03 Ekim 2012

REDDU'L-MUHTAR...GİZLİ VE ÂŞİKÂR MEHİR


GİZLİ VE ÂŞİKÂR MEHİR

METİN
Mehir gizli anlaştıkları mehirdir. Bazıları âşikâre anlaştıkları mehir olduğunu söylemişlerdir. Boşamaya kadar müeccel bırakılan mehir talâkı ric'î ile mehr-i muaccel olur. Ama kadına ricatla müeccel olmaz. Kadın kendisi ile evlenmek şartıyla mehrini kocasına hîbe eder de kocası razı olmazsa, evlensin evlenmesin mehir bâkîdir. Kadın mehrini birine hîbe eder de onu teslim almak için kendisine vekâlet verirse, sahih olur. Mehri bir insana havale eder do sonra kocasına hîbe ederse, sahih olmaz. Hîbe etmek isteyenin hîlesi (çaresi) budur. Ama sahih değildir.
İZAH
«Mehir gizli anlaştıkları mehirdir ilh...» Bu meselenin iki vechi vardır. Birincisi: Gizlice karı-koca bir mehir koyarlar, sonra âşikâre olarak ondan daha fazlasıyla nikâh kıyarlar. Cins birdir. Mehir koyduklarını ittifak ederlerse, mehir gizli koydukları mehirdir. İttifak etmezlerse, koca ziyadenin riya için yapıldığına delil getirmedikçe akit esnasında konulan mehr-i müsemmadır. Cins muhtelif olursa bakılır: Mehir koyduklarına ittifak etmezlerse, mehir akit esnasında kararlaştırılan mehr-i müsemmadır. İttifak ederlerse, nikâh mehr-i misille münaki olur. Gizlice mehri altın olarak kararlaştırırlar da sonra âşikâr olarak mehir koymamak şartıyla nikâh kıyarlarsa, mehir gizli olarak anlaştıkları altınlardır Çünkü bundan döndüklerini gösteren bir şey yoktur. Kadına mehir olarak altın verilmemek şartıyla nikâh kıyarlar veya âşikâr olarak mehirden bahsetmezlerse, nikâh mehr-i misille münakit olur.
İkinci vecih şudur: Gizlice bir mehir koyarak nikâhı akdederler. Sonra âşikâre olarak mehrin ondan daha fazla olduğunu ikrar ederler. Ziyadenin riya olduğuna ittifak ederler veya şehadetle sabit olursa; mehir, gizli akdi yaparken söyledikleridir. Şehadette bulunulmazsa. İmameyn'e göre mehir birincisi, İmam-ı Âzam'a göre ikincisidir. Şayet başka cinsten ise, hepsi birincinin üzerine ziyade olur. Aksi takdirde ziyade birinciye yapılan ziyade miktarı olur. Bu satırlar Zahîre'den kısaltılmıştır.
Hâsılı birinci vecihle akit ancak âşikâre olarak cereyan etmiştir. İkinci vecihte ise bunun aksinedir. Yahut akit, biri gizli, biri âşikâr olmak üzere iki defa yapılmıştır. Nitekim evvelce bunun Fetih'ten naklen musannıfın, "Akitten sonra konulan veya ziyade edilen mehir yarıya bölünmez." dediği yerde uzun uzadıya arz etmiştik. Yalnız orada buradakine bir nevi muhalefet vardır. Dikkat edilirse giderilmesi mümkündür.
«Boşamaya kadar müeccel bırakılan mehir...» ifadesi, mâlûm bir müddete kadar tecil edilen mehirden ihtirazdır. Çünkü o talâktan sonra müddeti gelinceye kadar bâkîdir.
«Talâk-ı ric'î ile muaccel ahır.» sözü mutlaktır yahut iddet bitinceye kadar devam eder. Nitekim umumiyetle ulemanın kavli budur. Birinci kavle göre kadına müracaat ederse, mehirmüeccel olmaz. Ric'î sözü bir kayıt değildir. Hattâ bâin sözü de evleviyetle öyledir. Biz bu bâptaki sözün tamamım musannıfın, "Kadının kocasını cimadan men etmeye hakkı vardır." dediği yerde arz etmiştik.
«Mehrini kocasına hîbe ederse ilh...» Yani bir adam boşadığı karısına, "Bende alacağın olan mehrini bana hîbe etmedikçe seninle evlenmem." der de, kadın kendisiyle evlenmek şartıyla hîbe eder, kocası buna razı olmazsa, evlensin evlenmesin mehir kocasına borçtur. Bezzâziye.
«Kocası buna razı olmazsa» sözünden murad; seninle evlenmiyorum derse sözüdür. Bu, hîbeyi red sayılır. Onun için de mehir boynuna borç kalır. Velev ki razı olmadıktan sonra o kadınla evlenmiş olsun.
«Birine hîbe eder de...» Yani kocasından başkasına hîbe ederse demektir. Çünkü borcu borçluya hîbe etmek mutlak surette sahihtir. Başkasına hîbe etmek ise, teslim almaya memur etmedikçe sahih olmaz ve sanki teslim aldığı anda hîbe etmiş gibi olur, teslim almadan sahih olmaz. Nitekim Câmiu'l-FusuIeyn'de beyan edilmiştir.
«Hîbe etmek isteyenin hîlesi budur ilh...» ifadesi gösteriyor ki, bu yalnız mehre mahsus değildir. Ama bu hakikatten uzaktır. Çünkü havalede borçlunun rızası şarttır. Hîbeyi isterse, havaleye razı olmaz. Meğer ki mesele havalenin hîbeye mâni olduğunu bilmeyen biri hakkında tasvir edilmiş olsun. Şarih kitabın sonundaki dağınık meselelerde buna cevap vermiş ve, "Havale edilen şahıs borçludan istemeye imkân bulur. Onu borçlunun rızasını şart koşmayan birine arz eder." demiştir. Yani Mâlikî mezhebinden birine arz eder demek istiyor. Hîlelerden biri de, hîbeden önce kocasından çıkılı bir şeyi mehirle satın almaktır. Yani hîbeden sonra onu görme muhayyerliği ile iade eder. Yahut bir insan çıkılı bir şeyle hîbeden önce mehri hakkında kadınla uzlaşır. Nitekim Kınye'den naklen Bahır'da beyan edilmiştir. Bu son hîle daha güzeldir. Allahu a'lem!

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...