KURBANLIK OĞUL
İşte Abdülmuttalip, o zemzem kuyusunu,
Kazıp da çıkarınca, meşhur zemzem suyu’nu,
Kureyşliler, bu sudan etti çok istifade.
Onun şanı, şöhreti arttı daha ziyade.
Bu hadiseden sonra, yıllar geçti aradan.
Kendisine on oğul ihsan etti Yaradan.
Bunlardan Abdullah’ı, en fazla seviyordu.
Zîra Onun alnında o Nur parıldıyordu.
Bir gece, rüyasında dendi ki kendisine:
(Bir nezrin vardı senin, onu getir yerine!)
Korku ile uyandı sabah Abdülmuttalip.
Bir koç kurban eyledi, rüyayı müteakip.
Lakin gece rüyada, ona, ertesi günü,
Denildi ki: (Kurban et, o koçtan büyüğünü!)
Uyanıp düşündü ki: Var elbet bunda bir sır.
İkinci günü ise, kurban etti bir sığır.
Lakin gece rüyada, kendisine aynı ses,
Şöyle nida etti ki: (Daha büyüğünü kes!)
Sordu ki: (Ondan büyük kurbanlık ne ola ki?)
Dendi ki: (Yıllar önce, bir adağın vardı ki,
On oğlundan birini kurban edecektin ya.
İşte o adağının hükmünü eyle icra.)
Sabah Abdülmuttalip, toplayıp evladını,
Söyledi yıllar önce yaptığı adağını.
Dedi ki: (Birinizi, kurban etmem gerekir.
Bu hususta, sizlerin acaba fikri nedir?)
Bu fikre, hiçbirisi etmedi muhalefet.
Dediler: (Hangimizi istiyorsan kurban et.)
Buna, Abdülmuttalip sevinip, hemen sonra,
On oğlu arasında, çekiverdi bir kura.
İlk kura, Abdullah’a eylemişti isabet.
Lakin ona, hepsinden beslerdi çok muhabbet.
Çünkü Nur, Abdullah’ın alnında parlıyordu.
Üzüldü, sendeledi, gözleri yaşla doldu.
Bir eline bıçağı, birine Abdullah’ı,
Alıp geldi Kâbe’ye, yapmak için adağı.
Lakin akrabaları eylediler itiraz.
Dediler ki: (Oğlunu boğazlama, dur biraz!
Rabbini, başka türlü razı edebilirsin.
Bir kahine danış da, o sana yol göstersin.)
O dahi bir kahine açtı bu vaziyeti.
O sordu: (Bir insanın, sizde nedir diyeti?)
(On devedir) deyince, dedi ki: (On deveyle,
Oğlunuz arasında, kura çekin siz hele.
Oğlunuza çıksa da, onu kurban etmeyin.
On deve ilaveyle, kuraya devam edin.
Kuranız develere çıkıncaya kadar tam,
Böyle hep arttırarak kuraya edin devam.)
Hemen Abdülmuttalip, gelerek Beytullah’a,
On kura çektiyse de, çıktı hep Abdullah’a.
Her kurada on deve arttırıp çekti tekrar.
Develerin sayısı artardı onar onar.
Yüz’e baliğ olunca develer en nihayet,
Kura da, develere eylemişti isabet.
Kesti o yüz deveyi o gün Abdülmuttalip.
Dağıttı fakirlere, kendileri yemeyip.
Resul’ün ecdadından İsmail Peygamber de,
Aynen böyle kurbanlık olmuştu o devirde.
Bir hadis-i şerifte, bu, beyan olunmuştur.
(Ben, iki kurbanlığın oğluyum) buyurmuştur.