Hacı
Ne İle Muhrîm Olur?
METİN
Hacc fiili niyet
ederek telbiye getirir veya hedy kurbanı gönderir; yahut gerdanlık takar, yani
kurbanlık devenin boynuna gerdanlık asar; yahut haremde yahut eskiden ihram
halindeyken öldürdüğü bir avın cezası olarak bir deveye gerdanlık takar veya
cinayet, nezir, müt'a ve kırân gibi bir vâcibin cezası olarak kurban gönderir
veya boynuna gerdanlık takar da, hacca niyet ederek onunla birlikte yola çıkarsa
- acaba "umre de böyle midir" denilirse, evet ' cevabı vermek gerekir - yahut
kurbanı gönderir de sonra yola revan olur ve mikatdan önce o hayvana yetişirse,
- mikâttan sonra yetişirse, mikattan telbiye ederek ihrama girmesi lâzım gelir -
yahut kurbanı müt'a veya kırân için gönderir ve gerek gerdanlık takmak, gerekse
yola revan olmak hacc aylarında bulunursa - zira bulunmazsa kurbana yetişinceye
kadar ihramlı sayılmaz - ve ihram niyeti ile yola revan olursa, hayvana
yetişmese bile istihsanen ihrama girmiş olur. Çünkü emre icabet tazim bildiren
her zikirle olduğu gibi; ihrama mahsus her fiille de olur. Sonra ihramın sahih
olması, hacc ibadeti niyetine bağlı değildir. Çünkü o kimse ihramı müphem yapsa
da tavafın bir şavtını eda etse, bu umre sayılır. Hacc niyetini mutlak yapsa,
farz hacc sayılır. Ama ' nâfile ' diye tayin ederse nâfile olur. Velev ki farz
haccını îfa etmemiş olsun. Bu, Fetih'ten naklen Şurunbulâliyye'de
bildirilmiştir.
İZAH
«Hacc fiili niyet
ederek telbiye getirirse...» Deniliyor ki burada Musannıf, "Telbiye getirerek
niyetlendiği vakit" demeliydi. Çünkü Musannıf'ın ibaresi, "Niyet şartıyla
telbiye getirirse hacca başlamış olur." mânâsını ifade etmektedir. Halbuki vâkı
bunun aksinedir. Yani bâbımızn başında geçtiği vecihle, Hüsam-ı Şehid'in dediği
gibidir. Cevap şudur ki: Zeylâî'ye tebean Fetih'te de böyle denilmiştîr. Bu
ibareden ancak o kimsenin niyet ve telbiye anında ihramlı sayılacağı
anlaşılmaktadır. Bunların her ikisiyle; yahut diğeri de bulunmak şartıyla
birisiyle ihrama girmek anlaşılmaktadır. Şu halde her ibare, Nehir sahibinin
söylediği gibi bir mânâda dır.
«Hacc fiili»nden
murad, hacc, ve umre gibi muayyen olanı; yahut yukarda beyan edildiği vecihle
müphem olanıdır. Şu da gelecektir ki, ihramın sahih olması, hacc ibadeti
niyetine, yani o ibadetin tayinine bağlı değildir. Ama bu aslâ hacc ibâdeti
niyetine bağlı değildir mânâsına gelmez.
«Veya hedy kurbanı
gönderirse» cümlesi, telbiye yerine geçen fiillerden birinin beyanıdır. Nitekim
gelecektir. Lâkin Musannıf bunu atsa da, yalnız "veya deveye gerdanlık taksa"
cümlesiyle iktifa etseydi, daha kısa ve daha açık olurdu. Nitekim Kenz sahibi
öyle yapmıştır. Çünkü ' hedy ' sözü koyuna da şâmildir. ' Bedene ' sözü böyle
değildir. O, deve ile sığıra mahsustur. Hacı, koyuna gerdanlık takarsa, ihrama
girmiş sayılmaz. Velev ki onu göndermişolsun. Nitekim bu cihet Bahır'da
açıklanmıştır. Kitabımızda da gelecektir. Bundan dolayıdır ki, Lübab şarihi
"Hedy kurbanına gerdanlık takmak telbiye yerini tutar." sözüne itiraz ederek,
"Bunun hakkı, 'hedy' yerine 'bedene' tabirinî kullanmaktı." demiştir.
