28 Ağustos 2013

ÇOK BÜYÜK BİR FİTNE VE MÜNAFIK Abdullah bin Sebe BÖLÜM DÖRT


ÇOK BÜYÜK BİR FİTNE VE MÜNAFIK
Abdullah bin Sebe
İbni Sebe Bir Yahudi Dönmesidir
1- Taberi, Ebi Muhnif (Lut bin Yahya) (t.157 h.)’dan naklen diyor ki: Meakal bin Kays el Riyahi (Hazret-i Muaviye’nin Kufe valisi olan El Mugıre bin Şu’abe’nin) Harici El Mustevrid bin Alfa ve adamları ile savaşması için görevlendiği zat olup, iftiracı, yalancı ve Sebecidir.(Tarih Taberi 5/193)

2- Dr. Ahmet bin Abdullah bin İbrahim el Zağibi’nin El unsuriyye tul yahudiyye kitabında (2/528) Esfahani (t. 283 h.) İbni Sebe’nin var olduğunu bildiriyor.

3- El Naşi el Ekber de (t. 293 h.) Meseil el İmame (s. 22-23) kitabında şöyle bildiriyor: (Bir grup, Ali radıyallahü anhın ölmediğini, diri olduğunu, Arapları sopasıyla sürmedikçe (yola getirmeden de) ölmeyecektir dedi. İşte bunlar Abdullah bin Sebe’nin arkadaşları olan Sebecilerdir, Abdullah bin Sebe ise San’alı Yahudi idi ve Medayin’de ikamet etti.)

4- El Kami (t. 301 h.) Mekalet ve Firak (s. 20, Tahran 1973 m. Dr. Muhammed Cevad Meşkür Feyruvi tahkik etmiştir) kitabında haber veriyor: Sahabeye ve Ebu Bekir’e, Ömer’e ve Osman’a ilk uygunsuz söz söyleyen, onları kötüleyen ve onlardan teberri eden Abdullah bin Sebedir. Ve bunları kendisine Hazret-i Ali’nin emrettiğini iddia etti. (Hazret-i Ali’nin ölüm haberini getirene şöyle dediler: Yalan söylüyorsun Allah’ın düşmanı, bize onun beynini getirsen, öldüğüne yetmiş şahit bulundursan sana yine inanmayız ve yine de onun ölmediğini ve öldürülmediğini ta ki Arapları çomağıyla idare ve hüküm etmeden ve yine yeryüzünü tamamen hükmü altına almadan ölmeyecektir.)

5- Nubahti de (t. 310 h.) Firak el Şia kitabında (s. 23) İbni Sebe’nin haberlerini anlatıyor. (İbni Sebe Hazret-i Ali’nin ölüm haberini alınca, haberciye şöyle dedi: Yalan söylüyorsun Allah’ın düşmanı, bize onun beynini getirsen, öldüğüne yetmiş şahit bulundursan sana yine inanmayız. O ölmedi ve öldürülmedi, ta ki Arapları çomağıyla idare ve hüküm etmeden ve yine yeryüzünü tamamen hükmü altına almadan ölmeyecektir.)

(S. 44) de diyor ki: Hazret-i Ali aleyhisselamın arkadaşlarından ilim ehli bir grup şöyle dedi: Abdullah bin Sebe Yahudi asıllı idi sonra müslüman oldu ve Hazret-i Ali’nin taraftarı oldu. Yahudi iken de o Yuşa bin Nunun Hazret-i Musa aleyhissalamın yerine geçecek vasidir derdi. Aynı taşkınlığına Peygamber sallallahü aleyhi vesellemin vefatından sonra müslüman olunca da devam etti. Yine ilk önce Hazret-i Ali’nin imametinin farz olduğunu, düşmanlarından beri olduğunu o söylemiştir.
Nubahti diyor ki: İşte bunun içindir ki şiaya muhalif olanlar diyor ki: (Rafiziliğin aslı (esasları) Yahudilikten alınmıştır.)

