn-ür-Resîdin öldürüldügünü
on Mayıs târîhli The Times gazetesi yazmısdır. Harb esnâsında Ibn-ür-
Resîd Türkiye ile isbirligi yapmısdı. Ibn-üs Sü’ûd ise, Ingilizlerle birlikde Ibn-ür-
Resîde ve Türklere karsı harb etmisdi.) 1337 [m. 1919] ilk aylarında Kuwaitden Riyâda
gelerek vehhâbîlerin basına geçdi. 1342 [m. 1924] de Ingilizler Tâifi ve Mekkeyi,
serîf Hüseyn efendiden alarak, buna verdiler. 1351 [m. 1932] de Sü’ûdî hükûmeti
kurmasını sagladılar. 9 Eylül 1926 da Istanbulda çıkan Son Sâat gazetesi
su haberi vermisdi:
MEDÎNE BOMBARDIMANI
Abdül’azîz tarafından Medîne-i münevverenin bombardıman edilmesi, Hindistân
halkı arasında galeyân yapdıgını yazmısdık. Hindistânda çıkan (The Times of
India) diyor ki: Son zemânlarda Medîneye hücûm ve Kabr-i Nebevîyi bombardıman
haberlerinin Hind müslimânlarında husûle getirdigi te’sîri hiçbir hâdise vücûde
getirmemisdir. Hindistânın her tarafında bulunan müslimânlar, bu hâdise dolayısı
ile o makâm-ı mukaddese ne derece hurmetkâr olduklarını göstermislerdir.
Hindistânda ve Îrândaki bu mühim teessürât, hiç sübhesiz Ibni Sü’ûd üzerinde te’sîr
yapacak ve onu bütün Islâm memleketlerinin nefretini kazanmamak için, böyle hareketlerde
bulunmakdan men’ edecekdir. Hind müslimânları, Ibn-üs-Sü’ûde bu fikrlerini
açıkça bildirmislerdir. 461.
8 — ABDÜLBEHÂ ABBÂS: Behâullahın büyük ogludur. Bu da zındık idi. Sultân
Hamîd hân, hal’ oluncaya kadar Akkada habs edildi. Hayfaya yerlesdi. Mısr, Avrupa
ve Amerikaya giderek Behâîligi yaydı. 1339 [m. 1921] da öldü. Hayfaya gömüldü.
Bâbın kemikleri de Îrândan buraya getirildi. Yerine, oglu Sevkî geçdi. 483, 1179.
9 — ABDÜL EHAD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâm-ı Rabbânînin babasıdır.
[927] de tevellüd etdi. Genç iken, Hindistânın büyük Evliyâsından olan Abdülkuddüs
“kuddise sirruh” hazretlerinin sohbetinde bulundu. Ilm ögrenmesini emr
etdi. Tahsîlden dönünce, hocası [944] de ölmüsdü. Oglu olan Rükneddîn-i Çestî
“kuddise sirruh” hazretlerinin sohbetinde yetisdi. Kâdirî ve Çestî yolunda kemâle
erdi. Seksen yasında iken 1007 [m. 1598] senesinde vefât etdi. Serhend sehri dısında
simâl tarafında medfûndur. Yedi oglu vardı. Dördüncüsü, Imâm-ı Rabbânî
– 1060 –
hazretleri idi. 93, 946, 962, 1064, 1163.
10 — ABDÜLFETTÂH-I BAGDÂDÎ AKRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hâlid-
i Bagdâdînin talebelerindendir. Senelerce Istanbul halkını irsâd etdi. Binikiyüzseksenbir
1281 [m. 1865] Muharrem ayının dokuzuncu Cum’a günü vefât etdi.
Üsküdârda Eski vâlide câmi’inden Karaca-Ahmed mezârlıgına çıkan yol ile (Selîmiye-
Baglarbası) caddesinin kesisdigi kösedeki, Seyh-ul-islâm Ârif Hikmet begin
kabristânındadır. Ârif Hikmet beg yüzbesinci seyh-ul-islâm olup, 1275 [m. 1858]
de vefât etmisdir. Dedesi vezîr Ismâ’îl Râif pâsa ile, babası kadı-asker Ismet
efendi de bu kabristândadır. Medînede, büyük kütübhâne yapdırmısdır. 1198.
11 — ABDÜLGANÎ NABLÜSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Ismâ’îl
Nablüsîdir. 1050 [m. 1640] de Sâmda tevellüd, 1143 [m. 1731] de vefât etdi. Sâmdadır.
Fıkh, tefsîr ve hadîs ilmlerinde ve tesavvufda çok derin âlim idi.Alâüddîn Attârın
“kuddise sirruh” rûhâniyyetinden de feyz aldı. Istanbulda, Mısrda ve Hicâzda
da ders verdi. Yüzden fazla degerli kitâb yazdı. (Hadîka) kitâbı, Birgivînin (Tarîkat-
i Muhammediyye)sinin serhıdir. (Kesf-ün-nûr an eshâb-il-kubûr) kitâbında,
Tâcüddîn-i Hindînin, râbıtayı isbât eden (Tâciyye) risâlesine yapdıgı serhde, Evliyânın
öldükden sonra da kerâmet sâhibi olduklarını ve rûhlarından istigâse ve istifâde
edilecegini çok güzel anlatmakdadır. Birinci kitâb, Süleymâniyye kütübhânesinde
(Es’ad efendi) kısmında [3601] sayı ile mevcûddur. (Hulâsat-üt-tahkik) kitâbı,
mezheblerin birlesdirilemiyecegini isbât etmekdedir. (Kesf-ün-nûr) ve (Hülâsat-
üt-tahkîk) kitâbları, Hakîkat Kitâbevi tarafından yeniden tab’ edilmisdir. Sâm
matba’asında ilk basılan, bunun (Evrâd) kitâbıdır. 248, 419, 438, 458, 463, 497, 629,
635, 639, 730, 843, 1074, 1083, 1132, 1153, 1159, 1191.
12 — ABDÜLHAK-I DEHLEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Seyfeddîndir.
Hindistânın büyük âlimlerindendir. 958 [m. 1551] de tevellüd, 1052 [m. 1642]
de vefât etdi. Muhammed Bâkî-billahın talebelerindendir. Hicâzda hadîs âlimi oldu.
