SIFFIN SAVAŞI
Dördüncü Rasid Halife Hz. Ali (r.a) ile ona isyan eden
Suriye valisi Muaviye b. Ebu Süfyan arasinda M. 657 yilinda, Firat'in sag
kiyisina yakin Rakka'nin dogusunda bulunan Siffin'da yapilan savas.
Hz. Ali'nin Cemel vak'asinda karsi grubu yenmesinden sonra
onun hilafetine muhalif olarak, Suriye bölgesini idare etmekte olan Muaviye ve
taraftarlari kalmisti. Hz. Ali'ye isyan edenler, davalarinin, Hz. Osman (r.a)'in
intikamini almak oldugunu iddia ediyorlardi. Öte taraftan Hz. Ali'yi, Osman
(r.a)'i sehid edenleri korumak ve onlari cezalandirmamakla suçluyorlardi.
Halbuki Hz. Ali (r.a), fitne ve kaynasmanin yatistirIlmasindan sonra suçlulari
cezalandiracagini vadetmekteydi. Cemel vak'asindan sonra Kufe'ye yönelen Hz. Ali
(r.a), Cerir b. Abdullah el-Bâcelî'yi Muaviye'ye göndererek, muhâcirlerin ve
ensârin kendisine bey'at ettiklerini; onun da muhacirler ve ensâr gibi bey'at
edip itâatini bildirmesini Istedi (Ibnul-Esîr, el-Kamilu't-Tarih, Beyrut 1979,
III, 276). Muaviye, kendisine elçi olarak gelen Cerir b. Abdullah'i oyalayarak
Amr b. el-As ile istIsarede bulundu. Amr ona, Ali (r.a)'dan, Osman (r.a)'in
kanini Istemede israr etmesini, katilleri derhal cezalandirmayi reddettigi
takdirde, Suriye ordusuyla onun üzerine yürümesini söyledi. Cerir b. Abdullah,
Hz. Ali'nin yanina dönerek durumu ona bildirdi.
Öte taraftan, Medine'den Sam'a götürülen Hz. Osman'in kanli
gömlegi ve hanimi Nâile'nin kesik parmaklari Muaviye tarafindan caminin
minberine asildi. Askerler onun önünde toplasarak agliyorlardi. Orada
toplananlar Hz. Osman'in intikamini alincaya kadar yataklarinda uyumayacaklarina
ve yikanmayacaklarina dair yemin ettiler. Suriye ordusu Muaviye'den bol maas ve
bahsisler almaktaydi. Muaviye bu sekilde orduyu tesvik ve tahrik ettikten sonra,
seksen bes bin kisilik bir orduyla Sam'dan yola çikti. Hz. Ali (r.a) ise doksan
bin kisiden olusan ordusuyla Küfe'den Siffin'e dogru harekete geçti. Muaviye,
Firat kiyisindaki düzlükte karargâh kurmustu. Hz. Ali'nin ordusunun karargâh
kurdugu yer ile nehir arasinda Muaviye'nin askerleri oldugu için Ilk geceyi
susuz geçirdiler. Ancak, yapilan bir saldiri ile Sam ordusuna bagli birlikler
nehirden uzaklastirildi. Ordusu susuz kalan Muaviye, Ali (r.a)'a adam göndererek
nehirden su almalarina izin vermesini Istedi. Hz. Ali (r.a) bunun üzerine
onlarin su almalarina engel olmadi. Hz. Ali, Muaviye'ye elçiler göndererek, onu
birlige ve müslümanlarin topluluguna girmege davet ederek isyandan vazgeçirmeye
çalisti. Ancak olumlu bir cevap alamadi. Iki ordu birlikleri arasinda bazi ufak
çarpismalardan sonra, H. 37 senesi Muharrem ayinin sonuna kadar mütâreke yapildi
ve elçiler gidip gelmeye basladi (Ibnul-Esîr, a.g.e., III, 289 vd.). Ancak bu
elçilerin karsilikli gidip gelmeleri Iki grup arasinda baris yapIlmasi yolunda
bir gelisme saglamamisti. Safer ayinin Ilk günü savas tekrar basladi. Ilk yedi