6- Ebu Hatim el Razi (t. 322 h.) El zine fil Kelimatil İslamiyyekitabında (s.305) diyor ki: Abdullah bin Sebe ve onun söylediğini söyleyen Sebeciler Hazret-i Ali’nin ilah olduğunu ve ölüleri dirilttiğini iddia ederlerdi.
7- El Keşi de (t. 340 h.) Rical kitabında (s. 98-99, Kerbala matbuat el Ealemi baskısında) Ebu Cafer Muhammed Bakır senediyle rivayetinde diyor ki: Abdullah bin Sebe kendisinin Peygamber olduğunu ve Emiril müminin – aleyhisselam- de (Hâşâ Allah olduğunu iddia ederdi.)

Aynı kitabta (s. 70, 100) bu sözlere benzer sözleri ile Cafer Sadık ve Ali bin Hüseyinden rivayetler vardır. Bu rivayetlerde Abdullah bin Sebe’yi lanetliyorlar.
(Hazret-i Emire böyle söylediği ulaşınca, hemen çağırtır ve böyle söyleyip söylemediğini sorar ve itiraf eder der ki: Evet o sensin, benim kalbime senin Allah olduğun ve benim de Peygamber olduğum vahyoldu. Hazret-i Emir şöyle der: Kahrolasın, şeytan seninle alay etmiş, Anan seni kaybetsin (Allah canını alsın) hemen bunlara tevbe et dedi. Kabul etmedi bunun üzerine onu üç gün tevbe etmesi için hapis etti, ama o tevbe etmeyince de onu yaktı.) [Onu değil arkadaşlarını yaktı, ibni Sebe’yi Medayin’e sürdü.]

8- Ebu Cafer Saduk bin Babuvi el Kami (t. 381 h.) Men la Yahdurhül Fıkıh (10/213) kitabında diyor ki: Abdullah bin Sebe, Hazret-i Ali’ye ellerini göğe kaldırarak dua etmesi hususunda itiraz etti. [Galiba, Sen tanrısın, böyle niye dua ediyorsun demek istedi.]

9- Şeyh el Mufiyd (t. 413 h.) Şerh Akaidil Sudur (s. 257) kitabında diyor ki: Müslüman görünenlerden taşkınlar, Hazret-i Ali’ye ve zürriyetine Peygamberlik ve ilahlık isnat edenler için, Emiril müminin Hazret-i Ali yakılarak öldürülmeleri hükmünü verdi.

10- Ebu Cafer el Tusi (t. 460 h.) Tehzibul Ahkam kitabında (2/322) diyor ki: İbni Sebe kâfir oldu ve taşkınlık gösterdi.
11- İbni Şehri Aşub’un (t. 588 h.) Menakibi âli Ebi Talib kitabında (1-227-228) ibni Sebe’den bahsedilmektedir.

12- İbni Ebil Hadid (t. 655 h.) Şerh nehcül Belaga (2/99) kitabında diyor ki: Emiril müminin –Aleyhisselam- öldürüldükten sonra İbni Sebe uygunsuz fikir ve sözlerini aşikâre ifade etti ve kendine taraftar edindi.

13- Hasan bin Ali el Hilli (t. 726 h.) Rical kitabında (2/71) İbni Sebe’nin zayıflardan olduğunu, yani güvenilir olmadığını bildirmektedir.
14- Şii Zeydi imamlarından İbnil Murteda (t. 840 h.) diyor ki: Şiiliğin kaynağı İbni Sebe’dir, çünkü nasla imamlığı meydana çıkaran odur.(Tacul Arus s. 5-6)

15- Erdibili (t. 1100 h.) Cami ul Rivat kitabında (1/485) diyor ki: Melun taşkın İbni Sebe Hazret-i Ali’nin ilah ve peygamber olduğunu iddia ederdi
16- El Meclisi (t. 1110 h.) Bahrul Envar elcamiatü lidürari Ehbaril Eimmetül Ethar kitabında (25/286-287) ibni Sebe’den bahsetmektedir.

