03 Ekim 2012

REDDU'L-MUHTAR...Tavaf-ı Ziyaret


Tavaf-ı Ziyaret


METİN
Artık ona kadınlardan başka her şey helâl olmuştur. Bazıları buna koku sürünmeyi ve avlanmayı da katmışalrdır. Sonra üç kurban gününden birinde ziyaret tavafını yapar. Bu onun vâcip olan vaktinin beyanıdır. Tavafı yedi şavt olarak yapar. Bu onun en mükemmel şeklini beyandır. Yoksa rükün, dört şavttır. Tavafı ramelsiz ve önceden bu tavaf için sa'y yaptıysa bu sefer sa'ysiz yapar. Aksi takdirde ikisini de yapar. Çünkü bunların tekrarı meşru değildir.
İZAH
«Her şey helâl olmuştur.» Yani dikişli elbise giymek ve tırnak kesmek gibi, ihramlıya memnu olan şeyler helâl olmuştur.T. Bu gösteriyor ki, traş olmadan önce şeytan taşlamakla ona hiçbir şey helâl olmaz. Bize göre mezhep budur. Nitekim Kâri'nin Lübab şerhinde Fârisi'den böyle nakledilmiştir.Kâri'nin Nihâye şerhinde ise şöyle denilmektedir. Bize göre meşhur olan kavil, şeytan taşlamanın ihramdan çıkarmasıdır. Mâlik ve Şâfiî'ye göre ise şeytan taşlamanın ihramdan çıkarmasıdır. Mâlik ile Şâfiî'ye göre ise şeytan taşlamakla ihramdan çıkılır. Mezhebimizin meşhur olmayan kavli de budur. Şeytan taşlamakla bize göre ihramdan çıkılacağı, Haherzâde'nin Mebsût şerhinde ve Kâdıhan'ın Câmi-i Sagîr şerhinde bildirilmiştir. Kâdıhan şöyle demiştir: «Şeytan taşlarını attıktan sonra traş olmadan evvel kadınlarla koku sürünmekten başka her şey helâl olur. Ebû Yusuf'tan bir rivayete göre, koku sürünmek dahi helâl olur.»
Kadınlardan murad, cimada bulunmak ve cimaın mukaddimeleridir.
«Bazıları buna koku sürünmeyi ve avlanmayı da katmışlardır.» Şarih burada Nehir sahibine uymuştur. O, kadınlarla koku sürünme istisnasını Hâniyye sahibine, avlanma istisnasını da Ebu'l-Leys'e nisbet etmiştir ki doğru değildir. Çünkü Kâdıhan Fetevâ'sında şöyle demiştir:
«Tıraş olduğu veya saçını kısalttığı vakit ona kadınlardan başka her şey helâl olur. Şeytanı taşladıktan sonra ise, tıraş olmadan evvel koku sürünmekle kadınlardan manada her şey helâl olur.» Câmi-i Sağîr şerhinde ondan naklen arzettiklerimiz de böyledir. O, şeytan taşlamakla ihramdan çıkmaktan koku sürünmeyi istisna etmiştir. Yoksa tıraş olmakla ihram-dan çıkmaktan istisna etmemiştir. Bu, az yukarıda gördüğün gibi. meşhur hilâfa mebnidir. Şurunbulâlî Hâniyye'nin ibaresini zikretmiş. sonra şunu söylemiştir: «Bundan anlaşılır ki, Kâdıhan'a nisbet edilen "tıraş olmakla kendisine koku sürünmek helâl olmaz" sözü bâtıldır.»
Ben derim ki: Bunu Bedâyi'nin şu sözü de te'yîd eder: «Tıraş olmanın hükmüne gelince: Bu, onun artık helal olmasıdır. Kadınlardan başka ona her şey helâl olur. UIemamızın kavli budur. İmam Mâlik "yalnız kadınlarla koku sürünmek müstesna" demiş, Leys ise yalnızkadınlarla avlanmanın müstesna olduğunu söylemiştir.» Mi'râc ile Sirâc ve Gâvetü'l-Beyan'da dahi böyle denilmiştir. Bunlar birinciyi yalnız İmam Mâlik'e, ikinciyi müctehit İmamlardan biri olan Leys b. Sa'd'a nisbet etmişlerdir. Nehir'de bu Ebu'I-Leys'e nisbet edilmiştir ki, mezhebimiz ulemasından biri olan Ebu'l-Leys-i Semerkandî'dir. Fakat bu hatadır. Anla!
