DEVENİN
NİSÂBI
METİN
Devenin
nisâbı beş tir ve 25 Acem veya Arap Devesi'ne kadar bir koyun alınır. Bu iki
nisabın arasından bir şey alınmaz. Acem Devesi'ne buhtî derler. Bu deve iki
hörgüçlü olup Buhtunassar'a mensuptur. Çünkü Arap develeriyle acem develerini
ilk defa birleştiren Odur. Böyle iki deveden bir yavru doğmuş; ona buhtî adını
vermiştir. Yirmi beş devede iki yaşına basmış bir yavru verilir ki buna binti
mahâd derler. Binti mahâd, hâmile yavrusu, demektir. Ona bu ismin verilmesi
ekseriyetle anası başka bir yavruya gebe olduğu içindir. Otuz altı deveden 45'e
kadar bir binti leb'ûn. Bu üç yaşına basmış yavrudur. Binti lebûn, sütlü devenin
yavrusu, mânâsına gelir. Ona bu ismin verilmesi ekseriyetle anasının başka yavru
için sütü geldiğindendir. Kırk altı deveden 60'a kadar bir hikka verilir. Hikka,
dört yaşına basmış yavrudur. Bu yavru, üzerine binilmeyi haketmiştir. (Hikka
denilmesi de bundandır.) 61 deveden 75'e kadar bir cezea verilir. Cezea, beş
yaşına basmış düvedir. Süt dişlerini attığı için ona bu isim verilmiştir. 76
deveden 90'a kadar iki binti lebûn, 91'den 120'ye kadar iki hikka verilir.
Rasulullah (s.a.v.) ve Ebubekir (r.a.)ın mektupları bu şekilde dir.
İZAH
Musannıf,
deveden mutlak olarak bahsetmiştir. Binaenaleyh deve sözü, erkek ve dişilere
şâmildir. Anası ehlî olmak şartıyla. Velev ki babası vahşî olsun. Bu kelime,
yavrulara da şâmildir. Yalnız hepsinin yavru olmaması şarttır. Nitekim Musannıf
bunu söyleyecektir. Küçükler büyüklere tâbidir. Deve tâbiri, kör topal ve hasta
olanlarına da şâmilse de, böyleleri zekât olarak alınmaz. Keza semiz ve zayıf
olanlarına da şâmildir. Lâkin zayıflığı miktarınca bir koyun vermek icabeder.
Beyanı, Bahır'dadır. Buhtanassar, mürekkep bir özel isimdir. Kâmus'da bu
kelimenin buht ve nassar cüzlerinden meydana geldiği, buht oğul, nassar da put
mânâsını ifade ettiği bildirilmiştir. Bu adam putun yanında bulunmuş; babası
bilinmediği için puta nisbet edilmiştir. Kudüs'ü harap eden O dur. Koyun tabiri
de erkek ve dişisine şâmildir. Bahır,
Şurunbulâliye'de
Hocendî'nin şöyle dediği rivayet olunmuştur: «Zekâtta koyundan ancak iki yaşında
veya daha yukarı olanları kabul edilir. Altı aylık kuzudan zekât olmaz. Velev ki
kurbanlık caiz olsun.» Musannıf'ın binti mahâd diyerek dişi yavru verileceğini
kaydetmesi, erkek yavruların zekât da ancak kıymet yoluyla verilebileceği
içindir. Nitekim gelecektir. Alınan hayvan orta olacaktır. Bu da koyunun zekâtı
bâbında görülecektir. Musannıf binti mahâd ve binti lebûn tabirlerinden, yaşı
kasdettiğine işarette bulunmuştur. Maksat anasının hâmile veya sütlü olması
değildir. Bu kayıtlar, şart değil, âdete binaen söylemiştir.
«Bu
üç yaşına basmış yavrudur» ifadesinden murad, velev ki bir gün gibi az bir zaman
olsun, demektir. Binaenaleyh bu söz Kuhistânî'nin "Binti lebûn iki senelik
yavrudur» ifadesine aykırı değildir. Bunu Tahtavî söylemiştir. Umumiyetle
kitaplarda Rasulullah (s.a.v.)'in zekât meselesini, Hz. Ebubekir'e yazdığı
bildirilmektedir. Yani yazılar ona vâsıl olmuştur. Fetih'de Zuhrî'nin
rivayetinden nakledildiğine göre Peygamber (s.a.v.) zekâtı yazmış fakat vefatına
kadar onu memurlarına çıkarmamıştır. Onun vefatından sonra bunu Ebubekir (r.a.)
meydana çıkarmış, vefatına kadarbununla amel etmiştir. Sonra Hz. Ömer dahi aynı
şekilde hareket etmiştir.
Ben
derim ki: Şârih'in bu cümleyi sözün sonuna bırakmayıp burada zikretmesi,
rivayetlerin muhtelif olmasına bakarak meselede ihtilâf edildiği içindir.
Rivayetler yüz elli deveden sonraki develerin zekâtı hakkında muhteliftir.