17- Nimetullah El Cezairi (t. 1112 h.) Envarul Numaniyye kitabında (2/234) diyor ki: Abdullah bin Sebe Hazret-i Ali’ye radıyallahü anh sen gerçekten ilahsın dedi. Bunun üzerine onu Medayin’e sürgün etti. Denildi ki o Müslüman olmadan önce yani yahudi iken de, Yahudi dinindeki Yuşa bin Nuna, Musa’nın vasisi derdi, Hazret-i Ali’ye dediği gibi.

18- Tahir El Âlimi (t. 1138 h.) Miratül Envar ve Mişketül Esrar fi Tefsirul Kur’an (s. 62) mukaddemesinde ibni Sebe’den bahsetmektedir.
19- Memakani (t. 1323 h.) Tenkihul mekal fi ehvalir rical kitabında (2/183) kendinden önceki Şii kaynaklarından bildirdiği birkaç nakiller içinde de İbni Sebe’nin adı geçmektedir.

20- Muhammed Hüseyn el Muzferi (t. 1369 h.) İbni Sebe’nin varlığını inkâr etmeyen muasır şialardandır. Ancak şiilerin onunla bir ilişkisi olmadığını söylüyor. (Tarih el Şia s.10)

21- El Havanseri de Ravdatül Cinan (3/141) kitabında, İmam Cafer Sadık’ın İbni Sebe’yi yalan ve sahtekârlığından dolayı lanetlediğini bildiriyor.

İbni Sebe’nin varlığını inkâr edenler:

1- Abdullah bin Sebe’nin varlığını inkâr edenlerin başında Taha Hüseyin gelmektedir. (Fitnetil Kübra s.90-132) Taha Hüseyinin hanımının ve sekreterinin Hıristiyan olduğunu ve Paris’te kendisinin de Hıristiyan olduğunu hatırlatmakta fayda var.

2- Dr. Ali Sami el Neşşar da, İbni Sebe adında bir kimse yoktur, hayali biridir dedi. (Neş’etül Fikril Felsefi fil İslam 2/38-39)

3- Dr. Hamid Hanefi Davud, İbni Sebe’nin şahsiyeti hakkında yazılan Şii kitaplarının etkisi altında kalarak onun varlığını inkâr edenlerden biridir. Şöyle ki (Abdullah bin Sebe ve başka efsaneler) kitabının mukaddemesinde diyor ki: (Son olarak da bu kitabın sahibi Seyyit Murteda el Askeri’nin kitabından hoşlandığımı bildirmekten mutluluk içindeyim.) Abdullah bin Sebe hakkındaki görüşünü ise şöyle açıklamaktadır: (Tarihi hataların ve iftiraların en büyüklerinden biri de Abdullah bin Sebe hikayeleridir. Araştırmacılar ipin ucunu kaçırmış ve işin iç yüzü karanlık olduğundan, anlayamadıkları için Şii âlimlerine yapılan iftiraların farkında olamadılar. (1/18-21) Yine kitabında diyor ki: (İslam davası çerçevesinde şiacılık tabii bir görünümdür) (s.18)
4- Dr. Muhammed Kamil Hüseyin (Fatımı Mısırın Edebiyatı) kitabı (s. 7)
5- Abdul Aziz el Helabi Abdullah bin Sebe isimli kitabında (s. 73) şöyle demektedir. Şahsiyeti bilinmeyen varlığı şüpheli olan İbni Sebe’nin varlığını inkâr etmek gerekir.
6- Yukarıda İbni Sebe’nin varlığını inkâr edenlerin tilmizlerinden olan, Şii Mezhepli Prof. Hasan bin Ferhan el maliki de İbni Sebe’yi ve çıkardığı fitneleri inkâr etmektedir. (Müslümün Gazetesi, Sayı 657, 658)
7- İbni Sebe’nin varlığını inkâr edenlerden biri de Dr. Cevad Ali’dir. el Mecmeul İlmi El Iraki Mecellesinin altıncı cilt (s. 84, 100) Abdullah bin Sebe başlıklı makalesine bak. Yine Mecelletül Risale (sayı 778 s. 609-610)’ye bakabilirsiniz.

