(DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ)
'Council of Foreign Relations' (CFR), Yahudilerin dünya politikasını kendi kontrolleri altında tutmak amacıyla Yahudi Walter Lippman önderliğinde kurulmuştur.
( Bknz: Lectures Françaises, sayı 214, sf.31-34)
CFR kurucusu yahudi Walter Lippman
'Grup düzenli seminerlerden ve haftalık toplantılardan ayrı, yemekler verip Yahudi dünyasının ünlü isimleri bir araya getirir. Bu gizli yemeklere konuk olarak katılanların başında, Küba'dan Fidel Castro, İngiltere'den Edward Heath, İsrail'den eski Savunma Bakanı Moshe Dayan ve Almanya'dan Sosyal Demokrat Lider Yahudi Will Brandt gelir.'
(Bknz: Lectures Françaises, sf. 86)
Bu kuruluşun bütün maddi giderleri Yahudi J.P.Morgan & Co, Cornegie Vakfı, Rockefeller ailesi ve öteki Yahudi Wall Street bankerleri tarafından karşılanır. Bu çevrelerin yoğun destekleriyle kurluşundan çok kısa bir süre sonra dış politikada etkili rol oynamaya başlamıştır.
'37 daimi üyesinin 10 tanesi Yahudi, diğerleri ise yüksek dereceli Mason'dur. İlk başkanlığını Amerikalı senatör Yahudi Rudy Boschwitz yapmıştır.'
(Bknz: They Dare to Speak Out, sf:180)
Moshe Dayan Edvard Heath Fidel Castro
ABD eski Yahudi Dışişleri bakanı George Schultz sinegogda konuşmada. George Shultz: - İsrail özgürlüğün büyük gücü ve ABD'nin stratejik ortağıdır.
(Atlanta Council of Jewish Federations, 19 Kasım 1983)
Washington'daki Dışişleri Bakanlığı göstermelik bir kurumdur. Amerika'nın gerçek 'Dış İşleri Bakanlığı'; CFR'dir. ABD'nin 6 başkanının dışişleri danışmanlığını ve CFR başkanlığını yapan John Mcloy bu konuyu şöyle ifade etmiştir:
'- Yeni bir isme ihtiyacımız olduğunda CFR üyelerine bir göz atmamız ve New York'u aramamız yeterliydi.' (People's Almanac, sf.87)
CFR son 50 yılın Dışişleri Bakanlığı için eğitim ve çıkış yeri olmuştur. John Foster Dulles'le başlayan tüm Dışişleri Bakanları sadece biri hariç CFR üyesiydi. Bu bakanlar, Dean Rusk, Cyrus Vance, Edmund Muskie, HENRY KİSSİNGER, George
BILDERBERG
Bilderberg Grup, dünyadaki elit tabakayı bir araya getirmek ve kontrolü tek yerden sağlayabilmek amacıyla politik bir filozof ve aynı zamanda Polonyalı Yahudi bir haham olan Joseph Retinger tarafından kurulmuştur. İsveç'teki Masters of Wisdom Locası'na bağlı 33 dereceli bir Mason olan Joseph Retinger ve Hollanda Prensi Mason Bernhard'ın katılımıyla Avrupa ve Amerika'dan toplantıya çağırılacakların listeleri yine Retinger'in başkanlığında hazırlanmıştır.
Dünyanın en güçlü finansörleri, devlet adamları ve politikacıları her yıl Bilderberg toplantılarında bir araya getirilir.
(Jacques Bardiot, Urie Main Cachee Dirige, s. 231)
1954 yılında Avrupalı ve Amerikalı Yahudi ve Masonların arasından özenle seçilen sanayici ve politikacıların Hollandâ da Hotel de Bilderberg'te yaptıkları toplantı, dünyanın önde gelen endüstri devlerini biraraya getirmesine rağmen, büyük bir gizlilik içinde yürütülmüş ve bu suretle çok az dikkat çekmiştir:
"Basın dünyasının birçok ünlü ismi de toplantılarda hazır bulunduğu halde. yapılan konuşmalar ve alınan kararlar. Masonların 'gizlilik' ilkesi doğrultusunda titizlikle saklı tutulmaktadır." (Henry Coston. 'Lectures Françaises'. Haziran 1977. No.206, sf.23)
Bilderberg toplantıları şu şekilde organize edilmektedir:
"Grup her yıl yaptığı düzenli toplantılarda, toplantı yapılan otelin bütününü tutar ve bina güvenlik güçleri tarafından yakın korumaya alınır. 3 gün süren bu toplantılara üyelerin eşleri bile çağrılmaz."
(Cumhuriyet , 26 Nisan: 1975)
Bilderberg'in en büyük özelliklerinden birisi de, örgütün toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda çeşitli ülkelerdeki üst kademe devlet yöneticilerinin seçilmesidir.
