3.2 DEV GEZEGENLER
Mars’ın dışındaki dört büyük
gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. Ek 5'i (Sayfa 263) yakından
incelediğimiz zaman sırasıyla; Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenlerinin
kütle ve yarıçaplarının yersel gezegenlere göre çok büyük olduğunu görürüz. Dev
gezegenlerin diğer bir özelliği ise yoğunlukları yersel gezegenlere göre
düşüktür. Dev gezegenlerin ortalama yoğunluğu 1.34 gr/cm3'dür.
Dev gezegenlerin atmosferlerinin
kimyasal bileşimi, Güneş'e benzer. Gezgin (Voyager) uzay aracı bu dev
gezegenlerin atmosferlerinde çok çeşitli moleküller olduğunu buldu. Aşağıdaki
çizelgede Jüpiter ve Satürn’ün kimyasal birleşimi Güneş’in kimyasal birleşimi
ile karşılaştırılmaktadır.
Çizelge 3.3: Dev gezegenlerin
atmosferinde ve Güneş’te en çok bulunan moleküllerin bolluğu. Bolluklar toplam
moleküllerin yüzdesi olarak verilmiştir. Çizelge, evrende en çok bulunan on
elementten altısını içermekte, geriye kalan silikon, magnezyum ve demirin dev
gezegenlerin çekirdeğinde olduğuna inanılmaktadır. Boşluklar o gezegenlerde söz
konusu molekülün henüz gözlenmediğini ifade etmektedir.
Molekül | Güneş | Jüpiter | Satürn | Uranüs |
H2 | 85 | 90 | 97 | 83 |
He | 15 | 10 | 3 | 15 |
H2O | 0.11 | 0.0001 | --- | --- |
CH4 | 0.06 | 0.2 | 0.2 | 2 |
NH3 | 0.016 | 0.03 | 0.03 | --- |
H2S | 0.003 | --- | --- | --- |
Hidrojen, dev gezegenlerin
kütlesinin çoğunu oluşturmaktadır. Bu gezegenlerin içinde hidrojenin davranışını
incelemek çok önemlidir. İç bölgelerde sıcaklık atmosfere göre daha yüksektir.
Böylece yüzeyden merkeze doğru giderken sıcaklık ve basıncın artacağı açıktır.
Bu nedenle derinlere gittikçe gaz hâlindeki moleküler hidrojen (H2),
gittikçe yoğunlaşır. Hidrojenin yoğunluğu öyle bir düzeye gelir ki artık bu bir
gazın değil, sıvının özelliklerini taşır. Bu nedenle Jüpiter'in içlerine
girdiğimizde herhangi bir yüzey ile karşılaşmayız fakat aşağılara indikçe
kendimizi bir okyanusun ortasında buluruz. Okyanustaki hidrojenin katı bir
yüzeyi olup olmadığı yine de merak edilmektedir. Yüksek basınçta molekülü
meydana getiren hidrojen atomları, birbirlerine bağlı oldukları kadar komşu
moleküllerin atomlarına da bağlı olmaktadırlar. Bu basınçta hidrojen
molekülleri parçalanır. Daha da derinlere inildiğinde basınç o denli artar
ki her hidrojen atomunda çekirdek etrafında dolanan elektron aynı zamanda komşu
atomunda çekirdeği tarafından da etkilenir ve atomlar da parçalanır. Bu durumda
hidrojen, atom çekirdekleri arasında hareket eden elektron gazından oluşmuştur.
Metallere özgü bu özelliği, gösterdikleri için, bu durumdaki hidrojen "metalik
hidrojen" olarak bilinir. Metalik hidrojenin en önemli özelliği, metallerde
olduğu gibi yüksek elektrik iletkenliğine sahip olmasıdır.
Hidrojen ve helyumdan oluşmuş büyük
bir kütleye sahip bir gezegenin iç yapısı için iki temel ısı kaynağı vardır.
Birincisi, gezegenin oluşum anından geriye kalan ısıdır. İç yapıdaki ikinci
enerji kaynağı olarak, "çekimsel ayrılma" olayı ileri sürülmektedir. Hidrojenden
daha ağır olan helyum elementinin, çekim kuvveti ile merkeze doğru hareketi
sonucu oluşan kinetik enerjinin ısı enerjisine dönüşmesi sonucu bu ısı açığa
cıkar.
Şekil 3.23: Dev gezegenlerin iç
yapısının şematik gösterimi. Jüpiter ve Satürn’ün merkezinde bulunan kayalık
çekirdek, Uranüs ve Neptün kadar bir kütlede olabilir.