30 Kasım 2012

MARS



MARS
Karşı konumda yörünge dışmerkezliğinin büyük olmasından dolayı Mars-Yer uzaklığı sabit değildir. Bu uzaklık 55 ile 102 milyon km arasında değişir. En kısa uzaklığın meydana geldiği karşı konumlarda Mars’ın bize daha parlak ve daha büyük görüneceği açıktır. 1877 yılında Mars, Dünya'ya çok yakındı. Üzerinde görülen karanlık bölgenin deniz, aydınlık bölgenin de kıtalar olduğuna inanılıyordu. Birkaç gök bilimci ise karanlık bölgenin bitki örtüsü olduğunu savunuyorlardı. Mars'ın kutup başlığının olduğu çok önceden biliniyordu. Kutup başlığındaki mevsimsel değişmeler Mars'ın ekseninin 24° eğiminden kaynaklanır. Daha 1877'de Mars'ın atmosfere sahip olduğu anlaşılmıştı, çünkü atmosfer olmasaydı kutup başlıkları olmazdı.
1809 yılında ilk kez sarı Mars bulutları gözlendi. Atmosfer olunca da Mars’ta yaşam olması düşüncesi ortaya çıktı. 5 Eylül 1877 günü, bilim adamları Yer’den Mars'a haber göndermeye çalışıyorlardı. İşte bu sıralarda Mars'ı gözleyen Schiaparelli, mercekli teleskopu ile Mars haritasını çıkardı. Bu harita o zamana kadar yapılmışların en iyisiydi. Schiaparelli yaptığı bu haritada, Mars yüzeyinde parlak kırmızı alanlarda gördüğü birbirini kesen yaklaşık 40 ince çizgisel yapı gösterdi ve bunlara kanal adını verdi. İnsanlar tarafından açılmış su yolu anlamına gelen bu kelime gözlenen olguları tanımlamak için kullanılmıştı, fakat daha sonra bu tanımlama yorum oldu ve herkes Mars'ta yaşam olduğuna inandı. Bu yaşamın, kanal açacak kadar zeki bir yaşam olduğu sanılıyordu. 1877'den itibaren çok sıcak bir tartışma başladı. Bilim adamlarının bir bölümü kanal yok, bir bölümü ise bunlar kanal değil diyordu. Schiaparelli ölümüne az bir zaman kalıncaya kadar karanlık alanların deniz, kanalların su kanalı olduğuna inanıyordu. Bu sırada Wells gibi bilim-kurgu yazarları da Mars'ın bu özelliğinden hareketle yayınladıkları yapıtlarla ortalığı iyice karıştırdılar. Bu öykü, uzay çağına kadar böyle devam etti. Nihayet Mars'a giden uzay sondalarının gönderdiği fotograflardan bugün onun yüzeyinde kanal veya benzeri bir olgunun olmadığını kesin olarak biliyoruz. İnsanoğlu Mars'ta birşeyler görmek istiyordu, işte bu nedenle zeki yaşam, teleskopun göz merceğindeydi, Mars'ta değil.
Gezegenlerin çoğunda dağların yüksekliğini vermek için bir sıfır yüzeyi seçmek gereklidir. Bir sıvının yüzeyi hidrostatik denge hâlindedir, işte bu nedenle Yeryüzünde deniz seviyesi sıfır yüzeyi olarak seçilmiştir. Mars'ta okyanuslar olmadığından 0 yükseklik olarak atmosfer basıncı 6 milibar olan yüzey seçilmiştir. Gerçek yüzey basıncı 2-12 milibar arasında değişir. Çukur olan yerler 12 milibar, yüksek olan yerler ise 2 milibar değerinde basınca sahiptir.
Mars’ta tam bir küresel simetri hakim değildir. Mars'ı ekvatora yakın bir çizgi ile ikiye böldüğümüzde bu çizginin güneyinde kalan bölgenin ortalama yüksekliği kuzeydekine göre daha fazladır. Bunun en önemli nedenlerinden biri Mars'ın düşük yoğunlukta bir kabuğa (mantodan daha düşük bir yoğunluk) sahip olduğu ve bu kabuğun kalınlığının güneyde daha fazla olmasıdır.
Mars yüzeyinde Dünya'ya göre çok büyük yanardağlar vardır. En önemli dört yanardağ birbirlerine çok yakındır ve hemen hemen hepsinin yüksekliği 27 km civarındadır. Bu dağlar Mars'ın en yüksek dağlarıdır. İçlerinde en büyüğünün adı "Olympus Mars"dır. Bu aynı zamanda güneş sisteminin de bilinen en büyük dağıdır. Mars yüzeyinde bunlardan başka çok miktarda lav püskürten değişik boyutlarda yanardağlar vardır.
Şekil 3.21
Şekil 3.21: Mars yüzeyinde eski kurumuş bir göl yatağı. Bu fotografta katmanlaşmış tortul yapı ve ince derelerin daha büyük su yatakları ile buluştukları görülmektedir. Bu bulgular sağ alt bölgenin kurumuş bir göl olduğu düşüncesini kuvvetlendirmektedir.
