Bakiye Adanan hayatın adı AŞK
Sevgi bindir.
Aşk birdir.
her şeyi sevebilirsiniz.her objeyi ve subjeyi…
Ama aşık olamazsınız.
Aşk tek kişiliktir.ve ulaşılması en zormertebedir.
ulaşılamayana,ulaşmanın mücadelesidir.İnsan,aşkı her zaman tek yönden ele alır.insanlara göre aşk;herhangi bir kişinin karşı cinsten birini sevmesi,ve onunla birleşip bir ömür yaşamasıdır.günümüzde bu tür aşk olaylarına sık sık rastlıyoruz.Sevipte, aşık olduğunu sanarak evlenen birçok insan var.bu evliliklerin ilk birkaç ayı canım cicim aylarıdır.aile içindeki reel sorumluluklar başlayınca,şahısların aralarında aslında var olmayan,fakat var sandıkları aşkın da bitiş startı verilmis demektir.tv de yapılan kadın programları bunun en iyi örneği.karşı cinse hissedilen basit bir sevgidir.aşkın yanlış tanımı ve gerçek aşkın ne olduğunu bilmemek ise aşka en büyük hakarettir.Aşk dendimi aklıma,Yunus Emre gelir,Mevlana gelir,leylasını arayan mecnun gelir.Yusuf un Züleyhası gelir.bu isimler gerçek aşkı bulmak uğruna hayatlarını maşuka adamış,kendilerini dünyevi zevklerden ve nefsi isteklerden arındırmış Allah dostlarıdır.bu isimler gibi daha niceleri var.zindanlara atılan,görmedikleri işkence ve eziyet kalmayan bu insanlar gerçek aşkın ne olduğunu kalben bulan insanlardır.bu aşk için,kendi ölümlerine şeb-i arus diyecek kadar…20.yy aşıklarından Necip Fazıl Kısakürek bu aşk için;
Rabbim rabbim bildim bu işin neymiş Türkçesi
Senin aşkın ateştir,ateşin gül bahçesi ….
Diyecek kadar yanmıştır.aşkına ulaşmak için ölümü o kadar yüceltmiş ve güzel anlatmıştır ki aşkına ulaşmanın en kısa yolu ölümdür. Necip Fazıl da her aşık gibi,bu aşkın bedelini cefa çekerek ödemiştir.bizlerin en büyük hatası gerçek aşkla,yapay aşkı birbirine karıştırmamızdır.gerçeği bakide bulmak varken,bir fanide aramak zaten mantıksızdır.
Aşkı şah damarımızda hissettiğimizde,azraili güler yüzle karşıladığımızda,ölümü kara değil de aşk diye tanımladığımızda sevgiyi ve aşkı birbirine karıştırmadığımızda,gerçeği gerçekte bulmanın adına aşk diyebileceğiz.bir nebzede olsa aşkı anlamak adına….
Diyecek kadar yanmıştır.aşkına ulaşmak için ölümü o kadar yüceltmiş ve güzel anlatmıştır ki aşkına ulaşmanın en kısa yolu ölümdür. Necip Fazıl da her aşık gibi,bu aşkın bedelini cefa çekerek ödemiştir.bizlerin en büyük hatası gerçek aşkla,yapay aşkı birbirine karıştırmamızdır.gerçeği bakide bulmak varken,bir fanide aramak zaten mantıksızdır.
Aşkı şah damarımızda hissettiğimizde,azraili güler yüzle karşıladığımızda,ölümü kara değil de aşk diye tanımladığımızda sevgiyi ve aşkı birbirine karıştırmadığımızda,gerçeği gerçekte bulmanın adına aşk diyebileceğiz.bir nebzede olsa aşkı anlamak adına….
KULA KUL OLMAK İÇİN ATILMADIK MEYDANA
BİZ YALNIZ HAKİKATE VE HAKKA SECDE EDERİZ
NASIL GİRDİYSE DAVA SAHİPLERİ ZİNDANA
BİLSİNKİ KAHPE DEVİR BİZDE ÖYLE GİRERİZ
KULA KUL OLMAK İÇİN ATILMADIK MEYDANA
BİZ YALNIZ HAKİKATE VE HAKKA SECDE EDERİZ
NASIL GİRDİYSE DAVA SAHİPLERİ ZİNDANA
BİLSİNKİ KAHPE DEVİR BİZDE ÖYLE GİRERİZ
Her şey bitmiş gibi nazlanıyorsun
EY NEFİS!
Sanki cennetten müjde geldi.
Cehennemden hâlâs oldun, bu ne hâl?
Hiçbir şey bitmiş değil. Ölüm vakti gelinceye kadar ibadet ve taat gerek
insana.
Hiçbir şey bitmiş değil.
Ne günahların için af fermanı yazıldı, ne cennetten bir muştu üveyki kondu
pencerene, ne de gaybten bir ses duydun “Kurduldun!” diye. Duysan bile
nereden biliyorsun bunların şeytanın hileleri olmadığını.
Öyleyse ne diye kibir dağlarında dolaşırsın? Niçin inmiyorsun kulluk
düzlüğüne, kalb
diyarına. Başını niçin secdeye koyup inlemezsin,
Sanki cennetten müjde geldi.
Cehennemden hâlâs oldun, bu ne hâl?
Hiçbir şey bitmiş değil. Ölüm vakti gelinceye kadar ibadet ve taat gerek
insana.
Hiçbir şey bitmiş değil.
Ne günahların için af fermanı yazıldı, ne cennetten bir muştu üveyki kondu
pencerene, ne de gaybten bir ses duydun “Kurduldun!” diye. Duysan bile
nereden biliyorsun bunların şeytanın hileleri olmadığını.
Öyleyse ne diye kibir dağlarında dolaşırsın? Niçin inmiyorsun kulluk
düzlüğüne, kalb
diyarına. Başını niçin secdeye koyup inlemezsin,