Meselenin hulasası
Lübab şerhi'nde olduğu gibi şöyledir: Deveyi telbiye yerine tutmak için bazı
şartlar vardır. Onlardan biri niyet, biri deveyi göndermek veya onunla birlikte
yola çıkmak yahut yolda yetişmektir. Bu, yalnız müt'a ve kırân devesinde böyle
değildir. Kurbanlığına gerdanlık takar da göndermezse; yahut gönderir de onunla
beraber yola çıkmaz, sonra hacc ibadeti niyeti ile yola çıkarsa, deve müt'a ve
kırândan başkası içinse, ona yetişmedikçe ihramlı sayılmaz. Ona yetişir de
gönderirse, ihramlı olur.
«Boynuna gerdanlık
asarsa.» Bunun şekli, yünden yahut kıldan yapma bir ip bükerek, onunla bir
ayakkabı veya bir tulum emziği, yahut ağaç kabuğu gibi bir şey bağlayarak o
hayvanın hedy kurbanı olduğuna nişan yapmaktır. Tâ ki hayvana kimse musallat
olmasın. Topallayarak kesilirse, ondan zengin yemesin
«Eski ihram...»
sözü, bir kayıttır. Bu kayıda sebep, yeni ihrama girmek ancak bu alâmeti asmakla
tamam olacağı içindir. T.
«Veya cinayet» Yani
"Geçen sene işlediği bir cinayet için kurban gönderirse" demektir. Dürer.
«Onunla beraber
yola çıkarsa» Yani "Ondan önce yola çıkarsa" demektir. Kirmânî diyor ki: «Hedy
kurbanı göndermekle beraber, yola çıkarken tekbir almak ve,
"Allah en büyüktür.
Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür.. Hamd Allah'a mahsustur." demek
müstehaptır.» Lübab Şerhi.
«Hacca niyet
ederek» demesi, doğru olan kavle göre bununla birlikte mutlaka niyet lâzım
geldiği içindir. Nitekim Ashab bunu açıklamışlardır. Lübab Şerhi.
«Evet cevabı vermek
gerekir.» Bahsi eden, Şurunbulâlîdir. Lübab Şerhi'nin ibaresi, "İki ibadetten
birine ihrama girmeyi niyet ederek" şeklinde olup, bu hususta açıktır.
«Yahut kurbanlığı
gönderir de sonra yola revan olursa» cümlesi, "kurbanlıkla beraber yola çıkarsa"
cümlesi üzerine atfedilmiştir. Böylece iki şeyden birinin şart olduğa ifade
edilmektedir. Ya kurbanlığı gönderip o da beraberinde gidecektir; yahut evvela
kurbanlığı gönderip, arkadan ona yetişecek ve beraber gidecektir. Bu şart, müt'a
ile kırândan başkaları içindir. Müt'a ile kırânda, kurbanlıkla beraber gitmek
veya ona sonradan yetişmek gibi şeyler şart değildir.
«Mikâttan önce o
hayvana yetişirse» cümlesinde, Musannıf yetişmeyi söylemekle yetinmiştir. Çünkü
yetişmek bilittifak şarttır. Ondan sonra, hayvanı göndermek meselesinde ise
ihtilâf vardır. Cami-i Sagîr'de bu şart koşulmamış, Asıl adlı kitapta ise şart
koşulmuş ve, "Hayvanı gönderir ve onunla beraber yola çıkar." denilmiştir.
Fahru'l-İslâm, "Bu, ittifâki bir iştir, şart ancak yetişmek hususundadır."
demiş; Kâfî'de ise, «Şemsü'l-Eimme Serahsî'nin Mebsût'ta beyanına göre, bu
meselede Ashab ihtilâf etmişler; kimisi "hayvana gerdanlığı takmakla ihrama
girmiş olur" demiş, kimisi hayvanın ardından yola çıkarsa ihramlı sayılacağını
söylemiş; birtakımları da, "hayvana yetişir ve onu gönderirse muhrîm sayılır''
demişlerdir.»
