YILDIZLAR BİLGİSİ
4.1 Işınım Enerjisi
Yıldızlara gidemeyiz; sadece,
onlardan gelen ışınımı teleskopların yardımıyla gözleyebilir ve
çözümleyebiliriz. Teleskopun çalışma ilkesini anlamak için önce, ışınımın
doğasına bir göz atalım:
Işık, genellikle titreşen
elektromanyetik dalga olarak düşünülür; bu, suda ilerleyen dalgaya
benzetilebilir. Bir sakin göle bir taş bırakıldığı zaman yayılan bir dalga
katarı oluştuğunu biliriz; su molekülleri yaklaşık aynı yerde yükselip
alçalırlar. Işık, aşağı yukarı ya da ileri-geri titreşen yüklü parçacıklar
tarafından üretilebilir, fakat bir yerden başka bir yere parçacıkların hareketi
ile iletilemez. Çünkü ışığın boşlukta, yani parçacıkların olmadığı yerde
yayıldığını biliyoruz.
Küçük, durgun, yüklü bir cisim
alalım. Bu yüklü cismin etrafındaki uzayı etki bölgesi olarak düşünebiliriz,
buna "alan" denir. Eğer bir başka yüklü parçacık (test parçacığı) bu alana
konursa sabit bir kuvvet duyar. Eğer bu iki parçacığın yükleri aynı cins ise
test parçacığı itici kuvvet duyacaktır, zıt yüklü iseler test parçacığı çekici
kuvvet duyacaktır. Eğer birinci parçacık bir nokta etrafında (ileri-geri) titreşime
bırakılırsa test parçacığı değişen bir alan duyacak ve tepkisini titreşmekle
belli edecektir.
Böylece bir parçacığın titreşimi,
arada hiçbir madde olmadan, diğer parçacığa aktarılabilir. Bu, ışığın boşlukta
nasıl yayıldığının eksik modelidir. Modeli tamamlamak için şunu bilmeliyiz ki
değişen elektrik alanına, değişen manyetik alan eşlik eder. Değişen manyetik
alanı zihninizde canlandırmak için şu deneyi yapın, bir elinizle bir çubuk
mıknatıs tutun ve yakınına bir pusula koyun. Şimdi mıknatısı sağa-sola döndürün, pusula
ibresinin buna tepki olarak yaptığı hareketten değişen manyetik alan
yarattığınız sonucunu çıkarırsınız. Burada, titreşen mıknatıs, arada hiç madde
olmasa da, pusulayı etkileyecektir. Böylece ışığın tamamlanmış modelini elde
etmiş oluyoruz: Işığı, titreşen bir yük tarafından aynı anda yaratılan değişen
elektrik ve değişen manyetik alanın ürettiği elektromanyetik tedirginlik olarak
tasarlıyoruz.
Tüm optik etkilerden elektrik
bileşen sorumlu olduğu için ve manyetik alan daima değişen elektrik alana eşlik
edeceğinden, ışıktan söz ederken yalnız elektrik bileşenden söz
edeceğiz.
Her türlü elektromanyetik
tedirginlik ya da elektromanyetik dalga, boş uzayda saniyede yaklaşık 300000 km
hızla yayılır: Bir ışık demeti 1 saniyede Yer çevresini 8 kez dolanır, Ay'a 1.3
saniyede ulaşır. Işık hızı evrende ulaşılabilecek en büyük hızdır.
Herhangi bir dalga iki bağımsız
kemiyet ile temsil edilir: dalga boyu (λ) ve frekans (f). Dalga boyu,
elektromanyetik alanın tam bir titreşimi süresince (yüklü parçacığın
ileri-geri
hareket periyodu) elektromanyetik dalganın uzayda kat ettiği yol; frekans (f),
herhangi bir noktadan bir saniyede geçen dalga (uzunluğu λ olan dalga) sayısıdır.
λ'nın birimi
metre (m), f'nin birimi hertz (Hz) dir (1Hz=1 tireşim/saniye). Kolayca
anlaşılacağı gibi bu iki sayının çarpımı yayılma hızını verir: λ∑f=c. Gözümüzün duyarlı olduğu ışık dalgalarının bir dalgaboyu
aralığı (tayfı) vardır. Kırmızı ışığın dalgaboyu 7x10-5cm =700
nm dir (1nm=10-9 m) . Dalga boyu kısaldıkça renkler kırmızıdan
turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor'a doğru değişir.
Şekil 4.1: Elektromanyetik ışınım
tayfı.
Doğa, dalga boylarını bu sayılarla
sınırlamıyor. Tüm elektromanyetik tayfta en büyük dalga boyunun en küçük dalga
boyuna oranı 1015 den fazladır. Farklı bölgeler farklı adlarla
anılırlar; görsel yani optik bölge algıladığımız renkleri içerir; mor ötesi,
x-ışınları,
γ-ışınları daha kısa dalgaboylu; kırmızıötesi ve radyo
bölgeleri uzun dalgaboyludur. Dalgaboyları radyoda km'leri bulur. Boşlukta
bunların hepsi c hızı ile hareket eder. Gök cisimleri tüm elektromanyetik tayfta
ışınım gönderirler; bu nedenle bu cisimlerdeki fiziksel olayları anlayabilmek
için tüm dalga boylarını gözleyebilmemiz gerekir.