«Zivaret tavafını yapar» ki bu, haccın iki rüknünden biridir. Sirâc sahibi diyor ki: «Buna tavaf-ı ifaza, tavaf-ı yevmi Nahr ve tavaf-ı mefrud dahi denilir» Bu tavafın sahih olması için şartları, İslâm, önceden İhram, vakfe, niyet, bu tavafın ekserisini yapmak, zaman - ki bayram günüyle ondan sonraki günlerdir -, mekân - ki Kâbe'nin etrafı mescidin içidir - ve tavafı bizzat yapmasıdır. Velev ki tahtırevan üzerinde taşınarak yapsın. Burada bayılandan başkası için niyabet caiz değildir. Bu tavafın vâcipleri; kâdir olanın yürümesi, her şeye sağdan başlamak, yedi şavtı tamamlamak, abdestli olmak, avret yerini örtmek ve tavafı kurban bayramı günlerinde yapmaktır. Bu tavafla şeytan taşlamak ve tıraş olmak arasında tertibe riayet ise sünnettir. Müfsidi yoktur. ölmezden önce kazaya do kalmaz. Bu tavafa, namına bedel caiz değildir. Meğer ki Arafat'ta vakfeyi yaptıktan sonra ölerek haccının tamamlanmasını vasiyet etmiş olsun. Bu takdirde tavaf-ı ziyaret için bir deve vâcip olur. Haccı da caizdir. Lübab.
«Bu, onun en mükemmel şeklini beyandır.» Yani tavafın rüknüne. vâcibine şâmil olan en mükemmel şeklidir. Buna tembihte bulunması. yedi şavtın hepsi rükün zannedilmesin diyedir. Nitekim üc mezhebin imamları buna kaildirler. Muhakkıklardan Kemâl b. Hümam, inceleme ne-ticesinde onlara uyarsa da bu, mezhebimizin hilâfınadır. Kendisine uyul-maz.
«Önceden bu tavaf için sa'y yaptıysa, bu sefer sa'ysiz yapar.» Musannıf. "Önceden ramel ve sa'yi yaptıysa" demedi ve önceden sa'y yaptı da ramel yapmadıysa, burada ramel yapmayacağına işaret etmek istemiştir. Çünkü ramel ancak ardından sa'y yapılan tavafta meşru olmuştur. Nitekim yukarıda geçti. Burada sa'y yoktur. Inâye ile Lıibab'da do böyle denilmiştir. Lübab'da, "İztıbâ'a gelince: Bu tavafta mutlak surette sâkıttır." denilmiştir. Yani önceden sa'y yapsın yapmasın iztıbâ yapmaz.
«Aksi takdirde ikisini de yapar.» Yani önceden sa'y yapmamışsa. hem ramel hem sa'y yapar. Velev ki rameli yapmış bulunsun. Kuhistâni. Yani onun önceden sa'ysiz yaptığı ramel meşru değildir. Binaenaleyh muteber olmaz.
T E M B î H ! Hayreddin-i Remlî diyor ki: «Tavaf-ı kudûmde ve tavaf-ı ziyarette bunların ikisini de yapmamışsa. tavaf-ı saderde ikisini de yapar. Çünkü sa'y vakitle mukayyet değildir. Nitekim musannıf cinayetler bâbında açıklayacaktır. Ulemanın açıkladıklarına göre ramel, ardından sa'y yapılan her tavafta yapılır. Bundan anlaşılır ki, tavaf-ı saderde önceden bunları yapmadıysa ikisini de yapar. Ama ben bunu acık olarak görmedim. Velev ki ulemanın mutlakolan sözlerinden anlaşılmış olsun.
«Çünkü bunların tekrarı meşru değildir.» Bu söz» ramelsiz ve sa'y-siz olarak sözünün illetidir. T.
T E M B İ H : Şurunbulâliyye sahibi diyor ki: «Sa'yi, tavaf-ı ifazadan sonraya bırakmanın efdal olduğunu söylemiştik. Ramel de öyledir. Ta ki her ikisi sünnete değil de farza tâbı olsunlar. Nitekim Bahır'da da böyle denilmiştir. Yine arzetmiştik ki, tavaf-ı kudûmden sonra yapılan sa'y muteber değildir. Meğer ki hacc aylarında ola. Buna dikkat edilmelidir. Çünkü mühimdir.»
Ben derim ki: Sa'y ancak kâmil tavaftan sonra yapılırsa muteber olur. Tavaf-ı kudûmu cünüp veya abdestsiz olarak ramelle yapar da. ondan sonra sa'yde îfa ederse. abdestsiz yaptığı takdirde ikisini de tekrarlaması mendup; cünüp yaptığı takdirde sa'yi tekrarlamaması farz, ramel sünnettir. Lübab.
METİN
Tavafı ziyaretin ilk vakti. bayram günü fecir doğduktan sonradır. O, o günde, yani tavaf kurban bayramının ilk gününde efdaldir. Vakti ömrün sonuna kadar uzar ve sabık tıraşla kadınlar kendisine helâl olur. Hattâ tıraş olmadan tavaf etse, kendisine hiçbir şey helâl olmaz. Meselâ tırnağını kesse cinayet işlemiş olur. Çünkü ihramdan ancak tıraş olmakla çıkar. Bu tavafı kurban günleriyle gecelerinden sonraya bırakması, keraheti tahrimiye ile mekruh olur ve vâcibi terk ettiği için ceza kurbanı vâcip olur. Bu, imkan bulunduğundadır.