Mars yüzeyinde çarpışma sonucu oluşmuş çok sayıda krater bulunur. Bununla birlikte bu kraterler güney yarım kürede, kuzeye göre çok daha fazladır. Bu iki yarım küre arasında ikinci büyük farklılıktır. Yanardağ bölgesinde krater yoğunluğu en aza inmektedir. Bu ise yanardağın genç olduğunu gösterir. Kutup bölgelerinde kraterlerin sayısı azdır. Kraterlerin görünmemesinin başka bir nedeni de, rüzgârın etkisi ile tozların kraterleri doldurmasıdır.
Şekil 3.22
Şekil 3.22: Mars’ın iki uydusunun görüntülerini aynı karede görmektesiniz. Üst taraftaki Phobos, altta görülen Deimos’tan daha büyüktür, fakat her ikisi de birer kaya parçasını andırmaktadır. Her iki uydu da üzerlerine düşen Güneş ışığının sadece yüzde birkaçını geri yansıtırlar ve bu nedenle birçok küçük gezegenden daha karanlıktır. Bu uyduların Mars ile beraber oluşmadığı gezegenin onları uzaydan yakaladığı görüşü benimsenmektedir.
Mars yüzeyinde karanlık bölgelerin arasında görülen parlak yerler ince tozdan oluşmuştur. Yüzeydeki rüzgâr bu tozları sürekli taşır. Bu parlak tozların altında bulunan karanlık materyal boyut bakımından büyük olup rüzgârla taşınmaz. Bu kurala tek karşıt gelen kutup başlıklarını tasma gibi saran kum tepeleridir. Mars üzerindeki sarı bulutlar, aslında bu ince tozları içinde bulunduran bulutlardır. Sarı bulutlar genellikle parlak materyal içerirler. Parlak materyal, demirin oksitlenmesi ile oluşmaktadır. Mars'ta gök yüzü genelde kırmızı gözükür. Mars atmosferinde yüzeyden 60 km yükseklikte CO2 bulutları, 50 km yükseklikte toz bulutları, 25 km yükseklikte ise küçük buz kristallerinden oluşan su bulutları vardır.
Mars’taki kutup başlıkları, sonbahardan itibaren oluşmaya başlar. Tüm kış boyunca başlıklar büyür. Bahardan itibaren bunların kapladığı alan küçülür. Büyüme sırasında orta enlemlere kadar gelebilir. Genellikle CO2 buzundan oluşmuştur, içerisinde bir miktar da su buzu vardır. CO2 buzu mevsimi gelip eridiğinde, kutup başlıkları küçülür ama tamamen yok olmaz. Geriye kalanın su buzu olduğu sanılıyor. Çünkü yaz aylarındaki sıcaklıkta CO2 buz hâlinde kalamaz, sadece H2O buz hâlinde kalabilir.
Mars atmosferinin kimyasal birleşimi şöyledir: %95 CO2, %2.7 N2, %1.6 Ar, %0.13 O, %0.07 CO ve %0.03 H2O. Mars yüzeyinin ortalama sıcaklığı 218K'dir. Bu nedenle atmosferde az miktarda bulunan su katı hâlde ya yüzeyde ya da yüzeyin altında bulunur. Mars yüzeyinde ince uzun olgular vardır. Bunların genellikle yüzey altında buz hâlinde duran suyun erimesi ve akması ile oluştuğu ileri sürülmektedir. Bu olguların hacmi, Mars'ta şu anda bulunan su hacmının 1000 katıdır. O hâlde, bir zamanlar Mars'ta su vardı diyebiliriz. Su, Mars'ın yüzeyinde buharlaşmadan duramaz, çünkü Mars atmosferinde basınç çok küçüktür. Bazı eski kuramlar, Mars'ın yakın tarihinde atmosferinin yoğun olduğunu, dolayısıyla suyun rahatça aktığını ileri sürerler.
Viking konduları, Mars yüzeyinde bir takım deneyler yaptı. Bu deneyler sonucunda bize benzeyen karbon yapılı bir yaşam olmadığı ortaya çıktı. Mars'ın tüm yüzeyinin ayrıntılı fotografları elde edildi. Ama bunların hiçbirinde yaşam izi yoktu. Ancak bu konuda son söz henüz söylenmemiştir.
1877 yılında iki küçük uydusu keşfedildi. Bunlar çok küçük uydulardır. Mars çevresindeki yörüngelerininin dış merkezliği küçüktür ve yörünge eğimleri de Mars'ın ekvator düzlemine göre azdır. Yarı büyük eksen uzunlukları da küçüktür. Bu nedenle Phobos, Mars yüzeyinden 6000 km yukarıda bulunur ve yüksek enlemlerden onu görmek olası değildir. Uzay çağına kadar bu uydular hakkında hiç bilgimiz yoktu. Viking 2 adlı uzay aracı ile alınan fotograflardan her iki uydu yüzeyinin de kraterlerle kaplı olduğu görüldü (Şekil 3.22). 

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...