8- Dr. Muhammed Amare de Mutezile ve mürcie fırkalarını desteklemektedir. El Hilafetü ve neş’etül ahzabül islamiyye kitabında (s. 154-155) diyor ki: Bir çok tarihi kaynaklar ve islami düşünce (!) bu kadar büyük çalışmaları ve uydurma uğraşları İbni Sevda’ya dayandırmaktadır. Yine diyor ki: (İbni Sebe’nin varlığını farz edelim...) ve buna benzer sözleri.

9- Dr. Abdullah El Semirai el guluv vel firakil gali’ye fil hadaratil islamiyye kitabında (s. 86) İbni Sebe’nin varlığını inkâr etmekle beraber İbni Sebe’nin fikirlerinin var olduğunu, bu fikirlere uyan insanların bulunduğunu söylemektedir.
Şia’dan ibni Sebe’nin varlığını inkâr edenler:

1- Muhammed El Hüseyin Keşif el Gata (Asluş Şia ve Usulihe) kitabında (s.61) diyor ki: Abdullah bin Sebe, Mecnun Beni Amir ve Ebu Hilal gibi romancıların insanların boş vakitlerini meşgul etmek için uydurdukları hurafelerdir.

2- Murteda El Askerinin bu konuda iki kitabı var, İbni Sebe’nin varlığının tamamen asılsız olduğunu söylüyor. Abdullah bin Sebe hakkında en çok konuşan kişi budur. Birinci kitabının başlığı (Abdullah bin Sebe)dir. Bu kitabında hicri ikinci asırdan itibaren bu konuda yazan tarihçilerin ve müsteşriklerin yazılarını araştırmaktadır. İkinci kitabı ise şu başlıktadır: (Abdullah bin Sebe ve Diğer Efsaneler)

3- Muhammed Cevad Mugniye, Murteda el Askerinin Abdullah bin Sebe ve Diğer Efsaneler kitabının önsözüne yazdığı yazıda İbni Sebe’nin varlığını inkâr etmektedir.

4- Dr. Ali el Verdi, Vaazüsl Selatin kitabında (s. 273-276) diyor ki: (Bana öyle geliyor ki İbni Sebe baştan sona kadar çok iyi işlenmiş ve tasvir edilmiş bir hikayedir.) Ali El Verdi, İbni Sevda’nın Hazret-i Ammar bin Yasir radıyallahü anh olduğunu diyen kişidir. (s. 378)
5- Abdullah el Fayad, Tarihül İmamiyye ve Eslafihim mineş Şia kitabında (s. 95) diyor ki: İbni Sebe gerçek olmaktan daha fazla hayale daha yakındır.
6- Dr. Kamil Mustafa El Şeybi (El Sıla beyne el Tasavvuf vetteşyi) kitabında (s. 41), Dr. Ali el Verdi’nin iftirasına uymuştur. Yani o da, Ammar bin Yasirin İbni Sevda olduğu (s.88) fikrindedir.

7- Talip el Rifaı (etteşyi zahiratün tâbiiyye fi itarid davetil islamiyye) kitabında (s. 20) ibni Sebe’nin varlığını kabul etmemektedir.
İbni Sebe’nin şahsiyetini inkâr etmek, bu yeni şii araştırmacıların sanki ortak hedefidir. Bunun nedeni de, şii inancına Yahudiliğin tesirinin olmadığını göstermektir. Ama nerde, güneş balçıkla hiç sıvanır mı?


Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...