Delhîdedir. Çok kitâb yazdı. (Medâric-ün-nübüvve) ve (Merec-ül-bahreyn) ve
(Esi’at-ül-leme’ât) ismindeki (Miskât) serhı kitâbları fârisî olup, Hindistânda basılmısdır.
278, 349, 357, 426, 455, 456, 457, 478, 730, 733, 771.
13 — ABDÜLHAK-I SÜCÂDIL SERHENDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin yetisdirdigi büyüklerdendir. Urvetül-vüskâ Muhammed
Ma’sûmu gasl etdi. Fârisî (Serh-ı Vikâye) ve (Mesâil-i serh-ı Vikâye) fıkh
kitâbları meshûr olup, her ikisi de Hindistânda basılmısdır. 181.
14 — ABDÜLHAKÎM EFENDI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Zâhir ve bâtın ilmlerinde
kâmil ve dört mezhebin de fıkh bilgilerinde mâhir, veliy-yi kâmil idi. Rûh bilgilerinin
mütehassısı idi. Binikiyüzseksenbir 1281 [m. 1865] senesinde Van vilâyetinin
Baskale sehrinde tevellüd, 1362 [m. 1943] de, Eyyûbde Murtedâ efendi tekkesi
câmi’i imâmı iken, tevkîf edilip, Ankarada vefât etdi. Baglumda medfûndur. Babası
seyyid Mustafâ, seyyid Tâhâ-i Hakkârînin “kuddise sirruh” oglu olan, seyyid
Ubeydüllahın talebesi idi. Seyyid Mustafâ çok kâmil idi. Gördügü kimsenin, hangi
nemâzı kılmadıgını, yüzünden anlardı. Bunun babası, seyyid Muhyiddîndir. Onun
babası, seyyid Muhammed, bunun babası da, seyyid Abdürrahmândır. Imâm-ı Alî
Rızâ bin Mûsâ Kâzım soyundan olup, Seyyid oldukları, Irâkdaki ser’î mahkeme defterlerinde
yazılı oldugu gibi, seyyid Abdülkâdir-i Geylânînin torunu olan seyyid Abdürrezzakın
mübârek el yazısı ile de tasdîk edilmis oldugu, Van mebûsu Ibrâhîm Arvâsın
1371 [m. 1952] de basdırdıgı (Seyâhatnâme-i Kâsım-ı Bagdâdî) kitâbında yazılıdır.
4, 10, 33, 46, 50, 73, 76, 146, 238, 260, 276, 291, 334, 378, 386, 393, 402, 413, 421,
454, 462, 486, 534, 579, 617, 639, 651, 656, 715, 729, 735, 743, 747, 791, 877, 917, 922,
923, 969, 988, 1053, 1057, 1075, 1112, 1134, 1169, 1171, 1191, 1193.
15 — ABDÜLHAKÎM-I SIYALKÛTÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Imâm-ı Rabbânî
hazretlerinin sınıf arkadası idi. Hocaları mevlânâ Kemâleddîn-i Kismîrî idi. Ba-
– 1061 –
bası Semseddîn Muhammeddir. 1067 [m. 1656] senesinde, Siyâlküt sehrinde vefât
etdi. Hanefî fıkh ve kelâm âlimidir. (Beydâvî)ye hâsiyesi, Sa’deddîn-i Teftâzânînin
(Serh-ı akâ’id)ine hâsiyesi ve Ahmed Hayâlînin Teftâzânî serhıne yapdıgı hâsiyenin
de (Siyalkûtî hâsiyesi) ve Teftâzânînin (Mevâkıf serhı)ne ve (Mutavvel) adındaki
Beyân ve Me’ânî kitâbına hâsiyesi ve (Ed-Dürret-üssemîne fî-isbât-il-vâcib-i
teâlâ) kitâbı meshûrdur. 864. cü isme bakınız! 456, 1124.
16 — ABDÜLHÂLIK-I GONCDÜVÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Vilâyet
yolunun rehberlerindendir. Islâm âlimlerinin büyüklerindendir. Buhârâda Goncdüvân
köyünde tevellüd ve 575 [m. 1180] de orada vefât etdi. Yirmiiki yasında iken
Buhârâda Yûsüf-i Hemedânî hazretlerinin sohbetinde kemâle geldi. Imâm-ı Mâlik
soyundandır. Babası Abdülcemîl, Malatyalı idi. Hızır aleyhisselâmdan ders aldı.
Tesavvufda meshûr olan (Onbir temel kelime) Abdülhâlık Goncdüvânînin sözlerindendir.
(Vasıyyetnâme) kitâbında diyor ki, (Sana vasıyyet eylerim ey ogul ki,
her hâlinde ilm ve edeb ve takvâ üzere ol! Islâm âlimlerinin kitâblarını oku! Fıkh
ve hadîs ögren! Câhil tarîkatcılardan sakın! Söhret yapma! Söhretde âfet vardır.
Çok simâ’ eyleme! Çok simâ’, kalbde nifak yapar, kalbi öldürür. Simâ’ı inkâr da
etme ki, büyüklerin çogu simâ’ yapmıslardır. Arslandan kaçar gibi, câhillerden kaç!
Bid’at sâhibi, sapıklar ile ve dünyâya düskün olanlar ile arkadaslık etme! Halâldan
yi! Çok gülme! Kahkaha ile gülmek, gönlü öldürür. Herkese, sefkat ve merhamet
et! Kimseyi hakîr görme! Kimse ile münâkasa, mücâdele etme! Kimseden
birsey isteme! Tesavvuf büyüklerine dil uzatma! Onları inkâr eden felâkete düser.
Mayan fıkh ve evin mescid olsun!) Pencere camı bunun zemânında kesf edildi. 957,
969, 1098, 1105, 1191, 1193.
