Kuyruklu Yıldızlar
Gök yüzünün en görkemli küçük
cisimleri kuyruklu yıldızlardır. Yörüngelerinde hareket ederken güneş sisteminin
iç bölgelerine ve özellikle Yer’e yaklaştıklarında uzun kuyrukları, gök yüzünün
büyük bir bölümünü kapsar. Dikkatli incelendiğinde, arka plândaki yıldızlara
göre hareketli olduğu hemen anlaşılır. Ne yazık ki böyle görkemli görünen
kuyruklu yıldızların sayısı çok çok azdır. Sönük olanların sayısı ise fazladır
ve sadece teleskoplarla gözlenebilir. Kuyruklu yıldızlar, güneş sisteminin
dışından bir hiperbolik yani açık bir yörünge izleyerek Güneş’e çok değişik
yönlerden yaklaşırlar, yani yörüngelerinin ekliptik düzleminde olma koşulu
yoktur. Bunlara aniden görünen cisimler denilir, ne zaman ortaya çıkacakları
bilinmez. Bir bölümü de güneş sistemine bu şekilde girdikten sonra büyük
gezegenlerin çekim etkisi ile yörüngelerini değiştirerek kapalı elips
yörüngelerde dolaşmaya başlarlar ve güneş sisteminin içinde kalırlar. Bunlara da
dönemsel kuyruklu yıldızlar denir ve bir daha ne zaman görünecekleri kesin
olarak bilinir. Dönemsel kuyruklu yıldızların en güzel örneği Halley’dir.
Kayıtlı ilk gözlemi İ.Ö. 467 yılında yapılan Halley, son kez 1986 yılında
gözlendi. İngiliz gök bilimci Edmund Halley onun 1682 yılında yapılan
gözlemlerini inceledi ve yaklaşık her 76 yılda bir gözüken bu görkemli cismin
aynı kuyruklu yıldız olduğunu kanıtladı. Bu nedenle ona Halley kuyruklu yıldızı
adı verildi.
Bugün kuyruklu yıldızlara, onu
keşfedenin (Enke ky.) veya keşfedenlerin (İkeya-Seki ky.) adları verilmektedir.
Amatör gök bilimcilerin en çok uğraş verdiği bir araştırma alanıdır. Yılda
yaklaşık 20-30 ky. keşfedilmektedir. Bu keşiflerde amatör gök bilimcilerin
katkısı oldukça fazladır. Aşağıda açıklandığı gibi bu tür cisimler Güneş’e
yaklaştıkça parlaklıkları arttığından, amatör gök bilimciler bir kuyruklu yıldız
keşfedebilmek için, sabahleyin Güneş doğmadan önce doğu, akşam vakti Güneş
battıktan sonra ise batı ufkunu uzun süre dürbünle tararlar. Bu zor gözlem
tekniğinin yanında ayrıca bilgiye de gereksinim vardır. Taradıkları bölgelerdeki
bulutsuları (yıldızlararası bulutlar) ezbere bilmeleri gerekir, çünkü bunların
görünüşü kuyruklu yıldızların görünüşü ile hemen hemen aynıdır.
Şekil 3.45: Bir kuyruklu yıldızın
Güneş yöresindeki yörüngesi, bu yörüngede kuyruğun büyüklüğü ve konumu
görülmektedir.Kuyruğun konumuna etki eden faktör güneş rüzgârı ve onun ışınım
basıncıdır.
