Hacc İçin Adam
Kiralamak
METİN
«Benim namıma şu
kadar paraya haccetmen için seni kiraladım.» diyerek bir adam kiralasa, haccı
caiz olmaz. Kira lâfı etmeksizin, "benim namıma hacca gitmeni sana emrediyorum"
demelidir. O adam kendi malından harcar veya nafakayı kendi malıyla karıştırır
da hacceder ve bütün nafakayı yahut ekserisini harcarsa, caiz olur; ödemekten de
kurtulur.
İZAH
«Haccı caiz olmaz.»
Yani gönderen namına haccetmiş olmaz. Lübab'da böyle denilmiştir. Lâkin Lübab
şarihi şunları söylemiştir: «Kifâye'de beyan edildiğine göre, Asl'ın Ebû
Hanife'den rivayetinde, hacc, gönderen namına sahih olur.» Şemsü'l-Eimme Serahsî
buna kail imiş. Mezhep de budur. Hâniyye sahibi zâhir rivayetin cevaz olduğunu
açıklamış, lâkin şunu da söylemiştir: «Kiralanan kimseye de ecri misli vardır.»
Fethu'I-Kadir sahibi, ulemanın; "Memurun harcadığı ancak ölünün milkl
hükmündedir." sözü karşısında bunu müşkil görmüştür. Çünkü milki olmuş olsa,
kiralanmış olur. Halbuki ibadetler için kiralamak caiz değildir. Binaenaleyh
düzeltilmiş ibare, Hâkim'in, "Ona mislinln nafakası verilir." sözüdür. Mebsut
sahibi bunu izah ederken şunu da katmıştır: «O, bu nafakaya bedel yoluylahak
kazanmış değildir. Onu kifayet yoluyla hak eder. Çünkü kendisini kiralayanın
faydalanacağı bir işe vermiştir. Onun namına haccetmesi şunun için caizdir ki,
icare bâtıl olunca, hacc emri kalır. Bu sebeple kendisine emsalinin nafakası
verilir.»
Ben derim ki:
Rahmetî'nin nakline göre, Kâfî'nin ibaresi şöyledir:«Bir adam kendi namına
haccetmek için birini kiralasa, kiralamak caiz değildir. Ama o adama mislinin
nafakası verilir. Hapiste olan bir kimse oradan çıkmadan ölürse, onun namına
farz hacc caiz olur.» Bunun bir misli de isbicâbî'den naklen Bahır'dadır ki,
şöyle denilmiştir: «Haccetmek için adam kiralamak caiz değildir. Ücreti verir
de, o da haccederse, ölü namına caiz olur. O kimseye yol masrafı kadar ücret
verilir. Fazlasını mirasçılara iade eder. Meğer ki mirasçılar teberru etsin;
yahut ölen kimse, "artan para haccedenin olsun" diye vasiyet etsin.» Bu satırlar
kısaltılarak alınmıştır.
Hâsılı şarihin,
"Haccı caiz olmaz." sözü, zâhir rivayete muhaliftir ve Hâniyye'nin, "Ona ecri
misli vardır." demesi, kiralamanın fâsit olduğunu bildirir. Halbuki sair
ibadetlerde olduğu gibi, burada da kiralamak bâtıldır. Bazıları buna şöyle cevap
vermiştir: «Ecri misilden murad; mislinin nafakası demektir. Nitekim Kâfi sahibi
de bu tabiri kullanmıştır. Buna ' ecr ' demesi mecâzdır.» Böyle demek, "Bu söz;
ibadetler için adam kiralamak caizdir diyen müteehhirin mezhebine göre
söylenmiştir." demekten daha iyidir. Biliyorsun ki bâbın başında müteehhirinin
bunu mutlak söylemediğini, zaruretten dolayı sadece Kur'an okutmak, müezzinlik
ve imamlık yapmak için adam kiralamanın caiz olduğuna fetva verdiklerini, bunu
bütün ibadetlere teşmil etmediklerini söylemiştik. Aksi takdirde oruç tutmak ve
namaz kılmak için de odam kiralamanın caiz olması gerekirdi. Halbuki buna kail
olan yoktur. Hacc için adam kiralamaya zaruret de yoktur. Çünkü niyabet yoluyla
ölenin malından olmak üzere kendisine harcamak için malı ona vermek mümkündür.