17 — ABDÜLHAMÎD HÂN-I “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdisâhlarının
yirmiyedincisi ve islâm halîfelerinin doksanikincisidir. Sultân üçüncü Ahmedin
oglu, sultân dördüncü Mustafâ ile, sultân ikinci Mahmûdun babalarıdır. 1137
[m. 1725] de tevellüd etdi. 1187 [m. 1773] de halîfe oldu. 1203 [m. 1789] de vefât
etdi. Sirkecide, dördüncü vakf hânı karsısında, kösedeki türbededir. Oglu dördüncü
Mustafâ hân da bu türbededir. Türbede, Yeni câmi’ tarafındaki dıvardaki dolaba
yerlesdirilmis tasda Resûlullahın mubârek ayaklarının izleri mevcûddur.
Türbe yanındaki ince san’atlı olan sebili, cumhûriyyet devrinde Gülhâne parkı kapısı
karsısına nakl edilmisdir. Yerine üçüncü Selîm hân geçdi. Vâlidesi Râbi’a sultânın
rûhu için, [1192] de, Beglerbeginde, deniz kenârında, bir minâreli câmi’
yapdırdı. Ikinci minâresini sultân Mahmûd yapdırdı. Emîrgân câmi’ini de birinci
Abdülhamîd hân yapdırmısdır. Eski ismi Emîrgün idi. Çünki, dördüncü Murâd hân
Revân [Erivan] kal’asını feth edince, kal’a kumandanı Mirgün oglu, afv diledi. Kabûl
edilip, sî’îlik propagandası yapmamak sartı ile, pâsalık rütbesi ve ayrıca Emîrgânda
bir serây kendine verildi. Mirgün oglu burada kaldı. Fekat, sultân Murâd vefât
edince, yerine geçen kardesi, sultân Ibrâhîm hân zemânında, kızılbaslık propagandasına
baslayıp, müslimânları aldatdıgı görülünce, bası kesildi. Halk arasında
kesikbas denilen mezârda, iste bu hurûfî babası yatmakdadır. Hurûfîler ve mülhîdler,
bundan dolayı sultân Ibrâhîme düsman oldular. Bu mubârek Türk sultânına
deli Ibrâhîm dediler. Gençler de, bu yalana ve uydurma hikâyelere inanıyor. Bu
temiz sultâna ve afîfe zevcesi Turhân sultâna bilmiyerek dil uzatıyorlar. Sultân Ibrâhîm,
amcası Mustafâ hânın Ayasofyadaki türbesindedir. Emîrgân korusu simdi
belediyenin olup halk için umûmî bagçedir. 850 dönüm olup Mısr Hidîvi Ismâ’îl
pâsanın bagçesi idi. Köskü, tepededir. Ismâ’îl pâsa, Ibrâhîm pâsanın oglu olup, 1246
[m. 1830] da tevellüd ve 1313 [m. 1895] de vefât etdi. 1279 [m. 1863] da hidîv oldu.
1296 [m. 1879] da azl edildi. Yerine oglu Tevfîk pâsa geçdi. Bu, yirmialtı yasında
idi. Ingilizler bunun zemânında Mısrın idâresine karısdı. 1309 [m. 1892] da
vefât etdi. Yerine oglu Abbâs Hilmi pâsa geçdi. Onsekiz yasında idi. Çubukludaki
kösk ve koru bunun idi. Bunun yerine, 1332 [m. 1914] de Ismâ’îl pâsanın oglu
– 1062 –
Hüseyn Kâmil pâsa geçip, ittihâdcılara karsı oldu. 1335 [m. 1917] de Mısrda vefât
etdi. Yerine kardesi Ahmed Füâd geçip, 1340 [m. 1922] da, türklerden ayrılarak,
devlet reîsi demek olan melik adını aldı. 1354 [m. 1936] de vefât etdi. Yerine oglu
Fârûk melik oldu ise de, 1371 [m. 1952] de, askerî ihtilâl olarak yurd dısına çıkarıldı.
347, 1119, 1120, 1131, 1167, 1184.
18 — ABDÜLHAMÎD HÂN-II “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdisâhlarının
otuzdördüncüsü ve islâm halîfelerinin doksandokuzuncusudur. Sultân Abdülmecîd
hânın ikinci ogludur. 21 Eylül 1258 [m. 1842] de tevellüd, 1 Subat 1336
[m. 1918] da Beglerbegi serâyında vefât etdi. Çenberlitasda, dedesi sultân ikinci
Mahmûdun türbesindedir. Sultân Abdül’azîz hânı sehîd eden Midhat pâsa ve arkadasları
30 Mayıs 1293 [m. 1876] günü serây hazînesini ve sultân Azîz hânın sahsî
servetini de yagma etdikden sonra, sultân Abdülmecîdin Sevk-efzâ vâlide sultândan
olan birinci oglu besinci Murâdı o gün halîfe yapdılar. Otuzaltı yasında idi. Bes
gün sonra, 4 Hazîran 1293 [m. 1876] de sultân Abdül’azîz Fer’ıyye serâyında sehîd
edilince, sultân Murâdın sü’ûru bozuldu. Üç ay ve bir gün süren saltanatından sonra,
31 Agustos günü tahtdan indirildi. Çıragan serâyına götürüldü. Yirmisekiz sene
dahâ burada yasadı. 29 Agustos 1322 [m. 1904] de vefât edince, Eminönünde Turhân
vâlide sultân türbesine defn edildi. 11 Sa’bân 1293 ve 31 Agustos 1876 da ikinci
Abdülhamîd hânı halîfe yapdılar ve devlet islerine karısmaması, yalnız millet meclisinin
çıkaracagı kanûnlara göre hareket etmesi için söz aldılar. (Tanzîmât-i hayriyye)
ye sâdık kalacagını bildiren (Kanûn-ı esâsî)yi i’lân etdirdiler. Abdülmecîd hânın
ikinci oglu olan sultân Abdülhamîd onbir yasında iken annesi Tîr-i Müjgân ikinci
kadın efendi vefât etmisdi. Dördüncü kadın efendi Perestu sultân tarafından büyütüldü.