Bir kuyruklu yıldızın fotografı
çekildiğinde onun parlak bir baş bölgesi ve bu bölgenin içinde bir çekirdeği
olduğu ve son olarak da sönük bir kuyruğu olduğu görülür. Kuyruk her zaman
Güneş’in aksi yönünde uzanır. Örneğin, Güneş battıktan sonra batı ufkunda bir
kuyruklu yıldız görürseniz onun kuyruğu gök yüzüne doğrudur. Çıplak gözle kuyruk
kısa gözükmesine karşın teleskopla bakıldığında veya fotografı çekildiğinde onun
çıplak gözle görülenden daha uzun olduğu anlaşılır. Çekirdek, bu cismin tek katı
olan bölgesidir ve boyutu 1-20 km arasındadır. Yapılan ayrıntılı
araştırmalardan, çekirdeğin kirli buzdan, yani toz ve buz karışımından oluştuğu
bulunmuştur. Baş ve kuyruk bölgesi ise gaz ve tozdan oluşmuştur. Kuyruklu yıldız
Güneş’e yaklaştıkça Güneş ışınları çekirdeği ısıtır ve buz buharlaşmaya başlar
ve buharlaşan gazlar serbest kalan tozlarla birlikte çekirdeği sarar. Güneş
ışınlarının ışınım basıncı ile bu gaz ve tozlar, doğal olarak Güneş’in aksi
yönünde sürüklenmeye başlar ve kuyruğu oluşturur. Bu nedenle kuyruklu yıldız
Güneş’e yaklaştıkça kuyruğu büyür, uzaklaştıkça kuyruk yavaş yavaş
küçülür.
Şekil 3.46: 8 Mart 1986 tarihinde
Halley kuyruklu yıldızının çekilmiş fotografı. Burada Halley’in gaz (ince düz
olan) ve toz kuyrukları ayrı ayrı görülmektedir.
Kuyruklu yıldızların güneş sistemi
düzlemine çok değişik açılarda geldiği daha önce belirtilmişti. Yörüngelerinin
bu özelliğinden, onların Güneş sistemini saran uzayda disk benzeri değil de
küresel bir hacimden geldiklerini söyleyebiliriz. 1950 yılında Hollandalı bilim
adamı Jan Oort, o zamana kadar gözlenen kuyruklu yıldız yörüngelerini
inceleyerek bu küresel kuşağın Güneş’ten 50000 GB uzaklıkta yer aldığını ileri
sürdü. Milyonlarca kuyruklu yıldızın bulunduğu bu kuşağa Oort bulutu adı
verildi. Güneş sisteminden çok uzakta olan bu bölgede yer alan kuyruklu
yıldızlara, Güneş’in uyguladığı çekim kuvveti kadar diğer yakın yıldızların
uyguladığı çekim kuvveti de önem kazanır. Bulutta meydana gelen tedirginlikler
sonucu kuşaktan ayrılan kuyruklu yıldızın güneş sistemine gelerek geri kuşağa
dönmesi yaklaşık 30 milyon yıl alır. Bunlara uzun dönemli kuyruklu yıldızlar
diyoruz. Uzun dönemliler eğer yörüngelerinde hareket ederken Jüpiter’in yeteri
kadar yakınından geçerlerse onun çekim etkisiyle yörüngeleri değişir ve artık
güneş sistemi içinde dolanmaya başlarlar. Bunlara da kısa dönemli kuyruklu
yıldızlar denir. Bunların içinde en kısa döneme sahip olan Encke (3.3 yıl),
bilinen en uzun döneme sahip olan Rigollet (151 yıl) ve en meşhur olanı ise
Halley (76 yıl) kuyruklu yıldızıdır. Halley’in 1986 ziyareti sırasında Giotto
uzay aracı, ilk kez bir kuyruklu yıldızın çekirdeğinin ayrıntılı fotograflarını
çekmeyi başardı. Kısa dönemli kuyruklu yıldızlar Güneş’e her yaklaştıklarında
buharlaşma süreci ile önemli ölçüde kütle kaybederler. Bu nedenle dönemli bir
kuyruklu yıldız bir gün ölebilir. Halley’in son gelişi çok sönük oldu ve
Güneş’ten uzaklaşırken iyice parçalandığı dolayısıyla bir daha yani 2062 yılı
ziyaretini yapamayacağı ileri sürülmektedir.