Nitekim şârih "bize göre" diyerek buna işaret etmiştir. Yüz elliden aşağısında
hilâf yoktur. Yalnız Hz. Ali'den; "Yirmi beş devede beş koyun verilir" dediği
rivayet olunmuştur. Sözün tamamı Zeyleî'dedir.
METİN
Sonra
bize göre bu farz yeniden başlar ve her beş devede iki hıkka ile beraber bir
koyun alınır. Sonra her 145 devede bir binti mahâd ile iki hıkka, sonra her
150'de üç hıkka alınır. Yüz elliden sonra farz yine yeniden başlar ve her beş
devede bir koyunla üç hıkka; sonra her 25'te bir binti mahâd ile üç hıkka; sonra
36'da hıkkalarla birlikte bir binti lebûn; sonra 196'dan 200 deveye kadar dört
hıkka alınır, 200'den sonra ebediyyen 150'den sonraki 50'de olduğu gibi farz
yeniden başlar ve her 50 devede bir hıkka vermek icabeder. Erkek develer ancak
dişilerinin kıymeti hesabıyla zekât yerine geçerler. Sığır ve koyun bunun
hilâfınadır. Bunlarda mal sahibi muhayyerdir.
İZAH
«Sonra
bize göre bu farz yeniden başlar.» İmam Şâfiî ile İmam Ahmed, «Develer 120'den
bir fazla olurlarsa 130'a kadar üç binti lebûn, 130'da bir hıkka ile iki binti
lebûn verilir. Sonra her 40 devede bir binti lebûn ve her 50'de bir hıkka
verilir.» demişlerdir. İmam Mâlik'ten iki kavil rivayet olunmuştur. Bunların
biri bizim mezhebimiz gibi, diğeri Şâfiî'nin mezhebi gibidir. İsmail.
«Sonra
her 145 devede bir binti mahâd ile iki hıkka alınır.» En doğrusu buradaki "her"
kelimesini anmamaktır. Tâ ki musannıfın sözû Mınah. Dürer ve diğer kitapların
ifadelerine uysun. Bir de "her" kelimesi, bu sayı tekrarlanırsa zekâtın vücubu
da iki defa tekrarlanacağını; üç defa tekrarlanırsa vücubun da üç defa
tekrarlanacağı zannını vermektedir. Halbuki maksat bu değildir. İki hıkka 120
devede bir binti mahâd ise, onun üzerine geçen 25'te verilir. "Her" kelimesini
bundan sonraki cümlelerden de atmak en doğru bir hareket olur.
«Sonra
196'dan 200 deveye kadar dört hıkka alınır.» Bunların üçü 150 devede vâcip olur.
Dördüncüsü, bunun üzerine geçen 46 deve içindir. Burada ikinci yeni başlamanın
hükmü sona erer ve cezea vermek icabetmez. Develer 200 olunca sahibi
muhayyerdir. isterse her 50 deve karşılığında bir hıkka vermek suretiyle dört
hıkka; dilerse her 40 deveye bir binti lebûn olmak üzere beş binti lebûn verir.
Nitekim Muhit, Mebsût ve Hâniyye'de de böyle denilmiştir. İsmail.
«Yüz
elliden sonraki 50'de olduğu gibi farz yeniden başlar.» Şârih bu kaydı birinci
başlamadan, yani 120'den sonraki yeni başlamadan ihtiraz için koymuştur. Çünkü
orada binti lebûn vermek icabetmediği gibi dört hıkka vermek de icabetmez. Çünkü
bunların nisabı yoktur. 120'nin üzerîne 25 artınca, develerin hepsinin nisabı
145 olur ki bu nisap iki hıkka ile bir binti mahazın nisabıdır. Develer beş sayı
daha artarak 150 olunca üç hıkka vermek icabeder. Dürer.
«Ve
her 50 devede bir hıkka vermek icabeder.» Sadrüşşeria ile Dürer'de dahi böyle
denilmiştir. Maksat Nihâye'de olduğu gibi, 50'ye kadar her 46 devede bir hıkka
verilir, demektir. Bahır'da şöyle deniliyor: «Develer 200'ün üzerine beş koyun
artarsa, bunlar için dört hıkka ile bir koyun yahut beş binti lebûnla bir koyun
verilir. On koyun fazla olursa dört hıkka ile iki koyun; 15 koyun fazla olursa
dört hıkka ile üç koyun; 20 fazla olursa dört hıkka ile dört koyun verilir.
Develer 228 olunca bunların zekâtı 236'ya kadar dört hıkka ile bir binti
mahaddır. 236'dan 246'ya kadar dört hıkka ile bir benti lebûn; 246'dan 250'ye
kadar beş hıkka verilir. Sonra yine böylece yeniden başlanır ve 296'dan 300'e
kadar altı hıkka verilir ve bu şekilde devam edilir.» «Sığır ve koyunda mal
sahibi muhayyerdir.» Çünkü bu iki cinste erkekle dişilerin birbiri üzerine
üstünlüğü yoktur. T.