Nitekim bunun Mebsut'ta ve metinlerde açıklandığını gördün. Onlarda hacc için
adam kiralamanın caiz olduğu zikredilmemiştir. Bilâkis mezhebin bütün metin
kitaplarında açıklanan; hacc için adam kiralamak caiz değildir sözüdür. Kenz,
Vikâye, Mecma, Muhtar, Mevahibü'r-Rahmân vesairede hep böyledir. Hattâ AIIâme
Şurunbulâlî, Bütâgu'l-Erab adlı risalesinde, "Ulemamızdan hiçbiri hacc için adam
kiralamanın caiz olduğunu söylememiştir." demiştir.
Ben derim ki:
Caizdir denilirse, bundan birçok fer'î meselelerin yıkılması lâzım gelir ki,
yukarıda geçen, "Vekil ölenin mülkü hükmünce harcar, fazlasını iade etmesi
vâciptir ilh..." bunlardandır.
«O adam kendi
malından harcarsa...» Fetih sahibi diyor ki: «O adam masrafın çoğunu veya
hepsini kendi malından verir de, kendisine verilen mal haccına yeterse,
harcadığını o maldan alır. Çünkü bazan kendi malından harcamak mecburiyetinde
kalır. Ansızın sarfetmeye hacetgörülür, verilen mal da yanında bulunmaz,
binaenaleyh kendi malından vermesi caiz olur. Vasî ve vekilde olduğu gibi ki,
vasî yetim için vekil de müvekkili için kendi parasıyla bir şey satın alır,
sonra onu yetimin ve müvekkilin malından alır.» Bahır sahibi diyor ki: «Bundan
anlaşıldığına göre, ulemanın, nafaka gönderenin malından olacaktır diye şart
koşmaları, teberrudan korunmak içindir, mutlak değildir.» Hâniyye sahibi de
şöyle demiştir: «Hacca memur olan kimse, verilen nafakayı kendi malıyla
karıştırırsa, Kudûrî'de ödeyeceği bildirilmiştir. Ama hacceder de harcarsa
caizdir, ödemekten kurtulur.» Bunu anladıktan sonra şarihin, "bütün nafakayı
yahut ekserisinin harcarsa" cümlesindeki zamirler, gönderenin malına aittir,
Mânâ şudur: Hacca memur olan kimse kendi malından harcar da hacceder ve bu
harcadığı, gönderenin verdiği bütün mal kadar olur yahut o malın ekserisi
miktarını bulursa caizdir. Keza hacc nafakasını kendi malıyla karıştırır da
haccederse caiz olur. Bunu Halebî söylemiştir.
«Ödemekten de
kurtulur.» cümlesinin mânâsı, karıştırmakla hâsıl olan ödemeden kurtulur
demektir. Ama bu, gönderenin izni olmadığına göredir. Hattâ Sâihânî'nin
Zahîre'den naklettiğine göre, gönderenin izni olsun olmasın vekil kendisine
verilen nafakayı yol arkadaşlarının paralarıyla karıştırabilir. Çünkü bu hususta
örf ve âdet vardır.
TEMBİH: İleride
söyleyeceğiz ki, ölen kimse kendi malından bin dirheme hacc vekili
gönderilmesini vasiyet eder de, vasî onun malından almak üzere kendi malından
bir vekil gönderirse, sonra ölenin malından bu parayı alamaz. Çünkü vasiyet
sözle olmuştur. Binaenaleyh vasiyet edenin sözü itibara alınır. O ise malı
kendine izafe etmiştir. Bu değiştirilemez. Bahır.
Ben derim ki: Şu
izaha göre malı kendi nefsine izafe ettiği zaman, vekil dahi vasî gibi o malı
kendi malıyla değiştiremez. Meğer ki aralarında fark görülerek memur bazan buna
mecbur kalır denilsin. Nitekim yukarıda geçmişti.