İZAH
«Fecir doğduktan sonradır.» Daha önce yapılırsa sahih olmaz. Lübab.
«Vakti ömrün sonuna kadar uzar.» Yani sahih olması için vakit ömrün sonuna kadardır. Onu yapmadan ölürse, bazı hâşiye yazarlarının Kadı Muhammed lyd'in Lübab şerhinden, O da Bahr-i Amîk'ten naklen söylediklerine göre ulema, "0 kimsenin bir deve vasiyet etmesi gerekir. Çünkü burada özür. hak sahibi tarafından gelmiştir. Velev ki kul geciktirmekle günahkâr olsun." demişlerdir.
«Ve sabık tıraşla kadınlar kendisine helâl olur.» Yani tavafla helâl olmaz. Çünkü helâl kılan, tavaf değil tıraştır. Şu kadar var ki, tıraşın tesiri kadınlar hakkında tavaftan sonraya bırakılmıştır. Tavafı yaptığı vakît tıraş tesirini gösterir. Tatâk-ı ric'î gibi ki, aynlma tesiri iddetin bitmesine tehir edilmiştir. Çünkü gerisi geriye alma ihtiyacı vardır. Zeylâî. Binaenaleyh bazılarının tavafa diğer muhallil adını vermeleri, şart olması itibarıyla mecazdır. Kadınların helâl olması, tavafın rüknünü yaptıktan, yâni dört şavt tamamladıktan sonradır. Bahır. Hiç tavaf etmese, kadınlar kendisine helâl olmaz. Velev ki ara uzayıp seneler geçsin. Bu bilittifak böyledir. Hindiyye'de dahi kaydedilmiştir. T.
«Tıraş olmadan tavaf etse» Yani bizce meşhur olan kavle göre şeytanı taşladıktan sonra dahi olsa kendisine hiçbir şey helâl olmaz. Nitekim izahı yukarıda geçmişti.
«Cînayet işlemiş olur.» Yanî bununla ihramdan çıkmayı kasdetmiş olsa bile cinayet sayılır. T.
«Kurban günleriyle gecelerinden sonraya bırakması mekruh olur.» Bayram günlerinden her günün gecesinden murad, o günden sonra gelen gecedir. Nitekim arefe gecesi de o günü takibeden gecedir. H.
Ben derim ki: Mutlak olan bu söz, şeytan taşlamak hakkında zâhir-dir. Çünkü taşları bayram günlerinde gündüz atmazsa, o günü takip eden gecede atar ve bu eda olur. İkinci güne geciktirirse iş değişir ve kaza olur. Kendisine ceza kurbanı lâzım gelir. Nitekim bunu ileride söyleyeceğiz. Tavaf hakkında ise bundan murad kurban günlerinin arasına giren gecelerdir. Çünkü kurban günlerinin sonu olan üçüncü gün güneş kavuşur da tavaf etmemiş bulunursa, kendisine ceza kurbanı lâzım gelir. Nitekim aşağıdaki hayızlı meselesinde gelecektir. Binaenaleyh üçüncü günü takip eden gece tavaf hakkında o güne tâbi değildir. Tâbi olsa, şeytan taşlamakta olduğu gibi ceza kurbanı lâzım gelmeksizin o gecede yaptığı tavaf eda olurdu.
«Kerahet-i tahrimiye ile mekruh olur.» Yani velev ki onu teşrik günlerinin sonu olan dördüncü güne bırakmış olsun. Sahih kavil budur. Nitekim Gâye'de bildirilmiştir. Hâşiyelerden birinde, "bununla fetva verilir" denilmektedir. Mebsût, Kâdıhan, Kâfî, Bedâyi ve diğer kitaplarda zikredilen de budur. Kudûrî'nin Muhtasar Kerhi şerhinde söylediği buna muhâliftir. O, "Tavaf-ı ziyarenin sonu, teşrik günlerinin sonudur." demiş, Kirmânî ile Menafi ve Lübab şerhi Müstesfa sahipleri de ona tâbi olmuşlardır.
TEMBİH: Sirâc'da, "Bunun gibi tıraş olmayı kurban günlerinden sonraya bırakırsa, Ebû Hanife'ye göre yine ceza kurbanı lâzım gelir. Çünkü tıraş olmak ona göre bir zamana mahsustur. O zaman da kurban günleridir ve bir mekâna mahsustur. O da Haremdir." denilmiştir.
«Bu» Yani kerahet ve geciktirmekle ceza kurbanının vâcip olması, imkân bulunduğundadır. T.  

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...