gün Iki taraftan birer komutanin mubarezeleri ile geçti. Pesinden Hz. Ali (r.a),
orduya toplu saldiri emrini verdi. Savas bir kaç gün olanca siddetiyle devam
etti. Ammâr b. Yasir'in sehid edIlmesine çok üzülen Hz. Ali'nin siddetli bir
taarruzu ile Sam ordusu dagIlma noktasina geldi. Savas kazanIlmak üzereydi ki,
Amr b. el-Âs, Suriyeli askerlere "Her kimin yaninda mushaf varsa onu mizraginin
ucuna takarak yukari kaldirsin" dedi. Bu emri yerine getiren askerler karsi
tarafa, "Aramizda Allah'in kitabi hakem olsun" diye seslendiler. Amr b. el-Âs'in
hilesi tutmus, Irakli askerler: "Allah'in kitabina yapilan çagriya icabet
edelim" demeye baslamislardi. Amr.b. el-Âs, bu hile ile, Sam ordusunu kesin bir
maglubiyetten kurtardigi gibi, karsi tarafin gücünü de kirmisti. Hz. Ali (r.a)
bir Halife ve bir ordu komutani olarak bunun bir savas hilesi oldugunu
askerlerine anlatmaya çalistiysa da basarili olamadi. Ali (r.a), onlara söyle
diyordu: "Bu bir hiledir. Bununla sizin araniza ayrilik düsürmek ve birliginizi
bozmak istiyorlar". Ancak, Iraklilar, Isteklerinde direttiler ve savasa devam
etmekte olan komutan Ester'e adam gönderip savasmayi biraktirmasini Istediler.
Hz. Ali Ester'e savasi birakmasi için adam göndermek zorunda kaldi. Ester, gelen
adama: "Simdi mevziden ayrilacak an degildir. Ben simdi kesin zafere ulasacagimi
umuyorum, acele etme" diyerek karsilik verdi. Gönderilen adam Hz. Ali'nin yanina
gelmeden, Ester'in savasan askerleri arasinda çalkalanma oldu ve sesler
yükseldi. Onlar daha bir sevkle savasi sürdürüyorlardi. Bunun üzerine Iraklilar,
Ali (r.a)'a: "Vallahi bir, senin Ester'e birakmasi için degil, savasa devam
etmesi için adam gönderdigini saniyoruz" dediler. Hz. Ali'nin gönderdigi Ikinci
kesin emirle Ester, savasi birakmak zorunda kaldi. Hz. Ali (r.a), Es'as b.
Kays'i Muaviye'ye göndererek onun ne düsündügünü anlamak Istedi. Muaviye ona,
"Istedigimiz, aramizda Allah'in kitabini hakem kIlmaktir. Her Iki taraftan birer
hakem seçIlmesini ve onlardan Allah'in kitabina uygun bir karar vereceklerine
dair ahd alip taraflarin onlarin verecegi karara uymalaridir" dedi. Hz. Ali
(r.a)'in taraftarlari bunu memnuniyetle karsiladilar. Samlilar hakem olarak zeki
ve kurnaz bir kimse olan Amr b. el-Âs'i seçtiler. Iraklilar ise Ebu Musa
el-Esari'yi hakem tayin etmek Istediler. Hz. Ali (r.a), Ebu Musa'nin daha önce
kendisine muhalefet ettigini ve halki kendisinden ayirmaga çalistigini,
dolayisiyla onun hakemligine itimat edilemeyecegini söylediyse de Iraklilar onun
hakem olmasi konusunda direttiler.
Amr b. el-Âs' ile Ebu Musa el-Es'ari, 37. yilin Safer ayinda
Dumetul-Cendel'de bir araya gelerek, karar verirken esas alinacak prensipleri
içeren "tahkimnâme"yi kaleme aldilar (Metin için bk. Taberi, Tarih, IV, 2930.
Hakemlerin bulusmasi ve gelisen olaylar için bk. Hakem olayi mad.).
Ömer TELLIOGLU