Işığın (Elektromanyetik
ışınıma-alışkanlıktan-kısaca ışık diyeceğiz.) dalga olarak açıklanması yetersiz
kalmaktadır. Deneyler göstermiştir ki kimi durumlarda ışık dalga gibi değil,
parçacık gibi davranır. Yukarıda açıklanan dalga özelliğini de taşıyan böyle bir
parçacığa foton denir. Evrende enerji, bir noktadan başka bir noktaya esas
olarak ışık ile taşınır (kozmik parçacıklar hariç). Bir fotonun taşıdığı enerji,
o fotonun frekansına bağlıdır ve E = hf ile verilir, burada h bir
evrensel sabittir (Planck sabiti). γ-ışını fotonları, radyo
fotonlarından 1015 katı daha fazla enerji taşırlar, radyo
yayınlarının insan sağlığına zarar vermemelerinin, ya da mor ötesi ve gama
ışınlarının zararlı olmalarının nedeni budur. Tek bir fotonun taşıdığı enerji
miktarı oldukça küçüktür. Örneğin; sarı ışık için λ = 550 nm dir, dolayısıyla f =
c/λ
=5x1014Hz, h=6.6x10-34 J.s
olduğuna göre E nin değeri ancak 3x10-19 J kadar
olur (J = Joule enerji birimi). 100 watt'lık sodyum lâmbası saniyede 100 Joule
enerji yaydığına göre kabaca saniyede çevreye 1020 gibi çok büyük
sayıda foton salıyor demektir.
Çevremizde gördüğümüz cisimlerin
renkleri kendi yaydıkları (lâmbalar gibi) ya da yansıttıkları (masa, ağaç, ayna
gibi) ışığın dalga boyu aralığının göstergesidir. Bir portakal turuncu gözükür,
çünkü üzerine düşen güneş ışığının -ki gözün duyarlı olduğu tüm renkleri içerir- yalnız turuncu olanını
yansıtır. Bir beyaz gelinlik tüm renkleri yansıttığı için beyaz görünür! Kömür,
üzerine düşen ışığı yansıtmadığı fakat soğurduğu için siyah gözükür. Üzerine
düşen tüm ışınımı soğuran cisimlere, bu nedenle karacisim denir. Işınım
enerjisinin soğurulması, cismin sıcaklığını yükseltir. Ancak sıcaklık yükselmesi
sonsuza kadar süremez. Cisim en sonunda bir dengeye ulaşmalı ve ne kadar ışınım
enerjisi soğurduysa o kadar ışınım enerjisi salmalıdır. Sinop'ta Karakum denen
bir kumsal vardır, kumları karadır; normal kumsalda çıplak ayakla gezilebilirken
Karakum'da, çok sıcak olduğu için, bu olanaksızdır; Karakum yüksek sıcaklıkta
dengeye gelmiştir. Bu durumdaki cisme "Işınımla dengededir." ya da "Işımasal
dengededir." denir.
Bir karacismin saldığı ışınım
enerjisi, dalgaboyunun sürekli bir fonksiyonudur; yani bütün renkler vardır ve
bir renkten diğerine geçiş süreklidir, arada boşluklar, kesiklikler,
iniş-çıkışlar
yoktur. Buna, karacisim eğrisi, ya da karacisim tayfı (spektrumu) denir.
Dalgaboyu arttıkça salınan ışınım enerjisi önce çok çabuk artarak maksimuma
ulaşır, sonra yavaş yavaş sıfıra kadar düşer. Daha yüksek sıcaklıktaki bir
karacisim eğrisinin biçimi de aynıdır fakat eğri daha kısa dalgaboyunda
maksimuma ulaşır ve maksimum değeri daha büyüktür (Şekil 4.2). Her sıcaklıkta
ışınım salınır. Birkaç °K (yani -273∞C olarak bilinen
mutlak sıfırın birkaç derece üstünde) sıcaklığındaki karacisim yalnız radyo
bölgede ışıma yapar. T sıcaklığı, birkaç yüz °K ise hem radyoda hem de
kırmızıötesi bölgede ışıma yapar fakat insan gözü cismi yine göremez. T=1000°K
yöresinde görsel (optik) bölgede ışıma yapmaya başlar. Cismin sıcaklığı arttıkça
kısa dalgaboyunda salınan ışık miktarı, uzun dalgaboylarına göre daha çok artar;
bu demektir ki ısıtılmakta olan bir demir çubuğun önce ısısını hissederiz
(mikrodalga ve kırmızı ötesi), sonra rengi kırmızı daha sonra turuncu olur.
Işınım enerjisinin en büyük olduğu dalgaboyu, Wien yasası diye bilinen şu ifade
ile verilir:
Şekil 4.2: Çeşitli sıcaklıklarda
karacisim eğrileri.
T λmax (nm) =
2.9x106
Yine kuramsal hesaplar ve deneyler
gösteriyor ki bir karacismin 1m2 lik yüzeyinden 1 saniyede çıkan
ışınım miktarı (yüzey akısı) sıcaklığın dördüncü kuvveti ile orantılıdır. Bu
watt/m2 birimlerinde,
F = σT4
şeklinde yazılır, buna
Stefan-Boltzmann yasası denir. Burada σ
orantı katsayıdır ve deneylerle bulunmuştur.
Sıcaklığı bir karacismin sıcaklığının 2 katı olan bir başka karacisim birim alan
başına 24 = 16 kat daha çok ışınım salar ve dolayısıyla 16 kat daha
parlak olur. Bir karacismin saldığı toplam ışınım, yüzey alanı ile yüzey
akısının çarpımına eşit olacaktır; buna, ışınım gücü denir. Eğer cisim R
yarıçaplı küre ise alanı 4πR2 dir. O zaman ışınım gücü,
L = 4πR2 σT4
olur. Bu, astrofizik'te çok önemli
bağıntılardan biridir; L, R ve T den herhangi ikisi bilinince üçüncüsü bu
formülden hesaplanabilir.
Eğer kaynak karacisim değilse
yukarıdaki bağıntı geçerli değildir. Bunun ayrıntılarına burada
girilmeyecektir.