Pâdisâh olunca, bunu Valîde sultân i’lân etdi. Büyük kardesi ile berâber
tahsîl gördü. Arabca, farsca, fransızca ve dînî ilmlerde çok iyi yetisdirildi. (Türkiye
târîhi)nde diyor ki, (Ikinci Abdülhamîd hân, ittihâdcıların propaganda etdikleri
gibi câhil degil, onların hemen hepsinden dahâ bilgili idi.)Merkezi Selânikde
bulunan üçüncü ordunun genç subayları, Istanbula gelerek, 1327 [m. 1909] de halîfeyi
tahtından indirip, Selânige götürdü. Mâbeyn baskâtibi Es’ad beg (Hâtırât-ı
Abdülhamîd hân) kitâbında, ikinci Abdülhamîd hânın memlekete hizmetlerini uzun
yazmakdadır. 377, 399, 542, 636, 732, 1072, 1078, 1083, 1097, 1098, 1138, 1140, 1154,
1189, 1196, 1197.
19 — ABDÜLHAYY “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda Safâ sehrindendir.
Imâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetinde yıllarca bulundu. Çok feyzlere kavusdu.
Muhammed Ma’sûm hazretlerinin emrleri ile, (Mektûbât)ın ikinci cildini
topladı. Tesavvufu âsıklara bildirmek için, Pütne sehrine gönderildi. Orada bulunanları
irsâd eyledi. Velîler, halîfeler yetisdirdi. Kutb oldugu müjdelendi. Abdülhayy
Luknevî için 82. ci isme bakınız! 910, 952.
20 — ABDÜLKÂDIR-I GEYLÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhyiddîn
Ebû Muhammed bin Ebû Sâlih Mûsâ Cengî dost, Îrânın Geylân sehrinde, 471 [m.
1078] de tevellüd, 561 [m. 1166] de Bagdâdda vefât etdi. Babası hazret-i Hasenin
oglu Hasen-i müsennânın oglu Abdüllahın soyundandır. Hazret-i Hüseynin kızı
Fâtımanın Abdüllahın vâlidesi oldugu (Kısas-ı Enbiyâ)da yazılıdır. Bunun için Abdülkâdir-
i Geylânî, hem seyyid, hem de serîfdir. Anası Fâtıma binti Ebû Abdüllah
seyyidedir. Fıkh ve hadîs ilmlerinde müctehid idi. Önceden Sâfi’î mezhebinde
idi. Hanbelî mezhebi unutulmak üzere oldugundan, Hanbelî mezhebine geçdi.
Böylece, bu mezheb yayıldı. Önceleri ders verirdi. Çok meshûr oldu. Sonra tesavvufa
daldı. Cüneyd-i Bagdâdî yolundaki Ebû Sa’îd Alî Mahzûmîden feyz aldı.
Insanı Allahü teâlânın sevgisine kavusduran yol ikidir: Birisi (Nübüvvet yolu)
olup, aslın aslına kavusdurur. Eshâb-ı kirâmın hepsi, bu yoldan vâsıl oldular. Sonra
gelenlerden pekaz zevât da, bu yoldan ermisdir. Bu yolda sebebe, vâsıtaya lü-
– 1063 –
zûm yokdur. Bir kâmil ve mükemmilin sohbetinde kemâle geldikden sonra, feyzi
asldan alıp ilerlerler. Ikinci yol, (Vilâyet yolu)dur. Kutblar, Evtâd, Nücebâ, Büdelâ
ve bütün Evliyâ bu yoldan vâsıl olmusdur. Bu yola, (Sülûk yolu) da denir. Bu
yolda, vâsıta, aracı lâzımdır. Her iki yolun reîsi ve rehberi Resûlullahdır. Vilâyet
yolunun imâmı, feyz kaynagı, hazret-i Alîdir. Bu yolda, Resûlullah onu vekîl etmisdir.
Hazret-i Fâtıma ve Hasen ile Hüseyn onunla ortakdırlar. Bu yolda gidenlerin
hepsine feyz ve hidâyet, hazret-i Alînin aracılıgı ile gelir. Ondan sonra hazret-
i Hasen ve Hüseyn bu vazîfeyi teslîm aldı. Bunlardan sonra, sıra ile, oniki imâmın
evlâdına verildi. Sonları olan Muhammed Mehdîden sonra, baskasına verilmedi.
Bütün Evliyâya feyz ve hidâyet bunlardan gelmege devâm etdi. Abdülkâdir-
i Geylânî kemâle gelince, bu mansıb, ona verildi. Bundan sonra da, kimseye verilmedigi
kesf ve müsâhede ile anlasılmakdadır. Vefâtından sonra da, kıyâmete kadar,
herkese, feyz, rüsd ve hidâyet, onun rûhâniyyetinden gelmekdedir. Her asrda
gelen müceddidler, onun vekîlleridir. Imâm-ı Rabbânî (Nübüvvet yolu) ile
vâsıl oldugundan, vâsıtaya ihtiyâcları yokdur. Ebû Bekr-i Sıddîk, nübüvvet yolunda
Resûlullahın vekîlidir. 50, 60, 66, 90, 91, 120, 278, 281, 357, 456, 458, 509, 511,
766, 771, 909, 919, 922, 929, 958, 1016, 1061, 1164, 1169, 1171, 1180, 1181, 1193.
21 — ABDÜLKERÎM “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmdandır. Mu’âviye
“radıyallahü anh”ın Istanbulu feth etmek için, gönderdigi askerler arasında iken
hastalanarak, Akyazı ile Pazarköy arasında vefât etmisdir.
22 — ABDÜLKERÎM-I RÂFI’Î “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Muhammeddir.
623 [m. 1226] de Kazvinde vefât etdi. Sâfi’î âlimlerindendir. (Muharrer)
adındaki fıkh kitâbı meshûrdur. Bunu birçok âlimler serh etmisdir. Imâm-ı Nevevînin
(Minhâc) adındaki muhtasarı çok kıymetlidir. (Minhâc)ı da serh etmislerdir.
Bunların en kıymetlisi Ibni Hacer-i Mekkînin (Tuhfe-tül-muhtâc) adındaki serhıdir.
Dört cilddir. 415, 1156.