Biz bunların yüzde
yüz malûm olanı ile amel eder ve deriz ki: Hayvana yetişir de onu gönderirse
ihramlı olur. Çünkü Ashab buna ittifak etmişlerdir. Lübab Şerhi.
«Mikâttan telbiye
ederek ihrama girmesi lâzım gelir» Çünkü o kimse mikâta vardığı zaman hayvana
gerdanlık asmakla ihrama girmiş sayılmaz. Kurbanlığa yetişmemiştir. Mikâtı
ihramsız geçmesi de caiz değildir. Binaenaleyh telbiye ile ihrama girmesi lâzım
gelir. Rahmetî.
«Hacc aylarında»
diye kayıtlaması; hedy kurbanına gerdanlık hacc aylarında asılmazsa geçersiz
olacağı içindir. Çünkü bu takdirde gerdanlık takması müt'a fiillerinden bir fiil
olur. Hacc aylarından önce yapılan müt'a fiilleri ise geçersizdir. Nâfile olur.
Nâfile kurbanında, ona yetişmedikçe yahut onunla beraber yürümedikçe ihrama
girmiş sayılmaz. Kâdıhan'ın Câmi-i Sagîr Şerhi'nde böyle denilmiştir. Zeylâî.
«Zira bulunmazsa»
Yani hayvanı göndermek ve yola revan olmak hacc aylarında bulunmazsa; yahut yola
revan olmak bulunur da, göndermek bulunmazsa, mikâttan önce hayvana yetişmedikçe
ihramlı sayılmaz. T.
«İhram niyetiyle
yola revan olursa.» cümlesi, bu söylenenlerin ancak zikir yerini tuttuğunu;
niyet yerine geçmediğini ifade etmektedir. T.
«Sonra ihramın
sahih olması» muayyen bir hacc ibadeti niyetine bağlı değildir. Bahır sahibi
diyor ki: "İhramı müphem yapar; hangi fiil için olduğunu tayin etmezse, caiz
olur. Fiillere başlamazdan önce tayin etmesi gerekir. Tayin etmeden bir şavt
tavaf yaparsa, umre için olur. Keza hacc fiillerinden önce haccdan men olunarak,
kurban kesmek suretiyle ihramdan çıkarsa, yaptıkları yine umre için olur ve
umrenin kazası icabeder. Haccı kaza etmez. Keza cima yaparak haccı bozarsa,
umreye devamı vâcip olur."
«Bu umre sayılır.»
Hacca gelince: Hacc sayılmak için, hacc fiillerine başlamazdan önce mutlaka onu
tayin etmesi lâzım gelir. Nitekim Bahır'da beyan edilmiştir. Lâkin Lübab ile
şerhinde şöyle denilmiştir: «Tavaftan önce Arafat'ta vakfe yaparsa, ihramı hacc
için olduğu taayyün eder. Velev ki vakfesi esnasında hacca niyet etmemiş olsun.»
«Hacc niyetini
mutlak yapsa» Meselâ ' hacca ' diye niyetlense de, farz veya nâfile olduğunu
tayin etmese, farz hacc sayılır.
«Ama 'nâfile' diye
tayin ederse nâfile olur.» Keza başkası namına hacca veya nezir haccına niyet
ederse niyeti geçerlidir. Velev ki kendi farz haccını eda etmiş olmasın. Bunu
birçok ulema söylemişlerdir ki sahih, mutemet ve Ebû Hanife ile Ebû Yusuf'tan
açık olarak nakledilen budur. Nâfile niyeti ile farz eda edilmez. İmam
Muhammed'den bir rivayete göre, bu hacc o kimseye farz olan hacc yerine geçer,
İmam Şâfiî'nin mezhebi de budur. Galiba o bunu oruca kıyas etmiş olacaktır.
Lâkin aralarında fark vardır. Ramazan, farz olan oruç için mi'yardır. Hacc vakti
böyle değildir. O ömrün sonuna kadar geniş bir zamandır. Bunun bir benzeri de
namaz vaktidir. Lübab şerhi. Evet hacc vaktinin, bir senede, iki hacc
sığmamasına bakarak mi'yara benzeyişi vardır. Onun için mutlak niyetle eda
edilir. Meselâ öğlenin farzına niyet etmek bunun gibi değildir. Çünkü onun vakti
her yönden zarftır.