Bunun en büyük örneği 1975 yılında henüz yıldızı parlamamış Margaret Thatcher 'ın Bilderberg toplantılarına katılımının hemen ertesinde yapılan İngiltere Genel Seçimlerinde Masonların desteğiyle başbakanlığa seçilmesi ve bu görevini 3 dönem üst üste sürdürmüş olmasıdır. MOSSAD'ın İngiltere'den İsrail'in nükleer reaktörünün yerini basına açıklayan Vanunu'yu kaçırmasına göz yumması da İsrail'le ne derece yakın bir ilişki içerisinde olduğunu göstermektedir.
...Bilderberg toplantılarına katılmasından hemen sonra başbakan seçilen Thatcher Dünya Bankası eski Başkanı Yahudi Mc Namara ile birlikte.
Sosyal Demokrat lider Yahudi Helmut Schmidt ve eski ABD Dışişleri Bakanı Yahudi Henry Kissinger de, Bilderberg toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda, ülkelerinin yönetimlerinde önemli mevkiilere getirilmiş devlet adamlarındandır.
Grubun Yahudilerden oluşan 25 yönetici kadrosu, Yahudi dünya hakimiyetini gerçekleştirmeye yönelik emirleri hahamlardan alır. Bu emirler, dünyanın pek çok yerinde önemli kariyerlere sahip üyeler sayesinde kolaylıkla uygulamaya geçirilir.
Thatcher İsrail eski dışişleri bakanı Moşe Arens ile beraber. Thatcher görevi bıraktıktan sonra 12 Aralık 1990'da Şalom Gazetesi 'Thatcher iyi bir dosttu' ifadesini kullanmıştır.
Major'un kabinesindeki Yahudilere eklenen en son iki Yahudi Malcolm Rifkind ve Michael Howard. (Jewish Chronicle, 17 Nisan 1992) 28 Şubat 1992 Jewish Chronicle'de John Major'un karısı Yahudi olduğunu açıklıyor.
Teşkilatın gerçek merkezi Kudüs'tedir.
Burada, 70 hahamdan oluşan Sanhedrin grubunun başhahamları, örgüt hiyerarşisinin en üst noktasında bulunur. Kudüs'teki hahamların Tevrat'tan yaptıkları çıkarımlara göre hazırladıkları yüzyıllık planların uygulanmasında siyasi sorumluluk bu örgüte aittir. Alınan emirler Mason localarıyla ve öteki Yahudi teşkilatlarının
işbirliğiyle uygulanır.
Bilderberg toplantılarında, ihtilal düzenlemek, devletler kurmak veya yıkmak gibi dünya tarihini etkileyecek kararlar alınır. Alınan bu kararların tamamı Yahudi Dünya Devleti'nin kurulmasına yöneliktir.
'Bilderberg teşkilatı, bir dünya devleti kurmak için B'nai B'rith ve diğer gizli Yahudi örgütleriyle beraber çalışır.' Newa National, Ocak 1964.
Toplantıya katılan üst düzey devlet adamları, alınan kararları kendi ülkeleri aleyhine olsa da uygularlar. Amerikan eski Başkanlarından Yahudi Eisenhower'da başkanlığı döneminde, Bilderberg toplantılarında alınan kararları ülkesinin çıkarları ters düşse de, bütünüyle uygulamıştır.
Eisenhower, Bilderberg'in üzerindeki etkisini şu şekilde açıklamaktadır:
'Bilderberg toplantıları beni oldukça aydınlattı, resmi kanalların dışında da bakış açıları edindim. ' (People's Almanac, sf.81)
Bilderberg'in dünya çapında her büyük olayda etkisi vardır. Amacı dünya ekonomisini ve siyasetini siyonizmin çıkarları doğrultusunda planlamaktır.
1953 yılında Yahudilerin büyük desteği ile Başkan seçilen Eisenhower, görevde bulunduğu süre içinde sürekli İsrail'in çıkarlarını gözetmiş ve bu ülkeye yüz milyonlarca dolarlık karşılıksız yardım yapmıştır. Eisenhower, en güçlü Siyonist teşkilatlardan biri olan B'nai B'rith'in bir toplantısında görülüyor.
'Bilderberg Cezayir ve diğer petrol zengini ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmasında etkili olmuştur. İlk Cezayir ayaklanması Bilderberg grubunun ilk toplantısından 6 ay sonra başlamıştır.' (A.g.e. sf.81)
Pek çok zengin ülke, Mason liderler önderliğinde başlatılan sözde bağımsızlık hareketleri ile sömürgelikten kurtarılmış gibi gösterilmiştir. Daha sonra başa geçirilen Mason devlet başkanları aracılığıyla, bu ülkelerin servetlerinin sömürülmesi daha da artmıştır.
'Siyonizmin en büyük amacı olan Yahudi egemenliğinde birleşmiş bir dünyanın ilk basamağı Ortak Pazarı ortaya çıkaran Roma Antlaşması da Bilderberg toplantılarında kararlaştırıldı.' (A.g.e. sf.81)
Bilderberg'in en önemli faaliyeti 'Trilateral Komisyon'u kurmasıdır. Hatta bu 'Bilderberg'in Çocuğu' olarak da bilinir. Amerikan finansör ünlü Yahudi Rockefeller, Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya'yı kapsayan özel kişilerden oluşan bir etkili bir ekonomik grubun kurulması konusunu ilk olarak Bilderberg toplantısında ortaya attı.