23—ABDÜLKUDDÜS: Babası Abdüllahdır. Muhammed bin Muhammed Ârif
Çestînin ve Dervis Muhammed Sühreverdînin halîfesi, imâm-ı Rabbânînin babası
Abdül-Ehad hazretlerinin üstâdı idi. Çok kitâbı vardır. Bunlardan (Envârül-uyûn)
meshûrdur. Buyururdu ki, (Hataralar, vesveseler iki dürlüdür: Birincisi, ibtilâ ve
imtihân için gelir. Bunlara günâh, cezâ olmaz. Yükselmege sebeb olurlar. Ikincisi,
sonsuz felâkete sebeb olur.) Oglu ve halîfesi Rükneddîne yazdıgı mektûbda buyuruyor
ki, (Vaktin kıymetini bil! Gece gündüz ilm ögrenmege çalıs! Her zemân
abdestli bulun! Bes vakt nemâzı, sünnetleri ile ve ta’dîl-i erkân ile, huzûr ve husû’
ile ve dînin sâhibinin bildirdigi gibi kılmaga çalıs! Bunları yapınca, dünyâda ve
âhıretde, sayısız ni’metlere kavusursun. Ilm ögrenmek, ibâdet yapmak içindir. Kıyâmet
günü, isden sorulacak, çok ilm ögrendin mi diye sorulmıyacakdır. Is ve ibâdet
de, ihlâs elde etmek içindir. Ihlâs da, hakîkî ma’bûd ve kaydsız, sartsız var olan
sevgiliyi sevmek içindir.) 944 [m. 1538] de, Hindistânda, Kenküh sehrinde vefât etdi.
Hâcı Abdülvehhâb-ı Buhârî bir tefsîr yazmısdı. Abdülkuddüs hazretlerine
gönderdi. Bir yerini açınca, Ehl-i beytin temizligini bildirirken, (Fâtıma son nefesinden
emîn idi. Onun sonu, elbette hayrlı idi) yazılmıs gördü. Bunun kenârına, (Bu
yazı, Ehl-i sünnet mezhebine uygun degildir) yazıp geri gönderdi. Abdülkuddüsün
yazısının dogru oldugu anlasıldı. Hâl tercemesi, 1036 da te’lîf ve 1336 da tab’
edilen fârisî (Siyer-ül-aktâb) kitâbında yazılıdır. 1060, 1163.
24 —ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın Hadîce-tül-kübrâdan
olan son çocugudur. Nübüvvetden sonra tevellüd edip, memede iken vefât
etdi. Tayyib ve Tâhir de denilir. Abdüllah vefât edince, Âs bin Vâil (Muhammed
ebter oldu) ya’nî soyu kesildi dedi. (Innâ a’taynâ) sûresi gelerek, Âs kâfirine Allahü
teâlâ cevâb verdi.
25 — ABDÜLLAH AGA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Üçüncü Murâd hânın bostancı
basıdır. 1000 [m. 1591] de Kısıklı câmi’ini yapdırdı. Beglerbeginde ıstavroz
– 1064 –
câmi’i ve Langada da bir câmi’i vardır. Kabri Kısıklı câmi’inin yanındadır.
26 — ABDÜLLAH BIN ABBÂS “radıyallahü anhümâ”: Resûlullahın en küçük
amcası olan Abbâsın ogludur. Hicretden üç yıl önce Mekkede tevellüd, 68 [m.
687] de, Tâifde vefât etdi. Uzun boylu, beyâz, güzel idi. 3, 71, 82, 208, 210, 376, 383,
387, 391, 392, 416, 452, 467, 505, 514, 516, 553, 620, 643, 781, 790, 1010, 1070,
1116, 1139, 1165.
27 — ABDÜLLAH BIN ABDÜLMUTTALIB “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Muhammed aleyhisselâmın mubârek babasıdır. Babasının onuncu ogludur. Onsekiz
veyâ yirmibes yasında iken, hazret-i Âmine ile evlendi. Birkaç ay sonra, Medîneye
giderken yolda, Resûlullah efendimiz dünyâya gelmeden yedi ay önce vefât
etdi. Hazret-i Hamza, Abdüllahdan, hazret-i Abbâs da, Hamzadan dahâ küçük
idi. 350, 375, 376, 378, 390, 391, 1051, 1068, 1078, 1139.
28—ABDÜLLAH BIN CAHS “radıyallahü anh”: Resûlullahın halası Ümeyme
ile Cahsın ogludur. Zevcât-ı tâhirâtdan Zeyneb binti Cahsın kardesidir. Habese
iki kerre hicret etdi. Birkaç kerre ordu kumandanı yapıldı. Bedr gazâsı esîrleri
için, Resûlullah hazret-i Ebû Bekre ve Ömere ve buna danısmısdı. Uhudda sehîd
olup, dayısı olan hazret-i Hamza ile bir mezâra defn edildi. 1196.
29 — ABDÜLLAH BIN EBÎ EVFÂ “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmdan, Kûfe
sehrinde, en son vefât eden budur. 86 [m. 705] senesinde vefât etdi. 441.
30 — ABDÜLLAH BIN FAYSAL: Terkînin torunudur. 1306 [m. 1888] da
Vehhâbî emîri idi. Babası Faysal zemânında, 1271 [m. 1854] senesinde, Ummâna
karsı harb ederek, vergiye baglamısdı. Medîne simâlindeki (Hâil)de bulunan Muhammed
ibnür-Resîde maglûb ve esîr oldu. 447.
31 — ABDÜLLAH BIN HANZALA “radıyallahü anhümâ”: Ensâr-ı kirâmın
büyüklerindendir. Uhud gazâsından bir yıl sonra dünyâya geldi. [63] yasında Abdüllah
bin Zübeyr vak’asında Medînede sehîd oldu. Babası Hanzala, Uhud gazâsına
çıkılacagı gece evlenmisdi. Ertesi gün sehîd olup, melekler yıkamısdı. Bunun
için (Gasîl-ül-melâike) ismi ile sereflenmisdi. 787.
32 — ABDÜLLAH BIN KEVÂ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tâbi’îndendir. Deve
vak’asında Alî “radıyallahü anh”ın yanında idi. 510.
33—ABDÜLLAH BIN MAHMÛD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mecdeddîn-i
Mûsulî denir. Hanefî mezhebi fıkh âlimlerindendir. [599] da tevellüd, 683 [m. 1285]
de vefât etdi. (Muhtâr) ve bunun serhı olan (Ihtiyâr) kitâbları meshûrdur. 444, 617.
