Allah dostlarıyla, erenlerle, velilerle konuş, nitekim Kur'an'da:
"Seni ancak
âlemlere rahmet olarak gönderdik" buyrulmuştur. (Enbiya 107) Onlarla konuşmak,
rezil ve alçak kişilerle konuşmaktan daha iyidir.
Allah dostları ve veli
kimseler ayıpları örtücüdür.
Sana pek büyük görünen şeyleri onlara söylersen, bu
şey onlara tuhaf gelmez.
"Şu yumruğunu sallama, bayrağa (saygıdeğer bir şeye)
vuracaksın!" diyerek sana öğüt verirler,
fakat zorlamazlar, nitekim Kur'an-ı
Kerim'de:
"Biz seni onların üzerine gözetleyici olarak gönderdik, sen
onların vekili de değilsin" buyrulmaktadır. (Enam 107)
Böylece azap görecek olan
nefis, hem yanmakta ve hem de:
"Daha yavaş yak, zira pek fazla yanmaya
tahammülüm yok" demektedir.
Yahutta hacamatçıya (vücuttan kan alan
tabibe):
"İğneyi daha yavaş batır ve daha yavaş çek, zira pek fazla
incinmeye tahammülüm yok" diye söylenmektedir,
fakat vücutta tek bir kıl bile
kalsa, ateşin onunla işi var demektir.
Fakat yeryüzünden siyah yüzlü çirkin
suratlı ölümü çıkarıp kovmadıkça sana rahat yoktur.
Nitekim Hâkim Senâi şöyle
demiştir:
Şiir:
"Âşık'ın canı soluk alıp verdikçe şu âlemi ateşe verir.
Şu aslı
olmayan âlemi (dünyayı), zerreler gibi birbirine katıp, kırar
geçirir"
Maarif Adlı Eserden (Hz. Seyyid Burhaneddin
Tırmizi)