Dean Rusk
Grup en ünlü ve güçlü isimleri üye olarak seçmektedir. Fransa eski Başkanı Mason Valery Giscard d'Estaing, Amerikan'nın eski başkanı yahudi Gerald Ford toplantıların daimi üyesiydi. Yahudi çıkarlarına ters düştüğü için suikastla öldürülen Başkan Kennedy'nin yönetim kadrosu da Bilderberglilerle doluydu: Dışişleri Bakanı Dean Rusk, Devlet Bakanı George Ball ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mc George Bundy Bilderberg üyesi
TRİLATERAL KOMİSYONU : Bu komisyonun kuruluşundan beri, 1973, amacının, komplo teoristlerine göre, bütün dünyayı denetim altına almak olduğudur. Amerika, Kanada Japonya ve başka “ileri” ülkelerin diplomat ve iş adamlarının üye olduğu bu komisyon, internet sitesinde amaçlarının dünyaya istikrar ve barış getirmek olduğunu savunr. Yetmişli yıllarda Rockefeller ailesinden birkaç kişinin bu komisyona üye olması, dünyanın bir “Rockefeller A.Ş.” olacağının belirtisi olarak değerlendirilmişti. Rockefeller, iş dünyasında önemini kaybedince bu A.Ş. düşüncesi bir ara unutulmuş, fakat nerdeyse bütün dünya ekonomisi belirli birkaç düzüne şirketin eline geçince, teorem tekrar canlanmaya başlamıştır. Bu şirketlerden birinin, WalMart’ın yıllık cürosu, Türkiye’nin yıllık milli gelirinden daha fazladır. Belki de bundan 40-50 yıl sonra, bütün dünya 30-40 şirketin “özel çiftliği” olduğunda bu da “komploluktan” kurtulacak bir teorem olacaktır.
Dünyanın en güçlü ülkesi olduğundan, komplo teorilerin çoğu Amerika ile ilgilidir. O kadar ki, dünyada olan biten herşeyde, doğa afetlerinde bile, Amerika’yı suçluyan komplo teorileri üretilir. Bunun en son örneği, 26 Aralık tsunamisine Amerikalıların neden olduğu teoremidir.
Esasında Amerika’ya dönük teorilerin bazılarını Amerikalıların kendileri yaratmıştır. Yüzyıldan fazla, Lincoln’un suikastına bir “Güney” komplosu olarak bakıldıktan sonra, nihayet bunun doğru olmadığı kabullenmiştir. Kennedy’nin suikastı hala birçok komplo teorileriyle anlatılmaktadır.
Viyetnam savaşı sırasında, savaşla ilgili birçok teorem öne sürülmüştür. Bunların en ilginci “kauçuk ağaçlarıdır.” Evet, be teoreme göre Amerika dünya lastik piyasasını ele geçirmek için savaşa girmiştir! Doğal olarak Irak savaşıyla da ilgili birçok teorem vardır. Petrol, İsrail ve Amerika’nın emperyalist niyetleri bunların en popüleridir. İslam dünyasında, Amerika’dan sonra, İsrail komplo teorilerinde baş rolü oynar. Bütün ülkelerde, o ülkelere dönük komplo teorileri vardır. Türkiye’de örneğin, başımıza gelen herşeyi “dış ülkelerin parmakları vardır” komplo teoremiyle açıklarız. Bize göre Yunanlıların Batı Anadolu’da gözleri vardır, onlara göre bizim niyetimiz eski Osmanlı topraklarını geri almaktır.
Avrupanın ileri ülkeleri bile, komplo teorileri yüzünden milyonlarca insanın ölümüne neden olan iki dünya savaşı başlatmış ve Orta Doğuyu cehenneme çeviren işler yapmıştır. Komplo sözcüğü, kökeni Latince olan “conspiracy” den gelir. Conspiracy ise fesat amaçlı gizli anlaşma anlamındadır. Genelde bir komplo teoreminin mantık veya veya mantıksızlığı ancak zamanla belli olmasına rağmen, bazı komplo teorileri, yukarda verilen ilk örnek gibi, baştan saçmadır. Dolayısıyla bizim yapacağımız en iyi şey mantığmız kullanarak komplo teorilerinin bizi kıskaca almamasına özen göstermektir. İlginçtir, Amerika’nın Irak’a “ucuz petrol” için girdiklerini savunanlar, şimdi de savaştan bu yana çok artan benzin fiyatlarını, petrol şirketlerine yarasın diye, yine Amerika’nın savaş planları arasında olduğunu söylerler. Bu iki düşünce arasında çelişki görüyor musunuz?
İnsanlar oldukça, Komplo teorileri olacaktır. Dolayısyla komplo toremleri iyidir veya kötüdür diye bir değerlendirme yapmak yanlıştır. En iyisi her teoreme teker teker bakıp, birer birer değerlendirmektir