34 — ABDÜLLAH BIN MES’ÛD “radıyallahü anh”: Islâma gelenlerin altıncısıdır.
Genç iken îmân etdi. Kur’ân-ı kerîmi ve çok hadîs-i serîf ezberledi. Iki kerre
Habese ve Medîneye hicret etdi. Bütün gazâlarda ve Yermük muhârebesinde
bulundu. Cennetle müjdelendi. 32 [m. 651] senesinde vefât etdi. Bakî’dedir. 3, 95,
268, 439, 440, 447, 628, 641, 644, 787, 993, 1077, 1185.
35 — ABDÜLLAH BIN MUBÂREK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tebe’i tâbi’înin
büyüklerindendir. Hanefî, hadîs ve fıkh âlimidir. [118] de tevellüd, 181 [m.
797] de vefât etdi. 99, 211, 467, 607, 611.
36 — ABDÜLLAH BIN MUHAMMED BITÛSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Bagdâd simâlinde Zûr sehrinde tevellüd ve 1211 [m. 1796] senesinde Basrada vefât
etdi. (Hadîkatüs-serâir) kitâbı meshûrdur.
37 — ABDÜLLAH BIN ÖMER “radıyallahü anhümâ”: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir.
Hicretden ondört sene önce tevellüd ve 73 [m. 692] senesinde Mekkede
vefât etdi. Babası ile birlikde îmân etdi. Çocuk oldugundan en önce Hendek
gazâsında bulundu. Çok müttekî idi. Hilâfet için, bir tarafa karısmamaga ictihâd
etmisdir. (Kısas-ı Enbiyâ)da, Hayber gazâsını anlatırken diyor ki, (Eshâb-ı kirâm
arasında, en çok hadîs bilen, Abdüllah bin Ömer idi. Isitdiklerini yazardı. Ondan
– 1065 –
sonra, en çok hadîs bilen, Ebû Hüreyre idi). 209, 258, 287, 457, 477, 607, 643, 691,
721, 733, 734, 780, 917, 1008, 1011, 1092.
38 — ABDÜLLAH BIN SÂLIH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 900. cü sırada, Tâhâ-
yı Hakkârî ismine bakınız!
39 — ABDÜLLAH BIN SELÂM “radıyallahü anh”: Ensâr-ı kirâmın büyüklerindendir.
Yehûdî âlimlerinden idi. Fahr-i âlemi “sallallahü aleyhi ve sellem” isitince,
yanına gitdi. Bunu, nübüvvet nûru ile tanıyıp, (Sen Medîne âlimi Ibni Selâm
mısın?) buyurdu ve Ihlâs-ı serîf okudu. Abdüllah, hemen (Tevrâtın haber verdigi
âhır zemân Peygamberi budur) diyerek, îmân etdi. Osmân “radıyallahü anh”
vak’asında âsîlere çok nasîhat etmisdi. [43] senesinde vefât etdi. 364.
40 — ABDÜLLAH BIN SÜ’ÛD: Sultân ikinci Mahmûd hân zemânında, [1231]
de vehhâbî emîri oldu. Ehl-i sünnete çok zulm yapdı. 1233 [m. 1818] de yakalanarak
Mısra ve sonra Istanbula getirilip i’dâm edildi.
41 — ABDÜLLAH BIN TÂHIR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Me’mûn halîfe zemânında
Horâsân vâlîsi idi. Onyedi sene adâlet ile idâre edip, 230 [m. 844] da Nisâpûrda
vefât etdi. 211.
42 — ABDÜLLAH BIN ZEYD “radıyallahü anhümâ”: Tâbi’înin büyüklerindendir.
Ensârdan Zeyd bin Erkamın “radıyallahü anh” ogludur. Babası Zeyd bin
Erkam, küçük oldugundan Uhud gazâsına götürülmemis, diger gazâların hepsinde
hâzır bulunmusdu. 61 [m. 680] senesinde Kûfede vefât etmisdi. 392.
43 — ABDÜLLAH BIN ZÜBEYR “radıyallahü anhümâ”: Asere-i mübessereden
olan Zübeyr bin Avvâmın ogludur. Ebû Bekr-i Sıddîkın kızı Esmânın ogludur.
Medînede Muhâcirlerden ilk önce dünyâya gelen çocuk budur. Çok cesûr
idi. Çok ibâdet ederdi. Tunus muhârebesinin kazanılmasına sebeb olmusdu. Deve
harbinde babası ile birlikde, Âise “radıyallahü anhüm” yanında idi. Yezîde bî’at
etmedi. Hazret-i Hüseyn sehîd olunca, Mekkede halîfe oldu. Yezîdin vefâtından
sonra da, dokuz sene halîfelik yapdı. Abdülmelikin gönderdigi Haccâc bin Yûsüf
tarafından 73 [m. 692] de yetmisüç yasında sehîd edildi. 172, 801, 1035, 1135.
44 — ABDÜLLAH BIN ZÜBEYR “radıyallahü anh”: Abdül-Muttalibin oglu
Zübeyr, babası hayâtda iken vefât etdi. Oglu Abdüllah îmâna gelip, Huneyn gazâsında
Resûlullahın yanından hiç ayrılmadı. Hazret-i Ebû Bekr zemânında Filistinde
(Ecnâdeyn) muhârebesinde çok kahramânlık gösterip, otuz yasında sehîd oldu.
Cesedini on rum ölüsü arasında buldular. Hepsini bunun öldürdügü anlasıldı.
1065.
45 — ABDÜLLAH BOSNEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdüllah Abdî
bin Muhammed, Bayrâmiyye mesâyıhinden olup, 1054 [m. 1645] de Konyada vefât
etdi.
46 — ABDÜLLAH HÂSIMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ürdün Emîri idi.
Serîf Hüseynin ogludur. 1299 [m. 1882] da tevellüd, 1370 [m. 1951] de mescidde sehîd
edildi. Yerine oglu Talâl geçdi ise de, [m. 1953] de yerini oglu Hüseyne terk etdi.
Emîr Hüseyn 1354 [m. 1936] de tevellüd etdi. Ürdün devletini çok iyi idâre etmisdir.
