Sana Allah’a tâati ve takva üzere bulunmanı, nerede olursan ol insanlara ezâ
ve cefa vermemeni, özellikle Harameyn-i Şerîfeyn'de daha fazla titiz davranmanı
tavsiye ederim. Gıybetini yapsalar dahî sen kimsenin gıybetini yapma. Hiç
kimsenin dünya malından bir şey alma. Şerîatın alınmasını helâl kıldığını al ve
onu hayır yollarda harca.
Mümin kardeşlerin aç ve yoksul durumda bulunurken, şehvetin
için harcama yaparak lezzetlenme. Kesinlikle yalan söyleme. Hiç kimseyi hakîr
görme. Hiç kimseden nefsinin üstün olduğunu düşünme. Kalbî ve bedenî ibadetlerde
tüm kuvvetini sarf et. Bunun yanında nefsine "Hiçbir zaman makbul olacak hayır
işlemedim." düşüncesini kabul ettir. Çünkü ibâdetlerin rûhu
niyettir.
Niyet ise ancak ihlâs ile mümkündür. Senden daha büyük olanlara
ihlâs gerekirse sana nasıl gerekmesin. Allâh Teâlâ'ya yemin ederim ki; annem
beni doğurduktan bugüne kadar, Allâh katında makbûl ve mûteber olup hesabı
sorulmayacak bir tek hayır işlediğime inanmıyorum.
Eğer kendi nefsini
bütün hayır işlerde iflâs etmiş olarak görmüyorsan bu, cehâletin en son
noktasıdır. Eğer iflâs etmiş olarak biliyorsan Allâh'ın rahmetinden de ümitsiz
olma.
Mevlana Hâlid-i Bağdadi -kuddise sirruh- (v. 1826)