Komünist komandolarla mücâdele edip zafer kazanmısdı. m. 1999 da vefât
etmisdir. 376.
47 — ABDÜLLAH-I DÂRIMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ikiyüzdokuzuncu
[209. cu] sırada, Dârimî ismine bakınız!
48 — ABDÜLLAH-I DEHLEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyiddir. Babası
sâh Abdüllatîf, rü’yâda hazret-i Alînin emri ile adını Alî koymusdur. Kendisi Gulâm-
ı Alî yapdı. Tesavvuf mütehassıslarının büyüklerindendir. Müslimânların gözbebegidir.
1158 [m. 1744] de Hindistânın Pencâb sehrinde tevellüd, 1180 [m. 1765]
de, Mazher-i Cân-ı Cânân ile teserrüf eyledi. Çok kerâmetleri görüldü. En büyük
– 1066 –
kerâmeti, gelen sâdık kimselerin kalblerine bir teveccüh ederek feyz ve bereketle
doldururdu. Binlerce âsıkı, bir bakısda cezbelere ve vâridât-i ilâhiyyeye kavusdururdu.
1240 [m. 1824] da Delhîde vefât eyledi. Sâhcihân câmi’i yakınındaki kendi
Dergâhında, çok san’atle yapılmıs mermer dıvâr içinde üstâdının yanında ve onun
garb tarafında medfûndur. Çesidli memleketlere göndermis oldugu mektûblarından
yüzyirmibes adedi talebelerinden Rauf Ahmed müceddidî tarafından toplanarak
(Mekâtîb-i serîfe) ismi verilmis ve önce 1334 [m. 1915] senesinde Madrasda ve
sonra binüçyüzyetmisbir 1371 [m. 1951] senesinde Lâhorda ve 1396 [m. 1976] senesinde,
Istanbulda, basılmısdır. Sâh Rauf Ahmed, bir sene içinde isitdiklerini de bir
kitâb hâlinde toplamıs, buna (Dürr-ül-me’ârif) ismini vermisdir. 1394 [m. 1974] senesinde
Istanbulda yeniden tab’ edilmisdir. Rauf Ahmed, Imâm-ı Rabbânînin küçük
oglu Muhammed Yahyâ soyundan olup, 1253 [m. 1837] de hacca giderken, Yemende,
denizde sehîd oldu. Behûpal sehrinde irsâd ile meshûr idi. 459, 466, 486, 733,
765, 766, 771, 773, 789, 921, 957, 969, 992, 1016, 1072, 1073, 1086, 1095, 1105, 1121,
1133, 1143.
49 — ABDÜLLAH-I ENSÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası, Muhammed
bin Alîdir. 396 [m. 1005] da Hirâtda tevellüd, 481 [m. 1088] de orada vefât etdi.
Seyh-ul-islâm idi. Hanbelî idi. (Te’arrüf) kitâbına serhı ve (Menâzil-üs-sâyirîn) kitâbı
meshûrdur. 91, 92, 312, 749, 750, 1013.
50 — ABDÜLLAH-I KURTUBÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 551. ci sırada Kurtubî
ismine bakınız!
51 — ABDÜLLAH-I NESEFÎ: 717. ci sırada Nesefî ismine bakınız!
52 — ABDÜLLAH-I RÛMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yeni-sehrli Abdüllah
efendi, 1130 [m. 1717] da seyh-ul-islâm oldu. Bugaziçinde Kanlıcada 1156 [m.
1743] senesinde vefât etdi. Kanlıcada, Iskender pâsa câmi’i yanındadır. (Behcetül-
fetâvâ) fetvâ kitâbının sâhibidir. 319, 390, 392, 490, 542, 592, 602, 862, 886.
53 — ABDÜLLAH-I TERCÜMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Akdenizde Balear
adalarının büyügü olan Mayorka adasında bir hıristiyanın tek çocugudur. Asl ismi
Anselmo Turmeda olup bir Ispanyol papası idi. Nebuniye sehrinde, en meshûr papas
olan Nikola Mertilin yanında yetisdi. Incîli ezberledi. Bu papasın yol göstermesi
ile Tunusa geldi. Müslimân oldu. Arabcayı ve islâm ilmlerini iyi ögrendi. Hıristiyanlıgın
iç yüzünü, nasıl bozuldugunu gösteren (Tuhfe-tül-erîb) adında bir kitâb yazdı.
Kitâbı 823 [m. 1420] de temâmladı. 1290 [m. 1873] da Londrada ve (Elmünkız) kitâbı
ile birlikde 1402 [m. 1981] de Hakîkat Kitâbevi tarafından, Istanbulda basdırılmısdır.
Hâcı Zihnî efendi türkçeye çevirdi. Oglu Abdül-Halîm, bu kitâbı arabca kısaltmısdır.
Yazması Berlin kütübhânesindedir. Türkçesi, Osmânlılar zemânında Istanbulda
basıldıgı gibi, lâtin harfleri ile, 1385 [m. 1965] de tekrâr basdırılmısdır.
54 — ABDÜLLATÎF-I HARPÛTÎ: 1330 [m. 1912] senesinde Istanbul Dâr-ülfünûnunda
(Ilm-i kelâm) mu’allimi [profesörü] idi. (Tenkîh-ul kelâm) adındaki kitâbında,
islâm dînini ilm, akl ve fen ile çok güzel müdâfe’a etmekdedir. 543.
55 — ABDÜLMECÎD HÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdisâhlarının
otuzbirincisi ve islâm halîfelerinin doksanaltıncısıdır. Sultân ikinci Mahmûdun
ogludur. Sekiz oglundan dördü pâdisâh oldu. 1237 [m. 1821] de dogdu. 1255 [m. 1839]
de pâdisâh oldu. 24 Hazîran 1277 [m. 1861] de vefât etdi. Sultân Selîm câmi’i bagçesindedir.
Dolmabagçe serâyını ve galata köprüsünü yapdırdı. (Eshâb-ı kirâm) kitâbında
genis bilgi vardır. 538, 698, 732, 826, 1047, 1063, 1083, 1131, 1153, 1167, 1187.
56 — ABDÜLMESÎH: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize
süâl sormak için Necrandan gelen hıristiyanların reîsi idi. 369, 370.
57 — ABDÜLMUTTALIB: Ismi Seybedir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”
efendimizin dedesidir. Kureys kabîlesinin reîsi idi. Hâsimin ogludur. Amcası
Muttalib, Mekkelilere bunu, kölesi olarak tanıtdıgı için, Abdülmuttalib ismi ile
– 1067 –
söhret bulmusdur. Hazret-i Ismâ’îlden kalmıs olan zemzem kuyusu, Cürhüm hükûmeti
zemânında gayb olmusdu. Bu kuyuyu bularak temizletdi. Oniki oglu ve altı
kızı vardı. En büyükleri Ebû Tâlib, en küçükleri Abbâs idi. Abdüllah, Resûlullahın
tevellüdünden yedi ay önce vefât etdigi için, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem” dedesinin yanında büyüdü. Sekiz yasında iken dedesi de vefât etdi. Ismâ’îl
aleyhisselâmın dînine göre ibâdet ederdi. 378, 390, 1059.
58 — ABDÜLVEHHÂB-I SA’RÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Aliy-yül-Havâsın
talebesidir. 973 [m. 1565] de vefât etdi. Dört mezhebin fıkh bilgilerini anlatan
(Mîzân-ül-kübrâ) kitâbı iki cilddir. [1275] de Mısrda basılmısdır. (Letâif-ülminen)
kitâbının birinci cildi 56. cı sahîfesinden i’tibâren kimyâ ilmini ve Câbir
bin Hayyânı uzun anlatmakdadır. Buna (Minen-ül kübrâ) da denir. 1357 de basılmısdır.
Kenârında Tâcüddîn-i Iskenderînin (Letâif-ül minen) ve (Miftâh-ul-felâh)
kitâbları vardır. (Envâr-ül-kudsiyye)si, (Tabakât-ül-kübrâ)sının kenârında
basılmısdır. Hadîs ve Sâfi’î fıkh âlimidir. Çok kitâbı vardır. 80, 388, 458, 775, 825,
1005, 1129.
59 — ABDÜ-MENÂF: Resûlullahın ikinci dedesi olan Hâsim, Abdü-Sems, Muttalib
ve Nevfelin babaları ve Kusayyin ogludur. Ismi Mugîredir. Menâf, Kureys ve
Huzeyl kabîlelerinin bir putu idi. Abd-üd-dâr ve Abd-ül-Uzzâ adındaki kardesleri
arasında en sereflisi ve Kâ’be bekçisi oldu. Kâ’benin anahtarı Abd-üd-dâr ogullarında
idi. 390.
60 — ABDÜRRAHÎM: Tütün içmenin günâh olmadıgını bildirmisdir. 639.
61 — ABDÜRRAHÎM SEMERKANDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû
Bekr-i Imâdînin oglu olup, Mergınânî, Fergânî ve Semerkandî lakabları ile meshûrdur.
Hanefî fıkh âlimidir. (Hidâye) kitâbının sâhibi olan Burhân-üd-dîn Alînin
torunudur. Altıyüzellibir 651 [m. 1253] de hayâtda idi. (Füsûl-i imâdî) fıkh kitâbı
meshûrdur.
62 — ABDÜRRAHMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Zebid müftîsi idi. Seyyiddir.
(Vehhâbîleri Reddiyye)si çok kıymetlidir. 454.
63 — ABDÜRRAHMÂN BIN AVF “radıyallahü anh”: Abd-i Avf bin Hars bin
Zühre bin Kusay torunudur. Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden ve asere-i mübesseredendir.
Önce îmân eden sekiz kisiden biridir. Uzun boylu, beyâz idi. Bütün gazâlarda
bulundu. Uhudda iki kâfir öldürdü. Hazret-i Ömerin halîfe olmak için seçdigi
altı kisiden biridir. Uhud gazâsında yirmi yerinden yaralandı. Topal oldu ve
oniki disi düsdü. Çok zengin idi. Çok sadaka verirdi. [31] senesinde, yetmisbes yasında
vefât etdi. Beyâz, iri, güzel idi. 133, 510, 621, 696, 772, 790, 845, 1095.
64 — ABDÜRRAHMÂN BIN EBÛ BEKR “radıyallahü anhümâ”: Babası, dedesi
ve oglu hep Eshâbdandırlar. Bedr ve Uhudda düsman ordusunda idi. Hudeybiyede
müslimân oldu. Yemâme cenginde çok kahramânlık etdi. Yedi kâfiri öldürdü.
Deve günü, kız kardesi Âisenin “radıyallahü anhümâ” yanında idi. 53 [m. 673]
senesinde vefât etdi. Mekkededir. 506, 1035.
65 — ABDÜRRAHMÂN BIN MUHAMMED “rahmetullahi teâlâ aleyh”:
Gelibolulu Süleymân efendinin torunudur. Seyhîzâde denir. Dâmâd adı ile meshûrdur.
Rumeli kâdî-askeri idi. Seyh-ul-islâmın dâmâdı idi. 1078 [m. 1668] de vefât
etdi. (Mecma’ul-enhür) adındaki (Mültekâ serhı) meshûrdur.
66 — ABDÜRRAHMÂN CEVZÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Alîdir.
Hanbelî fıkh âlimidir. [508] de tevellüd, 597 [m. 1202] de Bagdâdda vefât etdi. Ebülferec
ibni Cevzî adı ile meshûrdur. Tefsîr, hadîs ve Hanbelî fıkh ve târîh bilgilerinde
derin âlim idi. Yüzden fazla kitâb yazdı. (El-mugnî) tefsîri meshûrdur. 210,
311, 442, 457, 458, 494, 497, 641, 1070.
67 — ABDÜRRAHMÂN IMÂDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Mu-
– 1068 –
hammed Imâd-üd-dîndir. Sâm müftîsi idi. 978 [m. 1571] de tevellüd, 1051 [m.
1641] de vefât etdi. Hanefî fıkh âlimlerindendir. (El-hediyye fil-ibârât-il-fıkhiyye)
kitâbı meshûrdur. 487, 629, 639